Roma Hukuku
2. HAFTA
ROMA HUKUKU’NUN KAYNAKLARI
• Hukuk kaynağı çeşitli anlamlar taşımaktadır.
– Yaratıcı kaynaklar: Hukuku yaratan güçleri ifade
etmektedir. Roma’da siyasi dönemlere uygun olarak halk meclisleri, praetorlar, senatus, hukukçular ve imparatorlar hukuk yaratmıştır.
– Yürürlük kaynakları: Hukukun ortaya çıktığı biçim anlamına gelir. Siyasi dönemlere göre halk meclisi kararları yani kanunlar, praetor beyannameleri,
senatus kararları, hukukçuların cevapları, imparator emirnameleri, Iustinianus zamanında Corpus Iuris Civilis’in bölümleridir.
– Bilgi kaynakları: Hukuk hakkında bilgi edinmeyi sağlayan araçlardır.
ROMA HUKUKU BİLGİ KAYNAKLARI
• 1. Iustinianus’tan önceki bilgi kaynakları:
Gaius’un Institutiones adlı eseri (ders kitabı
niteliğinde, Klasik dönem hukuku konusunda bilgi vermektedir.) Bu kitabın etkisi modern özel
hukukun sistematiğinde bile görülmektedir.
• 2. Iustinianus’un derlemesi
• 3. Iustinianus’tan sonraki bilgi kaynakları :
Theophilus tarafından hazırlanan Paraphrasis:
C.I.C. Institutiones’inin yunanca tercümesi Basilica (İmparator Kanunları): Iustinianus’un derlemesinin yürürlükte olan kısmını
saptamaktadır.
Corpus Iuris Civilis
• Ius civile külliyatı (“Yurttaşlar Hukuku Derlemesi) anlamına gelmekteydi.
• C.I.C.’in günümüzde elimizde bulunan baskılarındaki düzenleniş şekli şöyledir:
– 1. Institutiones
– 2. Digesta (Pandectae) – 3. Codex
– 4. Novellae
– 5. Interpolatio’lar ve Glossa’lar
1. Institutiones
• Hukuk kurumları anlamına gelir.
• Hukuk bilimine başlangıç konusunda ders kitabı niteliğindedir. Hukuk hakkında genel bilgiler vermekteydi.
• Gaius’un Institutiones’inden yararlanarak hazırlandı.
• Hukuk öğretimi için ders kitabı gibi görünse de imaratorun mutlak iradesi olarak yayınlanarak
“kanun” gücü kazanmıştır.
2. Digesta (Pandectae)
• Bu bölüm Klasik dönem hukukçularının
eserlerinden alınmış ve belli bir sistem içinde toplanmış parçalardan oluşmaktaydı.
• Hukuk bilimi için en değerli bölüm olan Digesta, 50 kitaptan oluşmuştur.
• Digesta da kanun gücündeydi. Ancak burada belli olaylar için verilen somut kararlar bulunduğundan kanun gibi kullanılması elverişsizdi. Daha ziyade
hukuk bilimine ve öğretimine hizmet etmekteydi.
3. Codex
• “İmparator emirnameleri derlemesi” anlamına gelir.
• Önceki imparatorların emirname
derlemelerine (Örn. M.S. 438 yılında
imparator II. Theodosius tarafından yayınlanan derleme) Iustinianus zamanındaki
emirnemeler de eklenerek belli bir sistem
içinde 534 yılında yayınlanan “Codex” on iki
kitaptan oluşmaktaydı.
4. Novellae
• M.S. 534’ten Iustinianus’un ölümüne kadar
geçen sürede çıkarrtığı kanun ve emirnameler de “Novellae leges (Yeni kanunlar)” adı altında toplanarak Ortaçağ’da C.I.C. Adlı derlemeye
dördüncü bir bölüm olarak eklenmiştir.
• Bunlar daha çok Doğu Roma
İmparatorluğu’nda uygulanmak için çıkarılan
çoğunluğu Yunanca yazılmış kanunlardır.
5. Interpolatio’lar ve Glossa’lar
• Klasik dönem hukukunun Iustinianus döneminin ekonomik ve toplumsal koşullarına uydurulması gerekmekteydi.
• Bu nedenle Institutiones, Digesta ve Codex ile
gelen hukuk saf Klasik dönem hukuku da değildir.
Doğu Roma İmparatorluğu’nun gereksinimlerine uydurulan değiştirilmiş bir Klasik dönem
hukukudur.
• Iustinianus’un emriyle C.I.C.’i hazırlayanlar
tarafından yapılan bu değişikliklere “Interpolatio”
denmektedir.
5. Interpolatio’lar ve Glossa’lar
• İtalya’da M.S. 4. yüzyıldan sonra kurulan hukuk okullarındaki hukuk öğretiminde Klasik dönem hukukçularının eserlerinden yararlanılmaktaydı.
Hukuk Hocaları, Klasik dönem kurallarını kendi
zamanlarında uygulanmakta olan hukuk açısından değerlendirip artık geçerli olamayacağı
belirtiliyordu.
• Hukuk öğrencilerinin el yazması kitaplara aldığı bu notlar kitapların yeni nüshalarında metne
ekleniyordu. Bu değişikliklere ise “Glossa”
denmekteydi.
YARATICI VE YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI
• 1. Krallık Dönemi: Roma’da en eski hukuk örf ve adet hukukuydu. Özellikle özel hukuk alanında Kral yasama yetkisini en az müdahale ile
kullanmıştır. Örf adet hukuku yanında daha ziyade kamu hukuku alanında kralın koyduğu kanun
niteliğindeki kurallar bulunmaktaydı. Ayrıca Roma’daki en eski hukukçular olan ancak soylulardan olan Rahipler, hukuk kurallarını yorumlayarak, hukuki işlem biçimlerini
geliştirerek ve kendilerine sorulan hukuki sorulara cevap vererek hukuku geliştirmekteydi.
YARATICI VE YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI
2. Cumhuriyet Dönemi:
• Yasama yetkisi halk meclislerindeydi. Senatus’un görevi kanunu tartışmak ve onaylamaktı. Halk
meclislerinin senatus tarafından ilan edilen kararları, kanun (lex) idiler. Cumhuriyetin 50.
yılında M.Ö. 451-449’da hazırlanan “On İki Levha Kanunu” Roma’nın en eski kodifikasyonudur.
• Bu, patricius ve plebler arasındaki mücadelenin plebler tarafından kazanılmasının bir sonucudur.
Pleb’ler, Rahiplerin tekelindeki hukukun yazılı
olmasını ve herkes tarafından bilinebilir olmasını istemekteydi.
Cumhuriyet Dönemi Yaratıcı ve Yürürlük Kaynakları
• On İki Levha Kanunu’nun iki amacı vardı:
– Olanaklar ölçüsünde plepler ve parricius lar arasındaki hukuki eşitliği sağlamak ve tüm
yurttaşları magistra’ların keyfi uygulamalarından kurtarmaktır.
– Örf ve adet hukukunu toplayıp yazılı hâle getirmek ve hukuk konusundaki belirsizliği ve gizliliği
ortadan kaldırmaktır.
Cumhuriyet Dönemi Yaratıcı ve Yürürlük Kaynakları
• Rahiplerin hukuk alanındaki tekeli On iki Levha kanunlarından sonra 150 yıl sonra başarıldı.
Pleb’ler mücadeleleriyle siyasi ve dini makamlara getirilme olanağına kavuştu. Özellikle M.Ö. 300’de pleblere de rahip olma hakkı tanındı.
• Bundan sonra hukuki sorunlara herkese açık alanlarda cevap verme usulü benimsenerek
gizliliğin önüne geçildi. Hukuk rahip tekelinden kurtuldu.
Cumhuriyet Dönemi Yaratıcı ve Yürürlük Kaynakları
• Cumhuriyet’in son iki yüzyılında hukukun
gelişiminde en etkili olan: praetorların yargılama faaliyetleridir.
• Praetorlar, biçimci ve geleneksel Ius civile yanında zamanın koşullarına uygun Ius prateorium adı
verilen ikinci bir hukuk sistemi geliştirdiler. Kanun koyamamakla birlikte, yargılama faaliyetleriyle
hukuk kuralları ortaya çıkardılar. Praetorlar, görevde kalacakları yılın başında yargılamada takip edecekleri usulü praetor beyannameleri (edictum) ile yayımlamaktaydı.
Cumhuriyet Dönemi Yaratıcı ve Yürürlük Kaynakları
• Genelde her praetor bir önceki praetorun beyannamesini tamamen yürürlükten
kaldırmamakta ve buradaki kurallardan benimsediklerini kendi beyannamesine
eklemekteydi. Böylece bir beyannameden
diğerine geçen kurallar “kalıcı” nitelik kazandı.
• İşte bu nedenle dolaylı olarak tanıdıkları hukuki korumalar vasıtasıyla Praetorlar’ın da hukuku etkilediği söylenebilir ve yaratıcı hukuk kaynağı olarak görülebilmesi mümkündür.
YARATICI VE YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI
3. Principatus Dönemi:
• Cumhuriyet dönemi’ndeki halk meclisinin oyuna başvurma giderek azaldı. Kanun
tasarıları önce sadece senatusun onayından geçirildi. Buna senatus consultum
denmekteydi. Zamanla bu kanunlar Senatus tarafından usulen onaylanan princeps’in
kararları durumuna dönüştü.
PRİNCİPATUS DÖNEMİ YARATICI VE YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI
• Praetor beyannameleri de bu dönemde işlevini yitirdi. Praetor beyannameleri
birbirinin tekrarı hâline geldi. Bu nedenle zamanın bir hukukçusu praetor
beyannamelerindeki temel hukuki ilke ve kuralları saptamakla görevlendirildi. Bunlar
«Edictum perpetuum (ebedi beyanname)»
adıyla yayımlandı.
PRINCIPATUS DÖNEMİ YARATICI VE YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI
• Romalı hukukçuların «bilimsel görüşler»
dediğimiz faaliyetleriyle bu döneme «Klasik Hukuk Dönemi» adı verildi.
• Klasik Roma hukukunun büyüklüğü pratik sorunların çözümünde yani kazuistik
yöntemde kendini göstermektedir. Kuralların
somut olaya uygulanmasında büyük bir ustalık
göstermişlerdir. Hak ve adalet ile zamanın ve
toplumun gereklerini bağdaştırabilmişlerdir.
PRINCIPATUS DÖNEMİ YARATICI VE YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI
• Principatus Dönemi sonlarında princepsin yasama konusundaki yetkisinin artmasıyla
birlikte imparator emirnameleri hukukun tek kaynağı hâline gelmiştir. Bunlar;
– Beyannameler (Edictum) – Kararlar (Decretum)
– Cevaplar ( Rescriptum)
– Talimatlar (Mandatum)’dır.
İMPARATORLUK DÖNEMİ YARATICI VE YÜRÜRLÜK KAYNAKLARI
• Hukukun tek yaratıcı kaynağı imparatorun mutlak iradesini ifade eden: imparator
emirnameleridir.
• C.I.C.’in «codex» bölümü bu imparator emirnamelerinden oluşmaktaydı.
• Ayrıca Codex’in yayınlanmasından sonra
Iustinianus’un ölümüne kadar geçen sürede çıkarılan emirnameler de «Novellae Leges»
adı altında toplanmıştı.
ROMA HUKUKUNUN ÇAĞIMIZA KADAR GELİŞİMİ
• Iustinianus’un ölümünden 11. yüzyıla kadar Roma hukuku etkisini uygulamada yitirmişti.
Doğu Roma İmparatorluğu doğu kültürleri ve Helen uygarlığı etkisine girmişti. Batıda ise
toplumsal hayat basit örf ve adet kurallarıyla düzenlenmekteydi.
• 11. yüzyılın sonu ve 12. yüzyıl başında Roma hukukuna karşı birdenbire ilgi arttı. Roma
hukuku yeni bir gelişim aşamasına girdi.
ROMA HUKUKUNUN ÇAĞIMIZA KADAR GELİŞİMİ
• 11. yüzyıldan sonra Roma hukuku bilimi, daha ziyade üniversite öğretimi ile incelendi. Bu
konudaki çalışmalar üç doktrine göre sınıflandırılmaktadır.
– 1100 yılından Rönesans’a kadar süren Skolastik Doktrin
– 15. ve 16. yüzyıllarda gelişen Hümanist Doktrin – Ortak Hukuk Bilimi, Tabii Hukuk Doktrini (17-18.
yy.) ve Tarihçi Hukuk Okulu (19. yy)
ROMA HUKUKUNUN SINIFLANDIRILMASI
• Uygulama alanı bakımından
– Ius Civile
– Ius Gentium olarak;
• Yaratıcı kaynakları bakımından
– Ius Civile
– Ius Honorarium olarak;
• Konu bakımından ise,
– Ius Publicum (Kamu Hukuku)
– Ius Privatum (Özel Hukuk) olarak ayrılmaktadır.
UYGULAMA ALANI BAKIMINDAN
• Roma vatandaşlarına uygulanan hukuk Ius Civile’dir. Özellikle Cumhuriyet Dönemi’nde
başlayarak patricius, plebler ve client’ler Roma vatandaşlığı kazandığından, bunlara «Ius Civile»
uygulanmaktaydı.
• Cumhuriyet döneminde kurulan Yabancılar praetoru (praetor pregrinus) hem Roma
vatandaşları ve yabancılar arasında geçerli hukuki işlemleri tanımakla hem de yabancılar arasındaki uyuşmazlıkları çözmekle görevliydi. Yabancılara uygulanan bu hukuk kurallarına «Ius Gentium»
denmektedir.
UYGULAMA ALANI BAKIMINDAN
• Ius gentium özellikle ticari hayatın gerektirdiği hukuki ilişkilere yöneliktir. Esnek ve değişen toplum koşullarına daha uygun olan kurallar barındıyordu.Bu kapsamda az sayda örf ve adet kuralı ile kanunlar da bulunmaktaydı.
• Roma vatandaşlığı M.Ö. 1. yy’da tüm İtalya halkına M.S. 212’de ise tüm imparatorluk uyruklarına tanındı. Böylece Ius Civile Ius
Gentium’u da içine alarak tüm vatandaşlara
uygulanan hukuk hâline geldi.
YARATICI KAYNAKLARI BAKIMINDAN
• Kaynağı halk olan hukuka «Ius Civile» denmekteyken (Halk meclisi kararlarına, kanunlara ya da örf ve adete dayanan hukuk) ;
• Resmi bir makamın koyduğu hukuk kuralları ise «Ius
Honorarium» oluşturmaktadır. Cumhuriyet Dönemi ve sonrasında Resmi devlet makamları Roma’da magistra adını taşımaktaydı. Magistralar tarafından yaratılan hukuk ise bu kapsamdadır. Özel hukuk alanındaki
yargılama işlerinde görevli magistra ise praetor adını almaktaydı. Bu nedenle praetorlar daha çok hukuk yaratan magistralardır. Nitekim bu sebeple bu hukuka
«Ius Praetorium» da denmektedir.
Ius Honorarium
• Praetorların kanun koyma yetkisi yoktu.
Dolayısıyla hukuk yaratmaları dolaylı biçime gerçekleşmiştir.
• Praetorların başlıca görevi özel hukuka ilişkin alanda yargılama işlerini düzenlemektir.
Cumhuriyet Dönemi’nde her dava Principatus Dönemi’nde ise davaların büyük çoğunluğu Praetor önünde başlamaktaydı.
• Tarafların iddialarını dinleyen Praetor, iddianın bir hukuki korumayı gerektirdiği kanaatine ulaşırsa
bu uyuşmazlığın çözümü için taraflara özel yargıca başvurma olanağı tanımaktaydı.
Ius Honorarium
• Praetor, bu durumda anlaşmazlığı ve iddianın kabul edilme koşullarını bir dava formulü içinde saptamakta ve özel yargıca verdiği bu talimatla tarafları kendilerinin seçtiği yahut kendi
görevlendirdiği yargıca göndermekteydi.
• Ancak bundan sonra dava özel yargıç önünde görülebilir ve hükme bağlanabilirdi.
• Praetor iddianın hukuki korumayı gerektirip gerektirmediğini belirlerken başvurduğu ilk kaynak Ius Civile’dir.
Ius Honorarium
• Praetorlar şekilci ve kalıplara bağlı Ius Civile yanında, onun boşlukları doldurmak üzere ve onu yeni ekonomik ve toplumsal koşullara
uydurabilmek için usul hukukundan doğan yetkilerini kullanarak yeni hukuki koruma tanıdıkları haklar kabul etmişler ve böylece Roma hukukunu değiştirmişlerdir. Bunlar «Ius Honorarium (Ius Praetorium)» ismiyle
anılmaktadır.
Ius Honorarium
• Preatorların tanıdığı bazı hukuki koruma yolları şunlardır:
– 1. Dava (actio): Ius Civile’de davaya bağlanmamış bazı haklara dava olanağı tanımaktaydılar.
– 2. Davalara karşı defi (exceptio): Ius Civile’nin tanıdığı bir dava hakkına karşı davanın adaletsiz görülmesi durumunda davalıya karşı iddiasını bir defi şeklinde ileri sürme hakkı vermekteydi.
Ius Honorarium
– 3. Eski Duruma Getirme (restitutio in integrum):
Praetorlar, Ius Civile’ye göre geçerli olarak yapılan bir hukuki işlemi, işlemden zarar gören kişinin başvurusu üzerine yapılmamış sayabiliyordu.
– 4. Yasak (interdictum):
Kendisine başvuran bir kişinin durumunu koruyabilmek için, durumu ortadan kaldırmaya çalışanların
davranışlarını yasaklayabiliyordu.
– 5. Zilyetliğin Sağlanması (missio in bona):
Hakkaniyet gereği korunması gereken kişilere Ius Civile’ye göre başkasına ait olan bir malın fiili
hakimiyetini ele geçirme yetkisi tanıyabilmekteydi.
Ius Civile-Ius Honorarium
• Roma hukukunda sıkı kalıplara bağlı «Ius
Civile» yanında hak ve adalet duygusuna uyan, dürüstlük kuralına yer veren ve toplumun
gelişen gereksinimlerine cevap verebilen «Ius Honorarium» sistemi oluşturuldu.
– Ius Honorarium, Civile’nin açıklayıp uygulanmasını sağlamakta;
– Ius Honorarium, Civile’nin düzenlemediği konularda boşlukları doldurmakta;
– Ius Honorarium, Civile’nin gereksinimlere yanıt vermeyen kurallarını değiştirip düzeltmekteydi.
Konusu Bakımından
• Kamu hukuku: Roma devletini ilgilendiren hukuk kurallarından oluşmaktadır.
• Özel hukuk: Özel kişilerin ilişkilerini
düzenleyen hukuk kurallarından oluşmaktadır.
• Bu ikili ayrım da Romalılardan alınarak günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.
• Bu ayrımın neye dayandığı hususu ise çok
tartışmalıdır.
Kamu Hukuku-Özel Hukuk Ayrımı
• Roma hukukunda bunun gerekçesi «menfaat ve fayda» düşüncesiydi. Menfaatler nazariyesi
denir.
• Bir başka yaklaşıma göre bu ayrımın temeli hukuki ilişkiler içinde bulunan kişilerin durumuna
dayanmaktadır. Süjeler nazariyesi denmektedir.
Kamu hukuku üstün durumda olan devletin taraf olduğu hukuki ilişkileri; özel hukuk ise eşit
durumda olan kişiler arasındaki ilişkileri düzenler.