• Sonuç bulunamadı

İCRA ve İFLAS HUKUKU GÜNCEL SORULAR ve YARGITAY İÇTİHATLARI. Av. Talih UYAR SEMİNER NOTLARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İCRA ve İFLAS HUKUKU GÜNCEL SORULAR ve YARGITAY İÇTİHATLARI. Av. Talih UYAR SEMİNER NOTLARI"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İCRA ve İFLAS HUKUKU GÜNCEL SORULAR

ve

YARGITAY İÇTİHATLARI Av. Talih UYAR

21.01.2016

SEMİNER NOTLARI

(2)
(3)

MİZAN

HUKUKÇULAR DERNEĞİ www.mizan.org.tr

İÇİNDEKİLER

İİK 72. MADDESİ GEREĞİNCE TAKİPTEN SONRA AÇILAN MENFİ TESPİT

DAVALARINDA TAKİBİN TEMİNAT MEKTUBU İLE DURDURULMASI ... 1

İHALE KONUSU MALIN KIYMETİNDEN FAZLAYA SATIŞI HALİNDE BORÇLUNUN İHALENİN FESHİ DAVASI AÇABİLMESİ ... 2

YENİLEME HACZİ ... 3

İHTİYATİ HACİZ ... 3

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI ... 4

A- Borcun Doğum Tarihinden Önce Yapılan Tasarruflar ... 4

B- Alacağın Gerçek Olup Olmaması (Ticari Defterde Kayıtlı Olmayan Alacaklar) ... 5

C- Tasarrufun İptali Konu Malın Satış Değeri İle Gerçek Değeri Arasında Fahiş Fark Bulunması ... 5

D- Aciz vesikası ... 5

E- Dava Açma Süresi ... 5

F- Tasarrufun İptali Davasında Yargılama Giderleri ... 6

G- Tasarrufun İptaline Konu Malın Devri Halinde Takibin Durumu ... 6

H- Takip Başlatılmadan Tasarrufun İptali Davası Açılması ... 6

İ- Tasarrufun İptali Davalarında İhtiyati Haciz ... 6

J- Dürüstlük Kuralı ... 8

KIYMET TAKDİRİ ... 8

A- Kıymet Takdir Raporunun Tebliği ... 8

B- Kıymet Takdirinin Geçerlilik Süresi ... 9

MEVDUAT HACZİ ... 10

İPOTEKLİ TAŞINMAZLARDA TEFERRUAT ... 10

İLAMA BAĞLI ALACAK İÇİN İLAMLI TAKİP YAPMA ZORUNLULUĞU ... 10

(4)

İCRA ve İFLAS HUKUKU GÜNCEL SORULAR ve

YARGITAY İÇTİHATLARI

Av. Talih UYAR1

İİK 72. MADDESİ GEREĞİNCE TAKİPTEN SONRA AÇILAN MENFİ TESPİT DAVALARINDA TAKİBİN TEMİNAT MEKTUBU İLE DURDURULMASI

Uygulamada sıkça karşılaşılan bir sorunda borçluların Teminat senedi olarak verdiği ( genelde borçluların elinde Teminat senedi olduğuna dair belge yoktur ) evrakların takibe konu edilmesidir. Burada mahkeme borçludan belge talep etmek- tedir. Eğer borçlunun elinde belge yoksa borçlu tamamen alacaklının insafına kal- maktadır.

Bir olayda A Şirketi B şirketin teminat senedi istiyor ve B senedi iki tane teminat senedi veriyor. Teminat senetlerinden birisi 1.000.000 Dolar, diğeri ise düşük miktarlı senet. A şirketi küçük meblağlı senet için teminat senedi olduğuna dair belge düzenleyerek B şirketine veriyor ancak büyük meblağlı senetle ilgili olarak belgeyi bir türlü düzenleyip vermiyor. Taraflar arasında ihtilaf doğunca iki senedi birden takibe konu ediyorlar. B şirketi konuyu icra mahkemesine götürüyor ve icra mahkemesi belgeli olan kısımla ilgili takibi iptal ediyor ancak belgesi olmayan 1.000.000 Dolarlık kısım için davayı reddediyor. Bu teminat senedi şirketin mahvına yol açmıştır.

Bu nedenle şimdi hazırlanan kanun tasarısında icra takibinden sonra açı- lan menfi tespit davalarında teminat senedi ile takibin durdurulması imkânı getiril- mektedir.

Yargıtay’da menfi tespit davalarında asıl görevli daire 19. Hukuk Dairesi- dir. 19. Hukuk Dairesi kanun maddesini uygulayarak yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda hüküm tesis etmektedir. Ancak 12. Hukuk dairesi (menfi tespit davalarından asıl görevli daire olmamasına rağmen) bu konuda verdiği E.

2013/35909, K. 2014/2536, T. 29.1.2014 Tarihli kararında; “

Eğer borçlu icra kapak hesabıyla beraber karşılayacak teminat mektubu gösterirse icra memuru hacizleri kaldırır ve takibi durdurur

” demek suretiyle kanundaki para ifadesini geniş yorumlamış ve temi- nat mektubunun da kabul edilebileceği yönünde karar tesis etmiştir.

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2013/35909, K. 2014/2536, T. 29.1.2014; Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya ma- hallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup ince- lendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından şikâyetçi borçlu aleyhine 10.04.2013 tarihinde ge- nel haciz yoluyla takip başlatılmış, borçlu tarafından açılan ve İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2013/ 862 E. sayılı dosyasında görülen menfi tespit davasında, 30.10.2013 tarihinde takip konusu alacağın %15'ine karşılık gelen 48.478.00 TL'yi karşılar teminatın yatırılması halinde icra kasasına girecek olan paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir konulmasına ka- rar verilmiştir.

İİK 72/3 maddesine göre; “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak,

1 Öğretim Görevlisi, Serbest Avukat, e-uyar.com Online Hukuk Yayıncılığı Sahibi.

(5)

2

www.mizan.org.tr

borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati ted- bir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.”

İlK 72/4 maddesinde ise; menfi tespit davasının alacaklı lehine neti- celenmesi halinde ihtiyati tedbir kararının kalkacağı, buna dair hükmün kesin- leşmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulun- maktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alacağı ve alacaklının uğradığı za- rarın aynı davada takdir olunarak karara bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.

Kural olarak, borçlu tarafından İİK’ nun 72/3. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki para- nın alacaklıya ödenmemesi istenebilir. Borçlunun, mahkemece tayin edilen temi- nattan ayrı olarak, icra müdürlüğüne talep anına kadar fer'ileri ile birlikte hesap- lanan dosya borcunun tamamını karşılayan teminat mektubu sunması halinde, alacaklı tarafından takibe devam edilemez.

Somut olayda; borçlu İstanbul Anadolu 11.Asliye Ticaret Mahkeme- si'nce belirlenen %15 teminatı yatırmış olduğundan, icra kasasına girecek paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir konulmasına karar verilmiştir. Borçlu 31.10.2013 tarihinde 48.478.00 TL teminat mektubunu dosyaya sunduktan sonra, aynı gün kalan dosya borcunun tamamını karşılar nitelikte 395.000.00 TL'lik teminat mektubunu da icra dosyasına sunarak hacizlerin kaldırılmasını ta- lep etmiş, icra müdürlüğünce bu talep aynı gün kabul edilmiş ise de daha sonra alacaklının talebiyle, takip borcunun nakit olarak yatırılmadığı gerekçesiyle ha- cizlerin yeniden konulmasına karar verilmiş, borçlu tarafından bu işlemin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurulmuş, mahkemece şikayetin reddine karar verilmiştir.

Borçlu, mevcut hacizlerin kaldırılmasını ve hacizli mallarının sa- tılmasını önlemek için, takip giderleri ve faizleri ile birlikte borcun tamamını karşılayacak ve her an paraya çevrilebilecek muteber ve kesin banka teminat mektubunu takip dosyasına ibraz ettiğine göre, icra müdürlüğünce teminatın kabul edilerek hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, İİK'nun 72/3. maddesindeki para tabirine dar yorum getirilerek istemin reddi doğru değildir.

O halde mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BO- ZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itiba- ren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İHALE KONUSU MALIN KIYMETİNDEN FAZLAYA SATIŞI HALİNDE BORÇLUNUN İHALENİN FESHİ DAVASI AÇABİLMESİ

Yargıtay son zamanlarda verdiği kararlarında; “ihalede, malın, tahmin edi- len kıymetinin biraz üzerinde satılması halinde borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmadığını” belirtmeye başlamıştır. Yargıtay eski dönemlerde bu- nun aksine kararlar vermekteydi. Hatta kendi yaşadığımız bir olayda ihale konusu mal kıymet takdirinin 100 katı üzerinde satıldığı halde borçlunun açtığı ihalenin feshi davasında yerel mahkeme kararını bozmuştur.

Yargıtay’ın bu kararı bütün olaylarda bu şekilde uygulanmayacaktır. Ör- neğin İzmir alacaklı A tarafından açılan tasarrufun iptali davası neticesinde B ye ait taşınmaza haciz tesis edilmiş ve buna bağlı olarak da taşınmazın satışı istenmiştir.

Yapılan ihale sonucunda taşınmaz kıymetinin biraz üzerinde satılmıştır. Ancak B “

ta- sarrufun iptali davası karar verildiği anda ihtiyati haciz kesin hacze dönüştüğü için 1 yıl içe-

(6)

3

www.mizan.org.tr

risinde satış istenmesi gerekir, burada satış istenmediğinden satış isteme hakkı ve haciz düş- müştür

” gerekçesiyle ihalenin feshi davası açmış ancak mahkeme hukuki yarar yok- tur gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Ancak Yargıtay B’nin gerekçesiyle verilen kararı bozmuştur. Burada hukuki yarara ilişkin kural uygulanmamıştır çünkü bu eksiklik kamu düzenine ilişkindir.

Birde satışa konu malın kıymet takdirinin süresi dolduğu halde bu kıymet takdirine bağlı olarak satış istenmişse burada da kıymet takdirinin üstünde satış yapılması ihalenin feshi davası açılabilir.

YENİLEME HACZİ

Yargıtay eski kararlarında eski haczi düşmeden yeni haciz konulamayaca- ğına hükmediyordu. Son zamanlarda taşınır ya da taşınmaz kaydına konulan haciz düşmeden haciz konulabilir ancak ilk haciz düşer. Bunun sakıncası ise eski tarihli haczin düşmesi ile hacizde sıranın kaybedilmesidir. Tavsiyem haciz süresi dolmadan yeni bir haciz talebi yapmamanız.

Satış taleplerinde mutlaka satış avansı da yatırılması gerekir. Satış avansı yatırılmamışsa satış talep edilse dahi haciz düşer. Burada satış talebi yaptığımızda icra müdürüyle görüşme yaparak karar aldırmadan ne kadar avans gerektiğini ko- nuşalım, bu miktarı müvekkilden almadan karar aldırmayalım. Aksi takdirde haczin düşmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalırsınız.

Kıymet takdiri kesinleşmeden satış yapmamak gerekir. Bunu engellemek için kıymet takdirine itiraz davası açıldıktan sonra haczin düşmemesi için satış talebi yaparken “kıymet takdiri itiraz davası sonucunda belirlenecek kıymete göre satışın yapılması ve satış günü verilmesi” şeklinde talep açıp karar aldıralım.

İHTİYATİ HACİZ

Yargıtay eski kararlarında ihtiyati haciz talebi yaparken sadece anapara- nın istenebileceğine hükmediyordu. 15. Hukuk dairesi 02.11.2015 Tarihli E. 4699, K. 5439 sayılı kararında “

faiz bakımından da ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekir- ken…”

diyerek kararı bozmuştur. Bu karar yerinde ve doğru bir karardır.

YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2015/4699, K. 2015/5439, T.

2.11.2015; Yukarıda tarih ve numarası yazılı ihtiyati haciz talebinin kısmen ka- bulüne dair ara kararın temyizen tetkiki ihtiyati haciz talep edenler vekilince talep edilmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla temyiz di- lekçesi ile dosyadaki tüm belgeler okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

Talep, kesinleşmemiş mahkeme kararına dayalı olarak hüküm altına alınan alacak ve fer'ilerinin tahsili amacıyla ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkin olup; mahkemece talebin kısmen kabulüne dair verilen karar, reddedilen kısım yönünden ihtiyati haciz talep edenler vekillerince temyiz edilmiştir.

İhtiyati haciz talep edenler vekilleri; İskenderun 1. Asliye Hukuk Mah- kemesi'nin 26.06.2014 tarih, 2011/10-432 Esas ve Karar sayılı ilamıyla 272.095,20 TL asıl alacak, 12.238,87 TL masraf, 21.575,71 TL vekalet ücreti ve 16.021,00 TL harç olmak üzere toplam 321.930,78 TL alacağın borçlu F. K.'dan tahsiline karar verildiğini, kararın kesinleşmediğini, asıl alacağın mahkeme kara- rında hükmedilen TC Merkez Bankası ticari reeskont faiz oranları üzerinden ve

(7)

4

www.mizan.org.tr

dava tarihinden itibaren hesaplanmış 629.017,97 TL faizinin bulunduğunu, ala- caklarının vadesinin gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bulunduğunu ifade ederek ihtiyati hacze karar verilmesini talep etmişlerdir.

Mahkemece yapılan inceleme neticesinde, 321.930,78 TL asıl alacak, masraf, vekalet ücreti ve harç yönünden ihtiyati haciz talebinin kabulüne, işlemiş faiz olarak talep edilen 629.017,97 TL yönünden alacağın muaccel ve likit olmadığı gerekçesiyle redde karar verilmiştir.

İhtiyati hacze dayanak olarak sunulan İskenderun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 26.06.2014 tarih, 2011/10-432 Esas ve Karar sayılı kararında asıl alacağa yürütülecek faizin türü ve başlangıç tarihi açıkça gösterilmiştir. Faiz ala- cağı asıl alacağın fer'i niteliğinde olup, asıl alacak bakımından muacceliyetin ger- çekleşmesi halinde bunun fer'ileri bakımından da muacceliyet şartının gerçekleş- tiği kabul edilmelidir. Bu yönüyle mahkemece, asıl alacağa yürütülecek faizin miktarı denetlenmek suretiyle asıl alacağa kararda gösterilen şekilde hesaplana- cak faiz alacağı bakımından da ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken, aksi dü- şünce ile ihtiyati haciz kararı verilmesi bakımından mevzuatımızda şart olarak kabul edilmeyen likidite unsuru da yanlış değerlendirilmek suretiyle redde karar verilmiş olması doğru değildir.

Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz talep edenler vekillerinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün ihtiyati haciz talep edenler yara- rına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden ih- tiyati haciz talep edenlere geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

Tasarrufun iptali davaları niteliği gereği alacak davası olduğu için taşın- mazın aynına ilişkin bir dava değildir. Bu sebeple kesinleşmeden icra edilebilir.

Tasarrufun iptali davaları genelde davacının lehine sonuçlanır ancak aşa- ğıdaki özel durumlara dikkat etmek gerekir.

A- Borcun Doğum Tarihinden Önce Yapılan Tasarruflar

Yargıtay şuan ki kararlarında; borcun doğum tarihinden önce yapılan ta- sarrufların iptaline imkân tanımamaktadır. Yargıtay burada borcun doğumu önce- sinde alacaklının alacaklı sıfatına sahip olmaması gerekçesiyle bu yönde kararlar vermektedir. Yargıtay’ın bu görüşü kötü niyetli borçlulara prim vermektedir. Banka kredilerinde şube müdürünün onayıyla ya da genel müdürlük bazında verilen bir krediyse genel müdürlüğün kredi ödeme kararı verdiği tarihtir.

Borcun doğum tarihi kural olarak senetlerin tanzim tarihi, çekin keşide tarihidir. Ancak çoğu defa temel ilişkiye dayalı olarak borcun doğum tarihi tespit edilir. Haksız fiillerde haksız fiilin olduğu tarih esas alınır.

Biz bu görüşe katılmıyoruz. Kanun çalışmasında “uygun illiyet bağı çerçe-

vesinde borçlunun borcun doğum tarihinden önce yapmış olduğu tasarruflar hak-

kında da iptal davası açılabilir” şeklinde çalışma yapıyoruz.

(8)

5

www.mizan.org.tr

B- Alacağın Gerçek Olup Olmaması (Ticari Defterde Kayıtlı Olmayan Alacaklar)

Tacir olan alacaklılarda takibe konu edilen alacağın ticari defterde kayıtlı olması gerekir. Eğer ticari defterde tamamen kayıtlı değilse, kayıtlı olmadığı ölçüde dava reddedilecektir.

Tacir olmayanlarda ise Yargıtay kararlarına göre alacaklının makul ve mantıklı bir biçimde alacağını ispat etmesi gerekir. Burada örneğin bono olması ye- terli değildir. Bononun neden alındığının ispat edilmesi gerekir.

İptal davaları ve istihkak davalarında mahkeme alacaklının alacağın sahibi olup olmadığını yani gerçek olup olmadığını araştırır. Örneğin; icra borcundan dolayı satışa çıkan ev eşyalarını borçlunun eşi almıştır ve ihale kesinleşerek mülkiyet borç- lunun eşine geçer. Daha sonra aynı eşyaları haczetmek için gelen alacaklının istihkak iddiası karşısında açacağı istihkak davasında mahkeme borçlunun eşine satışa konu malları nasıl aldığını soracaktır. Ev hanımı olan borçlunun eşine sorar; sana baban- dan gelen kira geliri mi var? Ya da miras mı kaldı? Eğer böyle bir durum yoksa ev hanımı olan kişinin bu malları alması hayatın akışına aykırı olduğu için istihkak iddiası reddedilecektir.

C- Tasarrufun İptali Konu Malın Satış Değeri İle Gerçek Değeri Ara- sında Fahiş Fark Bulunması

Kanunda satış değeri ile gerçek değer arasında fahiş fark varsa iptal edilir demektedir. Yargıtay fahiş fark kavramını bir misline kadar olarak kabul etmektedir.

Ancak borçlular bunu da kamufle edebiliyorlar. Örneğin borçluya ait 100 Bin TL de- ğerindeki bir yerin satış bedeli tapuda 10 Bin TL gösteriliyor fakat kalan 90 Bin TL Banka hesabından bakiye fark adı altında borçlu hesabına yatırılarak bu iş hallediliyor.

D- Aciz vesikası

Kanunda tasarrufun iptali davasının ön şartı olarak geçici ya da kesin aciz vesikasının alınması belirtilmiştir. Burada kanunun yazımında bir hata vardır. İcra ve İflas Kanununda kesin aciz vesikası var ancak geçici aciz vesikası diye bir vesika yoktur. Ancak Yargıtay dosya kapsamını (dosyada borçluya ait haczedilen varlıkların alacağı karşılayamayacağı kanaatine varılırsa borçlu borca batık sayılır.) geçici aciz vesikası hükmünde kabul etmektedir.

E- Dava Açma Süresi

Dava açma süresi 5 yıllık hak düşürücü süreye tabidir. Süre tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar.

5 yıllık süre geçmiş ve aciz vesikası ibraz etmeden bu dava açılacaksa

Borçlar Kanunu 19. Maddesindeki muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davası

açılmalıdır. Burada aciz vesikası sunulmasına gerek yoktur. Ve 5 yıllık süreyle de

bağlı olmaksızın her zaman bu dava açılabilir.

(9)

6

www.mizan.org.tr

F- Tasarrufun İptali Davasında Yargılama Giderleri

Tasarrufun iptali davasında mahkeme; “

tasarrufa konu mal üzerinde alacaklı davacıya icra dosyasındaki alacaklı ve ferileriyle sınırlı olarak cebri icra yetkisi tanınmasına, yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine

” şeklinde karar vermek- tedir. Uygulamada yargılama giderlerinin davalı üçüncü kişiden tahsilini isteniyorsa bunun için icra dosyasına talep açılmakta ve üçüncü kişiye muhtıra çıkartılmak su- retiyle tahsili yoluna gidilmekteydi. Ancak 8. Hukuk dairesi verdiği kararda “

eğer üçüncü kişiden yargılama giderleri talep edilecekse, bunun için alacaklı davacının üçüncü kişi hakkında ayrı bir takip başlatması gerekir

” demiştir.

G- Tasarrufun İptaline Konu Malın Devri Halinde Takibin Durumu Tasarrufun iptaline konu malın devri halinde mahkeme alacaklının icra dosya alacağıyla ve tasarrufa konu malın değeriyle sınırlı olmak üzere alacağın taz- minat şeklinde tahsiline karar verecektir. Bu durumda mevcut icra takip dosyasıyla devam edilemez, artık yeni bir icra takibi başlatılması gerekecektir.

H- Takip Başlatılmadan Tasarrufun İptali Davası Açılması

İcra takibi yapılmadan öncede Tasarrufun iptali davası açılabilir. Bu du- rum yasada yer almamasına rağmen Yargıtay kararlarıyla getirilmiştir. Bu duruma örnek olarak; bir trafik kazası meydana geliyor ve A, B’nin yaralanmasına sebep olu- yor. B, tazminat davası açıyor. Dava sırasında kazaya sebebiyet veren A, üzerindeki varlıkları devrediyor. İşte bu durumlarda tazminat davası devam ederken tasarrufun iptali davası açılabilir. Burada dava açarken, davalı taraf hakkında tazminat davası açıldığını ve bu davanın bekletici mesele yapılması talep edilmelidir. Tazminat davası sonuçlandığında; icra takibi başlatılarak takip alacağı bildirilebilir ya da doğrudan tasarrufun iptali davasının açıldığı mahkemeye alacak miktarı bildirilebilir.

İ- Tasarrufun İptali Davalarında İhtiyati Haciz

İcra ve İflas Kanunu 281. Madde de açıkça ihtiyati hacizden bahsedil- diği halde uygulamada bazı hâkimlerimiz ıslarla ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati ted- bir şeklinde karar vermektedir. Bu doğru değildir. İhtiyati tedbir kararı verilmesi halinde borçlu birine borçlanır ve takip başlatarak sıra cetvelinde önümüze ge- çebilir. Bununla ilgili kararlar;

YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ E. 2014/8405, K. 2014/6892, T.

3.11.2014; Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması so- nunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Şikayetçi vekili, müvekkilinin içinde yolcu olarak bulunduğu araca borçlu B. D. ait 42 .. plakalı aracın çarpması sonucu borçlu aleyhine Konya Ereğli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde tazminat davası açıldığını, mahkemece kazaya karışan aracın trafik kaydına ihtiyati haciz nevinden ihtiyati tedbir konulduğunu, davanın derdest olduğunu, buna rağmen borçluya ait aracın satılması sonrası düzenlenen sıra cetvelinde, müvekkilinin ihtiyati haczinin ke- sinleşmemesi ve alacak miktarının bildirilmemesi sebebiyle pay ayrılmadığını, de- rece kararının yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin alacağı kadar pay ayrılması

(10)

7

www.mizan.org.tr

gerektiğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptali ile müvekkilinin alacağının yazılma- sına karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir.

Şikayet olunan A.. A.. vekili, davanın reddini istemiştir.

Diğer şikayet olunan, davaya cevap vermemiştir.

İcra Mahkemesince, Ereğli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/447 Esas sayılı dosyasında borçlu B. D. ait 42 ...plakalı araca dair verilen ihtiyati tedbir kararının ihtiyati haciz olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle şi- kayetin reddine karar verilmiştir.

Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin tem- yiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin tüm temyiz itirazla- rının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan İcra Mahkemesi kararının İİK'nın 366. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden- den alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ E. 2014/3581, K. 2015/181, T.

15.1.2015; Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması so- nunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Şikayetçi vekili, şikayet dışı borçlunun Vakıfbank nezdindeki hesa- bında mevcut paranın şikayet olunan bankaya ödenmesine, müvekkiline ödeme yapılmamasına dair sıra cetveli düzenlendiğini, müvekkili lehine Turgutlu Aile Mahkemesi'nce borçlu aleyhine verilen ihtiyati tedbirin, ihtiyati haciz niteliğinde olduğunu, ihtiyati haciz alacaklısı olan müvekkilinin, kesin haczi olan banka ile iştirak kuralları gereği parayı paylaşması gerektiğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Şikayet olunan vekili, sıra cetvelinin, hacizlerin kesinleşme tarihleri dikkate alınarak yapıldığını, şikayetçi tarafından konulan ihtiyati haczin henüz kesinleşmemiş olduğunu, müvekkilinin haczinin ise kesin olduğunu, borçlunun hesabında bulunan bakiye tutar üzerinde şikayetçi ihtiyati haczinin devam etti- ğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; şikayet olunan alacaklı bankanın kredi borçlusu olan şikayet dışı F.K.T.'ye ait Türkiye Vakıflar Bankası Aliağa Şubesi nezdindeki mevduatına şikayet olunan banka tarafından kesin haciz konulduğu, şikayetçi lehine ise 20.8.2010 tarihli ihtiyati tedbir mahi- yetinde ihtiyati haciz konulduğu, Aile Mahkemesi'nce verilen bu ihtiyati tedbir mahiyetindeki ihtiyati haczin kesinleşmediği, ayrıca İİK kapsamında ihtiyati ted- birin ihtiyati hacze iştirak edeceğine dair bir hüküm de bulunmadığı gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir.

Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

11.11.2013 olan şikayet tarihinin, gerekçeli karar başlığında 18.11.2013 olarak yazılmış olması, HMK'nın 304. maddesi uyarınca, tarafların başvurusu üzerine veya re'sen düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak kabul edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin tem- yiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin tüm temyiz itirazla- rının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan İcra Mahkemesi kararının İİK'nun 366. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden- den alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.01.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

(11)

8

www.mizan.org.tr

İhtiyati tedbir kararları rızai satışları engeller fakat borçlunun borcundan dolayı malın cebri icra yoluyla satışa engel teşkil etmez.

J- Dürüstlük Kuralı

Eğer alacaklının tasarrufun iptali davası açması dürüstlük kuralına aykı- rılık teşkil ediyorsa bu davanın reddi gerekir. Örnek olarak; alacaklı A ile Borçlu B, B’ye ait malların icra dışında satılmasını, satış bedellerinin yarısını A’nın almasını geri kalan kısmının da B, tarafından diğer alacaklılara ödenmesi konusunda anlaşa- rak satışları gerçekleştiriyorlar. Ancak daha sonra A, satışına aracılık ettiği bu mal- larla ilgili olarak tasarrufun iptali davası açıyor. İşte bu durumda davası dürüstlük kurallarına aykırılık nedeniyle reddedilecektir.

KIYMET TAKDİRİ

A- Kıymet Takdir Raporunun Tebliği

Kıymet takdir raporunun satış ilanında farklı olarak tapudaki ilgililere teb- liğ edileceğine ilişkin İİK da düzenleme bulunmamaktadır.

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2012/29496, K. 2013/1668, T. 22.1.2013; Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular M. A. ve Me. A. tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm bel- geler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Şikayetçi ipotek alacaklısı banka, icra mahkemesine yaptığı başvu- ruda, 30 nolu bağımsız bölüm ile ilgili yapılan artırmada kıymet takdir raporunun tebliğ edilmediği iddiası ve sair itirazları ile birlikte yapılan ihalenin feshine karar verilmesini; yine aynı yer 13 nolu bağımsız bölüm ile ilgili ihalenin re'sen düşü- rülmesine ilişkin kararların iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece her iki ihalenin feshine karar verildiği görülmüştür.

1- ) İİK.nun 134/2. maddesinde ihalenin feshini isteyebilecek ilgililer sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki il- gilileri ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerdir.

Somut olayda 13 nolu bağımsız yönünden; ihalenin feshi talebinde bulunan şikayetçi, icra takibinde taraf olmadığı gibi ihale konusu taşınmazın tapu sicilinde ilgili sıfatı da bulunmamaktadır. Öte yandan şikayet konusu ihaleye pey sürmek suretiyle katılmış da değildir. Bu nedenlerle ihalenin feshi davası açma- sına yasal imkan yoktur.

O halde, mahkemece adı geçenin şikayetinin aktif husumet yokluğun- dan reddi gerekirken işin esasının incelenmesi doğru değildir.

2- ) 30 nolu bağımsız yönünden ise; İİK.nun 127.maddesinin emredici hükmüne göre, satış ilanının borçluya, alacaklıya ve taşınmazın tapu sicilinde kayıtlı bulunan ilgililerine tebliği şarttır. Satış ilanının adı geçenlere tebliğ edilme- miş yada tebliğ işleminin usulsüz olması başlı başına ihalenin feshi sebebidir.

İİK.'nun 128/2. maddesi gereğince, icra dairesi satışa hazırlık işlem- leri sırasında taşınmazın kıymetini ehil bilirkişiler aracılığı ile tayin ve tespit etti- rirken, taşınmazın üzerindeki yükümlülüklerin de kıymete olan etkisini dikkate alır. Kesinleşen kıymet takdiri, taşınmazın satışı sırasında İİK'nun 129. madde- sinde öngörülen ve satışın en az hangi bedelle yapılacağını saptayan önemli bir işlemdir. Kıymet takdirine ilişkin rapor; borçluya, haciz koydurmuş alacaklıya ve diğer ipotekli alacaklılara tebligatın yapıldığı icra dosyasındaki, ayrıca bildirilmiş bulunması hali müstesna olmak üzere, tapudaki mevcut adresleri esas alınmak

(12)

9

www.mizan.org.tr

suretiyle tebliğ edilir. Bu maddede tapudaki ilgililere kıymet takdir raporunun tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.

Kaldı ki şikayetçiye satış ilanı 13.12.2011 tarihinde bizzat tebliğ edildiği halde satış ilanının kendisine tebliğinden itibaren yedi günlük sürede kıymet takdirine itiraz etmediğinden, bu husus ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemez.

O halde mahkemece, ihalenin feshi talebinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlular M.A.ve Me. A.'ın temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. mad- deleri uyarınca ( BOZULMASINA ), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

B- Kıymet Takdirinin Geçerlilik Süresi

İcra ve İflas Kanunu 128/a Maddesi uyarınca Kıymet takdirinin geçerlilik süresi 2 yıldır. Yargıtay’a göre, kanunda Taşınmazlar için getirilmiş olan bu hüküm kıyasen menkuller hakkında da uygulanır.

Yargıtay kararında; eğer taşınır veya taşınmaz haczi, satış istenmemesi se- bebiyle veya satış yapıldığı halde alıcı çıkmadığı için düşerse, satışın düşmesiyle bir- likte hacizde düşecektir. Haciz düştüğü için taşınır veya taşınmaza tekrar haciz ko- nulması gerekmektedir. Tekrar haciz konulduktan sonra düşmüş hacizle ilgili olarak daha önce yapılan kıymet takdir raporu esas alınarak satış yapılamaz.

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2014/34097, K. 2015/1195, T. 20.1.2015;

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallin- den daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzen- lenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Borçlunun düşen hacze dayalı olarak yapılan kıymet takdiriyle satışın yapıldığını da ileri sürerek ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.

İcra dosyasının incelenmesinde; ihale konusu taşınmazlara 23.10.2009 tarihinde haciz konulduğu, icra müdürlüğünce yaptırılan kıymet tak- dirine itiraz edildiği, Kocaeli 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2011/747 E. 2013/145 K. sayılı dosyasında 14.5.2012 tarihinde yapılan keşfe istinaden düzenlenen bilir- kişi raporuna göre taşınmazların değerinin yeniden belirlendiği, 27.5.2013 tari- hinde ihale konusu taşınmazlara yeniden haciz konulduğu ve 20.3.2014 tarihinde de ihalenin yapıldığı anlaşılmaktadır.

İİK'nun 128. maddesine göre 2 yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez ise de; 27.5.2013 tarihli haciz esas alınarak ihale yapıldığına göre, ko- nulan son haciz sebebiyle yeniden kıymet takdiri yapılması gerekirken, 23.10.2009 tarihli hacze dayalı kıymet takdiri esas alınarak ihalenin yapılması usulsüzdür.

O halde mahkemece ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken şika- yetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğin- den itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.1.2015 tari- hinde oybirliği ile karar verildi.

(13)

10

www.mizan.org.tr MEVDUAT HACZİ

Borçlunun bankadaki parasını haciz koyduktan sonra, hacizden haber olunduktan sonra bu paranın 6 ay içinde icra dosyasına celp edilmesi gerekmektedir.

Bu süre içerisinde para istenmemişse haciz düşecektir. Bu konuda daha eski Yargı- tay kararları; paranın paraya çevrilmesi söz konusu olamayacağından haciz devam eder şeklindeydi.

Yargıtay kimi kararlarında İİK 78’e kimi kararlarında da 85’e göre haciz müzekkeresi gönderilmişse müstakbel alacakların haczi de mümkündür.

Uygulamada bankalara gönderilen 89/1 haciz müzekkerelerinde müzek- kerenin tebliğ edildiği saatin yazılmaması sebebiyle sıkıntılar meydana gelmektedir.

Bunu önlemek için önerimiz oldu ve sonunda bu Tebligat Kanunu’nun uygulanması için çıkartılan Yönetmeliğe eklendi. Yönetmelik 35/e. Maddesinde “ Tebligat mazba- tasında tebliğ tarihi, tebliğ saati, kime ve nerede yapıldığı, tebligatı yapan memurun adı soyadı ve imzası” yer alır denmektedir. Ancak tebliğ saatinin uygulandığını hiçbir Yargıtay kararını ben görmedim.

İPOTEKLİ TAŞINMAZLARDA TEFERRUAT

İcra ve İflas Kanunu’nun 83/c maddesinin 1. Fıkrasında ipotek akit tab- losunda sayılan mallar teferruat sayılır denmektedir. Ancak 2. Fıkrasında Medeni Kanunu’nun teferruata ilişkin hükümlerine atıf yapıldığı için çelişki ortaya çıkmak- tadır. İcra ve iflas kanunundaki düzenleme sadece akit tablosunda yer alan malları teferruat olarak kabul etmektedir. Ancak Medeni Kanuna göre her şey teferruata gi- rebilir. Yargıtay’ın bu konudaki kararları net değildir. Kimi kararlarında sadece ipo- tek akit tablosunda sayılanları teferruat olarak kabul ederken, kimi kararlarında ise akit tablosunda sayılmasa dahi teferruat sayılır şeklindedir.

İLAMA BAĞLI ALACAK İÇİN İLAMLI TAKİP YAPMA ZORUNLULUĞU Yargıtay’ın eski kararlarında elinde İlam bulunan alacaklının istemesi ha- linde ilamsız takipte başlatabileceği yönündeydi. Uygulamada borçlunun genel haciz yoluyla takibe itiraz etmesi ve % 40 tazminat almak veya borçlunun tehiri icra kararı almasını (

Alacaklının genel haciz yoluyla başlattığı takibe itiraz etmekle takibin durduğunu düşünen borçlu tehiri icra talep etmemekteydi. İlama dayalı olarak başlatılan İlamsız takip- lerde icranın geri bırakılması için yapılan başvuruların reddi kararı doğru değildir.

) ve yine dava sonucunda haklı çıkan borçlunun İİK gereğince ödediği bedeli geri istemesini engellemek için alacaklıların başvurduğu bir yöntemdi.

İş bu sebeplerle kanun tasarında “Elinde ilam olan alacaklı ilamlı takip

yapmak zorundadır” şeklinde hüküm konulmaktadır.

(14)

M İZAN

HUKUKÇULAR DERNE Ğİ www.mizan.org.tr

Web : www.mizan.org.tr E-posta : nfo@mizan.org.tr Twitter : @Mizanhukukcular Facebook : /mizanhukukcular Instagram : mizanhukukcularder

Adres : Altunizade Mah. Fahrettin Kerim Gökay Cad. Ekşi İş Merkezi No: 12/9-12 ÜSKÜDAR- İSTANBUL/TÜRKİYE Tel : +90 (216) 651 60 70

Faks : +90 (216) 651 51 06

Referanslar

Benzer Belgeler

16) 211 Sayılı T.S.K. İç Hizmet Kanununun 1 inci maddesi, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin, Jandarmanın dahil olduğu Kara kuvvetleri, Sahil Güvenliğin dahil olduğu

Her bir bölgesel grup tarafından kendi kişisel kapasitelerinde çalışmak üzere atanan İnsan Hakları Konseyi Üye Devletlerinin beş temsilcisinden oluşan Durumlar Çalışma

01.01.2005 tarihinden 31.03.2005 tarihleri arasındaki dönemde Kanun kapsamında ihalesi yapılan ve sözleşme sonuçları (İhale Bilgi Formları), internet yoluyla Kamu İhale

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 1 inci maddesi uyarınca mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre

Şikâyetçinin, söz konusu parselde bulunan Belediye hissesinin kendisine satışının yapılması talebine istinaden; Belediye Kanununun “Belediyenin yetkileri ve

% 5 faiz uygulanmasının, anılan Kanundan kaynaklı bir zorunluluk olduğu ve söz konusu faizin, tahsilat anında tahsil edilmemesinin bu kamu alacağının

Emniyet Teşkilatında 5966 (beşbindokuzyüzaltmışaltı) Teknisyen Yardımcısının görev yaptığı, Teşkilatta Teknisyen Yardımcısı unvanında personel alımının Emniyet

Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından ilan edilen ilanın yayımlanma tarihinin 23/10/2015, son başvuru tarihinin 02/11/2015 olduğu, bahse konu ilanda