• Sonuç bulunamadı

düşündüğünüzden bile ağır olabileceğini söyleyebiliriz.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "düşündüğünüzden bile ağır olabileceğini söyleyebiliriz."

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Nükleer Enerjinin Dezavantajları

Nükleer enerjinin avantajlarından daha önceki makalelerimizde çok kez bahsetmiştik ancak dünyada önemli bir konu var ki her sistemin avantajı olduğu kadar dezavantajlarının da olduğunun bilinmesi gerekir. Bu anlamda bahsetmek istediğimiz konu nükleer enerjinin dezavantajları nelerdir?

Nükleer santral konusunda ilk akla gelen soru buradan elde edilen atıkların ne olacağına dairdir. Çünkü bu atıkların tehlikeli oldukları bilinir. Bunun içinde mutlaka dikkatli bir şekilde saklanması gerekir.

Nükleer enerjilerin yüksek standartta üretilmiş olduklarını biliyoruz. Ancak buna karşın halen de riskli olarak kabul edilmiştir. Yani bunun için Japonya daki kazayı örnek olarak gösterebiliriz. Her an kazaya açık olması demek % 100 güvenli bir sistem olmadığını bize göstermektedir. Nükleer santralde meydana gelebilecek bir kazanın bilançosuna bakarsanız hem d o ğ a h e m d e i n s a n i ç i n ç o k y ı k ı c ı s o n u ç l a r a n e d e n olabilecektir.

Nükleer santrali bu kadar tehlikeli yapan durum ise kendinden meydana gelebilecek kazaların yanı sıra dışarıdan gelebilecek kazalara da açık olmalarıdır. Örneğin bir nükleer santrale düzenlenecek olan terör saldırısının sonuçlarının düşündüğünüzden bile ağır olabileceğini söyleyebiliriz.

Bir nükleer santralde ortaya çıkan radyo aktif atıklar daha sonrasında da silah yapımında kullanılabilir. Bu da kullanılan teknolojiyle alakalı bir durumdur. Eğer ki bir ülke bunu gerçekleştirişe bu durumda yaygınlaşma anlamını taşıyacak ve dolayısıyla dünya nükleer silahlara her zaman karşı çıkmıştır.

Nükleer enerjinin kaynağında uranyum vardır ve uranyum da az bulunan bir kaynaktır. Bugün dünya genelindeki tahminlere

(2)

bakacak olursak uranyum kaynaklarının talebe de bağlı olarak 30 ile 60 yıl arasında tükenebileceği bilinmektedir.

Bir nükleer santralin kurulum aşamasına bakarsak burada ciddi bürokratik ve teknik detaylar vardır ve bunun içinde çok uzun yıllar boyunca sürebileceği bilinmelidir. Kısa sürede bir nükleer santral inşa etmek mümkün değildir.

Yukarıdaki bilgiler ışığında nükleer santrallerin bir çözümden çok bir sorun olarak karşımıza çıktığı sonucuna varılabilir.

Öte yandan global stratejik dengeler ve gelişmekte olan ekonomilerin enerji ihtiyacı bu risklere rağmen nükleer enerjiye yatırım yapılmasına sebep olmaktadır.

Nükleer Santrallerin Zararları

Nükleer enerji santralleri konusunda çok fazla bilgi var. Ve bu bilgilerin geneline baktığımız da bu santrallerinde zararlı olduğu anlaşılıyor. Bu santrallerde ihtiyaç olunan enerji istasyonun merkezindeki reaktörün içinde üretilmiş olan ısıyla elde edilir. Bu ısı ise uranyum atomunun zincirleme reaksiyonu sonrasında elde edilmektedir. Atomdan çıkan enerjinin ısı miktarı yüksektir fakat çıkarmış olduğu radyasyon ondan çok daha yüksek ve zararlıdır.

Nükleer enerji ancak özel istasyon ve kurşun mezarlarda saklanabilir. Nükleer santral reaktöründe açığa çıkan nötronları emme yeteneği olan kontrol çubukları bulunur. Bu çubuklardan çıkacak olan ısı ise reaktörün çevresini gaz tabakası tarafından emilerek hapsedilir. Isınan bu gaz ısı değiştiriciler aracılığı ile borular içerisindeki suya alınırlar.

(3)

Bu işlem sonrasında uranyum çubukları soğuyuncaya kadar yani radyasyon oranı normale dönüşünceye kadar suyun altında saklanırlar.

Bu sürenin sonunda ise analiz yapılır ve radyasyon oranı tespit edilmiş olur. normale dönen radyasyon sonrasında katı olan atıkların toprağa gömülmesi sağlanır sıvı olanlar ise denize ya da göllere dökülür.

Nükleer Santralin Çevreye Zararları

Nükleer santrallerin çevreye verdiği birçok zarar vardır bu anlamda yukarıda da bahsetmiş olduğumuz gibi denizlere, göllere karışması ve bunun yanı sıra rüzgâr ve yağmur yardımıyla da atmosfere taşınması geçekleşecektir. Burada tüm bu doğa şartları bitkilere ve sular karışacağından insan vücuduna erişimini de kolaylaştıracaktır. Bu anlamda insan sağlığına da bir takım zararları vardır. Bu zararları ise şu şekilde sıralayabiliriz.

(4)

Nükleer santrallerin çalışması esnasında ortaya atıklar çıkacak. Bu atıklardaki plütonyum ise üst düzeyde bir zehir ve kanser nedenidir. Plütonyumların doğada bulunma süresi ise 250 yılı bulur.

Nükleer santral çalışırken aynı zamanda Stronsiyum denilen bir maddenin de ortaya çıkması sağlanır bu madde yağışlar nedeniyle toprağa oradan da bitkilere geçer. Dolayısıyla bu b i t k i l e r d e n y i y e n h a y v a n l a r ı n s ü t ü n d e n d e i n s a n a geçebilecektir. Bu madde lösemi nedeni olabilir. Doğada bulunma süresi ise 280 yıldır.

Son olarak ise dünya nükleer faciayı Çernobil ile yaşamıştır.

Bu patlamanın etkisinin de halen devam ettiği bilinmektedir.

Nükleer Santralin Türkiye’ye Ne Katkısı Olacak?

Nükleer Santralin Türkiye’ye Ne Katkısı Olacak?: Türkiye nükleer santral kurma noktasında önemli bir adım attı dolayısıyla Akkuyu’ya yapılacak olan nükleer santral sayesinde enerjide pek çok dönüm noktası yaşanılacak. Bu makalemizde bu konu üzerinde değerlendirme yapmak istedik ve nükleer santralin Türkiye’ye ne katkısı olacak bu konuya değindik.

Doğal Gaz İthalatı

(5)

Akkuyu ve de Sinop’ta kurulması planlanan nükleer santrallerin bir yıl içerisinde 70 milyar kilovat elektrik üretmesi planlanıyor. Eğer ki biz bu oranda bir elektriği doğalgazdan üretmiş olursak bu durumda 16 milyar metreküp doğalgaz harcanması gerekiyordu. Onun da bir yıllık maliyetine bakarsak 7,2 milyar dolar ödemek gerekecekti. Buradan elde edilecek sonuç ile Türkiye’nin 3 sene boyunca doğalgaz ithalatı için ödemiş olduğu para ile 4 üniteli bir nükleer santral kurulabilecek. Bunun bir diğer avantajı ise Türkiye’nin doğalgazda Rusya’ya olan bağımlılığı azalmış olacak.

İnsan Kaynağı

(6)

Türkiye iki nükleer santralin yapımı sonrasında çalışmak üzere bugün Rusya’ya 307 üniversite öğrencisi gönderdi. Aynı şekilde Sinop içinde öğrenci gönderileceğini düşünürseniz nükleer santrallerin sayısının çoğalması demek bir anlamda istihdam k a p ı s ı n ı n d a a ç ı l m a s ı d e m e k o l a c a k t ı r . B u s a y e d e mühendislerimizin de işsiz kalmak gibi bir sıkıntısı olmayacak. Aynı zamanda bu nükleer santrallerde çalışacak vasıfsız işçilerin sayısını da düşündüğünüzde burada ciddi bir istihdam oluşturulmuş olduğunu da görebileceksiniz. Nükleer santrallerin işletilmesi için operatörler, araştırma için bilim adamları, nükleer sanayi için teknik elemanlar yetiştirilecek. Nükleer alanda binlerce uzman yetiştirilecek.

Teknoloji

(7)

Nükleer santralleri değerlendirirken yalnızca elektrik üretimi şeklinde değerlendirmemek gerekir. Burada bir nükleer santralin oluşturulabilmesi için 550 bin parçaya ihtiyaç var dolayısıyla burada ciddi bir teknoloji gerekiyor. Bunun aynı zamanda diğer sektörleri de daha fazla hareketlendireceği biliniyor. Türkiye nükleer enerji sonrasında özellikle sanayi de ciddi derece de katma değer sağlayacak.

İstihdam

(8)

Bir ülke için istihdam önemli bir konu başlığı yukarıda da belirtmiş olduğumuz gibi yeni bir nükleer santral kuruluyor olması ile birlikte yaklaşık olarak 10 bin kişi iş sahibi olabilecek. İşletme dönemine geçildiğinde ise bu sayı 3500 olarak değerlendirilecek. Sonuç olarak iki nükleer santral inşaatı için Türkiye’de 20 bin kişiye iş sahası demek olacak.

Nükleer Atıklar Ne Olacak?

Türkiye yakın zamanda nükleer santral kurumuna başlayacak ve b u n u n i ç i n g e r e k l i a l t y a p ı l a r y a p ı l a r a k i h a l e d e gerçekleştirilmiş durumda. Ancak nükleer santraller konusunda her zaman bir tartışmanın ve iddiaların olduğunu da görüyoruz.

Bu tartışmalara neden olabilecek konu ise acaba nükleer atıklar ne olacak? Sorusu. Bu sorunun yanıtını bulabilmek için detaylıca bir değerlendirme yapılmasının yerinde olacağı görüşünü paylaşıyorum.

(9)

Bugün dünya da radyoaktif atıklar bol miktarda var ancak bu atıkların yalnızca nükleer santrallerden kaynaklanmadığını görüyoruz. Tıbbi ve de endüstriyel işletmeler özellikle de ARGE merkezlerindeki faaliyetler sırasında radyoaktif maddelerin ortaya çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla ülkemizde de ARGE çalışmalarına ve tıbbi ilaç üretiminde önemli ölçüde bir gelişimin sağlandığını düşünürsek burada ciddi anlamda bir radyoaktif madde yönetiminin yapıldığını söylemek mümkün olacaktır.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansına göre nükleer santrallerden üç şekilde radyoaktif atıklar meydana geliyor. Bunları sırasıyla belirtecek olursak şu şekildedir.

Düşük Nükleer Yakıt 1.

Orta Nükleer Yakıt 2.

Yüksek Nükleer Yakıt 3.

Aslında kullanılmış olan bu nükleer yakıtlar bazı ülkeler tarafından atık olarak nitelendirilmiş olsalar da yenilenebilir enerji sayesinde tekrar yakıt olarak kullanılabilirler. Bu nükleer yakıtlara ise hacimsel olarak bakacak olursak miktarları şu şekilde hesaplanabilir.

(10)

Düşük seviyeli atıklar %3 Orta seviyeli atıklar %7 Düşük seviyeli atıklar %90

Dünya da bu atıklara bakacak olursak düşük ve orta seviyeli nükleer yakıtların çok uygun ve güvenli bir şekilde sürdürülüyor denilebilir. Bunun yanı sıra İsviçre, Finlandiya ve Fransa’da yüksek seviyeli nükleer yakıtlar için saha arayışı yapılarak lisans için başvuruda bulunuldu. Bu tesislerin ise yaklaşık olarak 2025 yılına kadar işletmeye alınması hedefleniyor. Dolayısıyla şunu söyleyebiliriz ki yüksek seviyeli nükleer yakıtlar için teknolojik çözümler geliştirilmiş ve uygulanmaya da başlanmıştır. Yani söyleyeceğimiz şey şu olacaktır. Kullanılmış olan bu yakıtlar için atık çözümsüzlük demek yerinde olmayacaktır.

Bir örnek vermek gerekir ise 10 gram uranyumdan elde edilen enerji için

1000 kilogram kömür

565 varil petrol ya da 80 metreküp doğalgaza ihtiyaç vardır.

(11)

Referanslar

Benzer Belgeler

efkârın üzerin­ de en büyük hassaslıkla durduğu mesele, Haşan Saka kabinesinin, Peker ve arkadaşlarım iktidardan çekilmek zorunda bırakan eski tek parti

Türkiye’de nükleer enerji konusuna bakacak olursak Akkuyu’nun Antalya’ya uzaklığı 300 Km mesafede yani bu da demek oluyor ki yukarıda belirtmiş olduğumuz önemli

Eğiticilerin eğitimi programında yer alan konularla ilgili eğitimler, Bakanlığın ilgili teknik birimi ile tıbbi atık yönetimi konusunda teorik ve uygulamaya

• Genç yapraklarda düşük veya sıfır birikim.. 1) Bitki gövdesinin eski yapraklarında (flag leaf) yüksek birikim (mavi oklu gösterilen. yapraklar kaza anında

atıkların zararsız hale getirilip getirilmediği kimyasal ve biyolojik indikatörler kullanılarak test edilir. Bu amaçla tesis içinde bir laboratuvar kurulur veya

Bu unutulmaz görüşmenin yüreklerimize su serpen sonucu, ertesi gün "Sezer'den Tarihi İcraat" başlığıyla Sabah gazetesinin sürman şetindeydi: "Cumhurbaşkanı

• Katı atıklar; üreticisi tarafından istenmeyen insan ve çevre sağlığı açısından düzenli bir şekilde bertaraf edilmesi gereken katı maddeleri ifade

Yapılan deneylerde, kontrol karışımı ve sırasıyla tuğla tozu, mermer tozu, u çucu kül ve taş tozu çimentoyla ağırlıkça 1 , , ve oranlarında ikame edilerek