• Sonuç bulunamadı

1875-1878 Doğu Krizi ve Avrupa’da Yükselen Türk Karşılığı 9. HAFTA

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1875-1878 Doğu Krizi ve Avrupa’da Yükselen Türk Karşılığı 9. HAFTA"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

9. HAFTA

1875-1878 Doğu Krizi ve Avrupa’da Yükselen Türk Karşılığı

(2)

• Osmanlı’nın 1875’deki mali iflas ilanı Avrupa’da Türk karşıtı rüzgarların esmeye başlamasına ve Pamerstonculuk siyasasını uzunca bir zamandan beri eleştirmekte olan Radikal Liberal çevrelerin güç kazanmasına yol açmıştı. Böylesi bir ortamda önce Hersek’te başlayıp ardından Bosna’ya sıçrayan ve son aşamasında Bulgaristan’a da sirayet edecek olan isyanın parlak vermesi Osmanlı’nın balkan coğrafyasında yeni bir kaosu gündeme getirdi.

(3)

• Hersek ve Bosna ayaklanmalarına Rusya’nın ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun desteği söz konusuydu. Her iki devlet de, kendi art alanları olarak gördükleri Balkanlar coğrafyasında nüfuzları altında küçük uydu devletlerin oluşturulmasını amaçlamaktaydı. Avusturya- Macaristan Dışişleri Bakanı Julius Andrassy, ayaklanmalar dolayısıyla, Osmanlı İmparatorluğu’na “Andrassy Notası” olarak bilinen bir ültimatom gönderecek ve diğer büyük devletlerce de desteklenmiş olan bu belge aracılığıyla Osmanlı İmparatorluğu’ndan, müzakereye tabi olmayacak şekilde isyancıların taleplerinin kabul edilmesini isteyecektir. Andrassy, Paris Anlaşması’nın (1856) 9. maddesi olarak kurgulanan Islahat Fermanı’ında verilen sözlerin tutulup Gayrimüslim tebaanın koşullarının iyileştirilmediğini, dolayısıyla da bu hükmün geçerliliğini yitirdiğine değinmektedir.

(4)

• Ali iflasını ilan eden Osmanlı İmparatorluğu isyanları bastırabilecek durumda değildi. Andrassy Nota’sını kabul ettiğini beyan etmiş ve Avrupalıların arabuluculuğunda isyancıların taleplerinin karşılanması yoluna gidileceği belirtilmişti. Fakat, Osmanlı açısından “büyük bir geri adım” olabilecek bu kabul bile sorunu çözmeye yetmemiş ve Notadaki taleplerin yeterli olmadığını düşünen Sırplar, Avrupa’nın arabuluculuğunu reddetmiş, Karadağ ise, Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etmiştir. Benzer şekilde Bulgarlar da, süre giden karışıklıktan istifade ederek bağımsızlık için ayaklanmışlardır. Bulgar komitacıların Müslüman köylere saldırısıyla başlayan isyan, başta Londra olmak üzere Avrupa kamuoyunda Osmanlı’nın Bulgarları katletmeye başladığı şeklinde yankı bulmuştur. Böylece zaten mali iflasın ilanı ile artmış olan Osmanlı aleyhtarlığı zirve yapacaktır.

(5)

• Düzenli ordu birliklerini Hersek ve Bosna isyanlarını bastırmak için angaje etmiş bulunan Osmanlı devleti, Bulgar isyanının üzerine gönderecek güç bulamayınca bölgede yaşayan ve çoğunluğu 1864’deki büyük sürgün sırasında Osmanlı ülkesine sığınmış ve imparatorluğun her köşesine her dört Müslüman aileye bir aile düşecek şekilde dağıtılmış bulunan Çerkes’lerden oluşan Müslüman ahaliyi adına başıbozuk denilen paramiliter güçler olarak Bulgar isyancılarının karşısına çıkarmış ve çatışmalar çok kısa zamanda bir iç savaş manzarası arz etmeye başlamıştır.

(6)

• Çıkan iç savaşta Avrupalıların Osmanlı boyunduruğu altında yaşamaya zorlanan dindaşları olarak lanse edilen ayrılıkçı Bulgar komitacılarının ve iki ateş altında kalmış Bulgar sivil halkının yaşadıkları Avrupa kamuoyunda sansasyon yaratmış ve özellikle İngiltere’de, Osmanlı’nın mali iflasının yanı sıra gelişen Türk ve Müslüman karşıtı hava, imparatorluğu modern bir devlet olarak güçlendirmeyi amaçlayan Palmerstonculuk siyasasının daha açıktan ve radikal bir şekilde sorgulanmasının önünü açmıştır. Üstelik, Palmerstonculuk siyasasının kökensel kaygısı olan Rusya’nın Doğu Akdeniz’de, İngiltere’nin “Hindistan yolu” üzerinde bir tehlike oluşturma ihtimalinin realite ile bağdaşmayan bir varsayım olduğu daha güçlü şekilde iddia edilmeye başlanmış ve bu bağlamda, siyasi çevrelerde “despot”,

“gayrımedeni” ve Müslüman Osmanlılar uğruna Hıristiyan ve medeni Rusya ile kavga edilmesi yerine bir an önce anlaşma yoluna gidilmesi gerektiği açık bir şekilde vurgulanır hale gelmiştir.

(7)

• Osmanlı İmparatorluğu’na dair Oryantalist tahayyülü açıkça besleyen bu yaklaşım, Türklerin üretken bir topluluk haline gelip modernleşemeyeceğine, modernleşme ajandası içindeki altyapısal yatırımlar için alınan dış borçların savurganca kullanımının ve bunun sonunda yaşanan iflasın bu kapasitesizliğin kanıtı olduğuna, Türklerin bildiği tek şeyin yağma ve despotizm olduğuna dair bir retoriğin yeniden ve daha güçlü şekilde dolaşıma girmesine yol açmıştır.

(8)

• Bu noktada, özellikle de İngiliz Liberal Partisi’nin eski genel başkanı William E. Gladstone’un Bulgar isyanı dolayısıyla kaleme aldığı ve Bulgarian Horrors and the Question of the East (Bulgar Dehşeti ve Şark Meselesi) başlıklı risale, yukarıda değinilen Oryantalist tahayyülün amentüsü haline gelecektir.

Gladstone’nun hazırladığı söz konusu kitapçık, kamuoyunu Türk karşıtlığına dair galeyana getirmek üzere provokatif bir üslupla kaleme alınmış ve “insanlık dışı” olarak adlandırılan “barbar”

Türklerin medeniyetin beşiği olan Avrupa’dan bir an önce atılması ve geldikleri yere geri gönderilmesi gerektiği, bunun için de Palmerstonculuk siyasasının terk edilmesinin vaktinin geldiğini ileri sürmekteydi.

(9)

• Oryantalist söylemin bütün stereotiplerini Türk aleyhtarlığı için seferber eden Gladstone’un risalesinde Türkler dehumanize ediliyor yani yani insan dışılaştırmaya tabi tutuluyor ve “mutlak bir öteki”

olarak kodlanarak “yok edilmesi gereken” bir hedef konumuna indirgeniyordu. Söz konusu Oryantalist yaklaşım, “Türkler modernleşemez” derken mutlak bir eşitsizliğe, mutlak bir ontolojik farka gönderme yaparken buna dair çabaların söz konusu olanaksızlıkla yüzleşmesi gerektiğini savunmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

gereklili ğini benimseyip dünya ve Türkiye’deki yenilikleri yakalamak, OYAK’a olduğu kadar ülkeye de yararlı yat ırımlar yapmak, OYAK’ın kaynaklarını riske sokmadan

Bunda, örtülecek olan kare alanın dik kenarları birbirine kalın ahşap elemanlarla çapraz olarak bağlanarak sekizgen oluşturulur; ardından aynı ahşap elemanlarla üst üste

Çeşitli türleriyle laleler, karanfiller, sümbüller, bahar dalları gibi bezemeler hem saraylarda hem de diğer yapı türlerinde görülür ve bunlar değişik renk ve

[r]

Ray bazı bileşiklerin sivrisinekle bula- şan hastalıkların kontrolünde önemli bir rol oynayabileceğini, basit, doğal, ekono- mik ve hoş kokuları kullanarak sivrisinek-

Hastaneye gitme sıklığının azalma- sı, doktorlardan daha etkin yararlanılması, hasta ile ilgili daha güvenilir istatistiksel verilerin toplanma- sı, böylece daha uygun

Mıgırdıç isminde bir ermeni şairinin 1875 te vücude getirdiği divatıçede bir­ çok maniler, koşmalar, destanlar oldu­ ğu gibi Türkçe ve Farisî gazeller de

Örneğin okey işareti için fener ile daire çizilirken sorun durumunda yukarı aşağı hareket ettirilmektedir. Görüş yeterli ise fener ile el aydınlatılabilir ve normal