• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE TÜRKÇESİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRKİYE TÜRKÇESİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE TÜRKÇESİ

ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR

Engin YILMAZ

Genişletilmiş 2. Baskı

(2)

Doç. Dr. Engin YILMAZ TÜRKİYE TÜRKÇESİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR ISBN 978-605-5885-62-5

Kitapta yer alan bölümlerin tüm sorumluluğu yazarına aittir.

© 2010, Pegem Akademi

1. Baskı: Ocak 2009 2. Baskı: Kasım 2010

Dizgi-Grafik Tasarım: Didem Gürleyik Kapak Tasarımı: Gürsel Avcı Baskı: Cantekin Matbaası (Ankara-0312-3843435) Bu kitabın basım, yayın ve satış hakları Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. Ltd. Şti’ye aittir.

Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri, kapak tasarımı, mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıt ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz.

Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır.

Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınları satın almamasını diliyoruz.

(3)

iii

Doç. Dr. Engin YILMAZ

21.06.1971 tarihinde Erzurum’da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini İspir’de ta- mamladı. 1988 yılında girdiği Üniversite Yerleştirme Sınavı’nda Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölü- mü’nü kazandı. Bu bölümden 1992 yılında “İYİ” dereceyle mezun oldu.

1992 yılında Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsünün açtı- ğı yüksek lisans sınavını kazanarak, Türk Dili Bilim Dalı’na kayıt yaptırdı.

Aynı yıl İstanbul’da (Silivri/Selimpaşa Lisesi) “Türk Dili ve Edebiyatı Öğret- meni” olarak göreve başladı. 1995 yılında, Prof. Dr. Ahmet Topaloğlu yöne- timinde hazırladığı “Gazavât-nâmeler ve Niyazî’nin Gazâvât-ı Nebîsi” adlı tezle, “Türk Dili Bilim Uzmanı” oldu. 1995 yılında Sakarya Üniversitesi Sos- yal Bilimler Enstitüsünün açtığı doktora sınavında başarılı olarak Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı’na kayıt yaptırdı. 1998 yılında Prof. Dr. Osman Nedim Tuna (Prof. Dr. Osman Nedim Tuna’nın rahatsızlığından sonra) ve Yard. Doç. Dr. Kenan Acar yönetiminde hazırladığı “ ‘Acâ’ibü'l-Mahlukât Tercümesi” (Metin-Dil İncelemesi-Çözümlemeli Dizin) adlı tezle “Türk Dili Bilim Doktoru” oldu. 1999 yılında Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümüne “Yard. Doç. Dr.” olarak atandı. 2004-2006 yılları arasında Bosna-Hersek’te Tuzla Üniversitesinde “Misafir Öğretim Üyesi” ve

“Bölüm Şefi” olarak görev yaptı. 2005 yılında “Yeni Türk Dili Doçenti” ol- du. Halen, Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesinde; Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölüm Başkanlığı’nı yürütmekte ve Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda görev yapmaktadır. Yılmaz’ın yayınlanmış 5 (beş) kitabı daha vardır: Türkiye Türkçesinde Niteleme Sıfatları (Deği- şim Yay., İstanbul, 2004); Sait Faik'in Sakarya'sı (Değişim Yay., 2. Baskı, İstanbul, 2006), Dedem Korkut'un Hikâyeleri (Metropol Yay., İstanbul, 2005), Türk Edebiyatında Sakarya (Sakarya Büyükşehir Belediyesi Yay., Sakarya, 2008), Uygulamalı Metin Bilgisi (Pegem Akademi Yay., Anka- ra, 2010). Yılmaz’ın başta Türk Dili Kurultayı (2000, 2004, 2008), Türkçenin Eğitimi-Öğretimi Kurultayı (2008, 2009, 2010), PIAC (Permanent International Altaistic Conference) (2008) olmak üzere, ulusal ve uluslar arası düzeyde sempozyum/kongre/kurultay/panellerde sunduğu çok sayıda bildirisi, ulusal/uluslar arası dergilerde yayınlanmış makalesi ve bilimsel araş- tırma projesi de bulunmaktadır.

(4)

ÖN SÖZ

“Türkiye Türkçesinin mükemmel bir dil bilgisini yazmak” öteden beri ulaşılması gereken bir hedef olarak Türk Dili araştırmacılarının önünde dur- maktadır. Dil ile ilgili tartışmalı olan çeşitli sorunları çözmek/çözüm önerileri getirmek, yanlışlıkları düzeltmek, eksiklikleri gidermek; artık geleneksel dil bilgisi anlayışının gerektirdiği salt “biçimci” ve “kuralcı” bir yaklaşımla müm- kün ol(a)mamaktadır. Meseleleri aydınlatmak için öncelikle;

i) Çağdaş dil biliminin yöntem, ilke ve verilerinden yararlanılması, ii) “İşlev”i ve “anlam”ı öncelikli kılan bir yaklaşımın gösterilmesi, iii) “İrdeleyici”, “sorgulayıcı” bir anlayışın benimsenmesi,

iv) Özellikle dil içi (edimsel) ve dil dışı (sosyal) bağlamların dikkate alı- narak, “tahlil”, “karşılaştırma” ve “tartışma”dan yararlanılması,

v) Mikro düzeydeki alan araştırmalarının (monografik incelemelerin) sayıca ve nitelikçe artması ve yaygınlaşmasının,

gerekli olduğu kanısındayız.

Esasen, Çağdaş dil bilimi/dil bilgisi araştırmaları, dilin kullanım özellikle- rini belirleyerek doğru ve etkin dil kullanımını sağlamayı, ana dil bilincinin oluşmasına/yerleşmesine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Elinizdeki kitabın yazılmasındaki genel amaç; Türkiye Türkçesi dil bilgisinin tartışmaya açık özel alanlarını ayrıntılı bir biçimde ve örneklere dayalı olarak inceleye- rek, zengin ve köklü dilimizin doğru kullanılmasına ve ana dili bilincinin yer- leşmesine katkıda bulunmaktır. Kitabın yazılmasındaki özel amaç da; tartış- maya açık konuların irdelemesinde yeni bir taslak ortaya koyabilmektir. Bu doğrultuda, kitapta yer alan konuların her biri araştırılırken şu yollar izlendi:

i) Konunun seçiminin ve sınırlılıkların belirlenmesinin ardından en geniş ölçüde akademik/bilimsel düzeyde kaynak taraması yapıldı (başlıca Türk Dili/Dil bilgisi ve Dil bilimi ile ilgili kaynak kitaplar, dil bilgisi/dil bilimi terimleri sözlükleri, dil, dil bilgisi/dil bilimi ile ilgili süreli yayınlardaki araştır- ma/inceleme yazıları, ansiklopedik kaynaklar, bilimsel amaçlı tezler, Türkçe sözlükler, kongre/sempozyum/kurultay kitapları, genel ağ ortamındaki ince- lemeler ve araştırmalar vb.),

ii) Konunun sınırlılıklarına uygun olarak Çağdaş Türk Edebiyatından seçkin eserler tarafımızdan tarandı, “kullanım”ın esas alındığı geniş veri ta- banı oluşturuldu,

iii) Dilin sistematiği dikkate alınarak genelden özele doğru giden bir yol izlendi. İncelemeye konu olan dil biriminin bulunduğu ana yapıyı temsil eden kategoriden hareketle (örneğin mI açıklanmadan önce “soru” ve

“sorulamak” kavramları üzerinde duruldu) öncelikli olarak bu kategorinin

(5)

v

felsefi ve dilsel arka planı oluşturulmaya çalışıldı. İlgili kavramdan, terimden ne anlaşılması gerektiği konusu üzerinde açıklayıcı, sorgulayıcı bir yol be- nimsendi,

iv) İncelemeye konu olan dil biriminin (örneğin -mAdAn zarf-fiil biçim biriminin), sıklıkları da dikkate alınarak “dil bilgisel görünümleri” (hangi dil yapıları içinde kullanıldığı) belirlendi,

v) İncelemeye konu olan dil biriminin kullanım özellikleri dikkate alı- narak bağlam içindeki işlevleri belirlendi,

vi) İncelemeye konu olan dil birimiyle ilgili tartışmalı olan sorunlara

“tahlil” ve “karşılaştırmalar” ışığında, yeni bir bakış açısıyla çeşitli çözüm önerilerinin getirildiği değerlendirmeler yapıldı. Tartışma ve değerlendirmeler yapılırken, dil içi (edimsel) ve dil dışı (sosyal) bağlamlardan yararlanıldı.

Elinizdeki kitapta toplam sekiz inceleme yazısı vardır. Bu incelemelerden

“Türkiye Türkçesinde İkili Çatı Sorunu ve Bunun Öğretimi İle İlgili Mesele- ler” adlı incelememiz TDAY Belleten- 2001/1’de; “Medyatik Dil Alanları:

Reklam/cılık Dili Üzerine Metin Dil Bilimsel Bir İnceleme” adlı incelememiz Türk Dili dergisinde (sayı: 634, Ekim 2004); “Türkiye Türkçesinde Sözcük Türlerine Yeni Bir Bakış” adlı incelememiz ise Türkiye Türkçesinde Niteleme Sıfatları adlı kitabımızda küçük bir bölüm olarak daha önceden yayınlanmış- tı. Her üçü de, bu çalışma dolayısıyla yeniden gözden geçirilmiş ve düzen- lenmiştir.

Biz, bu çalışmada Türkiye Türkçesindeki çeşitli terimleri, kavramları, so- runları ayrıntılı bir biçimde ve kullanımı esas alıp inceleyerek, ilgili dil ögelerini doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren başlıca sorunları, eksik- likleri ve yanlışlıkları en aza indirmeyi, gücümüz yettiğince de -eş zamanlı yöntemin sınırları içinde kalarak- gidermeyi amaçladık. Kitabımızın -bir alan araştırması olması dolayısıyla- hem buradaki konularla ilgili daha sonra ya- pılacak çalışmalara, hem de yazılacak olan Türkiye Türkçesinin mükemmel dil bilgisine katkıda bulunacağını umuyoruz.

Kitabın Türkiye Türkçesi üzerine çalışan uzmanlara, öğretmenlere ve öğ- rencilere yararlı olmasını diliyorum. Bu çalışmamda ve diğer çalışmalarımda değerli görüşleriyle bana yeni ufuklar açan kıymetli hocam Prof. Dr. Leyla Karahan’a, düzeltilerde gayret gösteren sevgili öğrencim Harun İlçioğlu’na ve kitabın yayınlanması aşamasında kolaylık ve titizlik gösteren Servet Sarı- kaya’ya teşekkür ediyorum.

Bu çalışmamı, daha ilk doktora dersimizde “Size düşünmeyi öğretece- ğim” diyen ve üzerimde çok büyük emeği olan merhum hocam Prof. Dr.

Osman Nedim Tuna’nın aziz hatırasına ithaf ediyorum.

Doç. Dr. Engin Yılmaz Hendek, 2009

(6)

2. BASKIYA ÖN SÖZ

Geçen yıl ilk baskısı yapılan Türkiye Türkçesi Üzerine Araştırmalar’ın bu sene ikinci baskısı yapıldı. Akademik/bilimsel nitelikli kaynak eserler için kısa sayılabilecek bir sürede ikinci baskının yapılma aşamasına gelinmesi, emek- lerimizin karşılık bulması bakımından gerçekten memnuniyet verici bir geliş- medir.

Bu baskıda; birinci baskıdaki sorgulayıcı, irdeleyici, eleştirel bakışa da- yanan genel anlayışımız devam ettirildi. Kitap, baştan sona tekrar incelene- rek gerekli düzeltmeler yapıldı. “Türkçe Dilbilgisi Öğretiminde Soyut Yapı- dan Somut Yapıya Geçiş: Benzetim Tekniği Uygulaması” adlı ortak çalışma, görülen gereklilik üzerine kitaptan çıkarıldı. Ancak, bir önceki baskıda Sakar- ya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü 2007-2008 eğitim- öğretim yılı mezunu öğrencilerimden Özge Can KAYAOĞLU’nun, bu çalış- mada emeği olmasına karşın, adının ve yaptığı katkının belirtilmesi sehven unutulmuştu. Özge Can KAYAOĞLU tarafından benzetim tekniğinden ya- rarlanılarak hazırlanan “Fiiller Ailesi” adlı animasyon metni, “Türkiye Türk- çesinde İkili Çatı Sorunu ve Bunun Öğretimi ile İlgili Meseleler” başlıklı ince- lememizden sonra eklenmiştir. Kendisini bu özgün çalışmasından dolayı kutlar, kitaba yaptığı küçük katkıdan dolayı da teşekkür ederim.

Eserin yeni baskısında, Türkçe Eğitimi Bölümü’nden Araştırma Görevlisi Yonca KOÇMAR; kitabı baştan sona okuyup, önerilerini sunmakla kalmadı;

“İlköğretim Okulları (6., 7., 8. Sınıflar) İçin Hazırlanan Türkçe Sözlüklerin Türkçe Ders Kitaplarındaki Söz Varlığını Yansıtması Bakımından Değerlendi- rilmesi” ve “Çocuk Kavramının Sözlüksel Tanımlarının Eleştirisi” adlı ikinci baskıya eklenen incelemelerde ortak yazar olarak da önemli katkıda bulun- du. Başarılı ve titiz bir araştırmacı olma yolunda ilerleyen Yonca KOÇMAR’a çok teşekkür ederim. Ayrıca, başta Servet Sarıkaya olmak üzere Pegem Akademi Yayınları çalışanlarına da gösterdikleri yakın ilgiden dolayı teşekkür ederim.

Doç. Dr. Engin YILMAZ Hendek, 2010

(7)

vii

İÇİNDEKİLER 1. SORU VE SORULAMA:

“mI Sadece Bir Sorulama Ögesi midir?” ... 1 2. OLUMSUZLUK:

“-mAdAn Zarf-fiil Eki Sadece Olumsuzluk mu Bildirir?” ... 21

3. SÖZLÜK, SÖZLÜKÇÜLÜK VE SÖZLÜKBİLİM:

3.1. “(TDK)Türkçe Sözlük’teki Maddebaşı Birimler Üzerine Eleştirel Bir Yaklaşım” ... 45 3.2. “Çocuk Kavramının Sözlüksel Tanımlarının Eleştirisi”... 85 3.3. “İlköğretim Okulları (6., 7., 8. Sınıflar) İçin Hazırlanan Türkçe Sözlüklerin Türkçe Ders Kitaplarındaki Söz

Varlığını Yansıtması Bakımından Değerlendirilmesi”... 103

4. FİİL ÇATILARI:

“Türkiye Türkçesinde İkili Çatı Sorunu ve Bunun Öğretimi

İle İlgili Meseleler” ... 121

5. SÖZCÜK TÜRLERİ:

“Türkiye Türkçesinde Sözcük Türlerine Yeni Bir Bakış” ... 170

6. BASIN DİLİ:

“Medyatik Dil Alanları: Reklam/cılık Dili Üzerine Metin Dil

Bilimsel Bir İnceleme”... 197

7. NİTELEME:

“Bir Dilbilgisi Terimi/Kavramı Olan “Nitelik” ve “Özellik” Eş

Anlamlı mıdır?”... 218

(8)
(9)

Türkiye Türkçesi Üzerine Araştırmalar 1

“mI” Sadece Bir Sorulama Ögesi midir?

Ø. Giriş: Türkçede sorulama yöntemleri yazı dilinde ve konuşma dilin- de farklılıklar göstermektedir. Yazı dilinde; soru kavramı katan çeşitli sözcük- ler ve (kökeni -ek mi sözcük mü- ve yapısı tartışmalı olan) mI ögesi, konuş- ma dilinde ise; vurgulama/tonlama sorulama işlemi için başvurulan yollardır.

Bu incelemede; önce soru ve sorulama kavramlarının düşünsel arka planı tartışılmış, çeşitli değerlendirmeler yapılmış, daha sonra da yazı dilinde sorulamayı sağlayan mI ögesinin -ilgili ögenin köken ve yapı sorunsalı üze- rinde durmadan-1 çağdaş edebi metinlerden tarafımızdan taranarak belirle- nen üç yüzün (300) üzerinde örnekten hareketle, “dil bilgisel yapılanmalar içindeki görünümü (yeri ve konumu)”, “kullanım özellikleri” ve “işlevleri”

üzerinde ayrıntılı olarak durulmuştur. Belirlenen kullanımlarda, vurgusuz bir birim özelliği taşıyan mI’nın sorulanmak istenen ögeden hemen sonra getiri- lebilmesi -özellikle fiilin bütün kiplerine uygulanabilmesi-, herhangi bir sözdi- zimsel değişiklik yaratmaması, yani Türkçenin yapısındaki bu “düzenlilik”in sorulamanın çok erken yaşlarda, doğru ve kolay öğrenilmesini sağladığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca, çocukların kullandığı sorulu cümleler onların bilişsel gelişiminde, öğrenme yeterliliklerinde -özellikle kavramsal içeriklerin oluşturulmasında- önemli rol oynamaktadır.2 Ancak şunu belirtmekte yarar vardır ki; bir soru cümlesinde soru ögesinin bulunması, ilgili cümlenin an- lamsal olarak soru kavramı içermesi, o cümlenin tamamının, o cümledeki bütün ögelerin sorulu hâle getirildiği anlamını taşımaz. Sorulanan birim, sorulama ögesinin etki alanına, sorma açısının kapsamına girmektedir. Bu itibarla, soru cümlelerinin “anlamı soru olan/soru içeren cümleler” şeklinde tanımlanması yerine, “içinde en az bir sorulama ögesi bulunan cümleler”

olarak tanımlanması, bilimsel olarak daha doğru olacaktır.3 1. Soru, Sorma(k), Sorulama(k) Nedir?

“Soru”, sor- fiilinden, -Ig>I fiilden isim yapım eki ile türetilmiş bir kav- ramdır. Soru, günlük dildeki kullanımının yanında, bir dil bilgisi, hukuk, eğitim bilimi, sosyoloji, psikoloji, sosyal psikoloji terimi olarak da kullanıl-

1 Nitekim, mI ögesini Ergin (2002: 130), Korkmaz (2003: 575); “(soru) ek”;

Hacıeminoğlu (1974: 275) ve Demircan “edat” (1978-79: 161); Deny “zarf” (1941:

274); Kornfilt de “particle” (1997: 191) olarak kabul eder.

2 Hatice Sofu, “Soru Tümcelerinin Edinimi”, Dilbilim Araştırmaları, Ankara, 1998, s. 90.

3 N. Engin Uzun, Dilbilgisinin Temel Kavramları Türkçe Üzerine Tartışmalar, Ankara, 1998, s. 154-155.

(10)

Türkiye Türkçesi Üzerine Araştırmalar 2

maktadır. İncelemenin sınırlılıkları gereği, sorunun günlük dildeki ve dil bilgi- sindeki başlıca anlamları üzerinde durulacaktır.

“Sormak” ve “soru” TDK-Türkçe Sözlük’te şöyle tanımlanmıştır: sor- mak: “Birine soru yönelterek herhangi bir konuda bilgi istemek, sual etmek”;

soru: is. “1. Bir şey öğrenmek için birine yöneltilen ve karşılık gerektiren söz veya yazı, sual 2. Bir öğrenciye sınavda yöneltilen söz veya yazı, sual”.4 Büyük Larousse’da soru a. “1. Bir bilgi edinmek ya da bilgileri denetlemek amacıyla bir kimseye yöneltilen ve karşılık gerektiren söz ya da yazı, sual;

soru cümlesi dilbil. Soru cümlesi, bir soru sormayı amaçlayan ya da bir kuş- ku içeren cümle türü. Soru, cümlenin tümünü ya da kimi ögelerini kapsaya- bilir… Bilmediği bir olguya ilişkin bir doğrulama ya da açıklama istemesine göre konuşucu, sorusunu tüm cümleye yayar ya da cümlenin anlattığı bir olay, bir kişi, eylemin bir yönü üzerinde odaklaştırır: Geldin mi? İyi yaptım mı? gibi sorular evet/hayır yanıtlarını gerektirebilir (Bu yanıtlar cümlenin tümünün olumlu ya da olumsuz yinelenmesiyle eş değerlidir. Oysa Sen kim- sin? Nereye gidiyor? gibi sorular için, soruda bulunmayan bilgileri gerektiren yanıtlar zorunludur.)”.5 Meydan Larousse’da soru kavramı şöyle tanımlan- mıştır: i. (esk. türk. soruğ’dan) “Bir şey öğrenmek için birine yöneltilen ve karşılık gerektiren söz veya yazı//Bir öğrenciye, bilmesi gereken şeyleri bilip bilmediğini anlamak için sınavda yöneltilen ve karşılık gerektiren söz veya yazı”. Esk. sual”.6 N. Engin Uzun, soru cümlesini şöyle tanımlamıştır: “Bir tümcenin anlamı soru kavramını içeriyorsa, yani dinleyicide yanıtlanması gerektiği etkisini uyandırıyorsa soru tümcesidir…1. Gerçek soru 2. Sözde soru 3. Yansıma soru 4. Seçenekli soru”.7 Vikipedi genel ağ ansiklopedisinde

“soru” kavramı şöyle tanımlanmıştır: “Cevap biçiminde bilgi talep eden dil- bilimsel bir ifadedir. Çeşitli türde sorular biçimlendirilebilir. Örneğin, bir soru aynı zamanda bir istek olabilir ve soru cümlesi şeklinde ifade edilebilir. Soru- lar rica ifadelerinin yanında normalde bir cevap temin etmek için kullanılan komutları da andırabilir. Aslında bazı ifadeler, örneğin "Tereyağını uzatır mısın?", dilbilgisi kurallarına göre soru biçimindedir ama bir faaliyet isteği işlevindedir, cevap değil”.8

“Soru” ve “sormak” kavramlarının tanımlanmasında ortak olan “birine yöneltilmek ve karşılık gerektirmek”, “dinleyicide yanıtlanması gerektiği etki- sini uyandırmak” ölçütleri, soru ve sorulamak kavramlarının, “diyalog” ve

4 TDK, “Sormak” ve “Soru”, Türkçe Sözlük, TDK Yay., Ankara, 2005, s. 1794.

5 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedi, Milliyet Yay., C. 20, 1988, s. 10687.

6 Meydan Larousse, “Soru”, Meydan Yay., C. 11, İstanbul, 1987, s. 462-463.

7 N. Engin Uzun, Dilbilgisinin Temel Kavramları Türkçe Üzerine Tartışmalar, Anka- ra, 1998, s. 150.

8 Vikipedi, “Soru”, http://tr.wikipedia.org/wiki/Soru_(kavram), (ET: 16.10.2008).

Referanslar

Benzer Belgeler

Yapılan beş çalışmada reklamda kullanılan kibar dilin, kontrol reklama kıyasla daha olumlu reklam ve ürün tutumuna yol açtığı görülmektedir.. Kibar dil, reklamdaki

Medya söylemlerin incelenmesinde tercih edilen Eleştirel Söylem Çözümlemesi ve Teun Adrianus Van Dijk’in haber Söylem Çözümleme

Kurmaca dün- yalarında deli veya kurgularında delilik bulunan bazı öykü ve romanlarda, akıl ve ruh bozukluklarının birer rüya olarak anlatıldığı veya görülen

Basın yayın ve kitap yayıncılığı dallarında da verilen ödüllerin edebiyat alanındaki sahipleri hikâye dalında, Aykut Ertuğrul Mümkün Öykülerin En

Türkiye’nin birçok şehrinde sahnele- rini tiyatro ve edebiyat severlere açan Dev- let Tiyatrosu Genel Müdürlüğü, dilimizin ve tiyatro edebiyatımızın gelişmesi

çabasında olduğum bu komisyonun amacı: iTÜ'de Türkçesi üretilmiş ve kullanılmakta olan teknikbilim terimlerini saptamak; iTÜ'de terim birliği sağlamak; dilimize hergün

Zanaatın sanattan ayrılmasıyla geriye kalan ve birinci önceliği insana haz vermek, onu mutlu etmek, onda estetik duygular uyandırmak olan resim, müzik, tiyatro, edebiyat,

Almanlar çözümü, yapabildikleri ölçüde bütün terimlere kendi dillerinde karşılık aramakta bulmuşlar.. Şimdiki çıkmazdan hekim- lik dilimizi ancak Türkçe ek