• Sonuç bulunamadı

MEKKE DEVRİ

O, insanı aşılanmış bir insan yumurtasından yarattı

İlk Vahy

gördü.

Dehşete düşmüştü. Bu ıssız dağ başında bütün ufku dolduran bir varlıkla karşı karşıyaydı.

“Oku! Yaratan Rabb’inin adıyla!

O, insanı aşılanmış bir insan yumurtasından yarattı.

Oku! Rabb’in sonsuz kerem sahibi…

O ki, kalemle öğretti insana bilmediklerini…”

İlk Vahyin Peşinden

“Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve insanları hakka uyandır.

Sadece Rabb’ini yüce tanı. Temiz tut elbiselerini.

Yüz çevir, uzak dur, terket putları, Bütün kötülükleri ve bâtıl zihniyetleri.

Ve sabret, rızasına ermek için Rabb’inin…”

Bunlar ilahî emirdi ve tebliğ başlamalıydı.

İnsanları uyandırma emriydi, Rabbini yüce tanıma emriydi, dış ve iç temizlik emriydi. Güzel ahlâkla ziynetlenme emriydi.

Sabır ve sebat, her türlü sıkıntıya göğüs germe emriydi…

İslâm’dan önce de İslâm’ın teşvik ettiği birçok güzel vasfı üzerinde toplayan bir insandı. Hiç içki içmediği, putlara tap-madığı biliniyordu. Temiz fıtrata uymayan her şeyden uzak gayretli bir yardımcıya kavuştu. Yeni gönüllerin iman safl arı-na katılması için Ebu Bekir’in gayreti, akıllara durgunluk ve-recek derecedeydi. Hak yola başka gönüller kazanmak, iman kardeşlerini çoğaltmak için unutulmayacak bir gayretin içine girmişti. Yıllardır aradığını bulmuş, hayrını istediği insanların da bulmasını istiyordu. Bu duygular içinde nice insana

Açık Davet

Önce en yakın akrabanı uyar. Sana inanıp senin yolunu tutanla-ra merhamet kanatlarını indir…”Ş

“De ki; Ben, kesinlikle açık ve net bir uyarıcıyım.”

“Sana emir olunanı açıkça söyle ve müşriklerden yüz çevir. Alay edenlere karşı biz sana yeteriz.”

“-Ey Abdülmuttalip Oğulları! Ey Fihr Oğulları! Ey Ka’b Oğulları! Ey Abdi-menaf Oğulları! Ey Zühre Oğulları!..”

“-Size şu dağın eteğinde süvari birliği var, size baskın yapacak desem ne derdiniz? Bana inanır mıydınız?”

Ş

“-Ben şiddetli bir azabın önünden size gönderilen uyarıcıyım!”

“Ey Kureyşliler! Siz uykuya dalar gibi öleceksiniz. Uykudan uyanır gibi dirileceksiniz. Kabirlerinizden kalkıp Allah divanına varınca dünyada-ki bütün yaptıklarınızdan mutlaka hesaba çedünyada-kileceksiniz. İşlediğiniz hayırlı amellerin, iyilik ve ihsanların mükâfâtını kötülüklerin de ceza-sını göreceksiniz. Mükâfât ebedî cennet, cezâ da cehennemdir.”

“Ebu Leheb’in elleri kurusun, helak olsun. Ona ne malı ne de ka-zandığı fayda verdi. Alevlerle dolu ateşte yanacak. Omuzunda bükülmüş bir ip olduğu halde odun taşıyan karısı da odun hamalı olarak o ateşe girecek.”

Canlanan Düşmanlık

mü’minlere gülerlerdi. Onlarla karşılaştıklarında kaş-göz hare-ketleri yaparlar alay ederlerdi. Âilelerinin yanına da ettikleri alayların kendilerine verdiği keyifl e dönerlerdi.”

“Sizler de, Allah’ı bırakıp taptığınız şeyler de kesinlikle cehennem odunusunuz. Siz oraya doğru gidiyorsunuz. Eğer onlar birer ilah olsalardı oraya girmezlerdi. Tapanlar da tapılanlar da hepsi ora-da ebedi kalacaklardır.”

Tufeyl İbn Amr ed-Devsî İslâm Safl arında

Ş

Kureyşlilerin Ebu Talib’e Müracâtı

Ş

Dâru’l-Erkam

Kureyş Temsilcisi Rasûlullah’ın Yanında

Ş

“Eğer haktan yüz çevirirlerse onlara şöyle de: Âd ve Semûd kav-mini helak eden yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı sizi uyarıyo-rum.”

Zulüm Çarkı Dönmeye Başlıyor

Siba’

Hz Hamza İslâm Safl arında

Habeşistan’a Hicret

“Keşke Habeş diyarına hicret etseniz. İdaresinde kimsenin zulme uğramadığı bir

meliki var. Güvenli diyardır. Böylece Allah, şu eziyetlerden

“Kâf – hâ – yâ – ayn - sâd.

Bu Rabbinin, kulu Zekeriyyâ’ya olan rahmetinin anılmasıdır.

Hani o gizliden gizliye Rabbine seslenmiş, ona niyaz etmişti:

Rabbim! Artık kemiklerim zayıfl adı, baş da beyazlara tutuştu.

Rabbim! Sana ettiğim duâ sayesinde hiç bedbaht olmadım…”

“-N’olaydı hiç tanınmayan bilinme-yen, insanların zihninden bütünüyle kaybolup yok olan biri olaydım!”

Hz Ömer’in İslâm’ı Kabul Edişi

Ş

Tâhâ. Ey Muhammed! Biz sana bu Kur’ân’ı üzülüp sıkıntı çeke-sin, yorulup takatsiz düşesin diye indirmedik. Biz onu, Allah için gönülleri ürperenlere, huşu duyanlara ibretli bir hatırlatış olsun diye indirdik. İnen âyetler, yeryüzünü ve ucu bucağı bulunmaz yükseklikteki semâları yaratandan gelen âyetlerdir…”

Dâru’l-Erkam

Ş

Muhasara ve Ambargo

Hüznün Hüzne Karıştığı Günler

Tâif Yolculuğu

Ş

“-Allah’ım! Gücümün zayıfl ığını, çaresizliğimi, insanlar arasında hor ve hakir duruma düşürülüşümü ancak sana arz ederim.

Ey merhametlilerin en merhametlisi! Zâlimlerin zayıf bulup dalına bindiği bîçarelerin Rabbi sensin. Sen benim Rabbimsin. Beni kimlere bırakıyorsun? Bana kaş karartan, uzak ve soğuk davranan yabancıla-rın ellerine mi? Yoksa bana karşı elinde güç ve imkân olan düşmanla-rın insafına mı?

Şayet gazabını hak edecek davranışlar yapmıyorsam, ben bana düşe-ni yapabiliyorsam, sen benden razıysan ben, bana yapılanlara aldır-mıyorum.

Ancak senin beni koruman, esirgeyip musibetlerden uzak tutman gön-lüme çok daha rahat ve huzur vericidir.

Senin öfkene, gazabına uğramaktan, rızanı kaybetmekten bütün ka-ranlıkları aydınlatan, dünya ve âhiretin işlerinin de kendisiyle nizama girdiği, salah bulduğu yüzünün nûruna sığınırım.

Sen razı oluncaya kadar sana yalvaracak, af ve mağfi ret kapını çala-cağım. Bütün güç ve kuvvet ancak sana aittir.”

Ş

Ş

Ş

İslâm’a Davet Gayretleri

Ş Ş

“Bir gece kulunu, kendisine âyetlerimizden bir kısmını göstermek için Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götüren Allah her nevî noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz o her şeyi her yönüyle gören ve işitendir.”

Mi’râc

“Allah kuluna vahy etmek

istedi-ğini vahy etti.”

AKABE BULUŞMALARI ve AKABE BİATLARI

Birinci Akabe Biatı

İkinci Akabe Biatı

HİCRET (M. 622)

olarak çıkart.

Rabbim bana tarafından yardım edici, zafere erdirici bir güç na-sip et!”

“Allah -Azze ve Celle-, sizlere kardeşler ve güven duyacağınız bir bel-de nasib etmiştir,”

Ş

Ş

Ş

Ş

Ümmü Ma‘bed’in Çadırı Önünde

Medîne’de İlk Durak

Ay doğdu üstümüze, Vedâ tepeciğinden.

Şükretmeliyiz elbet gönülden, tâ derinden, Allah’a çağıran bu güzel davetçiden, davetinden.

Ey Peygamber! Ey bize hakkı tebliğ için gönderilen!

Senin getirdiğindir; odur elbet uyulması gereken.”

Ş

Medîne’ye İntikal ve Cumâ Namazı

Ay doğdu üstümüze, Vedâ tepeciğinden.

Şükretmeliyiz elbet gönülden, tâ derinden, Allah’a çağıran bu güzel davetçiden, davetinden.

Ey Peygamber! Ey bize hakkı tebliğ için gönderilen!

Senin getirdiğindir; odur elbet uyulması gereken.”

Ş

Ş Ş

“-Deveyi kendi haline bırakınız. O, memurdur, emr olunduğu yere gider. Beni Allah’ın seçtiği yere indirecek,”

Ş

“Biz Neccar Oğullarının kızlarıyız,

Muhammed’i ne güzel komşu diye karşılarız.”

“Biz Neccar Oğullarının kızlarıyız,

Muhammed’i ne güzel komşu diye karşılarız.”

Benzer Belgeler