• Sonuç bulunamadı

Kapıdağ Yarımadasında (Balıkesir) doğal ortam insan ilişkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kapıdağ Yarımadasında (Balıkesir) doğal ortam insan ilişkileri"

Copied!
101
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

COĞRAFYA ANABİLİM DALI

KAPIDAĞ YARIMADASINDA (BALIKESİR)

DOĞAL ORTAM İNSAN İLİŞKİLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Tolga MERAL

(2)

T.C.

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

COĞRAFYA ANABİLİM DALI

KAPIDAĞ YARIMADASINDA (BALIKESİR)

DOĞAL ORTAM İNSAN İLİŞKİLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Tolga MERAL

Tez Danışmanı

Prof. Dr. Abdullah SOYKAN

(3)
(4)

iii ÖNSÖZ

İnsanoğlunun yeryüzü sahnesine çıktığı ilk günden günümüze gelinceye dek yeryüzünde yapmış olduğu faaliyetler gün geçtikçe çeşitlenmekte ve etkileri de artarak devam etmektedir. Küreselleşen ve değişen dünyada farklılaşan yaşam şartlarıyla beraber gün geçtikçe artan dünya nüfusunun; beslenme, sağlık, barınma gibi temel fizyolojik gereksinimlerin karşılanması güçleşirken, işsizlik, eğitim, enerji, hava, su ve toprak kirliği, plansız kentleşme gibi sorunları da beraberinde getirmektedir. Dünya nüfusunda meydana gelen hızlı niceliksel artışla beraber, teknoloji ve endüstriyel alanlarda meydana gelen değişim ve gelişimler doğal ortam üzerindeki insan baskısını arttırmakta ve ekolojik taşıma kapasitesini zorlamaktadır. Bu gelişmeler neticesinde insan ve doğal ortam arasındaki optimum denge bozulmuş, dünyanın yeraltı ve yerüstü doğal kaynaklarının birçoğu tükenme safhasına gelmiştir. Bunun bir sonucu olarak bozulan ekolojik dengenin yeniden tesisi mümkün olmamakta ve dolayısıyla doğal ortamın ve doğal kaynakların rasyonalist ve sürdürülebilir bir biçimde kullanılabilmesi günümüzün en önemli konularından biri haline gelmiştir. İnsan ve doğal ortam işleyişinin sürdürebilir olarak devam ettirilebilmesi için ekosistemin yasalarını ve işleyişini iyi bilmek, doğayla uyumlu yaşama yollarını aramak ve doğal sisteme zarar vermeden ondan yararlanabilmeyi öğrenmek gerekmektedir. Bu noktada bize rehberlik edecek bilim dalı da şüphesiz ki coğrafyadır. Coğrafya biliminin buradaki asıl görevi yeryüzünün herhangi bir kısmının Fiziki Coğrafya özelliklerini inceleyerek bu alanda ulaşılan coğrafi bilgileri sentez biçiminde ortaya koyarak bu özellikler ile insan faaliyetleri arasında ilişkiler kurmaktır. Çalışma sahasında da bu nedenlerle doğal ortam ile insan ilişkileri araştırılırken öncelikle sahayı iyi tanıyabilmek için; Fiziki Coğrafya özellikleri ele alınmış, daha sonrada bu özelliklerin insan faaliyetleri üzerine olan etkileri açıklanmaya çalışılmıştır. Marmara Bölgesi’nde Balıkesir İli idari sınırları içerisinde bulunan Kapıdağ Yarımadası, fiziki coğrafya açısından ayırt edici jeolojik ve jeomorfolojik özelliklerinin yanı sıra tarihi ve kültürel özellikleri, nüfus ve yerleşme bakımdan ve beşeri coğrafya açısından önem arz etmektedir. Çalışma sahamızda doğal ortam-insan ilişkilerine yönelik tespit ve öneriler ayrıntılı olarak ele alınmaya çalışılmıştır.

(5)

iv

Her daim çalışmalarımda desteğini ve yardımını aldığım değerli danışmanım Prof. Dr. Abdullah SOYKAN'a ve desteğini bizlerden esirgemeyen değerli hocam

Prof. Dr. İsa CÜREBAL'a ve ayrıca arazi çalışmaları ve tez sürecinde karşılaştığım zorluklarda desteğini ve katkılarını esirgemeyen değerli dostum; Murat FIÇICI ve Sertaç ŞEN'e en içten saygılarımı sunar, teşekkürü bir borç bilirim. Bugünlere gelebilmemde üzerimde büyük emekleri olan eğitim hayatım boyunca her açıdan desteklerini esirgemeyen aileme en derin şükranlarımı sunarım.

(6)

v ÖZET

KAPIDAĞ YARIMADASINDA DOĞAL ORTAM İNSAN İLİŞKİLERİ

MERAL, Tolga

Yüksek Lisans, Coğrafya Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Abdullah SOYKAN

2018, 101 Sayfa

Anadolu’nun kuzeybatısında Marmara Denizi’nin güneyinde yer alan Kapıdağ Yarımadası coğrafi konum olarak 28° 03’ ile 27° 40’ doğu boylamları ve 40° 35’ ile 40° 50’ kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. Marmara Denizi’nin güneyinde bulunan yarımada yaklaşık olarak 300 km²’lik bir alan kaplamakta olup denizel etkinin iç kısımlara kadar sokulabildiği bir morfolojik özelliğe sahiptir. Bu çalışmadaki temel amaç Kapıdağ Yarımadası’nda doğal ortam koşulları ile insan faaliyetleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymak ve ileride yapılacak çalışmalara bir altlık oluşturmak olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla yarımadanın sahip olduğu doğal ortam özelliklerine ilişkin Kapıdağ Yarımadası 1/ 100.000 ölçekli büyük toprak grupları, jeoloji haritaları ile 1/ 25.000 ölçekli topografya haritaları ve arazi kullanım haritasını oluşturmak maksadıyla uzaktan algılama teknikleri kullanılarak uydu bantları ArcGIS 10.2 programında dijital platformda bir araya getirilerek hazırlanan haritalar üzerinden yorumlama yoluna gidilmiştir. Ayrıca yarımada üzerinde insanoğlunun ilk faaliyetlerine ilişkin veriler yapılan literatür taraması yoluyla ortaya çıkarılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre Kapıdağ Yarımadası’nın zengin bir doğal ortam potansiyeli arz ettiği ve bu doğal ortam koşullarının M.Ö. 2.500 lü yıllardan itibaren kullanıla geldiği bu kullanımların ise günümüzde geçmişten daha vahşi bir şekilde ve yanlış kullanımlar sonucu yarımadanın doğal bitki örtüsü ile yarımadanın daha çok doğusunda kalan sahalar üzerinde doğal erozyonu hızlandırdığı tespit edilmiştir. Bu konuda doğal ortam potansiyelinin varlığına istinaden yarımada üzerinde doğal kaynak değerlerinin çevre planlamalarına ilişkin etüt çalışmaları yapılmalı, yarımada üzerinde yaşamını idame ettiren yerel halkın arazi kullanımlarında bilinçlendirilmesi sağlanmalı ve arazi kullanımları adına gelecekte en doğru kullanım kalıplarının ortaya çıkarılması sağlanmalıdır.

(7)

vi ABSTRACT

RELATIONSHIP BETWEEN NATURAL ENVIRONMENT AND HUMAN ACTIVITIES AT KAPIDAG PENINSULA (BALIKESIR)

MERAL, Tolga

Master’s Thesis, Department Of Geography Adviser: Prof. Dr. Abdullah SOYKAN

2018, 101 pages

Kapidag Peninsula is located on the northwest of Turkey in the South of Marmara Sea where is located between 28 ° 03 'and 27 ° 40' east longitudes and between 40 ° 35 'and 40 ° 50' northern latitudes. The peninsula covers an area of approximately 300 km² and has a morphological feature that marine activity can be introduced into the interior. The main purpose of this study was to determine the relationship between natural environment conditions and human activities on the Kapıdağ Peninsula and to establish a baseline for future work. Therefore, The Kapıdağ Peninsula with its 1 / 100.000 scale large soil groups, geological maps, and 1 / 25.000 scaled topography maps and remote sensing techniques by using remote sensing techniques on the natural environment features of the peninsula are combined in the digital platform in the ArcGIS 10.2 program went to interpretation. In addition, the data on the first activities of human beings on the peninsula were revealed through literature review. According to the results obtained, the Kapıdağ Peninsula has a rich natural environment potential and these natural environment conditions have been observed in BC. These uses, which have been in use since the year 2.500, have been found to accelerate the natural erosion on the areas more east of the hill than the hill with the natural vegetation. In this context, studies on environmental planning of natural resource values on the peninsula should be carried out in order to ensure the existence of natural environment potential. Local people who are living on the peninsula should be made aware of their land use and to find out the best usage patterns for the future in the name of land use.

(8)

vii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ... iii ÖZET ... v İÇİNDEKİLER ... vii TABLOLAR LİSTESİ ... ix

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xii

HARİTALAR LİSTESİ ... xiii

1. GİRİŞ ... 1

1.1. Çalışma Alanının Yeri, Sınırları ve Başlıca Coğrafya Özellikleri ... 1

1.2. Amaç ... 4

1.3. Materyal ve Yöntem... 4

1.4. Önceki Çalışmalar ... 5

2. DOĞAL ORTAM ÖZELLİKLERİ ... 8

2.1. Anakaya Özellikleri ... 8

2.1.1. Üst Paleozoik Yaşlı Fazlıkonağı Formasyonu ... 9

2.1.2. Üst Paleozoik Kireçtaşı ... 9

2.1.3. Üst Kretase- Paleosen Yaşlı Kapıdağ Graniti ... 10

2.1.4. Kuaterner- Holosen Yaşlı Güncel Sedimanlar ... 11

2.2. Jeomorfolojik Özellikler ... 14

2.2.1. Dağlık Alanlar ... 14

2.2.2. Tepelik Alanlar ve Parçalanmış Plato Yüzeyleri ... 14

2.2.3. Ova ve Vadi Tabanları ... 15

2.2.4. Belkıs Tombolosu ... 17

2.3. İklim Özellikleri ... 20

2.3.1. Jenetik ve Dinamik Faktörlerin Kapıdağ Yarımadası İklimine Etkisi ... 20

2.3.2. Planeter Faktörler ... 20

2.3.3. Basınç Merkezleri ve Hava Kütleleri ... 21

2.3.4. İklimi Etkileyen Topografik Faktörler ... 22

2.3.5. Sıcaklık Koşulları ... 23

2.3.6. Yağış Koşulları ... 24

2.3.7. Rüzgar ... 27

2.4. Kapıdağ Yarımadası Bitki Örtüsü Özellikleri ... 28

2.4.1. Nemli Ormanlar ... 29

2.4.2. Kurakçıl Ormanlar ... 30

2.4.3. Maki ... 31

2.4.4. Psödomaki ... 31

2.4.5. Garig ... 31

(9)

viii

2.5.1. Akarsular ... 32

2.5.2. Sulak Alan ve Göller ... 34

2.5.3. Yeraltısuları ve Kaynaklar ... 34

2.6. Kapıdağ Yarımadası Toprak Özellikleri ... 36

2.6.1. Zonal Topraklar... 36

2.6.2. İntrazonal Topraklar ... 38

2.6.3. Azonal Topraklar ... 38

3. BEŞERİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ ... 40

3.1. Kapıdağ Yarımadası Tarihi ... 40

3.2. Kapıdağ Yarımadası Nüfusunun Seyri ... 41

3.3. Kapıdağ Yarımadası Yerleşmelerinin Özellikleri ... 42

4. KAPIDAĞ YARIMADASINDA DOĞAL ORTAM İLE İNSAN ARASINDAKİ İLİŞKİLER ... 45

4.1. Kapıdağ Yarımadası Arazi Kullanımı ve Doğal Ortam Potansiyeli ... 45

4.1.1. Zirai Faaliyetler ... 46

4.1.2. Hayvancılık Faaliyetleri ... 50

4.1.3. Turizm Faaliyetleri ... 52

4.1.4. Madencilik Faaliyetleri ... 53

4.1.5. Deniz Ürünleri Üretimi ... 54

4.1.6. Ormancılık Faaliyetleri ... 55

4.1.7. Yerleşim Alanları ... 56

4.2. İnsan- Relief İlişkileri ... 57

4.3. İnsan-İklim İlişkileri ... 58

4.4. İnsan-Hidrografya İlişkileri ... 60

4.5. İnsan-Toprak İlişkileri... 61

4.6. İnsan-Bitki Örtüsü İlişkileri ... 63

4.7. Kapıdağ Yarımadası’nda Doğal Ortam Potansiyeli Adına Geoturizm ... 65

4.8. Kapıdağ Yarımadası’nda Doğal Ortam Özelliklerinden Kaynaklanan Problemler 70 4.8.1. Toprak Kaynaklarının Yetersizliği ve Arazi Kabiliyet Sınıfları ... 70

4.8.2. Kapıdağ Yarımadası Erozyon Durumu ... 75

4.8.3. Kapıdağ Yarımadası Depremsellik Durumu ... 79

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 81

(10)

ix

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Kapıdağ Yarımadası yükselti sınıfları alansal dağılımı. ... 18 Tablo 2: Erdek ve Bandırma Meteoroloji İstasyonları 1970-2006 yılları arasında ortalama sıcaklık ve yağış verileri (MGM). ... 21 Tablo 3: Erdek ve Bandırma Meteoroloji İstasyonları rüzgar esiş yönleri ve oransal dağılımı (MGM). ... 27 Tablo 4: Kapıdağ Yarımadası genelinde en fazla yayılış gösteren bitki türleri (Sönmez, 2001). ... 29 Tablo 5: Kapıdağ Yarımadası yerleşim birimlerinin nüfus verileri (TÜİK: 2014) ... 42 Tablo 6: Kapıdağ Yarımadası güncel arazi kullanımı dağılımı (Kaynak: USGS Earth Explorer Landsat ETM+) ... 46 Tablo 7: Kapıdağ Yarımadası üzerinde yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler ve sebze ürünleri (Kaynak: TÜİK 2012). ... 49 Tablo 8: Kapıdağ Yarımadası üzerinde yetiştirilen meyve ürünleri (Kaynak: TÜİK 2012). 50 Tablo 9: Kapıdağ Yarımadası üzerinde temel hayvancılık faaliyetleri (TÜİK 2012) ... 52 Tablo 10: Kapıdağ Yarımadası’nda arazi kullanımı açısından riskli alanların dağılışı ... 71 Tablo 11: Kapıdağ Yarımadası arazi yetenek sınıflarının dağılımı (Balıkesir/ Topraksu Genel Müdürlüğü) ... 75 Tablo 12: Kapıdağ Yarımadası’nda erozyon risk gruplarının dağılımı (Fıçıcı, 2016). ... 77 Tablo 13: Kapıdağ Yarımadası ve civarında tarihsel süreçte meydana gelen depremler (Kaynak: Afet İşleri Genel Müdürlüğü Deprem Araştırma Dairesi) ... 79

(11)

x

FOTOĞRAFLAR LİSTESİ

Foto 1: Kapıdağ Yarımadası’nın kuzeydoğuda yer alan Kuku Tepe’nin güney kesiminde granitik kütleyi aşarak mostra veren kireçtaşları bulunmaktadır. ... 10 Foto 2: Yarımadanın doğusunda yer alan Aşağıyapıcı- Tatlısu yerleşim birimleri arasında granitik kütleler eksfoliasyona maruz kalarak çözülmeye uğramıştır. ... 11 Foto 3: Yarımadanın kuzeyinde kaynaklarını B. Gamla T.’den alan Çağlayan Dere’nin denize döküldüğü alanda Ormanlı yerleşim birimi ovalık arazi üzerine kurulmuştur (26.05.2015). ... 15 Foto 4: Güneyde Edincik Paleozoik Masifi ve kuzeyde Kapıdağ Granit kütlesi arasında gelişimini tamamlayan tombolo üzerinde bahçe tarımı ve zeytincilik faaliyetleri yürütülmektedir (31.07.2015). ... 17 Foto 5: Ağustos ayı ilk haftasında çalışma sahasının doğusunda yer alan Aşağıyapıcı yerleşim biriminin nüfusu turizm sektörünün canlanmasıyla iki katına çıkmaktadır (02.08.2015). ... 24 Foto 6: Çalışma sahasının güneybatısında yer alan Kavaklı D.’den Taşlı T.’ye doğru nemcil türlerden çınar (Platanus orientalis) ve kurakçıl türlerden meşe (Quercus sp.) ve karaçam (Pinus nigra) birlikleri karışık ormanı meydana getirmiştir (31.07.2015). ... 30 Foto 7: Kapıdağ Yarımadası’nın kuzeybatı kıyılarında degradasyona uğramış sahalar üzerinde öncü bitkiler olarak yetişen garig formunda Centaurea spinosa türleri kümeler halinde yetişme imkanı bulmaktadır (16. 08.2013). ... 32 Foto 8: Kapıdağ Yarımadası’nın kuzeybatı kesiminde yer alan Çeşmebaşı Dere’sine katılan kollar üzerinde hayvancılık faaliyetleri yürütülmektedir (14.07.2013-37 m). ... 33 Foto 9: Kapıdağ Yarımadası’nın güney batısında yer alan Ocaklar yerleşim biriminin yaklaşık 1 km doğusunda bulunan Kale Tepe’nin güney batısında bulunan kaynak suları içme suyu olarak kullanılmaktadır (31.07.2015). ... 34 Foto 10: Kapıdağ Yarımadası’nın kuzeybatısında yer alan Nişan T. üzerinde kireçsiz kahverengi orman toprakları gelişme göstermiştir. ... 36 Foto 11: Çalışma sahasının doğu kesiminde bulunan Harman T ve Boztepe arasında metamorfik şistler üzerinde kireçsiz kahverengi topraklar (15.08.2013)... 37 Foto 12: Kireçtaşları üzerinde kırmızımsı Akdeniz toprakları kızılçamlara ve delice otlarına ev sahipliği yapmaktadır (12.04.2014- Seyitgazi Tepe) ... 37 Foto 13: Çalışma sahasının güneybatısında Düzler’den (Kyzikos eski yerleşmesi) kazı çalışmaları ... 41 Foto 14-15: Kapıdağ Yarımadası’nın kuzeyinde yer alan Ballıpınar yerleşim birimi (altta) eski yapıları ile öne çıkarken Ballıpınar’ın hemen batısında yer alan Ormanlı yerleşimi (üstte) daha modern yapılara sahiptir (26.05.2015). ... 43 Foto 16: Fatya Tepe’den tek imar planlı yerleşim olarak Ocaklar yerleşim birimine toplu dokuda modern konutlar yer almaktadır (12.07.2013)... 44 Foto 17: Seyitgazi Tepe’den Erdek yerleşim birimine genel bakış (12.04.2014). ... 44 Foto 18: Kapıdağ Yarımadası kuzeyinde yer alan Ormanlı mahallesinde özel ürün olarak yetiştirilen mor soğanın satışına hazırlıklardan bir görüntü (11.09.2017). ... 48 Foto 19: Ormanlı mahallesi kıyıda kurulu yerleşme olmasına rağmen yeşil fasulye üretiminde önemli bir yere sahiptir (11.09.2017) ... 48 Foto 20: Sığıryatak Tepe’nin doğusu ile Ballıpınar Dere arasında kalan IV. Sınıf tarım arazileri üzerinde yürütülen arıcılık faaliyetleri (13.04.2014). ... 51

(12)

xi

Foto 21: Çalışma sahasının kuzeyinde yer alan Ballıpınar Deresi’nin doğu kesiminde İncirli Tepe üzerinde Ali Sürücü isimli çobana ait kıl keçileri meşe türleri ve fundalıklar ile beslenirken (01.08.2015). ... 52 Foto 22: Yarımadanın batısında yer alan Aşağıyapıcı Tatlısu yerleşim birimleri arasında kıyı turizmi yaz dönemi boyunca canlılığını sürdürmektedir (02.08.2015). ... 53 Foto 23: Bandırma Blue Granit İşletmesi yarımadanın batısında Ocaklar yerleşim biriminden sonra kurulmuş olup, yarımada üzerinden çıkarılan kristalize kireçtaşlarının döşeme, mutfak tezgahı ve mezar taşı gibi birçok alanda kullanımına yönelik mermerlerin üretimini yapmaktadır (11.09.2017). ... 54 Foto 24: İlhanköy Doğanlar mahalleleri arasında deniz içerisinde kurulu midye tavaları (12.04.2014). ... 55 Foto 25: Kapıdağ Yarımadası’nın batısında yer alan Kale Tepe’den kuzeydoğuya doğru tomruk üretimi (30.07.2015). ... 56 Foto 26: Ormanlı Şelalesi (09.09.2017) ... 61 Foto 27: Narlı yerleşim biriminin kuzeydoğusunda rüzgar enerji santralleri doğal ortamda yamaç gradyanının bozulmasına ve enterkonnekte hatların bağlanabilmesi adına birçok bitki türünün ortadan kaldırılmasına sebebiyet vermektedir (31.07.2015) ... 64 Foto 28: Turan yerleşim biriminde bulunan ağaç evler yaz turizmi ve rekreasyonel faaliyetler iyi birer alternatiftir (09.09.2017). ... 66 Foto.29: Turan camping alanı ... 66 Foto 30: Erdek Düzler mevkiinde bulunan Botanik Bahçesinin işletmecisi İrfan Gürler Bey ile (09.09.2017). ... 67 Foto 31: Yukarıyapıcı-Ballıpınar arasında bulunan Kirazlı Manastırı hem rekreasyonel faaliyetler hemde kültürel miras alanı olarak önem arz etmektedir. ... 68

(13)

xii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1: Kapıdağ Yarımadası yükselti frekans histogramı ... 18 Şekil 2: Kapıdağ Yarımadası Erdek İlçesi mevsimlere göre yağış dağılımı diyagramı ... 25 Şekil 3: Erdek (solda) ve Bandırma (sağda) meteoroloji istasyonlarına ait yıllık ortalama rüzgar esiş histogramları (MGM) ... 28 Şekil 4: Kapıdağ Yarımadası arazi kullanımı dağılım diyagramı ... 46

(14)

xiii

HARİTALAR LİSTESİ

Harita 1: Kapıdağ Yarımadası lokasyon haritası ... 1

Harita 2: Kapıdağ Yarımadası Jeoloji Haritası ... 13

Harita 3: Kapıdağ Yarımadası jeomorfolojik birimler haritası ... 16

Harita 4: Kapıdağ Yarımadası yükselti basamakları haritası ... 19

Harita 5: Kapıdağ Yarımadası yıllık ortalama yağış dağılımı haritası ... 26

Harita 6: Kapıdağ Yarımadası hidrografya haritası ... 35

Harita 7: Kapıdağ Yarımadası Büyük Toprak Grupları haritası ... 39

Harita 8: Kapıdağ Yarımadası güncel arazi kullanımı haritası ... 47

Harita 9: Kapıdağ Yarımadası Doğal Ortam Potansiyeli Adına Geoturizm Faaliyetleri Haritası (Efe vd., 2007/ değiştirilerek) ... 69

Harita 10: Kapıdağ Yarımadası Risk Haritası (Fıçıcı, 2016) ... 72

Harita 11: Kapıdağ Yarımadası Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları Haritası (Balıkesir/ Topraksu Genel Müdürlüğü) ... 76

Harita 12: Kapıdağ Yarımadası Güncel Erozyon Haritası (Fıçıcı, 2016) ... 78

Harita 13: Kapıdağ Yarımadası Deprem Risk Haritası (Afet İşleri Genel Müdürlüğü / Değiştirilerek... 80

(15)

1

1. GİRİŞ

1.1. Çalışma Alanının Yeri, Sınırları ve Başlıca Coğrafya Özellikleri

Balıkesir il idari sınırları içerisinde yer alan Kapıdağ Yarımadası; Anadolu’nun kuzeybatısında Marmara Denizi’nin güneyinde yer almakta olup; coğrafi konum olarak 28° 03’ ile 27° 40’ doğu boylamları ve 40° 35’ ile 40° 50’ kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. Marmara Denizi’nin güneyinde bulunan yarımada yaklaşık olarak 300 km²’lik bir alan kaplamakta olup denizel etkinin iç kısımlara kadar sokulabildiği morfolojik bir yapıya sahiptir. Balıkesir il merkezine yaklaşık 91. km, Bandırma ilçe merkezine 17 km. mesafededir.

Harita 1: Kapıdağ Yarımadası lokasyon haritası

Çalışma sahamız olan Kapıdağ Yarımadası jeolojik açıdan değerlendirildiği taktirde Marmara adalar topluluğunun bir parçası olduğu anlaşılmaktadır. Strüktürel yönden analiz edildiği takdirde granit, kuvarsit, mikaşist ve gnays başta gelen mineralleri oluşturmaktadır. Yarımada, kıyıdan birden bire yükselen, zirve noktasında

(16)

2

(Kurtkaya) 807 m. ye erişen ve adına da yansımış olduğu gibi, dağ karakterli bir rölyefe sahiptir. İlk bakışta 800 m’yi aşan yükseltisi ile bir horst karakteri arz eden Kapıdağ Yarımadası, yapı ve yer şekli bakımından güneydeki anakaranın devamı niteliğindedir. Güneyde Edincik Paleozoik masifi ile kuzeyde Kapıdağ granit masifi arasında yer alan alçak kısım, Kuaterner sonu ve tarihi çağlar içinde ana karaya bağlanmıştır.

Yarımadanın kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu yüksek rölyefi, bakı ve hakim rüzgâr yönlerine üzerinde etkili olmuş, neticede, birbirlerine 20 km kadar bir uzaklıkta bulunan Erdek ve Bandırma arasında, önemli klimatik farklılıklar ortaya çıkmıştır. Erdek ve Bandırma meteoroloji istasyonunun klimatik parametreleri bu farklılığı yansıtmaktadır. Erdek’in, Bandırma’ya göre 1.5 0C daha yüksek olan yıllık ortalama

sıcaklık değeri bize Kapıdağ Yarımadası’nın güney ve güneybatı kesimlerinin yani Erdek körfezi çevrelerinin, Bandırma körfezine göre göre daha sıcak olduğunu göstermektedir. Erdek ve çevresinde bu karakterleriyle Akdeniz İklimi Sıcaklık Rejimi’nin özelliklerini yansıtmaktadırlar (MGM).

Çalışma sahasında bulunan başlıca büyük toprak grupları zonal, intrazonal ve azonal olmak üzere üç ana başlık halinde yedi yardımcı gruba ayrılarak incelenebilir. Yarımada da yıllık ortalama yağış miktarının 700 mm civarında olması bölge topraklarının iyi derecede elüvasyona maruz kalmasını sağlamış ve bu durumda olan toprakların yaklaşık olarak %84 oranında asit reaksiyon gösterdiği tespit edilmiştir. Toprakların %16’lık kesimi ise hafif alkalen reaksiyon gösteren sınıfta kalmaktadır. Kapıdağ Yarımadası biyocoğrafik özellikler bakımından özgünlükler sunan bir alandır. Yarımada bitki ve hayvan varlığı bakımından zengindir. Ağaç, çalı ve ot formasyonuna ait türlerin yer aldığı sahada, memeliler, kuşlar, sürüngenler ve amfibilere ait hayvan türleri görülür. Yarımada yüzölçümünün % 60 kadarının ArcGIS üzerinde yapılan hesaplamalar sonucu orman örtüsüyle kaplı olduğu hesaplanmıştır. Bakı şartları nedeniyle, yarımadanın kuzeye bakan yüzlerindeki orman örtüsüyle güneye bakan yüzlerindeki orman örtüsü floristik kompozisyon bakımından birbirine nazaran farklılık gösterir. Yarımadada zengin bir fauna olmasına rağmen, buradaki ekolojik ortamları ve popülasyonları hakkında henüz yeterli bilgilere sahip değiliz. Faunistik varlıkları özel olarak gözlemlemek isteyen bir aktivist elverişli yerlerde kamplar yapmak suretiyle amacına erişebilir. Günübirlik gezilerde hangi faunistik unsurlara rastlanacağı tesadüflere kalmıştır. Yarımada 1978

(17)

3

yılından beri resmi olarak “Yaban Hayatı Koruma Sahası” (28.587 ha.) statüsü içindedir.

Yağışların bol, eğim değerlerinin yüksek ve litolojik bakımdan dayanıksız kayaçlardan oluşmuş olan yarımada da yüzeysel akış miktarı önemli olduğundan akarsular bakımından zengindir. Fakat yüzölçümü nedeniyle bu akarsular dar havzalı ve debileri yüksek olmayan akarsulardır. Fakat bütün bunlara rağmen hepsinde yaz mevsiminde, az da olsa akış vardır. Yarımadanın rölyef ve bakı şartları nedeniyle akarsuların çoğu kuzeye doğru akış gösterirler. Bu akarsuların her biri, minyatür bir alüvyal ovaya sahip küçük koylarda denize dökülürler. Bu dolgu ovaları, aynı zamanda yerleşmelerin kurulduğu hem sit ve hem de tarım alanları olarak dikkat çekicidirler.

Kapıdağ Yarımadası’nın insan yaşamı için elverişli olan iklimi, verimli toprakları ve sahip olduğu limanlarla geçmiş dönemlerden günümüze kadar olan sürede birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Erdek ilçesi sınırları içinde kalan Kyzikos, Artake ve Prokonesos isminde üç site şehir devletinin bulunduğu bilinmektedir. Kapıdağ Yarımadası’nın nüfusunda TÜİK’ten alınan veriler doğrultusunda son 7 yılda çok önemli bir değişim göstermemekle beraber yıllara göre küçük dalgalanmalar göstermektedir. Bunun durumun nedeni ise bölgede yürütülmekte olan ekonomik faaliyetlerdir. Nüfus turizm nedeniyle yaz aylarında artarken kışın sadece yerli halkın kalmasıyla azalmaktadır. Kapıdağ Yarımadası’nda 1 ilçe merkezi (Erdek), 17 mahalle olmak üzere 18 yerleşim birimi bulunmakta ve bu yerleşmelerde toplam 34.410 kişi yaşamaktadır. Yarımadadaki kırsal yerleşmeler genellikle az nüfuslu köylerden oluşur.

Çalışma sahasındaki ekonomik etkinlikler ele alındığında; Akdeniz İklimi’nin etkisi dolayısıyla yarımada bünyesinde bulunan mevcut zeytinlikler (4.181 ha) ilkçağdan bu yana devam eden bir ekonomik faaliyetin temsilcisi olduklarından ilgi çekicidir. Erdek Körfezi kıyılarında bu antik ağacı, ürününü ve hatta hasadını gözlemleme imkânı vardır. Otantik ekonomik faaliyetlerden bağcılığı Aşağıyapıcı Köyü’nde görebilirken, son yıllarda büyük gelişme gösteren kırmızı soğan üretimini kuzey köylerinde bilhassa Doğanlar Köyü’nün küçük alüvyal ovasında tüm özellikleriyle gözlemleme imkânı vardır.

(18)

4 1.2. Amaç

"Kapıdağ Yarımadası'nda (Erdek-Balıkesir) Doğal Ortam İnsan İlişkileri" adlı tez konusunun seçilmesindeki öncelikli amaç, bu saha ve çevresine ait farklı coğrafi özellikler çalışılmış olduğu halde, fiziki ve beşeri coğrafya açısından bütünleştirici doğal ortam insan ilişkileri üzerine herhangi bir çalışma bulunmamasıdır. Bu çalışmada Kapıdağ Yarımadası ve çevresinin doğal ortam özellikleri ile doğal ortam insan ilişkileri ortaya konulmaya çalışarak; doğal ortamın potansiyeli ve mevcut kullanım kalıplarının halihazırdaki durumlarının değerlendirilmesiyle birlikte tespit edilen sentez bilgiler ışığında doğal ortamın doğru değerlendirilebilmesine yönelik tavsiyeler ayrıntılarıyla açıklanmaya çalışılmıştır.

Tez konusu seçilirken; öncelikle sahanın doğal ortam özelliklerini (jeoloji, jeomorfoloji, iklim, hidrografya, toprak ve bitki örtüsü), bunların karşılıklı etkileşimlerini, saha genelinde dağılımları, neden-sonuç ilişkilerini, doğal ortamı etkileyen ve doğal ortamdan etkilenen insan ve faaliyetleri, mevcut fiziki ortamın daha verimli bir şekilde nasıl kullanılması gerektiği, şu anki arazi kullanımı sırasında yapılan yanlışlıklar varsa bunlara coğrafi perspektif içerisinde ne tür çözüm ve önerilerin getirilmesi gerektiği yüksek lisans tez çalışmamızın amaçlarını oluşturmaktadır. Kapıdağ Yarımadası olarak çalışma sahasının seçilmesinin nedeni Bursa-Balıkesir il merkezlerine yaklaşık olarak eşit mesafede yer alması, dolayısıyla kolaylıkla ulaşımın sağlanması açısından önem arz etmiştir.

1.3. Materyal ve Yöntem

Kapıdağ Yarımadası ve çevresinin fiziki coğrafya özellikleri ve bu özellikler ile saha dahilinde yaşayan değişik ekonomik faaliyetlerde bulunan insanlar arasındaki ilişkileri ortaya koymayı amaçlayan bu çalışmada uygulanan yöntem diğer Fiziki Coğrafya araştırmalarındaki yöntemlerden ayrı tutulmamıştır. Çalışmanın ilk aşamasında öncelikle araştırma alanı tespit edilerek sınırlandırılması yapılmıştır. Kapıdağ Yarımadası çevresi ile ilgili literatür taraması yapılarak sahaya ait farklı branş ve konularda yapılan kitap, tez, makale ve raporlar incelenmiştir. Bunun yanında gerek saha gerekse doğal ortam insan, ilişkisi üzerine yapılmış teorik bilgi açısından faydalanabileceğimiz birçok esere de ulaşılmıştır.

Çalışma sahasını oluşturan Kapıdağ Yarımadası ve çevresini kapsayan 1/25.000 ölçekli (G19c3, G19c4, G19d3, H19a2, H19b1, H19b2, H20a1) topografya haritaları

(19)

5

ile 1/100.000 ölçekli jeoloji haritası ve BTG haritasından faydalanılmıştır. Literatür, arazi gözlemleri, harita, profil ve kesitler yardımıyla sahanın jeoloji, jeomorfoloji, tektonizma, plütonizma ve volkanizma özellikleri ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Ayrıca Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nden meteorolojik rasat istasyonlarının (Erdek, Bandırma) iklim verileri alınmış, bunlar yardımıyla araştırma alanının iklim özellikleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Devlet Su İşleri’nden alınan akım yıllıkları ile sahanın hidrografik özellikleri ortaya konulmuştur. Doğal ortamla ilgili bu değerlendirmeler sonunda Kapıdağ Yarımadası ve çevresinde bu özellikler ile bölgede yaşayan ve farklı ekonomik faaliyetlerle uğraşan insanlar arasında ilişkiler kurulmaya çalışılmış, özellikle sahada temel geçim kaynağı olan tarım, hayvancılık ve doğal ortam potansiyeli arasındaki ilişkiler irdelenmiştir. Sonuçta; literatür taraması, arazi gözlemleri, çizilen harita, profil, kesit, tablo ve grafiklerin ışığı altında Kapıdağı Yarımadası ve çevresinin doğal ortam potansiyeli ile bu ortamın vazgeçilmez unsuru olan, değişik ekonomik faaliyetlerde bulunan insan arasındaki ilişkiler incelenerek fiziki ortamın insan yararına daha verimli bir şekilde nasıl kullanması gerektiği belirtilmiştir.

1.4. Önceki Çalışmalar Saha İle İlgili Çalışmalar:

 Ülkemizde 2012 yılında çıkarılan büyükşehir yasasıyla beraber Kapıdağ Yarımadası Balıkesir İli, Erdek İlçesi idari sınırlarında Marmara Denizi’ nde yer alan ve tombolo ile ana karaya bağlanmış bir kara parçasıdır. Çalışma sahasında ilk teşkilatlı yerleşmelerin kimlere ait olduğu, bu yerleşmelerin önceden yarımada genelini arazi kullanımı açısından nasıl değerlendirdikleri tam olarak bilinmemektedir. Kapıdağ Yarımadası MÖ 749 yılında ilk olarak Miletos kolonisi tarafından Hellespontos yoluyla Karadeniz’e geçerken uğranılan Kyzikos Antik Kenti olarak bilinmektedir. MÖ 749 yılından daha eski dönemlerde MÖ 2000’li yıllarda yarımadanın Mysler tarafından kullanıldığı da bilinmektedir (Ertüzün, 1998).

 Bürküt 1966 yılında, Kapıdağ Yarımadası’nın biri doğuda ve diğeri batıda olmak üzere iki granodiyoritten oluştuğunu doğuda bulunan granodiyoritlerin batıya nazaran daha bazik karakterde olduğunu ileri sürmektedir (Bürküt,

(20)

6

1966). Bir başka çalışmada ise yarımadanın Uludağ ve Kaz Dağı masifleri arasında yer aldığı, taban kısımda bulunan Paleozoik yaşlı kayaçların (ki bunlar şisti seriler) yoğun stresler altında kalarak fazlaca kıvrımlanmış ve daha fazla dayanamayarak kırılma eğilimi göstermiş olduğu ifade edilmektedir. Paleozoik devrinin sonunda ise Kapıdağ granodiyoriti intrüzyona uğramış ve üzeri Karakaya Formasyonuna ait detritikli ve bloklu serilerle kaplanmıştır. Jura-Kretase arası dönemde başlangıçta sıcak ve çalkantılı olan deniz sonraları derin deniz karakterine bürünmüştür. Neojen dönem karasal çökelleri ve Miosen’de meydana gelen volkanik etkinliklerin ürünleri ile Kuaterner detritik unsurları ardalanmalı bir şekilde alüvyon ovalarını meydana getirmiştir (Aksoy, 1996).

 Yarımadanın adadan tombolo ile karaya bağlanması ve erozyon, kumul hareketleri, depremsellik, bataklık gibi uygulamalı jeomorfolojik problemleri ayrıca sahayla ilgili çalışılan konular arasında yer almaktadır (Cürebal vd, 1998). Kapıdağ Yarımadası’nın Marmara Denizi içerisinde yer almasının doğal bir sonucu olarak gelişecek olan koy ve körfezlerin ayrıntılı bir şekilde oluşumları Hapçıoğlu tarafından 1977 yılındaki çalışmasında değerlendirilmektedir (Hapçıoğlu, 1977).

 Kapıdağ Yarımadası coğrafi konumu dolayısıyla iki farklı flora alemi içerisinde yer almaktadır. Bu flora alemleri Avrupa-Sibirya ve Akdeniz fitocoğrafya bölgeleridir. Doğal olarak bu saha üzerinde oldukça çeşitli bir bitki örtüsünün gelişiminden söz edilebilir. Bu konuyla ilgili olarak “Kapıdağ Yarımadası’ ndaki Orman Ekosistemi” üzerine bölgedeki ormanlık alanların meşe, kestane ve kayın şeklinde kademelenme gösterdikleri Sönmez tarafından tespit edilmiştir (Sönmez, 2001). Ayrıca Sönmez Orman Mühendisliği dergisinde yayınladığı makalesinde bitki türlerinin oluşum ve gelişimlerinin klimatik ve edafik şartlara bağlı olarak her kilometrede bir değişiminden de söz etmektedir. Bu çalışmanın haricinde Kapıdağ Yarımadası’nı fitososyolojik ve fitoekolojik açıdan değerlendirmek amacıyla yarımadanın mevcut bitki türlerinin ortaya konmaya çalışıldığı ve bu bitki türlerinin sintaksonomik açıdan sınıflandırılmasına ilişkin çalışmalar da yürütülmüştür (Öner ve diğ., 2010).

 Çalışma sahasında yer alan başlıca toprak grupları eski toprak sınıflandırma sistemine göre kireçsiz kahverengi orman, kırmızımsı Akdeniz, hidromorfik,

(21)

7

alüvyal ve kolüvyal topraklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Yarımada

genelinde uygun klimatik koşulların ve edafik faktörlerin var olması nedeniyle bölgenin özellikle Erdek kıyı şeridi zeytin yetiştiriciliği açısından son derece uygun bir yapıdadır. Zeytinin Kapıdağ Yarımadası üzerinde var olan toprak tipleriyle ilişkilendirilerek hangi bitki besin maddeleri açısından gereklilik duyduğu ve gübre kullanımına yönelik çalışmalar yapılmıştır (Hazinedar, 2006).

 Bitki örtüsü, toprak koşullarının uygunluğu ve klimatik şartların elverişliliğinin bu kadar uygun olduğu bir alanda doğal hayvan topluluklarının da bulunması kaçınılmazdır. Bu konuyla ilgili olarak da “Kapıdağ Yarımadası Memeli Faunası” üzerine İstanbul Üniversitesi Orman Entimolojisi’ nin Hızal’a hazırlattığı bir akademik çalışma mevcuttur (Hızal, 2008).

Konuyla İlgili Çalışmalar :

 AYKIR, D., ‘Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nda Doğal Ortam insan İlişkileri’ (2004) Adlı çalışmada Ayvalık Adaları Tabiat Parkı Alanı’nda doğal, arkeolojik, tarihi ve kültürel kaynak değerlerinin korunarak, gelecek nesillere aktarılmasını yönelik araştırma yapılmış.

 CAN, R., ‘Fethiye Ovası Ve Yakın Çevresinde Doğal Ortam - İnsan İlişkileri’ (2010) Adlı çalışmada Fethiye Ovası ve Yakın Çevresinde doğal ortamın özelliklerinin belirlenmesi ve bu alanda yasayan insanların çevreyle olan etkileşimlerinin incelenmiş.

 ŞENGÜN, T. M., ‘Harput Platosunda Doğal Ortam-İnsan İlişkileri ve Doğal Çevre Planlaması’ (2007) Adlı çalışmada Harput Platosu ve çevresinde beşeri faaliyetler ve doğal ortam özelliklerinin denetiminde gerçekleştirilmesi. İnceleme alanında yasayan ve değişik ekonomik faaliyetlerde bulunan insanlar ile doğal ortam arasındaki sıkı bir ilişkiye değinilmiş.

 Kapıdağ Yarımadası’nda doğal ortam insan ilişkilerini ortaya koymada dördüncü bölümü meydana getiren başlıklar Taner Şengün’ün “Harput Platosunda Doğal Ortam İnsan İlişkileri ve Doğal Çevre Planlaması” adlı doktora tezi model alınarak çalışma sahasına uyarlanmıştır.

(22)

8

2. DOĞAL ORTAM ÖZELLİKLERİ

Yarımadayı meydana getiren gerek canlı ve gerekse cansız varlıkların bir arada ele alınacağı bu bölümde kayaçlardan üzerinde yaşayan bitki örtüsüne, jeomorfolojik gelişime katkı sağlayan yapı ve üzerinde kurulu akarsu şebekesi, toprak oluşum ve gelişimini sağlayan anakaya, hidrografik özellikler ve hayvan varlığının tamamı çalışma sahasının doğal ortam özelliklerini oluşturmaktadır. Bu bölümde doğal ortam varlıklarını oluşturan jeolojik özellikler, topografya özellikleri, iklim, bitki örtüsü, toprak, doğal su sistemleri ana başlıklarına değinilecektir.

2.1. Anakaya Özellikleri

Kapıdağ Yarımadası jeolojik yönden Marmara Adalar topluluğunun bir parçasıdır ve strüktürel açıdan analiz edildiği takdirde etrafında bulunan Marmara Adası, Paşalimanı Adası gibi adaların bünyesinde yer alan granit, mikaşist, kuvarsit ve gnays gibi kayaçlardan meydana geldiği görülmektedir. Alt Paleozoik ve Antekambrien yaştaki kristalin şistlerin içerisine sokulum göstermiş geniş ölçüdeki granitlerden oluşan eski bir masiftir (İnandık, 1958). Yarımadada sokulum göstermiş granit ve granodiyoritlerin iki ayrı plütondan meydana geldiği ve doğuda yer alan plütonun batıya nazaran daha bazik karakterde olduğu zirkon kristalleri üzerinde yapılan Pb metodu ile radyoaktif yaşlandırma sonucunda elde edilmiştir. Yaşlandırmada plütonun yaşının 73,9± 8 milyon yıl olduğu belirlenmiştir (Bürküt, 1966).

Çalışma sahasında jeotermal enerji çalışmaları kapsamında stratigrafik istiflenmede en altta Paleozoik yaşlı kristalin şistlerin ve bunların üzerinde yer alan mermerlerin diskordant örtülü olarak yer aldıkları en üstteki tabakaların ise Tersier’in çört, karasal Neojen ve Kuaterner’e ait unsurlardan meydana geldiği tespit edilmiştir (Ergun, 1972). Yarımadaya ait jeolojik stratigrafik istiflenme çalışmaları tabanda Üst Paleozoik- Mesozoik yaşlı metamorfiklerin var olduğunu, bunlar üzerinde Trias yaşında volkanitlerin mevcudiyeti, Üst Kretase’de fliş ve ultrabazik kayaçların bindiği bir tabaka ve en üstte ise Neojen karasal çökelleri ile Kuaterner’ e ait kaba klastik malzemeden meydana geldiği ileri sürülmektedir (Ovalıoğlu, 1969; Gözler, 1984; Yalçınkaya, 1980).

(23)

9

Jeolojik açıdan yapılan bütün bu çalışmaların sonucunda esasen çalışma sahasında dört farklı birimin varlığından söz etmek mümkündür (Aksoy 1996).

i. Metamorfik şistlerin oluşturduğu Fazlıkonağı Formasyonu (Üst Paleozoik),

ii. Kireçtaşları (Üst Paleozoik),

iii. Kapıdağ Graniti (Üst Kretase- Paleosen), iv. Güncel sedimanlar (Kuaterner- Holosen). 2.1.1. Üst Paleozoik Yaşlı Fazlıkonağı Formasyonu

Kapıdağ Yarımadası’nın ortaya çıkışında en eski yaşlı birimlerden meydana gelen metamorfik şistler batıda Erdek-Ocaklar yerleşim birimlerinden doğuda Çakıl yerleşim biriminin güneyine kadar bir şerit halinde biri kuzey kuzeybatı diğeri güney güneydoğuda yer alan granitik intrüzyonlarını ayırmaktadır.

Çalışma sahasında bulunan epidot ve klorit şistler mor- mavi renkleri ile belirgin bir şistozite sunmaz iken; ince- orta tabakalı demir açısından zengin pistazit mineralleri şistoziteye uygun dizilim gösteren sfen minerallerinden oluşmuştur. Fazlıkonağı Formasyonu’nda bantlar ve mercekler şeklinde görülen mermerler gri, beyaz renklerde; sakkaroid dokulu ve ince- orta tabakalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Mercekler halinde görülen serpantinit kütleleri şiddetli metamorfizma sonucu yapraklanma kazanmıştır, bu nedenle serpantin kütleleri içerisinde kromit cevherleşmesi söz konusudur (Alpan, 1997).

Yarımada genelinde görülen metamorfik şistlerin taban kısımları görülmediğinden sık devrik izoklinal kıvrımlanmalar sebebiyle kesit olarak düzgün bir görünüm sunmazlar. Kalınlığı belirsiz olan formasyon metamorfizmanın neden olduğu şiddetli basınçtan dolayı bünyesinde organik kökenli kalıntı içermemektedir. Bu sebepten dolayı Fazlıkonağı Formasyonu’nun yaşı Batı Anadolu’da yapılan diğer çalışmalarla korelasyon edilerek Üst Paleozoik olduğu tespit edilmiştir (Ovalıoğlu, 1969; Yalçınkaya, 1980; Gözler, 1984).

2.1.2. Üst Paleozoik Kireçtaşı

Kapıdağ Yarımadası’nın güney batısında kurulu Erdek yerleşim biriminin yaklaşık 500-500 m kadar güneydoğusunda yer alan Seyitgazi Tepe ve çalışma sahasının kuzeydoğusunda bulunan Şahirburgaz Deresi’nin 1.5 km doğusunda Boz Tepe

(24)

10

üzerinde mercekler halinde kireçtaşlarına yapılan arazi çalışmaları sonucunda ulaşılmıştır. CBS üzerinde yapılan jeoloji alansal verilerine ait hesaplamalar sonucunda Kapıdağ Yarımadası’nın 24 hektarı kireçtaşlarından oluşmaktadır.

Foto 1: Kapıdağ Yarımadası’nın kuzeydoğuda yer alan Kuku Tepe’nin güney kesiminde granitik kütleyi aşarak mostra veren kireçtaşları bulunmaktadır.

Yarımadanın doğu ve batısında nispeten az metamorfize olmuş killi şistler ile kalkerlerden oluşan bu sahalar Üst Paleozoik zamana aittir (Ketin, 1946).

2.1.3. Üst Kretase- Paleosen Yaşlı Kapıdağ Graniti

Kapıdağ Yarımadası’nın güney doğusunda yer alan granit intrüzyonları kuzeybatıdaki intrüzyonlara oranla daha bazik karakterdedir. Aşağıyapıcı yerleşim biriminin civarında teşekkül etmiş granitlerin tanesel dokuları çıplak gözle daha rahat ayırt edilebilecek boyutta afanitik dokuya sahiptir. Kuzey kuzeybatıda yönünde gelişme göstermiş olan granitlerin intrüzyonu güneydoğudakilere nazaran daha soğuk lav akıntısı çıkışlarına sahiptir. Bu nedenle yarımadanın kuzey kuzeybatı kesimleri güneydoğuya oranla daha eğimli, engebeli ve yüksek bir topografya yapısına sahiptir.

(25)

11

Foto 2: Yarımadanın doğusunda yer alan Aşağıyapıcı- Tatlısu yerleşim birimleri arasında granitik kütleler eksfoliasyona maruz kalarak çözülmeye uğramıştır.

Hipidiyomorf tanesel dokuda olan plütonlar genel olarak kuvars, feldispat, biyotit, opak ve hornblend minerallerinden oluşmuş morumsu- beyaz, yer yer kırmızı ve alaca renklerde, dış kısımları aşınmış olmasına rağmen iç kısımları sağlam olarak karşımıza çıkmaktadır. Kapıdağ graniti Erdek civarında Fazlıkonağı Formasyonu’na ait şisti serileri keserek kontakt metamorfizma oluşturmuş ve apofizler şeklinde sokulmuştur (Bingöl,1973). Aynı zamanda KAF hattının batı kanadını meydana getiren yarımadanın kuzeybatısında Rikoz Burnu’ndan başlayarak doğuda Kopseles Feneri’ne kadar uzanan dik eğilimli ve sol yanal atımlı fay granit intrüzyonlarını deformasyona uğratmıştır (Aksoy, 1996).

2.1.4. Kuaterner- Holosen Yaşlı Güncel Sedimanlar

Çalışma sahasının merkezi yüksek iç kesimlerinde bulunan dağlık ve parçalanmış plato yüzeylerinden kaynaklarını alan akarsular yarımadanın Marmara Denizi ile buluştuğu noktadaki kaide seviyesinde aşındırılıp taşıdıkları malzemeyi biriktirerek kıyı ovalarını meydana getirmişlerdir. Bu ovalık araziler klastik dokudaki ince unsurlu arenalar ve metomorfik şistlerin yüzeylendiği alanlarda mil oranı yüksek

(26)

12

toprak fraksiyonlarından meydana gelmiş alüvyonlardan oluşmaktadır. Bu alüvyonlar yarımadanın kıyı kuşağında kurulu yerleşim birimlerinin üzerinde kuruldukları alüvyal sahaları oluşturmaktadırlar.

Yarımadada oluşum gösteren bir diğer alüvyal dolgu alanı ise Belkıs Bataklığı (Foto 4) meydana getirmektedir. Önceleri ada konumundaki Kapıdağı’nı ana karaya bağlayan bu kıstak batı ve doğu olmak üzere ikili tombolo arasında kalmış bir alüvyal dolgu alanıdır. Bu dolgu sahasının Kuaterner döneme ait olduğunun en somut göstergesi ise tarımsal arazilerin sulanması amacıyla açılan sulama kuyularından 9 m derinlikten sonra tuzlu ve kirli suyun çıkışı olarak göstermek mümkündür (Cürebal vd, 1998). Bu durumda sahada meydana gelen alüvyonlaşma henüz meydana gelmiştir.

Jeolojik açıdan sonucu ele alındığında Kapıdağ Yarımadası, Uludağ ve Kazdağı masifleri arasında kalmış bir sahadır. Yarımada’nın taban kısımlarında yer alan şisti seriler yüksek stresslere maruz kalmış aşırı derecede kıvrımlanma göstermiş ve kıvrımlanamayan kesimler kırılmaya eğilimi göstermiştir. Paleozoik- Trias öncesi zaman dilimi aralığında Kapıdağ Graniti’nin intrüzyona uğramış, Trias’ta üzeri Karakaya Formasyonu’na ait detritik ve bloklu serilerle kapatılmıştır. Jura- Kretase’de sıcak ve çalkantılı denizel ortam sonraki dönemde derin denizel ortam karakteri kazanarak birikim sahasına dönüşmüştür. Çalışma alanı Oligo-Miyosen’de şiddetli volkanik faaliyetlere maruz kalmış Plio-Kuaterner’de meydana gelen Neotektonik hareketlenmelerle Ulubat ve Manyas gibi depresyonlar oluşmuş daha sonra bu sahalar Kuaterner’e ait detritik malzemelerle doldurulmuştur (Aksoy, 1996). Yarımadanın esasen bir kubbe görünümü alması Neotektonik faaliyetler sonucunda Erdek ve Bandırma körfezleri graben şeklinde çökerken Kapıdağ Granitik kütlesinin horst olarak yükselmesi sonucu gerçekleşmiştir (Ardel, 1958).

(27)

13

(28)

14 2.2. Jeomorfolojik Özellikler

Çalışma sahasını meydana getiren farklı nitelikteki kayaç gruplarının aşınıma karşı sergiledikleri direncin farklılığı yarımada üzerinde gerek doğuda ve gerekse batıda farklı nitelikte jeomorfolojik birimlerin oluşmasını sağlamıştır. Bu durum yalnızca litolojik birimlere bağlı bir durum olarak gerçekleşmemiş farklı hava kütlelerinin etkisi ve bitki örtüsü, toprak türlerinin farklı oluşu ile de paralellik arz edecek şekilde jeomorfolojik evrim geçirmesine neden olmuştur.

2.2.1. Dağlık Alanlar

Çalışma sahasının merkezi kısmında %0,57’lik bir orana sahip dağlık araziler granit intrüzyonlarını takip edecek şekilde kuzeybatı güneydoğu doğrultulu sıralanma göstermektedirler. Bu sıralanış yaklaşık olarak 15-16 km civarındadır fakat yüksek zirveler yalnızca bu uzanış istikametinde değil de aynı zamanda kuzey güney eksenli merkezi kısımda da yer almaktadırlar. Yarımadanın en yüksek noktasını Ademkaya Tepesi olarak bilinen 807 m yüksek zirve meydana getirir. Bu zirvenin haricinde Kesikdağ T. (653), Taşlı T. (660), B. Gamla T. (791) m gibi yüksek zirveler meydana getirmektedir.

2.2.2. Tepelik Alanlar ve Parçalanmış Plato Yüzeyleri

Yarımadanın kıyı kesiminde bulunan ovalık ve vadi tabanları gibi en alçak noktalarından merkezi iç kesimlerde yer alan yüksek dağlık kütleye geçilirken yarımadayı meydana getiren jeomorfolojik ünitelerden birisi olarak da tepelik araziler ile parçalanmış plato yüzeyleri düşünülebilir.

Çalışma sahasının doğusu ile batısı arasında farklı karakterlerde lav intrüzyonlarına maruz kalması sahanın doğusu ile batısı arasında yer alan tepelik arazilerin yükseltilerinde de farklılığın oluşmasını sağlamıştır. Doğu kesimler batıya nazaran daha alçak ve hafif dalgalı bir rölyef görünümü sergilerken batısında meydana gelmiş tepelik platoluk aşınım yüzeylerinin daha üst seviyelerde gelişmesine neden olmuştur. Erol sınıflandırmasına göre sahanın doğu kesimlerinde Üst Pliosen DIII aşınım yüzeylerine karşılık gelen ve 100- 150 m civarındaki tepelik araziler Yeltepe, Kışlakıran Tepe, Çayırtepe ve Dalyan Tepe olarak sıralanabilir.

(29)

15

Kapıdağ Yarımadası’nın iç doğu kesimlerinde kurulum göstermiş Yukarıyapıcı yerleşim birimi ise bir üst yükselti grubunu meydana getiren 350- 400 m yükseltiye sahip platoluk yüzey üzerinde yer almaktadır. Bu seviyede yer alan belli başlı tepelik alanlar ise Mırın Tepe, Taş Tepe, Koca Tepe ve Camitarla Tepe olarak isimlendirilebilir.

2.2.3. Ova ve Vadi Tabanları

Yarımadayı meydana getiren granitik ve metamorfik birimler üzerine kurulu dantritik drenaj ağı, çalışma sahasının merkezi yüksek kesimlerinden kaynaklarını alan akarsuların denize döküldükleri alanlarda, akarsuyun akışıyla paralel olacak şekilde ovalık ve vadi tabanlarının gelişmesi durumu söz konusudur. Yarımadanın en güneyinde yer alan kıstak sahası en alçak noktayı meydana getirdiğinden çalışma sahası üzerinde en geniş ovalık arazi Ocaklar-Erdek ve Tatlısu-Aşağıyapıcı yerleşimleri arasında kalan ve doğu- batı yönlü uzanış gösteren sahadır.

Belkız Ovası haricinde yarımada üzerinde akış gösteren akarsuların kurdukları en büyük ovalık araziler yarımadanın kuzeybatısında Değirmen Dere’nin meydana getirdiği Fatıovası ile kuzeydoğuda yer alan Ilıca Dere’nin oluşturduğu Şahinburgaz Ovası olarak gösterilebilir. Yarımada üzerinde yer alan bu üç büyük ovalık arazi haricinde akarsuların denize döküldükleri kısımlarda yarımada iç kesimlerine doğru akarsuların akışı yönünde uzanış gösteren cepler halinde üçgen vadi tabanları gelişme imkanı bulmuştur.

Foto 3: Yarımadanın kuzeyinde kaynaklarını B. Gamla T.’den alan Çağlayan Dere’nin denize döküldüğü alanda Ormanlı yerleşim birimi ovalık arazi üzerine kurulmuştur (26.05.2015).

(30)

16

(31)

17 2.2.4. Belkıs Tombolosu

Hapçıoğlu’nun 1977 yılında çalışma sahasında yürüttüğü çalışmaya bağlı olarak özel jeomorfolojik birimlerden birisi olarak kabul edilen tombolonun litolojik yapı özellikleri, akarsu aşındırma ve biriktirme faaliyetleri, dalga ve akıntıların etkisi ile neotektonik hareketlenmelere bağlı olarak Belkıs Tombolosu gelişimini tamamlamıştır. Kapıdağ Granit Kütlesi ile Edincik Paleozoik Masifi arasında denizin en fazla sığlaştığı noktada ikili tombolo şeklinde karşılıklı materyal taşınımına bağlı olarak gelişen tombolonun iç kesiminde ise Belkıs Bataklığı oluşmuştur (Hapçıoğlu, 1977).

Foto 4: Güneyde Edincik Paleozoik Masifi ve kuzeyde Kapıdağ Granit kütlesi arasında gelişimini tamamlayan tombolo üzerinde bahçe tarımı ve zeytincilik faaliyetleri yürütülmektedir (31.07.2015).

Kapıdağ Yarımadası’nın üzerinde kurulduğu akarsu ağı ilk oluşumundan günümüze kadar granit ve metamorfik şistlerin yapılarına uygunluk gösterecek şekilde dantritik ve radyal akarsu ağlarının gelişmesine neden olmuştur. Ana akarsu ağlarının gelişmesi çalışma sahasında doğal ortamın şekillenmesini sağlamış doğal ortamın şekillenmesine bağlı olarak da insanoğlunun ortamı nasıl ve hangi açılardan kullanacağı gibi farklı ekonomik etkinliklerin oluşmasını sağlamıştır. Doğal ortam bünyesinde jeomorfolojik birimlerin varlığına paralel olarak vadi tabanları ya da

(32)

18

ovalık araziler yarımada genelinde en fazla insanoğlu etkisine maruz kalan sahalar iken ikinci derecede parçalanmış platoluk yüzeylerinin olduğu kesimler özellikle Yukarıyapıcı, Belkıs ve Hamamlı yerleşim birimleri civarında tahribata uğratılmıştır.

Tablo 1: Kapıdağ Yarımadası yükselti sınıfları alansal dağılımı.

Yükselti Basamağı (m) Alan (ha) Oran (%)

0-100 10.407 36.04 101-200 5.437 18.83 201-300 4.301 4.89 301-400 3.796 13.14 401-50 2.306 7.99 501-600 1.488 5.15 601-700 940 3.26 701-800 203 0.70 TOPLAM 28.878 100.00

Şekil 1: Kapıdağ Yarımadası yükselti frekans histogramı

Çalışma sahası olarak belirlenen yarımadanın ArcGIS ortamında yapılan yükseklik analizleri sonucunda toplam alanın % 55’ini (15.844 ha) 200 m yükselti basamağı altında kalan sahalar meydana getirirken; çalışma sahasının ortalama yükseltisi 223 m olarak hesaplanmıştır. 36,04 18,83 14,89 13,14 7,99 5,15 3,26 0,70 0,00 10,00 20,00 30,00 40,00 0-100 101-200 201-300 301-400 401-500 501-600 601-700 701-800 ORAN (%) K SE LTİ (m )

(33)

19

(34)

20 2.3. İklim Özellikleri

2.3.1. Jenetik ve Dinamik Faktörlerin Kapıdağ Yarımadası İklimine Etkisi Bir ülke veya bölgenin iklimi jenetik ve dinamik faktörlerin etkisine bağlı olarak değişkenlik gösterir. Jenetik ve dinamik faktörler ise herhangi bir yerin coğrafi konumu ve genel atmosfer dolaşımı ile coğrafi özelliklerine bağlı olarak meydana gelen termik ve dinamik değişikliklerdir (Erinç, 1984).

2.3.2. Planeter Faktörler

Kapıdağ Yarımadası’nın dünya üzerinde kuzey yarım kürede orta kuşak içerisinde yer almasına bağlı olarak yaz ve kış aylarında farklı planeter faktörlerin etkisiyle beraber yağış, basınç, rüzgar, sıcaklık gibi ana iklim elemanları üzerinde hava kütlelerinin etkisine bağlı olarak değişkenlik arz eder.

Yarımada yaz aylarında tropikal kökenli hava kütlelerinin etkisini genişletmesi sonucu yaz boyunca genel atmosfer sirkülasyonuna bağlı olarak mT ya da cT hava kütlelerinin geliş yönüne göre yağış ve sıcaklık şartlarında değişiklik göstermektedir. mT kökenli hava kütlelerinin Ege Denizi üzerinden yarımadayı etkilemesi ile yarımadanın yüksek kesimleri yağış almakta alçak kıyı düzlükleri ya da alçak kıyı ovaları ise doyma noktasına daha geç ulaşmasından dolayı bu sahalar bunaltıcı sıcakla mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar. Yarımada yaz döneminde Akdeniz ve Basra alçak basınç sistemlerinin Anadolu üzerinden etkilenmesi ile beraber karasal ortamın hava kütlesi özellikleri etkisine girer. Bu sayede yarımada kuru ve sıcak günler geçirir.

Çalışma sahası kış döneminde cP ve mP hava kütlelerinin etkisini genişletmesi ile daha soğuk bir döneme girer. Asor ve Sibirya antisiklonlarına bağlı olarak yarımadayı işgal eden hava kütlesinin denizel ortamlar üzerinden gelmesi sonucu Kapıdağ Yarımadası şiddetli kar fırtınalarına maruz kalır. Kış döneminde cP hava kütleleri etkisi altında kalmasıyla yarımada da kuru ve sert geçen bir kış dönemi yaşanır (Erol, 1985).

Planeter faktörlerden bir diğeri olarak da gezici siklonların etkileri çalışma sahası üzerinde gözlenebilir. Genellikle bahar aylarında kutbi cP ve tropikal kökenli mT hava kütlelerinin ya da kutbi mP ve tropikal kökenli cT hava kütlelerinin

(35)

21

karşılaşması sonucu oluşan cephesel faaliyetler yarımada üzerinde bol yağışların görülmesini sağlamaktadır.

Kapıdağ Yarımadası iklimsel özelliklerinin ortaya çıkarılması amacıyla yarımadaya en yakın meteoroloji istasyonları olan Erdek ve Bandırma istasyonlarının uzun yıllara dayalı ortalama sıcaklık ve yağış koşulları dikkate alınarak iklim yorumlamaları yapılmıştır. Bu bağlamda meteoroloji istasyonu verilerine bağlı kalarak yarımada genelinde yarı nemli iklim tipinin varlığı belirlenmiş olup, çalışma sahasının güney- güneybatı kesimlerinde yazları sıcak mezotermik ve kışları serin Batı Akdeniz İklim koşulları hüküm sürmektedir. Bu durum kuzey- kuzeydoğu ve doğu kesimlerde Karadeniz etkisi altındaki hava kütlelerinin daha baskın olması şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenlerden dolayı yarımada üzerinde Marmara Geçiş Tipi İklimi’nin varlığından söz etmek mümkündür.

Tablo 2: Erdek ve Bandırma Meteoroloji İstasyonları 1970-2006 yılları arasında ortalama sıcaklık ve yağış verileri (MGM).

İKLİM PARAMETRE İSTASYON AYLAR ORTALAMA (ºC) TOPLAM (mm) O Ş M N M H T A E E K A SICAKLIK (ºC) BANDIRMA 12,1 16,6 21,4 23,6 23,6 20,0 15,6 10,5 7,1 5,3 5,4 7,6 14,1 ERDEK 7,7 8,0 1 ,2 13,5 1 ,2 24,0 26,2 26,9 21,4 17,3 13,6 9,9 16,5 YAĞIŞ (mm) BANDIRMA 101,3 74,6 67 9 55,5 34,4 23,9 19,3 17,4 34,4 69,3 97,7 113,7 709,4 ERDEK 61,0 48,8 53,8 42,1 29,5 17,1 12,6 12,8 32,1 53,9 75,5 83,4 522,7

2.3.3. Basınç Merkezleri ve Hava Kütleleri

Çalışma sahasının gerek özel ve gerekse coğrafi konumunun getirdiği etkilere bağlı olarak yarımada genelinde yaz ve kış aylarında farklı basınç merkezlerinin etkisinden söz edilebilir. Kış mevsiminde Asor Yüksek Basınç merkezinin alanını genişletmesine bağlı olarak çalışma sahası polar kökenli soğuk hava kütlelerinin etkisi altına girmektedir. Yarımadanın deniz içerisinde yer alması nedeniyle kış aylarının şiddetli soğuk geçmesi engellenmekte ve donlu gün sayılarının azalmasına neden olmaktadır. Yüksek iç kesimler ise yarımada kıyıları kadar sıcak bir dönem geçirememekte mP kökenli hava kütlelerinin etkisi altında kaldığı dönemlerde şiddetli kar yağışları alırken, kış mevsiminde Akdeniz üzerinden doğan gezici siklonların etkisi altına girdiğinde ise bol yağışın düştüğü alanlardır.

(36)

22

Yarımada yaz mevsiminde Basra ve Akdeniz Alçak Basınç merkezlerinin etkisi altına girmektedir. Tropikal kökenli hava kütlelerinin etkisiyle beraber yarımada güney bakılı yamaçları 31- 32 °C sıcaklıkların yaşandığı alanlara karşılık gelirken, iç kesimlerde yer alan B. Gamla, Çokola ve Ademkaya tepeleri gibi yüksek kütleler yükselti artışıyla beraber yaz mevsimi sıcaklıklarının 5-6°C daha düşük yaşandığı sahalar olarak karşımıza çıkmaktadır.

2.3.4. İklimi Etkileyen Topografik Faktörler

Kapıdağ Yarımadası’nın iklim elemanları olan sıcaklık, yağış, rüzgar ve basınç koşulları üzerinde yarımadanın topografya yapısı etkin rol oynamaktadır.

Çalışma sahasında yarımadayı meydana getiren dağlık alanlar ve bu alanların arasında uzanış gösteren yarılma dereceleri oldukça yüksek vadi tabanları yer almaktadır. Yarımada üzerinde parçalanmış plato yüzeyleri ve yüksek dağlık kütleler adeta bir elin parmakları gibi çalışma sahasının kuzeyinden güneyine doğru kuzey kuzeydoğu, güney güneybatı yönlü uzanış göstermektedir. Dolayısıyla çalışma sahasının kuzeyinden esen kuzey sektörlü rüzgarlar yarımadanın içlerine kadar sokulabilme imkanına sahiptir. Bu durumda kuzey kıyı şeridinde gelişme gösteren bitki türleri iç kesimlerde de görülebilir. Dağların uzanış yönünün kuzey güney yönlü olması ve kuzey sektörlü rüzgarların yarımadanın iç kesimlerine kadar sokulması sonucu;

1. Yaz döneminde deniz meltemlerinin yarımada içlerine kadar ulaşmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla yaz aylarında dahi merkezi iç kesimler yağış alabilme imkanına sahiptir.

2. Kış döneminde ise dağların ve vadilerin uzanış yönüne paralel olarak yarımadanın iç kesimleri denizel etkiden dolayı karasal ortam olmalarına ragmen daha ılık kış mevsimi geçirmesine sebebiyet vermektedir.

Kıyılardan itibaren yarımadanın merkezi iç kesimlerinde bulunan ve en yüksek noktasını oluşturan Ademkaya Tepe (807m) ile bağıl olarak 800 m den fazla yükelti farkının bulunması kıyı ile iç kesimler arasında sıcaklık adına yaklaşık olarak 4°C farkın meydana gelmesinde etkin rol oynamıştır. Ayrıca merkezi iç kesimlerde hava kütlelerinin doyma noktasına daha rahat ulaşmasından dolayı yüksek kesimler kıyılara nazaran yağışa daha kolay ulaşan noktalardır. Dolasıyıla bu sahalar üzerinde

(37)

23

Adem Kaya Tepe,Çokola Tepe, Kurtmümin Tepesi gibi yüksek kesimler yüksek yağış ortalamaları ve yarımadanın özellikle kuzeye bakan yamaçlarında bu araziler üzerinde kayın (Fagus orientalis) ve nemcil türler açısından zengin bir bitki topluluğunun yetiştiği alanlardır. Bu alanlar üzerinde yetişen bitkiler daha çok asit reaksiyon gösteren kireçsiz kahverengi orman toprakları üzerinde yaşamaktadırlar.

Çalışma sahasında iklimi etkileyen diğer topografya faktörlerinden biriside bakı durumudur. Yarımadanın CBS üzerinde yapılan bakı analizlerine göre toplam arazi varlığının %27.8’i her yönden olmak üzere ve ana yönler olarak kabul edilen kuzey, güney, doğu, batı yönlerinden ortalama % 18.05 oranında günlenmektedir. Yarımadanın kuzeye bakan yamaçları güneye bakan yamaçlarına oranla ortalama olarak 200 mm’den daha fazla yağış almaktadır. Buna bağlı olarak kuzey yamaçlar ve güney yamaçlar arasında yetişen bitki türlerinde farklılıklar gözlenmektedir. Ayrıca güneye bakan yamaçlarda toprak koşullarının kuzeye bakan yamaçlara göre daha az yıkanmaya maruz kaldığı dolayısıyla bazı kesimlerde kırmızımsı Akdeniz topraklarının geliştiği ortamlar mevcuttur. İlaveten güneye bakan yamaçlar güneş ışığından daha fazla yararlandığından dolayı yarımadanın güney kesiminde ya da güneye bakan yamaçlarda kurulmuş yerleşim birimlerinin güneşlenme süresi kuzey kıyı şeridindeki yerleşim birimlerine göre 10 – 15 gün/yıl daha fazla olmaktadır. Aşağıyapıcı, Tatlısu, Erdek, Ocaklar gibi yerleşim alanları yaz mevsiminde turizm açısından kuzey yerleşim birimlerine göre daha fazla turizm sezonuna zaman ayırabilmektedirler.

2.3.5. Sıcaklık Koşulları

Erdek ve Bandırma Meteoroloji istasyonları uzun yıllara dayalı ortalama sıcaklık değerlerine göre yarımadanın 15.3°C sıcaklığa sahip olduğu söylenebilir (Tablo:2). Çalışma sahasında en soğuk ay 5°C ile Ocak ayı iken en sıcak aylar Temmuz ve Ağustos ayı ortalamaları olarak 26.9°C olarak belirlenmiştir. Çalışma sahasında uzun yıllar boyunca sıcaklık değerlerinde ekstrem durumlar da göze çarpmaktadır. Yarımada en yüksek yaz sıcaklığını 11.08.1970 yılının Ağustos ayında 41.3°C ile görürken en düşük sıcaklığı 15.01.1954 yılının Ocak ayında -14.6°C ile yaşamıştır.

Çalışma sahasında yıllık ortalama donlu gün sayısı 36 yıllık rasat verilerine bağlı olarak 41 gün olarak hesaplanmıştır. Bu süreçte Ocak, Şubat ve Mart aylarında sıcaklığın 0,0 °C altına düştüğü aylık ortalama gün sayısı 5- 10 gün arasında değiştiği

Harita 12: Kapıdağ Yarımadası Deprem

(38)

24

belirlenmiştir. Doğal ortam insan ilişkileri adına Kasım ve Aralık aylarında meydana gelebilecek donlu günler zeytin üreticileri adına son derece önem arz eden bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sıcaklıkların 25 °C üzerine çıktığı yaz döneminde çalışma sahası kıyı şeridinin bu dönemde doğal ortamda bulunan insanlar tarafından turizm sektörü adına önem teşkil etmektedir. Mayıs- Eylül ayları arasında yaklaşık olarak 100 gün süren bu dönemde deniz suyu sıcaklıklarının artışıyla birlikte yarımada nüfusunda da önemli bir artış meydana gelmektedir.

Foto 5: Ağustos ayı ilk haftasında çalışma sahasının doğusunda yer alan Aşağıyapıcı yerleşim biriminin nüfusu turizm sektörünün canlanmasıyla iki katına çıkmaktadır (02.08.2015).

2.3.6. Yağış Koşulları

Çalışma sahasında Erdek ve Bandırma Meteoroloji İstasyonları verilerine bağlı olarak ortalama 36 yıllık yağış verilerinin 700 mm civarında olduğu belirlenmiştir. Yarımadanın sahip olduğu topografik yapı ve yarımadayı etkileyen farklı hava kütleleri çalışma sahası genelinde üç farklı yağış bölgesinin oluşmasını sağlamıştır.

Çalışma sahasının güneyinde yer alan Belkıs Tombolosu ve güney bakılı yamaçlar yıl boyunca genel olarak karasal kökenli hava kütlelerinin etkisi altında kaldığından nem açısından diğer bölgeler kadar zengin olmasalar dahi doyma noktasına daha geç

(39)

25

ulaşmakta ve bu sahalar üzerine yıllık ortalama 700 mm civarında yağışın düşmesine olanak tanımaktadırlar.

Kapıdağ Yarımadası’nın kuzeyinde kalan ve kuzey denizel kökenli hava kütlelerinin etkisi altında kalan sahalar ise güney bakılı yamaçlara göre daha erken doyma noktasına ulaşmakta ve nem oranının daha yüksek olması hasediyle 700- 900 mm yıllık ortalama yağışların düştüğü sahalardır.

Yıllık ortalama yağış adına en yüksek 1000-1100 mm yağış alan sahalar ise çalışma sahasının en yüksek noktaları olarak kabul edilen Ademkaya Tepe, Çokola Tepe ve civarındaki kuzey bakılı yamaçlar olarak gösterilebilir.

Marmara Geçiş Tipi İklimi’nin etkili olduğu çalışma sahası üzerinde yağışların % 38’i kış ve % 30’u sonbahar mevsimlerinde düşmekte iken geriye kalan % 24’ü ilkbahar ve % 8’i yaz yağışları olarak kendini göstermektedir. Çalışma sahası genelinde aylık ve yıllık olarak hiçbir zaman sıcaklıkların 5 °C altına düşmemesi donlu günlerin oluşmasına engel teşkil etmektedir. Fakat bu durum merkezi yüksek iç kesimlere doğru yükseltinin artışına paralel olarak sıcaklık düşüşlerinin yaşanmasına ve kıyı ile iç kesimler arasında 4 ila 5 °C sıcaklık düşmesine neden olmakta yağışlarında artmasına sebebiyet vermektedir.

Yarımadanın iç güneydoğu kesiminde kurulu Yukarıyapıcı yerleşim birimi ile daha güneyde yer alan Hamamlı, Çeltikçi ve Belkız yerleşim birimleri kıyıda kurulu diğer yerleşim birimlerine oranla 200 mm civarında daha fazla yağış alan yerler ise de sıcaklık açısından kıyı yerleşimlerine oranla 3- 4 °C daha düşük sıcaklık değerlerine sahip yerleşmelerdir (Şekil 6-7-8-9).

Şekil 2: Kapıdağ Yarımadası Erdek İlçesi mevsimlere göre yağış dağılımı diyagramı

8%

24%

30% 38%

(40)

26

(41)

27 2.3.7. Rüzgar

Çalışma sahasında rüzgarların esiş yönü meteoroloji istasyonlarının kurulu oldukları topografik yapı ve denize göre konumuna göre şekil almaktadır. Yarımada genelinde hakim rüzgar yönü kuzey- kuzey kuzeydoğu ve kuzeydoğu istikametlidir. Çalışma sahasında batı kıyı şeridinde kuzey ve güney sektörlü esiş gösteren rüzgarların yıl içerisinde doğu kıyılarına oranla daha düzenli esiş gösterdikleri görülmektedir. Rüzgar yön ve şiddetinin yıl içerisinde değişkenlik göstermesi çalışma sahasını etkileyen Asor ve Sibirya yüksek basınç merkezleri ile Akdeniz ve Basra alçak basınç sistemlerinin alanlarını genişletip daraltmasına bağlı olarak değişmektedir. Yıl içerisinde barometrik gradyana bağlı olarak gerçekleşen bu durum kuzey sektörlü rüzgarların güneye doğru hareketlerini ve sapmalarını etkilemektedir.

Tablo 3: Erdek ve Bandırma Meteoroloji İstasyonları rüzgar esiş yönleri ve oransal dağılımı (MGM).

Rüzgar Yönü (m/yıl) Erdek Bandırma

Esiş Miktarı Oran (%) Esme Sayısı Oran (%)

K 1665 6.40 2921 11.63 KKD 2579 9.91 5075 20.21 KD 2990 11.48 4705 18.74 DKD 1990 7.64 543 2.16 D 21 0 8.07 897 3.57 DGD 3740 14.37 1754 6.98 GD 500 9.60 337 9.31 GGD 1150 4.42 2269 9.04 G 1030 3.96 1619 6.45 GGB 730 2.80 502 2.00 GB 730 2.80 1052 4.19 BGB 770 2.96 110 0.44 B 840 3.23 72 0.29 BKB 910 3.50 91 0.36 KB 1150 4.42 416 1.66 KKB 1160 4.46 750 2.99 TOPLAM 26.034 100.00 25.113 100.00

Basınç merkezleri arasında oluşan barometrik gradyana bağlı olarak rüzgarın yıl içerisindeki hareketi kadar günlük hareketlerinin de değişkenlik gösterdiği

Referanslar

Benzer Belgeler

Belirlenen arazi büyüklüğü, her türlü tarımsal üretime elverişli tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde iki hektar, dikili tar ım arazilerinde 0.5 hektar, örtü

• Gereken teknik ve yeteneklerden mahrum olmak • Teknikleri etkili bir şekilde kullanamamak. • Yanlış bir

Ege Göçleri’nin birinci aĢaması Mısır firavunu Merneptah zamanında (MÖ. Bu firavun tarafından yazdırılan Karnak Kitabesi ve Ġsrail Steli, söz konusu

Kara Fırın'ın sahibi Orhan Karal'ın o gün için özel olarak pişirttiği Rus ekmeği de harikaydı doğrusu.. S o f r

Kúnos esir kampları ve her iki esir kampında yaptığı çalışmalar hakkında yazdığı raporunu 3 Ocak 1916 tarihinde yapılan Macar Bilimler Akademi- sinin toplantısında

Tarım arazileri; doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri Bakanlık tarafından belirlenen mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili

b Gent University, Department of Soil Management, Coupure Links 653, B 9000 Ghent, Belgium.. c UNESCO Chair on Eremology, Ghent University, Coupure Links 653, B 9000

Projeden umulan sonuç ürünleri Sürdürülebilir Toprak Yönetimi (STY) veya toprak kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı için “ulusal bir eylem planı” ve