• Sonuç bulunamadı

Çiftçi-Sen, son “mikroplu et” skandal

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çiftçi-Sen, son “mikroplu et” skandal"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çiftçi-Sen, son “mikroplu et” skandalıyla ve et ithali ile ilgili basın açıklaması yayınladı.“Bakan’ın bu açıklamasında ise böyle bir görevi var. Olay patlak verdiğinde (bakterili etler pazara sunulduğunda) bundan sonra denetlenecek dediğine göre daha önce denetleyebilecekken denetlemede ‘görev kusuru’ işlemiş olmuyor mu? Unutmayalım bu ‘görev kusuru’ insanların sağlığıyla doğrudan ilgili!” ifadelerine yer verildi.

Ayrıca endüstriyel tarımın bu sonuca yol açmasının olağan olduğu dile getitildi. Açıklama Şöyle:

HAYVANLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ ORANINDA İNSANLAR VE GIDALAR DA SAĞLIKLI OLUR!

Türkiye insanları için hayvansal gıda olarak et, süt, yumurta, bitkisel gıda olarak buğday, sebze, meyve hayvanlarına yedirmek üzere hayvan yemi olarak da arpa, yulaf üretir.

Hayvanların ve insanların temel gıda maddesi olan ürünleri sağlıklı ve yeterli üretilmesini ile denetlenmesini sağlamakla resmi düzeyde sorumlu olan Tarım ve Köy işleri Bakanlığı var.

Bilindiği gibi, Türkiye’nin gündemini bir süredir hayvansal gıda meşgul ediyor. Her derde deva diye ileri sürülen serbest piyasanın bizi bu tartışma ortamına getirdiği biliniyor.

Bu tartışma ortamına nerelerden geldik, hep birlikte kısaca bakalım.

1980’ler öncesinde bu ülke için ihtiyaçtır, bir hayvancılık bakanlığı kurulmalıdır, tartışması vardı. 1983 yılında Turgut Özal Başbakan oldu, Özal’ın ilk icraatlarından biri bırakın Hayvancılık Bakanlığını kurmak, Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü’nü kapattı. Böylece etlerin sağlıklı olup olmadığı şirketlerin vicdanı ile cüzdanı arasındaki kişisel mesafe ayarına terk edilmiş oldu.

Daha sonra DYP-SHP koalisyonu ülkeyi yönetmeye başladı. Onların da ilk icraatlarından biri tarım sektöründe ilk özelleştirme olan Et ve Balık Kurumu (EBK), Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu (TSEK) ve Yem Sanayi’sini (YEM SAN) gerçekleştirmek oldu.

Bilindiği gibi hayvan yetiştiriciliğinin üretim girdisi olan yemdir. Yem Sanayisini alan şirketler yemin fiyatını

yükseltti, süt üreticilerinin sütünü sattığı TSEK ise özelleştirildikten sonra satın alan patronlar sütün fiyatını düşürdü. Hayvancılık hızla çökmeye başladı.

Özal’ın serbest piyasa için düğmeye bastığı Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü’nün kapatıldığı dönemde Türkiye’deki büyük ve küçük baş hayvan sayısı (kanatlı hariç) 83 milyon 400 adet idi. O dönemde nüfusun şimdikinden çok daha az olduğu bilinen bir gerçek. Şu an sadece nüfusumuzun artışına paralel hayvan sayımız azalmadı 1983 yılı hayvan varlığımızın yarısından daha az bir sayıya geriledi. Yani 2010’lara geldiğimiz şu günlerde küçük ve büyük baş hayvan sayımız (kanatlı hariç) 37 milyonlar civarında.

Bu veriler, günde beş vakit 50 kez serbest piyasa tanrısının önünde secde eden ekonomist, aydın ve politikacılara ilhamlarını körelteceğini hiç sanmıyoruz ama gerçekler böyle.

Gelelim bugüne: geçmişte hayvansal gıda ihraç eden Türkiye şimdi ülke ülke dolaşıp et arıyor. Getirdiği etler de ürettikleri ve savundukları politikalar gibi marazlı çıkıyor.

Sonra başlıyor, hayvanların ve insanların temel gıda maddesi olan ürünlerin sağlıklı ve yeterli üretilmesini sağlama ve denetlemeden sorumlu olan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı:

“Eti köpek yedi dediler, suç duyurusu yaptık”

(2)

temel gıda maddesi ürünlerin sağlıklı ve yeterli üretilmesi ve denetlenmesini sağlamak).

Eğer bizim bildiğimiz gibi ise Bakanlık yeterli denetim görevini yerine getirmeyerek “görev kusuru” işlemiştir. Yok, Bakanlığın görevi sadece suç duyurusunda bulunmak ise görevini hakkıyla yerine getirmiştir, kendisine ve kurmay heyetine teşekkür ediyoruz!

“Bakanlık veterinerleri, ithal etleri sıkı markaja alacak”

Bakan’ın bu açıklamasında ise böyle bir görevi var. Olay patlak verdiğinde (bakterili etler pazara sunulduğunda) bundan sonra denetlenecek dediğine göre daha önce denetleyebilecekken denetlemede “görev kusuru” işlemiş olmuyor mu? Unutmayalım bu “görev kusuru” insanların sağlığıyla doğrudan ilgili!

Görüldüğü üzere et fiyatları yükseldiğinde hayvancılık konusu konuşuluyor, hastalıklı etler piyasaya sürüldüğünde vaveyla koparılıyor, sonra çıkıyor yetkililer, “cek-caklarla” savuşturuyor, yeni bir olay patlak verene kadar.

çiftçi Sendikaları Konfederasyonu olarak diyoruz ki:

Hayvancılık sektörü günü birlik çözümler ya da halının altına süpürmeyle geçiştirilecek bir konu değildir, böyle olmaktan da hemen çıkarılmalıdır.

Hayvancılık doğrudan gıda demektir aynı zamanda tarımsal üretimin yarısı demektir.

Ülkemiz ekonomisi, hayvan yetiştiricileri ve bitkisel üretim için hayvan yetiştiriciliği vazgeçilmezdir.

Sağlıklı gıda, verimli bir tarım ve güvenli bir doğa için özgür hayvan yetiştiriciliği ile bitkisel üretimin birlikte yapılacağı bir üretim modeli merkezi bir devlet politikası haline getirilip uygulanması tek çıkış yoldur.

Unutmayalım ki hayvanlar ne kadar özgürse gıdalar o kadar sağlıklıdır!

Abdullah AYSU ÇİFTÇİ-SEN Genel Başkanı Ali Bülent Erdem ÇİFTÇİ-SEN Genel Sekreteri 24-09-2010

Referanslar

Benzer Belgeler

a) Türk Gıda Kodeksi’nde tanımı yapılarak ürün tebliği yayımlanmış gıdalar için üretim izni almak isteyenler Ek-3’de yer alan beyanname ve ürün etiket örneği

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce üretilerek veya ithal edilerek piyasaya arz edilen ve Bakanlıkça Tescil Belgesi düzenlenen

m) Organik madde: Kuru yakma veya sıvı yakma sonucu kaybolan muhtevayı, n) Organomineral gübreler: Organik muhtevanın bir veya birden fazla birincil, ikincil

Orman alanlarının azalmasında özellikle geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde çoğunlukla kırsal fakirlik ve yerel nüfusun baskısı ile bunlara bağlı olarak yasa

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın, "Gıda ve Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemeleri Üreten İşyerlerinin

Cartagena Biyogüvenlik Protokolü'ne taraf devletler, ihtiyadilik ilkesine göre, GDO'lu ürünlerin iç piyasada üretimi, dağıtımı ve çevreye salınımına ilişkin

MADDE 15 – (1) 5996 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin onikinci fıkrasına istinaden, zararlı organizma ile mücadeleyi, ticarî amaçla yapmak isteyen gerçek ve tüzel kişi

Raf ömrü süresince fiziksel, kimyasal ve biyolojik risk taşımayan gıda...