• Sonuç bulunamadı

15. yüzyıl mutasavvıflarından Yiğitbaşı Ahmed Şemseddîn-i Marmaravî`nin câmi`ü`l-esrâr mesnevîsi (İnceleme-metin)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "15. yüzyıl mutasavvıflarından Yiğitbaşı Ahmed Şemseddîn-i Marmaravî`nin câmi`ü`l-esrâr mesnevîsi (İnceleme-metin)"

Copied!
151
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

ESKİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI

15. YÜZYIL MUTASAVVIFLARINDAN

YİĞİTBAŞI AHMED ŞEMSEDDÎN-İ MARMARAVÎ’NİN CÂMİ’Ü’L-ESRÂR MESNEVÎSİ (İNCELEME-METİN)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TUĞBA KUŞBUDU

İSTANBUL 2019

(2)

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

ESKİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI

15. YÜZYIL MUTASAVVIFLARINDAN

YİĞİTBAŞI AHMED ŞEMSEDDÎN-İ MARMARAVÎ’NİN CÂMİ’Ü’L-ESRÂR MESNEVÎSİ (İNCELEME-METİN)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TUĞBA KUŞBUDU

DANIŞMAN

PROF. DR. ÜZEYİR ASLAN

İSTANBUL 2019

(3)

MARMARA ÜN

TÜRKiYAT ARAŞTl RMALARl ive ENSTiTÜSÜ RsiTE si

MÜDÜRLÜĞÜ

Yüksek

lisans

öğrencisi Tuğba KUŞBUDU'nun ''15.

.

Yüzyll

Mutasavvlfı Yiğitbaşı Ahmed Şemseddin Marmarav?'nin camı'u'ı-Eirar

ve.n"ul.i' (in";ıJ;"-'l;;;ni'',"n"'r''".

çalışması

jürimiz tarafından Türk DiIi ve Edebiyat, enrnılrn -Ö"lı,

Eski Türk Edebiyatı Bilim Dalı yüksek lisans tezi olarak eüıb#}iği / oy çokluğu lle na|alİİİ

Orlİnrrştrr.

imza Tez Danışmanı

üniversitesi

üye

üniversitesi

üy"

üniversitesi

: Prof. Dr. Üzeyir ASLAN Marmara Üniversitesi

: Prof. Dr. Hakan TAŞ Marmara Üniversitesi

.

Doç. Dr. Ahmet KOÇAK

İstanbul Medeniyet Üniversitesi

a4%ş-a

oNAY

Yukarıdaki jüri kararı Enstitü Yönetim

Kurulu'nun

20.19

/

|4

-.i...

... sayılı kararıyla on"ü,l"n.,şİ,r"'""

2,L1...ı.0.4...ı 2o1g tarih

ve

lrhA

(4)

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER...I ÖN SÖZ...III ÖZET...V ABSTRACT...VI ÇEVİRİYAZI ALFABESİ...VII İŞARETLER VE KISALTMALAR...XI

BİRİNCİ BÖLÜM

YİĞİTBAŞI AHMET ŞEMSEDDÎN-İ MARMARAVÎ VE CÂMİ’Ü’L-ESRÂR MESNEVİSİNİN İNCELENMESİ

1.1. Marmaravî’nin Hayatı ve Edebî Kişiliği...1

1.1.1. Hayatı...1

1.1.2. Eserleri...3

1.2. Câmi’ü’l-Esrâr Mesnevisinin İncelenmesi...5

1.2.1. Şekil Özellikleri...10

1.2.1.1. Nazım Şekli...10

1.2.1.2. Vezin...14

1.2.2. Câmi’ü’l-Esrâr’ın İçeriği...16

İKİNCİ BÖLÜM NÜSHALARIN TAVSİFİ 2.1. Câmi’ü’l-Esrâr Nüshalarının Tanıtılması...17

2.2. Metin Kurulurken Takip Edilen Usuller...20

2.2.1. Türkçe Bazı Kelime ve Eklerin İmlası...21

2.2.2. Farsça Bazı Kelime, Ek ve Terkiplerin İmlası...21

(5)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM CÂMİ’Ü’L-ESRÂR [METİN]

METİN...23 SONUÇ...137 BİBLİYOGRAFYA...138

(6)

ÖN SÖZ

Klasik Türk edebiyatının sık kullanılan nazım şekillerinden olan mesneviler, pek çok konunun işlenebildiği hacimli eserlerdir. Aruzun kısa kalıplarıyla yazılması ve her beyitin kendi arasında kafiyeli olması bu eserlerin halk arasında da ezberlenilmesini kolaylaştırmıştır. Bu sebepledir ki İslam etkisiyle gelişen klasik edebiyatımızda, özellikle dinî içerikli eserler mesnevi nazım biçimiyle kaleme alınmıştır. Süleyman Çelebi’nin mesnevi biçimiyle yazdığı eseri Vesletü’n-Necat’ın halk arasında iyi bilinmesi ve

“Mevlit” okuma-okutma geleneğinin süregelmesi söylediklerimizin bir kanıtı niteliğindedir.

15. yüzyıl mutasavvıflarından bir Halvetî şeyhi olduğu bilinen Yiğitbaşı Ahmet Şemseddîn-i Marmaravî’nin Câmi’ü’l-Esrâr adlı mesnevisi, bu yüzyılın tasavvufî eserleri arasında yer almaktadır. İnsanın yaratılışı, Allah’ın sıfatları, nefsin mertebeleri, tarikat adabı gibi pek çok konu işlenen mesnevide nefsin her bir mertebesi için yazılan yedi kaside vardır. Bahsi geçen kasidelerin ikisinde aruz vezni gözetilmemiş, klasik edebiyatımızın geleneği olan ahenk unsurları noksan kalmıştır.

Câmi’ü’l-Esrâr, 2000 yılında Ahmet ÖGKE tarafından hazırlanan Yiğitbaşı Veli Ahmed Şemseddin-i Marmaravi Hayatı, Eserleri ve Tasavvufi Görüşleri adlı doktora çalışmasında taıtılmış ve eserin bilinen en eski nüshası olan Millet Kütüphanesi Ali Emîri Efendi Şer’iyye 1343/1 numarada kayıtlı nüsha, çeviriyazı alfabesi kullanmaksızın Latin kökenli Türk alfabesine aktarılmıştır. Ancak gerek okuma hataları gerek çeviriyazı alfabesinin kullanılmaması, çalışmanın yetersiz olduğunu düşündürmüştür. Bu sebeple biz de çalışmamızda, Türkiye kütüphanelerinde tespit edebildiğimiz 33 nüshası bulunan Câmi’ü’l-Esrâr’ın ulaşabildiğimiz en eski tarihli üç nüshasını inceleyerek tenkitli bir metin vücuda getirmeye çalıştık. Böylece Câmi’ü’l-Esrâr’ı müstakil bir çalışma olarak oluşturmayı amaçladık. Çalışmamızın ilk bölümünde müellifin hayatı ve eserlerine, ikinci bölümünde bahsi geçen nüshaların tavsifine, üçüncü bölümünde ise Câmi’ü’l-Esrâr’ın tenkitli neşrine yer verdik.

Câmi’ü’l-Esrâr’dan haberdar olmamı sağlayan ve çalışmam süresince bana her konuda sabırla yaklaşıp yardımcı olan kıymetli danışman hocam Prof. Dr. Üzeyir ASLAN Bey’e teşekkür ederim.

(7)

Tez savunmamda bulunarak tezim için birtakım tavsiyelerde bulunan sevgili jüri hocam Prof. Dr. Hakan TAŞ Bey’e teşekkürü bir borç bilirim.

Eğitim hayatım boyunca maddi manevi desteklerini hep hissettiğim sevgili annem Sema KUŞBUDU, sevgili babam Murat KUŞBUDU ve özellikle hayatımın her aşamasında elimİ tutan biricik kardeşim Mesut KUŞBUDU’ya tüm kalb duygularımla teşekkürlerimi sunarım.

Ayrıca çalışmam boyunca bana her konuda yardımcı olan, umutsuzluğa kapıldığımda bana cesaret veren sevgili Cantürk COŞKUN’a ve kıymetli arkadaşlarım Ömer Faruk YİĞİTEROL ile Burcu Ayşe YILMAZ’a da teşekkürü bir borç bilirim.

Nüshaları karşılaştırarak müellif hattına en yakın metni oluşturmak istediğimiz bu çalışmada elbette hatalarımız olmuştur. Hataların hoş görülmesini ve yapılacak katkılarla düzeltilebilmesini umut ederim.

Hürmetlerimle.

Tuğba KUŞBUDU Mayıs 2019, Üsküdar

(8)

ÖZET

Ahmed Şemseddin Marmaravî, 1435 yılında Saruhan sancağına bağlı Gölmarmara ilçesinde doğmuştur. Bazı kaynaklarda Saruhânî, Akhisarî, Rûmî ve babası vesilesiyle İbn-i İsâ Derviş Ahmed olarak da anılmıştır. Halveti şeyhi Alaeddin Uşşakî'den ilim öğrenen Yiğitbaşı, şair ve yazar olmasının yanı sıra Halvetiliğin Ahmediye kolunun kurucusudur.

Eserlerini tasavvuf etkisiyle kaleme alan Marmaravî’nin ilk ve tek manzum eseri çalışmamızı oluşturan Câmi’ü’l-Esrâr adlı mesnevidir. 837 beyitten müteşekkil olan mesnevide Allah’ın sıfatları, Allah ve peygamber sevgisi, dört büyük halife, irşat, mürşit, tarikat adabı, tasavvuf yolu ve tasavvuf yolundan ayrılanlar, vücut, insan, nefs, nefsin mertebeleri gibi konular işlenmiştir. Eser; tüm bu konuları ihtiva etmesi, öğüt vermesi bakımından didaktik bir özellik göstermektedir.

Çalışmamızda Türkiye kütüphanelerinde tespit edebildiğimiz 38 nüshası bulunan Câmi’ü’l-Esrâr’ın tenkitli metni vücuda getirilmiştir. İlk bölümde müellifin hayatı ve eserlerine, ikinci bölümde eserin nüshalarının tanıtımına, üçüncü bölümde ise Cami’ü’l- Esrâr’ın tenkitli neşrine yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Yiğitbaşı, Marmaravi, divan, mesnevi, tasavvuf.

(9)

ABSTRACT

Ahmed Şemseddin Marmaravî was born in 1435 in Gölmarmara in Saruhan. In some sources he has called with different names as Saruhani, Rumi, and with the ocassion of his father he used to be called İbn-i İsa Derviş Ahmed. Yiğitbaşı also acqueired a huge knowledge from Halveti Sheik Alaeddin Uşşakî. He was a poet alongside, he was the founder of the Halvet which is foot of Ahmediye.

Marmaravî's who wrote his works affected by mysticism, the first and only poetic work which is also our research subject is a masnavi named Câmi’ü’l-Esrâr. In this 837 couplet work, Marmaravî involved epithet of the God, love for God and prophet, four great caliphs, spritual and ethic guide, guru, cult morals, mysticism way and people who left this way, the flesh, humanity, nafs and extents of nafs. The work has a didactic feature in that it contains all these subjects and gives advice.

In our study, we can detect 38 copies with libraries in Turkey Câmi’ü’l-Esrâr criticizing the text has been created. In the first part, the life and works of the author, in the second part the introduction of the copies of the work and in the third part the criticism of the Câmi’ü’l-Esrâr is given.

Key Words: Yiğitbaşı, Marmaravi, divan, masnavi, mysticism, sufism.

(10)

ÇEVİRİ YAZI ALFABESİ

ا A, a, E, e

ب B, b

ت T, t

ث ,

ج C, c

چ Ç, ç

ح Ḥ, h

خ Ḫ, ḫ

د D, d

ذ Ẕ, ẕ

ر R, r

ز Z, z

س S, s

ش Ş, ş

ص Ṣ, ṣ

ض Ż, ż, Ḍ, ḍ

ط Ṭ, ṭ

ظ Ẓ, ẓ

ع ˓

(11)

غ Ġ, ġ

ف F, f

ق Ḳ, ḳ

ك K, k, G, g, ñ

ل L, l

م M, m

ن N, n

ه H, h, A, a, E, e

و V, v, O, o, U, u, Ö, ö, Ü, ü, Ō, , Ū, ū

ى y, İ, i, ,

ء ˒

(12)

İŞARETLER VE KISALTMALAR [ ] Düzeltme ve ekleme yapılan kısımlar

( ? ) Doğruluğundan emin olunamayan kısımlar ( / ) Nüshalar arasındaki farklar

AE: Millet Kütüphanesi Ali Emiri Manzum Şeriyye 1343/1 a.g.e. : Adı geçen eser

a.g.m. : Adı geçen makale H: Hicri

hzl.: Hazırlayan

İÜ: İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar, 9774/2 M: Miladi

S: Süleymaniye Kütüphanesi Düğümlü Baba 260/2 TDK: Türk Dil Kurumu

TDVİA: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

(13)

BİRİNCİ BÖLÜM

YİĞİTBAŞI AHMET ŞEMSEDDİN-İ MARMARAVÎ VE CÂMİ’Ü’L-ESRÂR MESNEVİSİNİN İNCELENMESİ

1.1. Marmaravî’nin Hayatı ve Edebî Kişiliği 1.1.1. Hayatı

Yiğitbaşı Veli Ahmed Şemseddîn-i Marmaravî, hicri 839 yani miladi 1435-36’da1 Osmanlı saltanatının hüküm sürdüğü yıllarda Saruhan sancağı Akhisar kazasına bağlı Marmara nahiyesinde doğmuştur.2 Bugün Marmara nahiyesi, Manisa ilinin ilçelerinden biri olup adı “Gölmarmara” olarak değiştirilmiştir. Ahmed Şemseddin doğduğu yere nispetle “Saruhanî”, “Akhisarî”, “Rumî” gibi isimlerle anılmış, bununla birlikte Câmi’ü’l-Esrâr’da kendini “Sâruhânî İbn-i İsâ Derviş Ahmed” olarak tanıtmıştır.3 Marmaravî, İstanbul meşayihi arasında vuku bulan ihtilafları çözmek için payitahta çağırılmış ve meseleyi çözüme kavuşturup huzuru sağladığı için kendisine “Yiğitbaşı”

lakabı verilmiştir.4

Ahmed Şemseddin’in, başta kendi eseri olmak üzere çeşitli kaynaklarda adı ve unvanı yazılıdır. Ailesi hakkında bilgi yoktur ancak Câmi’ü’l-Esrâr mesnevisinde babasının adının “İsa” olduğu anlaşılmaktadır:

152. Ṣārūḥān İbn-i sā Derviş Aḥmed ismimüz Marmarada vāḳi˓ olmış mevlidimüz cismimüz

Medrese eğitimini doğduğu yerde, zahiri ilimler sahasında ikmâl edip kendini yetiştiren Ahmed Şemseddîn, Alâeddin Uşşâkî’den manevi terbiye almıştır.5 Aynı zamanda Halveti tarikatının Ahmediyye şubesinin kurucusu olduğu bilinmektedir. Gerek

1 Osmânzâde Hüseyin Vassaf, Sefîne-i Evliyâ, Hazırlayanlar: Ali Yılmaz, Mehmet Akkuş, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2015, s. 238.

2 Sâdık Vicdâni, Tarikatler ve Silsileleri (Tomâr-ı Turûk-ı ˒Aliyye), Hazırlayan: İrfan Gündüz, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1995, s. 232.

3 Yiğitbaşı Ahmed Şemseddin Marmaravî, Câmi’ü’l-Esrâr, Millet Kütüphanesi Ali Emîrî Manzum Şeriyye 1343-1, 5b, 152. beyit.

4 Bursalı Mehmed Tahir bin Rifat, Aydın Vilâyetine Mensûb Meşâyih, Ulemâ, Şuarâ, Müverrihin ve Etibbânın Terâcim- i Ahvâli, Hazırlayan: M. Akif Erdoğru, Akademi Kitabevi, İzmir, 1994, s. 17.

5 Bursalı Mehmed Tahir bin Rifat, a.g.e., s.17.

(14)

kendi eserinde gerek diğer kaynaklarda tarikatı ve silsilesi ile meşayih hakkında da çeşitli bilgilere tesadüf edilmektedir. Bunu, kendisi Câmi’ü’l-Esrâr’da şöyle anlatmıştır:

152. Ṣārūḥān İbn-i sā Derviş Aḥmed ismimüz Marmarada vāḳi˓ olmış mevlidimüz cismimüz

153. Germiyān dür anuñ p ri Şeyḫ Kāmil ˓Al hem şeh ˓irfān ile meşhūr ˓Uşşāḳ-ı Vel

154. kim anuñ p ri de İbrāh m Kāmil-i Ḳayser ṭālibi Ḥaḳḳa olupdur bu ṭar ḳuñ rehberi

155. kim anuñ p ri de Erzingānidür ˓irfān ile şeyḫ-i p ridür kemāl-i iştihārı şān ile

156. kim anuñ p ri de meşhūr-ı ṭar ḳ-i Ḫalvet ismidür Seyy d-i Yaḥyā ḳuṭb-ı a˓lā rif˓ati

Yiğitbaşı Veli Ahmed Şemseddin-i Marmaravî’nin vefat tarihi konusunda farklı görüşler mevcuttur. Necdet Okumuş, Marmaravî’nin 15. yüzyılın son yarısı ile 16.

yüzyılın ilk yarısında yaşamış olabileceğini kaydetmiştir.6 Ancak sair kaynakların işaret ettiği tarih hicri 910 yani miladi 1504-1505’tir. Ahmet Ögke, müellifin hocaları ve talebeleri göz önüne alındığında Okumuş’un tahminin yanlış olduğunu, Marmaravî’nin vefat tarihinin hicri 910 olması gerektiğini söylemiştir.7 Nitekim Marmaravî’den bahseden eserlerin hemen hepsinde bu tarih esas kabul edilmektedir. Tüm bu bilgiler ışığında Marmaravî’nin 1505’te Manisa’da vefat ettiğini söylemek mümkündür.

6 Necdet Okumuş, Halvetîlik’in Ahmediyye Kolu Yiğitbaşı Velî ve Külliyesi, Şafak, Manisa, 2005, s. 18.

7 Ahmet Ögke, Ahmed Şemseddîn-i Marmaravî –Yiğitbaşı Veli- Hayatı, Eserleri, Görüşleri, İnsan Yayınları, İstanbul, 2006, s. 53-58.

(15)

Marmaravî’nin hayat hikâyesine dair belge ve bilgiler yetersiz olup bazı kayıtlarda isim benzerliği olduğundan da ayrıca bahsedilmektedir. Müellifin tekkesi ve türbesi Manisa’dadır. Kendisi de Manisa’da yaşamıştır. Adına vakıf kurulup mescid inşa edilen Yiğitbaşı’nın menkıbe ve kerametlerini anlatan müstakil bir kitaba henüz ulaşılamamıştır.

Yiğitbaşı Veli Ahmed Şemseddin-i Marmaravî'nin hayatı ve sanatı hakkında çeşitli kaynaklar zikredilmektedir. Bu kaynaklarda verilen tafsilat, bir diğerinden farklı değildir. Tabii olarak müellifin eserlerinden yazıya geçirilenler, tarikat adabına ilişkin metinlerdir. Eserlerde derviş, mürşit, zikir, sema, nefis, ibadet gibi tarikat ehline istikamet veren konular işlenmiştir. İslam, Kur'an, peygamber sünneti ve daha pek çok mevzu etrafında dile getirilen usul ve esaslar, yine bu minvalde ele alınmaktadır.

Yeni harflerle yayına hazırlanan eserler, eserler üzerinde yapılan tahlil ve tecrübeler, eser sahibi hakkında karine yolu ile çıkarılan/verilen hükümler araştırmacıların işini kolaylaştırmakla birlikte Yiğitbaşı Veli gibi künyeleri hakkında tafsilata ulaşılamayanlar da vardır. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, hâli hazırda mevcut eserlerin birbirini tekrara mecbur kaldıkları görülmektedir. İşbu sebeple Yiğitbaşı Veli'nin özet hâlinde verilen hayat hikâyesi, yeni kaynaklar ışığında tekrar değerlendirilmeye muhtaçtır.

Tarikat ehlinin ortaya koyduğu ilmî eserler, her devrin kültür hayatında yerini bulmuştur. Yiğitbaşı Veli’nin seyr ü sülûkunu da bu imkân dahilinde görmek mümkündür. Kendisinden öncekilerde olduğu gibi onun da bir tasavvuf düşüncesi vardır.

Bu manevi düşünceyi etrafındaki mürit halkası tarikiyle yeni nesle aktarmaya çalışmıştır.

Tasavvuf düşüncesi ve manevi kültüre ilişkin vakıaları kaydeden eserlerin de yayımlanması yerinde olacaktır.

1.1.2. Eserleri

Marmaravî’nin eserleri Ahmet Ögke tarafından çeviriyazı alfabesi kullanılmaksızın yeni harflere aktarılmıştır.8 Bunlardan Risâle-i Tevhîd, çalışmamız olan Câmi’ü’l-Esrâr dışındaki eserler müstakil birer eser olarak çalışılmamıştır.

8 Ahmet Ögke, a.g.e.

(16)

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yayımlanan İslam Ansiklopedisi’nin Ahmed Şemseddin, Yiğitbaşı maddesinde9 kaydedilen eserler şunlardır:

Câmiʿü’l-Esrâr: Müellifin ilk ve tek manzum eseri olarak bilinen bu mesnevide; insanın yaratılışı, tarikat adabı, nefsin mertebeleri, sair peygamberler gibi konulara yer verilmiştir. Çalışmamızın ilerleyen kısımlarında bu eserle ilgili kapsamlı bilgiye yer vereceğiz.

Risâle-i Tevhîd: Mensur olarak kaleme alınan bu eser; Allah’ın peygamber ve kitap göndermekteki maksadını açıklamakta, itikad, şeriat, mâye, telkin, zikir, tevhid, hakāik-ı insân, ervah ve ilm-i hikmet gibi konuları ihtiva etmektedir. Marmaravî’nin bu eseri Muhsine Börekçi tarafından müstakil bir eser olarak çalışılmıştır.10

Keşfü’l-Esrâr: Câmiʿü’l-Esrâr ve Risâle-i Tevhîd’de geçen konular, burada mensur olarak yeniden kaleme alınmıştır.

Ravzatü’l-Vâsılîn: Allah’ın birliği ve mahlûkatı yaratma amacı soru cevap şeklinde ele alınmıştır.

Atvâr-ı Seb‘a: Seyr-i süluk süresince aşılması gereken merhaleler ele alınmıştır.

Risâletü’l-Hüdâ: Tasavvufi nasihatleri içermektedir.

Kenzü’l-Hakāyık: Allah’ın sıfatlarıyla ilgili bir eserdir.

Hurde-i Tarîkat: Tarikat âdâbını ihtiva eder.

Tabakātü’l-Evliyâ: Ricâlü’l-gaybı temsil unsurlar hakkında bilgi veren bir risaledir.

Mukaddimetü’s-Sâliha: Ehl-i sünnet, müttakiler, zâhidler, bâtın ulemâsı, şeyh ve müridlerin hâllerinden bahsedilmektedir. Eser, Mustafa Tatçı ve Halil Çeltik tarafından yayımlanmıştır.11

İrfânü’l-Maârif: Şeriat, hakikat ve tarikata uygun davranışlardan bahsedilir.

Ahmed Şemseddin’in bu eserleri dışında Bahreyn-i Aşk, Fütüvvetnâme ve Silsile- i Ehl-i Tarîkat adlarında üç risâlesi daha vardır.

9 Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, https://islamansiklopedisi.org.tr/, (ET:

11.07.2019).

10 Muhsine Börekçi, Yiğitbaşı Ahmed Şemseddin Marmaravî: Risâle-i Tevhîd (İnceleme-Metin-Dizin), Akçağ, Ankara, 2003.

11 Mustafa Tatçı – Halil Çeltik, Türk Edebiyatında Tasavvufî Rüya Tâbirnâmeleri, Akçağ, Ankara, 1995.

(17)

1.2. Câmi’ü’l-Esrâr Mesnevisinin İncelenmesi

Kütüphane kaynaklarında tam adı Câmi’ü’l-Esrâr fî Tarîkı’t-Tasavvuf li Ehl’illâh ve’l-Mukarreb olarak kaydedilen eser, Marmaravî’nin ilk ve tek manzum eseri olup mesnevi nazım şekliyle kaleme alınmıştır. 837 beyit olan bu mesnevi, tasavvufi özellik göstermektedir. Kendisi de bir Halveti şeyhi olan Marmaravî, mesnevisinde yaratılış, Allah’ın sıfatları, Peygamber’e ve dört halifeye övgü, tarikat adabı, mürşid-i kâmil, zahir- batın, insan bedeninin ve ruhunun özellikleri, nefsin mertebeleri gibi konulara değinmiştir.

Yaratılış ve Peygamber:

42. yoġ iken bu yėr ü gögi ˓arş ü kürsi nefs ü cān yėdi biñ yıl andan evvel Muṣṭafā oldı nişān

43. ḫalvet ėdüp nūrdan ḳand le girdi Muṣṭafā yėdi biñ yıl anda ṭurdı māye ḳurdı Muṣṭafā

44. bu yėdiden soñra ḫalḳ oldı ḥaḳā˒iḳ cān ü nefs bezri oldı ḳaldı bu ḳand l içinde māye pes

Peygamber ve dört halife sevgisi:

113. her dem irşād-ı sülūk aḫvāline budur del l bāṭın ilinde Ḥab büñ ru˓yeti hüsn-i cem l

114. dā˒imā olsun anuñ ḥaḳḳında biñ biñ eṣ-ṣalāt ḥürmetine olur anuñ her ne kim olur necāt

(18)

115. hem daḫı maḳbūldür yār-i çehār yārı anuñ şu˓le vėrmişdür murabba˓ rükn-i envārı anuñ

116. Ḥaḳ te˓ālādan selām olsun ki anlar sır vel kim Ebū Bekr ü ˓Ömerdür daḫı ˓Osmān ü ˒Al

117. hem selām olsun daḫı āline vü aṣḥābına maḥrem olmuşdur kim anlar bu şer at bābına

118. hem daḫı şunlar kim oldılar Ḥab büñ ümmeti dā˓im ola anlaruñ ḳalbine Ḥaḳḳuñ raḥmeti

Eser, Marmaravî’nin doğduğu yeri, tarikat silsilesini, tasavvuf neşvesini kimlerden aldığını da içermesi bakımından da önem taşır:

152. Ṣārūḥān İbn-i sā Derviş Aḥmed ismimüz Marmarada vāḳi˓ olmış mevlidimüz cismimüz

153. Germiyān dür anuñ p ri Şeyḫ Kāmil ˓Al hem şeh ˓irfān ile meşhūr ˓Uşşāḳ-ı Vel

154. kim anuñ p ri de İbrāh m Kāmil-i Ḳayser ṭālibi Ḥaḳḳa olupdur bu ṭar ḳuñ rehberi

(19)

155. kim anuñ p ri de Erzingānidür ˓irfān ile şeyḫ-i p ridür kemāl-i iştihārı şān ile

156. kim anuñ p ri de meşhūr-ı ṭar ḳ-i Ḫalvet ismidür Seyy d-i Yaḥyā ḳuṭb-ı a˓lā rif˓ati

Bununla birlikte eserde yoğun telmih unsurları söz konusudur. Âdem ile Havva, Leyla ile Mecnun, Hallâc-ı Mansur, İbrahim Edhem, Yûsuf ile Züleyha ve sair peygamberler pek çok beyitte zikr edilmiştir.

Âdem ile Havva:

331. berzaḫ ilinde ḳuvālar ola evlāda mi āl

Ādem ü Ḥavvā ile bundan biliñ kim n’oldı ḥāl

720. bu marżiyye Ādem ü Ḥavvā gibi ġar b olur zih sa˓ādet ki yolı rāh-ı Ḥab b olur

Leyla ile Mecnun:

86. bu sevidür Leyl ye Mecnūnı Mecnūn eyleyen bu sevidür uyḫuya her gėce şeb-ḫūn eyleyen

562. şerḥinüñ vechinde gördi pertevi fehm-i beşer sāliküñ ta˓b ridür Mecnūn u Leyl mu˓teber

680. göründi rūy-ı Leyl den muḥabbet ḳondı Mecnūna bu sevgi ˓āḳıbet cānına geçdi Ḥaḳḳa yol buldı

(20)

Hallâc-ı Mansur:

83. bu sevidür şevḳ ile Manṣūru berdār eyleyen bu sevidür kim Züleyhānuñ özün nār eyleyen

108. açdı ebvābın alup kenz-i ḥaḳ ḳat devletin ḥimmet ile ˓asker-i Manṣūra saçdı raḥmetin

597. ṣoyar Manṣūr-veş meydāna ˓ışḳa ki nefsi dār ėder mestāne tevḥ d

678. yėtişdi Ḥaḳ eşiginde ene’l-Ḥaḳ nöbetin urdı bu ˓aşḳa doymadı Manṣūr ulaşdı Ḥaḳḳa yol buldı

İbrahim Edhem:

82. bu seviyle terkdi İbrāhim Edhem taḫtını bu seviyle evliyā buldı vilāyet taḫtını

658. mi āl cümlede birisi buña İbrāhim Edhemdür bu yolda tācını taḥtını terk ėtdi dėdi yā Hū

İbrahim Peygamber:

81. bu seviyle nārı İbrāhime gülzār eyledi bu seviyle enbiyāyı kendüye yār eyledi

(21)

Züleyha:

83. bu sevidür şevḳ ile Manṣūru berdār eyleyen bu sevidür kim Züleyhānuñ özün nār eyleyen

Eserin bilinen en eski nüshası hicrî 944, yani miladi 1537-38 yıllarında istinsah edilmiştir. Türkiye’de çeşitli kütüphanelerde nüshaları bulunan eser, genellikle bir risale içinde kaleme alınmıştır. Bu nüshalarla ilgili bilgileri sonraki başlıklarda aktaracağız.

Câmi’ü’l-Esrâr’ın dili dönemine göre anlaşılır biçimdedir. Beyitler akıcı bir üslupla yazılmış olup mesnevi içinde yer alan F Beyāni Ḳaṣ de-i Nefs-i Rāżıyye ve F Beyāni Ḳaṣ de-i Nefs-i Ṣāfiye başlıklı kasidelerde aruz vezni kullanılmamıştır. Bu durum mısraların hece sayılarının değişmesine, diğer bir deyişle aruz bakımından kusura sebep olmuş ve üslubun akıcılığı zedelenmiştir. Eser tasavvufî bir mesnevi olarak yazıldığı için beyitlerde tasavvufla ilgili terimlere de sıkça yer verilmiştir. Çeşitli ayet ve hadisler de iktibas yoluyla beyit bütünlüğüne dahil edilmiştir.

Ayetler:

39. sırr-ı ˓adle maẓhar olup sır bekāda sır ḳalur l k bir kez “külli şey’in hālikuñ”12 sırrın bulur

761. evṣāfa fenā vėrmek ile ḳaldı bu deyyār

“el-ḥükm-i lillāh”13 dėr bu nefse Vāḥid ü Kahhār

690. muṭma˒inne gerçi ˓anāṣırdan aldı ebātı

“irci˓i”14 āyeti bildürdi buña bāb necātı

12külli şey’in hālikuñ: Her şey yok olup gidicidir. Kassas Suresi, 88.

13el-ḥükm-i lillāh: Hüküm ancak Allah’ındır. Mümin Suresi, 12.

14irci˓i: “Rabbine dön.” Fecr Suresi 28.

(22)

Hadisler:

105. ḥikmeti bil kim buna “levlāke levlāk”15 dėdi Ḥaḳ kim Muḥammed olmasa olmazdı eflāk dėdi Ḥaḳ

775. ḥad dür ki “iẕā temme’l-faḳr fe-hüvallāh”16

“el-ḥükm-i lillāh” dėr bu nefse Vāḥid ü Kahhār

1.2.1. Şekil Özellikleri 1.2.1.1. Nazım Şekli

Mesnevi, nazım şekli olarak kendi arasında uyaklı ve belli bir sayısı olmayan beyitlerden müteşekkil bir sanat ürünüdür. Mesnevide beyitlerin kafiye bakımından birbirine bağlı olmaması, şairin duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebilmesini sağlamış; bu sebeple mesnevi, geniş bir konuyu ele almak isteyen şairler tarafından tercih edilen bir nazım şekli olmuştur.17

Köken olarak Arapçaya ait olan mesnevi kelimesi, bir edebiyat terimi olarak ilk defa İran edebiyatında kullanılmıştır. Esasen ilk örnekleri yine Arap edebiyatında görülmüş ancak Araplar kendi arasında kafiyeli olan bu nazım biçimine “recez, urcûze, müzdevice” gibi isimler vermişlerdir.18 Bu nazım şekli Türk edebiyatına İran edebiyatından geçmiş olup özellikle verilen ilk ürünlerde Fars şairlerin etkisi görülmüştür.

Beyit sayısında kısıtlama olmayan mesnevide, genellikle aruzun kısa kalıpları kullanılmıştır. Bu kalıplar şöyledir:

Hezec Bahri:

Mefâ'îlün / mefâ'îlün / fe'ûlün (.---/ .---/ .--)

15 levlāke levlāk: Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım, manasında hadis-i kudsi.

16iẕā temme’l-faḳr fe-hüvallāh: Fakirlik ramamlandığı zaman o Allah’tır. (?)

17 Agâh Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, Dergâh, İstanbul, 2015, s.103.

18 İsmail Ünver, “Mesnevi”, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi Türk Şiiri Özel Sayısı II Divan Şiiri, 2011, s. 430.

(23)

Mefülü / mefâ'ilün /fe'ülün (--./ .-.-/ .--)

Remel Bahri:

Fâ'ilâtün / fâ'ilâtün / fâ'ilün (-.--/-.--/ -.-)

Fe'ilâtün / fe'ilâtün / fe'ilün (Fâ'ilâtün) (fa'lün) (..--/..--/ ..-) (-.--) (--) Seri' Bahri:

Müfte'ilün / müfte'ilün / fâ'ilün (-..-/-..-/ -.-)

Hafif Bahri: Fe'ilâtün / mefâ'ilün / fe'ilün (Fâ'ilâtün) (fa'lün) (..--/.-.-/ ..-) (-.--) (--) Mütekârib Bahri: Fe'ûlün / fe'ûlün / fe'ülün / fe'ül (.--/.--/.--/ .-).19

Mesnevi nazım şekli; giriş bölümü, konunun işlendiği bölüm ve bitiş bölümü olmak üzere üç ana başlıkta tertip edilir. Giriş bölümünde; besmele, tevhid, münacat, naat, miraç, mucizat, medh-i çehâr yâr-ı güzîn (dört büyük halifeye övgü), padişaha övgü, devlet büyüğüne övgü, sebeb-i telif bulunur.

Konunun işlendiği bölüme göre mesneviler altıya ayrılır: aşk konulu mesneviler, dinî ve tasavvufî mesneviler, ahlakî ve öğretici mesneviler, savaş ve kahramanlık konulu mesneviler, bir şehri ve güzellerini anlatan mesneviler, mizahî mesneviler. 20

Mesnevinin son kısmı bitiş bölümüdür. Burada şair Allah’a yakarır, devrin sultanını överek saltanatının devamı için dua eder, kendi eseri ve şairliğiyle övünür, tanınmış mesnevi şairlerini ve eserlerini anar, dikkatsiz müstensihleri yerer, eserine verdiği isimden ve mesnevisinin beyit sayısından bahseder, mesnevisinin bitiş tarihini bildirir, okuyucudan hayır dua ister, eserinin veznini belirtir.21 Bazı mesnevilerde bu sayılanların hepsi bir arada olmaz.

Belirttiğimiz mesnevi bölümlerinin bazılarına Câmi’ü’l-Esrâr’dan aşağıdaki beyitleri örnek verebiliriz.

19 Ahmet Kartal, “Türkçe Mesnevilerin Tertip Özellikleri”, Bilig, S. 19 (2001), s.70-71.

20 Cem Dilçin, “Örneklerle Türk Şiir Bilgisi”, TDK, Ankara, 2009, s. 177-201.

21 İsmail Ünver, a.g.m., s.448

(24)

Besmele:

1 ibtidā ḳılduḳ kitāba fażl-ı bi-smi’llāh ile ẕikr olunsun hem daḫı tevḥ d-i ẕātu’llāh ile

Tevhid:

6 l k oldur cümleyi emvāt ėdüp iḥyā ėden ẓāhir ü bāṭın ḳamu ḫalḳ eyleyüp inşā ėden

Münacat:

33 yā ilāh nāzil ėt tevḥ diñi dilden dile tā ki dilde nefy-i “lā”dan ābiti “illā” ḳala Naat:

105 ḥikmeti bil kim buña “levlāke levlāk” dėdi Ḥaḳ kim Muḥammed olmasa olmazdı eflāk dėdi Ḥaḳ

Medh-i Çehâr Yâr-ı Güzîn:

158. tā ki bu tert b ile ser-çeşme olmışdur ˓Al evliyānuñ serveridür cümleye ḳuṭb-ı vel 159. bundan evvel de Ebū Bekr ü ˓Ömer ˓O mān ile

her birisi ḳıldılar irşādı böyle cān ile

Sebeb-i Te’lif:

176. nice baḫrüñ belki yėr gök ehli bundan biline bu kitāb içinde ya˓n cümle ma˓nā buluna 177. yėdi nev˓ üzre dėnile bir risāle ẓāhiri

her birisi beñzeye her bir mi āle ẓāhiri 178. bu kitābuñ “Cāmi˓ü’l-Esrār” dėnildi ismine

cümle em āli muvāfıḳdur şer at ḳısmına

(25)

179. her kelāmında bunuñ ma˓nāsıdur ˓ilm-i ledün ḥikmetini hem melek bilmeye anuñ daḫı cin

Hâtime:

830. nesl-i ˓O māna ola dest-i vilāyetden du˓ā tāc-ı devlet tā ebed evlādına ola bekā 831. ya˓n devlet izdiyād-ı ˓adl ile hem-dād ola

silsileyle bunlaruñ evlādına ābād ola

836. ḫātem olan dest-i ḳudretde Muḥammed ḥaḳḳıçün Fāṭiḥā okuna maḳbūl ola Aḥmed ḥaḳḳıçün 837. ḫayra yazsun şer˒ini anuñ Kirāmen Kātib n

kim du˓ā ile añarsa işbu ḥaṭṭuñ kātibin

Yukarıda mesnevi nazım şekli çerçevesinde bazı beyitlerinden örnekler verdiğimiz Câmi’ü’l-Esrâr, işlediği konu bakımından dinî-tasavvufî mesnevi özelliği göstermektedir. Toplam 837 beyit olan mesnevinin içinde nefsin yedi mertebesini anlatmak için yazılan yedi kaside bulunmaktadır. Bu kasidelerin ikisi daha önce de belirttiğimiz gibi belli bir vezne uymadan yazılmıştır.

Mesnevide 30 başlık olup, bu başlıklar şöyledir:

1. F Beyāni’l-Esmā ve Uṣūlü’l-Münācāt

2. F Beyāni’l Māye ˓ani’l-Mürşidi’l-Kāmil ila Ḳalbi’ṭ-Ṭālib

3. F Beyāni Muḥabbetu’llāhi Te˓ālā ve Na˓tü’r-Resūl ˓Aleyhi’s-Selām 4. F Beyāni Ehli’l-İrşād ve F Silsiletihim ilā Ṣāḥibi’l-Māye ˓Aleyhi’s-Selām

5. F Beyāni Ṭar ki’l-Ḥaḳ ve Beyāni Ṭar ki’t-Taṣavvuf ve’l-İḥtirāz ˓ani’l-İlḥādi’l- Muḥtelife

6. F Beyāni Vücūdi’l-Vācib ve’l-Ḥaḳā˒iḳ ve Vücūdi’l-Mümkināt

7. F Beyāni Tenezzüli’l-Ḥaḳā˒iḳ ve’l-Ervāḥ ve’l-Enfās ilā Bedeni’l-İnsān 8. Fi Beyāni Evveli’l-Maḥlūḳāt Li’l-Ālem

(26)

9. F Beyāni ˓Ālemi’z-Żāhir ve ˓Ālemi’l-Berzaḫ ve ˓Ālemi’l-Esrār ve Beyāni Ġālib ve Maġlūb

10. F Beyāni Aṣḥābi’l-Yem n ve Aṣḥābi’ş-Şimāl ve Beyāni’l-Vücūd ve’l- Ervāḥ ve’n- Nüfūs ve Beyāni’l- Eczā-i’l-Aṣliyye ve’l-Ḥaşr ve’l-Ḳubūr

11. F Beyāni Ḫalḳıyyeti’l-İnsān ˓alā Fıṭrati’l-İslām ve Beyāni’s-Sa˓adet ve’ş-Şeḳāvet ve Beyāni Vaḥdeti’l-Ervāḥ ve’n-Nüfūs

12. F Beyāni Tecell yāt ve Rū˒yet’ullāhi’l-Mütenevv a mine’l-Ālem n 13. F Beyāni Tem li’n-Nefs

14. F Beyāni Tem li’r-Rūḥ

15. F Beyāni Tem li’l-Sulūk-i Nefs-i Emmāre ve Vaḥdeti’r-Rūḥ ve’n-Nefs 16. F Beyāni Ḳas de-i Nefs-i Emmāre Ya˓n Ḳas de-i Tevḥ d

17. F Beyāni Tem l-i Sulūk-i Nefs-i Levvāme ve Vaḥdeti’r-Rūḥ ve’n-Nefs 18. F Beyāni Ḳaṣ de-i Nefs-i Levvāme

19. F Beyāni Tem l-i Sulūk-i Nefs-i Mülhime ve Vaḥdeti’r-Rūḥ ve’n-Nefs 20. Fi Beyāni Ḳaṣ de-i Nefs-i Mülhime

21. F Beyāni Tem l-i Sulūk-i Nefs-i Muṭma˒inne ve Vaḥdeti’r-Rūḥ ve’n-Nefs 22. F Beyāni Ḳaṣ de-i Nefs-i Muṭmainne

23. F Beyāni Tem l-i Sulūk-i Nefs-i Rāżıyye ve Vaḥdeti’r-Rūḥ ve’n-Nefs 24. F Beyāni Ḳaṣ de-i Nefs-i Rāżıyye

25. F Beyāni Tem l-i Sulūk-i Nefs-i Marżiyye ve Vaḥdeti’r-Rūḥ ve’n Nefs 26. F Beyānı Ḳaṣ de-i Nefs-i Marżiyye

27. F Beyāni Tem l-i Sulūk-i Nefs-i Ṣāfiye ve Vaḥdeti’r-Rūḥ ve’n Nefs 28. F Beyāni Ḳaṣ de-i Nefs-i Ṣāfiye

29. F Beyāni Ta˓b rati’l-Vāḳı˓āt f ˓Ālemi’l-Berzaḫ 30. F Beyāni Ḫātemeti’-l Kitāb f Şehr-i Ma˓n sā

1.2.1.2. Vezin

Câmi’ü’l-Esrâr, eserin geneli itibariyle remel bahriyle kaleme alınmıştır:

Fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün ve Fâ’ilâtün fe’ilâtün fâ’ilâtün fe’ilün. Ancak eserin içindeki bazı kasidelerde hezec bahrinin Mefâîlün / Mefâîlün / Feûlün ve Mefâîlün /

(27)

Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün kalıbının kullanıldığı görülmektedir. Bununla birlikte eserde yer alan F Beyānı Ḳaṣ de-i Nefs-i Marżiyye ve F Beyāni Ḳaṣ de-i Nefs-i Ṣāfiye başlıklı kasidelerde aruz vezninin kullanılmadığı ve mısralardaki hece sayılarının değiştiği; bu nedenle kasidelerde klasik Türk şiiri bakımından bir ahenk sorunu yaşandığı görülmektedir.

Türk şairler, Arap şiirinde doğup gelişen aruzu kendi Türkçeye uygularken bazı kelimelerde değişiklik yapmışlardır. Câmi’ü’l-Esrâr’da da vezin gereği farklı okunan kelimelere ve imale, zihaf, med gibi düzeltmelere rastlanmaktadır:

için, çün, anuñçün, anuñ içün kullanımı:

58. bil bunuñla ėrişir ma˓şūḳa ˓āşıḳ b -gümān hem anuñçün ˓āşıḳ olur aña ˓āşıḳ her zamān 225. rāh-ı ebrār ü mukarreb daḫı ehl’ullāh içün

cümleye vārdur deyüp iḳrār ėde Allāh içün 242 bil cevābı her biriçün var idi bir muḳteżā

ḫalḳ ėde envārını eşyā içün ẕāt-ı rıżā

433. her kişiyçün rūḥa nefse budurur muṭlaḳ cevāb

˓ulviye ve süfliye ḳısmen olunmaḳdur ṣavāb 585. ḳısm-ı vāḥ d dėnilür üç vaṣfına cānuñ ezel

anuñ içün bu ṭoḳuz yėdi ṣayılur her maḥal

836. ḫātem olan dest-i ḳudrette Muḥammed ḥaḳḳıçün Fāṭiḥā okuna maḳbūl ola Aḥmed ḥaḳḳıçün

(28)

iken, -ken ulacı kullanımı:

163. ġāfil iken çün işitdüm var imiş irşād-ı cān düşdi dil ol dem anuñ sevdāsına oldı revān 170. ṣabr ėderken gitdi ḥālimden benüm ˓aḳl-ı beşer

geldi ḥāl oldı baña ˓aḳl-ı ma˓ād-ı mu˓teber

1.2.2. Câmi’ü’l-Esrâr’ın İçeriği

Câmi’ü’l-Esrâr, 15. yüzyılın tasavvufî eserleri arasında yer almaktadır. Bugün eserin ulaşabildiğimiz en eski tarihli nüshası hicri 944/miladi 1537-38’de istinsah edilmiştir. Bu tarih, müellifin vefatından 34 yıl sonraya işaret etmektedir. Yani müellifin yazdığı nüshaya henüz ulaşılamamıştır. Türkiye kütüphanelerinde tespit edebildiğimiz 38 nüshası olan mesnevinin ilk beyiti şöyledir:

ibtidā ḳılduk kitāba fażl-ı bi-smi’llāh ile ẕiḳr olunsun hem daḫı tevḥ d-i ẕātu’llāh ile

Eser, 837 beyit ve 30 başlıktan oluşmaktadır. Bu başlıklar şu konuları içermektedir: besmele, münacat, yaratılış, kâinat, Hz. Muhammed’e övgü, Allah sevgisi, dört büyük halifeye övgü, mürşid-i kâmil, irşat, mürit, tevhit, tarikata girenlere öğüt, tarikat yolundan çıkanların ve münkirlerin ahvali, hakikat, hikmet, seyrü süluk ve sâlik, ruh, can, vücut, nefis, nefsin vasıfları, Esma’ü’l-Hüsna, zikir, nefsin yedi mertebesi (nefs- i emmâre, nefs-i levvâme, nefs-i mülhime, nefs-i mutmainne, nefs-i râzıyye, nefs-i marziyye, nefs-i sâfiyye) ve bu mertebelerin özellikleri, âlem-i berzah ve son olarak da Manisa iline, padişaha övgü ile dua.

(29)

İKİNCİ BÖLÜM NÜSHALARIN TAVSİFİ 2.1. Câmi’ü’l-Esrâr Nüshalarının Tanıtılması

Eserin Türkiye kütüphanelerinde tespit edebildiğimiz 38 nüshası bulunmaktadır.

Bunlardan 15 tanesi Süleymaniye Kütüphanesinde, 5 tanesi Fatih Millet Kütüphanesinde, 7’si İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde, 2’si Beyazıt Devlet Kütüphanesinde, 1 tanesi Kütahya Vahid Paşa İl Halk Kütüphanesinde, 2’si Ankara Millî Kütüphanede, 1 tanesi Nûruosmaniye Kütüphanesinde, 2’si İstanbul Büyükşehir Belediyesi Merkez Kütüphanesinde, 1’i Konya Karatay Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde, 1’i Manisa Kütüphanesinde, 1’i de Bursa İnebey Yazma Eserler Kütüphanesinde bulunmaktadır.

Bununla birlikte, Vatikan Kütüphanesinde Vat. Turco 265/8 arşiv numarasıyla kayıtlı bir nüsha daha bulunmaktadır.

Tespit edebildiğimiz nüshaların her birinin kayıtlı olduğu kütüphane isimleri ile arşiv numaralarını verecek, akabinde çalışmamızda esas aldığımız en eski tarihli üç nüshanın tavsifini yapacağız.

Câmi’ü’l Esrâr’ın Türkiye kütüphanelerinde ulaşabildiğimiz nüshaları şunlardır:

1. Ankara Millî Kütüphane Adnan Ötüken İl Halk Ktp. 805/2, vr. 27b-93a.

2. Ankara Millî Kütüphane Yazmalar 394/2, vr. 11a-32b.

3. Beyazıt Devlet Kütüphanesi Veliyüddin Efendi V1805/8, vr. 20b-27a.

4. Beyazıt Devlet Kütüphanesi Veliyüddin Efendi V2892/6, vr. 224a-252b.

5. Bursa İnebey Yazma Eser Kütüphanesi H. Çelebi 449/5, 10+59-88 yk.

6. Fatih Millet Kütüphanesi Ali Emîrî Manzum Şeriyye 923.

7. Fatih Millet Kütüphanesi Ali Emîrî Manzum Şeriyye 924.

8. Fatih Millet Kütüphanesi Ali Emîrî Manzum Şeriyye 1343/1, 1-25 yk.

9. Fatih Millet Kütüphanesi Ali Emîrî Manzum Şeriyye 1335/2, 31-52 yk.

10. Fatih Millet Kütüphanesi Ali Emîrî Manzum Şeriyye 1337/1, 40-67 yk.

11. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kitaplığı Osman Ergin Yazmaları 526/8, vr. 172b- 196a.

12. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kitaplığı Osman Ergin Yazmaları 1271/4, vr. 97b- 152a.

13. İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 2331/1, vr. 1b-36a.

(30)

14. İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 3936/2, vr. 20b-37a.

15. İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 3950/2, vr. 9a-29b.

16. İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 9385/9, vr. 83b-107a.

17. İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 9774/2, vr. 37b-58a.

18. İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar317/3, vr. 4b-19b.

19. İstanbul Üniversitesi Türkçe Yazmalar 3737/3, vr. 48b-69a.

20. Konya Karatay Yusuf Ağa Kütüphanesi 9881/1, vr. 1b-24a.

21. Kütahya Vahid Paşa İl Halk Kütüphanesi 382/1, 16 yk.

22. Manisa İl Halk Kütüphanesi Akhisar Zeynelzade Kol. 1524/6, v. 239b-253a.

23. Nuruosmaniye Kütüphanesi 2407/5, vr. 84b-108a.

24. Süleymaniye Kütüphanesi Düğümlü Baba 260/2, 43-70 yk.

25. Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi 2331/1, 1-26 yk.

26. Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi 2651/2, vr. 27b-48b.

27. Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi 2645/2, 22-45 yk.

28. Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi 2588/1, 1-10 yk.

29. Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi 2555/1, 1-20 yk.

30. Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi Ek 72/6, 42-72 yk.

31. Süleymaniye Kütüphanesi Hasan Hayri Abdullah 153/3, 61-95 yk.

32. Süleymaniye Kütüphanesi Hekimoğlu Ali Paşa 438/11, vr. 164b-188a.

33. Süleymaniye Kütüphanesi Hüsrev Paşa 182/2, 19-53 yk.

34. Süleymaniye Kütüphanesi Şehid Ali Paşa 2820/5, 40-53 yk.

35. Süleymaniye Kütüphanesi Şehid Ali Paşa 1158/1, 1-58 yk.

36. Süleymaniye Kütüphanesi Uşşakî Tekkesi 423/1, 1-24 yk.

37. Süleymaniye Kütüphanesi Uşşakî Tekkesi 479/9, 126-147 yk.

38. Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar 233/2, 4-33 yk.

Çalışmamızda istifade ettiğimiz en eski tarihli üç nüshanın özellikleri ise şöyledir:

Millet Kütüphanesi Ali Emîrî Efendi Manzum Şer’iyye 1343/1: Hicri 944’te istinsah edilen bu nüsha, bilinen en eski nüshadır. Eser, Hāẕā Risāletü’ş-şer fe İsmühā Cāmi˓ü’l- Esrār fī-Ṭar ḳi’t-Taṣavvuf li-Ehlu’llāhi ve’l-Muḳarrebi ve’l-Ebrār başlığıyla kurulmuş,

(31)

incelediğimiz diğer nüshalardan farklı olarak “Temmetü˒l-kitāb bi-mennillāhi’l-meliki’l- Vehhāb. Ām n yā Mu n yā Rabbe’l-˓ālem n. Taḥr ru f evāḫiri muḥarreme’l- ḥarām sene 944“ ile bitmiştir.

. 1b-25b varakları arasında olan eser; 18 satır, 2 sütundan oluşmakta olup hattı harekeli nesihtir. Satır sonlarındaki bazı kelimeler der-kenarlara yazılmıştır. Başlıklar kırmızı olarak yazılmıştır. 1b ve 2a sayfaları ile 9b, 10a ve 10b sayfalarında yine kırmızı mürekkeple çizilmiş cetvel bulunmaktadır. Eserde sayfa yahut beyit noksanlığı yoktur.

İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar, 9774/2: 37b-58a arasında olan eser, 21 satırdan oluşmakta olup nesih hatla kaleme alınmıştır. Miladi 1537-38’de istinsah edilmiştir. Bir risale içinde olan bu nüshada sonda “Te˒lif-i kitāb-ı tāriḥ sene 944” ibaresi yer almaktadır.

Bu nüshada hareke kullanılmamıştır. Satıra sığmayan bazı kelimeler satırın üstüne istiflenmiştir. Başlıklar kırmızı yazılmş olup bu nüshada bir bölümün başlığı eksiktir. Bu durumu saymazsak İÜ nüshası da tam ve güvenilir bir nüshadır.

Süleymaniye Kütüphanesi Düğümlü Baba 260/2: Miladi 1552-53’te istinsah edilen bu nüsha, ulaşabildiğimiz en eski tarihli üçüncü nüshadır. Nüshanın ilk sayfası ile diğer sayfaları arasında yazı farkı vardır. Eserin ilk sayfası bozuk nesih, diğer sayfalar harekeli nesih olarak kaleme alınmıştır. Bu durum, bu sayfaların aynı müstensihin kaleminden çıkmadığı ihtimalini düşündürmektedir.

Nüshada başlıklar kırmızı mürekkeple, satıra sığmayan kelimeler ise üst üste yahut sayfa kenarına yazılmıştır. Bu nüsha eksik bir nüshadır. Toplamda 63 beyit eksik olan bu nüshada bazı beyitlerin ve mısraların da yeri karışmıştır. Bunlar metin içerisinde dipnot olarak belirtilmiştir. Nüshanın noksan olduğu kısımlarda diğer iki nüsha arasında da pek fark olmadığını tespit ettik. Bu sebeple S nüshasının eski tarihli olması, noksan olmasının önüne geçmiştir. Bundan hareketle Düğümlü Baba nüshası, incelediğimiz üçüncü nüsha olarak yerini almıştır.

(32)

2.2. Metin Kurulurken Takip Edilen Usuller

Çalışmamızda, esas aldığımız AE nüshasının harekelerine sadık kalınmıştır.

Metin içerisinde sayfa numaraları verilirken diğer nüshaların sayfa numaraları belirtilmemiş, AE nüshasının sayfa numaraları belirtilmiştir.

Beyitler 1-837 arasındaki sayılarla gösterilmiştir.

Vezin gereği düşen hece apostrofla gösterilmiştir: n’oldı.

Daha önce bahsettiğimiz vezin gözetilmeksizin yazılan iki kasidenin en doğru hâli tayin edilirken vezinden yaralanılamadığı için nüshalarda ortak olan ve anlam bütünlüğünü sağlayan kelimeler tercih edilmiştir:

718. ḥiẕmet içün maḳbūl ü merdūd olan budur22 mi˓rā -ı enbiyāda irşāda maḥmūd olan budur

Kapalı e (ė) kullanılmıştır:

92. ḥikmeti bil cümle sevgiler gėrü aṣlı nedür l ki ḥālen bilmeyen bilmez anı fażlı nedür 123. biz bu şāhuñ ḥükm-i ḥıfẓında olurduk dün ü gün

gėce gündüz dā˒imā taḥṣ l idi ˓ilm-i ledün

Nüshalar arasındaki farklar dipnot olarak ve “ / ” işaretiyle belirtilmiştir.

Ayet, hadis ve iktibaslar tırnak içinde yazılmış, bunların Türkçeye çevrilmiş hâli dipnot olarak verilmiştir.

Mesnevide geçen eser adları italik yazılmıştır.

22 budurur İÜ, S

(33)

Doğruluğundan emin olmayan kelime ve tamlamalar ( ? ) ile belirtilmiştir.

Yazmada olmayan fakat vezin ve anlam gereği olması gerektiği düşünülen ekler köşeli parantez [ ] ile metne eklenmiştir.

(-) işareti belirtilen kısmın o nüshada olmadığını, (+) işareti ise belirtilen kısmın söz konusu nüshada olup diğerlerinde olmadığını belirtmek için kullanılmıştır.

2.2.1. Türkçe Bazı Kelime ve Eklerin İmlası

a. Geniş zaman fiil ekinde görülen yuvarlaklık muhafaza edilmiştir.

b. Yapım eklerinin yardımcı vokalleri okunurken düzlük- yuvarlaklık uyumu göz ardı edilmiş, AE nüshasının harekesi esas alınmıştır.

c. İyelik eklerinde ikinci tekil kişi ve üçüncü tekil kişinin vokali düzlük-yuvarlaklık uyumu gözetilmeksizin okunmuştur.

d. AE’de “b” ile gösterilen ulaç ekleri –Ip şeklinde yazılmıştır.

ėdüp, olup...

g. Esre ile gösterilen bağlaçlar ü olarak yazılmıştır.

2.2.2. Farsça Bazı Kelime, Ek ve Terkiplerin İmlası

a. Atıf vav’ları ayrı yazılmış, ekleme gerektiren durumlarda köşeli parantezle gösterilmemiştir.

b. Farsça ön ve son ekler eklendiği kelimeyle arasına tire konularak yazılmıştır.

bi-ḳıyāṣ, b -˓aded...

c. Allah lafzı kendinden önceki kelimeden “ile” ile ayrılmıştır.

ehl’ullāh, ẕāt’ullāh...

d. İlk harfi b olarak yazılan kelimeler p okunmuştur.

pertev, pāy, pes...

(34)

e. Son harfi ā ile biten Farsça tamlamaların yazımında –y yardımcı sesi kullanılmıştır.

deryā-yı vaḥdet, ḳuvā-yı nefs-i fān ...

(35)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM CĀMİ˓Ü’L-ESRĀR

[METİN]

(36)

CĀMİ˓Ü’L-ESRĀR

Hāẕā Risāletü’ş-şer fe İsmühā Cāmi˓ü’l-Esrār fī-Ṭar ḳi’t-Taṣavvuf1 li-Ehlu’llāhi ve’l- Muḳarrebi ve’l-Ebrār [1b]

Bi-smi’llāhi’r-raḥmani’r-raḥ m Fā˓ilātün fā˓ilātün fā˓ilātün fā˓ilün Remel: - + - - / - + - - / - +- - / - +- 1. ibtidā ḳılduḳ kitāba fażl-ı bi-smi’llāh ile

ẕikr olunsun hem daḫı2 tevḥ d-i ẕātu’llāh ile

2. evvelā her mü˒minüñ tevḥ didür vācib ḫaber āḫirinde hem budur ḫatm-i kelām-ı mu˓teber

3. ger olursa ḍarb-ı tevḥ dād ile ḳalb-i veled ẕāta lāyıḳ ėdemez ẕākir olursa tā ebed3

4. gerçi ẕiḳr ėder anı maḫlūḳ küll ḫāṣ ü ˓ām l k ẕātından olur ẕātına lāyıḳ ẕiḳr-i tām4

5. kendi ẕātı kendine5 ẕātı muvaḥḥid hem aḥad hem daḫı ḥaydur ezel mevt ėrmeye hergiz ebed

1 taṣavvuf: tavvuf AE

2 daḫı: - İÜ

3 4. beyit AE

4 3. beyit İÜ

5 kendine: kendüye S

(37)

6. l k oldur cümleyi emvāt ėdüp iḥyā ėden ẓāhir ü bāṭın ḳamu ḫalḳ eyleyüp6 inşā ėden

7. ẓāhir ü bāṭın ḳamu eşyā anuñ ḥükmündedür ḳudret-i ebvābına bāy ü gedālar bendedür

8. b -nişān ü lā-mekān ü kenz-i maḥf Ḥaḳdur ol b -mi il hem7 lā-ta˓ayyün8 vācib-i9 muṭlaḳdur ol

9. kenz-i ḥikmetdür vücūdı ẕātı anuñ varıdur10 pertevinden her tecell yāt anuñ ā ārıdur

10. ẕāt-ı Ḥaḳdan feyż-i vāḥiddür ẓuhūr ėden ebed l k evṣāfı öküşdür b -kıyās ü b -˓aded

11. ẕāt-ı Ḥaḳdan feyż-i vāḥid vaṣf-ı envā˓a ˓aceb l k her bir ismidür11 vaṣfında her nev˓a sebeb

12. her bir isminden kelām-ı Ḥaḳ ḳılur feyẓi ˓ayān her biri envā˓ ile evṣāf-ı Ḥaḳdur b -gümān

6 ẓāhir ü bāṭın ḳamu ḫalḳ eyleyüp: ẓāhir ü bāṭın ḫalḳ eyleyüp AE, żāhir ü bāṭın hem ḫalḳ ėdüp S

7hem: ü S

8 lā-ta˓ayyün: ta˓ayyün İÜ

9 vācib-i: vācib ü S

10 varıdur: vardur AE, İÜ / vardurur S

11 l k her bir ismidir: her ismidür AE, her ismidürür İÜ

(38)

13. cümle evṣāfını ẕātuñ bil ne ˓aynıdur12 ne ġayr tā ezelden eyledür kim şekl ile fehm ėtme ġayr13

14. cümlesinüñ maẓharıdur celāl ile cemāl bu ikinüñ cem˓idür insāna ˓adl ėden kemāl

15. ya˓n ẕātuñ ˓adlidür kim bu ikinüñ vaḥdeti ḥikmet ile bulınur ḳahrında lutf ü raḥmeti

16. ya˓n Ḥaḳ ẕikr ėtdügi tevḥ düñ ismidür ˓adl [2a] ḳalb-i insān budur üç nev˓a ḳılan mu˓tedil

17. ˓adl-i vaṣfı bil Ḥaḳuñ tevḥ d-i ẕikridür ˓ayān vaṣf-ı ˓ādil ġayrdur ef˓ālden ḳılur14 beyān

18. ziḳr-i evṣāfı ḳılur evṣāf-ı ef˓āli ṣıfāt

˓adl-i a˓ẓām ẕikr-i ẕātıdur ḳılur tevḥ d-i ẕāt

19. ṭıfl-ı ma˓nā kim bu ˓adle ˓āḳıbet maẓhar olur ṭālibe ḳalb-i veled ol vaḳt bil rehber olur

12 ˓aynıdur: ġaybdur S

13 tā ezelden eyledür kim şekl ile fehm ėtme ġayr: tā ezel eyledür kim şekl fehm ėtme ġayr S

14 ḳılur: ḳılınur S

(39)

20. maẓhar15 olmaz vaṣf-ı ˓adlüñ sırrına cinn ü melek bulmayan yeksān olur16 bu sırrı çoḳ çekse emek

21. bil bu sırdan ru˒yete d dārdur ṣāḥib-kemāl sā˒ir evṣāfına dėnmiş yā celāl ü yā cemāl

22. ˓adl-i ā˓ẓam müttefiḳ tevḥ d-i Ẕātu’llāhdur kim bu sırra maẓhar olan sır17 mü˒ebbed şāhdur

23. maẓhar olan ˓adl-i a˓ẓam sırrına ḫōş şāh olur

˓ārif-i billāh olur ḥālen hem ehlu’llāh olur

24. cism-i sā˒irler gibidür görse cismān naẓar kenz-i a˓ẓamdan vel vėrür bu rūḥānī ḫaber

F Beyāni’l-Esmā ve Uṣūlü’l-Münācāt

25. ibtidā resm oldı bi-smi’llāh ile naḳş-i kitāb kenz-i ḥikmetden üm d olundı ola fetḥ-i bāb

26. her bir18 işüñ ibtidāsı ẕikr-i bi-smi’llah ola

15 mażhar: mażharı S

16 olur: olan İÜ, S

17 sır: sırra S

18 bir: - S

(40)

āḫir olınca aña dā˒im19 mu n Allāh ola

27. yā olursa evvelā tevḥ d ile ḳalb-i veled cāmi˓ olup cümle esmāya sülūk ėde ebed

28. ḳābil olur cümle esmādan Ḫudānuñ yādına20 ḳādir olur diñmeden ẕikr ėtmege her adına

29. çünki ḳābildür kaġıd ism-i Ḥudānuñ resmine niçü21 ḳābil olmaya kalb-i veled her ismine

30. ancanuñ ẕāhir dili tevḥ de ḳādir ḳāl ile l k bāṭında lisānı ẕikre ˓āciz ḥāl ile

31. ol kimi22 tevḥ d inüp dilden dile nāzil ola ẕikr-i ḳalbi kaġıd ol naḳşı gibi 23 dā˒im ḳala

32. dāḫil eyler ḳalbi esmā ẕikr-i Ḥaḳḳuñ bābına l k tevḥ d evvelā miftāḥ olur ebvābına

33. yā ilāh nāzil ėt tevḥ diñi dilden dile [2b]

19 aña dā m: dā m aña S

20 yādına: varına S

21 niçü: niçün İÜ

22 kimi: kim İÜ

23 ẕikr-i ḳalbi kaġıd ol naḳşı gibi: ẕikr-i ḳalbi ol kaġıd naḳşı gibi S

(41)

tā ki dilde nefy-i “lā”dan ābiti “illā” ḳala

34. ism-i ẕātınuñ göñülde baġlana ünsiyyeti ẓāhir ola ḥālime keşf-i kerāmet ḳuvveti

35. her nefes ki alduġumca vėr hüviyyetden ḫaber şevḳe vėre ḥālimi ˓ışḳ-ı ḥaḳ ḳi mu˓teber

36. hem daḫı her ḳavl ü fi˓lüm her kelāmum Ḥaḳ ola rūḥ ile nefsüñ sülūkı enbiyā yolın bula

37. cismim ili ẓulmetinde24 vėr baña āb-ı ḥayāt ḥayyümi ḳā˒im ḳılam25 ḥālimde ḳalmaya memāt

38. ḳahr-ı ḳudret maḥv ėderse bu vücūduñ26 varını

˓adlün ėrgör def˓aten ẓāhir ḳıla bāzārını

39. sırr-ı ˓adle maẓhar olup sır bekāda sır ḳalur27 l k bir kez “külli şey’in hālikuñ”28 sırrın bulur

24 żulmetinde: żulmetinden İÜ

25 ḳılam: ḳılup AE, S

26 vücūduñ: vücūdum İÜ

27 ḳalur: ḳılur AE

28külli şey’in hālikuñ: “Her şey yok olup gidicidir.” Kassas Suresi, 88.

(42)

F Beyāni’l Māye ˓ani’l-Mürşidi’l-Kāmil ila Ḳalbi’ṭ-Ṭālib

40. faẓl-ı bi-smi’llāh ile şerh ėt kemāl-i ḳudreti ẓāhir ėtdi sırr-ı tevḥ di vücūdı ḥikmeti

41. Ḥaḳ te˓ālā nice biñ yıl bu ḥaḳ ḳat māyeyi ḳalb-i eżdādı sel m ėden ulu sermāyeyi

42. yoġ iken bu yėr ü gögi ˓arş ü kürsi nefs ü cān yėdi biñ yıl andan evvel Muṣṭafā oldı nişān

43. ḫalvet ėdüp nūrdan ḳand le girdi Muṣṭafā yėdi biñ yıl anda ṭurdı māye ḳurdı Muṣṭafā

44. bu yėdiden ṣoñra ḫalḳ oldı ḥaḳā˒iḳ cān ü nefs bezri oldı ḳaldı bu ḳand l içinde māye pes

45. bil bu29 bezrüñ muḳteżāsı aḫsen-i taḳv mdür ya˓n insān-ı veleddür cedd-i a˓lā ismidür

46. indi bu māye Ḥab be o da telḳ n eyledi her kime telḳ n olundıysa göñülde söyledi

29 bu: - AE

(43)

47. māye olan ẕāt-ı Ḥaḳdan bir muḥabbetdür ubūt yėdi esmā nūrına cān oldı bu anlar vücūd

48. ẕikr-i ḳalb kim dėnür budur daḫı ḳalb-i veled mürşid olan bu veleddür hem sulūk ėden30 ebed

49. ḳalb içinde mürşid-i kāmil olan bu māyedür ṭālibüñ ḳalbine telḳ n olınan sermāyedür

50. bil vel oldur ki ḳalbi bāliġ ola māyeden [3a] tā Muḥammedden beri telḳ n olan31 sermāyeden

51. ya˓n ḳalbi silsileyle māyeden bāliġ ola her kime telḳ n ėderse ẕerrece anda ḳala

52. ẕerresi bu māyenüñ bir t z ḳıġılcım gibidür şuġl ile artar ḥaḳ ḳat nārınuñ tert bidür

53. ya˓n artar ṭālibüñ ḳalbinde māye şuġl ile hem ėrişir cümle eżdādı şifāya şuġl ile

54. her kimüñ kim māyeden oldı naṣ bi bu nişān ol küll telḳ nüñ olur ˓andelībi b -gümān

30 ėden: ėder S

31 olan: olınan İÜ, S

(44)

55. ya˓n ḳalbinden32 anuñ söyler bu māye ḥāl ile ma˓nev olur ṭıfl ėrer Ḫudāya ḥāl ile

56. ḳalb içinde vaṣf-ı ˓adlüñ maẓharıdur māye bil hem sülūk aḫvāline Ḥaḳdan budur sermāye bil

57. berzaḫında cümle eżdādı budur yeksān ėden cān içinde muḳteżānuñ cümlesin bir cān ėden

58. bil bunuñla ėrişir ma˓şūḳa ˓āşıḳ b -gümān hem anuñçün ˓āşıḳ olur aña ˓āşıḳ her zamān

59. hem bunuñla sāliküñ ėrer vücūdına fenā hem bunuñla kā˒im olur kim ebed olan binā

60. hem bunuñla bil ḳamu varuñ devām-ı varını hem daḫı şol ˓arş ü kürsüñ müstedām-ı varını

61. hem bunuñladur daḫı dönen felekler sür˓ati hem bunuñladur uçancümle melekler ḳuvveti

62. hem bunuñladur ḳıyāmı arż ü ḫāküñ dā˒imā hem bunuñladur ḥayātı ḫāk-i pāküñ dā˒imā

32 ḳalbinden: ḳalbinde İÜ

(45)

63. hem bunuñladur ḳamu şerden33 sel m olan göñül hem bunuñladur daḫı ṭavr-ı kel m olan göñül

64. hem bunuñladur ki zehrüñ ḳand ile ḳand olduġı hem bunuñladur ki nefsüñ cān ile bend olduġı

65. hem bunuñladur bir olan cümle eżdādı ḳılup hem bunuñladur ṭılısma ḥākim üstādı34 ḳılup

66. hem bunuñladur vel budur velāyet māyesi hem bunuñladur sülūk aḥvālinün sermāyesi

67. ṭālib olañ bunda telḳ ne bulasız māyeyi şol vücūd-ı ˓ışḳı kim cānān içün sermāyeyi

68. evvelā ḍarb ile tā tevḥ d ine dilden dile [3b] tā sülūk aḥvāline cān ile nefsüñ yol bula

69. ya˓n ol māyeli tevḥ d ile ḳıl ibtidā

rūḥ ile nefsüñ sülūkı bundadur bi’l-ibtidā

70. besmeleyle hem şer atle ṭutagör her işüñ hem sülūk aḥvālini hem cümleden āḫir işüñ

33 sırdan: şerden AE

34 üstādı: üstād AE

(46)

71. bil şer atsiz sülūk aḥvāle gelmez ḥāl ile hem vücūdı ḫāliṣ olup ḳāle gelmez ḥāl ile

F Beyāni Muḥabbetu’llāhi Te˓ālā ve Na˓tü’r-Resūl ˓Aleyhi’s-Selām

72. fażl-ı bi-smi’llāh ile şerḥ ėt cemālu’llāhdan ḫatm içün ẓāhir olan vaṣf-ı cemāl-i şāhdan

73. ya˓n şerḥ ėt Aḥmedüñ ḫatm-i nübüvvet sırrını raḥmet içün ḫātem olan dest-i ḳudret35 sırrını

74. ya˓n vėr vaṣf-ı cemāl içün nihāyetden ḫaber kenz-i maḫf yi ˓ayān ėden muḥabbetden ḫaber

75. tā ezelden kenz-i maḫf dür ḳamu bāzār-ı Ḥaḳ ḥikmetinde kim anı sevdi biline var-ı Ḥaḳ36

76. bu sevidür sırr-ı Aḥmed ẕāt-ı Ḥaḳdandur ezel bu sevidür aṣl-ı raḥmet ẕāt-ı Ḥaḳdandur ezel

77. bu sevidür Aḥmedüñ evvel zuhūrına sebeb bu sevidür Aḥmedüñ āḫir zuhūrına sebeb

35 dest-i ḳudret: vaṣf-ı ḳudret AE

36 var-ı Ḥaḳ: vara Ḥaḳ İÜ

(47)

78. bu seviyle Aḥmedüñ naḳşını ıẓhār eyledi bu seviyle ya˓n hey˒et varını var eyledi

79. bu seviyle enbiyā buldı nübüvvet devletin bu seviyle geydiler māna da˓vet ḫil˓atin

80. bu seviyle ẕāt-ı Ḥaḳḳa enbiyā ḳul oldılar bu seviyle dergeh-i a˓lāda37 maḳbūl oldılar

81. bu seviyle nārı İbrāhime gülzār eyledi bu seviyle enbiyāyı kendüye yār eyledi

82. bu seviyle terkdi38 İbrāhim Edhem taḫtını bu seviyle evliyā39 buldı vilāyet baḫtını40

83. bu sevidür şevḳ ile Manṣūru berdār eyleyen bu sevidür kim Züleyhānuñ özün nār eyleyen

84. bu sevidür her kişiden Ḥaḳḳı bulmak isteyen bu sevidir dergeh-i a˓lāda ḳalmak isteyen

85. bu sevidür eyleyen nefs ile cānı şöyle dōst [4a]

37 a˓lāda: a˓lāya S

38 terkdi: terkidi S

39 evliyā: enbiyā S

40 baḫtını: taḫtını AE

(48)

bu sevidür geydiren kime palāsı kime pōst

86. bu sevidür Leyl ye41 Mecnūnı Mecnūn eyleyen bu sevidür uyḫuya her gėce şeb-ḫūn eyleyen

87. bu sevidür ẕāt-ı Ḥaḳḳı b -ġaraż özden seven nūr-ı ẕātını cemālinden görüp gözden seven

88. bu sevinüñ42 cümle cān içinde cānān ismidür ṭūb -veş fi’l-cümle cān ile koşulan ḳısmıdur43

89. rūḥ-ı Aḥmed evvel oldı bu sevinüñ maẓharı sā˒ir ervāhuñ bu sevgiden furūġ-ı rehberi

90. cümleden buldı ṭokuz vaṣfında her cānuñ ẓafer bir sevidür aṣlı gerçi ba˓żı ba˓żından e er

91. ḳudret ile bil onuncu sevgidür nefse ḳuvā sen şunı sev kim saña lāyıḳ görüle hem revā

92. ḥikmeti bil cümle sevgiler gėrü aṣlı nedür

41 Leyl ye: Leyl İÜ

42 sevinüñ: sevidür AE

43 Bu iki beyitteki dizelerin yeri karışmış. 88. beytin 1. dizesi 87. beytin 2. dizesi; 87. beytin 2. dizesi 88. beytin 1. dizesi olmak suretiyle düzeltildi.

(49)

l kvḥālen bilmeyen bilmez anı fażlı44 nedür

93. her sevi bitmez45 sevisin kendü aṣlına alur ḥikmetini l k bilmez sevgi aṣlı ne olur

94. rūḥ-ı Aḥmedden gelür rūḥ iżāf dür bu hem luṭf-ı Ḥaḳdan ol ḥaḳ ḳat ˓ışḳ-ı ṣāf dür bu hem

95. her ḳacan bu sevgiye ėrgörse ḥālin bir kişi ol kişi ne kim görür46 b -teme üldür düşi

96. ya˓n şeytānuñ ezelden bu muḥabbet żıddıdur b -teme ül didigimden ma˓nāda ḥikmet budur47

97. maẓhar içün nūr-ı cāmi˓den bulundı bu sevi raḥmet içün m m-i Aḥmedden48 göründi bu sevi

98. nūr-ı cāmi˓ bil ezel tevḥ d-i ẕātuñ nūrunı cümle esmā nūrınun bu bir ḳılıpdur varını

99. sırr-ı Aḥmed ẓāhir oldı nūr-ı cāmi˓den ezel

44 fażlı: faṣlı AE, S

45 sevi bitmez: ṣıfātımız S

46 kişi ne kim görür: kişi kim görürse S

47 budur: nedür S

48 Aḥmedden: Aḥmede AE

(50)

aṣl-ı raḥmet ẓāhir oldı nūr-ı cāmi˓den ezel

100. nūr-ı cāmi˓ evvelā oldı ḥaḳ ḳat Aḥmede şefḳat ile bu te˓ayyun oldı ṣūret Aḥmede

101. şefḳat ile çünki geydi bu muḥabbet ṣūreti raḥmet ile ˓ālemi ṭutdı hidāyet devleti49

102. cān ilinden50 bu sevi şems-i ḥaḳ ḳat sırrıdur ya˓n cānuñ cümlesine ḳuṭb-ı Aḥmed sırrıdur

103. evvelā cümle ḥaḳā˒iḳda ḳamudan Aḥmed ön [4b]

ḥikmeti budur anuñçün bunda ḫātem oldı ṣoñ51

104. cümle cāna budur ol deryā-yı52 vaḥdet lāmi˓

oldı ḫatm ile kemāli enbiyānuñ cāmi˓i

105. ḥikmeti bil kim buna “levlāke levlāk” dėdi Ḥaḳ kim Muḥammed olmasa olmazdı eflāk dėdi Ḥaḳ

49 raḥmet ile ˓ālemi ṭutdı hidāyet devleti: raḥmet ile ˓ālemi devlet hidāyet devleti S

50 ilinden: ilinde AE

51 ḫāyem oldı ṣoñ: ḫatm oldı soñ

52 deryā-yı: - S

(51)

106. ẓāhir ilinde şeri˓atdür aña fażl-ı ref 53 āḫiret ilinde hem mü˒minlere budur şef

107. ẓāhir ilinde ḳodı evvel şer at rehberin raḥmet içün sürdi bāṭından54 ṭar ḳat ˓askerin

108. açdı ebvābın alup kenz-i ḥaḳ ḳat devletin ḥimmet ile ˓asker-i Manṣūra saçdı raḥmetin

109. sünnet içün günde beş vaḳtin çalınur nevbeti cem˓ olunmakdur ġazā-yı nefse ˓asker himmeti

110. vaṣf-ı nefsi ḳatl içün her yėrde mescidler ḳodı her birinde bir imāmı dikdi ser-˓asker ḳodı

111. her bir evṣāfını nefsüñ birikip ḳatl ėdeler hem namāzın ḳılup ol mescidde gömüp gideler

112. varmayınca gerçi mescid bunlara55 zaḥmet olur ol Ḥab büñ ḥürmetine dā˒imā raḥmet olur

113. her dem irşād-ı sülūk aḫvāline budur del l bāṭın ilinde Ḥab büñ ru˓yeti hüsn-i cem l

53 fażl-ı ref: fi˓l-i ref İÜ

54 bāṭından: bāṭınında İÜ

55 mescid bunlara: bunlara mescid S

Referanslar

Benzer Belgeler

Câmî’nin kırk hadis tercümesi, Fuzûlî, Nâbî, Rıhletî, Münif ve Nüzhet gibi farklı kişiler tarafından Türkçeye tercüme edilmiş 23 ; bu tercümeler daha

Türkçe şiirlerinin büyük bir kısmını; divan şiirinde en fazla kullanılan kalıplardan olan “Fā‛ilātün Fā‛ilātün Fā‛ilātün Fā‛ilün” ve “Mefā‛ílün

SÜMERBANK PORSELEN FABRİKASI Yarımca'da Sümerbank tarafından, se- nelerden beri inşa edilmekte olan ve nihayet birkaç ay önce Sanayi Bakanı tarafından işletmeye

[r]

Nice feryād itmeyem Rūģí bugün Manŝūr gibi Zülfini dilber baña dār eyledi iy vāh

Bâyezid devrinin meşhur sancakbeylerinden Ahmed-i Rıdvân’ın Behrâm-ı Gûr, diğer adıyla Heft Peyker mesnevîsinin edisyon kritiğidir.. Bilindiği gibi tezkireler,

Aynı duruma iĢaret eden bir baĢka beyitte ise söz konusu hayal daha da geniĢletilmiĢ ve inci çıkarılan denizin dahi Ģairin söz sahiline hiç durmaksızın

Bu kayda göre Ahmed Yârî’nin yerine Berkofça kazasından ayrılan Mevlânâ Abdülvehhâb günlük 300 akçe ile Babaeski’ye atanmıştır. Mezkûr defterde