• Sonuç bulunamadı

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

9. SINIF

‘’SORU BANKASI’’

Akıllı Tahta

Uygulaması

Kararında

Anlatım

Yeni MEB

müfredatına uyumlu

Münire Betül Ayyıldız

Yasemin Şekerci

(2)

9. Sınıf Soru Kitabı / Türk Dili ve Edebiyatı KA00-09.01MHK01

978-605-2387-81-8

Münire Betül AYYILDIZ / Yasemin ŞEKERCİ Münevver KITAY

Mustafa KELEŞ Münire Betül AYYILDIZ Mehmet ESKİN

Acar Matbaacılık Promosyon ve Yayıncılık San. ve Tic. Ltd. Şti.

Osman Gazi Mah. Mehmet Deniz Kopuz Cad. No.20 / 1 Kıraç / Esenyurt / İSTANBUL tlf: 0 212 886 56 56

0 212 275 00 35 www.eksenyayinlari.com - info@eksenyayinlari.com Gülbahar Mah. Cemal Sururi Sk. No:15 / E Halim Meriç İş Merkezi Kat 9 Mecidiyeköy - İST.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre, her hakkı Eksen Yayıncılık ve Eğitim Malz. San. Tic. AŞ’ye aittir. Eksen Yayıncılık’ın yazılı izni olmaksızın, kitabın herhangi bir şekilde kısmen veya tamamen çoğaltılması, basım ve yayımı hâlinde gerekli yasal mevzuat uygulanır.

ürün adı ürün no isbn yazarlar dizgi-mizanpaj grafik tasarım editör yayın yönetmeni baskı

iletişim

copyright ©

(3)

MERHABA

Sevgili Öğrenciler,

İnsan hayatında olgunluk, yaşlılık gibi dönemler vardır. Bu dönemlerin de kendi içinde önemli dönemeç noktaları bulunmaktadır. İlköğretimden orta- öğretime geçiş yapan milyonlarca öğrencimiz, yeni bir okul, yeni bir arkadaş çevresi, yeni öğretmenler ve yeni derslere merhaba derken hayatın önemli bir dönemecinde olduklarının bilincindedir kanaatindeyiz.

Yeni eğitim-öğretim yılında yeni bir müfredatla tanışacak olan 9. sınıf öğret- men ve öğrencilerimiz, MEB’in yeni ders programları ve içeriği ile eğitim-öğ- retime başlayacak. Biz de Eksen Yayınları olarak kitaplarımızı, yeni müfredata ve müfredatın kazanımlarına göre oluşturduk.

Bunu şöyle yaptık:

Her ünitede neler öğrenileceği alt başlıklar hâlinde sıralandı.

Testlere başlamadan önce hatırlanması gereken bilgiler “ÖZET ANLATIM”

biçiminde verildi.

Testler konunun ağırlığına ve önemine göre birim birim oluşturuldu ve isimlendirildi.

Ünitenin sonuna, “Etkinlik” bölümü konuldu. Bu bölüm, klasik sınavlara ve kısa cevaplı sorulara sizleri hazırlamak içindir.

Bu bölümden sonra “Derken...” başlığı altında kısa bir hikâyeyle üniteler sonlandırıldı.

Sevgili Öğrenciler,

Eğitim-Öğretim hayatınızın yeni dönemecinde yeni okullar, yeni arkadaşlıklar, yeni öğretmenlerle huzurlu ve başarılı bir yıl geçirmenizi temenni ederiz.

Esenlik ve başarı dileklerimizle...

(4)

KİTABIMIZI TANIYALIM

146 Tiyatro - 1 1. l. Perde

1. Sahne (Verona. Bir alan.)

(Capulet’lerin uşakları Sampson ve Gregory kılıç ve kalkan- la girerler.)

SAMSON — Gregory, şunu bil ki, bu hakaretlerin altında kalamayız.

GREGORY — Kalamayız, kalırsak belimiz kırılır.

SAMPSON — Anladın mı, kafamız kızarsa çekeriz kılıçları.

GREGORY — Çekeriz elbet, sağ kaldıkça sen boynunu celladın ilmiğinden çekmeye bak!

SAMPSON —Yoo, kızarsam şimşek gibi vururum.

GREGORY — Ama vuracak kadar da çabuk kızmazsın.

SAMPSON — Montague’lerin bir köpeği beni kızdırmak için yeter de artar bile.

GREGORY — Kızmak, yerinde duramamaktır; yiğit olan durup dayanır; demek ki sen kızdın mı tabanları yağlaya- caksın.

Bu parçadan yola çıkarak tiyatro metniyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Birkaç perdeden oluşabileceği B) Diyaloglardan oluştuğu C) Olayın geçtiği mekânın bildirilmediği D) Kahramanların eylemlerinin parantez içinde verildiği E) Birden fazla sahneye sahip olabileceği

2. l. Konusunu seçkin kimselerin hayatından ya da mitoloji-den alır.

ll. İşlenmiş, kusursuz bir üslubu vardır; kaba sayılan söz-lere yer verilmez.

lll. Cinayet, kayga gibi çirkin olaylar seyircinin de gerçekleştirilmez. gözü önün- lV. Üç birlik kuralına uyma zorunluluğu yoktu V. Kahramanları tanrılar ya da soylu kimselerdir.r.

Numaralanmış cümlelerden hangileri trajedinin özellik- lerinden değildir?

A) Yalnız lll B) Yalnız lV C) l ve ll D) l ve V E) lll ve lV

3. olay seyircinin karşısında gerçekleştirilir.Dramda yalnızca acıklı olaylar anlatılır. (lV) Kahramanlar ise hem soylulardan hem sıradan insanlar (V) Üç birlik kuralına uyma zorunluluğu (l) Dram, 19. yüzyılda trajedinin sıkı kurallarını yıkmak ama-cıyla meydana getirilen tiyatro türüdür. (ll) Konusunu hayattan ya da tarihin herhangi bir devrinden yoktur ve her türlü arasından seçilir. seçebilir. (lll) günlük

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) l B) ll C) lll D) lV E) V

4. eseridir.dür. Her gülünç şeyin altında ders alınacak acı bir gerçeğin olduğuna inanılır. ----, ise sözlerinin tümü ya da çoğu “koro, solo, düet” biçiminde şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro ----, insanları güldürerek eğitmeyi amaçlayan tiyatro türü-

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakiler- den hangileri getirilmelidir?

A) Komedi - Opera B) Komedi - Dram C) Dram - Trajedi D) Trajedi - Opera

E) Dram - Opera

5. Aşağıdakilerden hangisi tiyatronun değildir? unsurlarından biri

A) Tiyatro metni B) Oyuncular C) Doğaçlama

D) Sahne / Dekor E) Seyirciler

6.l.Kadın tiyatro sanatçısıl. Grup ll. Grup

Aktris Dublör Tirat Jest ll.Sahnenin arkasında bulunan kısım lll.Oyuncunun el, kol ve beden hare-ketleri lV.Sahne kişilerinin birbirine söylediği uzun sözler V.Bir rolün yedek oyuncusu l. grupta verilen açıklamalardan hangisi ll. grupta veri- len kavramlardan herhangi biriyle uyuşmamaktadır?

A) l B) ll C) lll D) lV E) V

70 BÖLÜM

06

SUNU

Bilgileri yenileyen, pekiştiren, hatırlatan, önemli noktaları öne çıkaran, bir çalışma sonucunu açıklayan, laboratuvar araştırmala- rını sunan, anket sonuçlarını

ifade eden, önemli olay ve olguları dile getirmek üzere yapılan konuşmalara

sunum adı verilir.

Sunumlar, hem eğitim hayatımızın her döneminde hem de hayatımızda önemli bir yere sahiptir. Bir topluluğun önünde etkili bir şekilde sunum yapmak kişiye pek çok olanak sağlar. Bu nedenle etkili bir sunum yapmanın tekniklerini bilmek hepimiz için gereklidir.

Sunumda amaç, bilgileri yenileme, araştırma ve anket sonuçlarını değerlendirme, bilime katkıda bulunma vb. dir. Dinleyici kitlesi, sunumda ele alınan konuya ilgi duyan kişilerden oluşur. Ayrıca sunumlarda, teknik imkânlardan

yararlanılır. Özellikle görsel mal-

zeme sunumun etkili olması bakımından önemlidir.

Doğru kullanılmış görsel malzeme ile;

dinleyicilerin verilen bilgileri daha iyi algılam ası,

sunumun tekdüzelikten, sıkıcılıktan sıyrılma sı,

ortaya çıkabilecek yanlış anlamaların önüne ge çilmesi,

anlatılanların dinleyicinin zihninde kalıcı olmas ı sağlanır.

Sunumlar üç aşamalı bir çalışmadır: Sunum öncesi, sunum anı, sunum sonrası. Sunumun her aşamasının kendine özgü nitelikle- ri vardır. İsterseniz şimdi her aşamada dikkat etmemiz gereken noktalar nelermiş bunları gözden geçirelim.

Sunum Öncesi

Bir sunum hazırlarken o sunumun hangi özellikleri taşıması gerektiğini ya da neler içermesi gerektiğini şu sorularla özetle- yebiliriz:

Öncelikle sunumun amacının ne olduğu belirl enmelidir.

Sunumlar genellikle üç temel amaçla yapılır:

Eğlendirme Bilgilendirme

İkna etme

Sunulacak konu hakkında bol ve değişik kaynaklardan bilgi toplanmalı ve elde edilen bilgiler doğrultusunda sunumun bir taslağı hazırlanmalıdır.

Sunumun yapılacağı dinleyiciler hakkında önceden bilgi sahi- bi olunmalıdır. Hitap edilecek

topluluk, sunacağınız konu hak- kında önceden

bilgi sahibi değilse bazı ön bilgiler vermeniz gerekebilir. Fakat dinleyiciler konu hakkında

bilgi sahibiyse ek

bilgiye yer vermeniz dinleyicilerin sıkılmalarına sebep olabilir.

Bu nedenle, dinleyici kitlesinin bilgi düzeyini önceden bilmek önemlidir.

Sunumun nerede yapılacağı da sunum öncesinde bilinmesi gereken bir diğer önemli noktadır. Sunum yapacak

kişi, su-

numun yapılacağı

yeri önceden görmeli, mekânın büyüklüğü, aydınlatması, oturma düzeni,

ses düzeni, teknik araçları (slayt

makinesi, bilgisayar, projeksiyon vb.) hakkında önceden bilgi sahibi olmalıdır.

Sunumun hangi destek araçlarla yapılacağına karar verilme- lidir. Sunum sırasında bilgisayar, CD, disket, slayt makinesi, tepegöz, projeksiyon, mikrofon, hoparlör gibi teknik araçlardan faydalanılabilir. Bu tür teknik araçlar hem sunum yapan kişinin işini kolaylaştırır hem de dinleyicilerin

konuyu daha iyi anlama-

sına yardımcı olur.

Etkili bir sunum herkesin dikkatini çeken bir “giriş”ten, sunul- mak istenen bilgileri içeren bir “gelişme”den

ve sunumun ana

düşüncesini özetleyen bir “sonuç” bölümünden oluşur. Bu bö-

MASAL / FABL

04

Neler Öğreneceğiz?

Masal Türünün Genel Özellikleri Fabl Türünün Genel Özellikleri

Edat Bağlaç

Ünlem

(5)

ETKINLIK

120

Etkinlik Yapalım

120 Aşağıda birbirleriyle bağıntılı Doğru (D) / Yanlış (Y) tipinde bir tablo verilmiştir.

"A" ifadesinden başlayarak doğru ya da yanlış cevabına göre çıkışlardan sadece birini işaretleyiniz.

A) Fabllar kısa anlatılardır. Teşhis ve intak sanatı üze- rine kurulmuştur.

B) Masallarda sanatlı ve ağır bir dil kullanılır.

D) Masallarda okuru eğlendirme amacı ön plandadır.

F) Ezop ve La Fontaine Batı'da fabl türünün önemli temsilcilerin- dendir.

E) Masalın çözüm bölümünde ödül ve ceza vardır.

G) Fabllar daima mutlu sonla biter.

C) Fabllar; serim, düğüm, çözüm ve dilek bölümlerinden oluşur.

1. çıkış 2. çıkış 3. çıkış 4. çıkış 5. çıkış 6. çıkış 7. çıkış 8. çıkış

D Y

D Y

D Y D Y D Y D Y

D Y

104

DERKEN

104 Büyük şirketlerden birinin patronunun bilgisayar sistemleriyle ilgili önemli bir arızanın acilen giderilmesi

için bilgisayar mühendislerinden

birinin evine telefon

etmesi gerekir. Adamın evine telefon eder ve karşı taraftan fısıldayan bir çocuk

sesi “Alo” der. Patron sorar: “Baban evde mi?”

Çocuk fısıldayarak

cevap verir: “Evet.” Patron sorar: “Onunla konuşabilir miyim?”

Çocuk fısıldayarak

cevap verir: “Hayır.” Patron şaşırarak: “Peki annen evde mi?”

Çocuk fısıldayarak:

“Evet.” Patron: “Peki onunla konuşabilir miyim?”

Çocuk yine fısıldayarak: “Hayır.”

Patron çocuğun cevapları karşısında şaşırır ve en iyisinin bir büyükle konuşmak

olacağını düşünerek sorar: “Orada başka kimse var mı?” “Evet” der çocuk fısıl- dayarak, “Bir polis memuru var.”

Mühendislerinden

birinin evinde polisin ne işi olduğuna

anlam veremeyen adam

sorar: “Memur beyle konuşabilir miyim?”

“Hayır.” der ufaklık, “Şu anda meşgul.” İyice meraklanan patron: “Neyle meşgul?”

Çocuk fısıldayarak cevaplar: “ Annemle babamla ve itfaiyeci amcalarla konuşu- yor.”

Meraklanan ve endişelenen

patron, telefondan gittikçe artan bir gürültü duyar

“Bu ses de ne?” diye sorar. “Bir helikopter”

der çocuk, hâlâ fısıldayarak.

Panikleyen patron: “Neler oluyor orada ?” diye sorar.

Çocuk hâlâ fısıldayarak: “Arama kurtarma timi geldi.”

Patron endişeli ve neler olduğunu bilmemenin kızgınlığı içinde: “İyi de neyi arıyor- lar ?”

Küçük çocuk hâlâ fısıldayarak ve kıkırdayarak

cevap verir: “Beniiiii”

Yurdum İnsanı

(6)

Ünite / Türk Dili ve Edebiyatına Giriş

Edebiyat Nedir? ... 10

Edebiyat Nedir? ... 11

Edebiyat ve Bilim ... 12

Edebiyat ve Bilim ... 14

Edebiyatın Güzel Sanatlarla İlişkisi ... 16

Edebiyatın Güzel Sanatlarla İlişkisi -1 ... 17

Edebiyatın Güzel Sanatlarla İlişkisi -2 ... 18

Metinlerin Sınıflandırılması ... 20

Öğretici Metinler ... 21

Edebî Metinler ... 22

Dilin Kullanımdan Doğan Türleri ... 24

Dilin Kullanımdan Doğan Türleri ... 24

Düşünceyi Geliştirme Yolları ... 26

Düşünceyi Geliştirme Yolları - 1 ... 27

Düşünceyi Geliştirme Yolları - 2 ... 30

İletişim ve Ögeleri ... 32

İletişim ve Ögeleri - 1 ... 33

İletişim ve Ögeleri - 2 ... 36

Etkinlik ... 38

Derken ... 40

Ünite / Hikâye Hikâye ... 42

Hikâye - 1 ... 45

Hikâye - 2 ... 46

İsim ... 48

İsim - 1 ... 50

İsim - 2 ... 52

Yazım Kuralları ... 54

Yazım Kuralları -1 ... 56

Yazım Kuralları -2 ... 58

Yazım Kuralları -3 ... 60

Yazım Kuralları -4 ... 62

Noktalama İşaretleri ... 64

Noktalama İşaretleri -1 ... 66

Noktalama İşaretleri -2 ... 68

Noktalama İşaretleri -3 ... 70

Sunu ... 72

Sunu ... 74

Etkinlik ... 76

Derken ... 78

İÇİNDEKİLER

01

02

(7)

Ünite / Şiir

Şiir ... 80

Şiir - 1 ... 82

Şiir - 2 ... 84

Şiir - 3 ... 86

Şiir - 4 ... 88

Şiir Türleri ... 90

Şiir Türleri ... 91

Edebî Sanatlar ... 92

Edebî Sanatlar - 1 ... 94

Edebî Sanatlar - 2 ... 96

Sıfat ... 98

Sıfat - 1 ... 100

Sıfat - 2 ... 102

Etkinlik ... 104

Derken ... 106

Ünite / Masal Masal ... 108

Masal ... 110

Fabl ... 112

Fabl ... 113

Edat ... 114

Edat ... 115

Bağlaç ... 116

Bağlaç ... 117

Ünlem ... 118

Ünlem ... 119

Edat - Bağlaç - Ünlem ... 120

Etkinlik ... 122

Derken ... 124

Ünite / Roman Roman ... 126

Roman - 1 ... 128

Roman - 2 ... 130

Zamir ... 132

Zamir - 1 ... 134

Zamir - 2 ... 136

Zamir - 3 ... 138

Zamir - 4 ... 140

Etkinlik ... 142

Derken ... 144

Ünite / Tiyatro Tiyatro ... 146

Tiyatro - 1 ... 148

Tiyatro - 2 ... 150

Zarf ... 152

Zarf - 1 ...154

Zarf - 2 ...156

Etkinlik ... 158

Derken ... 160

03

04

05

06

(8)

Ünite / Biyografi / Otobiyografi

Biyografi / Otobiyografi ... 162

Biyografi / Otobiyografi - 1 ... 163

Biyografi / Otobiyografi - 2 ... 164

Ünite / Mektup / E-Posta Mektup ... 166

Mektup ... 168

E - Posta ... 170

E - Posta ... 171

Dilekçe - Tutanak ... 172

Dilekçe - Tutanak ... 173

Açık Oturum ... 174

Açık Oturum - 1 ... 175

Açık Oturum - 2 ... 176

Ünite / Günlük / Blog Günlük ... 178

Günlük ... 179

Blog ... 180

Blog ... 182

Anlamlarına Göre Fiiller ... 184

Anlamlarına Göre Fiiller ... 184

Fiillerde Kip - Zaman - Şahıs ... 186

Fiillerde Kip - Zaman - Şahıs - 1 ... 186

Fiillerde Kip - Zaman - Şahıs - 2 ... 188

Fiillerde Anlam Kayması ... 190

Fiillerde Anlam Kayması ... 190

Fiillerde Basit - Birleşik Çekim / Ek Fiil ... 192

Fiillerde Basit - Birleşik Çekim / Ek Fiil ... 192

Yapı Bakımından Fiiller ... 194

Yapı Bakımından Fiiler ... 194

Fiil (Genel) - 1 ... 196

Fiil (Genel) - 2 ... 198

Fiilde Çatı / Öznesine Göre Fiil Çatısı ... 200

Öznesine Göre Fiil Çatısı ... 201

Nesnesine Göre Fiil Çatısı ... 202

Nesnesine Göre Fiil Çatısı ... 202

Fiilde Çatı (Genel) - 1 ... 204

Fiilde Çatı (Genel) - 2 ... 206

Fiil (Genel) ... 208

Etkinlik ... 210

Derken ... 212

Cevap Anahtarı ... 214

07

08

09

(9)

TÜRK DİLİ ve EDEBİYATINA GİRİŞ

01

Neler Öğreneceğiz?

Edebiyat Nedir?

Edebiyat ve Bilim

Edebiyatın Güzel Sanatlarla İlişkisi Metinlerin Sınıflandırılması

Dilin Kullanımdan Doğan Türleri Yazma Süreci

İletişim ve Ögeleri

(10)

BÖLÜM 01

10

EDEBİYAT NEDİR?

EDEBİYAT(YAZIN)

Edebiyat, dile dayanır. Edebiyattan aldığımız zevk, öncelik- le dilden aldığımız zevke bağlıdır. Gerek hikâye etmede ge- rekse estetik ve sanatsal haz vermede dilin ve sözün büyüsü edebi- yatın vazgeçilmez özelliğini oluşturur. Edebiyatın insanı çeken diğer bir yönü de "gerçeklikten" yani "hayatın kendisinden" beslenmesi- dir. Edebiyat ve estetik kavramları ayrılmaz bir bütündür. Edebiyatı estetik yapan ölçütler dönem dönem değişiklik gösterir fakat hangi estetik değer içinde üretilirse üretilsin edebiyat bize dokunur, bazen bizi acıtır bazen mutlu eder bazen şaşırtır ama muhakkak bize ulaşır.

Çocukluğumuzda dinlediğimiz, okuduğumuz bir masalı, öykü ya da romanı kolay kolay unutamayız.

Edebiyat Kelimesinin Kökeni

Edebiyat kelimesi Arapça "edb" ( ) kökünden gelir. Arapçada edeb kelimesi "görgü, terbiye, davet, konuk ağırlama" anlamlarındadır.

–î ekiyle türetilen edebî kelimesi de edebiyatla ilgili, edebiyata iliş- kin anlamını kazanmıştır. Kelime, Arapça çokluk eki olan –ât ekinin eklenmesiyle "edebiyat" hâlini almıştır. Edebiyat Türkçede; ahlaki bir mana, dile ait ilimler, güzel yazma sanatı ve onun öğretimi, edebî yazılar, herhangi bir konuyla ilgili yayınlar anlamlarında ve argo olarak içten olmayan, gereksiz, yapmacık, boş söz(edebiyat yapmak) anlamında kullanılmaktadır.

Terim Olarak Edebiyat

Insanı insana tanıtma; insanı iyiye, güzele, doğruya yöneltme görevleri üstlenen ede- biyatın terim anlamı Türk Dil Kurumunda şöyle açıklanmıştır: Olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazı- lı olarak biçimlendirilmesi sanatı. Batı ede- biyatında edebiyat terimi 18. yüzyılda yay- gınlaşmıştır. Geçmişte şiir, destan, tiyatro gibi türler genel olarak edebiyat başlığı altında değil, ayrı ayrı ele alınırdı. Türk edebiyatında ise edebiyat terimi bugünkü anlamına ancak 19. yüzyılın sonlarında kavuşmuştur. Divan edebiyatında şiir ve düzyazı (inşa), amaçları ve kuralları farklı olan iki ayrı sanat dalı olarak görülürdü. Edebiyat kelimesi ilk kez Tanzimat Dönemi’nde Namık Kemal ve Şinasi tarafından kullanılmıştır.

Fransızca "littérature" (literatür) kelimesi de olay, düşünce, duygu ve hayalleri dil aracılığıyla estetik bir şekilde ifade etme sanatı anlamındadır ve bu anlamıyla edebiyat kavramını karşılamaktadır.

Bundan başka olay, düşünce, duygu ve yaşantıların insanda estetik duygular uyandıracak bir biçimde dil aracılığıyla, söz ve yazıyla anlatımını amaç edinen sanat anlamına gelen "yazın" kelimesi de edebiyat kavramını karşılamaktadır.

Sanatçılara Göre Edebiyat

Insanoğlu düşünen bir varlıktır. Düşünsel etkinliklerinin en gösterişlisi de bir bakıma edebiyattır. Edebiyat, yaşamı anlamlı kılma; akıllarda ve yüreklerde sevgiyi, iyiliği ve güzelliği çiçeklendirerek dünyayı değiştirme özleminin ürünüdür. Bu özlem çağlar boyunca değişme- miştir. Her çağda bu özlemden beslenerek edebiyat kavramı açıklan- mış ve edebiyat kavramının işlevi, kapsamı ve sınırları üzerine bazı tanımlar yapılmıştır.

Bu tanımlardan bazıları şunlardır:

"Sözde ve yazıda hataya düşmekten kurtaran ilim." Kâtip Çelebi

"Edeb sözünün içinde bulundurduğu manaları, insanın vicdanına işleyecek derecede tesirli (etkili) olan beliğ (yapmacıklıktan uzak) sözler." Muallim Naci

"Hangi nedenle nefes alıyorsam o nedenle yazıyorum çünkü bunu yapmazsam ölürüm." Isaac Asimov "Dil vasıtası ile insandan insana ve nesilden nesile aktarılan

her beşerî (insani) ifade, edebiyattır." Cemil Meriç "Malzemesi dil, kaynağı yaşantılar ve hayal gücü olan bir yara-

tıcılık, başka deyişle bir sanat dalıdır." Gürsel Aytaç "Edebiyat; gençliği yetiştirir, yaşlılara zevk verir, ikbalde süs,

felakette teselli ve sığınak olur." M. T. Çiçero

Niçin Yazıyoruz?

Bazı yazarların, "Niçin yazıyorsunuz?" sorusuna verdikleri cevaplar:

"Zevk için, bir ağırlıktan kurtulma arzusu, bir büyüklüğe sahip olma, eser karşılı- ğında para almak için... Bugün yaşamak ile yazmak arasında ayrım yapamıyorum artık."

Necip Mahfuz

"Beni okuyan ve dinleyenlere mümkün ola- bilecek en açık şekilde iletişim kurabilmek için yazdığımı düşünmüşümdür hep."

Rafael Albarti

(11)

11

Edebiyat Nedir?

EDEBİYAT NEDİR?

1. I. Disiplin II. Yazın III. Zanaat IV. Literatür

Yukarıdaki numaralanmış kavramlardan hangisi "edebi- yat" terimi için kullanılmaktadır?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II

D) II ve IV E) III ve IV

2. Türk edebiyatında edebiyat adı ilk kez aşağıdakilerin hangisi tarafından günümüzdeki anlamıyla bir sanat türünün adı olarak kullanılmıştır?

A) M. Kemal Atatürk B) Namık Kemal

C) Ziya Paşa D) Fuzuli

E) Muallim Naci

3. "Edebiyat, dil bahçesinde esen bir rüzgârdır. Yaprakları kımıldatır, bir fırtına olur, onu savurur, bütün bu kımıldanış- lar, savruluşlar dil üzerindedir ve esaslı izler bırakır. İşte dil üzerinde bu geçici veya devamlı izler, duygu ile kaynaşan fikir; edebiyat dediğimiz şeydir. Edebiyat, heyecan ile dilin evliliğinden doğan bir bebektir."

Bu parçada asıl olarak edebiyatın aşağıdaki özellikle- rinden hangisi vurgulanmıştır?

A) Edebiyat eserinin insanın duygu dünyası ile dilin birle- şiminden doğan estetik bir güzellik objesi olduğu B) Edebiyatın temel işlevinin yaratıcılık ve sanat olduğu C) Edebiyat eserinin çok çeşitli yorumlara yer verebilecek

düzeyde olduğu

D) Edebiyat eserlerinin okuyucuda estetik haz uyandıra- cak nitelikte olduğu

E) Edebiyatın duygu, düşünce ve hayalleri anlatan bir alan olduğu

4. I. Dil ve üslup II. Estetik ve güzellik III. Bakış açısı ve yorumlama IV. Öznellik ve bakış açısı

V. Üslup ve yorumlama

Yukarıdaki numaralanmış kavramlardan hangileri ede- biyatın en temel özelliklerindendir?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III

D) III ve V E) IV ve V

5. Aşağıdakilerden hangisi edebiyatın mecaz anlamda kullanıldığı bir tanımdır?

A) Düşünce, duygu, olay ve hayallerin insanlarda estetik duygular uyandıracak bir biçimde, dil aracılığıyla, söz ve yazıyla anlatımını amaç edinen sanat dalı.

B) Edebiyatın ilkelerini, kurallarını, bu yolda oluşturulmuş ürünleri inceleyen bilim dalı.

C) Bir konu hakkında söylenen gereksiz, boş, süslü söz- ler.

D) Bir dönemde, bir dilde oluşturulmuş, sözlü ya da yazılı, sanat değeri taşıyan yapıtların bütünü.

E) Herhangi bir bilim ya da sanat dalıyla ilgili eserlerin tümü.

6. Tanzimat yıllarına kadar dilimizde manzum edebî metinler için ----, mensur edebî metinler için de ---- kavramları kulla- nılmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağı-daki- lerden hangisi getirilmelidir?

A) sembol – düzyazı

B) imge – metin

C) ahenk – parça

D) imge – düzyazı

E) şiir - inşa

(12)

12

BÖLÜM

02 EDEBİYAT VE BİLİM

EDEBİYATIN BİLİMLE İLİŞKİSİ

Bilim de edebiyat da insan içindir. Eksenlerinin aynı olması onları güçlü bir bağla yakınlaştırır birbirine. Edebiyatçı da bir birey olarak bir coğrafyada, bir topluluk içinde yaşar ve yaşadığı dönemin çal- kantılarından etkilenir. Dolayısıyla tarih, coğrafya, psikoloji, felsefe, sosyoloji, bilim ve teknik gibi alanlarla edebiyatın az ya da çok ilişkili olduğu söylenebilir. Edebiyat bilimi, edebiyat sanatının bilimidir. Bir başka ifadeyle; edebiyat eserlerinin tamamı veya herhangi birisi ile ilgili her türlü araştırma, inceleme, karşılaştırma, tahlil ve eleştiri çalışmaları ile edebiyat sanatının içeriği ve niteliklerini, dünden bugüne uzanan süreçteki tarihini ortaya koymaya yönelik faali- yetlerle bu faaliyetlerin sonucunda ortaya konan bilgi birikimine edebiyat bilimi denir. Nasıl insanın geçmişi (tarih), iç dünyası (psi- koloji), fizyolojisi (tıp), toplumsal hayatı (sosyoloji) veya yeryüzü (coğrafya, jeoloji), canlılar (biyoloji), hayvanlar (veterinerlik), din (teoloji, ilahiyat), bilimin konusu olmuş ve bu çerçevede zamanla bağımsız bilim dalları teşekkül etmişse; edebiyat sanatı çevresinde de bir bilgi alanı ve bilim dalı oluşmuş ve oluşmaktadır. Edebî ese- rin oluşum şartlarından onun bünyesinde yer alan her tür duygu, düşünce, hayal ve fikir unsurlarına; edebî eserin tür veya yapısına ait özelliklerden dilin kullanılış biçimlerine; edebiyat tarihi içindeki yerinden edebî gelenekle olan bağlantısına; edebiyat sanatının ne olup olmadığından okuyucu ile olan ilişkisine kadar uzanan husus- ların araştırıp incelenmesi, edebiyat biliminin işidir.

Edebiyat ve Sosyoloji İlişkisi

Sosyoloji (Toplum Bilimi): Toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı.

Insanı konu edinen edebî ürünler onu yaşadığı toplumla ele alır.

Sosyal bir varlık olan insanı anlatan edebiyat, onu bu toplumdan bağımsız düşünemez. Toplumu inceleyen bir bilim olan sosyoloji ile edebiyatın yolu bu yüzden sık sık çakışır.

Stendhal: “Roman, yol üzerine tutu- lan bir aynadır.” diyerek realist (ger- çekçi) romancıların insanı ve toplu- mu birebir yansıttıklarını dile getir- miş olur. Bu açıdan bir toplumu inceleyen sosyologlar, o toplumun romanlarında sosyal yapı ile ilgili birçok şey bulabilecekleri gibi edebi- yatçıların yaptıkları incelemelerden de yararlanabilir.

Örneğin, Orhan Kemal’in, Yaşar Kemal’in romanlarında Çukurova insanı farklı yönleriyle anlatılır. Kimi yerde ağa-köylü ilişkisi, kimi yerde sanayileşmenin oluşturduğu yeni işçi sınıfı, mevsimlik toprak işçilerinin durumu anlatılır.

Yazarlar gözlemlerini aktarırken sosyal yapıyı daha yakından tanı- mak ya da çıkarımlarını sosyolojik bulgularla kıyaslamak fırsatını yakalayabilirler.

Edebiyat ve Tarih Ilişkisi Tarih: Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyeti inceleyen bilim dalı.

Edebiyat ürünleri oluşturuldukları dönemin izlerini açık ya da gizli taşırlar. Dönemin siyasi, kültürel, sosyal olaylarının yazarı, dolayı- sıyla edebiyat eserini etkilemesi son derece doğaldır. Kimi ürünler- de böyle bir etkinin izleri söz konusuyken kimi ürünler doğrudan dönemi anlatmaya yöneliktir. Konusunu geçmişteki bir savaştan, bir göçten, bir afetten alan romanları düşünelim.

Yazar bu ana olayı kimi kurgusal küçük olaylar, diyaloglar ve kendi oluşturduğu kahramanlarla aktarabilir. Bir tarihçi gibi tarihsel ger- çekliğe birebir sadık kalmaksızın, ama bu gerçekliğe ters düşmeden onu kendi kalemiyle anlatabilir. Örneğin Iskender Pala’nın “Katre-i Matem” romanı Osmanlı’nın 18. yüzyıldaki saray insanlarını, Lale Devri’nin zevk ve sefa âlemlerini ve Patrona Halil İsyanı’nı edebiyat dili ile anlatır.

Yazarlar, dönemi anlatan yapıtlarında tarihten yararlanabildikleri gibi kimi edebî eserler de tarihe kaynak oluşturabilir. Anı kitapları buna en güzel örnektir.

Devlet Ana, Kemal Tahir'in tarihsel

romanlarından biridir. Bu romanda

Osmanlı Imparatorluğu'nun aşiret

hâlindeki dönemine inilir. Osmanlı

insan tipi, yaşam tarzı, âdetleri,

gelenek ve göreneklerini konu edi-

nerek bir aşiretten devlet olma

mertebesine nasıl yükseldiğini des-

tansı bir ifade tarzıyla okuyucuya

sunar. Osmanlı Imparatorluğu'nun Söğüt'teki yaşam tarzı dikkatlere

sunulduktan sonra bu mekâna Ertuğrul Gazi, Osman Bey ve Orhan

Bey tarihî şahsiyetler olarak dâhil edilir.

(13)

13

EDEBİYAT VE BİLİM

Edebiyat ve Psikoloji İlişkisi

Psikoloji (Ruh bilimi): Insan davranışlarını ve zihinsel süreçleri inceleyen bilim dalı

Edebî eserlerde insan, ruh dünyası yönüyle de ele alınır. Insanların olaylar ve durumlar karşısındaki tepkileri, içine girdikleri psikolojik durumlar, roman ve öykülerde ruh çözümlemeleri yoluyla akta- rılmaya çalışılır. Dostoyevski’nin ünlü kahramanı “Raskolnikov”;

hırsı, suça meyli, suçluluk psikolojisi, gelgitleri, vicdan muhasebesi (hesaplaşma) gibi yönleriyle başarıyla yansıtılmış bir edebî karakter olarak karşımıza çıkar. Bu yönüyle “Suç ve Ceza” romanı psikoloji ile edebiyatın bağlantısını açıkça gözler önüne serecek nitelik taşır.

Türk edebiyatında Mehmet Rauf’un

"Eylül", Peyami Safa’nın "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu"; Nabizade Nazım’ın

"Zehra", Yusuf Atılgan’ın "Aylak Adam" adlı romanları insan psikolo- jisinin edebiyatta değerlendirilişine güzel örnekler olarak gösterilebilir.

Edebiyat ve Felsefe İlişkisi

Felsefe: Varlığı ve bilgiyi bilimsel olarak araştıran bilim dalı

Edebî eserler, kimi kez doğrudan kimi kez de dolaylı olarak bir düşünceye dayanabilir. Edebî eserde düşünce, metnin geneline yayılarak okurun sezip yorumlayarak ulaşabileceği şekilde akta- rılabilir.

Bazen bir roman kahramanının felsefik düşünceleri de romana yön verebilir. Turgenyev’in

“Babalar ve Oğullar” adlı romanı buna güzel bir örnektir. Roman kahramanı Bazarov, nihilist bir gençtir. Onun hayata bakışı, konuşmaları, davranışları nihilizm felsefesini örnekler niteliktedir.

Yazar, bu eseriyle nihilist felsefenin insan doğasına uygun olmadı- ğını, yaşama uygulanmasının olanaksız olduğunu anlatmaya çalışır.

Kimi kez yazar kendi felsefik görüşünü yansıtma gayretinde bulu- nabilir. Jean Paul Sartre’ın varoluşçuluk görüşünü eserlerinde işle- mesi gibi.

Edebiyat ve Bilim-Teknik İlişkisi

Bilim: Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yarar- lanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim

Bilimin ve teknolojinin hayatımızın hemen her alanına girdiği günümüzde edebiyatın onu konu edinmemesi düşünülemez.

Bilim kurgu romanları, bilimin imkânlarının çok ötesini hayal eden yazarların ürünleridir.

Örneğin, Jules Verne yapıtları ile aslında bilim insanlarından bir adım öndedir. “Denizler Altında Yirmi Bin Fersah”, “Aya Yolculuk”

gibi eserlerini yazdığında daha ne denizaltı icat edilmişti ne de ay yüzeyine çıkılmıştı. Edebiyat insa- nının hayal gücü kimi kez bilim insanına esin kaynağı olabilir.

Edebiyat ve Coğrafya İlişkisi

Coğrafya: Yeryüzünü fiziksel, ekonomik, beşerî ve siya- sal yönlerden inceleyen bilim dalı

Edebiyat, insanı, yaşadığı fiziksel ortam açIsından da ele alır. Roman ve öykülerin ana unsurlarından biri de "mekân" dır. Bu açıdan coğ- rafya-edebiyat ilişkisi kaçınılmazdır. Edebiyatın coğrafyanın olanakla- rından en fazla yararlandığı tür gezi yazılarıdır.

Gezi yazıları, gezilip görülen bir

yerin okura kültürü, dili, gele-

nek ve görenekleri, tarihî yapı-

ları, coğrafik özellikleri, tarımı,

sanatı açısından tanıtıldığı edebî

ürünlerdir. Bu eserlerde yazar,

coğrafi bilgilerden yararlanabil-

diği gibi, coğrafyayla ilgilenen-

ler için de bu eserler yardımcı

kaynak olabilmektedir.

(14)

14

Edebiyat ve Bilim

1. İlk Çağ filozoflarından bazıları görüşlerini şiirler şeklinde dile getirmişler ve aynı zamanda ozan olmuşlardır. Platon, Schopenhauer, Nietzsche aynı zamanda büyük edebiyat- çılardır. Russel, Camus, Sartre, Nobel Edebiyat Ödülü’nü almışlardır. Ama bazı çok iyi filozoflar da vardır ki bunlar kötü yazar olmuşlardır. Örneğin Aristoteles, Kant gibi isim- ler çok iyi filozof oldukları hâlde, kullandıkları dil bakımın- dan iyi yazar değillerdir.

Edebiyat-felsefe ilişkisinin anlatıldığı bu parçayla ilgili olarak aşağıdaki görüşlerden hangisine ulaşılamaz?

A) İyi bir filozof olmak için iyi bir edebiyatçı olmak şart değildir.

B) İlk Çağ filozofları fikirlerini farklı şekillerde dile getirmiş- lerdir.

C) Filozoflar edebiyat alanında eşit derecede başarı sağ- layamamışlardır.

D) Filozofların edebiyattaki başarısı dünden bugüne sürekli azalmıştır.

E) Düşünceleri iyi olmasına karşın anlatım bakımından kötü olmaları bazı filozofların edebî başarısını engelle- miştir.

2. "Ey Osmancık! Beysin. Bundan sonra öfke bize, uysal- lık sana; güceniklik bize, gönül alma sana; yanılgı bize, hoşgörmek sana; aciz bize, yardım sana; geçimsizlikler, uyuşmazlıklar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana; üşengeçlik bize, gayretlendirmek sana" gibi sözler, aslında hiçbir tarih kitabında bulamayacağınız, yalnızca Tarık Buğra’nın, Kayı Boyu’ndan Osmanlı İmparatorluğuna götüren karakteri ve anlayışı ortaya çıkarmak için Ede Balı’ya söylettiği nasihat- lerdir.

Edebiyat-tarih ilişkisine örnek olabilecek bu parçada vurgulanan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bazı edebî eserler tarihi aydınlatma bakımından büyük önem taşır.

B) Edebî eserde yazar, tarihî gerçeği kurgulayarak anla- tır.

C) Tarihî olayların edebiyat üzerinde etkisi büyüktür.

D) Konusunu tarihî gerçeklerden alan edebî eserler var- dır.

E) Tarihî gerçekler ortaya çıkarılırken edebî eserlerden de yararlanılabilir.

3. Roman ve hikâye gibi edebî ürünler, toplumsal yaşantının ürünüdür. Konusu, ana fikri, dili, şahıs kadrosu, olayları, zaman ve mekânıyla bir bütün olarak her bakımdan toplu- mun bir yansımasıdır. Örneğin; kişilerin varlığa bakışları, varlığı anlama ve yorumlama biçimleri ---- biliminin; birbirle- riyle ya da toplumun değişik katmanlarıyla ilişkisi ---- bilimi- nin; ruh dünyaları, kişilik özellikleriyle psikoloji biliminin ilgi ve araştırma alanlarına girer.

Edebiyatın bilim dallarıyla ilişkisinin anlatıldığı bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) tıp - coğrafya B) tarih - sosyoloji C) felsefe - sosyoloji D) sosyoloji - coğrafya E) tıp-felsefe

4. "Beni kim anlar? Kimler derdime deva bulur? Beni bu illetten, beni bu gurbetten kim kurtarabilir? Hangi kardeş?

Hangi hemşire? Hangi can yoldaşı? Hey, ana toprak, ne kadar merhametsiz, ne kadar katısın! Benim ızdırabıma ne kadar yabancısın! Ben senin üvey evladın mıyım yoksa sen benim üvey anam mısın? Eğer ben senin üvey evladın isem bu kolu kimin yoluna feda ettim? Niçin şu anda, bu genç yaşımda derenin kenarında insan viranesiyim?"

Bu parçada yazar, karakterini konuştururken aşağıdaki bilim dallarının hangisinden yararlanmıştır?

A) Sosyoloji B) Felsefe C) Tıp

D) Psikoloji E) Coğrafya

5. – Ailenin ekonomik durumu ile çocukların eğitim düzeyi arasındaki ilişki

– Bireylerin eğitim düzeyi ile toplumsal eleştiri yapma eğilimleri arasındaki ilişki

– Arkadaş ilişkilerinin eğitimle bağlantısı

Yukarıdaki maddelerden yararlanarak makale yazmak isteyen bir yazar, makalesinde edebiyatın aşağıdaki bilim dallarından hangisiyle ilişkisinden yararlanacak- tır?

A) Felsefe B) Sosyoloji C) Tarih

D) Tıp E) Psikoloji

(15)

15 6. Tıp, bedenin hastalıklarını iyileştirmek, hafifletmek veya

önlemek için uğraşırken edebiyat da ruhun bulanık sularını arındırmak ve suların kirlenmesini engellemek için uğraşır.

Yukarıdaki cümlede edebiyatın bilim dallarının hangi- siyle ilgisinden bahsedilmiştir?

A) Tıp B) Psikoloji C) Felsefe

D) Sosyoloji E) Tarih

7. Mesela Türkçede 1000 kelimelik bir metinde ortalama ola- rak 188 kelime tek heceli, 378 kelime ilk heceli, 121 kelime dört heceli, 36 kelime beş heceli, 6 kelime de altı heceli olmakta ve altı heceden fazla kelimelerin oranı ancak binde bir oranında bulunmaktadır. Bu dağılımdan, bir kelimedeki ortalama hece sayısı hesap edilirse Türkçe için 2,45 bulu- nur. İngilizcedeki ortalama hece sayısı ise 1,35'tir.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Karşılaştırmaya yer verilmiştir.

B) Matematiksel verilerden yararlanılmıştır.

C) Nesnel anlatımla oluşturulmuştur.

D) Terimlere yer verilmiştir.

E) Öyküleyici anlatıma yer verilmiştir.

8. Neydi yâ Rabbi, otuz kırk sene evvel burası?

Dağlar orman, tepeler bağ, ovalar hep tarla;

Koca mer’â dolu baştan başa sağmallarla.

İğne atsan yere düşmez; o ekin bir tufan, Atlı girsen gömülür buğdayın altında kafan.

Yukarıdaki dizeler hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Deyim kullanılmıştır.

B) Kelimeler daha çok gerçek anlamıyla kullanılmıştır.

C) Coğrafi terimlere yer verilmiştir.

D) Karşıt anlamlı kelimelere yer verilmiştir.

E) Şair, çevrenin eski hâlini tasvir etmektedir.

9. Tarih ile edebiyatın ortak bir ürünü olarak ortaya çıkan tarihî romanlar üstlendiği toplum mühendisliği göreviyle tarihî bilgileri, belgelere boğulmuş kasvetli bir anlatımdan kurtararak okura sunma gayretinin ve geçmişi edebî açıdan yeniden oluşturma çabasının ürünüdür. Tarihî olayların insan açısından sonuçları üzerinde yoğunlaşan bu ürünler, okuru hayalî olarak geçmiş zaman yolculuğuna çıkarır.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez?

A) Edebî eserlerde tarih biliminden de yararlanılabilir.

B) Tarihî romanlar, tarihî olayları edebî bir üslupla anlatır.

C) Tarihî olaylar, edebiyat aracılığıyla okurun hayal dün- yasında canlanır.

D) Tarihî bilgiler, romanlarda hiç değiştirilmeden anlatılır.

E) Tarih bilimi, tarihî bilgileri, belgelere dayandırarak anla- tır.

10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde edebî eser oluşturu- lurken farklı bir bilim dalından yararlanılmıştır?

A) Minderlerde oturan konuk beylerin bakışları sedirde oturan Ertuğrul Bey Gazi'nin yoldaşlarına çevrildi.

Onlar da sözleşmişçesine en yaşlıları Kara Tekin'e baktılar.

B) Bazıları Çaldıran'da savaşan Sultan'ın emektâr kul- larıydı ve Mısır yurdunda Jomanbay'ın 450 bin kişilik ordusu karşısında, ateşe atılan pervaneler gibi ölüme atılıp zafer kazanmışlardı.

C) İki koy çizgisinin ortasından engine doğru 200 metre yüksekliğinde bir kayalık uzatınız. Anadolu, Akdeniz'e bu kaya külçesinin burnu ile saplanmıştır.

D) Bugünlerde İstanbul, harp sahnesi gibi olmuştu. Her gün her gece İngiliz tayyareleri tepemizden bombalar atıp duruyorlardı. Herkeste asabiyet artmıştı.

E) Eğer öyleyse varacakları ve duracakları nokta Ankara

olacaktır. Ankara işgal altında? Yok canım, bunu

tasavvur etmek bile mümkün değildir. Çünkü Ankara

bir son değil, bir başlangıçtır.

(16)

16

EDEBİYATIN GÜZEL SANATLARLA İLİŞKİSİ

BÖLÜM 03

GÜZEL SANATLAR

Sanat; güzeli anlatma, oluşturma çabasıdır. İnsanın güzeli arayışı neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Eski uygarlıklardan günü- müze ulaşan kalıntılarda sanatsal ürün özellikleri taşıyacak izler bulunması da bunu desteklemektedir.

Sanat; hava, su gibi bir ihtiyaç olarak somut bir gereklilik taşımasa da insan, yaşadığı her dönemde, bulunduğu her coğrafyada sanat- sız var olmamıştır.

Sanatın insanla aynı adımlarla günümüze gelmesinde insanın kendini ifade etme ihtiyacının yattığını söyleyebiliriz. "Sanat bir dışavurumdur."

Günümüzde en ilkel topluluklardan en gelişmiş uygarlıklara kadar sanatın hayata dâhil olduğunu görmekteyiz.

Büyük konser salonlarında klasik müzik dinleyen insanlara da doğadaki malzemeleri değerlendirerek yaptıkları davul ya da flütlerle oluşturdukları müzikle dans eden kabile insanlarına da rastlamak mümkündür.

GÜZEL SANATLARIN SINIFLANDIRILMASI

Sanat eserleri belli bir malzemeye estetik bir form (güzel bir biçim) verilerek oluşturulur. Kullanılan bu malzemelerin farklılığı sanat dallarının sınıflandırılmasını kolaylaştırır.

Sanat eserinde estetik kuralların ve hayal gücünün etkisi muhak- kak ki en temel unsurdur. Toplumsal yapıdan ve tarihsel dönem- den bağımsız bir sanat eserinden bahsetmek mümkün değildir.

Her sanat eseri ait olduğu toplumun yapısal ve kültürel özellikle- rinden izler taşır ve yazıldığı dönemin tarihsel niteliklerini üzerinde barındırır.

Edebiyat ve Güzel Sanatlar

Edebiyat, malzemesi dil olan fonetik bir sanattır. İnsanın kendini, gördüklerini, fikirlerini veya hayallerini güzel bir formda anlatma- sını sağlayan bu sanat, söze yeni bir biçim vermeye dayanır.

Müzik de bir fonetik sanattır. Edebiyata en yakın sanat türü de odur. Zaten edebiyat ile müzik çok eski çağlarda bile bir arada olmuştur.

Eski Türkler şiirlerini “kopuz” adı verilen bir saz eşliğinde söyle- mişlerdir. Eski Yunan’da da “Lir” adlı saz eşliğinde şiirler söylen- miştir. Şiirdeki ahenkli söyleyişler ve ritim, müzikle benzerlik taşır.

Edebiyat, bazı sanatlara da destek sunar.

Örneğin tiyatro ve sinemanın metinleri söze dayanır, bu noktada yollarının kesiştiğini söyleyebiliriz.

Bir heykel, bir tablo veya mimari bir eser, alıcısına herhangi bir aracı olmaksızın doğrudan ulaşır. Bu özellikleriyle de evrensellik taşır ancak edebî eserin malzemesi dil olduğu için yalnız o dili bilenler doğrudan edebî esere ulaşabilir. Bu dili bilmeyenler içinse çeviri vazgeçilmez olur. Çevrilirken de bazı edebî ürünler, oluşturuldukları dilin kimi anlamsal, ritimsel özelliklerini kaybe- derek başka bir dilde can bulurlar. Bu, edebî ürünün en büyük şanssızlığıdır.

Sese ve söze dayalıdır.

Edebiyat Müzik

Heykel Resim Minyatür

Hat Mimari Ebru

Tiyatro Sinema Opera

Bale Dans Tabiattaki malzemelere dayalıdır.

(Boya, taş, mermer, kil, tahta gibi) İnsan hareketlerine, gösterime dayalıdır.

Güzel Sanatların Sınıflandırılması

Plastik Sanatlar Ritmik (Dramatik) Sanatlar

Fonetik Sanatlar

(17)

17

EDEBİYATIN GÜZEL SANATLARLA İLİŞKİSİ Edebiyatın Güzel Sanatlarla İlişkisi - 1

1. Aşağıdakilerin hangisi sanat eserinin özelliklerinden değildir?

A) İnsanların ihtiyaçlarından doğmuştur.

B) Özgündür, estetik bir kaygı taşır.

C) Üretilirken kullanılan yöntemler ve özellikleri değişmez.

D) Dış dünyanın değiştirilip yorumlanmasıyla ortaya çıkar.

E) Açıklamayı, öğrenmeyi değil; duygulandırmayı, sezdir- meyi amaçlar.

2. Ses, kelime ve görüntü bir arada kullanılarak oluşturu- lan sanatlara verilen ad aşağıdakilerin hangisidir?

A) Görsel sanatlar B) İşitsel sanatlar C) Tematik sanatlar D) Plastik sanatlar

E) Ritmik sanatlar

3. ----, insanda hayranlık, estetik heyecan uyandırır; ince bir duygudan, üstün bir sezgiden doğar. Müzik, tiyatro, resim, mimari, sinema vs. farklı malzemeleri kullanarak insanlık düşüncesine öncülük eder; yarının aydınlıkları, mutlulukları herkesten önce sanatçının kafasında biçimlenir. ----, duygu ve düşünceleri yazılı ve sözlü olarak etkili bir biçimde anlat- ma sanatıdır yani hangi yolla oluşursa oluşsun malzemesi kelimedir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangi- sinde verilenler sırasıyla getirilebilir?

A) Edebiyat – Şiir

B) Güzel sanatlar – Edebiyat C) Edebî metinler – Yazarlık D) Tabiat güzellikleri – Edebiyat E) Kültür birikimi – İletişim

4. "Edebiyat denildiği zaman şu anlaşılır: Söz ve anlamı yani insan beyninde yer eden, her türlü bilgileri ve insan karak- terinin en büyük duygularını, bunları dinleyen veya oku- yanların çok ilgisini çekecek şekilde söylemek ve yazmak sanatı. Bunun içindir ki edebiyat ister nesir şeklinde olsun ister nazım şeklinde olsun, tıpkı resim gibi, heykeltıraşlık gibi, özellikle müzik gibi güzel sanatlardan sayılmaktadır."

M. Kemal Atatürk’ün bu sözlerine göre edebiyatın güzel sanatların bir kolu sayılabilmesinin nedeni aşağıdaki- lerden hangisidir?

A) Gerçekliklere sıkı sıkıya bağlı kalması B) Öteki sanat dallarıyla ilişkili olması

C) Kaynağını hayatın içinden, yaşanan olaylardan alması D) Duygu ve düşünceleri etkili bir biçimde anlatması E) Okuyan ya da dinlenenin yorumuna imkân tanıması

5. Müzisyen doğanın seslerinden ilham alır. Seslerdeki ahen- gi sezer; bunları duygu ve düşüncelerinde damıtır. Ressam da tuvaline bir vazodaki çiçekleri kopyalar; gerçek çiçek- lerle onun tablosundakiler birbirine çok benzese de bizde uyandırdıkları duygu bambaşkadır. Çünkü ressam gördüklerini kendi dünyasının rengine boyamıştır. Nitekim aynı seslerden ilham alan müzisyenlerin farklı müzikler yapması, aynı vazoyu resmeden ressamların tablolarının birbirine benzememesi de hep bundandır.

Bu parçada sanat eserlerinin hangi özelliği vurgulan- mak istenmiştir?

A) İnsana fark edemediği ayrıntıları göstermeleri

B) Sanatçının ustalığı ölçüsünde güçlerinin ortaya çıkma- sı

C) Kendilerinden önceki birikimden izler taşımaları

D) Çağrışımlar yoluyla insanları etkilemeleri

E) Sanatçılarının yorumunu, bakış açısını içermeleri

(18)

18

Edebiyatın Güzel Sanatlarla İlişkisi - 2

1. Güzel sanatlar belli ölçütlere göre sınıflandırılır. Bunlardan biri de seslendikleri duyu organına göre sanat dallarını sınıflandırmaktır. Buna göre sanatın üç dalından söz edile- bilir: Mimari, resim dallarının içinde bulunduğu ----; tiyatro, dans ve opera gibi sanatları kapsayan ---- ve edebiyat türlerini barındıran ----.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?

A) görsel sanatlar – dramatik sanatlar – işitsel sanatlar B) mekân sanatları – görsel sanatlar – dil sanatları C) hacim sanatları – karma sanatlar – işitsel sanatlar D) çağdaş sanatlar – klasik sanatlar – geleneksel sanatlar E) görsel sanatlar – dramatik sanatlar – dil sanatları

2. Halıcılık, bakır kabartma, grafik-tasarım, ağaç oymacılı- ğı gibi alanların sanat kapsamında değerlendirilemeyi- şinin temel nedeni aşağıdakilerin hangisidir?

A) Yöresel ya da ulusal nitelikte olmaları B) Estetik değer ve güzellik taşımamaları

C) Ürünlerin fayda ve kullanım amacıyla üretilmeleri D) Belli bir eğitim süreci gerektirmemeleri

E) Herkes tarafından aynı şekilde yapılmaları

3. Güzel resmi kimin yaptığına bakmayız bile, dakikalarca karşısında durup izleyebiliriz. Bilmediğimiz bir dilde söyle- nen şarkı yüreğimizin telini titretebilir, onu dinlerken ağla- yabiliriz. Her gün bir başka ülkede yaşanmış olayları konu alan kahramanları, mekânları, yabancı filmleri seyredip bazen korkuyla bazen sevinçle bazen de öfkeyle dolmuyor muyuz?

Bu parçada sanatın hangi özelliği üzerinde durulmakta- dır?

A) Güzellik B) Özgünlük C) Kalıcılık

D) Evrensellik E) Yaratıcılık

4. Bir yazar kahramanına şu cümleleri söyleterek başlıyor romana : "Bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti."

Aslında hepimiz bunu bekleriz sanat eserinden. Sihirli bir el gibi dokunsun hayatımıza, sevmediğimiz ne varsa, kırgın olduğumuz kim varsa silsin onları ve yerlerine güzellikler koysun. Ya da bambaşka açılımlar getirsin gönül dünyamı- za. Okuduğumuz bir roman, dinlediğimiz bir müzik parçası, seyrettiğimiz bir film bunu başardığı ölçüde değerli olur bizim için.

Bu parçaya göre, sanat eserini değerli kılan özellik aşa- ğıdakilerin hangisidir?

A) Evrensellik B) Etkileyicilik

C) Öğreticilik D) Güzellik

E) Özgünlük

5. Sanatsal metinlerin en belirgin özelliği okurun yorumuna imkân tanımasıdır. Diğer bir deyişle bu metinlerin okur sayı- sınca anlamı vardır. Oysa öğretici metinler için bu bir kusur bile sayılabilir. Bilgi vermek amaçlı yazılan bu metinlerde, anlamın açık olması gerekir. Bu nedenle yazar, sanatsal metinlerdeki kadar özgürce kullanmaz dili; mecazlardan, imgelerden, yan anlamlardan uzak durur. Elbette bundaki maksadı okurun hayal dünyasının kapılarını kapatmak, bilgi birikimine katkı sağlamaktır. Dili sanatsal metinlerdeki gibi heyecan uyandırma, şiirsel işlevleriyle değil, göndericilik işleviyle kullanır.

Bu parçadan öğretici metinlerle ilgili olarak aşağıdaki- lerin hangisine ulaşılamaz?

A) Öğretici metni okuyan herkes aynı şeyi anlar.

B) Yazar kelimelerin gerçek anlamları ile kullanımına ağırlık verir.

C) Bu metinler okurun düş dünyasını harekete geçirmez.

D) Bu metinlerde gözlemlerden ve kanıtlardan yararlanı- lır.

E) Yazarın amacı okurun düşünce ufkunu genişletmektir.

(19)

19 6. l. Resim

ll. Müzik lll. Sinema lV. Opera

V. Minyatür

Yukarıda numaralanmış güzel sanat alanlarından han- gileri görsel sanatlara aittir?

A) l ve ll B) l ve lll C) l ve V

D) lll ve lV E) lV ve V

7. "Sanat, insanın bir zamanlar yaşamış olduğu duyguyu, kendinde canlandırdıktan sonra aynı duyguyu başkaları- nın da hissedebilmesi için hareket, ses, çizgi, renk veya kelimelerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından doğmuştur." der Tolstoy. Bu sözleriyle kendisinde var olan duyguları birebir okuyucusuna aktarmak ister. Bunu yaparken de herkeste aynı etkiyi, duyguyu, düşünceyi…

uyandırmayı amaçlar.

Bu parçada sanatın hangi özelliği üzerinde durulmakta- dır?

A) Güzellik B) Evrensellik C) Yaratıcılık

D) Kalıcılık E) Öğreticilik

8. Başlangıçta insan eliyle ortaya konan her türlü ürüne sanat deniyordu. Zamanla, insana gündelik hayatta bir yarar sağ- layan eserlere zanaat, insanda estetik duygular uyandırma- yı ve onu ruhsal yönden mutlu etmeyi amaçlayan eserlere de sanat denmeye başlandı.

Zanaatın sanattan ayrılmasıyla geriye kalan ve birinci önceliği insana haz vermek, onu mutlu etmek, onda estetik duygular uyandırmak olan resim, müzik, tiyatro, edebiyat, mimari, heykeltıraşlık gibi ürünler sanat veya güzel sanatlar olarak adlandırılmaya başlandı.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiş- tir?

A) Zanaatın tanımına

B) Zanaat ve sanat arasındaki farka C) Sanatın amacına

D) Sanat dallarının sınıflandırılmasına E) Edebiyatın güzel sanatlar içindeki yerine

9. Edebiyat; duygu, düşünce ve hayallerin söz ya da yazı ile etkileyici biçimde manzum veya mensur olarak ifade edilme sanatıdır. Edebiyatın malzemesi ---- ve edebiyat ---- sanat- lar içinde değerlendirilir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakiler- den hangileri getirilmelidir?

A) dildir - fonetik B) harekettir - fonetik C) sestir - ritmik D) dildir - plastik E) harekettir - ritmik

10. I. Deyimler ve atasözleri oluşumları binlerce yıl öncesine uzanan dil birlikleridir; bunlar çoğunlukla bir yaşam de- neyiminin sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

II. Öyle duman duman bakma öteden kırağı düşecek yollarımıza

III. Titrek ışıklı sokak lambasının altında bir süre oyalan- dı. Soğuktan buz kesmiş ellerini çakmağını yakıp ısıttı.

Gözünü pencereden ayırmak istemiyordu.

IV. Bölgede yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı ge- çer. İklim koşullarının elverişli olması burada faaliyet- lerinin yoğunlaşmasını sağlamıştır.

V. İnsanlık var olduğu günden beri farklı şekillerde de olsa sanat hep yapılmıştır çünkü sanat bir ihtiyaçtır.

İnsanın kendini anlatma ihtiyacıdır.

Yukarıdaki numaralanmış metin parçalarının hangileri sanatsal metinlere örnek olabilir?

A) I ve III B) I ve V C) II ve III

D) II ve IV E) IV ve V

11. Aşağıdakilerden hangisi dramatik sanatlar içinde yer almaz?

A) Tiyatro B) Sinema C) Opera

D) Dans E) Müzik

Referanslar

Benzer Belgeler

Elbette bunda Dada akımının etkisi fazladır ancak Kosuth yapıtlarında tamamen anti-nesnel çözümlemelere gitmiş ve sanat yapıtındaki geleneksel nesnel

Naile Çevik - Savaşlardan Sonra Çağdaş Sanattan Bize Kalan Duygu... Farklı dönemler farklı duygu ve düşünce eğilimine sahip top-

Çeşitli dinsel veya ideolojik aygıtların kısıtlayıcı tutumuna karşın, Batı etkisinde Türk resminin ikinci kuşağından; Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa, üçüncü olan

PURPOSE: Whether diffuse large B-cell lymphoma (DLBCL) of primary central nervous system origin (PCNSL) is biologically different from DLBCL of peripheral nodal origin (NL)

Araştırılan parametreler: Epidemiyolojik özellikler (Olguların cinsiyeti, tanı yaşı, tanı konulma tarihi, aile öyküsü, akrabalık öyküsü) , fizik muayene bulguları, ilk

Bu çalışmaya risk grubu olarak avcılar, av hayvanları ve ürünleriyle uğraşan kişilerde tularemi pozitifliğini araştırmak amacıyla 60 kişi, kontrol grubu olarak

ra ’nın Roman Sanatı kitabında Kundera, edebiyata ilişkin düşün­ celerini sunarken klasik, romantik ve çağdaş müzik yapıtlarına ilişkin çarpıcı, özgün

Zira bu söylem değişikliği ile aslında farklı değer alanlarına geçiş sağlanmaktadır (Fairclough, 2003, s. Bu noktada politik doğruculuk, hangi değer