• Sonuç bulunamadı

Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

Doç. Dr. Mustafa DİĞLER

Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi, Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi, Resim Bölümü 001mustafadigler@gmail.com

Doç. Dr. Rasim SOYLU

Sakarya Üniversitesi, Sanat Tasarım Ve Mimarlık Fakültesi, rasimsoylu@hotmail.com

SON YÜZYILIN HAT SANATÇISI HAMİD AYTAÇ VE İSLAM KALİGRAFİ (HAT) SANATINA KATKISI1

Özet

Hat sanatı; Arap alfabesiyle yazılan İslam kaligrafisini ifade etmekle birlikte Türk- İslam sanatları içerisinde çok önemli bir yere sahiptir. İslam kaligrafisiyle sanatını icra edenlere hattat adı verilir. Hat sanatının tarihsel gelişimi kendisini Kur’an-ı Kerim’in indirilmesiyle birlikte yine Müslümanların kutsal kitabı Kur’an üzerinden göstermiştir. Geleneksel Türk el sanatları içerisinde seçkin bir yere sahip olan Hüsn-ü Hat sanatının zirveye ulaşması, Osmanlı döneminde var olan Hat sanatkârlarının eliyle olmuştur. Zaman içerisinde Türk hat sanatı ile ilgili şu söz darbımesel olmuştur. “Kur’an Mekke’de indi, Mısır’da Okundu ve İstanbul’da yazıldı”. Osmanlı dönemi hat sanatkârları bu ulvi sanata olan hizmetlerini günden güne arttırmak suretiyle baş eserlerini meydana getirmişlerdir. Bu Osmanlı dönemi sanatkârları disiplinli bir eğitim ve öğretim yöntemiyle hat sanatının devamını da sağlamışlardır. Bu disiplinli çalışma yöntemi Osmanlı devletinin son döneminde ve Cumhuriyet Türkiye’sinde de Hattat Hamid Aytaç’la devam etmiştir. Cumhuriyet döneminde Hamid Aytaç pratik hayatta bir değeri kalmayan hat sanatının bir sanat dalı olarak kalması için üstün gayretler harcamış ve son yüzyılın çok önemli bir hattatı olarak tarih sahnesinde yerini almış bir sanatkârdır. Bugün hat sanatı yeni nesil arasında itibar görüp yok olmaktan kurtulmuş olmasını biz Hattat Hamid’e borçluyuz. Bu çalışmayı yapmaktaki birinci gayemiz; Hat sanatımızın son yüzyıldaki en büyük sanatkârlarından birisi olan Hamid Aytaç’ı unutulmaktan

1 Bu Makale 02-04 Ekim 2020 Tarihinde Yapılan Uluslararası Elvan Çelebi Sempozyumunda Bildiri Olarak Sunulmuştur.

(2)

Son Yüzyılın Hat Sanatçısı Hamid Aytaç ve İslam Kaligrafi (Hat) Sanatına Katkısı

Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

6 kurtarıp Türk hat sanatımıza yapmış olduğu önemli katkıları göz önüne

çıkarmaktır. Hat sanatı çok meşakkatli bir sanat dalı olmakla birlikte ayrıca Arap harflerinin bir musikisi ve raksıdır. Arap harfleri büyük sanatkâr Hamid Aytaç’ın ellerinde bir kamış kalemle adeta bir ressamdan daha öte estetik biçimler almışlardır. O sınırlı bir alanda uyanıkken yapamadıklarını rüyalarında çözümleyerek, uyanır uyanmaz hat istiflerini aharlı kâğıda aktaran bir sanatkârdır.

Hamid Aytaç bütün hayatını hat sanatına adamış, bunu bir iş olmaktan öte, kendisinin bu dünyaya bu iş için geldiğini düşünüp, yapmış olduğu çalışmalarıyla adeta bu sırrı ifşa etmiştir. Kur’an-ı Kerim’in tamamını yazdıktan sonra artık ölümü kabullenmekte zorlanmaz, yazdığı her levhada sanatın hakkını vermedikçe kendisine uykuları haram bilir. Hattat Hamid 20. Yüzyılda İslam sanat ve medeniyetine damgasını vuran, hat sanatını yeniden canlandıran ve yetiştirdiği talebelerle de bu sanatın devamını sağlayan kendileri de bu sanatın zirvesine tırmanmış bir üstattır. Bu çalışmamızda literatür taraması yapılarak Hattat Hamid Aytaç’ın hat çalışmalarını ve günümüze etkilerini inceleyeceğiz.

Anahtar Kelimeler: Hat, İslam, Hamid Aytaç, Yüzyıl, Sanat

CALLIGRAPHY ARTIST OF THE LAST CENTURY HAMID AYTAÇ AND HIS CONTRIBUTION TO ISLAMIC CALLIGRAPHY

(CALLIGRAPHY) ART Abstract

Calligraphy; Although it expresses the Islamic calligraphy written in Arabic alphabet, it has a very important place in Turkish-Islamic arts. Those who perform their art with Islamic calligraphy are called calligraphers. The historical development of the art of calligraphy showed itself through the Quran, the holy book of Muslims, when the Quran was revealed. The art of Calligraphy, which has a distinguished place in traditional Turkish handicrafts, reached its peak by the hand of the calligraphy artists who existed in the Ottoman period. Over time, the following statement about Turkish calligraphy has been paradigmatic. "The Qur'an landed in Mecca, was read in Egypt and written in Istanbul". Ottoman calligraphy artists created their masterpieces by increasing their service to this sublime art day by day. These Ottoman period artists also ensured the continuation of the art of calligraphy with a disciplined education and training method. This last period of the Ottoman Empire and disciplined method of operation also continued calligrapher Hamid Aytaç'l the Republic of Turkey. During the Republican era, Hamid Aytaç is an artist who made great efforts to keep the art of calligraphy, which has no value in practical life, as a branch of art and has taken its place in the history scene as a very important calligraphy of the last century. Today, we owe Calligrapher Hamid the fact that the art of calligraphy was respected among the new generation and saved from extinction. Our first goal in doing this study; To save Hamid Aytaç, one of the greatest artists of our art of calligraphy in the last century, from oblivion and to consider the important contributions he made to our Turkish calligraphy. Although the art of calligraphy is a very arduous branch of art,

(3)

Son Yüzyılın Hat Sanatçısı Hamid Aytaç ve İslam Kaligrafi (Hat) Sanatına Katkısı

Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

7 it is also a music and rakı of Arabic letters. Arabic letters took more aesthetic forms

than a painter with a reed pen in the hands of the great artist Hamid Aytaç. He is an artist who analyzes in his dreams what he could not do while awake in a limited space and transfers the calligraphy stacks to the sheet as soon as he wakes up.

Hamid Aytaç devoted his whole life to the art of calligraphy, thinking that he came to this world for this job, rather than being a job, he almost revealed this secret with his works. After writing the entire Quran, he no longer has any difficulty in accepting death, and he regards sleep as haram unless he gives the right to art in every plate he writes. Calligrapher Hamid is a master who left his mark on Islamic art and civilization in the 20th century, who revitalized the art of calligraphy, and who maintained this art with his students, who himself climbed to the top of this art. In this study, we will examine the calligraphy works of Calligrapher Hamid Aytaç and its effects on today by scanning the literature.

Keywords: Calligraphy, Islam, Hamid Aytaç, Century, Art Giriş

İnsanlık tarihi kadar çok gerilere kadar giden yazı, duygunun, düşüncelerin ve bilginin aktarılmasının en önemli araçlardan biri olarak kullanılmıştır. Çok çeşitli dönemlerden geçmiş olan yazı bu süreç içinde estetik bir forma büründüğünü gözlemleyebiliyoruz. Yaşadığımız coğrafyada bin yıllık bir geçmişe sahip olan Türkler Göktürk alfabesinin akabinde İslam’ın kabul edilmesi ile birlikte Arap alfabesini kullanmaya başlamış ve bu yazıya estetik bir değer katmak sureti ile gelişimine çok büyük katkılar sağlamıştır. Cumhuriyet döneminde Latin kökenli Türk alfabesine geçilmesi ile birlikte cumhuriyet döneminin hat sanatçıları geçmişin kültürel mirasını korumak sureti ile hat sanatı içerisinde çok kıymetli ve nadide eserler meydana getirmişlerdir.

Arapça bir kelime olan hat Serin’e göre; “İnce, uzun, birçok noktanın birbirine bitişerek sıralanmasından meydana gelen çizgi, çizgiye benzeyen şeyler ve yazı” olarak ifade edilmiş ve yalnız İslam yazıları için kullanılan Hüsn-ü hat tabiri estetik kurallara bağlı kalarak ölçülü ve güzel yazı yazma anlamına gelmektedir (Serin,2003;17).

Arap yazısını kökeni hakkında çok farklı görüşler bulunmasına rağmen Arami ve Nabati kökenli olduğu görüşü ağır basmaktadır. Alparslan’a göre; “Nabatilerin M.Ö. VI. Yüzyıla ait kitabelerindeki yazıların Hz. Peygamberin doğumundan önceki devreye ait Arapça kitabelerindeki yazılara yakın oluşu Arap yazısının Nabati yazısından meydana getirdiğini göstermektedir” (Alparslan, 2004;19).

Hancıoğlu’na göre; “Nabati yazısı Arap yazısı gibi sağdan sola doğru yazılır. Nabatiler’de harf sayısı 22 iken bunlara 6 harf ilave edilerek Arap harfleri meydana getirilmiştir. Bu benzerlikler yanında her iki yazıda da kelime bölme ve birleştirme kullanılmıştır” (Hancıoğlu, 1985;141).

Başlangıçta harekesiz olan Arap yazısı daha sonra Emeviler döneminde çeşitli kaygılarla harekelenmeye başlamıştır. Arap yazısına ilk estetik yaklaşımlar Abbasiler döneminde olmuştur. Arap yazısını dünya üzerindeki tüm Müslümanların kullanmalarından dolayı Arap yazısına İslam yazısı da denilmiştir. Bizim bu görüşümüzü Hüsrev Subaşı da desteklemektedir.

Subaşına göre; “Türk hat sanatı denilince Türkler’in İslamiyet’i kabul ettikleri X. yüzyıldan

(4)

Son Yüzyılın Hat Sanatçısı Hamid Aytaç ve İslam Kaligrafi (Hat) Sanatına Katkısı

Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

8 sonraki okuma ve yazma vasıtası olan Arap asıllı harflerle oluşturulmuş sanat yazıları anlaşılır.

İslamiyet’i kabul eden hemen hemen bütün milletlerin dinî bir vecdle benimsedikleri bu yazı, daha sonra tarihî süreç içinde bütün Müslüman toplulukların ortak unsuru olmuş ve “İslâm Yazısı” olarak nitelendirilmiştir” (Subaşı,1997;8)

İslamiyet’in doğması ile birlikte yazının önemi bir kez daha ortaya çıkmış ve güzelleşmeye başlamıştır. Çetin’e göre “İslâmiyet, hattı ve kitabeti zaruri kılan, kullanma alanlarını arttıran ve genişleten amilleri de beraberinde getirmiştir. İslâmiyet ile yazı, yepyeni bir döneme girmiştir.

İslâm'ın tesis ettiği ve bütün maddî, manevî cepheleriyle yeni içtimai nizamın en ehemmiyetli tespit, tescil, telkin ve neşir vasıtası olarak işlenmiş ve geliştirilmiş ve hicreti takip eden yarım asır içerisinde, daha önce geçen üç asırlık hayatındakinden büyük bir tekâmüle mahzar olmuştur” (Derman ve Çetin,1992;15).

Gelenekli sanatlar içinde çok önemli bir yere sahip olan Hüsn-ü hattın zirveye ulaşması Osmanlı Türkleri elinde olmuştur. Kınlı’ya (2007;41) göre; “Osmanlılarda güzel yazı talimine ilk olarak Sıbyan Mekteplerinde başlanırdı. Bu mekteplerde Rika ile birlikte, Sülüs ve Nesih yazı da gösterilerek çocuğun yeteneği yoklanırdı. Fakat bu mekteplerde esas gaye hattat yetiştirmek değil; eli, güzel yazıya alıştırmak idi”.

İslam yazı sanatlarının en muazzam gelişmesi Osmanlı Devleti döneminde olmuştur. Fatih Sultan Mehmed döneminden sonra hızla ekol sahibi hattatlar tarafından geliştirilerek günümüze kadar gelmiştir. Bu yüzdendir ki “Kur’an-ı Kerim Mekke’de nazil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı” sözü Osmanlılar dönemindeki gelişmelerin neticesinde söylenmiştir denilebilir.

Tarih boyunca kalem tutan zarif eller, yazıyı nesilden nesile geliştirerek güzel sanatlar seviyesine çıkartmışlardır. Özellikle Osmanlılar zamanında özel ilgi gören bu sanatımız, padişahlar tarafından icra edilmiştir. Gerek padişahlar gerekse halk tarafından çok sevilen hat sanatı, Latin alfabesine geçişten sonra gelenekli sanatlarımız arasındaki seçkin yerini almıştır.

Hat sanatımız hayatının sonuna kadar kalemi elinden bırakmaması ve tüm yazı çeşitlerini ustalıkla yazması ile ünlenen Hamid Aytaç’ı 18 Mayıs 1982 Salı günü kaybettik. Hattat Hamid Aytaç’ın önemi, son Osmanlı Türk hattatı olması ve Hat sanatında Osmanlı ile Cumhuriyet Türkiye’si arasında bir köprü görevi üstlenmiş olmasıdır. Hat sanatı uzmanlarının ifadeleri ile 1928 yılında harf inkılâbının yapılması ile birlikte hat sanatçıları bu dönemde sıkı bir takibe alınmış. Bu sanatın yok olmaması için gayret gösteren bir avuç sanatkarın başında Hamid Aytaç gelmektedir. Eğer Hamid Aytaç olmasa idi bugün beklide Hat sanatından söz edemeyecektik.

Bugün hat sanatı Hamid Aytaç’ın talebeleri ve talebelerinin talebeleri sayesinde tarih olmaktan kurtulmuştur.

(5)

Son Yüzyılın Hat Sanatçısı Hamid Aytaç ve İslam Kaligrafi (Hat) Sanatına Katkısı

Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

Görsel 1: Hattat Hamid’in Bir Hat Kompozisyonu 9

(https://www.google.com/search?q=hamit%20ayta%C3%A7%20eserleri&tbm=isch&rlz=1C1P RFI_enTR912TR912&hl=tr&sa=X&ved=0CB0QtI8BKABqFwoTCODq4J70-

OwCFQAAAAAdAAAAABAH&biw=1217&bih=1229#imgrc=g7At0SQdNFu_JM 02.09.2020).

Hat Sanatında Türklerle Açılan Bir Çığır

İslam sanatları içinde resme en yakın olanı hiç şüphesiz çıkış kaynağı resim olan İslam yazı sanatı hattır. Bu müstesna sanat doğup geliştiği kıtadan Anadolu’ya serüveninde Müslüman Türk hattatlar elinde son ve mükemmel formuna ulaşarak üslubunu bulmuş değişik kompozisyonlar ve istif düzeninde şaheser örnekler vermiştir. Bu anlamda İslam yazısı Türk sanatı ile bütünleşmiştir. Bu gelenekli sanatımız geçmişten günümüze kadar usta çırak ilişkisi içinde mükemmel bir forma ulaşmak sureti ile Türk hat sanatının ulaşılmaz bir düzeye gelmiş olduğu gerçeği göz ardı edilmez.

Uygungöz’e göre; “Toplumları, millet haline getiren unsurların başında kültürü gelir. Çünkü kültür doğada var olanlara karşın insanın ortaya koyduğu her şeydir. Sanat ise kültür içerisinde çok müstesna bir yer tutar. Sanat eserleri, bireysel ve sosyal eğilimlerin, lüzumluluğun zorunlulukların ve çaresizliklerin sonucunda ortaya çıkmış ifade araçlarıdır. Estetik tutkuları sesler, renkler, çizgiler ve şekillerle anlatır. Sanatın farklı alanları için geçerli olan ortak amaç ise, kişide hoş duygular uyandırmasıdır. Kendinden önceki sanat yapıtlarından esinlenir. Bu noktada resim sanatı ve yazı arasında birtakım ilişkiler bağlar kurar. Yazı iletişim unsuru olmaktan öte, görsel etkisi ve estetik değerleriyle izlenimlik bir esere dönüşerek resimsel kimliğe bürünür; batının güzel yazı karşılığında ele aldığı kaligrafiyi artık resim bakımından değerlendirir” (Uygungöz,2002;513).

“Hüsn-i Hat, Türk hattatlarıyla en güzel şekline ve en geniş kullanım alanına kavuşmuştur.

Türklerin İslamiyet ile şereflenmeleri, hat sanatı için de adeta bir başlangıç sayılmış, Türk

(6)

Son Yüzyılın Hat Sanatçısı Hamid Aytaç ve İslam Kaligrafi (Hat) Sanatına Katkısı

Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

10 sanatçısının eliyle kültür ve medeniyetin en muhteşem abidesi olmuştur. Türk hattatlar, hat

sanatında erişilmesi mümkün olmayan üstün bir ekol kurmuşlardır” (Diğler ve Aydın, 2008;455).

Geleneksel Türk Sanatının öğretilmesinde önemli bir role sahip olan usta-çırak ilişkisi Hat sanatında da talim ve meşk eğitimi şeklinde kendisini göstermektedir. Ayrıca cami, mescit, mezarlık ve müzelerdeki sayısız Hat sanatı örneklerinin İstanbul’da bulunması onun sanatın merkezi olma özelliğini günümüzde de devam ettirmektedir.

Hat sanatının tarihinde pek çok büyük hattat Türk İslam coğrafyasında yetişmiştir. Sultan II.

Beyazıt’ın büyük iltifatlarına mazhar olan Amasya’lı Şeyh Hamdullah Çelebi (1429-1520) bu sanatın piri kabul edilir. Hafız Osman (1642-1698) ise yazdığı Kuran ile meşhur olmuştur.

Bugün bile dünyanın pek çok yerinde onun hattı esas alınarak Kur’an-ı Kerim basılmaktadır.

Diğer meşhur hattatlarımızın bazıları ise şunlardır: Mustafa Rakım Efendi (1757-1826), İsmail Zuhdi Efendi (?-1806), Yesarizade Mustafa İzzet Efendi (1776-1849), Kadıasker Mustafa İzzet Efendi (1801-1876), Hat sanatımızın son büyük temsilcileri ise, Sami Efendi (1838-1912), Kamil Akdik (1862-1941), İsmail Hakkı Altunbezer (1869-1964), Necmeddin Okyay (1883- 19769), Halim Özyazıcı (1898-1964) ve Hamit Aytaç (1891-1982)’dır (Diğler ve Aydın,2008;456).

Görsel 2: Hattat Hamid

(https://www.fikriyat.com/islam/2018/05/18/harflerin-bestekri-hattat-hmid-aytac 02.09.2020).

Harf inkılabıyla birlikte Arap harflerinin kullanımına dayanan hat sanatının da yaygınlığını kaybetmesine yol açar. Kitapların artık Latin harfleriyle yayınlanması, hat sanatının kullanım alanını mimari süsleme alanlarıyla sınırlar.

Cumhuriyet Döneminde Hat sanatı her ne kadar birtakım talihsizliklere uğramışsa da Osmanlı döneminin son hattatlarının hayatta olması, yazı yazmaya devam etmeleri neticesinde özellikle Sami Efendi ekolü kırılmadan günümüze kadar intikal edebilmiştir. Osmanlı Döneminde

(7)

Son Yüzyılın Hat Sanatçısı Hamid Aytaç ve İslam Kaligrafi (Hat) Sanatına Katkısı

Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

11 yetişmiş birçok hattat özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında kendilerinden istenildiği takdirde

eser üretmiş, bu dönemde eski yazı olarak telakki edilen Hat Sanatına öğrenci bulamamışlardır.

1960’lı yıllarda yetişen yeni nesil ile birlikte hat sanatları konusunda bir merak oluşmuş, Hat Sanatına duyulan ilginin neticesiyle yeniden canlanmaya başlamıştır. Dönemin birçok hattatı gerek evinde ve gerekse açmış oldukları özel hat kurslarıyla bu sanatı icra etmişler, Osmanlı klasik meşk usulleriyle hat sanatını öğretmişlerdir (Kuş,2018;24).

Gerek Güzel Sanatlar Akademisi ve gerekse diğer üstatların gayretiyle yazılmaya çalışılan hat sanatı, gelişerek hayatını sürdürmektedir. Yukarıda saydığımız birçok üstadın öğrencileri yaşamakta ve eğitim vermeye devam etmektedirler. Her ne kadar Cumhuriyet döneminde yaşanan kırılmalarla hat sanatı sekteye uğramışsa da günümüzde yazılan eserler, Hat Sanatının geleneklerine göre halen yaşatılmaya çalışıldığını göstermektedir. Hat sanatımızın günümüzde yaşamaya devam etmesinde Hattat Hamid Aytaç’ın rolü oldukça büyüktür.

Hattat Hamid Aytaç’ın Kısaca Hayatı

Hamid Aytaç 1891 yılında Diyarbakırda doğmuştur. Erdem’e göre; “Asıl adı Şeyh Musa Azmi olan Hamid Bey’in babası biyografi yazarlarından Müstakimzade Süleyman Sadeddin Efendinin Eseri Tuhfe- i Hattatin’de adı geçen Hattat Adem-i Amidi’nin Torunlarından Zülfikar Ağa’dır.

Annesi Münteha hanımdır” (Erdem,2016;105).

Hamid Aytaç ilköğrenimine Diyarbakır Ulu Camii yakınlarında bulunan sıbyan mektebinde tamamlamıştır. Diyarbakır Askeri rüştiyesine devam ederken resim öğretmeni Ahmet Hilmi beyden Sülüs, Vahid Efendiden de Rika yazısı meşk etmiştir. Said efendi ile Akrabası Abdüsselam Efendiden de yazı dersleri almıştır. Rüştüyede eğitimine devam ederken Ahmet Hilmi Bey ile Vahid Efendiden Latince El yazısı ile Roman ve Gotik yazılarını da öğrenmiş ve böylece yazıya karşı olan aşkını meydana koymuşsa da diğer derslerine zaman ayıramadığı için o yıl sınıfta kalmış bu yüzden babası yazı ile uğraşmasını yasaklamış fakat daha sonra babasının izni ve kendi azmi ile yazı ile uğraşmaya tekrar başlamıştır.

Hamid Aytaç 1908 yılında yüksek tahsil eğitimi için İstanbul’a gelmiş ve burada Hacı Nazif Bey’den Celi Sülüs, Reis-ül hattatin Kamil Akdik İle Neyzen Emin Yazıcı’dan Sülüs ve Nesih yazılarından istifade etti. İsmail Hakkı Altunbezer’den tuğra çekmeyi öğrendi (Erdem,2016;106).

Talik’te bir zaman Hulusi Efendi’ye devam ettiyse de daha çok Mehmed Esad Yesari’nin yazı örneklerinin etkisinde kalmış ve onun yolunu benimsemiştir. Ayrıca Celi Sülüs’te Rakım Efendi ve Sami Efendi yolunda mükemmel eserler meydana getirmiştir.

(8)

Son Yüzyılın Hat Sanatçısı Hamid Aytaç ve İslam Kaligrafi (Hat) Sanatına Katkısı

Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

12 Görsel 3: Hattat Hamid Aytaç

(https://www.fikriyat.com/islam/2018/05/18/harflerin-bestekri-hattat-hmid-aytac 02.09.2020).

Hamid Aytaç hattatların tek bir hat karakteri üzerinde yoğunlaşıp eserler vermesinin aksine pek çok Hat yazı çeşitleri üzerinde eserler vermiştir. Bunda da ders aldığı hocalarının etkisi bulunmaktadır.

Derman’a göre; “Harf inkılâbının en çok mağdur ettiği sınıfların başında Hattatlar gelmektedir.

Bir anda hattatlar, açlık tehlikesi ile karşı karşıya kaldılar. Hattatların tümü mesleğini değiştirmek zorunda kaldı. Fakat Hamid Aytaç bu konuda direndi ve mesleğini sürdürme gayreti içinde oldu. Örneğin bu dönemde Hattat Halim Bey bir bağ alarak üzüm yetiştirmeye başladı” (Derman,1968; 402).

Hamid Bey ise meslek olarak matbaacılığa devam ettiği için hat sanatından kopmamıştır. Yazıcı Hamid Aytaç ile yaptığı mülakatında bu durumu şu şekilde ifade etmektedir; “Bu dönemi Hamid Bey şöyle anlatmaktadır. Tabi zamanla yazı değişti. Bununla beraber şartlar da değişti.

Ben de yazı sanatımı değişik bir tarzda devam ettirmeye çalıştım. Hem yazı yazıyorum hem de aldığım bir makinada kabartma kartvizit ve etiket işleri yaparak geçimimi temin etmeye çalışıyordum. Piyasaya sayılamayacak kadar çok iş yaptım. Bunlar arasında bazı resmi müesseseler de bulunmaktadır. Çarşıkapı’da “Yahya Kemal Enstitüsü” ile “Fetih Cemiyeti”

yazılarına bakarsanız altında Hamid imzasını görürsünüz. Fakat bütün bu meşgalelere rağmen yazıyı hiçbir zaman bırakmadım” (Yazıcı,1983;414).

Hattat Hamid Aytaç son günlerine kadar talebeleri ile meşgul olmuş, geride bu sanata sahip çıkacak insanları yetiştirmiştir. Hayatının son yıllarında yurt içinde ve yurt dışında pek çok talebenin yetişmesine sebep olmuş ve icazet vermiş olduğu öğrenciler arasında Halim Özyazıcı, Hasan Çelebi, Hüseyin Kutlu, Fuat Başar, Ziya Aydın, Ahmet Fatih, Refet Kavukçu ve Yusuf Ergün’ün yanı sıra uluslararası talebelerinden belli başlı isimler olarak da Haşim-i Bağdadi, Yusuf Zennun, Ali Ravi, Mervanü’l-Harbi Eş Şemma el- Halebi, Kadın talebeleri arasında ise Musullu Cennet ile Japon Minoka sayılabilir.

(9)

Son Yüzyılın Hat Sanatçısı Hamid Aytaç ve İslam Kaligrafi (Hat) Sanatına Katkısı

Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

13 Hat sanatının son devirde tek başına kalmış bir sanatkarı idi. Türk sanatı ve kültürüne üç çeyrek

asra varan hizmeti ve katkıları nedeni ile ölümünden önce 1982 yılında Aydınlar Ocağı Bilim ve Sanat Kurulu tarafından “Üstün Hizmet Armağanı” verilmiştir. Hamid bey 18 Mayıs 1982’de ebedi aleme intikal etmiştir ve vasiyeti üzerine Hattatların piri Şeyhu’ul Hattatin Hamdullah’ın ayak ucuna defnedilmiştir.

Hat Sanatına Yapmış Olduğu Katkılar

Osmanlının yıkımına ilk gençlik yıllarında tesadüf eden Hamid Aytaç, Cumhuriyet’e uzanan yıllarda Hat sanatı ile olan meşguliyetini zirveye taşımış, son dönem tarihimizin en büyük Hat üstatlarından biri olarak anılmayı hak etmiştir. Hat sanatının dehalarından olan Hamid Aytaç, 1916 ya kadar yazılarında “Şeyh Musa Azmi” “Musa Azmi” veya sadece “Azmi”, 1916’dan sonra Diyarbakır’lı olmasından dolayı “Hamidü’l- Amidi” veya sadece “Hamid” imzasını kullanmıştır. Hamid Bey’in sanatında kendi çabaları ön planda gelir. O eski usullerde bir hattatın yanında geleneksel meşk metodu ile yetişmiş olmayıp daha çok hat otoriteleriyle görüş alışverişinde bulunarak ve eski hattatların yazı örneklerini sabırla tahlil etmek sureti ile başta Celi Sülüs olmak üzere Sülüs, Nesih, Ta’lik, Celi Ta’lik ve diğer yazı çeşitlerinde kendisini sanat çevrelerinde kabul ettirmiştir. Celi Sülüs’te Mustafa Rakım ve Sami Efendilerin yolunda mükemmel eserler meydana getirmiştir (Erdem, 2016;108).

Gelenekli anlayışa göre bir icazetname sahibi olmayan Hamid Aytaç, sanat şahsiyetini İstanbul’un Hat çevresine kabul ettirdikten sonra bu eksikliğini kendisi telafi etmiştir. Bunu da şu şekilde telafi etmiştir; sadece bir meşk aldığı hocası Nazif Bey’in Celi Sülüs ve Celi Nesih’le yazılmış kıta şeklindeki bir levhasını icazetnamelerde yapıldığı gibi söz ve el kudreti ile aynen taklit etmiş, aslında hocasının yazması gereken izin cümlesi yerine de Nazif Bey’in talebesi olduğunu belirten bir imzasını koymuştu ve bu yarış içinde: “Benim icazetnamem makamımdır”

der (Yazıcı,2012;72)

Hattat Hamid Aytaç’ın yetişmesinde klasik yol olmadığı için eski üstatları taklit etmek sureti ile kendine has bir üslup meydana getirmiştir. Hamid Bey’in bazı yazıları incelendiği zaman harflerin kendi ölçüleri içerisinde bir zarafete sahip olduğu gözlenebilir. Ayrıca kendisinin resim dersleri almasında istiflerinde güzel kompozisyonların ortaya çıkmasında kuşkusuz etkili olmuştur.

Görsel 4: Hattat Hamid’ Ait Bir Kompozisyon.(https://www.dunyabizim.com/alinti/hattat- hmid-aytac-in-hastanede-verdigi-son-roportaj-h23792.html 02.09.2020)

(10)

Son Yüzyılın Hat Sanatçısı Hamid Aytaç ve İslam Kaligrafi (Hat) Sanatına Katkısı

Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

14 İbn-ül Emin Mahmud Kemal İnal’a göre; “Hamid Bey Celi Sülüs’te, Sülüs ve Nesih’de ve

Ta’lik de devrinin en değerli hattatlarından sayılmak hakkını haizdir. Her yazısında maharet ve letafet görülmektedir. O, medh-ü senadan müstağnidir. Fakat yazının inceliklerine sahip olanlar ve kıymetini takdir edebilenler benim gibi “Mest olur görse eğer hattını erbab-ı vukuf / Bakamaz dilberinin nokta-i hal ü hattını” demeğe mecbur olurlar. Medh-ü sena, bir insanı, insanlar nazarında kıymetli göstermek ve kıymetini artırmak için yapılır. Hamid’in kıymetini yazıları ispat ettiğinden medh-ü sena ile ona kıymet vermek veya kıymetini arttırmak için uğraşmak beyhudedir. Güzelin methe ihtiyacı yoktur. Güzelin meddahı güzelliğidir”

(İnal,1970;126).

Görsel 6: Hattat Hamid’in Mimari Bir Kitabe Yazısı

(https://www.fikriyat.com/islam/2018/05/18/harflerin-bestekri-hattat-hmid-aytac 02.09.2020).

1983 Suffe Yıllığı’nda, 1982’de vefat eden hattat Hâmid Aytaç ile yapılan ve Kök dergisinin 17. sayısında yayınlanmış olan son mülakata M. Murtaza Özeren alıntıladığı metinde Hattat Hamid Şişli camii yazıları ile ilgili şu şekilde beyanda bulunmuştur; “Camilerdeki yazılarımın en mükemmeli Şişli Camii´nin yazılarıdır. Bu bana Allah´ın bir lütfudur. Şimdi böyle bir yazıyı yazabileceğimi zannetmiyorum. Caminin mimarı Vasfi Bey akademiden arkadaşımdır. Bu yazının yazılmasına merhum Necmeddin Hoca (Okyay) sebep olmuştur. Kendisi Kurân -ı Kerim´den bazı ayetler seçmiş, bana getirdi. Ben de bunlar arasından Tevbe sures inin 18.

ayetinin bir kısmı olanı seçtim. Önce kurşun kalemle istif şeklini karaladım. Asıl yazıyı yazarken Lâm Elif´leri bir türlü yerleştiremiyordum. Yorulmuşum. Işığı

(11)

Son Yüzyılın Hat Sanatçısı Hamid Aytaç ve İslam Kaligrafi (Hat) Sanatına Katkısı

Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

15 söndürdüm. Ellerimi göğsüme kenetledim. Gözlerimi kapadım. Kısa zamanda

dalmışım. Rüya ile yakaza arasında yazının bütün istifi gözümün önüne geldi.

Lâm Elif´ler ortada yerleşmiş olarak duruyordu. Heyecanımdan uyandım. Lâmbayı yaktım ve istifi tamamladım. Camiin mimarı Vasfi Bey Tophane´deki Kılıç Ali Paşa Camii´nin kapı yazılarını görmemi tavsiye etmişti. İyi ki gidip görmemiştim.

Yoksa onların tesirinde kalırdım. Ve bu yazı yazılmazdı. Yazı üç gruptan müteşekkildir. En altta ortada Mevlâna´nın sikkesini andırır, daha yukarıda ise burun ve iki göz gibi insan simasını andırır. Bu yazıyı daha sonraları bazı kimselerin arzusu ile levha olarak da yazdım” (http://www.haberdurus.com/haber/hattat- hmid-aytacin-hastanede-verdigi-son-roportaj-31200.html (02.09.2020).

Derman’a göre; “Ayrıca hiçbir hoca görmeyen bu taşralı hattatın, İstanbul gibi bir şehirde zamanında ve tabiî ki günümüzde kendini kabul ettirmesi az bir olay değildir” (Derman,1982;

19) Sonuç

Kur’an-ı Kerim’i en mükemmel şekilde yazabilme arzusu ile başlayan ve gelişen Hat sanatı Osmanlı dönemi hattatlarının elinde altın çağını yaşamıştır. XX. Yüzyılın çeyreğinden itibaren sanat dünyasına dahil olan Hamid Aytaç, hat sanatının zirvede olduğu devirlerde iyi bir hat eğitimi alarak yetişmiş, döneminin önemli hattatlarından ders almak sureti ile genç yaşta sanatında olgunlaşmaya doğru ilerlemiş hat sanatı üstatlarından biridir.

Hamid Aytaç büyük hattatlar zincirinin son halkasıdır. Şöhreti İslam ülkelerine yayılmış, bütün Arap ülkeleri Hatta Kuzey Afrika ülkelerinden pek çok kimse kendinden istifade etmiştir.

Hat sanatı içinde çok önemli bir yere sahip olan Hamid Aytaç bin bir müşkilatla hayatını ve hat sanatını ömrünün sonuna kadar devam ettirmiş, her şeye rağmen yaşadığı dönemde sayısız talebeler yetiştirmek sureti ile hat sanatımızın devamı için büyük bir meşale yakan son döneme damgasın vurmuş yeri doldurulamaz bir sanatçıdır. Bu ve daha sonra gelecek nesillere tanıtılması gereken bir sanatçıdır

KAYNAKLAR

Alparslan; A. (2004) Osmanlı Hat Sanatı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

Derman, U. (1968) Hattat Halim Efendi, İslam Düşüncesi, Cilt 2, İstanbul.

Derman, M.U. (1982) Hamid Bey, Lale Mecmuası, S.1, Syf.18-22, İstanbul.

Derman, U. Ve Çetin,N.M. (1992) İslam Kültür Mirasında Hat Sanatı, IRCICA, İstanbul.

Diğler,M. ve Aydın, S. (2008) Hüsn-i Hat ve Mimarimizdeki Yeri, 38. ICANAS Kongre Bildiri Kitabı, Cilt 1, Syf.449-465, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları, Ankara.

Erdem, S. (2016) Hamid Aytaç’ın Bazı Eserlerinin Panofsky’e Göre Analizi, Uluslar arası Kültür Sanat, Folklor Kongresi / Sanat Etkinlikleri Bildiri Kitabı, Syf.105-112,Rostovna Don,Rusya.

Hancıoğlu, T. (1985). Kufi Yazı Üzerine, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, C.1, Sayı:1, Ankara.

(12)

Son Yüzyılın Hat Sanatçısı Hamid Aytaç ve İslam Kaligrafi (Hat) Sanatına Katkısı

Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 7, Sayı: 27, Aralık 2020, s. 5-16

16 İnal, İ.M.K.(1970). Son Hattatlar, MEB yayınevi, İstanbul.

Kınlı,S. (2007) Hat ve Hatttan’da Osmanlı Hattatları, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Kuş, İ. (2018). Hat Sanatındaki Makili ve Kufi Yazının Latin Yazı ve Tasarımlarındaki Yansımaları, Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Isparta.

Özeren, M.M. https://www.fikriyat.com/islam/2018/05/18/harflerin-bestekri-hattat-hmid-aytac 02.09.2020).

Serin, M.(2003). Hat Sanatı Ve Meşhur Hattatlar, Kubbealtı Akademisi Kültür ve San’at Vakfı Yayınları, İstanbul.

Subaşı, M.H.(1997). Geleneksel Türk Sanatlarından Yazıya Giriş, Dersadet Yayınları,İstanbul.

Uygungöz, M. (2002). “Cumhuriyet Dönemi Türk Kaligrafisi Türkler” Cilt-18 Cumhuriyet, Yeni Türkiye Yayınları,Ankara.

Yazıcı, İ. (1983). Hattat Hamid’le Hastanede Yapılan Son Mülakat, Suffe Kültür Sanat Yıllığı, S.404-422, İstanbul.

Yazıcı, İ. (2012). Hattat Hamid Aytaç Kitabı, Kitabevi yayınevi, İstanbul.

http://www.haberdurus.com/haber/hattat-hmid-aytacin-hastanede-verdigi-son-roportaj- 31200.html (02.09.2020).

Referanslar

Benzer Belgeler

Güvenirlik katsayıları karşılaştırıldığında tüm veri setleri için en yüksek güvenirlik katsayısının faktör yükleri kullanılarak hesaplanan α2

 Problem çözme becerisi düşük ve yüksek olan gruplar tespit edilerek, bu gruplarla nitel araştırmalar yapılabilir.  Problem çözme becerilerinin farklı

Muhasebe Meslek Mensuplarının Muhasebe Meslek Etiği İle İlgili Görüşleri Üzerine Bir Araş- tırma: Adıyaman Örneği.. The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı:

Çocukların/öğrencilerin okulumuzda hayat ünitesi kazanımları durumu (puanı) Hayat Bilgisi dersi başarısı değişkenine göre anlamlı bir farklılık

Yukarıdaki tablo örnekleri incelendiğinde özellikle kriz dönemlerinde sayılarına ve istihdam edilebilirliklerine bakılmaksızın neredeyse tüm kurs program ve uygulamaları

Gaziantep Bölge İdare Mahkemesince 2918 sayılı Kanun uyarınca sürücü belgesine geçici süre ile el konulmasına ilişkin işlemlere karşı açılacak olan

Manipülasyon, SEC tarafından ise, bir menkul kıymetin piyasasını kasıtlı/bilinçli bir davranışla, tasarlayarak, yatırımcıları dolandırmak üzere, menkul

Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 7, Sayı: 26, Eylül 2020,