• Sonuç bulunamadı

«Ani olarak vefat eden değerli şehir planlayıcısı, hocam Prof. F. EGGELÎNG'in hâtırasına»

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "«Ani olarak vefat eden değerli şehir planlayıcısı, hocam Prof. F. EGGELÎNG'in hâtırasına»"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ş E H İ R C İ L İ K V E XX. Y Ü Z Y I L

İsviçre, Yugoslavya, Japonya ve Finlandiya'da şehircilik çalışmaları ve büyük şehir problemi

Y a z a n : ARSLAN TERZİOĞLU

«Ani olarak vefat eden değerli

şehir planlayıcısı, hocam Prof.

F. EGGELÎNG'in hâtırasına»

Geçen yüzyılın son yarısından itibaren tekniğin ilerlemesiyle doğan endüstrileşme cereyanları şehirleşme tendenzine büyük et-kiler icra etmiştir. Köyden şehre hücum, birdenbire nüfusça milyonu aşan büyük şe-hirlerin sayısını artırmış, iş yerleri ile iskân mıntıkalarının birbirinden ayrılmasına se-bep olmuştur. Ayrıca son iki dünya harple-rinden sonra ortaya çıkan sosyal mesken davası şehir merkezinden, yani çalışma ve iş mıntıkasından uzak «SATELLİT» şehir-lerin kurulmasına yol açmıştır. Ayrıca git-tikçe artan taşıtların ortaya attığı trafik problemlerle, gittikçe artan dünya nüfusu-nun çeşitli ülkelerde doğurduğu çeşitli prob-lemler şehir plânlamasının XX. asrın cid-diyetle ilmî araştırmaya muhtaç bir ihtisas ve ilim kolu olarak belirmesini sağlamıştır. Bugün Astronautik, Nükleer araştırmalar yanında şehircilik araştırmaları ile kanser araştırmalarına daha fazla ehemmiyet veril-mesini, bu suretle XX. asırda her dünya va-tandaşına insanî yaşama şartlarının sağlan-masının en ön problemlerden olduğunu id-dia edenlerin çoğunluğu bir gerçektir. Bu suretle XX. asrın bir davası olarak ortaya çıkan şehir planlaması, bir mimarlık bilim karakteri yanısıra sosyoloji, komunal politik hygien, hukuk gibi birtakım yardımcı bilim-leri de içine alan bir özellik kazanmıştır.

Son asrın şehircilik problemlerinin yeni gelişen ülkelerden, endüstrileşmiş ileri ül-kelere kadar çeşitli bölgelerde çeşitli şart-lar altında nasıl halledildiğini izlemek ga-yesiyle Batı Berlin Teknik Üniversitesi Mi-marlık Fakültesi Merkezî Şehircilik Enstitü-sünün tertiplediği konferans serisi bu sene de enteresan neticeleri ile devam etti: İsviç-re, Yugoslavya, Japonya ve Finlandiya'dan davet edilen tanınmış şehircilik mütehassısı mimarlar kendi memleketlerindeki çeşitli şehircilik problemlerini ve bunların çözüm-lerini bu çerçeve dahilinde gözönüne ser-diler.

İsviçre'deki şehir planlaması üzerine Zürich Regionalplanung dairesi teknik ida-recisi Yük. Mimar M A U R E R ve Zürich

şe-hir planlama komisyonu yöneticisi Yük. Mimar LİNTZ konuştular.

Yük. Mimar MAURER sosyolojik ola-rak İsviçre'deki lisan vc mıntıka ayrılıkları gibi ayırıcı faktörlere karşılık İsviçreliyi İsviçreli yapan birleştirici faktörün ananeye (Tradition) bağlılık olduğunu belirtti. Şehir aristokrasisinin hükmettiği Basel, Bern, Genf gibi şehirlerin yanısıra bundan 80 sene ön-cesine kadar sönük kalan ZÜRİCH yeni as-ra uymasını bilebildiği için bugün İsviçre'nin fikrî, kültürel ve iktisadî merkezi durumunu kazanmıştır.

Bugün 700.000 nüfuslu Zürich şehri, ayrıca 1 milyonluk regionu havi olup, ilerde 1,5 milyonu alabilecek bir karaktere sahip-tir. Buna karşılık Bern şehrini MAURER aktiviteden yoksun bir şehir olarak vasıf-landırdı. Ayrıca MAURER'ın belirttiğine göre İsviçre'de şehir planlayıcısı politikacı olmalı. Ancak politika yolu ile tesirli bir şehircilik hareketinin ortaya çıkması müm-kündür. İsviçre'de revolutionerlere taham-mül edilmediği gerçeği mimarları köstekle-mektedir. Meselâ federatif demokratik İsviç-rede hâlâ 1893 senesinin Zürich Kantonal İmar kanunları, orman kanunları yürürlük-tedir. Ayrıca İsviçre'de merkezî ve homogen bir imar kanunu yoktur. İsviçreli şehir plan-layıcılarının belirttikleri gibi, şehirci mima-rın vazifesi yapıcı müsbet gelişmeleri, yıkıcı menfi gelişmelerden ayırt edebilmektir.

YUGOSLAVYA'daki şehircilik prob-lemlerinden, Ljubljana Üniversitesi şehircilik profesörü S. SEDLAR ile Rijeka Urbanistik Institüsü direktörü Dipl. Ing. Z. ZİLA bah-settiler.

Yugoslavya'da asıl şehircilik hareketle-rinin 2. Dünya Harbinden sonra başladığı ve iktisadî planlama ile şehir planlamasının koordinationu gerçeğinin yeni başladığını belirttiler. Yeni şehir planlaması misallerin-den de Belgrad, Skoplje (Üsküp), ve Ljubl-jana gibi üç misal açıklandı.

600.000 nüfuslu BELGRAD'ın bundan yüz sene önce Sırpların egemenliğini kaza-nıncaya kadar 300 sene Türk idaresinde

kal-dığı belirtilerek, II. Dünya Savaşının hemen sonunda 1946 da Belgrad'ın yakınında «Yeni Belgrad» (Neo Beograd) ismiyle yeni bir şehrin Sava nehrinin batı kıyısında 200.000 nüfus için planlamaya başlandığını izah etti-ler. Bu Yeni Belgrad şehri Yugoslavya'nın yeni represantativ merkezi olarak hükümet mekanizmasını da içine alacak şekilde plan-landı. Eski Belgrad şehrini kalesiyle yeni şehre en güzel şekilde bağlamak en zor şe-hircilik problemlerinden biriydi. «Yeni BELGRAD» için yapılan ilk şehir planı formca tamamen anachronistisch olup âbi-devî nüans veren represantation akseleri ile akademik ve kuru bir karakteri haizken tatbikatında çok değişikliğe tâbi tutularak daha canlı ve elâstikî bir hale getirilmiştir.

1913 den beri Yugoslavya'ya katılan ÜSKÜP (Skoplje) şehri tipik Türk karakteri gösteren bu güzel şehir, 1963 deki deprem-de çok hasara uğradığından yerli ve yabancı şehircilik mimarları yeni şehir plânının hazırlanmasında yararlı olacak yarışmaya katılmışlardır. Bu arada Polonyalı şehirci -mimar CİBOROVSKİ ile Yunanlı -mimar DOXİADİS'in planları zikre değer. ÜS-KÜP'ün iç şehir planlaması için 8 meşhur şehirci mimar arasında müsabaka açılmış-tır. Bunlar arasında Japonya'dan KENZO TANGE, Hollanda'dan J. B. BAKEMA, İtalya'dan PİCCİNATO da vardır. Yalnız Üsküp şehrinin planlanmasıyla tatbikatı ara-sında oldukça zorluklar olup, şehir ahalisi-nin % 36 sının okuma yazma bilmediği de göz önünde tutulmalıdır.

Ayrıca güney Yugoslavya'da çok kuv-vetli olarak eski Türk yaşayış ve ananeleri, izler bıraktıklarından, Yugoslav mimarlar yeni şehir planlanmasında eski Türk şehir planlarına sadık, yeni modernleştirme yol-ları aramakta olup, meselâ eski alışveriş merkezi olan Türk pazar mıntıkasının mo-dernleştirilmesi muvaffakiyetle sonuçlanmış-tır. Ayrıca eski Türk evlerindeki mimari kompozisyon modernleştirilmiştir. Bu şe-kilde eski Türk şehir planlarının modern-leştirilerek gerçekleştirildiği yeni şehir

(2)

plan-lama mıntıkalarında halk daha rahatlıkla yeni muhite alıştıkları halde, tamamen Av-rupa'dan kopye edilen modern binalar veya şehir bölgelerine halk ısınamamakta tekrar eski mahallelere göç etmektedir. Böylece şe-hir planlamasının halkın yaşayış ve anane-sine uyacak bir şekilde olması, sun'î klişe olarak dışardan buna tesirin imkânsız oldu-ğu gerçeğiyle karşılaşılmaktadır.

Yugoslav mimarların eski Türk şehir-lerinin ruhuna sadık yeni modernleştirme çabalan ve bilhassa Prof. SEDLAR'm gös-terdiği modernleştirilmiş Türk evleri proje-leri, Yugoslavya'da bu sahada Türkiye'den daha sistematik olarak ciddiyetle araştırma yapıldığı gerçeğini ortaya koymaktadır. Sayın Prof. A. ARU eski Türk şehir pla-nındaki ruhu ve bununla meselâ meşhur Alman şehirci mimarı SCHWAGEN-SCHEİDT'en şehir planlama teorisi arasın-daki benzerliği bundan bir müddet önce gene Berlin'de izah etmişti. Fakat bizim Türk mimarlarının Avrupa ve Japon mima-risini taklit ederek eski Türk mimarisine ve şehirciliği ruhuna sadık yeni tekâmül yapa-mayışımız, Yugoslav mimarlarının bu yön-deki çalışmalarını gördükten sonra daha be-lirli bir şekilde görülmektedir.

Kuzey Yugoslavya, güneyin aksine ola-rak Avrupaî bir havaya sahiptir. Ljubljana (Laibach, 155.000 nüfuslu) şehri her ha-liyle ortaçağın Avrupa şehri karakterini ve KUK - Monarşisinin izlerini taşıyarak Avus-turya'nın G R A Z ve SALZBURG'unu hatır-latmaktadır. Bu sebepten bu şehirdeki plan-lama şartlarının tamamen başka olduğu aşi-kârdır.

JAPONYA'daki şehircilik hareketleri üzerine Prof. MİTSUO YOKOYAMA ve Dr. KEN İCHİURA izahat verdiler. Japon-ya bugün dünJapon-yanın en ileri ülkelerinden biri olup imar ve iskân davasını da kısmen hal-letmiştir. II. Dünya Savaşından sonra Japon-ya'daki mesken sayısı 3 misli artmış 2,26 milyona ulaşmıştır. Fakat daha 420.000 ka-dar bir acık vardır. Bir Japon oturma dai-resindeki yüzölçümü 42 m- olup bunun ge-lecek senelerde 60 ilâ 75 m2 ye çıkartılması

düşünülmektedir. Avrupaî tarzdan ayrı olan Japon oturma kültürü (VVohnkultur), bir dairedeki az yüzölçümüne sebep olmakta-dır. Gene aynı sebepten de büyük betonar-me apartmanlar «TATAMİ (MATTEN) MASS» ölçüsü olan 90 cm. X 180 cm. esas olarak planlanmaktadır. Japonlar tabanda oturarak yemek ve diğer işlemleri yaptıkla-rından Avrupadaki gibi büyük yer alan mo-bilyalara ihtiyaç yoktur. Ayrıca sürme du-varlarla oda büyüklüğü istenildiği gibi değiş-tirilebilir.

Bundan 10 sene önce Japon hükümeti tarafından Tokyo regionunun planlanması için bir planlama komisyonu teşkil edilmişti. Bu komisyon TOKYO'nun :

1 — Esas şehir çekirdeği, 2 — Banliyö (Vcrort), 3 — Tokyo'ya bağlı Satellit şehir-lerden ibaret üç bölge prensibine göre plan-laması üzerine hâlâ çalışmaktadır. Tokyo bugün 11 milyon nüfusu ile dünyanın en büyük. şehri olun, her senede nüfusu 250.000 kişi olarak süratle artmaktadır. Bu gerçek realist şehir planlamasını bile uto-pisch olarak gösterecek bir durum arzetmek-tedir.

Tokyo'nun bu baş döndürücü büyüme-sine ayak uydurabilecek bir şehir planı meşhur Japon mimarı K E N Z O T A N G E tarafından TOKYO bölgesinin muazzam konstruktionlar şeklinde inşasını esas tutan ütopik bir şekilde planlamıştı. Fakat bu plân:n ütopik şekli, realitelere uyan şartla-rın neticesinden doğmuş olup, yegâne çö-züm yolu olarak ortaya çıkmaktadır. Mi-mar KENZO T A N G E ayrıca TOKYO Olimpiyadları için muazzam spor sarayla-rının ve olimpik mahallin planlanmasını mu-vaffakiyetle başarmış, ayrıca son olarak yaptığı Tokyo'daki katolik kilisesinde tipik konstruktionu ile dünyanın en sayılı birkaç mimarından biri olduğunu da ispat etmişti. Bugünkü Tokyo imar nizamnamelerine göre Tokyo, şehri merkezinde eski maximal 31 metre olarak sınırlanmış olan yapı yük-sekliği yerine maximal «Gescho/3pflâchen-zahl» tesbit edilmiş olup 10,0 ilâ 1,0 arasın-da değişmektedir. 1980 senesine kaarasın-dar şehir nüfusunun 12 milyona çıkacağı hesaplana-rak, «tertiârer sektör» de çalışanların oranı-nın artmasına mukabil aile büyüklüğünün (1960 da = 3,9, 1965 de = 3,5 kişi/her aile başına ortalama olarak) azalması beklen-mektedir.

Japonya ayrıca şehir trafik problemini çözmek gayesiyle yeraltı metro (U-Bahn) ağı planlamasını tatbik etmiş, 20 sene içinde 14,3 km. lik metro ağını 76,6 km. ye çıka-rabilmeyi başarmıştır. Gelecek 10 sene için-de için-de bu ağın 250 km. ye çıkarılması plan-lanmaktadır. Japonya'da 1 km. Metro (U-Bahn) 22 milyon Alman Markına (2 mil-yar Japon Yen'ine) malolmakta, Batı Ber-lin'de 1 km. metro (U-Bahn) inşası 30 mil-yon marka malolduğuna göre Almanya'dan daha ucuza maledilmektedir.

Son olarak Şubat 1966 da Finlandiya-dan şehircilik mütehassısı Prof. Otto - I. M E U R M A N ve OLLI KİVİNEN Finlan-diya'daki şehircilik faaliyetleri hakkında ko-nuştular.

337 km- yüzölçümüne mukabil 4,7 mil-yonu (bunun % 44 ü şehirlerde) barındıran Finlândiya'da regional veya şehir planlaması yönünden pek büyük problemlerin olmaya-cağı zannedilir. Fakat Finlândiyalı mimar-ların şehircilik problemlerini çözmekte gös-terdikleri yüksek başarılar, Finlândiya'nın bu alandaki ileri durumunda büyük rol oyna-mıştır. Finli mimarlardan ALVAR AALTO,

Aulis Blomstedt, Viljo Revell veya Heikki Siren bugün dünyaca tanınmaktadırlar. HELSİNKİ şehri için planlanıp inşa edilen TAPİOLA Satellit şehri ve gene Helsinki için Alvar Aalto'ca planlanan Helsinki şe-hir merkezi son şeşe-hircilik faaliyetleri ara-sında özel bir mevkie sahiptir.

Finlândiya şehirleri diğer Avrupa ül-kelerindeki şehirlerin aksine olarak, maziye dayanan bir traditiona sahip değildir. Ta-rihte uzun zaman İsveç hâkimiyetinde kalan Finlândiya'da o zamanlar kurulan İsveç tipi ahşap evli şehirler sık sık tekerrür eden yangınlar neticesinde ortadan silinmiştir. Onların yerin klassizistik devirde inşa edi-len taş yapılardan müteşekkil şehirler zuhur etmiştir. 1809 da Rusya himayesinde Fin-lândiya bağımsız devleti kurulunca T U R K U şehrinin yerine HELSİNKİ başşehir olarak seçildi. Finlândiyalı diplomat EHREN-STRÖM o zaman Helsinki'nin imar ve in-şasını idare etmişti. Alman mimarları da bu imar faaliyetinde bizzat çalışmış olup, bun-lardan mimar GİLLY'nin talebesi olan CARL LUDVIG E N G E L zikre değer. Dört köşeli Pazarmeydanı, kathedrali, üniversitesi ve senato binasıyla onun eseridir. 1856 se-nesinde ilk Finlândiya imar kanunları ve yapı nizamnameleri yapılmış olup, bunun esasını bilhassa yangına karşı korunma nizamna-meleri teşkil eder. Esas imar ve daha doğ-rusu şehircilik kanunları ise Finlândiya'da 1931 de yürürlüğe girmiş, 1959 da revizyo-na tâbi tutulmuştur. Hâlâ da yeni bir şe-hircilik kanunu için çalışılmaktadır.

Prof. KİVİNEN yeni dinlenme ve tatil bölgesi olarak planlanan «7 şehir» grubun-dan bahsetti. Böylece 68.000 göle sahip Finlândiya'da tatil ve dinlenme mıntıkası için seçilen bu mahalde 7 şehirden 2 sinin yeniden kurulması lâzım gelmekte ve bütü-nüyle bu proje oldukça dikkate şayan bir durum arzetmektedir.

Böylece İsviçre, Yugoslavya, Japonya, Finlândiyalı şehircilik mütehassıslarının izah ettikleri şehircilik problemlerinin kendi ülkelerinin bünyelerine göre çözümü çeşitli olmasına mukabil; büyük şehirlere taşradan gelen yerleşmez göçleri ve böylece XX. asrın davası olan BÜYÜK ŞEHİR proble-mi hepsinde aynı «symptom» u gösteriyor.

Şehirci mimarlar için halledilmesi lâ-zım gelen büyük şehir davası ayrıca dünya sağlık teşkilâtını da (WHO) düşündüren bir davadır. Dünya sağlık teşkilâtı başkanı Dr. M. G. CANDAU'ın «Dünya sağlık günü» (7. Nisanda) münasebeti ile verdiği izahata göre BÜYÜK ŞEHİR'de oturan fertler için şu bü-yük problemler birer hakikat olarak ortaya çıkmaktadır:

1 — Kırdan (Taşradan) büyük şehre göç eden birçok fertler büyük şehirde daha az bir oturma sahası, daha az gün ışığı ve daha az taze hava, yeşillikle buna karşılık

(3)

daha fazla gürültü ile yetinmek mecburiye-tindedir. Fertlerin hürriyeti de daha az sı-nırlara itilmekte, hatta kendileri de büyük şehir gürültüsüne bir yenisini katmakta-dırlar.

2 — Ayrıca büyük şehirde, sıkışık is-kân durumundan, fazla gürültüden ve acele akan şehir hayatı temposundan dolayı fert-lerde fazla olarak aklî hastalıkların ve sinir bozukluklarının artması müşahede edilmek-tedir.

3 — Büyük şehir hayatı fertlere mes-leklerinde yükselme şansını artırmakta, tah-sil için birçok imkânların yanısıra kültürel faydalar sağlamasına mukabil, ahlâkın bo-zulmasına, cinayetlere, prostitutiona, alko-lizme ve uyuşturucu maddeler kullanma alış-kanlığına yol açmaktadır.

Bugünkü büyük şehir hayatı insanlığın vücut ve aklî sağlığını tehlikeye düşürmek-tedir. XX. asrın nüfus teksif sahaları olan büyük şehirlerdeki CİVİLİSATİON hasta-lıkları her zamankinden tehlikeli bir durum arzetmektedir. Dünya sağlık teşkilâtının 7 Nisanda Dünya sağlık gününde dünyaya mesajında bildirilmek istenildiği üzere, bü-yük şehirlerdeki fena iskân şartları, gecekon-du problemi, yeşil sahaların ortadan kalk-ması, trafiğin ve trafik kazaların artkalk-ması, akarsuların kirletilmesi, oturma mahalli ile

iş yeri arasındaki işe gidip gelmede sarfedi-len büyük zaman kaybı bütün bu zararlar New-York'taki, Paris, Londra, Tokyo, Roma veya İstanbul'daki ferde aynı zararları ver-mektedir.

Son yüzyıl içinde dünya nüfusu iki mis-line çıkmasına mukabil, büyük şehirlerde oturanların sayısı «Dünya Sağlık Teşkilâ-tına» (WHO) göre 5 misli artmıştır. Dünya-daki 3 milyar insandan, 1 milyarı büyük şehirlerde oturmakta ve yukarda zikredilen tehlikelerle karşı karşıya yaşamaktadır.

Bilhassa nüfusları bazan küçük devlet-lerin nüfuslarının birkaç misli olan çok bü-yük şehirler (TOKYO, NEWYORK, LON-DON,... v.s.) daha büyük problemler ar-zetmektedir.

Eski Yunan filozofu PLATON ideal bir şehir nüfusunun 5000 kişiyi aşmaması lâ-zım geldiğine inanmaktaydı. Eğer bugün yaşasaydı, bazı büyük şehirlerin 1966 daki aşağıda verilen nüfus sayısını okusaydı her-halde çok sukutu hayale uğrardı:

TOKYO 10.686.000 nüfus N EV/YORK 8.085.000 LONDRA 7.978.234 » ŞANGHAY 7.100.000 » MOSKOVA 6.335.000 BOMBAY 4.132.000 PEKİN 4.140.000 » SAO PAULO 3.850.000 » BUENOS AİRES 3.799.000 HONG-KONG 3.692.000 İSTANBUL 2.335.000

Kilometre başına düşen nüfus kesafeti bakımından 1 km- ye 82.880 nüfusla Paris başta gelmekte, bunu 1 km- ye 41.440 nü-fusla NEWYORK. 1 km- ye 26.667 nünü-fusla LONDRA, i km- ye 9065 nüfusla BERLİN takip etmektedir.

Dünyadaki bütün büyük şehir nüfusu-nun 1/3 nisbeti WHO'nüfusu-nun hesabına göre ge-cekondu mahalleri gibi SLUMS ve sefalet mahallelerinde oturmakta olup, hastalık ve cemiyet düşmanı fikirlerin yuvaları vasfını haizdirler.

Büyük şehir probleminin bu patolojik haliyle ortaya çıkmasına kontrole imkân ol-mayan KIRDAN (Taşradan) şehre göç ce-reyanının, ileriyi göremeyen şehir planla-mas'nm. iktisadî ve teknik bakımdan diz-ginsiz terakkinin, arsa spekülâsyonlarının, imar ve inşaattaki anarşinin sebep olduğu aşikâr o'.un, bugünün şehir planlayıcısı mi-marlarına çok zor ve o derece şerefli bir vazife olarak bu Iabirintten kurtulmanın yol-larını bularak, insanlığın geleceğini kurtar-manın büyük mesuliyetleri düşmektedir.

Berlin, 1966 Arslan TERZİOĞLU

B I B L I O G R A F Y A :

S A V O I R B Â T I R

Yapıda rahatlık, dayanıklılık, ekonomi Fransa teknik ve ilmî araştırma genel

merkezi Direktörü Gerard Blachere ve yardımcıları

Neşreden: Editions EYROLLES 61, Boulvard Saint - Germain

Paris — Ve İlmî bilgilerin ışığı altında yapının inşa edilmesi zorunluğunıı ortaya koyan eserde müellif, mimar, mühendis ve inşaatçı firma-ların, yani bugünün konut yapımını yarata-cak veya uygulayayarata-cak olan kimselere ilmî esaslardan faydalanma imkânları getirmiş-tir.

Kitapta, konutla ilgili beşerî ihtiyaçları sıraladıktan sonra, binaya az veya çok tesir eden nem ve rutubet, tabiî havalandırma, aile topluluğuna ve ayrı fertleri üzerine ko-nutun yapabileceği etkiler.

«Tatbikî İlimler» Akademisince muteber bulunan esaslardan hareket edilerek incelen-mektedir.

Tam gelişmiş bir bilim dalı olmamakla beraber, inşa edilmiş yapılar mukavemeti araştırması etüdüne de değinmiştir. Böylece yapı bünyesini kemiren ve sonunda yapıyı tahrip eden görülmeyen ufak ve büyük tabiî ve sun'î hadiseleri tahlil eden kitap, inşaatçıların zamanında tedbir alabilmele-rine imkân vermektedir.

Nihayet bina ekonomisi bahsinde fiyat-ları bakımından inşaat seyri sıras:nda. M2

maliyet fiyatlarının oluşumunda toplamla-rın nasıl meydana geldiğini gösteren çok açık, kolay, hakikate en yakın metod ve for-müller gösterilebilmiştir.

Bir mimarî projenin pahalı olduğu na-sıl derhal anlaşılabileceği «İndüstrileşme» = Rasyonelleşme + makineleşme formülü et-rafında standardizasyon ve seri imalât usulü ile diğer norm çalışma mefhumlarının bağ-lantılarını da özetleyebilen, bu kitapta ta-van ve taban fiyatlarının elde edilebilme-sindeki en uygun metodlara da işaret edil-miştir.

Directeur du Centre Scientifique et Technique du Bâtiment, G. Blachere ve yar-dımcılarının hazırladığı bu kitabı inşaatçı-lara tavsiye edilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Muhar- 'ir, Mahmud Ragıb’ın Türk edebiyatı çinde musikiden ilham alarak yazıl- nış yazılar hakkında yapmakta oldu­ ğu bir etüd dolayısile şöyle bir

Erlangen Belediye Baş- kanı Siegfried Balleis ile Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın birlikte katıldıklar Beşiktaş Meydanı’ndaki resmi törende, Nürnberg

1925 senesinde Seligmann, Drigalski ta- rafından yapılan istatistikte Berlinde 174954 nüfusa sıcak sulu, 223563 nüfus için soğuk su- lu bir tane yüzme 287400 nüfusa göre üç adet

San'atkâr Ferruh Doğan'm, Mimarlık dergisinin I - 1970 sayısı için çizdiği ve modern şehirlerdeki insanın bunalımını çok güzel ve çok manâlı bir şekilde yansı-

[r]

Buna göre İbn Kayyim için ruh, bedenin ölümünden sonra tekrar diriliş gü- nüne kadar yani ruhun bedene tekrar iadesine kadar berzah âlemi denilen Platon’dan

Material and Methods: Parameters such as age, duration of marriage, number of pregnancies and births, socioeconomic status, education level, and preferred contraceptive method

Ama ünlü sanayici Rahmi Koç’un zaman içinde topladığı objeler o kadar çok ve hacimliydi ki, 2100 metrekarelik bir alana kurulu olan Lengerhane binası bu geniş