• Sonuç bulunamadı

Irak Kürt Bölgesinde Yasemin Kokusu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Irak Kürt Bölgesinde Yasemin Kokusu"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şubat ayında Süleymaniye’deki KDP temsilciliği önünde yaşanan şiddet olayları uzun süre akıllarda kalacak gibi görünüyor.

Irak Kürt Bölgesinde Yasemin Kokusu

The Scent of Jasmine in Iraq’s Kurdish Region

Bilgay DUMAN ORSAM Ortadoğu Uzmanı

Abstract

Emerging with the the Egyptian and Tunisian events, the civil insurrections in the Middle East spread throu- gh Iraq as well. Especially the insurrections that have been witnessed in the Kurdish Regional Government, which became famous for being the most stable region of Iraq, are noticeable. The KDP and PUK, which have formed the Iraqi Kurdish Movement from past to present, is coming up against both a political and a social opposition right now. The opponent and reformist movement Goran, which came up after the elections held in the Kurdish Regional Government in 2009, is pioneering the insurrections in the Kurdish Regional Government. These movements display a view of an increased divergence within the Kurdish Regional Go- vernment. The integration of the political opposition movement with the social facts prompted Masoud Bar- zani, who has the authority in the Kurdish Regional Government, to reconsider. The fact that the first stage of the Sulaimaniyah based insurrections encountered with violence, is threatening in terms of the stability

(2)

Giriş

Wikileaks belgeleriyle Tunus yönetiminin yolsuz- luklarının ortaya çıkmasının ardından 17 Aralık 2010’da Tunus’ta 26 yaşında üniversite mezunu olan ve seyyar sebze tezgahıyla geçimini elde et- meye çalışan Muhammed Bouazizi’nin tezgâhına polisler tarafından el konulması üzerine kendini yakmasıyla sokak gösterileri başlamıştır. Sokak gösterileri sırasında 24 Aralık 2010’da bir genci vurarak öldürmesinin ardından 4 Ocak 2011’de de Muhammed Bouazizi’nin hayatını kaybet- mesiyle, sokak gösterileri iyice şiddetlenmiş ve giderek Tunus yönetimi ile halk arasında bir ça- tışmaya dönüşmüştür. Bu çatışmalar sonucu bir hafta içerisinde yüze yakın kişi hayatını kaybet- miştir. Sokak gösterilerinin halk ayaklanmasına dönüşmesiyle tepkileri dindiremeyen Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali, 23 yıldır yönettiği Tunus’u terk ederek, Suudi Arabistan’a sığınmış- tır. “Yasemin Devrimi” olarak adlandırılan Tunus etkisi bölge ülkelerine de yayılırken, Cezayir, Lib- ya, Mısır, Yemen ve Ürdün de Tunus’ta yaşanan- lardan etkilenmiş, Yemen ve Ürdün’de hükümet- ler feshedilmiştir. Ancak asıl büyük etki Mısır’da görülmüştür. Mısır’ı 30 yıldır “olağanüstü hal” ile yöneten Hüsnü Mübarek’e karşı halk ayaklan- mıştır. Bu ayaklanmalara karşı önce sert yöntem- lerle karşılık veren Mübarek, daha sonra 1 Şubat 2011’de yaptığı açıklamayla geri adım atmış ve tekrar devlet başkanlığı için aday olmayacağını açıklamıştır. Mübarek’in açıklamaları da gösteri- cilerin tepkisini dindirmeye yetmemiştir. 2 Şubat 2011’de yapılan gösterilerde Mübarek yanlıları ve karşıtları arasında çatışmalar yaşanmıştır. Polisin de müdahale etmesi çatışmaları körüklemiştir.

Diğer taraftan Mübarek yanlılarıyla göstericiler arasında çatışmalar yaşanmıştır. Mübarek, devlet televizyonundan halka kısa bir konuşma yapmış ve hükümeti görevden aldığını, yeni hükümetin kurulacağını belirterek, reform sözü vermiştir.

Ancak bu göstericileri tatmin etmemiş ve özel- likle Kahire’deki Tahrir Meydanı’ndaki gösterile- re katılanların sayısı giderek artmıştır. Bu arada iktidar partisi ile muhalefet görüşmelere başla- mıştır. Mübarek muhalifi olan ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu eski Başkanı Muhammed Baradey ve Müslüman Kardeşler Örgütü gösteri- lere destek vermiştir. Mısır’da 3. haftasına giren halk isyanında, 10 Şubat 2011’de devlet televiz- yonunda açıklama yapan Devlet Başkanı Hüs- nü Mübarek ilk defa ciddi bir geri adım atmış, yetkilerinin bir kısmını yardımcısına devret- miştir. Ancak görevi bıraktığını açıklamayan ve gösteriler sırasındaki zarar görenlerin haklarını alacağını açıklayan Mübarek’in sözleri gösterici- leri tatmin etmeye yetmemiştir. Gösteriler halen tüm hızıyla devam etmektedir. Ancak Ortadoğu için yeni bir dönüşüm yaşandığı açıktır. Mısır için bundan sonraki asıl mesele Mübarek sonrası geçiş dönemi ve bu dönem içerisindeki yapısal reformların niteliğidir.

Son döneme ilişkin kısaca yukarıdaki gibi özetle- nebilecek gelişmeler, son dönemde Ortadoğu’nun temel dinamiğini yansıtmaktadır. Mısır ve Tunus’ta yaşananlar Ortadoğu’da diğer devlet- lerdeki otoriter rejimlerin uygulamaları altında yaşayan halklara ilham kaynağı teşkil etmektedir.

Libya, Ürdün, Yemen, Bahreyn, İran gibi ülkeler- de de halk yönetime karşı ayaklanmaktadır. Bu gösterilerin ortak özelliği iç dinamiklerle ortaya

Goran Hareketi, Kürt Bölgesinde yönetimdeki yolsuzluklara ve uygu- lamalara karşı sert söylem benimseyerek, halka bu konularda sessiz kalmamaları yönünde çağrılarda bulunmaktadır. Özellikle, Barzani’nin

“tek adam” yönetimine doğru yol aldığına yönelik açıklamalar yap-

maktadır.

(3)

çıkmalarıdır. Başka bir deyişle, halk hareketlen- melerinin ortaya çıktığı ülkelerde halkın talep- lerinin temelinde siyasi, dini ya da etnik grup- ların yönetimsel isteklerinin dışında, sosyal ve ekonomik olarak genelleyebileceğimiz reform istekleri kendini göstermektedir. İnsan hakları, adil temsiliyet, eşitlik üzerine kurulu gelir pay- laşımı, sosyal refah gibi meydanlarını dolduran kalabalıkların yüksek sesle dile getirdikleri söy- lemler, son dönemde Ortadoğu’da yaşanan halk hareketlerindeki ana vurguyu oluşturmaktadır.

Bu konular söz konusu ülkeler için kamuoyunda etkin ve yoğun bir biçimde tartışılırken, konuşul- mayan konulardan biri Irak’ın kuzeyine yayılan

“yasemin kokuları”.

Son dönemde Arap ülkelerinin analistleri tara- fından dillendirilen popüler bir söylem ortaya çıkmıştır. Arap ülkelerindeki politik analistlerin büyük kısmı bu devrimlerin başlangıcının Irak’ta Saddam Hüseyin rejiminin yıkılmasıyla bağ- daştırmaktadır. Zira onlara göre Ortadoğu’daki diktatör rejimlerin babası Saddam Hüseyin’in (dışarıdan müdahaleyle de olsa) devrilmesiyle kritik eşik aşılmıştır. Iraklı analistler de bu konu- da oldukça iddialı söylemler geliştirmektedir. 29 Ocak 2011’de Agence France Press’te (AFP) çı- kan bir analizde Bağdatlı bir politika analisti olan İhsan El-Şammari, demokratikleşme olgusunun Irak’tan bölgeye yayıldığı iddiasını ortaya koy- maktadır. Şammari, Irak ile Mısır ve Tunus’taki durumun farklı olduğunu da göz ardı etmemek- tedir. Şammari, Irak’a demokrasi yabancılar ta- rafından yerleştirilmeye çalışılırken, Mısır ve Tunus’un kendi iç dinamiklerini kullandığını savunmaktadır. Ancak Şammari’ye göre temelde durum aynı. Yani ekonomik ve sosyal patlama.

Irak’ta demokrasinin taşları halen yerine oturdu- ğunu söylemek pek mümkün değildir. Irak’taki hem etnik ve dini gruplar arasındaki siyasi çekiş- meler hem de bu grupların iç dinamikleri arasın- daki anlaşmazlık noktaları, Irak’ta politik istikra- ra darbe vurmaktadır. Diğer taraftan güvenliğin tam anlamıyla sağlanamamış olmasıyla birlikte sosyal hizmetlerin de halen alt düzeyde kalma- sı, insanların önceliklerinde farklılıklar oluştur- maktadır. Mısır ve Tunus’taki sosyal patlamanın

Irak’ta yaşanıp yaşanmayacağını şimdiden tah- min etmek olası gözükmemektedir. Ancak pat- lamanın kıvılcımları ortaya çıkmaya başlamış- tır. Goran Hareketi’nin Kürt Bölgesinde yaptığı çağrı, Irak’ın diğer bölgelerinde de yanıt bulmuş, Bağdat, Basra, Divaniye, Kerkük ve Kut’ta kötü yaşam koşulları ve devlet hizmetlerinin yeter- sizliğini protesto etmek amacıyla halk gösteriler yapmıştır. Hatta Kut’ta yapılan gösteriler sıra- sında göstericiler Vilayet Meclisi’ne saldırarak burayı ateşe vermiş, bunun üzerine güvenlik güçlerinin müdahalesiyle göstericilerden üç ki- şi hayatını kaybederken, yaklaşık elli beş kişi de yaralanmıştır. Öte yandan 2003’ten sonra Irak’ın en istikrarlı bölgesi olarak tanıtılan ve yönetim- sel bütünlük içerisinde gelişimini sürdüren Kürt Bölgesinde protesto seslerinin çıkması incelen- meye değerdir.

Kürt Bölgesinde devlet hizmetleri daha iyi du- rumdadır. Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Elektrik Bakanı Yasin Abubaki, Bölgesel Yönetime bağlı Erbil, Süleymaniye ve Duhok’ta günde ortalama 17 saate kadar elektrik verilebildiğini ifade et- mektedir. Kürt Bölgesinde yaşayan halkın ciddi bir gıda ve su sıkıntısı bulunmamaktadır. Güven- lik de oldukça iyi durumdadır. Kürt Bölgesinde Ağustos 2007’de Erbil’de yaşanan patlamanın ardından büyük bir olay yaşanmamıştır. Ancak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin iç siyasetinde denge- ler bozulmaya başlamıştır. Özellikle 2007 yılına kadar Celal Talabani’nin başkanlığındaki KYB’de başkan yardımcılığı görevini yürüten Noşirvan Mustafa’nın, daha sonra Goran Hareketini oluş- turarak ve Bölgesel Kürt Yönetiminde 2009’da yapılan seçimlere katılması, Kürt Bölgesindeki değişimin başlangıcı sayılabilir. Seçimlerin ar- dından Goran Hareketi’nin yükselişe geçmiş ve 111 üyeli Bölgesel Kürt Parlamentosunda 25 san- dalye kazanan Noşirvan Mustafa önderliğindeki reformcu kanat, Goran (Değişim) Hareketiyle bölgedeki siyasi farklılaşmayı ortaya çıkarmıştır.

İlk kez Kürt Bölgesinde bir muhalefet hareketi se- sini duyurmaya başlamıştır. Irak kurulduğundan bugüne kadar Irak’ta Kürt siyasetinin şekillendi- ren ana aktör olan Barzani ailesi, zaman zaman çeşitli aşiretlerle güç mücadelesine girdiyse de hep daha güçlenerek çıkmıştır. Ancak bugünkü

(4)

süreçte Barzani’nin gücünü koruyup koruyama- yacağı, Irak’taki Kürt siyaseti kadar, Irak’ı ve hat- ta bölge ülkelerini de etkileyebilecek potansiyele sahiptir. Buradan hareketle, Kürt Bölgesindeki Goran Hareketine değinmeden önce, Irak’taki Kürt grupların isyan geleneğinin temel unsur- larını ve nasıl şekillendiğinin analiz edilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.

Irak’ta Kürt Hareketi ve İsyan Geleneği Ortadoğu’daki Kürt varlığının adı neredeyse “is- yan” kelimesiyle özdeşleşmiş durumdadır. Özel- likle Osmanlı sonrası dönemde Türkiye, İran, Suriye ve Irak toprakları arasında parçalanan Kürtler, kurulu düzene karşı gösterdikleri tepki- ler ve bu tepkiler dolayısıyla çıkarılan isyanlar, ül- kelerin iç siyasetinde büyük rol oynamıştır. Kürt toplumunda ulusal bir hareketin liderleri olabi- lecek güçler, uluslararası ve bölgesel platformda yaşanan kamplaşmanın parçası olmuş ve bu Kürt hareketlerinde dağınıklığa yol açmıştır. Bu kap- samda Kürt gruplar arasında da ideolojik kamp- laşma başlamış ve Kürt grupların eğilimleri fark- lılaşmıştır. Bir yandan Birinci Dünya Savaşı’nın ardından bölgedeki yeni devletlerin toprak ve si- yasal bütünlüğü içerisinde hareket eden gruplar ortaya çıkarken, diğer taraftan da bulundukları topraklarda otonomi isteyen gruplar meydana gelmiştir. Ayrıca bağımsız Kürt devleti tezinin destekçileri de bulundukları ülkelerde sorunlar yaratmaya devam etmiştir. Kürtler farklı güçlerle karşı karşıya kalırken, bu güçler karşısında ortak bir politika geliştirememekte, devletlerin birbir- lerine karşı politikalarında Kürt hareketinden yararlanılmakta, ancak sonuç Kürtlerin aleyhi- ne gelişmektedir. Modern bir liderlikten yoksun olan Kürt hareketi, farklı güçler arasındaki çeliş- kiden yararlanıp, inisiyatifi ele alarak bir sonuca ulaşmamaktadır.1

Bunun en önemli örneklerinden biri Irak’ın İngi- liz Mandasına girdiği 1918’den sonraki ilk yıllar- da yaşanmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nı kaybeden Osmanlı Devleti, bu savaş sonunda yıkılmış ve topraklarının büyük çoğunluğunu kaybetmiştir.

Özellikle Ortadoğu’da kaybedilen topraklar İngi- liz ve Fransız sömürgeleri haline gelmiştir. 1918’e

Bir süredir sessizliğini koruyan

Değişim hareketi (Goran) lideri Mustafa’nın bundan sonra atacağı adımlar merak konusu.

gelindiğinde İngiliz güçleri, Osmanlı’nın Musul Vilayeti dışındaki bütün bölgelerdeki egemenlik- lerini sağlamışlardır. Türkiye topraklarında Mus- tafa Kemal’in ulusal politikaları sonucu, Kürtler kurtuluş hareketiyle birlik olurken, Irak toprakla- rındaki Kürtler, otonomi için ayak diremiştir. 18 Ocak 1919’da yapılan ve Birinci Dünya Savaşına son veren Paris Barış Konferansına davet edilen Kürt gruplara, İngilizler tarafından otonomi söz verilmiş ve ilk kez Kürt meselesi uluslararası bir platformda dile getirilmiştir. 1919’da Irak’ın ku- zeyindeki isyanları bastırmak için Süleymani- ye valisi olarak atanan Şeyh Mahmut Berzenci, Süleymaniye’de İngiliz karşıtı isyanları tetikle- miştir. İngilizlerle çatışmalara giren Berzenci, bu çatışmalar sonunda yakalanarak, Hindistan’a sürgün edilmiştir. Ancak Irak’ın kuzeyindeki is- yanlar durdurulamayınca Berzenci tekrar Irak’a çağrılmış ve 1922’de Süleymaniye Kürt Yöneti- mi ilan edilmiştir. 1922’deki Lozan Görüşmeleri sırasında İngilizlerin kendilerini bir koz olarak

(5)

kullandığını düşünen Berzenci, Irak Kralı Fay- sal Bin Hüseyin’e bağlılığını reddederek, Irak’ın kuzeyinde tekrar isyanlar başlatmıştır. Bu dö- nemdeki Lozan Görüşmeleri nedeniyle Ankara hükümetinin diplomatik yollar tercih etmesi, İn- gilizlerin başta Barzan aşireti olmak üzere Mu- sul ve çevresindeki Kürt aşiretlerle anlaşma yap- ması, bölgede Berzenci hareketini zayıflatmıştır.

1927 yılına kadar devam eden Berzenci isyanları, Berzenci’nin İran’a gitmesiyle etkisini yitirmeye başlamıştır.2

Bu süreçte, bugüne kadar Irak’taki Kürt hareketi- ne önderlik eden Barzani ailesinin etkisi Irak’taki Kürt isyanlarını şekillendirmiştir. Bu isyanlar 1930’da İngiltere ile Irak arasında imzalanan ve Kürtlere verilen otonomiyi tanımayan anlaşma sonucu, Barzaniler tarafından çıkarılan isyanlar tarih sayfalarındaki yerini almıştır. 1932, 1935 ve 1936 yıllarındaki Kürt ayaklanmalarının ar- kasında olan Barzani ailesinin önde gelen men- supları, Irak’ın çeşitli bölgelerinde sürgün hayatı yaşamıştır. Irak’taki iktidar mücadelesi içerisinde 1940’lı yıllarda da pek çok kez ayaklanan Kürtler, 1958’de Irak’ta yaşanan darbe sonrasında özerk yönetim için tekrar ayaklanmıştır. Kürt ayaklan- maları, 1960’lı ve 1970’li yıllarda da devam etmiş- tir. Irak’taki Kürt hareketlerinin temelinde Molla Mustafa Barzani önderliğindeki KDP ve 1970’ten sonraki süreçte ondan ayrılan Celal Talabani li- derliğindeki KYB bulunmaktadır. Bu ayaklanma- ların temel özelliği yönetimlere karşı yapılmış olmasıdır. Öte yandan Kürt ayaklanmalarının ülkenin içerisinde bulunduğu zayıf dönemlerde yapılması, etkilerini arttırmıştır. 1991’de Körfez

bölgenin oluşturulmasının ardından burada Kürt gruplara fiili otonom bir bölge bırakılması, Kürt grupların kendi içerisinde iktidar mücadelesi- ni yol açmış, 1994-1998 arasında Kürt iç savaşı olarak nitelendirilebilecek bir süreç yaşanmıştır.

1998’de ABD’nin desteğiyle Kürt gruplar arasın- da mutabakat imzalanmasıyla Kürt grupların birbirleriyle mücadelesi sona ermiştir. 2003’te ABD’nin Irak işgaliyle birlikte, Irak’ın kuzeyin- deki otonom bölgenin anayasal olarak varlığını kabul ettirmesiyle, Irak Kürt hareketi hedefle- rinden birini gerçekleştirmiş görünmektedir. Zi- ra Kürtler, 1946’da İran’da kurulan ve sadece 11 ay devam edebilen Mahabad Cumhuriyetinden bu yana, Bölgesel Kürt Yönetimi’nin elde ettiği özerkliğe kadar bu denli geniş kapsamlı bir yöne- tim elde edememiştir. Ancak 2003’ten 2011’e ka- dar Bölgesel Kürt Yönetimi’nin gelişimi şimdilik pek derin olmayan ancak önemli bir sorunla kar- şı karşıyadır. Özellikle 2003’ten sonra bölgedeki gücünü pekiştiren ve sağlamlaştıran Barzani ve Talabani, ilk kez bir muhalefetle karşı karşıyadır.

Goran Hareketi’nin Ortaya Çıkışı ve Muhalefet Ayaklanmaları

2010’da Irak’taki genel seçimlere de ayrı bir lis- teyle giren Goran Hareketi 8 milletvekiliyle KDP ve KYB’den sonra en çok milletvekili çıkaran Kürt partisi olmuştur. Goran Hareketi’nin temel vurguları demokratikleşme, bütçede şeffaflık, idari reformlar, partilerin silahsızlanması, sivil toplumun geliştirilmesidir. Merkezi hükümet ile bölgesel hükümet arasındaki sorunlara ilişkin olarak ise sorunların anayasaya göre ve barışçı ve

Barzani tepkileri biraz olsun dindirmek için Aralık 2010’da yapılan KDP

kongresinde parti içerisinde reforma gitti. Ancak bu Kürt Bölgesinde-

ki muhalefeti tatmin etmiş gözükmüyor. Goran Hareketi şimdilik Kürt

seçmenlerini organize etmeye çalışıyor.

(6)

statüsünün iyileştirilmesi, bölgesel yönetimin Irak’ın karayolu, demiryolu ve petrol gibi sek- törlerde merkezi hükümetle eşit paylar almasını savunmaktadır.

Goran Hareketi, Kürt Bölgesinde yönetimdeki yolsuzluklara ve uygulamalara karşı sert söylem benimseyerek, halka bu konularda sessiz kal- mamaları yönünde çağrılarda bulunmaktadır.

Özellikle yönetimin yolsuzluklarının üzerine gi- den Goran Hareketi, Barzani’nin “tek adam” yö- netimine doğru yol aldığına yönelik açıklamalar yapmaktadır. Zaman zaman halkı protesto gös- terilerine davet eden Goran Hareketi, en son 29 Ocak 2011’de bir bildiri yayınlayarak, bölgedeki belediyecilik hizmetleri ve elektrik sıkıntısını protesto etmek için halkı toplanmaya davet etti.

Öte yandan Parti Sözcüsü Muhammmed Tevfik Rahim yaptığı açıklamada KDP ve KYB liderli- ğindeki üç vilayeti kapsayan yönetiminin yozlaş- tığını ve halkı temsil etmediğini savundu. Rahim, Mısır, Tunus ve diğer yerlerdeki protestoların, reform yapılmaması halinde Irak’ın kuzeyinde de olması gerektiğini ifa etti. Goran Hareketi yayınladığı bildiride 7 maddelik bir talep listesi sundu. Talepler arasında;

- Güvenlik güçlerinin politik alandan çıkarıl- ması,

- KDP ve KYB’nin parlamento, yargı, hükümet ve güvenlik güçlerinden azledilerek, partile- rin etki alanlarının kısıtlanması,

- KDP ve KYB hükümetinin yıkılarak, yerine tarafsız bir teknokrat hükümetinin kurulma- - Kürt Parlamentosu’nun feshedilerek, 3 ay sı,

içerisinde saydamlık ölçütü içerisinde yeni bir seçim yapılması,

- Yeni bir anayasa taslağının oluşturulması, - Valilikler tarafından el konulan arazi ve mal-

ların halka yönelik ıslah edilmesi gibi konular yer aldı.

Goran Hareketi’nin bu çağrısı şimdilik halk taba- nında çok büyük yankı uyandırmasa da yönetim bazında oldukça etkili oldu. Bölgesel Kürt Yöne- timi Goran’ın taleplerini reddederek, bunların meşru olmadığını savundu. Bölgesel Yönetim’den

Goran’a yönelik karalama kampanyaları başlar- ken, bu durumun Bölgesel Kürt Yönetiminde endişe yarattığı görülüyor. Barzani’nin Kürt Böl- gesinde yeni “diktatör” olma yolunda ilerlediğine yönelik ciddi iddialar var. Barzani de bu iddialara yönelik tepkileri biraz olsun dindirmek için Ara- lık 2010’da yapılan KDP kongresinde parti içeri- sinde reforma gitti. Ancak bu Kürt Bölgesindeki muhalefeti tatmin etmiş gözükmüyor. Goran Ha- reketi şimdilik Kürt seçmenlerini organize etme- ye çalışıyor. Ancak Bölgesel Kürt Yönetiminde ciddi bir Türkmen varlığının yanı sıra, çok sayıda etnik ve dini azınlık yaşıyor. Bölgesel Kürt yöne- timinin bu azınlıklara baskı yaptığı birçok ulus- lararası raporda yer almış durumda. Bu halkların da cesaretlenip, Goran Hareketi’nin çağrılarına ses vermesi olasılık dahilinde. Ayrıca KYB’nin de her ne kadar yönetimde KDP ile ortak olsa da Barzani’nin tutumundan rahatsız olduğu bilini- yor. Hatta Barzani’nin Celal Talabani’yi bölgeden uzak tutmak için Cumhurbaşkanı’nın Talabani olması için ısrar ettiği öne sürülüyor. Bu neden- le KYB içerisinden filizlenen Goran Hareketi’nin KYB yandaşlarını yanlarına çekmesi muhtemel.

Öte yandan bölgedeki fakir ve zengin arasındaki uçurum da giderek yükseliyor. Sosyal ve ekono- mik zenginlik halkın büyük kısmına yansımıyor.

Özellikle daha önce şehirlerde oturan birçok aile, geçim sıkıntısı ve şehirlerdeki pahalılık nedeniyle köylere yerleşmeye başlamış. Bölgesel Yönetim’in

“aile şirketi”ne döndüğüne yönelik güçlü iddialar var. Yönetim Başkanı Barzani’nin oğlu Mesrur Barzani istihbarat birimlerinin başında. Yeğeni ve geçen dönem Bölgesel Yönetimin Başbakanlığını yapan Neçirvan Barzani’nin de bölgedeki ekono- miye yön verdiği bilinen bir gerçek. Hatta büyük şirketlerle anlaşan Neçirvan Barzani Irak’ın yeni

“Gülbankiyan”ı olarak tanımlanıyor. Ermeni asıl- lı bir iş adamı olan Gülbankiyan, 1900’lerin ba- şında, Osmanlı’nın son döneminde petrol politi- kasına yön vermiştir. Gülbankiyan kurulan Türk şirketleriyle uluslararası petrol firmaları arasında müzakereleri yürüterek, yapılan anlaşmalardan pay almış ve bu nedenle “bay yüzde beş” olarak bilinmektedir. Aynı şekilde Neçirvan Barzani’nin de büyük şirketlerle yapılan anlaşmalardan pay aldığı söylenmektedir.

(7)

Şimdilik birkaç küçük gösteri haricinde pek etkili olmayan “ayaklanma” çağrısının büyümesi halin- de, sosyal bir patlama yaşanması işten bile değil.

Yaşanacak bu patlamanın kurumsallaşmaya ça- lışan Bölgesel Kürt Yönetimi’ni olumsuz yönde etkileyeceği söylenebilir. 2009’a kadar siyasi bir muhalefetle karşılaşmayan KDP ve KYB’nin mu- halefetin bastırılmasına yönelik ilk sınavından başarıyla geçtiğini ifade etmek zordur. 2009’da- ki bölgesel seçimlerde ortaya çıkan muhalefet, 2010’da Irak’taki genel seçimlerde daha da parça- lı bir hal almıştır. Goran Hareketi’nin çağrısının bir halk ayaklanmasına dönmesi durumunda, Bölgesel Kürt Yönetimi bir yeni tecrübeyle daha tanışacaktır. Potansiyel bir halk ayaklanmasına Barzani yönetiminin nasıl cevap vereceği, Bölge- sel Yönetimin temellerini sarsabileceği gibi, Böl- gesel Yönetimin bundan sonraki politik yapısı hakkında bazı ipuçları verebilir.

Ayrıca Kürt Bölgesindeki siyasi gruplar arasında da ayrışmanın da derinleşmeye başladığı söyle- nebilir. Süleymaniye’deki olayların ardından Go- ran Hareketi’nin Duhok, Erbil ve Soran’daki 4 bürosu ateşe verilmiştir. Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından Süleymaniye’deki olayları araştırmak için kurulan komisyon da Kürdistan İslami Bir- liği üyesi Musenna Emin’i Süleymaniye’deki gös-

tericileri kışkırttığı gerekçesiyle tutuklanmasını talep etmiştir. Son dönemde KDP ve KYB dışın- daki siyasi grupların Bölgesel Kürt Yönetiminde, muhalefet grubu oluşturduğu bilinmektedir. Öte yandan Bölgesel Kürt Yönetimindeki muhalefe- te rağmen Kürt gruplar, Irak genel politikasında ortak hareket ediyor gibi görünmektedir. Ancak Irak Parlamentosunda 19 Şubat Cumartesi günü yapılan oturumda Kürt listesi ve Goran Hareketi milletvekillerinin tartışması, Irak politikasındaki ayrışmayı gözler önüne sermektedir. Bu olaylar- dan Bölgesel Kürt Yönetimi’nin tedirgin olduğu açıktır. Bu nedenle Kürt Bölgesi Başbakanı Ber- ham Salih, muhalefet liderleri ile görüşerek, 22 Şubat Salı günü bir toplantı yapılacağını açıkla- mıştır. Kozlar muhalefetin eline geçmiş gözük- mektedir. Bölgesel Kürt Yönetimi’nin demok- ratik, refah ve özgür bölge vurgusu bu olaylarla daha da ön plana çıkmaktadır. Gösterilere katı- lım sınırlı olsa da (iki bin civarında) 17 Şubat’ta başlayan gösterilerin devam ettiği 5 günde 7 ki- şinin hayatını kaybedip 110’dan fazla kişinin ya- ralanması yüzde olarak hesaplandığında oldukça büyük bir rakamdır. Bu nedenle Bölgesel Kürt Yönetimi’nin muhalefete ve gösterilere yönelik tavrı, Bölgesel Kürt Yönetimi’nin niteliği ve gele- ceğinin testi olacak gibi gözükmektedir.

1 Ersal Yavi, Kürdistan Ütopyası – 1. Dosya, 2006, s. 159-215.

2 İsmail Dursun, Kuzey Irak Kürtler, Ayrılıkçı Kürt Hareketi’nin Devletleşme Süreci ve Türkiye’ye Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, 2006, s. 79.

DİPNOTLAR

O

Referanslar

Benzer Belgeler

25 Temmuz seçimleri bu geleneğin bozulması ve Türkiye ile Bölgesel Kürt Yönetimi arasındaki ilişkilerin yeni bir döneme girmesi için önemli bir nokta olarak

Çalışmamızda, aktüel IŞİD faaliyetleri kapsam dışında tutulmak suretiyle, Kuzey Irak’ta Amerikan işgali sonrası dönemde Kürdistan Demokratik Partisi ve

KUZEY IRAK’IN TOPLUMSAL SİYASAL YAPISI VE KÜRT BÖLGESEL YÖNETİMİ’NİN TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ

El-Nahda ve Selam Grubu, Fazi- let Partisi, Irak Türkmenleri İslam Birliği, Ulusal Reform Hareketi, Irak Ulusal Kongresi, Hepi- miz Irak’ız, Irak Aşiretleri Ulusal Hareketi, İnşa

و‬ Electric storage water heaters Drinking water coolers Water dispenser Room air conditioners window air conditioners and the split air conditioners Electric Hobs

 1998 yılında ikili ticaret hacmi, Irak’ın “BM Petrol Karşılığı Gıda ve İlaç Programı” çerçevesinde Türkiye’den yaptığı alımları diğer ülkelere

Tlıe nanıes of iııdiüduals and entities removed from Committee's Sanctions List pursuani to a decision by tlıe commiffee may be found in the "press Releases"

İslami ve milli bir sorumluluk olarak direnişin kök salması noktasında meşru tüm yolların kulla- nılarak bir an önce işgalin bitirilmesi yönünde yoğun faaliyetlere