• Sonuç bulunamadı

Öğretmen-öğrenci etkileşiminin sınıf atmosferine etkisi (Aksaray ili örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Öğretmen-öğrenci etkileşiminin sınıf atmosferine etkisi (Aksaray ili örneği)"

Copied!
90
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

ÖĞRETMEN- ÖĞRENCİ ETKİLEŞİMİNİN SINIF

ATMOSFERİNE ETKİSİ

( AKSARAY İLİ ÖRNEĞİ)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Yrd. Doç. Dr. Önder PİLTEN

Hazırlayan

Gülümser CEYLAN

(2)

İ

ÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER ………... I TABLOLAR ……… V ÖZET………. VI ABSTRACT……… VIII ÖNSÖZ………... X GİRİŞ……… XI BİRİNCİ BÖLÜM 1. Problem ……… 1 2. Alt problemler ………...……….. 1 3. Araştırmanın Önemi ………...……… 2 4. Varsayımlar …………. ……… 2 5. Sınırlılıklar …………...………. 3 6. Tanımlar …………...……… 3 İKİNCİ BÖLÜM İLGİLİ YAYINLAR VE ARAŞTIRMALAR 1. İLETİŞİM BECERİSİ VE SINIF ATMOSFERİ ……… 5

1.1 İletişimin ……… ……… 5

2. İLETİŞİM SÜRECİ ………. 6

2.1 İletişim Sürecinin Öğeleri ...……….. 6

2.2 İletişim Sürecinin İşleyişi ...………... 8

2.2.1 Tek yönlü iletişim ………. 8

2.2.2 Çift yönlü iletişim ……….. 9

3. İLETİŞİM TÜRLERİ ……… 9

3.1 Toplumsal İletişim ……….. 10

3.2 Örgütsel İletişim ……… 10

3.2.1 Formel iletişim ……… 11

(3)

3.3 Grup İletişimi ... 12

3.4 Kişisel İletişim ……… 12

3.5 Kişiler Arası İletişim ……….. 13

4. İLETİŞİM KURMA YOLLARI ……… 13

4.1 Sözlü İletişim ……… 13

4.2 Sözsüz İletişim ……… 14

4.3 Yazılı İletişim ………... 15

4.4 Bilgi ve Teknoloji Yolu İle İletişim ………. 15

5. İLETİŞİMİN ENGELLERİ ……….. 16

5.1 İletişimin Yapıcı Engelleri ……….. 16

5.2 İletişimin Bozucu Engelleri ……… 17

5.3 İletişim Becerileri ………. 17

5.3.1 İletişim becerisi ve ilkeleri ………... 19

6. EĞİTİM BİR İLETİŞİM SÜRECİDİR ………. 19

7. İLETİŞİM ORTAMI ……….. 21

7.1 Bir İletişim Ortamı Olarak Sınıf ………. 22

7.1.1 Sınıf ortamının fiziksel özellikleri ……… 23

7.1.2 Sınıf ortamının sosyal özellikleri ……… 24

7.1.3 Sınıf ortamının psikolojik özellikleri ………... 24

8. SINIF ATMOSFERİ ………. 24

8.1 Öğretmenlerin İletişim Becerilerine Sınıf Atmosferinin Etkisi ……… 27

8.2 İletişim ve Olumlu Sınıf Atmosferi Oluşmasını Engelleyen Faktörler …………. 29

8.3 İletişim ve Sınıf Atmosferini Olumsuz Yönde Etkileyen Tutum ve Davranışlar ……… 31

9. KONUYLA İLGİLİ YAPILAN BAZI ARAŞTIRMALAR ……… 33

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM YÖNTEM 1. Araştırma Modeli ……… 35

2. Evren ve Örneklem ……….35

3. Veri Toplama Araçları ……… 38

(4)

4.1 İBE’nin Puanlanması……… 38

4.2 Sınıf Atmosferi Ölçeğinin Puanlanması……… 39

5. Verilerin Toplanması ………..……….. 38

6. Verilerin Analizi ……… 40

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM BULGULAR VE YORUM 1. Öğretmenlerin İletişim Becerilerine İlişkin Bulgular ……….. 41

1.1 Öğretmenlerin iletişim becerilerinin cinsiyet değişkenine göre incelenmesi… 41 1.2 Öğretmenlerin iletişim becerilerinin yaş değişkenine göre incelenmesi ……...43

1.3 Öğretmenlerin iletişim becerilerinin mesleki kıdem değişkenine göre İncelenmesi ………. 45

1.4 Öğretmenlerin iletişim becerilerinin mezun olduğu öğretim kurumu değişkenine göre incelenmesi ………..……… 48

1.5 Öğretmenlerin iletişim becerilerinin okuttukları sınıf değişkenine göre İncelenmesi ………. 50

1.6 Öğretmenlerin iletişim becerilerinin görev yaptıkları okul değişkenine göre İncelenmesi ………. 52

2. Sınıf atmosferi ilişkin bulgular ………. ………. 54

2.1 Öğrencilerin Değerlendirmelerine Dayalı Sınıf Atmosferinin Okul Değişkenine Göre Analizi ……….. 55

2.2 Öğrencilerin Değerlendirmelerine Dayalı Sınıf Atmosferinin Sınıf Değişkenine Göre Analizi ………...56

2.3 Öğrencilerin Değerlendirmelerine Dayalı Sınıf Atmosferinin Yaş Değişkenine Göre Analizi ……… 58

2.4 Öğrencilerin Değerlendirmelerine Dayalı Sınıf Atmosferinin Cinsiyet Değişkenine Göre Analizi ……….. 60

3. Öğretmenlerin İletişim Becerileri İle Okuttukları Sınıfların Sınıf Atmosferi Arasındaki İlişkiye Ait Bulgular ………. 61

3.1 Öğretmenlerin İletişim Becerileri İle Okuttukları Sınıfların Sınıf Atmosferi Arasındaki İlişkinin Analizi ………. 61

3.2 Öğretmenlerin İletişim Becerileri İle Okuttukları Sınıfların Sınıf Atmosferi Arasındaki İlişkinin Okul Değişkenine Göre Analizi ……….. 63

(5)

BEŞİNCİ BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİ SONUÇ VE ÖNERİLER ……… 65 KAYNAKÇA ………. 67 EKLER ……….. 69

TABLOLAR

(6)

Tablo 1 Örnekleme Giren Öğretmenlere Ait Kişisel Bilgiler……… 36 Tablo 2 Örnekleme Giren Öğrencilere Ait Kişisel Bilgiler ……….. 37 Tablo 3 Öğretmenlerin İletişim Becerileri Puanlarının Cinsiyet Değişkenine

Göre Analizi ………. 42

Tablo 4 Öğretmenlerin İletişim Becerileri Puanlarının Yaş Değişkenine

Göre Analizi………. 43 Tablo 5 Öğretmenlerin İletişim Becerileri Puanlarının Hizmet Süresi

Değişkenine Göre Analizi………..46

Tablo 6 Öğretmenlerin İletişim Becerileri Puanlarının Mezun Oldukları

Kurum Değişkenine Göre Analizi ……….. 49

Tablo 7 Öğretmenlerin İletişim Becerileri Puanlarının Okuttukları Sınıf

Değişkenine Göre Analizi ……….. 51

Tablo 8 Öğretmenlerin İletişim Becerileri Puanlarının Görev

Yaptıkları Okul Değişkenine Göre Analizi ……… 53

Tablo 9 Öğrencilerden Elde Edilen Sınıf Atmosferi Puanlarının Okul

Değişkenine Göre Analizi ……….. 55

Tablo 10 Öğrencilerden Elde Edilen Sınıf Atmosferi Puanlarının

Sınıf Değişkenine Göre Analizi ……….. 57

Tablo 11 Öğrencilerden Elde Edilen Sınıf Atmosferi Puanlarının

Yaş Değişkenine Göre Analizi ……… 59

Tablo 12 Öğrencilerden Elde Edilen Sınıf Atmosferi Puanlarının

Cinsiyet Değişkenine Göre Analizi ……… 60

Tablo 13 Öğretmenlerin İletişim Becerileri ile Okuttukları Sınıfın Sınıf

Atmosferi Arasındaki İlişkinin Sınıf Değişkenine Göre Analizi……….. 62

Tablo 14 Öğretmenlerin İletişim Becerileri ile Okuttukları Sınıfın

Sınıf Atmosferi Arasındaki İlişkinin Okul Değişkenine Göre Analizi … 63

(7)

Bu araştırmada, ilköğretim 3., 4. ve 5. sınıflarda öğretmenlik yapan öğretmenlerin, iletişim becerileri ile sınıf atmosferi arasındaki ilişki yaş, cinsiyet, mezun oldukları okul, hizmet süresi, görev yaptığı okul ve sınıf açısından ele alınarak incelenmiştir.

Araştırmanın örneklemi Aksaray Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Mehmet Timur Sarrafoğlu İlköğretim Okulu, Şehit Recep Bozdağ İlköğretim Okulu ve Zafer İlköğretim Okulunda görev yapan 3., 4. ve 5. sınıf öğretmenleri ile bu öğretmenlerin okuttukları sınıfın öğrencilerinden oluşmaktadır. Örnekleme alınan öğretmen sayısı 16 ve öğrenci sayısı 484’dür.

Öğretmenlerin iletişim becerileri “ İletişim Becerileri Envanteri” ile ölçülmüştür. Okuttukları sınıfların öğrencilerine de “Sınıf Atmosferi Envanteri” ölçeği uygulanmıştır.

Her iki ölçekten elde edilen puanların ortalamaları hesaplanmıştır. Bu puan ortalamalarından yola çıkılarak öğretmenlerin iletişim becerilerini “iyi” ve “çok iyi” olmak üzere iki gruba ayırt edilmiştir. Öğrencilerin sınıf atmosferine ilişkin bulgular ise yine bu puan ortalamalarından yola çıkılarak “orta” , “iyi” ve “çok iyi” olmak üzere üç gruba ayırt edilmiştir.

Yapılan araştırma sonucunda erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlere oranla düşük iletişim becerisine sahip oldukları görülmüştür.

İletişim becerisi en yüksek öğretmen grubu Eğitim Fakültesi ve

Açıköğretim, Yüksekokul mezunu olan öğretmenler iken Eğitim Enstitüsü mezunlarının da iletişim beceri puanlarının ikinci derecede yüksektir.

(8)

Sınıf atmosferi ile iletişim becerisi arasında ilişkinin incelendiği araştırmada ikisi arasında anlamlı bir paralellik görülmüştür. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu iletişim becerilerini iyi olarak nitelendirirken, bu öğretmenlerin okuttukları sınıfların öğrencileri de verdikleri puanlarla sınıf atmosferini genel olarak iyi bulduklarını göstermişlerdir.

Öğrencilerin cinsiyet farkına göre sınıf atmosferi değerlendirilmesinde; kız öğrencilerin, erkek öğrencilere göre sınıf atmosferini daha olumlu buldukları belirlenmiştir.

(9)

ABSTRACT

In this study, the relationship between the communication skills of the 3rd, 4th, and 5th grade teachers of primary schools and classroom climate from the viewpoints of age, gender, the schools that the teachers completed, seniority, schools and classrooms was examined.

The sampling of the study consisted of 3rd, 4th, and 5th grade teachers of three primary schools (Mehmet Timur Sarrafoðlu Primary school, Þehit Recep Bozdað Primary School and Zafer Primary School) under the jurisdiction of Aksaray province National Education Directorate and the students of these teachers. While the total number of students was 484, the total number of teacher was 16.

The communication skills of the teachers were measured by means of "the communication skills inventory." The students of them were applied the scale of "classroom climate inventory." Then, the average of the scores obtained from both scales was calculated.

In accordance with these scores, the communication skills of the teachers were classified into two groups as "good" and "very good." On the other hand, the findings for the students' classroom climate perceptions was classified into three as medium", "good", and "very good."

According to the study results, the communication skills of the male teachers appeared lower than the female ones.

Meanwhile, the communication skills of the education faculty, Open University/vocational university graduates appeared higher than the Institute of Education graduates whose communication skills was high as well.

The examination of the relationship between the communication skills and classroom climate indicated a meaningful correlation between them. While

(10)

most of the teachers assessed their communication skills as good, the students of them generally considered the classroom climate as good, too.

The examination of the students' classroom climate consideration revealed that it was evaluated more positively by girls than the boys.

Keywords: communication skills, classroom climate

(11)

ÖNSÖZ

Bu araştırmada, öğretmen – öğrenci etkileşiminin sınıf atmosferine etkisi incelenmiştir.

Bu çalışma, son şeklini pek çok kişinin emeği ile almıştır. Veri toplamada, örnekleme giren okulların yönetici, öğretmen ve öğrencileri ile verilerin çözümlenmesinde, Aksaray Üniversitesi, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eyüp YARAŞ’a, kimi kaynaklara ulaşmamda, verileri yorumlamamda ve moral destek anlamında Öğr. Görv. Ümmügül BAŞ ve Yrd. Doç. Dr. Cihat YILDIRIM’a, teşekkür ediyorum.

Çalışma konusunun belirlenmesinden, değerlendirmesine kadar, araştırmanın tüm aşamalarında büyük bir sabır ve titizlikle yardımlarını esirgemeyen değerli tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Önder PİLTEN’e teşekkürlerimi sunuyorum.

Ayrıca çok değerli eşim Ögr. Görv. Mehmet CEYLAN’a ve kardeşim Güllü GÜLBEDEN’e de sağlamış oldukları maddi ve manevi destek nedeniyle teşekkür etmeyi bir görev sayıyorum.

Gülümser CEYLAN

(12)

GİRİŞ

İnsan sosyal bir varlıktır. Doğası gereği başka insanlarla birlikte yaşamak zorundadır. Bu zorunluluk sonucunda, sosyal bir grubun üyesi olmuş ve bir toplum bilinci oluşmuştur. Toplumsal hayatın oluşumu, paylaşımı ve aktarılmasından ise en önemli rolü iletişim üstlenmiştir.

Topluluk içinde yaşayan ve kendi dışındaki canlılarla ilişki içinde olan tüm varlıklar iletişime ihtiyaç duyarlar. Özellikle insanlar sosyal gruplar halinde yaşama özelliklerinden dolayı; iletişimden en etkin bir biçimde yararlanana canlı türüdür. İnsan yaşamında iletişimin etkisi inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. İnsanlar yaşamlarının her anında iletişim kurarlar. Nerede insan varsa orada iletişim vardır. Başka bir ifade ile insan olmadan iletişim olmaz, iletişim olmadan da insanlar ne kendisi ile ne de çevresi ile ilişkilerini sürdürebilirler.

Öğrenme-öğretme sürecinin etkili olabilmesi için de, iletişime ihtiyaç vardır. Sınıf içerisinde etkin bir öğrenme ortamının oluşmasından öğretmen sorumludur. Bunun için öğretmenler, iletişim yollarını sürekli açık tutarak öğrencilerine yardımcı olmalıdırlar.

İletişim, insanlar arasında anlamları ortak kılma sürecidir. Başka bir ifade ile iletişim; duygu, düşünce, istek ve bilgileri karşı tarafa anlayacakları bir dilde aktarma sürecidir. Öğretmenin bilgi, duygu, istek ve düşüncelerini öğrencilerine anlayacakları bir dille aktarması gerekir. Öğretmenin ne öğrettiği kadar, nasıl öğrettiği de önemlidir.

Öğretmen sadece ders veren, sınav yapan ve not veren kişi değildir. Öğretmen, aynı zamanda öğrencilerinin sağlıklı ve dengeli gelişiminden sorumlu olan kişi demektir. Olumlu bir sınıf iklimi oluşumunda öğretmen-öğrenci ilişkisi çok önemlidir.

(13)

Günümüz öğretmeni öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve yeteneklerini bilen; insan sevgisi olan; toplumsal çevre sorunları ile ilgilenen; bilgisini en etkin bir şekilde aktara bilen; yaratıcı, esnek, zeki, sabırlı ve teknolojiden yararlanabilen bir kişi olmalıdır.

Bu araştırmada, sınıf öğretmenlerinin iletişim becerileri ile sınıf atmosferi arasındaki ilişki incelenmiştir.

Araştırmada genel olarak iletişim becerilerine etkisi olabileceği düşünülen yaş, cinsiyet, mesleki kıdem, mezun olunan kurum, okuttuğu sınıf ve görev yaptığı okul gibi öğretmenlere ait değişkenler ele alınırken, sınıf atmosferi ile ilgili bilgiler içinde öğrencilerin yaş, cinsiyet, sınıf ve okul değişkenleri ele alınmıştır.

(14)

BİRİNCİ BÖLÜM

1. Problem

Bu araştırmada sınıf öğretmenlerinin iletişim becerileri ile sınıf atmosferi arasında nasıl bir ilişki vardır sorusuna cevap aranmıştır.

Araştırmada genel olarak iletişim becerilerine etkisi olabileceği düşünülen yaş, cinsiyet, mesleki kıdem, mezun olunan kurum, okuttuğu sınıf ve görev yaptığı okul gibi öğretmenlere ait değişkenler ele alınırken, sınıf atmosferi ile ilgili bilgiler için de öğrencilerin yaş, cinsiyet, sınıf ve okul değişkenleri ele alınmış ve buradan hareket edilerek sınıf öğretmenlerin iletişim becerileri ile sınıf atmosferi arasında bir ilişki var - mıdır sorusuna cevap aranmıştır.

Bu araştırmada yukarıda belirtilen probleme dayanarak aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır.

2. Alt Problemler

1. Öğretmenlerin cinsiyetleri ile iletişim becerileri arasında bir ilişki var mıdır? 2. Öğretmenlerin mesleki kıdemleri ile iletişim becerileri arasında bir ilişki var

mıdır?

3. Öğretmenlerin yaşları ile iletişim becerileri arasında bir ilişki var mıdır?

4. Öğretmenlerin mezun oldukları kurum ile iletişim becerileri arasında bir ilişki var mıdır?

5. Öğretmenlerin okuttuğu sınıf ile iletişim becerileri arasında bir ilişki var mıdır? 6. Öğretmenlerin görev yaptığı okul ile iletişim becerileri arasında bir ilişki var

mıdır?

7. Öğrencilerin bulunduğu sınıf ile sınıf atmosferi arasında bir ilişki var mıdır? 8. Öğrencilerin yaşlarına göre sınıf atmosferi arasında bir ilişki var mıdır?

(15)

9. Öğrencilerin bulunduğu okul ile sınıf atmosferi arasında bir ilişki var mıdır? 10. Öğrencilerin cinsiyetleri ile sınıf atmosferi arasında bir ilişki var mıdır?

3. Araştırmanın Önemi

Öğrencilerin birincil ilişkileri öğretmenleriyledir. O nedenle okul içinde hiç kimse öğretmen kadar öğrencileri etkileyemez.

Öğretmenlerin öğrencilerle olan ilişkisi ya onların gelişimine yardımcı olur ve ruhsal bir doygunluğa götürür, ya da gelişmelerine ket vurur ve onlara zarar verir.

Eğitim, temelde bir iletişim etkinliğidir. Öğrenme, iletişim gerçekleşmesi sonucunda alıcının davranışında değişikliğin oluşmasıdır ve öğrenme iletişimden ayrı düşünülemez. İyi bir öğrenme iyi bir iletişim ürünüdür.

Bir iletişim etkinliği olan eğitimin sağlıklı bir biçimde yapılabilmesi, özellikle öğretmenlerle öğrenciler arasındaki iletişimin gerçekleşmesini gerektirir. Bundan dolaydır ki bu araştırma önem taşımaktadır.

4. Varsayımlar

1. Bu araştırmaya katılan öğretmenlerin “ İletişim Becerisi Ölçeği”ndeki soruları içtenlikle cevapladıkları kabul edilmiştir.

2. Bu araştırmaya katılan öğrencilerin “ Sınıf Atmosferi Ölçeği” sorularını içtenlikle cevapladıkları kabul edilmiştir.

(16)

1. Bu araştırmanın sonuçları; iletişim becerileri ölçeği ve sınıf atmosferi ölçeği ile elde edilecek verilerle sınırlıdır.

2. Bu araştırmanın sonuçları; Şehit Recep Bozdağ İlköğretim Okulu, Zafer İlköğretim Okulu ve Mehmet Timur Sarrafoğlu İlköğretim Okulu öğrencileri ile sınırlıdır.

3. Bu araştırmanın sonuçları; Şehit Recep Bozdağ İlköğretim Okulu, Zafer İlköğretim Okulu ve Mehmet Timur Sarrafoğlu İlköğretim Okulu, 3., 4., ve 5. sınıf öğretmenleriyle sınırlıdır.

4. Bu araştırma sonuçları, sadece sınıf öğretmenleri ve 3., 4. ve 5. sınıflar için genellenebilir.

6. Tanımlar

İletişim :

İletişim genel olarak insanlar arasıdaki düşünce ve duygu alışverişi olarak ele alınmaktadır ( Cüceloğlu, 2003, s.219).

İletişim; iletilmek istenen mesajın ilgili herkes tarafından anlaşılması amacıyla kanaat ya da düşüncenin yazı, konuşma ve görsel araçlarla veya bunların bir arada kullanılmasıyla iletilmesi, alınması veya değiştirilmesi olarak tanımlanabilir

( Sillars, 1995, s.1).

İletişim anlam arama çabasıdır. İnsanın başlattığı, kendisini çevresinde yönlendirecek ve değişen gereksinimlerini karşılayacak şekilde uyarıları ayırt etme ve örgütlemeye çalıştığı yaratıcı bir edimdir. Sayesinde dünyayı anlamlı kıldığımız ve bu anlamı başkalarıyla paylaştığımız, insani bir süreçtir. ( Mutlu; 1998)

(17)

İletişim becerisi:

Kişisel bakımdan ve etkili toplumsal bakımdan uygun bir tarzda iletişim gerçekleştirme yetisidir. ( Mutlu; 1998)

İletişim Ortamı:

İletişimin sağlandığı iletişim öğelerini barındıran doğal, toplumsal ve kültürel koşulların tümüdür. Ortam, zamanı ve mekanı birlikte ifade eder ( Bal, 2004, s.10).

İletişimin yer aldığı ortamın psikolojik ve fiziksel özellikleri gönderilen mesajın yorumlanmasını önemli ölçüde etkilemektedir ( Güçlü, 2005, s. 205).

İletişim ortamının uygun olması ya da olmaması iletişimi etkiler. Gelen mesajın kaynağın zihninde oluşan anlama yakın olarak anlaşılması için, uygun bir iletişim ortamının sağlanması gerekir.

Çocukların iletişim becerilerini geliştirmek de onlara sağlanacak sağlıklı bir iletişim ortamı ile mümkündür.

Sınıf Atmosfer:

Öğrenci ve öğretmen arasındaki etkileşimin oluştuğu sınıf iklimidir. Bu iklimin oluşmasında sınıfın fiziksel, sosyal ve psikolojik ortamı ile öğretmen ve öğrenci arasındaki iletişim ve etkileşim rol oynamaktadır ( Küçükahmet, 2000, s. 25).

(18)

İ

LGİLİ YAYINLAR VE ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde iletişim becerileri ve sınıf atmosferİ ile ilgili kavramsal açıklamalara yer verilmiştir.

1. İLETİŞİM BECERİSİ VE SINIF ATMOSFERİ

1.1. İletişim

Türkçede iletişim, bildirim, haberleşme karşılığı verilen “ communication” kelimesi; Latincede “ortak kılma” anlamlarına gelen communicare fiilinden gelmekte ve geniş biçimde “anlamları insanlar arasında ortak kılma” olarak tanımlanmaktadır.

Diğer bir tanıma göre “iletişim “ , istenen sonuçları başarmak ve davranışları etkilemek amacıyla insanlar arasında ya sözlü ya da sözlü olmayan diğer araçlarla anlayış sağlamadır ( Üre, 2002, s.287).

İletişim, konuşan bireyin ( gönderici) sahip olduğu güdü, gereksinim, algı ve tutumların oluşturduğu duygu, düşünce veya bilgilerin her türlü yolla dinleyici ( alıcı) bireye veya bireylere aktarılması sürecidir.

Eğer iletişim etkili ise bir kimseden diğer kimseye iletilen düşünce ve duygular bozulmadan diğer kişi tarafından olduğu gibi anlaşılır.

Toplum içinde yaşayan bireyler birbirleri ile etkileşim içindedirler ve iletişimi kolaylaştıran unsurlar yerine iletişimi zorlaştıran unsurları kullanıyorlarsa aralarında gerginlik ve çatışmalar yaşarlar. Sağlıklı bir toplumun oluşmasında temel olan etkili iletişim kullanıldığında gereksiz gerginlik ve çatışmalar azaldığı gibi zaman kaybı da azalır.

(19)

İletişim süreci kimin neyi, nasıl ve ne ile söylediğidir. İletişim sürecinin temel öğeleri, kaynak, mesaj, kanal, alıcı ve dönüttür.

2.1. İletişim Sürecinin Öğeleri

Kaynak:

Kaynak, mesajı oluşturan ve bir kanal ile hedef kitleye ulaştıran birim olarak tanımlanabilir ( Işık, 2004, s.63).

Kaynak, bir iletişim sürecinde hedeflediği kişi ya da grupta davranış değişikliği oluşturmak üzere iletişim sürecini başlatan kişidir.

Eğitim sürecinde öğrencilerde davranış değişikliği oluşturmak üzere bu görevi üstenen kişi öğretmendir ( Ünal, 2006).

Mesaj:

İletişim sürecinin bir diğer öğesi olan mesaj, ileti olarak da adlandırılmaktadır. İşaretlerden kurulu olan mesaj, kaynak tarafından oluşturularak bir kanal ile hedef kitleye gönderilen her türlü duygu, düşünce, kanı ya da bilginin kodlanmış halidir. Böylece işaretler dizisi olan mesaj yardımıyla kaynak ve hedef kitle arasında bir ilişki kurulmuş olmaktadır ( Işık, 2004 s. 64).

Mesaj, kaynağın alıcıyla paylaşmak istediği düşünce, duygu ve davranışları temsil eden sembollerdir. Kaynak sahip olduğu bir fikri ya da onunla ilgili davranışları alıcı ile paylaşmak isterse; öncelikle bu fikri hareket, jest, mimik, söz ve yazı gibi unsurlardan en az biri ile yapılmış bir mesaj haline getirmelidir.

Eğitim sürecinde mesajı; ders kitabı, program içeriği ya da öğretmenin yaptığı konuşmalar oluşturmaktadır ( Ünal, 2006).

(20)

Kanal:

Kanal, iletişim sürecinde mesajın kaynaktan alıcıya ulaşmasını sağlayan araçtır. Mesajın sunuluş biçimidir.

Kanal, ses dalgaları, ışık dalgaları, radyo dalgaları, telefon kabloları ve sinir sistemi gibi mesaj taşıyan fiziki araçlardır. İletişimin gerçekleşebilmesi ve etkili olabilmesinde kanal seçiminin çok büyük önemi vardır ( Güçlü, 2005, s.195).

Kanal, iletişim sürecinde kaynağın amaçları doğrultusunda alıcıya gönderdiği mesajları taşıyan araç-gereç, yöntem ve tekniklerdir. Eğitim sürecinde öğretmenin konuşması, kullanılan teknolojik araç-gereçler, ders kitapları, bilgisayar yazılımları kanallara örnek olarak verilebilinir ( Ünal, 2006).

Alıcı:

İletiyi algılaması istenen kişi ya da kişilerdir. Hedef, gönderilen mesajı algılar ve algıladığını geri bildirim yaparak gösterir.

Alıcı kodlanmış mesajı analiz eder, kendine göre anlamlandırır. İletişimin önemi ve etkinliğine göre, gelen mesaj alıcıda önem kazanır.

Gelen mesaj alıcının değer, tutum ve davranışlarıyla özdeş bir yapıdaysa, mesaj alıcı tarafından anlamlandırılır ( Bal, 2004, s.15).

Kaynağın gönderdiği mesajlara hedef olan kişi ya da kişilerdir. İletişim sürecinde istenen tepkiyi vermesi beklenenler, süreçte “alıcı” rolünü üstlenirler.

Mesajı veren öğretmense, istenen tepkiyi vermesi beklenen öğrencidir. Mesajı veren öğrenciyse tepkiyi vermesi beklenen öğretmendir ( Ünal, 2006).

(21)

Kaynak; alıcısına gönderdiği mesajların alınıp alınmadığını, alındıysa anlaşılıp anlaşılmadığını ya da ne derece anlaşıldığını alıcıdan kendisine gelen tepkilerden anlayacaktır. Alıcıdan kaynağa yönelen bu tepkilere “dönüt” denilmektedir

( Ünal, 2006).

Öğretmen tarafından sorulan bir soruya verilen yanıt veya öğrencilerin mimiklerinden konunun anlaşılıp anlaşılmadığının sezilmesi “dönüte” örnek olarak gösterilebilir.

2.1. İletişim Sürecinin İşleyişi

İletişim sürecini işleyiş biçimi yönünden tek yönlü ve çift yönlü iletişim olarak

iki başlık altında inceleyebiliriz.

2.2.1. Tek yönlü iletişim

Mesajın kaynaktan alıcıya, alıcının herhangi bir geri bildirimi olmadan gerçekleştiren iletişim biçimidir.

Tek yönlü iletişim biçiminin en sık gerçekleştirildiği şekil, kaynağın tek, hedefin birden fazla kişiden oluşmasıdır. Bu tür bir iletişim, iletişimden daha çok bilgi aktarımı olarak adlandırılmaktadır (Mısırlı, 2003 s.9).

Okul müdürünün, öğretmenlerine gönderdiği yazılar tek yönlü iletişime örnektir.

(22)

2.2.2. Çift yönlü iletişim

Çift yönlü iletişim, göndericinin mesajına alıcıdan geri bildirim aldığında ortaya çıkar. Sınıf öğretmeninin öğrencilere soru sorması ve öğrencilerinde bu soruya cevap vermesi çift yönlü iletişime bir örnektir ( Mısırlı, 2003 s.10).

Çift yönlü iletişim, eğitim sürecinde çok önemlidir. Sınıf içindeki öğrenci – öğretmen etkileşimi ve yüz yüze ilişkiler çift yönlü iletişimin kurulmasını sağlar.

Bu nedenle iyi bir öğretmen, sorduğu sorulara öğrencilerden gelen cevaplara ( dönütlere) göre nasıl öğrettiğini ya da nasıl öğretmesi gerektiğini belirleyebilir.

3. İLETİŞİM TÜRLERİ

İletişim çok çeşitli şekillerde sınıflandırılabilmektedir. Genel olarak iletişim türleri aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz.

• Toplumsal iletişim • Örgütsel iletişim • Gruplar arası iletişim

• Kişiler arası ( bireyler arası) iletişim • Kişisel iletişim

(23)

İnsan toplumsal bir varlıktır ve zamanının çoğunu diğer insanlarla geçirir. Önce toplumsal bir ortamda, genellikle yakın çevremizle iletişim kurmayı öğrenip, yaşamımızın geri kalan kısmını toplumsal iletişim içerisinde geçiririz

( Sillars, 1995, s.2).

Toplumsal alanda gerçekleşen bu tür iletişim, toplumu bilgilendirmek, herhangi bir konuyu tanıtmak, birilerini suçlamak, korumak ve kollamak amaçlarıyla gerçekleşe bilir. ( Mısırlı, 2003, s.12)

Öğretmenlerin, velilere gönderdiği bilgi mektupları toplumsal iletişime örnek olarak gösterilebilir.

3.2. Örgütsel İletişim

Örgütü “ belirli bir amacın gerçekleşmesi için kişilerin faaliyetlerinin iş bölümü anlayışı içerisinde koordine edildiği ve çevresiyle etkileşim içerisinde bulunduğu yapı” olarak tanımlamak mümkündür ( Işık, 2004, s.43).

Örgütsel iletişim; örgütün iç ve dış çevresi arasında ileti alış verişidir. Örgüt üyelerinin bilgileri, sistematik olarak örgüt çalışanlarına, ilgili şahıslara ve diğer kurumlara iletme sürecidir ( Tutar ve Yılmaz; 2002).

Örgütsel iletişim, örgütün sistemlerini birbirine bağlayan ve kendi aralarındaki uyumu sağlama sürecidir ( Mısırlı, 2003 s.12).

Örgütsel iletişim formel ve informel olarak ikiye ayrılır.

(24)

Formel iletişim; örgütte, örgütsel kurallar içinde ve örgütün amaçları doğrultusunda belli kalıplara göre işleyen iletişim biçimidir.

Bu iletişim türünün yukarıdan - aşağıya, aşağıdan – yukarıya, yatay ve çapraz iletişim gibi farklı akış yönleri vardır.

• Yukarıdan - aşağıya iletişim; İşletmenin hiyerarşik yapısı içerisinde en üst kademedeki yöneticiden başlayıp, emir komuta zincirini izleyerek aşağı doğru uzanan iletişim şeklidir.

• Aşağıdan - yukarıya iletişim; Buradaki amaç, çalışanların gerekli bilgileri üstlere vermesidir. Yukarı doğru iletişimi astlar genellikle üstlerine yazılı iletişim araçlarıyla ve verdikleri tepkilerle gerçekleştirmektedir.

• Yatay iletişim: aynı ve benzer kademelerde bulunanların, sık ve rutin biçimdeki faaliyetleri sırasında kurdukları iletişimdir. Yatay iletişim,

örgütsel faaliyetleri koordine etmede, aynı seviyedeki diğer yöneticileri ikna etmede, faaliyetler ve duygular konusunda bilgi edinmede kullanılır.

• Çapraz iletişim: Farklı fonksiyonel birimlerde çalışan ast ve üstlerin arasında gelişen bilgi içerikli iletişimdir ( Mısırlı, 2003, s.14).

3.2.2. İnformel ( biçimsel olmayan – doğal) iletişim

Doğal veya informel iletişim; resmi olmayan, önceden belirlenmemiş koşullara bağlı olmayan, söylenti tarzındaki iletişim biçimidir.

İnformel iletişim örgütsel hiyerarşi ve yetki durumunu önemsemeyen, örgütün her kademedeki üyeleri arasında kurulan iletişim biçimidir

(25)

3.3. Gruplar Arası İletişim

Gruplar arası iletişimi açıklamadan önce “grup” kavramının ne anlamına geldiğini açıklamak yararlı olacaktır.

Grup; ortak amaç ve hedefi olan insanların, hedeflerine ulaşmak için birbirleriyle etkileşimli, birbirlerinin farkında olan ve kendilerini bir grup olarak gören insan topluluğudur.

Gruplar arası iletişim, grup içinde ortaya çıkar; başka bir ifadeyle grup iletişimin yarıdan fazlası grup içinde gerçekleşir. Burada grup üyeleri, düşüncelerini ve görüşlerini grubun diğer üyeleri ile iletişim kurarak paylaşır

( Tutar ve Yılmaz, 2002, s.104).

3.4. Kişisel İletişim

Kişinin kendisi ile kurmuş olduğu iletişime, kişisel iletişim denir. Başka bir ifade ile hedef ve kaynağın aynı kişi olması durumunda gerçekleşen iletişime kişisel iletişim denebilir.

Kişisel iletişim sürecindeki bir insan, kısa sürelerle hem bilgi kaynağı, hem de alıcı olmaktadır. Bilgi kaynağı olduğunda, bilgi üretmeye, hedef olduğunda ise ürettiği bilgileri yorumlamaya çalışan bu kişi, her iki durumda da kişisel iletişim gerçekleştirmek zorundadır ( Küçükahmet, 2003, s.129)

(26)

Kişiler arası iletişim, iki veya daha fazla birey arasında gerçekleşen iletişimdir. Kaynak ve hedefin farklı kişi olması durumunda gerçekleşen bir iletişim sürecidir.

Bireyler yüz yüze ise, karşılıklı mesaj alış verişi içinde çift yönlü iletişim gerçekleşiyorsa, mesajlar sözlü veya sözsüz ise, kişiler arası iletişim gerçekleşiyor demektir.

Bu iletişim biçimi yüz yüze olabileceği gibi diğer iletişim araçlarıyla da gerçekleşebilir

( Mısırlı, 2003, s.18).

4. İLETİŞİM KURMA YOLLARI

Kişisel, örgütsel ve toplumsal iletişimin farklı kurulma yolları vardır. İletişim kurma yolları, dört farklı kategoriye ayrılır;

• Sözlü iletişim • Sözsüz iletişim • Yazılı iletişim

• Bilgi teknolojisi yolu ile iletişim

4.1 . Sözlü İletişim

Sözlü iletişim, bilgi ya da düşüncelerin kelimeler yoluyla iletilmesidir. İki kişi veya herhangi büyüklükteki gruplar arasında gerçekleşebilir.

Sözlü iletişimin temel öğesi, konuştuğumuz dildir. Birbirlerimize fikirlerimizi aktarmak, düşüncelerimizi nakletmek, isteklerimizi açıklamak için sahip olduğumuz dili bir araç olarak kullanırız. Konuşurken, dinlerken, düşünürken, yazarken görsel iletileri anlamlandırırken sürekli dili kullanırız ( Küçükahmet, 2005, s.196).

(27)

Öğretmen – öğrenci iletişiminde, öğrenci seviyesi göz önünde bulundurularak, onların anlayabileceği bir dil kullanmalıdır.

En önemli sosyalleşme ve bilgi edinme ortamlarından biri olan okul, iletişim biçiminim gelişmesinde ve öğrenmede önemli bir rol oynamaktadır. Bilindiği gibi öğrenme ve öğretme bir iletişim sonucu gerçekleşmektedir. Bireylerin eğitimleri sırasında her türlü öğrenmeyi gerçekleştirebilmeleri, büyük ölçüde sözlü iletişim becerilerini etkili kullanmalarına bağlıdır. Sözlü iletişim becerisi gelişmiş bir öğrenci, soru soran, düşünen, düşündüren ve etkin olan öğrencidir. Duygu ve düşüncülerini doğru, anlaşılır ve etkili bir biçimde anlatamamak, bir bakıma düşünememek ve sonuç olarak sınıfın etkinliğine karışmamak, özetle; öğrenememek demektir. (

www.yayin.meb.gov.tr, 08.02.2007)

4.2. Sözsüz İletişim

Sözcüklerin dışında kalan diğer unsurlarla kurulan iletişime sözsüz iletişim denir. Sözsüz iletişimin, iletişim sürecinde önemli bir yeri vardır. Duygularımızı, bedenimizin duruşuyla ve yüz ifadelerimizle karşı tarafa daha etkili bir biçimde aktarabiliriz.

Sözsüz iletişimde önemli bir yeri olan beden hareketlerini anlama, yorumlama ve değerlendirmeye bedenin dili de denilmektedir.

Birden fazla insanın bulunduğu bir yerde iletişim doğal bir süreç olarak ortaya çıkar. İnsanlar hiç konuşmasalar bile suskunlukları ile de bizlere bir şeyler iletirler.

Sözsüz iletişimde kişiler arasındaki mesafe de bir anlam taşır. Buna göre cilt teması ile 35 santim mesafe duygusal bakımdan çok yakın hissedilen kişilerin bulunabileceği bir mesafedir. Güvendiğimiz ve bizim için özel yakınlık derecesi olan kişilerle bu mesafelerde iletişim kurarız.

Kişisel, samimi mesafe dediğimiz 40 santim – 80 santim arasındaki mesafe ise rahat hissedilen arkadaş ve akraba iletişimi için söz konusudur.

(28)

80 santim ile 2 metre ve daha fazlası bir uzaklık ise resmiyet ifade eder. ( Cüceloğlu, 2003, s.36).

İnsan vücudunun en dikkat çeken yeri yüzü, yüzde en dikkat çeken yer ise gözlerdir. Kaş çatma, gülme, hüzün, umut, beklenti, şaşkınlık ve sinirlenmek

ifadelerini insan yüzüyle belirtir.

Gözler sözsüz iletişimin en etkili ve dürüst aracıdır. Konuşmanın anlamını en çok etkileyen organ, gözlerdir. Uzun sürekli dik bakışlar hakimiyet kurma ve etkileme, gülen göz iyi niyeti temsil eder. Gözleri sık sık kaçırma ise karşımızdaki kişiyi kendimizden üstün görme ya da konuya ilgisizliği gösterir

( Tutar ve Yılmaz, 2002, s. 56).

Öğretmen sınıfa ilk girdiğinde derse başlamadan öğrencileriyle önce göz teması kurmalıdır. Bu göz temasının öğrencileri rahatsız etmeme şartı ile bütün bir ders boyunca sürmesi gerekir.

4.3. Yazılı İletişim

Bir mesajı alıcıya ( hedefe), sesli sözler yerine yazıyla en iyi biçimde aktarmaktır.

Mesajın kalıcı ve tekrarlanabilir olması bakımından güvenilir bir iletişim türü olmakla birlikte, kaynaktan mesajların çok iyi kodlanması, kullanılan simgelerin alıcının bilgi dağarcığında olan simgelerden oluşması gerekir. Çünkü bu tür iletişimde, anında geri bildirim yani mesajın anlaşılıp anlaşılmadığı belli olmaz

( Küçükahmet, 2005, s.199).

(29)

İçinde yaşadığımız yüzyılda teknoloji; insan hayatını, uluslararası ekonomik ilişkileri ve toplumların sosyal refah düzeylerini belirlemede en önemli faktörlerden biri haline gelmiştir.

Bilgi ve iletişim teknolojisi, bireylerin, örgütlerin ve toplumların birbirleriyle olan iletişim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bilgi ve mesaj iletimini olanaklı kılan araçlardır. Bunlara örnek olarak telefon, televizyon, faks ve bilgisayar verilebilir. Bu alanda en önemli gelişme bilgisayar teknolojisindeki gelişmeye bağlı olarak ortaya çıkmıştır ( Tutar ve Yılmaz, 2002, s.191).

5. İLETİŞİM ENGELLERİ

İletişim engellerini; yapıcı ve bozucu engeller olmak üzere iki başlık altında

incelemek mümkündür.

5.1. İletişimin Yapıcı Engelleri

İletişim kurduğunuz kişi veya kişileri nasıl düşündüğünü, neler hissettiğini anlarsanız, kısaca empati kurabilirseniz, olumlu bir iletişim kurma başarınız daha fazla olacaktır.

Sosyal yaşamın düzenlenmesinde önemli yeri olan nezaket ve görgü kuralları, serbest ancak kuralsız iletişimin önünde engel olarak görülebilir. Kendi kendinizi kontrol yeteneğiniz, sosyal düzen kuralları ve görgü kuralları iletişimin yapıcı engelleridir ve iletişimin etkinliğini artırmada yapıcı rol oynar.

(30)

Bireyler arası, örgütsel ve toplumsal iletişim çeşitli negatif engellerden dolayı etkili olarak gerçekleşmeyebilir. İletişimi aksatıcı engeller arasında; tutarsız ve güvensiz bir ortam, isteksiz yeterince dinlenmeyen bir birey, dil bozuklukları, statü farklılıkları, yaş, cinsiyet uyuşmazlıkları, gürültü ve diğer çevresel faktörler şeklinde sıralanabilir.

( Mısırlı, 2003, s.20)

İletişim güçlüğü, anlamlı, açık ve yeterli bir iletişim düzeninin olmamasından kaynaklanır.

Çok sayıda iletişimin bozucu engelleri vardır ve bunlardan önemli olanları şunlardır

( Yılmaz ve Tutar, 2002, s.71);

• İnsanlar genel olarak duymak istediklerini duyar, görmek istediklerini görürler. İletişim konusunda seçici davranırlar. Bu da iletişimi engeller.

• Statü farklılıkları gözeterek, üstlerin mesajına astların mesajından daha fazla önem verilmesi de iletişimi engeller.

• Güven eksikliği, etkin iletişim kurulmasını engelleyen en önemli faktörlerden biridir.

• Aşırı bilgi yükleme de bir başka bozucu iletişim engelidir.

5.3. İletişim Becerileri

İletişim becerisi; konuşma, dinleme, okuma, yazma gibi sözel ve vücut dili gibi sözel olmayan iletişim becerilerini, etkili ve bulunduğu ortama uygun olarak kullanmayı kapsar.

(31)

İletişim, sadece konuşma değildir. İletişim aynı zamanda;

• Ne söyleyeceğini bilmek,

• Bunu ne zaman söylemenin daha uygun olacağına ev nerede söylemenin doğru olduğuna karar vermek,

• En iyi nasıl söyleyeceğini düşünmek,

• Olayları basitçe anlatabilmek, akıcı bir dille ve karşımızdaki kişiyle göz kontağı kurarak konuşabilmek,

• Dikkati yoğunlaştırmak ve verdiğimiz mesajların alınıp alınmadığını fark edebilmektir

( Yılmaz, 2004, s.107)

İletişim Becerisinde kişinin iç zenginliği “ birincil kaynak”tır. Diğer yandan iletişim becerileri ve teknikleri de “ikincil kaynak”tır. Karakteri kuvvetli olan kişinin iletişim becerileri yoksa bu kişinin yaşamda bazı zorluklar olabilir. Ama bu zorluklar karakteri zayıf, iletişim becerisi iyi olan birinin yaşadığı zorluklar kadar olmayacaktır.

Diğer bireylerle samimi ve uzun ilişkiler kurabilen bireylerin, egolarının güçlü olduğunu kabul etmek gerekir. Güçlü ego ayrıca bireyin duygularını gerçekçi olarak algılamasında, değerlendirmesinde, davranışının sorumluluğunu kabul etmesinde ve anlamlı ilişkilere girmesinde etkili olmaktadır ( Cüceloğlu, 2003).

İletişim becerisi olarak tanımlanan süreç, her şeyden önce dinleme becerisi ile başlar. Bir konuşmayı başlatma, konuşmayı sürdürme, soru sorma, teşekkür, etme, kendini tanıma, başkalarını taktir etme gibi davranışlarla sürer.

Gerçekten dinleyebilmesi için; önce bireyin gönderilen iletileri bir ön koşul olarak duyabilme, görebilme ve hissedebilmesi gerekir. Dinleme sürecinin başarılı olabilmesi için de; işitme yeteneğinin yerinde olması ve konuşulanlara dikkat etmesi gerekir. İşitilen sesler sözcüklere, sözcükler de anlamlı mesajlara çevrilmelidir.

Mesaja verdiğimiz anlam bireysel geçmişimizden, deneyimimizden, tutumlarımızdan, benlik kavramımızdan ve ruh durumumuzdan önemli derecede etkilenir. Konuşanın söylediklerini doğru anlamlandırmak, anladıklarımızı onun

(32)

anlattıklarıyla karşılaştırmayı ve kontrol etmeyi gerektirir. Eğer iletişimde dinleyici konumundaki kişi dinlemiyorsa yanılgıya düşecektir; bu da yanlış anlaşılmalara, uygun tepkilerin verilmemesine neden olacaktır ( Şeker, 2000, s.18).

Bir öğretmenin sahip olması gereken en önemli iletişim becerisi, öğrenciyle sağlanan 2-5 saniyelik bir göz temasıdır. Burada kastedilen uzayıp giden bakışlar değil elbette. Göz teması iki saniyeden az olursa etkisini yitirir ve bir “ bakış fırlatması” halini alır, beş saniyeden uzun sürerse “ uzun uzun bakma” haline gelir. Göz temasını kullanmak, her öğrenciye önemli olduğunu hissettirmek etkinliğinizi artırır.

Göz teması öğrenciye; “ seninle ilgiliyim, senin farkındayım, senin öğretmenin olmaktan mutluyum”, mesajlarını iletir. Bu mesajların öğrenci için değerini tartışmaya hiç gerek yoktur ( Yılmaz, 2004, s.107).

5.3.1. İletişim becerisi ve ilkeleri

İletişimde istenilen etki ve sonucu elde edebilmek için bazı temel şartları bilmek ve yerine getirmek gerekmektedir.

İletişim, iki kişi arasında gerçekleşiyorsa, kişiler arası bir iletişim söz konusuysa;

• Karşımızdaki kişi veya kişilere saygı duymak ve onların varlığını kabul etmek, • Önemli ve değerli olduklarını hissettirmek,

• Onları olduğu gibi kabul etmek,

• İletişimde bulunurken doğal ve gerçekçi davranmak, abartılı ve sahte davranıştan uzak durmak,

• Karşımızdaki kişiye karşı empatik duygularla yaklaşmak, iletişimin temel ilkelerindendir.

İletişim ilkelerinin ihmal edilmesi, uygulanmaması durumunda iletişimin engellenmesi söz konusudur ( Şeker, 2000, s.19).

(33)

Doğada ve toplumsal hayatta tüm etkileşimlerimiz iletişim demektir. Doğa ile sürekli bir iletişim içinde olan insanlar ondan çok önemli şeyler öğrenir. Onu etkilemeye, değiştirmeye ve ondan daha çok yararlanmaya çalışır. Bilinçli yada bilinçsiz tüm öğrenmelerimiz eğitim demektir ve bu da iletişimden başka bir şey değildir ( Bal, 2004, s.11).

Eğitim süreci bir nevi iletişim sürecidir ve eğitimcilerin öğrenciler ile iletişimde bulunmaksızın, eğitim sürecini gerçekleştirmeleri imkânsızdır. Çünkü iletişim süreci çocukların dış dünyadaki olaylar ve birbirleri ile etkileşimleri sonucunda edindikleri “izlenimleri ve anlamları ortak kılma” işlevini yerine getirmektedir ( Arı, 2000).

Öğretmen, eğitim programında öğrencilere kazandırılması öngörülen hedef davranışların kazandırılmasıyla görevlidir. Öğretmenin bu görevine öğretme denilmektedir. Öğretmen söz konusu olan hedef davranışları öğrencilere kazandırmak için bir konuyu ele alırken, o konuda sahip olduğu fikir, bilgi, tutum, duygu ve beceri türündeki davranışları öğrenciyle paylaşmaktadır. Bunun sonucunda öğrenciler de öğretmenlerinin davranışlarına benzer davranış kazanmaktadır.

( Şeker, 2000, s.20)

İletişim sürecin beş öğesi sınıf içindeki öğretme-öğrenme sürecine uyarlandığı zaman aşağıdaki tablo oluşturmaktadır:

(34)

(kaynak) ( mesaj) (kanal) (alıcı)

↑ ↓

↑ ↓

← ← ← Değerlendirme ve öğrenci tepkileri ← ← ← ←

( Geri bildirim)

Görüldüğü gibi iletişim süreci sınıf içine uyarlandığı zaman öğretmen “ kaynak”, öğrenci “ alıcı” durumundadır. Öğretmen içeriği ( mesajı ) başta sesi olmak üzere çeşitli araçlar ve değişik yöntem ve teknikler ( kanal ) kullanarak öğrenciye ulaştırır.

Bu nedenle öğretme-öğrenme süreci bir iletişim sürecidir. Öğretme - öğrenme – eğitim ve iletişim birbirinden ayrı düşünülemez.

7. İLETİŞİM ORTAMI

Ortam; iletişimin sağlandığı, iletişim öğelerini barındıran doğal, toplumsal ve kültürel koşulların tümüdür. Ortam zamanı ve mekanı birlikte ifade eder

( Bal, 2004, s.16).

İletişimin yer aldığı ortamın psikolojik özellikleri, gönderilen mesajın yorumlanmasını önemli ölçüde etkilemektedir. İletişimde bulunan kişilerin birbirlerine yaş, cinsiyet ve sosyal mevki bakımından ne gibi ilişkiler gösterdiği, onların iletişimini etkiler.

İletişimin içinde oluştuğu ortamın sosyal özellikleri de iletişimi etkilemektedir. Kişilerin birbirlerine yakın bulunabileceği samimi bir sosyal ortam ya da belirlenmiş kuralları olan ortam, ilişkilerin niteliğini etkileyecektir ( Güçlü, 2005, s.205).

(35)

İletişimin içinde oluştuğu ortamın fiziksel özellikleri de iletişim sürecinin ve iletişimin gerçekleşmesini olumlu ve olumsuz yönde etkilemektedir. Mekanın büyüklüğü, küçüklüğü, aydınlık veya karanlık oluşu, ısı derecesi, soğuk ve sıcaklığı, tenha veya kalabalık oluşu ve boyasının rengi gibi bir çok özellik iletişimin etkinliğini belirlemektedir ( Cüceloğlu, 2003, s.61).

7.1. Bir İletişim Ortamı Olarak Sınıf

Okuldaki öğretim ve öğrenme etkinliklerin önemli bir kısmı, sınıf, derslik, işlik, atölye ve laboratuar olarak adlandırılan ortamlarda geçmektedir

( Şişman, 2000, s.139).

Sınıf, öğretmen ve öğrencilerin eğitsel amaçlara ulaşabilmek için kendilerinde var olan ve çeşitli iletişim araçlarıyla sağladıkları bilgi ve yaşantıları uygun bir düzenlenişle paylaştıkları ortamdır.

Bu paylaşım iletişimle olur ( Küçükahmet, 2005, s.205).

Sınıftaki eğitim öğretim süreci, iletişim süreci üzerine kurulmuştur. İletişim olmadan etkileşim, etkileşim olmadan öğrenme olmaz. Öğretmen sınıf içi iletişim sürecinin başlatıcısı olduğuna göre, bu süreçte önemli bir rol üstlenmektedir ( Şişman, 2000, s. 141)

Sınıf ortamında iletişim sağlıklı ise, öğretmen-öğrenci ve öğrenci-öğrenci birbirlerini anlar ona göre tepki verirler. Sınıf, öğretmen ve öğrencilerin eğitsel amaçlara ulaştırılabilmesi için oluşturulmuş bir ortamdır. Bu ortamda öğrencilerin beklentilerinin, gereksinimlerinin, yeterliliklerinin ve ilgilerinin dikkate alınması ve buna göre düzenleme yapılması gerekir (Şendur,1999, s.11). Öğretmen ve öğrencinin başarılı olması, sınıf içi iletişim becerilerine bağlıdır. Öğretmen öğretme-öğrenme ortamında öğrenci ile iyi iletişim kurabildiği ölçüde başarılıdır. Bilindiği gibi, öğretmen davranışları öğrencilere yansımaktadır ve öğrenci davranışlarını öğretmenler yönlendirip geliştirmektedir.

(36)

Sınıfta eğitsel amaçlara ulaşmak için kullanılan en etkin araç, sözlü ve sözsüz iletişimdir. Öğretmenin bu iletişimde kullandığı dil öğrenci başarısını, düzeyini ve öğrencinin vereceği geri bildirimi etkiler ve belirler. Yargılayıcı, suçlayıcı dil öğrencinin kendini içe kapamasına, öğretmenle işbirliğini kesmesine neden olur. Bunun yerine betimleyici, yani durumun açık olarak anlaşılmasına yarayan dil ise iletişimin gelişmesine ve güvenilir olmasına yardım eder.

Dilin yanı sıra iletişimde göz teması, dokunma, başla onaylama, öğrenciye yakın olma ve gülümseme gibi sözsüz iletiler de iletişimin oluşmasında olumlu katkıda bulunur. Öğrenciyi önemseyen, kabul eden iletişim dili, onu cesaretlendirir ve rahat iletişim kurmasına yardımcı olur. ( www.rehberlikportalı.com; 11.03.2007)

Öğrenme – öğretme işi, boşlukta meydana gelmez. Bunun için fiziki, sosyal ve psikolojik bir çevrenin varlığı zorunludur.

7.1.1. Sınıf ortamının fiziksel özellikleri

Sınıfta etkili bir öğretme – öğrenme sürecinin gerçekleşe bilmesi için öncelikle iyi bir fiziksel ortamın hazırlanması gerekir. Sınıf içi fiziksel ortam denince akla, başta öğrencilerin yerleşim biçimi olmak üzere, sınıftaki masa ve sıralar, dolaplar, eğitimle ilgili araçlar – gereçler, ısı ışık, duvarın rengi, gürültü, temizlik, görünümdeki uyum vb. değişkenler gelir. Fiziksel ortamın insan davranışları üzerindeki etkisi, ekolojik psikolojinin çalışma konusudur. Buna göre içinde bulunulan ortam insanları çeşitli yönlerden etkilemektedir. İyi aydınlatılmamış veya soğuk bir havada iyi ısıtılmamış bir sınıfta etkili bir öğrenmenin gerçekleşmesi imkansızdır (Şişman, 2000, s.143).

(37)

Sınıfta bulunan öğrenciler, toplumun farklı kesimlerinden gelmiş, farklı ortamlarda sosyalleşme süreci içinde yer almış farklı eğitim yaşantılarına ve giriş davranışlarına sahip olabilirler. Bu öğrenciler, sınıfta yeni birçok sosyal kalıplarla karşı karşıya kalırlar. Bu süreçte öğrenciler; sınıfta egemen kuralları öğrenir, sınıf toplumunun bir üyesi haline gelirler. Öğretmen sınıfı oluşturan öğrenciler arasında egemen olan değerleri, normları ve sembolleri ifade eder. Öğretmen, sınıfı oluşturan öğrencilerin farklı bir takım değer ve alışkanlıklara sahip olarak okula geldiklerini unutmamalıdır ( Şişman, 2000, s.144).

7.1.3. Sınıf ortamının psikolojik özellikleri

Öğretmenin sınıftaki temel görevi, etkili bir öğrenme için gerekli sınıf koşullarını oluşturmak ve sürdürmektir. Öğretmen, sınıfta etkili bir öğretme-öğrenme sürecinin gerçekleşebilmesi için rahat bir psikolojik ortam oluşturmalıdır. Tüm öğrencilerin güvenini kazanmalı sınıfta “ ben “ duygusu yerine “ biz” duygusunun oluşmasını sağlamalıdır ( Şişman, 2000, s. 145).

8. SINIF ATMOSFERİ

Sınıf atmosferi; sınıfın fiziksel ve psikolojik çevre düzenlemesiyle ilgilidir. Sınıf çevresi öğrenci davranışı üzerinde doğrudan etkilidir. Çekici bir sınıf, öğrencileri öğrenmeye yönlendirir. Öğretmen psikolojik açıdan güven veren bir ortam oluşturmalıdır. Sınıf düzeni, öğretme- öğrenme ve disiplini sağlamada öğretmene yardımcı olur. İyi organize edilmiş bir sınıfta öğretmen; öğrencilerini kontrol edebilir, öğrenci davranışlarını önceden tahmin edebilir ve olası olumsuz davranışları önceden önleyebilir ( Şeker, 2000, s.23).

Atmosfer, sınıfta hissedilen duyguyu ifade eder. Bu duygu biçimi davranışlar, değerler ve ilişkilerdir. Sınıftaki atmosfer iki biçimde görülür.

(38)

Birincisi; sınıf atmosferi karışık, düzensiz, soğuk, sevimsiz ve tehdit edicidir. Neşenin eksik olması, iğneleyici sözlerin yer almasına neden olur. Sınıfta bu tür atmosferlerin olması öğrenmeyi güçleştirir. Tehdit edici ortamlar öğrencilerin baskı altında çalışmalarına sebep olur. Bu tür ortamlar öğrencilerin okullarından, hem öğretmenlerinden hem de sınıflarından soğumalarına neden olur. Öğrenciler otoriter bir biçimde idare edilirse, hat yapmaktan korkarlar.

İkincisi de, iyi bir biçimde oluşturulmuş sınıf atmosferidir. Bu durum sıcak, destekleyici, sevecen, cesaret verici, yardım edici ve memnun edicidir. Böyle bir atmosfer, üretici çalışmaları cesaretlendirir, eğlence ve başarı duygusunu yükseltir. Olumlu sınıf atmosferi, öğrenciyi çalışmaya özendirdiği gibi başarısının yükselmesini de sağlar ( Şendur, 1999, s.15).

İletişim, sınıf atmosferinin oluşmasında en önemli etkiye sahip hususların başında yer almaktadır. Sınıfta olumlu bir sınıf atmosferinin oluşabilmesi için öğretmen ile öğrencilerin arasında etkin bir iletişim kurulmuş olması yeterli değildir. Aynı zamanda öğrencilerin kendi aralarında da bu birlikteliği oluşturulmaları gerekmektedir (Uslu, 2002, s.18).

İstenilen düzeyde bir öğrenme faaliyetinin meydana getirilebilmesi için; öğrencilerin kendilerini iyi hissedecekleri, çeşitli öğretmen ve örgenci sorunlarından arındırılmış, öğretmenlerin öğrencilerle birlikte öğrenme için takım ruhu ile yoğunlaştıkları bir ortamın oluşturulması, öğrencilerin bilimsel ve sosyal ihtiyaçlarının ve gereksinimlerinin karşılandığı bir ortamın meydana getirilmesi gereklidir

( Uslu, 2002, s.9).

Öğretmen öğrencileri korkutmayan, aşağılamayan, onlara kucak açan bir atmosfer oluşturduğunda; öğrencilerin de dinamik bir şekilde öğrenmeye çalıştıklarını görebilir. Böyle bir çevreyi oluşturmak kolay değildir. Öncelikle öğrenci ve öğretmen arasında karşılıklı güven ve saygı olmalıdır. Öğretmen, bu güven ve saygıyı öğrencilere soru sorma hakkını vererek, tartışmalara katılmalarını teşvik ederek, hak ettiklerini vererek oluştura bilir.

Bunlara ek olarak öğrencilerin kendilerine olan güven ve inançlarını yükseltilerek onların sorumluluk almaları sağlanabilir. Öğrencinin aldığı sorumlulukları

(39)

yerine getirmesinden dolayı öğretmeni ve arkadaşları tarafından takdir edilmesi onun motivasyonunu da yükseltecektir ( Güçlü, 2005, s.252).

Öğretmenin etkili bir sınıf ortamı hazırlayabilmesi sınıfın psikolojik yapısının iletişim için uygunluğuna bağlıdır. Öğrencilerin birbirleri ile iyi geçindikleri, grup bilinci oluşturabildikleri bir ortamın hazırlanması gerekir. Aynı sınıfta bulunan diğer arkadaşları ile işbirliği yapabilen, ihtiyaç ve isteklerini dile getirip karşılanmasını sağlayan bir ortam; öğrencinin öğrenme için hazır olmasına imkan sağlayan bir atmosfer demektir. Öğrencileri ile etkili bir iletişim sağlayabilen öğretmenlerin böyle bir sınıf atmosferi oluşturmada zorlanmayacakları açıktır.

Bir öğretmenin iletişim becerisi tek başına iyi bir sınıf atmosferi oluşturmaya yeterli olamayabilir. Çünkü sınıfın fiziksel ortamının da iletişim sürecini gerçekleştirmeye elverişli bulunması gerekmektedir. Kış aylarında sobası yanmayan bir sınıfta eğitim- öğretimi gerçekleştirmek zordur. Tıpkı Haziran ayında kapalı pencereli bir sınıfta ders işlemenin mümkün olamayacağı gibi. Ya da öğretmen tahtaya konu ile ilgili açıklamaları oldukça düzenli bir şekilde yazmış ancak ışığın yansıması yüzünden öğrenciler tahtayı yeterince iyi göremiyor ise sınıf ortamı eğitim öğretimin gerçekleşmesini engellemektedir.

Sınıfın sosyal ortamı da sınıf içinde gerçekleşmesi beklenen iletişim sürecini etkileyen unsurlardandır. Sınıf oluşturan öğrencilerin her biri farklı aile yapısından, farklı sosyo-ekonomik çevreden gelmiş, farklı kültürel yapıya sahiptirler. Öğrencilerin okul ve sınıf içinde bir grup bilincine sahip olabilmeleri ve bu şekilde hareket etmeleri için belli bir süreç yaşamaları gerekmektedir. Öğretmen bu süreçte en etkili kişi konumundadır. Öğretmen her öğrencinin farklı bir takım değer ve alışkanlıklara sahip olarak okula geldiklerini unutmamalıdır. Tüm bu farklılıkları en aza indirmek öğretmenin bireysel iletişim becerisi gücüne bağlıdır. Farklı öğrencileri tek bir amaç etrafında toplama, yardımlaşma, işbirliği yapma, rol ve sorumluluk almalarını sağlama ve iletişim becerilerini geliştirme öğretmenin görevidir ( Şeker, 2000, s.28).

Sınıfın duygusal havası sınıf içindeki ilişkilerde gözlenebilir. Gergin, resmi, otoriter bir öğretmenin sınıfındaki öğrenciler kaygılı, çekingen olurken, demokratik bir tutum sergileyen, samimi, sıcak ve açık iletişim kurabilen bir öğretmenin sınıfındaki

(40)

öğrenciler daha canlı, katılımcı ve rahat olacaktır. Bu sınıf atmosferi sınıf içinde gerçekleşmesi planlanan öğrenme ve öğretme etkinliklerini olumlu yönde etkileyecektir. Gülerek sınıfa giren, öğrencilerini selamlayan öğretmen, öğrencilerini rahatlatmış iletişime hazırım mesajı vermiştir. Çağdaş eğitim sisteminin öngördüğü öğretmen davranışı ve tutumu öğrenciye merkez olarak alan bir eğilimdir. Bu da iletişim becerileri yüksek, etkili öğretmenler demektir ( Gordon, 2004, s.142).

8.1. Öğretmenin İletişim Becerisinin Sınıf Atmosferine Etkisi

Sınıf içi iletişimin üç türlü sınıf atmosferi oluşturduğu belirtilmektedir:

Rekabetçi, işbirlikçi ve bireyci sınıf atmosferleri ( Küçükahmet,2003, s.26).

Rekabetçi sınıf atmosferinde öğrenci sınıf içinde fazla aktif değillerdir.

Yönetimi tamamen öğretmen düzenlemektedir. İşbirlikçi sınıf atmosferinde ise öğrenciler öğretmen tarafından yönlendirilmekle birlikte katılımcı durumdadırlar. Tartışma ortamında çok yönlü iletişim söz konusudur.

Bireyci sınıf atmosferinde ise öğrenciler çalışmalarını bireysel olarak yaparlar ancak öğretmen kontrolü altındadırlar.

Sınıf atmosferinin oluşmasında sınıfı oluşturan öğrencilerin sosyal yapısı ve buna bağlı iletişim belirleyicidir. Ayrıca verilen çalışmalar uygun, fiziki olarak yapılandırılmış bir sınıfın da etkili, olumlu bir sınıf atmosferi oluşmasında etkisi büyüktür. Sınıf atmosferinin belirleyicisi ise öğretmen davranışlarıdır. Öğrencilere model olan öğretmen saygılı, esprili bir iletişim kurmalıdır.

Borich (1996) sınıf iklimini, öğrenci-öğretmen arasındaki etkileşimin oluştuğu bir atmosfer olarak tanımlamıştır. Bu atmosferde öğretmene oldukça önemli roller ve sorumluluklar düşmektedir.

Her öğretmen kendi sınıfının iklimini kendi yaklaşımı içinde, öğrencilere yakınlık ve destek göstererek, öğrenciler arasında gerektiğinde işbirliği ve gerektiğinde rekabeti destekleyerek, öğrencileri aktif kılan bir takım stratejiler içinde bulunarak yaratabilir

( Küçükahmet, 2003, s.26).

Sınıf atmosferi doğrudan doğruya öğretmenin kişiliği demektir. Sınıfın ruhu, heyecanı, canlılığı, uyanıklığı, çalışkanlığı, işbirliği, sevgisi, saygısı hep öğretmenden

(41)

sınıfa sirayet eder. Bitkiler nasıl güneş, hava ve su gibi elemanlarla karşılaşınca renklenir, dirilir ve açarsa insan ruhu; özelikle çocuk ruhu da neşe, itimat, sevgi, arkadaşlık karşısında bitki gibi yeşillenir, çiçek açar. Böyle bir sınıfta öğrencilerin ruhu için güneş de, hava da, su da öğretmenin neşesi, sevgisi ve arkadaşlığıdır. Öğretmen öğrenci ilişkileri sıhhatli ve mutlu bir hava içinde olursa, sınıfta rahat, korkusuz, kuşkusuz bir hava esmektedir ki, bu öğrencilerin her türlü bilgiyi kolaylıkla öğrenebilecekleri en uygun zamandır ( www.lınux.ada.com.tr, 11.03.2007).

Öğretmenle öğrenciler arasında karşılıklı saygı sağlıklı bir sınıf atmosferi için lüzumludur. Böyle bir sınıfta öğrenciler öğretmenlerini hem severler hem sayarlar. Çünkü öğretmenlerinin kendilerini sevdiğinde emindirler, aynı zamanda öğretmen onların kişiliklerine saygılıdır. Bu durumdan doğacak güven ise oldukça önemlidir.

Yapılan birçok araştırmaya göre, öğretmenler ve öğrenciler arasındaki etkileşim, öğretme-öğrenme sürecinde, istenilen sonucun alınması, başarılı etkili bir iletişim becerisini gerektirdiği ortaya çıkmıştır.

Başarılı ve etkili bir iletişim için:

• Öğretmen, öğrencisini, olduğu gibi, kendi gerçeği içinde, bir bütün olarak kabul etmelidir.

• Kişisel sorunlarına duyarlılık göstermeli, çözüm yolu bulmasında yardımcı olmalıdır.

• Öğrencilerini birey olarak önemseyip, onların özsaygılarını geliştirmeleri için yardımcı olmalıdır.

• Her öğrencinin öğrenme süresinin, başarı düzeyinin farklı olduğunu kabul etmelidir.

• Öğrencilerin sorunları üzerinde değil, çözüm yolları üzerinde durmalıdır.

• Öğrencilere karşı tehdit, hakaret, fiziksel ceza gibi olumsuz davranışlar sergilememelidir.

• Öğrencinin kişiliğini değil, yanlış davranışını eleştirmelidir. • Öğrencilerine sorumluluk almaları için fırsatlar tanımalıdır.

(42)

• Tüm öğrencilerine karşı eşit davranmalı, istenmedik davranışlar ortaya çıktığında esnek, bağışlayıcı ve tutarlı olmalıdır.

• İstenilen davranış ve tutumları açıkça belirtmeli ve anlamlandırmalıdır.

• Öğrencilerin karşısında her zaman temiz ve güler yüzlü olmalıdır. • Öğrencilerin anlayabileceği açık bir dil kullanıp, ses tonunu anlattığı

konuya uygun ayarlamalıdır.

• Ve tabii ki hepsinden önemlisi öğrencilerini, yaşamı ve kendini sevmelidir ( Şeker, 2000, s.32).

8.2. İletişim ve Olumlu Sınıf Atmosferi Oluşmasını Engelleyen Faktörler

İletişim engelleri, bir mesajın verilmesini ve alınmasını olumsuz yönde etkileyen tüm faktörlerdir.

Sınıf ortamında iletişimi engelleyen bir takım faktörler şöyle sıralanabilir;

Öğretmen ve/veya öğrencinin;

• İletişime girme amacını tam olarak algılayamaması, • Bedensel ya da psikolojik bir özre sahip olması,

• Barınma, beslenme ihtiyaçlarını yeterince karşılayamaması, • Birbirlerine güvenmemesi,

• Güvenli bir gelecek ortamının olmaması, • Ortak yaşantı alanlarının az olması, • Sevilmemesi, sayılmaması.

Kaynak olarak öğretmenin;

(43)

• Alanında yeterli bilgi birikimine sahip olmaması,

• Öğrenciler tarafından inanılır, güvenilir ve çekici bulunmaması, • Derse hazırlıksız girmesi,

• Sürekli anlatıma dayalı biçimde sunuşa kalkması,

• Sözcükleri kullanırken öğrencilerin seviyesini dikkate almaması, • Öğrencilerin ilgilerini çekerek yöntem ve teknikleri kullanmaması.

Alıcı olarak öğrencinin;

• sınıfta bulunma amacının farkında olmaması,

• Sık sık hayal kurup, kendisini bilerek dersin dışına itmesi,

• İşlenen konularda kendisi için kullanabileceği bir çıkar görmemesi, • Öğretmenin mesajlarına tepkiler verme sorumluluğundan çıkması.

Öğretme-öğrenme ortamı olarak sınıfın;

• Oturma yerleri ve oturma düzeninin rahatsızlık vermesi, • Havasız, pis, rutubetli, ışıksız, soğuk ya da aşırı sıcak olması.

Araç ve gereçlerin ;

• Öğrenci düzeyine uygun olmaması, • Görüntüyü veya sesi iyi vermemesi, • Kullanılmayacak ölçüde bozuk olması, • Yeterli sayıda yada hiç bulunmaması ( Güçlü, 2005, s.214-215).

8.3. İletişimi ve Sınıf Atmosferini Olumsuz Yönde Etkileyen Tutum ve Davranışlar

(44)

Öğüt vermek:

Öğrencilere sürekli olarak şunu yapma, bunu yap, ödevlerini zamanında yap,

arkadaşlarınla kavga etmeyin gibi cümlelerle konuşması. Bu tür konuşmalar öğrencide isyan duyguları geliştirebilir, savunmaya itebilir.

Yargılamak, eleştirmek:

Genellikle yargılama ve eleştirme tepkileri ile karşılaşan öğrenciler, kendilerini anlaşılmamış, itilmiş, haksızlığa uğramış ve çaresiz hissederler. Bunun sonucunda iletişimi keser yada öfkeyle karşılık verebilirler. Özellikle öğrencilerle iletişimde bu tutum benlik algısı üzerinde olumsuz etkiler bırakır, kendine güveni sarsıldığı gibi başarısı üzerinde de olumsuz etkiler yaratabilir. Beceriksiz, tembel, geri zekalı vb... gibi sözcükler öğretmenin kullanmaması gereken sözcüklerdir.

Soru sormak, sınamak, çapraz sorgulamak:

İletişimi engelleyen tutumlardan bir kaçı da; soru sorarak nedenini arama, önyargı ile yaklaşma, inceleme veya eleştiri yapmaktır. Bu tutumla yaklaşılan kişi endişeye kapılabilir ve savunmacı bir tutum içine girebilir. “Dersine kaç saat çalıştın”? “Niçin bu kadar az”? “O zaman iyi not hak etmiyorsun ” gibi.

Teşhis koymak, tahlil etmek:

Bu tür iletişim yaklaşımlarında, dinleyen kişi sanki konuşmacının niyetini, söylemek istediğini çok iyi biliyormuş, onun kafasının içindekileri okuyormuş gibi bir tavır içine girdiğinden, konuşanı savunmaya ittiği gibi; sinirlenmesine, sabırsızlanmasına ve öfkeli cevaplar vermesine de neden olabilir. Konuşan kişi kendini kıstırılmış, yanlış anlaşılmış gibi hissettiği için büyük olasılıkla iletişimi keser. Örneğin: “ Aslında sen öyle düşünmüyorsun”. “ Aslında ben senin amacının başka olduğunu biliyorum”. gibi.

(45)

Teselli etmek, konuyu değiştirmek:

Aslında teselli etmek çok güzel ve yararlıdır. Ancak önemli olan teselliyi karşı tarafı dinledikten sonra verebilmektir. Söylediklerini duymadan teselli ediliyormuş hissini yaşayan bir kişi kendini anlaşılmamış, dinlenilmemiş, söyledikleri saçma sapan gibi algılanmış hissedebilir. Önemsenmemiş veya tam olarak dinlenilmemiş olmaktan dolayı kızgınlık duyabilir. Genellikle dinlemeden verilen teselli mesajları, konuşan kişi tarafından sorunun küçümsendiği duygusunu yaratabilir. Örneğin: “Aldırma, boş ver, düzelir”, “ Canım bunu dert etme”, ” Üzülme başka şeyden konuşalım”, “ Boş ver arkadaşlar arasında olur böyle şeyler”, “ Amaan sen de her şeyi ciddiye alıyorsun” gibi.

Uyarmak, gözdağı vermek:

Bu iletiler emir verme veya yönlendirmeye benzer. Öğrenci üzerinde düşmanlık duyguları oluşturur. Öğrenciler bazen “ne olacağı umurumda değil, ben yine bildiğimi yaparım.” Bazen de yalnızca öğretmenin vereceğini söylediği cezayı uygulayıp uygulamayacağını görmek için yasaklanan şeyleri yaparlar.” “Dersini bitiremezsen bitirinceye kadar burada kalırsın”, “Hareketlerine dikkat etmezsen velini çağıracağım”, gibi cümleler öğrencilerin isteklerine, gereksinimlerine saygı duyulmadığı duygusu yaratacağından etkili olmamaktadır.

Ad takmak, alay etmek:

Öğrencilerin benlik imajları üzerinde olumsuz etki yapar. Öğrencileri etkilemede bu tip iletileri kullanan öğretmenler hayal kırıklığına uğrar. Öğrenciler özeleştiri yapacakları yerlerde, özürlerini kapatmak için öğretmenlerinin kullandığı iletileri kullanır. “Ben bebek değilim; bebekler böyle davranmaz. Ben böyle davranırım”.

Şekil

Tablo  3’de  görüldüğü  gibi  öğretmenlerin  cinsiyet  durumuna  göre  iletişim  becerileri  analiz  edildiğinde;  bayan  öğretmenlerin  erkek  öğretmenlere  nazaran  iletişim becerileri daha yüksek bulunmuştur
Tablo  4’de  öğretmenlerin  iletişim  becerileri  puanlarının  yaş  değişkenine  göre  analizi  yapıldığında  16  öğretmen  arasında  14‘ünün  “iyi”,  2  öğretmenin  ise  puanlanmasının  “çok  iyi”  olduğu  fark  edilmektedir
Tablo  4’de  de  görüldüğü  gibi  yaş  ve  kıdem  durumuna  göre  öğretmenlerin  iletişim becerileri birbirleri ile doğru orantılıdır
Tablo  8’de  öğretmenlerin  iletişim  becerileri  puanlarının  görev  yaptıkları,  okul  değişkenine  göre  analizi  yapıldığında;  16  öğretmenden  3  tanesinin  Şehit  Recep  Bozdağ  İlköğretim  Okulu’nda,  6  tanesinin  Mehmet  Timur  Sarrafoğlu  İlk  Ö
+4

Referanslar

Benzer Belgeler

Abstract: The aim of this study was carried out in order to determine effect on the species, dry weight, density, frequency and similarity ratio of weeds in winter, freeze and

Bu çalışmada, Türk dili konuşan ülkelerin tarihten günümüze kadar olan entegrasyon süreçleri ve Türk Dünyasının entegrasyonunda önemli bir yeri olan Türk

Cinsiyet ve hemodiyaliz tedavisi ile ilgili e¤itimi alma durumuna göre Fonksiyonel Performans Envanteri-K›sa Formu ve alt boyut toplam puan ortalamalar›

Ölçek etkinlikleri, her bir karar birimi için hem ölçeğe göre sabit getiri (CCR) hem de ölçeğe göre değişken getiri (BCC) modelleri ile Veri Zarflama Analizi

(Received 14 September 2015; revised manuscript received 8 February 2016; published 6 April 2016) An analysis of an electron spectrometer used to characterize fast electrons

İlçede son yıllarda sulama kuyularının büyük artış göstermesi çiftçilerin geleneksel tarım, yani tahılları azaltıp bunun yerine su ihtiyacı fazla olan

Şehitler sırasıyla önce genel olarak savaşlara, yaşlara, medeni durumlarına, isimlerine, yerleşim yerlerine göre ayrı ayrı değerlendirilmiş, daha sonra bu

Yeşil, sarı, turuncu, beyaz, bor- do, kırmızı, mavi ve siyah renkler kullanılmıştır.. Değerlendirme: Aynı kompozisyonun uygulandığı iki