• Sonuç bulunamadı

SOSYOLOJİK DÜŞÜNMEK

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SOSYOLOJİK DÜŞÜNMEK"

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYOLOJİK DÜŞÜNMEK

ZYGMUNT BAUMAN

(2)

Özgürlük ve Bağımlılık

Kişinin seçme özgürlüğüne sahip olması, seçimlerini hayata geçirme özgürlüğünü garanti etmez, hatta istenen sonuçlara erişme özgürlüğünü hiç temin etmez.

Bunlara ulaşmada kısıtlamalar vardır. Buna örnek olarak aynı amaçlar için mücadele eden insanların hepsinin amaçlarına

erişememesi, çünkü mevcut ödül miktarının sınırlı olması, yani ödül sayısının, peşindeki insanların sayısından az olması

verilebilir.

(3)

Bugünkü özgürlüğümüz dünkü özgürlüğümüz tarafından

sınırlanmıştır. Bulunduğumuz ırk, ülke, aile bunların başlıca olanlarıdır. Özgürlüğü tam olarak bu “belirlenmişlik” içinde

yaşayabiliriz. Ancak bu gruba dâhil olmak benim özgür seçimimin ürünü değil; aksine bağımlılığımı gösterir o gruba olan. Özgürlük, yaptığın işin sorumluluğunu üstlenmektir. Özgür davranabilmek için özgür iradeden başka kaynaklara da ihtiyacımız vardır. Bu kaynaklardan en çok bilineni paradır.

(4)

Günümüzde tanımlanan özgürlük ise kaynaklarla ve hayat projeleri ile ilişkilidir ve bu anlamda da bir eşitsizlik vardır; yani herkes

özgür değildir.

Bu bölümde özgürlük kavramının aslında ne olduğundan, bu yetiyle kararlara varıyor oluşumuzdan bahsedilmiştir. Hiç kimsenin sonsuz özgürlüğe sahip olamayacağı konusu üzerinde durulmuştur. Bunun sebebi ise mensup olduğumuz gruplardır. Aile, ırk, vatan gibi…

içinde yer alınan grup, özgür olunduğu müddetçe insan hayatında müphem bir rol oynar. Bir yandan özgür olunmasını sağlarken öte yandan özgürlüğün sınırlarını çizerek insanları kısıtlar.

(5)

Biz ve Onlar

Bu bölüm iç ve dış grupların analizi üzerinden ilerlemiştir. Buna göre iç grup ait olduğumuz, dış grup ise ait olmadığımız ve olmak istemediğimiz gruptur.

“Biz” ait olduğumuz grup anlamına gelir. Bu grup içindekileri gayet iyi anlarız ve anladığımız için nasıl sürdüreceğimizi iyi biliriz, kendimizi güvende

hissederiz, içinde olmaktan hoşlanırız. “onlar” grubunun işleyişine dair ise pek bir bilgimiz yoktur. Bu yüzden bu grubun yaptığı her ne ise bizim için genelde kestirilemez ve korkutucu şeylerdir. “biz” ve “onlar” ancak birlikte karşılıklı çatışma içinde anlaşabilirler. İç grup bizdendir fakat dış gruba her zaman önyargıyla yaklaşılır. Irkçılık yaklaşımı gibi.

(6)

İç grup duygusu olmadan dış grup, dış grup duygusu olmadan da iç grup olamayacağını vurgulanır. Birlikte sorunsuzca yaşamak ve bu gruplar arasıda çatışma çıkmaması için emsal duygusunu güçlendirip bu sanata hakim olmak gerekir. Emsal duygusu öteki kişileri bizim gibi özneler olarak kavrama, onların da kendi hedefleri ve bu hedefleri gözetmeye hakları olduğunu, bizimkine benzer duygular yaşadığını, benzer zevk alma ve acı duyma özellikleri taşıdıklarını kabul etme yetimizden

ibarettir.

Dış grup, iç grubun hayali olarak zıddıdır ve iç grubun dış gruba

ihtiyacı vardır. İçerinin değerini verebilmek için bir dışarısı olmalıdır.

İdeal iç grup örneği ailedir.

(7)

Yabancılar

Yabancılar ne “biz”im ne de “onlar”ın parçasıdır. Ne düşman ne dosttur. Yabancılarla ne yapacağımızı, neler bekleyeceğimizi, nasıl davranacağımızı bilemeyiz.

“Biz” ve “Onlar” diye bir bölünme olmaksızın, kendimizi "onlar"

karşısına koyma ihtimali olmaksızın, kendi kimliğimizi

anlamlandırmada zorluk çekeriz. “Onlar” güvensizlik yaratırlar.

Haliyle göze batar, huzursuz ederler. Yabancılardan kurtulmak için bir sürü yol deneriz. Örneğin: soykırım. Sivil dikkatsizlikte bu yollardan biridir. Görmezden gelmektir.

(8)

Birlikte ve Ayrı

Bu bölümde cemaat ve örgüt kavramları üzerinde durulmuştur.

Cemaat yoktur; eğer manevi birlik yoksa. Cemaatin en güçlü girişimleri ortak din, ırk, inanç olmaktadır. Herkesin sebebini nedenini sormadığı sadece inanç iradesi ile içinde bulunduğu gruptur bunlar.

Her bir bireyin görüşleri farklı olsa bile cemaat olgusu ile fikir

birliğinin oluşturulabileceği anlatılmıştır. Örgütte ise belli uyulması gereken kurallar vardır. Hatta bunlar yazılı olarak herkesin onayına sunulup, uyulmayanın dışarıda kalacağı bir durumdur. Belirli rollerden ibarettir. Kişi ne kadar yukarılara çıkarsa görüş alanı o kadar genişler:

tepeden kontrole tabandan disiplinle karşılık verilmesi gerekir.

(9)

Okulda öğrencisindir ve okul yönetmeliğinin kurallarına uyman beklenir yalnızca. Başka bir yerdeki ironinin burasını ilgilendirmez. Cemaate

örnek olarak aileyi verirsek, cemaat içinde tümüyle kişisel bağlantının söz konusu olduğunu görebiliriz.

Örgütte ise belirli roller ilerledikçe kişilerin birbirleriyle bağlantı kurması söz konusu olabilir. Örgütlerde kuralları koyanlarla kurallara uyanlar arasında keskin bir bölünme söz konusudur. Cemaatte ise

kuralları koyan genelde bilinmediğinden böyle bir kesinlik yoktur.

Ancak bir hiyerarşi orada da mevcuttur. Her iki grup tipinde de rutin bir ilerleyişe sevk vardır. Hiyerarşi belli baskıcı bir yöntemle Cemaat ise içten gelen inanç ile bu sağlanır.

(10)

Armağan ve Mübadele

İnsani etkileşim çoğu kez birbiriyle çelişen iki ilkenin bakışma baskısına teslim olur; eşdeğerler mübadelesi ve armağan ilkeleri.

Bu bölümde armağanın ilkeleri ele alınıyor ve armağanla mübadelenin zıtlığı karşısında ortaya çıkan çıkarcılık vurgulanıyor.

Mübadele durumunda asıl olan öz çıkardır.

Armağanda ise alıcının niteliğine bakılmaksızın verilmesi durumu ön plandadır, çıkarsızdır yani. Sadece ihtiyacı olduğu için herhangi bir kişiye sunulur. Şu da bir gerçek ki eğer duyguların yargılara mübadelesine izin verilirse zararlı olabilirler.

Mesela banka yetkilimiz acıdığı için ve çektiğimiz sıkıntıyı anladığı için borç

vermeye karar verir ve bu nedenle bizim parasal savrukluğumuzu dikkate almazsa kolaylıkla temsil ettiği bankanın zarar görmesine neden olabilir. Duygu kişisel

ilişkilerin vazgeçilmez bir parçası iken kişisel olmayan ilişkilerde böyle bir özelliği kalmamıştır.

(11)

Güç ve Seçim

Hayatımızda yaptığımız her seçimin iyi veya kötü birer sonuçları vardır. Önemli olan yaptığımız seçimin arkasındaki neden ya da nedenlerdir. Bu bir güç de olabilir.

Alışılmış ve hissi eylemler irrasyonel eylemler olarak tanımlanır.

Hayatımızda vazgeçilmez bir yer işgal ederler ve bizi düşünmeye harcadığımız onca zamandan kurtarırlar. Hareketlerimizi daha az zahmetli kılarken görevlerimizi yerine getirmemizi

kolaylaştırırlar.

(12)

Rasyonel eylem; muhtemel birçok eylem biçimi arasından faalin bilinçli olarak eylemler vermeyi amaçladığı sonuca en uygun

olduğunu düşündüğü bir eylemi seçmesine dayanır.

İnsan ne kadar fazla güç sahibi olursa seçim ufku o kadar geniş, gerçekçi olarak verebileceği karar miktarı o kadar fazla, makul olarak onların istediklerini yerine getireceğinden emin olurken gerçekçi olarak gözetebileceği sonuçların alanı o kadar geniş olur.

(13)

Kendini Koruma ve Ahlaki Görev

İnsan doğası gereği sahip olma güdüsüyle yaşar. Mülkiyet sahibi, ün sahibi, evlat sahibi gibi.Bunlar var olunca da rekabet ortaya çıkar.

Rekabet doğrultusunda gerçekleştirilen eylemler bencilliğe ve

acımasızlığa dayanır. Oysaki ahlaki göreve terstir. Bu durumda iki kavramda birbirine zıttır.

Kendini koruma, bir şeye sahip olmak ihtiyacının getirdiği bir tür

zorunluluk ya da baskıdır. O şeyi ele geçirmek kendimizi korumamızın ve hata hayatta kalmamızın bir koşuludur. Bir şey ihtiyaç duyulduğundan iyidir, bir şey biz ona ihtiyaç duyuyorsak iyidir.

(14)

Bir şeye sahip olmak ötekilere ona ulaşma imkânı vermemek anlamına gelir. Bu nedenle sahip olma, her şeyden önce bir

dışlama ilişkisidir. Sahip olan ile sahip olmayan arasında asimetrik bir ilişki kurulur; çünkü sahip olmayanı ihtiyaç halinde sahibe

bağımlı kılar. Neticede bu tür bir ilişkide bağımlı kılan güç

sahibidir. Burada özgürlük ve bağımlılığa gönderme yaparak güç sahibinin bağımlı olana göre daha özgür olduğunu hatırlatır.

(15)

Doğa ve Kültür

Doğa ile kültürün ayrım çizgisinin tam olarak nerede çizildiği, elbette hangi becerilerin ve bilgilerin edinilmiş olduğuna ve onları daha nice denenmemiş amaçlar için kullanma tutkusunun olup olmadığına bağlıdır.

Kültür eylemler arasında ayrımlar yapmak, farklılaştırmak, bölmek, parçalamak suretiyle başarılır. Bir çölde, insan etkinliğinin girmediği ve insani amaçlara uzak bir yerde, birinin toprak parçasını

diğerininkinden farklı kılan ne işaretler ne de çitler vardır; bir hayvan gübresi tamamen ötekine benzer, kendi başına bir anlamdan

yoksundur, onu bir diğerinden ayıracak hiçbir şey yoktur. Meskun olmayan çöl âdeta biçimsizdir.

(16)

Bauman’a göre insan tarafından değiştirilebilir ya da

belirlenebilir şeyler kültürü, insanın gücünü aşan şeyler de doğayı referans verir. Bir şeyin doğal değil, kültürel olduğunu söylemek o şeyin manipüle edilebilir olduğunu söylemektir. Kültür en çok doğa kılığına büründüğünde etkilidir.

(17)

Devlet ve Millet

Bauman’a göre, devletin temel nitelikleri şunlardır;

– Belli bir güç odağı tarafından bir arada tutulan belli bir toprak parçası üzerinde kurulur.

– Egemenlik sürdüğü topraklarda şiddet tekelidir.

– Hem korunduğumuzu, hem de ezildiğimizi ve sömürüldüğümüzü hissettirir.

– Yasalara dayanarak cezalandırır.

– İçkin olarak çelişkilidir.

(18)

Bauman’a göre, milletin temel nitelikleri de şunlardır;

– Millet, hayali cemaatlerdendir.

– Takipçileri hiçbir zaman yüz yüze gelemeyecekleri kolektif bir bünye ile özdeşleştikleri müddetçe var olabilir.

– Ortak bir dil, kültür ve geçmiş söz konusudur, en azından öyle iddia edilir.

– Seçim olmaktan çok kader olduğunu vurgulayacak bir köken miti vardır, milletin tamamen doğal olduğunu kanıtlamaya çalışır.

(19)

Bütün bu bileşenlerin bir araya gelmesiyle yaratılan milli ruh, aidiyet duygusu yaratır.

Devlet hem korunduğumuzu hem ezildiğimizi hissettir. Cezalar verir. Millet ise hayali bir cemaattir. Millet, devlet gibi çıkarları kollamaz aksine çıkarlara anlam verir.

Özgürlüğümüzü alabildiğimiz oranda, devletin baskısına boyun eğeriz. “Millete ve refahına koşulsuz sadakat isteyen

milliyetçilik akla ya da hesaba gerek duymaz.

(20)

Düzen ve Kaos

Kaos düzensiz olgular olarak tanımlanır. Düzen için ise kaos

gereklidir. Olayların birbiri ardından akışının bozulacağı, kaosa meydan vereceği fikri toplumun korkularından biridir. Ancak kaos üzerinde düzenin zaferi hiçbir zaman mutlak değildir.

Kaosa karşı mücadele görünür bir sonuca ulaşmadan sürüp

gidecektir. Kaos, düzensiz olguların çoğu özellikle dar bir alana odaklanmış, hedefli, görev yönsemeli, tek sorun çözücü

eylemlerden doğar. Düzen kaosu gerektirir; kaos da düzeni.

(21)

Hayat Uğraşına Dalmak

Giderek teknolojik ile bütünleşen hayat içerisinde her daim

tüketiciyizdir ve reklamlar tüketmemiz gereken ürün hakkında ikna amacıyla karşımıza çıkarlar. Rutin olarak yorumladığımız hayatımıza bir göz atarsak içinden sosyolojik olarak birçok olgunun var olduğunu görürüz. 

Rutin hayatımızdan çıkarılacak ufak sonuç hepimizin birer tüketici olduğudur. Tüketici davranışı bir sorundan diğerine

götürerek adım adım hayatın akışına bağlar ve bizi bir uzmanlık arayışı içine sokar.

(22)

Sosyolojide Tarzlar ve Araçlar

Sosyoloji çıplak gözün tespit edemeyeceği bağlantıları açığa çıkarır.

Emile Durkheim, sosyal olguların sadece sosyal olgularla

açıklanabileceğini söyler. Sosyal fenomenler birey olarak insanın içinde değil dışındadır.

Max Weber, sosyolojinin bir bilim olabilmesi için doğa bilimlerini taklit etmesi gerektiği savına şiddetle karşı çıkmaktadır. İnsan eylemini açıklamak için onu anlamak, kavramak gerekmektedir.

Onları anlamayı amaçlayan sosyolojinin nesnel bilgi olarak açıklanması gerektiğini düşünür.

(23)

Sosyoloji bilimden öteye gider, o üzerinde çalıştığı gerçekliğin anlamını yakalar. Sosyolojinin diğer bir stratejisi de pratik

uygulamalara elverişli olmasıdır. Sosyoloji dünyanın

“karmaşıklığının” bir parçası, bir çözüm olmak yerine bir

sorundur. Sosyolojik düşünmek, özgürlük davasına hizmet eder.

Referanslar

Benzer Belgeler

Komitenin 22 Haziran’daki bu kararı, bölgenin tarihi ve kültürel değerini bir kez daha gündeme getirdiği gibi, iki yıldır aynı tarihte Bursa’da çeşitli

Büyük ölçekli yatırımlar ile bölgesel uygulama kapsamında gerçekleştirilen yatırımlarda, kurumlar vergisi veya gelir vergisine uygulanacak indirim oranları ile

YordamYordam PrensipPrensip KonseptKonsept ÖzetÖzetSüreçSüreç Genel GörünümGenelGörünümNesneNesneYordamPrensipKonsept ÖzetSüreç

Savunma sanayii ekosistemini güç- lendirmek ve sürdürülebilirliği sağlamak üzere; nitelikli insan gücü ihtiyacını karşı- lamak amacıyla eğitim altyapısı

Kimya/ Fen Eğitiminde Laboratuvar Uygulamaları Araştırma Sorgulama Temelli Uygulama Çalışmaları E-Öğretmenin Kimyası Programı Hakkında..

Okul gündelik yaşamına dair çocuk katılım merdiveninin basamaklarını içeren örnek süreç

Akademik ve İdari Personele Yönelik Hizmet İçi Eğitimlerin Sayısını Artırmak. 3 Tane Hizmet İçi

Bilgisayar destekli öğretim (BDÖ), ders içeriğini sunmak için bir bilgisayarın öğrenciyle doğrudan etkileşime girmesi için kullanılması- dır. BDÖ, uygun