• Sonuç bulunamadı

ULUSLARARASI BALKANLARDA TÜRK V ARLIGI SEMPOZYUMU - II

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ULUSLARARASI BALKANLARDA TÜRK V ARLIGI SEMPOZYUMU - II"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ULUSLARARASI

BALKANLARDA TÜRK V ARLIGI SEMPOZYUMU - II

BiLDiRiLER ll. CİLT

Y

ayına Hazırlayan:

Yrd.Doç.Dr. Ünal ŞENEL

(2)

T.C

CELAL BAY AR ill-1VERSİTESİ Manisa Yöresi Tüd{ Tarih ve Kültürünü

Araştırma ve Uygulama Merkezi

Celal Bayar Üniversitesi Yayını Manisa 2010

ULUSLARARASI BALKANLARDA TÜRK V ARLI

GI

SEMPOZYUMU- Il BİLDİRİLER ll. Cilt Yayma Hazırlayan: Yrd.Doç.Dr.Ünal ŞENEL

© Celal Bayar Üniversitesi

iSBN 978~975~8628-13-1 978-975-8628-15-5

• Bu. kitapta yer alan bildirilerdeki bilgi, fıkir ve hükümlerin yanısıra kullanılan dile iJişk:in tüm sorumluluk sadece bildiri sahiplerine aittir.

Baskı: Celal Bayar Üniversitesi Matbaası

Manisa2010

(3)

İKİ MİLLİYETÇİLİK ARASINDA RUMELi BEKTAŞİLİGİ A.Yılınaz SOYYER*

Bektaşilik, Selçuklu ve Osmanlı Devletleri sürecinde oluşmuş bir alt kimlik olarak karşımıza çıkmaktadır. 1826 yılında Bektaşi tekkeleri II.Mahmud tarafından kapatılınca, Bektaşilik içerisinde başlangıcı bilinmeyen dönemlere dayanan bir bölünme meydana gelmiştir. Bu süreçte "Çelebiler" ve "Babagan" şeklinde iki kola

ayrılan Bektaşilik, gizli de olsa varlığını sürdürmüştiir. Bağlılannın önemli bir kısrru Arnavut Bektaşilerden oluşan Babagan kolu İstanbul ve Rumeli'de yayguı halde bulunmaktadır. 1925 yılında Türkiye'de bütün tekkelerin kapatılmasıyla

birlikte, Rumeli'de yaşayan Bektaşiler bir kimlik ayrışunına gitmişlerdir. Türkiye, dolayısıyla Hacı Bektaş Veli ile 1tarihsel bağlarını reddetmemekle birlikte, kendi içerisinde yapılanmış ve kurumsallaşrruş bir "Rumeli Bektaşiliği" oluşmuştur.

Rumeli Bek:taşiliği, Arnavut Bektaşiliği adlandırmasıyla da karşımıza çıkmaktadır.

Bu kimliğin yerleşmesinde, Bektaşi liderliği olarak bilinen "dedebabalık"

makamının temsilcisi Salih Niyazi Dedebaba'run tekkelerin kapatılmasıyla Anıavutluğa göçmesi önemli rol oynamıştır. Bugün Türkiye'deki Babagan Bektaşiler için "Türk Bektaşiler", Arnavutluk ve Makedonya'daki Bektaşiler için

"Rumeli Bektaşileri" ya da "Arnavut Bektaşiler" tanımlaması kullanılmaktadır.

Doğal olarak Türk milliyetçiliği . ve Arnavut milliyetçiliği, Bektaşiliğin Babagan kolunun bu iki dalında kuvvetle kendini göstermektedir. Türk milliyetçiliği,

Türkiye'deki Babagan Bektaşilerde, Arnavut milliyetçiliği Rumeli'deki Babagan

Bektaşilerde kimliklerinin en temel unsurlanndan biri baline gelmiştir.

Ll-BEKTAŞiLiK VB ARNAVUT MİLLİYETÇİLİGİ

Bektaşilik-milliyetçilik ilişkisini incelemek sanıldığı kadar kolay bir konu değildir.

Çünkü bu durum bir zamanlar aynı imparator1uk içinde yaşarruş bulunan iki milletin

ayrılış ve aynşış süreci ile paraleldir. Osmanlı Devleti'nin erken dönemlerinde hatta 20 yüzyıl başlarına kadar Türk ve Arnavut unsurlarm Bektaşilik içinde ve Osmanlı kimliğiyle bir arada bulunduklan bir vakıadır. Bi.lhassa mücerred dervişler çoğunlukla Arnavut Bektaşiler arasından çıkmışlardır. Son postuişinlerden

Feyzullah Dedebaba da hem mücerred hem de Arnavut asıllıdır.

20. yüzyıl başlarında Hacı Bektaş Veli Dergahı postunda bulunan Babagan

Bektaşilerinin son "dedebaba"sı Feyzullah Baba'nın o sıralarda başlarruş, hatta

gelişmekte olan Arnavut milliyetçiliği hareketiyle ilişkili göstermek eldeki belgelere dayanarak mümkün görünmemektedir. Hatta bu belgele dayanarak

• Yrd.Doç.Dr.,Süleyınan Demirel Üniversitesi, İ1ahiyat Fakültesi, ögretim Üyesi

1 Çelebiler ve Babagan kolu ayırımı ytızyıllara dayanmakla beraber 1826'dan sonra açığa çıkmıştır.

Çelebiler, Hacı Bektaş Veli'nin evli oldugunu, kendileıinin de onun soyundan geldiklerini

belirtmektedirler. Babagan kolu is bu iddialara karşı çıkaralı Hacı Bektaş Veli'nin mücerred yani biç

evlenm.emeiş olduğunu savunmaktadırlar.

330

(4)

Feyzullah Baba'nın bir Arnavut milliyetçiliği hareketinin tamamen dışında olduğu

da pekala söyleııilebilir. Onun mücadelesi hemşerisi Arnavutlara dayanarak, Bektaşi Çelebilerine karşı bir iktidar mücadelesi vermekten ibarettir.2 Daha sonra Babagan kolu dedebabası olarak onun yerine geçecek olan Salih Niyazi Dedebaba da Arnavut kökenli olduğu halde Türk bağımsızlık mücadelesinde önemli görevler üstlenecektir.

Osmanlı İmparatorluğunda kendisini en son hissettiren Arnavut milliyetçiliği idi.

1877-1878 Osmanlı Rus harbinde Türklerin yenilmesi üzerine açığa çıktı. Berlin kongresi 1878 temmuzunda "tarafsız" olarak görülen başkan Bismarck'ın

yönetiminde toplandı. Sırplar, Karadağlılar, Romanyalılar ve Bulgarlar bu

paylaşınıda aslan payını alırlarken, Arnavutlar "Arnavut diye bir millet yoktur"

denilerek Bismarck tarafından kovuldular. Sırplar ve Karadağlılar Arnavutların yaşadıklan topraklan işgal ederek genişlediler.

1 temmuz 1878'de Arnavutların haldarını savunmak amacıyla Arnavut milliyetçilerinden oluşan Prizrin ittifakı toplandı. Burada "besa" yani kutsal yemin edildi. İttifak şu kararlan aldı:

1-Sultanın egemenliği devam edecektir ve Arnavut topraklan herhangi bir

işgale karşı ölümüne savunulacaldır.

2-Arnavutlarca meskun bölgelerin bir bütün olarak Osmanlı Devleti'nin tayin edeceği· bir vali tarafından ve Manastır'dan yönetilmesine karar verilmiştir. Bu vali seçimle gelecek olan Arnavut temsilcilere danışarak bölgeyi yönetecektir.

3-Arnavutça resmi dil olarak kullamlabilecektir.

4-0smanlı ordusunun yönetiminde bir Arnavut gücü kurulacaktır.

PriZrin İttifala.'nın mimarlan Abdul Fraşeri, Frenk Bib Doda, Elias Paşa Dibradır. İttifak Sultan ll. Abdülhaınid'in hayırdualarıyla toplanmıştı. Ama kongre kararları fiiliyata geçmedi ve kongre bir daha toplanamadı. İttifak kararlan başarıyla uygulanamadı, Sırplar ve KaradağWar, büyük güçlerin askeri yardımlan ile bazı

Arnavuttarla meskun köy ve kasabalan işgal ettiler. İtiifak taraftarları karargahlar.ını bazı şehir ve kasabalara yaymayı başardılar.

Sultan IL Abdülhaınid Arnavut abalinin mcskun bulunduğu bölgelerdeki

bazı okullarda Arnavutça eğitim yapılmasına izin verd.i. 1884'te Kroça'da ilk Arnavutça eğitim yapan okul yalnızca erkek öğrenciler için açıldı. 1891 'de ise Kızlar için Arnavutça eğitin1 veren okul ayın şehirde eğitime başladı. 3

Bektaşi tabanlı Arnavut nulliyetçiliği, Arnavutçanın geliştirilmesi merkezli olarak oluşmaktadır. Salih Baba isimli bir Bektaşi yazmış olduğu şiirde şöyle

demektedir:

Yalnız değilim,

Allahım sana yalvarıp yakarıyorum,

Dilim seni zikrediyor Ali!

2 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (B.O.A) DH.İD. no:37-2, G no:2, lef:8; B.O.A, DH.İD. no:37-2, G no:2;

B.O.A, DH.lD,D no:37-2, Gno:2,lef:56; B.O.A, DH.İD,D no:37-2, Gno:2, 1ef:68; B.O.A, DH.İD,D no:37-2, Gno:2, lef:l28; B.O.A, DH.İD,D no:37-2, Gno:3, lef:55-77

3 Lou Giaffo, Albania: Eye of the Balkan Vortex, Xlibris Corporation, 1999, s.273,274 331

... ~ ... ••ı 1 -

(5)

Ali'yi Ahmed-i Muhtan,

Hacı Bektaş Hünkarı.

Bu şiiri derdime tercüman kılıyonun Köüileriıı beni hapsettiiderinden beri.

Zira dilimi öğreniyorum ben,

Uyandırmak için Arnavutları.

Yurdumda, Vlora, Kudhesi'de

Tam üç yüz on sekiz yıldır Türkçe hakim, Zuhur etti Muaviye.

Münafıklar el birliği ettiler, Beni engellemek için.

Öğrendi Arnavutçayı yaydığıını Türkiye, Gelen bir çift atlıyla,

hapishaneye yollandım. · Ey Salih dunna boş boş,

Tercüme et Fuzuli'yi. ..

Arapça'dan Farsçadan ...

Çok insan var Arnavutça okuyan.4

Bu şiir Arnavutçuluk ve Bektaşiliğin birlikte ifadesinin önemli örneklerinden biridir.

Arnavut milliyetçiliği bazen münferİt girişimler, bazen kitlesel hareketlerle

gelişmektedir. Çoğu bireysel bir tavır alışla -hiç değilse Arnavutluk bağımsız bir devlet olana kadar böyledir-bu hareketin içinde yer alan Bektaşi Babalan Arnavut dilinin öğretilmesi, Amavutça kitapların yayılması ve Arnavut okullarının açılması

için çalışmışlardır. Daha sonra II. Abdülhamid bütün okulları kapatarak Amavutça kitap okunmasını yasaklay.acaktır. Bu defa bazı Bektaşi teldceleri bir dizi gizli okullar ağı oluşturmuşlardır. Bu Bektaşi - Arnavut ağının Arnavutluk denilen topraklarm dışında da destek merkezleri bulunmaktadır. Jön Türkler döneminde ise Arnavutlar Latin harfleri ve Arap harflerini kullanma kararı konusunda bir dizi

tartışma yapmışlardır. Jön Türkler Glirokaster'deki tekleelerden birine kendi

yandaşlarmdan birini göndererek hem Arap harflerinin devamı, hem de Arnavutların imparatorluk sının içinde kalmalarını temine çalışmışlardır. Ancak bu gayret başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 5

Bektaşilik araştırmalarıyla tanınan Clayer, daha sonraları Amavutlar silahlı

isyana kalkınca Bektaşi Babalarının bu hareketi de desteklediğini yazmaktadır.

Mesela Melsan Tekkesi şey hi Baba Hüseyin ilk milli çeteyi 1 906'da kendi tekkesinde kurmuştur. Bütün Arnavut Bektaşllerini bu hareketin içinde göstermek mümkün değilse de, pek çok Bektaşi tekkesi harekette yer almıştır. 6

Arnavut isyanı konusunda arşiv bilgileri de bir hayli bilgiler vermektedir.

1329 rumi, 1911 miladi tarihli belgeye göre Osmanlı Devleti Arnavutların silahlı

4 Nathalie Clayer,"Bektachisme et nationalisme albanais", Revue des Etudes Islamiques 60(1), 1992 ,s.286,dpn.20

5 cıayer a.g.ın,s.288

6 Clayer, a.g.m, s.291

332

(6)

isyana hazırlandıklarını haber almakta ve bu hazırlıklan takip etmektedir. Ergiri

mutasamfı bu konuda Halveli ve Bektaşi babalanndan haber aldığını, ortamın sakin

olduğunun anlaşıldığını Tepedelen kaymakamına bildirmektedir. Belge, Halvetilerle birlikte Bektaşi tekketerinin bazılannın devlete istihbarat sağladığını

ortaya koymaktadır. 16 Merkeze gelen istihbarat bilgileri bazı Bektaşi şeyhlerinin­

örnek olarak Kilüsireli Ahmed Baba ve arkadaşlannın- bu isyan hareketiyle ilgili

olduklannı, bazılannın da -Tepedelen Bektaşi Şey hi Ahmed Baba- bu işe

kanşma dıklarını bildiınıektedir. 7

Arnavut Bektaşiliğinin, ya da Bektaşi Arnavutların Arnavut milliyetçiliği düşüncesine katılmalannın öncülerinden biri de Fraşeri Kardeşlerden Naim Fraşeri

dir. Naim Fraşeri, Arnavut dilinde yazmış bulunduğu "Kerbela Mersiyesi" ile bu konunun öncülerinden olmuştur. Naim Fraşeri kökten Bektaşiliğe dayanan Arnavut ailelerden birine mensuptur. Ünlü Kamus-ı Türki yazarı Şemseddin Sami'nin de

kardeşi olan Naim Bey, Kerbela Mersiyesi'yle iyiyle kötünün mazlumla zalimin, Hz.Hüseyinle Yezid'in macerası altında Arnavut halkıyla Osmanlı devletinin mücadelesini anlatmak istemiştir. Bektaşi şairlerinden Melek Baba onu "Zemra e Shqiperise, gurra e urtesise, pishtar i vegj8lise, shejtor i ·njcrezise"Amavutluğun

kalbi, özgürlük meşalesinin taşıyıcısı insanlığın efendisi olarak değerlendirmektedir.8 Naim Fraşeri'nin Kerbela isimli 24 bölümlük mersiyesi ilk kez 1898 yılında yayınlanmıştır. Dini gibi görünmekle birlikte siyasi bir karşı koyuş

olan bu eserinde Naim Fraşeri, doğunun geleneksel temalarından yararlanarak

aydınlanmacı, hümanist, özgürlükçü düşünceler ortaya koymuştur. O, Bu şiıiriyle İmanun yani Hz. Hüseyin'in adaletini yüceltmiş, zalimin, yani Yezid ve takipçilerinin adaletsizliğine karşı çıkmıştır. Bu mersiye aslında Arnavuttarla

Osmanlıların savaşına göndeımelerde bulunmaktadır. O'na göre bu savaşı adaletin

yanında yer alan Arnavutlar kazanacaktır. Mersiyenin devamında Frasheri birdenbire Kerbela'yı unutur ve milli konularda konuşmaya başlar. Arnavutyanın gelişmesi, öğretim ve eğitim, Arnavutların birliği ve aralarında nezaketin,

kardeşliğin geliştirilmesi konularına geçer. Fraşeriye göre savaş dini kurtuluş anlamına geldiği kadar milli bağımsızlık anlamına da gelmektadir. Frasheri bu

destansı mersiyesiyle şiirsel özlemleri üzerinde hükümler vermektedir. O, aynı yıl yayınlanan başka bir eserinde ise Arnavutların Osmanlllara karşı mücadeleler veren milli kahramanı İskender Bey'i anlatmaktadır.9

Naim Bey eserlerinde yalnız olağanüstü kahramanlan anlatmamaktadır.

Arşi Pipa'ya göre o, sıradan çobanlan ve köylüleri edebiyat sahnesine sokan

adamdır.

Naim Bey milliyetçiliği gibi Bektaşiliğinde de samimidir, Bektaşiliğin bir gün bütün Arnavutluğun inancı olarak, İslamla Hristiyanlık arasındaki ayalıkları gidereceğille inanmaktadır. Naim Bey'e göre, Aİnavutçuluk hareketi Osmanlı

7 B.O.A, DH.MTV.Dno:?, G no:36, s.S/2,3,4

8 Robert Elsie, "The Currents ofMoslem and Bektasbi Writing in Albania(l8S0-19SO)", s.2f{l99S) History of A1banian Literature (East European Monographs 379) (Columbia University Press, Boulder, CO/New York)içinde).

9 Albert Doja, "Confrantemal Religion: From Liberation Theology to Political Reversal" History and Anthropology, 2003 VOL. 14 (4), s.360

333

(7)

egemenliğini temsil eden Sünni İslamın değil, Arnavut halkını temsil eden

Bektaşiliğin yanında yer almalıdır. Frasheri Amavutluğa özgü bağımsız bir Bektaşi tarikati kurmayı arzulamaktadır. Bu bağlamda Bektaşi babalarını Anadoludaki merkez tekkeyle ittibatı kesme konusunda iknaya çalıŞmaktadır. Naim Bey Bektaşi teınıinolojisini yabancı dillerin, özellikle de Türkçe'nin hakimiyetinden kurtarmak istemektedir. 10

1.2-BEKTAŞİLİK VE TÜRK M1LLiYETÇİLİGi

Genel olarak Bektaşi tarikatinde, özel olarak da Babagan kolunda Türk ve Arnavut dervişlerin Arnavutçuluk ve Türkçülük içerisinde yer almalan farklı

dinamiklerle ilişkilidir. Yukanda görüldüğü üzere Arnavut milliyetçiliği, Genel

Bektaşilikten ayrılarak bir Arnavut Bektaşiliği kurmak üzerinde yoğunlaşırken Türk

milliyetçiliği, Bektaşiliğin bütün dinamiklerini Türklükle özdeşleştiıme üzerinde

gelişmektedir. Türk Bektaşiliğinin Türkçülük hareketi, Arnavut Bektaşilere karşı bir

"aksülamel" olarak doğmuş ve gelişmiş değildir. Ctunhuriyetin ilk yıllarında

kaleme alınan ve yazarının isminin kayıtlı alınadığı bir el yazması bize bu konuda

teferruatlı bilgiler vermektedir.

Bektaşi dervişi olduğunu belirten meçhul yazar Bektaşiliğin doğuş ve

gelişme sebeplerini Türk milletinin genel özelliklerine bağlamaktadır:

"Bektaşflere göre başta lmaın-ı Azam olduğu halde diğer mezhep sahiplerinin pek dar bir çevre içine aldıkları "şeriat" insanı her haletan mahrum ediyordu. Bu hakların en başında cemiyet ve aile hayatı bulunuyordu. Bektaşf

liderleri bu ilhamı da çevreden alıyordu. Türkistan 'da ve eski aşiret hayatlarında kadınıyla kızıyla ve ahenkdar sazıyla tam bir sosyete hayatı yaşamaya alışan

Türkler, camilerde vaaz eden ulemanın bütün bunlara karşı haramdır diye köpüre köpüre bağırmasından ve önlerindeki sedejli rahleyi yumruklamasından bir şey anlamıyor/ardı. Aynı zamanda yeni islam olan Hıristiyanlar da aynı halet-i ruhiye içerisinde idiler. Bu hal islamlığa karşı şüpheli ve mütereddit bir zman yaşatıyor, şüpheli zman ise hakiki mürninterin adetini azaltıyordu.

Binaen aleyh esasen birbirlerinin noksanını ikmal eden dinlerde ihtiyaca muvafik/uygun parçalar alınarak bunları bir noktada birleştirmek, şeriatın dar çerçevesini biraz genişletmek olacaktı, nitekim böyle de oldu. Türkler milli

hayatlarının en cazip adetlerini Bektaşf ayinlerinde bularak bu yeni rehbere nasıl

dört elle sarılıyorsa henüz islam olan Hıristiyanlar da eski dinlerinin ilikatiarına müşabih/benzer telakki ve kaideleri Bektaşflikte gördükçe ona can atıyor ve islamlığa daha kuvvetli bağlarla bağlanıyordu. "11

Türk Bektaşiletin milliyetçilik yaklaşunlannda Arnavut Bektaşilerinkinden esaslı farklılıklar bulunmaktadır. Arnavut milliyetçisi Bektaşiler, Arnavut

Bektaşiliğinin, Arnavut milletine has bir yapı içerisinde yeniden teşekkülü için mücadele ederlerken, Türk milliyetçisi Bektaşiler, Bektaşilikle Arnavutluğu özdeşleştirme gayretleri içerisindedirler. Amavutlukla Bektaşiliğin özdeşleştirme

10 Ger Duijzings"Religion and Politics of Albanianism,

Naim

Frasheri's Bektashi writings" edt: Bemd Fischer, Albanian İdentities, Myth and Histoıy,C. Huı·st & Co. Publishers, 2002, s.60-67

ll Soyyer, a.g.e, s.297

334

(8)

girişimi bugün bile Arnavut Bektaşiler arasında görülmemektedir. Bunda elbette

Hacı Bektaş Veli'nin Türk oluşunun ve Bektaşiliğin doğup yayıldığı coğrafYanın

Türklerle meskun alan oluşunun önemli rolü vardır. Şöyle bir yorumda bulunmak

sanırım aşırı olmayacaktır: Burada vurgulanması gereken temel nokta Arnavut milliyetçisi Bektaşllerin "Biz Arnavut Bektaşiler olarak Türk Bektaşilerden farklıyız" düstunıyla hareket ederlerken, Türk milliyetçisi Bektaşilerin "Biz

Bektaşiler Türk.üz, her Bektaşi doğal olarak Türktür, ya da intisapla birlikte

Türklüğe de girmeli Türk olmalıdır" düsturunun savunucusu olduklarıdır.

Bu bağlamda, fikirlerini ortaya koyan Meçhul Bektaşi ilk olarak, Hacı Bektaş Velinin Bektaşiliği Türklüğü Arap etkisinden kurtarı:nıik için oluşturduğu görüşündedir. Ona göre Hacı Bektaş Veli, öz Türk ve Türkmen kanlarını kardeş

elleriyle heder ettirrnekten korumuştur. Tıpkı piri ve mürşidi Ahmed YeseVı gibi Türk'ün milli hayatını artırmak ve yabancı tesirlerden koruntak suretiyle işe

başlamış, Baba İshak'ın silah kuvvetiyle yapamadığını fikir kuvvetiyle yapmıştır.

Meçhul Bektaşi düşüncelerini dönemin hakim ideolojisi olan cumhuriyetçilik ve Bektaşilik ilişkis üzerine yöneltir. Ona göre Türklükle Bektaşilik

kadar, cumhuriyetçilikle Bektaşilik de özdeştir:

"Cumhuriyetin flanıyla tarikierin ilgasına/ kapatılmasına kadar böylece devam etti. Osmanlı imparatorluğunu tarihin sfnesine gömen Türkiye Cumhuriyeti

diğer tarik/er gibi Bektaşfliği de resmen ilga etmişti. Fakat Bektaşfler bundan müteessir olmak şöyle dursun bilakis/ tam aksine gayet memnundu. Çünkü cumhuriyetin bu günkü gaye ve umdesi Bektaşfliğin as/f fikir ve emellerinin

tahkild/gerçekleşmesi demekti. Bektaşfler ne istiyordu?

i-Türkleri Arap ve İran harsınaikültüründe erime tehlikesinden korumak Artık bu tehlike tamamen zail olmuştu.

2-Milli hükümeti her şeyden üstün tutmak. Bu da husul bulan bir key.fiyetti.

3-Ulema tesirini kırarak herkesin vicdan ve fikirleri içinde yaşaması. işte Bektaşfler için en mühim nokta bu idi. Ellerinde şeriat namını verdikleri taassup ve cehalet

silahı olduğu halde avam/sıradan insanlar ve cühelayılcahilleri mônevf tehditlerle elde eden asırlardan beri Türk milletinin terakkiiilerleme ve inkişaflgelişme kapılarını seddeden/örten ulema denilen cahil ve hırslı zümrenin ortadan kalkması

Bektaşflerin en esaslı gayesini tatmin etmişti. "12

Meçhul Bektaşinin, Bektaşiliğinden kuşku duyulması için hiçbir sebep görünmemektedir. Ama onun cumhuriyet düşüncesine de bağlılığındaki

samirniyetten kuşkulanmak yersizdir. Meçhul bektaşi, yetişmiş olduğu tekke muhitini, aynı anda veya sonradan tamştığı cumhuriyet düşüncesiyle kendi içerisinde telif etmiş ve uyumlu hale getirmiş bulunmaktadır. Bu iki farklı düşüncenin aynı insanda bütünleşmesi o raddeye varmaktadır ki, meçhul Bektaşi

kendi dergahlarının cumhuriyet uğruna kapatılmasına bile rıza göstermekte hatta bu dwumu şiddetle desteldemektedir:

"Yukarıda saydığımız sebeplere binaen artık bütün siyasi emel ve gayelerinin tatmin edilmi§ olduğunu gören Bektaşflik, tarikatların ilgası üzerine altı asırlık hayatını tarihin ve muhfblerinin sinesine gömerken tamamen memnundu.

12 Soyyer, a.g.e, 304

335

----· .~. ı l

,

... o . . . , ~ . . . ~ . . . - . • .... ı

(9)

Çünkü "Türklüğünü hissedenZere bütün manasıyla benlik ve serbestlik temin eden cumhuriyet en medenf inkılap düsturlarıyla içtimiif hayata da vasi/geniş bir hürriyet temin etmişti. İçtimaf nizarnı ihlal etmemek şartıyla cumhuriyetin her ferde siyyanenl e§it olarak temin ettiği büyük hürriyet karşısında gizli temennilere heybet ve haşyet veren resimlerle/törenlerle saliklerlmürfdler teminine artık hiç lüzum

kalmamıştı. "

-"Dünkü buhur kokulu meydan bugün "salon" Zara inkılap etmiş, dünkü çelik telli sazlar bu gün yerini handolara terk etmiştir. Alem yine o iilem, devran yine o devran. Aradaki fark yalnız bir teceddüttür/ yeniliktir. Bu tekkenin sırrına vakıf

olanlar hiç aldanmayacaklardır. Dün loş, kuytu meydanlarda demlerine niyaz edenler, gaib erlere gülbenk çeldyorlardı. Bugün de o münewer/ışıklı ve muattarlkokulu salonlarda cazların vecd ve neşe saçan ahengi arasında şampanya

kadehlerini ellerine alanlar dünkü kasvetli ve endişeli yaşayışla bu günkü nur/u hayat arasında mukayese yaparak ve başlarını kalplerinin üzerine eğerek şu

gülbengi çekeceklerdir:

- 'Üzerimizde hiizır ve niizır olan gerçek eren/erin demine devranına hü diyelim h •• u. ml3

Yukanda sunulan ömek, kenarda köşede kalmış ve yapayalnız bir Bektaşi dervişinin ideolojik saplantılarla, Bektaşilikten vazgeçerek kaleme aldığı yazılar değildir. Çünkü cumhuriyet, laiklik ve Kemalizmin Bektaşilikle telif edilmesi örnekleri pele çok Bektaşide görülen bir tavır alıştır. Örneğin kendisi aslen Arnavut kökenli bir Bektaşi babası olan Kazım Baba bir nefesinde şunları söylemektedir:

Uluslar birleştiler

Çünkü hepsi eştiler

TÜRK narrum aldılar Her yere yerleştiler Şükür olsun Tannya Türk yaratmış bizleri ne mutlu Türk olana kabarsm göğüsleri

Sulhu sevenlerdeniz Cumhuriyetperveriz Lailrus prensipli Biz Kemalistlerdeniz Atatürktür başımız

Demokrasi işimiz

Ün saldık her tarafa Bezl ederek canımız14

13 Soyyer, a.g.e, 306

14 Kazım Baba Divanı, İstanbul Maarif Kütüphanesi, İstanbul:l959, s.l24-126 336

(10)

... ~ ...

Burada gördü~üz şiir de meçhul Bektaşinin bazı görüşleriyle örtüşmektedir. Olsa olsa meçhul Bektaşideki milli duygu yoğunluğu bir miktar fazla olabilir.

Babagan Bektaşileri, tıpkı Çelebiler kolu gibi Türk kurtuluş savaşında

Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yanında yer almışlardır. Milli mücadelenin yer altı teşkilatında espiyonaj faaliyetleri yürütmekten, silah nakliyatma ve bizzat cephede

savaşmaya kadar pek çok faaliyette buluomuşlardır.

Babagan· Bektaşilerinin dedebabası, Hacı Bektaş Dergahı türbedarı unvanıyla Salih NiyaZi Dedebaba, Mustafa Kemal Paşa ile bizzat görüşmüş ve istiklal mücadelesine destek vermiştir. Yukarıdaki bölümde bir şiirinden söz ettiğimiz Hüseyin Kazım Baba da Müdafaa-i Milliye grubunda yer almıştır.15

Her ne kadar bazı Babagan Bektaşiler milli mücadeleye muhalefet içerisinde bulunmuştarsa da bunlar müoferit olaylar olarak kalmış, genel bir tutumu

yansıtpıam.ıştır. Bu muhalif tutumların pek çoğu şahsi kinler ve kızgınlıklar

sonucudur.16

2-AYRIŞIM SÜREC:fNİN İKİNCİ DÖNEMİ (1925 sonrası)

30 Kasım 1925 yılında Türkiye'de bütün dergahlarla birlikte Bektaşi

dergahlan da tekrar kapatılmıştır. Salih Niyazi Baba kapatılma haberini duyduğu

zaman "Bu demektir ki biz bu göreve layık değiliz" diyerek derhal merkez asitaneyi terk etmiştir. O tasavvufuo asıl kalplerde yaşadığını oranın ise asla kapatılamayacağı göıiişündedir. Bir süre· Ankara Ulus'ta bir otel işletir. Bu oteli gizli bir dergah olarak kullanmak isterse de başaramaz. Gizli olarak Bektaşilik

faaliyetlerine 1927 yılına kadar devam eder. 17 Ocak 1930'da bazı mücerred

Bektaşi babalarıyla birlikte Türkiye'yi ~rk ederek Amavutluğa yerleşir. Aynı yıl

Aroavutluldaki Bektaşi cemaatinin "dedebaba"sı seçilir. İtalyanlar tarafından öldürüldüğü 1941 yılına kadar bu görevini muhafaza eder.17

Arnavut Bektaşiler 1925 yılında Türkiye'de dergahlann kapatılmasına rağmen 1930 yılına kadar bağlılıklarını sürdürmüşlerdir. Gerçi 192l'de bir kongre toplayarak "Arnavut Bektaşi Cemaati"nin tüzüğünü oluşturmuşlarsa da bu kongre çok etkili olmamıştır. Salih Niyazi Baba'ya ba~lılık devam etmiştir. Ahmed Zog'un laal olmasıyla birlikte bu cemaat resmi bir tanınma hakkı kazanmıştır.18

·Bektaşilikle ilgili kararlar, Bektaşi cemaatinin ilk üç kongresiyle birlikte

alınmıştır. 4-17 temmuz 1921'de Skapar'da yapılan ilk kongrede yukanda da belirtildiği üzere kurallar· belirlenmiştir. Arnavut hükumeti bu kurallan 1923'te

onaylamıştır. 8 temmuz 1924'te Hajiderie tekkesinde 2. kongre Ahmet Turan babanın başkanlığıoda toplannuştır. Bektaşi cemaati kongreler döneminde hükumet

tarafından üç cemaate denk sayılmakla birlikte asıl 9· temmuz 1929 tarihinde kanunla resmen tanınmıştır.

15 Hülya Küçük, Kurtuluş Savaşı'nda Bektaşiler, Kitabevi Yayınlan, İstanbul: 2003, s.l43 16 Küçük, ag.e, s. 159

17 Küçük, ag.e, s.l94 18 Clayer, a.g.m, s.300,30l

337

, ... _._ .. • .. ·~·-.·-.·.·.· • ... .. • ' ı ... , ... _._ ... , •. • ., ı .. .... , ________ • -.-.

(11)

Bektaşi cemaatinin kanunlan Maıt 1931 'de üçüncü kongre tarafından onaylanmış ve Kral Zogo tarafindan (Bektaşiler'in lideri ola n Salih Niyazi Dede ile birlikte) irnzalanmıştır.

"Bu kanun, Bektaşi merkezlerinin bölgesel dini birimler olarak

oluşturulmasını içermektedir. Böylece altı Bektaşi merkezi kurulmuştur. Kroye

Bektaşi Merkezi ... Elbasan Bektaşi Merkezi ... Fra şeri Bektaşi Merkezi ... Korçe

Bektaşi Merkezi. .. Priştine Bektaşi Merkezi ... Girokastra Bektaşi Merkezi ..

Dini gruplarla ilgili yeni kanunların oluştumlması bağlaınında Bektaşller hakkındaki yeni kanunlar 15 Mayıs 1945'te Tiran'da toplanan dördüncü kongrede resmen oiıaylaınışlardır. 19

Salih Niyazi Dedebaba'nın öldürülmesinden sonra Ali Rıza Baba, Arnavut

Bektaşiterin dedebabası olarak seçilmiştir. Ama onun dedebabalığı son derece tartışmaiı olmuştur. Çünkü Ali Rıza Baba oldukça bilgisiz biridir. Kısa süre sonra da zaten istifa eder ve yerine Kamber Ali Prişta atanır. O, II. Dünya savaşından

sonra Komünist hükümet tarafından hapse atılır ve Tiran'ı işgal eden Komünist militanlar tarafından öldürülür .. Yerine atanan Cafer Sadık Baba da birkaç ay içinde ölür ve Abbas Hilmi Baba 1945'te Arnavut Bektaşilerin dedebabası seçilir?0 ·

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Bektaşilik kendini, güçlü ulusal düşüneeye sahip bir cemaat olarak ayırmıştır. Antifaşist direnişte büyük rakamlarla yer almışt.Jr. "İkinci Dünya Savaşı sırasında 6000 Bektaşi'nin Nazi işgalcilerine karşı mücadele sırasmda ölmesi" güçlü bir yurtseverlik duygusunun olduğunu

göstermektedir. Bektaşiler'in bu katılıını savaştan soııra da takdir edilmiştir.

1958'de Amavutluk Komünist Partisi Merkez Korrritesi'ne gönderilen bir raporda

şunlar belirtilmiştir: "Balli tarafına geçen azınlık dışında Bektaşi din adamlan sınıfı,

ulusal özgürlük savaşında antifaşist direnişe daha yakın olan bir sınıftır."21

Bektaşi cemaatinin karar alıcı en üst birirrri kongre idi. 2 Mayıs 1945'te, dördüncü Bektaşi kongresi Tiran' da toplandı. Bu kongre, cemaati tekrar örgütledi, yönetici birirrll seçti, yeni kanunu onayladı, bir dünya Bektaşi Kongresi organize edilmesi fikriııi sundu, Bektaşllerin savaşta aktif rol aldığını ve demokratik güç ile iyi ilişkiler içerisinde olduğunu doğruladı.

Antifaşist ulusal özgürlük savaşında yardımc ı olan Bektaşi cemaati üyeleri Faya Baba, Feyzo Baba, Kamil Baba gibi din adamlanydı. Bektaşi dm adamlannın Antifaşist Savaş ve Cephe ile olan bağlantısı ülk;eııin özgürlüğünden sonra, bazı din

adamlarının devlet yönetiminde vekiller, ulusal özgürlük konseyi üyeleri, Demokrat Cephe üyeleri gibi görevler almalarıyla güçlenmiştir. O dönemin belgelerinden

anlaşıldığına göre, Arııavutlukta bir reform çağı savaştan sonra, siyaset ve devlet

yapılarına yakın olan bazı Bektaşi din adamlarını kademe kademe kabul ettirmiştir.

Bu reformlara olan tutum, Bektaşi cemaatinin merkezinde iki akım oluşturmuştur:

a) İlk akım Bektaşilik'i Demokrat Cephe ile bağlantılı olan bir cemaat olarak kabul etmiştir. Bu akım, vekiller Faya Baba ve Feyzo Baba tarafından

19 Shyqyri Hysı, "Arnavutluk Bektaşiler Birliğindeki Kriz ve ilerici Bektaşiler Gıubu" çev: Aylin Ceylan, http: 11 www. hbelctas.gazi.edu.tr 1 sayı30 web 1 J3 shyqyri.htın, s.l,2

20 Ashik Huso, Europe's Last Dervishes, www.bek.tashi.net 21 Shyqyri Hysı, a.g.m, s.3

338

(12)

···- ... ,

yönetilmiş ve bir çok din adamı, baba ve derviş tarafından izlenmiştir. Amacı, Bektaşi cemaatinde dini reformlar geliştirmekti. 14 Mart 1947'de, bu yenilikçi akım

Tiran'da cemaat içinde İlerici Bektaşiler adlı bir gurup kurmuştur.

b) İkinci akım, siyası, sosyal, ekonomik hayata ilişkin reformlara hiç tepki göstermeyen, ancak Bektaşi cemaatinin merkezindeki reformlara hemen tepki gösteren akımdır. Bu akıı;n, aynı zamanda Bektaşiterin Arnavutluk dedebası olan Abbas Baba tarafından yönetilmiştir.22

Abbas Hilmi Baba, komünist rejimin, iki yenilik teklifini, yani Mücerred

dervişliğin kaldınlması ve dini kıyafetlerin çıkanlması önerilerini hiçbir zaman kabul etmemiştir. Hatta kendisine bu konudaki hükumet teklifıni kabul ettinneye gelen iki komünist babayı öldürdükten sonra intihar etmiştir. Daha sonra iki Komünist dedebaba Ahmet Myftar ve Fehmi Baba dedebaba olmuştur. Fehmi Dedebaba Stalin'in dev bir portresini Bektaşi tekkesine asmıştır?3

Amavutlukta bütün bu olaylar olduktan sonra Arnavut kökenli dervişterin ağırlıklı olarak bulunduğu Mısır, Abdullah el-Mağaravi tekkesinde 30 Ocak 1949'da bir toplantı yapılmıştır. Burada Arnavut Bektaşiliğinin Komünist rejim altındaki

durumu müzakere edilmiştir. Toplananlar, Komünist rejimin kuklası olan bir·

dedebabanın Bektaşilik mesajını yayamıyacağına karar vermişlerdir. Tarikatin

yararına olacak bir seçimin yapılmasma karar verilmiş ve bu eçimin sonucunda da Ahmet Sım Baba dedebabalığa yükseltilmiştir. Bu durum yalnızca Komünist

dünyanın dışında Yunanistan sınırlarındaki Rini ve Katerini'de tekkcleri bulunan Said Seyfi Baba ve Veli Baba tarafından kabul edilmiştir.24

Babagan Bektaşiliğinin serencamının bir de Türkiye ayağı bulunmaktadır.

Salih Niyazi Baba Türkiye'den ayrılırken "vekalet emanetini" "sertarik" olarak Ali Naci Baykal'a bırakmıştır. Babagan Bektaşilik kurallarına göre dedebabanın

mutlaka mücerred olması gerekmektedir. Fakat dergablar kapatılıp, bütün mücerrcd

Bektaşi dervişleri Türkiye dışına çıktıklarındao, bir zaruret olarak bu uygulamada

bulunulmuştur. Fakat Balım Sultan Erkannamesine aykırı. bir tutum olduğu

gerekçesiylr Ali Naci Baykal Dedcbaba'yı Türkiye dışındaki dergahlar tanımamışlardır.25

1950 yılına gelindiğinde Mısır'da ''dedebaba" ilan edilen Ahmed Sım Baba. Tiirkiye'ye gelerek devrin iktidan Demokrat Parti ile dergahlann açılması konusunu

görüşmüştür. Bu durum Türkiye'de Bektaşiler arasında da büyük kabul görmüştür.

Ancak seçimlerden sonra Demokrat Parti verdiği sözde dunnamış, Ahmed Sırrı Baba'nın Şahkulu Sultan tekkesinde icra ettiği bir ayin-i cem polis tarafından basılmış, baba ve pek çok derviş tutuklanmıştır. Ahmed Sım Baba mahkeme boyunca her türlü haskılara rağmen üzerindeki babalık gjysisini çıkarmamıştır. Bir müddet sonra serbest kalan Ahmed Sım Baba, Türkiye'deki Bektaşilere, eğer

22 Sbyqyri Hysı, a.g.m, s.4 23 Ashi.k Huso, age, s.2

24 F. de Jong, ''The Takiya of Abdallah al-Maghawiri (Gayghusuz Sultan) in Cairo: A historical sketch and a desetiption of Ara b i c and Ottoman Turkish materials relative to the History of the Bektashi Tekiya and order preserved at Leiden University Library" Turcica, X.III (1981) s.249 25 Şevki Koca, Es-Seyyid Halife Koca Turgut Baba Divanı, Nazenin/K.tiltür Yayınlan, 1stanbııl: 1999, s.345

339

..

' . ' ... .

(13)

Türkiye'de serbestçe mücenedlik erkanı yapılamadığı sürece "dedebabalık"

makamının dışarıda kalacağını belirtmiştir. Türkiye Bektaşileri Ali Naci Baykal Dedebaba'dan sonra Bedri Noyan Dedebabayı yine sertarik sıfatıyla -çünkü mücerred değildir-dedebaba olarak seçmişlerdir.26

1967 yılında Bektaşi Cemaati dağıtılmış ve Bektaşilik diğer inapç sistemleri gibi Komünist hükumet tarafından yasaklanmıştır. Bu Komünist dönemde yalnızca

iki Arnavut Bektaşi tekkesi faaldir: biri Kosova, Gjokova'daki Baba Kazım tekkesi, diğeri AB.D, Mishigan'daki Recep Baba tekkesi.27

Bektaşiliğin Babagan kolu bugün artık "Türk Bektaşiliği" ve "Rumeli ya da Arnavut Bektaşiliği" olarak iki birbirinden bağımsız kola ayrılmış bulunmaktadır.

Bu ayrılık sürecinde milliyetçilik -münferit olaylar dışında- ayrılığı oluşturmamış,

tersine zorunlu bir ayrılık süreci milliyetçilikleri keskinleştirmiştir.

Arnavut ya da Rumeli Bektaşiliği, büyük bir baskı altında yaşadığı,

Komünist yönetim döneminde içe kapanmış ve direnmiştir. Bugün Arnavutluk ve

Makedonya'nın muhtelif yerlerinde açılan tekketerde faaliyet göstermektedir.

Amavut BektaşiJer, geleneksel Bektaşiliğin formel yönlerine slkı sıkıya sarılmış durumdadırlar. Babaların ve dervişterin giymiş olduğu kıyafetler onlar için

Bektaşiliğin olmazsa olmazlan niteliğindedir. Türk Bektaşiliği ise 1925'ten bu yana süregelen yasaklılık sürecinde felsefi alt yapısı güçlü bir Entelektüel hareket haline

dönüşmüştür. Tarikatin, kıyafet ve mekanlan yasak/kapalı olduğundan, Bektaşilik

her türlü mekan ve durumu kullanarak düşünsel yapısını uygulayıp yaygınlaştıran

bir ekol halinde ortaya çıkmış ve yaşamıştır. Onlarda da dedebabalık, halifebabalık, babalık ve dervişlik devam etmektedir. Ancak, bu görevler, belli sembollerle açıkça

ifade edilmemektedir. Bir Arnavutluk vatandaşı Bektaşi babası ruhani kıyafeti

üzerinden çıkarttığı zaman çok büyük bir yanliş yapmış olacağını düşünürken,

Türkiye vatandaşı bir Bektaşi babası tasavvufun kıyafette değil gönülde olduğunu vurgulamaktadır.

Her iki kolun da ilişkileri devam etmektedir. Her iki taraf da

"dedebabalıklar" haricindeki Bektaşileri kabul etmektedirler. Kendisiyle görüşülen

bir Tiifk Bektaşi babası, "Bizim için Amavut babalar sorun teşkil etmez, onlara

"baba" olarak niyaz ederiz ancak kabul etmediğimiz bir "dedebabaya" "dedebaba"

olarak değil ancak "baba" olarak niyaz edebiliriz" demektedir. Bu da ayrılığın ne raddede olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Her iki kolun ayrılıkları bütün keskinliğiyle ortadayken bile Hacı Bektaş

Veli dergahına saygı ve bağlılık bu iki kolu aynı daire içerisinde tutmaktadır.

26 Koca, a.g.e, s.355

27 Robert Elsie, "Islam and the dervish orders of Albania: An introduction to their histoıy,

development and current situation''www.elsie.de 340

Referanslar

Benzer Belgeler

Sempozyuma, bildiri sunarak, panel sunum yaparak ya da gözlemci olarak katılmak mümkündür.6. 4. Sempozyuma “Paket Program”

Beşincisi, bütün olarak, metodilerin (lalın) meydana getiril- mesi, sonra tam melodilerin meydana getirilmesi hakkındadır ... Bu bölümde bir tertip ve intizam ile

banş yoluyla ele geçirmeyi başarmıştı. Bu nedenle VI. Haçlı Seferi, diplomatik bir seferdi. Anahtar Kelimeler: V1 Haçlı Seferi, Eyyubiler, II. Frederich, el-Melik el-

Peygamber, bütün varlık evrenini gözetleyen, onlara Allah’ın bilgisiyle donanan bir hayatı müjdeleyen, sadece iyiye ve güzele tereddütsüz bir şekilde

TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİNİN BÖLGESEL POLİTİKALARA ETKİSİ ULUSLARARASI

Mehmet Ali BEYHAN Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı/ m.beyhan@atam.gov.tr/ Ankara- TÜRKİYE Zeki ERASLAN Atatürk Kültür, Dil ve

[r]

Bildiri Özetlerinin Gönderilmesi İçin Son Tarih 20 Mayıs 2016. Kabul Edilen Özetlerin Bildirimi 06