• Sonuç bulunamadı

ULUSLARARASI KURULUŞLAR- 6.HAFTA DERS NOTU. Milletler Cemiyeti Üyelik Sistemi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ULUSLARARASI KURULUŞLAR- 6.HAFTA DERS NOTU. Milletler Cemiyeti Üyelik Sistemi"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

ULUSLARARASI KURULUŞLAR- 6.HAFTA DERS NOTU

Milletler Cemiyeti Üyelik Sistemi

Milletler Cemiyeti’ne üyeliği belirleyen temel faktör ülkelerin Birinci Dünya Savaşı’nda aldıkları konuma göre belirlenmiştir. Yani Birinci Dünya Savaşı’nda ülkelerin hangi safta yer almış oldukları o ülkenin Milletler cemiyetine üye olma statüsünde de belirleyici olmuştur.

Milletler Cemiyeti Misakı’nın birinci maddesiyle düzenlenen üyelik sistemine göre Cemiyet üyeleri asli üyeler ve asli olmayan üyeler şeklinde ayırmaktaydı. Bu ayrımın temeli ise savaşta devletlerin almış oldukları tavır ve bloklar sistemiydi. Buna göre cemiyete üye olmayı en çok hak eden ülkeler savaşta müttefiklerin yanında yer almış ya da tarafsız kalmayı tercih etmiş devletlerdi. Bu durum daha en baştan mağlupların karşına galiplerin hâkim durumunu çıkarmaktaydı. Asli üyeler de iki gruptan oluşmaktaydı. Antlaşmayı imzacı devletler ve bir çekince ileri sürmeden katılmayı beyan eden ülkelerdi.

Müttefikler cemiyetin üye sistemini belirlerken kendilerine ve tarafsızlara ayrıcalıklı bir statü verirmişler, diğer yandan, devletlere de cemiyetin kapılarını açık tuttular.. Ancak burada tarafsızların ne kadar kolay üye olduğu düşünülecek olursa, onların aksine üye olmak isteyen devletlerin birçok garanti vermesi bekleniyordu. Her şeyden önce fırkada belirtildiğine göre ülkenin “samimi niyet” taşıdığının garantisi istenmekteydi. Buna karar verecek olan ise yine savaşın galipleriydi. Bununla birlikte diğer bir üyelik şartı ise cemiyetin, kara, deniz, hava kuvvetleri ve askeri teçhizatı konusunda vereceği tüm kararları baştan kabulleneceğini belirtmesi ve bunun yanında yine asli üyelerin 2/3 çoğunluğunun bu üyeliğe onay vermesini şart koşmaktaydı. Bir cemiyet üyesinin örgütten ayrılmak istemesi halinde bunun gerçekleşebilmesi için bu isteğini en az iki yıl önceden bildirmesi gerekmekteydi. Ancak bunu yaparken tüm milletlerarası yükümlülüklerini ve misaktan doğan tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekmekteydi.

Üyelik ile ilgili değinilmesi gereken bir diğer nokta, örgüte üye olacak aktörlerin kimliği ile ilgilidir. Uluslararası örgütler genellikle bağımsız devletler tarafından oluşturulup bağımsız üyeler kabul edilirken, Milletler cemiyeti misakına göre bağımsız devletlerin yanında devlet

(2)

2

statüsü kazanamamış dominyonlar ile sömürge statüsündeki topluluklarda MC ne üye olabilmekteydi.

Milletler Cemiyeti’nin Barışı koruma Çabaları

Versay antlaşmasının ardından barışı güçlendirmek için yapılan tüm çalışmalar yeni düzenin istikrarını korumaya yetmemekteydi Bunun en temel sebebi barış antlaşmalarını zorunluluk nedeniyle imzalayan yenik devletlerin kendilerine empoze edilen şartlar karşında ulusal onurlarının rencide edildiğini düşünüyor olmalarıydı. Diğer bir nedeni uluslararası siyasal yaşamda düzenin oturtulamamış olmasıydı... Ancak yeni kurulan sistemde dengeli bir yapıdan ziyade bir tarafta savaşın galipleri ve her istediğini yapma şansına sahip olan ülkeler ile diğer yanda çok ağır şartların kendilerine empoze edildiğini düşünen savaşın mağlubu olan devletler vardı. Bu da sistemin sürdürülebilir olmaktan çıkmasına neden oluyordu. Bütün bu eksiklikler karşısında barış ve güvenliği korumak hedefiyle kurulan milletler cemiyetinin bazı çabaları olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle de bir takım özel paktlar ve antlaşmalar yapmaya çalışmışlardır.

Silahsızlanma Çalışmaları

Savaşın ardından kurulan yeni Avrupa düzeninde en önemli taşlardan biri silahların azaltılması esası idi. Wilson’un 14 ilkesi de bu esasın altını çiziyordu. Bununla birlikte mağlup devletler barış antlaşması yaptıkları galip devletler tarafından önemli silah ve teçhizat kısıtlamalarına tabi tutulmuşlardı. Bunun yanında silahsızlanmanın genel bir yapı oluşturması için Milletler Cemiyeti Misakı’nda silahların azaltılması ile ilgili bir hükme yer verilmiştir.

Milletler Cemiyeti 1921’de kara silahsızlanması konusunda bir karma komisyon kurdu.

Ancak bu konuda bir gelişme kaydedilmemişti. Bunun en büyük nedeni Avrupa güçler dengesini oluşturan aktörlerin kendi güvenlik tanımlamaları yatmaktaydı. Örneğin Fransa tüm hesaplamalarını Almanya karşısında kendi güvenliğini garanti atına almak üzerine yapmaktaydı. Bunun için de bir takım ittifak anlayışı arayışlarında bulundu. Ancak ittifak antlaşması İngiltere ve ABD tarafından sıcak karşılanmadığı için geçerlilik kazanamadı. Bu nedenle güvendiği tek şey kara ordusu ve silah gücüydü. Bu nedenle silahlanmaya getirilecek kısıtlamaları olumlu karşılamıyordu. Bununla birlikte Cemiyet üyeleri silahsızlanma çalışmalarına katılmadan önce Milletler Cemiyeti’nden güvenliklerinin garanti altına alınmasını istiyorlardı. Bu da ayrı bir sorun teşkil ediyordu.

(3)

3

Milletler Cemiyeti 1925 yılında silahsızlanma Konferansı hazırlık komisyonu kurulmasına karar verdi. Bunun en önemli sebebi Locarno Antlaşması ile Fransa’nın güvenliğini sağlamış olmasıydı. Bu antlaşma Almanya, Fransa, Belçika, İngiltere, Çekoslovakya ve İtalya devletleri arasında imzalanmıştır. Birinci Dünya Savaşından sonra Fransa, Almanya ve Belçika’nın kesin sınırlarının çizildiğini öngören anlaşmada herhangi bir sorun çıkması durumunda duruma el koyacak olan kurum Birleşmiş Milletler Cemiyeti olduğu kabul edildi. Bu sayede olası herhangi bir anlaşmazlık çıktığı zaman durum barış yoluyla ile çözülecekti. Ayrıca bu anlaşma ile Almanya, Milletler Cemiyeti’ne üye olup diğer ülkelerle uluslararası bir işbirliğine girişmiş oldu. Avrupa’da kısa süre de olsa siyasi gerginlikler azaldı.

Kurulan hazırlık komisyonu ileriki tarihte toplanacak konferans için çeşitli planlar üzerinde çalışmalar yapacak ve konferansta etkin sonuçlar alınmasını temin için devletlerin ortak görüşünü yakalamaya çalışacaktı. Bu konferansa cemiyet üyesi olmadığı halde Türkiye de katıldı.

1932 Dünya Silahsızlanma Konferans

Birinci Dünya savaşının ardından Fransa’nın silahlı gücü diğer devletlere göre çok kuvvetli bir konuma gelmişti. Buna karşılık Fransa’nın karşısındaki en ciddi rakip olan Almanya’nın silah gücü Versay ile çok ağır kısıtlamalara uğramıştı. 1932 yılında gerçekleşen silahsızlanma konferansında Almanya silahlanma konusunda kendisine konulan sınırların kaldırılmasını ve eşitlik ilkesinin hâkim olduğu bir silah rejimi savunurken, Fransa askeri üstünlüğünün karşılığında en ciddi tehdit algılamasını oluşturan güvenlik sorununu savunmuştur. Bu durum silahsızlanmaya bu cepheden bakmasına neden olmuştur. Fransa Almanya karşısındaki güçlü konumu devam ettirmek istemiştir. Ancak Almanya eşitlik ilkesinde ısrarcı davranmıştır.

Bunun sonucunda Almanya’nın eşitlik talebi kabul edilmiştir. Ancak toplantıya ara verildiği sırada Fransa, İtalya ve İngiltere aralarında sağladıkları bir antlaşma ile Almanya’ya verilen eşitlik hakkının uygulanmasının sekiz yıl sonra olabileceğine karar vermişti. Bunun üzerine Almanya hem konferanstan hem Milletler Cemiyeti’nden çekilme kararı adı. Bu gelişmenin ardından bozulan siyasi hava bozulmuş ve silahsızlanma konferansı başarı elde edemeden dağılmıştır. Diğer yandan, Almanya’nın, 1934 yılında zorunlu askerliği getirmesi barış adına yapılan çabalara büyük bir darbe vurmuştur. Buna karşın MC, kınama ötesine geçip, herhangi bir yaptırımda bulunmamıştır.

(4)

4

Milletler Cemiyetinin Uluslararası Politikadaki Yeri Nedir?

Savaş sonrası duruma hâkim olan İngiltere ve Fransa savaş sonrası düzende Milletler Cemiyetinde en etkin rolü oynadılar. Uluslararası politikada cemiyetin yerini belirleyen en önemli iki ülke oldular. Ancak İki ülkenin cemiyete ilişkin görüşlerindeki farklılık zaman zaman cemiyetin politikalarına yansımıştır. Fransa cemiyetin en önemli amacını kendi güvenliğinin önündeki en önemli tehdit olarak gördüğü Almanya’nın ezilmesi ve sindirilmesi olarak görüyordu. Bu bakış açısından da cemiyeti bu yönde adımlar atmaya zorluyordu.

Mesela, cemiyetin emri altında bir uluslararası gücün kurulması fikrini Fransa ortaya atmıştı.

Bu şekilde kara Avrupası’nın en büyük silahlı gücüne sahip olarak bu uluslararası gücün içinde en önemli güç kendisi olacaktı. Buna karşılık İngiltere Fransa’nın Almanya’yı sindirerek en önemli güç olmasını engellemeye çalışıyordu. Bununla birlikte, İngiltere Fransa’nın aksine cemiyeti barış esasına dayalı çözümlerin bulunmasına yardımcı olan bir kuruluş olarak görüyordu. Bu farklı yaklaşımları cemiyete hâkim kılmaya çalışan tavırlarından Milletler Cemiyeti olumsuz etkilenmiştir. Diğer devletler ise bu durumun hiç adil olmadığını düşünmekteydi. İki hakim devletin bu manzaranın yanında bir de kendi aralarında çıkar çatışmalarına girmeleri ve bunu cemiyete yansıtmaları cemiyetin inandırıcılığı açısından sorunlara neden oldu. Bir süre sonra cemiyet tarafından alınması öngörülen tedbirlere katılımcı bulamaz hale gelmeye başladı. İki devletin çatışması uluslararası alanda cemiyetin itibarını kaybetmesine neden olacaktı.

Zaten Milletler Cemiyeti henüz kuruluş aşamasında iken ABD’nin cemiyete üye olmaması ile sarsılmıştı. Çünkü bu fikri ortaya atan ABD idi. Wilson Versay Antlaşması’nın imzalanmasının hemen ardından ülkesine dönerek MC ve barış tasarısını ülkesinde meclisin onayına sunmuştu. Ancak herhangi bir cemiyet üyesinin topraklarına karşı gerçekleştirilecek bir saldırıda o üyenin toprağını saldırgana karşı ortak savunmayı hükme bağlayan 10. Madde senatoda ciddi tenkitlere neden oldu. Bunun Monroe Doktrinine ters olduğunu savunuldu. Bu tartışmalar barış tasarısının kabul edilmemesine ve Wilson’un 1920’de seçimleri kaybetmesine neden oldu. Bu durum cemiyetin etkinliğini de zayıflattı.

Diğer yandan cemiyet uluslararası alanda faaliyetlerini yürütürken asla büyük devletlerin etkisinden kurtulup kendi iradesini ortaya koyamadı. Özelikle cemiyet üzerindeki etkili yapıları nedeniyle Fransa ve İngiltere arasındaki çıkar çatışmaları Milletler cemiyetini uluslararası barışı korumak ve düzenin devamını sağlamaktan uzaklaştırmıştır. Bununla birlikte, Rusya’nın cemiyet dışı bırakılması nedeniyle MC Avrupa dışı tüm unsurları dışarda bırakmış oluyordu. Milletler Cemiyeti’nin Avrupa merkezine sıkışıp kalması küçük devletlerin

(5)

5

de cemiyete şüphe ile bakmasına neden olmuştur. Özellikle manda statüsü altındaki eski sömürge ulusların yine vesayet altında bulundurulması Asyalı devletlerin şüphelerinin devamına neden olmaktaydı. Bir taraftan insan haklarını korumaya çalışırken diğer taraftan kolonileşme ve manda sistemi ile sömürge arayışı içine giren Fransa ve İngiltere’nin davranışları Cemiyet’in genel amacı ve işleyişi ile çelişmiştir.

Ancak MC için en büyük sorunu, Versay Barış Antlaşması’ndan memnun olmayan devletler yaratmıştır. Japonya, İtalya’nın üyelikten kendi istekleri ile ayrılmaları, 1936 yılında Sovyetler Birliği’nin daimi üye olarak katıldıktan sonra, 1939 yılında üyelikten çıkarılması cemiyeti zayıflatmıştır. 1925’te Yunanistan ve Bulgaristan arasında ortaya çıkan sınır anlaşmazlığını başarılı bir şekilde çözen cemiyet, Japonya, İtalya ve Almanya gibi büyük güçler söz konusu olduğunda, ambargoları ve kolektif güvenlik sistemini kararlı bir biçimde gerçekleştirememiştir.

Böylece Wilson tarafından ortaya atılan ve iki savaş arası döneme damgasını vuran idealizm, başarısızlığa uğramıştır. Milletler Cemiyeti başlangıçta kurgulanan sistemdeki yapısal sorunlar, karar verme mekanizmasının yetersizliği ve üye devletlerin kuruluş amacına aykırı hareketleri nedeniyle giderek etkisiz hale gelmiştir. II. Dünya Savaşı’nı önleyememiştir.

II. Dünya Savaşı sonrasında 18 Nisan 1946 tarihinde yapılan 21. Genel Kurul toplantısında cemiyetin hukuki varlığı son bulmuştur.

Referanslar

Benzer Belgeler

ÇBS PRİNTAŞ OTO BOYA VE GEREÇLERİ SANAYİİ ANONİM ŞİRKETİ 31 Aralık 2011 Tarihi İtibariyle Konsolide Mali Tabloları Tamamlayıcı Notlar ( Tutarlar, aksi

The histology is essential for an important knowledge of basic medicine education including biochemistry.. physiology, immunoligy,

• Bu katılan ve sonradan ayrılan ülkeler aslında iki dünya savaşı arasındaki güç dengelerinin ve bu güç dengelerindeki değişimlerin izlerini taşıyor.. Milletler

[r]

12 Yaşında piyano ve şan derslerine başlayan sanatçı, 1967 yılında Devlet Müzik Okulu’nda M agdelena Halftez'in solo ve şan sınıfından m ezun oldu ve

• SPESİFİK KAMU HİZMETİ TÜRÜ OLARAK KOLLUK KAVRAMI VE TEORİK TEMELLERİ. • İDARİ KOLLUK İLE TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER İLİŞKİSİ • ŞEHİRCİLİK KOLLUĞU

• Derin okyanus sondajlarından elde edilen sediman serilerinden oksijen izotop analizi yapılarak dünya geneli için tüm yerel bulguların korelasyonun

Oran (ratio): Sıfır başlangıç noktası mutlak ve yokluğu gösterir (eşit, eşit değil, büyük, küçük, aralıklar eşit, katsal ilişkiler).. Ağırlık (kg), nüfus,