• Sonuç bulunamadı

Global Ekonomik Krizin Dünyada Ve Türkiye’de Gıda Güvencesi Üzerine Etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Global Ekonomik Krizin Dünyada Ve Türkiye’de Gıda Güvencesi Üzerine Etkileri"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

942

Global Ekonomik Krizin Dünyada Ve Türkiye’de Gıda Güvencesi Üzerine Etkileri

Özlem TURAN1 Pınar AYDIN2 Đ.Bülent GÜRBÜZ1

ÖZET

2008’de Amerika Birleşik Devletlerinde ortaya çıkan ve aslında 2007 yılında alarmlarını vermeye başlamış olan ekonomik kriz, tüm ülkelerde önemli sorunları da beraberinde getirmiştir. 2010 itibari ile kriz hala işsizlik, uluslararası ticaretin azalması, gelişmekte olan ülkelerde düşük büyüme oranları gibi pek çok açıdan dünya ekonomisi üzerindeki negatif etkisini sürdürmektedir.

2007 yılında bu finansal krizin henüz başlama sinyalleri verdiği tarihlerde tüm dünya gıda fiyatlarında ki aşırı artışın etkisi altına girmiştir.

Ardı ardına gelen bu krizler, direkt olarak dar gelirlileri etkilemiştir. Dünyada açlık yaşayan insan sayısı 1970’lerden bu yana en yüksek rakam olan 1 milyara ulaşmıştır. Açlık sınırının altında olmasa da, azalan gelir seviyesinden dolayı, diğer temel ihtiyaçlarını karşılamak için gıda harcamalarını azaltan ve beslenme ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekmekte olan insanların sayısı da, bu krizler nedeniyle giderek artmaktadır.

Bu çalışmada, 2008 finansal krizinin dünyada ve Türkiye’deki etkilerinin gıda güvencesi ve gıdaya ulaşma durumu açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Henüz çok yeni olan bu etkilerin kesin sonuçları ile dünya ve ülke çapında gerçek durumun görülebilmesi için belli bir süre geçmesi gerekse de, şu anki durumun ve uzun dönemde yaşanabilecek potansiyel problemlerin belirlenmesi ve alınabilecek önlemler ile uygulanabilecek politikalar hakkında fikirlerin oluşması hedeflenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, Ekonomik Kriz, Gıda Güvencesi

The Effects Of Global Economıc Crısıs On Food Securıty In The World And In Turkey

ABSTRACT

Economic crisis that emerged in 2008 in USA which started to show its signals since 2007, caused important issues all over the world. The crisis still continues its effects on issues such as unemployment, international trade, the growth rate of developing countries in 2010. When this crisis started to show its signals in 2007 the world went under the influence of increasing food prices.

These two crises that followed each other, effected low income part of the population directly. The number of hungry people in the world reached 1 billion, the highest number since 1970’s. ın addition to this, the number of people who are not below the hunger line but decreasing their food expenses and having difficulties to meet their dietary needs increases because of decreasing incomes.

In this study, it is aimed to examine the effects of 2008 financial crisis, both in the world and in Turkey, in terms of food security and access. Even though a certain amount of time needs to pass in order to determine the exact results worldwide and in Turkey, it is tried to determine the potential problems and the current situation and possible precautions and policies that could be applied.

Keywords: Globalization, economic crisis, food security

1.Giriş

2008 ekonomik krizinin temelinde Amerika’da yüksek riskle verilmiş ev kredilerinin geri ödemesinde yaşanan sıkıntılar yatmaktadır. Burada ortaya çıkan finansal kriz tüm finans piyasalarını etkilemiştir. Genel olarak kriz; verilen yüksek riskli krediler üzerinden oluşturulan yatırım araçlarının tüm dünya finansal piyasasında büyük pay almasıdır. Ancak, kredi geri ödemelerinin yapılamaması sonucu bu yatırım araçlarının geçerliliğini yitirmesi olarak özetlenebilir.

1 Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, BURSA

2Uludağ Üniversitesi Harmancık M.Y.O, BURSA

(2)

943

Bu kriz özellikle gelişmekte olan ülkelerde ve öncelikli olarak Asya’da %10’lara kadar öngörülen ekonomik büyümenin bazı ülkelerde % (-4,-5) kadar düşeceği tahmin edilmiştir. Ülkelerin ekonomik büyümelerinde görülen bu etki gelişmiş ülkelerde de kendini gösterse de gelişmekte olan ülkelerde daha uzun dönemli bir düzelme süreci göstereceği tahmin edilmektedir.

2007 yılında yaşanmış olan ve gıda fiyatlarında meydana gelen aşırı yükselmenin etkisini en çok hisseden gelişmekte olan ülkeler ve yoksul ülkelerdir. Bu yeni kriz, normalde yaratması beklenebilecek etkiden çok daha fazlasına yol açmıştır. Günümüz itibariyle FAO dünyada açlık çeken insan sayısının son yaşanan bu krizlerin etkisiyle 1 milyar kişi seviyesine ulaştığını tahmin etmektedir. Sadece 2009 yılında 100 milyondan fazla insan bu rakama eklenmiştir. Bu açıdan bakıldığında kriz, başladığı gelişmiş ülkelerde gücünü yitirmeye başlamış olsa bile dünyanın fakir nüfusu üzerindeki gücü bu kadar kolay ortadan kaldırılamayacaktır.

Bu çalışmada finansal kriz neticesinde ortaya çıkan gıda krizinin dünya nüfusu ve Türkiye üzerindeki etkilerini farklı açılardan incelenmek ve bu etkiler nedeniyle ülkelerin uzun dönemde karşı karşıya kalabileceği sorunların ortaya çıkartılması hedeflenmektedir.

2.Ekonomik Krizin Dünya Ekonomisine Etkileri

Krizin etkisiyle ani bir düşüş gösteren ekonomik büyüme 2009 yılı itibari ile özellikle gelişmiş ekonomilerde %-3,-2’ye kadar düşmüş tüm dünyanın GSYĐH’sinde ise

%-0.6’lık bir küçülme gerçekleşmiştir. IMF tarafından yapılan tahminlere göre 2010 yılında yaklaşık %4’lük bir büyüme gerçekleşerek kriz öncesi rakamlara dönüş başlayacak, özellikle 2011 sonrasında ise gerçek anlamda büyümeden bahsedilebilecektir (imf.org, 2010).

Ekonomik anlamda yaşanan bu kriz bireylerin gelirlerinde doğrudan ve dolaylı olarak ta önemli etkilere yol açmıştır. Özellikle ILO (International Labour Organization) tarafından verilen işsizlik rakamlarına bakıldığında dünyada yaklaşık 210 milyon, bugüne kadar kaydedilen en yüksek işsizlik oranı, insanın işsiz olduğu görülmektedir.

(un.org,2010). Bu rakam 2007 yılı ve 2009 yılı arasında yaklaşık 35 milyonluk bir artış göstermiştir. 2010 yılında da işsizlik rakamlarının yüksek kalacağı hatta bazı gelişmiş ekonomilerde yaklaşık 3 milyon kişinin daha işsiz kalacağı öngörülmektedir (webdev.ilo.org, 2010).

Buna ek olarak işini kaybetme riskinde olan çalışan sayısının 2010 itibari ile 1.5 milyar olacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca 2008 yılı itibari ile 633 milyon insanın ve ailelerinin günde 1,25 $’dan daha az gelirle yaşadığı ve 2009 yılında bu rakama 215 milyon insanın daha eklenebileceği ya da bu insanların yoksulluk sınırının altında gelir elde etme riskiyle karşı karşıya kalacağı öngörülmüştür (webdev.ilo.org, 2010).

Şekil 1. Dünya GSYĐH % değişim oranları ve tahminleri.

Kaynak:imf.org., 2010

(3)

944

IMF (International Monetary Fund) verilerine göre dünya mal fiyatları indeksine bakıldığında ise özellikle 2010 yılı içinde oldukça yüksek bir artış beklendiği görülür. Bu etkinin açıkça görülebilmesi için 2010 yılı gerçek rakamlarına bakmak daha doğru olacaksa da özellikle 2007-2008 döneminde yaşanan gıda fiyatları krizinin endeks üzerindeki etkisi açıkça görülmektedir.

Şekil 2. Dünya mal fiyatları endeksi (2005=100).

Kaynak: imf.org, 2010.

Sadece gıda fiyatları açısından bakıldığında ise Şekil 3’tede görülebileceği gibi 2007 yılında başlayan gıda fiyatları krizi 2008 başlarında en üst noktasına ulaşmış 2008 sonrası bir düzelme görülmeye başlansa da kriz öncesi fiyatlara dönüş sağlanamadan küresel finansal krizi gerçekleşmiş ve 2010 başında gıda fiyatları tekrar yükselme trendine girmiştir.

Şekil 3. Dünya gıda fiyatları endeksi (2002-2004=100).

Kaynak: fao.org, 2010

Dünya ekonomisi son dönemde toparlanma eğilimine girmiş olsa da işsizlik rakamları rekor seviyeye ulaşmıştır. Gelir düzeyinin düştüğü satın alma gücünün ise azaldığı bu ortamda, fiyatlarda yaşanan artışın etkisi son derece çarpıcıdır. Gıda krizinin ardından, fiyatlar genel seviyesinin hala yüksek olması tüketicinin satın aldığı gıda miktarında azalmaya veya kalitesinde düşmeye neden olmaktadır.

3.Ekonomik Krizin Dünyada Açlık ve Yoksulluk Üzerine Etkileri

FAO (Food and Agriculture Organizaton)’nun açıkladığı açlık rakamlarına göre kriz öncesinde bile dünyada kronik açlık çeken insan sayısının son 10 yılda bir artış trendine girdiği görülmektedir. Özellikle gıda krizinin ve ekonomik krizin açlık rakamları üzerindeki etkisi 2008 ve 2009 yılı tahmini rakamlarında açıkça görülmektedir. Krizlerin etkisinin görüldüğü bu yıllarda yaklaşık 150 milyon insan daha kronik açlıkla karşı karşıya kalmıştır.

(4)

945

Şekil 4. Dünyada açlık çeken kişi (milyon).

Kaynak: fao.org/worldfoodsituation, 2010.

Şekil 5. Sahra Altı Afrika ve Asya Pasifik açlık çeken kişi (milyon).

Kaynak: fao.org/worldfoodsituation, 2010

Dünyada açlık çeken insanlar en çok Sahra Altı Afrikası ve Asya Pasifik ülkelerinde yaşamaktadır. 2009 yılı rakamlarını önceki dönemlerle karşılaştırdığımızda söz konusu olan 150 milyonluk artışın 100 milyondan fazlasının bu bölgelerde gerçekleşmesinin beklendiği görülebilir. Açıkça görülebileceği gibi krizden en çok etkilenenler zaten yoksulluk ve açlık tehlikesiyle karşı karşıya olan gelişmekte olan ülkeler ve yoksul ülkeler olmuştur.

Dünya Bankası’na göre dünyada yoksulluk sınırı günde 1,25 $ olarak belirlenmiştir. Yaşanan son krizlerle birlikte yoksulluk rakamlarında 1990-2005 arasında meydana gelen düzelmenin etkileneceği ve 2009 yılı için bu rakamın 90 milyon kadar artacağı beklenmektedir. (mdgs.un.org, 2010)

Ekonomik kriz sonucu yoksulluk ve açlık sınırının altına düşenlerin sayısı artmıştır. Bunun yanı sıra yoksulluk sınırının altına düşmedikleri halde gelirleri azalan ve hem daha az gıdaya ulaşıp hem de aldıkları gıdanın kalitesi düşen ve rakamları milyonlarla ifade edilebilecek insan mevcuttur. Bu bireylerin azalan gelirleri ve satın alma güçleri sadece karınlarını doyurmaya yönelik ucuz gıdaları satın almayı tercih etmelerine ve besleyici gıdalara ulaşamamalarına neden olmaktadır (UNFPA,2010).

Yaşanan bu sıkıntı sadece 5 yıllık bir dönemi kapsayacak olsa bile uzun vadede sonuçları ortaya çıkacaktır. Örneğin, büyüme dönemlerinde besleyici gıdalara ulaşamayan çocuklarda ölüm oranları artacak, yetişkinliğe ulaştıklarında öğrenme zorlukları yaşayacak, sağlık açısından problemlerle karşılaşılacak, zihinsel açıdan gelişmenin yavaş olması gibi pek çok uzun vadeli sonuçlarla karşılaşılması kaçınılmaz olacaktır.

Bazı temel gıda fiyatları verilerine bakıldığında Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan ülkeler veya Sudan gibi yoksul ülkeler krizin kaynağı olan ABD’ye göre çok daha kötü durumdadır. ABD’de temel gıda fiyatları kriz döneminde artış gösterse de 2010 itibari ile kriz öncesi seviyelere düşmüştür. Gelişmekte olan ülkeler ve yoksul ülkeler ise temel gıda fiyatları açısından kriz öncesi seviyelere düşmemiştir.

Şekil 6. Çin- Sudan-Hindistan-ABD bazı yerel temel gıda fiyatları.

*2010 yılı ilk üç ayı içermektedir.

Kaynak: fao.org/giews,2010,ers.usda.gov,2010

(5)

946

Ekonomik krizin kısa dönemde açlık ve yoksullukta artışa neden olmak dışında uzun dönemde de negatif etkileri olabilir. Gelişmiş ülkelerde başlamış olan kriz bu ülke insanlarının kriz sonrasında tasarruflarını arttırıp giderlerinde azaltmaya gitmelerine yol açabilir (Gokhale, 2008). Bu da ithalat pazarları gelişmiş ülkeler olan gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinde uzun dönem sürecek sıkıntılara neden olabilir. Gelişmekte olan ülkeler bu tür uzun dönem etkileri gidermeye çalışırken ülkelerinde hali hazırda açlık ve yoksulluk sınırının altında olan veya bu risklerle karşı karşıya olan nüfuslarını korumak için çaba göstermezlerse belirtilen açlık ve yoksulluk rakamlarının düzelmesi zor görünmektedir.

Gıda krizi ve finansal kriz sadece açlık ve yoksulluk olarak nitelendirilmemeli, dolaylı etkileri de göz ardı edilmemelidir. Örneğin, cinsiyetler arası eşitsizlik, kadın işçilere verilen haklarda kötüleşme, anne ve bebek sağlığı hizmetlerinin kötüleşmesi ve ülkelerin ekonomik durumlarında meydana gelen bozulma yüzünden fakir halkına sağladığı hizmetlerde kısıtlama gitmesi gibi pek çok dolaylı etkisinin olması kaçınılmazdır.

4.Ekonomik Krizin Türkiye Ekonomisi ve Gıda Güvencesine Etkileri

Gelişmekte olan ülkeler gurubunda yer aldığı için Türkiye’de ekonomik krizin gıda güvencesine etkileri açısından risk altında bulunmaktadır. Ayrıca ekonomik krizin etkilemiş olduğu AB ülkeleri ile dış ticaretimizin büyük bir kısmının gerçekleştirilmesinden dolayı bu ülkelerde yaşanacak pazar küçülmelerinin dış ticaret dengesinde olumsuz etkileri uzun vadede ortaya çıkacaktır. Yabancı sermayenin Türkiye’yi tercihinde meydana gelecek bir azalma veya mevcutların küçülme eğilimine gitmesi, gelir ve istihdam yönünden sorun yaratabilir.

Son 5 yıla ait dış ticaret rakamlarına bakıldığında özellikle 2009 yılında keskin bir düşme görülebilir. Bu durum ihracat pazarımızın en azında kısa dönemde krizden etkilendiğini açıkça göstermektedir. 2010 yılının ilk 5 ayına bakıldığındaysa 2009 yılına göre hem ithalat hem ihracatta artışlar meydana gelmiş ancak yinede ihracat açısından 2008 seviyesine ulaşılamamıştır. 2010 yılının dış ticaret açığı ise 2008 yılına göre artmış, 2008 yılına göre ise artma eğilimine girmiştir. Ekonomik kriz sonrasına ülkemizde 2010 başı itibari ile düzelmenin başladığı dış ticaret dengesininse çok önemli bir sorun olmadığı söylenebilir.

Şekil 7. Türkiye’de dış ticaret.

Kaynak: tuik.gov.tr,2010

Đşsizlik oranlarına bakıldığında ise özellikle 2005-2008 yıllarında %10 civarlarında gerçekleşen issizlik oranlarının 2009 ve sonrasında %14’ün üzerine çıktığını görebiliriz.

Bu dönemlerde hem iş gücüne katılanların sayısı artmış hem de işsizlik oranı artmıştır.

Aktif iş gücünün yaklaşık 3,6 milyonu işsiz durumdadır.

Kişi başına düşen gelir bazında ülkemiz incelendiğinde ise özellikle kriz sonrası 2009 yılında düşüş yaşandığı ancak 2010 yılında yapılan tahminlere göre düzelmenin başlayacağı öngörülmektedir. Bu rakamlara bakıldığında ülkemizin bazı diğer gelişmekte olan ülkelerden daha hızlı bir şekilde krizin etkilerinden kurtulabilmesi beklentisi olacağı söylenebilir.

(6)

947

Şekil 8. Türkiye’de kişi başına düşen gelir cari rakamlarla ($), Kaynak: imf.org, 2010

Türkiye’de gıda fiyatları endeksine bakıldığında ise 2005 yılından günümüze sürekli bir artış gösterdiği görülmektedir. Bu artış toplam gelirlerde artış olsa bile işsiz kalan ya da herhangi bir nedenle gelirinde azalma meydana gelen bireylerin gıda satın almada ve kaliteli gıdaya ulaşmasında sorunlarla karşılaşma riskinin çok yüksek olduğunu açıkça göstermektedir.

Şekil 9. Türkiye gıda ve alkolsuz içecek fiyatları endeksi.

Kaynak:tuik.gov.tr,2010c

TUĐK tarafından açıklanan rakamlara göre Türkiye’de 2008 yılında açlık sınırının altında 374.000 kişi (%0.54) yer almaktadır. Yoksullukla ilgili diğer tüm rakamlarda düzelme gözlenmiştir. Ancak, Türkiye’de devletin resmi kurumları tarafından açıklanan rakamlarla farklı kuruluşlar tarafından açıklanan rakamlar arasında farklılık gözlemlendiğinden rakamların güvenilirliği ülke çapında tartışmalara yol açmaktadır.

Genel olarak resmi rakamlara bakıldığında Türkiye’nin ekonomik krizden bazı diğer gelişmekte ülkeler kadar fazla etkilenmediği görülmektedir. Yurtdışında IMF ve FAO gibi kuruluşlar tarafından yapılan çalışmalar incelendiğinde de Türkiye’nin öncelikli olarak riskli ülkeler arasında yer almadığı görülmektedir. Ancak işsizlikteki artışın dikkate değer olduğu ve gerekli tedbirlerin alınması tavsiye edilmektedir (Meyers ve Kurbanova, 2009).

5.SONUÇ

Kriz, gelişmiş ülkelerde ortaya çıkmış ve artan küreselleşmenin de etkisiyle tüm dünyada etkisini göstermiştir. Hatta sadece gıda güvencesi açısından bakıldığında daha düşük gelirlere sahip ülkeler krizin kaynağı olan ülkelerden daha fazla etkilenmiştir.

Genel anlamda böyle bir kriz ortamında alınacak tedbirler dışında hükümetler doğrudan kendi halkının gıda güvencesini sağlayacak adımlarda atmalıdırlar.

Yaşanan kriz ortamında, ülkeler dar gelirli halkını ve kriz sonucu gelirlerinde azalma yaşama ya da tamamen kaybetme riskinin yüksek olduğu kesimleri sosyal politika ve doğrudan yardımlar (gıda veya para yardımı) aracılığı ile korumalıdır. Bu tür yardımların doğru kişilere ulaşmasının sağlanması da önemli amaçlar arasında olmalıdır.

Tarımsal üretimin özellikle kriz döneminde desteklenmesi artan girdi ve mal fiyatlarının maliyete yansımasının engellenmesi için çiftçilere ya doğrudan ya da dolaylı destek sağlanması da kriz döneminde gıda güvencesinin sağlanması açısından önemli bir adım olacaktır. Bunun dışında gıda fiyatlarının aşırı artmasını engellemek için uygulanacak devlet politikaları da risk altında olan kişileri korumak için yararlı olabilir.

Kriz döneminde gıda güvencesinin sağlanması için tarımın diğer sektörlerden daha fazla desteğe ihtiyacı olabilir. Devletin görevi bu durumda hem bu desteği sağlamak hem de

(7)

948

genel ekonominin düzelmesi için atacağı adımları gıda güvencesinin sağlanması ihtiyacı ile dengeli bir şekilde yürütmektir.

Sadece ülkemiz açısından bakıldığında ise çok risk altında olmamamıza rağmen işsizlik rakamlarının artması, uzun dönemde dünya pazarlarında yaşanan küçülmenin etkilerinin beklenenden uzun sürmesi gibi olası risklerle karşı karşıya olduğumuz unutulmamalıdır. Erken uyarı sistemlerinin oluşturulması, özellikle kırsal bölgelerde durumun dikkatle takip edilip oluşabilecek sorunlara karşı hızlı cevap verebilecek politikalar geliştirilmesi öncelikli amaçlarımız arasında yer almalıdır.

Dünya çapında ve ülkeler bazında gıda güvencesinin sağlanması uzun dönemde dünyanın ve her ülkenin hem ekonomik hem insani kalkınması açısından çok önemlidir.

Gıda güvencesizliğinin olması durumunda sağlıklı beslenmesi sağlanmayan insanların ne günlük aktivitelerini gerçekleştirmesi ne de kalkınmayı sağlayacak ekonomik, sosyal ve bilimsel aktivitelerde bulunması mümkün olmayacaktır. Her ülkenin hem kendi halkının hem de tüm dünya insanlarının gıda güvencesini sağlamak konusunda sorumluluğu vardır. Kriz dönemleri dışında bile gelir dağılımının adaletsiz olduğu, tarımsal üretimin yeterli olmasına rağmen milyonlarca insanın açlık çekiyor olduğu dünyamızda bu sorumluluk unutularak hareket edilemez.

Ancak, içinde bulunduğumuz kriz gibi sadece bölgesel olmakla kalmayıp tüm dünyayı etkileyen krizlerde risk gruplarının korunması öncelik kazanır. Bu durumlarda ülkelerin en fakir bireyinin bile sağlıklı beslenmesini sağlayacak özelliklerde ve miktarda gıdaya ulaşmasını sağlamak için ülkeler farklı senaryolara göre ihtiyaç duyulabilecek gerekli politikaları oluşturmalı ve kriz halinde hiç vakit geçirmeden yürürlüğe konulmalıdır.

KAYNAKLAR

Gokhale, J, 2008 Long-Term Implications of the Financial Crisis, http://www.cato.org/

pub_display.php? Pub_id=9726, 10.07.2010

Meyers W.H, Kurbanova G., 2009 Küresel Ekonomik ve Mali Krizin Doğu Avrupa ve Orta Asya’da Gıda Güvencesi üzerindeki Etkileri http://www.ilo.int/public/english/region /eurpro/geneva /download/events /almaty2009/fao_paper_abstract_tr.pdf, (21.06.2010) UNFPA, 2010 Recovering from Economic and Financial Crisis: Food Security and Safety

Netshttp://www.unfpa.org/exbrd/2010first_regular_session/wfp_coordinat ed_paper.doc, (05.07.2010)

(http://www.ers.usda.gov/data/wheat/WheatYearbook.aspx#USacre, 08.07.2010) (http://www.fao.org/worldfoodsituation/FoodPricesIndex/en/, 10.06.2010) (http://www.fao.org/giews, 01.07.2010)

(http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2010/, 12.07.2010)

(http://mdgs.un.org/unsd/mdg/Resources/Static/Products/Progress2009/MDG_Repor t_2009_En.pdf, 02.07.2010)

(http://tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=621, 02.07.2010a) (http://tuik.gov.tr/PreTablo.do?tb_id=25&ust_id=8, 02.07.2010b) (http://tuik.gov.tr/PreTablo.do?tb_id=19&ust_id=6, 05.07.2010c)

(http://www.un.org/apps/news/story.asp?NewsID=30951&Cr=labour&Cr1, 10.07.2010) (http://www.unmillenniumproject.org/goals/gti.htm, 10.06.2010)

(http://webdev.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---ed_emp/---emp_elm/---trends/documents /publication/wcms_120471.pdf,05.07.2010)

Referanslar

Benzer Belgeler

Uzun süredir bilinemeyense, önce karadeli¤in mi, yoksa y›ld›zlar› görece küçük bir hacimde toplayan merkezi topa¤›n m› önce olufltu¤u.. Çok Büyük Dizge (VLA)

Türkiye’de 2007 yılında yaşanan kuraklık ve 2008 yılı ortalarında başlayan ekonomik kriz buğday tarımını ve üreticisini olumsuz yönde etkilemiştir.. 2007

Yukarıda örneklerde gösterildiği gibi, global ekonomik krizin etkilerinin kentsel alanlara göre kırsal bölgelerde daha yüksek olduğu dikkate alınarak

Türkiye’de gıda sanayinin alt sektörler itibariyle talep, üretim ve dış ticaret miktarlarına ilişkin trend denklemleri, yıllık oransal değişim ve projeksiyonları (bin

The two highest mean scores related with spiritual care were obtained by item 14; ‘I believe nurses can provide spiritual care by having respect for privacy, dignity as well

The expected result in this research is to know whether the sense of belonging and self-awareness have an influence on professionalism of teacher work.. To know the relationship

Daha sonrasında ise 2008 küresel krizi daha iyi anlayabilmek için 1980 sonrası Türkiye‟de yaĢanan krizler değerlendirilmiĢtir ve son olarak 2008 ekonomik krizi dünya

1978 yılında ekonomik reformlar başladığından beri, Çinli liderler, Çin Halk Cumhuriyetinin üzerindeki yüksek kumandaya dayalı hükümet kontrolünü terk etmeksizin