• Sonuç bulunamadı

Selimiye ve Mimarî manzumeleri Mimar Kemal Altan Selimiye camii; Avrupa bölgemizin kıymetli

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Selimiye ve Mimarî manzumeleri Mimar Kemal Altan Selimiye camii; Avrupa bölgemizin kıymetli"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tarih köşesi

S e l i m i y e v e M i m a r î m a n z u m e l e r i

M i m a r K e m a l A l t a n

Selimiye camii; Avrupa bölgemizin kıymetli bir serhad şehri olan Edirne içinde koca Sinanm güzel sanatlar serisini teşkil eden muhtelif tiplerden, bir çok tarz tiplerden sonra mütecanis eşkâl ve h u t u t ile meydana koyduğu en son, en yük-sek bir şaheserdir. Sinan Selimiyeyi inşa ederken, ilkin mev-ki seçimini ehemmiyete alarak plânını tasarladığı bu çok kuv-vetli eserinin h e r cihetten görünüşünü temin için Edirnenin (Sarıbayır) denilen h â k i m bir tepesini bulmuştu.

Selimiye iki avlu üzerine yapılmıştır.

H a r i m denilen revaklı iç avlusu, cami kısmının dış yan koridorlarile beraber ayni hizada bitişik olarak devam eder, yani (cami, harim) yan, y a n a iki murabba teşkilini gösterir. Harimin 60 metre yüzü, 45 metre derinliği kadar cami kısmı d a ayni eb'adı takip etmiştir.

Camiin dört köşesinde çıkıntı yapan minare kaidelerile beraber mihrab balkonu, ayrıca yanlardaki l adet ayak pay-ları arasında sahanlık şeklinde koridorlar bulunmaktadır.

Ayni z m a n d a bu ayaklar içerisinde merdiven tertibatı o lup sağ köşeye tesadüf eden ayak içerisindeki merdiven, k ü -tüphaneye, sol köşede bulunan h ü n k â r mahfeline, diğer ayak-ların merdiven yolları da ayrı, ayrı tabakalara çıkar.

Camiin içten ölçüsü (45.10 X 41.50) metre olup mihraba doğru mesafesi daha kısadır.

Camiin iç zemininden kubbe kilid t a ş m a kadar yüksek-liği (4*1) metredir.

(2)

Yonma taştan oluklu şekilde işlenmiş - her dılı bir metre olarak 1 2 m u n t a z a m köşe yapan ve kemer kısmına kadar yüksekliği 22 m e t r e olan bu pilpaye üzerinde 31.70 m. k u t r u n d a m u a z a m kubbesi teşkil edilmiş, ayrıca dört köşesile m i h -r a b kısmı ü s t ü n e küçük nısıf kubbele-r yapılmıştı-r.

Selimiyenin en ziyade dikkate değer yeri her motifi yek-p a r e m e r m e r d e n yontularak dantel ve oya gibi meharetle iş-lenmiş minberidir.

Son istilâlar esnasında minberin kafes şeklindeki dairevî o r t a motifine ait kırılmış bazı oyma parçalarının tamiri için bilhassa î t a l y a d a n getirtilmiş ustalar aylarca uğraşmışlar, ek ve kenet suretile bir t ü r l ü eski yekpareliğine uygun güzel-liğini bulduramamışlardu'. Dikkat edildiği z a m a n beceriksiz ellerin derhal h a t a l a r ı göze b a t a r .

Çini ve nakış işlerine gelince; çini süsleri yalnız m i h r a b duvarile h ü n k â r mahfelindedir.

Bu çinilerin muhtelif r e n k ve şekiller üzerine T a h r i l v s Hareleri fevkalâde cazibdir. T ü r k çinisinde gölge yoktur. B a -zan F ü m e denilen tabii renk dalgaları olur. Tahriller ise daim a siyah yapılır. Zedaimini beyaz ve lâciverd çinilerin T a h l i l -leri de koyu lâciverddir. Çiniler ekseriyetle n a r çiçeği, lâle, en-ginar ve bezelye yaprağı penç gül tâbir edilen nakışları hâ-vidir. Selimiye mahfelindeki panoların hendesî şekil üzerine kabartmaları bilhassa Istalâktit örneklerin renk ve tertibi çok müstesnadır. Savatlı altın yaldız üzerine renkli nakış işleri ise yalnız içteki şadrıvan ü s t ü n ü n müezzin m a h f e l i t a v a -m n d a d ı r . Son z a -m a n l a r d a koyu yeşil renk yağlıboya ile üzeri örtülmüş, kenar nakış sularına ait bazı savatları kalmıştır.

Selimiyenin dış görünüşüne n a z a r a n içteki 8 pilpayenin devamı, büyük kubbe e t r a f ı n d a mesafe, mesafe sıralanmış süs zümreleri şeklinde köprülü birer destek vazifesi y a p m a k t a d ı r . Bu destekler, saçak silmesinden aşağı doğru inerek köşeleri, kademe, k a d e m e b a ğ l a m a suretile beden duvarlarındaki kon-trforlarla birleşmiştir.

Camiin u m u m î bünyesini sekiz köşeden sımsıkı sarmış fi»n bu mpsn°tl~rin husule g»tirdi*i monümental tesirler eser üzerinde çok bariz şekilde görülmektedir.

Selimiyenin esas bağlantısını teşkil eden, - S i n a n m kendi tâbirile dört canibinde icra kıldığı minareleridir. Her m i n a r e ; boyları, biçimleri ve k u t u r l a r ı itibarile birbirinin a y n i -dir.

Yalnız cümle kapısının bulunduğu yüz duvarının köşele-rine tesadüf eden iki m i n a r e içerisinde her şerefeye ayrı yol-ları hâvi üç merdiven tertip edilmiştir. Minare kaideleri üze-rinde bulunan kapılar dış avluya karşıdır. K a p ı d a n girildiği z a m a n

1 — Sağdaki birinci merdiven; 250 b a s a m a k l a do^ru ü -çüncü şerefeye çıkar.

2 — Soldaki ikinci merdiven; 150 b a s a m a k l a birinci şe-refeye çıkar. - İkinciye u ğ r a m a d a n - t e k r a r üçüncüye çıkar. 3 — Ortadaki üçüncü merdiven: birinci şerefeye u ğ r a m a -d a n 100 b a s a m a k l a ikinci şerefe ile üçüncü şerefeye çıkar. M i n a r e yüksekliği petek denilen m a h r u t î kiilâh kısmı alt ı n a k a d a r fin m e alt r e 10 sanaltimdir. K u r ş u n öraltülü m a h r u alt î k ü lah (10). yaldızlı Alemi (1) metre olduğuna göre b ü t ü n i r t i -f a (83.40) metredir.

Minare k u t r u ise kaidede içten ice (3.73) metredir. Camiin harimini teşkil eden ic avlusu e t r a f ı n d a mesafe, mesafe sıralanmış kemer teşkilâtlı 16 sütun OIUD üstleri 1 8 kubbe ile örtülüdür. Köseli satıhları üzerinde işlenmiş tezyini şekiller cck s a n a ' k â r a n e d i r .

Ahşap sakafı ile saçağı muhdesliği dolayısile son zaman-l a r d a kazaman-ldırızaman-lmıştır.

Halbuki tarihî bir tavsiyeye göre: «Arsai h a r i m v a s a t ı n d a F a ğ f u r î bir kâseye teşbih edilen» bu ş a d r ı v a m n aslında ü s t ü açık olduğu kabul edilse bile çok i t i n a ile korunması icap eden böyle nazik ince bir s a n a t mücevherinin m a h f a z a s ı z şekilde tabiatın örseleyici tesirlerine karşı açık bırakılması asla doğru olamaz.

Nitekim Istanbulda mevcut bu kadar camilerin bilhassa «Beyazıd, S u l t a n a h m e d , Yenicami, F a t i h » gibi şaheserlerin b ü t ü n şadrıvan üstleri örtülüdür.

H a r i m kapısı üzerinde m a h k û k :

(Fazlullah), 076 d a camiin başlandığını (Fazlıyezdan), 982 de t a m a m l a n d ı ğ ı n ı gösteren Hicrî tarihidir.

Selimiye Kıbrıs adasındaki Magosa kalesinin zaptı

gani-Selimiye mihrab kısmı dış görünUşU

m e t i n d e n «27.760» kese akçe ile yapıldığı tarihî k a y ı d l a r d a n anlaşılmıştır.

T ü r k mimarları büyük eserlerinin, yüksek kuruluşuna karşı h â k i m m a n z a r a s ı n ı ihlâl etmemek üzere ayrıca e t r a f ı n d a alçak satıhlı, muayyen irtifalı m i m a r î manzumeler m e y -d a n a koymuşlar-dır.

Büyük camiler, ekseriyetle böyle medenî camiayı haizdir. Selimiyede ise kıymetli müştemilâtını ihtiva eden eserler sağ ciheti ile ardının setli eteğindedir. Çünkü t a h a m m ü l dafiasına karşı dış avlu ihatasının bu iki n o k t a s ı n d a toplanmıştır.

(3)
(4)

«Medrese» ile «Darülkura» bulunmaktadır. Bu iki eserin eş ve fevkani şekillerile beraber plân tertibatı çok mükemmeldir.

Darülkura avlusunun etraf koridoru önünde bir sıra üze-rine karşılıklı olarak m u n t a z a m açıklıklarla başlıklarından kemer geçen 30 münferid ayak devam etmiştir. B ü t ü n odala-rın pencereleri dışarıya, kapıları da avlu koridoruna karşı açıl-mıştır. Her odada şömine, dolap ve hücreler bulunmaktadır. T a m köşeye tesadüf eden bir oda içerisinde, girinti tesirini kaybettirmek suretile bir düzgünlük temin eden m u n t a -zam duvar dolguları yapılmıştır. Ayrıca münferid vaziyette dört köşe şekil üzerine üstü 7.50 k u t r u n d a bir kubbe ile yük-selmiş dershanesi mevcuttur.

Çok asri bir plâna malik Arasta denilen «Hafaflar çar-şısı» n ı n bulunduğu mevki ise camiin sağ cihetindedir.

Dış avlu zemininde, Arastaya merdivenlerle inilmek üze-re biri Darülkuranm yanında, diğeri ortada iki antüze-resi mev-cuttur.

Arastanın içerisinde karşılıklı sıra dükkânların arasından geçen 150 metre uzunluğundaki bir yolun iki başında birer, ay-rıca sıra dükkânları hâvi ortaya gelen çıkıntılı kısmın yol mihverine karşı da bir adet olarak giriş çıkış için geniş kapı-lar açılmıştır. T a m ortasında tonoz örtüsü ortasında tepeden içeriye aydınlık teşkiline mahsus, kubbe kasnağı altına kadar 2.20 yükseklikte ve beher dıl'ı 1.30 m e t r e olmak üzere 16 m u n -tazam köşe üzerine sütun ve kemerli pencereleri hâvi (Cihan-nüma) tarzında kubbeli bir motif yükselmiştir.

Arasatanın önünde; ayni z a m a n d a Arasta içerisinden bir geçidle irtibatı bulunan fevkani şekilde bir (Darüssübyan) bi-nası görülmektedir.

Yakın devirlerin ihmali yüzünden âdeta kendi öz harsını benimsemiyenlere mahsus kayıdsızlıkla bir çok tarihî miz harabe yüz t u t a r a k mahvolmakta idi. Eski s a n a t eserleri-mize karşı şevki ve himayeyi ancak bu yeni devrimiz duyur-muştur.

Bu sayede şaheser Selimiyenin etrafını kuşatan kıymetli eski medeni eserler, bugünün medenî ihtiyacına karşı en mü-kemmel şekilde restorasyon kaidelerine uygun olarak tamir ve ihya edilmiş oldu. Selimiyeye ait medrese, zengin bir müze, Darülkura ile Darüssübyan asri bir Etnoğrafiya müzesi yapıldı. Diğer t a r a f t a n Arasta binası da temizlenerek güzel şekli ile meydana çıkarıldı.

Bir kaç sene evvel Edirnede m ü t h i ş bir fırtına yüzünden müteessir olan bellibaşlı âbidelerimizle beraber Selimiye mi-nareleri d e zedelenmişti. Bu vak'adan az bir müddet sonra Atatürk Edirneyi teşrif etmişlerdi. O zaman Selimiyeyi tetkik ederken «Bu kıymetli eserin tamiri için ne sarf olsa, ne feda edilse azdır» diye derhal muayyen bir tahsisat veril-mesini emir buyurmuşlardı. O zaman sür'atle tanzim edilen 75 bin liralık bir keşif üzerine onarılmasına başlanmıştı.

Atatürk; Selimiyenin sanat üstünlüğüne karşı en yüksek takdir ve tasvirlerini anlatan şu sözleri söylemiştir:

«Var mıdır dünyada bir harsı bu kadar kuvvetle duyuran

Referanslar

Benzer Belgeler

3 üncü Ahmed zamanında, Üsküdarda yeni Valde, Ah- med İye camileri gibi kıymetli eserler vücude getiren bilhassa Şehzade başındaki Sadrıazam Nevşehirli İbrahim Paşa

«Sultan Selim camii etrafında olan ebniyei cedide ve atikanın resimleri ve bina olunması ferman olunan imaretin resmî tahrir ve tersim olunup irsal oluna diye buyurulmağın

Ayhan Songar, Muharrem Ergin, Zeki Ömer Defne, Muhtar Tevfikoğlu, Necmettin Hacıe- minoğlu, Nermin Süner Pekin, Halil Kurtoğlu, Halim işhan ve Ayla Ağa-

Literatürde yaşlı bireylerin uyku kali- tesinin kötü olduğunu bildiren çalışmaların yanı sıra yaşlılığa karşı tutumun da yaşlı bireylerin uyku kalite- sine

35 yıl önce 26 ağustosta Afyon önlerinde kopan Türk seli, 30 ağustosta tzırir kıyıla­ rından Akdenize karışırken Türk tarihi kadar dünya tarihinin de

Korkarım ki çok zaman onun ayarında, onun değerinde baş­ ka bir varlıkla eııun boşalan yerini doldurmak kabil ohnr yacak. Bu noktada vatan da ailesinin

O rhan Kemal, 1970 yılının 2 haziran günü Sof ya’da ölmüş.. Ardında bir sürü gözü yaşlı dost ve okur

Anestezi sonrası uyandırma odasında Modifiye Aldrete Skorlama Sistemi (MASS) ile takip edilen (MASG) ve skorlama sistemi kullanılmadan (KG) takip edilen hastalarda uyandırma