• Sonuç bulunamadı

¤›ml›l›k yarat›yor. Bir anlamda müzik, yoklu¤unda yoksunluk hissetti¤imiz duygusal bir tatmin sa¤l›yor.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "¤›ml›l›k yarat›yor. Bir anlamda müzik, yoklu¤unda yoksunluk hissetti¤imiz duygusal bir tatmin sa¤l›yor. "

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

“Müzik ruhun g›das›d›r” derler. Çünkü öylesine derinden ifller ki duygu dünyam›za, sevincimiz de hüz- nümüz de müzikle katlan›p ço¤alabilir. H›zl› ritimler- le coflkuya kap›l›p, yavafl ritimlerle h›çk›r›klara bo¤u- labiliriz. Peki, en basit tan›m›yla sesin hareket ve bi- çim kazanm›fl formu olarak betimlenen müzi¤e bu gü- cü veren kuvvet ne olabilir? ‹çinde büyüdü¤ümüz kül- türel de¤erler mi, yoksa do¤an›n ta kendisi mi? ‹flte, bu soruyu irdeleyen bilim insanlar›n›n u¤rad›¤› ilk du- rak hiç kuflkusuz evrim oluyor. Öne sürülen kuramlar- sa müzi¤in kültürel de¤erler çerçevesinde evrimsel bir de¤er tafl›d›¤›na iflaret ediyor.

Her ne kadar evrim ço¤u zaman fizyolojik iflleyifl- ler çerçevesinde de¤erlendirilse de, hayatta kalma sa- vafl›nda en az biyolojik evrim kadar önemli bir baflka süreç daha bulunuyor: “Sosyal evrim”. Sosyal evrim tutumlar›m›z, psikolojik yatk›nl›klar›m›z, duygular›m›z ve düflünce flekillerimiz üzerinde hiç de yads›namaya- cak etkiler yaratabiliyor. Dolay›s›yla günlük hayat içe- risinde birbirimizle kurdu¤umuz iletiflim de t›pk› be- den kimyam›z gibi evrimle flekillenen uyumsal karak-

terler gösteriyor. Tüm bu süreçleri göz önünde bulun- durdu¤umuzda müzi¤in evrimsel uyumdaki rolü ne olabilir?

Hiç kuflkusuz müzi¤i yemek yeme, su içme gibi bi- rebir hayatta kal›mla ba¤daflt›rmam›z pek mümkün de¤il. Ancak davran›fllar›m›z›n belirlenmesinde büyük rol üstlenen “haz” duygusu ve beynin ödül merkezle- ri pekâlâ müzikle iliflkilendirebiliriz. Öyle ki, her y›l büyük miktarlarda bütçe ve zaman, insanlar›n duygu dünyalar›na derinlemesine iflleyen müziksel faaliyetle- re harcanmaya devam ediyor. Çünkü “haz” duydu¤u- muz uyaranlar bizlerde al›flkanl›k ve ileri süreçte ba-

¤›ml›l›k yarat›yor. Bir anlamda müzik, yoklu¤unda yoksunluk hissetti¤imiz duygusal bir tatmin sa¤l›yor.

Elbette ki müzik ve evrim aras›nda kurulabilecek köprü, duygusal tatminle s›n›rl› de¤il. Bilim insanlar›, müzi¤e karfl› yetenek göstermenin ya da güzel bir se- se sahip olman›n bir anlamda sa¤l›k belirtisi olarak kabul edilebilece¤ini öne sürüyor. E¤er ki bilinçalt›- m›zda böyle bir varsay›m bulunuyorsa, bunun efl seçi- minde etkili olabilece¤ini iddia ediyorlar. Sesi güzel olan birine karfl› ilgi duyma olas›l›¤›m›z›n daha yük- sek olaca¤› öngörülüyor. Müzi¤in evrimle iliflkisine dair bir di¤er tezse müzi¤in insanlar› kaynaflt›ran bir

sosyal aktivite olarak ifllev gördü¤ü üzerine odaklan›- yor. Bu tez, folklorik müzikleri de düflündü¤ümüzde daha büyük bir anlam kazan›yor. Ayn› ezgiler, o ezgi- lerle büyümüfl bir topluluktaki herkeste benzer duygu- lar oluflturabiliyor. Bir anlam-

da o topluluktaki birlik ve beraberlik duygusunu pekifltiriyor. Alg›sal geli- flime katk›s›ysa müzi¤i de¤erli k›lan bir di¤er et- men olarak gösteriliyor. Ez- giler, bir flekilde duyma du- yumuzu gelifltiren zengin bir uyaran olarak görülüyor.

K›sacas› müzi¤in evrime hizmet eden pek çok ifllev ba- r›nd›rd›¤›n› söylememiz yan- l›fl olmayacakt›r. Bu etmen- lerse bilim adamlar›n› mü- zi¤in evrimsel bir uyum mekanizmas›

oldu¤u konusunda düflünmeye iti- yor.

MÜZ‹K EVR‹MSEL UYUM MU?

70 Nisan 2007 B‹L‹M

ve

TEKN‹K

‹ n c i A y h a n i n c i a y h a n @ y a h o o . f r

Günlük hayat içerisinde kimi zaman gerçek his, tu- tum ya da tercihlerimizi saklamak, kimi zaman bireysel ç›kar›mlar elde etmek, kimi zamansa yapt›¤›m›z hatala- r›n cezaland›r›lmas›ndan kaç›nmak ad›na yalanlar söy- leyebiliyoruz. Söyledi¤imiz bu yalanlarla burnumuz Pi- nokyo misali uzamasa da, uzmanlar baz› ipuçlar›n›n bizleri yalan söyledi¤imize iliflkin ele verdi¤ini söylüyor.

1.) Mikro ifadeler: Duygusal olarak heyecan uyan- d›r›c› herhangi bir olay sonras› ilk saniyede verdi¤imiz istem d›fl› yüz ifadeleri. Bu tepkileri kontrol edebilme- miz çok zor. Dolay›s›yla, gerçek hislerimizin bir yans›- mas› olarak oldukça bilgilendirici kabul edilebilir. Örne-

¤in, birine bir konu hakk›nda fikrini sordu¤umuzda ön- celikle kafllar›n› çatm›fl hemen ard›ndan gülümseyerek bize kat›ld›¤›n› söylemiflse yalan söyledi¤ini düflünebili- riz. Çünkü verdi¤i ilk mimik üzerinde kontrol sahibi de-

¤ilken, belli bir süre sonras›nda verdi¤i yüz ifadesi bi- linçli bir kontrolün ürünü oluyor.

2.) Sözel olmayan ifadelerin birbirleriyle uyumsuz- lu¤u: Yüz ve beden ifadelerinin tümünü ayn› anda kon- trol edebilmek mümkün olmad›¤›ndan yalan söyleyen bir kifli örne¤in yüz mimiklerini uygun bir flekilde ayar- layabilse bile karfl›s›ndaki kiflinin gözlerine bakmaktan çekinebiliyor. Psikologlar, a¤›z ve çevresindeki mimik- leri diledi¤imiz gibi flekillendirebildi¤imizi belirtirken, gözlerimiz üzerinde bu denli bilinçli bir kontrol yetimi- zin olmad›¤›n› vurguluyorlar.

3.) Göz temas›: Yalan söyleyen kifliler gözlerini ge- nellikle daha s›k k›rp›yorlar ve göz bebekleri do¤ruyu

söyledikleri zamanlarla karfl›laflt›r›ld›¤›nda görece bü- yüyor. Kimi zaman, yalanc› dürüst bir insan taklidi ya- parak normalden daha fazla göz temas› da kurabiliyor.

Böyle durumlarda göz temas› kurmaktan kaç›nmamaya çal›fl›rken, istemsiz olarak bunu abartabiliyor.

4.) Ses tonunda de¤iflim: Yalan söyleyen kiflilerin ses tonlar›nda bir yükselifl gözlemlenebiliyor. Bunun yan› s›ra herhangi bir soruya verecekleri yan›t süresi uzay›p, olaylar› anlat›rken s›kça duraklayabiliyorlar.

Kaynak: Baron, R.A. & Kalsher, M. J. (2005). Psychology from science to practice. sf: 432.

Dergimizin sitesinde yer alan psikoloji bölümümüz yenilenme ve zenginleflme sürecine giriyor. Bu sürece siz de kat›lmak istiyorsan›z psikolojiye dair yazm›fl oldu¤unuz popüler bilim yaz›lar›n›z› i n c i a y h a n @ y a h o o . f r e-posta adresine gönderebilir, fikirlerinizi ve ilginizi çeken haberleri bizlerle paylaflabilirsiniz:

YALANIN ‹PUÇLARI

Akademik baflar›, bilgiyi nas›l kodlam›fl oldu¤umuz- dan o bilginin geri ça¤r›lma sürecine dek pek çok etme- nin etkisi alt›nda kal›yor. Kilit noktaysa ödül olarak ne- yi gördü¤ümüz. Örne¤in ö¤rendiklerimizi yaln›zca iyi notlar almak ad›na kodluyorsak, baflar›ya giden yol bir yerde t›kan›yor. Etkili ö¤renme ve haliyle baflar›da anah- tar sözcük "ö¤renmeyi sevmek".

Çünkü psikolojideki ö¤renme teorilerine göre kod- lanan bilgiyle ödül aras›ndaki zaman ne kadar k›saysa ö¤renme de o kadar iyi oluyor. Baflar›n›n bir di¤er anah- tar›ysa motivasyon: Psikolojide canl›y› üretmeye, mev- cut durumunu korumaya ya da herhangi bir eylemi en- gellemeye iten durum olarak tan›mlan›yor. Bu motivas- yona sahip olmak da bizim söz konusu alanda kendimi- zi ne derece yeterli gördü¤ümüzle yak›ndan iliflkili.

Sonuç olarak, e¤er ki bir alanda baflar›l› olmak isti- yorsak öncelikle yapt›¤›m›z ifli sevmeliyiz. Daha sonra ise, o ifli yapabilece¤imize inanmal›y›z. E¤er ki biyolojik olarak da herhangi bir k›s›tlanma söz konusu de¤ilse, amaca ulaflamamam›z için hiçbir neden yok!

AKADEM‹K BAfiARI

psikolojisbt 22/3/5 18:46 Page 1

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak ortaya ç›kmakta olan yeni bir fiziksel etkinlik modeline göre, geriye kalan 15-16 saat boyunca neler yapt›¤›n›z da en az egzersize ay›rd›¤›- n›z zaman

“Ecstasy” (MDMA) ad›yla tan›nan uyar›c›- n›n ifltah bask›lay›c› özelli¤ini fark ettik- ten sonra aradaki ba¤lant›y› irdelemeye karar veren araflt›rmac›

fiekerli su içildikten sonra yap›lan yükleme testi s›ras›nda al›nan kan örneklerinde insulin de¤erlerinin çok yüksek, geç saatlerde fleker de¤erlerinin düflük

Okul korkusu, okul ça¤›ndaki çocuklarda birdenbire okula karfl› beliren yo¤un direnç du- rumu ve okula gitme isteksizli¤i olarak tan›mla- n›yor.. ‹lk olarak 1913

Topuk dikeni denilen bu durum uzun süre ayakta kalan ve kilo fazlas› olan kiflilerde daha s›k görülüyor.. Uzun süreli yürüyüfl veya baz› sporlar da topuk dikeni

Bafl a¤r›s›, al›n ve burun çevresin- de a¤r›lar, burun t›kan›kl›¤›, öksürük, halsizlik ve burun ak›nt›s› gibi belirtiler görülüyor.. Sar›-yeflil burun ve

Ayakkab›n›n ba¤c›kl› olmas›, parmak ucunda bir miktar boflluk bulunmas›, tarak k›sm›- n›n geniflli¤inin aya¤a uygun olmas› ve aya¤› s›k- mamas› ideal bir

Kolera, afl›r› su ve tuz kayb›na ba¤l› olarak 5-6 saat içinde ölüme yol açabilece¤i için, tedavisindeki en önemli nokta erken tan›.. Bu nedenle tedavideki temel