Derleme
Kapak-dışı . Kardiyovasküler Sistem Inf eksiyonları
Dr.
Yeşim ÇETİNKAYA(*),Doç. Dr. M. Giray KABAKÇI, Doç. Dr. Serdar AKSÖYEK Hacettepe Üniversitesi
TıpFakültesi(*)
İç HastalıklarıAnabilim
Dalı, ve Kardiyoloji Anabilim Dalı,Ankara
ÖZET
Kapak-dışı
kardiyovasküler sistem
infeksiyon/arı genellik- le bütünlüğü bozulmuş vaskülerintima
yada endokard üzerinde
gelişir.intravasküler
yabancıcisim ve prostetik materyal
kullanımıyla yakından ilişkilidir.Yeni ve
geniş kapsamlıprospektif
çalışmalarda, tümbakteremi/erin
yaklaşık % 40'ının
nozokomiyal
olduğuve
nozokomiyalbakteremi/erin
yarısınınise intravasküler
yabancı cisimkullanımına bağlı olduğu
bildirilmektedir. Kateter kulla-
nımı
ile
ilişkiliinfeksiyon/ara ek olarak
miyokardın,arter
duvarlarının,
murat
endokardın,kardiyak tümör/erin, implante edilebilen
cihaziarınve prostetik vasküler graft·
ların
piyojenik
infeksiyon/arıda
kapak-dışıkardiyovaskü-
ler sistem infeksiyon/arı grubunagirer. Valvüler infeksi- yon/ara oranla daha nadir görüldükleri için profilaksi, ta-
nı
ve tedavi
yöntemlerikonusunda
görüş birliği yoktur.Morbidite ve mortalite, infeksiyonun türüne ve /okalizas-
yonuna göre
değişiklikgöstermektedir.
Kapak-dışı
kardiyovaskU!er sistem
infeksiyanlarıge- nellikle
bütünlüğü bozulmuşvasküler intima ya da endokard üzerinde
gelişen,intravasküler
yabancıci- sim ve prostetik materyal
kullanımıyla yakından ilişkili olan
infeksiyonlardır. Yabancıcisimlerin konta- minasyonu hem lokal (selülit, apse, septik trombof- lebit) hem sistemik (bakteremi, endokardit) infeksi- yanlara neden olabilir. Nozokomiyal bakteremilerin
% 4-14'ü intravasküler kateter
kullanımına bağlıdır.Yeni ve
geniş kapsamlıprospektif
çalışmalarda,tüm bakteremilerin
yaklaşık%
40'ınınnozokomiyal ol-
duğu
ve nozokomiyal bakteremilerin
yarısınınise intravasküler kateter
kullanımına bağlı olduğubildi- rilmektedir O>. Kardiyovasküler sistem infeksiyanla-
rı
ile ilgili
yayınlargenellikle valvüler endokardit, perikardit ve kateter
infeksiyanlarıüzerinde
yoğunlaşmıştır. Miyokardın,
arter
duvarlarının,mural en-
dokardın,
kardiyak tümörlerin, implante edilebilen
cihaziarın
ve prostetik vasküler
graftlarınpiyojenik
Alındığı tarih: 19 Mayıs I 995, rev iz yon 9 Ocak 1996
Yazışma adresi: Dr. M. Giray Kabakçı, Kuzgun Sok. 28/3. 06540
Aşağı Ayrancı -ANKARA Tel: (O 312) 468 18 02
infeksiyanları kapak-dışı
kardiyovasküler infeksi- yonlar grubuna girer. Bu derlemenin
amacıikinci gruba giren (kateter
kullanımıyla ilişkisiolmayan)
kapak-dışı
kardiyovasküler sistem
infeksiyonlarınınpatogenezi,
tanıve tedavi yöntemleriyle ilgili genel bilgi vermektir.
İnfektif
Endarterit ve Mikotik Anevrizmalar Endarterit, arter
duvarınıninflamasyonu olarak ta-
nımlanır.
Mikotik anevrizma ise sifilik aortite sekon- der
gelişenanevrizmalar
dışındakalan tüm infekte
anevrizmaları tanımlayan
bir terimdir. Antibiyotikie- rin
yaygınolarak
kullanılmaya başlamasındanönce- ki dönemde mikotik
anevrizmaların yaklaşık %86'sıinfektif endokarditli hastalarda saptanmakta ve sep- tik embolizasyon ya da periferik
damarlarınvaso va- sorumuna mikroembolizasyon yoluyla
gelişmekteydi. Antibiyotik tedavi sinde meydana gelen ilerleme- lerden sonra infektif endokarditin, infektif endarterit ve mikotik anevrizme patogenezindeki öneminde be- lirgin bir azalma
olmuştur.Patogenez ve riskfaktörleri
İnfektif
endarterit ve mikotik anevrizma patogene- zinden sorumlu
olduğuileri sürülen 4 mekanizma
vardır:
1.
Vaso vasoruma giden septik mikroembolilere se- konder embolomikotik anevrizma
gelişimi.2. Arter
yakınındakibir infeksiyon
odağındandirekt
yayılım.
3. Uzak bir infeksiyon
odağındanköken alan bakte- remi
sırasında mikroorganizmalarınintimaya tutun-
ması.
4. Arter
duvarınatravma sonucu direkt kontaminas- yon.
Embolomikotik anevrizmalar genellikle infektif en-
dokarditli hastalarda görülür ve son
yıllardaantibi-
yotik
kullanımıylabirlikte görülme
sıklığıönemli öl-
çüde
azalmıştır.Arter
yakınındabulunan infekte lenf
düğümleri
(tüberküloz, vb.), vertebra osteomiyeliti direkt
yayılımaneden olabilir. Normal arter
intimasıinfeksiyana çok dirençlidir. Aort koarktasyonu ve . patent duktus arteriozus gibi konjenital malformas- yonlar, aterosklerotik plak ve/veya ülserler infeksi- yana direnci
azaltırve damar yüzeyinin hematojen yolla
yayılanmikroorganizmalar
tarafındankolonize edilmesini
kolaylaştırır.Aterosklerotik bir damar içindeki trombus da kolanizasyon için odak
oluşturur.
İntravenözilaç
bağımlılığı, ateşlisilahla yara- lanma, intra-aortik balon
pompası,hemodiyaliz
şantları,
arteriyel kateterler, vasküler cerrahi, kardiyak kateterizasyon ve perkutan transluminal koroner an- jiyoplasti direkt travma yoluyla bakteri inokülasyo- nuna neden olabilir. Tüm infekte
anevrizmaların yaklaşık%29'undan arteriyel travma sorumludur.
Diabetes mellitus (DM), siroz, kollajen doku
hastalığı
ve kortikosteroid tedavisi, infektif endarterit ve mikotik anevrizma
gelişimini kolaylaştıranfaktörler- dir
(2).Tüm
anevrizmaların yaklaşık %2.6'sımikotik olup özellikle bifurkasyonlarda veya dar olan bölge- lerde
oluşur.Ateroskleroz patogenezde çok önemli- dir ve
lezyonların yaklaşık%70'i aterosklerotik
değişikliklerin
en
sık görüldüğüaortada yer
alır.Etyolojik ajanlar
Tüm endarterit ve mikotik anevrizma
olgularının yaklaşık %60'ındangram-pozitif mikroorganizmalar,
%35'inden ise gram-negatif mikroorganizmalar (özellikle salmonella) sorumludur. En
sık karşılaşılan (tüm
olguların %40'ı)gram-pozitif mikroorga- nizmalar
stafilokoklardır.Gram-negatif organizma- lar
arasındasalmonella özel önem
taşır.Tüm olgula-
rın yaklaşık
%20'sinden sorumludur ve en çok aorta, femoral, iliyak arterler etkilenir. Salmonella türleri bakteremi
sırasında hematoın,malign
tüınörler,kist- ler, safra
taşları,kemik
infarktlarıve
zedelenmişen- dotel üzerinde tutunma
eğilimindedir (3).E. co li, pse- udomonas türleri, enterabaeter türleri, proteus türle- ri, citrobacter freundii, campylobacter fetus, bacteri- odes fragilis, grup A veya C streptokoklar, brucella ve candida türleri bildirilen
diğeretyolojik ajanlar-
dır.
Klinik bulgular
Klinik bulgular endarteritin ya da mikotik anevriz-
manın bulunduğu damarın
lokalizasyonuna göre de-
ğişiklik
gösterir.
Hastaların%70'inden
fazlasında ateşve lökositoz
vardır.Periferik
daınartutulumun- da genellikle o bölgede
ağrı, eriteın,lokal supuras- yon, ele gelen kitle, distalde iskemi
bulgularıgörü-
lür. Aort tutulumunda
olguların%50'sinde ele gelen bir kitle saptanabilir. Hastalar
çoğunlukla karınya da bel
ağrısından yakınır.Bu
semptomlarınhiçbiri diagnostik olmamakla birlikte
ateşleberaber bulun-
duklarında
infekte bir anevrizma ihtimali
düşünülmelidir. Aortik endarteriti ·olan
hastaların yaklaşık%30'unda altta yatan torakal ya da lumbal osteomi- yelit
vardırve
ağrıdansorumlu olabilir. Viseral arter
anevrizmaları sık
görülmez. Genellikle süperior me- zenterik arter tutulur ve akut kolik tarzda
karın ağrısına
neden olabilir.
Ayrıcaanevrizma ruptürüne
bağlı
olarak serebrovasküler ya da intraabdominal kana- ma meydana gelebilir.
İnfektifendokardit
bulgularıolmayan, özellikle
yaşlıve diabetik hastalarda uygun antibiyotik tedavisine
rağmenbaktereminin devam etmesi, infektif endarterit ya da mikotik
anevrizına varlığını düşündürmelidir. İnfektevasküler segment- te rüptür riski
yaklaşık%75 olup, gram-negatif bak- terilerin etken
olduğudurumlarda daha yüksektir
(4,5),
Rüptür
sıklıklaretroperitoneal bölgeye ya da periton
boşluğunaolur.
Şiddetli ağrıve
şokanevriz-
ına
rüptürünün göstergeleridir.
İnfektif
endarterit ve mikotik
anevrizınalarınmorbi- rlite ve martalitesi oldukça yüksektir. Alt
ekstreınitelerdeki vasküler infeksiyonlar %2 1 'e varan oranlarda amputasyonla
sonuçlanır.Aort
anevrizmasırüptürü genellikle fatal seyreder. Geç saptanan infekte ate- rosklerotik anevrizmalarda mortalite %70
dolayındadır (4).
Erken saptanan ve hemen cerrahi müdahalede bulunan olgularda survival %75-lOO'e kadar
çıkabilmektedir.
Tanı
Karakteristik bir laboratuar bulgusunun
olmamasıve infeksiyonun genellikle sessiz
seyretınesinedeniyle infektif endarterit ve mikotik anevrizma
tanısıkoy- mak oldukça güçtür.
İnfekteendarterit
olgularının çoğunda tanıotopsiyle konur. Periferik damar tutu-
lumlarında
olay daha yüzeyel
olduğuiçin
tanıkoy- mak daha
kolaydır.Patolojik olarak akut ya da kro - nik inflamasyon, kanama veya genellikle intima bü-
tünlüğünün korunduğu
bir apse
oluşumu saptanır.Bu nedenle
olguların yaklaşık%50's inde kan kültür- leri negatif olabilir.
İnfekteomayan aort anevrizma-
larının yaklaşık
%70-80'inde aort
duvarındakalsifi- kasyon
vardır.Kalsifikasyonun
kaybolmasıinfeksi- yon lehine bir bulgudur.
Vasküler ultrasonografi ve
bilgisayarlıtomografi (BT) anevrizma ya da
psödoanevrizmaların,perivas- küler
sıvı kolleksiyonlarınıngösterilmesinde
yararlıdır.
Abdominal BT'de periaortik bölgede ekstralumi-
nal gaz görülmesi aortoenterik fistül
varlığını düşündürür.
Hastahğınerken dönemlerinde
kontrasılıBT'nin arteriyografiden daha
duyarlı olduğugöste-
rilmiştir (6).
Manyetik rezonans görüntüleme (MRI) yöntemi
kontrasımadde
kullanımınınkontraendike
olduğu
durumlarda
faydalıolup 2-3 mm boyutunda- ki
anevrizmalarısaptayabilir. Ancak %8-10
oranında yanlışnegatif sonuç verir ve selektif anjiyografinin yerini tutamaz.
Galyum 67 ve indiyum lll
işaretlilökositleri kullan- mak suretiyle inflamasyon
alanlarınısaptamak ve BT, MRI, anjiyografi
sonuçlarınıdesteklemek müm- kündür.
Ateş etyolojİsineyönelik
araştırılanhasta- larda hiçbir semptom vermeyen, BT ve MRI ile gös- terilemeyen infekte
anevrizmalarınGa67(7l ve In lll
(4) işaretlilökositlerle
sapıanabildiğinibildiren
çalışmalar vardır.
Ga67'nin fokal vaskülit
alanlarında
yapısal değişikliklerortaya
çıkmadanönce topla-
nabildiği gösterilmiştir.
Yeterli
sayıda çalışmaolma-
ması
nedeniyle bu sintigrafik yöntemlerin se nsitivite ve spesifisitesi henüz tam bilinmemektedir.
Preoperatif dönemde
anevrizmanınlokalizasyonunu ve
büyüklüğünü değerlendirmekiçin genellikle anji- yografi
yapılmasıgerekir. Anjiyografi operasyon
tekniğinin
seçimi ve
dolayısıyla komplikasyonlarınen aza indirilmesi için de
yararlıdır.Tedavi
Antibiyotik tedavisi tek
başınayeterli
değildir.Rup- tür riski ilk 2 hafta içinde daha yüksek
olduğuiçin erken dönemde cerrahi müdahale gerekir.
İnfektevasküler segmentin rezeksiyonu,
geniş kapsamlılo- kal debridman ve uzun süreli antibiyotik tedavisi ile yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilir. Yeni infeksi- yon
odağıyaratacak uygulamalardan (by-pass giri-
şimleri,
prostetik materyal
kullanımıgibi)
kaçınılmalıdır.
Cerrahi
sonrasındaantibiyotik tedavisine en az 4 hafta devam edilmeli, intraoperatif kültür so-
nuçlarına
göre gereken
değişiklikler yapılmalıve kontrol kan kültürleri
alınmalıdır.Prostetik vasküler gref inf
eksiyonlarıProstetik vasküler gref
infeksiyanları tanıve yakla-
şım
yönünden infektif endarterit ve mikotik anevriz- malara benzer.
Patogenez ve riskfaktörleri
Vasküler graftlarda mikroorganizma kolonizasyonu
başlıca
3 mekanizmayla olur:
ı.
Cerrahi
sırasındakontaminasyon.
2. Çevre dokulardan direkt
yayılım.3. Bakteremi
sırasındahematojen yolla
yayılanmik-
roorganizmaların
grafta
tutunmaları.Özellikle alt ekstremite
graftlarındainfeksiyon riski yüksektir. Bunun nedeni
graftınyüzeyel
yerleşimine bağlıolarak deriden gelen mikroorganizmalarla peri- operalif kontaminasyonun fazla
olmasıdır. Ayrı~apreoperatif ekstremite
infeksiyonları, postaperatıfyara
infeksiyonları,cerrahi revizyon ve DM gibi alt- ta yatan
hastalıklarfemoral ve popliteal graftlarda infeksiyon
insidansını arttırır.Abdominal aorta
graftlarında
ise gram-negatif enterik basillerle infek- siyon riski yüksek olup
graftınbarsak
florasındayer alan mikroorganizmalarla kontaminasyonuna
bağlı olduğu sanılmaktadır.İnCeksiyonların
%95'inden
fazlası graftın yerleştirilmesi
sırasındameydana gelir. Geri kalan infeksiyon-
ların çoğu
ise çevre dokulardan direkt
yayılımyo- luyla olur. Graft
infeksiyanlarıbakteremi
sırasındada
gelişebilmekte,ancak graft dokuya inkorpore ol- dukça bakteremi
sırasındakiinfeksiyon riski azal-
maktadır.
Prostetik vasküler graft
infeksiyonlarının%75'i ciddi aterosklerotik
hastalığıolan erkeklerde gözlenir. Fe- moropopliteyal graftlarda infeksiyon görülme
sıklığıaortoiliyak graftlara göre daha
fazladır csı.Etyolojik ajanlar
Prostetik vasküler graft
infeksiyonlarının yaklaşık%40'ı
stafilokoklara
bağlıolup, etken erken postope- ratif infeksiyonlarda S. aureus, geç postoperatif in- feksiyonlarda ise S.epidermidis'tir. Stafilokoklar özellikle alt ekstre mitedeki prostetik vasküler graft infeksi
yonlarındaönemlidir. intraabdominal graft in-
feksiyonları
genellikle E. coli ve
diğerenterik gram- negatif basillere
bağlıolarak
gelişir.Funguslar ve anaerobik bakteriler nadiren vasküler graft infeksi- yonuna neden olurlar. Fungal infeksiyonlar
çoğunlukla geç dönemde
saptanırve uzun süreli,
ge~işspektrumlu antibiyotik
kullanımıile
ilişkilidir(
9).In- guinal ve abdominal vasküler graft
infeksiyonlarıpolimikrobiyal olabilir.
Klinik bulgular
Vasküler graft
infeksiyonlarınınklinik
bul~ular~,anatomik lokalizasyonla
yakından ilişkilidir. Inguınal ve popliteyal vasküler graft
infeksiyonlarının% 70'inden
fazlasıcerrahinin ilk 2
ayıiçinde ortaya
çıkarken,
intraabdominal graft
infeksiyonlarının% 70'i cerrahi
sonrasında yaklaşık1
yılklinik bulgu
vermez.
İnguinalbölgede ve ekstremitelerdeki vas-
küler graft
infeksiyonlarındaerken dönemde apse
formasyonu, graft trombozu,
yalancıanerizma olu-
şumu
ve pürülan
akıntıgörülür. Ekstremilenin dista- linde septik emboli meydana gelebilir. Graft bölge- sinde eritem,
ısı artışı,hassasiyet gibi lokalize
~nflama syon
bulgularının saptanmasıdurumunda önce- likle graft infeksiyonu
düşünülmelidir.intraabdominal graft
infeksiyanlarıoldukça sessiz seyreder.
Ateşgenellikle fazla yükselmez. Hastalar
karın
ya da bel
ağrısından yakınabilir.Septik emboli, fistül
oluşumu,retroperitoneal ya da gastrointestinal kanama,
yalancıanevrizma
oluşumu,üreter obstrük- siyonu ve hidronefroz, graft trombozu gibi kompli- kasyonlar
gelişebilir.Aortik vasküler
graftıolan bir hastada melena ya da hematemez
görüldüğündeaor- toenterik fistülden
şüphelenilmelidir.Tanı
Eritrosit sedimentasyon
hızı çoğunluklayüksek bu- lunur. Ultrasonografi
trombozları,graft çevresinde
sıvı
birikimini ya da psödoanevrizma
oluşumunugösterebiise de negatif ultrasonografik inceleme in- feksiyonu ekarte ettirmez
ooı.Erken postoperatif dö- nemde vasküler
graftlarıngörüntülenmesi için tercih edilen yöntem BT'dir. Cerrahiyi izleyen ilk 2-3 ay içinde graft çevresinde
sıvıya da gaz görülmesi nor- maldir. Ancak daha sonraki dönemlerde perigraft gaz görünümünün devam e tmesi infeksiyon lehine bir bulgudur. BT'nin graft infeksiyonunu saptamada- ki sensitivitesi %94, spesifisitesi %85'tir.
Şüpheli sıvı kolleksiyonlarından
ince
iğneaspirasyonu ile ör- nek
alınması tanıya yardımcıolur.
MRI özellikle retroperitoneal bölge
infeksiyanlarının tanısında
güvenilir bir yöntemdir. MRI'de hem gaz hem de aterosklerotik plaklar siyah
göründüğünden aorto-enterik fistüllerin görüntülenmesinde ye- tersiz
kalmaktadır.Inlll
işaretlilökositlerle
yapılan çalışmalarınvas- küler graft
infeksiyanlarını sapıamadakisensitivitesi
% 100'e
yakındır.Ancak he matom gibi infekte olma- yan
sıvılardada birikebilmesi nedeniyle spesifisitesi
%50-87
arasındadır (ll),Tedavi
Vasküler graft
infeksiyonlarınıntedavisinde temel prensipler infekte
graftın çıkartılması,infekte doku-
ların debridmanı
ve cerrahi
sonrasındauygun antibi- yotik tedav isine en az 4 hafta devam edilmesidir.
Operasyon
sırasında graftınproksimal ucundan
alınan kültürlerin pozitif
olmasıdurumunda rekürren infeksiyon ve sutür
ayrılmasıriskinin yüksek
olduğu bildirilmiştir (12).Bu olgularda postoperalif antibiyo-
tik tedavisinin 6 haftaya
tamamlanmasıönerilmekte- dir. infekte bölgeye yeni bir graft
yerleştirilmesiningerekli
olduğudurumlarda otolog arter ya da ven
graftlarınınseçilmesi daha uygundur.
İnfekte graftın çıkarılmasımümkün
değilseuzun süreli intravenöz (iV) antibiyotik tedavisi ve
ardından yaşamboyu supresyon tedavisi verilmesi önerilmektedir. Trom- boze
olmamışinfekte periferik
graftlarınlokal deb- ridman ve iV antibiyotiklerle tedavi
edilebileceğinibildiren
yayınlar vardır (13),Prostetik vasküler graft
infeksiyanlarındaiV antibiyotik seçimi prostetik ka- pak endokarditindeki gibi
yapılır.Prostetik vasküler graft
infeksiyonlarınınmorbidite ve martalitesi
graftınlokalizasyonuyla
yakından ilişkilidir. Ekstremitelerdeki vasküler graft infeksiyan-
larında
mortalite
düşük,morbidite ise yüksek olup, arnputasyon
oranı%20-50
arasında değişmektedir.Prostetik vasküler graft
infeksiyonlarınınciddiyeti nedeniyle cerrahi öncesinde cilt
temizliğinedikkat edilmesi, asepsi
kurallarına uyulmasıçok önemlidir.
Vasküler operasyonlarda antibiyotik profilaksisinin rutin olarak
uygulanmasıgerekir. Profilaksiye giri-
şimden
1 saat önce
başlanmalıve operasyon sonra-
sında
24 saat süreyle devam edilmelidir. Cefazolin profilaksisinin postoperalif yara ve graft infeksiyan-
larında
önemli oranda azalmaya neden
olduğugöste-
rilmiştir (14).
Vasküler
graftıolan
kişilerdebaktere- miye neden olabilecek manipülasyonlar öncesinde antibiyotik profilaksisi verilmesinin
faydasıolup ol-
madığı
henüz
açıklık kazanmamıştır.Hayvanlar üze- rinde
yapılan çalışmalardavasküler graftlarda bakte- remi ye
bağlıinfeksiyon
gelişmeri skinin ilk 4 ay içinde en yüksek
olduğu saptanmıştır.Bu nedenle ilk 4 ay içinde bakteremiye neden olabilecek
girişimleröncesinde antibiyotik profilaksisinin
faydalıolabile-
ceği bildirilmiştir.
Kalp pili
infeksiyanlarıCerrahi teknikteki ilerlemelerle birlikte
kalıcıpillerle ilgili infeksiyöz komplikasyonlarda önemli bir azal- ma
olmuştur( 1 5). Pil
takılınasınıtakiben ilk 3
yıliçinde infeksiyon riski %1-6
arasındadır(1 5). infek- siyonunun en
sık görüldüğüyer, güç
kaynağınıniçinde
bulunduğupil cebidir.
Riskfaktörleri ve patogenez
DM, malignansiler, malnütrisyon, antikoagülan ilaç
kullanımı,
steroidler ve
diğerimmünsupresif ilaçlar pil
infeksiyanlarıiçin predispozan faktörlerdir. Pilin
yerleştirildiği
bölgede
gelişenserarn ve hematomlar,
yara
iyileşmesininiyi
olmamasıve tekrarlanan cer-
rahi manipülasyonlar da inf eksiyon riskini
arttırır.Pil infeksiyonun en
sık görüldüğüyer, güç
kaynağının
içinde
bulunduğupil cebidir. Genellikle pilin
yerleştirilmesi sırasında
meydana gelen kontaminas- yona
bağlıdır.Pil
elektrodlarındakiinfeksiyon genel- likle infekte pil cebinden
yayılımya da deriden
geçiş sırasındakontaminasyon yoluyla olur. Bakteremi
sırasında
mikroorganizmalar nadiren pil
elektrodlarınatutanarak infeksiyana neden olabilir.
Elektrodlarınözel
kaplamalarıve endotelizasyon bakterilerin ya-
pışmasını
engelleyici yönde etki
yapmaktadır (16).Endovasküler
elektrodlarıninfeksiyonuna
bağlıola- rak lokalize apse
oluşumu,infekte mural trombus, valvüler endokardit, geç elektrod perforasyonu gibi komplikasyonlar
gelişebilir.Etyolojik ajanlar
Pilin
takılınasınıtakiben ilk 2-4 hafta içinde
gelişeninfeksiyonlar erken pil
infeksiyonlarıolarak kabul edilir ve genellikle cerrahi
sırasındameydana gelen kontaminasyona
bağlıdır.Bu
infeksiyonların%75'inden
fazlasındaetken S.aureus'tur. Geç pil in-
feksiyonları
pilin
takılmasındanen az
ıay sonra or- taya
çıkaninfeksiyonlar olup bu grupta S. epiderrni- dis en
sıkgörülen etkendir. Enterokok,
kıebsiella,pseudomonas, peptostreptococcus türleri nadiren pil infeksiyonu yapabilir. Uzun süreli ve
genişspekt- rumlu antibiyotik tedavisi alan genel durumu bozuk hastalarda candida ve aspergillus türleri etken olabi- lir.
Klinik bulgular
Pil cebi
infeksiyonlarındagenellikle
ateşve lokalize inflamasyon
bulguları (ısı artışı,hassasiyet, eritem)
vardır.izole
eıektrod infeksiyanlarıoldukça nadir olup klinik tablo bakteriyel endokardite benzer.
Elektrod
infeksiyanları çoğunluklapil cebi infeksi- yonlan ile birarada görülür.
Tanı
Pil
infeksiyonlarınınkesin
tanısıetyolojik
ajanınpil cebinden
alınankültürlerde ya da kan kültürlerinde üretilmesiyle konur. Triküspid kapak endokarditi ge-
lişmedikçe
ekokardiyografinin
tanıdayeri yoktur.
Tedavi
Baktere minin
eşlik etmediğilokalize inf eksiyonl arda genellikle parenteral antibiyotik tedavisi tek
başınayeterlidir. Antibiyotik tedavisinin süresi konusunda
görüş birliği
yoktur. Ancak genel olarak pilin yerin- de
bırakıldığıdurumlarda en az 6 hafta antibiyotik tedavisi önerilmektedir. Uzun süreli supresyon teda- visi önerenler de
vardır. Bazılokalize infeksiyonlar
parenteral antibiyotik tedavisine cevap vermez ve tüm sistemin
çıkarılmasıgerekir. Tüm sistemin
çıkarıldığı
nonbakteremik infeksiyonlarda 2
haftalıkan- tibiyotik tedavisi yeterlidir. Bakteremiyle seyreden pil
infeksiyanlarındatüm pil koponentlerinin
çıkarılması
ve antibiyotik tedavisine en az 4 hafta devam edilmesi önerilmektedir
(17).Antibiyotiklerin kültür
sonuçlarına
ve
mikroorganizmaların duyarlılıkpa- te rnlerine göre seçilmesi gerekir.
Etkinliğikonusun- da tam bir
görüş birliğiolmasa da pil
takılmasındanhemen önce antistafilokokal antibiyotik profilaksisi verilmesi ve
sonrasındada 24 saat devam ed ilmesi
sık başvurulan
bir
uygulamadır.American Heart As- sociation bakte re miye neden olabilecek
girişimleröncesinde pil
taşıyanhastalara profilaksi veri lmesini
önemıernektedir (18).
İmplante
edilebilen
defıbrillatör infeksiyonları İnıplanteedilebilen otomatik defibrillatörler, son 10
yıl
içinde medikal tedaviye refrakter ventriküler
ariımilerin tedavisinde
kullanıma girmiştir.Öncele ri
sternotonıi
yoluyla
yerleştirilendefibri llatörler günü- müzde transvenöz yolla
yerleştirilebilirhale
gelmiştir.
İnıplanıasyon sonrasındakiilk
ı yıliçinde infek- siyon
oranı%1-6
arasında değişnıektedir(l9).infek- siyon genellikle implantasyon
sırasındaki kontanıinasyona
bağlıolarak
gelişir.Nad iren hematojcn ya-
yılımla
da infeksiyon meydana gelebi lir. Katetere
bağlı
sepsis, yara
infeksiyonları,DM, cerrahi
girişimin uzun sürmesi infeksiyon riskini
arttıranfaktör- le rdir
(20). İnfeksiyonların yarısından çoğundaetken
stafilokoklardır.
İnfckte
olan
olguların yaklaşık yarısındailk 3 ay içinde güç
kaynağınınyer
aldığıbölgede lokalize
inflanıasyon bulguları gelişir. Elektrodların
tutuldu-
ğu
olgular daha sessiz seyrcder ve genell ikle lokalize inflamasyon bulgusu yoktur. Yüksek olmayan
ateş,lökositoz ve ESR'de yükselme saptanabilir.
Defıbrillatör
infeksiyanlarına yaklaşım,pil
infeksiyonlarındagibidir.
Miyokard apseleri
Miyokard apseleri oldukça nadir görülür.
Erişkinotopsilerinde saptanrr.a
sıklığı%0.
ı8-1 .52
arasındadır(ııı.
Risk faktörleri
Miyokard apseleri bakteremi ya da
fungenıi sırasında veya endokarditin direkt
yayılınııyoluyla
gelişir(21).
Uzun süre hastanede yatan larda, uzun süreli an-
tibiyotik tedav isi alanlarda ve
kalıcıvenöz kateteri
bulunanlarda hematojen
yayılımriski yüksektir.
Bu tür miyokard apseleri genellikle multiple olur.
Paravalvüler bölgedeki miyokard apseleri genellikle prostetik kapak endokarditi ile
ilişkilidir. Geçirilmişmiyokard infarktüsü
alanlarındada kollateral sirkü- lasyon yoluyla gelen
mikroorganizmaların yerleşmesine
bağlıolarak miyokard apsesi
gelişebilir.Etyolojik ajanlar
S. aureus, en
sık karşılaşılan mikroorganizmadır.Bakteriodes ve salmonella türlerine, grup F strepto- koklara,
C.perfringens ve E. coli'ye
bağlıaz
sayıdaolgu
bildirilmiştir.Candida ve aspergillus türlerine
bağlı
fungal
ınİyokardapseleri genellikle uzun süre hastanede yatan, uzun süreli ve
genişspektrumlu an- tibiyotik tedavisi alan, genel durumu kötü olan, im- münsupresif ilaç kullanan hastalarda görülür
(22), İmmünkompromize hastalarda fungal miyokardit, fun- gal endokarditten daha
sıkgörülmektedir
(22).Klinik bulgular
Paravalvüler bölgedekiler haricinde miyokard apse- leri genellikle sessiz seyreder ve
tanı çoğunluklaotopsiyle konulur. Yüksek olmayan
ateş,terle me, tit- reme, lökositoz gibi nonspesifik bulgular saptanabi- lir. ileti
bozukluklarıve nonspesifik EKG
değişiklikleri görülebilir.
Hastaların çoğundaaltta yatan bir kalp
hastalığıyoktur. Komplikasyon lar, apsenin lo- kalizasyonu ve
büyüklüğüile
ilişkilidir.Mural endo- kad it, diffüz miyokardit, intrakardiyak fistül olumu-
şu,
aritmi, sepsis, apse ruptürüne
bağlıtamponad, he moperikardium ve pürülan perikardit gibi kompli- kasyonlar
gelişebilir.Tanı
Miyokard apseleri genellikle sessiz
seyrettiğiya da klinik tabloya bakteremi veya fungemiye ait bulgu- lar hakim
olduğuiçin
çoğunluklaerken
tanıkona- maz. Bakteriyel mi yokard apselerinde kan kültürleri
%75
oranındapozitifken fungal
ınİyokardapselerin- de bu oran %50'nin
altındadır. İnkübasyonsüresini uzatmak (en az 4 hafta), kan kültür
vasatiarınakonu- lan kan
miktarını arttırmak(20-30 ml) ya da lizis santrifüj yöntemini uygulamak suretiyle
fungusların İzolasyonunu kolaylaştırmakmümkündür. Elektro- kardiyogramda birinci derece atrioventriküler blok ya da tam blok gibi ileti
bozukluklarısaptanabilir.
Transözefagial ekokardiyografi (TE) özellikle valv ü- ler endokarditle
ilişkiliolan miyokard apselerinin gösterilmesi nde
faydalıdır (23),Miyokard apsesi
şüphesi olan tüm hasta lara TE
yapılmasıgerekir. MRI'in
ınİyokard
apselerinin görüntülenmesindeki yeri ko- nusunda henüz yeterli
çalışmayoktur.
Tedavi
Miyokard apsesi olan hastalarda antibiyotik tedavisi- nin süresi konusunda ortak bir
görüş olmadığıgibi,
yalnızca
antibiyotik tedavisi verilen olgularla cerrahi tedavi ve antibiyotik tedavisinin birlikte
kullanıldığıolgulan
karşılaştıranbir
çalışmada yoktur. Paraval- vüler apsesi olan hastalarda, özellikle yeterli antibi- yotik tedavisine
rağmeninfeksiyenun sebat
ettiğive blok ya da konjestif kalp
yetmezliği gelişenolgular- da cerrahi
sonrasındaparenteral antibiyotik tedavisi- ne en az 4 hafta devam edilmesi
gerektiğikabul edil- mektedir
(24).Valvüler endokarditle
ilişkisiolmayan miyokard apselerinde erken cerrahi
girişiminsurvi- vali
uzattığıbildirilmektedir.
Mortalite, apsenin lokalizasyonu ve infek siyenun patogenezi ile
yakından ilişkilidir.202 hasta üzerin- de
yapılanbir
çalışmadaparavalvüle r apsesi olan 58
hastanın yarısından çoğunda
stafilokokal valv üler endokardit
saptanmışve
iyileşme oranı%75 olarak
bulunmuştur.
Nonparavalvüler infeksiyonu olan 144 hastada ise altta yatan
hastalığave
tanıdakigecikme- lere
bağlıolarak mortaliten in % 100
olduğugörül-
müştür (24l.
Mural endokardit
Mural endokardit,
kapak-dışıendokard yüzeyinin inflamasyonudur. Kl inik tablo valvüler infektif en- dokardite benzer.
Riskfaktörleri ve patogenez
Mural endokardit, bakteremi ya da fungemi
sırasında mikroorganizmalarınendokarda
tutunmasıylaveya miyokard apsesinde n direkt
yayılımyo luyla meyda- na gelir. Ventriküler anev rizmalar ya da psödoanev- ri zmalar, mural trombuslar, pil
elektrodlarınıntutun- ma
noktaları,hipertrefik kardiyomiyopati ve ventri- küler septal defekt gibi konjenital tezyon lar üzerinde de mural endokardit
gelişebilir. İmmünkompromizehastalarda ve uzun süreli antibiyotik tedavisi alanlar- da fungal mural endokardit riski yüksektir.
Etyolojik ajanlar
En önemli mural endokard it etkenleri stafilokoklar, vir idans streptokoklar, enterococcus, salmonella, klebsiella türleri, B. fragili s, candida ve aspergillus türleridir.
Klinik bulgular
Klinik belirtiler valv üler infektif endokarditten
farklı olmayıp devamlıbakteremi
vardır.Periferik emboli-
zasyon en
sıkrastlanan komplikasyondur. Fistül olu-
şumu
ve kardiyak ruptür meydana gelirse mortalite
%100'e
ulaşmaktadır.Tedavi
Tedavi, valvüler infektif endokardit tedavisiyle
aynıdır.
Büyük mural ya da fungal vejetasyon, anevrizma veya psödoanerizma saptanan hastalarda erken
tanıve cerrahi tedavi embolizasyon, miyokard ruptürü gibi fatal komplikasyonlan önleyebilir
(25).İnfekte miksomalar
Miksoma, en
sıkgörülen primer kalp tümörüdür.
Genellikle sporadik olup
çoğunluklasol atriumdan köken
alır.·
Literatürde
yayınlanmışinfekte kardiyak miksoma
olgularında kadın
ve erkeklerin
eşitolarak etkilendi-
ği, yaşlarının
16-65
arasında değiştiği bildirilmiştir (36).Predispozan bir faktör
bulanamamıştır.Etyolojik ajanlar S. aureus, S. mutans, E. faecalis, Veilonella türleri, Candida parapsilosis ve H. capsulatum'dur.
İnfekte
miksorualar genellikle sessiz seyreder. Has- talar
ateş,halsizlik, yorgunluk ve artraljiden yakma- bilir. Pulmoner, serebrovasküler ve periferik emboli- lere
bağlıklinik bulgular
gelişebilir. İnfektekardiyak miksomalarda periferik embolizasyon infektif endo- kardittekinden daha
sıkgörülür.
Hastalarınbir
kısmında
infektif endokardite ve miksoruaya ait fizik muayene
bulgularısaptanabilir.
Olguların%70'inde lökositoz, %85'inde kan kültür
pozitifliği, %66'sındasedimentasyon
yüksekliği saptanır.Günümüzde TE ile
miksomaların tanısınıçok daha erken dönemde koymak mümkündür.
Tedavi, uygun
antibiyotiğin yanısıra miksoruanıncerrahi eksizyonudur. Erken cerrahinin embolik
olayları önlediği belirtilmiştir (27), Diğer
endovaskü- ler infeksiyonlarda
olduğugibi ameliyat
sonrasındaparenteral antibiyotik tedavisine birkaç hafta daha devam edilmesi uygundur.
Sonuç
Kapak-dışı
kardiyovasküler sistem
infeksiyonlarıklinikde genellikle anatomik bozukluklar, intravas- küler
yabancıcisimler ve immünsupresyonla
ilişkiliolarak görülürler. Valvüler infeksiyonlara oranla da- ha nadir görüldükleri için profilaksi,
tanıve tedavi yöntemleri konusunda
görüş birliğiyoktur. Bu alan- da daha fazla
çalışmayaihtiyaç
duyulmaktadır.Ka-
pak-dışı
kardiyovasküler sistem
infeksiyonlarınınmorbirlite ve mortalitesi, infeksiyonun türüne ve lo- kalizasyonuna göre
değişiklikgöstermektedir.
KAYNAKLAR
1. McGregor AR, Collignon P J: Bacteraemia and funga- emia in an Australian general hospital-associations and outcomes. Med
JAust 1993; 158:67 1-4
2. Johansen K, Devin J : Mycotic aortic aneurysms. A
re-appraisal. Arch Surg 1 983; I 18: 583-8.
3. Finseth F, Abbot WM: One- stage operative therapy for salmonella mycotic abdominal aneurysms. Ann surg 1974; 179:8 -ll
4. Ben-Haim S, Sea bold JE, Hawes DR, Rooholamini SA: Leukocyte scintigraphy in the diagnosis of mycotic aneurysms. J Nucl Med 1992; 33: 1486-93
5. Jarret F, Darling RC, Mundth ED, Austen WG: Ex-
perience with infected aneurysms of the abdominal aorta.
ArchSurg 1975; 110: 1 281-6
6. G omes MN, Coyke PL:
Infecıedaortic eneurysms: CT diagnosis. J Cardiovasc Surg (Torino) 1992; 33: 684-9 7. Zwas ST, Lorberboyin M , Schechter M: Occult aortic arch mycotic aneurysm diagnosed by radio gallium scin- tigraphy. Clin Nucl Med 1 992; 33: 1486
8. Karehmer AW: Approach to the patient with infection in a prosthetie device. In Gorbach SL, Barlett JG, Black-
low NR, eds. InfectiousDiseases. Philadelphia: W .B. Sa-
unders; 1992; 1374-849. Bandyk DF: Diagnosis and treatment of biomaterial-as- sociated infeetions. Infeet Dis Clin North Am 1992; 6:
719-29
10. Golan JF: Vascular graft infection. Infeel Dis Clin North Am 1989; 3:247-58
ll.
Sedwitz MM, Davies RJ, Pretorius TE: Indium 111- labeled white blook cell seans after vascular prosthetie re- eonstruction.
JVasc Surg 1985: 76: 476-81
12. Maebeth GA, Rubin J R, Mclntyre KE Jr, Goldsto- ne J, Malone JM: The relevance of arterial wall microbi- ology to the treatment of prosthetic graft infec tions: graft infection vs. arterial infection.
JVasc Surg 1984; 1: 750-6 13. K waan JH, Connolly JE: Successful management of prosthetic graft infection with continuous povidone-iodine irrigation. Arch Surg 198 1 ; 116: 716-20
14. Kaiser AB, Clayson KR, Mulherin JL : Antibiotic prophylaxis in vascular surgery. An Surg 1 978; 188:283 15. Beelar BA: Infections of permanent transvenus and epicardial pacemakers in adults. Heart and Lung 1982; l l:
152-6
16. Har-Shai Y, Amika m S, Ramon Y, Kahir G, Hirs- howitz B:
The management of exposed cardiac pacemakerpulse generator and electrode using restricted loeal surgi- cal interventions; subcapsular relocation and verti eal-to- horizontal
bow transposition techniques.Br J Plast Surg
1990; 43:307-1117. Morgan G, Ginks, W, Siddons H, Leatham A: Sep- ticemia in patients with an endocardial pacemaker. Am J Cardioll979; 44:221-4
18. Dajani AS, Bisno AL, Chung KJ, Duraek DT, Fre-
ed M, Gerber MA, et al: Prevention of bacterial endocar-
ditis. Recommendations of the American Heart Associati- on. JAMA 1990; 264: 2919-22
19. El-Sherif N, Sarnet P: The automatic implantable car- dioverter
defıbrillator(AICD): follow-up and complicati-
ons. El-Sherif N, Sarnet P.(eds). Cardiac Pacing and Elec-tophysiology. 3rd ed. Philadelphia: W.B. Saunders., 1991, p. 750
20. Spratt KA, Blumberg EA, Wood CA, Kutalek SP, Reboli AC:
Infections of implantable cardioverter defıbrillators: approach to management. Clin Infect Dis 1993;
17: 679-85
21. Ryon DS, Pastor BH, Myerson RM: Abscess of the myocardium. Am J Clin Pathol 1978: 70: 18-23
22. Parker JC Jr: Potentially Jethal problem
of cardiac candidiosis. Am JClin Pathol
1980; 73:356-6123. Daniel WG, Mugge A, Martin RP, Lindert O, Ha- usmann D, Nonnast-Daniel B, et al: Improvement in the
diagnosis of abscess associated with endocarditis by tran- sesophageal echocardiography. N Engl
JMed
1991: 324:795-800
24. Croft CH, Woodward W, Elliott A, Commerrord PJ, Bernard CN, Beck W:
Analysis of surgical versusmedical therapy in active complicated native valve infeeli- ve endocarditis. Am J Cardiol 1983; 51: 1650-55
25. Catherwood E, Mintz GS, Kotler M, Kimbiris D, Lemmon W, Parry WR: Pseudoaneurysm of the
leftventricle complicated by Salmonella typhimirium infecti- on.
Recognitionby two-dimensional
echocardiography.Am
JMed 1980;68;782-5
26. Graham HV, vonHartitzicsh Bm, Medina JR: In- fected atrial myxoma. Am
J Cardio11976; 38: 658-6127. Jadimar HA, Webb SW, Adgey AA:
Survival of apatient with an infected right atrial myxoma following sur-
gery. Eur Heart J 1988; 9:1 10-3
Türkçe Tıp Yayınları Indeksi •
Ülkemizde belli bir konuda yapılan çalışmalardan yeterince haberdar olarnamanın
rahatsızlığını
uzun
yıllar yaşadıkve
yurtdışındakilerebenzer bir indeks sisteminin özlemini duyduk. Bu konuda
yakınzamanda
öğrendiğimizbir
gelişmeyisizlere du- yurmak istiyoruz. Beyazıt'daki İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dökümantasyon Daire Başkanlığında TÜRK-MED kompakt disk'inden Türkçe tıp yayınları taraması
yapılabilmekte
ve özet de içeren bir bilgisayar
çıktısı alınabilmektedir.Kütüphane hergün 20:30'a, cumartesi 16:30'a kadar açıktır ve İstanbul Üniversitesi mensubu ol- mayan
araştırmacılarada hizmet vermektedir. Kütüphane yetkililerinden
öğrendiğimize göre
aşağıdakitelefondan kompakt disk
hakkındabilgi edinilebilir. Bu çok ya-
rarlı etkinliğin
sürekli
olmasınıdiler, kompakt disk'i
hazırlayanlarıve kütüphane yetkililerini
kutlarız.Açılım Yayıncılık La/e E/bil
Te/269 03 26, Faks 281 73 40