Bugün "Dünya Günü" ... İnsanlık her 22 Nisan'da dünyamızın "yaş günü" nü kutluyor; "yaşam kaynakları" mızı savunanlara teşekkür ediliyor...
Biz de "ulusal teşekkür" ümüzü, çevre ve kültür mirasımıza devletin en üst düzeydeki ilgisini "armağan" eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile zarif Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu 'na sunuyoruz...
'Zeugma'yla başlamıştık
Cumhurbaşkanımızla ilk görüşmemiz, göreve başladığı 16 Mayıs 2000'den birkaç hafta sonra "Zeugma" içindi... Birecik Barajı 'nda su tutulmak üzereydi. Fırat 'a gömülmeyi bekleyen antik kentimiz için "kurtarma kazıları" na bile fırsat tanınmıyordu. DSİ ve ilgili kurumlar, "Durun; hiç değilse arkeolojik çalışmaların tamamlanmasını bekleyin..." feryatlarımıza kulaklarını tıkamışlardı...
Son çare olarak "yeni cumhurbaşkanımız" a başvurduğumuz günün akşam saatlerinde, inanılmaz bir telefonla sarsıldık. Arayan Sezer'di ve hem teşekkür ediyor, hem de "müdahale" edeceğini söylüyordu...
Bu unutulmaz görüşmenin yüreklerimize su serpen sonucu, ertesi gün "Sezer'den Tarihi İcraat" başlığıyla Sabah gazetesinin sürmanşetindeydi: "Cumhurbaşkanı Sezer, Fırat'ın suları altında kalacak Belkıs antik kenti için 'kurtarın' dedi. Gelişmeler, Mimarlar Odası Başkanı Oktay Ekinci 'nin başvurusu ile başladı. Talebi haklı bulan Sezer, Enerji Bakanı Cumhur Ersümer 'e konuyu iletti. Böylelikle 18 Haziran günü Birecik Barajı'nın suları altında kalacak Zeugma kentindeki kazılara, 28 Haziran'a kadar devam kararı alındı..." (05 Haziran 2000)
Nitekim ilk 10 günlük süre, kamuoyunun baskısı ve yine Sezer'in uyarılarıyla aylarca uzatıldı... Zeugma'dan kurtarılabilen mozaikler ve birçok antik değer Gaziantep Müzesi'ne taşınabildi...
Kültür ve çevre dostu
Sezer'in, özellikle çevre ve kültür zenginliklerimizin korunmasına verdiği önem ve desteği "özetlemek" bile bir kitaba zor sığar.
Nehrozoğlu'nun da gösterdiği yakınlık ve katıldığı etkinliklerimizdeki "içten birliktelik" leri ise, bu yüce makama karşı saygı ve sevgi dolu bağlılığımıza, tanımlanamaz katkılarda bulunmuştur.
Örneğin Sezer, Tarihi Kentler Birliği'nin (TKB) ulusal buluşmalarını onurlandırdığında, "kimlikli kentleşme hareketi" nin, geleceğimizin "kişilikli esenliği" açısından ne denli "yaşamsal" değer taşıdığını da anlatarak eşsiz bir "öğretmen" lik de yaptı...
Edirne buluşmasındaki şu sözlerini, TKB'li belediyeler yayınlarına aldılar: "Kendi öz değerlerine sahip çıkmayan ve kültür zenginliklerini kimlik kaynakları olarak yaşatmayan toplumların, evrensel oluşumlarda yerlerini almaları da mümkün değildir..." (13 Eylül 2002)
Nehrozoğlu'nun da "yüreklendirici" tutumu o kadar etkiliydi ki örneğin; Kars'ın "bütün" üyle korunmaya alındığı 2002 yılındaki "SİT" kararından ötürü resmi yazı ile belediyeyi kutlayarak, imar rantçılarına karşı "çankaya desteği" ni belgelemesi, ne kadar önemliydi?
Bu anlamlı destek, Mimarlar Odası'nın "toplum çıkarları" nı gözeten duruşundan da esirgenmedi. Sezer, Ulusal Mimarlık Ödülleri'ni kutlarken diyordu ki: "İmar afları, çevreyi gözetmeyen kararnameler, yaşam alanımızda kapanması zor yaralar açmıştır..." (01 Temmuz 2000)
İktidar da bunu savunabilseydi, ormanlardaki 2-B talanını tapuya bağlamak uğruna anayasayı bile değiştirmeye niyetlenir miydi?
bizleri yaşanabilir kentlerde barınmaktan yoksun bırakmaktadır..." (04 Aralık 2001)
Planlamayı "parsel pazarlaması" na dönüştüren bir "yatırım şehirciliği" nin tahribatı, başka nasıl anlatılabilirdi ki? Önceki yıl Dünya Şehircilik Günü bildirisinde vurguladığı "kentleşme apartmanlaşma değildir" sözü de kimliksiz yapı yığılmalarını yaratan rantçı imar politikalarının en özlü eleştirisiydi...
Sezer'in tüm bu derslerini Mimarlar Odası'nın "belleği" ni oluşturan çalışma raporlarındaki ilk sayfalara "esin kaynağı" mız olarak aldık. Nehrozoğlu'nun gönlümüzdeki yeri de "Mimarlığa Katkı Ödülü" müzle sonsuza dek yaşayacak... Teşekkürler cumhurbaşkanımız; teşekkürler genel sekreterimiz...
Oktay EKİNCİ
[email protected] Cumhuriyet 22.4.2007