• Sonuç bulunamadı

V Donmuş Göllerde Yaşam

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "V Donmuş Göllerde Yaşam"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Haberler

Donmuş Göllerde

Yaşam

V

ida Gölü, Antarktika’da bulunan donmuş göllerden biri. Ama bu göl sanki yeryüzüne ait değil. Gölde oksijen yok, suyu asitli ve yeryüzündeki tüm su-lar içinde, bilinen en yüksek azot oksit düzeyine sahip. Gölün neredeyse tamamı donmuş olduğu halde buzların arasında denizden yaklaşık 6 kat daha tuzlu bir su dolaşıyor. Gölde bulunan farklı kimyasal bileşiklerin, tuzlu suyla tepkimeye giren demir bakımından zengin tortul katman-lar sayesinde oluştuğu tahmin ediliyor. Azot oksit ve hidrojen de yüksek olasılıkla bu tepkimelerle oluşmuş.

ABD’deki Illinois Üniversitesi’nden Peter Doran’ın ekibi 2005 ile 2010 yılları arasında gölün yaklaşık 27 metre derin-likteki çeşitli bölgelerinden örnekler top-ladı. Yaklaşık 2800 yıldır Dünya’nın geri kalanından yalıtılmış olduğu düşünülen bu derinlikten örnek almalarının amacı, donmuş gölün altlarındaki tuzlu suyun içinde yaşıyor olabilecek canlıları ince-lemekti. Nitekim bu ortamda daha önce bilinmeyen bakteri türleri buldular.

Asitli suyun kayaçlarla tepkimesi so-nucu ortaya çıkan hidrojen, tuzlu suda yaşamını sürdüren bakteriler için kısmen de olsa enerji kaynağı olabilir. -13 °C’lik sıcaklıkta yaşamını sürdüren bu canlıların metabolizma hızları çok düşük olduğun-dan enerji gereksinimleri de çok düşük olmalı.

Antarktika’daki donmuş göllerin bilim insanlarının dikkatini çekmesinin nede-ni, bu göllerdeki ortamın Mars’taki ya da Güneş Sistemi’nin dışlarındaki büyük uy-dulardaki koşullara benziyor oluşu. Mars, günümüzde kuru ve soğuk bir gezegen gibi görünse de yüzeyinin önemli bir bö-lümü geçmişte suyla kaplıydı. Bu su yeral-tına çekilmeden önce bunun gibi göllerde donmuş olabilir. Bazı mikroorganizmalar da yaşamlarını yeraltındaki buzlu göller-de sürdürüyor olabilir.

Jüpiter’in uydusu Europa ve benzer özelliklere sahip diğer uydularda, kalın buz kabuğun altında kilometrelerce derin-likte su bulunduğu düşünülüyor. Bu gök-cisimlerindeki koşullar da büyük olasılıkla Antarktika’nın göllerindekinden pek farklı değil. Şimdilik bu gökcisimlerinde benzer araştırmalar yürütülmesi çok zor. O ne-denle araştırmacılar onların yeryüzündeki benzerleri üzerinde çalışıyor.

Benzer çalışmalar bölgedeki diğer göl-lerde de yapılıyor. Geçtiğimiz yıl Rus araş-tırmacılar Vostok Gölü’nün 4 km’lik buz örtüsünün altına ulaştı ama henüz yaşam izlerine rastlamadı. Bir İngiliz araştırma ekibiyse Elssworth Gölü’nün üzerindeki 3 km kalınlığındaki buzun altında neler olduğunu keşfetmek üzere geçtiğimiz ay yola çıktı. Bu göllerin altında yaşamın iz-lerine rastlanması çok daha ilginç olacak, çünkü bu derinlikteki bölgeler milyonlar-ca yıldır gezegenin geri kalanından yalıtıl-mış durumda.

10

Referanslar

Benzer Belgeler

GROSS BİRİNCİL VERİMLİLİK : Ölçüm Ölçüm periyodu içinde solunumda harcanan organik periyodu içinde solunumda harcanan organik. maddenin de dahil olduğu toplam

• Lider artçının emniyetini alırken, ana istasyonun 0.5 m yanına ve yukarısına tek bir emniyet noktası alıp artçıdan gelen ipi buradan geçirmek emniyet alma işini daha

Dünyadaki fakirlik o kadar büyük ki, 2.200 dolar serveti olan bir kişi bile, dünyanın en zengin % 50'si arasında yer almaktadır.  Servet birikiminin en yoğun olduğu bölge,

Donma hızı yüksek değilse buz kristalleri hücre dışında oluşur, hücre içi suyu hücre dışına çıkar ve orada kristalleşir, bu da hücre dışı dondurma

In summary, activation of glutamate receptors, especially the kainate receptor, can induce TrkA expression via CaMK activation in developing cortical neurons. Increased TrkA level

Çünkü yalıtılmış kabilelerin uygar dünyayla he- men hemen her karşılaşması, onlar için çok temel bir tehdit oluşturuyor: Bulaşıcı hastalıklar.. Bizde- kine benzer

HD’nin olası nedenleri; daha önce subkutan veya int- ravenöz heparin kullanımı, 65 yaşın üzerinde olma, trombosit sayısının 300.000/mm 3 veya üzerinde ol- ması

Aslında yapmak istedikleri, tedavi için bir ilk adım olarak, Gottlieb’in fare embriyon kök hücrelerinden yetiştirdi- ği sinir hücrelerinin, sıçanların sinir sis-