• Sonuç bulunamadı

BİY 422 BİTKİ EKOLOJİSİ PROF. DR. LATİF KURT

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "BİY 422 BİTKİ EKOLOJİSİ PROF. DR. LATİF KURT"

Copied!
49
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BİY 422 BİTKİ EKOLOJİSİ

PROF. DR. LATİF KURT

(2)

SÜKSESYON VE KLİMAX

Ekolojik bakımdan süksesyon; belli bir zaman periyodu içerisinde belli bir yerde farklı bitki komünitelerinin sırası ile birbirini izlemesi olayıdır.

Floristik ve faunistik süksesyondan bahsedilirse;

bitki komünitelerinin vejetasyonunun gelişimi için kullanılan bir terimdir. Ancak herhangi bir yerde bitki süksesyonu olduktan sonra oraya sırasıyla değişik hayvan grupları gelip yerleşir.

(3)

• Doğada çıplak kayalar, dik dağ yamaçları, suyu çekilmiş göllerin taban kısımları, deltalar, sığ su kenarları, rüzgarın yığdığı kum tepeleri, nadasa bırakılan tarlalar, yeni oluşmuş adalar ve buzulların çekildiği alanlar gibi daha birçok bitkisiz çıplak alanlar olabilir.

• Belli bir süre sonra bu alanlar incelendiğinde, buraların zaman içinde bitkilerle kaplandığı görülür. Bu durum bize bitkilerin doğada çıplak alanları örtmek için büyük bir dinamizm içinde olduklarını gösterir.

(4)

SÜKSESYON

1- Primer süksesyon

Kayalar üzerinde primer süksesyon

Göllerde primer süksesyon

Kumullar üzerinde primer süksesyon 2-Sekonder süksesyon

(5)

PRİMER SÜKSESYON

• Belli bir zaman periyodu içerisinde boş bir alanda farklı komünitelerin sırası ile birbirini izlemesi olayıdır.

• Clements’ e göre vejetasyon büyür, olgunlaşır ve ölür.

(6)

Vejetasyonun bu gelişim çemberinde öncü bitkilerin ilk defa çıplak yerleri işgali başlangıç safhasını ve vejetasyonun uzunca bir süre değişmeden kaldığı son safhasını klimaks teşkil eder.

Bu iki safha arasında kalan göç, habitata uyma ve rekabet v.b. safhalarından her biri de ‘ser’

adını alır.

Her serdeki vejetasyona ‘seral vejetasyon’

Çevrenin genel iklimi ile az çok dengede olan stabil vejetasyona da ‘klimaks vejetasyon’ denir.

(7)

Clements her büyük iklim bölgesinde sadece bir klimaks vejetasyonun bulunduğunu kabul eder.

Buna ‘monoklimaks teorisi’ denir.

Bazen insanların etkisi ve toprak (edafik) faktörlerinin etkileri ile vejetasyon klimaks safhasına gelmeden bir önceki safhada kalır (reliklerde olduğu gibi) ve buna ‘Preklimaks’ ya da ‘Subklimaks’ denir.

İklim, edafik şartlar normal şartlardan daha mükemmel olursa vejetasyon klimaks vejetasyondan daha iyi gelişir ki buna da

‘Postklimaks’ denir.

(8)

• Klimaks teorisine göre vejetasyon daima ileri doğru gelişir. Bazen volkanlar, yangın, aşırı

otlatma, kesim ve diğer afetlerle vejetasyon değişir ve geriye doğru gider ise de bir süre sonra yine ileriye doğru gelişmeye devam eder.

• Vejetasyonun gelişiminde öncü safhasından klimaks safhasına kadar geçirdiği safhaların tümüne ‘Süksesyon (Sıralı Değişim)’ denir.

(9)

Primer Süksesyon Örnekleri

Kayalar Üzerinde Primer Süksesyon

• Büyük kitleler halindeki püskürük veya tortul kaya parçaları başlangıçta çıplak olup hiçbir canlı barındırmazlar. Bir süre sonra fiziksel faktörlerin etkisi ile kayaların yüzeysel ortamı değişir. Böyle bir ortamda kayalar üzerinde meydana gelen süksesyonda sırası ile 6 seral safha görülür.

(10)

A) Kabuksu Liken Safhası

• Fiziksel ve kimyasal aşındırmaların etkisiyle yüzeysel ortamı değişen kayalar üzerine ilk önce Bryum, Grimmia, Lacenara ve Soredia sp. gibi kabuksu likenler kaya yüzeyindeki küçük çatlaklara yerleşirler.

Liken birlikteliğinde;

 Mantarlar rizoitleri ile kayalar üzerinde tutunurlar ve oradan bir miktar su ve madensel tuz alabilirler.

 Mavi yeşil algler ise klorofil taşıdıkları için fotosentez yapabilirler.

(11)

• Likenler rizoitleri ile karbonik asit çıkararak kayaların yüzeyini aşındırırlar, gevşetirler, çatlaklar oluştururlar ve bir miktarda organik madde bırakırlar. Böylece ortam değişir ve ortam daha başka bitkilerin yerleşmesine uygun hale gelir.

(12)

B) Yapraksı Liken Safhası

• Kabuksu liken safhası sonucunda kaya üzeri bitkilerin gelişmesi için daha uygun hale gelir. İşte bu kademede nemi biraz daha seven Dermatocarpon, Parmelia ve Umblicaria sp. gibi bazı yapraksı likenler gelir ve kayaların iyi havalanmış kısımlarında kabuksu likenlerin yerlerini alarak koloniler oluştururlar.

• Yapraksı likenler kabuksu likenlerde olduğu gibi bütün yüzeyleri ile bulundukları yere temas etmezler.

(13)

• Yapraksı likenler tutundukları yerden yukarı doğru belli bir boya sahip olduklarından ve yapraksı yapıları da kabuksu likenler üzerinde bir örtü şeklinde ilerlediğinden dolayı altta kalan kabuksu likenler fotosentez için yeteri kadar ışık alamaz ve açlıktan bulundukları yerde ölmeye başlarlar.

• Kabuksu likenler öldükçe onların bıraktıkları organik madde detoprakta birikir ve toprağın su tutma kapasitesi önceki durumuna göre daha da artmış olur.

(14)

C) Yapraklı Karayosunu Safhası

• Yapraksı liken safhasında ortamın bitki yaşamı için daha uygun hale gelmesi sonucu yapraklı karayosunları gelip böyle bir ortama yerleşir.

• Yapraksı likenlerden sonra ortama tek tek gelip yerleşmeye başlayan karayosunları, toprağın kalınlığının az olması nedeniyle mineral madde, su ve organik madde için yapraksı likenlerle rekabete girişirler.

(15)

• Karayosunlarının likenler kadar kuvvetli rizoidlere sahip olması ve özellikle boyca likenlerden daha avantajlı olması nedeniyle yavaş yavaş yapraksı likenlerin yerlerini almaya başlarlar.

• Yapraksı karayosunları kserofit bir özelliğe sahip olmalarından dolayı suyun kıt olduğu şartlarda likenler kadar dayanıklıdırlar.

Karayosunları her yıl toprağı biraz daha zenginleştirirler.

(16)

D) Otsu Safha

• Bu safhada ilk önce bir yıllık otsu çiçekli

bitkiler, daha sonra da çok yıllık çiçekli bitkiler bu alana gelip yerleşirler.

(17)

E) Çalı Safhası

• Çalılar alana yerleşir ve toprağı gölgelemeye başlarlar. Çalılar sıklaştıkça boyca daha kısa olan otsu bitkiler yeteri kadar ışık alamadıklarından büyüme yavaşlar ve fizyolojik faaliyetler için yeterli miktarda organik madde yapamazlar.

• Ayrıca otsu bitkilerin kökleri, çalıların kökleri ile rekabete dayanamazlar. Çalılar sıklaştıkça yerlerde otsu bitkilere oranla daha fazla suyu topraktan alarak transpirasyonla havaya verirler.

(18)

F) Ağaç Safhası

• Çalı safhasından sonra alana gelmeye başlayan ağaç türleri, başlangıçta daha önce gelen çalılarla rekabet ederler. Altta bulunan çalılar, ağaçların kökleri ile rekabete ve yetersiz ışığa dayanamayarak ortamdan çekilmeye başlarlar.

• En sonunda ortam şartlarına uyan ve bölgenin iklimiyle az çok dengede olan kararlı bir klimaks vejetasyon oluşur.

(19)

Göllerde Primer Süksesyon

• Primer süksesyon kayalar üzerinde başladığı gibi sığ sularda da başlayabilir. Ancak su içinde süksesyonun başlayabilmesi için su derinliğinin 6 metreyi geçmemesi gerekir.

• Süksesyon mutlaka kıyılarda başlamaz. Şayet bir gölün veya gölcüğün en derin kısmı 6

metreden az ise, bu durumda bütün göl veya gölcükte süksesyon başalayabilir.

(20)

Genellikle suya bağlı olarak meydana gelen süksesyonlar sırasıyla;

Suya batık safha

Yüzme safhası

Kamış-bataklık safhası

Çayır safhası

Çalı-ağaç safhası

Klimaks orman safhası

olmak üzere 6 safhadan oluşmaktadır.

(21)

a) Suya batık safha

• Tatlı su göllerinde sıcaklık ve ışıklanmanın yeterli olduğu derinliklerde (yaklaşık 6 m) göl zemini çoğu kez Chara, Elodea, Myriophyllum, Valisnaria, Najas ve Potamogeton sp. gibi su içinde yaşayan bitkilerle kaplıdır.

• Bütün bu bitkiler ölünce organik atıklar dibe çökerek göl zeminini organik madde bakımından zenginleştirirler hem de göl tabanını yükseltirler.

(22)

b) Yüzme Safhası

• Suya batık safhadaki batık bitkilerin suyu sığlaştırarak su derinliğini 2.0-2.5 metreye

ulaştırdığı yerlerde dipteki çamurlara genellikle rizomları ile tutunabilen ve yapraklarını su

yüzeyinde adeta bir örtü şeklinde yayabilen bitkiler yer alır.

• Brassinia, Polygonum amphylium, Potamogeton natans, P. Malainus, Ranunculus aquatilis,

Nymphaea, Nuphar, Castelia ve Sparganium

(23)

c) Kamış-Bataklık Safhası

• Yüzen bitkilerin altındaki su derinliği 30-120 cm derinliğe kadar sığlaştırdığında yüzen bitkiler arasında bazı kısımları su içinde bazı kısımları da su üstünde olan bitkilerin yer aldığı görülür.

• Glyceria, Mariscus, Sagittaria, Scirpus, Typha, Phragmites ve Zizonia sp.

(24)

d) Carex-Çayır Safhası

• Juncus, Carex, Luzula ve Eleocharis sp. gibi genuslara ait bitkiler kamış-bataklık bitkilerinden geriye kalan boş yerlere yerleşmeye başlarlar.

• Bu genuslara ait bitkiler kuvvetli bir rizom sistemine sahip olduklarından yerleşmeleri ve çoğalmaları çok uzun zaman almaz.

(25)

• Soğuk iklimlerde mikroorganizma faaliyeti çok yavaş olduğundan meydana gelen organik madde hızlı ayrışamaz, devamlı olarak üst üste yığılır ve böylece kuzey Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ‘Turbalıklar’

meydana gelir.

(26)

Turbalıklar

• Bir yerde turbalık oluşabilmesi için orada bol miktarda yağış, buna karşılık buharlaşma ve akıntının az olması gerekir. Böyle yerlerde, bol miktarda su birikeceğinden toprak daima yaş, havalanma ve bakteri faaliyeti de çok azdır.

• Bu yüzden ölen bitki artıkları yeter derecede oksijen bulamadığından ve düşük bir ısı derecesi de hakim olduğundan yavaş bir çürümeye maruz kalırlar.

‘Turba’ adı verilen ayrışmamış yosun ve yüksek bitki parçalarından ibaret oluşumlar meydana gelir.

(27)

• Turbalıkların oluşumu su bolluğuna bağlı olduğu için bunlara göllerin kenarındaki bataklıklarda, durgun denilecek kadar yavaş akan ırmaklar üzerinde, ıslak vadi tabanlarında rastlanır. Ayrıca bol yağış ve yıl içinde yağışın mevsimlere az çok eşit şekilde dağılmış olması da bunların oluşumuna neden olmaktadır.

(28)

Düz veya Çayır Turbalığı

• Besin tuzları bakımından, özellikle asitliği az olan ortamlarda ve kireç bakımından zengin olan su ve topraklarda ytişen bitkilerin oluşturduğu turbalığa ‘Düz veya Çayır Turbalığı’ ya da ‘Düz Turbalık’ denir.

• Bu tip turbalıkların oluşumunda esas rolü edafik faktörler, yardımcı olarak da klimatik faktörler oynadığından tropik bölgeler dahil olmak üzere çeşitli iklimlerde rastlanır.

(29)

• Bu tip turbalığın başlıca bitkileri Hypnum ve Carex sp. cinslerine ait türlerdir.

Düz ve çayır turbalıkları üç yerde oluşabilir:

Sığ göller, göl koyları ve terkedilmiş dere yataklarında,

Fazla nemli ve taban suyu bulunan yerlerde,

Fazla yüzeysel su bulunduğundan dolayı çok ıslak olan dağ eteklerinde.

(30)

• Bült ve şilenke kısımlarında lokal olarak bir sınıflanma vardır.

• Bült kısmının kurak olan en yüksek yerlerinde Sphagnum türleri artık görülmez. Onun yerine kuraklığı daha çok seven Hypnum, Dicranum ve Polytricum türleri ile likenler yetişir.

(31)

Kumullar Üzerinde Primer Süksesyon

• Deniz, göl, ırmak kenarlarında ve çöllerde genellikle kumul hareketleri ve oluşumuna sık sık rastlanır. Bazen bitki örtüsü yok olmuş kurak ve yarı kurak bölgelerde de kumul oluşumu ve hareketleri zararlı olacak kadar ileri gidebilir (Konya-Karapınar gibi).

(32)

• Kumul oluşumunun ilk kademelerinde kumlar hareket halindedir. Yeni oluşan kumullar devamlı şekil değiştirirler ve yüzeyleri kurudur. Bu nedenle bu kademede kumullar üzerinde kumulları tutan bir çalı veya ağaçtan başka bitki bulunmaz.

• Kumul büyüdükçe ve yaşlandıkça organik madde miktarı, su miktarı ve asiditesi artar. Bazı kumullarda topraklar, özellikle yaşlı kumullar kalsiyum karbonat bakımından bir hayli zengindirler.

(33)

Sarıkum Kumulunda Primer Süksesyon

• Biyotik faktörlerin etkisiyle bölgenin vejetasyonunum tahribi ve rüzgar erozyonu ile oluşan Sarıkum kumulunda 1967-1972 yılları arasında Sinop Orman İşletme Müdürlüğünün yapmış olduğu çalışmalar

sonucunda kumul hareketleri

durdurulmuştur.

(34)

• Kumul hareketi durdurulduktan sonra Sarıkum kumulunda vejetasyon muhtemelen şu şekilde olmuştur;

• İlk olarak Spartium junceum, Robinia pseudocacia, Gleditsia triocanthus, Salix babylonica, Tamarix smyrnensis, Pistacia terebinthus subsp. palaestina ve Cytisus scoparius gibi çalılar diklimiştir.

(35)

• Bu çalılar bulundukları alanı zamanla organik madde bakımından zenginleştirmişlerdir.

Bunlardan özellikle Fabaceae’ye dahil olan Cytisus scoparius, Spartium junceum, Robinia pseudoacacia, Gleditsa triocanthus kumula azot kazandırdığı için kumul bir süre sonra diğer kum bitkilerinin yerleşmesi ve gelişmesi için uygun hale gelmiştir.

(36)

Sekonder Süksesyon

• Yangın, aşırı otlatma, kesim, toprağı işleme gibi birçok nedenlerle bir yerin bitki örtüsü iyice bozulur ve vejetasyon tahrip (bozum) safhasından yeniden başlayarak gelişmeye devam ederse buna sekonder süksesyon denir.

• Yangın esnasında bitkilerin çoğunun toprak üstü organlar, tohum, meyveleri ve hatta zemindeki organik örtü yanar.

(37)

• Bazı bitkiler ise ateşe daha dayanıklı oldukları için yangından daha az zarar görürler. Böylece

yangın yerinde kalan bitkiler arasındaki ilişkiler değişir,

Ekosistemin dengesi tamamen değişir.

Erozyon başlar.

Topraktaki mikroorganizmalar, toprağın nemi, verimliliği, ışıklanması değişir.

(38)

• Bir yerde primer ve sekonder süksesyonun olabilmesi için;

o yerin bitkiden arınması,

yeni bitkilerin buraya yerleşmesi,

ortamın değişmesi,

rekabet ve

vejetasyonda devamlılığın olması şarttır.

(39)

• 1- Bitkiden arınma: ister primer ister sekonder süksesyon olabilmesi için ilk şart önce o yerin bitkiden tamamen arınmış olması gerekir.

Bir yerin bitkiden arınması ;

• fizyografik,

• erozyon,

• buzul istilası,

• volkan istilası,

• su istilası vb. veya

• klimatik nedenlerden (kuraklık, rüzgar zararı, yıldırım zararı)

• biyotik etkenlerden (kesim, ekim, aşırı otlatma, ilaçlama, hayvan istilası vb.) ileri gelebilir.

(40)

2- Göç ve yerleşme: ikinci şart ise o yerin yeniden bitkiler tarafından işgal edilmesidir. Çıplak bir yerin yeniden bitkiler tarafından işgal edilmesi için önce bazı bitkilerin oraya göç etmesi gerekmektedir.

• Göçler tohum, spor, soğan, rizom ve stolonlarla, hatta bazen gövde ve yapraklarla dahi olabilir.

• İlk göç eden bitkiler öncü bitkiler adını alır. Göçlerle gelen bitkilerin bir kısmı yerleşir, bir kısmı ise rekabette başarılı olmadığı için yok olur. Yerleşen bitkiler ise çoğalarak populasyonları oluşturur.

(41)

3- Ortamın değişmesi: yerleşen bitkiler ve hayvanların etkisi ile toprağın fiziksel ve kimyasal özellikleri değişir.

Bitkilerin kökleri toprağı gevşeterek daha iyi havalanmasını sağlar.

Organik madde miktarı artar.

Bitki çevresindeki sıcaklık, nem ve ışıklanma şartları değişir.

(42)

4- Rekabet: rekabeti kazanan bitkiler yerleşir, kaybedenler ise aradan çıkarak yeni bir bitki birliği oluşur.

5- Vejetasyonda devamlılık: primer ve sekonder süksesyon esnasında vejetasyon belirli birçok safha geçirdikten sonra kısmen de olsa nisbi bir devamlılık safhasına erişir. Bu safhada vejetasyon, bölgesel iklim ile az çok dengededir.

(43)

• Floristik kompozisyon, strüktür, fizyonomi, hayat formu ve toprak şartları bakımından belirli oranda bir süreklilik gösterir.

Vejetasyonun bu kararlı safhasına klimaks vejetasyon denir.

• Çevre gradiyentleri değiştikçe onlara paralel olarak klimaks vejetasyon da değişir. Yani klimaks vejetasyon devamlı değildir, her zaman değişebilir.

(44)

• Klimaks vejetasyonda devamlılığı sağlayan zemin florasındaki bitkiler değil ağaçlar ve çalılardır. Bu bitkiler geniş bir ekolojik hoşgörülülüğe sahip olup beraberinde bulunan diğer bitkileri ışık, alan ve hava nemi gibi çevre şartları bakımından kontrol etme özellikleri vardır.

(45)

Klimaks Çeşitleri

• 1- Klimatik Klimaks: insan tahribatı, parazit istilası, volkan hareketleri gibi önemli bir dış etkiye maruz kalmadan normal iklim şartları içinde oluşmuş bir klimaks vejetasyon tipidir. Halbuki son yıllarda insan ayağı değmemiş pek az yer kalmış, dolaylı ya da dolaysız insan müdahelesi olmayan pek az doğal vejetasyon bulunmaktadır.

• 2- Edafik Klimaks: toprak şartlarına bağlı olarak meydana gelen bir klimaks çeşididir. Tatlı ve tuzlu bataklıklar, kumul vejatasyonu, serpantin vejetasyonu gibi toprağın bazı çok özel durumuna bağlı kalan vejetasyon tipidir.

(46)

• 3- Topografik Klimaks: topografik şartlara bağlı olarak meydana gelen bir klimaks çeşididir. Topografik nedenlerden dolayı o bölgenin genel iklimi içinde meydana gelen küçük iklimlerin desteği ile ayakta durur.

• örneğin; tropikal bir iklimde dağın tepesi devamlı rüzgara maruz kalırsa evaporasyon ve transpirasyon çok fazlalaşır.

(47)

• 4- Yangın Klimaksı: yangına karşı dayanıklı olan bitkilerin meydana getirdiği bir klimaks çeşididir.

Yangın klimaksının oluşumu ve çeşidi yangının şiddetine ve tekerrürüne göre değişebilir.

• 5- Zootik Klimaks: otlatmaya karşı dayanıklı olan bitkilerin meydana getirdiği bir klimaks çeşididir.

Evcil ve yabani hayvanların, kuşların çoğu bitkilerle beslenir. Hayvanların aşırı çoğalması, bitlkilerin aşırı yenmesine, vejetatif ve generatif organlarının aşırı tahribine ve yok olmasına sebep olur.

(48)

• 6- Zaralı Gazlar Klimaksı: ev ve fabrika bacalarından çıkan zararlı gazların devamlı etkisi bir önceki vejetasyonun yok olarak zararlı gazlara dayanıklı yeni bir vejetasyon oluşur ki buna zararlı gazlar klimaksı denir.

(49)

Süksesyonu Araştırma Yöntemleri

• 1- Devamlı örnek parsellerle vejetasyonun gelişiminin sürekli olarak gözlenmesi

• 2- Eski kayıtlarla mevcut kayıtların karşılaştırılması

• 3- Farklı zamanlarda çekilen hava fotograflarının karşılaştırılması

• 4- Aynı bölgenin farklı alanlarında süsksesyonun çeşitli safhalarının karşılaştırılması

• 5- Fosil kayıtlarından yararlanarak süksesyon araştırılabilir.

• 6- Relikt (kalıntı) bitkilerden yararlanarak süksesyon araştırılabilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

enfekte olmuş bölgeye sağlıklı olarak su ve besleyici maddelerin akışını önlediği için, patojenin açlıktan ölmesine neden olur... b) Enfeksiyondan Sonra Meydana

• Arktik ve Alpin bölgelerde yaşayan bitkilerin yaşamının ılıman bölge bitkilerinden farklı olmasının nedeni bu bölgelerin çevresel özellikleridir.. •

• Fizyolojik değişikliklerden sıcaklık şoku proteinlerinin sentezinden bahsedilebilir. Ayrıca hücre zarı sıcaklıkla akışkanlığın daha fazla olmasını

(kum oranı yüksek topraklara adapte olmuş halofitler)..  Halofit bitkilerin yaşadığı alanlarda genellikle dalga hareketleri ve su baskınları ve biyotik faktörler

Birinci ekosistemde türlerden birisi yaygın olarak bulunup diğer dört tür nadir

• Bu gruptaki bitkiler topraktan fazla miktarda su alma ihtiyacı duyarlar. Hidrofitlerde olduğu gibi özel yapı göstermezler. Aksine hava nemi yüksek olan yerlerde

Bu tarzda meydana gelen ve etrafı kalın bir hücre duvarı ile çevrili olan sporlar çevresel koşullara karşı

Timurlu Devleti Emîrleri I- Barlas Boyu: Togay Buğa Barlas Amirs of Timurid State I- Barlas Tribe: Toghay Bugha Barlas. Hüsnü YÜCEKAYA