• Sonuç bulunamadı

İLKÖĞRETİM DÖRDÜNCÜ VE BEŞİNCİ SINIFA DEVAM EDEN ANNE YOKSUNU OLAN VE OLMAYAN ÇOCUKLARIN SALDIRGANLIK EĞİLİMLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İLKÖĞRETİM DÖRDÜNCÜ VE BEŞİNCİ SINIFA DEVAM EDEN ANNE YOKSUNU OLAN VE OLMAYAN ÇOCUKLARIN SALDIRGANLIK EĞİLİMLERİ"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İLKÖĞRETİM DÖRDÜNCÜ VE BEŞİNCİ SINIFA DEVAM EDEN ANNE YOKSUNU OLAN VE OLMAYAN ÇOCUKLARIN

SALDIRGANLIK EĞİLİMLERİ Hatice DİZMAN, Figen GÜRSOY

Ankara Ü. Ev Ekonomisi Yüksekokulu, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü, Ankara.

Özet

Bu araştırma, ilköğretim dördüncü ve beşinci sınıfa devam eden anne yoksunu olan ve olmayan çocukların saldırganlık eğilimlerinin belirlenmesi; anne yoksunu olan ve olmayan çocuklarda sosyo- ekonomik düzey, yaş, baba öğrenim durumu gibi değişkenlerin, anne yoksunu olan çocuklarda ise anneden ayrılığın süresi ve anneyi görme sıklığı gibi değişkenlerin saldırganlık eğilimlerinde farklılık yaratıp yaratmadığının incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma, Ankara il merkezinde bulunan alt, orta ve üst sosyo-ekonomik düzeyi temsil eden semtlerden seçilen ilköğretim okullarının dördüncü ve beşinci sınıflarına devam eden çocuklar üzerinde yürütülmüştür. Araştırma sonucunda anne yoksunu olan ve olmayan çocuklar arasında saldırganlık eğilimi alt boyut puan ortalamaları açısından önemli farklılıklar olduğu saptanmıştır. Çocukların sosyo-ekonomik düzeyi, yaşı, baba öğrenim düzeyinin toplam saldırganlık puanı açısından farklılık yarattığı belirlenmiştir (P<0.01). Ayrıca anne yoksunu olma durumu x sosyo-ekonomik düzey, anne yoksunu olma durumu x yaş, anne yoksunu olma durumu x baba öğrenim düzeyi interaksiyonlarının saldırganlık eğilimi puanı açısından farklılık oluşturduğu (P<0.01, (P<0.05) saptanırken anneden ayrılığın süresi, anneyi görme sıklığı değişkenlerinin anne yoksunu olan çocukların saldırganlık eğilimi puanları üzerindeki etkisinin önemli olmadığı (P>0.05) sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Saldırganlık, anne yoksunluğu, anne çocuk ilişkisi

AGGRESSIVENESS TENDENCIES OF THOSE CHILDREN ATTENDING FOURTH AND FIFTH GRADES IN PRIMARY SCHOOL DEPRIVED AND NOT DEPRIVED OF MOTHER Abstract

This study has been performed with a view to determine the aggressiveness tendencies of those children attending fourth and fifth grades in primary school deprived and not deprived of mother, and also to find o ut whether the parameters such as the socio - econom ic level, age and education level of father, have created any differences on the aggressiveness tendencies of those children deprived and not addition to these, the param eters such as the period of time to stay away from the mother and frequency of m eeting with mother, have been also analyzed with a view to find out whether these parameters have created any differences on the aggressiveness tendencies of motherless children. This research has been carried out on those children who were attending their education at the fourth and fifth classes of prim ary schools which had been elected am ong the Ankara Provincial Center Districts that have represented the low, middle and high socio-economic levels. At the end of this study, the significant differences with respect to the lower dimension scoring averages of the aggressiveness tendency were observed among the children deprived and not deprived of m other. It was observed that the factors such as the socio-economic level, age of those children, together with the education level of father have created differences with regard to the aggressiveness scoring. Furtherm ore, while it has been determ ined that the interactions existing between X socio-economic level and state of being m otherless, X age and state of being motherless, X education level of father and state of being m otherless have created differences with respect to the aggressiveness tendency scoring, the parameters such as the period of tim e to stay away from the m other and the frequency of m eeting with m other had not any significant im pact on the aggressiveness scorings.

(2)

Giriş

Birey ve toplum arasındaki ilişkiler aile aracılığıyla kurulabildiğinden aile temel bir toplumsal kurumdur. Toplumun ilk ve doğal çekirdeği olan ailenin çocuk üzerindeki etkileri doğum öncesinde başlamakta doğumdan sonra da devam etmektedir. Aile çocuğun beslenme, korunma, sağlık, sevgi, güven, eğitim ve toplumsallaşma gibi temel gereksinmelerini karşılayan en önemli kurumdur. Çocuğun ilk ilişki kurduğu ortam olan ailenin genişliği, sosyo-ekonomik ve kültürel düzeyi onun ilk sosyal deneyimlerini, dolayısıyla duygusal ve toplumsal gelişimini etkilemektedir. Bu nedenle ailenin ve aile içi ilişkilerin çocuk üzerinde çok önemli etkileri bulunmaktadır (1, 8).

Anne ve babanın çocuk üzerindeki etkileri birbirinden farklıdır. Anne, çocukla biyolojik ve psikolojik olarak derin bir ilişki içindedir. Anne çocuğun yaşamındaki ilk saat ve günlerden başlayarak çocuğun ilk bakıcısı, ilk koruyucusu, ilk ilişki kurduğu, ilk güvendiği ve sevgi aldığı kişidir. Bebek çevreyi ve kendini annesinin veya yerini alan kişinin yardımı ile tanır (1, 19).

Hatta çocuk açısından bir ilişkiden çok bir kaynaşmadan söz etmek daha doğrudur.

Bebeğin yaşamının ilk aylarında dış dünya ile ilişkisi annesiyle sınırlıdır. Anne, çocuk için bir takım deneyimler oluşturur. Bu deneyimler içinde çocuk, gereksinimlerini karşılamayı, gerilimlerini yatıştırmayı, içinde yer aldığı çeşitli durumlardan bir anlam elde etmeyi öğrenir ve kendini tanıma fırsatı bulur. Anne ile çocuk arasında kurulan sağlıklı iletişim, çocuğun sağlıklı bir kişilik geliştirmesini sağlar ve başkaları ile olumlu ilişkiler kurması için temel oluşturur.(5, 14).

Çocukla anne arasındaki duygusal yaşantıların tüm derecelerini kapsayan karşılıklı etki-tepki ilişkileri, hiç bir biçimde başka bir şeyle karşılanamaz ve yaşamın daha sonraki bir dönemine bırakılamaz. Anne yerini tutacak bir kişi bulunamamaksızın çocuğun anneden yoksun kalması, çocuğun gelişiminde büyük sorunlar yaratır. Anne yoksunluğu, öz annenin veya onun yerini alan anne figürünün hem fiziksel hem de duygusal yokluğu olarak tanımlanabilir (1, 19).

Çocuk, anne yoksunluğu olayına yaşına ve gelişim düzeyine göre faklı tepkiler gösterebilir. Okulöncesi dönemde yaşanan ayrılıklar sonucunda çocuk artık sevilmediği ve istenilmediği duygusuna kapılarak bu durumdan kendini sorumlu tu tabilmekte ve savunma amacıyla saldırgan davranışlar geliştirebilmektedir. Okul çağı çocukları ise ebeveynlerden birinin ayrılığı ya da yeni bir ebeveynle tanışma durumuna daha şiddetli tepki verebilmekte dolayısıyla çocuklarda kaygı ve korku hali oluşmaktadır. Çocukların bu korku ve kaygılarına karşı benliklerini korumak amacıyla reddetme, karşıt tepki verme mekanizmalarını kullandıkları, bunun sonucu olarak huysuz, hırçın, tedirgin ve saldırgan davranışlar sergiledikleri görülmektedir (3).

Bu düşünceden hareketle bu araştırma, farklı sosyo-ekonomik düzeylerde bulunan ilkokulların dördüncü ve beşinci sınıflarına devam eden anne yoksunu olan ve olmayan çocukların saldırganlık eğilimlerini belirlemek amacıyla planlanmıştır.

(3)

Materyal ve Yöntem

Araştırma, Ankara il merkezi sınırları içinde bulunan alt, orta ve üst sosyo- ekonomik düzeydeki semtlerden seçilen 39 ilköğretim okulunun dördüncü ve beşinci sınıflarına devam eden anne yoksunu olan ve olmayan çocuklar üzerinde yürütülmüştür.

Araştırmada örneklemin seçiminde anne yoksunu olan çocuklar için annenin ölmesi, boşanma ve terk veya uzun süreli seyahat nedeniyle ailenin dağılması ve çocuğun üvey anneye sahip olmaması, anne yoksunu olmayan çocuklar için ise her iki biyolojik ebeveynle birlikte yaşama şartları aranmıştır. Her sosyo-ekonomik düzeyden anne yoksunu olan 50, anne yoksunu olmayan 50 olmak üzere örneklem toplam 300 çocuktan oluşmuştur.

Araştırmada anne yoksunu olan ve olmayan çocukların kendileri ve aileleri hakkındaki bazı bilgileri elde edinmek amacıyla “Genel Bilgi Formu” kullanılmıştır.

Çocukların saldırganlık eğilimlerini ölçmek amacıyla Sears (1961) tarafından geliştirilen, Uluğtekin (1976) tarafından Türkçe’ye çevrilen ve kullanılan “Saldırganlık Ölçeği (Agression Scale)” kullanılmıştır.

Anne yoksunu olan ve olmayan öğrencilerin belirlenmesinde öğretmen, idareci ve okul rehberlik servislerinin bilgilerinden yararlanılmıştır. Seçilen ilköğretim okullarında öğrenim gören anne yoksunu olan çocukların tamamı ile anne-babası ile yaşayan aynı sayıda ve cinsiyette olan çocuklar araştırmaya dahil edilmiştir. Veriler 2001-2002 eğitim öğretim yılının bahar döneminde toplanmıştır.

Anne yoksunu olma durumunun çeşitli değişkenlere göre saldırganlık eğilimi açısından farklılık yaratıp yaratmadığını saptayabilmek için veriler “Çift Yönlü Varyans Analizi” yöntemi ile değerlendirilmiştir. Anneden ayrılığın süresi ve anneyi görme sıklığı gibi değişkenlerin anne yoksunu olan çocukların saldırganlık eğilimlerinde farklılık yaratıp yaratmadığının belirlenmesinde ise “Tek Yönlü Varyans Analizi”

kullanılmıştır. Saptanan değişkenlerle çocukların saldırganlık eğilimleri arasındaki farklılık varyans analizine göre önemli bulunduğunda farklılığın hangi gruptan kaynaklandığını saptayabilmek amacıyla Duncan testi yapılmıştır.

Bulgular ve Tartışma

Anne yoksunu olan ve olmayan çocukların saldırganlık eğilimleri üzerinde sosyo - ekonomik düzey, yaş, baba öğrenim düzeyi; anne yoksunu olan çocukların saldırganlık eğilimleri üzerinde anneden ayrılığın süresi ve anneyi görme sıklığı gibi d eğişkenlerin farklılık yaratıp yaratmadığının belirlenmesi amacıyla toplanan verilere ait bulgular tablolar halinde sunularak analiz sonuçları tartışılmıştır.

(4)

Tablo 1. Anne Yoksunu Olan ve Olmayan Çocukların Sosyo-Ekonomik Düzeylerine Göre Saldırganlık Eğilimlerine Ait Ortalamalar, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi Sonuçları

An n e Yok sun u Olma D urumu ve S ED N Saldırganlık Eğilimi Anne Yoksunu Olan

Alt 50 B161.62±14.21 Orta 50 B155.72±21.46 Üst 50 A180.46±11.97 Toplam 150 159.62±19.62 Anne Yoksunu Olmayan

Alt 50 A143.10±18.12 Orta 50 A147.00±17.56 Üst 50 A149.80±15.97 Toplam 150 146.03±17.61 Genel

Alt 100 B152.82±18.59 Orta 100 B151.34.±20.02 Üst 100 A162.77±20.94 Toplam 300 152.83±19.82 Varyans Analizi Sonuçları

Anne Yoksunu Olma Durumu SED

AYODxSED

F 43.50**

7.70**

8.04**

** P < 0.01Tablo 1 de de görüldüğü gibi anne yoksunu olan çocukların saldırganlık puan ortalamaları anne yoksunu olmayan çocukların puan ortalamalarından daha yüksektir.

Anne çocuk ilişkisi döllenmeyle başlamakta ve gelişim süreci içerisinde giderek yoğunlaşmaktadır. Anne çocuğun yaşamında ilk günden başlayarak çocuğun ilk bakıcısı, ilk koruyucusu, ilk güvendiği ve sevgi aldığı kişidir. Çocuk çevreyi ve kendini annesinin yardımıyla tanır. Anne çocuk arasındaki ilişki çocuğun en önemli ruhsal besinidir. Yapılan araştırmalar anne yoksunluğunun ileri yaşlarda gelişmeyi ve uyumu etkilediğini dolayısıyla bu çocukların başkalarına karşı ve gerçek bir duygusal bağları olmadığını, anti sosyal davranışlar gösterdiklerini ortaya koymuştur (14, 18, 19).

Özmen (1989) annesiz veya babasız büyüyen 5-8 yaş grubundaki çocuklar üzerinde yaptığı bir araştırma sonucunda annesi olan ve olmayan çocukların saldırganlıklarının anlamlı derecede farklı olduğunu belirlemiştir (15).

Tablo da ayrıca anne yoksunu olan çocuklarda orta sosyo ekonomik düzeyde, anne yoksunu olmayan çocuklarda ise alt sosyo-ekonomik düzeyde bulunan çocukların toplam saldırganlık puanın daha yüksek olduğu görülmektedir.

Ailenin sosyo-ekonomik koşulları aile bireylerinin ruh sağlığını etkilediği gibi, ebeveynlerin çocuklarına karşı geliştirdikleri tutumları da etkilemektedir. Çocuğun parçalanma sonucu annesini kaybetmesine sosyo-ekonomik düzeyden kaynaklanan olumsuz yaşam koşulları da eklenince çocuk geliştirmiş olduğ u bazı davranış problemlerini daha ağır şekilde yaşamakta dolayısıyla saldırgan davranışlar ortaya koyabilmektedir (3).

Ekonomik ve eğitsel yönden yoksun bir çevreden gelen çocukların zengin bir aile çevresinden gelen çocuklardan daha saldırgan olmaları, bu çocukların sahip oldukları

(5)

eşyalara düşkünlük derecelerinin diğerlerinden ileri olması ve bu konularda daha çok çatışmaya girmeleri ile açıklanmaktadır (12).

Uluğtekin (1976) tarafından anne-baba davranışları ile çocuğun saldırganlık ve bağımlılık eğilimi arasındaki ilişkinin araştırıldığı çalışmada sosyo-ekonomik düzey yükseldikçe anne-babaların daha fazla kontrol edici oldukları, çocuklarıyla daha sağlıklı ilişki kurdukları dolayısıyla çocukların daha uyumlu kişilik özelliği geliştirdiği ortaya konulmuştur (16).

Hatunoğlu (1994) sosyo-ekonomik durum ile bireylerin saldırganlık düzeyleri arasında bir ilişkinin bulunup bulunmadığını araştırdığı çalışması sonucunda iki değişken arasında anlamlı bir ilişki olduğunu, alt ve orta sosyo -ekonomik düzeyde yetişen bireylerin, üst sosyo-ekonomik düzeyde yetişen bireylere oranla daha fazla saldırganlık eğilimleri gösterdiklerini saptamıştır (11).

Kızıltan (1984) tarafından yapılan bir araştırmada ise çocukların ailelerinin nitelikleri, sosyo-ekonomik düzeylerini ve davranış özelliklerini incelemiş ve alt sosyo-ekonomik düzedeki çocuklarda ekonomik yetersizlikler, eğitim, eğlence, iş vb. konulardaki olanaksızlıklar nedeniyle uyum bozukluklarına sahip oldukları saptanmıştır (13).

Tablo 2. Anne Yoksunu Olan ve Olmayan Çocukların Yaşlarına Göre Saldırganlık Eğilimlerine Ait Ortalamalar, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi Sonuçları

Anne Yoksunu Olma Durumu ve Yaş N Saldırganlık Eğilimi Anne Yoksunu Olan

10 Yaş 53 B161.62±14.21 11 Yaş 86 B155.72±21.46 12 Yaş 11 A180.46±11.97 Toplam 150 159.62±19.62 Anne Yoksunu Olmayan

10 Yaş 48 A143.10±18.12 11 Yaş 87 A147.00±17.56 12 Yaş 15 A149.80±15.97 Toplam 150 146.03±17.61 Genel

10 Yaş 101 B152.82±18.59 11 Yaş 173 B151.34.±20.02 12 Yaş 26 A162.77±20.94 Toplam 300 152.83±19.82 Varyans Analizi Sonuçları

Anne Yoksunu Olma Durumu Yaş

AYODxYaş

F 46.29**

6.44**

5.29**

** P < 0.01

Tablo 2 incelendiğinde, anne yoksunu olan 12 yaş grubu çocukların saldırganlık eğilimi puanın 180.46±11.97, 11 yaş grubu çocukların 155.72±21.46, 10 yaş grubu çocukların ise 161.62±14.21 olduğu saptanırken; anne yoksunu olmayan çocukların saldırganlık eğilimi puanın 12 yaş grubunda 149.80±15.97, 11 yaş grubunda 147.00±17.56, 10 yaş grubunda ise 143.10±18.12 olduğu belirlenmiştir. Yapılan varyans analizi sonucunda anne yoksunu olma durumu, yaş, anne yoksunu olma durumu x yaş interaksiyonu ile saldırganlık eğilimi puan ortalamaları arasındaki farkın önemli olduğu (P<0.01) ortaya konulmuştur. Önemliliğin hangi gruptan kaynaklandığının

(6)

belirlenmesi amacıyla yapılan Duncan testi sonucunda anne yoksunu olan çocuklarda 12 yaş grubunda bulunan çocukların puan ortalamalarının yarattığı belirlenmiştir.

Tablo da da görüldüğü gibi en yüksek saldırganlık puan ortalamasına 12 yaş grubunda bulunan anne yoksunu olan çocukların sahip olduğu dikkati çekmektedir. Bu durum, ergenlik dönemine girmekte olan çocuğun bir yandan ailesinin denetiminde olması, diğer yandan ailesine olan içsel bağımlılığından kurtulmaya çalışması, bunun yanı sıra duygusal açıdan anne yoksunluğunu yaşaması gencin dışarıda arkadaşlarına veya çevreye saldırgan davranışlar sergilemesine neden olabilmektedir.

Araştırmacılar, ergenlik döneminde yüksek bir duygusallık görüldüğü noktasında birleşmektedir. Bu evrede duyguların şiddet kazandığı görülür. Küçük bir yaşanılan olumsuzluk ergenlik dönemine girmekte olan çocuğun yakın çevresindeki ilişkilerini doğrudan etkiler. Duyguların şiddetlenmesi sonucu, gerginliğin doğurduğu bazı davranış bozuklukları görülebilir (17).

Tablo 3. Anne Yoksunu Olan ve Olmayan Çocukların Baba Öğrenim Düzeylerine Göre Saldırganlık Eğilimlerine Ait Ortalamalar, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi Sonuçları

Anne Yoksunu Olma Durumu ve Baba Öğrenim Düzeyi N Saldırganlık Eğilimi

Anne Yoksunu Olan

Okuma yazma bilmiyor 9 A167.78±13.92 Okur yazar-ilkokul mezunu 30 AB164.03±23.60 Ortaokul-lise mezunu 79 B155.94±16.38 Yüksekokul mezunu 32 AB162.28±22.92

Toplam 150 159.62±19.62

Anne Yoksunu Olmayan

Okuma yazma bilmiyor 2 A169.50±4.95 Okur yazar-ilkokul mezunu 23 AB154.13±17.01 Ortaokul-lise mezunu 64 B147.83±16.49 Yüksekokul mezunu 61 B140.33±17.26

Toplam 150 146.03±17.61

Genel

Okuma yazma bilmiyor 11 A168.09±12.57 Okur yazar-ilkokul mezunu 53 AB159.74±21.39 Ortaokul-lise mezunu 143 BC152.31±16.86 Yüksekokul mezunu 93 C147.88±21.94

Toplam 300 152.83±19.82

Varyans Analizi Sonuçları Anne Yoksunu Olma Durumu Baba Öğrenim Düzeyi AYODxBÖD

F 5.81*

3.94**

3.01*

** P < 0.01 *P< 0.05

Tablo 3 de anne yoksunu olan ve olmayan çocukların puanları incelendiğinde en yüksek saldırganlık puan ortalamasına babası okuma-yazma bilmeyen çocukların sahip olduğu görülmektedir. Yapılan varyans analizi sonucunda saldırganlık (P<0.05) eğilimi puanları ile anne yoksunu olma durumu, baba öğrenim düzeyi ve ile anne yoksunu olma durumu x baba öğrenim düzeyi interaksiyonu arasındaki farkın önemli olduğu saptanmıştır (P<0.01, P<0.05). Yapılan Duncan testi sonucunda anne yoksunu olan çocuklarda farklılığı babası okuma-yazma bilmeyen ve babası orta dereceli okul mezunu olan çocukların puanlarının yarattığı saptanmıştır. Anne-yoksunu olmayan çocuklarda ise

(7)

babası okuma-yazma bilmeyen çocuklarla babası orta dereceli, yüksekokul mezunu olan çocukların puanları arasındaki farkın önemli olduğu bulunmuştur.

Ailenin parçalanması ile birlikte daha duyarlı hale gelen ebeveyn-çocuk ilişkisi babanın öğrenim seviyesinin düşük olması, dolayısı ile çocuğun gelişiminde ve eğitiminde yeterince bilgiye sahip olmaması nedeniyle olumsuz yönde etkilenmektedir.

Babanın evde çocuklarla olumlu ilişkisi çocuğun sağlıklı bir kişilik geliştirmesi ve çocukluk çağına ait yaşam deneyimlerini kazanabilmesi için zorunludur. Babaya benzemek, baba gibi bir insan olmak arzusu üst benliğin oluşumunda büyük rol oynamaktadır. Üst benlik çocukların sosyal ve ahlak gelişimleri bakımından, bir değer sistemi haline gelmelerine yardım etmektedir. Sonuçta babası ile ilişkisi sağlıklı olmayan çocukta uyum bozukluğu ve davranış problemlerine rastlanabilir (3).

Eğitim düzeyi yüksek bir baba çocuğuna daha farklı yaklaşacaktır. Geleneksel tutumlardan uzaklaşıp çocuğuna daha yakın olmaya çalışacaktır. Bu yaklaşım çocuğun babasıyla pek çok şey paylaşmasına neden olur. Eğitim, insandaki saldırganlık duygularının engellenmesine ve daha ince duygulu bireyler olmalarına yardımcı olur (2).

Bradburn (1963) yaptığı araştırmada, toplumumuzda erkek egemenliğinin baskın olduğunu ve ailedeki baskının çoğunlukla babadan geldiğini, ülkemizdeki babaların katı, daima baskı kuran, otokratik kişilik tiplerini yansıttığını ortaya koymaktadır. Babanın sert ve aşırı otoriter baskısı, çocukta uyumsuz davranışların gelişmesine yol açabilmektedir (4).

Güneysu (1986)’un yaptığı çalışma sonucuna göre babaların eğitim düzeyi yükseldikçe çocuğa karşı sevgi gösterme artmakta, cezalandırma ise azalmakta dolayısıyla çocuklar sağlıklı davranışlar geliştirmektedirler (10).

Fray and Mark (1987) eğitim seviyesi düşük anne ve babaların çocuklarıyla sağlıklı ilişki kuramadıkları, dolayısıyla saldırgan bireyler yetiştirdiklerini vurgulamaktadırlar (9).

De Rosier et al (1994) ise çocukta görülen saldırgan davranışların sosyal ve psikolojik temelleri olduğunu belirtmekte, ortaya konulan saldırgan davranışların ailenin etkisi sonucu oluştuğunu vurgulamaktadır (6).

Hatunoğlu (1994), ana-baba tutumları (demokratik, otorite ve ilgisiz) ile saldırganlık arasındaki ilişkiyi araştırdığı çalışması sonucunda ana-baba tutumları ile saldırganlık arasında anlamlı bir ilişkinin bulunduğunu göstermiştir (11).

Tablo 4. Anne Yoksunu Olan Çocukların Anneden Ayrılığın Süresine Göre Saldırganlık Eğilimlerine Ait Ortalamalar, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi Sonuçları

Anneden Ayrılığın Süresi N Saldırganlık Eğilimi

0-1 yıl 51 159.59±19.70

2-5 yıl 58 158.52±17.92

5 yıl ve daha fazla 41 161.22±22.08

Toplam 150 159.62±19.62

Varyans Analizi Sonuçları Anneden Ayrılığın Süresi

F 0.23

Tablo 4 incelendiğinde anneden ayrılığın süresi 5 yıl ve daha fazla olan çocukların saldırganlık puan ortalamalarının 161.22±22.08, 0-1 yıl olan çocukların 159.59±19.70,

(8)

analizi sonucunda anneden ayrılığın süresi ile saldırganlık eğilimi puanı arasındaki farklılığın istatistiksel açıdan önemli olmadığı saptanmıştır (P>0.05).

Tablo 4 de anneden ayrılığın süresi 5 yıl ve daha fazla süredir anneden ayrı olan çocukların saldırganlık puanlarının en yüksek olduğu ortaya konulmuştur. Anneden uzun süre ayrılık genellikle çocuklarda önemli davranış ve gelişim sorunları yaratır.

Uzun süre anne yoksunu olan okul çağında ve daha sonraki yıllarda izlen en çocukların çoğunun kavgacı ve saldırgan oldukları görülmektedir (7, 15).

Tablo 5. Anne Yoksunu Olan Çocukların Anneyi Görme Sıklığına Göre Saldırganlık Eğilimlerine Ait Ortalamalar, Standart Sapmalar ve Varyans Analizi Sonuçları

Anneyi Görme Sıklığı N Saldırganlık Eğilimi

Haftada bir-iki 18 166.72±22.28

Ayda bir 17 260.59±16.42

Üç-altı ayda bir 18 253.50±23.18

Yılda bir 34 158.50±16.90

Hiç görmüyorum 63 159.68±19.85

Toplam 150 159.62±19.62

Varyans Analizi Sonuçları Anneyi Görme Sıklığı

F 1.07

Tablo 5 incelendiğinde anneyi görme sıklığı hafta da bir-iki olan çocukların saldırganlık puan ortalamalarının 50.50±8.28, ayda bir olan çocukların 45.82±6.83, hiç görmeyen çocukların 44.25±8.98, yılda bir gören çocukların 43.53±6.35, üç-altı ayda bir gören çocukların ise 42.78±8.67 olduğu görülmektedir. Yapılan varyans analizi sonucunda anneyi görme sıklığı saldırganlık puan ortalaması arasındaki farkın istatistiksel açıdan önemsiz olduğu saptanmıştır (P>0.05).

Tablo da annelerini yılda bir ve hiç görmeyen çocukların saldırganlık puan ortalamaları haftada bir-iki, ayda bir, üç ayda bir gören çocukların puan ortalamalarından daha düşük olduğu görülmektedir. Uzun süre annesini görmeyen çocuğun bu durumu artık kabullenmesi, sık sık gören çocuğun ise bu durumu kabullenmekte zorlanması, anneyi gördükçe duygularının şiddetlenmesi, anne -babasını tekrar bir araya getirmeye çalışması ya da anne-babası arasında kalması sonucunda çocuk saldırgan davranışlara yönelebilir.

Çocukların anne-babaları arasındaki çatışmaya maruz kalmaları onların problem çözme becerilerini ve başa çıkma mekanizmalarının gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca çocuklar model olma yoluyla ebeveynlerinden kavganın, ortaya çıkan anlaşmazlıklarda bir çözüm yolu olduğunu öğrenmekte, bu da ço cuğun saldırganlığını arttırmaktadır (20).

Sonuç ve Öneriler

Bu araştırmada, ilköğretim dördüncü ve beşinci sınıfa devam eden anne yoksunu olan ve olmayan çocukların saldırganlık eğilimleri arasında fark olup olmadığının

(9)

saptanması ve saldırganlık eğilimlerinde bazı değişkenlerin farklılık yaratıp yaratmadığını belirlemek amaçlanmıştır.

Anne yoksunu olan ve olmayan çocuklar arasında saldırganlık eğilimi puanları açısından önemli farklılıklar olduğu saptanmıştır. Çocukların sosyo -ekonomik düzeyi, yaşı, baba öğrenim düzeyinin saldırganlık puanı açısından farklılık yarattığı belirlenmiştir (P<0.01). Ayrıca anne yoksunu olma x sosyo-ekonomik düzey, anne yoksunu olma durumu x yaş, anne yoksunu olma durumu x baba öğrenim düzeyi interaksiyonlarının saldırganlık puanı açısından farklılık oluşturduğu saptanmıştır (P<0.01, P<0.05).

Anneden ayrılığın süresi ve anneyi görme sıklığı değişkenlerinin saldırganlık eğilimi puanı üzerindeki etkisinin önemli olmadığı sonucuna varılmıştır (P>0.05).

Toplumumuzda sıkça rastlanan ailenin parçalanması olayının çocukları örselediği bilinen bir gerçektir. Annesiz büyümek, çocuklarda üstesinden gelemeyecekleri duyguların baskısına yol açmaktadır. Bunun en belirgin nedeni, hiç kuşkusuz çocuğun kendini ortada bırakıp giden anneye duyduğu öfkedir. Çocuğun, annenin evden ayrılışından sonraki yaşantısı çok önemli olup sonuç, annenin boşluğunu kimin doldurduğuna, çocuğun onlarla kurduğu ilişkiye bağlıdır.

Anne sevgisinden yoksun kalan çocuğun sağlıklı kişilik geliştirebilmesi için çocuğun sevdiği birine bağlanması ve gereken doyumu sağlaması gerekir. Bu nedenle yetişkinlerin tutum ve davranışlarıyla, özellikle cinsiyetlerine uygun toplumsal rollerin uygulanışında olumlu model olmaları gerekmektedir. Sağlıklı bir iletişim ve etkileşim ortamı oluşturulmalı, çocuğun olumsuz davranışlarının, giderek zayıflaması, sonunda da kaybolması sağlanmalıdır. Çocuğun olumlu davranışları ödüllendirilerek güçlendirilmelidir.

Aileler olumlu disiplin tekniklerini kullanmalı, çocuklara olumlu modeller olmalı ve saldırganlığın istenmeyen bir davranış olduğunu sözel değil uygulayarak göstermelidir.

Saldırganlık gösterdiği anlarda çocuğa kızma, utandırma, fiziksel ya da sözel olarak cezalandırma yerine ebeveyn sabırlı ve sakin olmalı, çocuk öfkeli ve hırçın olduğu an onun sakinleşmesini beklemeli ve çocuk sakinleşince davranışın gerekli ya da gereksiz olduğu tartışılmalıdır. Çocukların saldırgan davranışları ödüllendirilmemeli, yaptığının hoş olmadığı vurgulanmalıdır. Aile çocuğa, saldırganca yapılan ve antisosyal olan davranışın dezavantajlarını, sosyal davranışın ise avantajlarını göstermelidir.

Saldırganlığın en aza indirilmesi ya da zararsız hale getirilebilmesi için çocukların güven ortamında yetiştirilmesi, enerjisini spor yapmak gibi çeşitli aktivitelere kanalize etmesinin sağlanması, çevresiyle uyumlu ilişkiler oluşturabilmesi için destek olunması gerekmektedir.

Kaynaklar

1. Altuhul, S., 1991. Konya Çocuk Yuvasındaki 0-12 Yaş Çocuklarının Gelişim Özellikleri ve Ana Yoksunluğunun Çocuk Gelişimine Etkileri Açısından Koruyucu Aile Bakımı ve Aile Çocuklarının Kurum Bakımı İle Karşılaştırmalı İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Selçuk Üniversitesi, Konya.

2. Babaroğlu, A., 1995. Ortaokulların Birinci Sınıflarına Devam Eden Çocukların

(10)

Tekniklere İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

Ankara Üniversitesi, Ankara.

3. Başar, F., 1996. Üvey Ebeveyne Sahip Olan ve Olmayan 10- 11 Yaş Grubundaki Çocukların Saldırganlık Eğilimleri ve Kendilerini Algılama Biçimlerinin İncelenmesi. Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi, Ankara.

4. Bradburn, B. N., 1963. Achievement and father dominance in Turkey. Journal of Abnormal and Social Psychology, 67, 464-468.

5. Çağdaş, A., 2002. Anne-Baba-Çocuk İletişimi. Nobel Yayın Dağıtım, İstanbul.

6. De Rosier, M. E., Cillesson, H.N. A., Coie, J.D. and Dodge, K.A., 1994. Group Social Content and Children’s Aggressive Behaviour, Child Development. 65; 1068-1079.

7. Dönmezer, İ., 2001. Ailede İletişim ve Etkileşim. Sistem Yayıncılık, İstanbul.

8. Ersoy, Ş. ve Aral, N., 2001. Korunmaya muhtaç yuva çocuklarıyla ailesiyle yaşayan 9-11 yaş grubundaki çocukların saldırganlık eğilimlerinin incelenmesi.

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Dergisi, 1(4-5), 1-12.

9. Fray, S. J. and Mark, H.A., 1987. The assertive agressive distinction and the cross - cultral perspective. İnternational Journal For Advancement of Counselling, 8, 103-111.

10. Güneysu, S., 1986. Üniversite Gençlerinin Kendini-Kabul Düzeyine Ana-Baba Tutumlarının Etkisi. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

11. Hatunoğlu, A., 1994. Ana-Baba Tutumları İle Saldırganlık Arasındaki İlişkiler.

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Atatürk Üniversitesi, Erzurum.

12. Jersild, A., 1979. Çocuk Psikolojisi. Çev. Günce, G. A.Ü. Eğitim Fakü ltesi Yayınları, Ankara.

13. Kızıltan, G., 1984. Üniversite Öğrencilerinin Kişisel Sosyal Uyum Düzeylerini Ekileyen Etmenler. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

14. Osterrieth, P., 1997. Infant and Family. American Book Company, New York.

15. Özmen, B., 1989. Annesiz veya Babasız Büyüyen Beş -Sekiz Yaş Çocuklarının Kişilik Özelliklerinin İncelenmesi. Yayımlanmamış Bilim Uzmanlığı Tezi.

Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

16. Uluğtekin, S., 1976. Çocuk Yetiştirme Yöntemleri Açısından Ana-Baba-Çocuk İlişkileri Ana-Baba Davranışları İle Çocuğun Saldırganlık ve Bağımsızlık Eğilimi Arasındaki İlişkilerin Araştırılması. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi, Ankara.

17. Yavuzer, H., 1997. Çocuk Psikolojisi. Remzi Kitabevi, İstanbul.

18. Yavuzer, H., 2001. Ana-Baba ve Çocuk. Remzi Kitabevi, İstanbul.

19. Yıldırım, Z., 1985. İstanbul Bölgesi 0-3 Yaş Grubundaki Çocuklarda Anne Yoksunluğunun Çocuğun Büyüme Gelişimi Üzerine Etkisi. Yüksek Lisans Tezi.

İstanbul Üniversitesi, İstanbul.

20. Yılmaz, A. (2000). Eşler Arasındaki Uyum ve Çocuğun Algıladığı Anne-Baba Tutumu İle Çocukların, Ergenlerin ve Gençlerin Akademik Başarıları ve Benlik Algıları Arasındaki İlişkiler. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

Referanslar

Benzer Belgeler

Boşlukları parantez içinde verilen kelimelerin geçmiş halleri ile doldurun.. Verilen kelimelerin Türkçe

‹stanbul’da yap›lm›fl bir çal›flmada, tek bafl›na anne sütü alma süresine etki eden faktörlerden; yafl, kaç›nc› çocuk oldu¤u, cinsiyet, anne yafl›, annenin

Aile içi şiddet aile üyelerinden birinin diğerini duygusal, fiziksel ve cinsel istismara maruz bırakması, sosyal olarak dışlaması ve maddi yoksun bırakması gibi davranışları

Aslında aile yapısını geliştirecek olan bu arzu, ortaya bir sorun olarak çıkar ama sonuçta aile olarak bir şekilde bir uzmanın karşısına çıkılır ve uzman sadece

– Korku kültürü İÇİNDE NE İNSAN NE ANNE NE KADIN olmak bir önem taşımaz...

Ebeveynlerin eğitim düzeylerinin, ekonomik durumlarının ve evlilik sürelerinin arttıkça ebeveynliğe hazırbulunuĢluklarının da arttığı; ilk kez çocuk sahibi olan, aile

Anne-baba eğitimi programlarının amacı, anne-babaların öz-güvenini güçlendirmek ve küçük çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimini teşvik

Ancak Çocuğun anneden sonra en çok iletişim kurduğu birey olan baba ile kurulan iletişim de aynı şekilde anne ile kurulan iletişim gibi çocuğun gelişimi açısından