• Sonuç bulunamadı

Yeni Türk Ticaret Kanunu Bülteni Kanunun getirdikleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Yeni Türk Ticaret Kanunu Bülteni Kanunun getirdikleri"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yeni Türk Ticaret Kanunu Bülteni Kanunun getirdikleri

Önsöz 2

Türkiye Muhasebe Standardı (TMS) 40 –

Yatırım Amaçlı Gayrimenkuller 3 ULTRA VIRES Kuralı ve Yeni TTK 12 Yeni Türk Ticaret Kanunu ve

Elektronik İşlemler 13

Sıkça sorulan sorular 17

(2)

Önsöz

Ali Çiçekli TTK İş Geliştirme Ortağı, SMMM, CPA

Yeni Türk Ticaret Kanunu (“Yeni TTK”) bültenimizin Nisan sayısına hoşgeldiniz.

1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlülüğe girecek Yeni TTK’ya uyum için 90 günden az bir süre kaldığı şu günlerde, Yeni TTK kamuoyunun gündemini etkilemeye devam ediyor. Yeni TTK’nın yürürlülük tarihinde herhangi bir öteleme olmayacağı konusundaki açıklamalar kamuoyunun ilgisini daha da fazla bu konuya yöneltiyor. Yeni TTK hakkında kamuoyunda artan bilgi ve farkındalık seviyesi ile birlikte her geçen gün daha fazla sayıda fi rma Yeni TTK’ya uyum çalışmalarına başladı ya da başlamak üzere.

Günler hızla akıp geçerken bizde Deloitte olarak Yeni TTK’ya uyum sürecini fi rmalara değer katacak bir değişim fırsatına dönüştürmek için birçok hizmet geliştirmeye devam ediyoruz.

Çeşitli sektörlerden fi rmalar ile Yeni TTK’ya uyum çalışmalarını yürütüyoruz. Yeni TTK‘ya uyum sürecinde sizlere yardımcı olacağını düşündüğümüz bilgileri ve güncel konuları aylık olarak yayımladığımız bültenlerimiz aracılığıyla sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz.

Bir önceki sayımızda, Yeni TTK`ya geçiş sürecinde teknoloji dönüşümü hayati önem taşıyor, Yeni Türk Ticaret Kanunu ve İç Kontrol, Yeni Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde Yönetim Kurulu`nun görev ve sorumlulukları, Yeni Türk Ticaret Kanunu söyleşi soruları - Bağımsız Denetim Firmaları konularına değinmiştik.

Sizlerle önceki sayılarımızda paylaştığımız e-posta adresine (TRTTKSSS@deloitte.com) gelen Yeni TTK ile ilgili sıkça sorulan sorulardan derleyeceğimiz “Yeni TTK ile ilgili sıkça sorulan sorular ve cevapları” köşemizde sorularınızı yanıtlamaya devam ediyoruz. Bu adrese

(3)

Balkız Ünal - Kıdemli Müdür / Denetim

Türkiye Muhasebe Standardı (TMS) 40 – Yatırım Amaçlı Gayrimenkuller

Tanım:

Yatırım amaçlı gayrimenkuller kira geliri veya değer artış kazancı ya da her ikisini birden elde etmek amacıyla (sahibi veya fi nansal kiralama sözleşmesine göre kiracı tarafından) elde tutulan gayrimenkullerdir (arsa veya bina ya da binanın bir kısmı veya her ikisi) (TMS 40.5).

Aşağıdaki gayrimenkuller yatırım amaçlı gayrimenkullere örnek olarak gösterilebilirler:

• Uzun vadede sermaye kazancı amacıyla elde tutulan arsalar

• Gelecekte kullanım amacı henüz belirlenmemiş arsalar

• Faaliyet kiralamasına konu edilen binalar

• Bir veya daha fazla faaliyet kiralaması

çerçevesinde kiralanmak üzere elde tutulan boş bir bina

• Gelecekte yatırım amaçlı gayrimenkul olarak kullanılması planlanan ve henüz inşa ya da geliştirme aşamasındaki gayrimenkuller

Aşağıda yer alan örnekler yatırım amaçlı gayrimenkul olarak kabul edilmemekte olup bu standardın kapsamı dışındadır:

• Olağan iş akışı içerisinde mal ve hizmet üretilmesi ve sağlanması amacı ya da idari amaçlarla kullanılan gayrimenkuller ( “TMS 16 Maddi Duran Varlıklar” Standardı)

• Olağan iş akışı içerisinde satılmak amacıyla elde tutulan veya satış amacıyla inşa veya geliştirme aşamasında olan ( “TMS 2 Stoklar” Standardı)

• Üçüncü kişiler adına inşa edilmekte veya geliştirilmekte olan gayrimenkuller (“TMS 11 İnşaat Sözleşmeleri” Standardı)

• Gelecekte sahibi tarafından kullanılmak ya da, geliştirilmek ve ardından sahibi tarafından kullanılmak amacıyla elde tutulan, çalışanların ikamet ettiği gayrimenkuller ile sahibi tarafından kullanılmakta olup elden çıkarılmayı bekleyen gayrimenkuller dahil, sahibi tarafından kullanılan gayrimenkuller (“TMS 16 Maddi Duran Varlıklar”

Standardı)

• Başka bir işletmeye fi nansal kiralama işlemi çerçevesinde kiralanan gayrimenkuller

Mayıs 2008’deki UFRS’lerdeki İyileştirmelerin bir parçası olarak, 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren inşaat halindeki gayrimenkulleri TMS 40 standardının kapsamına dahil etmek amacıyla değişiklik yapılmıştır.

Faaliyet kiralamasına konu edilen gayrimenkuller:

Faaliyet kiralamasına konu edilen gayrimenkuller aşağıdaki koşulların sağlanması durumunda yatırım amaçlı gayrimenkul olarak sınıfl andırılabilir ve muhasebeleştirilebilir (TMS 40.6):

• Söz konusu gayrimenkulün yatırım amaçlı gayrimenkul tanımına girmesi

• Faaliyet kiralaması işleminin “TMS 17 Kiralama İşlemleri” standardına uygun olarak fi nansal kiralama işlemi için öngörülen hükümlere uygun olarak muhasebeleştirilmesi

• Kiracının bu Standartta belirtilen gerçeğe uygun değer yöntemini kullanıyor olması

İşletme, yukarıda bahsedilen sınıfl andırmayı gayrimenkul bazında ayrı ayrı değerlendirebilir.

(4)

Örnek 1:

Kısmi kullanım: Bazı gayrimenkullerin bir bölümü kira geliri veya sermaye kazancı sağlamak amacıyla elde tutulurken, diğer bölümü ise mal veya hizmet üretim ve tedariki veya idari amaçlar için elde tutulur. Bu durumda kiralanan kısım yatırım amaçlı gayrimenkul kapsamına girmektedir. Bu bölümlerin birbirinden bağımsız olarak satılmaları ya da kiralanmalarının mümkün olmadığı

durumlarda, ilgili gayrimenkul, sadece önemsiz bir bölümü mal veya hizmet üretim veya tedariki ya da idari amaçlar için kullanıldığı takdirde yatırım amaçlı gayrimenkuldür [TMS 40.10].

Yardımcı hizmetler: Bazı koşullarda bir işletmenin sahibi bulunduğu gayrimenkullerin, kullanıcılarına sunduğu yardımcı hizmetlerin toplam anlaşmanın görece önemsiz bir kısmını oluşturması

durumunda, işletme söz konusu gayrimenkulleri yatırım amaçlı gayrimenkul olarak sınıfl andırır.

Sunulan hizmetlerin önemli boyutlarda olması durumunda ( örneğin, işletmenin bir otele sahip olması ve aynı zamanda söz konusu oteli işletmesi) ilgili gayrimenkul sahibi tarafından kullanılan gayrimenkul olarak sınıfl anmalıdır [TMS 40.13].

Örnek 2:

Soru:

Bir ofi s binası sahibi, kiracılarına temizlik hizmeti sağlamaktadır ve bu hizmetler toplam hizmet sözleşmesi kapsamında önemli boyutlarda değildir.

Bu hizmetler ofi s binasının yatırım amaçlı gayrimenkul olarak sınıfl anması ve muhasebeleştirilmesini engeller mi?

Cevap:

Hayır. TMS 40.11 uyarınca bir işletmenin kiracılarına sunulan toplam hizmetlerin önemsiz bir kısmını oluşturan yardımcı hizmetler sağlaması durumunda, ilgili gayrimenkul, yatırım amaçlı gayrimenkul olarak gösterilir.

Temizlik hizmetlerinin bir gayrimenkulün yatırım amaçlı gayrimenkul olarak sunumu değiştirebilecek ölçekte olması olağandışı bir durumdur. Güvenlik ve bakım hizmetleri de benzer niteliktedir. Bazı istisnai durumlarda işletmeler, bütünüyle eşyalı – döşenmiş bölümleri bilgi işlem ve büro asistanlık hizmetleri de dahil olmak üzere kiralamaktadır.

Buna benzer sözleşmeler esas olarak bir gayrimenkul yatırımından çok bir hizmetin sağlanmasına yönelik olup, bu durumlarda, söz konusu gayrimenkul sahibinin kullanımında olup TMS 16 Maddi Duran Varlıklar standardına uygun olarak muhasebeleştirilmelidir. Ancak pek çok istisnai durumda, gayrimenkule ilişkin en uygun gösterim ve sınıfl ama, hizmet sözleşmelerinin detaylı olarak değerlendirilmesi ve sağlanan hizmetlerin önemsiz boyutta olup olmadığının ölçülmesi ile belirlenir.

(5)

Örnek 3:

Soru:

Bir otel işletmecisi çok sayıda binaya sahiptir. Otel işletmecisi yüksek seviyede doluluk oranlarını sağlayarak hasılatını arttırmayı hedefl emektedir.

Otel işletmecisinin bu binaları yatırım amaçlı gayrimenkul olarak göstermesi uygun mudur?

Cevap:

Hayır. Söz konusu binalar, otel işletmecisinin olağan faaliyetleri kapsamında kullanımında olup, yatırım amaçlı gayrimenkul tanımına girmemektedir.

TMS 40.12 maddesinde bahsedildiği üzere otel müşterilerine sağlanan hizmetler toplam hizmetin önemli boyuttaki kısmını teşkil etmektedir. Otel işletmecisi binaları uzun vadede sermaye kazancı amacıyla elde tutuyor olsa bile, başlıca ve öncelikli amacı değer kazancı olmadığı için, gayrimenkul yatırım amaçlı gayrimenkul olarak değerlendirilmez.

İlişkili taraf kiralamaları: İşletmelerin ana veya bağlı ortaklıklarına kiralanan gayrimenkuller, Grup açısından değerlendirildiğinde sahibi tarafından gayrimenkuller olduğunda, konsolide fi nansal tablolarda yatırım amaçlı gayrimenkul olarak değerlendirilmez. Ancak, kiraya veren işletme, yatırım amaçlı gayrimenkul tanımına uygun olması durumda söz konusu gayrimenkulü kendi bireysel fi nansal tablolarında yatırım amaçlı gayrimenkul olarak gösterir [TMS 40.15].

Muhasebeleştirme:

Yatırım amaçlı gayrimenkuller, gayrimenkulle ilgili gelecekteki ekonomik yararların işletmeye girişinin muhtemel olması ve gayrimenkulün maliyetinin güvenilir bir şekilde ölçülebilir olması koşullarının sağlanması durumunda muhasebeleştirilir [TMS 40.16].

İlk ölçüm:

Yatırım amaçlı gayrimenkul başlangıçta maliyeti ile işlem maliyetleri de dahil olmak üzere ölçülür.

Bu maliyetler, ilk tesis maliyetleri, olağandışı kayıp giderleri ve yatırım amaçlı gayrimenkulün planlanan doluluk düzeyine ulaşmamasından kaynaklanan zararları kapsamamalıdır [TMS 40.20 ve TMS 40.23].

Muhasebeleştirme sonrasında ölçüm:

TMS 40 muhasebeleştirme sonrasında yatırım amaçlı gayrimenkullerin ölçümünde işletmelerin

• Gerçeğe uygun değer yönetimi ya da

• Maliyet yöntemi seçeneğini kullanmasına izin vermektedir.

İşletmenin tüm yatırım amaçlı gayrimenkulleri için tek bir yöntem seçilmelidir. Yöntem değişikliğine sadece fi nansal tabloların güvenilir ve daha uygun bilgi sağlaması sonucunu doğurması durumunda izin verilir. Gerçeğe uygun değer yönteminden maliyet yöntemine geçişin daha uygun bir sunumla sonuçlanma ihtimali çok düşüktür.

(6)

Gerçeğe uygun değer yöntemi

Yatırım amaçlı gayrimenkuller başlangıç muhasebeleştirilmesi sonucunda gerçeğe uygun değer yöntemi ile değerlenirler. Gerçeğe uygun değerler değerleme gününde istekli bir alıcı ve satıcı arasında piyasa koşullarına uygun şekilde oluşacak fi yat esas alınarak belirlenir. Yatırım amaçlı gayrimenkullerin gerçeğe uygun değerindeki değişikliklerden kaynaklanan kazanç veya zararlar oluştukları dönemde gelir tablosuna dahil edilirler [TMS 40.35].

Yatırım amaçlı bir gayrimenkulün gerçeğe uygun değeri raporlama dönemi sonundaki piyasa koşullarını yansıtır [TMS 40.38]. Aynı yer ve durumda bulunan ve de benzer kiralama işlemlerine veya diğer sözleşmelere konu edilen gayrimenkuller için aktif bir piyasada oluşan cari fi yatlar gerçeğe uygun değerin tespitine ilişkin en iyi temeli oluşturur[TMS 40.45]. Bu bilgilerin bulunmaması durumunda, işletme, konumu veya koşulları itibariyle farklı gayrimenkullerin güncel fi yatlarını, daha az aktif piyasalardaki ekonomik koşullardaki değişikliklere göre düzeltilmiş fi yatlarını ve güvenilir tahminlere dayanan indirgenmiş nakit akım yöntemlerini dikkate alır [TMS 40.46].

Yatırım amaçlı gayrimenkulün gerçeğe uygun değerinin daima güvenilir bir şekilde tespit edilebileceği konusunda aksi ispat edilene kadar hukuken geçerli bir öngörü vardır. Ancak [TMS 40.53]:

• İşletmenin inşa edilmekte olan yatırım amaçlı gayrimenkulün gerçeğe uygun değerinin güvenilir bir biçimde tespit edilmesinin mümkün olmadığını ancak söz konusu gayrimenkulün inşaatı tamamlandığında gerçeğe uygun değerinin de güvenilir bir şekilde belirlenebileceğini tahmin ettiği durumlarda, gerçeğe uygun değeri güvenilir bir biçimde tespit edilinceye veya inşaatı tamamlanıncaya kadar (hangi durum önce gerçekleşirse), söz konusu inşa edilmekte olan yatırım amaçlı gayrimenkul, maliyet değeri üzerinden ölçülür.

• İşletmenin yatırım amaçlı gayrimenkulün (inşa edilmekte olan yatırım amaçlı gayrimenkulün dışında) gerçeğe uygun değerini güvenilir bir şekilde tespit etmenin her zaman mümkün olmadığını belirlemesi durumunda, işletme, yatırım amaçlı gayrimenkulünü TMS 16’da belirtilen maliyet yöntemi ile ölçer. Yatırım amaçlı söz konusu gayrimenkulün kalıntı değerinin sıfır olduğu kabul edilir. İşletme, yatırım amaçlı gayrimenkulü elden çıkarana kadar TMS 16’yı uygular.

Bir işletmenin, yatırım amaçlı bir gayrimenkulünü daha önce gerçeğe uygun değer üzerinden ölçmüş olması durumunda, söz konusu gayrimenkulü elden çıkarıncaya karşılaştırılabilir piyasa işlemleri azalmış veya piyasa fi yatları daha ender elde edilebilir hale gelmiş dahi olsa, anılan gayrimenkulü gerçeğe uygun değer üzerinden ölçmeye devam eder [TMS 40.55].

(7)

Örnek 4:

Soru:

TMS 40 kapsamında bir işletme yapım aşamasındaki yatırım amaçlı gayrimenkullerin ölçümünde gerçeğe uygun değer yöntemini nasıl uygulamalıdır?

Cevap:

UMS 40 içerisinde inşa edilen yatırım amaçlı gayrimenkullerin muhasebeleştirilmesi detaylı olarak açıklanmamaktadır.

İnşa aşamasında TMS 40.16’da açıklanan temel prensiplere uygun olarak inşaat maliyetleri yatırım amaçlı gayrimenkullerin maliyeti olarak kaydedilir. TMS 16 Maddi Duran Varlılar 16-22’inci paragrafl arda bu maliyetler içerisinde yer alabilecek unsurlar açıklanmaktadır.

Finansman maliyetlerinin aktifl eştirilmesi yine TMS 23 Borçlanma Maliyetleri standardı kapsamında değerlendirilir. TMS 23 paragraf 4’te gerçeğe uygun değer değer yöntemi ile ölçülen özellikli varlıklara ilişkin (yapım aşamasındaki yatırım amaçlı gayrimenkullerin ölçülmesinde de işletmenin gerçeğe uygun değer yöntemini kullanıyor olması durumu da buna dahil olmak üzere) borçlanma maliyetlerinin aktifl eştirilmesi zorunluluğuna getirilen istisna açıklanmaktadır.

İşletmenin gerçeğe uygun değer yöntemini kullanması durumunda, TMS 40, paragraf 53’te gerçeğe uygun değerin ölçülememesi durumunda uygulanacak yöntemlere ilişkin detaylı açıklama yapılmaktadır.

Yapım aşamasındaki yatırım amaçlı gayrimenkulün gerçeğe uygun değerinin güvenilir bir şekilde tahmin edilebilir olduğu durumlarda, inşaat aşamasında aktifl eştirilen maliyetler, her raporlama döneminde gerçeğe uygun değeri ile gösterilen gayrimenkulün defter değerini etkilemeyecektir. Bu nedenle, esas olarak dönem içerinde aktifl eştirilen maliyetler, gerçeğe uygun değer kazancı ya da kaybı olarak gelir tablosunda muhasebeleştirilen tutarı aynı miktarda azaltacaktır. Bilançoda raporlana tutarlar değişmemekle birlikte, gayrimenkul maliyetlerini standartlarda belirtilen koşullara uygun olarak kaydetmek önem arz etmektedir. Çünkü varlık olarak aktifl eştirilen maliyetler, gerçeğe uygun değer kazanç/

kayıp hesaplarını etkileyerek kapsamlı gelir tablosunda sınıfl anan hesap kalemlerinin gösterini etkilemektedir. Örneğin; TMS 23 kapsamında fi nansman giderlerini yapım aşamasındaki yatırım amaçlı gayrimenkuller üzerinde aktifl eştirme seçeneğini kabul eden bir işletme, dönem içinde oluşan TL 100 değerindeki fi nansman giderini ilgili gayrimenkul üzerinde aktifl eştirdiğinde; bu yöntemi seçmeyen, TMS 23 Paragraf 4’teki istisnaya uygun olarak bu gideri gelir tablosunda muhasebeleştiren diğer işletmeye kıyasla, kapsamlı gelir tablosunda 100 TL daha az gerçeğe uygun değer kazancı tutarı göstermekte iken (tersi durumda 100 TL daha fazla gerçeğe uygun değer kaybı), net dönem karı/zararı değişmemekle birlikte, 100 TL daha az fi nansman gideri göstermektedir.

Maliyet yöntemi

Bu yöntemde yatırım amaçlı gayrimenkuller ilk kayda alınış tarihinden sonra, TMS 16 - Maddi Duran Varlıklar standardında açıklanan maliyet modeli (maliyetinden birikmiş amortisman ve varsa birikmiş değer düşüklüğü zararları indirildikten sonraki değeri ile)uyarınca muhasebeleştirilir -.

[TMS 40.56]

(8)

Transferler

Bir gayrimenkulün yatırım amaçlı gayrimenkul sınıfına transferi veya bu sınıftan transferi sadece ve sadece kullanımında aşağıdaki durumlar gibi bir değişiklik olduğu zaman yapılır [TMS 40.57]

• Gayrimenkulün sahibi tarafından kullanılmaya başlanması (yatırım amaçlı gayrimenkulden sahibi tarafından kullanılan gayrimenkule transfer)

• Gayrimenkulün satış amacıyla geliştirilmeye başlanması (yatırım amaçlı gayrimenkulden stoklara transfer)

• Gayrimenkulün sahibi tarafından kullanılmasına son verilmesi (sahibi tarafından kullanılan gayrimenkulden yatırım amaçlı gayrimenkule transfer)

• Gayrimenkulün bir başkasına faaliyet kiralaması suretiyle kiralanmasına başlaması (stoklardan yatırım amaçlı gayrimenkullere transfer)

Bir işletme yatırım amaçlı gayrimenkulünü herhangi bir geliştirme yapmadan elden çıkarmaya karar verirse, gayrimenkulü bilançodan çıkarana kadar yatırım amaçlı gayrimenkul olarak sınıfl andırmaya devam eder ve stok olarak dikkate almaz. [TMS 40.58]

Kategoriler arasındaki transferlerin muhasebeleştirmesinde aşağıdaki kurallar geçerlidir:

• Gerçeğe uygun değer esasına göre izlenen yatırım amaçlı gayrimenkulden, sahibi tarafından kullanılan gayrimenkul sınıfına veya stoklara yapılan bir transferde anılan gayrimenkulün

• Sahibi tarafından kullanılan bir gayrimenkulün, gerçeğe uygun değer esasına göre gösterilecek yatırım amaçlı bir gayrimenkule dönüşmesi durumunda kullanımdaki değişikliğin

gerçekleştiği tarihe kadar TMS 16 uygulanır. TMS 16’ya göre hesaplanmış olan gayrimenkulün transfer tarihindeki defter değeri ile gerçeğe uygun değeri arasındaki fark TMS 16’ya göre yapılmış bir yeniden değerleme gibi işleme tabi tutulur. Bu değer farkı daha önce meydana gelmiş değer düşüklüğü zararı varsa bu zarar yazılmış kısım eşitlenene kadar dönem karına, geri kalan kısım ise yeniden değerleme fazlası olarak diğer kapsamlı gelirlere eklenir. [TMS 40.61-62]

• Stoklardan, gerçeğe uygun değer esasından izlenecek olan yatırım amaçlı gayrimenkullere yapılan bir transferde; gayrimenkulün transfer tarihindeki gerçeğe uygun değeri ile daha önce belirlenmiş olan defter değeri arasındaki fark kâr veya zarar olarak muhasebeleştirilir. [TMS 40.63]

• Gerçeğe uygun değer esasına göre izlenecek olan inşaat veya geliştirilme aşamasındaki yatırım amaçlı gayrimenkulün inşa veya geliştirilmesi işlemini tamamladığında; gayrimenkulün, tamamlanma tarihindeki gerçeğe uygun değeri ile daha önce gösterildiği defter değeri arasındaki farkı kâr veya zarar olarak muhasebeleştirir. [TMS 40.65]

Yatırım amaçlı gayrimenkul için maliyet modeli kullanılan bir işletmede, kategoriler arasındaki transferler, transfer edilen gayrimenkulün defter değerini, ölçüm değerini ve dipnotlarda açıklanan maliyet değerini değiştirmez.

(9)

Örnek 5:

Bir işletme sahibi olduğu ve idari olarak kullandığı ofi s binasından 30 Eylül 2010 tarihinde inşaatı tamamlanan yeni ofi s binasına taşınmış ve aynı tarihten itibaren eski idari binasını kiraya vermiştir.

30 Eylül 2010 tarihi itibariyle eski idari binanın net defter değeri 100 TL, gerçeğe uygun değeri 150 TL’dir. Eski bina için 2010 yılının son üç ayında ek bir maliyete katlanılmamasına rağmen, 31 Aralık 2010 tarihinde binanın gerçeğe uygun değeri 160 TL’ye çıkmıştır.

Soru:

Eğer yatırım amaçlı gayrimenkuller için gerçeğe uygun değer yöntemi seçilmişse, Şirketin 31 Aralık 2010 tarihi itibariyle hazırlanan bilançosunda bu transfer ve bu transfere konu olan eski idari bina nasıl muhasebeleştirilmelidir?

Cevap:

Eski idari bina için transfer tarihindeki defter değeri ile gerçeğe uygun değeri arasındaki 50 TL fark TMS 16’da açıklanan yeniden değerleme yöntemi ile muhasebeleştirilir. Böylelikle transfer tarihinde gayrimenkulün yeniden değerlenmiş değeri 150 TL olacaktır. Bu işlemden doğan yeniden değerleme fonu ertelenmiş vergi etkisi ile netleşmiş olarak özkaynaklara yansıtılır ve bu fon ancak söz konusu gayrimenkul elden çıkarıldığında birikmiş karlara transfer edilebilir. 31 Aralık 2010 tarihi itibariyle eski idari bina 160 TL değeriyle yatırım amaçlı gayrimenkuller hesabında muhasebeleştirilir ve son üç aydaki 10 TL gerçeğe uygun değer artışı gelir tablosuna gerçeğe uygun değerindeki değişiklikten kaynaklanan kazanç olarak yansıtılır.

Elden Çıkarma:

Yatırım amaçlı gayrimenkul, elden çıkarıldığı veya kullanımına sürekli bir şekilde son verildiği ve kendisinden gelecekte herhangi bir ekonomik fayda beklenmediği durumlarda bilançodan çıkarılır. Yatırım amaçlı gayrimenkulün kullanım dışı kalması veya elden çıkarılması durumunda meydana gelen kazanç veya kayıplar; varlığın elden çıkarılmasından kaynaklanan net tahsilatlar ile gayrimenkulün defter değeri arasındaki farktır ve kullanıma son verilme veya elden çıkarılma döneminde kâr veya zarar olarak muhasebeleştirilir [TMS 40.66 ve 40.69] Üçüncü şahıslardan alınacak tazminat tahsil edilebilir olduğu zaman kâr veya zarar olarak muhasebeleştirilir. [TMS 40.72]

Örnek 6:

Yatırım amaçlı gayrimenkul olarak sınıfl anmış olan bir bina, cari yıl içerisinde meydana gelen yangın nedeniyle hasar görmüştür. Yılsonu bilanço tarihi itibariyle hasarlı bina için gerçeğe uygun değer tespiti yapılmıştır.

Soru:

Bilanço tarihi itibariyle gerçeğe uygun değeri ile mali tablolara taşınan yatırım amaçlı gayrimenkulün değeri herhangi bir sigorta alacağı içermeli midir?

Cevap:

Hayır. Açıklanan durumda, eğer sigortadan olan alacak tahsil edilebilir duruma gelirse, bilançoda ve gelir tablosunda ayrıca muhasebeleştirilir. Herhangi bir değerleme, yatırım amaçlı gayrimenkul için tazmin edilen sigorta alacağını içermemelidir.

(10)

Dipnot Açıklamaları

Gerçeğe uygun değer yönetimi ve maliyet yönteminin her ikisinde de aşağıdaki hususlar açıklanır: [IAS 40.75]

• Gerçeğe uygun değer yöntemini mi yoksa maliyet yöntemini mi uyguladığı

• Gerçeğe uygun değer yöntemi uygulandıysa;

faaliyet kiralaması aracılığıyla elinde

bulundurduğu gayrimenkul haklarının yatırım amaçlı gayrimenkul olarak sınıfl andırılıp

sınıfl andırılmadığı ile bu şekilde muhasebeleştirilip muhasebeleştirilmediği

• Sınıfl andırma işleminin zor olduğu durumlarda, yatırım amaçlı gayrimenkulün sahibi tarafından kullanılan gayrimenkulden ve satış için elde tutulan gayrimenkulden hangi kriterler çerçevesinde ayırt edildiği

• Yatırım amaçlı gayrimenkulün gerçeğe uygun değerinin saptanmasında kullanılan yöntem ve önemli varsayımlar

• Yatırım amaçlı gayrimenkulün gerçeğe uygun değerinin tespitinin ne ölçüde nitelikli bir bağımsız değerleme uzmanı tarafından yapıldığı.

Böyle bir değerlendirmenin yapılmamış olması durumunda, anılan husus kamuoyuna açıklanır.

• Kar veya zarar olarak muhasebeleştirilen:

- Yatırım amaçlı gayrimenkulden elde edilen kira gelirleri

- Dönem içinde kira geliri elde edilmiş yatırım amaçlı gayrimenkulün doğrudan faaliyet giderleri (bakım ve onarım giderleri dahil)

- Dönem içinde herhangi bir kira geliri sağlamamış yatırım amaçlı gayrimenkulün doğrudan faaliyet giderleri (bakım onarım giderleri dahil)

- Maliyet yöntemi ile ölçülen bir varlık grubundan, gerçeğe uygun değer yöntemi kullanılan diğer bir gruba satışı yapılan yatırım amaçlı gayrimenkulün gerçeğe uygun değerinde meydana gelen ve kar veya zarar hesabında muhasebeleştirilen değişiklik toplamı

• Yatırım amaçlı gayrimenkulün nakde çevrilebilme veya gelirlerinin ve elden çıkarılma durumunda elde edilecek tutarın tahsil edilebilme durumuna ilişkin kısıtlamalar

• Yatırım amaçlı gayrimenkule ilişkin satın alma, inşa veya geliştirme ya da bakım ve onarım veya iyileştirme konularındaki sözleşmeye bağlı yükümlülükler

Gerçeğe uygun değer yönteminin uygulanması durumunda yukarıda belirtilen açıklamalara ek olarak aşağıdaki hususlar açıklanır [TMS 40.76]

• Yatırım amaçlı gayrimenkulün, ilaveleri, çıkışları, gerçeğe uygun değerindeki değişimi, yabancı para kur farklarını, transferleri gösterecek şekilde dönem başı ve sonundaki defter değerlerinin birbiriyle olan mutabakatını, [TMS 40.76]

• Bir değerleme işleminin fi nansal tabloların düzenlenmesi amacıyla önemli ölçüde düzeltilmiş olması durumu (eğer varsa) [TMS 40.77]

(11)

• İstisnai durumlar çerçevesinde yatırım amaçlı gayrimenkulünü TMS 16’daki maliyet yöntemine göre ölçmüş olması durumunda bazı ilave açıklamalar gereklidir. [TMS 40.78]

Maliyet yönteminin uygulanması durumunda ek olarak aşağıdaki hususlar açıklanır [TMS 40.79]

• Kullanılan amortisman yöntemi

• Yararlı ömrü veya kullanılan amortisman oranları

• Dönem başı ve dönem sonu itibariyle brüt defter değeri ile birikmiş değer düşüklüğü karşılığını da içermek üzere birikmiş amortisman tutarı

• Yatırım amaçlı gayrimenkulün defter değerinin, ilaveleri, çıkışları, dönem amortismanını, ayrılan ya da iptal edilen değer düşüklüğünü, yabancı para kur farklarını, transferleri gösterecek şekilde dönem başı ve sonundaki defter değerlerinin birbiriyle olan mutabakatını

• Yatırım amaçlı gayrimenkulün gerçeğe uygun değeri. Gerçeğe uygun değerin güvenilir bir şekilde saptanmasının mümkün olmadığı istisnai durumlarda, gerçeğe uygun değerin neden tespit edilemediğinin açıklanmasının yanında mümkünse, gerçeğe uygun değerin, arasında gerçekleşme olasılığının en yüksek olduğu tahmin edilen değer aralığı.

(12)

Ünal Şerifl er - Süpervizör

ULTRA VIRES Kuralı ve Yeni TTK

Latince kökenden gelen ultra vires, kelime anlamı olarak “yetki aşımı`”nı İfade etmektedir. 1957 yılında yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu tarafından benimsenen ve TTK m.137 de dayanağı bulunan ultra vires ilkesine göre; “Ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi içinde kalmak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler. Bu husustaki kanuni istisnalar mahfuzdur.”

Bu kısaca şu anlama gelmektedir; şirketler yalnızca sözleşmelerinde belirtilen faaliyet konularından ve bu faaliyet konularından doğan işlemlerden ehliyet sahibidir. (Adi şirketler dışında) Şirket sözleşmesinde belirlenen faaliyet konuları dışındaki işlemler ise hak ehliyeti dışında edilerek, bu tür işlemler “mutlak butlan – ölü doğan işlemler”

olarak kabul edilmiştir.

Bununla birlikte, gerek akademik gerekse de ticari hayatta, ultra vires kavramı sık tartışılan bir kavram olmuştur. Özellikle Türk ekonomisinin dünya ile entegrasyonunun artmaya başladığı 1980’lerden sonra, kavram ve kavramın işleyişi ile ilgili birçok eleştiri de yapılmaktadır.

Konu ile ilgili en fazla yapılan eleştir, ultra viresin devlet tarafından ekonominin şekillendirildiği piyasa yapısına uygun olması nedeniyle, serbest piyasa ekonomisini benimseyen ve devletin ekonomi üzerindeki etkisini en aza indiren sisteme ters düştüğü eleştirilmektedir.

Kanunun yürürlüğe girdiği 1957 yılında ekonomi tam anlamıyla serbest olmasa da, özellikle 1980`lerden sonra başlayan dünya piyasaları ile entegrasyon ve serbest ekonomiye geçiş sebebiyle ve anayasamızın 48.maddesinde de

“şirketlerin kurulması ve faaliyet göstermesi serbest bırakılması” ile ultra vires, piyasa yapısına ters düşmeye başlayan bir kavram haline gelmiştir.

Ultra vires’e getirilen bir diğer eleştiri konusu da, ultra vires kuralı ile fi rmaların kullandıkları kredileri faaliyet dışı konularında değerlendirdiklerinde ve fi nansal açıdan zor duruma düştüklerinden ya da ifl as ettiklerinde, alacaklıların, alacakları üzerinde hak iddia edememelerine sebep olmasıdır. Aynı şekilde, sadece kredi kullandıran fi rmalar için değil, fi rmaların sözleşme dışı faaliyetlerinden dolayı alacaklı olan 3.kişiler için de mağduriyet yarattığı için, kavram eleştirilmektedir.

Türk hukukuna 1957 yılında yürürlüğe giren TTK ile giren ve ticaret şirketleri hukukuna hakim olan bu temel kural, AB’nin, şirketlere ilişkin 1 no.lu Yönergesi’nde, üye ülkelerin ultra vires kuralını kanunlarından çıkarmalarını öngören düzenlemesine paralel olarak 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan TTK’nın 125.

maddesine göre çıkarılmaktadır. Burada Avrupa ile entegrasyon çerçevesinde, üçüncü kişilerin korunması; şirketi temsile yetkili kişilerin, şirket adına yaptıkları işlemlerin şirketi bağlayacağına üçüncü kişilerin güvenmelerinin sağlanması yoluyla işlem ve pazar güvenliğini temin etme imkânı elde edilebileceği düşünülmektedir.

(13)

Erdem Demirkan - Kıdemli uzman / Vergi

Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Elektronik İşlemler

Sosyal ve ekonomik hayatı kolaylaştıran en önemli araçlardan biri olan teknoloji, Yeni Türk Ticaret Kanunu (“Yeni TTK”) tarafından da benimsenmiş ve getirilen birçok yeniliklerle, ticari hayatta teknolojinin daha çok kullanılmasına ve işlemlerin bu yolla hızlanmasına imkân tanımıştır.

Yeni TTK ile çağdaş teknoloji uygulamalarına uyum sağlanması, ticari işlemlerin daha verimli, hızlı ve güvenli gerçekleştirilmesi için çeşitli alanlarda ve konularda elektronik işlemlere imkân tanıyan hükümler getirilmiştir.

Belge ve beyanların elektronik ortamda

düzenlenmesi ve bu yolla tacirler arasında ihbar, ihtar ve benzeri beyanların güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılması mümkün kılınmıştır.

Yeni TTK’nın gerekçesinde de belirttiği üzere, Avrupa Birliği ülkelerinden genel olarak kabul gören bir uygulamanın, 1525. madde hükmü ile kanunlaştığı görülmektedir. Buna göre,

beyanların, belgelerin ve senetlerin tarafl arın açıkça anlaşmaları durumunda, ihbarların, ihtarların, itirazların ve benzeri beyanların elektronik ortamda düzenlenmesi mümkün kılınmıştır. Bunlarla birlikte, tarafl ar faturaları, teyit mektuplarını, iştirak taahhütnamelerini, toplantı çağrılarını ve elektronik gönderme ve elektronik saklama sözleşmelerini elektronik ortamda düzenleyebilecektir ve karşı tarafa yollayabilecektir. Tarafl ar söz konusu gönderilere elektronik ortam üzerinden, itiraz edebilecekler veya anılan gönderileri kabul

edebileceklerdir. Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarların veya ihtarların, ayrıca hesap bakiyesinin belirlenmesi ile ilgili bildirimler güvenli elektronik imza

kullanılarak Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) sistemi ile yapılabilecektir.

KEP sistemine, bu sistemle yapılacak işlemler ile bunların sonuçlarına, kayıtlı posta adresine sahip gerçek kişilere, işletmelere ve şirketlere, kayıtlı elektronik posta hizmet sağlayıcılarının hak ve yükümlülüklerine, yetkilendirilmelerine ve denetlenmelerine ilişkin usul ve esaslar Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından bir yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.

KEP sistemi elektronik ortamda yapılan ihtar, ihbar veya herhangi bir gönderinin hukuki ve teknik güvenliğini sağlamak amacıyla getirilmiş bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır. KEP sisteminde hesap sahibinin kendi nam ve hesabına veya hesap sahibinin tüzel kişi olması durumunda, yetki verilmiş olan işlem yetkilisi tarafından hesap sahibinin nam ve hesabına kullanılması öngörülmektedir. Herhangi bir belge veya beyana KEP sistemi ile itiraz edilmesi durumunda, karşı taraf itirazın usulsüz bir şekilde yapıldığını iddia etmesi söz konusu olmayacaktır ve KEP sistemi ile gönderilen belge ve itirazların hukuki niteliği kesin delil olarak kabul edilecektir.

Poliçe, bono, çek, makbuz senedi, varant ve kambiyo senetlerine benzeyen senetler güvenli elektronik imza ile düzenlenemeyecektir.

(14)

6098 sayılı Borçlar Kanunu ile öngörülen güvenli elektronik imza, hukuki ve teknik açıdan 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu ile düzenlenmiştir.

Anılan düzenlemelere ek olarak, Yeni TTK’nın 1526. maddesi ile güvenlik elektronik imzanın ticari hayattaki uygulama alanını belirlemiştir.

Söz konusu hüküm uyarınca poliçe, bono, çek, makbuz senedi, varant ve kambiyo senetlerine benzeyen senetler güvenli elektronik imza ile düzenlenemeyeceği ve bu senetlere ilişkin kabul, aval ve ciro gibi senet üzerinde gerçekleştirilen işlemlerin güvenli elektronik imza ile

yapılamayacağı belirlenmiştir. 1526. madde hükmü devamında, ticaret şirketleri ile gerçek ve tüzel kişi diğer tacirlere ilişkin olarak, Yeni TTK’nın zorunlu tuttuğu bütün işlemlerin elektronik ortamda güvenli elektronik imza ile de yapılabileceği ve bu işlemlerin dayanağı olan belgelerin de aynı usülle elektronik ortamda düzenlenebileceği hükme bağlanmıştır. Dikkat edilmesi gereken husus ise, şirket adına imza yetkisini haiz kişiler şirket namına kendi adlarına üretilen güvenli elektronik imzayla imza atabileceklerdir.

Genel Kurul ve yönetim kurulu toplantıları elektronik ortamda yapılabilecektir.

Günümüzde pek çok ticaret şirketi çok uluslu bir yapıya sahiptir. Ayrıca, küreselleşen dünya ve iş hayatı nedeniyle, yönetim kurulu üyelerinin veya genel kurul üyelerinin bir araya getirilerek şirketler adına karar alma fonksiyonlarını yerine getirmeleri git gide güçleşmektedir.

Bununla birlikte, sermaye şirketlerinin verimli ve hızlı bir şekilde karar alma fonksiyonunu yerine getirmesi büyük bir önem arz etmektedir. Söz konusu ihtiyacı, Yeni TTK’nın getirdiği “Elektronik Ortamda Kurullar” başlıklı 1527. maddesi ile karşılamaya çalışmıştır. Anılan madde hükmüne göre, şirket Ana Sözleşmesi'nde düzenlenmiş olması koşulu ile sermaye şirketlerinde yönetim kurulu ve müdürler kurulunun tamamen elektronik ortamda yapılabileceği gibi, bazı üyelerin fi ziken mevcut bulundukları bir toplantıya bir kısım üyelerin elektronik ortamda katılması yoluyla da görevlerini icra edebilecekleri belirlenmiştir.

Şirketlerin, genel kurula elektronik ortamda katılmaya ve oy vermeye ilişkin esas sözleşme hükmünü Ana Sözleşmelerinde yer vermeleri gerekmektedir.

Yeni TTK’nın getirdiği bu yenilikten

faydalanabilmek için bir takım şartların yerine getirilmesi gerekmektedir.

Elektronik ortamda oy kullanılabilmesi için;

• Şirketin bu amaca özgülenmiş bir internet sitesine sahip olması,

• Ortağın bu yolda istemde bulunması,

• Elektronik ortam araçlarının etkin katılmaya elverişliliğinin bir teknik raporla ispatlanıp bu raporun tescil ve ilan edilmesi,

• Oy kullananların kimliklerinin saklanması şarttır.

(15)

Yeni TTK, elektronik ortamı kullanmak isteyen ortaklar, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyelerinin elektronik posta adreslerini şirkete bildirmelerini zorunlu kılmıştır.

Elektronik ortam genel kurula katılma ve oy verme işlemleri pay senetleri borsaya kote edilmiş şirketler için zorunlu tutulmuşken, diğer şirketler için bir imkân olarak öngörülmüştür.

Ticaret sicili kayıtları elektronik ortamda tutulacaktır.

Yeni TTK’nın elektronik ortamların kullanılması yönünde getirdiği bir başka yenilik ise, ticaret sicili kayıtlarının elektronik ortamda tutulmasıdır.

Kayıtların elektronik ortamda saklanmasına ilişkin usul ve esaslar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılacak tüzükle belirleneceği hükme bağlanmış ve bu kayıtlar ile tescil ve ilan edilmesi gereken içeriklerin düzenli olarak depolandığı ve elektronik ortamda sunulabilen merkezi ortak veri tabanının oluşturulması öngörülmüştür.

İşletmeyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belge ve defterler elektronik ortamda saklanabilecektir.

Tacir olmanın gerektirdiği önemli sonuçlardan biri de, Yeni TTK’nın beşinci bölüm 64. maddesinde yer alan defter tutma yükümlülüğüdür. Yeni TTK uyarınca, tacirler, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgeyi, fotokopi, karbonlu kopya, mikro fi ş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.

Ancak, defterlerin ve gerekli diğer kayıtların elektronik ortamda tutulması durumunda, bilgilerin saklanma süresince bunlara ulaşılmasının ve bu süre içinde bunların her zaman kolaylıkla okunmasının temin edilmiş olması şarttır.

Yeni TTK’nın “Son Hükümler” başlıklı bölümünün 1524. maddesinde "Elektronik İşlemler ve Bilgi Toplumu Hizmetleri" başlığı altında elektronik ortamda yapılabilecek işlemler düzenlenmiştir.

Sermaye şirketleri internet sitesi kurma ve internet sitelerini güncellemekle yükümlüdür.

Bütün sermaye şirketleri internet sitesi kurmak ve gerekli bilgileri yayınlamakla yükümlüdür; internet sitesinde bulunması gereken bilgilerinin ana başlıkları Yeni TTK’nın 1524. maddesinde şu şekilde sıralamıştır;

a) Şirketçe kanunen yapılması gereken ilanlar,

b) Pay sahipleri ile ortakların menfaatlerini koruyabilmeleri ve haklarını bilinçli kullanabilmeleri için görmelerinin ve bilmelerinin yararlı olduğu belgeler, bilgiler, açıklamalar,

c) Yönetim ve müdürler kurulu tarafından alınan;

rüçhan, değiştirme, alım, önerilme, değişim oranı, ayrılma karşılığı gibi haklara ilişkin kararlar;

bunlarla ilgili bedellerin nasıl belirlendiğini gösteren hesapların dökümü,

(16)

d) Değerleme raporları, kurucular beyanı, payların halka arz edilmesine dair taahhütler, bunlara ait teminatlar ve garantiler; ifl asın ertelenmesine veya benzeri konulara ilişkin karar metinleri; şirketin kendi paylarını iktisap etmesi hakkındaki genel kurul ve yönetim kurulu kararları, bu işlemlerle ilgili açıklamalar, bilgiler, belgeler,

e) Ticaret şirketlerinin birleşmesi, bölünmesi, tür değiştirmesi hâlinde, ortakların ve menfaat sahiplerinin incelemesine sunulan bilgiler, tablolar, belgeler; sermaye artırımı, azaltılması dâhil, esas sözleşme değişikliklerine ait belgeler, kararlar;

imtiyazlı pay sahipleri genel kurulu kararları, menkul kıymet çıkarılması gibi işlemler dolayısıyla hazırlanan raporlar,

f) Genel kurullara ait olanlar dâhil her türlü çağrılara ait belgeler, raporlar, yönetim kurulu açıklamaları,

g) Şeffafl ık ilkesi ve bilgi toplumu açısından açıklanması zorunlu bilgiler,

h) Bilgi alma kapsamında sorulan sorular, bunlara verilen cevaplar, diğer kanunlarda pay sahiplerinin veya ortakların aydınlatılması için öngörülen hususlar,

ı) Finansal tablolar, kanunen açıklanması gerekli ara tablolar, özel amaçlarla çıkarılan bilançolar ve diğer fi nansal tablolar, pay ve menfaat sahipleri bakımından bilinmesi gerekli fi nansal raporlamalar, bunların dipnotları ve ekleri,

i) Yönetim kurulunun yıllık raporu, kurumsal yönetim ilkelerine ne ölçüde uyulduğuna ilişkin yıllık değerlendirme açıklaması; yönetim kurulu başkan ve üyeleriyle yöneticilere ödenen her türlü paralar, temsil ve seyahat giderleri, tazminatlar, sigortalar ve benzeri ödemeler,

j) Denetçi, özel denetçi, işlem denetçisi raporları,

k) Yetkili kurul ve bakanlıkların konulmasını istedikleri, pay sahiplerini ve sermaye piyasasını ilgilendiren konulara ilişkin bilgiler.

Yeni TTK, yukarıda sayılan ve internet sitesi içeriğini oluşturacak bilgilerin, şirketlerce yayınlanmaması veya gereği gibi internet sitesine konulmaması durumunda, ilgili kararların iptal edilme sebebi sayılacağını ve cezai hükümlerin bu yönde saklı kaldığını hükme bağlayarak, bu yükümlülüklere uyulması gerekliliğini şart koşmuştur. Yeni TTK ile internet kurma yükümlülüğünü ihlal edenler için 6 aya kadar hapis cezası ve 100 günden 300 güne kadar adli para cezası ve internet sitesine konulması gereken içeriği usulüne uygun bir şekilde koymayanlar için ise 3 aya kadar hapis cezası ve 100 güne kadar adli para cezası öngörülmüştür.

Yeni TTK ile internet sitesi içeriğinin genel bir çerçevesi çizilmiştir. İkincil mevzuat kapsamında çıkarılacak “İnternet Sitesi Yönetmeliği” ile bu çerçevenin içi doldurulacak ve uygulamaya yönelik gerekli ayrıntılara yer verilecektir.

(17)

Caner Özsaran - Müdür / Denetim

Yeni kanunun ticaret hayatımızı ne düzeyde ve nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?

Yeni TTK ile 01.01.2013 tarihinden itibaren sermaye şirketlerine ticari defterler tutulurken, Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından yayınlanan UFRS’ye (Uluslararası Finansal Raporlama Standartları) uyumlu Türkiye Finansal Raporlama Standartları’na uyma zorunluluğu yerine getirilmiştir. UFRS uluslararası bir fi nans dilidir. Türk şirketlerinin de söz konusu standartlara uygun olarak defter tutması ve fi nansal raporlarını hazırlaması öngörülmüştür.

Bununla beraber, etkin ve anlaşılabilir fi nansal raporlama sistemi paydaşlar için daha güvenilir bir yapının kurulmasını sağlayacaktır. Ayrıca, şirketler uluslararası standartlarda bilgi sağlayabilecektir, yabancıların yatırım yapma kararı almaları kolaylaşacaktır ve Türk şirketleri daha iyi şartlarda anlaşmalar yapabileceklerdir. Şirketler mali tablo ve fi nansal göstergelerini global piyasalarla karşılaştırma imkanına kavuşacaktır. Şirketler, UFRS dönüşümünü, kendi pazarlarında güçlü oldukları yanları daha da sağlamlaştırmak, gelişime açık yanlarını da güçlendirmek için fırsat olarak değerlendirmeliler.

Sıkça sorulan sorular

(18)

Ali Çiçekli Ortak,

TTK Hizmetleri Lideri acicekli@deloitte. com

Timuçin Cengiz Direktör, TTK ve Aile Şirketleri Hizmetleri Koordinatörü

tcengiz@deloitte. com Yeni TTK hizmetleri ekibi

Gökhan Alpman Ortak

galpman@deloitte.

com

Vergi Hizmetleri Ahmet Cangöz Ortak

acangoz@deloitte. com Kurumsal Risk Hizmetleri

Evren Sezer Ortak

esezer@deloitte. com

Danışmanlık Hizmetleri Denetim Hizmetleri

Cem Sezgin Ortak

csezgin@deloitte. com

(19)

Deloitte Türkiye

Sun Plaza

Maslak Mah. Bilim Sok. No:5 34398 Şişli, İstanbul Tel: 90 (212) 366 60 00 Fax: 90 (212) 366 60 30

Armada İş Merkezi A Blok Kat:7 No:8 06520, Söğütözü, Ankara Tel: 90 (312) 295 47 00 Fax: 90 (312) 295 47 47

Punta Plaza 1456 Sok. No:10/1 Kat: 12 Daire: 14 – 15 Alsancak, İzmir Tel: 90 (232) 464 70 64 Fax: 90 (232) 464 71 94

www.deloitte.com.tr www.verginet.net www.denetimnet.net

Referanslar

Benzer Belgeler

TFRS çek/senet reeskontları için geçerli olacak Reeskont Faiz Gideri ve Reeskont Faiz Geliri muhasebe hesap kodları, Muhasebe Bağlantı KodlarıÆTFRS Düzeltmeleri Muhasebe

Kanunda müdürlerin ve yönetimle görevli kişilerin görevlerini tüm özeni göstermek suretiyle ve şirket menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde koruyarak yapmaları

Kanunda müdürlerin ve yönetimle görevli kişilerin görevlerini tüm özeni göstermek suretiyle ve şirket menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde koruyarak yapmaları

 6552, 6736 ve 7020 sayılı yasalara göre, bir takvim yılında iki veya daha az taksitin ödenmemesi halinde, ödenmeyen bu taksitler son taksiti izleyen aydan

şirketin diğer şirket üzerinde, bir veya birkaç bağlı şirket aracılığıyla hâkim olmasını ifade eder. 2) Yeni TTK madde 198’de edinilen veya elden

TMS’ye uyumlu kanuni mali tabloların hazırlanmasındaki yol haritası. Burak

Yeni Türk Ticaret Kanunu ile birlikte 01.01.2013 tarihinden itibaren sermaye şirketlerinin muhasebe kayıtlarını ve finansal tablolarını, Türkiye Muhasebe

Genel işlem koşullarının bulunduğu bir sözleşmede veya ayrı bir sözleşmede yer alan ve düzenleyene tek yanlı olarak karşı taraf aleyhine genel işlem