• Sonuç bulunamadı

Anlatının Suları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anlatının Suları"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türk Dili 29

Aynı suda iki kez yıkanılmazmış…

Heraklit’in Suları…

Niye bunu düşündüm ki? Aslında ben… Su ve anlatı!

Sesimi arıyorum aslında ben. Ne derse desinler!

Öyle ya, köprünün altından çok anlatılar geçti…

Kimine göre ben bunu daha önce anlatmış olmalıydım. Bilmem belki de onlar haklı!

Nasıl hatırlayamadığımı düşünecek durumda değilim; belki de anlatmı- şımdır. Ne fark eder?

Şimdi burada, olayın geçtiği yerde; yıllar sonra…

Bir grup anlatıcı…

Anlatıcılar odasında buluşurduk her gece.

Öykülemece için.

Susmadan, ara vermeden. Birimizin bıraktığı yerden diğeri devam ederdi. Gün ışımaya başlayınca, Şehrazat gibi hepimiz susardık.

Avluda kılıcının sesini duyacağımız bir cellat yoktu; sesler çoğalınca bize de susmak düşerdi, ertesi akşama kadar.

Hangimizin anlatısı yarım kalmamıştı ki….

Kimdir, kimin nesi, kimin fesi, kimse bilmez, nasıl buralara ulaşmıştır?

Hâlini sorsunlar da istemez ya!

Yine böyle, sıcak bir temmuz günüydü, galiba; kahveye geldi, üzerin- de nerdeyse kendiliğinden akacak kadar eskimiş bir tişört, başında bu yaz

Anlatının Suları

Yavuz DEMIR

ÖYKÜ

(2)

Anlatının Suları

30 Türk Dili

günü bir bere ile. Oturduğumuz masanın hemen yanı başına, umarsızca oturdu. Başı önünde, dakikalarca öylece durdu. Kahveci, önce elini havada savurduktan sonra, bir şeyler söylemek istedi, ama nedendir vazgeçti.

Bir bardak çay bıraktı ve uzaklaştı…

Bunca zamandır görürüm, ama hiç konuşmadık. Merak mı etmediğimi sanıyorsunuz?

Hayır, elbette ki merak ediyorum. Hep telaşlar yüzünden. Neleri erte- lemiyoruz ki…

Kasabanın dışındaki metruk evde kaldığını söyledi çocuklar. Arada, mahalleli yiyecek bırakıyormuş kapısının önüne.

Bu sefer konuşmalıyım onunla, diye düşündüm. Hazır kahvede, vaktim de var.

Hele çayından birkaç yudum alsın, dedim.

Önce yün beresini çıkardı, hiçbirimiz onu daha önce başı açık görmemiştik, sonra ayakkabı demeye bin şahit ister ayakkabılarını; yavaşça elindeki naylon torbanın içine tıkıştırdı hepsini. Masadaki çaydan bir yudum daha aldı, uzunca bir süre yolun ilerisine, çınar ağaçlarının artık bundan ötesi yok dedirten manzarasına baktı.

Yanına şimdi gitmenin vaktidir, diyerek yerimden kalkmaya hazırlanır- ken; ağzında bir şeyler mırıldandığını duyar gibi olduk.

Bu ilk kez oluyordu, kulak kesilmiştik. Fakat hepsi o mırıldanma kadar- dı duyduklarımızın.

Yerinden bir kedi çevikliğiyle fırladı ve koşmaya başladı.

Yolun ortasına geldiğinde durdu ve bize doğru dönerek:

‘İşin perdesi kalktı mı ne ülke kalır ne o ülkedeki!’

Sonra, sonrası yok işte!

Bize kalan, çıplak ayaklarının çıkardığı toz duman…

Hayır, hava aydınlanmaya da başlamamıştı… Avluda bekleyen de yok- tu….

Oldu mu şimdi?

İster anlatmış olayım ister anlatmamış; benim için bugün, şimdi anlat- tığım kadar anlamlı bunlar.

Söylenir ya; köprünün altından nice anlatılar akmış.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kanında kurşun yüksek çıkan işçiler Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde bazen birkaç hafta, bazen birkaç ay tedavi görüyor, sonra yine işbaşı yapıyor.. Kurşun bir

Budak Mün~i olaylar~~ devrinin di~er kaynaklar~~ gibi sade bir üslüpla anlatmakta, zaman zaman duydu~u veya ~alddi oldu~u devrinin sosyal ve iktisadi meselelerine temas etmekte,

A~~z kenar~~ içe do~ru katland~ ktan sonra düzle~tirilmi~; silindir boyun altta bir bo~umla uzun ve damla biçimli gövdeye ba~lanmakta. Sivri ve içi dolu bir damlac~k

Bu çalışmada belirlenen değerler (dikey sapmanın en yüksek mutlak değeri 4°, ortanca değeri kadınlarda 2° ve erkeklerde 2,5°) sağlıklı Türk genç erişkinler için

Literatürde en sık uygulanan ve önerilen adölesan sağlığını geliştirme programlarının beslenme, egzersiz, hijyen, uyku, alkol, ilaç, sigara kullanımı ve

Yukarıda belirtilen sosyal davranışlar aşağıdaki gibi bazı idealize edilmiş kurallarla basitleştirilmiştir (Meng vd., 2016). Kural 1: Her kuş uyanıklık davranışı

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Ney ve nısfiyeyi, mest olduğu demlerde; gelişi güzel, fakat bir bahçeden rastgele toplanan çiçekler gi­ bi, hoş çalar ve ayık olduğu zamanlarda ise; değil