GİYSİ TARİHİ
1990’lı yıllar
Öğr. Gör. Sinem KIRDEMİR 13. HAFTA
Spor giyimi, elastik liflerin kullanımının
yaygınlaşmasıyla, vücuda yapışan taytlar
şeklinde yer bulmuştur.
90 larda 80 lerdeki pahalı giyim anlayışı,
ekonomik fakat şık giyime yerini bırakmıştır.
90’lar yeni bir stilin ortaya çıkmadığı, önceki dönemin
tekrarı olan yıllardı . 1980lerin abartılı modasının
ardından 90lı yıllara gelindiğinde biraz daha
sadeleşme ve rahat trendlerin öne çıktığını
görüyoruz.
Vatkalı omuzlar ortadan kalkmış, aksesuarlar artmış, iş yerlerinde klasik hırka ve yün ceketler giyilmeye başlanmış, saçlar kısalmış, mat cazibe ortadan kaybolmuştur. 1990 baharında pantolonların yerini tayt almış ve Pucci imzasını taşıyanlar özellikle makbul
90 ların ortasında hippi akımı geri geldi. Çiçekli elbiseler, dantelli bluzler, çingene elbisesi denilen kat kat elbiseler ,mini bluzlar, dolgu topuk ayakkabılar bu dönemde tektar görünmeye başlandı.
Gömlek ve bluzların
modelleri genellikle klasik
olmuş, bunun yanında
drapeli ve asimetrik
modellere de rastlanmıştır.
Tüvitlerle beraber iskoç
kumaş havasında kareli ve
ekoseli kumaşlar
kullanılmıştır. Şapka çok
kullanılan bir aksesuar
olmuş bunun yanında
saça ya da alına takılan
bantlar da kullanılmıştır.
92’de modacıları etkisi altına alan Rüzgar Gibi Geçti filminin
yıldızı Scarlett’in giydiği romantik modeller kabarık kollar, açık
omuzlar, korseli beller, kat kat etekler, volanlar, danteller
93 te yıldızı parlayan Kate Moss,
Twigy’den sonra aşırı zayıflığın moda
olmasına neden olmuştur.
Yüksek belli pantolonlar, pijamamsı pantolonlar, bol pantolonlar, yanları çizgili denimler, capriler ve bahçivan pantolonlar moda oldu.
1992–1993 modası son derece rahat, basit ve takip edilmesi son derece kolaydı . Giysiler çok modern, fakat bununla beraber klasikten esinlenmiş bir stilde hüküm sürüyordu . Elbiseler, etekler ve şortlar daha da kısaldı . Spor giyim ise son derece rahat, rastgele, maceracı bir kombinasyon çizmiştir. Hint esintileri bolca görülmüştür.
Hint esintileri bolca görülmüş, kat kat etekler, şallar, köylü stili
elbiseler, maxi ve mini etekler yer almış, bunda Hint
aksesuarlarının tüm dünyaya yayılması ve Hinsitan’ın yükselen
değer olarak görülmesi önemli rol oynamıştır.
Anti Moda:
Günün modasına aykırı. 1990'larda ortaya çıkan, anti moda minimalist bir stil, gençlerin genellikle siyah bir kot pantolon ve beyaz bir t-shirt giyerek günün modasına tepki gösteriyor.
1990’lara girildiğinde 80’li yılların çok renkliliği durulmaya başlamış, hareketli geçen bunca dönem sonrasında insanlar biraz dinlenmek istemiş ve bu arzu minimalizmin hızla yükseliş göstermesi ile olmuştur. Minimalizm, kendini giysi tasarımından, iç dekorasyona kadar birçok alanda hissettirmiş, Calvin Klein, sadeleşme hareketinin ilk
90’lı yıllara, sade ve vücudu kavrayan formlar damgasını
vurmuştur. Mümkün olduğunca süsten uzak, iyi kalıp, yetenekli kumaş ve koyu renkli giyimin uzak, endişeli ve sıkıntılı görünümleri seçildi .
"Etik Moda" kavramının gelişimi incelendiğinde; "kavramın kökeninin 1960'lı yıllarda oluşan anti-moda konsepti
doğrultusunda ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bahsedilen
tarihlerde görülen çevre hareketleri, sosyal, politik, ekonomik ve kültürel değişiklikler kavramın alt yapısını oluşturmaktadır .1960 yılı ve sonrası Avrupa’da birden fazla alt kültürün oluştuğu
görülmektedir. Ortaya çıkan gruplar, kot pantolon, tişört ve iş botları gibi giysiler giyerek işçi sınıfının yanında olduklarına dair mesajlar vermek istemişler ve bununla birlikte modaya karşı bir tavır içerisine girmişlerdir. Modaya karşı alınmış olan tavır, eski
militer kıyafetlerin yeniden yorumuyla günlük yaşam içerisinde yer alarak modası geçmiş giysiler gardıroplardan çıkarılıp, insanlar tarafından giyilmeye başlamıştır. Özellikle İngiltere'de ortaya
çıkan ve hızla yayılıp, diğer ülkelerde de görülen "Punk Hareketi", eski giysilerin daha çok kullanılmasını, modası geçmiş olan birçok şeyden yeni bir moda yaratılmasını ve kullanılmış giysilere olan talebin artmasına sebep olmuştur
Endüstrinin gelişmesine bağlı olarak çeşitli kimyasalların kullanımı artmış, insanlar kullanılan zararlı maddelerin çevreye verdikleri zararların farkına varmaya başlamışlardır. Oluşan zararlar
değerlendirildiğinde, çevreyi tahrip eden en büyük endüstrilerden birisinin de tekstil endüstrisi olduğu görülmektedir. Tekstil endüstrisi içerisinde çevreyi kirletenlerin, daha fazla mahsul alabilmek adına, çeşitli pestisit ve kimyasal gübre kullanan elyaf üreticileri, doğal su kaynaklarına kimyasal atıklarını bırakan deri üreticileri ve diğer tekstil üreticileri olduğu söylenebilir .
Çevreye verilen zararlar karşında oluşan endişeler ile birlikte, çeşitli çevre hareketleri başlamıştır. İngiltere’nin öncülüğünde Avrupa’da özellikle gençler arasında beliren tepkiler, popüler kültürün en önemli kavramı olan modayı da etkilemiş, “Etik Moda” kavramı 1980’li
yıllarda daha da önemli bir konuma taşınmıştır. Ekoloji teriminin de ilk kez 1980'li yıllarda geniş bir perspektif içinde kullanılmasıyla "Etik
Moda" kavramı, tekstil ve moda endüstrisinde önemli bir yer
edinmiştir. Bununla birlikte, "Etik Moda"nın içerisine tasarım kavramı da dahil olmuş ve 1990'lı yılların başında tüketici bilincinin artmasıyla daha da önemli boyuta ulaşmıştır
Yaygınlaşan yeni eğilim “cool” olma tavrı, sosyal ve ekonomik yaşanan tüm sıkıntıların arasından sıyrılıp döneme damgasını vurmuş, fütürist çalışmalar, uçuk tasarımlar minimalist akımın yanında yer almış, bedenlerin desenle giydirilmesi yani dövme ise bu dönemde iz bırakacak şekilde başka bir eğilim olmuştur.
Vogue’un 1990’daki ilk kapağında tanrı vergisi güzellikleriyle beş
kadın yer almış, Naomi Campbell,
Linda Evangelista, Tatjana Patitz, Christy Turlington ve Cindy
Crawford, Giorgi di
Sant’Angelo’nun streç ,soluk kotları
ve görünmez makyajlarıyla kapakta hep birlikte
gülümsemekteydiler, süper
modeller artık film yıldızlarının yerini almış, onlar güzellikleri nedeniyle şehvetle arzulanmakta, hayran olunmaktadırlar.
Genç avant-garde tasarımcılar yine 90’lı yıllarda da iz bırakmaya devam etmiş, yeni nesil modacılar bu dönemde karşımıza çıkmış, değişim bütün hızıyla, dinginliğini koruyarak devam ederken 90’ların başında Christian Dior bünyesine giren John Galliano yeni yeni
Başkan Bush’un seçimden büyük farkla birinci çıkması, gözleri
Firs Lady Barbara Bush’a çevirmiştir. Koyu, sade, kadifenin
Londra 1960’lardan beri görülmeyen bir moda rönesansı yaşamış,
Alexander Mcqueen, Saint Martins Sanat ve Tasarım Akademisi’nden 1992’de mezun olmuştur.
McQueen’in açılış hamlesi olan düşük bel pantolonlar basını ikiye bölmüş,
hayranları bunun
dilimlenmiş ekmekten beri en iyi şey olduğunu
söylerken, onu eleştirenler bu pantolonların ancak şantiyelerde giyilmeye layık olduğunu
Tasarımcı logoları artık gösterişçi tüketimin mesajını haykırmak yerine, bilinçaltı mesajlar fısıldıyordu, Gucci kravatları, Hermes çantaları,
küçük ama mükemmel bir şekle sahip siyah ve gümüş Prada üçgenleri, ancak şifreyi bilenler tarafından anlaşılmaktaydı.
Vintage:
1990’ların 2. yarısında vintage’ın ortaya çıkması ana akımın
reddedilmesini öngörüyordu. Vintage giyinmek işin erbabı olduğunu göstermenin ve sürüden ayrılmanın bir işaretiydi.
95-96 yıllarında vücuda oturan kısa ceketler ya çok mini ya da çok uzun eteklerle ve pantolonlarla kombin edilmiştir.1995 yılında rugan deriler ön planda olmuştur.
1997 yıllarında siluetler rahat olmuştur.97 nin en gözde malzemesi deri olmuştur. Tüm ünlü modacılar kreasyonlarında deri kullanmışlardır.
Claude Montana:
90’LAR
1990’lı yıllar dünyada yeni ekonomi çağının başlangıç
yıllarıydı. İnternetin gelişimiyle tüm ekonomik ilişkiler yeniden
gözden geçirilmeye, toplumsal iletişimin sınırları yeniden
Globalleşen dünyada modanın etkileşim
alanları da çok genişlemiştir. Modanın
önceden olan kesim kuralları kalkmış yerine
temiz, rahat, ekonomik ve kişiliği yansıtan
tarzlar gelmiştir. Slogan “kendi modanı
kendin yarat” olmuştur.
Ekonomik etkenlerden dolayı markalar
piyasaya sunulmuş, pek çok insan marka
peşinde koşmuştur. Modayı takip etmenin
modernizmin bir simgesi olduğu
vurgulanmıştır.
90 lı yıllarda bazı modacılar 50 li yıllara geri
dönmüş, bazıları ise kendi yorumlarını
katmışlardır.
90’lı yıllarda insanların uzayla daha çok ilgilenmeleri, Uzay Yolu
dizisinin de etkisiyle uzay çağını çağrıştıran bir tarz gelişmiştir.
Saçlarda metalik sarı saç tonları, metalik göz farları, Kleopatra
tarzı siyah göz makyajı yaygınlaşmıştır.
Ceketler saltanatını devam ettirmiş altına
süper mini etekler ya da derin yırtmaçlı
uzun etekler giyilmiştir.
Ceketlerin altına kombinezon tarzı kısacık
İngiltere de 93 yılının
modacısı seçilen Rıfat
Özbek yeni ile eskiyi bir
araya getirmeyi
sevmiştir. Geleneksel
tasarımları çağdaş
giysilerde kullanmıştır.
90 larda ortaya çıkan doğa ve çevre bilinci, ürünlerin daha
90 lı yıllarda AIDS hastalığına ilgi
çekilmesi üzerine bu konuda
kampanyalar artmış, mesaj kaygılı,
baskılı kumaşlar kullanılmıştır.
90 lı yıllarda hayvan hakları
koruyucularının protestoları deri ve
kürk giyimini azaltmış ABD’deki deri
endüstrilerinin düşüş yaşamasına
sebep olmuştur. Bazı mağazaların
basılması insanların deri giymekten
çekinmesine neden olmuştur.
Soyu tükenmekte olan hayvanlara dikkat çekilmiş. Fil dişi,
timsah derisi, yılan derisi gibi materyallerin kullanımı bu
dönemde azalmıştır. Ünlü modacılar koleksiyonlarında suni deri
ve yapay kürk kullanımına yönelmiştir.
Makosenler, cord ayakkabıları Conversler, kowboy çizmeler kullanılan ayakkabı çeşitleriydi, free back denen bele takılan çantalar donemin aksesuarlarındandı.
Markaların Yeniden
Doğuşu
Prada
Hermes
Gucci
Fendi
1990lı Yılların Moda İkonları:
Madonna etkisi, gelişen, vücuda oturan, olmayacak tarzları bir
Mariah Carey, Gwen Stefani, Britney Spears, Christina Aguilera, Mandy Moore, Jessica Simpson
Drew Barrymore, Jennifer Aniston, Gwyneth Paltrow, Sarah Jessica Parker, Julia Roberts
Kate Moss, Cindy Crawford, Claudia Schiffer, Naomi Campbell,, Heidi Klum, moda dünyasınıda etkileyen moda ikonlarındandır.
Görsel ve Yazılı Kaynaklar
https://www.giyimvemoda.com/moda-dunyasi/1990larda-moda/323