• Sonuç bulunamadı

Sincap2017-04

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sincap2017-04"

Copied!
36
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

O R M A N Ç O C U K D E R G İ S İ

FİYATI: 3 TL (KD V DAHİL) • YIL: 2017 • SAYI:4

(2)

Merhaba sevgili çocuklar,

Ormanlar sağladıkları ekonomik, ekolojik ve sosyal yararlar bakımından toplumların gelişmesinde, kalkınmasında, refahında ve sağlığında en büyük katkıyı sağlayan stratejik öneme sahip doğal kay-naklarımızdan biridir. Ormansızlaşma, çölleşme ve kuraklık dünyamızı doğrudan tehdit etmektedir.

İnsan hayatı ve yaşadığı çevre için önemli olan üstelik yenilenebilen, yani tükenmez özelliği olan orman kaynaklarımızı korumak, fırsat bulduğumuz her ortamda fidan dikmek suretiyle ülkemizin ye-şillenmesine katkı sağlamak her yaştaki vatandaşlarımızın birinci önceliği olmalıdır.

Orman Genel Müdürlüğü olarak erozyonu ve çölleşmeyi önlemek, toprağın ekolojik yapısını ko-rumak gayesiyle ağaçlandırma çalışmaları yapmaktadır. Ağaçlandırma çalışmalarımız arasında kurak alanlar, baraj havzaları, sel ve taşkın riski olan yöreler ile yangına uğramış alanlar bulunmaktadır.

Ayrıca, temiz ve yaşanabilir bir çevre için otoyol kenarı, köy yolları, okul, üniversite bahçesi, ibadet-hane bahçesi, mezarlık, hastane ve sağlık ocağı bahçesi ağaçlandırılmaktadır.

Buna ilaveten, kırsalda ve ormanların çevresinde yaşayan vatandaşlarımızın gelirlerinin artırılma-sına yönelik olarak ceviz, badem, dut, zeytin aşılanması, kestane gibi ağaçlandırma eylem planları uygulanmaktadır.

Ağaçlandırma çalışmalarında hedefimiz; Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023 yılında, Türkiye or-man varlığını 23 milyon hektara çıkarmaktır.

Ağaçlandırma çalışması yapılan alanlara dikilen bu fidanlar yıllar sonra büyüyecek, içinde kuş cıvıl-tıları olan, çocukların koşup oynadığı, dallarına salıncaklar kurup sallandığı ormanlar olacaktır.

Orman sevgisiyle bakan gözlerinizden öpüyor, bütün hayatınızda sizlere başarılar diliyorum.

Editör’den...

Bekir KARACABEY

(3)

Yazan ve Çizen: Sait Kıran

“AĞAÇLANDIRMA”

GEYİK SAYFASI

Kış gelmiş, ormana kar düşmüştü. Ağaçlar saflığın ve temizliğin simgesi olan beyaz örtüsüne bürünmüştü. Herdem yeşil kalan iğne yapraklı ağaçlar ise bütün heybetleriyle canlılıklarını

koruyorlardı. Dallarında biriken kar yumaklarını bir anne şefkatiyle tutuyorlardı.

ÇOCUKLAR DA GECİKTİ. YİNE OYUNA DALDILAR HERHALDE.

Beyaz örtünün üzerinde Bilge Sincap minicik el arabasına koyduğu fidanlarla ilgileniyordu.

(4)

PAPATYA SAYFASI

YARAMAZLARIN SESİ GELİYOR.

NEREDE KALDINIZ ? YİNE

OYUNA DALDINIZ DEĞİL Mİ ?! ŞEYY... BİZZ... BİRAAZZZ...

Az sonra...

HAYIR, HAYIR DARILMADIM. OYUN OYNAMAK, EĞLENMEK BÜTÜN

ÇOCUKLARIN HAKKI. FAKAT...

BU FİDANLAR NE İÇİN

BİLGE SİNCAP ? BUNLARI ALTI AY ÖNCE HEYELANA UĞRAYAN YOL KENARINA DİKECEĞİZ YAVRULARIM.

...OYUN OYNARKEN AŞIRIYA VE SERTLİĞE KAÇMAYIN. BİRBİRİNİZE KARŞI KIRICI VE YARALAYICI OLMAYIN ÇOCUKLAR.

(5)

PALAMUT SAYFASI

EEE... NE BEKLİYORUZ ? HAYDİ GİDELİM O ZAMAN.

SİZİN BİLGİLERİNİZ BİZİ AYDINLATIYOR BİLGE SİNCAP.

BUNU AÇAR MISINIZ BİLGE SİNCAP ? AĞAÇLANDIRMALAR AMAÇLARINA GÖRE ÇEŞİTLENDİRİLİR.

NASIL YANİ ? TEŞEKKÜR EDERİM. ÖYLEYSE DİKKATLİCE DİNLEYİN ÇOCUKLAR. AĞAÇLANDIRMA SADECE BOŞ BİR ALANA FİDAN DİKMEK DEĞİLDİR.

YAŞASIIINN !.. PEKALA. HEM YÜRÜYELİM, HEM DE SİZE

(6)

NİLÜFER SAYFASI

AMAÇLARINA GÖRE AĞAÇLANDIRMA ÇEŞİTLERİNİ

TEK TEK AÇIKLAYAYIM YAVRULARIM.

TOPRAK VE RÜZGÂR EROZYONUNU ÖNLEMEK İÇİN YAMAÇLARDA VE RÜZGÂRLI ALANLARDA AĞAÇLANDIRMALAR YAPILIYOR.

SEL, ÇIĞ VE SU TAŞKINLARINI ÖNLEMEK İÇİN RİSKLİ ALANLARDA VE DERE KENARLARINDA

AĞAÇLANDIRMALAR YAPILIYOR.

TOPRAK YAPISININ BOZULDUĞU ALANLARDA KURAKLIĞI VE ÇÖLLEŞMEYİ ÖNLEMEK İÇİN

AĞAÇLANDIRMALAR YAPILIYOR.

OTOYOL KENARLARI YAPIMINDA MEYDANA GELEN AÇIKLIKLAR YENİDEN AĞAÇLANDIRILIYOR.

(7)

KARDELEN SAYFASI SANAYİDE VE EVLERDE KULLANILAN ELEKTRİK ENERJİSİNİ VE İÇME SULARINI ELDE ETMEK İÇİN KURULAN BARAJLARIN KAPLADIĞI HAVZALAR AĞAÇLANDIRILIYOR. ŞEHİRLERİMİZE TEMİZ HAVA SAĞLAMAK VE GÜZELLEŞTİRMEK İÇİN YEŞİL KUŞAK AĞAÇLANDIRMALARI YAPILIYOR. AYRICA HALKIN ORMANLA KAYNAŞMASI, ORMANDAN SOSYAL OLARAK FAYDALANMASI İÇİN ŞEHİR ORMANLARI KURULUYOR. ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ, ASKERİ TESİSLER, ÜNİVERSİTE, OKUL, İBADETHANE, MEZARLIK, HASTANE, SAĞLIK OCAĞI VE KÖY YOLLARI DA AĞAÇLANDIRILIYOR.

(8)

PENGUEN SAYFASI

P

AYRICA, BAZI ÖZEL GÜNLERDE VATANDAŞA DİKMESİ İÇİN ÜCRETSİZ FİDAN DAĞITILIYOR.

BAKIN DAHA NELER

YAPIYORLAR, DİNLEYİN. KESİLMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN ENDÜSTRİYEL ORMANLAR KURUYORLAR.GÜNLÜK HAYATTA VE SANAYİDE KULANIMDAN DOLAYI AĞAÇLARIN ORMANCILAR ÜLKENİN BAZI BÖLGELERİNDE BU FİDANLARI VE TOHUMLARI ÜRETMEK İÇİN TESİSLER KURMUŞLAR. BU TESİSLER SAYDIKLARIMDAN DA FAZLASINA YETECEK ÜRETİM KAPASİTESİNE SAHİPTİRLER.

BİR DAKİKA BİR DAKİKA... BAŞIMIZ DÖNDÜ BİLGE SİNCAP. BU KADAR FİDANI ORMANCILAR NEREDEN BULUYORLAR ?

(9)

KAPLUMBAĞA SAYFASI ..BİTTİ. EKONOMİYE KATKI SAĞLAMAK İÇİN CEVİZ, BADEM, FISTIKÇAMI, KEÇİBOYNUZU VE KESTANE GİBİ GELİR GETİRİCİ TÜR AĞAÇLANDIRMALARI DA YAPIYORLAR. BUNU YAPMAK İSTEYEN VATANDAŞLARA VE ORMAN KÖYLÜSÜNE BİR KISMI ÜCRETSİZ OLMAK ÜZERE BU AĞAÇLARIN FİDANLARINI DA VERİYORLAR.

VATAN AŞKINI VE

ORMAN SEVGİSİNİ

HER ŞEYİN ÜSTÜNDE

TUTTUKLARINDAN

YAVRULARIM.

BAL ORMANLARI KURARAK VATANDAŞIN GELİRİNİ

ARTIRIP EKONOMİYE KATKI SAĞLIYORLAR.

BÜTÜN BUNLARA ORMANCILAR NASIL YETİŞİYOR BİLGE SİNCAP ? BU ÇALIŞMA AZMİ NEREDEN GELİYOR ?

...KURUMLAR, KURULUŞLAR, ŞEHİTLER VE ŞAHISLAR ADINA HATIRA ORMANLARININ KURULMASINA KATKIDA BULUNUYORLAR.

(10)

Kaynak: Bilim Çocuk Dergisi

AYI SAYFASI

Çi

zen

: Şener FAKIOĞ

LU

Astronot

Hayvanlar

Uzay çalışmalarının başlangıcında, yani 1950’li, 60’lı yıllarda Sovyetler Birliği

birçok köpeği, Amerika Birleşik Devletleri de birçok maymun ve şempanzeyi uzaya

gönderdi. Ama uzaya giden canlılar sadece bunlar değildi. Bitkiler, tek hücreliler,

sinekler, denizanası, denizkestanesi, balıklar ve fareler birçok kez uzaya gönderilmiş.

Uzaya gönderilen her değişik canlı türü, farklı amaçlara yönelik deneyler için

veri sağlamıştır. Bu verilerden bazıları şunlardır:

1. Uzaya gönderilen amiplerin, oradayken daha yavaş çoğaldıkları ama Dünya’ya

döndüklerinde eski çoğalma hızlarını geri kazandıkları görülmüş. Benzer üreme

sorunlarına meyve sineklerinde de rastlanmış.

2. İnsanlar ve başka memelilerde, uzaya gönderildiklerinde, kilo kaybı, kemik

incelmesi ve kas zayıflığı gözlenmiş. Bilim insanları bu sorunun üstesinden

gelebilirlerse, uzayda ara vermeden yıllarca daha güvenli kalınabilecek. Elde

edilen başarılar, Dünyada yaşlıların buna benzer sorunlarına çözüm sağlayan

tıbbi teknikler de yaratabilir.

3. Ağırlık olmadığından, aşağı ya da yukarı gibi yön kavramlarının ortadan kalktığı

gözlenmiş. Uzaya götürülen bitkiler beklenildiği gibi yukarı doğru uzamak yerine,

sağa sola zikzak yaparak büyüdüğünden doğru dürüst gelişemiyor. Denizanaları

da oldukları yerde daireler çizmeye başlamışlar.

Uzaya gönderilen bitki ve ilkel canlılardan bir düzeye kadar

yararlı bilgi sağlanabiliyor. İnsanlı uçuşlar için

en yararlı bilgiler ise köpek, maymun gibi

gelişmiş memelilerden sağlanıyor. Bu nedenle

(11)

Çan çiçekleri, Anadolu

coğrafyasın-da kendine yaşam alanı bulmuş

bitki ailelerinden

(Campa-nulaceae) biridir. Ailenin

en önemli özelliği,

tür-lerin yarıdan fazlasının

endemik olması. Yani

sadece o bölgede

yetişiyorlar. Aile,

genel olarak

tro-pik, yarı tropik ve

ılıman bölgelerde

yayılış gösterir.

Akdeniz ve

Kaf-kasya

bölgele-rinde en yüksek

çeşitliliğe

sahip-tir. Çan çiçekleri

adlarını çiçeklerinin

çan biçiminde

olma-sı nedeniyle almıştır.

Latince “campanula”

küçük çan

anlamın-dadır. Çan

çiçekle-ri tek yıllık, iki

yıl-lık ya da çok yılyıl-lık

türlerden

oluşan

büyük bir ailedir.

Çan çiçekleri

ailesi-nin en büyük cinsini

Campanula türleri

oluşturur. Dünyada

300 civarında,

ülke-mizdeyse yarısından

fazlası endemik

ol-mak üzere 120 türü

vardır.

Bu türlerden biri mor

çiçekli

Campanula

strigosa’dır. Tek yıllık

otsu formda olan bu

çan çiçeği kıraç çanı

olarak da bilinir.

Ni-san-Mayıs gibi

çiçek-lenir. Deniz

seviye-sinden 2000 metreye

kadar olan

yükseklik-lerde yaşar. Yol kenarı,

nadasa bırakılmış

tar-lalar, taşlı yamaçlar

başlıca yaşam

alanla-rıdır. Ülkemizde Doğu

Anadolu ve

Güneydo-ğu Anadolu

Bölgele-rinde daha yaygındır.

Osmaniye, Gaziantep,

Mardin, Elazığ, Hatay,

İçel, Kahramanmaraş,

Şanlıurfa en çok

bu-lunduğu illerdir.

ÇİLEK SAYFASI

(12)

G E Z E L İ M

TA N I YA L I M

Çi

zen

: Şener FAKIOĞ

LU

Flora

Mevki

i

v

Sakarya ilinin kuzeyinde,

il merkezine yaklaşık

10 km, Karman-Camili-Korucuk

karayoluna 1 km mesafede,

Yenikent Devlet Hastanesi’nin tam

karşısında olan şehir ormanı

39,5 ha alana kurulmuştur.

Saha genel olarak plantasyon

sahası olup, mevcut ağaç türleri, Maritima

gibi türler yanında doğal olarak yetişen

meşe türleri de bulunmaktadır.

Ayrıca bu ağaçlar altında otsu ve

çalımsı bitkiler de mevcuttur.

TAVŞAN SAYFASI

Sakarya

(13)

o

l

Z

Çevreye

Katkısı

Çeşme, tuvalet, yağmur barınakları,

gözlem kulesi, oturma bankları, çocuk

oyun alanları, kameriye, köprü,

yürüyüş yolları ve saha içerisinde

yaklaşık 100 m

2

’lik suni gölet

bulunmaktadır.

Bu Şehir Ormanı ile yaklaşık

olarak 60 ton karbon

depolanmakta, bu da

atmosferdeki 220 ton

karbondioksite karşılık

gelmektedir.

Yaban hayatı henüz

yeni gelişmekte olup,

çeşitli kuş türleri

bulunmaktadır.

Fauna

LEYLEK SAYFASI

Tabii ve Suni

Kaynaklar

(14)

Kaynak: www.tubitak.gov.tr

Çi

zen

: Şener FAKIOĞ

LU

Dünyanın

En Büyük

kElEBEği

HangisiDir?

“Kraliçe Aleksandra’nın Kuşkanadı” isimli kelebek 31 cm’yi bulan kanat genişliği ile dünyanın en büyük kelebeğidir. Nesli tükenme tehlikesi altında olan bu kelebek türü Papua Yeni Gine’de ve Endonezya’da görülür.

DAL SAYFASI

ElEktrikli

yılan Balığı nasıl

ElEktrik ürEtir?

Elektrikli yılan balığı iletişim kurmak, yön bulmak, bazı durumlarda avlanmak ve kendini korumak için elektrik üretebilen organlara sahiptir. Elektrik organı adı verilen bu yapıların içinde elektrosit adı verilen ve elektrik üretebilen hücreler bulunur. Bu hücreler kas ve sinir hücrelerinin değişim geçirmesiyle oluşmuş hücrelerdir. Elektrosit hücreleri uyarılmamış durumdayken hücre içinde potasyum iyonu miktarı, hücre dışında ise sodyum iyonu miktarı yüksektir. Elektrosit hücrelerin zarı potasyum iyonlarını geçirebilirken sodyum iyonlarının geçişine izin vermez. Derişim

farkından dolayı potasyum iyonları hücre içinden dışına taşınır. Derişim ve elektriksel potansiyel farkının birbirini dengelediği durumda hücrenin içi elektriksel olarak eksi yüklüyken dışı artı yüklüdür. Beyinden gelen sinyaller elektrosit hücreleri uyardığında, hücre zarının bir tarafındaki iyon kanallarının açılmasını sağlar ve sodyum iyonları bu kanallardan hücreye girebilir. Hücre içinde elektriksel yük değişimine neden olan bu durum bir potansiyel farkının ortaya çıkmasına ve elektrik akımının oluşmasına neden olur.

(15)

FİL SAYFASI

E

GÜNeş’e

Baktığımızda

NedeN

Hapşırırız?

GÜNeş’e

Baktığımızda

NedeN

Hapşırırız?

Güneş ışığının neden hapşırmaya yol açtığıyla ilgili farklı kuramlar öneriliyor. İnsanların görme sinirlerinde yoğun ışık nedeniyle ortaya çıkan uyarılmanın trigeminal sinirlerin de etkinleşmesine

neden olduğu düşünülüyor. İkinci görüşe göre otonom sinir sistemindeki birbirlerine yakın sinir liflerinden birinin uyarılması diğer sinir lifinin de uyarılmasına neden oluyor. Yani görme sinirlerinden alınan sinyallerin beyne taşınırken, hapşırmaya neden olan sinyalleri

taşıyan sinir hücrelerinin de etkinleşmesine neden olabileceği düşünülüyor.

Hapşırma, kaşıntı ve tahrişe neden olan yabancı maddelerin burundan uzaklaştırılmasını

sağlar. Kaşınma ve tahriş hissi, yüzdeki duyusal algılamadan ve kasların motor kontrolünden sorumlu olan trigeminal sinirler tarafından algılanır. Trigeminal sinirlerden gelen sinyaller beynin ilgili bölgesi tarafından algılandıktan sonra buruna, tahrişe neden olan yabancı maddeleri uzaklaştırılması için bir sıvı

salgılanması, kaslara da derin bir nefes alınması ve alınan nefesin çok hızlı bir şekilde dışarı verilmesi için talimat gönderilir.

BEyin Hasarlarının

sonuçları kalıcı

mıDır?

Bir hastalık ya da bir darbe sonucunda beyinde hasar oluşabilir. Beyin hücrelerinin ölmesiyle hastalar bitkisel hayata girebilir veya kalıcı bedensel ve zihinsel sorunlar oluşabilir.

Fakat beyinde meydana gelen hasarların sonuçları her zaman kalıcı değildir. Beyin sarsıntısı gibi görece daha hafif hasarlarda, kalıcı sorunlar oluşmaz. Beynin kafatası içinde oynadığı bu durumda meydana gelen hasarlar iyileşebilir. Meydana gelen hasarların çok daha büyük olduğu durumlarda ise cerrahi müdahale

gerekebilir ve kalıcı bedensel ve zihinsel sakatlıklar oluşabilir.

Beyinde meydana gelen hasarlar sırasında ölen sinir hücreleri (nöronlar) yerine

yenileri gelmez. Fakat hücreler arasındaki bağlantılar (sinapslar) yeniden gelişebilir. Bu sırada beynin bazı kısımlarının daha önce üstlenmedikleri görevleri üstlenmesi de mümkündür.

Örneğin inmeli bir hasta kaybettiği konuşma yetisini, uygulanan tedaviler sayesinde oluşan yeni bağlantılarla bir süre sonra tekrar kazanabilir. Dolayısıyla beyinde meydana gelen hasarlar sonucu ölen hücreler,

(16)

YÖRELERİMİZ

Kaynak: www.kultur.gov.tr

Çi

zen

: Şener FAKIOĞ

LU

GÜNEŞ SAYFASI

b

İlçe 1877 yılından önce Batum ve havalisinin Türklerin

elinde bulunduğu zamanlarda Gönye Mutasarrıflığına bağlanmıştır.

1 Haziran 1954 yılında tekrar ilçe haline gelmiştir. 314 km2 yüzölçümüne

sahip olan ilçe, 30 köy ve 7 yerleşim biriminden oluşmaktadır. 2015 nüfus

sayımına göre ilçede 20.565 kişi yaşamaktadır.

(17)

KARTAL SAYFASI

f

Engebeli arazi üzerinde kurulmuş, iki vadi eteklerinde yerleşimi vardır. Köylerin çoğu vadi eteklerinde ve bu vadinin meydana getirdiği küçük düzlüklerde kurulmuştur.

İlçede 500-600 metre yüksekliğe kadar yerleşim yapılmaktadır. En yüksek yeri

Yusufeli-Arhavi-Fındıklı hududunu teşkil eden Marsis Tepesi’dir.

İlçenin 2800 metre yüksekliğinde iki krater gölü (Göle ve Karagöl) ve Dikmen çevresinde de üç adet küçük göl vardır. İlçe,

Artvin’in Karadeniz’e kıyı 2 ilçesinden birisi olup kıyı uzunluğu 14 km’dir. Dağların dik ve yamaçlı oluşu

tarım alanını da sınırlamış, 1950 yılından sonra çay tarımı

yapılmaya başlanmıştır. Az miktarda narenciye

(18)

Ağaçlandırma Çalışmaları

Ülkemizin akciğerleri ormanlarımızı geliştirme ve genişletmek maksadıyla ormanlarımızı hem koruduk, hem de alan ve servet olarak artırdık.

2008-2012 yılları arasında uyguladığımız “Mil-li Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü S eferberli-ği Eylem Planı” kapsamında, Trakya yüzölçümü büyüklüğündeki 2 milyon 429 bin hektar alanda ormanların geliştirilmesi ve genişletilmesine y ö-nelik çalışmalar yapılarak 2 milyar fidan toprakla buluşturulmuştur.

2013 yılından itibaren Erozyonla Mücadele, Yukarı Havza Sel Kontrolü ve Baraj Havzaları Ye-şil Kuşak Ağaçlandırma Eylem Planları yürürlüğe konularak ağaçlandırma seferberliğine ara ver-meden devam edildi. Erozyonla Mücadele Ey-lem Planı kapsamında, 2013-2016 yıllar

ı arasında planlanan hedeflerin üzerine çıkılarak 1,1 milyon hektar alanda çalışma ger

çekleştirilmiştir.

Bugün itibariyle toplam orman alanımız 22,3 milyon hektar olmuştur. Yapılacak olan çalışma

-lar ile 2023 yılında, ülke t

opraklarının % 30’u olan 23 milyon hektar alanı orman varlığına k avuştur-maktır.

Ormanlarımız

Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre, çölleşme ve kuraklık yer küredeki 4 milyar hektardan fazla sahayı ve 110 ülkede yaşayan 1,2 milyar nüfusun hayatını doğrudan tehdit etmektedir. Dünyamı-zın geleceği için insanlığın ortaklaşa mücadele etmesini ve tedbirler almasını mecburi kılan çöl-leşme ve kuraklık; toprağın verimliliğini azaltmak-ta, vejetasyonun bozulmasına yol açmakta, gıda üretiminin azalmasına ve göçlere sebebiyet

vere-rek anlaşmazlıklara zemin hazırlamakta, gıda ve güvenlik meselesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Akdeniz iklim kuşağında olan ülkemiz orman yangınları için büyük risk altındadır. Bununla bir-likte rant gayesi taşıyan insan faktörü de yangın-lar konusunda ormanyangın-larımızı tehdit etmektedir. Orman yangınlarına maruz kalan alanlar başka bir gaye için kullanılmasına fırsat verilmeyerek sürat-le ağaçlandırılmaktadır.

Hedefimiz,

2023 yılında, ülke topraklarının % 30’u olan

23 milyon hektarlık alanı orman varlığına kazandırmaktır.

A

GACLANDIRMA

- .

C

ALISMALARI

(19)

Kaynak:

Orman Genel Müdürlüğü

Diğer Ağaçlandırmalar

2008-2016 yılları arasında;

• Yol kenarı ağaçlandırmaları ile 19.239 km yol kenarlarına yaklaşık 12,6 milyon fidan,

• Okullar hayat olsun projesi ile 44.616 okul ve üniversite bahçesi ağaçlandırılarak yaklaşık 8 milyon fidan,

• İbadethane ve mezarlık ağaçlandırmaları kap-samında 22.289 mezarlık ve ibadethane bah-çesi ağaçlandırılarak yaklaşık 3,9 milyon fidan, • Hastane ve sağlık ocağı bahçesi ağaçlandır-maları ile 1.844 hastane ve sağlık ocağı bah-çesi ağaçlandırılarak 482 bin boylu fidan top-rakla buluşturulmuştur.

Köylere Orman Kuruyoruz

Kırsalda yaşayan vatandaşlarımızın gelirlerinin arttırılmasına yönelik olarak uygulanmakta olan ceviz, badem, dut, delicelerin (zeytin) aşılanması, kestane gibi eylem planları uygulamaya konulup gerçekleşmeleri sağlanmıştır.

Elde edilecek ürünlerin işlenmesi ve pazarlan-ması yönüyle kırsal alanda yeni istihdam kaynak-ları oluşturularak, kırsaldan kente göç önlenmiş ve ormanların üzerindeki baskı azaltılmış ve de-vamlılığına katkı sağlanmıştır.

Gayemiz

Yukarıda anlatılan ağaçlandırma çalışmala-rıyla bozulan tabii denge yeniden tesis edilerek yaşanabilir bir çevre oluşturulacaktır. Devam edecek bu çalışmalar ile küresel ısınma, iklim de-ğişikliği ve çölleşmenin Türkiye üzerinde olabile-cek etkileri en aza indirileolabile-cektir.

Hedefimiz,

2023 yılında, ülke topraklarının % 30’u olan

23 milyon hektarlık alanı orman varlığına kazandırmaktır.

A

GACLANDIRMA

C

.

ALISMALARI

.

(20)

Çi

zen

: Şener FAKIOĞ LU

Uludağ’ın bugünkü şeklini kazanması, tektonik hareketler ve farklı aşınma etkisiyle oluşmuştur. 2543 metre yükseklikte olan Uludağ, Marmara Bölgesi’nin en yüksek noktasıdır. Milli parkın bir başka özelliği de, Bursa Ovası’ndan Uludağ’ın

doruklarına doğru değişen bitki topluluklarının meydana getirdiği orman kuşaklarıdır. Milli parkın elverişli tabiat

şartları ayı, kurt, çakal, tilki, karaca, geyik, tavşan, domuz, keklik, yabani güvercin, akbaba, kartal, çaylak, bülbül ve çalıkuşu gibi hayvanların yaşamasına ve çoğalmasına

imkân vermektedir. Aralık-Mayıs ayları boyunca Uludağ karla örtülüdür. 3-4 metreye varan kar kalınlığı, kar kalitesi ile Uludağ kayak yapmaya son derece elverişli olup Türkiye’nin en önemli kış sporları merkezidir.

(21)

Görülecek Yerler

Çobankaya, Sar›alan ve Kirazl›yayla günübirlik kullan›m alanlar› milli park›n farkl› peyzaj de¤erlerini, Çobankaya mevkiindeki “Bakacak Manzara Seyir Teras›” ise daha geniş bir perspektifte peyzaj de¤erlerini, Bursa Ovas›’n› ve şehir gelişimini ziyaretçilere sunar.

Konaklama

Sar›alan mevkiinde baraka, bungalov ve çad›r ile kamp yapma im-kân› sa¤lanmakta, oteller ve misafirhaneler de konaklama imkânı bulunmaktadır.

Ayr›ca Çobankaya mevkiinde yaln›zca çad›rla kamp yap›la-bilmektedir.

Ulaşım:

Bursa’dan 34 km’lik yaz-k›ş aç›k kara yolu ile veya teleferikle 20 dakikada Sar›alan’a ç›k›larak, oradan da minibüslerle oteller bölgesine ulaş›l›r. Özel helikopter servisi ile ‹stanbul’dan 25 dakikada milli parka var›labilir.

Konumu:

Marmara Bölgesi’nde, Bursa ili s›n›rlar› içerisinde yer almaktad›r.

(22)

Güneş henüz doğmamıştı. Denizi bir yor-gan gibi başına çekmiş, birazdan elini uza-tıp kumsalı ışığa boğacakmış gibi duruyordu ufukta. Önce uzaklardan bir pembelik yayıldı Akdeniz’in uysal, mavi saçlı perisinin üzeri-ne. Sonra o utangaç pembelik, yavaşça kıyı-ya doğru kıyı-yayıldı. Güneş, denizin üzerinde bir

turunculaşıyor bir morlaşıyor, ne yapacağını bilemez bir halde uyuyan dalgalara sataşıyor, bir an evvel kıyıya ulaşmaya çalışıyordu.

Kıyı sakindi, uçsuz bucaksız kumsal dingin, yeni doğan günü soluksuz yaşamanın heyecanı içindeydi. Sabah rüzgârı denizden kıyıya doğru esiyor, kum tanecikleri sağa sola uçuşuyordu. Kumsalın üzeri beyaz, borazan şeklindeki kum çiçekleri ile doluydu. Kum çiçekleri yeni

do-ğan günü karşılamaya hazır, yüzünü gü-neşe dönmüştü. Eşsiz bir güzellikleri

vardı. Koyu yeşil yaprakları, kumsal boyunca uzanıyor, kırmızımsı

to-murcuklar yeşil yaprakların ara-sından neşeyle başını uzatıyor, bir an evvel beyaz çiçeklerini açmak için sabırsızca bekleşiyordu. Açılmış olan çiçeklerse gelip geçenlere kumsalın boynuna dizilmiş kolyeler gibi çalım satıyordu.

İki kum çiçeği sabah gü-neşini ve tatlı tatlı esen sa-bah meltemini içlerine çekmek istercesine titreştiler. Evlerinin kapısında oturup sohbet eden iki komşu gibiydiler. Diğer kum

çiçek-leri de uykudan uyanmaya çalışan tembel kediler gibi

esniyorlar-dı. Çiçeklerden biri içini çek-ti, öbürü ona baktı, merakla

sordu:

.

-Yaza n: Hülya ŞİMŞEK Ç ize n : Zeynep Seymen AĞAÇKAKAN SAYFASI

(23)

- Üzgün görünüyorsun, ne oldu?

- Ne olmadı ki? Şu halimize bak, hiç kimse bizim farkımızda değil. Bu sahilde bizden daha güzel, daha alımlı sahili süsleyen başka çiçek var mı?

- Haklısın yok ama ne yapalım insanlar bize ve doğaya karşı duyarsız.

- Evet, hem de nasıl…Biz onların yaşadık-ları her yeri süslüyoruz, doğada den-ge kuruyoruz ama farkında bile değil-ler. Şuracıkta çiçeklerimizi açıyoruz; su, toprak, gübre bile istemiyoruz. Kumda kendi halimizde yaşayıp gidiyoruz.

- Haklısın kardeş, dedi öbür çiçek. Hiç kimse bize değer vermiyor, kimi üstü-müzde yol yapıyor, kimi koparıyor, kimi de basıp geçiyor.

- Evet, insanlara inanamıyorum, bizim de bir canımız olduğunu bilmiyorlar mı? Biz de bu dünyayı onlarla paylaşmıyor mu-yuz? Bizim olmadığımız bir doğanın onlar için de bir değeri yok ama bunun far-kında değiller ki! Öbür çiçek umutsuzca başını salladı:

- Gerçekten de çok haklısın kardeşim, dedi. Yalnızca insanların duyarsız davra-nışları değil ki bizi yok eden. Hava kirli-liği, sorumsuzca etrafa atılan çöpler, ya onlara ne demeli? Bak şimdi, şu karşıdan biri geliyor, inşallah yanımızdan geçmez, daha dün sabah iki arkadaşımız önüne bakmadan geçip giden bir sorumsuzun ayaklarında can verdi, dedi titreyen se-siyle.

İki çiçek tehlikeden korunmak istercesi-ne birbirleriistercesi-ne sokuldular. Üçüncüsü biraz ötede duruyordu. Henüz yaklaşan tehlike-nin farkında değildi. Yüzünü denize dön-müş, sabah melteminin tadını çıkarıyordu. Rüzgâr hızını biraz azaltmış, güneş de de-nizin üstüne doğru epeyce yol almış, hatta tüm kumsalı kaplamıştı.

Elinde havlusu, ayağında terlikleri, sahile doğru yürüyen tehlike hızla çiçeklere yak-laşıyordu. Kumun üzerine yol niyetine taş döşenmişti. Taşların kenarından inatla başka bir çiçeğin sarmaşık dalları boynunu uza-tıyor, acımasız doğa koşulları ve duyarsız insanoğluna inat yaşama dört elle sarılıp hırsla kumun üzerine tutunmaya çalışıyor-du.

Tehlike, az ötede korkuyla titreşen çi-çeklerden habersiz taş yola doğru yaklaşı-yordu. Yola çıkmasına az bir yer kalmıştı ki iki kum çiçeğinin yakınında, tek başına uyku mahmurluğu içinde duran üçüncü kum çiçe-ğinin acı ile inleyen sesi tüm kumsalı sardı. Dalgalar, güneş, rüzgâr hepsi birden sessiz bir isyana başladılar.

Dalgalar, hırsla kumsalı dövüyor, rüzgâr daha acımasız esiyordu. İki çiçek yaşlı göz-lerle az önce yanlarında salınan arkadaşla-rının boş kalan yerine baktılar. Çaresizliğin yok edilemez suskunluğu, incecik boyunları-nı bükmüştü. Gözyaşlarıboyunları-nı içlerine akıtarak dış dünyaya küstüler ve içlerine yumularak gövdelerini sıcak kumlara bıraktılar.

Şimdi tüm sahil, içine kapanmış kum çi-çekleri ile dolmuştu. Hepsi birbirini izleye-rek yumulmuştu. Hiçbir şeyin farkında ol-mayan insanoğlu aslında belirsiz bir gele-ceğe doğru yürüyordu. Kendi eliyle ve far-kında olmadan yok ettiği bu güzel gezegeni bir daha bulabilecek, yeni bir yaşam ortamı yaratabilecek miydi? Ayaklarının altında yok olan doğayı görmüyor, her adımda daha bir acı ile yankılanan ve denize doğru yaklaş-tıkça dalgaların boğuk hıçkırıklarına karışan iniltiyi duymuyordu.

Kumsala derin bir üzüntü yayılmıştı. Bulutlar sahilin acısını ta yüreğinin derin-liklerinde duymuş, parıldayan güneşe inat, gözyaşlarını onlar için kumsala, kum çiçek-lerinin üzerine döküyor, onlarla birlikte ağ-lıyordu.

(24)

Dedemle

Randevum

Dedemle

Randevum

Erkenden uyandım. Zaten horozların “Haydi, artık uyanın, bakın güneş doğdu” dercesine ötüşlerini duyup da uyanmamak mümkün değil. Hızlıca giyindim, yatağımı topladım ve balkona çıktım. Tahminimde yanılmadım, dedem balkonda beni bekliyordu. Hayretle sordum:

- Dede ya, ben erkenden hazırlanıp senden önce buluşma mekânımızda yani balkonda olmak için o kadar acele ettim. Öyle ki horozların ötüşünü duyar duymaz yataktan fırlayıp hazırlandım. Ama ne var ki sen her zamanki gibi benden önce gelmişsin. Bunu nasıl başarıyorsun?

Sözlerim dedemi epey güldürdü. Gülmesine ara verince şöyle dedi:

- Güzel torunum benim. Siz alışmışsınız büyük şehirlerin uyku veren kirli havasına. Temiz havanın insana kattıklarını mucize olarak görüyorsunuz! Hâlbuki havası, suyu, toprağı temiz olan yerlerdeki insanlar alışkındır erken uyanmaya veyahut az uyumaya, az yemeğe.

- Şimdi anladım. Eğer ben de köyde yaşayan biri olsaydım erken uyanmak benim için de zor olmazdı demek. Ben de senin odanın yakınlarındaki horozlar daha erken ötüyor zannetmiştim.

Dedem, bu dediğime, ilkinden daha çok güldü. Bilmiyorum neden ama beni de gülme aldı. El ele çıktık evden. Dedem, ahıra bağladığı eşeğinin zincirini çözdü. Ara ara yularına asıldığı eşeğini bahçeye çıkardı.

Başta, eşeğe yaklaşmaktan ve dokunmaktan çekindim. Galiba biraz korktum. Ama dedemin, eşeğin boynunu okşayışını, hayvanın da ona hoşnut bir şekilde bakışını görünce ben de o tüylere dokunma isteği duydum. Ve tüm cesaretimi toplayıp tıpkı dedem gibi usul usul eşeğin boynunun altını sıvazladım. Bu davranışım hayvanın çok hoşuna gitmiş olmalı ki teşekkür edercesine gözlerimin ta içine baktı.

Yaza n: Mine TAŞDEM İR Çizen : Levent KIRA N ÇAM SAYFASI

i

(25)

- Hayvanlar da kendisine iyilik yapıldığında mutlu olur değil mi dede?

- Elbette, benim canım evladım. Kendisine iyilik yaptığın her canlı mutlu olur. Bu ister insan olsun isterse hayvan ya da bitki. Hem bilir misin çoğu hayvan tıpkı insanlar gibi sadakat sahibidir.

- Sadakat ne demek ki?

Ben eşeğin üstünde, dedem önünde yol boyunca sadık olmak, sadakatli olmak konularından konuştuk. Ben bilmediklerimi sordum, dedem de bir bir açıkladı. Hatta bunlarla ilgili çok güzel hikâyeler anlattı. Hikâyelerden birinin en heyecanlı yerinde dedem birden sesini yükseltti:

- Çüüüüş!

Onu hiç kötü söz söylerken ya da küfür ederken duymadığım için çok şaşırdım. Ama gene de bu şaşkınlığımı gizlemeye karar verdim.

Küfür edince annem çok kızıyor. “Çüş” desem kıyameti kopartır herhalde! Dedem bakışlarımdan bende bir gariplik olduğunu hemencecik anladı ve sordu:

- Evladım neden bu kadar garipsedin? Sen bilmez misin ki yürürken durmasını isteyince eşeğe “Çüş” diye bağırılır.

- Nasıl yani? “Çüş” diye eşeğe mi denir?

Dedem, gene gülmeye başladı. Ben, içimden “Neden gülüyor ki?” diye geçirirken o sorumu cevapladı:

- Canımın içi, akıllı torunum benim. Köyde yaşamadığın için bilmemen gayet normal aslında. Buralarda, büyükbaş hayvanları yani sığırları hareket halindeyken durdurmak için “Oha” ya da “Çüş” deriz. Onlar da durur. Şimdi, hayvanı durdurdum çünkü az önce çıktığımız bağda şapkalarımızı unuttuğumuzu fark ettim, iyi ki hemen aklıma geldi. Sen bir koşu gidip şapkaları getir ben de o arada sana şu köşedeki kuyudan buz gibi su çekeyim. Olur mu?

- Olur, dedim ve koşa koşa bağa girdim. Koşarken İstanbul’a döner dönmez oyun oynarken ikide bir “Çüş”, “Oha” vb. diyen arkadaşlarımla dedemden öğrendiğim bu yeni bilgileri paylaşmam gerektiğini düşündüm.

Eminim onlar da çok şaşırıp çok utanacaklar!

(26)

Artvin Orman Bölge Müdürlüğü’nce 21 Mart Dünya Ormancılık Günü etkinlikleri çerçevesinde resim dalındaki yarışmada dereceye giren arkadaşlarımıza

ait resimleri geçen sayımızda yayınlamıştık. Şiir ve kompozisyon yarışmasında dereceye giren arkadaşlarımızın eserlerini bu sayılarımızda yayınlıyoruz.

3.

İsakcan YILMAZ Hopa Nuri Vatan Anadolu Lisesi

3.

Duygu ÇAKMAKÇI

Yusuf Şehit Salih Hüse yin Paşa Anadolu Lisesi

(27)

Zeynep Deniz AKBAŞ Yahya Kaptan İlkokulu

3-A sınıfı / İZMİT

(28)

Toprak ALTUN US Akademi 2/A ANKARA Yağmur ALTUN US Akademi 2/A ANKARA BALIK SAYFASI

w

Zeynep Merve Cengiz Şehit Hamdibey İ

lkokulu 1-A Edremit/BALIKESİR

(29)

Gülbahar BİRKAN Eskipazar Ortaokulu OF/TRABZON Mustafa KULA Cebesoy İlkokulu 3/B ANKARA

Abdul Samet USLU Eskipazar Ortaokulu

OF/TRABZON

(30)

Tarık KESKİH OGM KREŞ

Hira Ecrih DAŞDEMİR OGM KREŞ

Taha IŞIKTAŞ 3/B Cebesoy İlkokulu

ANKARA

(31)

Cahit SÜRÜCÜ Şehit Arslan Kulaksız

İlkokulu 3-C sınıfı Mamak/ANKARA

Miyase DERE Şehit Arslan Kulaksız

İlkokulu 3-C sınıfı Mamak/ANKARA Meryem DEVECİ 19 Mayıs Fatih İ.Ö.O MALATYA AT SAYFASI

H

(32)

FOK SAYFASI

S

Abdullah ÇETİNKAYA Zehra Önder İlkokulu

2-B sınıfı Yenimahalle/ANKARA

Beyza BARIŞ Zehra Önder İlkokulu

2-B sınıfı Yenimahalle/ANKARA

Enes KAYAPINAR Ağa Ceylan İlkokulu

(33)

KUŞ SAYFASI

ı

Sudenaz FIRAT 4-F Telsizler İlkokulu

(34)

OGM

Görele 80. Yıl Anaokulu öğrencileri, Tirebolu Orman İşletme Müdürlüğü’nü ziyaret etti.

Öğretmenleriyle İşletme Müdürlüğümüze gelen minik öğrenciler; İşletme Müdürü, Orman İşletme Şefleri ve çalışanları tarafından karşılandı.

Öğrencilere, orman ve ormanların korunması, hayatımızdaki önemi konularında animasyonlar ve çizgi film gösterimi yapıldı. Teknik personelce bil-gilendirme yapılıp öğrencilerin soruları cevaplan-dırılarak ormanın önemi, hayatımızdaki yeri, or-manı neden korumamız gerektiği ve bu konuda yapılması gerekenler, orman yangınları ve zararları anlatıldı. Ziyarete gelen öğrenciler, İşletme Mü-dürlüğü bahçesinde gün boyu gönüllerince eğlen-di.

Etkinlik anısına fidan dikimi yapılarak öğrencile-re fidan ve tanıtım materyali dağıtıldı.

Rize’nin Çayeli

ilçesinden teşekkür...

Minik Ziyaretçilerimiz Var

Çayeli ilçesindeki Fikri Keçeli İlkokulu’nda görevli Şükrü Bayyiğit öğ-retmenimizin talebi üzerine okuluna eğitim araç ve gereçleri gönderilmiştir. Kendileri bu isteklerinin yerine getirilme-sinden dolayı bize teşekkürlerini ilettiler. Orman Genel Müdürlüğü olarak ülkemizin neresinde olursa olsun eğitime katkı sağ-lamak için imkânlarımızı seferber edece-ğimiz konusunda tereddütünüz olmasın. Gelecek nesillerimizi şekillendirmek, on-lara yeni ufuklar açmak, orman sevgisini yaymak için gösterdiği girişimden dolayı bütün eğitimcilere değerli öğretmenimiz nezdinde bizler teşekkür ederiz.

(35)

KANGURU SAYFASI

K

Bu sayımızda bulmacalı bir labirent hazırladık. Bakalım hangi balık

yengeçe yakalanacak. Haydi, bulmacaları çözün, yolu bulun.

GEÇEN SAYIDAKİ BULMACANIN CEVABI a o ğ k m n l ş a v ö d r n m y o g f t v d y z r m a k l a ı l ğ ü ş e f t a l i o ğ m n t i k f n v d e ö d r f l p d o ğ r a l d o j z n r l b t a m r v d r y r m n ü u f m ğ l ş ü r m k p v l k a n v o v i ğ k v l o n u m y i ğ d a ğ n r m a m ö g d z r l r t j k a y ı s ı k t k l n l k e f t v d y z r m t e ö ş a y a v l o n p ş ö a d y z a z ç l r ğ k m a v z a k i r a z o i r ü f t o a f l y z r m t j t l p z ş k d y z r m a k a m o ğ e u n a k r n m ü z ü l m v r a k n l z ü r m a k z v d ı f l r ü

(36)

İnternet adresimiz: www.ogm.gov.tr SİNCAP DERGİSİNİ OKUYUN, OKUTUN. DERGİYE ABONE OLUN. SAHİP ÇIKIN...

ABONE OLMAK İÇİN:

Orman Genel Müdürlüğünün Vakıflar Bankası Ankara Şubesindeki IBAN: TR04 0001 5001 5800 7302 3113 84 No’lu hesabına “Sincap Orman Çocuk Dergisi yıllık abonelik bedeli” notu ilave edilerek 7,5 TL yatırılır, yatırılan banka dekontu ile abonenin açık adresi aşağıdaki iletişim adreslerinden birine gönderilir ve abonelik başlar. ADRES:

Orman Genel Müdürlüğü

Beştepe Mah. Söğütözü Cad. No: 8/1 Yenimahalle 06560 ANKARA Tel: (0 312) 296 40 35 Faks: (0 312) 296 40 36

E-POSTA: sincap@ogm.gov.tr

SİNCAP ORMAN ÇOCUK DERGİSİ’nin OGM adına Sahibi: Erdoğan ŞİRİN • Sorumlu Yayın Yönetmeni: Sezgin KARA

• Yazar-Çizer Ekibi: Sait Kıran, Şener Fakıoğlu, Mine Taşdemir, Levent Kıran, Cüneyt Kıran, Hülya Şimşek, Dinçer Turan, Şenay Çelik • Bu dergi üç ayda bir Orman Genel Müdürlüğü’nce Basın ve Ahlak Yasasına uygun olarak yayınlanmaktadır.

• Grafik Organizasyon ve Baskı: CTA LTD (0312) 222 66 77

• Haberleşme Adresi: Orman Genel Müdürlüğü - Beştepe Mah. Söğütözü Cad. No: 8/1 Yenimahalle 06560 ANKARA. Tel: (0312) 296 40 35 Faks: (0312) 296 40 36

• E-Posta Adresi: sincap@ogm.gov.tr (Şiir, resim, çizim, öykü ve anılarınızı bu adrese ad, soyad, okul, sınıf ve ilinizi belirterek gönderiniz)

Orman Genel Müdürlüğü mobil uygulaması, Apple Store ve Google Play’de yayınlandı. Uygulama ile haber, duyuru, ihale ilanları, yangın durumu, fidan sorgulama, yakınımdaki türler, şehir ormanları, Sincap Çocuk ve iletişim bilgileri artık cebinizde. Kamuoyunun ihtiyaçları doğrultusunda, verilecek hizmetin kalitesi ve çeşitliliği artırılmaya devam edecektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

• Alçak gövdeli dutlarda (gövde yüksekliği 0.5 m ya da daha kısa) sıralar arası uzaklık 1.5-2 m, aynı sıradaki fidanlar arası uzaklık 0.6-1.2 m olmalıdır. • Orta

Dergimizde, ilk yayın tarihi 2001 yılından itibaren çift-kör (hem hakem, hem yazar isimlerin körlenmesi) dış bağımsız değerlendirme/“peer-review” sistemi

Dönemin en ünlü eseri, Oğuz halklarının milli destanı kabul edilen ve aynı zamanda Azerbaycan ve Türklerle birlikte Türkmenlerin de kültürel mirasına ait

AYDIN H (2007) ‘Zile Ovası Tarla Arazilerinde Karitalizasyon Oranının Tespiti Üzerine Bir Araştırma’ isimli çalışmasında Tokat ili zile ilçesi ova

Hasırdan, Sazdan veya örülmeye elverişli diğer maddelerden mamuller; Sepetçi ve Hasırcı eşyası’ndan

Kütahya Orman Bölge Müdürü Adnan Kayım yapılan ça- lışmalar ile ilgili şunları söyledi; “Geleceğimizin teminatı olan öğrencilerimizin daha güzel ve yemyeşil bir

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Orman Genel Müdürlüğü (OGM) işbirliğinde yürütülen ve Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından finanse edilen Akdeniz

1997’den bugüne 20 yıldır aralıksız olarak ta- biat ve orman sevgisini konu alan oyunlar Sin- cap Çocuk Tiyatrosu ekipleri tarafından ülke- mizin bütün bölgelerinde