• Sonuç bulunamadı

ISSN TIP TARiHi ARASTIR MALARI HISTORY OF MEDICINE S TUDIE S. liiiy1lce~ nıayim YUCE' GRUP

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ISSN TIP TARiHi ARASTIR MALARI HISTORY OF MEDICINE S TUDIE S. liiiy1lce~ nıayim YUCE' GRUP"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ISSN 1301 - 1321

TIP TARiHi

ARASTIR MALARI

#

HISTORY OF MEDICINE STUDIE S

liiiY1lcE~ •

n ıAYIM

15 ·

iSTANBUL 2007

.® .

YUCE' GRUP

(2)

BİR . MÜSLÜMAN EFSANESi . . .

PSIKOANALITIK BIR DENEME

Dr. A. İzzeddi n ISTANBUL .

Çeviri: Dr. Tarık KUTlAR, Dr. Şahap ERKOÇ1

1

Sembol gerçekliğe giden köprüdür.

Sufi Deyişi

SUMMARY

İZZETTiN ŞADAN'S PSYCHOANALYfiC INTERPRATATION OF A LEGEND ABOUT SUFi MERKEZ EFENDi

ızzettin Şadan's paper about a legend of sufi Merkez Efendi' s psychoanalytic interpretation which was printed in Imago (a journal which was edited by Freud) is presented in this paper. ızzettin Şadan tried to explain roots of ıslamic beliefs especially

Sufism in his paper.

Also we present original text and translation of this paper and reactions to it in

· psychoanalytic environment.

Ziyaret Yeri

o

I

stanbul'un uzak bir dış mahallesinde Topkapı yakınlarında bulunan bir ziyaret yeri

"Merkez Efendi" ismiyle adlandırılmaktadır. Bu isim "Merkezin Efendisi" anlamına

gelmektedir.

Bir evliyanın anıt mezarı olan bu türbe bir camii ve birkaç başka yapı tarafından çev-

rilmiş olarak· yı kık yüksek duvarların önünde yer almaktadır. Bitişiğinde bir Müslüman

Mezarlığı bulunmaktadır. Halk ölülerini böyle bir inancın hizmetkarının yakınına defnet- rneyi tercih etmektedirler. Bu mezar beyaz mermerden kırmızı kiremit çatılı dikdörtgen mütevazı bir yapı olup küçük bir avluda yer almaktadır. Ön cephede bulunan dört pen- cereden bu yapının iki bölüme ayrılmış olan iç kısmı görülebilmektedir. Burasının kü- çük kısmında evliyanın yanm piramit biçimindeki sandukası bir parmaklıkla çevrilmiş

vaziyettedir. Sağdan ilk pencereden sandukanın baş tarafı görülebilmektedir. sanduka

işlemeli örtülerle örtülmüştür. Ayakucunda Türkçe bir mezar kitabesi bulunmaktadır.

ı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklan Hastanesi, istanbul/Türkiye

(3)

Laik kanunlarla türbelerin ziyareti yasaklanmasından önce mürriinler, dualarını edip evliyadan dilekte bulunmak için bu pencerenin önüne gelirlerdi. İç bölmenin diğer ya-

rısında evliyanın damadının ve bunun dışında dikkat çekmeyen birkaç mezar daha bu-

lunmaktadır. Müslüman din adamlan dini engellerle karşılaşmadan (daha sonra uygula-

nacağı gibi) evlenebilmekteydiler.

Bu yapının arkasında yer alan iki yapı da doğrudan bu dini efsaneyle ilgilidir. Bun- lardan birisi basit bir çeşmedir. Bu yapılardan daha önemli olan altıgen yapıda 6 met- re derinlikte bir kuyudur. Bu kuyu taştan bir korkulukla çevrilidir. Bu açıklıktan 30 ba-

samaklı merdiven vasıtasıyla kuyunun tabanına ulaşılmaktadır. En arka planda birkaç metre derinliğinde bir şadırvan bulunmaktadır. Berrak suyun içinde siyah balıklar ·yüz- mektedir. Bu havuz içinde iki kısa desteğin üzerinde evliyanın çile odası bulunmaktadır.

Bu odanın, havuza doğru açılan iki yüksek penceresi ve solda merdivene açılan küçük bir kapısı bulunmaktadır. Bu odanın eğik çatısı toprak yüzeyine kadar uzanmaktadır.

Atkestanesi ağaçlan ve yer· sarmaşığı bu huzur dolu mezarı süslemektedir. Efsaneyle il- gisi bulunmayan camii ve mezarlıkla burada fazla ilgilenmeyeceğiz. ·

Ri el

Kısa bir zaman öncesine kadar muayyen günlerde bu evliyanın ziyaretinde yapılan

ibadet için katı dini merasim şartları geçerliydi. O; sınava gireceklere, insaniann gün- lük işleri ile ilgili dertlere, çocuklan olmayan eşiere ve benzeri ciddi sorunlan olan in- sanlara yardım ederdi. İslami kurallardan sapmaksızın uygulanan bu ritüel şu şekilde uy-

gulanmaktadır:

Kişi havuzun zemininden bir taş alırken dileğini söyler, evliyaya bir adak adar. O es- nada mezarın korunmasıyla görevli olan Merkez efendiye tabü olan Sünbuli dervişleri­

ni düşünmek, onları anmaktır. Toplanan taş saklan ır, dilek yerine geldiğinde bu taşın

Evliyaya ait olduğu düşünülerek tekrar alındığı yere bırakılır. Eğer bu şekilde bir çocuk

doğarsa Merkez efendiye adanır ya da, insanların söylediği gibi ona bağlı kılınılırdı. Bi-

nanın mermer cephesinde bugün bile bu şekilde koruyucu evliyalara adanmıŞ çocukla-

rın saygılarını ifade ettikleri, kurşun kalemle yazılmış yazılar görülmektedir. Bu yazılar­

dan birisinde ancak 20. yaş gününde ziyaret edebildiği için mübarek efendisinden özür dileyen birisi dikkat çekrnektedir. Ayrıca söz konusu mezarın bulunduğu yapının dışın­

da bir başka odada adeta terkedilmiş ve yıkılmış iki mezar daha bulunmaktadır. Bu me- zarlar çevre duvarının hemen girişinde bir çeşit kulübenin içinde yer almaktadır. Efsa- neye göre bu mezarlar Şeyh' in Sultan An isi' den olan oğullarına aittir. Adak için ge- lenler babaya yönelmezden önce Şeyh' in oğullarına dua ve adak parası mükellefiyet- Ierini yerin~ getirmeyi ihm~ etmezlerdi.

.

Merkez Efendi Efsanesi

Merkez Efendi daha çocukluğunda kamil birisi, geleceğin evliyası olarak bin bir il- min sahibiydi. Tüm kaygılardan uzak Allah'ın dünyayı donattıklarının pek azıyla iktifa ederek yaşıyordu. Günün birinde içinde evlenmek için bir istek uyandı. Onun gibi ilim ve mana sahibi birisi sıradan bir kadınla evlenemeyeceğine göre Padişahın kızını iste- meye karar verdi. Müstakbel eşini bu arzusundan haberdar etmek istiyordu ancak ger- çek hayatta ona yaklaşarnayacağından bir gece rüyasında görünüp arzusun~ bildirdi.

Padişahın kızı yırtık cübbesine rağmen Dervişe aşık oldu ve hissen bağlandı. Böylece her gece rüyada birbirlerini görerek tanıdılar. Bunun üzerine Merkez Efendi Sultanın

huzuruna çıkarak kızını istedi. Padişah buna çok öfkelendi. Ancak biraz düşününce, pa-

dişah kendisine 40 deve yükü altın getirmesi koşuluyla kızını fakir dervişe vermeye ka-

ra~ \l~rqi., Deı;vi.ı._bu ~f:Y.İ!. kabul etti ancak çaresizlik içindeydi. Düşüncelere gark oldu.

(4)

İstiare rüyası görmek için uykuya daldı. Rüyasında kendisine görünen saygıdeğer bir ih- tiyar "Korkma! uyanır uyanmaz toprağı kazmaya ve bu toprakları bir deveye yükleme- ye başla ... 40 gün boyunca bunu tekrarla ve padişahın huzuruna çık" dedi. Derviş ih-

tiyarın sözüne uymakta tereddüt etmedi ve 40. gün padişahın huzuruna çıktı. Çuvallar- daki toprak Sultanın hazine dairesi önüne indirildikleri anda altına dönüşüverdi. Böyle olunca Sultan sözünü tutmak zorunda kaldı. Son çare olarak ta teklifi reddetmesini ümit ettiği kızını çağırarak onunla konuştu. Sultanın kızı zaten aşıktı, çekimser kalma-

ve dervişi kocalığa kabul etti. Bunun üzerine padişah öfkelenerek sözlüsüyle beraber

kızını saraydan kovdu ve mirasından mahrum etti.

Merkez Efendi karısını alarak onunla beraber develeri Y}iklerken açılan kuyunun ya-

nında bir çilehane inşa etti. O kadar fakirierdi ki nikah gecelerini aç geçirdiler. Ama er- tesi sabah kuyunun suyla dolduğunu ve içinde balıklar yüzdüğünü gördüler. Balıkları ya- kalayarak güneş ışığında pişirdiler, yediler ve yattılar ... Sultan'ın kızı fakir eşine öyle

aşıktı ki her ikisi de çok mesuttular. Bir yıl sonra bir çocukları oldu. Çocuğun çamaşır­

larını yıkayacakları suyu ısıtınaya odunları olmadığı için Sultan'ın kızı ayaklarını akkor

olmuş taş plak!ara tutuyor ve ayaklarıyla suyu ısıtıyordu. Padişah kızını ziyaret ettiğin­

de kızının ayağındaki yanıkiarı görerek yüreği sızladı. Ama Sultan'ın kızı babasını kar-

şılamak için doğrulmak istediğinde yere yıkıldı ve öldü. Akşam eve geldiğinde kansını ölmüş olarak bulan Merkez Efendi onun cansız bedeninin yanına yığılıp kaldı. . İşte bu İstanbul'da anlatıldığı gibi genel hatlarıyla Merkez Efendi'nin efsanesidir.

Merkez Efendi'nin Hayatı

Merkez Efendi Sünbuli tarikatının dervişi ve reisiydi. Gerçek adı Muslihiddin Musa idi. Hicri 866(M.S 1462) de Denizli'de doğmuştu. Okula ilk olarak doğduğu şehirde başladı ve daha sonra meşhur Ahmet Paşanın okuluna devam edebilmek için İstanbul'a geldi. Bir zaman sonra Amasya'ya yerleşerek orada bir süre vaizlik yaptı. İstanbul'a ge- ri döndüğünde Etyemez Babanın kızıyla evlendi. Daha sonra Ayasofya'da vaizlik yap-

tı. Bu sırada Sünbüli Sinan'ın dergahına düzenli olarak devarn etti. Burada kendini Sümbüli tarikatına adadı ve Sünbült şeyhi tarafından bildirilen görevleri yapmak üzere Manisa'ya atandı ve oradaki Sünbüli dergahının başına geçti.

Sünbüli şeyhiSinan öldüğünde Merkez Efendi, ölen Sinan'ın isteği üzerine Sünbü- 11 şeyhi olarak seçildi. İstanbul'a dönerek hicri 959(M.S 1552) da ki ölümüne kadar orada yaşadı. Kendi şeyhiyle aynı şehirde defnedilemeyeceği için büyük surların dışın­

da defnedildi: Aksi halde Merkez şeyhinin defnedildiği yeri seçmek zorunda kalacaktı

çünkü şeyhi onu merkezi seçmekle görevlendirmişti. Dergahı ve türbeyi Valide Sultan

adına kurmuştu. Onun bir Sufi olduğu kesiridir.

Merkez efendinin hikayesini daha iyi anlayabilmek için aynı zamanda onun şeyhi­

nin hayatını da iyi bilmek gerekmektedir.

Sünbüli Sinan'ın Hayatı

Sünbülilerin başı ve Merkez 'in baş şeyhi olan Sümbüli Sinan 'ın gerçek adı Yu- suf'tur. Ali Kaya Bey'in oğlu ve Merzifon doğumludur. Efdalzadenin yanında umumi ve dini ilimleri okuduktan sonra, kalbi Allah sevgisi ile dolu bir şeyh olarak Kocamus-

tafapaşa semtine yakın bir mevkide yerleşti ve burası sonrasında sünbüli tekkesi ola- rak anılmaya başlanıldı.

Sinan Sünbüli, Muhammed Cemalettin tarafından kendisine vakfedildiği üzere 3 yıl

gecikmeli de olsa kahireye vaaz vermeye gitti. Şeyhi Muhammed'in Mekke'ye doğru

hac ziyareti için yola çıktığını öğrenince onu bu kutsal yerde görme hasretiyle hemen yola çıktı. Ancak Mekke'de buluşmalan mümkün olmadı, çünkü şeyhi yolda ölmüş ve

m

(5)

Tekkesi'nin sorumluluğunu ona bırakmıştı. Böylece Sinan İstanbul'a dönerek ustasın­

dan boşalan vazifeyi üstlendi. Sonra ölen şeyhinin isteği üzerine şeyhinin kızı Safiye Molla'ile evlendi. Sünbüli Tarikatının kurucusu oldu ve hicri 936 da (MS 1531) vefat etti. Selefi bahsedildiği gibi Merkez Efendi oldu. Sinan muhakkak ki bir sufiydi. Sufizm

hakkında ki "Sufizm, Hak'la harmaniyi arayıştır." sözünden bahsedilir.

Mürşid ile mürid arasındaki bağ Sufizm için bir vakıadır. Bu efsanenin kahramanını

psikoanalitik. olarak aydınlatmaya çalışırsak bu derviş hayatının içeriğine herhangi bir suni katkı yapmamız gerekmez. Sufizm sembollerini açıklamamız bu nedenle objektif deliliere dayandırılmıştır.

Burada esasen Sufizm üzerine psikoanalitik bir araştırma yapmak için yerimiz ye- terli değil. Bu konuya efsanenin analizinin gerektirdiği kadar değineceğiz.

Psikoanaliz ve Müslüman Efsaneleri

Bu Müslüman efsanesinin Hristiyanlık ve pagan efsaneleri gibi "zengin rüya

muhtevasının primitif kotnpleksleri latent rüya düşüncelerini belirlemesinden hare- ket ediyoruz.

Bu bakış açısıyla bu efsaneyi yönlendiren düşüncenin unsurlannı belirlemek zor ol-

mayacaktır. Aynı zamanda değişimin benzer gelişim sürecini buluyoruz. Yerini değiş­

tirmek, yoğunlaşmak, ikincil olarak gözden geçirmek başka bir yer içindir. Burada Freud tarafından tanımlanan mekanizmalann ve libidonun ifade biçimlerinin genellik- le Müslümanlık efsanelerinde, beşikieri psikanalizinkinden bu kadar uzak olsa da et- kili olduğunu saptayabiliriz. Müslümanlığın sayısız öğreti ve tarikatlannın· incelenmesi ki, bunlardan en önemlisi sufizmdir, libidonun psikanalitik açıdan bakıldığında batı

aleminde hiç tanınmayan çok anlamlı ifade biçimleri kazandığını göstermektedir.

Sufizmin gerçek ismi Sufiye veya Tasawuftur. Batıda Sufizm olarak tanımlanan şey gerçek İslam da ne kavram ne de öğreti olarak mevcut değildir. Peygamberin öğ­

retisi çölü aşıp uzak diyarlardaki halkiara yayılırken İslamiyet'in çekirdek öğretileri ta- bi olan halkiann kültürlerinden etkilenerek önemli değişiklikler yaşamışlardır.

Bazı teorilere göre İslam kısmen İran Hindu ve Yunan kısmen de Hıristiyanlığın

yakın ve devamlı etkileri altında kalmış, esas gücünü peygamberin öğretisini yayma- ya yönlendirerek özünde değişiklikler yaşamıştır. Diğer teorilere göre İslam, bir çeşit kendini yenileme sürecinde Kuran ve hadislerin tefsiriyle Sufizmi ortaya çıkarmıştır.

Sufi sözcüğünün kaynağı konusunda erbabı arasında 200'e yakın teori söz konu- sudur. Bu sözün yunanca sophia sözünden türediği iddia edilmiş, bazı yazarlar da.bu

· sözün Arapça kökenli ve sadece tanımlayıcı bir söz olduğuna inanmışlardır. Arapça suf sözcüğq_ "saf yün " anlamına gelmektedir. Bazı din bilginleri ayırt edici kıyafet

özelliği olarak saf yünden bir hırka giydikleri için Sufi tanımlaması kullanılmıştır. Bu

kıyafeti nefis terbiyesi için, bir ba_şka görüşe göre de sadelik taraftan olan peygamber

örneğine bağlı kalmak için giymiş olabilirler. Nasıl ki her zaman olması istense de_Su- fizm kavramına hicri ikinci yüzyılın ikinci yansından önce rastlanmamaktadır.

İlk sufi Suriye'de hicri 160 yılında ölen meşhur Ebu Haşim ei-Kufi olsa gerek. İs­ lamiyet sufilere ait ilk üÇgen tekkeyi ona borçludur. Daha sonralan İslamiyet Orta As- ya'ya doğru yayıldığında hicri dördüncü yüzyılda Horasan şehri Türk ilieri arasında

Sufizmin önde gelen ve en önemli merkezi oldu. Burada çok sayıda şeyh vaaz edi- yordu. Bu şeyhler Bab veya Baba olarak anılıyordu. Bu -tanımlama bazı tarikatlarda ve özellikle Bektaşilerde sürdürülürken diğer tarikatlar örneğin Sünbüliler Şeyh deme- yi tercih ettiler.

m

(6)

EFSANENİN ANALizi

Merkez Efendi Mekıbesi bize deterrninizmin had safhadaki bir örneği olarak göıünmektedir.

Onun içinde farklı motifleri görmek zor değildir ama bunlar o kadar örtüşmektedirler ki tü- müyle homojen bir izienim bırakmaktadırlar.

Musevilikte de olduğu gibi tektannlı İslam'ın sıkı sansürü altında kahramanunıı mütevaıı bir derviş ve tanrının hizmetkan olarak görünmektedir. O arhk dinsiz Tiran'ın sadece kendisine muhtaç olan ve güneşte sadece bihakkın ona ait olan yeri fethenneyi ümit eden oğlu değildir.

Dinsizlik mitolojisinde çok önemli olan bu sekonder işlemenin öneroi yeterince vurgularunamak- tadır. Çünkü bu zaman zaman klasik aile romanından mitolojik bir dram oluşturmalda ve bir der- vişin huzurlu simasım bir paranoyanın renkleriyle renklendirmekfedir. Bu yeniden şekillendirme­

nin sebepleri çok önemlidir.

Sufizmin "halkı" kendinden saymadığır:ıı burada vurgulamak gerekir. Sufi için halk "Birlikte- ki sonsuıluğu" kavrama yeteneğinden yoksundur. HAK.= Tann=Hakikat (gerçek)

Büyüklük ve Takip edilme fikirleri ,

Merkez mütevazi bir derviş olduğu halde Sultan'ın kızındah başka bir kadınla ev- lenemezdi çünkü onun bin bir itme vakıf olduğu kesindi. Burada kahramanın mitinde Paranoyanın belirli hatlannı tespit eden Baudoin'in görüşleriyle hemfikiriz9.

Sufilerin Paranoid karakterleri psikiyatrist olmayan yazariann da dikkatini çekmiş­

tir. Örneğin Hasting'in Dinler Ansiklopedisinde "Sufilerin Kuran'ın esoterik yönüne vakıf olduklan ve sıradan Müslümaniann kavrayamayacağı apostolik gelenekleri ve teknik .terimleri kullandıklan için kendilerini nitelikli, ayncalıklı bir sınıf olarak gördük- leri "nden bahsedilir.ıo

Sufizm, İslamiyet'in yayılmasıyla kendilerini kendi kültürleri içinde tehdit altında hisseden farklı halklara kendini daha serbest olarak geliştirme imkanını vermiştir.

Çünkü sufizm peygamberin kısmen birbiriyle ilintisiz gibi gözüken hadislerine harfi- yen inanmakta güçlük çeken ruhlara ifade hürriyetini temin etmiştir. Sufizm bu insan- lara bir sığınak olmuştur. Bu nedenle sufizm ağır kovuşturmalara katlanmayı gerekti- recek koşullarla sıkça karşılaşmıştır. n Politika da olaya kanşmıştı ve hicri 935'te Ep- hebe isimli meşhur şeyh Kemalzade'nin fetvasıyla idam edilmiştir. Ephebe diye anı­

lan bu şeyhinasıl adı İsmail'di ve Bayramilik tarikatına mensuptu ve böylece önemli bir rol oynamaya başladı. O Sinan'ın Merkez'in ve muhteşem Süleyman'ın çağdaşıy­

dı. Adı geçenlerden sonuncusu (Kanuni Süleyman) Ephebe'nin yönetimine vereceği

zararlardan yere korkmuş onu ve birkaç başka şeyhi ortadan kaldırmıştı.

Dış koşullar da bu yeni düzenlemenin gerçekleşmesi için bir hayli etkili olmuştur.

Sufiler kendi çevrelerinde büyük saygı görmüşler ama onlar ibadetlerine dua esnasın­

da müzik ve dans gibi İslam'a, yabancı bir takım unsurlan da katarak mürninleri şaşırt­

mışlardır. Bariz kadınsı süsler {küpe vs.) kullanmışlar ve bariz homoseksüel erotizm unsurlannı örtülü bir tarzda taşımışlardır. Bu nedenle onlara karşı belirli bir güvensiz- lik oluşmuştur. Efsane'nin bizi yönlendirdiği ortam(Milieu) Merkez'in yaşamını birta- kım büyüklük ve takip edilme düşünceleriyle donatmaya yaramaktadır.ı2 Efsaneye te- mel oluşturan tarihi malzemenin maalesef pek azından haberdanz. En azından Mer- kez'in babasının adının Mustafa olduğunu biliyoruz ve bunun önemini daha sonra an- layacağız. Annesine gelince tarih bu konuda tümüyle suskun kalıyor.

9 Baudin:psychanalyse de 1' Art

ı o "sufizm"tez olarak, dinler ansiklopedisi

ıı kendini bazen 'sultan' olarak adlandıran hatta sultan olan şeyhi göreceğiz.

ız Baudouin,Psychanalyse de l'art, syf.30·Rank,

m

(7)

Biliyoruz ki bireyin ihtiraslı rüyalan kendi ailesini yüceltmeye çabalamaktadır; bu örnekte olduğu gibi tüm halklann rüyalannı anlamak mümkün olacaktır. Kahramanı­

mıza düşmanca karşı koyan muazzam kişiliklerde babasının vücut bulduğunu ve onu

korumçıya yönelen kadınlarda da annenin hayalini müşahede ediyoruz. Bu haliyle Merkez'in durumunda Ödipus kompleksini tanımlamak zor.olmayacaktır. Burada Sul- tan ve Sultan'ın kızı yerine "Baba" ve "Anne" demek gerekecektir.

Tarihin kahramanımızın babasının adını bize kadar muhafaza ettiğini görüyoruz.

Efsane bize babasının düşmanlığını daha sonra kahramanırnız olacak dervişe Sultanın

tutumunda göstermektedir. Tarih anneyle ilgili suskun kalırken, efsane birtakım ger- çekleri görmezden gelerek onu bize Sultan'ın kızı olarak sunmaktadır. Daha sonra

kahramanımız toprağı kazmak gibi sıkı bir çı:ılışma sonucu hakkıyla Sultan'ın kızının

elini kazanmıştır. Bu konu gerek bireyin gerekse mitlerin fantezi faaliyetinin psikana- litik öğretisine eşdeğerdir. Sultan'ın kızı annenin yerine konmaktadır.

Ensest korkusu anneyi sahiplenmeyi yasaklamaktadır. Ensest yasağı konusundaki bilinç bilhassa İslamiyet'te özellikle vurgulanmıştır. Bundan dolayı efsanede sevgiliie- rin Sultan tarafından izin verilmeyen buluşmalan sadece rüyada gerçekleşebilmekte­

dir. Ama sansür bununla da kalmamaktadır. Kahraman sevdiğinin elini kazandıktan

sonra da - belirli bir süre bazılan tarafından tanınmayan- nikah gerçekleşmiş. ıs Bu evlilikte bir çocuk dünyaya geldikten sonra çocuğun babasi, yani Sultan'ın kızını fet- heden, yani derviş ve çocuğun annesi mahvalmak zo~da kaldılar.

Yeniden Doğuş

Kahramanın ölümü ve yeniden doğuşu {burada çocuğun doğumuyla sembolize

edilmiş) temasının mitolojide bir başrol oynadığını biliyoruz. "Yeniden Doğuş"Ja· ilgili bu fantezi bizim vakamızda Kahramanın çocuğunun elinden annesinin yeniden kopa-

nlması ve aynı zamanda babanın bertaraf edilmesi arzusunun doğrudan ifade edilme- siyle özellikle dikkat çekmektedir. Psikoanaliz Yeniden Doğuş Fantezisinin Ödipus kompleksiyle ilişkisini tespit etmiştir. Bu noktaya fazla derinlemesine tetkik etmeksi- zin değinmek istiyoruz

Kahraman böylece annesini kaybederek ölümsüzlüğe kavuşabilir. Böylelikle çocu-

ğun babaya yönelik düşmanca tutumu aynı şekilde daha sonra büyük babası olan Sul-

tan'ın kahramana karşı düşmanlığı, kahramanın kendi babasına karşı bilinçaltında yer alan öldürme arzusunun projeksiyonu olarak haklılık kazanmaktadır. Bu yeni doğan ki etkisiyle kahraman ölür, Merkez'in doubletidir {bir bütünün eşit iki parçası). Mer- kez'in babasına karşı bilinçaltında yer alan öldürme arzusu bu kadar zorluklardan son- ra oir··çocuğun doğmasını etkilemiştir.

Yukan doğru bir yer değiştirme ve buna bağlı olarak bu katı Müslüman imparator- luk çevresinde şekil değiştirmeksizin ifade edilemeyen oral tatminieren dönüştürülen

erotik tatminler ve bu haziann kahramanımız tarafından yaşanmasını yeterince güç-

leştiren koşullar şekil değiştirme sür(;lcini tamamlar.

Bu efsanevi olayiann yaşandığı zaman ve çevresel koşullar hatırlanırsa büyük ve

şanssız şehzade Mustafa'nın babası Süleyman'a karşı kalkıştığı isyan, yetersiz ve ye- teneksiz rakibi müstakbel II. Selim'in annesinin entrikalan sonucunda idam edilişi ara-

sında ki mecaz benzerlik göz ardı edilemez.

ıs Rank. a. a. O. S. 371

ıı Baudouin. Psychanalyse de l"art. p.31 f.

(8)

Ödipus Kompleksi

Efsanede Allah'ın mütevazi hizmetkarı dervişle deıvişin kızını istediği Sultan arasın­

da bir anlaşmazlık çıkmıştır. Bu durwnu Psikanaliz biçimine tercüme edersek bunun ba- riz bir ödipus motifi olduğunu görürüz.

Merkez'in aile yaşamı konusunda pek az şey biliyoruz. Ancak babasının adının Mus- tafa olduğunu öğrendik. Bu bilgi bize burada yardımcı olacak.

Şeyhin hayatında rol oynamış olan kişileri düşündüğümüzde bunlardan özellikle iki- sinin efsanenin oluşumunda etkili olduğunu görüyoruz.

Merkez Manisa'da bulunduğu sırada İstanbul'da vefat eden hocası Sünbülilerin lide- ri Sinan'ın yerine geçmiştir. Tamamen benzer bir şekilde Mekke'ye doğru hac yolun- dayken vefat eden babası ve hocası Muhammed Cemaleddin'in de halefi olmuştur. Bu garip tesadüf geleneksel bir eşlemeye imkan sağlamaktadır: Merkez/Sinan "' Sinan

1

Muhammed Cemaleddin.

Merkez'in gerçek babasının adının Mustafa, Sinan dışındaki gerçek hocasının adı­

nın Ahmet ve Sinan'ın hocasının adının Muhammed olduğunu göz önünde bulundu- rursak her iki şeyh in bedensel ve ruhsal babalarının aynı isimleri. taşıdıklarını tespit ede- biliriz. İslamiyet de Muhammed, Ahmet ve Mustafa İsimleri peygamberin isimleri oldu-

ğu için aynı anlama gelmektedir.

Sözü edilen kişiler olan babalar ve hocaların isimlerini Merkez/ Sinan =-Mustafa

1

Ahmet =Sinan/Muhammed şeklinde bir araya toplayabiliriz.

Şüph~ yok ki Merkez ve Sinan kolaylıkla birbiriyle karışbnlabilen benzer yapılardır.

Kahramanın bedensel ve ruhsal babalan efsanede Sultan ve rüyada gözüken yar-

dımsever Akıl Hocasında vücut bulmaktadır. Ancak her ikisi de {babaların isimleri dü-

şünüldüğünde) en derin katmanda peygamberin kendisini temsil etmektedirler.

Baba figürünün çok sayıda ortaya çıkması Mitoloji de sık görülen bir durumdur. Pa-

ganlık ve hristiyanlık söylemlerinde 'baba' kavramının birden fazla kişiyi içermesine da- ir örneklerde bir bolluk vardır. Böylece baba rahatlıkla üç farklı kişi tarafından temsil

edilebilmektedir. .

Gerçek babaya en yakın olan ilk sözü edilen fakir baba bitim vakamızda ortaya çık­

mamaktadır. İkincisi asil tanrısal baba çocukluk inancında her şeyi bilen babaya, bizim hikayemizde yardım eden Akıl hocasına tekabül etmektedir. Üçüncüsü çocuğu tehdit eden cezalandıran nihayetinde korkunç baba bizim efsanemizde. Sultan'ın görüntüsün- de ortaya çıkrnaktadır.ı9

Bir başka olgu da bu açıklamayı onaylamaktadır. Merkez'in daha sonra halefi ola-

cağı Sinan'ın ölümünü Manisa'dayken öğrendiğini biliyoruz. Mekka ve Sinan yazıp

harflerin yerini değiştirip bazılarını attığımızda karşımıza Sinan kelimesinin ters çeviri- Hp birleştirilmesiyle oluşan Meknisa kelimesi çıkar.20 .

"Sultan" ve "iyi Seyh" kavramları bizi kahramanımızın Manisa da geçirdiği dönem- lere götürür. Orada hocasının ölümünü haber alır ve Sünbülilerin baş şeyhi makamını

almak ve postnişine oturmak için İstanbul'a hareket eder. Ustasının yerine usta olarak geçer ve güneşteki yerini fetheder. Kendisi şeyh yani baba olur. Bu andan itibaren

Hak'ın aydınlığına yönelenlerin rehberi {Aufklaerer) olur.

Bir şeyh sözün tam anlamıyla Sufi yolunun gereklerine göre kendini eğitmiş ve ıs­

lah etmiş {veredeln =asilleştirmek) bir insandır. Allah veya Hak'a giden yolu müritlere yani Salik'e, Hacıya ancak o yol gösterebilir.

19 Baudoin:Psychoanalyse de !'art p30

zo Mekka sözdiğünde ne Arapça Ne Türkçe söylenişte E yoktur K veG hemen M'den sonra gelmektedir

(9)

Sufilerin deyişiyle cehaletden hikmete kötü heveslerden iyilere yapılan yolculuk (sü- luk) kendi vücudunun Aatlah'ın vücuduna dönüşmesini sağlar.zı

Merkez Efendi olgunluğun en yüksek mertebesine kendi kendine ulaştı ancak yal-

nızca usta olarak eğitimle görevli idi. Peygamberin sembolu haline geldi .. Bu seyir efsa- nede birçok farklı şekillerde ifade bulmaktadır.

EVLİYAIARIN YAŞAMlARlNDAN ÖRNEKLER

Sufizmin esaslarına göre yaşayan Ahmet Yesevi22 gibi müslüman din adamlannın yaşamlarını incelediğimizde din adamı yaşamlarında peygamberiri yaşamından bazı hu- susiyetleri taklit etikleri görülür. Örnek: Muhammed 63 yaşında vefat etmiştir. Sufi bu ölümü dünyadan elini eteğini çekmesiyle sembolize eder.

En eski ve büyük Türk sufi Ahmet Yesevi 63 yaşında kendine toprağın kucağında

bir çilehane yaparak dünyadan elini eteğini çekmiştir. Çünkü insan yaşamı kazanmak için ölmelidir. Bu şu anlama gelir: Seçilen, Sevilen, tanrının çocukları sayılan yani Mu- hammed nasıl en büyük güzelliğe "Hakka" kavuşmak için dünyevi hayatı terk ediyorsa Sufi de kendi mezarını kazarak yaşamdan vazgeçebilmelidir.

Efsaneye göre Merkez de bunu yapıyor. Sultan onu sarayından kovduktan sonra ka-

rısıyla beraber çuvalları doldurmak için kazdığı yere gider ve çukura kendini gömer.

Merkez çilehanesini inşa ettiğinde 63 yaşında mıydı bilmiyoruz ama bunun çok da önemi yok, çünkü Sufiler için yıllar ve rakamlar başka anlamlar taşıyabilir. Ama bili- yoruz ki Merkez hocasının da baskısıyla bir "merkez" kurmuş ve daha sonra buraya

defnedilmiştir.

Çukur veya yrunızlık mekzınının, efsanedeki toprak mağaranın iki anlamı olduğu or- taya çıkıyor. Sufizm kurallarına göre peygamberin bedensel ölümünü sembolize eder- ken diğer yandan efsanenin konusu olan kişinin dünyeyi hayatından önemli bir karak-

teristiği ifade etmektedir.

Mekanların yer değiştirmesi de Muhammed'in hayatındakilere benzemektedir. Mu- hammed Medine 'de defnedilmiştir, ancak mezarının Mekke 'de olduğuna inatıılır. Mek- ke Arapların dinsizlik ve İslam öncesi çağlarda ki eski kutsal mekanı ve yegane Kabe'le- ridir. Orada daha sonra İslamiyet tarafından da kutsal kabul edilen meşhur siyah taş bu:

lunmaktadır. Tufan esnasında eski Kabe Mekke'den Medine'ye taşınmış, böylece pey- gamber vefat ettiği yer olan Medine'de defnedilmiş ancak "Toprağı" geldiği yer olan Mekke'den gelmiştir.

Aynı durumu Merkez efendiyle ilgili efsanede de görüyoruz. Genellikle şeyhler vaiz verdikleri yerlerde defnedilirken Merkez etkili olduğu bölgenin dışında Sinan'ın tekke- . sinde toprağa verilmiştir.

Hiristiyanlıkta Kurucunun hayatındaki olayların benzer sembolik tekrarlarının aziz- Ierin hayatında ne kadar rol oynadığını bilmiyoruz. İslamiyet de bunların muhakkak ki

bunların genel geçerliliği vardır.

Sufilerin hayatında ki anlaşılması güç bazı karakteristikterin izahı ancak bu tespitler- le mümkündür.23

lsmal Hakkı"ya atfen A.Ayni tarafından bildirilmiştir

22 ilk Sufiler Prof. Dr. Köpıii lüıade Fuat, Konstantinopel 1925 torkçe.

23 Bizim yaptığımız analizle Maeder"in bazı fikirlerinin kanştıolacağından korkuyoruz.Bilimin kaynaklanndan çok uzakta son anda bunlardan haberdar olduk. Bu nedenle Maeder'in bahsettiği "Önder" (Führer) ve "\(ırgil"in rolünün bizim tanımladığımız Muhammed"in taklit edilmesiyle (Nachahmung) ilgisi olmadığını vUrgulamak zoiundayız. Muhammed'In kişiliği ve Sufiler'in yaşamına aktanmı bir hakikatdir. Kesinlikle "hastanın iç ideabnin semboiO" değildir. Muhammed'in buradaki rolü "folie a deu:x"vakalanndaki "indOklenmiş hastanınklnden" farklı değildir.

(10)

Analitik olarak bakıldığında Sufilerin peygamberle identifikasyonu gerek Hak'ın kazanılmasıyla gerek hocasının doğal ölümle çıkanlmasıyla gerek toprağın altına dö-

nüştürüldüğü doğaüstü olaylarla veya Allah için son gerçeği görmek üzere Muham- med'in gökyüzüne yükseltilmesiyle ödipus kompleksinin bir elemanından başka bir

şey değildir: Annenin ·kazanılması için oğulun babayla identifikasyonu.

İster putperest ödipal mitler olsun ister hristiyanlık isterse Müslüman ve Yahudilik- tekilerde olsun bu varyasyonlarda her zaman oğul-kahramanı ya savaş galibi ya hü- kümdar ya da tanrının yakın hizmetk~mdır.

Merkez'in efsanesi de bunun bir istisnası değildir.

Kastrasyon Kompleksi

Efsane, Merkez kızın istediğinde Sultanın çok kızdığını ancak Merkez'in kendisi-

·ne verilen görevi toprağı altına dönüştürerek yerine getirdiğinde her şeye rağmen

izin vermek zorunda kaldığını anlatmaktadır. Kızının Merkez'i reddetmesi umuduyla onunla konuşur, ama kızı Sultanı şaşırtıp kızdırarak dervişin olmayı kabul eder. Bu durumda Sultan kızını evlatlıktan ve mirasından reddeder. Derviş, Sultanın kızını

hücresine götürmek zorundadır, ona hiçbir şey sunamamış, ·düğün gecelerini kana- atkar geçirmişlerdir .. Burada yüzeysel bir bakış da Kastrasyon kompleksini görmek için yeterli olacaktır.

Erotik dürtülerin ve cezalandınlmasının oral bölgeye yer değiştirmesi de Sultan'ın

öfkesinin derinliğini ve hararetini örtmemektedir.

Erotik dürtünün ve cezalandınlmasının yukanya oral bölgeye yer değiştirmesi Sul-

tanın öfkesinin derinlik ve hararetini örtememektedir. Sultanın, bu ihtişamlı varlığın

öfkesi kahramanımızın isteklerini yok sayıp onun umutlarının yegane hedefi olana

ulaşmasını engelleyerek gelenekiere ters düşen bir tutumla daha kolay bir çözüm olan bu evliliği yasaklamak yerine çifti açlığa mahkUm etmeye varacak kadar ileri gitmek- teydi. Bu söylernde bulduğumuz, tirana başkaldıran kahramanın öldürülmesi; kahra- mana karşı hissedilen öfke aslında kahramanın tirana karşı duyduğu öfkenin aksetti- rilmesi olamaz mı?

İslami anlayışta babanın yüksek konumu nedeniyle Merkez bütün bilinçdışı arzula-

nedeniyle en sert bir şekilde cezalandınlmalıydı. Böylece sürüldü ve tüm uğursuz­

luklar onun başına geldi. Bununla onun katli nedeniyle duyulan kin ifade edilmekte- dir.

Batı psikanaliz ekolü, "seyahat" kavramını ölümün bir sembolü olarak kabul eder.

Ama batı dünyasınca her sufiliğe kabul görmüş kimse için "seyahat eden anlamına

gelen " Talik", bu yolda olgunlaşmayı tanımlayan "Suluk" veya "Seyir" veya "Sefer"

sözcüklerinin kullanıldığı ve her üçünün de "Seyahat" anlamına geldiği bilinmemek- tedir

Sufi seyahatini üç ya da dört terriel kurala göre sürdürmektedir. Birinci kural se- yahat Allah'a götürür. Bu Sufi gerçek varlığa yönelir ve dünyevi mekanlan terk eder

anlamına gelmektedir. Allah için yapılan bu seyahatin ikinci kuralı ölümlülere mahsus olan tüm insani özelliklerin kaybedilmesidir. Üçüncü kural bu Allah'la beraber yapılan bir seyahattir. Böylece özgürlük kaybolur: seyyah efendisine kavuşur. Dördüncü kural seyahat Allah'tan başlar yani "Hak'tan" "Halk'adır". Seyyah bu basamakta mürltie- rini yetiştirme hakkını kazanır.

Efsanenin bir diğer unsuru (elemanı) olan 40 rakamına da burada değinebiliriz. Bu unsur (40 rakamı) diğer İslami tarikatlarda ve popüler Türk masallannda önemli bir rol oynadığı gibi Sufizmde de çok sık rastlanan bir kavramdır. Ali Baba ve 40 Hara- miter gibi meşhur hikaye herkes tarafından bilinen bir örnektir.

m

(11)

Hurufilerin29 etkisini göz ardı edersek bu sayının kutsiyetini Müslümanlık ruhundan

geldiğini görürüz. .

Bunu açıklayabilmek için de daha önce yaptığımız gibi Peygamberin hayatına bak-

malıyız.

Muhammed'e ilk vahiy 40 yaşında gelir. Bundan önceki yıllar "Hiçler dünyasmm"

kat edilmesine hasredilmiştir, çünkü Hakk'ın emirlerine uyarak onun mükemmel varis- leri olmak isteyenier 40 yaş tasfiye edilir(feda edilir) ve böylece kendilerini bedensel ola- rak ölümsüzlüğe kavuştururlar. "40 yaş mükemmeliyet yaşıdır". Herhangi bir nesnenin mükemmeliyeti onun istenmesi ve sevilmesine bağlı olduğundan ve Allah mükemmeli-

yetİn ta kendisi olduğu için, onun bizzat şahsı da istenıneli ve sevilmelidir. Mükemme- liyet evrenin nihai başlangıcıdır. Allah insanlığa mükemmel bir varlık göstermek istedi-

ğinde bu mükemmeliyeti sadece O'nda Muhammed'te bulabilmiştir. Muhammed O'nun mahbubudur, O Ahmed ve Versif ve Mustafa'dır, yani "Saf" olandır.

Bu mükemmel varlığın ruh~n evrendeki ruhların kaynağı ve bedeni dünyevi beden- Ierin son sebebidir.

Allah'ın sevgilisi(mahbubu) Muhammed dünyaya aittir. İsa gibi gökyüzüne çekilme- yecektir. Allah'ın sevgilisi bu mükemmel bedenin30 dünyada kalması, gelişmesi, köklen- mesi, serpilmesi için elzemdir. Allah'ın sevgili kulu 40 yaşını geçtikten sonra ona ün- lü, bilinen vahiyi getiren Cebrail şöyle buyurur: "kan pıhtından oluşan insanlara Al-

lah'ın adıyla oku!". bununla mükemmelliğin en üst düzeyine ulaşır

Tabi ki bir Sufi olan Merkez'in, bu kutsal sayıyı kendi vahyi için kullanması gayet

doğaldır .. 40 deve ve 40 çuval yılları temsil etmektedir. Çuvallardaki toprak, aynı Mu- hammed'in kendi kendine çektirip kurtulması gibi, insanın arınması gereken ve ann-

ınazsa insan tarafından bir yük olarak taşınacak olan dünyevi duygular anlamına gel- mektedir. Bu toprak altına dönüşmelidir.ben ne isem tanrı o olmalıdır .. Hiçbir şey insa-

nın kendini mecbur ettiği kadar zor değildir.32

Toprak gibi sıradan bir malzemenin, altın gibi asil bir elemana dönüşmesi kesinlik- le garip bir durumdur. Aşikar Mitin bu garipliği rüyaların garipliği gibi şaka ve alay ifa- de eder. Bu da kurban tarafından çekilen suçluluk duygusu cezasını arttırır. ·

Efsanemizde Peygamberin özel hayatına bir başka bariz ima daha bulunmaktadır.

Bilindiği gibi Muhammed gelecekte karısı olacak olan Hatice Hanım adına ticaret yap-

maktaydı. Bu zengin dulun adına bir deve kervanı kiralayarak işine mükemmel bir şe­

kilde tamamlamıştı. Geriye döndüğünde kendinden 20 yaş büyük olan Hatice Hanım

onunla evlenmek istediğini bildirdi. Muhammed tüm dedikodulara rağmen bu teklifi ka- bul etti. Hatice'nin gelecekteki peygamber üzerine çok fazla etkisi vardı ve 11 kez ev-

·lenen M~ammed bu yaşlı kadına yaşadığı sürece sadık kaldı.

Bu evliliK -yqrumcular tarafından muhtelif izahatlara maruz kalmıştır .. Bazıları kadı­

nı, Peygamber olacağını, Allah'ın kutsal eviadı olacağını tahmin ederek bundan çıkar

sağlamakla suçlanrnışlardır. Muhammed'in mizacındaki 25?? yaşlannda bir erkeğin kendinden 20 yaş büyük bir Arap kadını olarak oldukça geçkince olan bir kadına sa- dakati ancak güçlü bir anne fiksasyonuyla izah edilebilir.

29 Dini ve edebi bir tarikat

30 Burada Muhammed'in Allah'la bir 1\lr Jdentifikasyonu oluşmaktadır. Aynca Muhammed her ne ~dar kendini bir insan olarak tanımlamışsa da tannsal bir inandığı intibaı da uyandırmaktadır. Belki de Sufilerin kendilerinde Allah'la peygamber

vasıtasıyla identifıkasyonu hakkını görmelerinin sebebi bu kaıakteristiktir.

32 Bir çabşma dönOşUnde Muhammed "KUçük savaştan dönUyoruz" der. Bunun üzerine büyük savaşın ne olduğunu

soranlara "Kendinle yapılan savaştır" diye cevap verir.

k

f[

:j · r

.

~

ı 1

ı 1 !

(12)

Anadolu'da nadir olmayan "Develer" motifinin efsaneye katılması aynı bilinçdışı

motiflerin etkisiyledir. (Muhammed'in hayatındakilerin durumuyla analojisi)34 Atma dö-

nüşen toprağı ihtiva eden çuvallara gelince böyle kapların ana rahmini temsil ettiğini

psikanaliz zaten tespit etmektedir.35

Psikanalitik yorurrılama ayrıca düğün gecesinde içi suyla dolarak içinde balıklar yüzen çukuru kahramanın çocuğunun doğumunun bir sembolü olarak görmektedir. Bu yorumu teyit için Muhammed'in "Her şey sudan ya'Cltılmıştır" sözünü hatırlamamız yeterlidir.

Balıklara36 gelince bunların İslami kozmogonide(evrenin yaratılışını inceleyen bilim) önemli bir rol sahibi olduklarını vurgulamamız gerekecektir. Burada balık dünyanın üze- rine dayandığı temel direklerinden bir tanesidir. Böylece a yeniden doğum problemine geri dönmekteyiz.

Kahramanın bu önerrıli motifini saf ve basit bir Ödipus fantezisi olmadığına dikkat çekmek gerekir. Bu motif ayrıca ve belki de ağırlıklı olarak bir çeşit Ödipus kompleksi- nin aşılmasını içermektedir ki bu da yeniden doğumun en tipik ifadesidir. Kahramanı­

mıza ana kucağına yeniden dönmek yetmemektedir(Bizim vakamızda bu sembolik ge- ri dönüşü ümit etmek), - "Bundan birçok kereler kurtulmaktadır"37 Böylece kahrama-

nın çocuğu bilmecesinin çöıüldüğü noktaya ulaşıyoruz. Merkez'in bir çilekeş olarak dünyadan elini eteğini çektiğini hatırlamalıyız. Hayata uzak durmak ana kucağına ya-

kın olmak, rint(kalender) kalmak anlamındadır.

Böylece gerek efsanede, gerek gerçek hayatta Merkez'in anne-imagosuna talebi belir-

ginleşmekte elle tutulur bir şekil kazanmaktadır. Ama bu anneye sahip olma hasreti tabiidir ki, -psikopatolojide olduğu gibi - yalnızca suçluluk duygulan olarak itade edilmektedir.

İslamiyet Yahudilikte olduğu gibi suçluluk duygulan ve kendini cezalandırma talep- leriyle doludur. Muhammed insanın en zor zaferi kendisine karşı kazandığı zaferidir de-

memiş miydi?

Ayrıca kahramanlık mitinin suçluluk duygulanyla ezilen babaya yönelik düşmanca duyguları haklı çıkarma çabası olduğu söylen~bilir. Hak edilmiş bir cezanın gerekliliği bundandır.

Kahramanımız Merkez'in babaya yönelik düşmanlıktan bunu Sultan'a yöneiterek bir defa kurtulduğunu görmüştük Ama efsanenin sonraki seyri bu kurtulmayla suçluluk duygusunun tüm karakteristiklerini dindirernediğini göstermektedir.

Bu karakteristikleri şimdi daha yakından ayc!ınlatrnalıyız.38

Burada dünyevi ve Sufi anlamda aşkın farkını açıklamaya kalkışmak fazla ileri git- mek olacaktı. Burada Sufilerin "Hak"kının erkek cirısiyetirıe sahip olduğunu, bundan

dolayı buradaki aşkla ilgili ilhamların mutlak homoseksuel karakterde olduğunu vur- gulamak gerekir. Bu nedenle Sufi şiirinde "Hancının oğlu" böyle önemli bir: yer tut-

maktadır.

Merkez'in yırtık gömleğine rağmen Sultanın kızırun sevgisini kazanabildiğini ve

evlendiğini görmüştük Buna ulaşmak için ona rüyasında görünmüş ve sevgisini ka-

zanmıştı.

34 Merkez·Sultanın kızı-develer=Muhammed-Hatice-develer

35 Kutucuk•Uterus Bak: Freud, rüyıı tahlilleri Ges.Schr.Bd.ll

.36lslamis Cosmogony History of Ottoman Poetry Gibb v.l.S 3-10

37 Baudouin Psychoallj'l]yze de !'art, S 32

38 Şarap ve asık Insanın ruh haline benzer şekilde etkili olduğundan sull dilinde. her ikisi de zaman zaman aynı isim)e

anıhrlar. Şarap cimriyi nasıl bonkörl~irirse, aşkta aşağıhk bir yaratığı asil bir cesura dönüştürebiUr. Şarabın etkisi altın

ve gümüşün harcanmasına sebep olurken, aşkın etkisi de bedenin tümüyle teslimiyetine götüıilr.Şarapla başı dönen birisi avuç dohısu albn ve gümüşü harcar ve aşkla akb kanşan da albnını yani tüm dünyayı bir gümüş liraok gibi harcar.(Ahmet Rüşdi'nin SemboUerin Analizi (Ha&! Rlmus)çalışmasından tercüme,l285H. !stanbui,S.22)

(13)

Kahramanımızda her şeye muktedir babayla karş~aşbğında ortaya çıkan aşağılık

duygusu kuwetli bilinçaltına bastırmalarda sıklıkla oluşan yer değiştirmelerde olduğu gi- bi yasaklanmış vücut bölgesinden bir kıyafet parçasına aktarılmıştır. Bu aktarmanın

sembolizasyonu hipotezlerimizden bir tanesinde uygun bir biçimde ilişkilendirilmiştir.

Halen İstanbul'da bulunan Muhammed'in gömleğinin yani bu Kutsal Emanetinin İs­

lamiyet'te ve hatta son savaş sırasında çok önemli bir rol onadığı bilinmektedir. Mu- hammed bu yamalı gömleğini sahabelerinden biri olan Veysel Karani'ye bırakır. Pey- gamberin ölümü sırasında Ömer Muhammed'in damadı Ali'nin yanında bu veraseti ka- rara bağlar (rechtskraeftig) Sufiler bu vakadan hareketle "gömleklerini "tanımlarlar.

Tecrübe zamanından sonra ve Sufinin törenle kutsanması esnasında Şeyh öğrenci­

sine birçok kumaş parçasından bir araya getirilerek dikilmesinden oluşan bir manto olan "Hırka"yı giydirir. Bu kıyafet parçasının yerini daha sonra Sufilerin gömleği alır.

Bu seremoni yeni yetmenin kardeşliğe kabulü anlamına gelir.39 Genel olarak Şeyh ye- ni yetmeye gömleği giydirm.ekle kalmaz, ayrıca bir de başına taç oturtur.

Bu uygulama şöyle açıklanmaktadır: Sufi anlayışında kıyafet ve taç giyme tüm mo- ral kalitelerin hak edilmesi demektir ki bu da öğrencinin Şeyh'ine mutlak itaatini gerek- tirmektedir. 40

Bu esnada farklı Sufi tarikatlarında şekil olarak varyasyonlar gösteren bir seremoni ortaya çıkar. Katı dindarlar bazen Bektaşilerde olduğu gibi erofik ve orgasmik karakter kazanan bu töreniere saldırmaktan kaçınmamışlardır. Sufiler Kuran'a dayanmaktadır­

lar. Sorun çözümsüz kalmış ve Sufiler iddia ve geleneklerini sürdürmüşlerdir. Hatta bu seremoniler çok yakın zamanlara kadar süregelmiştir.

Gömleğin anlamı çok büyüktür. Ama daha önemlisi: Gömleğe sahip olma halifenin

imtiyazlanndandır. Bu nedenle I.Selim Kahire'deki halifeden bu unvanı devralırken on- dan kutsal emanetleri de almıştır. Gömlek, ve Peygamberin sakalı. Bu alametleri sahip olmayan halifelik için hak iddia edemez.

Bu nedenle Merkez, Muhammed'in gömleği anlamına gelen bir kutsal gömleğe sa- hiptir. Fakat hikayede tariflenen gömleği yırtık pırtık, lime limedir. Bu durum bir aşağı­

lık duygusunun ifadesinden başka bir şey değildir, hatta kahramanın hakim evliliği ile il- gili tutukluğundan kaynaklanan aşağılık duygusunu da rasyonalize eder. Aynı zamanda kendi eksibisyonist eğilimlerini de aydınlatmaktadır. Burada başka şekilde daha önce yeterince vurguianmış olan, kahramanın kıyafetiyle çıplaklık motifi arasındaki ilişkiye

sadece yüzeysel olarak temas edeceğiz. Burada da efsanemizin psikanalizin keşfettiği

yasalar uyduğu görülmektedir.

. Kahramanımı? Sultan'ın kızına babasının izni olmadan göründüğü ve sevgisi için .söz alc.l.ığ1J2dan dolayı düğün gecesi aç bır~arak cezalandır~mıştı(oral bölgeye kaydır­

ma). Buna göre.Hk gece keyifsiz geçmiştir.

Ancak kahramanın zaferi ertesi gün ödüllendirilir. O gün çukurda balıklar ortaya çı­

kar ve sevgililer yakaladıklan birkaç balığı güneşte pişirip karınlarını doyururlar. Efsane- ye göre işte "Bundan sonra" Sultan'ın kızı çok mutlu olduğu için eşine karşı sevgiyle dolar: Ve bir yıl sonra bir çocukları olur. ·

Burada seksüelliğe vurgu o kadar açıktır ki başkaca bir açı~amaya ihtiyaç yoktur. Sa- dece "Güneş" elemanıyla ilgili olarak efsaneye göre sevgiJilerin hayatta kalmasını sağia­

maclığını aynı zamanda kahramanın çocuğunun doğumunu da etkilediğini söyleyebiliriz.

Belli ki burada "Güneş"le muzaffer olduğu halde "Yeniden doğum"u özleyen kahraman

39 Sulizm, Ascetizm, Hastingln Dinler Ansiklopedisi 40 Sulizmin Tarihi, A.Ayni Türkçe 5.227,228

(14)

. kastedilmektedir. "Çüİıkü kahramanımız kendini ana kucağından koparandır"4ı (kahra-

manın, Sufi dervişinin ölümsüzlüğü) Kendi içine dönük ve kanaatkar tavn şizoid bir kişi­

lik veya psikotik bir tabiat olarak varsay~abilir. bu hikayedeki ayıncı özellik merkez'in ya-

ratıcı bir mit içinde tepkisel oluşuma nas~ çekingen kaldığının sembolleştirilmesidir. Her ikisi de bireyde ya da toplurnda bilinçaltında yaşanan derin bir çatışmanın işaretleridir.

Diğer semptomlarcia kastrasyon kompleksine işaret etmektedir. Kahramanın çekin-

geriliği kahramanın sevilen nesneye sahip olduktan sonra da efsanenin başka detayla-

rında da sembolik olarak ifade edilmektedir. Ateş bilinen bir seksuel bir semboldür ve efsanede yeni evli çiftin ateşlerinin olmadığı aruatılmaktadır. Böylece çiftin beslenme için en önemli önkoşuldan, ama aynı zamanda annenin ~ocuğun çamaşırlarını yıkama imkanından yoksun oldukları aruatılmaktadır. Ateşin olmaması bir yandan merkezin seksuel bas~anması ayrıca Rind'in kirlilik keyfi anlamına gelmektedir.

Ateş sufi kahramaniarına göre ruhu teşkil eden on elemandan (biri),öte yandan in- san vücudunun beş elemanından biridir. Ruh bu beş elemanın bir terkibidir ve sıcakka- nın tüten buharında farkedilebilir.42 ,

Sufilikte mükemmeliyete kavuşmak için akıl ve ruh mükemmelleştirilmelidir. Her iki elemandan birisinde, gerek ruh gerek akıl, eksikliklerin olması yeniyetmenin tekamülü- nü engelleyecektir. İçindeki hayvani olanı zapt edemeyecektir. "Ateş elemanı efsanede iyi anlamda kullanılmıştır.

Ancak yeni doğan çocuk özellik olarak kahramandan ayr~arak kızını ziyarete gelen

Sultan'ın gaddarlığını fark etmesini ve nedamet getirmesini sağlayarak babasından ya- na çıkmıştır. Sultanın kızı ayağını odun olarak kullanmıştır. Sultaiiın kızının başlangıç­

tan itibaren Anne -İmagosunu temsil ettiğini hatırlamalıyız. Kahramanın çocuğunun doğurnuyla beraber Sultan'ın kızı İslam da yasaklanan Ensest tasvirinin açıkça ifade edilmesi gerekıneden anne olarak görünebilmektedir. Böylece Sultan'ın kızı İslami ku- . rallara uygun olarak -EFSANENİN YENİ BABASI Merkez evin ocağına ne kadar uzak

kalırsa o kadar mükemmel ve derecesine uygun olarak-kendini Rind'ine vakfedebilir.

Manifest içerikde ifade sinden kaçın ılanlar· sembolik anlatırnda her şeye rağmen ifa- de bulmaktadır. Burada klasik bir seksuel sembol ortaya çıkmaktadır: Ayak. Bu sern- bolde kahramanın anneye fiksasyonu bir kez daha görülmektedir. Rindinin çamaşırla­

rını yıkamak için ayağını yakan annedir.

Muhammed ve Ebu Bekir'in İslamiyet'in ilk zamanlarında Kureyşlilerin takibi sonu- cunda tüm gıda maddelerinden yoksun olarak kaçtıkları ve bir mağarada saklandıkları

bilinmektedir. Muhammed mağaradaki bir açıklığı ayağıyla kapatan havarisinin dizine

yaslanmış istirahat etmektedir. Bu esnada Ebu Bekir'in ayağını bir yılan ısırır, ama o hiç

kıpırdamaz, sadece acıyla bir göz damlasının peygamberin yüzüne düşmesiyle peygam- ber uyaı:ıır. İslamiyet'te bu özellik sadık bir mütevekkiliyetin delili olarak kaoul edilir.

Ayak ve y~an sembolleriyle bu hikaye havarinin kendini bütünüyle feda etmeye ne ka- dar hazır olduğunu göstermektedir. Ayak Türkiye'de dişiliğin43, yılansa erkek cinselliği­

nin sembolüdür.

Kirli çamaşırlar -bezler kahramanımııda tekrar tekrar rastladığımız aşağılık duygu- su motifiniin çocukta tekrarlanmasıdır. Bezler kirli olduğu için yıkanır ve anne ayağını

yakarak çamaşırları yıkar. Bu karakteristiklerin manası o kadar açıktır ki bu konuda baş­

ka bir şey söylemek gerekmez.

41 Baudoin:Psychonalyse del' art p.32

42 Peygamberin vahyi Cebrail ·ın "Oku, insanı kan pıhtısından yaratan Allah'ın adıyla oku"sureslni okulmasıyla olur.

(Kuran lkra suresi ) Sufi konsepsiyonu buna dayanmaktadır. Insanın topraktan yarabidığı kavramı beklenebiUrdi.

Yahudi efsanesi bununla çelişmektedir.

43 Başka yerlerde erkek cinsiyelin sembolü olan ayağın TOrkiye'de dişi cinsiyeti temsil ebnesi özel bir durumdur. Belki de bu açıkca malriarchial olanTOrk soyunun geleneksel organizasyonundan kaynaklarunaktadır.(Bak. O.Ronshidem 185)

m ..

(15)

EPİLOG

Efsanenin son bölümü yeni doğan kahramanın zaferini anlatmaktadır. Babasından bağımsızlaşır ve onun yerine Sultan'ın karşısına çıkar. (Sultan kızını ziyaret ettiğinde

Merkez orada değildir.) Aynı zaman da annesi tarafından da özgür bırakılır çünkü artık

annesi de erme yolundadır.. (Yanmaması gerçeği İslamiyet'te kutsiyeti için. klasik bir delildir.) Annesi kendini kurban ederek onu "temizlemiştir".

Sultan'ın pişmanlığı takip edilen kahramanın düşmanca duygularını ona projek- siyonunu haklı çıkartan (mazur gösteren) bir itiraftır.

Kahramanın çocuğunun artık ne annesi ne de babası vardır.(yani o ölümsüzdür)

Babasının Sultan'a kinini artık o kendisi sürdürmektedir. Sultan'a ebeveynin ölümünü

hazırladığı ve onun doğumunu elinden gelen tüm engellerle önlemeye çalıştığı için gazap duymaktadır(zürnen)

Kalıramanın öfkesinin !;umuşamadığı görülmektedir. Ebeveynin ortadan kaldınl­

masıyla artık gerçek kahraman -bir çocuk biçiminde -ve tiranik baba karşı karşıya dur-

maktadırlar.

m

Referanslar

Benzer Belgeler

İzzettin Şadan bu yazıyı Fransızca olarak kaleme almış, yazı Fransızcadan Almanca- ya çevrilerek yayınlanmıştır.. Orijinal Türkçe metin

Nakil maddesiyle teması bulunan tüm yapı parçalarına, DVGW uyarınca içme suyu sirkülasyon sistemlerinde kullanıma izin verilir.

In the coronavirus disease 2019 (COVID-19) pandemic, health authorities around the world recommended the use of face mask as a personal protective measure.. In some

Baumcisterdeıı, ıvslın Das

Özellikle 1980’lerden sonra, bilgisayarların ve bilgi teknolojisi araçlarının üretimlerinin artması, küçülmesi, ucuzlaması ve dünya çapında yaygın biçimde kullanılır

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Ankara’da vatandaşların doğalgaz sayaçlarını yüksek fiyata aldığı iddialar ı üzerine soruşturma başlatıldı..

MHP Grup Ba şkanvekili Oktay Vural, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’in Başkent Doğalgaz ihalesini kazanan ancak yükümlülüklerini yerine getirmeyen

• The actions of them are similar. • Antimuscarinic drugs may improve the tremor and rigidity of parkinsonism but have little effect on bradykinesia. • They are used for initial