UlUSl ·orosı
. ~Q[i~ füZil ~ISü~OfQ~
SQm~ozuumu
20-22 .
MAYIS
2013 .
KONYA
ULUSLARARASI NECİP FAZIL IQSAKÜREK SEMPOZVUMU 20-22 MAYIS 2013 -KONYA/ TüRKİYE
INTERNAT!ONAL NECİP F.A..ZIL KISAKÜREK SYMPOSIUM lV'lAY 20-22, 2013-KONYA j TURKEY
BİLDİRİLER KİTABI/ PROCEEDINGS
KOORDİNATÖR / COORDİNATOR: DR. MüCAHiT SAMi KÜÇÜKTIGLI
EDiTÖRLER
1
EDİTÖRÜ:R: PROF. DR. ALiM GÜR Doç. DR. ALi TEMiZELOıcr. HARUN YILDIZ
EDiTÖR YARDIMCILARI / ASSİSTANT EDİTORS: AR. GÖR. AYSUN EREN
ISBN 978-605-389-128-4
KONYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KÜLTÜR YAYlNLARI/
THE METROPOLITAN MUNICIPALITY OF
AR. GÖR. GAMZE GiZEM ERTAN AR. GÖR. YAşAR KESKİN
KONYA CULTURAL PUBLICATIONS: 228 SERTİFİKA No/ PRODUCER CODE: 21473
BASıa-CiLT / lSSUE-YOLUME: ÜLGUN ÇELİK +90 332 342 3220
FEvzi ÇAI<MA.K MAH.10670 SO K. No:26 KARATAY/KONYA
· ·· YAPİM / PRODUCTION: KÜLTÜR A.Ş.
+90 332 352 8111
KONYA NisAN2014
•
KONYABÜYÜKŞEt:tiR
BELEDIYESI
NECiP FAZIL KISAKÜREK VE TiYATRO Necip Fazı/ Kısakürek and Theatre
Mehmet Tahir IKILER
Aniuna Biiyiilzşehir Belediyesi Başlıent T ıyab·osu Genel Sarıa.t Yônebneni melımetı:ahir.ıler@gmailcom
ÖZET
Necip Fazı! Kısah."iirek Tı.irk edebiyatının önemli şair ve yazarlanndan dır. Necip Fazı] Kısah.iirek ahlak felsefesini savunduğu birçok tiyatro eseri kaleme almıştır. Bunlardan birkaçı "Tohwn': "Bir Adam Ya- ratmak" ve "Siyah Pelerinli Adam'lli.r.
Üstadın eserlerinde kendi hayatından izlere rastlanılınah.1adu. Bu yüzden üstadın tiyatro eserlerini
salınelernek isteyen bir yönetmen, diğer yazarlardan farklı olduğunu idrak edip eserin yapısını doh"'Wl- madan oyunu seyirci ile buluşturmalıdır. Piyesteki karah.1erler oyuncular tarafından benirnsenmelidir.
Ancak bu şekilde oyun seyirci ye hissettirilir.
Bu çalışmamızda, Necip Fazıl'ın tiyatro eserleri ve bu eserlerin yönetmen ve oyuncular tarafindan özümsenip olduğu şekli ile seyirci ye yansıtılması konusu üzerinde durulacah.-ıır.
Tı.im bunlardan acılaşılacağı üzere yaptığımız bu çalışma ile Necip Fazıl'ın yalnızlığı öne çıkarırken
ferdiyetçi bir mizaç anlayışının temelini iman ve inancın oluşturd4ğu piyeslerini arılamanın önemi de dile getirileceh1ir.
Anahtar keliroeler: Necip Fazı!, Tiyatro, Piyes.
ABSTRACT
· Nedp Fazı! Kısah.-urek is an im portant poet and author in Turkish literature. Necip Fazı! Kısakurek
wrote works of theater w hi ch are espoused by many theaters. A few of theın is "Seed'; "Creating aMan"
and "Black Caped Man': Traces from his own life are see n in the works. Because of this, if theatre direc- tor wants to stage his works, he must understand of his difference. Characters must be adopted by the players in the work of theatre so the audience can feel the play.
In this stııdy, we will talk about Necip Fazıl's theatre works, understanding of this theatre works and re.flecting to the audience.
From all of them we can understand the iniportance ofNedp Fazı! and his theatre works.
Key Words: Necip Fazı/, Theatre, Work of tlıeatre.
ULUSLAAASillSCI? FA!JL ;..ı$;l.KÜR~~ SE!.~P'OZVU~~U 2~22 t.!AYI$ C.U13 • KCl'fiA!Ti!Ai<iYE
404
Giriş: "Bal Peteğinden Dökülen Mısralar Örgüsü"
Tiyatro eserlerinde ağır sözcük dağarcıklarıyla baskı altına alarak seyirciyi düşünmek
zorunda bırakmasının sebebi üstadın bal üreten arı kovanma benzeyen zihin dağarcığldu:
Son nefesine kadar bir dakika bile boş durmayan milyonlarca bal Arısının yaşamın bağrın
da en güzel çiçeklerin özünden topladığı yeni fikirleri e vızıldayarak geri dönmesi onun bal
peteğine benzeyen beyninde sürekli düşünmesini sağlamıştır. Ana·kraliçe benzeyen güçlü iradesi yetenekli arılarını yönlendirmiş ve bal peteğindeki mısralar örgüsüyle sürekli bal
üretmiştir..
Necip Fazı I Kısakürek'in tiyatro eserini sahn~lemeye cesaret eden bir yönetmen üstadın
eserlerinin diğer yazarlardan farklı olduğunu aniayabilmesi gerekir. Bunun için öncelikle bal kovanındaki bir peteğin doğal oluşum sürecine vakıf olabilmesi ve üstadın fikir çilesiyle
bezediği yetenek arılarının marifetiyle ürettiği mısra örgüsünü çok iyi bilmesi gerekmek- tedir. Dünyanın en çalışkan hkyv.~nı olan Arının ürettiği Bal bütün yiyeceklerin en safıdır.
Tıpkı üstadın tiyatro sahnesi için yazdığı her bir eseri gibi. Balı n peteğinde olgunlaştırıldığı
zaman, şeker konsantrasyonun gücü sayesinde, en korkunç bakterileri bile iki saatten fazla içinde yaşatmayacağını öğrenen bir yönetmen onun yazdığı uzun cümle yapısında devrik bir cümle yapısı ya da fuzuli bir kelimenin dahi barınmayacağını bilmesi gerekir.
Necip Fazıl'ın bin bir zorluk ve çile ıstırabıyla ortaya çıkardiğı tiyatro eserini. sahneye koymak adına ucundan köşesinden yapılacak olan kırprnalar ya da eklemeler eseri güzel-
leştirrnek yerine onun muhteviyatını bozacak ve tıpkı Bala su katmaya benzeyen nafile ça- balara benzer. Fikir çilesiyle oluşturulmayan her yanlıŞ hareket oyunun sahneye konuluş
·şeklinde asla aynı lezzeti vermeyecek ve yönetmenin sanatsal fikir ça~aları seyirci üzerinde
anında ters tepecektir. Onun Tiyatro eserlerindeki marifeti taklit etme çabaları Balda yapı
lacak hileler misali, aleni oir şekilde ortaya çıkacaktır. Çünkü Bal peteğinin m um u arıların
üstün çabaları ve kendilerine has gudde ifrazatıyla oluştuğu için Arı dışında hiçbir canlı ta-
rafından ·asla aynı şekilde taklit edilemez. Böcek uzmanları bile, nektarın, nasıl bal haline
geldiğini, tamamen anlamış değillerken üstadın tiyatro müfredatında zehirli bir kıymık gibi
gördüğü cümle hazinesini sofra şekeriyle beslenen yönetmenlerin ve oyuncuların anlaması
asla mümkün değildir. Necip Fazıl Kısakürek'in bal tadında cümlelerle süslediği oyunlarını
\
uzun ve ağdalı kelimeler manzumesi gibi görenler onu losaltmak ve değiştirme!< için sofra
şekeriyle yani onu güncel kelimelerle değiştirmeye çalışmış olsalar da fazla başarılı olama-
mışlardır. Bu çabalara girişenler çok önemli bir ayrıntı}'l atlamışlardır. Balın özünde birik- tirdiği geçmişe dair Güneş ışığını saklayabilme marifeti, Üstadın aldığı her'nefeste H u diyen
yüreğinin sesini mana örgüsü repliklerine saklamasına denk olmasını, Fabrikasyon ürünü olan sofra şekerlerinin asla başaramayacak olmasıdır. Tabiatın döngüsüne renk katan saf çiçek kokularının özünü sofra şekeri nasıl olurda sinesinde toplayabilir. Umarsız duyguların şefkatsiz kollarında sanatını oyuncak edenlerin anlayamadıkları-şey üstadın hayatının iyi ve kötü her saniyesinde eserlerine yansıttığl ~zli öznesinde Yaratıcının manfetleri gizlidir.
Hayata Balaş Açısı Eserlerine Yansır
Üstat Necip Fazı! Kısakürek Tiyatro Eserlerinin çoğunluğunda; yalnızlığı öne çıkarırken ferdiyetçi bir mizaç anla}'lşının temelini iman ve inancı oluşturmaktadır ... Sanatının her kö-
şesini, inancının emrine teslim ederken Fikir çilesinin ıstırabı ile yanıp tutuşan düşünceleri,
beyninin çıkmaz sokaklarında karşılaştığı gerçeklerle kendini ıstıraptan, ıstıraba sürükleyi-
ı: ;TEJII:l;.nDH;..L ::EC:P F.:.Zı;. KtSAKUnEK s·n.!POStu:.ı
:.1:.'' :10•22. 20~3 ·I:CNYA tTURKEY
verir. Zihin dağarcı ğı na yüklediği her yeni fikir, ı 930'lu yılların başından itibaren alen i bir
şekilde ortaya çıkar. Bohem hayatı diye tabir ettiği yaşamından sıyrılmaya çalışırken sanat
anlayışının omuzlarına yüklediği vurdumduymaz özgürlük anlayışı, yeni yaşam biçimiyle taban tabana ters düşmeye başlar.
Sanata bakış açısını günden güne sorgular hale gelmiş ve bununla ilgili düşüncelerini
tiyatro eserlerine yansıtmıştır. O yıllarda Çevresini zehirli bir sarmaşık sarıp sarmalamış
olan sanat çevreleri onun Sanatındaki değişimi görünce ondan uzaklaşmaya başlamıştır.
Kendisiyle ilgili değişim kaygılarını açık şekilde dile getirmesi ve bunu cesurca şiirlerine
özellikle tiyatro oyunlarına yansıtması ve bunu yansıtırken de olması gerekenden fazla tep- kiler vermesini malum çevreler mürteci yaftasını talanışlar ve gittikçe de delirmeye başla
dığını öne sürmüşlerdir. O ise bu eleştirileri bir anlamda gülümseyerek kabul etmiş ve imalı bir şekilde cevaplar vermiştir. "Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana; Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana ... "
Sanat anlayışındaki değişimden rahatsız olanlar onun ürettiği eserleri karalama kam-
panyaları düzenlereesine acımasızca eleştirmeye devam etmiştir. Onun doğruya ulaşma
çabalarındaki asıl gaye~ini Son yaftalardan sabık şair ğibi farklı bir boyuta geçtiğinin far- londa olduğu için kendisiyle ve sanatıyla ilgili didişmelerinden asla geri adım atmamıştır.
Bir adam yaratmak eserinde birinci perdede doktor nevzat ile olan konuşmasında delilik mevzusunu bakın nasıl dile getirmiştir.
Hüsrev: sizin o kadar büyük bir iddianız var ki, deli sandığınız hiçbir insanda bu kadarı
bulunmaz.
Nevzat: Neymiş o merak ettim doğrusu?
Hüsrev: Hükümleriniz; Hassasiyeti biraz taşkın insanlar hakkında kesip biçtiğiniz hüküm~
ler. Bütün bir insanlığın eşsiz bir manzara gibi seyrettiği bir başa id rak ıstıraplarıyla alev, alev yanan bir başa bir hükmünüzle takabi/eceğiniz yafta, bu ne büyük bir iddiafarkında mısınız?
Yılontılar ve molozlar arasında kaybolan yaşanmışlıklarından arta kalan hayallerini nef- sini pariatmak adına, şatafatlı umutlarının yobazlığında karton kalelerin gölgesine muhtaç
bırakırken, Umarsız duygularının özgürlüğünde sanatını çorak topraklara muhtaç bıraktı
ğını anladı.
Hüsrev: Ben sanatı hayattan başka bir şey sanıyordu m. Hürriyet/erin sonu. Aciz bahtımın
u Taşamadığı bir yer. Orası irademin balıçesiydi. Orada, oyuncak/arıyla.oynayan bir çocuk gibi
başı-boştum. Orada kulluktan çıkıyorgibiydim ... Bir Adam Yaratmak {1938)
Yüreğinin çırpınışlannı yalansız ve riyasız eserlerine yansıtırken duygulannın satır ara-
larındaki boşlukları, yaşadığı bunalımlan, cebelleştiği hafakanlarla doldururken, Yüreğinin
derinliklerine Sır gibi sakladığı ku ts i arayışlarını girift bir şekilde eserlerinde yansıtır.
Hüsrev: Ben ne yaptım? Bir hududu zor/adım. Kendimin dışına çıkmak isterken, kendime rast geldim. M eğer kul olduğumu anlamak için Allahlık taslamalıymışım! M eğer nasıl yara-
tıldığı mı anlamak için bir adam yaratmaya kalkmalıymışım! Ben ne yaptım? En sağlam ba-
samağı ayağımda n kaydırdım. Körlüğü zedeledim. Şimdi görünen şeye nasıl bakayım? insan kaderini bir rüya gibi uykuda bulur. Bu rüyayı uyanık nasıl seyredeyim? Allah'la kalabalık arasında kaldım. Boşlukta nasıl durayım? .. Bir Adam Yaratmak {1938}
İç dünyasının ayna sı olan Ruh hali dengesiz kıvranışlarının Med cezir 'inde kaybolurken,
Yüreği büyük fırtına da alabora olmuş teknemisali kıyıda sürüklenirken ve Feryadı yaralı bir
ut.U$~1 t:EC1P 20-22 FAZit.K!S..Utı.)?.EK ,'.V. VIS ZOil·l<O:NA/ T(r;::.Ki'I"E 5!.\';POZVUt/.U
1405
1111111111111
SUIPDSiUI
&Ili' ı
om mmru
kuş gibi son nefesinde, Medetya sevgili diyordu ...
Hüsrev: Yaratıcı ney miş, yaratmaya kalkışarak tanıdım. Yalancı ilah, doğrusunu tanıdı.
Gölge artist öz sanatkarı tanıdı. Ben sim di su anda tanıyorum Allah'ı ilmin in, sanatının karşı
sında aklımı veriyorum. Aklı m bir cephane deposu gibi pat/ıyor, kül oluyor. .. Bir Adam Yarat- mak{1938)
Geçmişinde derin izler bırakan yaralarını sahnede çizdiği karakterlerinin üzerinde te- davi ederek bizlere ulaştırır. Eskiye dair acı, tatlı ne varsa parmaklarının arasından kum taneleri gibi kayıp giderken, akl i melekesinde yer eden önemli ayrıntıları eserlerinde girift bilmeceler misali bizlere köşe kapma.ca oynata~ çözebilmemizi sağlar.
Anılarını sakladığı Çocukluğunun geçtiği Yirmi adalı ahşap konağın gıcırdayan kapıları
nı, Bo hem hayatının en sancılı günlerini geçirdiği Beyoğlu'nun küf kokan arka sokaklarını, Hayatında asla önemsemediği
.
parasal sılontılarını Usta kalemi sayesinde oyunlarında bir konunun objesi ya da kahramanı haline dönüştürüverir. Kendi tabiriyle tam bir vehim kum-kuması olan büyük annesi zafer hanım ın ölü
n:
korkularıyla geçen yaşamını tebessümle ha- fızasına kazı rken, konağın kapısındaki büyük paslı menteşeler her açılıp kapandığında Ölü- mün soğuk nefesi onun yürek burkan yalnızlık gıcırtıJarıyla tanıştırır. O ihtişamlı konağın haşmetli kapıları kardeşi Selma'nın cansız bedenini yolcu ederken onda gittikçe derinleşenvehirn ve ölüm korkusunun izlerini bırakacak ve ileride yazacağı birçok önemli eserine de yön vermiş olacaktır. Bir adamyaratmak adlı eserinin birinci perdesinde Hüsrev elindeki s i-
lahın boş olduğunu düşünüp anlık bir hatayla ateş eder ve üstadın kardeşinin ismini verdiği
Selma isimli karakter tesadüf eseri yanlışlıkla ölür.. Bu hazin ve dramatik durum yazarın
kendi yaşamında hissettiği arayış sorgularının ardına kadar açılmasına sebep olurken as-
lında üstadın arayış vesveselerinin parava nı olacaktır. Oyunundaki yazara yüklediği misyon
aslında kendi içindeki ma na ve tefekkür çilesinin rehberi olacak ve zamanla ölüm korkusu- nu vehim kumkumalarma dönüştürecek şiirlerinde ve tiyatro eserlerinde açık bir şekilde
hissettirecektir. Çocukluğunun acı tatlı anılannın geçtiği üç katlı ahşap konak yıllar sonra adını ve cismini vereceği eserinin başkahramanı olacaktır. Özel yaşammda ki yanlışları sor- gularken Bohem hayatım diye tabir ettiği günlerde kendisini büyüleyen batı taklitçiliğinin
vıcık, vıcık eğlenceli yaşamını günümüzde gençlere cilalayarak bulaşıcı bir Virüs gibi nasıl enjekte edildiğini Ahşap konak (1965) adlı eserinde bol, bol anlatacaktır.
Recai: Biliyorum 'ihtiyarlara saygı diye bir adet olmasaydı garplılarda, şimdi benim saka-
lımıyolardınız! O basmakalıp çarşı Pazar damgalarınızla her tarafımı miihürlerdiniz; Morıtk, kokmuş adam, öriimcek kafalı, so [ta, gerici ... ( Bastonuyla tabanı gösterir) Bırakın, tavan ara-
sındaki küflü çamaşırlar gibi bizi attığınız son katta son nefesleri m izi sayalım da, sonunda her şey size kalsın ... Yeter ki, biz ölmeden, tepinmeleriniz, naralarmızia çatıyı başımızayıkmayın!
Aramızda bir fark var; Bizim yaşımızdakiler gitmek üzere olduklarını bilir; sizin yaşınızdaki
lerse kalacağım samr. Hiç olmazsa bizim, bize ait bilgimize katılın'da biraz sabırlı olun! Ne dersiniz, çocuklar? Ahşap Konak {1965)
Necip fazı! Kısakürek Tiyatro eserlerinin hemen hepsinde üstün bir ahlak felsefesini sa- vunurken, yazmış olduğu karakterlerin ruh hallerini köşeye sıloştırırcasına, zorlu yollardan geçirir tıplo kendi hayatında olduğu gibi er ya da geç gerçeğe ulaşabilen bir kahraman ha- line getiri verir.
Oyııncuyıı Hapseden Cümle Kurgusu
t:ITER.!':.;ltO:i;.LNEOP fAZJL. KıS;.K(ır.E.,.;; S\'1.!F()$A.,~
f..~Y 20-22.2013 • KO:IYA 11\ltb<.::-v
Oyuncu tiyatro eserinde bir görev alacaksa Yönetmen tarafından kendisine uygun görü- len rolü iyice inceler ve Rolü Benimsediği takdirde oyundaki kahramanının sözlerini ezber- lerken, Karakterin ruh halini anlamaya ve davranışlarını iç benliğinde canlandırmaya çalışır.
Oyunda kendi payına düşen kısmını öncelikle !.<endi özelinde çalışır sonrada sahnede pro- valar sayesinde yönetmenin kontrolünde kahramanına kimlik kazandırır. Oyuncular için en kolay olanı ezber kısmı gözüküyor olsa da kelimelerin gücünü ortaya çıkaran diyafram nefesini uzun tiratiarda hakkıyla kullanabilmeyi becerebilme manfetine bağlıdır. Üstadın oyunlannda başrollerine seçilen bir oyuncunun bu marifeti hakkıyla kullanıyor olabilmesi gerekir.
Siyah Pelerin/i Adam: Senin mi hiçbir dileğin yok? Sen mi hiç bir şey istemiyorsun? Made- nini, ihtiras merkezine kadar boğmuş ... Sakın onları sileyim deme; külgibi dökülür; gidersin
Senyalnız istiyorsun, istiyorsun ... isteye isteye bu hale geldin; ya isteye isteye kurtulacakyahut duvarda bir böcek lekesi gibi silinip gideceksin istiyorsun, hudutsuz istiyorsun; isternek için
doğdun. Bulamamak yüzünden de öleceksin Bir bulduğun zaman, bin istiyorsun. Zaten bul-
duğun şeyin sence ne kıymeti var? Sen bulunamayacak şeyi istiyorsun. Dünyaların görmediği kadını, !isan/ann bilmediği cümleyi, kasa/ann almadığı serveti, başbuğların tatmadığı nüfusu istiyorsun. Bunlar yine b if şey değil ... Sen bilmek istiyorsun,Jelaket orada ki, bilmek istiyorsun.
En uzak maddenin en~silik atom undan, en çelimsiz insanın en belirsiz hareketine kadar; eşya
ve hadisleri saran kanunu bilmek istiyor,sun. Başı önünde, tevekkül ve teselli içinde akan in- san zincirinin ilk ve son halkasını ele geçirmek, birbirine bitiştirrnek istiyorsun. Halbuki sıfır!..
Elinden hiçbir şey gelmiyor. Zira hudut/ara sığamıyor; hudutsuza karşılık, sığamadığın hudut- lu seni hükmü altına alıyor. Uçmak di/erken, yürümen i şaşırıyorsun, Krallara iraden i telkin etmekyeri ne, çöpçü/erin nüfusu altına giriyorsun Kasaların almadığı servet işte, şu konsolun gözündeki, üç günlük kuru francala kenan ... Usan/ann bilmediği cümle adına terkip ettiğin şeylerden, üç yaşındaki çocuklar bile mahcup ... Kirli yatak çarşafındaki sarımtırak lekeler şa
hit ki, yeryüzünün görmediği kadının bir an bile zaptedi/emeyen hayali, aşağı kattaki pörsük kokana vücudu önünde müflistir.(siyah pelerin li adam)
Yukarıdaki uzun cümleleri n arasında vurgulanması gereken manaların anlam perdesini nefes aralarında aralamaya kalkarsa Oyuncu bir anda kendini anlam kargaşasının ortasında
buluverir. Anlamlar oyuncu için Gereksiz cümleler dizini haline gelir; hitap gücü aynı ses perdesinde bir anda havalanır ve aynı tonlama şekline dönüşüverir. Halbuki oyuncu her cümlesinde farklı ima davranışlarıyla iblis karakterinin baskın davranışlarını silah gibi kul- lanarak güçlü alternatiflerin içinde farklı anlamları özenle seçerek oynadığı rolün inişli ve
çıkışlı ruh halinde nefesini israf etmeden tutarlı kullanmalıdır.
Oyuncu uzun cümleleri kavramakta zorlandığında sahneye çıkmadan önce basit klişe yapmacık ruh haliyle rolden kolayca kurtulabileceğini sanıyordur; ama sahneye çıktığında
uzun söz maratonunda diyafram nefesini iyi kullanamadığı için manasız tık nefeslerle bo-
ğulur. Bu hataya düşmemekiçin öncelikle Sözcüklerin içinde gizlenen anlamları iyice kav- raması gerekir ki sözlerin hakkını mimiklerine ve vücut hatlarına koİayca yansıtabilsin ...
Kirli yatak çarşafındaki sarımtırak lekeler şahit ki, yeryüzünün görmediği kadının bir an bile zapt edemeyen hayal, aşağı kattaki pörsük kokana vücudu önünde müflistir ... Bu cümlenin bir öncesinde Lisanların bilmediği cümle adına terkip ettiğin şeylerden, üç yaşındaki çocuklar bile mahcup ... Bu iki Cümle arasında bağ kuramayan oyuncu iblisin son vurucu hamlesini yapamaz ve sahnedeki partneri olan şair karakterinin utanç ve gözyaşları içinde ruh halinin tepkisi olarak aşağıdaki cümleyi haykıramazdı.
ltD SI HI SI
cmıı ıoııt rısovıın
SVRJIDliDRO
20-22 UAY'IS 2.!113 • KONY;.. 1 T(ıAı<iVE UlUS\A~/.St t:ECtP FAZIL KtSAJ<OltEl< SEr.!POZVuı.:u 1
407
Illiilliillit
S IIII.P 1 S i Illi ii!IP ltlifliSIIırtl
Şair: Sus, yerin dibine Biresi şeytan! Sus Allahın lanet/isi, sus!
Hissiyat ve maneviyat derecesi güçlü olan oyuncuların yüreğinin bir köşesinde Hüsrev,
şair, Ferhat ve Recai gibi karakterlerin ruh hali muhakkak gizlenmiştir ama onları bulup
çıkartmak için Necip fazı! gibi düşünmek gerekir. Lakin yaşadığımız fani dünya düzeni biz- lere maalesefkim olduğumuzu unutturmuşken onları. bulup·çıkarmak için uzun ve meşak
katli yollardan geçebilmeyi göze alabilmeliyiz. İdrak kabiliyetimizin bizimle köşe kapmaca
oynadığı zamanlarda düşüncelerimizin sobelenmemek için beyin kıvrımlarımızın arkasına saklandığını hissederiz ve onları bulup çıkartabilmek için Üstat oyunculara düşünmeyi dü-
şünmeye mahkum kılıp düşündürmüştür.
Reis Bey -(lcaati/e) Sen bu akşam kumarda beş yüz lira kaybettin. Düşün bu parada ne kadar insan ve emek hakkı var: .. Eğer bir ha mal, sırtında elli kilolukyükü bir kilometre ötesine iki buçuk liraya taşırsa, bu hamalın ikiyüz kilometrelik emeği ... Tamyediyüz on beş ekmek pa-
rası ... Bir hastane dolusu insanin ~cısını dindirecek ilaç tutan. .. Bayram sabahı, boy nu bükük, bilmem kaç öksüzün kundura bedeli ... Şu kadar kefe n yahut ku nda k bez i; bu kadar ah va h, yahut oh, eh karşılığı ... Çocuklar! bütün bu hak sahiplerine acıya n, bütün bu emek/ere içi sız
layan, parasını nasıl bir zara, bir kağıda teslim eder? Düşeş niçin bey de, hepyek neden köle? ..
(Uzun durak .. Bakınma .. .) Düşünmeye kurca/amaya Berekyok çocuklar! Acımak, düşünmek
tedir, acımak bulmaktadır: Acıym,yeter!
(Durak .. Ka atil ayağa ka/kar:Müthiş bir takal/us içinde .. .)
Reis Bey-Can taşıyan, yüreği atan her yaratığa acıym! Ağzından kemiğini çaldıran köpe-
ğe, her parçası ayrı ayrı kıvranan solu cana, tabanı yanan çaka/a ... Hepsinin üstünde insana;
·buruş buruş beyni, alm ve çenesiyleBözyaşı döken insana acıyın! .. Reis ~ey{1964)
Üstadın Cümle kurgusu yukardaki sözlerde olduğu gibi beynimizde derin girdaplar
oluştursa da oyuncu boğulma pahasına dalmayı denemelidir. Necip fazılın tiyatro eserlerin- de görev alan oyuncuların giyindikleri rolün ruh hali çoğu zaman onlara iki beden büyük ge- lebilir. Farlanda olmadan büründüğü karakter vasıtasıyla benliğine sirayet eden kelimeleri ezberlemesi zorlaşırken yeteneğini bulanık suda yüzmeye b enzetiveri ı:
Uzun monologların içinde gizlenen anlam kurgusunu çözüp. mimilderine yansıtırken
mimik felcine uğrayabilirler. Başka yazarların Oyun kurgusunun içindeki bir tiradın muh-
teviyatını anlamasak t? oyuncu kurnazlığıyla güzelce ezberleyip iyi bir tonlamayla sahneye çıkarabilmemiz mümkün olabilir ama Üstadın eserlerindeki küçük bir repliğin neyi ifade
ettiğini anlamadan ez b er atarsak biz oyuncular için sahne intihardan farksızdır.
Ferhad Bey: Vücudumuzun neresine baksa/c, neresiniyoklasak, kurcalasa k, ruhumuzu ele Beçirebilirmiyiz? Onun için Anadolu Bizli kalıyor: Bazen o kadar Biz/i kalıyor ki, işte böyle çıp
lak, yalçın, hayrat bir maddenin maskesine bürünüyor: Maddesine küsüyor. Bu ruhun en büyük
istiğnasıdır: Bunu anlıyormusunuz?
Yolcu: Anlıyorum, anlıyorum. To lı um {3.perıte 87.sayfa)
Ferhat beyin yukardaki son cümlesindeki anlıyormusunuz? Sorusuna anlıyorum, anlı
yorum cevabını küçük bir replik diyerek önemsemeyip önceki sözlerin gizemini çözmeden onaylarsak bir sonraki tiradın içindeki mana örgüsüne giriş yapamaz ve anlamsız mimikler- le sahnede boş, boş dolanır dururuz.
t:.n:RNATtO~u.ı.. UECtP FAZI\. KISAKOA:K SVt.';OSı\Jl.' U.AY21).Zt2013 ·KO:ri.\/TURILı:'V
Bir Yönetmen İtirafi
Şimdiye kadar yönettiğim ve oynadığım Bir adam yaratmak, Siyah pelerin/i adam ve To- hum adlı eserlerin içinde yönetmen katiarnı en çok hissettiği m siyah pelerin/i Adam oyunu- nun hemen her karesinde marifetlerimi özgürce kullanabildim. Oyunun cümle kurgusunu bozmadan iblisin şairi etki altına almaya çalıştığı bölümleri kara tiyatro tekniğiyle korku unsurunu öne çıkarmaya çalıştım ve onlarca örümceği, havada uçuşan elleri ve kafataslarını
ve görkemli yılan kuklaların katlasıyla oyunu farklı bir atmosfere sürükledi m.
Tohum adlı eserde üstadın olmasını istediği sahne şeklinde ve dekor yapısında değişik
ler yaparak oyundaki figüran sayısını yükselterek oyuncuların sahnede rahat hareket etme- sini sağladı m. Oyunun cümle kurgusu sahne trafiği ne uymak zorunda bırakİnası nedeniyle oyunun genel ortamında kalıp oyunculuğu getireceğinden oyunculada masa başından çok sahne provalarına ağırlık vererek karakter çözümlemesine başvurdum.
Bir adam yaratmak oyununun üç buçuk ay süren uzun prova sürecinin ilk bir ayını sade- ce kendi rolü m olan Hüsrev karakterine ayırdım. Diğer oyunculardan ayrı tek başıma eser çözümlemesine girişınemin sebebi Hüsrev karakterinin uzun ezber sürecinde diğer oyun-
cuların ezber metinleri Jqsa olmasından dolayı ezberlerinin klsa sür~cek olması nedeniyle onlardan bir adım öne geçerek oyun provalarının sahne üzerindeki ritminin canlı olmasını sağla dım. Sözcük şelalesi gibi sürekli kelimelerin döküldüğü bir oyunu sahneye koymak biz yönetmenlerin üretken yönlerini oyuncuların yeteneğine ve beceresine mahkum bıralor.
Bizim becerimiz oyun rejisinde mucizeler yaratarak farklı yöntem ve teknik kullanmış olsa k ta sonuç oyuncunun yeteneğine ve güzel konuşmasına, kelimeleri iyi tonlamasına bağlıdır.
Oyun İçinde Oyun aynanmasına İzin Vermez
Yazdığı oyunların bir kaçı hariç, Necip fazı! Kısakürek çizdiği genel kurgu çerçevesinde yönetmeniere farklı bir boyuttan balana şansı tanımaz. Bunun temel sebebi ise oyunlarını
bir yönetmen gibi sahnede kurgular ve oyundaki karakterlerine nasıl davranması gerektiği
ni duygu ya nasıl girmesi gerektiğini cümleyi nasıl tonlaması gerektiğini usta bir yönetmen
dokunuşuyla parantez içlerinde izah eder.
Yolcu: Anadolu'nun görünmeyen bir tarafımı var?
Ferhat Bey: (sesi birden bire en üst perdeye fırlar) Ruhu var! Ruh görünmez! {Tohum 86.sayfa)
· Yönetmen olarak egoist ruh halimizin tezahürü olan her şeyi ben yaparım ısrarı oyun rejisinin ötesine geçerek yazarların alın teri olan eserleri ameliyat masasına yatırabilir. Ya-
zılan metnin içindeki cümleleri kendi rejisine uydurmak için cümle I ı: ri kesip biçmeye çalış
mak ve kelimeler üzerinde gereksiz betimleme ısrarlarını sürdürmek ve metin içinde kendi metnini yaratma hevesine girişrnek bazı yazarlar tarafından anlayışla karşılansa da Üstat kendi oyunlannda ayrı bir oyun yaratılmasına asla izin vermemiştir.
Ön tarafı açılır kapanır bir mi kap ve içinde hayatı yakalamakla mükellef gördüğü tiyatro
anlayışını çizdiği ölçü ve doğrular içerisinde yönetmeniere sınırlı ölçüde oyununu açma fır
satı verdiği için yönetmen ve yazar yaklnlaşması Muhsin Ertuğrul dışında başka yönetmen- lerle fazla olmamıştır. Necip fazı! Kısaküreğin mana örgüsüne yakln olmayan yönetmenler Üstadın eserlerinden her daim uzak durmuştur ve duracaktır.
ILISIHISI IC!DftDliiSU!fOI SO ll PB llllll
U!.US.i.AP..:.SI NECIP FAZU.. iıCt$AKUAEK SE:.'?Onv.!U 20.2.2 MAVI$ ıot3 • KO:IYAilÜNaY:
1409
Illiilliillit
S U JIH·O S 1 U lll lffiP flnt liSllllfl
Sonuç: 'Seyredenlerin Payına Düşen Hazine'
Tiyatro anlayışını bir mikap içine sığdırırken yönetmenlerin, oyuncuların ve seyircile- rin payına düşen en büyük hazine cümle örgüsüne usta bir ressam titizliğiyle çizdiği mana bütünlüğünü kavrayabilme yeteneğidir. Üstadın Yakını uzak eden sözlerini seyrederken an- lamak h üner ister, tleceri ister, Anlam içinde anlam ka,tan manayı yakalamak yürek ister, Rahmet altında maşukla yareni ik yapmak sabır ister, fedakarlık ister. Os tat ilahi Aşk ateşini gönül değirmeninde fikir çilesiyle harmaniayıp bizlere sunarken ona eşlik eden yürekleri- mizi sevda çölünde, güneşten ka~lan kum taneleri gibi boranın çektiği istikamete sürük- ler ve semanın yıldızlarını avuçlarımıza emanet ederek hasretimizi gözyaşı tarlasına fırla
tıverir. Aşkın k!lvurucu yalnızlığında diyane olan Yüreklerimizi semaya hasret bıralanamak için zindandan Mehmet' e mektup şiirindeki mısralar gibi alnımızı seccademizin yünündeki şefkate emanet etmeliyiz. işte o zaman üstadın yalnızlığına tam anlamıyla ortak olmuş olu- ruz.
410 ı INTEAttt.nom,L tıECIP FAZR. KISAK(ıFIEK S't'l!POSlUM MAV 20.22. 2013- KOUYAITUAKEV
KAYNAKLAR
KJSAKiiREK, Nedp Fazı!, Bir Adam Yaraırnak (1938)-Büyük Doğu Yayınlan
KJSAI<ÜREK, Nedp Fazı!, Tohum (1936) Büyük Doğu Yayınlan KJSAI<ÜREK, Necip Fazı!, Reis Bey (1964} Büyük Doğu Yayınları KJSAI<ÜREK, Necip Fazı!, Ahşap Konak (1960) Büyük Doğu Yayınlan KJSAI<ÜREK, Necip Fazı!, "Zindandan Mehmet' e Mektup': Çile (1961)
lliSlHfSI ıım ıuıı rımmı S VII ~1111111
ULUSI.AilA$1 NE C ıP FAZll KlSAl<\ıREK SEI.IPOZVUMU 20-.22 MAVI$ 2013· KONYA/'roFJ<iYE 411