Roma Hukuku 5
HUKUKİ İŞLEMLERİN İSTİSNAİ USNURLARI: ŞART ve VADE
• Kural işlemlerin yapıldığı anda hüküm
doğurmasıdır. Bazen işlemlerin hukuki sonuç doğurması bazı koşulların gerçekleşmesine bağlanabilir.
• Hukuki işlemlere eklenen bu kayıtlar iki türlüdür:
– Şart (conditio) – Vade (dies)
Çağdaş hukukta şart ve vade kuralları Roma hukukundan gelmektedir.
I. ŞART
• Şart, bir hukuki işlemin sonuçlarının bağlandığı geleceğe ilişkin gerçekleşmesi objektif olarak şüpheli bir olaydır.
• Çağdaş hukukta 2 tür şart vardır:
– Hukuki işlemin hüküm ve sonuçlarını doğurması, gerçekleşmesi şarta bağlandığında: taliki şart
(geciktirici koşul) denir.
– Hukuki işlemin geçerli olarak kurulduğu ve
hükümlerinin sona ermesinin bağlandığı şarta ise, infisahi (bozucu) şart denir.
ŞART (CONDITIO)
• Roma hukukunda ise sadece geciktirici şart vardır. Zira bozucu şartın hukuki sonuçlarına da geciktirici şarta bağlı bir fesih anlaşması ile ulaşmışlardır. Bu durumda geciktirici şart gerçekleştiğinde bu şarta bağlı
anlaşmaya dayanılarak işlem feshedilmekteydi.
• Örn: A evini B’ye sattığında belli süre içinde eve daha yüksek fiyat veren olursa sözleşmeyi feshedeceğini şart komuştur. C bu eve bu süre içinde daha yüksek fiyat
verdiğinde sözleşme baştan itibaren geçerli kurulmakta ancak C’nin bu teklifi hâlinde A sözleşmeyi bozma
yetkisi kazanıyordu. (Roma’da)
ŞARTA BAĞLANABİLEN HUKUKİ İŞLEMLER
• Ius civile’ye göre geçerliliği sıkı biçimlere bağlı işlemler şarta bağlanamazdı. İstisna olarak
başvurulabiliyordu.
• Çağdaş hukuklarda ise şarta bağlı yapılamayan işlem sayısı azdır. Örn. evlenme, evlat edinme şarta bağlanamaz.
• Şart 1.Geleceğe ilişkin bir olay olmalıdır.
• 2.Gerçekleşmesi şüpheli bir olay olmalıdır. Ölüm
şart olmaz. Sadece belli süre içinde ölüm olabilir.
• Maddi bakımdan gerçekleşmesi imkânsız olaylar ile hukuka
ŞARTIN HUKUKİ SONUÇLARI:
İki aşamalıdır
• 1. Belirsizlik Aşaması: Geciktirici şartta işlemin hüküm ve sonuçları askıdadır. Bu aşamada
başlangıçta hakkı şarta bağlı olanın hakkının
korunmayacağı kabul edilmişken; Klasik sonrası dönemde bu kişinin beklenen hakkı bulunduğu ve şartlı borçlanan kişinin şartlı hak sahibine zarar
verecek davranışlarda bulunmaması gerektiği; aksi
takdirde bundan sorumlu olacağı kabul edildi. Bozucu şartta ise,işlem geçerlidir ve belirsizlik fesih hakkına ilişkindir.
ŞARTIN HUKUKİ SONUÇLARI:
İki aşamalıdır
• 2. Şüpheli Durumun Sona Erdiği Aşama
Şart gerçekleşir. Geciktirici şartta işlem hüküm ve sonuçlarını doğurur. Roma’da Başlangıçta şartın gerçekleştiği andan itibaren ileriye etkili olarak işlemin sonuç doğuracağı kabul edilmekteydi.
Klasik sonrası dönemde şartın geriye etkili sonuç doğurup doğurmadığı tartışıldı. Çağdaş hukukta şartın gerçekleştiği andan itibaren ileriye etkili sonuç doğuracağı kabul edilir.
ŞARTIN HUKUKİ SONUÇLARI:
İki aşamalıdır
• Şart gerçekleşir. Bozucu şartta, Roma’da taliki şarta bağlı bir fesih anlaşması yapılmaktaydı.
Bozucu şartın etkisi ise geriye etkili olur. Ancak hizmet sözleşmesi gibi sürekli edimli
sözleşmelerde, bozucu şartın gerçekleşmesiyle işlem ileriye etkili sona erer. Çağdaş Hukukta ise, bozucu şartın ileriye etkili sonuç
doğuracağı kabul edilir. Bunun yanında taraflar aksini kararlaştırabilir.
II. VADE
• Vade, hukuki işlemlerin hüküm ve sonuçlarının bağlandığı gerçekleşmesi kesin, geleceğe
ilişkin olaylardır.
• 2 türlüdür:Hukuki işlemin hüküm ve sonuçlarını
– doğurmaya başlamasının bağlandığı vadeye
“başlama/geciktirici vadesi” denir.
– son bulmasının bağlandığı vadeye “bitme/bozucu vadesi” denir.
VADE
• Roma’da bozucu vade de bilinmezdi.
Geciktirici vadeye bağlı bir fesih anlaşması yapmaktaydılar.
• Ius civile sözleşmeleri ile aile hukuku
sözleşmelerinin vadeye bağlanmayacağı kabul edilmekteydi. Çağdaş hukukta ise vadeye
bağlanamayan sözleşmeler azdır.
VADENİN HUKUKİ SONUÇLARI
• Gelecekte gerçekleşeceği kesin olan vadenin ne zaman gerçekleşeceği belirsiz olabilir.
Örneğin A ölürse böyle bir vadedir.
• Geciktirici vade gerçekleştiğinde işlem hüküm ve sonuçlarını doğurur; Bozucu vadede hüküm ve sonuçlar sona erer. Vadede, şarttan farklı olarak, “beklenen hak” ve “ geriye geçerlilik”
sorunları gündeme gelmez.
HUKUKİ İŞLEMLERDE TEMSİL
• Bazen başkaları için işlem yapma zorunluluğu ortaya çıkar.
• Hukuki işlem ehliyeti kısıtlı olan kişiler için vasi ve kayyımlar, bu kişilerin tek başına yapamayacakları işlemleri onlarla birlikte yaparlar. (Kanuni temsil)
• İradi temsil: Ticari hayatta faaliyet sahibinin tüm işlemleri kendisi yapamaz. Ticari temsilcileri,
müdürleri, memurları işletme sahibi adına işlem yapmak zorundadır.
TEMSİL
• 3 kişi vardır.
– Temsil edilen – Temsilci
– Üçüncü Kişi
• İki türlü temsil olabilir.
– Dolaylı temsil: İşlemin sonuçları temsilcide doğar.
Temsilci bu hak ve borçları daha sonra temsil edilene devreder.
– Doğrudan doğruya temsil: İşlemin sonuçları
Doğrudan Doğruya Temsil
• Geçerlilik Koşulları
– 1.Temsil yetkisi: Ya kanuna ya da hukuki işleme (iradeye) dayanır. (Velayet, vesayet ve tüzel kişi temsilleri)
– 2. Temsil yetkisinin 3. kişilerce bilinmesi: Temsil yetkisine dayanarak işlem yapıldığı belirtilmelidir. Bazen de içinde bulunulan koşullardan anlaşılır. Garson ve tezgahtarın işlemleri ticari işletme sahibi adına ve hesabına yaptığı içinde bulunulan koşullardan anlaşılır.
• Temsilci, sadece bir kişinin irade beyanını taşıyan ve ileten kişiden (haberciden) farklıdır. Kendi irade
beyanını açıklar. Bu nedenle temsilcinin irade beyanı sakat olmamalıdır.
ROMA HUKUKUNDA TEMSİL
• Roma’da ıus civile’de doğrudan doğruya temsil bilinmemekteydi. Sadece dolaylı temsil
mümkündü. Bununla birlikte ius civile’nin doğrudan doğruya temsilin yararlarını
sağlayan bir imkanı vardı. Aile evladı ve babası, köle ile efendisi arasındaki ilişkide aile evladı ve kölenin yaptığı hukuki işlemlerden doğan haklar doğrudan aile babası veya efendiye ait olurdu. Bu bir temsil değildi. Sadece
egemenlik hakkından kaynaklanmaktaydı.
ROMA HUKUKUNDA TEMSİL
• Ius gentium’da ise doğrudan doğruya temsil kabul edilmiştir. Ticari hayat gereği
zorunluydu. Ancak Roma’da doğrudan temsil Iustiniaanus zamanında bile tam anlamıyla uygulanmadı. Nitekim Çağdaş hukuktaki doğrudan doğruya temsil öğretisi Pandekt hukukuna dayanmaktadır.
HUKUKİ İŞLEMLERİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ
• Hukuki işlemlerin unsurlarından birinin eksik olması durumunda, hukuki işlem hükümsüz olur.
• İki türdür.
– 1. BUTLAN: Bazı eksiklikler işlemin sonuçlarını
kesinlikle doğurmamasını gerektirir. Taraflarca ileri sürülmesine gerek yoktur. Resen dikkate alınır.
– 2. İPTAL KABİLİYETİ: Bazen sadece iradesi sakatlanan taraf ileri sürdüğünde işlemin hükümsüz olacağı kabul edilir.
HUKUKİ İŞLEMLERİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ
• Genel bir ölçüt: bir işlemin kurucu unsurlarının biri bulunmuyor ise, işlem batıldır. Bu unsurlarda bir sakatlık var ise, işlem iptal edilebilir.
• Çağdaş medeni hukuka göre butlan hâlleri şunlar:
– Hukuki işlem ehliyeti bulunmaması
– Muvazaa ya da latife bayanı gibi durumlar – Geçerlilik şekline uyulmaması durumu
– Hukuken veya fiilen imkansız sözleşmeler
– Hukuka, ahlâka ve kişilik haklarına aykırı işlemler
Bazen işlemin sadece sakat kısmı batıl sayılarak kalanı
HUKUKİ İŞLEMLERİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ
• Çağdaş medeni hukukta iptal kabiliyeti bulunan işlemler:
– Hata, Hile ve Tehdit ile taraflarda birinin iradesi sakatlandığında bu kişinin bu işlemi baştan
itibaren geçerli kılacak şekilde iptal edebileceği kabul edilir.
– Ehliyeti kısıtlı olan kişilerin yaptığı işlemlerin geçerliliği kısıtlı açısından, vasi veya kayyım
onaylayıncaya kadar askıda kabul edilmekteydi.
Bunlara topal hukuki işlemler denir.
ROMA HUKUKUNDA HÜKÜMSÜZLÜK
• Ius civile ve praetor hukuku, işlemin temel öğelerinde eksiklik bulunduğunda işlemin batıl olacağını ve bunun taraflarca ileri sürülmesine gerek olmadan
kendiliğinden gerçekleştiğini kabul etmektedir.
• Ius civile iptal kabiliyetini ise tanımamaktaydı.
Praetorların etkisiyle ıus civile ye göre geçerli olsa da bazı işlemlerin etki doğurmasını önlediler. Ya
sakatlıktan zarar gören lehine talebi reddediyor, ya bir defi tanıyor, ya eski duruma getirme kurumundan
yararlanıyordu. Iustinianus döneminde ise iptal kabiliyeti tanınmaya başladı.
HAKSIZ FİİLLER
• İnsanın iradi davranışının hukuki sonuç oluşturduğu hâllerde hukuki fiiilden
bahsedildiğini, bu fiilin hukuka aykırı olması durumunda ise ya haksız fiilden ya da borca
aykırılıktan bahsedilmesi gerektiğini belirtmiştik.
• Herkes için geçerli hukuk kurallarına aykırı fiiller haksız fiil iken; özel bir duruma giren kişi için
belirlenen özel kurallara aykırı fiile ise borca aykırılık denir.
HAKSIZ FİİLLER
• Çağda hukukta Hukuk düzeni iki yaptırım (müeyyide) bağlar:
– Haksız fiil işleyeni cezalandırır. (Ceza hukuku- suç ise) – Haksız fiilden bir zarar doğarsa o zararı tazmin ettirir.
(Medeni hukuk/Borçlar hukuku)
• Roma hukukunda ise, haksız fiil ve suç arasında ayrım yoktur. Bütün suçlar aynı zamanda haksız fiildir. Sadece bazıları hem cezai hem de tazmin ettirici müeyyideye bağlanmışken; bazıları sadece cezai müeyyideye bağlanmıştır.
Roma hukukunda SUÇLAR
• Kamu suçları ve özel suçlar olarak ikiye
ayrılmaktaydı. Kamu yararına aykırı görülen suçlar kamu hukuku içinde yer almaktaydı.
Vatana ihanet, devlet başkanına suikast, aile reisini öldürmek gibi. Giderek bu kapsama giren suçlar arttı. Özel menfaatlere aykırı
görülen suçların takibi ise suçtan zarar görene bırakıldığından, özel suç niteliğinde olup özel hukuk kapsamındaydı. Cezası suçtan zarar
görene ödenirdi.
ROMA’DA ÖZEL SUÇUN TAKİBİ
• Özel suç hâlinde yaptırım başlangıçta şahsi öce bırakılmıştı. Aileler arasında bitmek tükenmek
bilmeyen sıkıntılara yol açtığından devlet müdahale etti ve kısas usulü kondu. Zamanla bu da sakıncalı görüldü ve taraflar anlaşırsa zararın karşılığında bir miktar para (ihtiyari diyet) ödenmesine karar verebilir hâle geldi.
Sonra zorunlu diyet getirildi. Bu amaçla faile ceza davası açılıyor ama para cezası zarar görene
ödeniyordu. Ancak bazı haksız fiiller için bunun yanında zararın tazmini için tazminat davası da
öngörülebiliyordu. Bir haksız fiilden dolayı ayrı bir tazminat davası açılamıyorsa ceza davasının “karma dava” olduğu ve tazmin ettirici davayı da içinde
HAKSIZ FİİLİN UNSURLARI
• Çağdaş hukukta genel kural m. 49: kusurlu ve hukuka aykırı fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.
• Roma’da ise, haksız fiil türler vardır. Tek tek düzenlenmişti ve genel bir kurala
ulaşılamamıştı.
• Ius civilede tanınan dört haksız fiil vardır:
– 1. furtum 2. rapina 3. damnum iniuria datum 4.
iniuira
ROMA’DA HAKSIZ FİİL UNSURLARI
• Roma’daki haksız fiil tiplerinden şu unsurlar çıkarılabilir:
– 1. İşlenen fiil hukuka aykırı olmalı
– 2. İşlenen fiil sonucunda bir zarar doğmuş olmalı – 3. Zarar işlenen fiilden doğmuş olmalı /Neden
sonuç ilişkisi olmalı
– 4. Fiili işleyenin bundan sorumlu tutulabilir olması
HAKSIZ FİİL UNSURLARI
• 1.HUKUKA AYKIRILIK: Kişilerin mal ve şahıs varlıklarını doğrudan koruyan, herkes için geçerli, emredici davranış kurallarına aykırılıktır.
• 2. ZARAR: Maddi ya da manevi bir zarar oluşmalı.
• 3. NEDENSELLİK BAĞI: Çağdaş hukukta uygun illiyet bağı ile sınırlıdır. Roma’da ise başlangıçta çok darken sonra zamanla genişletildi. Lex Aquilia’nın prateor faaliyetleriyle hukuka aykırı olarak mala verilen her zararda uygulandığı görülür.
Genel bir tazminat davasına dönüştürüldü.
• 4. SORUMLU TUTULABİLME: Kusur ve kusur ehliyetini (ayırt etme gücü) gerektirir. Ius civile’de başlangıçta objektif
sorumluluk esas iken, zamanla subjektif sorumluluk kural oldu. Roma’da 7 yaş altı ve akıl hastalarının ayırt etme gücü yoktu. 7-14 arası ise tartışmalıydı. Fiile göre
değerlendirilmekteydi.