• Sonuç bulunamadı

SİYER-İ NEBİ HZ. MUHAMMED (SAS) Alemlere Rahmet Olarak Gönderilen Elçi. Dr. Şerafettin KALAY

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SİYER-İ NEBİ HZ. MUHAMMED (SAS) Alemlere Rahmet Olarak Gönderilen Elçi. Dr. Şerafettin KALAY"

Copied!
339
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Dr. Şerafettin KALAY

SİYER-İ NEBİ

Alemlere Rahmet Olarak Gönderilen Elçi

HZ. MUHAMMED (SAS)

(3)
(4)

...

1. Bölüm; MEKKE ve KÂBE ... 8 ...

...

2. Bölüm; DOĞUMDAN RİSÂLETE ... 14 ...

...

...

...

...

...

Ş ...

...

...

...

...

...

...

3. Bölüm; MEKKE DEVRİ ... 42 ...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

Ş ...

...

...

(5)

...

4. Bölüm; MEDİNE DEVRİ ... 126 ...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

Ş ...

...

...

...

...

(6)

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

Ş ...

...

...

...

...

...

...

...

...

...

Ş ...

...

...

Ş ...

...

...

...

...

...

...

Ş ...

...

...

(7)

Hamd olsun âlemlerin Rabbine,

Salât ü selâm olsun hidayet rehberine, Muhammed Mustafâ’ya ve onun ehline, sahabîlerine ve yolunda yürüyenlere…

“Allah Rasûlü’nün(sav) gazvelerini çocuklarımıza, tıpkı Kur’an’dan bir sûre öğretir gibi öğretir, ezberletirdik,”

Başlarken

(8)

Dr. Şerafeddin Kalay

(9)

MEKKE ve KÂBE

(10)

ç

“Kendinize at edininiz ve sizden sonra kalanlara at miras bırakınız. Çünkü bu, atanız İsmâil’in sizlere mîrâsıdır,”

(11)

“Ey Rabb’imiz! Senin için yapılan şu hizmeti kabul buyur. Şüphesiz ki Sen her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi bütün yönleri ve derinlikleriyle bilensin.

Ey Rabb’imiz! Bizleri Sana gerçekten teslim olan, iki Müslüman kıl.

Soyumuzdan yalnız Sana boyun büken, yalnız Sana kulluk edip teslim olan bir ümmet yetiştir.

Ş

Ey Rabb’imiz! Onlara, senin âyetlerini okuyacak, kitap ve hikmet öğre- tecek, onları manevî temizliğe, nezâhete ulaştıracak kendi içlerinden bir peygamber gönder.

Ş

(12)

Farklı Bir Duâ

“Ey Rabb’imiz! Onlara, senin âyetlerini okuyacak, kitap ve hikmet öğ- retecek, onları manevî temizliğe, nezâhete ulaştıracak kendi içlerin- den bir peygamber gönder.

Ş

Nûrun Peşinden Gelen Zulmet

Ş

(13)

Ş

(14)
(15)

DOĞUMDAN RİSÂLETE

(16)

Bahar

(17)

(18)

Ş

(19)

Süt Annenin Yanında

(20)

Ş

(21)

Ş

(22)

Annesi Âmine ile Medine Yolarında

Annesinin Vefatı Ş

(23)

“Her yeni eskiyecek, her fâni yok olup gidecek.

Ben de hayattan çekilip gideceğim, fakat gam yemem.

Dünya durdukça adımı unutturmayacak bir yavru bırakıyorum…”

Dedesi Abdülmuttalib’in Yanında

Amcası Ebu Talib’in Evinde

(24)

Şam Yolculuğu

(25)

Ş

Ş

Ş

Ş

Ş

Ş

Ş

(26)

Ş

Ş

Ş

(27)

Ş Ş

Ş

Mekke Vadîlerinde

Ş

(28)

Ş

Ficâr Savaşında

(29)

Hılfu’l-Fudûl (Faziletli İnsanlar Ahidleşmesi)

(30)

(31)

Abdullah İbn Cüd’ân’ın

evindeki ahidleşmede ben de vardım. İslâm geldikten sonra da böyle bir ahidleşmeye çağırılsam yine icabet ederim. Oraya katılan insanlar, hakların hak sahibine verilmesi temin, zâlimin mazluma galibiyetinin önlenmesi için yeminleştiler,

Hatîce Vâlidemizle Evliliği

(32)

(33)

Zeyd İbn Hârise

(34)

Ş

Ş

“Zeyd için çok gözyaşı döktüm.

Ne yaptı, ne etti bilemiyorum.

Hala yaşıyor mu, ümit var mı?

Yoksa ecel gelip kapısını çaldı mı?

…..

Her doğuşunda güneş bana onu hatırlatır, Her batışında hatıralar yeniden canlanır.

Esen rüzgarlar hep onun yâdını tazeler, Uzayıp giden hüznüm sanki korkuma eşlik eder.

Ş

(35)

“Âilemi özlüyor, özlemi derinden hissediyorum

Ancak sizden uzak da olsa Mukaddes Diyâr’da yaşıyorum.

Vaz geçin sizi yorgun düşüren bu arayıştan, Vaz geçin sahrâlarda develer yormaktan.

Allah’a hamdolsun ki,

En hayırlı âilenin yanında nimet içindeyim, Kerem ve yüce hasletlerle dolu bir hanedeyim.”

Ş

Ş

(36)

Ş

Ş

(37)

“Onları babalarına nisbet ederek çağırın. Bu Allah katında daha doğru

ve daha adil olandır,”

(38)

Kâbe’nin Yeniden İnşası ve Hacerü’l-Esved’in Yerine Konuluşu

(39)

Ş

(40)

Ş

Ş

Ş

(41)

Ş

(42)
(43)

MEKKE DEVRİ

(44)

Risâlete Hazırlanış

kırk yaşlarına yaklaşmıştı. İçinde bir boşluk bir tuhaf- lık hissetmeye başladı. Yalnızlığı seçer olmuştu. Neler oluyordu, bu duygular nereden ve niçin geliyordu, bilmiyordu.

Ş

rı daha da artmış, ibadetle Rabb

(45)

Cebel-i Hıra

(46)

İlk Vahy

gördü.

Dehşete düşmüştü. Bu ıssız dağ başında bütün ufku dolduran bir varlıkla karşı karşıyaydı.

“Oku! Yaratan Rabb’inin adıyla!

O, insanı aşılanmış bir insan yumurtasından yarattı.

Oku! Rabb’in sonsuz kerem sahibi…

O ki, kalemle öğretti insana bilmediklerini…”

(47)

Ş

(48)

Ş

İlk Vahyin Peşinden

(49)

“Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve insanları hakka uyandır.

Sadece Rabb’ini yüce tanı. Temiz tut elbiselerini.

Yüz çevir, uzak dur, terket putları, Bütün kötülükleri ve bâtıl zihniyetleri.

Ve sabret, rızasına ermek için Rabb’inin…”

Bunlar ilahî emirdi ve tebliğ başlamalıydı.

İnsanları uyandırma emriydi, Rabbini yüce tanıma emriydi, dış ve iç temizlik emriydi. Güzel ahlâkla ziynetlenme emriydi.

Sabır ve sebat, her türlü sıkıntıya göğüs germe emriydi…

(50)

İslâm’dan önce de İslâm’ın teşvik ettiği birçok güzel vasfı üzerinde toplayan bir insandı. Hiç içki içmediği, putlara tap- madığı biliniyordu. Temiz fıtrata uymayan her şeyden uzak dururdu.

büyük bir desteğe, gayretli bir yardımcıya kavuştu. Yeni gönüllerin iman safl arı- na katılması için Ebu Bekir’in gayreti, akıllara durgunluk ve- recek derecedeydi. Hak yola başka gönüller kazanmak, iman kardeşlerini çoğaltmak için unutulmayacak bir gayretin içine girmişti. Yıllardır aradığını bulmuş, hayrını istediği insanların da bulmasını istiyordu. Bu duygular içinde nice insana İslâ- miyet’i, tevhid inancının esaslarını anlattı ve nice gönüller kazandı.

(51)

Açık Davet

Önce en yakın akrabanı uyar. Sana inanıp senin yolunu tutanla- ra merhamet kanatlarını indir…”Ş

“De ki; Ben, kesinlikle açık ve net bir uyarıcıyım.”

“Sana emir olunanı açıkça söyle ve müşriklerden yüz çevir. Alay edenlere karşı biz sana yeteriz.”

(52)

“-Ey Abdülmuttalip Oğulları! Ey Fihr Oğulları! Ey Ka’b Oğulları! Ey Abdi- menaf Oğulları! Ey Zühre Oğulları!..”

“-Size şu dağın eteğinde süvari birliği var, size baskın yapacak desem ne derdiniz? Bana inanır mıydınız?”

Ş

“-Ben şiddetli bir azabın önünden size gönderilen uyarıcıyım!”

“Ey Kureyşliler! Siz uykuya dalar gibi öleceksiniz. Uykudan uyanır gibi dirileceksiniz. Kabirlerinizden kalkıp Allah divanına varınca dünyada- ki bütün yaptıklarınızdan mutlaka hesaba çekileceksiniz. İşlediğiniz hayırlı amellerin, iyilik ve ihsanların mükâfâtını kötülüklerin de ceza- sını göreceksiniz. Mükâfât ebedî cennet, cezâ da cehennemdir.”

(53)

“Ebu Leheb’in elleri kurusun, helak olsun. Ona ne malı ne de ka- zandığı fayda verdi. Alevlerle dolu ateşte yanacak. Omuzunda bükülmüş bir ip olduğu halde odun taşıyan karısı da odun hamalı olarak o ateşe girecek.”

Canlanan Düşmanlık

(54)

“Kendileri nice cürüm işleyip, kötülüklerle iç içe yaşayanlar mü’minlere gülerlerdi. Onlarla karşılaştıklarında kaş-göz hare- ketleri yaparlar alay ederlerdi. Âilelerinin yanına da ettikleri alayların kendilerine verdiği keyifl e dönerlerdi.”

“Sizler de, Allah’ı bırakıp taptığınız şeyler de kesinlikle cehennem odunusunuz. Siz oraya doğru gidiyorsunuz. Eğer onlar birer ilah olsalardı oraya girmezlerdi. Tapanlar da tapılanlar da hepsi ora- da ebedi kalacaklardır.”

Ş

(55)

Tufeyl İbn Amr ed-Devsî İslâm Safl arında

(56)

(57)

Ş

(58)

Kureyşlilerin Ebu Talib’e Müracâtı

Ş

(59)

(60)

(61)

Ş

Dâru’l-Erkam

(62)

Kureyş Temsilcisi Rasûlullah’ın Yanında

(63)

Ş

“Eğer haktan yüz çevirirlerse onlara şöyle de: Âd ve Semûd kav- mini helak eden yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı sizi uyarıyo- rum.”

Zulüm Çarkı Dönmeye Başlıyor

(64)

(65)

(66)

Siba’

(67)

(68)

Hz Hamza İslâm Safl arında

(69)

Ş

(70)

Habeşistan’a Hicret

“Keşke Habeş diyarına hicret etseniz. İdaresinde kimsenin zulme uğramadığı bir

(71)

meliki var. Güvenli diyardır. Böylece Allah, şu eziyetlerden kurtulma- nız için hayırlı bir yer nasip etmiş olur,”

Ş

(72)

(73)

(74)

(75)

“Kâf – hâ – yâ – ayn - sâd.

Bu Rabbinin, kulu Zekeriyyâ’ya olan rahmetinin anılmasıdır.

Hani o gizliden gizliye Rabbine seslenmiş, ona niyaz etmişti:

Rabbim! Artık kemiklerim zayıfl adı, baş da beyazlara tutuştu.

Rabbim! Sana ettiğim duâ sayesinde hiç bedbaht olmadım…”

“-N’olaydı hiç tanınmayan bilinme- yen, insanların zihninden bütünüyle kaybolup yok olan biri olaydım!”

(76)

Ş

(77)

(78)

Hz Ömer’in İslâm’ı Kabul Edişi

(79)

Ş

(80)

Ş

(81)

(82)

Ş

Tâhâ. Ey Muhammed! Biz sana bu Kur’ân’ı üzülüp sıkıntı çeke- sin, yorulup takatsiz düşesin diye indirmedik. Biz onu, Allah için gönülleri ürperenlere, huşu duyanlara ibretli bir hatırlatış olsun diye indirdik. İnen âyetler, yeryüzünü ve ucu bucağı bulunmaz yükseklikteki semâları yaratandan gelen âyetlerdir…”

(83)

Dâru’l-Erkam

Ş

(84)

Muhasara ve Ambargo

(85)

(86)

(87)

(88)

Hüznün Hüzne Karıştığı Günler

Ş

(89)

(90)

(91)

Tâif Yolculuğu

(92)

Ş

“-Allah’ım! Gücümün zayıfl ığını, çaresizliğimi, insanlar arasında hor ve hakir duruma düşürülüşümü ancak sana arz ederim.

(93)

Ey merhametlilerin en merhametlisi! Zâlimlerin zayıf bulup dalına bindiği bîçarelerin Rabbi sensin. Sen benim Rabbimsin. Beni kimlere bırakıyorsun? Bana kaş karartan, uzak ve soğuk davranan yabancıla- rın ellerine mi? Yoksa bana karşı elinde güç ve imkân olan düşmanla- rın insafına mı?

Şayet gazabını hak edecek davranışlar yapmıyorsam, ben bana düşe- ni yapabiliyorsam, sen benden razıysan ben, bana yapılanlara aldır- mıyorum.

Ancak senin beni koruman, esirgeyip musibetlerden uzak tutman gön- lüme çok daha rahat ve huzur vericidir.

Senin öfkene, gazabına uğramaktan, rızanı kaybetmekten bütün ka- ranlıkları aydınlatan, dünya ve âhiretin işlerinin de kendisiyle nizama girdiği, salah bulduğu yüzünün nûruna sığınırım.

Sen razı oluncaya kadar sana yalvaracak, af ve mağfi ret kapını çala- cağım. Bütün güç ve kuvvet ancak sana aittir.”

Ş

(94)

Ş

(95)

Ş

Ş

(96)

İslâm’a Davet Gayretleri

Ş Ş

(97)

Ş

İSRÂ ve Mİ’RÂC

İsrâ

(98)

“Bir gece kulunu, kendisine âyetlerimizden bir kısmını göstermek için Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götüren Allah her nevî noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz o her şeyi her yönüyle gören ve işitendir.”

(99)

Mi’râc

“Allah kuluna vahy etmek istedi-

ğini vahy etti.”

(100)

(101)

AKABE BULUŞMALARI ve AKABE BİATLARI

(102)

Ş

Ş

(103)

Birinci Akabe Biatı

(104)

İkinci Akabe Biatı

(105)

(106)

HİCRET (M. 622)

“Rabbim! Gireceğim yere dürüst, özü sözü

bir insan girişiyle girdir, çıkacağım yerden de doğru ve dürüst olarak çıkart.

Rabbim bana tarafından yardım edici, zafere erdirici bir güç na- sip et!”

(107)

“Allah -Azze ve Celle-, sizlere kardeşler ve güven duyacağınız bir bel- de nasib etmiştir,”

Ş

(108)

(109)

Ş

(110)

(111)

Ş

(112)

(113)

(114)

Ş

(115)

Ş

(116)

(117)

Ş

Ümmü Ma‘bed’in Çadırı Önünde

Ş

(118)

Medîne’de İlk Durak

(119)

Ay doğdu üstümüze, Vedâ tepeciğinden.

Şükretmeliyiz elbet gönülden, tâ derinden, Allah’a çağıran bu güzel davetçiden, davetinden.

Ey Peygamber! Ey bize hakkı tebliğ için gönderilen!

Senin getirdiğindir; odur elbet uyulması gereken.”

(120)

Ş

(121)

(122)

(123)

Medîne’ye İntikal ve Cumâ Namazı

(124)

Ay doğdu üstümüze, Vedâ tepeciğinden.

Şükretmeliyiz elbet gönülden, tâ derinden, Allah’a çağıran bu güzel davetçiden, davetinden.

Ey Peygamber! Ey bize hakkı tebliğ için gönderilen!

Senin getirdiğindir; odur elbet uyulması gereken.”

Ş

Ş Ş

“-Deveyi kendi haline bırakınız. O, memurdur, emr olunduğu yere gider. Beni Allah’ın seçtiği yere indirecek,”

Ş

“Biz Neccar Oğullarının kızlarıyız,

Muhammed’i ne güzel komşu diye karşılarız.”

(125)

“Biz Neccar Oğullarının kızlarıyız,

Muhammed’i ne güzel komşu diye karşılarız.”

(126)

(127)

MEDİNE DEVRİ

(128)

(129)

(130)

Muhacir-Ensar Kardeşliği

Ş

Ş

(131)

“Önceden Medine’yi yurt edinmiş, îmanı gönüllerine yerleştirmiş olan kimseler, hicret edip kendilerine gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde herhangibir rahatsızlık hissetmez- ler. Kendileri muhtaç durumda olsalar bile, onları kendilerine tercih ederler.

Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa eren kimselerdir.”

(132)

(133)

“Eğer Ensâr bir vâdî veya dağ arasına yönelse ben de onların gittiği vâdîden giderdim. Eğer Hicret olmasaydı, ben de Ensârdan bir fert olurdum.”

“-Siz en

sevdiğim insanlardansınız”

Namaza Davet ve Ezan

Ş

(134)

Allahu ekber - Allahu ekber Allahu ekber - Allahu ekber Eşhedü ellâ ilâhe illallah Eşhedü ellâ ilâhe illallah.

Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah Hayye ale’s-salâh - Hayye ale’s-salâh Hayye ale’l-felâh - Hayye ale’l-felâh.

Allahu ekber - Allahu ekber Lâ ilâhe illallah.

Na-

maz vakti gelince ilanı bununla yapsın. Onun sesi seninkinden daha

(135)

gür ve net,”

“Es-Salâtü

hayrun mine’n-nevm

Yahudilerle Yapılan Anlaşma

(136)

Medîne’deki Durum

Ş

Ş

(137)

Cihada Doğru

(138)

Ş

(139)

Kâbeye Yöneliş

“Ey Rasûlüm! Yüzünü semâya doğru çevirip durarak bir arayış, bir bekleyiş içinde olduğunu görüyoruz. Seni gönlüne hoş gelecek, arzu edegeldiğin kıbleye döndürüyoruz. Yüzünü artık Mescid-i Harama çevir, Beytullah’ı kıble edin!…”

“Mescid-i Kıbleteyn”

(140)

“Ey mü’minler! Siz de nerede olursanın olun namazda yüzle- rinizi Mescid-i Haram’dan tarafa çevirin.”

Yesrib, Medîne-i Münevvere Oluyor

“Her insan âile ocağında sabahlasa da,

Bilmelidir ki ölüm ona ayakbağından daha yakındır.”

(141)

“İzhir otları, sümbüller çevremi kuşatırken, Ah! Yine o vadide bir gece uyuyabilecek miyim?

Gün gelip Mecenne suyundan içip, Yine Şâme ve Tafîl’i görebilecek miyim?”

Ş

Ş Ş

–İşte Tâbe! (İşte güzel şehir!)

Uhud bizi sever biz de Uhud’u,”

(142)

Abdullah İbn Cahş(ra) Seriyyesi

(143)

(144)

“Sana haram ayı, onda savaşmayı soruyorlar, de ki; O ayda sa- vaşmak büyük günahtır. Allah yoluna set çekmek, insanları hak yoldan alıkoymak, Allah’ı inkâr etmek, Mescid-i Haram’ı ziyarete mani olmak, ve ehlini oradan çıkartmak Allah katında daha bü- yük günahtır. Fitne katilden daha büyük, daha tehlikelidir.

Onlar, güçleri yettiği kadarıyla sizi dininizden döndürünceye ka- dar size karşı savaşa devam edeceklerdir…”

BEDİR GAZVESİ

(145)

“Kendileriyle savaşılanlara, uğradıkları zulüm sebebiyle savaş izni verildi. Allah elbette ki onlara yardım etmeye, onları zafere erdirmeye kâdirdir. Onlar, sadece ‘-Rabbimiz Allah’ dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir…”

“Sizinle savaşanlarla Allah yolunda siz de savaşın. Sakın haddi aşmayın. Şüphesiz Allah haddi aşanları, şer’-i şerifi n çizdiği hu- dutları çiğneyip geçenleri sevmez.”

Ş

(146)

Ş

(147)

Ş

Ş

(148)

Ş

(149)

Ş

(150)

“Sen ve Rabbin gidin savaşın. Biz burada oturur sizi

bekleriz,”

(151)

(152)

(153)

(154)

Ş

“-Allahım! Bu bir avuç insan helâk olursa sana yer yüzünde kim iba- det edecek kim kulluk decek?”

“-Allahım! Bana vaadini gerçekleştir. Allahım yardımın! Allahım zafe- rin!..”

(155)

Ş

Ş

Ş

Senin şehadetine şahid benim

“-Enginliği yer ve gökler kadar olan Cennet için ilerleyin!”

(156)

“Kâfi r yüzler yok olsun,”

(157)

Ş

Ş

(158)

“-Ey Allah düşmanı! Seni bu şekilde pe- rişan eden, zillete düşüren Allah’a hamd ederim,”

“Bu ümmetin fi ravunu, buydu,”

(159)

Ş

(160)

Savaşın Ardından

(161)

(162)

Unutulmayan Fidye

Ş

“Zeyneb bu malı Ebul- Âs’ın fi dyesi için göndermiş, eğer uygun görürseniz esirini serbest bı- rakır, malını da kendisine iâde edersiniz. Buna rızâ gösteriyor, uygun

görüyorsanız yapın,”

(163)

Rukiye’nin(ra) Vefâtı

(164)

Benî Kaynuka Gazvesi

Ş

“Rasûlüm! Hakkı inkâr edenlere de ki: Yakında mağlup olacaksı- nız ve haşredilip cehenneme sürükleneceksiniz. Orası ne kötü bir kalış yeridir. Bedir’de karşı karşıya gelen o iki gurupta sizin için ibret, alâmet vardır: Biri, Allah yolunda savaşan gurup, diğeri ise onları kendilerinin iki katı gören kâfi r gurup.

Allah nusretiyle dilediğini destekler, güçlendirir. Elbette bunda akıl ve basîret sahipleri için nice ibret vardır.”

(165)

(166)

Sevik Gazvesi

Gargaratü’l-Keder Gazvesi

(167)

Ka’b İbn Eşref’in Katli

Garade Seriyyesi

Ş

(168)

Ş UHUD GAZVESİ

Ş

(169)

Ş

Ş

(170)

Ş

(171)

(172)

“Harp için zırhını ve miğferini gi- yip, insanları düşmana karşı meydana çıkmaya çağırdıktan sonra bir peygambere geri adım atmak yakışmaz. Cihaddan geri dönmez.

Sizi kalmaya çağırdım; çıkmaya ısrar ettiniz. Şimdi Allah için takvâ ile dolu olun. Zor anlarda dayanın, sebat edin, zorlukları göğüsleyin.

Allah size düşman karşısında ne yapmanızı emrediyorsa onu yapın!”

Ş

Ş

...

(173)

(174)

“-Savaş ister lehimize, isterse aleyhimize cereyan etsin, buradan ayrılmayın. Sizin tarafınızdan sal- dırı gelmesin!”

(175)

“Davranın haydi, Abdü’d-Dâr Oğulları!

Davranın ordunun arka koruyucuları!

Gelsin her taraftan darbe sadâları!”

“İlerlerseniz kucaklar, altınıza atlas döşekler yayarız.

Eğer döner kaçarsanız, sizden kopar, sevginizi de söker atarız.”

“Onu asla Müslümanlara karşı kullanmaman. O elindeyken düşman önünden kaçmaman. Kırılana veya eğilene kadar cihada de- vam etmen.”

(176)

“-Bu yürüyüş Allah’ın ga-

zabını çeken bir yürüyüştür. Ancak böyle bir yerde değil,”

*

(177)

Ş

(178)

Ş

Ş

(179)

Ş

(180)

(181)

“-Bana doğru gelin, bana doğru!”

(182)

Ş

(183)

Ş

Ş

“Biz Allah’a âidiz ve yine O’na döneceğiz,”

Onları takip et. Ne yaptıklarına ve ne yapmak istediklerine dikkat et.

Eğer atları yedeğine alır, develere binerlerse Mekke’ye gitmek istiyorlar demektir. Yok develeri yedeğe alır, atlarına binerlerse Medine’ye sal- dırı tazeleyecekler demektir. Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki; Medine’ye yönelirlerse karşılarına çıkar yeniden savaşırım

(184)

Ş

Ş

Ş

“Kıyâmet günü

onların şâhidi benim”

Ş

Yaralı Ordu Düşman Takibinde

(185)

Ş

(186)

Fedakârlık örnekleri ve savaştan tablolar

(187)

Enes İbn Nadr(ra)

Sa’d İbn Ebî Vakkâs

(188)

Ebu Dücâne(ra)

Ümmü Umâra (Nesîbe)(ra)

Amr İbn Camûh(ra)

(189)

Zübeyr İbn Avvam (ra)

Abdurrahman İbn Avf

(190)

Allah Rasûlü’ne Hücum – Übeyy İbn Halef’in Sonu

(191)

Benî Dînârlı Kadın Ş

(192)

Recî’ Vakası

(193)

Ş

(194)

(195)

(196)

Ş

Ş

(197)

(198)

“Müslüman olarak öldükten sonra, Baş koyunca, bütünüyle Allah yoluna;

Aldırmıyorum, hangi günde, hangi yanda, Nasıl düşerse düşsün beden toprağa.

(199)

Bi’r-i Ma’ûne Vakası

(200)

Ş

Ş

Referanslar

Benzer Belgeler

anla ştı.Konferansa katılan 190 ülkenin temsilcisi, Kyoto Protokolü'nün yerini alacak "iklim değişikliğiyle mücadelede yeni BM anla şması" görüşmelerinin 1

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Ziraat Mühendisleri Odası’nın tüm karşı çıkışlarına rağmen, 11 Ekim 2007’de yay ınladığı bitki koruma ürünlerinin satışını

Sağlıkçıların hafta boyunca dile getirdikleri taleplerin hiç birini gündemine almayan Sağlık Bakan ı Mehmet Müezzinoğlu’nun, Tıp Bayramı konuşmasında değindiği tek

Osmanlı Resim Sanatında Saz Üslubu, İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul.  MAHİR,

Kapitalist ülkeler için ekonomik krizler geçici bir devredir. Ancak hükümetler bu devreyi az zararla atlatabilmek için iç ve dıĢ ekonomik programlarında bir takım

Buranın âmiri olan (Başağa) veya (Galata- sarayı ağası) Topkapı sarayında saray kethüda­ ları veya onların bir derece aşağısında olan ve.. (köşebaşı)

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a Toros

˙I¸cteki koninin hacmı