Ortaçağ Felsefesi II
Augustinus (354-430)
13. yüzyılın sonlarına kadar Ortaçağ’ın en büyük otoritesi Aziz Augustinus’tur.
Platon düşüncesi etkisi altındadır.
“inanabilmek için anla; anlayabilmek için iman et!”
görüşündedir.
Bilgi anlayışı önemlidir.
İnsan zihni ezeli-ebedi, değişmez doğruları, nesnel ölçütleri görebilmek için aydınlatılmaya gerek duyar.
Bu aydınlatmanın kaynağında ise Tanrı vardır. Bilgi anlayışı ya da aydınlanma kuramı,
Aziz Augustinus’a, ayrıca Tanrının varoluşu için bir
delil sağlar.
Augustinus felsefesi
Tanrının Varoluşuyla İlgili Argümanı
Tanrının Sıfatları
Değere Dayalı Varlık Görüşü
Kötülük Problemi
Günaha İlişkin Açıklaması
Etik Anlayışı
Devlet anlayışı (Tanrı Devleti)
SKOLASTİK FELSEFE
Patristik felsefe, Hıristiyan inancına bir öğreti niteliği kazandırmak yolundaki çaba ve denemelerden
oluşmuştur.
Skolastik felsefe ise,
Patristik’te biçimi belirmiş olan bu öğretiyi
temellendirmek ve
sistematik olarak derleyip toplamak yönündeki
uğraşlardan gelişmiştir
Patristik dönemde gerçekler “dinin dogmaları”nda belirlenmiştir.
Yapılacak şey, bu dogmaları bir
“sistem” halinde düzenleyerek aklın kavrayabileceği hale getirmektir.
Sistemleştirilen dogmalar okullarda gençlere “bilgi” olarak aktarılırdı.
Batıda felsefe eğitimi okullarda yapılırdı ve hocaları da rahiplerdi.
Bu nedenle Orta Çağ felsefesinin
belirleyici özelliği skolastik oluşudur
Skolastik Felsefe
Yaklaşık onuncu asırdan on yedinci asra kadar
Avrupa Üniversitelerinde ve kiliseyle ilgili okullarda verilen felsefe öğretimiyle ilgili olan anlamındadır.
Skolastik öğretim farklı özelliklere sahiptir;
◦ bir taraftan teolojiye göre düzenlenmiş olmak,
◦ vahiyle aklın tabiî ışığı arasındaki uyumu araştırmak;
◦temel metot olarak kıyasla kanıtlamaya ve bu çağda tanınmış eski yazarların, özellikle Aristoteles’le ilgili yorumlanmış okumasına sahip olmak.
◦Skolastik felsefenin en tanınmış temsilci Aquin’li Thomas
(1227-1274)’tır.
Skolastik Felsefe
Patristik felsefe Platonizmin damgasını taşırken Skolastik felsefe de hâkim olan düşünce Aristotelizmdir.
Aristotelescilik Suriye’den sürgün edilen Nasturî rahipleriyle İran’a gelmiş, buradan da İslâm dünyası üzerinden Batıda öğrenilmiştir.
Skolastiğin metot olarak yapmak istediği aklı, vahyin doğrularına uygulayarak inanç konularını olabildiğince anlaşılır kılmaktır.
Böylece aklın vahye yaptığı itirazları cevaplandırmaktır.
Skolastik felsefenin istediği yeni bir şey bulmak olmayıp
temellendirmek ve çürütmektir. Bunun için de Skolastik felsefe Aristoteles mantığına dört elle sarılır. “Anlayayım diye
inanıyorum” görüşü bu felsefenin çıkış noktası ve amacıdır.
Tümeller problemi eksenindeki tartışmalar skolastik felsefeye
damgasını vurmuştur.
Tümeller Tartışması
Kökeni ilk çağa uzanan bir tartışmadır.
Kullanılan terim ve kavramlarla gerçeklik arasındaki ilişki probleminin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Problem, tümellerin, tür ve cinslerin gerçek tözler mi olduğu, yoksa genel
kavramlar olarak yalnızca zihinde mi var
olduğu problemidir.
Tümeller Tartışması
Temelde üç tavır ortaya çıkmıştır:
◦
Kavram Realizmi: Platon’dan gelen ve Patristik felsefeye damgasını vuran realist görüştür.
◦
Nominalizm: Yalnızca bireyin gerçek olduğunu, genel
kavramların, bizim şeylere verdiğimiz isim veya terimlerle ilgili olduklarını ileri süren görüş. Skolastiğin gerileme döneminde, Ortaçağın sonlarına doğru ortaya çıkmıştır. Ockhamlı William
◦