• Sonuç bulunamadı

ULUSLARARASI MERV'DEN SÖÔÜT'E TÜRK TARİHİ, KÜLTÜR VE MEDENİYETİ SEMPOZYUMU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ULUSLARARASI MERV'DEN SÖÔÜT'E TÜRK TARİHİ, KÜLTÜR VE MEDENİYETİ SEMPOZYUMU"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Yayınları

ULUSLARARASI MERV'DEN SÖÔÜT'E TÜRK TARİHİ, KÜLTÜR

VE MEDENİYETİ SEMPOZYUMU

INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON "FROM MERV TO SOGUT TURKISH HISTORY, CULTURE AND

CIVILIZATION"

(11-12 Eylül 2014-BİLECİK)

Editörler Kurulu/ Editorial Board

Prof. Dr. Abdulhalik BAKIR Doç. Dr. Bülent YILMAZ Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

BİLECİK-2015

(2)

Mtnldm Söjiit't Tiirle Tarihi, Kıl/tür ı~ Mtdt11fJtli 301

VI. HAÇLI

SEFERİ:

Il.

FREDERİCH, EL-MELİK

EL-

KAMİL

VE KUDÜS

ÖZET

VI. CRUSADE: II. FREDERİCH, EL-MELİK EL-KAlvıİL AND JERUSALEM

Seyhun ŞAHİN*

VI. Haçlı Seferi'nin diğer haçlı seferleri arasında farklı bir yeri vardır.

Kudüs 'ü Müslümanlardan almak amacıyla gerçekleştirilen bu seferde savaş yaşanmamıştır. Kudüsü, Alınan İmparatoru, Sicilya ve Kudüs Kralı sıfatlarını taşıyan II. Freôerich, Eyyubi Sultanı el-Kamil ile uzun süren müzakereler sonucu

banş yoluyla ele geçirmeyi başarmıştı. Bu nedenle VI. Haçlı Seferi, diplomatik bir seferdi.

Anahtar Kelimeler: V1 Haçlı Seferi, Eyyubiler, II. Frederich, el-Melik el- Kamil, Kudüs,

ABSTRACT

The VI. Crusade had got a different place between the others'. Aming to capture J erusalem from the Muslims that Crusade did not fıght a battle. II.

Frederich, who had titles of the Emperor of Germany, the King of Sicily and Jerusalem, succeeded to capture Jerusalem by peace at the end of interminable discussions. Therefore, the VI. Crusade was a diplomatic invasion.

Key Words: The VI. Crusade, the Ayyubids, II. Frederich, el-Melik el- Kamil, Jcrusalem.

• Yrd. Doç. Dr., Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi.

(3)

302 Mm/dm SQf.rllt lrk. Tarihi, Kiiltrir ıY Mtdm!Jtti

GİRİŞ

Türk Tarihi'ni belirli bir coğrafya veya zamanla sınırlandırmak pek de mümkün değildir. Bu durum da karşımıza Türklerin Tarihi'ni zincirleme bir serüven ve reaksiyon olarak çıkarmaktadır.

Konumuzun ana objelerinden biri şüphesiz Ey)ıubiler'dir.

Kaynaklarını bir Türk Atabeyliğinden alan Eyyubiler, Suriye-Filistin ve

Mısır topraklarına sahip olmakla bir bakıma Anadolu ve tüm Orta Doğu'ya yayınlan Türk hakimiyetinin temsilcilerinden biri olmuştur. Selahaddin Eyyubl ve onun ardılları, sadece sözünü ettiğimiz bu topraklara sahip olmakla kalmadılar. Aynı zamanda bu toprakların birlik ve düzene yeniden

kavuşmasına da vesile oldular. Haçlı seferleri ve Moğol istilasının bu topraklardaki etkilerini en alt seviyeye indiren Anadolu ve Yakın Doğu'da

kumlan bu Türk devletleri olmuştu.

Selahaddin'in Kudüs'ü haçlılardan geri alması gerek İslam ve

...

gerekse de Batı dünyasında ona büyük bir şöhret kazandırmış olmasının yanı sıra düşmanlarında dahi şahsına karşı büyük bir ilgi de uyandırmıştı.

Eyyubller, atalarının bu kudret ve şöhretinden olsa gerek hem sultanları hem de devletlerini Orta Doğu'da oldukça saygın bir konuma taşımayı başardılar. Ancak el-Kamil ile birlikte Eyyubiler için Melikler arasında

hakimiyet mücadelesi başladı. Bu Eyyubiler için hem içte hem de dışta

oldukça zor bir durum doğurmuş oldu. Dolayısıyla Haçlılar ile mücadele edip onların olası büyük bir saldırısını defedecek kudretten de uzak

kalmışlardL

Batı' da ise durum pek de iç açıcı değildi. Aslına bakılırsa I. Haçlı

Seferi'nin başarısı, ondan sonra gerçekleştirilen seferlerle mukayese dahi edilemezdi. Çünkü haçlılar, en büyük başarılarını I. Haçlı seferinde elde etmişlerdi. Diğer taraftan seferlerin dindarlıktan uzak fakat ·maddi hedefleri oldu gün yüzüne de çıkmıştı. Krallar ve haçlı şefleri arasındaki çekişmelere,

papalar da dahil oluvermişlerdi. Böylesine bir durumda oldukça fazla sıkıntı

çeken isimlerden biri de hiç şüphesiz Alman imparatoru ve Sicilya Kralı II.

Frederich idi. İmparator için bir Haçlı gönüllüsü olmak, gerek sahip olduğu

unvanları ve devlet adamlığı ile gerekse de kişiliği ile ötüşür bir durum

değildi. II. Frederich'i bu konuda anlayabilmemiz için onun hem siyasi hem de özel hayatına göz atmamız yeterli olacaktır.

(4)

Men/dm Sôjil'e Tür): Tarihi, Kii/ıiir ı~ Mtdt11[ytli 303

VI. Haçlı Seferi Öncesi Avrupa ve İmparator Frederich

II. Frederich, babası tarafından Alınan kanı taşımasının yanı sıra

Anne tarafından da Sicilya Krallığı'nın Norman hanedanın kanı da taşımaktaydı. Kraliçe Costanza'nın Alınan İmparatoru VI. Henrich'den

doğan oğlu olan Frederich, sadece Alınan İmparatorluğu tahtının varisi

değildi. Aynı zamanda Costanza'nın oğlu olması ve Sicilya Tahtı'nda

Norman soyundan gelen birisinin artık olmaması nedeniyle de Sicilya'nın meşru Kralı oluyordu. Frederich, babası daha o çocuk yaşta iken ölmüştü

(1194). Babası öldüğünde Frederich Sicilya'da bulunuyordu ve idareyi eline almak için yeterli yaşına varıncaya kadar da burada kalmaya devam etmişti1.

Sicilya, Norman hakimiyetinden önce yaklaşık olarak iki yüz yıla yakın bir süre Müslümanlar tarafından idare olundu. Bu dönemde Müslümanlar sadece adayı idare etmekle kalmadılar. Onlar aynı zamanda

altın devrini yaşayan İslam medeniyetini de Sicilya'ya taşıdılar.

Müslümanların adanın egemenliğini Hrristiyan Normanlar'a kaptırmasından

sonra da bu yüksek medeniyet varlığını sürdürebildi. Bunda şüphesiz adanın

yeni efendilerinin geniş ufuklarının rolü tartışmasızdır. Öyle ki Norman

sarayında Arapça, oldukça revaçta olan bir dildi. Neredeyse Norman

Krallarının tamamı Arapçayı iyi derecede konuşup anlayabiliyordu.

Frederich sadece Arapçada iyi değildi. Bu dile ilave olarak beş dili daha (Latince, İtalyanca, Fransızca, Grekçe ve tabii ki Almanca) mükemmel derecede konuşuyordu2. Elbette ki böyle bir ortamda bulunan Frederich, daha küçük yaşta iken İslam kültürü ile tanışma şansına sahip oldu. İçinde bulunduğu bu ortam sayesinde doğu kültürünü yakinen tanıdı. Çünkü Sicilya'da Grekler, Latinler ve Müslümanlar bulunmakta idi3. Bu durum onun ileride Yakın Doğu ile kuracağı ilişkilerde ona fazlasıyla yardımcı olacaktı.

Frederich, her şeyden önce sahip olduğu geniş topraklar arasındaki bütünlüğü sağlamak zorunda kaldı. Çünkü Alman İmparatorluğu ile Sicilya

1 Emst Kantorowicz, Frederick the Second, New York 1957., s. 25-29.; Fredercib'in

bayatı ve faaliyetleri ile ilgili olarak yazılmış en önemli eserlerin başında Kantorowicz'in bu eseri gelir. Frederich ile ilgili olarak daha detaylı bilgiler için bu esere başvurulabilir.

2 Steven Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi, C. m, (Çev. Fi.lcret Işıltan), Ankara 1992., s.

154.

3 Kantorowicz, a.g.e., s. 27.

(5)

304 lvlenı'den Sôf/it'e Tiirk Tarihi, Kiilliir ı-e Mtdmfpti

Krallığı'odaki otoritesini güven altına almak onun önceliği idi. Ancak Frederich'in kendi iç sorunları ile meşgul olduğu bu dönemde Yakındoğu

üzerine özellikle de Roma Kilisesi'nin baskısıyla yeni bir haçlı seferinin düzenlenmesi çağrısı yapılıyordu. Şüphesiz düzenlenecek haçlı seferine ise

katılım noktasında en çok ihtiyaç duyulan isimlerden birisi de il. Frederich idi. 1097'de gerçekleşen ilk haçlı seferinden sonra bir seri olarak devam eden bu saldırıların beşincisi için Papa İnnocentus'un oldukça ateşli bir

telaşı vardı. Ve bu seferde Frederich de olmalıydı. İnoocentius, IV. Haçlı

Seferi'nin getirisinden memnun olınamıştı4. Ve beşincisi için denklem kurmak peşindeydi.

Bu arada 1212 yılında önce Fransa'da daha sonra da Almanya'da IV.

Haçlı seferinin yaratmış olduğu infialden etkilenen halk arasında iki çocuk ortaya çıktı. Bu ikisi, Kudüs 'ün yalnızca çocukların düzenleyecekleri bir

haçlı seferi ile Müslümanlardan geri alınabileceği fikrini ortaya attılar.

Gerek Fransa'da gerekse de Alınanya'da toplanan ç.ocuklar, güneye yani

İtalya'ya doğru yola çılctılar. Ancak daha yoldayken çocukların bir kısmı hayatlarını kaybettiler. İtalya 'ya ulaşabilenler ise kendilerine vaat edilen mucizelerden mahrum olduklarını anladıkları anda ülkelerine geri dönmek üzere yola koyuldular. Fakat evlerine dönebilen çok daha azı oldu. İtalya'da

kalan da vardı. Bunlar da evlerinden çok uzakta olan bu topraklarda

sığınmacı olarak kalmayı tercih ettiler. Bazıları ise Kudüs yoluna aracı olmayı kabul eden bazı tacirler ile deniz yolculuğuna çıktılar. Bunların akıbeti ise meçhul olmuştur. Bu guruptan çok azı outremer'e ulaşabildi ve kendilerini köle pazarlarında buldular5.

Batı dünyasında maneviyat da maddi kudret de tüm bu gelişmelerin ardından oldukça zayıflamıştı. Dahası doğuda işler iyi gitmiyor, oradaki Latinleri kontrol altına alacak ve onları Müslümanlar karşısında yeniden

şevklendirecek birine ihtiyaç duyulmaktaydı. Bu isim mutlak olarak Frederich idi. Batının dönem itibarıyla en kudretli ve karizmatik lideri

şüphesiz o idi.

Papa İnnocentius, çocuk haçlıların böylece telef olmalarını şüphesiz

beklemiyor değildi. Aksi halde koca adamların başarısızlığını bu zavallı

4 Runciman, a.g.e., s. 123.

5 Runciman, a.g.e., s. 124-127.; Kantorowicz, a.g.e., s. 129.

(6)

ı\.Jmltlt11 Siiğil't Ttirk Tarihi, Kiiltür "'MtdmiJtfi 305

çocukların telafi etmesi nasıl beklenebilirdi. Bu facianın ardından İnnocentius, 1215 yılında Roma'da büyük bir konsül toplamaya karar verdi.

Bunun için gerekli alt yapıyı oluşturmak için papalık legatı derhal işe

koyuldu. Yapılması kararlaştırılan toplantıda Hıristiyan dünyasının tüm sorunları etraflıca ele alınacaktı6. Elbette ki burada asıl vurgulanıp

propagandası yapılacak fi.kir ise Kudüs üzerine yeni bir haçlı seferi olacaktı.

1215 yılında toplanan Lateran Konsül'ünde papa bu fikri açıklayarak ateşli

bir şekilde Kudüs için bir sefer düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Papanın bu

çağrısına ilave olarak Kudüs Patriğ~ Latinlerin Doğu'da içinde bulundukları

zor durumdan bahsederek açıkça yardım diledi 7

Papa, bu konsülden istediğini almak becerisini göstermişti. Alınan

kararlara göre; orada toplanan heyet tarafından haçlı seferine katılacak olanların günahlarının affedilmesi ve bazı imtiyazların tanınması sağlanacaktı. Ayrıca 1 Haziran 1217 yılında Avrupa'da toplanan haçlı

birliklerinin güney İtalya ve Sicilya'da bir araya gelerek doğuya doğru

yelken açmaları ve onların lojistik ihtiyaçlarının yine bu heyet tarafından

karşılanması kararlaştırıldı8.

Yakındoğu'da bir lider olarak beklenen Frederich de Papa'nın bu

çağrısına olumlu yanıt vermişti. Fakat imparator, papadan ülkesindeki otoritesini sağlamlaştırdıktan sonra bu sefere katılmak için izin almayı başardı9. Frederich'in bu sefere katılması için siyasi sorunlarım çözmesi gerekliydi. Aslına bakılırsa papanın Frederich'in artan kudretinden endişe duyduğunu söyleyebiliriz. Papalık makamının onun gölgesinde kalmasını

İnnocentius 'un hazmetmesi pek mümkün değildi. Bu durumu sadece kişisel

olarak algılamak doğru olmaz. Zira dünyevi ve uhrevi iktidarların güç savaşı

olarak da anlamak gerekir. Papalık makamı, Geç Orta Çağ'da siyasi ve sosyal hayatın üzerindeki varlığını her zamankinden daha fazla hissettirmeyi

başarmıştı. Öyle anlaşılıyor ki kendi sarsılmaz konumuna tehdit olarak Frederich görülmekteydi.

6 Runciman, a.g.e., s. 127.

7 Runciman, a.g.e., s. 128.

8 Ramazan Şeşen, Salahaddin'den Baybars'a, İstanbul 2007., S. 73.; Runciman, a.g.e., s.

128.

9 Kantorowicz, a.g.e., s. 70.; Runciınan, a.g.e., s. 143.

(7)

306 Mtnldt11 Söğiilt Türk Tarihi, IViltiir" iHtdtniJtfi

Papa İnnocentius, 16 Temmuz 1216 öldü10 Onun yerine daha öncesinde Frederich'e mürebbilik de yapmış olan Kardinal Savelli, fil.

Honorius adıyla papalık makamına yükseltildi11. Frederich'in ilişkisinin iyi

olduğu bu kişinin papa olması ona rahat bir nefes aldıracaktı. Daha henüz imparatorluk tacını dahi kutsatamamış idi. Honorius da selefinin idealinden en ufak bir sapma yapmadı ve buna sıkı sıkı sarıldı.

1217 Haziram olduğunda Sicilya ve Apulia bölgesinde beklenen

haçlı orduları ortada yoktular. Temmuz ayında beklenen sayıda olmasa da toplanan haçlıları nakletmek sorunu yaşamyordu ki Eylül ayının başında ilk kafile yola çıkma fırsatını yakaladı. Aym dönemde K.ıbrıs'tan da Kral Hugue komutasında bir birlik yola çıkmıştı12• Fakat haçlılar için organizasyon oldukça vahim bir durumdaydı. Birlikleri sevk etmek kolay olmuyordu. Bu durum şüphesiz V.Haçlı seferinin başarısızlığında en büyük etkenlerden biri olacaktı.

V. Haçlı seferi kısmi bir başarı olarak kısa süreli de olsa Dimyat'ı ele geçirmeyi başardılar. el-Kamil'in babası ki o dönem Sultan olan el-Adil,

Haçlılar tarafından Di.myat'ın önünde bulunan müstahkem kalenin düşürüldüğünü öğrenince birkaç gün sonra 31 Ağustos 1218'de vefat etti13.

Yerine oğlu el-Melik el-Kamil sultan oldu. el-K.amil'in endişesi yalnız Haçlılar değildi. Hanedan arasındaki iktidar mücadelesi de onu oldukça korkutuyordu. Haçhların Dimyat'ı alması onları Mısır'ı almak için pekala cesaretlendirebilirdi. Diğer taraftan Papa Honorius'un büyük çabaları ile İtalya kıyılarında bekleyen haçlı birlikleri Akka'ya yelken açmışlardı ve bu haber kısa sürede el-Kamil'e de ulaşmış bulunuyordu. Tüm bunları değerlendirince el-Kamil, uzun zamandır Kudüs'ü belirli şartlar altında

haçWara teslim etme düşüncesinde kararlı oldu.

Papa, son olarak gönderilen kuvvetlerin başına Santa Lucia kardinali Pelagius 'u tayin etmişti. Pelagius, haçlı şeflerinin bu dağınık hallerinin ancak kendisine itaat ederlerse ortadan kalkacağını düşünüyor ve bu yönde hareket ediyordu. Fakat başta Akka'da Kudüs Kralı olan Jean de Brienne ve

ıo Kantorowicz, a.g.e., s. 71.

11 Şeşen, a.g.e., s. 73.; Runciman, a.g.e., s. 129.; Kantorowicz, a.g.e., s. 96.

12 Runciman, a.g.e., s. 130-131.-Şeşen, a.g.e., s. 74.

13 Şeşen, a.g.e., s. 79.,Runciman, a.g.e., s. 135.

(8)

Mmldm Siğiit'e Tiirk Toribi, ](ji/Jiir ı~ Medt1ıi)·tli 307

diğer haçlı şeflerinin bu duruma karşı oldukları aşikardı. Diğer taraftan Frederich, yola çıkan bu ordunun hemen ardından kendi birliği ile onlara destek vermek üzere yola çakacağını beyan etmişti. Dolayısıyla Frederich, oraya gittiği zaman doğal olarak tüm birliklerin başına geçmiş olacaktı14.

Başta papa olmak üzere herkesin beklentisi de bu yöndeydi.

V. Haçlı Seferi, Eyyubiler ve Diınyat'ın kaybedilmesi

Haçlı ordusunun Dimyat önüne kadar gelmesi, Mısır hakimi olan el- Kamil 'in endişesinin kat ve kat artmasına neden oldu. Diğer taraftan da

kardeşi Suriye hfilcimi el-Muazzam' dan kendisine karşı bir darbe beklentisi içindeydi. el-Kamil, haçlılar Dimyat'ı kuşatma altın aldıklarında haçlıları

püskürtmesi kolay değildiyse de imkansız da değildi. Fakat şubat ayının başında haçlılar karşısında el-Kamil beklenmedik bir şekilde geri çekildi.

Esasında sultan kendisine bir suikast düzenleneceğine dair bir istihbarat almıştı15 el-Kfunil'in geri çekilmesi Dimyat'ın haçlılar tarafından ele geçirilmesine neden oldu. Bu sırada kardeşi Suriye hfilcimi el-Muazzam kendisine yardım için geldi. Onun gelişiyle rahatlayan el-KamiL en

yakınında bulunan suikastçıları bertaraf etmeyi başardı. .Bu gelişmelerle meşgul olan el-Kamil, Dimyat'ın düşmesine engel olamadı. Karşılık olarak

yapılan tüm saldırıların neticesinde Dimyat beş Kasım 1219 sabahı Haçlılar

tarafından ele geçirildi 16. .

Kudüs 'ün haçlılara teslim edilmesinde uzlaşan iki kardeş, en azından

Kudüs'ü savunulması mümkün olmayacak bir şekilde teslim etmeye karar verdiler. Ardından el-Muazzam, Kudüs'ün surlarını tahrip ettirdi17 Bu hazırlıklar yapılırken tüm İslam dünyasına yardım çağrısında bulundular.

Aslına bakılırsa baçlılar için durum pek de iç açıcı değildi. Bir bakıma

Eyyubi melikleri bu tavırları ile haçlıların tüm gazaplarını üzerlerine

çekmemiş olacaklardı. Kaldı ki haçlıların böyle bir kuvveti de ortada yoktu.

Üstelik Kudüs'ün bu şekilde korunmasız olarak teslim edilmesi, böylesine

14 Runciman, a.g.e., s. 136.

15 Şeşen, a.g.e., s. 82.

16 Runciman, a.g.e., s. 137-138., Şeşen, a.g.e., s. 85.

17 İbnü'l-Esir, el-Kam.il fi't-Tarih, C. 12, (Çev. Ahmet Ağırakça), İstanbul 1992., s.

442.; Şeşen, a.g.e., s. 83.

(9)

308 Men/dm Söğiil't Tiirk Tarihi, J(ji/liir ııt M'dw[Jrli

bir dönemde akıllıca bir hareket olarak da kabul olunabilir. 19 Mart 1219'da

el-Muazzam'ın adamları derhal bu işe koyuldular. Kudüs'ten Müslüman ahali büyük oranda ayrıldı. Eyyubl askerleri şehrin surlarını tahrip ettiler ve şehir savunmasız bir duruma geldi 18. Hatta bazı mutaassıp kimseler

Hıristiyanlar için çok önemli bir yer olan Kutsal Mezar Kilisesi'ne dahi saldırmak istediler ise de Sultan el-Muazzam buna izin vermedi19.

Dimyat'ın haçlılar tarafından ele geçirilmesi belki Müslümanlar için büyük tehdit ve kayıp olarak kabul edilebilirdi. Fakat gelecek onlar için

aslında çok da karamsar sayılmamalıydı. Çünkü başından beri devam problemler haçlılar için hala geçerliydi. Haçlı şefleri arasındaki çekişmeler

ve koordinasyonsuzluk, kazanılan bu zaferin çok da uzun ömürlü

olmayacağlillil işaretiydiler. Haçlıların şuursuzluk derecesinde etrafa

saldırıları, Dimyat zaferinden sonra onlara gerçek anlamda fayda sağlayan işler olmadı. Buna karşılık olarak el-Muazzam'ın da haçlılara karşı saldırıları oldu. Müslümanların bu saldırılan onları QU kötü durumda dahi

haçlılara karşı daha iyi hissettirmeye yetti. Eyyubi meliklerinin kendilerine olan özgüvenleri yerine gelmişti.

1221 yılının temmuz ayının başlarında Müslümanlar, Dimyat'ı geri almak için harekete geçtikler. Nil Nehri'nin de yardımıyla tüm yaz boyu devam mücadele nihayet 28 Ağustos'ta papalık legatı Pelagius'un Sultan el- Kamil'e barış heyeti göndermesiyle son buldu. Kısa süre önce elden çıkan

Dimyat gerçek sahiplerine yani Müslümanlara geri döndü. Fredericb'in

haçlılara yardım için· gönderdiği bir filonun yolda olduğu haberinin

duyulmasına rağmen bir antlaşma akdedildi. Buna göre Dimyat derhal Eyyubiler'e teslim edilecekti. Dimyat Müslümanlar tarafından teslim

alınıncaya kadar başta legat Pelagius olmak üzere diğer haçlı şeflerinden

Kral Jean, haçlı tarikatlarının üstatları ve birçok kont ile piskopos da el- Kamil'in yanında rehine olarak kalacaklardı. el-Kamil de kardeşlerinden ve

oğullarından birini haçlıların yanına bu süre için rehin bıraktı. Ayrıca ilci taraf arasında sekiz yıl boyunca antlaşma sağlandı. Sekiz Eylül' de baçlılar

Dimyat'ı terk ederken Eyyubiler de şehre giriş yaptılar20. Böylesine bir son,

18 İbnü'l-Esir, a.g.e., s. 442.; Şeşen, a.g.e., s. 83.

19 Runciman, a.g.e., s. 138-139.

20 Runciman, a.g.e., s. 148.; Şeşen, a.g.e., s. 91.; W. Heyd, Yakın-Doğu Ticaret Tarihi, (Çev. Enver Ziya Karal), Ankara 2000., s. 454.

(10)

Men/dm Söğıil'e Tiirk Tarihi, JVilliir t'e Metfm[ytli 309

haçlılar için büyük bir başarısızlık idi. Büyük umutlarla alt yapısı oluşturulan papa İnnocentius'un hayali, böylece sükı1t bulmuş oldu. Bu

gelişmeden hem Avrupalılar hem de Müslümanların bazı dersler çıkarmış olduklarını düşünmek pekala mümkündür. Zira bundan sonra haçlılar için yeni toprak kazanmaktan ziyade eldeki yerleri tutmak öncelikli strateji

olacaktır. Diğer taraftan Müslümanlar için de durum pek farklı değildi.

İçinde bulundukları istikrarsızlık nedeniyle de olsa Müslümanların da amacı haçlıları en azından bir süre rahatsız etmemekti.

VI. Haçlı Seferi ve Kudüs'ün sfilhen Haçhlara Devri

Haçlıların Dimyat'ta uğradıkları başarısızlık karşısında Avrupa' da büyük bir hayal kırıklığının oluştuğu söylenebilir. Yine de bu hayal

kırıklığının Roma Kilisesi'nde yarattığı infial geri kalanların hissettiğinden

çok daha fazla olmuştu.

Outremer'deki Hıristiyanların gelecekleri ile ilgili düşünceleri ise

batıdaki dindaşlarından oldukça farklıydı. Buradan batıya aktarılan bilgiler

arasında outremer'deki yerli Hıristiyanların Latinlerden nefret ettikleri ve

onların egemenliğindense Müslümanların.kini tercih edecekleri belirtili- yordu21. Bu durum sonradan buralara gelip yerleşenler için de geçerli olabilirdi. Özellikle haçlı seferlerine destek veren İtalyan tacir devletlerin Müslümanlarla olan ticari ilişkilere ihtiyaçları vardı. Sahip oldukları ticari

avantajlarından yoksun bırakılmalarına neden olabilecek bir adım atılmasına razı değillerdi22Bu durumun yarattığı etkiyi V. Haçlı seferinde İtalya ve Sicilya kıyılarında toplanan haçlıları taşımak için gemi bulmakta çekilen zorluklardan anlamak da mümkündür.

Frederich'e gelecek olursak; 1220 yılında yakın ilişki içinde olduğu

Papa Honorius 'un elinden imparatorluk tacını giymeyi başardı. Bu, batı dünyasındaki prestijini sağlamlaştıran bir gelişme oldu. Frederich'in diğer

bir hamlesi ise VI. Haçlı seferi için kendisine ilave ayrıcalıklar getirecekti.

Bu ise Kudüs Krallığı'nın varisi durumunda olan aynt zamanda Kral Jean'ın kızı olan Kraliçe Joland ile yaptığı evlilik idi. Dokuz kasım 1225 yılında

21 Runciman, a.g.e., s. 129-130.

22 Şeşen, a.g.e., s. 73.

(11)

31 Ü Mtrv1dt11 Sii//il't Tıirk. Tarihi, Kıi/liir 1? ı\ltdt11!Jtli

gerçekleşen bu evlilik ile İmparator Frederich, Kudüs lcrallığının hamisi durumuna yükselmiş oluyordu23. Frederich, yalnızca batının en büyük

hükümdarı olmakla kalmıyordu. Aynı zamanda Kudüs'ün hamisi olmakla da tüm Hıristiyan dünyasının üzerinde saygın bir konum elde etmiş

oluyordu. Frederich'in böylesine bir güce ulaşması mutlak surette papalık

makamını rahatsız edecekti. Öyle de oldu.

1227 yılııida papa Honorius öldü ve onun yerine IX. Gregorius papalık makamına oturdu24. Yeni papa'nın tıutumu Honorius'tan çok daha katı oldu25. Frerderich'in sürekli olarak sefere çıkışını ertelemesine tahammülü yoktu. 1227 yılının yazında İmparator hazırladığı ordusuyla Apulia' da yelken açmak üzere bekliyordu. Ancak ordusunda salgın hastalık

belirdi. Buna rağmen İmparator, sekiz Eylül'de gemiye binerek Birindisi limanından yola çıktı26. Fakat İınparator'un gemisinde de bu hastalık hemen yayıldı ve İmparator bizzat bu hastalığa yakalandı. Komutayı Kudüs

patriğine devrederek filodan ayrıldı ve dinienip iyileşmek için Pozzuoli'ye gitti. Papa Gregorius, İmparator'un bu durumuna ina'iunadı ve onu bu kutsal görevden kaçtığı için aforoz ettiğini ilan etti27

Frederich, tüm bunlara rağmen sefere bizzat katılmak için gayı·et etti.

Etrafındakiler artık onun bu kutsal savaşa katılmasının yersiz olduğunu,

çünkü aforoz edilmiş birinin kutsal savaşa katılamayacağını söylemelerine rağmen İmparator, 28 Haziran 1228 yılında Birindisi'den yeniden Akka'ya doğru yelken açtı28. Kısa sürede öncelikle K.ıbrıs'a çıktı. K.ıbrıs'ın kendisine olan bağlılığını teyit ettikten sonra üç Eylül'de K.ıbrıs'tan da ayrıldı29. İmparator Akka'ya varınca onu pek hoş bir tablo beklemiyordu. Çünkü aforoz edildiğine dair haberler çoktan oraya ulaşmıştı. Burada onu bekleyen birliklerin bir kısmı bu durumdan yararlanmak suretiyle geri dönmüşlerdi.

Kalanlar ise oldukça isteksizdi. Templier ve Hospitalier şövalyeleri ise papa

23 Kantorowicz, a.g.e., s. 139-140.; Runciman, a.g.e., s. 153.; P. M. Holt, Haçlı Devletleri ve Komuşulan, (Çev. Tanju Akad), İstanbul 2007., s. 100.

24 Kantorowicz, a.g.e., s. 163.

25 Runciman, a.g.e., s. 156.

26 Kantorowicz, a.g.e., s. 169.

27 Kantorowicz, a.g.e., s. 170-71.; Runciman, a.g.e., s. 156.

28 İbııi Kesir, a.g.e., s. 252.; Kantorowicz, a.g.e., s. 179.

29 İbııü'l-Esir, a.g.e., s. 436.; Kantorwicz, a.g.e., s. 179.

(12)

lHmldm Söj,ıilt Türk Tarihi, Kıil117r ,., 1Wıdt11fyıli 311

tarafından aforoz edilmiş olmasından dolayı onunla temas dahi kurmak

istemiyorlardı. Ancak İmparator'un tek sadık gücü Alman Şövalye tarikatının üstadı Herman Von Salza'dan kayıtsız şartsız destek alabiliyordu.

Kısacası Frederich, tüm şöhretine rağmen Eyyubiler'e ciddi bir saldırıda bulunabileceği askeri güce sahip değildi30. Frederich, aforoz edilmiş

olmasına ve buradaki tüm olumsuzluklara rağmen adına yakışır bir başarı

elde edemeden buradan ayrılamazdı.

El- Kamil için de durum çok iç açıcı değildi31. Kardeşi ve müttefiki olan el-Muazzam ile araları açılmış hatta el-Muazzam Doğu'da önemli bir güç haline §elen Harezmşahlar'ın sultanı Celaleddin ile yakın ilişki

içerisindeydi3 . Yakındoğu'da Türkler, bölgenin tarihi seyrini bir kez daha

değiştirmek üzereydiler. 1226 yılında cereyan eden bu gelişmeler nedeniyle el-Kamil de emirlerinden Fahreddin eş-Şeyhi'yi Sicilya'ya göndermiş ve Frederich'ten yardım istemişti33. Fakat Frederich, herhangi bir yardım vaadinde bulunmadan bu elçiyi diplomatik bir nezaket dahilinde ağırlayıp

geri göndermişti. Kendisi de el-Kamil ile olan bu ilişkisini sürdürmek

maksadıyla Filistin'de bulunan Thomas Von Accerra ile Palermo Piskoposu'nu el-Kamil'e çeşitli hediyelerle birlikte göndermişti. Bu elçi heyetine de el-Kılmil, Kudüs'ü Hıristiyanlara vermek için hazır olduğunu bildirmişti34. Elbette ki buradaki muhatabı olarak Frederich'i görmekteydi.

Fakat arada bir sorun vardı ki o da Kudüs el-Kamil'in kardeşi olan el-

Muazzam'ın kontrolündeydi. El-Muzzam, buna karşı çıktı. Çünkü el- Kamil'i ile olan ilişkileri artık eskisi gibi değildi. El-Kamil'in el-Eşref ile ittifak kurup kendisini ortadan kaldırmasından çekiniyordu35

30 Runciman, a.g.e., s. 160-161.; Claude Cahen, Haçlı Seferleri Zamanında Doğu ve Batı, (Çev. Mustafa Daş), İstanbul 2013., s. 278-279.; Heyd, a.g.e., s. 377.

31 Kantorowicz, a.g.e., s. 183.

32 Şeşen, a.g.e., s. 98-99.; Holt, a.g.e., s. 100.

33 Ayşe Dudu Kuşçu, Eyyubi Devleti Teşkilatı, Ankara 2013., s. 168.; el-Kfunil'i Frederich'ten yardım istemeye ve karşılığında onunla antlaşma yapmaya iten nedenlerden biri de bu olmuştur. bkz. Cahen, a.g.e., s. 281.; Holt, a.g.e., s. 100.

34 Runciman, a.g.e., s. 161.

35 İbnü'l-Esir, a.g.e., s. 436.; İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, C. 13, (Çev. Mehmet Keskin), İstanbul 1995., s. 251.;Kuşçu, a.g.e., s. 168.

(13)

312 Meni dm Sirğıil't Tıirk Taribi, Kiiltiir L't Mıtk11fJ'tti

1228 yılının sonlarına doğru el-Kamil ile el-Eşref aralarında anlaşarak el-Muzzam'ın ölünden soma yerine geçen oğlu Melik en-Nasır'ı

saf dışı etmeyi başardılar36. Melik en-Nasır'ı saf dışı ederken de Müslüman ahaliye durumu izah edebilmek için bu bölgenin Frakların tehdidinde

olduğunu, bu nedenle bölgeyi kontrolleri altına ·alamaya geldiklerini söylediler37. Böylece asıl hedeflerini gizlemiş oldular. Bundan önce de el- Kamil elçisi Fahreddin eş-Şeyhi'yi Frederich'in sarayına Sicilya'ya göndermişti. Fred~rich, bu elçiye olması gerekenden daha fazla önem

vermiş görünüyor. Çünkü bu elçi onun tarafından şövalye unvanıyla taltif edildi38. Elbette ki bu elçinin sultam Frederich'e Kudüs ile ilgili olarak sıra

dışı bir teklifi sürekli olarak sunmaktaydı. Ancak bu elçinin şövalyeliğe

yükseltilmesi zihnimizde bazı soru işaretlerini uyandırıyor. Eş-Şeyhi'nin

Frederich lehine hareket eden bir tarafgirliği olabilir miydi? Ya da daha kötü ihtimalle İmparator için ajanlık yapıyor olması mümkün olabilir mi?

Şüphesiz bu soruların cevabını verecek durumda değiliz. Ancak yine de onun durumu bizleri bu düşüncelere de sevk edecek niteliktedir.

El-Kamil, el-Muzzam'ın oğlu Melik en-Nasır ile meşgul olurken Frederich, bir anda çıkagelmişti. Bu beklenmedik bir geliş olmuştu. Bu durum Müslümanlar üzerinde bir endişeye neden olmuştu39. Dolayısıyla el- Kamil, iç sorunlarını derhal çözmeliydi. Aslına bakılırsa İmparator'un ·da

saldırmak için çok da hevesli olduğu söylenemezdi. Yukarıda daha önce açıkladığımız haçlılar tarafında durumun İmparator'un lehine olduğu pek de söylenemezdi. Bu nedenle iki taraf arasında elçi gidiş gelişleri uzunca bir süre devam etti40. En sonunda Frederich, bu pazarlıktan daha karlı çıkmışa . . benziyor. Sultan el-Kamil'in şartlarını kabul ederek 11 Şubat 1229 tarihinde Kudüs 'ü tek bir kılıç bile sallamadan sullıen teslim almak için antlaşma

sağladı41• 18 Şubat'ta ise el-Kamil'in vekilleri Fahreddin eş-Şeyhi ve Arbela

36 İbnü'l-Esir, a.g.e., s. 442.; Abu'l-Farac, Abu'l-Farac Tarihi, C.Il, (Çev. Ömer Rıza

Doğrul), Ankara 1999., s. 524.

37 • A

Ibn Kesır, a.g.e., s. 251.

38 Runciman, a.g.e., s. 162.; Kantorowicz, a.g.e., s. 189.,Şeşen, a.g.e., s. 155.

39 Ib. nu ··•ı -E • sır, a.g.e., s. 436 .

40 lb. nu -··•ı E sır, . a.g.e., s. 442 .

41 İbnü'l-Esir, a.g.e., s. 441- 442.; Abu'l-Farac, a.g.e., s. 523.; Şeşen, a.g.e., s. 156.

(14)

Mmlthn Siğıit't Tıirk. Tarihi, Kıiltıir '" MtthniJtti 313

bakimi Selahaddin ile bir barış antlaşması imzaladı42İmparator'un sadık

Alınan Şövalye tarikatının üstadı, Winchester ve Exeter piskoposları da buna şahitlik ettiler. Bu antlaşmaya göre Kudüs Krallığı, Liydda üzerinden denize Yafa'ya uzanan bir koridor aracılığı ile hem Kudüs hem de Bethlebem şehirlerini ayrıca Nazareth, Montford ve Toron kalelerini içine alarak Celile ve Sayda etrafındaki Müslümanların elinde bulunan araziyi de elde etmiş oluyordu. Bu arada Kudüs'te Kubbetü's-Sahra ve el-Aksa camileri ile Haremü'ş-Şerif Müslümanların elinde kalacaktı. Müslümanlar, Kudüs'e serbesti içinde girip ibadetlerini yerine getirebileceklerdi. Her iki tarafta ellinde tuttuğu esirleri serbest bırakacaktı. Kudüs'ün surlarını sadece Frederich yeniden yaptırma hakkına sahip olacaktı. Bu durum onun şahsıyla sınırlandırılmış oldu. Barış sadece on yıl için geçerliydi. Antakya ve Trablus devletleri bu barışa dahil edilmediler43 Antlaşmanın sonunda Frederich, Fahreddin'e "el-Kamil'e selam söyle. Eğer onu üzdüysem özür dilerim."

dedi44Bu gelişmelerin siyasi tarafı olduğu kadar Frederich için ticari bir

tarafı da vardı. Aynı zamanda ticaretle uğraşan imparator için oldukça önemliydi. Bu nedenle de el-Kamil ile iyi geçinmesini gerektiriyordu45

Kudüs'ün bu şekilde el değiştirmesi hem Hıristiyan dünyasında hem de İslam dünyasında derin yankılar uyandırdı. Batının en kudretli imparatoru olan Frederich, savaşmadan tamamen diplomasi yoluyla Kudüs'ü haçlılara yeniden kazandırmıştı. Fakat uzun yıllar boyu haçlılar tarafından umutla beklenen bu büyük ismin böyle bir girişimle kazandığı

diplomatik zafer batı dünyası için beklentileri karşılamamıştı. Hatta çoğuna

göre ortada bir zafer de yoktu. Aforoz edilmiş olan İmparator'a bu diplomatik zafer kaybettiklerini geri getirmediği gibi itibar kaybetmesine dahi neden olmuştu. Templier ve Hospitalier tarikatları Frederich'e karşı açık cephe dahi aldılar. Haçlı şeflerinin çoğunluğu Frederich'e açıkça

olmasa da kin ve nefret duydular.

Her şeye rağmen Frederich, taclill Kudüs'te giymeyi uygun gördü.

17 Mart 1229 tarihinde İmparator, Kudüs'e girdi. İmparator'un yanında

42 Kantorowicz, a.g.e., s. 187.; golt, ag.e., s. 101.

43 İbn Kesir, a.g.e., s. 252.; Abu'l-Farac, a.g.e., s. 523.; Runciman, a.g.e., s. 163-164.;

Kantorowicz, a.g.e., s. 187.; Kuşçu, a.g.e., s. 170.; Holt, a.g.e., s. 101.

44 Şeşen, a.g.e., s. 157.

45 Bu konuyla ilgili detaylı bilgi için bkz.:Heyd, a.g.e., s. 454-458.

(15)

314 Mm•'tkn SöğJift Tiirk Tarihi, IV7/tJir ı~ Altık11fJtli

sınırlı sayıda soylu ve unvanlı kişi vardı. Bunlar; Alınan ve İtalyan birlikleri

katılırken yerli şeflerden çok azı refakat ediyordu. Ayrıca Alınan Şövalye tarikatı üstadı ve üyeleri, Sicilya piskoposları ve antlaşmaya şahitlik etmiş

olan Winchester ve Exeter piskoposları eşlik etmekteydiler. Şehri yürüyerek

dolaştıktan sonra Daıü'l aceze binasına yerleşti. Ertesi gün Kutsal Mezar Kilisesine giderek burada ayine katıldı. Krallık tacını. Tutku mihrabına

koydurdu. Daha sonra kendisi buradan tacını alarak başına tak:tı46• Bu törenin ardından Alman Şövalye tarikatl!llll üstadı onu öven bir mehdiye okuyarak töreni sonlandırdı47. Alman şövalyeleri ona karşı göstermiş

oldukları bu itaatlerinin karşılığını da elbette aldılar. Bunlar, imparator buradayken birçok malikaneler satın aldılar. Hatta Akka civarında bulunan Monfor şatosunu da satın aldılar48

Frederich, Kudüs 'te bulunan camileri de ziyaret etmek istedi. Bu nedenle şehirde gezintiye çıkmıştı. Sultan, İmparator şehirde bulunduğu süre içinde Mescidü'l-Aksa müezzinlerine yüksek sesle ezan okumamalarını buyurmuştu. Ancak bu duruma Frederich, itiraz etti ve bilakis özellikle Kudüs'te akşam ezanını dinlemeyi arzu ettiğini, bu nedenle orada olduğunu

söyledi. Üstelik kendisinden dolayı şehirdeki Müslümanların ibadetlerinden uzak kalmalarını istemediğini belirtti. Ayrıca Haremü'Şerif'e girerken

arkalarından bir Hıristiyan papazın geldiğini görünce onu geri göndererek

Müslümanların izni o lrnadan bu mahalleye girilmesini yasakladı. Bu yasağa uymayanların ise derhal idam edilmelerini emretti. Frederich, bu konuda oldukça hassastı. Müslümanları yakinen tanıyordu. Hatta bu ziyareti

esnasında Sicilyalı bir Arap olan felsefe hocası da bizzat yanında

bulunuyordu49.

4c; K.antorowicz, a.g.e., s. 197-199.; Holt, a.g.e., s. 101.

47 Runciman, a.g.e., s. 165.; Kantorowicz, a.g.e., s. 199.

48 Güray Kırpık, Doğunun ve Batının Gözünden Haçlı Seferleri, İstanbul 2009., s. 113.

49 Kantorowicz, a.g.e., s. 179.; Runciman, a.g.e., s. 165-166.

(16)

ı\ltrıl tk11 SöJtit't Türk Tarihi, Kılltiir '" Mtdt1ı&tli 315

SONUÇ

Frederich, bir süre daha Kudüs'te kaldıktan sonra Akka'ya geçti. Bir Mayıs 1229 tarihinde de Akka'dan gemiye binmek suretiyle ayrıldı50. Frederich, bu diplomatik zaferine rağmen yakın adamları ve dostlarının dışında takdir görmemişti. Onun haçlı seferlerine karşı sürekli olarak işi ağırdan alışı ve tutumları haçlılar tarafından inancının dahi sorgulanmasına

hatta papa tarafından aforoz edilmesine dahi neden olmuştu. Her ne olursa olsun Frederich, onların kutsal mekanını geri almak manevi dünyaların

hizmet etmiş oluyordu. Haçlı şeflerine ise Eyyubiler karşısında üstünlük

kurmalarını ya da en azından bulundukları topraklarda faaliyetlerini sürdür- melerini sağlıyordu. Sonuç her ne olursa olsun Frederich, batının en kudretli

hükümdarı olmayı sürdürüyordu.

Eyyubiler'e dönecek olursak; el-Kamil de kendini bu antlaşmadaki

kazanan taraf olarak görüyordu. Kudüs'ü Frederich'e vermekle kendi hükümdarlığını kurtarmış olduğunu düşünüyordu. Ayrıca İslam dünyasına Kudüs'ü bazı şartlar dahilinde vermekle avantajlı tarafın kendileri olduğunu

ve de İslam dünyasını olası bir haçlı belasından da bu yolla kurtarmış

olduğuna dair inandırmaya çalışıyordu. Ancak onun da ait olduğu dünya

tarafından zafer kazanmış olduğuna dair bir tepki söz konusu bile değildi.

Tüm İslam dünyası, el-Kamil'e hakaret yağdırıyor ve Kudüs'ün kaybından dolayı derin üzüntü duyuyordu51Fakat Kudüs'ü geri almak, yine Türklere nasip olacaktı. İslam dünyasının duyduğu bu üzüntüyü Memlftk Türkleri dindirecekti.

Haçlı seferleri arasında çok müstesna bir durum arz eden VI. Haçlı

seferi, sonuçları itibarıyla her iki dünya için de derin yankılar uyandırmıştır.

Kazananın ve kaybedenin anlaşılmadığı fakat savaşsız ve kan dökülmeden Kudüs gibi önemli bir şehrin el değiştirmesi gerçekliği haçlı seferleri

arasında bu konuyu çok farklı bir noktaya taşıyor. Ortadoğu'da o dönem

itibarıyla artan Türk egemenliği haçlılar karşısında bir direnç olarak

belirmişti. Gerek Eyyubiler gerekse de onlardan sonra bölgede egemenlik kuran Meınlük Türkleri, bölgenin tarihine damgalarını başarıyla vurmuşlardır.

50 Runciman, a.g.e., s. 167.; Holt, a.g.e., s. 101.

51 İbn Kesir, a.g.e., s. 252.; Şeşen, a.g.e., s. 157.

(17)

316 1Wtrv'dt11 Siiğlit'ı Tıirk. Tarihi, Klilltir ı~ Medwfpti

VI. Haçlı seferi diplomatik bir sefer özelliği taşımaktadır. Orduların karşı karşıya gelmesinden ziyade müzakereler neticesinde yapılan bir

antlaşma ile son bulmuştur. Bu özelliği ile VI. Haçlı seferi, diğer seferler

arasında farklı bir durum arz eder.

KAYNAKLAR

Abu'l-Farac, Abu'l-Farac Tarihi, C.II, (Çev. Ömer Rıza Doğrul), Ankara 1999.

CAHEN, Claude, Haçlı Seferleri Zamanında Doğu ve Batı, (Çev.

Mustafa Daş ), İstanbul 20 l3.

HEYD, W., Yakın-Doğu Ticaret Tarihi, (Çev. Enver Ziya Karal), Ankara 2000.

HOLT, P. M., Haçlı Devletleri ve Komuşuları, (Çev. Tanju Akad),

İstanbul 2007.

İbn-i Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, C. 13, (Çev:'Mehmet Keskin), İstanbul 1995.

İbnü'l-Esir, el-Kamil fi't-Tarih, C. 12, (Çev. Ahmet Ağırakça), İstanbul 1992.

KANTOROWİCZ, Ernst, Frederick the Second, New York 1957.

KIRPIK, Güray, Doğunun ve Batının Gözünden Haçlı Seferleri,

İstanbul 2009.

KUŞÇU, Ayşe Du~u, Eyyubi Devleti Teşkilatı, Ankara 2013.

RUNCİMAN, Steven, Haçlı Seferleri Tarihi, C. ill, (Çev .. Fikret .

Işıltan), Ankara 1992.

ŞEŞEN, Ramazan, Salahaddin' den Baybars'a, İstanbul 2007.

Referanslar

Benzer Belgeler

O zaman Fransada imparator Üçüncü Napolyon saltanat sürü­ yordu; beyaz ve muhteşem bir arabası vardı, bir yere giderken I hep ona biniyordu; başkalarının

Paschal’a yazdıkları mektupta, Gürboğa’nın ordusu tarafından kuşatıldıklarında, yaşadıkları müthiş açlıktan dolayı insan eti yememek için kendilerini

Rodos’a sefer hazırlıklarına başlamadan önce Fatih Sultan Mehmed, Osmanlı donanmasını güçlendirmeye çalışmıştır.. Gelibolu’daki tersane yeniden inşa

Daha önceden el hijyeni eğitimi alma değişkenine göre eğitim öncesi “Hasta Çevresine Temas Sonrası” ve ölçek toplam puanında en son 3-5 ay önce aldığını

Güneydoğuda ise Ön-Asya ile hemen hemen bitişir (İstanbul Bo- ğazı 0,7 km, Çanakkale Boğazı 1,3 km). Avrupa yaklaşık olarak harita üzerinde 35 ve 70 Kuzey paralel daireleriyle

nm mavi çığlrğnda bir- leşti. Ancak i0brıs olay- Ian sırasında b<iylesine.. kaynaşabilen

To meet the requirements for the quality of signal transmission through optical communication channels with WDM, optimization of the level of transmitted optical power through

,發現栽種時間越久,主成分 zerumbone 含量越高且水分含量越少。而栽種後第 5 個月 zerumbone 含量驟升,因此我們認為紅球薑種植 5