Türkiye tarımda devrim yapmış, Tarım ve Köyişleri bakanı Mehmet Mehdi Eker böyle diyor.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker: “Tarımda devrim yaptıklarını” söylüyor ve yapılan devrimin tanımını da şöyle yapıyor: “Tarladan sofraya kayıtlı sisteme geçtik. Tarladan sofraya kayıtlı sağlıklı ürün için başlatılan ‘iyi tarım uygulamaları’ çerçevesinde devrim niteliğinde radikal kararlar aldık” diyor.
Tarladan sofraya kayıtlı sisteme geçmek tarımda üretim planlaması yapmak açısından önemlidir, ihtiyaçtır. Sağlıklı ürün üretmek ve tüketmek için de gereklidir. Ancak hepimiz çok iyi biliyoruz ki Tarım Bakanlığı’nın da bağlı olduğu AK PARTİ hükümetinin tarımda üretim planlaması diye bir politikası zaten yok ve olmayacak da. Çünkü AK PARTİ hükümeti tarımda serbest piyasa politikası uygulamaktadır, uygulamaya da devam edecektir.
O zaman Bakanın “tarımda devrim iyi tarım uygulamaları için gerekli” iddiasından geriye birşey kalmıyor. O halde iyi tarım nedir, bir de ona bakalım.
İyi tarım;
Toprak tahlillerinin yapıldığı, yapılan tahlil sonuçlarına göre toprakta sadece belirlenen eksik gıdanın (gübrenin) verildiği, toprağın ihtiyacının olmadığı gübrenin fazladan verilmediği,
Hastalık ve haşerelere karşı kimyasal ilaç kullanırken alışkanlıklara göre değil hastalık ve haşerenin belirlendiği, belirlemelere uygun ilacın ve oranın kullanıldığı,
Hangi ürüne ne zaman ve ne kadar suyun verilmesinin doğru aktarıldığı, Sağlıklı tohum kullanıldığı,
Toprağın doğru işlendiği, tarım sisteminin adıdır.
Başka bir deyişle endüstriyel (kimyasala dayalı) tarımın rehabilite edildiği, denetim altında yapıldığı tarımsal sistemin diğer adıdır iyi tarım.
Bu tanıma uygun hizmeti yerine getirmekle zaten Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yükümlüdür. Aksi halde görevinin doğru ve eksiksiz yapamamış olmaktan dolayı Bakanlık görev kusuru işlemiş olur. Yani Bakanlığın bu konuda öncülük, önderlik ve öğreticilik görevi vardır.
Ayrıca Türkiye, 1983’e kadar tarımında yayımcılık yapmakla görevlendirdiği Tarım Bakanlığının kurmay genel müdürlüğü olan Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü vardı. Bu genel müdürlüğe bağlı teknik elemanlar öncülük, önderlik, öğreticilik görevleri yerine getirirlerdi.
Özal’ın ilk başbakanlığı döneminde Bakanlığın diğer kurmay genel müdürlükleriyle birlikte Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü de kapatıldı ancak Tarım Bakanlığı bundan böyle tarımda öncülük, öğreticilik, önderlik görevini yerine getirmeyecek diye bir karar alınmadı. Bütün illerde Tarım il Müdürlükleri ve bütün ilçelerde varolan İlçe Tarım Müdürlüklerinde istihdam edilen teknik elemanlarla yayımcılığa devam edilecekti. Ancak IMF ve Dünya Bankası diğer alanlarda olduğu gibi tarımda da direksiyonu ele geçirince tarımda öncülük, önderlik ve öğreticilik görevleri (yayımcılık) aksadı/aksatıldı, gereği gibi yapılmadı/yaptırılmadı, tarım da gelişmedi/geliştirilmedi. O zamandan bu yana (bugün de dahil bugüne kadar ki) Tarım Bakanları bu görevleri yerine getirmeyerek görev kusuru işlediler. Başka bir deyişle bu görevi yapmama değil yapmakla yükümlü olan Bakanlık şimdi bu görevi yapacağından dolayı “tarımda devrim yapıyoruz” diyor. Oysa iyi tarım geçmişte vardı. Tarım Bakanlığı’nın dün de göreviydi, bugün de. Bakanlığın dün de bugün de görevi olan işini yapmasını bakan tarımda devrim diye nitelendiriyor, artık!
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in bir başka açıklaması: “Türkiye, AB üyelerinin tamamını besleyebilecek tarımsal potansiyele sahiptir. Yeter ki teknoloji kullanımı artsın. Köylülükle çiftçilik ayırt edilsin”
diyor.
Peki, bunu kim yapacak/yaptıracak, yapılması için öncülük önderlik kimde olacak?
Ayrıca Bakanın söylediği gibi Türkiye’nin tarım potansiyelinin yüksek olduğu doğrudur ve bunu bütün dünya alem de biliyor zaten. AK PARTİ Hükümeti 7 yılı aşkın bir süredir iktidarda. Şu an ekmeğinin anası buğdayda ithalatçıyız, ülke ülke et arar duruma geriledik. Her iki temel gıda maddesinde kendimize yeterli iken niye bu durumdayız acaba? İthalatçı olmamız eski politikalara dayanmaktadır diyebilirler, diyebilirsiniz bunun gerçeklik payı yüksektir ancak yanlışı düzeltmek ve çözmek için 7 yıl tek başına iktidar olmak da az değil çok bir süredir.
Tarım ve Köyişleri Bakanı’nın bir başka açıklaması: “Bakanlık, tarihinde ‘tarımsal destek’ paketinin ilk kez kendi dönemlerinde ürün ekiminden önce belirlendiğini” açıklayan Eker: “‘2011 yılı bütçesinden tarıma 5 milyar 897 milyon lira destekleme ödemesi yapılacak. Bilindiği gibi geçen yıl 4 milyar 938 milyon lira olan tarımsal destekleme bütçesi önümüzdeki yıl yüzde 13.5 oranında artırılarak 5 milyar 605 milyon liraya çıkarıldı” diyor.
Bu açıklamada doğrular da var. Önce doğrularını söyleyelim: “Tarımsal destek paketlerinin ilk kez kendi
dönemlerinde ürün ekiminden önce belirlendiğini” açıklıyor. Doğru. Yalnız, Türkiye tarımının ve çiftçilerinin ana ihtiyacı desteklerin ürün ekiminden önce belirlenmesi değil, ürün ekiminden önce desteklerin çiftçiye verilmesidir. Ayrıca “2011 yılı bütçesinden tarım için ayrılan miktarın 5 milyar 897 milyon liradır. Tarıma bütçeden ayrılan bu desteğin geçen yıl ayrılan desteğe göre artış oranı yüzde 13,5’dır”, denilmektedir. Bakan, burada yine bir yanılsama yaratmaktadır. Şöyle ki; AKP Hükümeti’nin kendisinin çıkardığı Tarım Kanunu’na göre bütçeden tarıma ayrılacak destek Türkiye Gayrisafi Milli Hasılanın (GSMH) yüzde 1’nden aşağı olamaz diyorken, tarıma ayrılan 5 milyar 897 milyon lira destek, Türkiye’nin GSMH’nın yüzde 1’i değil, onun çok altındadır. Kanuna aykırı bir destek
verilmektedir bu da çiftçilere verilen desteğin artırılması değil kanunen kendilere tanınan hakkın verilmemesidir yani haklarının gasp edilmesidir. Dolayısıyla kendi hükümetleri tarafından çıkarılan kanuna aykırı (daha az) bir destek veriyorken “tarıma desteği şu kadar arttırdık” söylemi kamuoyunu yanıltan bir açıklamadır…
Evet, Tarım Bakanı basın açıklamalarıyla pembe tablolar çizmeye devam ediyor, Bakana göre tarımda devrim yapan Türkiye, et aramaya ve buğday ithaline devam ediyor!