loji, sanatın üzerine herzaman mührünü basmış, ağırlığını koymuştur. Öyle ki, tek- noloji gelenekçinin elinde kalan son şeyi;
boyanın zengini dahî değiştirmiştir. Kim- yanın bir bilim dalı olarak gelişmesinden;
yani, 1700 den önce; renk unsuru olarak pek az sentetik madde kullanılıyordu. O zamanlar daha bugün kullanılan bir sürü renk —titanyum beyazı, Prusya mavisi, kobalt mavisi, çinko, 'krom ve kadmiyum- dan yapılma bir dizi sarı— ressamın pa- letine, boyacının fırçasına girmemişti.
— Geçmişte, yeni bir ürünle onun sanatta kullanılışı arasındaki zaman ara- lığı bugüne oranla çok daha genişti. "Bau- haus"un bu aralığı kapatmak için kuruldu- ğu dahî söylenebilir, ikinci Dünya Sava- şından bu yana, sentetik malzemelerdeki gelişmeler, çabucak kuruyan akrilik boya- lar sadece renkleri değil; rengin tuale uygulanışını da değiştirmiştir.
— Kısaca bugün; resim sanatı gibi
"pop" ve "op" sanatları da modem tek- noloji olmaksızın varlıklarını sürdüremez-
ler. Heykelde ise, yüzyıllar boyunca mer- mer ve bronz gibi ağır malzemeler ege- men olmuştur yapıtlara. Her ikisinin de üstesinden gelmek hem çok zaman al- makta, hem de işçiliği zor ve masraflı idi. Bugün biz; kolay biçimlenen, yontu- lan ve sanatçıya hemen heyecan veren ucuz .sentetik maddeler dünyasında yaşı-
— Kinetik heykeltraşların en ünlüle- rinden biri olan Jean Tinquely'in antik bir biçimde makina aleyhtarı olmasına karşı, Alman Nicholas Schoffer makinayı "in- sancıllaştırmak" istediğini; insanlığı "öz- gürleştirmek" için teknolojide çok büyük olasılıklar gördüğünü söylemiştir. Besteci Milton Babbitt'de, "yeni bantlar olmasay- dı elektronik müzik var olmazdı" elemiş- tir.
— Gerçekte, bugün için bilimin us- ta; sanatın onun izleyicisi olduğu söyle- nebilir. Zira, her yeni belirti bunu kuv- vetlendirmektedir. Başka bir deyişle, her çeşit estetik değişim sanat ve teknoloji
konusunda var olan eski ilişkilerin çözül- mesine, ya da radikal bir değişime uğ- ramasına neden olmaktadır.
— Yalnız, teknoloji ile sanat arasın- da değişen bu ilişkiler; çağdaş sanatla ilgili karşıt düşünce ve tepkilerin doğma- sına da yol açmıştır. Böyle düşünenler;
teknolojiyi yabancı, insancıl olmayan bir güç gibi görürler; onun sanatta kullanılı- şını salt gözboyacılığa bağlarlar ve sa- natçının yapıtlarında kullandığı teknolo- jik kökenli malzeme ve öğeler üzerinde- ki denetimini kaybetmesinden korkarlar.
— Fakat, sanatta teknolojiye karşı çıkmak; bir anlamda, hayatta teknolojiye karşı gelmeğe benzer; çünkü, teknoloji günümüzde insanın evi, yolu ya da giysi- leri kadar yaşamına girmiş, onun bir par- çası haline gelmiştir. Ve kuşkusuz, bütün kötü örnek ve deneyimlere karşın, tekno- loji insanlık dışı değildir; ancak, İnsanlar onu insancıl olmayan bir amaca yönelte- bilirler.
İstanbul, 21.8.1978
A v r u p a K o n s e y i K ü l t ü r K o m i t e si 2. B a ş k a n ı , T ü r k i y e ' y e g e l d i
• Dışişleri Bakanlığı'nın çağrılısı o- larak Türkiye'ye gelen Norveç milletveki- li ve Avrupa Konseyi Kültür Komitesi 2.
Başkanı Jakob Aano, İstanbul'da eski Türk mimarisi ve korunması gerekli SİT'ler ko- nusunda incelemeler yapmıştır.
Gayrimenkul Fski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nda yapılan çalışmalarla ilgili olarak Kurul Roportörü Besim Çeçe- nel ve Kültür Bakanlığı Röleve ve Anıtlar Şubesi Müdürü Hüsrev Tayla'dan bilgi alan Jakob Aano, "istanbul, birçok kültü- rün birleştiği önemli merkezlerdendir.
Avrupa Konseyi bu nedenle mimari mi- rasının korunmasını özellikle önemse- mektedir" demiştir.
Jakob Aano şunları söylemiştir:
"Türkiye'ye davet edildiğim zaman özellikle eski mimarinin korunması soru- nunu görüşmek istiyordum. Avrupa Kon- seyi üyesi ve Kültür Komitesi ikinci Baş- kanı olarak 1970'den beri tüm üye ülke- lerde bu yönde çalışmalar yapıyoruz, is- tanbul'un eski Türk evlerinin korunması konusuna komitemiz çok önem verdi. So- ğukçeşme sokağı ve Zeyrek pilot bölge olarak seçildi. Bu ve benzer projeler gös- teriyor ki, artık Avrupa'da yalnız eski binaların değil eski çevrelerin de korun- masının gerektiği fikri yeni bir anlayışı temsil etmektedir. Sloganımız, "Geçmişi- mizin geleceği olsun." Bir anlamda dünün yarınını sağlamalıyız."
Jakob Aano, Avrupa Konseyi'nin ko- nuyla ilgilenen dernekler ve kişileri Eu- ropa Nostra adlı bir kuruluşta birleştir- meyi gerçekleştirdiğini, ayrıca konuyla ilgili projeleri incelemek ve izlemekle Lotfd Dunkan Sandys'i sürekli roportör o- lara'k görevlendirdiğini sözlerine eklemiş- Norveç Hıristiyan Halk Partisi Mil- letvekili olan konuk, kendi ülkesinde ken- di kentinin korunması gerekli bölge seçil- diğini, Konsey'in projeleri benimsedikten sonra tanıttığını ve bazı kaynakları hare- kete geçirerek parasal destek sağladığını da belirtmiş, "Yaşayan Venedik" sloganı Ne bu kentin projesi için katkılar bulun- duğunu ancak her şeyden önce ülkelerin kendi hükümetlerinin kendi sorunlarını benimseyip desteklemeleri gerektiğini söylemiştir.
M İ M A R L A R ODASI