• Sonuç bulunamadı

(1)İktidarların keyfi güç kullanımını dengeleyen mekanizmalara yer verilmeyen anayasanın çağdaş bir anayasa olamayacağını vurgulayan Birden, “Siyasal iktidarların yargıya egemen olma ve onun faaliyetlerini kontrol etme düşünceleri, toplumda kaos yaratır

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "(1)İktidarların keyfi güç kullanımını dengeleyen mekanizmalara yer verilmeyen anayasanın çağdaş bir anayasa olamayacağını vurgulayan Birden, “Siyasal iktidarların yargıya egemen olma ve onun faaliyetlerini kontrol etme düşünceleri, toplumda kaos yaratır"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İktidarların keyfi güç kullanımını dengeleyen mekanizmalara yer verilmeyen anayasanın çağdaş bir anayasa olamayacağını vurgulayan Birden, “Siyasal iktidarların yargıya egemen olma ve onun faaliyetlerini kontrol etme düşünceleri, toplumda kaos yaratır. Yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının önündeki en büyük tehlike, yargının siyasallaşmasıdır” uyarısında bulundu.

Danıştay Başkanı Mustafa Birden, anayasayı değiştirme yetkisinin, keyfi ve sınırsız bir yetki olmadığına işaret ederek

“Yasama organı, kendisine hukukilik veren temel çerçevenin dışına taşmamalıdır” dedi. Danıştay’ın kuruluşunun 141.

yıldönümü nedeniyle Danıştay Genel Kurulu’nda tören düzenlendi. Törene, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Köksal Toptan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile bakanlar ve yüksek yargı temsilcileri katıldı. Törene katılmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, oğlunun düğün hazırlıkları gerekçesiyle “Hayırlı bir işimiz var” mazereti bildirdiği öğrenildi. Yüksek Mahkeme Başkanvekili Osman Paksüt törenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlamamak için Danıştay’ın arka kapısından çıktı. Danıştay Başkanı Mustafa Birden’in konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

ANAYASALAR NASIL HAZIRLANMALI?: Anayasal metinlerin oluşum sürecini, toplumun tüm kesimlerinin iradelerinin yansıtılması, değişiklik çalışmalarının her evresinin kamuoyuna açık olması ve herkesin bundan yararlanmasına olanak tanıyacak şekilde yürütülmesi; demokrat, çağdaş ve çoğulcu bir anayasa için önkoşuldur.

Anayasaların kalıcılığı, istikrarı, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarını, beklentilerini dengeli bir şekilde karşılamasına bağlıdır.

YETKİ SINIRSIZ DEĞİL: Anayasa hazırlık çalışmaları, tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının,

üniversitelerin, anayasal kuruluşların temsilcilerinin katılımıyla yürütülmeli, ortak konsensüsle hareket edilmelidir.

Anayasayı değiştirme yetkisi, keyfi ve sınırsız bir yetki değildir. Yasama organı, kendisine hukukilik veren temel çerçevenin dışına taşmamalıdır. Cumhuriyetimizin özü ve ulusal yaşamımızın temeli olan laiklik ilkesi ve laik eğitim kurallarını dolaylı dahi olsa erozyona uğratacak hiçbir düzenlemenin iç hukukumuzda yeri bulunmadığı gibi

uluslararası hukuk ve hukukun evrensel ilkeleri bağlamında da koruma ve himaye görmesi söz konusu değildir.

TOPLUMSAL UZLAŞI YOK: İnsan hak ve özgürlüklerinin temelini oluşturan, devletin farklı inanç ve felsefelerine eşit mesafede durmasını sağlayan, egemenliğin kaynağını millet iradesine bağlayan laiklik ilkesi anayasa değişikliği çalışmalarında özenle korunması gereken temel kazanımlarımızın başında gelmektedir. Türkiye, laiklik ilkesine sıkı

sıkıya bağlılıktan uzaklaşarak, ne insan hak ve özgürlüklerini daha da ileriye götüren bir anayasa değişikliğini yaşama geçirebilir, ne de yaklaşık elli yıllık geçmişe sahip AB’ye tam üye olma hedefine ulaşabilir. Yargı

bağımsızlığını tam anlamıyla güvence altına almamış, iktidarların keyfi güç kullanımını dengeleyen mekanizmalara yer vermemiş, hukukun evrensel ilkelerini referans almamış bir anayasa, çağdaş ve demokratik bir anayasa olarak nitelendirilemez. Son yapılan anayasa değişikliklerinin toplumsal uzlaşı ilkesini karşıladığını söylemenin mümkün olmadığı kanısındayız.

CUMHURBAŞKANININ YETKİSİ KISITLANMALI: Cumhurbaşkanı yüksek mahkemelerin oluşumuna doğrudan ya da dolaylı olarak etkin bir şekilde katılmakta ve bu konuda kapsamlı yetkilerle donatılmıştır. Cumhurbaşkanına, anayasanın kendisine verdiği takdir yetkisi çerçevesinde yüksek yargı organ ve kurullarını ve bu kapsamda yargıyı biçimlendirme imkânı vermektedir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi esası benimsenmiştir. Yapılan değişiklik ile Cumhurbaşkanlığı makamına, siyasi partiler tarafından aday gösterilmesi yolu açılmış;

cumhurbaşkanının, parlamentoda, toplanma ve görüşme yeter sayısına ilişkin aranılan oran nedeniyle uzlaşı ile seçilmesi mecburiyeti sona erdirilmiştir. Tüm bu değişikliklerin sonucu olarak da cumhurbaşkanının tarafsız ve siyasi partiler üstü konumda bulunmasına ilişkin gereklilik daha da esnetilmiş bulunmaktadır.

KURUL KARARLARI DENETLENMELİ: İdari yetki kullanan her makam gibi HSYK’nin kararları da yargı denetimine açık olmalıdır. Bir idari işlem olduğu tartışmasız olan kurul kararlarına karşı yargı yolunun kapatılmış olması çağdaş hukuk devleti kavramlarıyla bağdaşmayan bir sınırlamadır. Tüm kamu görevlilerine tanınan dava açma hakkının, hâkim ve savcılara tanınmamış olması, kanun önünde eşitlik ilkesine ve hak arama özgürlüğüne aykırılık oluşturmaktadır. Devletin üstün otoritesinin hukuka bağlılığının sağlanması, tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olması ile mümkündür. Bireylerin hukuksal durumlarını etkileyecek işlemlere karşı yargı yolunun işletilememesi, hak arama hürriyetinin önüne konulmuş önemli bir engeldir. Anayasa kuralları ile yargı denetimine

(2)

getirilen ve hukuk devleti ilkesini önemli ölçüde zedeleyen bu sınırlamalar sona erdirilmelidir. Anayasanın

cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemleri ve Yüksek Askeri Şûra kararlarını yargı denetimi dışında bırakan fıkra kaldırılmalıdır.

YÜCE DİVAN GÖREVİNE YARGIÇLAR BAKMALI: Yüce Divan görevinin Anayasa Mahkemesi’nce yerine getirilmesinin; ceza yargılamasının uzmanlığı gerektiren bir yargı alanı olmasına rağmen, mahkemenin oluşumunda hâkim ve savcı mesleğinden gelmeyen üyelere yer verilmiş olması; çağdaş hukuk sisteminde genel kabul gören ve adil yargılama ilkesinin temellerinden birini oluşturan iki dereceli incelemenin, başka bir anlatımla temyiz

incelemesinin bulunmaması yönlerinden sürekli olarak eleştiri konusu yapılmıştır. Yüce Divan görevi, ceza hukuku kavram ve ilkelerini bilen ve uygulayan Yargıtay ceza daireleri başkan ve üyeleri ile idare hukuku kavramı olan görev suçu ve ilkelerini bilen ve uygulayan Danıştay meslek mensuplarının katılımıyla oluşturulacak bir kurula verilmeli ve iki dereceli inceleme öngörülmelidir.

BİREYSEL BAŞVURU: Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruları inceleme görevi verilmek istenilmektedir.

Temel hak ve özgürlüklerin korunmasında, yegâne başvurulacak yol, anayasa şikâyeti olmadığı gibi; bu konuda tek yetkili yargı yeri de Anayasa Mahkemesi değildir.Yargı kararının, hangi amaç ve yöntem adı altında olursa olsun başka bir yüksek mahkeme tarafından yeniden incelenmesi sonucunu doğuracak olan anayasa şikâyeti yolu, yargı ayrılığı ve yüksek mahkemelerin denkliği ilkesini zedeler.

YARGININ MEŞRUİYETİ: Yargının meşruiyeti kavramı belirli bazı çevrelerce sık sık gündeme getirilmektedir.

Türk yargısının bir meşruiyet sorunu varmış gibi gösterilmekte. Yargı yerlerini yok saymak, kararlarını sorgulamak, milli irade ile yargı arasında bir ayrışma varmış gibi bu hususu tartışmaya açmak, üç temel erkten biri olan yargıyı güçsüz bırakır, hukuk devleti ilkesini zedeler ve devleti zaafa uğratır. Fonksiyonları, görev alanları, konumları birbirinden farklı olan yasama, yürütme ve yargı organlarının demokratik meşruiyetlerinde ortak ölçüt, milli irade kavramı ile özdeşleştirilmeye çalışılan siyasal çoğunluk olamaz.

SİYASİ YARGI KAOS YARATIR: Yargı organının işleyişinde yasama ve yürütmenin etkin hale getirilmesi

durumunda, yargı bağımsızlığından söz etmemiz mümkün olamaz. Siyasal iktidarların yargıya egemen olma ve onun faaliyetlerini kontrol etme düşünceleri, toplumda kaos yaratır. Devlet adına yetki kullanan herkesin, bu ilkeye yürekten inanması, kendisini hukukun üzerinde görmemesi ve buna uygun hareket etmesi gerekir. Yargı kararlarının saygı ile karşılanması, her zaman ve her koşulda, ilkesel olarak benimsenmelidir.Yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının önündeki en büyük tehlike, yargının siyasallaşmasıdır.

ERGENEKON UYARILARI: Yargı bağımsızlığı, hâkim ve savcı teminatı, bir sorumsuzluk ve sınırsızlık değildir.

Yargı mensubu, hukuka ve adalete önce kendisi inanmalı, yargı görevini tam ve doğru şekilde yerine getirme

becerisini gösterebilmelidir. Yasaların kendisine verdiği yetkileri kullanırken, özenli davranmalı, yansızlığı konusunda taraflara sonsuz güven vermelidir. Eğer yargı ve onun yaşayan öğeleri hâkim ve savcılar, bir taraf olarak görülmek isteniyor ise onlar, hukuktan, adaletten, insan hak ve özgürlüklerinin korunması ve ya şatılmasından yanadırlar.

Eksikler ve yanlışlar da olabilir, ama bu durum hiçbir zaman yargıya güvensizlik sonucunu doğurmamalıdır. Savcılar, soruşturmaları gizlilik içerisinde yürütmeli, zanlının durumunu gereği gibi dikkate almalı, hukuki konuları teknik yönüyle incelemeli, masumiyet, suçsuzluk karinelerine azami riayet etmeli, insan hakları ihlali oluşturan hukuka aykırı yollara başvurularak elde edilen delilleri kullanmamalı ve hukuken kabul edilebilir somut deliller üzerinden hareket etmelidir. Yargı mensubu, devletin menfaatı ile devletten daha güçsüz ve daha çok korunmaya ihtiyacı olan bireyin menfaatları arasındaki dengeyi iyi kurmalı, kendisini devletin memuru olarak görmemelidir. Devlet, yargısına, aydınına ve tüm bireylerine sahip çıkma ve onu koruma becerisini gösterebilmelidir. Anayasa ve yasaların uygulama ve yorumunda, insan hak ve özgürlüklerin korunmasında çok önemli görev üstlenmiş yargıç ve savcılarımızın, bu görevlerini yerine getirirken her türlü baskı ve şartlanmadan uzak ve yukarıda belirttiğimiz ilkeler doğrultusunda karar vermeleri çağdaş, uygar, hukuka saygılı devlet olmanın en belirgin göstergesidir.

ÖZOK: YARGI GAFİL AVLAMAZ

Törende konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok da, isim vermeden Ergenekon soruşturmasına değinerek, çağdaş ceza yargılamasının amacının keyfi kararların verilmesi olmayıp, maddi gerçeğe ulaşılması olduğunu söyledi. Özok, “Ancak her şeye rağmen ve ne pahasına olursa olsun maddi gerçeği elde etmek değildir.

(3)

Ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla, sınırsız, hukuk kurallarına aykırı ve sanık haklarını hiçe sayan yol ve yöntemler izlenemez. Yargılama insanları gafil avlamak değildir. Yargı makamı, maddi gerçeğe ulaşabilmek için, hukuk devleti ilkesini ihlal ederek karar verebilme yetkisine sahip değildir” diye konuştu.

Cumhuriyet 11.05.2009

Referanslar

Benzer Belgeler

İt raz konusu kuralla Yargıtay Başkanlar Kurulunun 'Yönet m Kurulu' kararlarına t raz üzer ne verd ğ kararların aleyh ne başka yargı merc ne başvuru olanağının

Dava d lekçes nde özetle, Danıştay Başkanının başkanlığında, Başsavcı, başkanvek ller ve tüm da re başkanlarından oluşan Danıştay Başkanlar Kurulunun gen ş

Yüzbaşıoğlu, 22 Temmuz'daki seçimin ardından oluşacak yeni Meclis'in 40 gün içinde cumhurbaşkanını seçmesi gerektiğini, aksi halde Meclis'in feshedilip genel

Anayasa Mahkemesi'nin DTP ili ilgili kapatma davas ında, davanın açılıp açılmayacağına ilişkin raportör görüşü için yapt ığı toplantı yaklaşık 1 saat sürmüştü..

 Aynı konuyu düzenleyen sonraki tarihli özel kanun, genel kanunun ilgili hükümlerini zımnen yürürlükten kaldırır..  Aynı konuyu düzenleyen sonraki tarihli genel kanunun

maddesinin birinci fıkrasının ilk tümcesinde, genel nüfus sayımlarında sokağa çıkma yasağı konulacağının belirtildiği, oysa temel hak ve

48 Buna karşılık, Karşı Oyda, herkesin, meşru araç ve yollardan yararlanarak yargı organları önünde davacı ve davalı olarak sav ve savunma hakkının olması biçiminde

Dava dilekçesinde, madde kapsamına giren sözleşmelerin idari sözleşmenin tüm koşullarını taşıdığı; yargı kararlarında, idarenin özel bir kişi ile