• Sonuç bulunamadı

PANEL “DEPREM VE KADASTRO”

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "PANEL “DEPREM VE KADASTRO”"

Copied!
72
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Vurma-Kayma Türü

2,7 m Kayma (Sağ Atılım)

60 km Yüzey Kırılması

1000 km Kuzey Anadolu Fayının

Uzunluğu

Gölcük Merkez Üssü

7.4 (Kandilli, USGS) Moment Büyüklüğü

03:01:37 Saat

17 Ağustos 1999 Tarih

Vurma-Kayma Türü

3.0 m düşey,4.5 m sağ yanal değiştirme Kayma (Sağ Atımlı,Düşey-Yanal)

40 km Yüzey Kırılması

1000 km Kuzey Anadolu Fayının Uzunluğu

Düzce Yakınları Merkez Üssü

7.2(Kandilli) Moment Büyüklüğü

18:58 Saat

12 Kasım 1999 Tarih

TMMOB

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

PANEL

“DEPREM VE KADASTRO”

26.02.2005 - Kocaeli

On ca ac ıla rd an so nr a bu ü lke ni n

m üh en di sle ri, m im ar lar ı, şe hi r p lan lar ı v e

ay nl ar ı ol ar ak 17 A ğu st os ve

12 K as ım 19 99 de pr em ler in i m ila t

bu l e de re k, m es lek i m lu lu kla rım ızl a

şm eli yiz

(2)

TMMOB

HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ

DEPREM VE KADASTRO PANELİ

26 Şubat 2005

Süleyman Demirel Kültür Merkezi - Kocaeli

(3)

ISBN: 978-9944-89-023-6 Temmuz 2007 ∞ 1000 adet

TMMOB

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Büyükdere Caddesi Emek İşhanı No: 68 Kat:3

Mecidiyeköy-Şişli/İstanbul

Tel: 0212.347 12 46 Faks:0212.347 12 43 www.hkmo.org.tr; e-posta: istanbul@hkmo.org.tr

Yapım Tanıtım Basım Yayın Ltd. Şti., İstanbul

Kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar dışında, yayımcının yazılı izni olmadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.

(4)

TMMOB

HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ

DEPREM VE KADASTRO PANELİ

26 Şubat 2005

Süleyman Demirel Kültür Merkezi - Kocaeli

(5)

P A N E L

DEPREM VE KADASTRO

Panel Yöneticisi : Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK

İmam YAŞARTEKİN Kocaeli Kadastro Müdürü

İlyas ŞEKER

Kocaeli Büyükşehir Belediye Bşk. Vek.

Celal BEŞİKTEPE

Adım Mühendislik Planlama Ltd.Şti.

Akın EKİNCİ

Erdem Emi Har.Bil.İşl.İnş.ve Taş.San.Ltd.Şti.

Atilla AYDIN

Malkoçlar + Hapa İş Ortaklığı Proje Koordinatörü

TARİH : 26 Şubat 2005, Cumartesi SAAT : 13.00 – 17.00

YER : SÜLEYMAN DEMİREL KÜLTÜR MERKEZİ Yahya Kaptan Mah. İzmit / KOCAELİ

(6)

Önsöz

“17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 günü yaşadığımız depremlerin yol açtığı yıkımların, hasarların, can kayıplarının, kaderleriyle baş başa bırakılan ve çaresizlik içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan onbinlerce insanın neredeyse unutulduğu Türkiye’de, yaşanan felaketin üstünden yıllar geçmesine karşın, deprem bölgesinde giderek derinleşen sorunlara çözümler üretilmedi.

17 Ağustos 1999’dan günümüze kadar geçen süreçte yapıların ve kentsel yaşamın daha güvensiz olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Milyonlarca insan can güvenliğinin olmadığı mekanlarda yaşama terk edilmiştir. Ağır hasarlı yapılara orta hasarlı, orta hasarlılara ise az hasarlı olarak raporların düzenlendiği bir süreç yaşanmıştır. Rant kaygısı, can kaygısının önüne geçmiş, kamusal görev ve sorumluluklar yine gözardı edilmiştir. Deprem bölgesindeki okullar, hastaneler ve diğer kamu yapıları bilimsel olarak incelenmemiş, dolayısıyla can güvenliği için gerekli önlemler alınmamıştır.

Doğu Marmara’da bir ciddi planlama faaliyeti yoktur. Çünkü Türkiye’nin planlama beyni dağıtılmıştır. Türkiye planlama disiplininden koparılmıştır.

Türkiye ya Brüksel’de ya da Washington’da planlanmaktadır ama tekellerin en çok dört elle sarıldıkları kavram kendi çıkarlarını planlamaktır. Ama milyonlarca insanın geleceği konusunda planlama kararlarını alabilecek kurumlar, görünürde olan kurumlar, artık içleri boşaltılmış kurumlar haline gelmiştir. Felaketten doğrudan etkilenen iki milyonu aşkın insan aradan geçen bu kadar yılda neler yaşadı? Bir doğa olayı olan depremin felakete dönüşmesinin ortamlarını yaratan, onbinlerce canın enkazlar altında yaşamını yitirmesine, yaralı ve sakat kalmasına yol açan sorumlular, suçlular hakkında neler yapıldı?” diye soruyor, Sevgili Celal BEŞİKTEPE. Biz de kendisine yürekten katılıyoruz.

Panel, TKGM’nin ihale yoluyla yaptırdığı Kadastro işlerinin, yüklenici ve idare tarafından yaşanan pratiği açısından önemli ipuçları vermektedir.

Yayın haline getirdiğimiz “Deprem ve Kadastro” panelinin üyelerimize yararlı bir kaynak olacağı düşüncesindeyiz. 18. Dönem yönetim kuruluna, değerli konuşmacılara ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.

Yönetim Kurulu

(7)
(8)

PANEL: DEPREM VE KADASTRO

AÇILIŞ KONUŞMALARI

SUNUCU- Merhabalar, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası (HKMO) İstanbul Şubesi tarafından, bölgede süren deprem sonrası kadastro çalışmalarının değerlendirilmesi amacıyla düzenlenen “Deprem ve Kadastro” panelimize hepiniz hoş geldiniz.

Açış konuşmasını yapmak üzere Şubemiz İkinci Başkanı Sayın Mehmet Yıldırım’ı davet ediyorum, buyurun.

MEHMET YILDIRIM (Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi İkinci Başkanı)- Merhabalar, panelimize hoş geldiniz. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak Ana Yönetmeliğimizde belirtildiği gibi, “tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak; meslek mensuplarının birbiriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak, meslek mensuplarının ortak gereksinimlerini karşılamak, mesleki etkinliklerini kolaylaştırmak, üyelerin mesleki çalışmaları ve yetkilerini kullanmaları sırasında karşılaşacakları her türlü haksızlık ve onur kırıcı işlemlere karşı bütün girişimleri yapmak, mesleki dayanışmayı kurmak ve kuvvetlendirmek, kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında gerekli gördüğü girişim ve etkinliklerde bulunmak” diye sıralanan amaçları doğrultusunda bugün burada bir etkinliğe daha imza atıyoruz.

Bugün, kısaca Marmara Depremi diyebileceğimiz deprem dizilerinden sonra özelde depremlerin, genelde ise doğal afetlerin mesleki alanımıza etkisini ve sonuçlarını konu alan “Deprem ve Kadastro” adlı panel için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Panelimizin bu alanda bir başlangıç olacağını, tartışmaların, Kocaeli Üniversitesi tarafından 23-25 Mart 2005’te yapılacak Deprem Sempozyumu’na, Odamızca gerçekleştirilecek 10. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı’na taşınarak sonuç alıcı çözüm önerilerinin ve eylem programlarının oluşturulacağını umuyoruz.

Hafızalarımızı biraz zorlayacak olursak, çocukluğumuzdan bugüne dek, Türkiye’de çok sayıda deprem, sel baskını, heyelan ve benzeri doğal afetlerin yıkıcı, yok edici, öldürücü etkileriyle karşı karşıya kalınmış ve ağır bedeller ödenmiş olduğunu hatırlarız. Onca acılardan sonra bu ülkenin mühendisleri, mimarları, plancıları, aydınları olarak 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999

(9)

depremlerini milat kabul ederek, mesleki sorumluluklarımızla yüzleşmemiz, bir eleştiri ve özeleştiri sürecini örgüt disiplini içerisinde işletmemiz gerekiyor.

Bunun için önemli olan, sorunları doğru, zamanında ve yerinde tespit etmekten, her türlü yapıda görev almış veya alacak meslektaşların ellerini taşın altına birlikte koymalarından geçmektedir. Depremler hem kişisel, hem de sektörel yaşam hedeflerimizi gözden geçirmek, bencilliklerden ve çıkarcılıktan uzak, toplumsal hedeflere yönelik yaşama arzusu konusunda bizi yeniden düşündürmüş olmalıdır. Binlerce binanın yıkıldığı ve onbinlerce insanın öldüğü, bunun birkaç katının yaralanarak sakat kaldığı bu felaketlerde bizim görevimiz, sadece arsanın yerini veya binanın o parsel içerisinde kaldığını göstermekle sınırlı mıdır dersiniz? Harita ve Kadastro Mühendisleri olarak yapılarda bahçe mesafelerine tecavüzün, kontur ve gabariye uymamanın, su basman kotuna tecavüzün, kıyı kenar çizgisini ihlalin tespitiyle sınırlı kalamayacağımızı, dolayısıyla aykırılıkların ve tecavüzlerin yaşanabilir kent için ne tür sonuçlar doğuracağını da sorguluyor olmamız gerekmektedir. Bu noktada yapı denetim sürecinin bütünsellikten yoksunluğu yerinde bir örnektir diye düşünüyorum.

Kıyı Yasasının defalarca iptal edilerek boşluk yaratılmasına göz yumarak ve kıyı kenar çizgisine rağmen kamunun kullanımına açık olması gereken kıyı alanlarının doldurulması ve kaçak yapılarla işgal edilmesi sürecinde mesleki hizmetlerin sunumunda, meslektaşlarımızın ve diğer meslek örgütlerine ait mühendis, mimar ve plancıların yeteri hassasiyeti gösterdiğini söyleyebilir miyiz? Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki doğa kendi yasalarına karşı çıkanları cezalandırırken, kendisine ait olanları da geri almıştır. Diğer yandan, 80 yıllık cumhuriyet tarihinde tapulama ve kadastronun bitirilemediğini, orman kadastrosunun ise ancak yüzde 25’inin tescil edilebildiğini, kadastro yapılan yerlerin önemli bir kısmının ise yenilenmeye ihtiyacı olduğunu belirtmek gerekiyor. Yüzde 92’si aktif deprem kuşağında olan ve ortalama her 13 ayda bir 6’nın üstünde, yıkıcı ve öldürücü büyüklükte bir depremle sarsılan ülkemizde 1987 yılında yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın, deprem gerçeğine göre hazırlanmadığı açıktır. Bilindiği gibi 17 Ağustos depreminde yerkabuğu, 4,40 m batıya doğru itelenmiş, parsellerin şekli ve konumu değişmiştir. Hal böyle olunca, bugün yapıldığı gibi, her depremden sonra TUTGA noktalarının, diğer nirengi ve nivelman ağlarının, parsel noktalarının deformasyonlarının tespitinde dış kaynaklı krediler bekleyerek yeni borçlanmalarının kapısı da açılacak demektir. O nedenle gerek kadastro çalışmaları açısından, gerek tapu sicil işlemleri açısından, gerekse yerel yönetimler ve özel sektör açısından olsun, sorunlara parça parça çözüm yerine bütünlüklü bakışlar ve çözüm önerileri getirmek gerekiyor.

(10)

İşte bugün burada panelimize katılan farklı kamu kurumu temsilcileri ve özel sektör temsilcilerinin, bu ve benzer sorunları masaya yatıracaklarını umuyoruz.

Sözlerimi bitirirken, yanı başımızda sokağa atılmak istenen, bu ülkenin önemli bir değeri olan fabrikayı onurlu direnişiyle sürdüren SEKA emekçilerini, onları yalnız bırakmayan İzmit halkını selamlarken, panelistlerimize kolaylıklar, başarılar diliyor; birlikte tartışan, sorgulayan, üreten bir panel ortamının yaratılacağı inancıyla hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

SUNUCU- Sayın Mehmet Yıldırım’a teşekkürlerimizi sunuyoruz. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü (TKGM) İstanbul Bölge Müdürü Ömer Ali Anbar’ı konuşmasını yapmak üzere davet ediyorum; buyurun.

ÖMER ALİ ANBAR (TKGM İstanbul Bölge Müdürü)- Değerli katılımcılar, değerli meslektaşlarım; şahsım ve mensubu bulunduğum Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüz adına hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum. Kurumumuz çalışanlarına faydalı olacağını düşündüğüm “Deprem ve Kadastro” isimli bu paneli düzenleyen, üyesi bulunduğum Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasına da teşekkür ediyorum.

Değerli meslektaşlarım, kurum olarak iki büyük hedefimiz var: Bunlardan biri ülkemiz kadastrosunun en kısa zamanda tamamlanması, bir diğeri de tapu ve kadastro bilgilerine bilgisayar ortamında erişilmesidir. Bu hedeflerimiz doğrultusunda ülkemiz kadastrosunun en kısa zamanda tamamlanması amacıyla bu geçtiğimiz hafta içerisinde Kadastro Yasası’nın bazı maddelerini düzenleyen kanun tasarısı Meclisten geçmiş ve Sayın Cumhurbaşkanımıza onay için gönderilmişti. Biz bu hedefimizi gerçekleştirirken, yasal hedefler konulduğundan itibaren bu işlemlerin özel sektörden hizmet alınmak suretiyle yapılabileceğini düşündük ve bu şekilde de uygulamaya başladık. Bu doğrultuda 2004 yılının Haziran ayından başlamak üzere Kandıra, Adapazarı, İzmit, Hendek ve Yalova bölgelerimizde toplam 93 köyden 101 625 parsellik alanı 2859 sayılı Yenileme Kanununa göre özel sektörden hizmet almak kaydıyla yenilemesini yaptık. Ölçüleri tamamlanmıştır ve çok büyük bir kısmı ilan edilmiştir, çok cüzi bir kısmı da ilan aşamasındadır.

Yine bu bölgede 84 köyün 87150 parsellik alanı 3402 sayılı Kadastro Yasası hükümlerine göre kadastrosu yapılmak üzere ihale edilmiş ve süresi içerisinde, yani tahminlerimize göre nisan ayının sonlarında kadastro işlemleri bitmiş ve ilan edilmiş olacaktır. Bu çalışmalardan sonra Kocaeli ve Yalova’nın kadastrosu tamamlanmış oluyor ve bu birimlerimizde kadastrosu yapılacak alan kalmıyor. İhalesi yeni yapılan, değerlendirme aşamasında olan Kocaeli, Yalova ve Kandıra’da toplam 476 000 parselin haritalaması ihale edilmiştir. Bu yıl içerisinde ihalesine başlanılacak olup şu anda değerlendirme aşamasındadır.

(11)

Arkadaşlardan aldığım verilere göre ülkemizde özellikle Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz Bölgeleri’nde ağırlıklı olmak üzere bu yıl, 2005 yılı içerisinde toplam 2 400 civarında köyün yine özel sektörden hizmet alınmak kaydıyla ihale çalışmaları devam etmektedir. Kendi imkânlarımızla, kendi elemanlarımızla 330 köyün kadastro çalışmalarını bu yıl içerisinde bitirmeyi hedefliyoruz ve böylelikle ülkemizde kadastrosu yapılacak ortalama 9 500–10 000 civarındaki köyün toplam 3–4 yıl içerisinde kadastrosunun tamamlanmasını hedefliyoruz.

Bir diğer hedefiz de, tapu ve kadastro bilgilerinin bilgisayar ortamına aktarılması demiştim. Bu kapsamda Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi Projemizin tapu kısmının kesin kabulü yapılmış olup 2005 yılı içerisinde ülkemizdeki bütün il merkezlerinin, büyükşehir ilçelerinin ve büyük ilçelerin tamamında, 225 adet tapu sicil müdürlüğümüzden tapu bilgilerinin verilmesi, bilgisayar ortamında bu bilgilerin alınması, 7 adet kadastro müdürlüğümüzce kadastro bilgilerinin girilmesi ihalesi yapılacaktır. Şu anda da bu bütçenin Devlet Planlama Teşkilatı’nda onaylanmasına gidilmiştir; bilgim o şekildedir. Bu sene içerisinde de bu ihalenin tamamlanması ve gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.

Bu panelin neticesinden kurum çalışanları olarak çok istifade edeceğiz. Bu panelin yapılmasından çok mutluluk duyduk. Panelistlerimize, kurumum ve şahsım adına teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.

SUNUCU- Ömer Ali Anbar’a teşekkür ediyoruz. Panelimizi yönetmek üzere Sayın Prof. Dr. Erol Köktürk’ü davet ediyorum; buyurun.

(12)

PANEL: DEPREM VE KADASTRO

I.OTURUM

Prof. Dr. EROL KÖKTÜRK (Oturum Başkanı)- Hepiniz hoş geldiniz.

Katılımınız için teşekkür ediyoruz. Bu kolaylaştırma görevini bana verdikleri için Oda yöneticilerimize çok teşekkür ediyorum ve panelistlerimizi buraya davet ediyorum.

Değerli meslektaşlar, değerli katılımcılar, aslında geçmiş bir tartışmayı yapmak üzere toplandık. Odamızın deprem sonrası burada yaptığı bir toplantı vardı.

Ama o toplantı depremden zarar görmüş olan meslektaşlarımıza gösterilebilecek dayanışmaları konuşmak için yapılan bir toplantıydı. Ancak depremden bu yana sektör bazında depremle mesleğimizin ilişkilerini bir ortamda tartışarak buradan sonuçlar çıkaramadık. O nedenle geç kalmış bir toplantı diyorum bu panele. 5,5 yıl oldu ve bu 5,5 yılda bölgede deprem sonrasında birçok olaylar yaşandı. Mesleğimiz adına neler yaşandığını biraz sonra göreceğiz.

Avrupa’da yapılan bir kongre sırasında Portekizli bir uzmana “Avrupa Topluluğuna girdiğiniz zaman ne oldu?” diye sormuşlar. Portekizli uzman “Üç şey oldu: Birincisi, organize olmayı; ikincisi, koordine etmeyi öğrendik” demiş ve sanki sözü bitmişçesine susmuş. Katılımcılar “Üçüncüyü unuttunuz galiba, üçüncü neydi?” demişler. Portekizli uzman da “Canım, o önemli değil, geriye dönüp bakıyor ve boşa geçirdiğimiz yıllar için ağlıyoruz” demiş. Dilerim biz de şu deprem sonrası dönemde ülke olarak, sektör olarak boşa geçirdiğimiz bazı dönemleri önümüzdeki süreçte telafi edebiliriz. Bu paneli o nedenle oldukça önemsiyorum. Şunun için önemsiyorum: Deprem bölgesinde, deprem sonrası dönemde ilk yapılan iş İller Bankası’nın yaptığı ihaleler oldu bildiğiniz gibi. İller Bankası hemen bu bölgede yersel yöntemlerle ve fotogrametrik yöntemle ihalelere girdi, 45 yersel, 9 fotogrametrik iş ihalesi yapıldı ve bu çalışma yürüdü.

Deprem sonrası dönemde bir taraftan da Dünya Bankası’nın, Deprem Bölgesi Acil Yapılandırma Projesi (MEER Projesi) bağlamında bölgeye yönelik olarak geliştirdiği çok geniş kapsamlı bir projesi vardır. Bugün biraz sonra tartışacağımız Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğümüzün yapmış olduğu ihaleler aslında o MEER Projesinin bir alt bileşeni olan, “A4 Bileşeni” diye

(13)

tanımlanan bileşen kapsamında yapılan ihalelerdir. Yanı sıra bu ihaleler ve bunların hedefi de yine o dönemde MERLİS diye isimlendirildi. Değerli katılımcılar, bu sözünü ettiğim MEER ismi Türkçe kısaltılmışı değil. Çünkü projeler Dünya Bankası merkezli projeler olduğu için buradaki projelerin İngilizce isimlerinin kısaltılmışlarıdır. MERLİS projesi de Deprem Bölgesi Arazi Bilgi Sistemi Projesidir; Türkçe açılımı böyledir. Bu projeler de bir taraftan yürümeye başladı. Bunun arkasından bir taraftan TUTGA noktaları elden geçirildi, yeni ölçümler yapıldı ve bu konuda yeni bazı değerlendirmelere gidildi. Sonra Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü 2004 yılından önce bütün bölgeyi kapsayan fotogrametrik haritalar yapım ihalesini gerçekleştirdi ve bildiğim kadarıyla değerlendirme çalışmaları da yürüyor şu aşamada. Sonra da az önce Sayın Bölge Müdürümüzün dediği gibi 93 + 84 köyde tesis ve yenileme kadastrolarının ihaleleri gerçekleştirildi. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün bölgeye yönelik olarak yaptığı en son çalışma da, son bir ay içerisinde gerçekleştirilen sayısallaştırma ihalesi oldu ve Yalova’dan başlayarak tüm deprem bölgesini kapsayan kadastro paftalarının sayılaştırma ihalesi de gerçekleştirildi.

Tüm bu çalışmaların yanı sıra bölgede belediyelerimiz tarafından da imar uygulamaları yapıldı ve uygulamalara dönük çalışmalar yürütüldü. Deprem sonrası döneme bu bütün içinde baktığımızda, organize olmak ve koordine etmek konusunda bazı yetersizliklerin olduğunu herhalde gözlemleyebiliriz.

Değişik kurumlar arasında kurulması gereken işbirliklerini işte bu panellerde değerlendireceğiz ve bazı sonuçlar çıkaracağız; çıkarmak zorundayız da. Şube İkinci Başkanımızın dediği gibi, amaç bu panelde burada tartışalım ve bu salonda kalsın değildir; o nedenle katkılarınıza gereksinmemiz var. Bir ay sonra gerçekleşecek olan Deprem Sempozyumunda yine buradaki girişimler değerlendirilecektir. Çünkü Düzenleme Kurulunda yer alan öğretim üyesi meslektaşlarımız, böylesine bir tartışma için programda bir yer ayırmış durumdalar zaten.

Söz buraya gelmişken sizleri yalnızca şahsım adına değil, Kocaeli Üniversitesi bünyesinde görev yapmakta olan 6 meslektaşımız adına da selamlamak istiyorum. Belki birçoğunuzun, bu üniversite çatısı altında görev yapan bu kadar çok meslektaş olduğundan bile haberi yoktur. Ergün Öztürk hocamız, Haluk Konak, Cankut Dağdal İnce, Orhan Kurt ve göremediğim Ozan Arslan arkadaşlarımız adına da sizleri selamlıyorum, mesleğimiz adına bu üniversite çatısı altında verilen uğraştan bilginiz olmasını istiyorum. Mühendislik eğitim konusunda bazı girişimler var, dileriz öyle bir kurumsallaşma gerçekleşir ve önümüzdeki dönemde mesleğimiz adına burada da bir eğitim süreci başlamış olur.

(14)

Bu çerçeveden baktığımızda tartışmaya gereksinimlerimiz var. Herhalde Odamız, buradan çıkan sonuçları değerlendirecektir, değerlendirmesi de gerekir. Salı günü Mecliste 3402 sayılı Kadastro Yasası’yla ilgili bazı değişiklikler kabul edildi, ama kapanış konuşmasını yaparken Bakanımız Sayın Zeki Ergezen’in verdiği bir söz üzerine değerlendirmeler yapmalıyız. “Bu yasalaşma süreci içerisinde alt komisyonlarda, komisyonda ve Genel Kurulda eleştiriler ve uyarılar yapan herkese teşekkür ediyoruz. Bu yasanın onların bazı görüşlerini kapsamadığının farkındayız, ama en kısa zamanda o eleştirileri de dikkate alan yeni bir kadastro çalışmaları için çalışmaları başlatacağız” sözünü verdi. Demek o zaman bizim buradan da Kadastro Yasamızla ilgili bazı sonuçları çıkarmayı ve önerileri hedeflememiz gerekiyor.

İlk sözü, deprem öncesinden bu yana bu bölgede yaşayan, görev yapan iki meslektaşımıza vereceğim. Daha sonra da bu bölgede depreme yönelik çalışmalar yapan meslektaşlarımıza söz vereceğim. Panelistleri biraz sonra tanıttığım zaman da görecekseniz, katılımcılar boyutuna baktığımız zaman, özel bir durum gerçekleşiyor, panelistler dışında benim dışımda bir akademisyen yok. Akademisyenler böyle panellerin vazgeçilmez elemanları olur, ama ilk kez burada bir kolaylaştırıcı olarak oturuyorum. Onun dışındakilerin hepsi deprem ve sonrası süreçte bir şeyler yaşamış ve yaşamakta olan meslektaşlarımızdır. O nedenle panelimizin böylesine bir farklılığı ve özelliği var. Bu panelde yaşanılanlar konuşulacak çünkü. Bu yanıyla da bu panel özel bir paneldir diyebilirim.

İlk sözü vereceğim Kocaeli Kadastro Müdürümüz Sayın İmam Yaşartekin’i kısaca tanıtmak istiyorum: İmam Yaşartekin; 1953 yılında Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi’nde doğdu, ilk ve ortaöğrenimini Suruç’ta tamamladı, 1974 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü’nde -o zamanki adıyla İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Harita ve Kadastro Bölümünde- eğitimine başladı ve tamamladı. 1977 yılında Kâğıthane Belediyesi’nde çalıştı, 1981 yılında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne geçti, uzun süreden beri Kocaeli Kadastro Müdürü olarak görev yapıyor, evli ve 3 erkek çocuk babası. Buyurun.

İMAM YAŞARTEKİN (TKGM Kocaeli Kadastro Müdürü)- Teşekkür ederim sayın başkanım. Sayın Bölge Müdürüm, değerli meslektaşlarım, sayın hocalarım; hepiniz hoş geldiniz. Panele katıldığınız için kurumum adına herkese teşekkür ediyorum. Ayrıca, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası’na da çok teşekkür ediyorum. Sözü fazla uzatmadan konuşmama geçiyorum.

17 Ağustos 1999 depremi, Marmara Bölgesi ve çevresinde, Kocaeli, Yalova ve Sakarya şehirlerinde çok büyük zararlara neden olmuştur. Marmara depremiyle ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Dünya Bankası’nın

(15)

yardımıyla bölgedeki yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ekonominin geliştirilmesi ve desteklenmesi, deprem risk yönetimi ve deprem zararlarının azaltılması konusunda kurumsal bir çerçevenin geliştirilmesi için acil yeniden yapılandırma çalışma programını tamamlamıştır.

Marmara Depremi Acil Yönden Yapılandırma Projesi ve Programı, Dünya Bankası tarafından finanse edilen elemanları kapsamaktadır. MEER projesinin alt bileşenlerinden biri A4 Kadastro Yenilenmesi Ve Arazi Yönetimidir. Bu alt bileşenin temel hedefi Marmara deprem bölgesinin yeniden yapılandırılması ve gelişimi için bir araç olarak arazi bilgi sisteminin kurulmasıdır. Marmara Bölgesi Deprem Bölgesi Arazi Bilgi Sistemi (MERLİS) adıyla kurulmuştur.

Böylece Marmara deprem bölgesinde tapu ve kadastro bilgilerinin yenilenerek çok amaçlı bir arazi bilgi sistemine, MERLİS’e dönüştürülmesi beklenmektedir. Uygulayıcı kurum Genel Müdürlüğümüzdür. Proje kapsamındaki kadastro yenilenmesi ve arazi bilgi sistemi oluşturulması alt bileşeni A4-1 Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nce yürütülmektedir. Genel Müdürlüğümüz, proje uygulama protokolünde tanımlanan ilgili kurumlarla her türlü toplantı ve koordinasyonu yapmakta ve programda herhangi bir gecikmeye yol açmayacak şekilde her türlü önlemi almaktadır.

Genel Hedefler: Depremin yarattığı büyük tahribat sonrası yeni yerleşim yerleri ve sanayi gibi toprağa dayalı her türlü altyapı hizmetleri, büyük beklentiler içine girmiştir. Dolayısıyla tapu bilgilerine güvenilir, kolay ve hızlı erişim, kadastral yenilenmeyi hızlandırmak ve coğrafi bilgi teknolojileri ortamında kullanıcılara sunmak temel hedef olmuştur. Projenin temel hedefi, Marmara deprem bölgesinde arazi bilgi sistemini kurmaktır.

Projenin Özel Hedefleri: Deprem bölgesinde tapu ve kadastro hizmetlerinin analiz edilmesi, problemlerin değerlendirilmesi ve çözüm yollarının bulunmasıdır. Yerel yönetimlerin ve ilgili kuruluşların teknik anlamda tapu ve kadastroyla ilişkilerinin belirlenmesi, gerekli ürün ve aralarındaki iş akışı, deprem bölgesinde tapu kayıtlarının iyileştirilmesi, kadastro haritaları ve teknik dokümanlarının sayısallaştırılması ve yenilemelerinin yapılarak iyileştirilmesi, iyileştirilmiş tapu ve kadastro verileriyle arazi bilgi sisteminin oluşturulması, yerel yönetimlere ve ilgili diğer kurumlara depremin yol açtığı tahribattan arındırılmış, doğru, güvenilir ve güncel bilgilerin sunulmasıdır.

Projenin Kapsamı: Marmara deprem bölgesini kapsayan Sakarya, Kocaeli, Yalova illerinde tapu ve kadastro yenilemesi ve sayısal kadastro yapılması, kadastro yenilemesinin mevcut grafik ve sayısal kadastro, tapu bilgileri ve ilişkili teknik dokümanların MERLİS’in tanımlı ve standart dosyalarına girdi

(16)

ve veriler olarak dönüşüm ve entegrasyonunu sağlayan bir işlemdir. Kadastro yenilemesinin, harita üretimi, mevcut kadastronun ve parsellerin sayısallaştırılması, ek arazi ölçüleri ve yasal süreçlerini kapsamaktadır.

Bölgede Tapu ve Kadastro Çalışmaları, Kadastro Müdürlükleri ve Uygulamaları: Deprem bölgesinde mevcut 5 kadastro müdürlüğünde - Sakarya, Kocaeli, Yalova, Kandıra ve Hendek- faaliyetler, ilk tesis kadastrosu, yenileme ve talebe bağlı hizmetler olarak yürütülmektedir. Bu müdürlüklerde PC bilgisayarlarla, CAD bazlı çeşitli yazılımlar kullanılarak bazı çalışmalar yapılmaktadır. Bu bölgede tesis kadastrosu çok eski tarihe dayanmaktadır.

Kadastral haritaların çoğunluğunun grafik ve lokal sistemde olması, deprem sonucu oluşan ana kara hareketinin kadastral bilgilere olan etkisini minimuma indirmiştir.

Eğer bir tesis kadastrosu ülke koordinat ağına bağlı olarak yapılmış olsaydı, ana kara hareketinin kadastral bilgilere olan etkisi çok daha yıkıcı olacaktı.

Aslında hiç sorun yaşamadık mı? Elbette yaşadık. Örneğin, fay hattının geçtiği yerlerde ilk tesis kadastrosu ve daha sonra yapılan değişiklik işlemlerinde ülke koordinat ağına bağlı olarak yapılan yerlerde yaşanılmıştır. İller Bankası tarafından depremden sonra yaptırılan halihazır haritalarda uyuşmazlıklar tespit edilmiştir. Örneğin, ülke koordinat sistemine bağlı olarak yapılan Saraybahçe ve Bekirpaşa halihazır haritalarında kenarlaşma sorunları yaşanmaktadır.

Bölgemizdeki bir nirenginin deprem sonrası çeşitli halihazırlarca verilmiş 7 değeri vardır. Bunun nedeni deprem sonucu deforme olmuş farklı ağlardan dengelenmesidir. Marmara deprem bölgesinde toplam 860 köy ve mahalle, 1 milyon parsel, 11 500 pafta mevcuttur.

Deprem Bölgesinde Kadastral Uygulamalar: Gerek deprem, gerekse diğer nedenlerden dolayı MERLİS’e konu olacak kadastro haritalarında parsel geometrisinde değişiklikler oluşması, bazı kadastral haritalar ve bunların yapımına dayanak oluşturan ölçü krokileri, tasarruf krokileri, bilgi ve teknik belgeleme yetersizliği, haritaların yapım imkânı ve o dönemde kullanılan teknoloji nedeniyle günün koşullarına cevap verebilecek niteliklerden uzak ve teknik yönden yetersiz olması gibi nedenlerden dolayı problemlerle karşılaşılmaktadır.

Belediyelerden Gelen Problemler: Belediyelerin mülkiyete ilişkin çalışmalarında jeodezik ağ nedeniyle oluşan sorunlar, kadastral parsellerin zemine uygulanması sırasındaki sorunlar, kadastral paftaların grafik olmasına yönelik sorunlar, sayısallaştırıldığı söylenilen kadastro paftalarının sayısallaştırma nedeniyle oluşan sorunlar, her yerin sayısal haritalarının

(17)

olmayışına yönelik sorunlar, yapılaşma, harita ve planın olmayışı nedeniyle sorunlar, imar uygulamalarının yapılmayışı ve bunları çözecek mali kaynakların olmayışı nedeniyle çıkan sorunlar yaşanılmaktadır.

Kadastro düzenlemesine altlık olacak şekilde 3 boyutlu halihazır harita üretimi, zemin etüdü ve imar planının yapımından sonra 18. madde uygulaması yapılması, yenileme çalışmalarının kent merkezi dışından grafik kadastral parsellerin bulunduğu alanlar ve depremden önce ve sorunlu olan bölgelerde yapılamaması, İller Bankası tarafından deprem sonrası yaptırılan halihazır haritaların dönüştürülmesi için dönüşüm katsayılarının verilmesi, proje sonrası oluşacak sayısal tapu ve kadastro verilerine belediyelerce de ulaşılabilmesinin sağlanması, imar uygulamalarından kaynaklanan hataların düzeltilmesi talep edilmektedir. Bununla beraber bazı belediyelerin kendi imkânlarıyla ve kent bilgi sistemiyle elektronik belediyecilik faaliyetlerine yöneldikleri de gözlenmiştir.

Yapılan Çalışmalar

Tamamlanan Faaliyetler: TUTGA sıklaştırılması yapıldı. Yalova, Kocaeli ve Sakarya İlleri kentsel alanlarında 1/1000 ölçekli sayısal fotogrametrik harita üretilerek toplam 1 666 adet pafta yapıldı. Yenileme Kocaeli, Yalova, Sakarya, Hendek ve Kandıra’nın sorunlu bölgesinde yapıldı. Toplam 93 adet köy, 101 625 parselin yenilenmesi tamamlandı.

Devam Eden Faaliyetler: Sayısal kadastro çalışmaları Kocaeli, Yalova, Sakarya, Hendek ve Kandıra Kadastro Müdürlükleri’nin sorumluluk bölgesinde devam etmektedir. Toplam 84 köy, yaklaşık olarak 87150 adet parselin sayısal kadastrosu tamamlanacak. Bu çalışma sonucunda Kocaeli ve Yalova Kadastro Müdürlükleri’nin sorumluluk bölgesinde kadastronun tamamı bitmiş olacaktır. Marmara deprem bölgesi, tapu sicil ve kadastro bilgilerinin sayısallaştırma işi ilk etapta Kocaeli, Yalova ve Kandıra kadastro müdürlükleri sorumluluk bölgesini kapsayan alanda yapılacaktır. Bu çalışma sonucu 476441 adet parselin her türlü bilgi ve belgesi TAKBİS’e uygun olarak bilgisayar ortamına aktarılacaktır. Bu işin ihalesi yapılmıştır.

Kocaeli Kadastro Müdürlüğü Olarak Yaptığımız İşler

Fotogrametrik Harita Üretimi: Müdürlüğümüz sorumluluk alanına 900 adet, 1/ 1000 ölçekli fotogrametrik harita üretimi için Mart, Nisan ve Mayıs aylarında her paftada en az 3, en fazla 10 olmak üzere arazide nokta gösterimi yapıldı. Fotogrametrik sektör haritalarının kontrolü Genel Müdürlüğümüz elemanlarıyla birlikte Kocaeli Kadastro Müdürlüğü elemanlarınca yapılmaktadır.

(18)

Kadastro Yenileme Çalışmaları: Kadastro yenileme çalışmaları 22 Haziran 2004 tarihinde başlamıştır. Toplam 13 köyde 19263 parselin yenilemesi yapılarak 18.01.2005 tarihinde askıya çıkarılmıştır. 17.02.2005 tarihinde askıdan indirilmiştir. Kadastro yenileme çalışmalarına karşı merkezde 11 köyde, 63 parsele, Gölcük İlçesi’nde bulunan 2 köyde 13 parsele olmak üzere toplam 76 parsele karşı kadastro mahkemesinde dava açılmıştır. Geri kalan 19187 adet parsel kesinleştirilecektir. Tapu sicilinde gerekli düzeltmeler yapılmak üzere hazırlık çalışmaları devam etmektedir.

İlk Tesis Kadastrosu Çalışmaları: İlk tesis kadastrosu çalışmalarına sözleşmeye göre 31 Ağustos 2004 tarihinde başlanması gerekirken, yükleniciden kaynaklanan nedenlerden dolayı 1 Ekim 2004 tarihinde başlanmıştır. Merkeze bağlı 4 köyde 1249 parsel 08.02.2005’te askıya çıkarılmıştır, yani buranın kadastrosu bitirilerek askıya çıkarılmıştır.

Karamürsel İlçesi’ne bağlı 7 köyde ilk tespit kadastrosu çalışmaları yapılmaktadır. Bunlardan üç köyde 965 parsel ilana çıkarılmıştır. Bunlardan 25 parsele kadastro mahkemesinde dava açılmıştır. Geri kalan 940 parsel kesinleştirilerek tapuya tescilleri yapılmıştır. İki köyümüz de askıda olup 10.02.2995 tarihinde askı süresi bitecektir. Karamürsel’de geri kalan iki köyümüzde askı aşamasındadır. Körfez İlçesine bağlı 2 köyde ilk tespit kadastrosu çalışmaları yapılmaktadır. Bu köylerde 5200 parseli Mart ayı içerisinde ilana çıkarmayı hedefliyoruz.

Yenilemede Karşılaşılan Sorunlar: Yenilemesi yapılan köylerin kadastro yapım tarihi 1954 ve 1963 yılları arasındadır. Yaklaşık 50 yıllık bir zaman dilimi geçmiştir. Kadastro zamanında köyde 40–50 bina varken, şu anda bu sayı 15–20 katına çıkmıştır. Ayrıca bu köylerin bazıları yoğun yapılaşma içindedir. Arazilerin coğrafi yapıları engebeli, bitki örtüsü ile kaplıdır. Bu nedenle zeminde yapılan detay alımlarında sıklıkla yer kontrol noktalarının tesis edilmesi zorunluluğu yaşanmıştır. Bu ise öngörülen süreleri artırmıştır.

Köylerde yapılan bilirkişi seçimlerde mevsimin zor olması ve sorumluluk almak istememelerinden dolayı zorluklar yaşanmıştır. Seçilen bilirkişiler arazi sınırları konusunda yeteri kadar bilgi sahibi olmadıklarından sınırlandırma çalışmalarında gecikmeye neden olmuştur.

Bu tür bir çalışma bölgemizde ilk defa yapıldığından işin yapım süresinin de kısıtlı olmasından dolayı çok sayıda elemanla çalışılması ihtiyacı doğmuştur.

Bunları özetlersek, yüklenici firma yaklaşık 80 kişilik bir ekiple bu işi tamamlamıştır ve bu sayı yapılan işe göre değişmiştir. Kadastro Müdürlüğünün

(19)

23 personeli bu çalışmalarda görev yapmışlardır. Yani toplam 100 kişi yenileme çalışmalarında fiilen bulunmuştur. Arazideki sınırlama ve ölçüm çalışmalarında, her gün bu kadar insanın organize bir şekilde çalışmaya başlaması takdir edersiniz ki oldukça zordur.

Zeminde yapılan istikşaf çalışmalarına altlık olarak kadastro paftaları kullanılmıştır. Fakat arazide, kadastro paftasındaki sınırların içinde bölünmeler olmuştur. Öyle ki 5 m. cepheli tarlalar oluşmuştur. Paftanın dış sınırlarının tespitlerinde zorluklar yaşanmıştır. Özellikle Gölcük ilçesine bağlı Hamidiye ve Nüshetiye köylerinde yapılan ilk tesis kadastro çalışmaları sonucu üretilen 1/2000 grafik paftasının zeminle hiç ilgisinin olmadığı, parselin büyük bir kısmının tamamen rasgele çizildiği görülmüştür. Öyle ki, zeminde mevcut olan ve bilirkişilerce de doğrulanan derelerin ölçülmediği, parselin kadastro paftasının sınırlarına göre derenin öbür tarafına geçtiği, bununla beraber arazide şekli ölçülen parselin paftasıyla çakıştırılması sırasında büyük zorluklar yaşanmıştır.

Bazı idari sorunlar, beraberinde teknik sorunları da getirmektedir. Yenileme çalışmalarına başlamadan önce ilgili mahkemelerden dava listeleri alındığı halde tapu kayıtlarının güncellenmesi sırasında davalı gözüken başka parseller de çıkmıştır. Mahkemelerden gelen dava listeleri güncel değildir. Daha önce çeşitli mahkemelerce verilen sınırlar ve yüzölçümüne yönelik kararlar ilgililer tarafından kadastro müdürlüğüne ulaştırılmadığından, yenileme çalışmalarında bu kararlar bilinmediğinden yönetmelikteki sınır tanımlamalarına göre sınırlandırılmıştır ve bu da telafisi zor ve zaman alıcı hadiselere neden olmaktadır.

Kadastro müdürlükleriyle tapu sicil müdürlükleri arasında koordinasyonun etkili olması, şartname gereği tapu sicil müdürlüklerinde yapılan bütün değişikliklerin kadastro müdürlüklerine acilen gönderilmesi gerekirken, bazı tapu sicil müdürlükleri bu sorunu yerine getirmemekte, hatta kadastro müdürlüklerinde düzetilmesi imkânsız hatalara neden olmaktadır.

OTURUM BAŞKANI- Öneriler kısmını sonraya bırakalım. Bu bölümde gelen soruları yanıtlarken de değerlendirebilirsiniz. Şu aşamada hiç olmazsa yaşanılanları dinlemek fırsatı bulduk, çok teşekkür ediyorum sizlere.

İkinci sözü, bölgedeki meslektaşımız İlyas Şeker’e vereceğim. Kendisinin iki şapkası var, iki şapkasından önce birini takacak, sonra öbürünü… Bir de sunuş yapacak. Bir yandan bir meslektaşımız olarak depremden bu yana bu bölgede faaliyet gösterdi. Şu anda serbest çalışıyor. Öbür yandan da aktif siyasi yaşamın içinde. 1994’ten bu yana Meclis Üyeliği ve şimdi de Büyükşehir

(20)

Belediyesi Başkan vekilliği var. Bu iki şapkasıyla beraber konuşacak. Önce kendisini tanıtayım:

Sayın Şeker; 1960 yılında Erzurum’da doğdu. Tapu ve Kadastro Meslek Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1981 yılında Gazi Üniversitesi bünyesindeki Tapu ve Kadastro Meslek Yüksekokulu’nu bitirdi. 1986 yılında da Yıldız Teknik Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü’nde lisans ve mastır eğitimini tamamlayarak Harita Yüksek Mühendisi oldu.

Yükseköğrenimine devam ederken 1978–1981 yılları arasında kamu görevlisi olarak Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bünyesinde, 1984-1985 yılları arasında da Yıldız Teknik Üniversitesi’nde mühendis olarak görev yaptı.

1985’ten bu yana serbest olarak çalışıyor Kocaeli’de. 1991 yılından bu yana aktif siyasal yaşamın içinde ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev yapmış durumda. 1994 yılından bu yana Saraybahçe ve Büyükşehir Belediyeleri Meclis Üyeliği görevini sürdürüyor ve bugün Büyükşehir Belediyesi Başkan vekili. Evli ve 1 çocuk babasıdır.

Az önce dediğim gibi hem bir harita mühendisi olarak bu bölgede yaşadıklarından, hem de siyasal kişilik olarak da Büyükşehir Belediyesi’nin şu anda hem ilçe belediyesinin, hem Büyükşehir Belediyesinin bu sürecini aktaracak bize. Sözü kendilerine veriyorum; buyurun.

İLYAS ŞEKER (Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili)- Sayın Başkan teşekkür ediyorum. Öncelikle böyle önemli bir konuda panel düzenleyen Şubemize ve bu panele katılan bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum ve hazırlıklarından dolayı da kendilerini tebrik ediyorum. Bu konuşmayı hazırlarken, hazır Şube yönetimi de buradayken, öncelikle birinci kısımda Kocaeli’nde serbest çalışan ve kamu görevindeki harita mühendislerinin sıkıntılarını, problemlerini bir nebze de olsun gündeme getirelim dedik. Bu konuda daha önce değişik vesilelerle isteklerimiz olmuştu, taleplerimiz olmuştur. Bir kısmı yerine gelmişti, bir kısmı gelmemişti. Bunları gündeme getirelim demiştim. Yalnız buraya geldikten sonra tabii böyle güzel bir topluluğu görünce bu birinci kısmı atlayacaktım. Sonra açış konuşmasını yapan Şube İkinci Başkanımızın bir ifadesi karşısında bu üç bölümü tekrar hatırlatma ihtiyacı hissettirdi.

Özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Arkadaşımız SEKA’yla ilgili bir ifade kullandılar burada. Ben merak ediyorum, acaba SEKA’nın bugünkü durumunu arkadaşımız hiç inceledi mi? Bugünkü haliyle SEKA’nın ülke ekonomisine artısı mı var, eksisi mi var? Bunu inceledi mi? Kaldı ki SEKA satılmıyor, SEKA Kocaeli halkının kullanımına tahsis ediliyor, herhangi bir kişiye de verilmiyor. Bununla birlikte eğer şu mantıkla hareket ediyorsak, “kâğıtçılık çok

(21)

önemlidir. Bunu devletten başka kimse üretmemelidir,” düşüncesi hakimse, o zaman şu toplantıları yapmamızın hiçbir anlamı yok arkadaşlar. Tahmin ediyorum hepiniz de benimle herhalde aynı fikirdesiniz, kadastro çalışmaları kağıt üretiminden çok çok daha önemlidir. O zaman kadastro çalışmalarını tamamıyla devletin yapması lazım, özel sektöre kesinlikle ihale edilmemesi lazım. Lütfen arkadaşlar, bir konuyu açıklarken, bilgi verirken çok dar kalıplardan bakmayalım, biraz daha geniş, biraz daha objektif değerlendirmemizde fayda vardır diye düşünüyorum.

Örneğin, burada meslek hayatımıza başladığımızdan bugüne kadar Kocaeli bölgesinde tahmin ediyorum 70-80’e yakın harita mühendisi vardır. Yalova ve Adapazarı’nı da ilave ederseniz en az 200’ün üzerinde bir harita mühendisi sayımız var. Ama Kocaeli Üniversitesi’nde harita mühendisliği adına hiçbir faaliyet yok arkadaşlar. Bu konuda daha önceki görüşmelerimizde söylemiştik, burada en azından bir şube oluşması konusunu. Eğer şube olmazsa, yarı özerklik mi olur; nasıl olur bilemiyorum ama burada çalışan arkadaşların buradaki sosyal hayatın içinde kamuoyunda gündem oluşturmaya, buradaki yerel yönetimlerin çalışmalarıyla ilgili mesleğimizi ilgilendiren konularda proje üretimde katkıda bulunmaya, yapıcı ve yönlendirici eleştirilerde bulunmaya, bunlara yönelik bir yapının oluşması gerekiyor. Bu yapı maalesef Kocaeli ve çevresinde yok.

Ben de özellikle hazır yetkili arkadaşlar da buradayken bu konunun bir daha değerlendirilmesini istiyorum. Biz bu konularda daha heyecanlıydık, ama yavaş yavaş heyecanımızı bitiriyoruz. Bizden sonra gelen arkadaşların da bu konuda çok fazla heyecanı yok. Bu heyecanı tekrar arkadaşlarımıza aşılamamız lazım, mesleğimiz adına bu çalışmanın yapılması lazımdır. Örneğin, Kocaeli bölgesinde Sanayi Odası aracılığıyla “Sanayi Kenti Kocaeli” vizyonu altında bir proje yapıldı ve halen devam ediyor. Bu projenin hiçbir tarafında yoktur, hiçbir katkısı yoktur Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası.

Daha sonraki bölümlerde yine aktaracağım. Biz Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olarak, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği hazırladık, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası yok burada. Halbuki, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin yönetmeliğinin harita mühendisliğini çok yakından ilgilendirmesi lazım. Mesleğimizi çok yakından ilgilendirmesi lazım. Bu konuda, “dipçik gibi çalışmalı” sözü kullanılıyor. Bununla birlikte tabii şunu da araştırdım. Kocaeli’de yanlış bilmiyorsam, yaptığım araştırmalarda inşaat mühendislerinin şubesi var, mimarların şubesi var, şehir plancılarının şubesi var, jeofizikçilerin, jeoloji mühendislerinin şubesi var, makinecilerin, elektrikçilerin şubesi var, kimya mühendislerinin şubesi var ve bu devam ediyor. Şubesi olmayan, 3-5 üyesi olan mühendislik dalı ve harita

(22)

mühendisliği. Bu konuyu arkadaşlarımızın biraz daha dikkatle incelemelerini istiyorum.

Bu açıklamayı yaptıktan sonra 17 Ağustos 1999 depreminde, sonra bölgede yapılan çalışmaları çok kısa bir şekilde özetlemek istiyorum.

Az önce Kadastro Müdürümüz İmam Yaşartekin bey de bu konuda açıklama yaptılar. Deprem sonrası bölgemizde çok acele, “ihtiyaç mı değil mi”

araştırması yapılmadan yoğun bir şekilde halihazır harita üretimleri yapıldı.

1 000 hektarlık bir araziye 40 gün süre verildi ve 40 gün de kontrol için bekletildi, İller Bankası’nda. Kocaeli’nin içinde belki yüzde 70-80’inin halihazır haritaları bitirildi. Ama ne yazık ki, az önce Müdürümün de bahsettiği gibi sözde ülke koordinatında üretilen bu halihazırların hepsi kendi içinde bağımsız bir ülke koordinat sisteminde oldu.

Az önce Müdürüm yine açıkladı, hemen sahilde pilyelerimiz var, bu pilyelerin 7 tane değeri var ve her biri arasında 2,5 m’ye kadar farklılıklar var ve hepsi deprem sonrası yapılan halihazır haritada kullanılan nirengilerden elde edilen değerler bunlar. Pilye olarak 7-8 tane değeri var. Bununla birlikte merkezde şu anda burası Büyükşehir Belediyesi’nin Bekir Paşa Belediyesi oluyor, buradan 200-300m veya 500-600 m batıya doğru gidildiğinde Saraybahçe başlıyor. Bu iki belediyenin halihazır haritaları deprem sonrası yapıldı, ama ikisi arasında 40 cm farklılıklar var, ikisi de ülke sisteminde. Dolayısıyla bu haritalar yapıldı, ama şu anda bu haritaları kullanmakta ciddi anlamda sıkıntı çekiyoruz;

kenarlaştırmada sıkıntı çekiyoruz, aplikasyonda sıkıntı çekiyoruz. Özellikle sınır bölgelerinde ciddi problemler oluşuyor. Haydi bu bölgede önemli değil aynı sistemde olduğu için, aynı sistemde hatalı da olsa, doğru da olsa aplikasyonunu yapıyorsunuz, ama sınır bölgelere geldiğiniz zaman bunun ciddi sıkıntılarını çekiyoruz. Bu yapılan halihazır haritaların ülke ekonomisine faydası değil, zararı oldu diye düşünüyorum. Mühendislik açısından, belediye açısından da çok fazla faydalı olduğuna da inanmıyorum.

Halihazır haritalardan sonra bölgede Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından çalışma yapıldı. Bu anlamda Kadastro Genel Müdürlüğünü tebrik ediyorum.

Kalıcı ve ciddi çalışmalar yapıldı. TUTGA noktalarına bağlı olarak Kocaeli, Yalova ve Adapazarı bölgelerinde C1 ve C2 nirengilerinin tesisi, istikşafı ve ölçme işlemleri yapıldı ve şu anda yapılan bütün harita çalışmalarında bu bölgede altlık olarak bunlar kullanılmaktadır ve bu tür sıkıntıların büyük bir çoğunluğu da ortadan kaldırıldı. Altyapı oluştuktan, nirengi ağı oluştuktan sonra haritacılık olarak çalışmaları yapmak çok daha kolay. Araziye gideceksiniz, bir bölgenin haritasını yapmak isteyeceksiniz, eğer bölgenin nirengi poligonunu halletmişseniz, işin yüzde 80’i bitmiştir; ondan sonrası

(23)

önemli değil. Eğer nirengi poligon işini halledemezseniz o zaman vay halinize, uğraşın durun. Bu anlamda gerçekten Kadastro Genel Müdürlüğü’nü tebrik ediyorum. Bu çalışmadan sonra Kadastro Genel Müdürlüğü yine bölgemizde yenileme çalışmaları ve fotogrametrik harita üretimi çalışmaları yaptılar.

Yenileme çalışmaları ve sayısallaştırma çalışmaları güzel, faydalı, ama yapılan fotogrametrik uçuşlar ve onlardan üretilen haritaların çok gereksiz olduğuna inanıyorum. Onun yerine, burada Kandıra’mızda 60-70 köyümüzün kadastrosu yapılmamış vaziyette, o çalışma yerine Kandıra’da 4-5 köyün kadastrosu yapılmış olsaydı, çok çok daha faydalı olurdu diye düşünüyorum.

Bu arada Kadastro Genel Müdürlüğü’nün aktif olarak uygulamaya girmiş olması bana bir hususu hatırlattı. Bir ara Genel Müdürümüzle konuşurken kendilerine de hatırlatmıştım ve Genel Müdürümün şöyle bir ifadesi olmuştu:

“Türkiye’nin kadastrosunu biz 3 veya maksimum 5 yıl içerisinde bitireceğiz”

demişti. Tabii Genel Müdür bunu söyleyince benim aklıma şu geldi: 1975 yılında Kadastro Lisesinde okurken Genel Müdür dersimize geliyordu, o zaman bize “Türkiye’nin kadastrosu 20 yılda biter çocuklar” demişti. Kadastro Lisesinden mezun olan hangi arkadaşla görüştüysek, bütün arkadaşlarımız aşağı yukarı aynı ifadeyi kullandılar. Herkese 20 yıl olarak söylemişler. Tabii ben bunu hatırlayınca Sayın Genel Müdürüme “Sayın Genel Müdürüm, biz örf ve adetlerimizde devleti baba olarak görürüz, dolayısıyla baba olmak mantığından hareket edersek, devlet cinsiyet olarak bir erkektir, erkek adam sözünde durur. 20 yıldan beri bu 20 yıl kelimesini nasıl 5 yıla indirdiniz. Yani sıkıntıya girmeyesiniz” filan demiştim. Bu şekilde aramızda espri olmuştu.

Ama şu andaki çalışmalarını izliyoruz, çok güzel, takdirle karşılıyoruz.

Türkiye’nin büyük problemi olan kadastro çalışmaları da inşallah kısa sürede neticelendirilmiş olur.

Bayındırlık Bakanlığı tarafından deprem sonrası bölgemizin bir kısmı çok hızlı bir şekilde yapılaşmaya kapatıldı, bir kısmında planlama açısından ciddi bir araştırma yapılmadan “şehir merkezine 2 kattan fazla yapı yapamazsınız” diye sınırlamalar getirildi. Tabii bu alanda belediyeler ciddi sıkıntılara girdi.

Bununla birlikte belediyeler çok seri bir şekilde imar planlarının bulunduğu alanlar içerisinde jeolojik etütleri yaptırmaya çalıştılar. Tabii o dönemde bu etütler de çok seri oldu, çok detaylı incelenmedi. Etütler sonucunda bütün imar planları gözden geçirildi, bir kısım bölgeler imara kapatıldı, bir kısmı imara açıldı ve ondan sonra kapatılan bölgelerle ilgili ciddi sıkıntılar başladı. Tekrar detay çalışmalar, detay jeolojik etütler yapıldı kapatılan bölgelerde. Bu bölgelerin bir kısmı tekrar açıldı ve şu anda değişik vesilelerle yapılan çalışmalarla imara açılmaya devam ediliyor.

(24)

Deprem sonrası bu çalışmalar tamamlandı, ama tabii bu arada deprem sonrası Kocaeli’de yapılaşma şehrin kuzeyine doğru kaydı. Şu anda yapılaşma Kocaeli Üniversitemizin kampusunun bulunduğu bölgeye doğru, yani Karadeniz’e doğru kaydı, ama bu bölgede hiçbir çalışma yoktu. Ne halihazır haritası vardı, ne imar planıyla ilgili hiçbir çalışma yoktu. Halihazır haritalar olmayınca zaten ötekiler otomatikman olmuyor. Bu çalışmalar olmadığı için o bölgelerde ciddi anlamda sıkıntılar var. Onunla ilgili çalışmalar da devam ediyor.

Bu arada kadastro çalışmaları devam ederken özellikle bölgede çevre düzeni planları konusunda ciddi sıkıntılar oldu. Bunlar tabii mesleğimizi yakından ilgilendiren konular olduğu için anlatmak ihtiyacını hissediyorum. Çevre düzeni planları 2004 yılına kadar Kocaeli’de sadece merkezdeki yerleşim alanında çevre düzeni planları var, onun dışında doğru dürüst bir anlamda çevre düzeni planı çalışmaları yoktur. 2004 yılından sonra Çevre ve Orman Bakanlığı’yla ciddi bir çalışmaya girdik ve şu anda Merkez İlçe, Kandıra, Gebze, Körfez ve Derince İlçesi’nin çevre düzeni planları tamamlandı, Karamürsel ve Gölcük İlçelerimizin çevre düzeni planları henüz yapılmadı.

Çevre düzeni planları olmayınca planlama açısından ciddi bir çalışma da yapamıyoruz. Bu çalışmalar, çevre düzeni planı çalışmaları yapıldı, ama bunlar da çok ciddi ve detaylı bir irdeleme sonucu yapılamadığı için bunlarla ilgili sıkıntılar da var.

Bunlarla ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmalarımız devam ediyor. Tabii 2004 yılı, daha doğrusu Büyükşehir Belediyesi Yasası çıkıncaya kadar İzmit Büyükşehir Belediyesi çok küçük bir belediye idi, belki ismi büyüktü, ama alanı çok küçüktü. 32 km²’lik bir hizmet alanı vardı. 2 alt belediyesi vardı, Saraybahçe ve Bekirpaşa olmak üzere. Bunlar kesinlikle ilçe değil, belde belediyesi statüsündedir. İki belediyeden oluşan bir Büyükşehir Belediyesi, 32 km²’lik bir hizmet alanı, buna karşılık da 200 000 nüfuslu bir alana hizmet ediyordu. Temmuz ayının 10’unda Büyükşehir Belediye Yasası çıkınca, bu yasayla birlikte Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli il sınırlarını kapsadı. Yani Kandıra, Kefken’den tutun, Şekerpınarı’na kadar, Adapazarı yolundaki Eşme’ye kadar tamamıyla Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin sınırlarına dahil edildi. Şu anda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı 44 belediye var. Bunlardan 6 tanesi ilçe belediyesi, 38 tanesi de belde belediyesi statüsünde. Bununla birlikte yine belediyeye bağlı 242 de köy mevcuttur. Bütün bunlarla ilgili planlama çalışmalarını da yapmamız gerekiyor ve bunları hazırlayıp uygulamaya koymamız gerekiyor.

Ben bundan sonraki bölümü ikinci kısımda anlatacağım. Teşekkür ederim.

OTURUM BAŞKANI- Ben de teşekkür ediyorum sayın Şeker’e. Aslında konuşmaların içinde tabii ilginç noktalar da çıkıyor. Sayın Müdürümüz

(25)

“Kadastromuzun yerel sistemlerle olduğu bölgelerde hiçbir sorun yaşamadık gündelik yaşamımızda” derken aslında bir başka sorunu da ortaya koydu.

Tabii ülke koordinat sisteminde olsaydı bölge genelinde sorunlar yaşayacakken, yerel sistemlerle pek fazla gündelik yaşamda sorunlar yaşamadık. İlginç bir konuydu. Diğer önemli bir nokta da, bir köyden söz ederken, paftalarla zeminin hiçbir ilişkisi yoktu kurgusunu yapıyor.

Biliyorsunuz bugün halen ülkemizde Medeni Kanun düzleminde paftayla zemin arasında bir sorun varsa, asıl olan paftadır hükmü geçerli. Ama sayın müdürümüz dedi ki, “Paftayla zemin arasında hiçbir ilişki yoktur.” Çok ilginç bir açıklamaydı o da tabii ki.

Sayın Şeker de konuşmasında dedi ki, “İller Bankasının halihazır haritalarında, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün yaptığı fotogrametri çalışmalar da bence gereksizdi.” Onlara karar veren bir yetkili var aramızda.

Fotogrametri Şube Müdürümüz Sayın Orhan Ercan buradalar ve herhalde bir şeyler söyleyecektir. Neden bu fotogrametrik haritalara gerek görüldü?

Genellikle tartışılan bir noktaydı. Değerli meslektaşlar, çünkü bunlar, sonunda ülkemizin kaynaklarıyla karar verdiğimiz şeyler de değil, bunlar hep hibe paralarla yapılan işler de değil, bunlar kredilerle yapılan işlerdir. Dolayısıyla Dünya Bankası’nın vermiş olduğu o krediler ülkemizin sorunlarını ne kadar çözecek? Onları zamanla göreceğiz, ama olayın içindeki bazı meslektaşlarımıza gerekli uyarılar yapıyorlar. Bu kaynak bunalımının hem Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü olarak, hem de bütün kurumlar olarak bence dikkatle üzerinde durulması gerekiyor. Örneğin, bilgi için söylüyorum, Ulusal Raporumuzun 6. bölümünde “Reformların Mali Açılardan Global Değerlendirilmesi” diye bir bölümde şu değerlendirme yer alıyor: “Tapu siciline ait sözel bilgilerin bilgisayar ortamına aktarılması, maliyeti ve donanım için 25 milyon dolar ve yazılım için de 21 milyon dolar olmak üzere 47 milyon dolar, yanı sıra Türkiye’nin kadastrosunun bitirilmesi için harcanacak bütçe 125 milyon dolardır ve TAKBİS Projesi için bundan sonra kullanılması gereken kaynak 150 milyon dolardır” gibi bir değerlendirme yapılıyor.

Demek ki, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bundan sonra daha fazla ciddi kaynaklar ve paralar kullanarak Türkiye kadastrosunun bazı bölümlerinin çözülmesi için çaba harcayacak. O nedenle bu aşamalarda da kurum olarak inanıyoruz ki, şeffaf davranacaktır ve bu kaynakların Türkiye kadastrosunun sorunlarının kalıcı bir biçimde çözülmesi yolunda kullanılması için gereken hassasiyeti göstereceklerdir.

Bunları söyledikten sonra sözü yine deprem sonrası oraya ayak basmış ve o zamandan bu yana bütün deprem çalışmaları içinde yer almış, şimdi de bir

(26)

yüklenici olarak o bölgede çalışma yapan bir diğer meslektaşımız, Celal Beşiktepe’ye vereceğim. Duyurularda sanıyorum bir eksiklik var, onu da belirtmeme izin verin. Celal Beşiktepe arkadaşımız Hendek bölgesinde yürütülen bir iş nedeniyle bu konuşmayı yapacak galiba, değil mi? Adım Mühendislik - Cemre Mühendislik iş ortaklığı adına o bölgede yaşanılanları bize anlatacak.

Sayın Beşikteşe; 1951 yılında İnegöl’de doğmuş, 1968 yılında Tapu Kadastro Meslek Lisesi’ni, 1973 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’ni bitirmiş, 1977- 1980 döneminde Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmış, 1998-2000 döneminde Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği İkinci Başkanı, 2000-2004 döneminde Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış. Bu süre içinde sırasıyla Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Bursa Tapulama Müdürlüğü’nde teknisyen olarak, Turizm Bakanlığı Planlama Genel Müdürlüğü’nde mühendis olarak, Bayındırlık Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğü’nde mühendis olarak, Turizm Bakanlığı Planlama Müdürlüğü’nde Proje Yöneticisi olarak görev yapmış, halen de Adım Mühendislik Limitet Şirketi’nin ortağı ve çalışanıdır. O arada bir şeyi eklemeyi unutmuş, bekar sanmayın, evlidir kendisi. Beni uyardı “Bunu da söylersen iyi olur” dedi. Onu da eklemiş olayım. Sözü kendilerine veriyorum; buyurun.

CELAL BEŞİKTEPE- Değerli arkadaşlar, merhabalar, hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Biz 2004 Temmuzundan günümüze kadar Erol beyin de bahsettiği gibi Hendek-Akyazı bölgesinde bir kadastro yenileme çalışması yürütüyoruz.

Yalnız bu salonda benim dördüncü konuşmam oluyor. Bu toplantıların üçü, sivil toplum örgütlerinin deprem sonrası yaşanan insanlık dramı ortamlarında yapıldı. Bu salonda dördüncü kez bulunuyorum. Deprem bölgesinin, bu Marmara Bölgesi’nin depremin yol açtığı sorunları nasıl çözülecek diye başladık, 17 Ağustos sonrası süreçte insanların barınma ve yaşamlarını devam ettirmeleri en yakıcı temel sorunlarıydı. 17 Ağustos 1999 günü yaşadığımız Marmara depreminin yol açtığı yıkımların, hasarların, can kayıplarının, kaderleriyle baş başa bırakılan ve çaresizlik içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan onbinlerce insanın neredeyse unutulduğu Türkiye’de, yaşanan felaketin üstünden yıllar geçmesine karşın, deprem bölgesinde giderek derinleşen sorunlara çözümler üretilmedi.

Şimdi bunlardan arınmış gibi bir görüntü olmakla birlikte deprem bölgesi, olması gereken, beklenilen bir çalışmayla tanışmamıştır. Neden tanışmamıştır?

Deprem sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek yürürlüğe giren ve Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yayımlanan “2001-

(27)

2005 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı”nın Bölgesel Gelişme başlığı altındaki 476. maddesinde, “1999'da yaşanan Marmara ve Bolu-Düzce depremleri, yanlış arazi kullanımı, çarpık yapılaşma gibi nedenlerin de etkisiyle, büyük zararlar meydana getirmiş, bölgesel gelişme politikalarının etkin bir şekilde uygulanması gerektiğini ortaya koymuştur.”

Kalkınma Planının;

532. maddesi - Depremlerin ülkemizin gerek nüfus gerekse ekonomik aktivite bakımından en yoğun bölgesini etkilemiş, özellikle Kocaeli, Sakarya ve Yalova'da ağır can ve mal kaybına yol açmıştır.

533. maddesi - Kocaeli, Sakarya, Yalova illerine öncelik vermek üzere Marmara Bölge Planı hazırlık çalışmaları başlatılmıştır.

535. maddesi - Bölge planlama; bölgelerin farklı imkanlara, özelliklere ve sorunlara sahip olduğu gerçeğinden hareketle, kapsamlı ve katılımcı bir yaklaşımla ele alınacaktır. Bölge planları, ulusal önceliklere ve yerel talepleri yansıtarak sektörler arası bağları kuracak, bölge için stratejik vizyon geliştirecek ve dinamik bir yapılanmaya sahip olacaktır.

545. maddesi - Marmara Bölge Planı ile, depremin yarattığı olumsuzlukların giderilmesi, kentsel alanlara yönelik göçün istikrarlı bir yapıya kavuşturulması, tarım, sanayi, ticaret, konut, turizm vb. konulara ilişkin yerleşim alanlarının afet riskleri de dikkate alınarak hazırlanacak bir arazi kullanım planına göre yönlendirilmesi, çevre ve mekan kalitelerinin korunarak kentsel büyümenin denetim altına alınabilmesi ve sosyoekonomik orta vadeli gelişme deseninin belirlenmesi amaçlanmıştır

Görüldüğü gibi, Kalkınma Planına göre:

- Marmara Bölge Planı hazırlık çalışmalarının başlatıldığı,

- Bölge planlamanın, kapsamlı ve katılımcı bir yaklaşımla ele alınacağı,

- Marmara Bölge Planı ile tarım, sanayi, ticaret, konut, turizm vb. konulara ilişkin yerleşim alanlarının afet riskleri de dikkate alınarak hazırlanacak bir arazi kullanım planına göre yönlendirileceği kabul edilerek ilan edilmesine karşın, deprem bölgesinde alınan yerleşim kararları Kalkınma Planının ilke ve hedefleri göz ardı edilerek alınmaya devam edilmiştir.

17 Ağustos 1999’dan günümüze kadar geçen süreçte yapıların ve kentsel yaşamın daha güvensiz olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Milyonlarca insan can güvenliğinin olmadığı mekanlarda yaşama terk edilmiştir. Ağır hasarlı yapılara orta hasarlı, orta hasarlılara ise az hasarlı olarak raporların

(28)

düzenlendiği bir süreç yaşanmıştır. Rant kaygısı, can kaygısının önüne geçmiş, kamusal görev ve sorumluluklar yine gözardı edilmiştir. Deprem bölgesindeki okullar, hastaneler ve diğer kamu yapıları bilimsel olarak incelenmemiş, dolayısıyla can güvenliği için gerekli önlemler alınmamıştır. Sayın Başkan az önce öneriler geliştirildiğini vurguladı. Evet, öneriler geliştirildi. TMMOB

“Doğu Marmara Depremleri ve Türkiye Gerçeği” raporunu Haziran 2000’de yayınlandı. 17 Ağustos’tan itibaren çalışmalarını deprem bölgesinde yoğunlaştıran TMMOB’nin, yaşanan insanlık dramına tanıklığını, acıların ve yaraların sarılmasına katkılarını, gözlem ve incelemelerini anlatan, görüşlerini dile getiren ve dokuz bölümden oluşan raporun, “17 Ağustos’u Unutmamalı, Türkiye’yi Yeniden Kurmalıyız” istemiyle başlayan “Öneriler” bölümünde:

“Deprem bölgesinin her yönü ile (insanların ruhsal ve bedensel sağlıklarına kavuşturulması ile barınma, ekonomik, eğitim, kültürel gereksinimlerinin karşılanması, sanayi, tarım ve hizmet kesimlerindeki üretim koşullarının) iyileştirilmesine yönelik çalışmaların etkinleştirlmesi ve bu amaçla kamu yönetim biçimlerinin geliştirilmesi ve işletilmesi”nin zorunlu olduğu belirtilerek;

 Toprak ve konut politikalarının, toplum yararına düzenlenmesi,

 Ulusal ve Bölgesel Planlamanın yapılması,

 Bilimsel çalışmalara kaynak ayrılması ve bilimsel verilerin esas alınması,

 Toplu ulaşım ve taşımacılık sistemlerinin geliştirilmesi,

 Depremi felakete dönüştüren sorumlular hakkında kamu davası açılması,

 İşlevsel deprem bütçe yönetiminin oluşturulması, savunulmuştur.

1999 yılı 17 Ağustos’undan itibaren 2000 yılını da burada geçirdim. O dönem TMMOB Yönetim Kurulu İkinci Başkanıydım. Bölge çalışmasına dönük, bu öngörüye dönük herhangi bir kurumsal faaliyete asla tanık olmadım.

Biliyorsunuz ki, Marmara Bölgesi Türkiye’nin 7 bölgesi içinde yüzölçümü en küçük olmakla birlikte Türkiye nüfusunun yüzde 26,5’i bu bölgededir.

Kalkınma Planında hedeflenen bölgesel çalışmayla bir desantralize öngörülmektedir. Ama tam tersi yapılmıştır. Neler yapıldı? Depremden altı ay önce biz bütün Marmara Bölgesi’ndeki mühendis ve mimar üyelerimizi ve örgütlerimizi İzmit’e davet ederek, Koç Fabrikası’nın kurulduğu, 80 bin fidanın yok edildiği alanın Koç ve Ford’a tahsisine engel olmak için denizde ve İzmit’te eylem yaptık. 14 bin bildiriyi sabah 09.00’dan başlayarak akşam 19.00’a kadar İzmit’te dağıttık. Neden? İzmit, aynı zamanda SEKA’dır.

SEKA’yla İzmit etle tırnak gibi iç içe girmiştir. Mustafa Kemal’in ilk fabrika kurduğu bir alandır, ilk yatırım alanıdır. O, özveriyle, günlerce yapılan

Referanslar

Benzer Belgeler

2017-02-24 Rekvisitionsblankett Regionala utvecklingsmedel.xlsx Regional utveckling

Norrbottens läns landsting har under perioden september 2014– mars 2015 bedrivit ett pilotprojekt kring vårdnära servicetjänster i syfte att underlätta för vårdpersonal,

Division service står för sina egna kostnader vad avser projektledare för projektet samt kostnader för tidsstudie på vald pilotavdelning.. Process Faktaägare Godkänd av

När du lånar hjälpmedel rekommenderas du att kontakta ditt försäkringsbolag för att se över ditt försäkringsskydd mot t ex stöld och brand samt annan oförutsedd skadehändelse

İlkay Holt, Bilgi Erişim Hizmetleri Müdürü Murat Gülver, Bilgi Teknolojileri Destek

7. Aşağıdaki önermelerin doğru olup olmadıklarını belirtiniz. a) Bir noktadan sonsuz sayıda doğru geçer.. b) Farklı iki noktadan sadece bir doğru geçer c) Đki

Açıortay üzerindeki herhangi bir noktadan açının kenarlarına çizilen dik uzunluklar eşittir... ABN üçgeninde [AB] kenarına ait yükseklik ANC üçgeninde[AC] kenarına

˙Izd¨ u¸s¨ umsel d¨ uzlemde ¨ u¸ cer ¨ u¸ cer e¸sdo˘ grusal olmayan be¸s nok- tadan bir ve yalnız bir tekil olmayan konik ge¸ cer; kanıtlayın.. 7.3 Kuadratik