• Sonuç bulunamadı

Hoş geldin 11 ayın sultanı Ramazan!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Hoş geldin 11 ayın sultanı Ramazan!"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

www.burduryenigun.com www.facebook.com/burduryenigun @burduryenigungazetesi @burduryenigun Burdur Yeni Gün Gazetesi www.burduryenigun.com www.facebook.com/burduryenigun @burduryenigungazetesi @burduryenigun Burdur Yeni Gün Gazetesi

TEKE YÖRESİ’NİN MERKEZİ BURDUR’DA

www.burduryenigun.com 2 Nisan 2022 Cumartesi Sayı: 20576 68. YIL

Fiyatı: 75 kuruş

TEKE YÖRESİ’NİN MERKEZİ BURDUR’DA

6’DA 2’DE

Pek çok kişi otizmi bir hastalık olarak görüyor ve otizmli bireyler, toplumda dışlanıyor. Ancak otizm bir hastalık değil, bir farklılıktır.

Otizmli çocukların, aslında görünenin ötesin- de hassas ve duygusal bir yapıları vardır.

Trisha Van Berkel’in de dediği gibi… Otizm temiz kalpli hassas olmak demektir. Karmaşık ve yoğun bir dünyada ayakta kalabilmenin yolunu bulmaktır. Farklı şekillerle ve farklı adımlarla, farklı gelişmektir.”

O T İZM engel değil Farklılıklarına

rağ�en t�m farklılıklarıyla

kabul et!

5’TE

Dünya iyilikle değişir...

BATTANİYE YARDIMI

Hayrat İnsani Yardım Burdur Temsilciliği Suriye’de Çadır Kent- ler’de zor şartlar altında yaşayan vatandaşlara yardım eli uzata-

rak, örnek bir yardım kampanyası gerçekleştiriyor. 6’DA

Krizden çıkan şeker gibi dersler

Toplum hayatında huzur, yardımlaşma ve kaynaşmanın yoğun olarak yaşan- dığı Ramazan ayına kavuşmanın mutlulu- ğu içerisindeyiz...

Burdur’da ‘OTİZM FARKINDALIK ETKİNLİKLERİ’

Haberi Pazartesi Yeni Gün’de

‘ŞEKER DOSYASI’

4’DE

3’TE

2019 yerel seçimleri yıl dönümünde;

Haberi Pazartesi Yeni Gün’de

Burdur merkezde CHP belediyeciliği

sınıfta kaldı!

CHP yöneticilerinden

‘EKONOMİ’ vurgusu

AEDAŞ’tan,

‘RAMAZAN’

düzenlemesi

Hoş geldin 11 ayın sultanı Ramazan!

M. Fatih BAŞCI Bu ayda insanlar

tuttukları oruçlarla hem bedenlerinin şükrünü yapmış, hem de aç ve yoksulların halini daha iyi anlamış olurlar. Bu nedenle Ramazan paylaş- ma ve dayanışmaya vesile olan bir aydır.

11 Ayın Sultanı Ra- mazan ayı dün ilk teravih ve ilk sahurla başladı.

Ülkemizde ve ilimizde mübarek Ramazan ayına

kavuşmanın mutluluğu yaşanıyor. Dün akşam ilk teravih namazı camilerde cemaat ile kılındı. 1 Nisan gecesini 2 Nisan'a bağla- yan gece ilk sahur yapıldı.

Üç aylar olarak bilinen Recep ve Şaban aylarından sonra gelen Ramazan ayı nihayet geldi çattı.

Dün gece ilk sahura kalkıldı ve camilerde ilk teravih namazı yatsı

ezanının okunmasının ardından kılındı. İmsak vaktinin girmesi ile niyetler edildi ve ilk oruçlar tutuldu.

İlimizde ilk iftar bugün saat 19.29’da yapılacak. 30 günlük Ramazan süresince ilimizdeki tüm camilerde teravih namazları kılına- cak. Ramazan Bayramı ise 2 Mayıs Pazartesi kutlana- cak.

(2)

Sayfa / 2 GÜNCEL 2 Nisan 2022 Cumartesi

Yıl: 68

2 Nisan 2022 Cumartesi - Sayı: 20576

Sahibi: Kürşat TUNCEL Kurucular:

Osman ŞAN - Muharrem TUNCEL

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:

Şadiye ÜNAL

İDARE YERİ

Konak Mah. Uğuz Sok. No: 23/4 - BURDUR Tel & Fax: 233 38 93

e-posta: yenigungazete@ttmail.com Dizgi-Baskı: Yeni Gün Tesisleri Konak Mah. Uğuz Sok. No: 23/4 BURDUR Dağıtım: Burdur Turkuvaz Başbayii Fiyatı: 75 Kr.

Gazetemiz, Basın ve Ahlâk İlkelerine uymaya söz vermiştir.

Pazar hariç süreli yerel yayın Kuruluş Tarihi: 1.09.1954

Herkesin mâlûmu olduğu üzere, İslâm Âlemi bu- gün (2 Nisan Cumartesi) içinde kendisinin bulunmadığı 1000 (bin) aydan daha hayırlı bir geceyi barındıran mübârek üstü mübârek bir aya, Ramazan-ı Şerif Ayına

‘merhaba’ dedi elhamdülillâh. O nedenle ben daha ya- zımın başında bizleri bu mübârek ay ve günlere ‘sağ- lıklı sıhhatli, çok daha önemlisi îmanlı îtikatlı, namazlı niyazlı ve ibâdetli bir şekilde..’ kavuşturan Cenab-ı Allah’a; Kendisinin bilip bizim bilmediğimiz sayılar ade- dince şükrediyor; ayrıca bizleri 2 yıl aradan sonra câmi- de cemaatle teravif namazı kılmamıza imkân verdiği için de sayısız kere hamdüsenâlar ediyorum. Şimdi de bu ayın ehemmiyeti, orucun kıymeti ve kendisi tutma- dığı gibi, tutanları kınamanın, ayıplamanın, horlama- nın, küçümsemenin, açıktan yişip içmenin ve değişik şekillerde rahatsız etmenin vahameti üzerinde durmak istiyorum:

ORUÇ TUTMASANIZ-TUTAMASANIZ… BİLE ORUÇLUYA- ORUÇ TUTANA SAYGILI OLUN Bilindiği gibi oruç akılbâliğ ve aklî melekeleri ile birlikte vücut sağlığı yerinde olan her Müslüman’a farzdır-farz-ı ayndır! Ancak gayri müslimlere farz olma-

Tâceddin Dergâhı

Taceddin AKBAŞ

taceddinakbas@gmail.com

Burdur Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Keyik, 2 Nisan 2022 Cumartesi günü başlayan Ramazan ayı vesilesiyle bir mesaj yayınlayıp, tüm İslam aleminin Ramazan ayını kutladı.

Başkanı Yusuf Keyik, mesajında şunları kaydetti:

“Manevi huzur ve mutluluğun bol olduğu mübarek üç aylardan Ramazan ayını hep birlikte kucaklamanın büyük bir sevincini yaşayacağız. Bu kutsal ayın ülke, İslam âlemi ve tüm insanlık için sevgi, barış ve kardeşliğe vesile olmasını temenni ediyorum. Mukaddes bir ay olan bu aya ulaşmanın, yardımlaşma ve dayanışma, birlik ve beraberlik duygularımızın pekişme-

sinin mutluluğunu yaşıyoruz. Güzelliklerle dolu olan bu rahmet ve mağfiret ayında;

kalplerimizden sevgiyi, sofralarımızdan bereketi, evlerimizden huzur ve saadeti eksik etmemesini ve bizleri dostluk, barış ve kardeşlik duygularının hâkim olduğu nice güzel günlere kavuşturmasını, yaptığımız ibadetlerin kabul olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. İbadetlerimizin ve duaları- mızın büyük bir anlam kazandığı, Yüce Allah'a açılan avuçların boş çevrilmediği Ramazan ayının üyelerimize, ilimize, milletimize, ülkemize ve tüm İslam alemine sağlık ve hayırlar getirmesini temenni ediyoruz. Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu olarak hayırlı Ramazanlar dileriz.”

Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş'nin (AEDAŞ) Antalya, Burdur ve Isparta'da iftardan imsak saatine kadar planlı elektrik kesintisi yapmaya- cağı bildirildi.

AEDAŞ'tan yapılan açıklamada, Antalya, Burdur ve Isparta'da 2,3 milyondan fazla

aboneye elektrik dağıtım hizmet veren AEDAŞ'ın, bu yıl 2 Nisan'dan başlayıp ramazan ayı boyunca, tüketicilerin enerji konusunda sıkıntı yaşamama- sı için planlı kesintilerde yeni düzenlemeye gittiği belirtildi.

Şirketin, ay boyunca gerçekleştireceği yatırım, bakım ve onarım kaynaklı planlı kesinti- lerinin saatlerini iftar ve imsak vakitlerine göre yeniden belirlediği aktarılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"AEDAŞ'ın ramazanın başlamasından bir gün önce 1 Nisan cuma itibarıyla devreye alacağı uygulamaya göre, iftar ve imsak vakitlerini kapsayan saatleri arasında mesken ağırlıklı kullanıcıların bulunduğu bölgelerde acil olmayan hiçbir kesinti yapılmayacak. Yine ramazan ayı boyunca gün içinde gerçekleştirilmesi kaçınılmaz

olan kesintiler de en geç saat 15.00 itibarıyla sonlandırılacak. Elektrik enerjisi tedarikinin güvenli bir şekilde sağlanması için gerçekleştiril- mesi zorunlu çalışmalar ise 09.00 ile 15.00 saatleri arasına kaydırılacak."

Elektrik dağıtımında planlı kesintilerin ise ileride daha büyük çaplı kesintilerin önüne geçmek, mesken, ticarethane ve sanayi abonele- rinin talep ettiği enerjiyi karşılamak, artan tüketime yanıt üretebilmek için yapılan yatırım, bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle bir zorunluluk olarak gündeme geldiği kaydedildi.

AEDAŞ'ın yıl içinde planlı elektrik kesintisi gerektiren çalışmaların, dağıtım şebekesindeki kullanıcılara etkisinin asgari düzeyde kalması için büyük oranda gece gerçekleştirildiği vurgulanan açıklamada, "Ancak alçak gerilim ve orta gerilim havai hatlardaki bakım çalışmalarının teknik kısıtlar ve iş güvenliği nedeniyle gün içi saatlerde yapılması gerekiyor.

AEDAŞ, yatırım, bakım ve onarım çalışmala- rı sırasında tüketicilerin güvenliği için önceden mesajla bilgilendirerek planlı kesintilere gidiyor."

ifadeleri kullanıldı.

Ramazan

1 Tarih

02.04.2022 Gün Cumartesi

İmsak

05.14 Güneş

06.36 Öğle

13.08 İkindi

16.41 Akşam

19.29 Yatsı 20.46

Bismillahirrahmanirrahim;

Allahım! Senin için oruç tuttum, sana inandım, sana güvendim.

Senin rızkınla orucumu açtım ve Ramazan ayının

yarinki orucuna da niyet ettim.

Benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla.

AMİN

dığı gibi, bayılmış olanlara, delilere ve ölülere de, akıl ve beden sağlığı yerinde olmayan kişilere de farz değildir! Yani oruç tutma- manın bazı ruhsatları olduğu gibi, tutmanın ve şartlarına uymanın da bir takım kriterleri.. vardır! Daha doğ- rusu herhangi bir rahatsız- lığından dolayı oruç tutamayan bir mû’min oruca ve oruçluya saygısından, inançsız bir kişi de oruçluya saygısından dolayı uluor- ta yiyip içmesin, dolayısıyla da hem insanlar arasında bir husumet oluşturmasın, hem de Allah’ın (c.c) gazabına uğramasın. Yani biz onların mazeretlerine veya inançsızlıklarına nasıl saygı gösteriyor- sak, onlar da bizim oruçlarımıza ve oruçlularımıza saygı göstersin- ler!

HERHANGİ BİR MÂZERETLERİ NEDENİYLE ORUÇ TUTAMAYAN-İBÂDET YAPAMAYAN BÜYÜKLER.., BU DURUMU ÇOCUKLARINA

FARKETTİRMEMELİLER! DOLAYISIYLA DA HEM KÖTÜ ÖRNEK OLMAMALILAR, HEMDE GÜNÂHLARINI ŞAHİTLENDİRMEMELİLER..!!

Şöyle ki, perde gerisinde veya arkasında işlenen bazı günâhla- ra bir perde de Allah’ın çekmesi umulur! Ancak açıktan işlenmiş, dolayısıyla da şahitlendirilmiş olan günâhların Cenab-ı Hakk tarafından affedilme ihtimâli zayıftır. Çünkü, açıktan günah işleyen bir kişi Yaradan’a da, yaratılmışlara da saygısızlık yapıyor demektir.

Mesela; bizim örf ve âdetlerimize göre küçükler büyüklerinin yanında sigara içmezler, ayak ayak üstüne atmazlar! Büyükleri de küçüklerin bu hallerini görmez veya görmezden gelirler. Ve yine sigaranın insan sağlığına verdiği zarardan dolayı küçüklerine ve bilhassa yakınlarına kızsalar bile affederler! Cenab-ı Hakk’ın da büyük günâhlar konusu ayrı, küçük günahlarını şahitlendirmeyen Müslüman kullarını affetme ihtimâli yüksektir. Gayri müslimlerin günâhlarının ise hiç biri af kapsamına girmez ama hiç olmazsa azaplarının artmasına mânî olur!

BİZ İLK GÜNÜ 15 SAAT 32 DAKİKA ORUÇ TUTACAĞIZ ANCAK DÜNYA DA 365 GÜN MECBÛRÎ ORUÇ TUTANLAR BİLE VAR!!!!

Kısmet olursa ki, inşaAllah hepimize daha nice nice ramazan orucu tutmak ve bayram yapmak nasip olur, bu ramazanın ilk günü sadece 15 saat 32 dakika kadar bir süre aç susuz duracağız ve bu

süre içinde ‘helâl de olsa’ bazı nîmetlerden uzak duracağız! Amma velâkin, büyükler neyse ne, fakat dünyanın çeşitli ülkelerinde 365 (üç yüz altmış beş) gününü bir şekilde oruçlu geçiren, daha doğru- su aç susuz, gıdasız, ilaçsız kalan ve bakımsız geçiren çocuklar-be- beler ve yaşlılar var! Ki, bizim sahur ve iftar sofralarımız envai türlü yiyecek ve içeceklerle dolu olarak bizleri bekliyor ve besliyor elhamdülillâh. O nedenle biz ufak tefek rahatsızlıklarımızı, işlerimi- zin ağırlığını ve sairelerimizi bahane ederek oruç tutmamazlık, tabii ki de ibâdet yapmamazlık yapmayalım inşaAllah.

En uzun günlerde ve en sıcak bölgelerde ve yerin bilmem kaç metre altında çalışıp ta oruç tutan maden işçilerini, sıcak mutfaklar- da, fırınlarda ve benzer yerlerde çalışan insanları orak tarlalarında veya harman yerlerinde bile oruçlarını geçirmeyen köylüleri veya çiftçileri düşünelim!

Her neyse, bugünkü konum çok derin, o nedenle ben daha fazla derinlere inmemek ve konumun içinde boğulmamak için satırlarımı burada noktalıyor, herkese ‘oruçlu-ibâdetli’ saygılar sunuyorum.

HOŞ GELDİN SEFALAR... GETİRDİN YA ŞEHR-İ RAMAZAN! SEN DE BİZİ HOŞ SEFA BULURSUN İNŞAALLAH!

EY ÎMAN EDENLER! ALLAH’A (c.c) KARŞI GELMEKTEN SAKIN- MANIZ İÇİN, ORUÇ SİZDEN ÖNCEKİLERE FARZ OLDUĞU GİBİ,

SİZE DE FARZ KILINDI…

Bakara Sûresi, âyet 183 AZİZ VE CELİL OLAN YÜCE ALLAH, ‘İNSANIN ORUÇ DIŞINDA HER AMELİ KENDİSİ İÇİNDİR. ANCAK ORUÇ BENİM İÇİNDİR!

O NEDENLE ORUCUN MÜKÂFÂTINI BEN VERECEĞİM’

BUYURMUŞTUR!”

Hz. Muhammed (sav)

MUHAMMED’İN CANI KUDRET ELİNDE OLAN ALLAH’A YEMİN OLSUN Kİ, ORUÇLUNUN AĞIZ KOKUSU ALLAH (c.c) KATINDA

MİSK KOKUSUNDAN DAHA GÜZELDİR… Ve ORUÇLUNUN RAHATLATACAĞI İKİ SEVİNÇ ÂNI VARDIR; BUNLARDAN İLKİ

İFTAR ETTİĞİ ZAMAN, DİĞERİ DE ORUCUN SEVÂBIYLA RABBİNE KAVUŞTUĞU ANDIR!

Hz. Muhammed (sav)

AEDAŞ Ramazan ayında iftar ve

imsak saatleri arasında kesinti yapmayacak

“RAMAZAN AYINI KUCAKLAMANIN

SEVİNCİNİ YAŞIYORUZ”

HABER MERKEZİ

BUTSO Başkanı Yusuf Keyik:

AA

(3)

2 Nisan 2022 Cumartesi

Sayfa / 3 EKONOMİ ŞEKER DOSYASI

‘Faiz ve kur sarmalı’ sonrası “yüksek enflasyon, artan fiyatlar, hayat pahalılığı” Türkiye‘de can yakmaya devam ediyor!..

Bölgemizde Karadeniz’deki gerginlik, Rusya - Ukrayna savaşı, pandemi süreci ve diğer gelişmeler bile zamların, hayat pahalılığının gölgesinde kalıyor! Türkiye’de gündemin en temel konusu, “enflasyon, gıda enflasyonu, enerji fiyatları...”

Et, şeker zamları bu haftanın en çok konuşulan konusu oldu. Enerji’de petrol, akaryakıt, eletrik, doğal gaz fiyatları zaten sürekli gündemde olan, konuşulan konu başlıkları olmaya devam ediyor.

Şeker, bu haftanın en çok tartışılan gıda maddesi oldu. Niye şeker fiyatları sürekli zamlanıyor? Şeker stoku ne durumda?

Ülkemizde şeker üretimi, kamu ve özel sektördeki Şeker Fabrikalarının üretim ve satış rakamları, haberlere konu oldu.

İşte; medyaya yansıyan şeker haberlerinden derlediğimiz ‘şeker dosyamız...’

Şeker fiyatına yüzde 31 – 85 zam

Türk Şeker, piyasada yaşanan şeker krizine çözümü ikili fiyat açıklamakta buldu. Türk Şeker’in baklavacı, pastaneci ve içecek ima- latçılarına şeker satışını durdurması nedeniyle bir süredir market- lerde Türk Şeker’e ait şeker satışlarına sınırlama getirilmişti. Mar- ketler, kişi başı şeker satışını 5 kilogram ile sınırlamıştı.

Türk Şeker önceki gün 31 Mart 2022 tarihinde artan maliyet- leri dikkate alarak şeker fiyatlarında güncelleme yaptığını açıkladı.

Şekerin kilogram fiyatının 31 Mart 2022 tarihi itibari ile KDV dahil 7.80 TL olarak belirlendiğini duyurdu.

Ayrıca, imalatçı firmalara destek olmak için kapasite raporu, fiili kullanım durumu gibi kriterler dikkate alınarak imalatçılara ye- niden şeker satışına başlandığı belirtilen açıklamada, bu çerçevede 50 kilogramlık şekerin çuval fiyatının KDV dahil 550 TL olarak güncellendiği ifade edildi.

İKİLİ FİYAT AÇIKLADI

Böylece KDV dahil fiyat artışı marketlere satılan şekerde yüzde 31, imalatçılara satılan şekerde ise yüzde 85 oldu. Türk Şeker, şeker fiyatlarına en son 4 Mart’ta zam yapmıştı.

Türk Şeker’in KDV hariç satış fiyatı 2021 şubat ayında 3.93, 16 Kasım 2021 tarihinde 4.91, 4 Mart 2022 tarihinde de 5.90 TL olarak uygulandı.

Şekerde katma değer vergisi 14 Şubat’ta yüzde 8’den 1’e in- dirildi. Bu nedenle KDV hariç fiyat üzerinden yapılan karşılaştırma- ya göre, şeker fiyatı mart ayında yüzde 20 oranında artırılmıştı. Buna göre, marketlere satılan şeker fiyatındaki artış 4 Mart’a göre yüzde 31, 16 Kasım 2021’e göre yüzde 57, Şubat 2021’e göre de yüzde 96 oranında arttı.

İmalatçılara verilen KDV hariç şeker fiyatı ise 4 Mart’a göre yüzde 85, 16 Kasım 2021 tarihine göre yüzde 122, Şubat 2021’e göre de yüzde 177 oranında arttı.

PİYASADA ŞEKER SIKINTISI NEDEN OLUŞTU?

Yurt dışına ihraç edilen bisküvi başta olmak üzere ihraç ürünleri- nin üretiminde kullanılan şeker normalde dahilde işleme rejimi (DİR) kapsamında yurt dışından ithal ediliyor. İddiaya göre, yurt dı- şında şeker fiyatlarının artması üzerine bazı ihracatçı firmalar daha önce yurt dışından getirdikleri şeker ihtiyaçlarını iç piyasadan kar- şıladı. Bu da şeker talebinde artışa yol açtı.

Türk Şeker, bir süredir imalatçılara şeker satışını durdurdu. Raf Fiyat Garanti (RFG) sistemi kapsamında marketlere, belli bir fiyat- tan vatandaşa satma garantisi ile şeker satışına başladı. İmalatçıla- ra satışın durdurulması üzerine özel sektöre ait şeker fabrikalarının piyasaya sürdüğü ürün fiyatı da hızla artarak kilo başına 14 - 16 lira gibi rakamlara yükseldi.

Türk Şeker’in ilk kez başlattığı iki ayrı fiyat uygulaması dolayı- sıyla özel sektörün şeker fiyatları Türk Şeker’in imalatçılar için be- lirlediği rakama yaklaşarak 11.5 lira seviyelerine düştü.

Ankara’da 50 dolayında zincir marketi bulunan Mustafa Al- tunbilek, geçen hafta bir grup gazeteci ile buluşmada şeker sıkıntı- sını şu sözlerle anlattı: “Şekeri neredeyse karneyle satıyoruz. Beş kilodan fazla alamazsınız diyoruz. Duvarlara yazı yazdık. Kavga çıkıyor, personelin üzerine yürüyor. Bunu toplayan karaborsacılar var. Devletin şekeri. Devlet fiyatını belirlemiş. Önceden parasını yatırıyoruz. Ama bugün özel sektörden şeker alamıyorum. Şeker üretimi az mı çok mu bunu da bilemiyorum. İmalatçılar şeker bu- lamıyor.”

DOLAR BAZINDA 1 YILDA YÜZDE 27 YÜKSELDİ Uluslararası piyasalarda beyaz şekerin ton fiyatı 1 sene önce 445 dolardı.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi öncesinde dahi Brezilya gibi önemli üretici konumundaki ülkelerde koronavirüs salgınının üre- tim ve lojistikte yarattığı sorunlar nedeniyle 495 dolara çıkmıştı.

Savaşın başlamasıyla ise sert bir yükseliş yaşandı. Bu hafta fiyatlar 565 dolarla 5 yılın zirvesini görürken bugün yeniden 546 dolara çekildi. Savaşla beraber böylece beyaz şeker fiyatlarındaki artış yüzde 10'u buldu. Dolar bazındaki yıllık artış ise yüzde 27 oldu.

(kaynak: habertürk)

Krizden çıkan şeker gibi dersler

Şekerde yaşamakta olduğumuz sorunu kendi kendimize yarattık. Şeker pancarında üretim fazlası vardı ve bu nedenle kota sistemi, yani üretim sınırla- ması uygulanıyor. Tarımda çok yakındığı- mız üretim planlaması onlarca yıldır şekerde yapılıyor zaten. Tüketime göre üretimini yaptığımız bir ürün şeker.

Üretim fazlalığına izin verilmiyor, çünkü Türkiye şekeri dünyadan daha pahalı ürettiğinden ihracat imkanı yok.

Yoksa Türkiye’nin iç tüketimi 2.7 milyon tonken 33 fabrikada toplam üretim kapa- sitesi 3.5 milyon tonu buluyor. Rahatlıkla daha fazla şeker üretilebilir. Ancak fiyat uygun değil. Bizim topraklarımız şeker pancarı yetiştirmeye müsait. Bu nedenle şeker pancarından şeker üretiminde dünya beşincisi iken, toplam şeker üretiminde dünya 13’üncüsüyüz. Dünya şeker üreti- minde şeker kamışının payı yüzde 76 iken, şeker pancarının payı yüzde 24.

DENGE 2021’DE BOZULDU

Kendimiz üretip kendimiz tüketir ve yüzde 100 civarında yeterlilik oranıyla devam ederken denge 2021 yılında şeker pancarı üretiminin yüzde 20 azalmasıyla bozuldu. Tam olarak döviz kurunun tırmanışa geçtiği ve yeni ürün sezonuna girildiği eylül ayında TÜİK’e göre toz şekerin kg fiyatı ortalama 5.85 TL, kesme şekerin 6.69 TL idi. Şubat ayına gelindi- ğinde fiyatlar 8.24 ve 10.05’e TL’ye çıktı.

Eylülden şubata 5 ayda şeker fiyatı yüzde 38 artarken, son bir yılda kesme şeker yüzde 65, toz şeker yüzde 46 yükseldi.- Mart ayında ise kesme şekerde 15 liranın üzerini, hatta 19 lirayı gördüğü oldu.

Denetimler, uyarılar ve yapılan telefon görüşmeleri ile fiyatlar kısmen geri çekildi. Pazartesi açıklanacak enflasyon verilerinde mart ayı ortalama şeker fiya- tının kaça yükseldiğini de göreceğiz.

PİYASADA ŞEKER ARAŞTIRMASI Fiyat karışıklığına karşı oturduğum semtin üç harfli üç marketine girdim.

Birinde şeker kalmamıştı. Diğerinde sa- dece toz şeker vardı ve kilosu 12.5 liraydı.

Üçüncüsünde ise kesme şeker de vardı ve kg 15 liraydı. Bir de Türk Şeker’in toz şekeri satılıyordu ve kg 8.7 liraydı. Arala- rında 50 metre mesafe yok ve aynı tip marketlerin fiyatları birbirine çok yakın- ken, ayrı olanı Türk Şeker’in fiyatı. Raf aynı, ürünler yan yana. Kalite ve şeker değerleri aynı. Birinin fiyatı 12.5 diğerinin 8.7 lira. Çünkü biri özel sektörün, diğeri kamunun şekeri. Ve markette bir paketten fazla satışa da izin yok. Zam yapılmış haliyle Türk Şeker’in fiyatı halen özel sektör şekerinin yüzde 30 altında bulunuyor.

Farklı fabrikalarda üretilen şekerlerin arasında hiçbir kalite ve standart farkının bulunmadığını da Tarım Bakanlığı’nın Şeker Dairesi belirtiyor. Türk Şeker 15 fabrikasıyla toplam piyasanın yüzde 35’ine hakim. Piyasa yapıcı rolüne soyunmuş.

Enflasyonla mücadele çerçevesinde fiyatı tutmuş. Dolayısıyla piyasada ikili fiyat ortaya çıkmış.

3 YILDA 8.5 MİLYAR LİRA ZARAR Devlet kurumunun nasıl olup da şekeri bu kadar ucuz satabildiği ise sır değil. Zarar ediyor. Nitekim Türk Şeker’in zararı 2018’de 1.354 milyon lira, 2019’da 969 milyon lira, 2020’de de 970 milyon lira oldu. Aynı yılların ortalama dolar kurundan çevirirsek karşımıza 280.6, 170.5 ve 138.1 milyon dolar zarar çıkar.

2021 yılı henüz açıklanmadı. 3 yılın top- lam zararı 589 milyon doları bulurken, bugünkü 14.70’lik dolar kuruyla 8.5 milyar lirayı geçiyor. Böyle bir zarar edilecek idiyse özelleştirme niye yapıldı ki?

3 yılda 8.5 milyar lirayı bulan bir sübvan- siyonu ancak devlet yapabilir. Hiçbir özel sektör kuruluşunda böyle bir sermaye de yok, niyet de yoktur.

ÜRETİMDE BÜYÜK KAYIP

Türk Şeker’in neredeyse piyasanın yarı fiyatına şeker satmasına karşılık fiyat- larda artış durulmadı. Sorun özellikle Ramazanın yaklaşmasıyla mart ayında yaşandı ve fark edildi. Dahilde işleme rejimi çerçevesinde tedariki geçen yıla kadar yurt dışından ithalatla yapan bazı ihracatçı şirketler de devletin sübvansiyo- nu nedeniyle yurtiçine yöneldi. Bu da yurtiçinde tüketilecek şekeri azalttı. Daha önemlisi üretimde geçen yıl meydana ge- len büyük kayıptı. Yeterince hatta fazla- sıyla üretim kapasitesi mevcut, Türkiye’ye dağılmış 33 tane fabrika var, ama ortada yeterli şeker pancarı yok. 2020 yılında 23.02 milyon ton olan şeker pancarı üretimi 2021 yılında 18.25 milyon tona indi ve yüzde 20.7 azaldı. 2020 yılında 2.82 milyon ton olarak belirlenen şeker tüketiminin 2021 yılında ne olduğu henüz açıklanmadı. Ancak şeker pancarındaki beşte birlik düşüşün üretime yansıması kaçınılmaz. Buradan hareketle sektör temsilcilerinin yaptığı hesaplamalar yeni ürünün piyasaya gireceği eylül ayına kadarki dönemde yaklaşık yarım milyon tonluk açık olduğu yönünde. İthalat ise;

elbette mümkün. Londra Borsası’nda şeker fiyatları son bir yılda yüzde 25 arttı ve 500 doların üzerinde seyrediyor.

PANCARDA AVANS %130 ARTIRILDI Nitekim sorunun kaynağında, şeker pancarı üretim eksikliğini şeker fabrikaları da

belirlemiş olacak ki, 2022 ürünü için avans fiyatı açıklamasını ilk kez bu yıl 9 ay öne çektiler. Ton başına geçen yılki 420 liralık avansı 720 lira açıkladılar.

İstenen kadar sözleşmeli çiftçi bula- mayınca avans veya taban fiyatı artırdılar.

Özel sektör fabrikaları 1.000 liraya kadar çıktı. Sonunda Türk Şeker avans fiyatı 1.100 liraya çıkardı.

Şeker pancarını fabrikalar bu yıl yüzde 130 daha yüksek fiyattan alacaklar ve yeni sezon şeker fiyatları da buna uygun belirlenecek.

Tablo bize gösteriyor ki, Türkiye’nin şeker sorunu yok, fiyat sorunu var.

Enflasyonla mücadelede ayar fazlasıyla kaçtı, arada şeker pancarı üreticileri ezildi.

Onlar da buna üretimi azaltarak cevap verdi.

Üretim azalmasının kuraklık kaynak- lı olduğu iddiaları vardır. Ancak elde somut delil yok. Meteorolojik verilerin ürün bazında etkisi güvenilir bir kaynak- tan açıklanmıyor.

NE SONUÇ ÇIKTI?

Bu şeker krizinden çıkarılacak sonuç ise piyasa yapayım derken aşırıya kaçıl- maması, piyasanın gözünün çıkarılmama- sı, işleyişinin ve ayarının bozulmaması gerektiğidir.

Piyasa dengesinin bozulması eninde sonunda taraflardan birine fatura çıkartı- yor. Nitekim burada hem tüketici hem de devlete büyük fatura çıkıyor.

Yine bu krizden çıkarılması gereken en önemli derslerden biri müdahale me- kanizmasını iyi kullanmaktır. Piyasa yapıcı veya devlet olarak bir fiyatı dikte ediyorsan, miktarı dikte etmeyeceksin.

Hem fiyatı hem miktarı aynı taraf belirler- se karşı taraf ‘ben oyunu oynamıyorum’

diyebilir. Şeker örneğindeki gibi fiyatı düşük belirliyorsan, üretici miktarı ayar- lar, ya üretimi azaltır veya hiç üretmez.

Başka bir sonuç üretimin ve üretici- nin mutlaka korunması gerektiğidir.

Şekerde şimdiye kadar üretici alacağı fiyatı hasat zamanında öğreniyordu.

Ne iyi ki, bu yıldan başlayarak artık üretim öncesinde biliyor. Verilen fiyata göre hesap kitap yapıyor, buna göre üre- tim kararını alıyor. Üreticinin tutumuna göre de karşı taraf fiyat düzeltmesi yoluna gidiyor.

Üreticilerin bundan sonra kazandığı bu hakkından hiç vazgeçmemesi gerekir.

Diğer tarım ürünlerine de bu sistem yaygınlaşmalı.

Belirsiz bir fiyattan üretim mi olur?

(ABDURRAHMAN YILDIRIM HABERTÜRK)

2. bölüm;

Pazartesi sayısında

(4)

2 Nisan 2022 Cumartesi

Sayfa / 4 EKONOMİ

ZAMLARLA NİSAN’A BAŞLADIK

1 NİSAN ŞAKASI GİBİ!

Zamlar baş döndürdü

Ağırlaşan ekonomik kriz, yeni yıldan itibaren yurttaşların karşısına durmak bilme- yen zamlar olarak geliyor. Yurttaşlar güne yeni zamlarla başladı. Türkiye'de konutlarda kullanılan doğalgaz fiyatlarına bugünden itibaren geçerli olmak üzere yüzde 35, elektrik üretiminde kullanılan doğal gaza yüzde 44,30, elektrik üretimi dışında sanayi- de kullanılan doğalgaza ise yüzde 50 zam yapıldı.

Dana, koyun ve tavuk eti gelen son zamlardan sonra temel tüketim gıdası olmaktan çıktı. Dana karkasın toptan kilo fiyatı 5 lira arttı. Buna göre perakende de etin kilosu yüzde 10 dolayında zamlandı. Pera- kendeden sonra toptan satışlarda da kırmızı et fiyatlarının 3 haneli rakamları göreceği ifade edildi.

Yılın ilk üç ayında et fiyatları toptanda yüzde 20-25 oranındaki artışla 80-85 lira bandına geldi. Yeni zamla, dana karkasın kilosu 90 liraya ulaşırken 31 Mart itibarıyla yeni fiyatlar geçerli olacak. Perakendedeki mevcut fiyatların üzerine 10-15 lira civarı zam olarak yansıyacak. Dünya gazetesinden Ömer Gören’e açıklamalarda bulunan Yücelen Et firmasının yetkilisi Erkan Diler,

“Bayrama kadar kırmızı ete, 5-6 lira daha zam gelecek gibi gözüküyor. Hayvan varlığın- da sıkıntı yok ama dana yerine maalesef ki süt veren damızlık inekler kesiliyor. Böyle giderse, 6 ay içinde et krizi kapıda demek”

ifadelerini kullandı. 




Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından yayınlanan yeni kararda, Türk Telekom’un toptan tarife fiyatlarında yüzde 67 oranında bir artışa gideceği belirtil- di. BTK’nin onayladığı yüzde 67’lik büyük zam oranı ise tepkilere yol açarken Türk Telekom’dan toptan hizmet satın alarak milyonlarca aboneye internet ve sabit telefon hizmeti sunan alternatif işletmecilerin bu durumdan finansal olarak büyük zarara uğrayacağı belirtiliyor. Bu nedenle tüketicile- rin önümüzdeki dönemde çok daha yüksek internet ve sabit telefon faturaları ödemek zorunda kalacağına dikkat çekiliyor.




Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), sanayi kesiminin kullandığı alçak ve orta gerilim elektrik fiyatını 1 Nisan'dan geçerli olmak üzere artırdı.

Sanayi kesiminin kullandığı alçak gerilim elektriğin kWh başına 166.9128 kuruştan 204.8204 kuruşa çıkarıldı. 




Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan tarifelere göre, mesken, diğer bazı kullanıcı gruplarının tariflerinde kWh başına yaklaşık 1 kuruş indirim yapılırken, dağıtım şirketlerine genel aydınlatma amaçlı elektrik satışına kWh başına 66.5 kuruş zam yapıldı.

Buna göre, 1 Nisan'dan itibaren elektrik satış fiyatları tek terimli olmak üzere kWh başına; günlük 8 kWh sınırı altında kalan meskenler için 78.9190 kuruş, günlük 30 kWh sınırı altında kalan ticarethaneler için 133.1871 kuruş olarak uygulanacak.

Türkiye'de konutlarda kullanılan doğal gaz fiyatlarına dünden itibaren geçerli olmak üzere %35, elektrik üretiminde kullanılan doğalgaza %44,30, elektrik üretimi dışında sanayide kullanılan doğalgaza ise %50 zam yapıldı.

Boru Hatları İle Petrol Taşıma Anonim Şirketi'nin (BOTAŞ), internet sitesinden yapılan açıklamada "Bilindiği üzere, doğal gaz ithal bir enerji kaynağı olup, %99'dan fazlası yapılan uluslararası anlaşmalar çerçevesinde yurt dışı arz kaynaklarından temin edilmektedir" denildi.

"2021 yılı başından itibaren Dünya ve Avrupa enerji piyasalarındaki tüketicilerin, piyasalarda yaşanmakta olan olağandışı ve olağanüstü dalgalanmalara bağlı olarak fahiş enerji fiyatlarına maruz kaldıkları kamuoyu tarafından da yakınen bilindiği" ve

"bütün dünyada yaşanan yüksek enerji fiyatlarının bugüne kadar tüketicilere aynı oranda yansıtılmadığı" belirtildi.

'Konutlara

% 70 destek veriliyor'

Açıklamada; "Artan maliyetlere karşın tüketicilere devlet tarafından %76 oranında destek verildiği" ve Evsel Enerji Fiyat Endeksine (HEPI-Hou- sehold Energy Price Index) göre konutlarda, Avrupa ülkeleri arasındaki en düşük fiyatlı doğal gazın Türkiye'de kullanıldığı" savunuldu.

Doğal gazda, nisan ayında geçerli olacak mesken abonele- rinin tarifesine yüzde 35, sanayi abonelerinin tarifesine yüzde 50 ve elektrik üretim amaçlı tari- feye yüzde 44,30 zam yapıldı.

Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ'nin (BOTAŞ) internet sitesinde nisan ayı tari- fesine ilişkin duyuruda, doğal gazın yüzde 99'unun yapılan uluslararası anlaşmalar çerçevesinde yurt dışı arz kaynaklarından temin edildiği aktarıldı.

Geçen yıl başından itibaren dünya ve Avrupa enerji piyasalarındaki tüketicilerin piyasalarda yaşanan olağandışı ve olağanüstü dalgalanmalara bağlı olarak fahiş enerji fiyatlarına maruz kaldığı kaydedilen açıkla- mada, "Bütün dünyada yaşanan yüksek enerji fiyatları bugüne kadar tüketicilerimize aynı oranda yansıtılmamıştır. Bununla bir- likte, artan maliyetlere rağmen bu dönemde tüketicilerimize devletimiz tarafından yüzde 76 oranında destek sağlanmıştır." denildi.

Açıklamada, Evsel Enerji Fiyat Endek- si'ne (HEPI-Household Energy Price Index) göre konutlarda, Avrupa ülkeleri arasındaki en düşük fiyatlı doğalgazın Türkiye'de kul- lanıldığı belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:

"1 Nisan 2022 tarihi itibarıyla tüketici- lerimizi imkanlar çerçevesinde asgari dü- zeyde etkileyecek şekilde doğal gaz satış fiyatlarında bir düzenleme yapılması zorunluğu ortaya çıkmıştır.

Bu kapsamda, 1 Nisan 2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, elektrik üretimi için kullanılan doğal gazın satış fiyatında yüzde 44,30, elektrik üretimi haricinde kul- lanılan doğal gazın satış fiyatında yüzde 50 ve konutlarda kullanılan doğal gazın satış fiyatında yüzde 35 artış yapılmış olup, bu artışa rağmen konutlarda kullanılan doğal gazın her bir metreküpüne devletimiz tara- fından yüzde 70 destek verilmeye devam edilecektir."

Doğal gazda fiyat tarifeleri aylık olarak hesaplanıyor.

DOĞAL GAZ FİYATI

1 YILDA YÜZDE 93 YÜKSELDİ Bu zamla beraber son 1 yılda konutlara verilen doğalgazın birim fiyatında yüzde 92.8'lik artış yaşandı. Sanayiye verilen doğal gazda yıllık zam oranı yüzde 552'yi, elektrik üretiminde kullanılanda ise yüzde 637'yi buldu.

Bu arada BOTAŞ zam açıklamasıyla beraber şubat ayı itibarıyla Avrupa şehirle- riyle Ankara'daki doğalgaz fiyatlarını karşı- laştıran bir görsel yayımladı. Buna göre metreküp fiyatı şubat ayı itibarıyla Ankara'da doğalgaz metreküp fiyatı 2.8 TL iken, Ber- lin'de 29.3, Amsterdam'da 34.3, Londra'da 17.8, Roma'da 24.8, Sofya'da ise 17.1 TL olarak kayıtlara geçti.

Türk Telekom’un toptan internet tarife fiyatlarına yaptığı yüzde 67'lik zam 1 Haziran'a ertelendi. Zamma ilişkin Türk Telekom'dan da açıklama geldi. Şirket, zam oranının yüzde 67 olmadığı- nı savundu ve 1 Haziran'da

yapılacak zam oranının enflasyonun altında kalacağını açıkladı.

Türk Telekom'un altyapısı üzerinden sağlanan genişbant internet tarifelerinin toptan aylık fiyatlarında yapılması

planlanan yüzde 67’lik zam 1 Haziran tarihine ertelendi.

Telekom açıklamasında;

“Aradan geçen iki yılı aşkın süre zarfında dünya ve Türkiye ekonomisindeki konjonktüre bağlı olarak maliyetleri doğrudan etkile- yen ekonomik parametrelerde ciddi değişiklikler yaşanmıştır. Şubat 2020'den bugüne transmisyon (iletim) maliyetleri önemli ölçüde artmış olması- na rağmen transmisyon ücretlerinde

herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir.

Toptan seviyede gerçekleştirilen fiyat düzenlemesinin perakende seviye- sindeki internet ücretlerine yansıması ise tamamen ilgili internet servis sağlayıcı işletmelerin kendi stratejileri kapsamında belirlenecek olup, bu artışın; iddia edilen oranların ve enflasyonun da çok altında olacağı öngörülmektedir.

Toptan seviyedeki hizmetler için öngörülen güncelleme teklifi, 1 Haziran 2022 tarihinden itibaren geçerli olacak- tır.” denildi.

İnternet

zammı

ertelendi

(5)

2 Nisan 2022 Cumartesi

Sayfa / 5 GÜNCEL

Her yıl 2 Nisan günü “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak anılıyor.

Dünyada her 44 çocuktan birinde otizm görülüyor. BİLGİ Psikoloji Bölümü Dr.

Öğr. Üyesi Zeynep Maçkalı, otizmin tedavisinde ilk önerilen yöntem olan özel eğitim kadar çocuğun ve ailenin alacağı psikolojik desteğin de önem taşıdığını belirterek “Çocuğa bir şey öğretmek değil, çocuğu anlamak, onun kendini ifade etmesine alan açmaya çalışmak öncelikli olmalı” dedi.

Birleşmiş Milletler’in otizm konu- sunda farkındalık yaratmak amacıyla 2007’de ilan ettiği Dünya Otizm Farkın- dalık Ayı’nın bu yıl 15’incisi gerçekleşiyor.

Her yıl 2 Nisan günü “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak anılıyor ve nisan ayı boyunca tüm dünyada otizm ile ilgili sorunlara çözüm bulunması ve bu alanda kamuoyunun bilinçlendirilmesi amacıyla çalışmalar yürütülüyor.

Hastalık Korunma ve Koruma Merkezi’nin verilerine göre dünyada her 44 çocuktan birinde otizm görülüyor.

Dünya nüfusunun yüzde birinde ise otizm olduğu düşünülüyor. BİLGİ Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi Direktörü Zeynep Maçkalı, otizmin yaygınlığında yıllar içinde bir artış yaşandığına dikkat çekerek otizmin tedavisi için ilk önerilen yöntem olan özel eğitimin yanı sıra psikolojik desteğin de önemini vurguladı.

‘Otizm her bireyde farklı seyredebilir’

Maçkalı, “Otizm, yaşıtlarıyla kıyaslandığında, etrafındaki kişilerle sosyal ilişki ve etkileşim kurma isteğinde kısıtlılığın, tekrarlayan hareketlerin gözlendiği; dil kullanımının kısıtlı veya hiç olmadığı nörogelişimsel bir bozukluktur.

Tekrarları sevmek ve aynılık ihtiyacı da otizmde yaygın şekilde gözlenen durumlardır. Otistik belirtiler, en belirgin olarak ikili ilişki kurma ve sürdürme isteği ile tekrarlayan hareketlerde gözlenebilmektedir. Otizmin bir spekt- rum bozukluğu olduğu unutulmamalıdır.

Bahsi edilen belirtiler her otizmi olan bireyde benzer şekilde görülmemektedir.

Belirtilerin şiddeti ve seyri, bireyin

sürekliliği işaret eden eğrinin hangi tarafına düşebileceğini işaret etmekte- dir” dedi.

Otizmin ilk belirtileri erken çocuklukta başlıyor

Otizmde ilk belirtilerin dilin gelişmeye başladığı dönem olan 12-18 ay arasında fark edildiğini belirten Maçkalı, “Göz ilişkisi kurmama, ismiyle çağırılınca bakmama gibi belirtiler anne-babalar tarafından erken dönem- lerde fark edilebilmektedir. Otizmi olan bireylerin sosyal ipuçlarını anlamada ve bu yolla edindikleri bilgileri daha sonra kullanmakta zorluk yaşadıkları bu alanda çalışan pek çok klinisyen tarafından kabul ediliyor. Örneğin, bay-bay dendi- ğinde karşılık olarak el sallayarak bay-bay yapmakta zorlanmak gibi… 2-3 yaş ise otizmde ebeveynlerin en sık başvuruda bulunuldukları yaştır. Bazen bir yaşına kadar yaşıtlarıyla benzer bir gelişim gösteren bebekler, 2 yaşına doğru gelişimsel olarak gerileyebilmektedir.

Örneğin tek tek kelimeler söyleyebilen bir çocuğun kullandığı kelimelerin sayısı yavaş yavaş azalabilir” dedi.

Otizmi olan çocukların büyük çoğunluğunun en baştan itibaren gelişimsel aksamalar yaşayabildiğini söyleyen Maçkalı, “2-3 yaşında göz ilişkisi kurmak ve devam ettirmek veya kucağa alınmak için kollarını açmak gibi ikili ilişki kurma isteğini belirten davra- nışlar gözlenmez. Bu yaşta dikkati çeken bir başka belirti ise göz ilişkisi kurma, jest ve mimikleri kullanma gibi söz dışı iletişim yollarını kullanarak başkalarının dikkatini farklı olaylara yönlendirememe- leri veya buna arzu duymamalarıdır.

Örneğin otistik belirtileri olan bir çocuk dikkatini çeken bir şey gördüğü zaman bunu anne-babasına da göstermek yerine kendi eline alıp, dakikalarca elinde tutup, en ince detayına kadar inceleyebilir. Araştırmalarda ayrıca otizmli çocukların bu dönemde yaşıtları- na ilgi göstermek yerine yalnız kalmayı tercih ettikleri, başka çocuklar gibi oynamadıkları, sebebi olmaksızın kendiliğinden gülebildikleri belirtilmek- tedir. Tabi bu gülmelerin de onlar için bir

anlamı oldukları unutulmamalıdır.

Bunların yanı sıra örneğin, saklambaç gibi basit kurallı oyunlara eşlik edeme- dikleri, hayali oyunlar kuramadıkları da gözlenmektedir.” dedi.

‘Aile de psikososyal destek almalı’

Otizmin tedavisine ilişkin önerilerini de paylaşan Maçkalı, “Otizmin psikosos- yal tedavisinde yaygın olarak davranışçı yöntemler kullanılmaktadır. Ancak son 10-15yıldır gelişimsel, ilişki odaklı müdahalelerden umut verici sonuçlar elde edilmektedir. Bu müdahaleler kapsamında sadece özel eğitim değil, çocuğun ve ailenin; özellikle de annenin psikolojik olarak desteklenmesi de çok önemlidir. İlişki odaklı çalışmada, çocuğun oyun ve sanat yoluyla ilişkiye davet edilmesi amaçlanmalıdır. Bunun için ses, resim, basit müzik aletleri, çeşitli nesneler kullanılabilir. Burada çocuğu ilişki kurması için zorlamak yerine, ilişkiye hazır olması için ihtiyaç duyduğu ortamı sunmak ve bunu tutarlı şekilde devam ettirmek önem taşımakta- dır. Çocuğa bir şey öğretmek değil, çocuğu merak etmek, onu anlamaya açık olmak, çocuğun yönelimlerine izin vermek, kendini ifadesine etmesine alan açmaya çalışmak önemlidir” dedi.

Çocuğun yaşadığı zorluk kadar ailelerin de bu durumdan etkilendiğini belirten Maçkalı, “Aileye sunulacak destek kapsamında ailenin endişelerinin ciddiye alınması, gözledikleri bu tablonun ne anlama geldiğinin onlara açıklanması ve neler yapılabileceğinin, neler yapabilecek- lerinin ele alınması, yaşadıkları zorluklarla nasıl başa çıkabilecekleri yönünde ailenin güçlendirilmesi çok önemlidir. Ailenin çocuğun davranışlarına anlam verebilme- si, çocuğun neden öyle şeyler yaşadığını anlayabilmesine olanak tanıyacak; bu da çocuğun duygularını anlayabilmesine ve kontrol edebilmesine yardımcı olacaktır.

Çocuk ve aileyle birlikte sürdürülen psikoterapötik çalışmada, ilişkide oluşan hasarlar onarıldıkça, gelişimsel aksamalar

‘normal’e yaklaşmaya başlayacak, ailenin aldığı destek sürecin hızlanmasına alan sağlayacaktır” diye konuştu.

Doğuştan gelen ve genetik kökenli olan otizm, hayat boyu devam eden bir gelişim bozukluğu… Kesin olmamakla birlikte Otizm Platformu’nun verilerine göre Türkiye’de 550.000 otizmli birey ile 0-14 yaş grubunda 150.000 civarın- da otizmli çocuk bulunduğu öngörülüyor. DoktorTakvimi.- com uzmanlarından Uzm.

Klnk. Psk. Dilşah Özcan, 2 Nisan Otizm Farkındalık Günü vesilesiyle otizmle ilgili önemli bilgiler veriyor.

Toplumda bir hastalık olarak algılansa da otizm, genellikle yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan sözel veya sözel olmayan iletişim sorunlarıyla belirginleşen bir sosyal gelişim bozukluğudur. Kaynağının ise psikolojik değil, biyolojik olduğu yani otizmin merkezi sinir sisteminden kaynaklanan beynin işlev bozukluklarına bağlı gelişimsel bir sorun olduğu düşünülmektedir.

DoktorTakvimi.com uzmanla- rından Uzm. Klnk. Psk. Dilşah Özcan, otizmli çocuğa sahip ailelerle yapılan araştırmalarda, ailelere otizmin ne olduğu sorulduğunda, ebeveynlerin otizmi “farklılık”, “engellilik”,

“hastalık” olarak açıklamaya çalıştıklarını belirtiyor. Otizmin bir engel değil de aşılabilir gelişimsel bozukluk olduğunu ailelerin de yeni yeni fark ettiğini söyleyen Uzm. Klnk.

Psk. Özcan, “Otizmin ne olduğu, nasıl geliştiği ve tedavisi olan bir süreç olduğu anlaşılması, tanı ve tedavide erken yaşların önemi hakkındaki farkındalık gelişme gösterse de henüz istenilen düzeye ulaşılamadı”

diyor.

Peki, nedir otizmli çocukla- rı diğer çocuklardan farklı kılan

şey? Uzm. Klnk. Psk. Özcan, bunu otizm tanısı almış ve bir dönem İngiltere’de bakanlık yapmış, Pakistan asıllı Kamran Nazeer örneği üzerinden şöyle açıklıyor: “Nazeer, otizm farklılığının en genel olarak açık- lamasını bilgiyi öğrenmek- te değil de, öğrenilen bilgileri uygulamak ve adapte etmekte yaşanan güçlük olarak anlat- maktadır. Yani Nazeer bu söylemiyle, otizmli bireylerin bilgiyi öğrenmede so- run yaşamadıklarını, ancak uygula- ma alanında kısıtlı olduklarını vurgulamıştır.”

Otizmli çocukların, yaşadıkları zorlukların eksiklik değil farklılık olduğunun görülmesine ihtiyaç duydukları- nın altını çizen DoktorTakvimi.- com uzmanlarından Uzm. Klnk.

Psk. Dilşah Özcan, bu nedenle verilen eğitimin diğer çocuklar- dan farklı olarak otizmli çocuklar için hayati bir önem taşıdığına dikkat çekiyor.

Yapılan uygulamaların onlar için eğitim değil tedavi yöntemi olduğunu söyleyen Uzm. Klnk.

Psk. Özcan, “Otizmli çocukların, toplumda yaşadıkları farklılık- lardan dolayı ötekileştirilmeden ihtiyaçları doğrultusunda eğitim almaları, sosyal hayatın içinde yaşıtlarıyla birlikte olmaları, sosyal anlamda ilişki içinde bulunmaları, farklı gelişen bu çocuklar için hayati önem taşımaktadır. Otizmli çocukların, aslında görünenin ötesinde hassas ve duygusal bir yapıları vardır. Trisha Van Berkel’in de dediği gibi… Otizm temiz kalpli hassas olmak demektir. Karmaşık ve yoğun bir dünyada ayakta kalabilme- nin yolunu bulmaktır. Farklı şekillerle ve farklı adımlarla, farklı gelişmektir.”

Pek çok kişi otizmi bir hastalık olarak görüyor ve otizmli bireyler, toplumda dışlanıyor. Ancak otizm bir hastalık değil, bir farklılıktır.

Otizmli çocukların, aslında görünenin ötesin- de hassas ve duygusal bir yapıları vardır.

Trisha Van Berkel’in de dediği gibi… Otizm temiz kalpli hassas olmak demektir. Karmaşık ve yoğun bir dünyada ayakta kalabilmenin yolunu bulmaktır. Farklı şekillerle ve farklı adımlarla, farklı gelişmektir.”

HABER MERKEZİ HABER MERKEZİ

Otizmin tedavisinde çocuğu anlamak

öncelikli olmalı

Otizm hayatı yaşamaya engel değildir

Farklılıklarına rağ�en t�m farklılıklarıyla

kabul et!

(6)

2 Nisan 2022 Cumartesi

1954 yılından bu yana;

Göller Bölgesi ve Teke Yöresi’nin merkezi Burdur’un

hizmetindeyiz... BURDUR’DA 6 8. YIL

e-posta : yenigungazete@ttmail.com internet adresi: www.burduryenigun.com

ARKA KAPAK Sayfa / 6

Aslında son dönemin bulguları bir bakıma tarihin yeniden yazılmasını da zorunlu hale getirmiştir.

Göbeklitepe hafriyatlarından çıkan tarihi bulgular bunu özellikle güncelleştirdi.

Altın Elbiseli Adam, Kazakistan’da Esik kurganından 1969’da çıkarıldı. 3 bin yıl öncesine,( MÖ 1. bin yıllarına) tarihleniyor.

Avrupa merkezci Tarih anlayışıyla bize tarihimizi çarpıtarak öğretmeye çalışan Avrupalılar pantolon giymesini bilmezken, atalarımız 3 bin yıl önce hakanlarına ya da prenslerine (Tiginleri- ne) altından elbiseler örüyorlardı.

MÖ 5-6 yüzyılda (1. bin yılın ortalarında) İç Asya’da Öntürk- lerden İskitler hüküm sürmektedir.

Çinlilerin Hsiungnu (Şiyonnu) diye nitelediği Hunlar, tarih sahnesinin şafağındadırlar.

Kıyafet ama hem de ne elbise!

Tam bir konfeksiyon harikası!

Miğferden çizmeye altın yapımı kıyafet ve üzerindeki 4 bin altın parça müthiş bir zenginliğe işaret etmektedir. Bu zenginlik artık ürünün ve bir üretim fazlasının mümkün olmadığı ilkel toplum şartlarında elde edilemez. Devletin varlığını, bilimi, matematiği, parayı şart koşar.

2019 yılında Türkiye’ye getirilen Altın Elbiseli Adam olarak anılan zırh, üzerine leopar, pars, koç, geyik, dağ keçisi, at motifle- ri işlenmiş 4 bini aşkın altın üçgen plaka barındırıyor. Zırh, sağdan sola doğru kapanan V yakalı kısa kaftan, dar süvari pantolonu, diz altında kalan kısa yumuşak çizmeden oluşuyor.

Bütün bunları, 65 santimlik kalpağı tamamlıyor. Ucunda dağ keçisi motifi bulunan kalpakta, dünya hâkimiyetini simgeleyen 4 okla güneş tanrısını sembolize eden 2 kanatlı at motifiyle zırh görenleri mestediyor.

Kaftan ve kalpak, altın iplikle dikilmiş. Bunun yanı sıra zırhta, silah olarak 150 farklı büyüklükte altın plaka işlenmiş kakmalı uzun demir kılıç, yarısı deri yarısı ahşap hançer, altın işlemeli kamçı bulunuyor. Altın Elbiseli Adam'ın mühür olarak kullandığı bir yüzüğe de sahip.

Devlet yoksa mühre ne gerek var?

Kurgandan, sapı kırılmış gümüş kepçenin üzerinde yer alan 2 satır yazı da çıkarıldı. Bilindiği gibi yazı, Tarihin başlangıcıdır.

Ön Türkçe olarak yazılan bu yazının, “Hanın oğlu 23'ünde öldü Esik halkının başı sağ olsun!” anlamında olduğu belirtiliyor.

Bu yazı, 8’inci yüzyılın Orhon Yazısı’na benziyor.

Yani Orhon Yazıtlarından neredeyse bin 200 yıl öncesinin yazısı…

Böylece Avrupa Merkezci Tarih anlayışı bir kez daha çöküyor.

Tabii ki MÖ 1. bin yıllarda bir anda ortay çıkmadı bu yazı.

Binlerce yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Bu ön Türkçe, genelde Avrupa Merkezci Tarihçilerin, Tarihin başlangıcı olarak ilan ettikleri ve şimdiye kadar bize öğrete geldikleri MÖ 3500’lerde Sümerlerin icat ettikleri yazıyla zamandaştır. Yani tarihin başlan- gıcı olarak ilan edilen yazının icadı, Modern Tarihte öyle öğretildi- ği gibi Sümerler tarafından falan bulunmamıştır. Ya da Sümerle- rin bulduğu yazıyla Mezopotamya’nın Tarihi başlamıştır. Yazı, onlardan önce belki de onlara da zemin hazırlayacak şekilde ön Türklerce bulunmuş ve kullanılmıştır.

Altının olduğu yerde para vardır.

Meta üretimi vardır.

Devlet vardır.

Bilim vardır.

Matematik vardır.

Medeniyet vardır.

O altın elbisenin örülmesi, bir üretim fazlasının olmadığı, dolayısıyla zenginliklerden mahrum kabile toplumundaki ekonomik, toplumsal, kültürel, teknolojik seviyeyle mümkün değildir.

Bu konuya devam edeceğiz.

Not: Okuyucularımızın görüşleri bizim mürşidimizdir.

Eleştiri ve görüşlerinizi yazarsanız bu sayfada yayınlarız.

fatih.ozcan53@gmail.com

Fatih ÖZCAN

Avrupalı bezden pantolon giyemezken, biz Orta Asya’da

Hakanlarımıza altın elbise örüyorduk - 2

Dünya iyilikle değişir...

Hayrat İnsani Yardım Burdur Temsilciliği Suriye’de Çadır Kentler’de zor şartlar altında yaşayan vatan- daşlara yardım eli uzatarak, örnek bir yardım kampanyası gerçekleştiriyor.

Hayrat İnsani Yardım Burdur Temsilciliği yetkilile- ri; “Suriye Çadır Kentlerde yaşayan kardeşlerimize Burdur dan 2500 adet battaniye ve 50 adet Soba dağıtımı gerçekleştirdik.

Bununla beraber çocukları sevindirecek küçük hediyeleri siz kıymetli bağışçılarımız namına onlara takdim ettik.

Hayrat Yardım Burdur temsilciliğimiz olarak Suriye idlip bölgesinde çeşitli Çadır kentleri ziyaretimi- zin ardından Hayrat Yardım Yetim Hafızlık merkezleri- mizi ziyaret ederek orada ki yetimlere nakdi yardımda bulunduk.

İdlip bölgesinde Hayrat Yardım ekmek dağıtım ofisimizde halka ekmek dağıtımı gerçekleştirdik.

Buna ek olarak bir Çadır kentte ki kardeşlerimizin bakkal dükkanına olan borçlarını ödedik, bu usul Osmanlı'dan kalma bir adetimizdir. Atalarımız ramazan öncesi yoksul kişilerin zimem defterlerini bakkallardan satın alarak kişilerin borçlarını kapatırlardı.” bilgisini paylaştılar.

BATTANİYE YARDIMI

HABER MERKEZİ

HABER MERKEZİ Burdur İl Milli Eğitim

Müdürlüğü, Erasmus + Gençlik Programı Euro- desk Temas Noktası Akreditasyonu kapsamın- da 2021 yılı teklif çağrısı döneminde ulusal ajansa sunulan başvuruların ve var olan Temas Noktaları- nın değerlendirme sürecinin tamamlanması- nın ardından 47 kuruluş ile birlikte gençlere ve gençlere hizmet edenlere Avrupa Fırsatları hakkın- da bilgi vermekle yetki- lendirildi.

Burdur İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı;

“Eurodesk, gençler için eğitim ve gençlik alanların- daki Avrupa fırsatları ve gençlerin Avrupa faaliyetle- rine katılımı hakkında bilgi sağlayan Avrupa Bilgi Ağıdır. 35 Avrupa ülkesinde

faaliyette bulunan Euro- desk Bilgi Ağı, ülkemizde de Türk Ulusal Ajansı bünyesinde 2008 yılından bu yana faaliyetlerini sürdürmektedir. Erasmus + Gençlik Programı Eurodesk Temas Noktası Akreditasyo- nu kapsamında 2021 yılı teklif çağrısı döneminde ulusal ajansa sunulan başvuruların ve var olan Temas Noktalarının değerlendirme süreci tamamlanmıştır.

Sunulan başvurular- dan uygunluk kriterlerini taşıyan kuruluşlar içerik değerlendirmesine alınmış ve komite tarafından değerlendirilmiştir. 125 yeni Temas Noktası başvu- rusundan Burdur İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de aralarında olduğu 47 kuruluş, gençlere ve gençlere hizmet edenlere Avrupa Fırsatları hakkında bilgi vermekle yetkilendiril- miştir.”

BURDUR İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

ARTIK EURODESK

TEMAS NOKTASI

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu üretim kapasitesine sahip olan bir Güneş Enerji Santrali lisanssız elektrik üretim tesisi ile elektrik faturasının ulusal elektrik fiyatları üzerinden yılda

Ekonomik Araştırmalar ve Proje Müdürlüğü 4 Lisanssız elektrik üretimi yönetmeliğinin amacı elektrik piyasasında; tüketicilerin elektrik ihtiyaçlarının tüketim

Daha sonra Karamanlılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Veli Bozkır, her ay bir konuğu ağırladıklarını ve Aralık ayının konuğunun Esat Toklu

Karadeniz Enerji (Umurlu-Aydın), Çelikler Enerji (Sultanhisar-Aydın), Alres Enerji (Atça-Aydın), Burç Enerji (Germencik-Aydın), Mis Energy (Kemaliye-Alaşehir-Manisa),

Türkiye özelinde konu değerlendirildiğinde ise aşağıdaki öneriler gündeme gelmektedir. 1) Mevcut enerji kaynaklarımızın çeşitlendirilmesi ve üretimlerinin

Eski endüstri bölgelerin- de, barajlarda, pek kul- lanılmayan göl ve durgun denizlerde kurulan yüzer güneş santralları, doğa- yı bozmuyor, karada yer kaplamıyor, paneller suda

Artan dünya nüfusunun yanı sıra, konforlu ve savurgan yaşamın gitgide artmasıyla çok büyük miktara ulaşan dünya toplam elektrik üretimi (26 600 TeraWattSaat / 2018

Elektronik Donanım Sistem kendi kendini test edebildiğinden dolayı, sadece fiziklsel mevcudiyet kontrolü yapılır. Sistem kendi kendini test edebildiğinden dolayı,