Münih’te eylül günlerinin hüzünlü yüzü en çok yağmurların şiirselleştirdiği ıslak parklarda ve caddelerde yaşanıyor bugünlerde... İnce ince yağmur çiseleyen eylül cumartesilerinde sokakları arşınlayıp bulvarlarda yürümek ve
önünüzden geçen 19 numaralı tramvaya atlayıp şehri turlamak aslında bu kentin ruhunu keşfetmek açısından çok keyiflidir... Kim ne derse desin Alman kentleri içinde Münih gibi sanat ve kültürle yoğrulmuş, her köşesinde çarpıcı estetikler yaratılmış çok az şehir vardır... Bu gerçeği uzun yıllar buralarda yaşayanlar iyi bilirler... Giderek büyüyen ve değişen ancak çirkinleşmeyen şehirde şu sıralarda çok yoğun bir inşaatlaşma var. Yeni yol ağları ve bisiklet yolları yapılırken eskiyen metro istasyonları da bir bir onarılıp boyanıyor.
850 yıllık Münih’te tarihsel yapılar biraz da romantik yönleri ortaya çıkarılarak ve yeni eklemeler yapılarak ve hatta bilerek eskitilerek (!) restoratörlerin becerikli ellerinden geçiriliyor... Pek çok ünlü kilisede onarımlar tamamlanmak üzere. Bu arada en göze çarpmaz sanılan bir köşedeki kararmış bir heykel ya da bir çeşme bile elden geçirilip
güzelleştiriliyor. Karlı kış günleri geldiğinde ise tahta perdelerle örtülecek bunlar. Haftalardır yağmur altında yaşayan kentte eylül ile birlikte serinlikler de başladı. Vakit buldukça içimde tortulanan hüzünleri dağıtmak ve yalnızlıkları unutmak için elimde şemsiye ile “Bakalım kentin başka köşelerinde biz yokken neler olmuş?” meraklanmasıyla yine ünlü caddelerde dolaşmaktan kendimi alamadım. Leopold Caddesi’nden geçen her turistin hayranlıkla seyrettiği Amerikalı heykeltıraş Jonathan Borofskys’in yaptığı beyaz plastikten “yürüyen adam” heykeli 519 metrelik yüksekliği bir tarafa yağmur altındaki görünümüyle etkileyici dev bir yapıttır. Onun da ayak parmakları arasındaki çirkin
grafitiler ve yazılar da geçenlerde temizlendi. Kentte her köşe elden geçiriliyor kısacası.
İki katlı sarı turist otobüslerinin vızır vızır işlediği bugünlerde ve özellikle önümüzdeki haftalarda Münih turistten geçilmez olur. Ünlü Oktober Fest bira bayramı boyunca kentin adeta görücüye çıkacağını hesaplayan idareciler ve kültür dairesi yetkilileri, benim volta atmadan edemediğim Sendlinger Caddesi’nin ara sokaklarındaki kararmış yontuları bile temizlediler. İşte Münih’in anıtlarına gözü gibi bakan belediyenin bu çabasına karşın aklıma ister istemez bizim “Allianoi”nin başına gelenler gelip takılıyor! Şu günlerde tekrar gündeme gelen Bergama’nın dibindeki Allianoi gibi bir antik sağlık merkezini (1. derecede arkeolojik sit alanını) göz göre göre toprakla doldurup, çamura gömmeye uğraşan duyarsızlığımıza ve cahilliğimize hayretle üzülüyorum! çıldırmamak elde değil. Münih’te sokak içindeki bir çeşmeyi bile koruyan, güzelleştiren ve tanıtan koruma bilincinin yanı sıra bizde ise koca bir antik çağın şifa merkezini bir baraj uğruna dünyanın gözü önünde çamura gömmeyi marifet sananlara söylenecek söz
bulamıyorum.
Ancak Europa Nostra üyelerinin Başbakan’a yazdığı açık mektubun yanı sıra çevreci örgütlerin protestoları bakalım ses getirecek mi bilmiyoruz. Günlerdir internetten gördüklerim karşısında yüreğim burkuluyor, içim acıyor bu olup bitenlere... Yağmur altında dolaşırken ıslanıp sığındığım bir İtalyan kahvesinde geçip gitmiş yaz günlerinin hüzünleri aklıma geliyor... Cunda’daki o aşırı kalabalıklarla birlikte devlet hastanesi kapılarında biriken insanımızın çaresizliği gözümün önünden gitmiyor... Nerede olursanız olun ülkede yaşanan hayal kırıklıkları ve “kırılmalar” ile kimlik krizlerinin acısını uzaklarda olsanız bile duyarsınız... Hiçbir şey eskisi gibi değil ve olmayacak diyenlere de hak vermemek elde değil. Her şeyin değişime uğradığı “çılgın” bir dünyadayız artık... Bizler de fark etmeden değişiyor ya da değiştiriliyoruz belki de artık kim bilir!
1989’dan beri aralıksız yaşadığım Münih’te bile bir değişim yaşanıyor. Metro durakları çoğaltılıp yeni bisiklet yolları yapılıyor... Ve haftalardır dinmeyen yağmurlar ise herkesi efkârlandırıp hüzünlendiriyor. Zaten eylüller bildim bileli hüzünleri yaşamaktır... Ne dersiniz?
İyi pazarlar.
erolozkan66@hotmail.com 5.9.2010 Cumhuriyet