• Sonuç bulunamadı

KONYA EKONOMİ RAPORU 2020

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KONYA EKONOMİ RAPORU 2020"

Copied!
184
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

KONYA EKONOMİ RAPORU

2020

Haziran 2021

Konya

(3)

KONYA

EKONOMİ RAPORU 2020

İmtiyaz Sahibi:

Selçuk ÖZTÜRK

Yönetim Kurulu Başkanı Hazırlayanlar:

Ekonomik Araştırmalar ve Proje Müdürlüğü Nazlı ÜSTÜN

Ahmet ÇELİK

Hacı Dede Hakan KARAGÖZ Burçin KABAKCI

Gizem ERİM ÖZÇELİK Grafik Tasarım & Kapak:

M. Fatih ÖZSOY Baskı:

Anadolu Ofset – İbrahim Güvenç Matbaacıları Sitesi Muhabir Caddesi 6. BL No: 13 Karatay – KONYA Tel: 0332 342 01 60

Baskı Yeri ve Yılı:

Konya – Haziran 2021 ISBN:

978-605-137-823-7 KONYA TİCARET ODASI Vatan Caddesi No:1 Selçuklu – KONYA Santral: 0332 221 52 52 Faks: 0332 353 05 46 E-mail: kto@kto.org.tr

Bu yayının elektronik kopyasına

www.kto.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

(4)

SUNUŞ

2020 yılı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz ve şehrimiz açısından da Covid-19 salgının etkilerinin her yönden hissedildiği bir yıl olarak geride kalmıştır. Mart ayı itibarıyla küresel hale gelen salgın, ülkeleri sadece sağlık anlamında sarsmakla kalmamış ekonomik anlamda da ciddi tahribatlar oluşturmuştur. Bu nedenle 2020 yılı değerlendirmelerinde gerek dünya, gerekse Türkiye ve Konya verileri okunurken “pandemi” gerçeği mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

Çin ile Asya kıtasında başlayan hastalık, yıl ortasından itibaren dünya genelinde farklı ülkelerde artarak yayılmaya devam etmiştir. Her ülke kendi içinde farklı stratejiler ile salgının etkilerine karşı mücadele vermiş; ülke sınırları kapatılmış, uçuşlar iptal edilmiş, kısa veya uzun süreli karantinalar ile hayatın normale dönmesi için çaba sarf edilmiştir.

Dünyadaki bu tablonun ülkemizde de benzer özellikler gösterdiği aşikârdır. İlk çeyrekte ekonomimizin yüzde 5,9 büyürken, koronavirüs başlangıcı olarak nitelendirilebilen ikinci çeyrekte ciddi bir küçülme ile karşılaşılmıştır. Ülkemiz genelinde “Temizlik, Maske, Mesafe” sloganı ile başlatılmış olan korunma çabaları; sokağa çıkma kısıtlamaları, esnek ve dönüşümlü çalışmalar, şehirlerarası seyahat yasakları gibi birçok farklı uygulama ile devam etmiştir. Yılın ikinci yarısında hızla toparlanan ekonomimiz 2020 yılını yüzde 1,8 ortalama ile kapatmıştır.

Şehrimiz açısından 2020 yılında ülke verilerine göre daha iyi veriler ile karşılaştığımızı söylemek mümkündür. Salgına rağmen Konya’da kurulan şirket sayısı bir önceki yıla göre yüzde 32,6 artmış, ülke ihracatı yüzde 6 azalırken Konya ihracatı yüzde 8’in üzerinde artarak 2020 yılını rekorla kapatmıştır.

Odamızda kurduğumuz “Korona Destek Hattı” ile ekonomik anlamda zor günler geçiren üyelerimizin sorunlarını, şikâyetlerini ve taleplerini anlık olarak alma imkânımız oldu. Kısa Çalışma Ödeneği, devlet destekleri, hafta sonu çalışma izinleri, kredi/hibe alabilme durumları, maske temini gibi onlarca farklı başlıkta her bir üyemizin sorunu ile tek tek ilgilenerek çözüme kavuşturulması, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği vasıtasıyla ilgili Bakanlıklara iletilmesi için sürekli gayret ettik. Bütün iletişim kanallarımız ile üyelerimizi her konuda güncel bilgileri sunduk.

Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız bu denli zor bir süreçte şehrimiz ve ülkemiz iş âleminin sorunlarına çözüm bulabilmenin ve özellikle uzun süre kapalı kalan işletmelerin ayakta kalmalarını sağlayabilmenin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Konya Ticaret Odası olarak bu amaçlar doğrultusunda durmadan çalışmaya devam edeceğiz.

Covid-19’un damgasını vurduğu 2020 yılında Dünya, Türkiye ve Konya ekonomilerinin değerlendirilmesi ve gelecek beklentilerimize dair öngörülerimizin yer aldığı “Konya Ekonomi Raporu 2020” çalışmamızı bu içerikle hazırladık. İnanıyorum ki bu çalışma, kaynak eser niteliği taşıyacak ve gelecek yıllarda Konya ekonomisinin gelişim sürecini yansıtacak bir arşiv olacaktır.

“Konya Ekonomi Raporu 2020” adlı eserimize katkı sağlayan bütün kurum ve kuruluşlara, kitabın hazırlanmasında yoğun emek sarf eden ekip arkadaşlarıma teşekkür eder, bu ve bunun gibi birçok çalışmayla tekrar karşınızda olma temennisiyle saygılarımı sunarım.

Selçuk ÖZTÜRK Konya Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı

(5)

İÇİNDEKİLER

A. DÜNYA EKONOMİSİ ... 1

B. TÜRKİYE EKONOMİSİ ... 9

C. KONYA EKONOMİSİ ... 20

I. DEMOGRAFİK YAPI VE SOSYAL KALKINMA ... 21

1. NÜFUS... 23

2. GÖÇ ... 25

3. EĞİTİM ... 26

4. SAĞLIK ... 32

5. TURİZM ... 34

6. KÜLTÜR ... 36

II. MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER ... 37

1. TARIM ... 39

2. SANAYİ ... 63

3. DIŞ TİCARET ... 72

4. TİCARİ HAYAT ... 78

5. İSTİHDAM ... 85

6. BÜTÇE VE VERGİLENDİRME ... 91

7. FİNANSAL GÖSTERGELER ... 99

8. YABANCI SERMAYE ... 103

9. YATIRIM TEŞVİK ... 105

10. MARKA-PATENT ... 106

11. ENERJİ ... 109

12. HİBE VE DESTEKLER ... 115

III. ULAŞIM ... 125

IV. RAKAMLARLA KONYA TİCARET ODASI ... 139

V. KTO-KARATAY ÜNİVERSİTESİ ... 147

VI. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ... 164

KAYNAKLAR ... 168

(6)

1

A. DÜNYA EKONOMİSİ

(7)

1. GENEL GÖRÜNÜM

2020 yılında Dünya ekonomisi Covid-19 salgınının etkisinde kalmıştır ve 2008 küresel krizinden bu yana küresel ve ulusal düzeyde gerçekleşen bir ekonomik yavaşlamayla yüzleşmiştir.

Bu salgına ilişkin ilk vakalar 2019 yılının aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde görülmüş ve ardından 2020 yılının ilk çeyreğinden itibaren büyük bir hızla tüm dünyaya yayılmaya başlamıştır. Asya kıtasındaki ülkeler salgın ile mücadele ederken, diğer kıtalarda yer alan ülkelerin birçoğunda vakalar yılın ilk çeyreğinin ortalarında tespit edilmeye başlanmıştır. İkinci çeyreğe gelindiğinde ise Çin, Güney Kore ve Japonya dışındaki tüm ülkelerin vaka sayılarında artış gözlemlenmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise sosyal mesafe ve maske kullanımına gereken önemin verilmemesi nedeniyle, ikinci çeyrekte vaka sayılarında hızlı bir artış yaşanmıştır.

Salgının etkilerini en aza indirmek için birçok ülkede ekonomik ve sosyal tedbirler alınmıştır. Bu tedbirlerin öncelikli amacı, insan hayatını korumak ve ülke sağlık sistemlerinin çökmemesini sağlamak olmuştur. Salgının yayılmasını engellemeye yönelik karantina, ekonomik kapanma, sosyal mesafe kuralları, uzaktan çalışma/eğitim gibi birçok önlem alınmıştır. Salgının ekonomik etkisini ve tahribatını azaltmak amacıyla ülkeler mali teşvik ve parasal genişleme politikalarına başvurmuştur. 2019 yılının tamamında %2,9 oranında büyüyen küresel hasılanın, 2020 yılında %4,9 oranında daralması beklenmektedir.

Covid-19 öncesi dönemde küresel ticaretin temel gündemi ABD ve Çin arasında baş gösteren ticaret savaşlarıyken; 2020 yılında salgın nedeniyle küresel ticaret hacminde yaşanan belirgin azalma diğer konuları geride bırakmıştır. 2020 yılında birçok sektörü etkisi altına alan salgın, işletmelerde kısmen veya tamamen kapanmalara yol açmıştır. Ekonomik faaliyetlerdeki yavaşlama, küresel ölçekte işgücü piyasalarını da derinden etkilemiştir. Özellikle Avrupa ülkelerinde alınan önlemlere rağmen istihdam piyasasında ciddi bir yıkım oluşmuştur.

2020 yılının ilk yarısında ham petrol fiyatlarında yaşanan gelişmeler dikkat çekicidir. 2020 yılının mart ayından itibaren petrol fiyatlarında geçmişte çok sık rastlanmayan bir düşüş yaşanmıştır. Bu düşüş daha çok talep kaynaklı bir düşüştür. Buna ek olarak, OPEC ve Rusya arasında üretim kısıntısı konusundaki uzlaşının gecikmesi de petrol fiyatlarındaki düşüşün belirleyicisi olmuştur. Özetle küresel enerji talebindeki çöküş, küresel petrol stoklarının arz fazlasına yol açması petrol fiyatlarının tarihi seviyelere gerilemesine sebep olmuştur. Nisan ayından sonra hem arz hem de talep yönlü yaşanan gelişmeler, petrol fiyatlarında bir dengelenme yaşanmasını sağlamıştır.

Uluslararası Para Fonu (IMF), 2021 yılına ilişkin küresel ekonomik büyüme tahminini %5,2’den

%5,5’e çıkarmıştır. Covid-19 aşısına ilişkin gelişmelerin umutları artırmasına karşın salgında yeni dalgaların ve virüsün mutasyonlu türünün getirdiği endişe, ekonomik görünüm için endişe kaynağı oluşturmuştur.

Genel olarak, salgının her yerde kontrol altına alınması için çok taraflı güçlü bir iş birliği ihtiyacı kaçınılmazdır. Özellikle düşük gelirli gelişmekte olan ekonomiler olmak üzere birçok ülke krize yüksek borçluluk oranıyla girmiştir. Küresel toplumun bu ülkeler için uluslararası likiditeye gerektiği ölçüde erişimini sağlamak adına daha organize çalışması bir gerekliliktir.

(8)

2

(9)
(10)

4

(11)
(12)

6

(13)
(14)

8

(15)

B. TÜRKİYE

EKONOMİSİ

(16)

9

1. GENEL GÖRÜNÜM

2020, sadece ülkemiz için değil tüm dünya için çok farklı başlıklarda sorunların yaşandığı bir yıl olarak geride kalmıştır. Covid-19 salgını Mart ayından itibaren tüm dünyayı etkisi altına almış, üretimden satışa, pazarlamadan lojistiğe kadar ekonomik anlamda da ciddi derecede tesirli olmuştur.

Yeni tip koronavirüs salgını olarak isimlendirilen Covid-19’un ilk dalgasının ardından normalleşme süreci ile birlikte yaşanan toparlanma, makro verilerde kendisini göstermiştir. Ekonomideki toparlanma büyük ölçüde sektörler geneline yayılırken, salgından olumsuz etkilenen hizmet gruplarında faaliyet zayıf seyretmiştir. Güçlü kredi ivmesinin desteğiyle ertelenmiş talep hızlı bir şekilde devreye girmiş, özel tüketim ve yatırım harcamaları yılın üçüncü çeyreğinde yüksek oranda artmıştır. Öte yandan, turizmdeki zayıf seyrin de etkisiyle net ihracatın büyümeye katkısı tarihsel olarak en düşük seviyede gerçekleşmiştir.

Sanayi üretimi ile ticaret ve hizmet cirolarındaki kuvvetli artış eğilimi Ekim-Kasım döneminde sürmüştür. Satış ve sipariş göstergeleri salgın öncesi düzeylerinin ve uzun dönem eğilimlerinin belirgin şekilde üzerine çıkmıştır.

Salgına bağlı kısıtlamaların ekonomi üzerindeki aşağı yönlü etkileri, 2020 yılının ikinci çeyreğine kıyasla daha sınırlı seyretmekle birlikte, hizmetler ve bağlantılı sektörlerdeki yavaşlama ve bu sektörlerin kısa vadeli görünümüne dair belirsizlikler sürmektedir. Salgının ilk dönemine göre kısıtlamaların daha sınırlı olması ile tüketim kalıplarındaki değişim, kısıtlamaların faaliyet ve işgücü piyasası üzerindeki olumsuz etkisini sınırlamaktadır. Nitekim fiziki temasın yüksek olduğu sektörlerdeki istihdam kayıpları, bilgi-iletişim ve ulaştırma-depolama sektörlerindeki istihdam artışı ile kısmen de olsa telafi edilebilmektedir. Salgının seyrine bağlı olarak başta hizmetler sektörü olmak üzere iç ve dış talebe ilişkin belirsizlikler devam etmektedir.

İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir.

(17)

2. BÜYÜME

2019 yılını 0,9 büyüme oranı ile kapatan Türkiye, küresel salgının etkili olduğu 2020 yılında yüzde 1,8 büyümüştür. Yıllık bazda son çeyrekte büyüme yüzde 5,9 olurken 2020 büyüme verilerinde finansman maliyetlerinin düşmesiyle yatırımlar tarafındaki artış dikkat çekmektedir.

Türkiye Büyüme Oranları (%)

Kaynak: TÜİK

Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 16,8 artarak 5 trilyon 47 milyar 909 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.

GSYH'yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2020 yılında bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; finans ve sigorta faaliyetleri toplam katma değeri yüzde 21,4, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 13,7, tarım sektörü yüzde 4,8, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 2,8, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 2,6, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 2,5 ve sanayi yüzde 2,0 artmıştır. Mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 5,2, hizmetler yüzde 4,3, inşaat sektörü ise yüzde 3,5 azalmıştır.

Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları, 2020 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre yüzde 3,2 artarken, hanehalkı tüketim harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 56,4 olmuştur. 2020 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre mal ve hizmet ithalatı yüzde 7,4 artmış, ihracatı ise yüzde 15,4 azalmıştır.

Kişi Başı GSYH (Dolar)

Kaynak: TÜİK 8,5

5,2

6,1

3,2

7,4

2,6

0,9 1,8

2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020

3.581 4.698

5.961

7.304 7.906 9.656

10.931

8.980

10.560 11.205 11.588 12.480

12.112

11.019 10.883 10.616 9.693

9.127 8.599

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020

(18)

11

Türkiye’de 2002 yılında 3.581 dolar olan Kişi Başına Gayri Safi Yurt İçi Hasıla, 2013 yılında 12.480 dolar ile en yüksek değerine ulaşmış, devam eden yıllarda ise tekrar düşüşe geçmiştir. 2019 sonu itibarıyla ülkemizde kişi başına düşen milli gelir 9.127 dolar iken, 2020 yılında kişi başına GSYH cari fiyatlarla 60.537 TL, ABD doları cinsinden 8.599 Dolar olarak hesaplanmıştır. Bu verilerle ülkemizde kişi başına düşen gelir, dolar cinsinden 2009 yılı seviyelerine düşmüştür.

3. İSTİHDAM

“TÜİK İşgücü İstatistikleri 2020” verileri ile Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2020 yılında bir önceki yıla göre 408 bin kişi azalarak 4 milyon 61 bin kişi olmuş, işsizlik oranı 0,5 puanlık azalış ile yüzde 13,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. Tarım dışı işsizlik oranı ise 0,7 puanlık azalış ile yüzde 15,3 olmuştur.

15-64 yaş grubunda işsizlik oranı bir önceki yıla göre 0,6 puan azalışla yüzde 13,4, tarım dışı işsizlik oranı ise 0,7 puanlık azalışla yüzde 15,4 olurken, bu yaş grubunda istihdam oranı 2,8 puanlık azalışla yüzde 47,5, işgücüne katılma oranı ise 3,6 puanlık azalışla yüzde 54,9 seviyesinde gerçekleşmiştir.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki yıla göre 0,1 puan azalarak yüzde 25,3, istihdam oranı ise 3,9 puan azalarak yüzde 29,2 olmuştur. Aynı dönemde işgücüne katılma oranı 5,3 puanlık azalışla yüzde 39,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. Ne eğitimde ne de istihdamda olanların oranı ise bir önceki yıla göre 2,3 puanlık artışla yüzde 28,3 seviyesine yükselmiştir.

İşsizlik Oranları / 2007-2020 (%)

Kaynak: TÜİK

İstihdam edilenlerin sayısı 2020 yılında bir önceki yıla göre 1 milyon 268 bin kişi azalarak 26 milyon 812 bin kişi, istihdam oranı ise 2,9 puanlık azalış ile yüzde 42,8 olmuştur. 2020 yılında, istihdam edilenlerin yüzde 17,6'sı tarım, yüzde 20,5'i sanayi, yüzde 5,7'si inşaat, yüzde 56,2'si ise hizmet sektöründe yer almıştır. Bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında sanayi sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,7 puan, inşaat sektörünün payı 0,2 puan artarken, tarım sektörünün payı 0,6 puan, hizmet sektörünün payı 0,3 puan azalmıştır.

9,2 10,0

13,0

11,2

9,2 8,4

9,1

10,0 10,3

10,9 10,9 11,0 13,7

13,2

2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020

(19)

İşgücüne Katılma ve İstihdam Oranları / 2007-2020 (%)

Kaynak: TÜİK

İşgücü 2020 yılında bir önceki yıla göre 1 milyon 676 bin kişi azalarak 30 milyon 873 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 3,5 puanlık azalış ile yüzde 49,4 olarak gerçekleşmiştir.

2020 yılında işsizlik oranı en yüksek bölge yüzde 33,5 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) iken, işsizlik oranı en düşük bölge yüzde 6,6 ile TR82 (Kastamonu, Çankırı, Sinop) olmuştur.

En yüksek istihdam oranı yüzde 50,9 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi'nde gerçekleşirken, en düşük istihdam oranı ise yüzde 26,0 ile TRC3 (Mardin, Batman, Şırnak, Siirt) Bölgesi'nde olmuştur.

En yüksek işgücüne katılma oranı yüzde 55,9 ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) Bölgesi'nde olurken, en düşük işgücüne katılma oranı ise yüzde 38,4 ile TRC2 (Şanlıurfa, Diyarbakır) Bölgesi'nde gerçekleşmiştir.

İktisadi faaliyetteki güçlü toparlanmayla istihdam imkânları iyileşmiş, ancak son dönemde salgına bağlı kısıtlamaların işgücü piyasası üzerindeki etkileri görülmeye başlanmıştır. Ekim dönemi (Eylül- Ekim-Kasım ayları) itibarıyla salgın döneminde 2 milyon civarındaki istihdam kaybının yaklaşık 1,5 milyonu telafi edilmiştir. Üçüncü çeyrekte faaliyetteki toparlanmayla birlikte tarım dışı istihdam artışı sektörler geneline yayılmıştır.

Salgın tedbirlerine bağlı olarak istihdam piyasasındaki eğilimler sektörel bazda ayrışmaktadır.

Kısıtlamalardan görece daha çok etkilenen hizmet ve inşaat sektörlerinde istihdam gerilerken, ihracattaki artış eğilimine de bağlı olarak sanayi sektöründe istihdam artmaya devam etmiştir. Ekim dönemi itibarıyla hizmetler sektörü istihdamı salgın öncesi dönemdeki (Ocak 2020) seviyesinin 682 bin, tarım dışı istihdam ise 681 bin kişi altındadır

Salgına bağlı kısıtlamalar ve tüketim kalıplarındaki değişim bazı sektörlerde talep ve istihdamı olumlu etkilese de, toplamda hizmetler sektörü istihdamını sınırlamaktadır. Son dönemde sıkılaştırılan kısıtlamalar konaklama ve yiyecek ile ticaret başta olmak üzere birçok hizmet sektöründe istihdamı olumsuz etkilerken, bilgi-iletişim ve ulaştırma-depolama gibi salgına özgü talep koşullarından destek bulan sektörlerde üçüncü çeyreğe kıyasla istihdam artmıştır.

44,3 44,9 45,7 46,5 47,4 47,6 48,3

50,5 51,3 52,0 52,8 53,2 52,9 49,4

40,3 40,4 39,8

41,3

43,1 43,6 43,9 45,5 46,0 46,3 47,1 47,4 45,7

42,8

2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020 İşgücüne Katılma Oranı

İstihdam Oranı

(20)

13

4. KAMU MALİYESİ VE BÜTÇE

Merkezi yönetim bütçesi 2019 yılı Ocak-Aralık döneminde 123 milyar 747 milyon TL açık vermiş iken 2020 yılı Ocak-Aralık döneminde 172 milyar 743 milyon TL açık vermiştir. 2019 yılı Ocak-Aralık döneminde 23 milyar 808 milyon TL faiz dışı açık verilmiş iken 2020 yılı Ocak-Aralık döneminde 38 milyar 781 milyon TL faiz dışı açık verilmiştir.

2020 yılı Ocak-Aralık döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20,2 oranında artarak 1 trilyon 202 milyar 236 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Faiz hariç bütçe giderleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18,8 oranında artarak 1 trilyon 68 milyar 274 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.

Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri

(Milyar TL) 2019 2020 Artış Oranı (%)

BÜTÇE GİDERLERİ 999,4 1.202,2 20,3

Faiz 99,9 133,9 34,0

Faiz Dışı Harcama 899,5 1.068,3 18,8

BÜTÇE GELİRLERİ 875,8 1.029,5 17,5

Vergi Gelirleri 673,3 833,0 23,7

Diğer Gelirler 202,5 196,5 -3,0

BÜTÇE DENGESİ -123,7 -172,7

Faiz Dışı Denge -23,8 -38,7

Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, TCMB

Merkezi yönetim bütçe gelirleri Ocak-Aralık dönemi itibarıyla 1 trilyon 29 milyar 493 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılı Ocak-Aralık dönemi vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23,7 oranında artarak 833 milyar 62 milyon TL olmuştur. Genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 196 milyar 577 milyon TL olmuştur.

5. ENFLASYON VE PARA POLİTİKASI

5.1. ENFLASYON

Tüketici enflasyonu 2020 yılını yüzde 14,6 ile Ekim Enflasyon Raporunda sunulan tahmin bandı üst sınırının üzerinde tamamlamıştır. Enflasyondaki yükselişte hem talep hem de maliyet yönlü unsurlar etkili olmuştur. Bu dönemde iç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ile enflasyon beklentilerindeki bozulma kaynaklı olarak tüketici enflasyonu öngörülenden yüksek bir seyir izlemiştir. Üretici fiyatları, Türk lirasındaki değer kaybı ve emtia fiyatlarındaki yukarı yönlü seyrin yanı sıra güçlü talep koşulları ve bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtları neticesinde hızlı bir şekilde yükselmiş; böylelikle tüketici enflasyonu üzerindeki maliyet baskıları güçlenmiştir.

Tüketici enflasyonunun 2020 yılı Eylül ayındaki yüzde 11,75 seviyesinden yüzde 14,60’a yükselmesinde temel mal ve gıda grupları belirleyici olmuştur. Bu dönemde temel mal grubunun yıllık enflasyona katkısı 1,46 puan artışla 4,71 puana ulaşırken, gıda grubunun katkısı 1,33 puanlık yükselişle

(21)

4,69 puan olmuştur. 2020 yılında altın fiyatları da sepet içindeki düşük payına rağmen enflasyona 0,96 puanlık yüksek bir katkı yapmıştır. Giyim, konaklama, eğitim, eğlence ve kültür hizmetleri gibi salgın nedeniyle talep koşullarının zayıf seyrettiği kalemlerde enflasyon nispeten düşük kalmıştır. Diğer taraftan, başta dayanıklı mallar olmak üzere uygulanan politika bileşiminin ve harcama kalıplarındaki değişimin etkisiyle talebi güçlenen bazı alt gruplarda enflasyon oldukça yüksek seyretmiştir.

Güçlü kredi ivmesine bağlı olarak sektörel talep koşullarında gözlenen ayrışma son çeyrekte de devam etmiş, döviz kuru gelişmeleri ve güçlü talep koşullarının etkisiyle dayanıklı mallarda enflasyon oldukça yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Diğer taraftan, faaliyeti salgından olumsuz etkilenen giyim grubunda fiyatlar Aralık ayında geçen seneki seviyesinin altına gerilemiştir. Bu gelişmelerle, 2020 yılının son çeyreğinde, tüketici fiyatlarında mevsimsellikten arındırılmış çeyreklik artış hızlanarak yüzde 4,76 olmuştur. Bu görünüm altında, çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonu ve eğilimleri Eylül ayına göre yükselmiştir. 2020 yılında bir önceki yılsonuna kıyasla 2,76 puan artan tüketici enflasyonuna en yüksek katkı Türk lirasındaki değer kaybından gelirken, işlenmemiş gıda fiyatları ve reel birim işgücü maliyetleri de enflasyona artış yönünde katkı vermiştir.

2020 yılında tüketici enflasyonunun ana sürükleyicisi döviz kuru gelişmeleri olmuştur. Türk lirası, Aralık ayı ortası itibarıyla sepet kur karşısında yüzde 40 civarında değer kaybetmiştir. Döviz kuru başta olmak üzere artan maliyet baskıları ve güçlü kredi ivmesine bağlı talep yönlü unsurlar özellikle yılın ikinci yarısında enflasyon beklentilerini ve görünümünü olumsuz etkilemiştir.

Yılın ilk on aylık döneminde enflasyon yüzde 12 civarında yataya yakın bir seyir izlemiştir. Bu seyirde, büyük ölçüde enerji ve tütün kaynaklı baz etkileri sınırlayıcı olurken, Temmuz ayından itibaren gıda ve temel mal gruplarında enflasyon artış eğilimine girmiştir. Diğer taraftan, üretici enflasyonu Mayıs ayında yüzde 5,53 ile yılın en düşük seviyesine gerilerken, özellikle yılın ikinci yarısında hızlı bir artışla Kasım ayı itibarıyla yüzde 23,11’e ulaşmıştır. Bu görünüm altında Kasım ayı yıllık tüketici enflasyonu yüzde 14,03’e yükselmiştir. Ana eğilime ve fiyatlama davranışlarına ilişkin göstergeler yılın ikinci yarısında çekirdek enflasyonun yüksek seyrettiğine ve fiyat artışlarının genele yayıldığına işaret etmiştir.

TÜFE Değişim Oranı / 2019-2020 (%)

Kaynak: TÜİK 20,35

19,67 19,71 19,50

18,71 15,72

16,65 15,01

9,26 8,55

10,56

11,84 12,15 12,37 11,86

10,94 11,39 12,62 11,76 11,77 11,75 11,89

14,03 14,60

Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık

2019 2020

(22)

15

Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları, petrol ve gıda fiyatlarına ilişkin varsayımlarda yapılan güncellemeler ile enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar sürdürülecek sıkı para politikası duruşunun enflasyon görünümüne etkileri çerçevesinde enflasyon tahminleri değiştirilmemiştir. Bu çerçevede, enflasyonun 2021 yılı sonunda yüzde 9,4 olarak gerçekleşeceği, 2022 yılsonunda yüzde 7’ye ve 2023 yılsonunda ise orta vadeli hedef olan yüzde 5 seviyesine gerileyerek istikrar kazanacağı tahmin edilmektedir. Enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2021 yılı sonunda orta noktası yüzde 9,4 olmak üzere, yüzde 7,3 ile yüzde 11,5 aralığında; 2022 yılı sonunda orta noktası yüzde 7,0 olmak üzere yüzde 4,6 ile yüzde 9,4 aralığında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.

Salgın tedbirlerinin ve parasal sıkılaşmanın etkileriyle birlikte son dönemde iktisadi faaliyetin yavaşlamaya başladığı görülmektedir. Salgına yönelik kısıtlamaların azaltılması ve güçlü kredi ivmesinin etkileriyle 2020 yılının üçüncü çeyreğinde gözlenen hızlı toparlanmanın ardından yılın son çeyreğinde de iktisadi faaliyet güçlü seyretmiştir. Kredilerdeki yavaşlamanın gecikmeli etkilerinin önümüzdeki dönemde belirginleşmesi beklenmekle birlikte, kısa vadede oldukça etkili olan arz yönlü enflasyonist unsurlar nedeniyle yıllık enflasyonun birkaç ay daha yukarı yönlü seyredebileceği değerlendirilmektedir.

5.2. PARA POLİTİKASI

İktisadi faaliyet, salgının dış ticaret, turizm ve iç talep üzerindeki etkilerine bağlı olarak Mart ayı ortalarından itibaren zayıflamaya başlamıştır. Ekonomideki yavaşlama Nisan ayında belirginleşmiş ve sektörler geneline yayılmıştır. Başta, ana ticaret ortağımız olan Avrupa bölgesi olmak üzere küresel iktisadi faaliyetteki sert daralmayla birlikte ihracat imkânları önemli ölçüde zayıflamış, yurt dışı seyahat kısıtlamaları sonrası turizm faaliyetleri durma noktasına gelmiştir. Mayıs ayına kadar sıkı bir şekilde uygulanan ekonomik kapanma ve sokağa çıkma yasakları gibi hareket kısıtlamaları, salgından en çok etkilenen hizmetler sektöründe daha belirgin olmak üzere iktisadi faaliyet ve istihdamı olumsuz etkilemiştir.

TCMB, 2019 yılının Temmuz ayında başladığı faiz indirim sürecine, salgının ekonomik ve finansal etkilerini sınırlamak amacıyla 2020 yılı Mart-Mayıs döneminde yaptığı faiz indirimleriyle devam etmiştir. Bunun yanı sıra likidite yönetimi çerçevesinde kapsamlı bir önlem seti uygulamaya konulmuştur.

Mayıs ayına kadar olan dönemde, uluslararası emtia fiyatları enflasyon görünümünü olumlu etkilemiş, Mayıs ayında ise salgına bağlı birim maliyet artışlarının yansımasıyla çekirdek enflasyon göstergelerinin eğilimlerinde artış başlamıştır. Ancak, salgına bağlı tedbirlerle kısa vadede etkili olan arz yönlü unsurların kademeli olarak ortadan kalkacağı ve yılın ikinci yarısında dezenflasyonist etkilerin daha belirgin hale geleceğini değerlendiren TCMB, Haziran ve Temmuz aylarında politika faizini sabit tutmuştur.

Mayıs ayının ortalarından itibaren salgına bağlı kısıtlamaların kademeli olarak hafifletilmesiyle destekleyici politikaların yurt içi talep ve iktisadi faaliyet üzerindeki etkisi belirginleşmiştir. Finansal koşullardaki belirgin gevşeme ve güçlü kredi ivmesiyle ertelenmiş yurt içi talep hızlı bir şekilde devreye girmiş ve ihracatın da desteğiyle ekonomide güçlü bir toparlanma sağlanmıştır. Böylece, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 10,8 oranında gerileyen GSYİH üçüncü çeyrekte yüzde 15,6 oranında güçlü bir artış kaydetmiş ve salgın öncesi seviyesini aşmıştır.

(23)

Para Politikası Uygulamaları (2020 Kasım-Aralık) Tarih Kurum Politika Kararı

2 Kasım 2020 TCMB

 Likidite yönetimi kapsamında atılan sıkılaştırma adımları

çerçevesinde, 3 Kasım 2020 tarihinden geçerli olmak üzere TCMB bünyesinde faaliyette bulunan Bankalararası Para Piyasası’nda bankaların borç alabilme limitlerinin sıfırlanması ve APİ kapsamında Türk lirası cinsi kira sertifikaları karşılığında kotasyon yöntemiyle gerçekleştirilen gecelik vadeli repo işlemlerinin durdurulması.

3 Kasım 2020 TCMB

 Döviz Karşılığı Türk Lirası Swap Piyasası ve Türk Lirası Karşılığı Altın Swap Piyasası Türk lirası faiz oranının yüzde 11,75'ten yüzde 13,25'e çıkarılması.

11 Kasım 2020 BDDK

 Bankaların yurt dışı yerleşiklerle yaptıkları vadede TL satım yönünde gerçekleştirilecek türev işlemlerde yasal özkaynak sınırlamasının gevşetilmesi.

19 Kasım 2020 TCMB

 Operasyonel çerçevede sadeleşmeye gidilerek tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden

yapılmasına karar verilmesi.

 TCMB bünyesinde faaliyette bulunan Bankalararası Para Piyasası’nda bankaların gecelik vadede 17 Ağustos 2020 tarihinde geçerli olan limitleri dâhilinde ve BIST bünyesindeki Repo-Ters Repo ve Taahhütlü İşlemler Pazarlarında borçlanabilmesine ve APİ kapsamında Türk lirası cinsi kira sertifikaları karşılığında kotasyon yöntemiyle gerçekleştirilen gecelik vadeli repo imkânından yararlanmalarına karar verilmesi.

20 Kasım 2020 TCMB

 Döviz Karşılığı Türk Lirası Swap Piyasası ve Türk Lirası Karşılığı Altın Swap Piyasası Türk lirası faiz oranının yüzde 13,25'ten yüzde 15'e çıkarılması.

24 Kasım 2020 BDDK

 Aktif Rasyosu hesaplamasına son verilmesine ve buna ilişkin tüm Kurul Kararlarının 31.12.2020 tarihi itibarıyla yürürlükten

kaldırılmasına karar verilmesi.

25 Kasım 2020 TCMB

 Geleneksel yöntemle gerçekleştirilen Döviz Karşılığı Türk Lirası Swap ihalesinde vadesi gelmemiş toplam swap işlem miktarının Döviz ve Efektif Piyasaları işlem limitlerinin yüzde 50’sinden yüzde 60’ına yükseltilmesi.

27 Kasım 2020 TCMB

 Reel kredi büyümesine göre farklılaşan zorunlu karşılık ve faiz/nema oranları uygulamasının yürürlükten kaldırılmasına ve zorunlu karşılık ve faiz/nema oranlarının tüm sektör için aynı oranlar üzerinden uygulanmasına karar verilmesi. Ek olarak, ABD doları cinsinden mevduat/katılım fonu yükümlülükleri için tesis edilen zorunlu karşılıklara yüzde 1,25 olarak uygulanan komisyon oranının yüzde 0 olarak belirlenmesi.

30 Kasım 2020 BDDK

 Bankaların yurt dışı yerleşiklerle yaptıkları TL plasman, TL depo, TL repo ve TL kredi işlemlerinde yasal özkaynak sınırlamasının gevşetilmesi.

25 Aralık 2020 TCMB  TCMB’nin döviz karşılığı TL swap işlemlerinde kullanılan TL faizinin yüzde 15'ten yüzde 17'ye yükseltilmesi.

Kaynak: TCMB

(24)

17

Krediler ve parasal büyüklüklerde kısa sürede sağlanan hızlı genişleme, iktisadi faaliyetteki toparlanmayı desteklemekle birlikte cari denge ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemiştir.

Makrofinansal risklerdeki artış ile bekleyişlerdeki bozulmaya bağlı olarak yabancı sermaye çıkışları, artan varlık dolarizasyonu, reel kesimin yabancı para yükümlülüklerini azaltma eğiliminin hızlanması ve cari dengedeki bozulma, risk primlerini yükseltmiş, kurlar ve döviz rezervleri üzerinde baskı oluşturmuştur.

Kredi hacmi ve parasal büyüklüklerdeki hızlı genişlemenin yurt içi talep üzerindeki yansımalarının yılın son çeyreğinde de devam etmesi, birikimli döviz kuru etkileriyle birlikte tüketici enflasyonu üzerindeki yukarı yönlü baskıları artırmıştır. Ödemeler dengesi ve dolarizasyondaki gelişmeler döviz kurları ve TCMB rezervleri üzerinde etkili olarak fiyat istikrarına ve makrofinansal istikrara yönelik riskleri artırmıştır.

2020 yılının son çeyreğinde bankaların fonlama faizleri para politikasındaki sıkılaşmayla yükselmiş ve mevduat faizleri politika faizine yakınsamıştır. Politika faizindeki artış ve zorunlu karşılık oranlarının yükseltilmesi bir yandan Türk lirası fonlama maliyetlerini yükseltirken diğer yandan öngörülebilirliği artırarak faiz oranlarının birbirine yakınsamasına katkıda bulunmuştur.

Kredilere Uygulanan Ağırlıklı Ortalama Faiz Oranları (Yüzde)

Tarih İhtiyaç Taşıt Konut Ticari

28 Aralık 2018 32,4 27,8 27,4 27,2

20 Aralık 2019 15,8 13,5 12,6 13,8

25 Aralık 2020 22,9 16,6 18,7 19,7

Kaynak: TCMB

Artan kredi faizleri yeni kredi talebini sınırlarken, kredi/mevduat faiz farkının aşağı yönlü seyri kredi arzını desteklemektedir. Yılın son çeyreğinde para politikasındaki sıkılaşmanın hızlı yansımasıyla ticari kredi faizlerinde artış eğilimi belirginleşmiştir. Böylelikle, bir önceki döneme göre yaklaşık 600 baz puan artış kaydeden ticari kredi faizleri yüzde 20’ye ulaşmıştır.

Salgın kaynaklı küresel belirsizliklerin yanı sıra son dönemde ülkemizde vaka sayılarının artışına bağlı olarak alınan kısıtlayıcı tedbirler ekonomiyi farklı kanallardan etkilemektedir. Hizmetler sektörü başta olmak üzere ekonominin arz ve talep koşullarında aşağı yönlü riskler artarken, enflasyon üzerinde her iki yönde de risklerin oluşmasına neden olmaktadır.

2021 yılında enflasyon üzerinde yukarı yönlü riskler önemini korumaktadır. Söz konusu yukarı yönlü riskler arasında, salgının seyrine bağlı olarak küresel risk iştahı ve iktisadi faaliyetteki olası etkiler, uluslararası tarım ve diğer emtia fiyatları, enflasyon beklentilerindeki artış eğilimi, ücret politikaları, yönetilen/yönlendirilen fiyatlara ilişkin belirsizlikler, turizm bağlantılı mal ve hizmet gruplarında olası talep artışları öne çıkmaktadır.

Enflasyon hedefine ulaşma amacı, enflasyona ilişkin görünüm ve oluşabilecek ilave riskler dikkate alındığında, 2021 yılında para politikasının sıkı ve kararlı bir duruş sergilemesi zorunlu görülmektedir.

(25)

5.3. DÖVİZ PİYASASI

Dolar ve Euro başta olmak üzere yabancı para birimleri ve bunların Türk Lirası üzerindeki değerleri, Türkiye ekonomisindeki makroekonomik göstergeleri en çok etkileyen faktörler arasında yer almaya 2020 yılında da devam etmiştir. Türk Lirasının yabancı para birimleri karşısında 2018 yılında beklenmedik oranda yaşadığı değer kaybı, 2019’da olduğu gibi 2020 yılında da devam etmiştir.

2020 Yılı Döviz Kuru, Aylık (TL)

Kaynak: TCMB

2019 yılı ocak ayından aralık ayına doların değer artışı yaklaşık yüzde 8,72 olurken bu oran 2020’de yüzde 30,46 olarak gerçekleşmiştir. 2020 ocak ve aralık arasındaki Euro’nun TL karşısındaki değer kazancı yüzde 42,72 olmuştur. Yıl içerisindeki Euro değerleri aralık ayında en yükse değerlerine ulaşmış olup 9,38 TL’ye yükselmiş, dolar ise kasım ayında 8,00 TL değerlerine ulaşmıştır.

6. ÖDEMELER DENGESİ

6.1. CARİ AÇIK

Cari işlemler açığı, 2019 yılının aralık ayına göre 473 milyon dolar artarak Aralık 2020'de 3 milyar 210 milyon dolar olarak gerçekleşmiş ve bunun sonucunda 2020 yılı cari işlemler açığı 36 milyar 724 milyon dolar olarak açıklanmıştır.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından açıklanan Aralık 2020 dönemine ilişkin ödemeler dengesi verilerine göre; Cari işlemler açığı, 2019'un aralık ayına göre 473 milyon dolar artarak 3 milyar 210 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu veriler sonucunda cari işlemler hesabı; 2001’den bu yana ilk kez 2019 yılında verdiği cari fazlayı takiben 2020 yılında 36 milyar 724 milyon dolar açık vermiştir.

Bu gelişmede, hizmetler dengesi kaynaklı net girişlerin 1 milyar 163 milyon dolar azalarak 644 milyon dolara ve ikincil gelir dengesi kaynaklı net girişlerin 168 milyon dolar azalarak 80 milyon dolara gerilemesi etkili olmuştur.

Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı ise 2019 yılının aynı ayına göre 329 milyon doları azalarak 3 milyar 344 milyon dolara gerilemiştir.

Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Dolar 5,92 6,04 6,31 6,82 6,95 6,81 6,85 7,25 7,51 7,87 8,00 7,72

Euro 6,58 6,59 6,99 7,42 7,56 7,66 7,82 8,58 8,86 9,27 9,46 9,38

5,92 6,04 6,31 6,82 6,95 6,81 6,85 7,25 7,51 7,87 8,00 7,72 6,58 6,59 6,99 7,42 7,56 7,66 7,82

8,58 8,86 9,27 9,46 9,38

(26)

19

Aylık Cari Denge 2013/2020 (Milyar Dolar)

Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası

Hizmetler dengesi altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler, 2019 yılının aynı ayına göre 495 milyon dolar azalarak 617 milyon dolara inmiştir. Birincil gelir dengesi kaynaklı net çıkışlar, 2019 yılının aynı ayına göre 529 milyon dolar gerileyerek 590 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.

6.2. DIŞ TİCARET DENGESİ

2020 ihracatımız, önceki yıla göre yüzde 8,2 azalarak yaklaşık 166 milyar dolar olurken ithalatımız ise yüzde 3 azalışla 204 milyar dolar olmuştur. 2019’da 29,5 milyar dolar olan dış ticaret açığımız, 2020 sonunda yüzde 29,2 artarak 38,1 milyar dolara yükselmiştir.

İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 4,6 puan azalarak yüzde 85,9’dan yüzde 81,3’e düşmüştür.

Genel Ticaret Sistemine (GTS) Göre Dış Ticaret Verileri (2019/2020)

(Milyar Dolar) 2019 2020 Değişim (%)

İhracat 180,7 165,9 - 8,2

İthalat 210,3 204,0 - 3,0

Dış Ticaret Hacmi 391,0 369,9 - 5,4

Dış Ticaret Dengesi - 29,5 -38,1 29,2

İhracatın İthalatı Karşılama Oranı (%) 85,9 81,3 -5,4 Kaynak: Ticaret Bakanlığı

Genel Ticaret Sistemi’nde (GTS), gümrük alanlarına ve serbest bölgelere giren ve çıkan mallar da dış ticaret verisinde yer almaktadır.

Özel Ticaret Sistemi’nde (ÖTS) ise gümrük sınırı esas alınmakta olup, bu tanıma göre serbest bölgeler ve gümrük antrepoları gümrük sınırı dışında yer almaktadır.

Ülke bazında ihracat verileri incelendiğinde; en fazla ihracatın önceki yıllarda olduğu gibi yine Almanya’ya yapıldığı, Almanya’nın 2020 yılında ihracattan aldığı yüzde 9,0 payın 2020 yılında yüzde 9,4’e yükseldiği görülmektedir.

(65,00)

(45,00)

(32,19) (32,61)

(47,00)

(27,63)

1,67

(36,72)

(70) (60) (50) (40) (30) (20) (10) - 10

2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020

(27)

En fazla ihracat yapan ülkeler sıralamasında Almanya’yı İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Irak ve İtalya takip etmiştir. İlk 5 ülke içerisinde 2019’a kıyasla sadece İtalya’nın ihracattan aldığı pay azalmış, diğer 4 ülkede ise artış gerçekleşmiştir.

İhracatımızda İlk 5 Ülke - 2019/2020 (% Pay)

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu

2020 yılı ithalatında ilk 5 ülke incelendiğinde; 2019 yılında yüzde 11,1 pay ile ilk sırada yer alan Rusya’nın yüzde 3’lük düşüşle üçüncülüğe gerilediği görülmektedir. 2019 yılında ikinci sırada yer alan Çin’den yapılan ithalat yüzde 1,4 artarak yüzde 10,5 pay ile ülkemiz ithalatında ilk sıraya yerleşmiştir.

Almanya da Çin gibi ithalat oranlarında yükseliş göstermiş ve yüzde 1 artışla ikinci sıraya yükselmiştir. Amerika Birleşik Devletleri ilk beş ülke içerisinde Rusya ile birlikte düşüş gösteren diğer ülke olurken İtalya ithalatı ise bir önceki seneye kıyasla aynı oranda kalmıştır.

İthalatımızda İlk 5 Ülke - 2019/2020 (% Pay)

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu

4,8 5,4

6,0 6,5

9,4

5,4 5,2 4,7

6,3

9,0

İtalya Irak ABD İngiltere Almanya

2019 2020

4,2 5,2

8,1

9,9 10,5

4,2

5,5

11,1 8,9

9,1

İtalya ABD Rusya Almanya Çin

2019 2020

(28)

21

Genel Ticaret Sistemi’ne (GTS) göre 2020’de en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz fasıl 22,1 milyar dolarlık tutar ile Motorlu Kara Taşıtları olmuştur. Söz konusu faslı 16,8 milyar dolar ihracat ile “Kazanlar, Makinalar” izlemiştir. En çok ihracat gerçekleştirdiğimiz üçüncü fasıl ise 9,3 milyar dolar ihracat ile Elektrikli Makine ve Cihazlar grubu olmuştur.

2020 yılında en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz bölge 81,2 milyar dolar ile Avrupa Birliği olmuştur.

Söz konusu bölgeyi 31,3 milyar dolar ihracat ile Yakın ve Ortadoğu ülkeleri izlemektedir. 2020 yılında Kuzey Amerika’ya ihracatımız %12,4 oranında artış ile 11,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

Yine GTS'ye göre aynı dönemde en çok ithalat yapılan fasıl 28 milyar 970 milyon dolarla "kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktörler" olmuştur

Bu faslı 27 milyar 600 milyon dolarla "mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların damıtılmasından elde edilen ürünler", 22 milyar 10 milyon dolarla "kıymetli taşlar, kıymetli metaller, inciler, taklit mücevherci eşyası, metal paralar" takip etmiştir.

7. DEĞERLENDİRME

2020 yılı küresel salgının gölgesinde geçen ve bütün ekonomilerin farklı şekilde etkilendiği bir yıl olarak tarihteki yerini almıştır. Yılın son çeyreğinde bazı ülkelerde tekrar uygulamaya konan salgın tedbirleri küresel büyümedeki toparlanma eğilimini yavaşlatmış, ancak aşı ve tedaviye yönelik olumlu gelişmeler 2021 yılı ikinci yarısında daha hızlı bir toparlanma beklentisini güçlendirmiştir. Yakın dönemde tekrar uygulamaya konulan kısıtlamaların küresel ekonomik aktiviteyi 2020 yılının başına kıyasla çok daha sınırlı etkilediği görülmektedir. Bunun bir nedeni, tedbirlere daha sınırlı bir coğrafyada ihtiyaç duyulmuş olması iken bir başka neden de kısıtlamaların önceki kadar katı olmaması neticesinde birçok işyeri ve fabrikanın çalışmaya devam etmiş olmasıdır. Bunlara ilaveten, daha önce elde edilen deneyimle salgın koşullarına daha hazır olunması nedeniyle kısıtlamaların üretim sürecine etkisi sınırlı olmuştur. Genel olarak ülkelerde imalat sanayi faaliyetleri devam ederken, ekonomilerde daha çok hizmet sektörü ağırlıklı bir yavaşlama gözlenmiştir.

Küresel risk iştahındaki olumlu gelişmelerin yanında Türkiye’ye özgü risk algılamalarının da iyileşmesiyle Türkiye’ye güçlü sermaye girişleri gözlenmiştir. Salgın hastalığa yönelik aşı çalışmalarındaki ilerleme ve ABD seçimlerinin ardından açıklanması beklenen teşvik paketlerinin yanı sıra gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin genişleyici parasal ve mali duruşlarını sürdüreceğine yönelik beklentilerle küresel risk iştahı son çeyrekte yükselmiştir. Gelişmekte olan ülkelere fon akımlarının güçlendiği bu dönemde, Türkiye’de para politikasının sade bir operasyonel çerçevede sıkılaşmasının ve ekonomi politikalarına ilişkin olumlu beklentilerin etkisiyle Türkiye’ye portföy akımları diğer gelişmekte olan ülkelerden olumlu ayrışmıştır.

Normalleşme süreci ve güçlü kredi ivmesinin desteğiyle İktisadi faaliyet üçüncü çeyrekte belirgin bir toparlanma kaydetmiştir. GSYİH 2020 yılı üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 6,7, çeyreklik bazda ise yüzde 15,6 oranında artarak salgın öncesi seviyesini aşmıştır. Toparlanma geniş bir sektörel yayılım sergilerken, hizmetler bileşeninin üçüncü çeyrekteki katkısı büyük oranda finans-sigorta faaliyetleri ve bilgi iletişim sektörlerinden gelmiştir.

Yatırım talebindeki toparlanma yılın son çeyreğinde güç kazanırken, yatırım eğilimindeki iyileşme imalat sanayi geneline yayılmıştır. Kasım ayı dış ticaret, üretim ve ciro endeksleri yılın son çeyreğinde sabit sermaye malları talebinin güçlü olduğuna işaret etmektedir.

(29)

Salgın tedbirlerinin ve parasal sıkılaşmanın etkileriyle birlikte son dönemde iktisadi faaliyetin yavaşlamaya başladığı görülmektedir. Artan vaka sayıları nedeniyle Kasım ayı başlarından itibaren getirilen kısıtlamalar ülke genelinde hareketliliği önemli ölçüde azaltmış, ancak salgının ilk dönemlerine kıyasla iktisadi faaliyeti görece daha sınırlı ölçüde etkilemiştir.

Küresel toparlanmaya ilişkin belirsizlikler ilk döneme göre bir miktar azalırken, virüsün mutasyon riski, aşının geniş topluluklara uygulanabilme süresinin uzaması gibi endişeler büyüme görünümü üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Küresel büyümenin orta vadedeki olası eğilimi değerlendirildiğinde risklerin iki yönlü olduğu görülmektedir. Belirleyici unsur, aşı ve tedavi yöntemlerinin hayata geçirilerek sosyal hayatın normale dönme hızı olacaktır. Güncel veriler salgın koşullarında iktisadi faaliyetin devam etmesi konusunda deneyim kazanıldığını gösterse de özellikle hizmet sektörünün kısıtlamalara duyarlılığı halen yüksek düzeydedir.

Ayrıca genişletici ekonomi politikaları, devlet yardımları ve kredi destekleri gibi uygulamaların ekonomiler üzerindeki maliyetleri birikimli olarak artmaktadır. Dolayısıyla normalleşme sürecinin uzaması, salgın sonrasındaki toparlanma hızını sınırlayabilecek aşağı yönlü bir risk unsuru olmaya devam etmektedir. Diğer taraftan en olumlu senaryo altında dahi salgın öncesinde de geçerli olan büyümeye ilişkin yapısal sorunlar geçerliliğini korumaktadır.

2021 yılında gerek talep gerekse maliyet yönünden küresel enflasyon üzerindeki risklerin ağırlıklı olarak yukarı yönlü olduğu değerlendirilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin büyük çoğunluğunda, özellikle zayıf iç ve dış talep ile baskılanan enflasyon 2020 yılında düşük seyrederek hedefe yakın ve/veya tolerans aralığı içerisinde gerçekleşmiştir. Bu açıdan Türkiye diğer gelişmekte olan ülkelerden olumsuz ayrışmıştır. Ancak artan emtia fiyatları ve talepte görülecek olası canlanma 2021 yılı için enflasyonist baskıları artırabilecektir. Salgın önlemleri çerçevesinde bütün ülkelerde mali ve parasal genişleme olması da bekletilen talebin devreye girmesi ile birlikte fiyatları yukarı itebilecek bir başka unsurdur.

(30)

23

C. KONYA EKONOMİSİ

(31)

I. DEMOGRAFİK YAPI VE

SOSYAL KALKINMA

(32)

23

1. NÜFUS

2015 yılından beri Türkiye’nin nüfus bakımından en büyük 7. ili olan Konya, 2020 yılında da 2 milyon 250 bin 020 kişilik nüfusu ile sıralamadaki yerini korumuştur. 2019 yılına göre Konya’nın nüfusunda 17 bin 646 kişilik artış gerçekleşmiştir.

Konya’daki erkek nüfusu 2019 yılı rakamlarına göre yüzde 0,9’luk artış gerçekleştirmiş ve 1 milyon 118 bine ulaşmıştır. Konya’daki kadın nüfusu ise yüzde 0,7’lik artışla 1 milyon 131 bin olarak kayıtlara geçmiştir. Konya kadın ve erkek nüfusu bakımından da 7. sırada yer almaktadır.

Konya-Türkiye Cinsiyete Göre Nüfus (2020)

Toplam Erkek Kadın

Türkiye 83 614 362 41 915 985 41 698 377

Konya 2 250 020 1 118 850 1 131 170

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu

2020 yılı Türkiye nüfus sıralamasında İstanbul 15,46 milyonluk nüfusu ile ilk sırada yer almaktadır.

İstanbul’u 5,66 milyonluk nüfusu ile Ankara, 4,39 milyon nüfus ile İzmir izlemektedir.

Konya ise 2,25 milyonluk nüfusu ile listenin 7. sırasında yer almaktadır.

Metrekare başına düşen insan sayısı ile belirlenen nüfus yoğunluğu, bir ilin nüfusunun o ilin yüzölçümüne bölünmesi ile elde edilmektedir.

Bu hesaplamaya göre 2020 yılında Türkiye’de en yoğun nüfusa sahip il İstanbul olmuştur.

İstanbul’da metrekare başına 2.976 insan düşmektedir. 2019 yılında bu rakam 2.987 olarak gerçekleşmiştir.

(33)

Konya’nın nüfus yoğunluğuna bakıldığında iller sıralamasında 2019 yılında 49. sırada yer alırken, 2020 yılında 48. sıraya yükseldiği görülmektedir. Konya’da metrekare başına düşen insan sayısı bir önceki yıla göre 1 artmış ve 58 kişi olarak gerçekleşmiştir.

(34)

25

2. GÖÇ

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu

(35)

2020 yılında Konya’nın verdiği göç 2019 yılında da olduğu gibi aldığı göçten daha fazla olmuştur.

2019 yılında Konya 54.219 kişi göç alırken, 58.557 kişi göç vermiştir. Bu rakamlar 2020 yılında 43.788 aldığı göç, 48.780 verdiği göç olarak gerçekleşmiştir.

2020 yılında Konya’nın en çok göç aldığı ilk beş il sırasıyla; Ankara (1.779 kişi), İstanbul (1.754 kişi), Karaman (1.228 kişi), Adana (949 kişi), Mersin (933 kişi) olmuştur. En az göç aldığı iller ise sırasıyla Yalova (15 kişi), Hakkari (26 kişi), Tunceli (28 kişi), Ardahan (29 kişi) ve Bilecik (30 kişi) olmuştur.

Konya’nın en çok göç verdiği illere bakıldığında ise sırasıyla, Ankara (3.831 kişi), İstanbul (3.632 kişi), Antalya (3.485 kişi), İzmir (1.948 kişi) ve Karaman (1.145 kişi); en az göç verdiği iller ise sırasıyla Ardahan (42 kişi), Bartın (47 kişi), Bayburt (47 kişi), Sinop (48 kişi), Artvin (52 kişi) olarak gerçekleşmiştir.

Göç edebilecek her bin kişi için net göç sayısını veren net göç hızına baktığımızda, Konya’nın 2019 yılında -1,9 olarak gerçekleşen net göç hızının 2020 yılında -2,2 olarak gerçekleştiği görülmektedir.

Konya Göç İstatistikleri – (2016 – 2020)

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu

3. EĞİTİM

56 500

53 007 58 300

54 219

43 788

54 712 56 594

60 571 58 557

48 780

1 788

- 3 587 - 2 271 - 4 338 - 4 992

0,8

-1,6

-1,0

-1,9

-2,2

-2,5 -2,0 -1,5 -1,0 -0,5 0,0 0,5 1,0

- 10 000 10 000 20 000 30 000 40 000 50 000 60 000 70 000

2016 2017 2018 2019 2020

Aldığı göç Verdiği göç Net göç Net göç hızı (‰)

(36)

27 3.1. ÖRGÜN ÖĞRETİM

Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden alınan verilere göre Konya’da 2020 yılında 257 adet okul öncesi, 721 adet ilkokul, 590 adet ortaokul ve 382 adet lise faaliyet göstermektedir.

2020 yılında İlkokul ve ortaokulların toplam rakamların içindeki payına bakıldığı zaman; toplam okul sayısının %82‘sini, toplam öğrenci sayısının %64’ünü, toplam öğretmen sayısının ise %62’sini oluşturduğu görülmektedir.

Konya’da Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı okullarda öğrenim gören 451 bin öğrencinin 292 binini ilkokul ve ortaokul öğrencileri oluşturmaktadır. Öğrenci sayısı açısından ilk sırada yer alan okul türü ise ilkokuldur. 2020 yılı itibarıyla Konya’da 721 ilkokulda 11.444 öğretmen bulunurken, öğrenci sayısı 2019 yılına göre 10.710 kişi artarak toplamda 151.761 öğrenci eğitim görmektedir.

2020 yılında lise düzeyinde Konya’nın eğitim durumuna bakıldığında, 60.681 öğrenci sayısı ile Genel Ortaöğretim ağırlığı dikkat çekmektedir. Genel Ortaöğretimi 47.426 öğrenci sayısı ile Mesleki ve Teknik Eğitim izlemektedir.

İl Milli Eğitim Müdürlüğüne Bağlı Okul Türlerine Göre İstatistikler (2020)

Okul Türü Okul Öğrenci Öğretmen

Sayısı Payı (%) Sayısı Payı (%) Sayısı Payı (%)

Okul Öncesi 257 13,2 26.715 5,9 1.221 3,7

İlkokul 721 37 151.761 33,6 9.133 27,9

Ortaokul 590 30,2 140.397 31,2 11.444 34,9

Genel Ortaöğretim 163 8,4 60.681 13,5 4.647 14,2

Mesleki ve Teknik Eğitim 150 7,6 47.426 10,5 4.102 12,5

Anadolu İmam Hatip Lisesi 69 3,6 24.304 5,3 2.237 6,8

Genel Toplam 1.950 100 451.284 100 32.784 100

Kaynak: Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü

(37)

3.2. MESLEKİ EĞİTİM

Konya’da mesleki eğitim kurumları arasında ağırlık Anadolu Meslek programı ve Anadolu İmam Hatip Liselerindedir. 2020 yılı itibarıyla Konya’da 93 Anadolu meslek programı, 81 imam hatip ve Anadolu imam hatip lisesi bulunmaktadır.

Mesleki eğitim kurumlarına öğretmen sayısı açısından bakıldığında; 3.186 öğretmen sayısı ile Anadolu meslek programı, 2.237 öğretmen sayısı ile imam hatip ve Anadolu imam hatip lisesi ve 276 öğretmen sayısı ile Mesleki Eğitim Merkezi ilk üç sırada yer almaktadır.

2020 yılı itibarıyla mesleki eğitim kurumlarının öğrenci sayıları açısından bakıldığında, 29.483 öğrenci sayısı ile Anadolu meslek programı ilk sırada yer almaktadır. 24.387 öğrenci sayısı ile imam hatip ve ile Anadolu imam hatip liseleri ikinci, 8.245 öğrenci sayısı ile mesleki eğitim merkezi üçüncü sırada yer almaktadır.

Konya’da Kurum Türüne Göre Mesleki Eğitim Birimleri (2020)

Meslek lisesi türü Okul sayısı Öğretmen sayısı Öğrenci sayısı

Anadolu Meslek Programı 93 3.186 29.483

Anadolu İmam Hatip Lisesi 68 2.211 24.218

Anadolu İmam Hatip Lisesi (Yabancı Uyruklular) 1 26 169

Anadolu Teknik Programı 24 1.485 2.749

Mesleki Eğitim Merkezi 12 276 8.245

Özel Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 7 170 373

Spor Lisesi 3 36 784

Güzel Sanatlar Lisesi 1 35 243

Genel Toplam 209 7.425 66.264

Kaynak: Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü

Birçok alanda eğitim verilen meslek liselerinde 2020 yılında en çok tercih edilen İmam Hatip Programları olmuştur. Alan bazındaki ilk üç sıraya bakıldığında; ilk sırada, İmam Hatip (17.734), ikinci sırada Elektrik- Elektronik Teknolojisi Alanı (4.705), üçüncü sırada ise Bilişim Teknolojileri Alanı (4.619) yer almaktadır.

2020 yılında en az tercih edilen bölümlere bakıldığında ise; ilk beşte Orta Ağır Otistik Engelliler, Hafif Otistik Engelliler, Giyim Üretim Teknolojisi Alanı, Sanat ve Tasarım alanı, Halkla İlişkiler Alanı yer almaktadır.

Konya’da Mesleki Eğitimde En Çok ve En Az Tercih Edilen Alanlar (2020) En Çok Tercih Edilen Meslek Alanları

Meslek Türü Öğrenci Sayısı Payı (%)

İmam Hatip 17.734 26,7

Elektrik- Elektrik Teknolojisi 4.705 7,1

Bilişim Teknolojileri 4.619 7

Fen ve Sosyal Bilimler 4.000 6

Sağlık Hizmetleri 3.820 5,7

(38)

29

En Az Tercih Edilen Meslek Alanları

Meslek Türü Öğrenci Sayısı Payı (%)

Orta Ağır Otistik Engelliler 2 0,003

Hafif Otistik Engelliler 2 0,003

Giyim Üretim Teknolojisi 2 0,003

Sanat ve Tasarım 7 0,010

Halkla İlişkiler 20 0,03

Kaynak: Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü

Kaynak: Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü

3.3. YÜKSEKÖĞRETİM

Yükseköğretim Kurumu’nun açıklamış olduğu istatistiklere göre, 2020 yılında öğrenci sayıları en fazla olan iller sıralamasında bir önceki yıla göre değişiklik olmamış ve İstanbul ilk sırada yer almıştır.

İstanbul’u sırasıyla Ankara ve İzmir takip etmektedir. Üç ilde yer alan toplam öğrenci sayısı 1 milyon 239 bin civarındadır.

Konya, 121.182 öğrenci sayısı ile bir önceki yılda olduğu gibi dördüncü sırada yer almaktadır.

Öğrenci sayısı en yüksek olan dört il içerisinde akademisyen başına düşen öğrenci sayısı en yüksek olan il 22,1 ile Konya’dır.

(39)

Öğrenci Sayısı En Fazla Olan İlk 10 İl (2020)

SAYI İL ADI AKADEMİSYEN ÖĞRENCİ ÖĞRENCİ/AKADEMİSYEN

1 İstanbul 36.944 771.965 20,9

2 Ankara 20.476 300.223 14.7

3 İzmir 9.554 167.050 17.5

4 Konya 5.487 121.182 22,1

5 Antalya 3.626 82.767 22,8

6 Kocaeli 2.844 79.749 28,0

7 Bursa 3.002 75.690 25,2

8 Kayseri 2.822 72.032 25,5

9 Eskişehir 3.913 68.607 17,5

10 Sakarya 2.096 68.575 32,7

GENEL TOPLAM Genel Toplam

90.764 1.807.840 19,9

Kaynak: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı

Konya’da yükseköğretimde 3 devlet, 2 vakıf üniversitesi faaliyet göstermektedir. Bunlar; Selçuk Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Konya Teknik Üniversitesi, Konya Ticaret Odası Karatay Üniversitesi ve Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi’dir.

Konya’da faaliyet gösteren üniversitelerin akademik ve idari kadrolarına bakıldığında ise ağırlığın Selçuk Üniversitesi’nde olduğu görülmektedir. Selçuk Üniversitesi’nde 2020 yılı itibariyle toplamda 3.150 akademisyen ve idari personel görev yapmaktadır. Selçuk Üniversitesi’nin ardından ise Necmettin Erbakan (3.136), KTO-Karatay (878), Konya Teknik (698) ve Konya Gıda ve Tarım (148) Üniversiteleri yer almaktadır. Konya’daki üniversiteler arasında akademisyen sayısı en çok artan KTO Karatay Üniversitesi olmuştur. 2020 yılı itibariyle üniversitenin akademik kapasitesi 325’den 553’e çıkmıştır.

Konya’da Türlerine Göre Akademik ve İdari Kadro Üniversite Profesör Doçent Dr. Öğr.

Üyesi Öğr.Gör. Arş.Gör. İdari

Personel Toplam

Selçuk 522 223 461 584 815 545 3.150

N. Erbakan 328 192 464 212 817 1.123 3.136

Konya Teknik 84 49 125 143 60 237 698

KTO Karatay 85 45 158 186 79 325 878

Gıda Tarım 18 8 33 15 19 55 148

Toplam 1.037 517 1.241 1.140 1.790 2.285 8.010

Kaynak: İlgili Üniversiteler

Konya’da okuyan yabancı öğrencilerin geldikleri ülkelere göre bölgesel dağılımına bakıldığında, ilk sırada 599 öğrenci sayısıyla Orta Asya bölgesi yer almaktadır. Orta Asya ülkelerinin ardından 176 öğrenci sayısıyla Afrika ikinci, 141 öğrenci sayısıyla Avrupa bölgesi üçüncü sırada yer almaktadır.

Konya’daki üniversitelere en az öğrenci gönderen bölgeler ise sırasıyla; Güney Amerika (3), Kuzey Amerika (3), Okyanusya (1) ülkeleri gelmektedir.

(40)

31

Üniversitelerde Yabancı Öğrencilerin Bölgesel Dağılımı- 2020

Kaynak: İlgili Üniversiteler

Yurtdışından gelen öğrencilere ülkeleri bazında bakıldığında, 2020 yılında da bir önceki yılda olduğu gibi Konya’da en çok öğrencisi olan ülkenin 239 öğrenci ile Suriye olduğu görülmektedir. Suriye’den sonra 81 öğrenci sayısı ile Afganistan ikinci ve 49 öğrenci sayısı ile Irak üçüncü sırada yer almaktadır.

Konya’da faaliyet gösteren beş üniversite çevre illerden de yoğun talep görmektedir. 2020 yılında da Konya’da, Konyalı öğrencilerden daha fazlası diğer illerden gelmektedir. Bölgesel düzeyde bakıldığında Konya’ya 20.472 öğrenci ile en çok İç Anadolu Bölgesinden öğrenci geldiği görülmektedir.

Konya’ya şehir dışından gelen öğrencilerin yaklaşık %18,1’i İç Anadolu Bölgesinden gelmektedir.

Bölge içerisinde Konya’ya en çok öğrenci gönderen il 4.710 öğrenci sayısı ile Ankara olmuştur.

Ankara’nın ardından 2.934 öğrenci sayısı ile Karaman ikinci, 2.204 öğrenci sayısı ile Aksaray üçüncü sırada yer almaktadır.

İç Anadolu Bölgesinin ardından en çok öğrenci 12.398 öğrenci sayısı ile Akdeniz bölgesinden gelmektedir. Akdeniz bölgesi içinde Konya’nın en çok öğrenci çektiği il 2.799 öğrenci sayısı ile Mersin’dir. Mersin’in ardından 2.005 öğrenci sayısı ile Adana ikinci, 1.963 öğrenci sayısı ile Kahramanmaraş üçüncü sıradadır.

Konya’nın en çok öğrenci çektiği üçüncü bölge 2020 yılında da değişmemiş ve Karadeniz bölgesi olmuştur. Karadeniz bölgesinden toplamda 10.441 öğrenci Konya’ya eğitime gelmiştir. Karadeniz bölgesi içinde en çok öğrenci gönderen il, 1.523 öğrenci sayısı ile Çorum olmuştur. Çorum’un ardından 1.286 öğrenci sayısı ile Samsun ikinci, 1.122 öğrenci sayısı ile Ordu üçüncü sırada yer almaktadır.

Konya’da en az öğrencisi bulunan bölge 4.107 öğrenci sayısı ile Marmara bölgesidir. Marmara bölgesi içinde Konya’ya en çok öğrenci gönderen il ise 1.083 öğrenci sayısı ile Bursa’dır. Bursa’nın ardından 632 öğrenci sayısı ile İstanbul ikinci, 591 öğrenci sayısı ile Balıkesir üçüncü sırada yer almaktadır.

Konya’da en az öğrencisi bulunan il 2020 yılında da değişmemiş ve Yalova olmuştur. Yalova 52 öğrenci sayısı ile listede yer almıştır. Yalova’nın ardından 73 öğrenci sayısı ile Tunceli ikinci, 90 öğrenci sayısı ile Kırklareli üçüncü sırada yer almaktadır.

(41)

Konya’daki Üniversitelerde Öğrencilerin Bölgesel Dağılımı – 2020

Kaynak: İlgili Üniversiteler

4. SAĞLIK

Konya İl Sağlık Müdürlüğü verilerine göre, 2020 yılında Konya’da Devlet hastanesi kapsamında 30 adet hastane bulunmaktadır. Yatak kapasitesi bakımından Konya’da hastanelere bakıldığında ise, 2019 yılında 7.673 olan yatak kapasitesinin, 2020 yılında 9.242 olduğu görülmektedir.

Yıllara Göre Konya’daki Hastane ve Yatak Sayısı

Kurum/Kuruluş Türü 2018 2019 2020

Sayısı Yatak Sayısı Sayısı Yatak Sayısı Sayısı Yatak Sayısı

Sağlık Bakanlığı Hastanesi 29 4.344 29 4.229 30 5.717

Üniversite Hastanesi 3 2.256 3 2.451 3 2.518

Özel Hastane 13 1.031 12 993 12 1.007

Toplam 45 7.631 44 7.673 45 9.242

Kaynak: Konya Sağlık İl Müdürlüğü

Konya İl Sağlık Müdürlüğü verilerine göre, 2020 yılında 12 adet Özel Hastanede çalışan uzman hekim sayısı 361 iken, pratisyen hekim sayısı 60, diğer sağlık personeli sayısı ise 634 olarak gerçekleşmiştir.

10.441

20.472

7.723

6.757

12.398 7.006

4.107

Referanslar

Benzer Belgeler

TÜRK HAVA YOLLARI ANONİM ORTAKLIĞI VE BAĞLI ORTAKLIKLARI 31 Aralık 2020 Tarihinde Sona Eren Hesap Dönemine Ait Konsolide Finansal Tablolara İlişkin Dipnotlar (Tutarlar,

31 Aralık 2020 Tarihinde Sona Eren Hesap Dönemine Ait Konsolide Finansal Tabloları Açıklayıcı Dipnotlar (Tutarlar Aksi Belirtilmedikçe Türk Lirası (“TL”) Olarak

GOLDEN GLOBAL YATIRIM BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 ARALIK 2020 TARİHİNDE SONA EREN DÖNEME İLİŞKİN ÖZKAYNAK DEĞİŞİM TABLOSU (Tutarlar aksi belirtilmedikçe bin Türk

Ticaret Bakanlığının himayelerinde 13-26 Ağustos 2020 tarihleri arasında düzenen Endüstriyel Mutfak Sektörü Latin Amerika Sanal Ticaret Heyeti için 11 Ağustos

Kurumsal geleneğimiz olan 2020 Yıllık Faaliyet Raporumuz ile bir kez daha huzurunuzdayız. Yunak Belediyesi olarak son bir yılda gerçekleĢtirdiğimiz tüm faaliyetleri

Kurumsal Yönetim Akademisi bu gayenin gerçekleşmesi için sivil toplum alanında kâr amacı gütmeden faaliyet gösteren kuruluşların “kurumsal kapasiteleri- ni” ve

Kerevitaş ve Yağ İş Birimi CEO’sunun liderlik ettiği Kurul’un; Kerevitaş ve Yağ İş Birimi Tedarik Zinciri ve Üretim Başkan Yardımcısı, Kerevitaş ve Yağ

2020-2021 Eğitim Öğretim Yılında Meslek Yüksekokullarında Kayıtlı Öğrenci Sayısı (31.12.2020) Bartın Meslek