• Sonuç bulunamadı

ÜNİTE BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN SOSYAL VE ETİK BOYUTLARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÜNİTE BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN SOSYAL VE ETİK BOYUTLARI"

Copied!
22
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İÇİ NDEKİ LE R

• Gerçek Bilgiye Ulaşma Güçlüğü

• Sosyal Dünyanın Sanallaşması - Yapaylaşması

• Internet ve Oyun Bağımlılığı

• Sanal Zorbalık

• Telif Haklarının İhlal Edilmesi

• Kişisel Mahremiyeti Koruma Güçlüğü

• Politik Etkiler: Teknolojinin Uyuşturucu İşlevi

• Artan Sanal Etkileşimin Kültürel Değişim Yaratması

• Veri Kalitesiyle İlgili Sorunlar

• Bilgisayar Kullanım Etiği

HEDE FL ER

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;

• Bilişim teknolojisi uygulamalarının

• Psikolojik

• Bilişsel

• Kültürel

• Politik ve sosyal etkileri hakkında fikir sahibi olacak

• Bilişim teknolojilerinin sunduğu olanaklara eleştirel bir gözle bakabilecek

• Bilgisayar kullanım etik ilkelerini öğreneceksiniz. ÜNİTE

9

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN SOSYAL VE ETİK BOYUTLARI

BİLİŞİM

TEKNOLOJİLERİ

(2)

Bilişim teknolojileri bütün aygıtlarıyla toplumsal yapıda köklü

değişimler yaratmaktadır.

Bilişim teknolojilerinin bireysel ve toplumsal

etkilerinin farkında olmak zorunludur.

GİRİŞ

Genelde teknolojik değişimin, özelde ise yaşadığımız çağda yüksek

teknolojiye sahip kitle iletişim araçlarını, bilgisayarları ve internet uygulamalarını içeren bilişim teknolojileri, toplumsal ve zihinsel gerçekliği algılayışımızda bir değişim yaratmaktadır.

Son yarım yüzyıldan bu yana teknolojik gelişmeler birçok insanı derinden etkilemekte ve toplumların yapısal temellerini yeniden şekillendirmektedir. Bazı insanlar ve toplumlar, bu hızlı gelişmeleri takip edememenin ve kavrayamamanın tedirginliğini yaşamaktadır. Kimileri teknolojiden çekinmekte, kimileri

önemsememekte, kimileri ise sürekli bu yeniliklerin erdemlerinden söz etmektedir.

Bilgisayarların her geçen gün daha ucuz, daha küçük, daha hızlı, daha güçlü, daha kullanıcı dostu olması çok özel bir teknoloji olarak görülmesine neden olmuştur. Bu özel teknolojilerin hızla gelişmesi ve bu teknolojilerin nasıl kullanılması gerektiği ile ilgili belirli bir politikanın ve etik sorumluluk çerçevesinin olmaması ise birçok sorunu ortaya çıkarmaktadır.

Askeri ve savunma sanayi alanlarında başlayan, sonrasında finans dünyasına yayılan, son yirmi yıldan itibaren de sosyal hizmetlerde ve hemen herkesin evinde kullanılmaya başlayan bilişim teknolojisi uygulamalarının psikososyal ve etik boyutunu bilmek ve analiz etmek sosyal hizmet uzmanları için temel bir

sorumluluktur. Toplumun risk altındaki çeşitli nüfus gruplarının (çocuklar, gençler, yaşlılar, özürlüler vd.) psikososyal ve sosyoekonomik işlevselliğini sağlamak için çalışan sosyal hizmet uzmanları teknolojinin ve ürünlerinin bireyler, aileler ve toplum üzerindeki etkilerini bilerek olası zararları önlemekle yükümlüdürler. Bu nedenle sosyal hizmette bilişim teknolojileri dersimizin bir ünitesinin bilişim teknolojilerinin sosyal ve etik yönlerine ayrılması gerekli görülmüştür.

Bilişim teknolojilerinin bireysel ve toplumsal etkilerini şu başlıklar altında tartışabiliriz:

Gerçek Bilgiye Ulaşma Güçlüğü

Sosyal Dünyanın Sanallaşması - Yapaylaşması

Internet ve Oyun Bağımlılığı

Sanal Zorbalık

Telif Haklarının İhlal Edilmesi

Kişisel Mahremiyeti Koruma Güçlüğü

Politik Etkiler: Teknolojinin Uyuşturucu İşlevi

Artan Sanal Etkileşimin Kültürel Değişim Yaratması

(3)

Enformasyonu bilgiden ayırt etmek güçleşmiştir.

Veri Kalitesiyle İlgili Sorunlar

GERÇEK BİLGİYE ULAŞMA GÜÇLÜĞÜ

Bilişim teknolojilerinin hızlı gelişimiyle ortaya çıkan bir gelişme yığınlarca bilgiye kısa sürede ve kolaylıkla erişme şansına sahip olunmasıdır. Bu da elbette internet ve yerel ağlar ile olanaklı hale gelmiştir. İnternet öncesi dönemde insanlar evlerinde ciltler halinde biriktirilen ansiklopedilere temel bilgi kaynağı olarak başvururlar, bir konuda derinleşmek için kütüphanelerden ve kitapevlerinden konuyla ilgili kitapları ve dergileri temin ederlerdi. Matbaa insanın bilgiye ulaşmasını sağlayan en büyük buluştu. Onun yerini bugün ise internet almıştır.

Günümüzde bu alışkanlıklar hızlı bir değişime uğramıştır. Artık internet bağlı bir bilgisayar ile her konuda bilgi elde edebilmek son derece kolay hale gelmiştir.

Fakat bu bilgi bolluğu içinde, kaynağı belli olan, gerçekliği ve tutarlılığı kanıtlanmış bilginin, yanlış eksik veya işlenmemiş bilgiden, diğer ifadeyle enformasyondan ayırt edilmesi güç hale gelmiştir. Bu durumu şu örnekle anlamak daha kolaydır.

Tanrı Theuth’un buluşunun bugün insanlık için ne kadar önemli olduğu üzerinde durmanın belki bir anlamı olmayabilir. Fakat Kral Thamus’un verdiği

Örn ek

Plato Phaedrus adlı eserinde, Sokrates’in, arkadaşı Phaedrus’a anlattığı bir hikâyeyi nakletmektedir: “Yukarı Mısır’ın büyük şehirlerinden birinin kralı olan Thamus bir defasında sayılar, hesaplama, geometri,

astronomi ve yazı dahil bir çok şeyin mucidi olan Tanrı Theuth’u ağırlar.

Theuth buluşlarını sergiler… Sokrates hikayeye şöyle devam eder:

Thamus tüm buluşların ne işe yaradıklarını inceledi. Her bir buluşu beğenip beğenmediğini dile getirdi… Sıra yazıya gelince Theuth: ‘sayın kralım, bu Mısırlıların bilgeliğini ve hafızalarını geliştirecek bir başarıdır.

Bilgeliğin ve hafızanın reçetesini buldum.’ dedi. Thamus ise, ‘Ey mucitlerin piri, buluş yapmak ayrı şey, buluşun onu kullananlara fayda mı yoksa zarar mı getireceğini kestirmek ayrı şey. Harflerin babası olan sen, kendilerine duyduğun sevgi dolayısıyla, verecekleri neticenin tam aksi bir neticeyi onlardan bekliyorsun. Yazıyı kullanmaya başlayanlar hafızalarını kullanmaktan vazgeçecekler ve unutkanlaşacaklar. Bir şeyleri hatırlamak için iç kaynaklarını kullanmak yerine harici bir takım işaretlere bel bağlayacaklar. Sen hafıza için değil, anımsama için bir reçete keşfettin. Bilgeliğe gelince, öğrencilerin, hakikati olmayan bilgelikleri sayesinde şöhrete ulaşacaklar fakat aslında bir yol

göstericiden yoksun olan öğrencilerin sadece malumat sahibi olacaklar.

Sonuçta belki bilgili sayılacaklar ama birçok şeyin cahili olacaklar…”

(4)

Bilişim teknolojileri sanal kamusal alanlar

oluşturmuştur.

Bilişim teknolojilerinin ürünü olan sosyal paylaşım platformları

kişisel mahremiyetin sınırlarını genişletmektedir.

yanıtın üzerinde düşünmek gerekir. Her ne kadar Thamus’un yanıtında sözlü kültürün yerini yazılı kültüre bırakmasıyla olanaklı kılınan toplumsal, teknolojik ve kültürel gelişmeyi göz ardı eden bir yargı bulunsa da bugün içinde yaşadığımız

“Bilgi Toplumu”nda her tarafta özellikle televizyon ve Internet kaynaklı haber/malumat (enformasyon) bolluğu yaşanırken gerçek anlamda bilgi

(knowledge) açlığının yaşanıyor oluşuna ilişkin doğru bir saptama olduğunu teslim etmek gerekir.

SOSYAL DÜNYANIN SANALLAŞMASI - YAPAYLAŞMASI

Bilişim teknolojileri ve internet, dünyanın her yerinde, her yaştan, her cinsiyetten, ekonomik ve sosyal statüden insanı kuşatmış ve onu yönetmeye başlamıştır. Öyle ki artık özellikle kitle iletişim araçları ve internet birey ve toplum yaşamının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir.

Bilişim teknolojileri uygulamaları cezbedicidir. Oluşumunu sağladığı yapay görsel ve işitsel ortamlara her geçen gün daha çok insanı çekmektedir. Bunlardan biri, milyon liralık bütçeleri olan bilgisayar oyunlarıdır. Hem internet üzerinden hem de tek başına yapay zekâ karakterlerle oynanabilen oyunlar insanın sosyal olma özelliğinin anlamını değiştirmektedir. Yalnızlaştırıcı bir etki yapan oyunlara paralel olarak evden çıkmadan fiziksel olarak değil sanal olarak içinde yer alınan yeni kamusal alanlar oluşmaya başlamıştır.

Sohbet siteleri gelişmiştir ve kişisel bilginin paylaşıldığı facebook, tweeter, friendfeed, Google+ gibi birçok yeni sanal sosyal alanlar inşa edilmiştir. Örneğin facebook sosyal paylaşım platformunda kullanıcıların arkadaş listeleri vardır.

Listelerde Birçok kullanıcının yüzlerce arkadaşı vardır. Oysa internet dışındaki sosyal alanda bir kişinin yüzlerce arkadaşının olması çok rastlanan bir durum değildir. Arkadaşın niceliğinden çok niteliği önemli görülmekte, arkadaşlık

etkileşimine harcanan fiziksel ve ruhsal enerji dikkate alındığında yüzlerce arkadaşa sahip olma zaten olanaklı da görünmemektedir. Şu halde bu platform ile

arkadaşlığa atfedilen bilişsel anlam bir değişime uğramakta ve herhangi bir şekilde bağlantı kurulan herhangi bir kimse arkadaş olabilmekte ve arkadaşlığın doğasında var olan derinlikli bağ ve etkileşimden artık söz edilmemektedir, buna gereksinim de kalmamaktadır.

Sevgi, aşk, dostluk, evlilik, ilişki vb. kavramlar için de bu durum geçerlidir.

Örneğin, izleyicilerin ister stüdyoya gelerek isterse telefonla katıldığı etkileşimli televizyon programlarında yeni değerler yaratılmaktadır. Ulusal kanaldaki bir evlendirme programında damat ve gelin adayının kişisel hayatlarının, özel yaşantılarının gözler önüne serilmesini sürece katılan herkes doğal

karşılayabilmektedir. Kişisel mahremiyetin doğal sınırları aşılmaktadır. Daha da ötesi, izleyiciler ya da katılımcılar evlilik adaylarının birbirleriyle uyumları

(5)

Bilişim teknolojilerinin potansiyel olumsuz

etkilerine karşı korunması gereken

grupta öncelikle çocuklar ve ergenler yer

alır.

Etkileşimli televizyon yayınları toplumsal gerçekliğin masum bir

yansıması değil o gerçekliğe yeni şekiller veren bir işleve sahiptir.

konusunda son derece belirleyici görüşler ortaya koyabilmektedirler. Bu

ortamlarda çeşitli değer manzumeleri yeniden yaratılmakta, doğruluk, dürüstlük, güzellik, mutluluk gibi birçok soyut kavram ortak zihinlerde yeniden kurulmaktadır.

Bu tür etkileşimli yayınlar masum biçimde toplumsal gerçekliğin ekrandaki

yansıması olmamakta, toplumsal yapıyı televizyon yoluyla yeniden şekillendiren bir işlev görmektedir. İnsanların sosyal alanda başkalarının mahremine ilişkin merak duygusunu sürekli artırırken, insani etkileşimlerin derinliği azalmakta, bireylerin ve ilişkilerin önce sıradanlaşması sonra metalaşması söz konusu olmaktadır.

İnternetteki arkadaşlık ve evlilik sitelerinin de benzer etkileri vardır.

Kutsiyet, mahremiyet ve duygusal yönüyle derinlik atfedilen birçok kavram bilişim teknolojileriyle birlikte anlam ve içerik değiştirebilmektedir. Birçok kullanıcı, bu anlam değiştirmiş ve çoğu yüzeysel olan arkadaşlıklarıyla, görsel ve işitsel araçlarla kişisel bilgilerini ve yaşantılarını paylaşmaktadırlar. Bu ortamlarda ayrıca coğrafi sınırlar aşılarak kıtalararası arkadaşlıklar kolaylıkla kurulabilmektedir. Fakat insanlararası sosyal uzaklık artış göstermektedir. Bu araçlar Batı merkezli küresel vatandaşlık teklifiyle insanlarda zaman ve mekân duygusunu ve bağlılığını gittikçe azaltan bir etki yapmaktadır. Amerikalı iletişim kuramcısı Neil Postman gibi Batılı düşünürler bu durumu teknolojinin neden olduğu yüzeyselleşme ve bir ahlaki çözülme olarak değerlendirmektedirler.

Sosyal hizmet mesleğinin odak grupları arasında yer alan çocuklar ve ergenler bu değişimlerin etkisi altında gelişimsel görevlerini tamamlamaktadırlar.

Bilişim teknolojilerinin ticari ürünlerinden en yoğun etkilenen nüfus gruplardır.

Başta televizyon yayınları olmak üzere, yetişkinlerle aynı ürünlerin tüketilmesi sonucu "çocukluk" yok edilmekte, çocuklar küçük kadınlar - küçük erkekler olarak görülmektedir. Bu konuda dikkat çekici bir görüşe göre, çocuklar aşırı bilgilendirme ile beslenerek giderek yetişkinlere benzemekte; kadın-erkek ayrımı gibi çocuk- yetişkin ayrımı da giderek silinip, yok olmaktadır. Bir zamanlar, televizyon, çocukların tutum ve davranışları üzerindeki aşırı etkisi nedeniyle çocuklar için

"üçüncü ebeveyn" olmakla suçlanmakta ve eleştirilmekteydi. Bugün televizyon ve bilgisayarların çocuklar için birinci ebeveyn olduğu rahatlıkla söylenebilir hale gelmektedir. Televizyonlarda ve sinemalarda gösterilen çizgi filmler, bilgisayar oyunları ve bunlardaki kahramanlar çocukların bütün hayatlarını kuşatmaktadır.

Ayrıca farklı ülkelerde yapılan araştırmalarda ergenlerin internet kullanma oranlarının %80 ile % 97 arasında değişmekte olduğu, erkeklerin internette kızlardan daha fazla zaman geçirdiği belirlenmiştir.

Her teknolojik ürün, onu üreten toplumun kültürünü yansıtır ve her araç bir mesaj taşır. Kitle iletişim teknolojileri bu araçları üretip, en iyi şekilde kullanan ve pazarlayan toplumların kendi kültürel değerlerini yansıtıp; hedef kullanıcıları kendi bireysel kimliklerinden ve temsil ettikleri kültürlerinden uzaklaştırmaktadır.

Bilgisayar teknolojisinin yardımıyla kalitesi giderek artan animasyon çizgi filmleri de

(6)

Bağımlılığın belirleyici kriteri kişinin

psikososyal işlevselliğinin bozulmasıdır.

İnternet bağımlılığı kullanıcıların yaklaşık

yüzde 5-10’unu etkilemektedir.

çocukları hedef almaktadır. Teknoloji, yalnızca izleme ve kontrol etme aracı olarak kalmamakta; bizi, çocukları ve ergenleri yönlendirmekte, tutumları ve bireysel kimlikleri şekillendirmektedir. Bu şekillendirme bazı durumlarda kişiye psikososyal bakımdan zarar verici düzeyde olabilir. O nedenle ruh sağlığı profesyonelleri tarafından internet ve oyun bağımlılığı özel konular olarak çalışılmaktadır.

İNTERNET VE OYUN BAĞIMLILIĞI

Kişinin bilgisayar başında gerek internette gerekse çeşitli oyunlarla günün büyük bölümünde sosyal işlevselliğini bozacak düzeyde meşgul olması ve bunun hemen her gün aynı biçimde devam etmesi bir bağımlılık sorununun oluştuğuna işaret etmektedir. İnternette ya da oyunla geçirilen uzun süre tek başına bağımlılık denilmesi için yeterli değildir. İnternet bağımlılığının sınırını İnternet kullanımının kişinin denetiminden çıktığı nokta olarak kabul etmek gerekmektedir. Kişinin harcadığı uzun zamana ek olarak okul başarısında veya iş performansında düşmenin, yakınlarıyla ve çevresiyle ilişkilerinde bozulmaların ve kişinin sosyal alandan giderek uzaklaşıp yalnızlaşmasının da yaşandığı durumlarda bir

bağımlılıktan söz edilmektedir. Biz bu duruma psikososyal işlevselliğin bozulması diyoruz. İnternet bağımlılığı kullanıcıların yaklaşık yüzde 5-10’unu etkilemektedir.

Bu kişilerde ilgi eksikliği ve sosyal beceri bozukluğu sorunları gözlenmektedir.

İnternet bağımlılığı aslında doğrudan İnternete olan bağımlılık değildir.

İnternette bulunan bazı yapılara, nesnelere ilişkin bağımlılıktır. Zira Internet bir nesne değil birçok oluşumu içeren sanal bir sosyal alandır. Kişinin de sosyal bir alana bağımlı olması söz konusu değildir. Kişi İnternet aracılığıyla erişilen bazı uğraşlara ilişkin bir bağımlılık geliştirmektedir ve bunların başında oyunlar gelmektedir. Ayrıca kumar ve pornografi de kişilerin bağımlılık nesneleri olmaktadır. Dolayısıyla İnternet bu belirli bağımlıkların oluşmasına zemin hazırlamaktadır.

SANAL ZORBALIK

Bilgisayar ve internet başında zamanlarının büyük çoğunluğunu geçiren özellikle ergenler ve gençlerin içinde yer aldığı bir diğer sorun sanal zorbalıktır.

Bağımlılık sorunuyla bağlantılı olup, yeni bir şiddet türü olan sanal zorbalık, kişinin, diğer kişi ya da gruplar tarafından hedef seçilerek, elektronik temelli iletişim araçları yoluyla zaman içinde tekrarlayıcı biçimde rahatsız edilmesi durumudur.

Okullarda internet erişiminin olması, internet kafelerin yaygınlığı ve kablosuz ağ bağlantılarına ulaşımın daha kolay ve yaygın hale gelmesi, çocuk ve ergenlerin internete erişimini kolaylaştırmaktadır. Bilişim teknolojilerinin yarattığı olanakların uygunsuz ve denetimsiz kullanımı sanal zorbalığın artmasına neden olmaktadır.

(7)

Telif hakları ihlalinin en temel nedeni dijital ortama taşınmış ürünün

mevcut teknolojik olanaklarla kolaylıkla kopyalanabilmesidir.

İnternet ve cep telefonlarıyla gerçekleşen bir şiddet türü olan sanal zorbalık

özellikle ergenleri ve gençleri tehdit

etmektedir.

Elektronik posta veya cep telefonu aracılığıyla tehdit içeren, utandırıcı, kırıcı mesajlar göndermek, insanları sohbet odasında küçük düşürmek, internette biri hakkında dedikodular/olumsuz söylentiler yaymak, kameralı cep telefonu ile kişinin kendisinden izin alınmadan çekilen utandırıcı fotoğraflarını internet ve/veya cep telefonu aracılığıyla diğer insanlarla paylaşmak sanal zorbalık türünden

davranışlara örnek olarak verilebilir.

Sonuçta, okul bahçesi, okul kantini ve oyun alanları gibi yerlerin yanı sıra sanal ortam da çocuklar, ergenler ve gençler için önemli bir sosyal etkileşim alanı haline gelmiştir. Bu alanda şiddet farklı boyutlarda ve yöntemlerle

yaşanabilmektedir. Ailelerin ve uzmanların sanal zorbalığın varlığı konusunda bilinçlendirilmesi gereklidir.

TELİF HAKLARININ İHLAL EDİLMESİ

Fikri mülkiyet hakları olarak da bilinen bu hak, bir bilgi veya düşünce ürününün kullanılması ve yayılması ile ilgili hakların, yasalarla korunarak belirli kişilere verilmesidir.

Lisans, telif hakkı sahibinin (yazılım, film, müzik, oyun vb.) haklarını koruyan bir belgedir. Her bir yazılım için lisans almak şarttır. Lisanslı yazılım alarak üreticinin telif hakkını çignemediginizi, emeğinin karşılığını verdiginizi gösterir. Ücretsiz olsa da tüm yazılımların lisans sözlesmeleri vardır ve kullanabilmek için bu sözlesmeyi kabul etmeniz gerekmektedir. Telif hakkı sahibinin hakları yasalarla da korunur.

Telif hakkı yasaları, insanların izin almaksızın yazılım kopyalayamayacagını açıkça beyan eder. Hiç kimse telif hakkı sahibinin izni olmadan, emeğini kopyalayıp dağıtamaz ve kullanamaz. Eger, izinsiz olarak bir bilgisayar programını kopyalar veya yasal olmayan bir kopyasını bir başkasına temin ederseniz, kanunlara karşı gelmiş sayılırsınız.

Bilişim teknolojilerini etik boyutunda yer alan en önemli ve yaygın

sorunlardan birisi telif haklarının ihlal edilmesidir. Dijital ortamda, CD, DVD, sabit disk gibi aygıtlarda bulunan telif ürünlerin kolaylıkla kopyalanabilir olması telif hakları ihlalini artırmaktadır. Ülkemizde de korsan filmleri, korsan müzikleri, korsan elektronik kitapları ve korsan çok sayıda yazılımı kullanan kişi sayısı halen oldukça fazladır.

Farklı araçların kullanımıyla yaygınlaşan elektronik bilgi kullanımı ya da bilginin – eserin dijital ortamda kullanımı hukuki ve etik boyutta yaşanan telif haklarının korunmasıyla ilgili sorunların sürekli çoğalmasına neden olmaktadır.

Hukuki açıdan yeterince kanıt bulamayan yazılım firmaları, kendilerince farklı yazılımsal koruma teknikleri geliştirerek eserlerinin telif haklarını korumaya çalışmaktadırlar. Çevrimiçi aktivasyon, şifre kullanımı, kopyalamaya karşı koruma

(8)

Kullanıcıların kullandıkları yazılımların telif hakkı

olan eserler olup olmadığının farkında

olması gereklidir.

programları gibi uygulamalarla korsan yazılımın önüne geçilmeye çalışılsa da bu önlemleri de engelleyen crack veya key generator adlı türlü programlar mevcuttur.

Korsan ya da kopya (lisanssız) yazılım kullanımı, önemli cezai yaptırımlara neden olur. Türkiye’de 2001’de yürürlüge giren yeni Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre bu cezaların son hali şöyle belirlenmiştir:

 10 bin TL’den 150 bin TL’ye kadar para cezası

 2 yıldan 6 yıla kadar, para cezasına çevrilmeksizin hapis cezası

 3 yıla kadar meslekten men edilme cezası

 Çoğaltmada kullanılan veya kopya yazılımların yüklenmiş olduğu bilgisayar ve araçlara el konulması

Görüldüğü gibi korsan yazılımla yasal yolla mücadele konusunda ülkemizde önemli adımlar atılmıştır ve bilişim hukuku alanında hergün anlamlı başka

gelişmeler de yaşanmaktadır. Buna rağmen, kopyalama araçlarının bolluğu, hızlı internet olanağı ile korsan yazılımları kolay temin edilebilme olanağı nedeniyle bireysel düzeyde telif hakları ihlali sürmektedir.

Dijital ortama aktarılan yazılımların ve diğer ürünlerin telif hakları genellikle 6 şekilde ihlal edilmektedir:

Kullanıcı Kopyalaması: Belirli sayıda lisanslı yazılım yüklü bilgisayar satın alınıp bu bilgisayarlardaki lisanslı yazılımların diger bilgisayarlara yüklenmesi; DVD ya da programların sahip olunan lisanslardan fazla sayıda çoğaltılması ve el değiştirmesidir.

Eşzamanlı Kullanım: Tek bir bilgisayar için kullanılması gereken bir yazılımın birden fazla bilgisayarda, yeterli sayıda lisans temin edilmeden paylaştırılarak kullanılmasıdır.

Sabit Disk Yüklemesi: Bilgisayarların, sabit disklerine kopya yazılım yüklenmis şekilde satılmasıdır. Burada hem satıcı hem de kullanıcı eşit derecede sorumludur.

Sahtecilik: Orijinal ürünü kopya üründen ayıran hologram, paket, logo gibi belirgin özelliklerin taklit edilerek yasal olmayan yollardan ticaretinin yapılmasıdır.

İnternet Yoluyla Kopyalama: Web sayfası aracılıgıyla, yazılımın lisanssız olarak bilgisayarlara yüklenmesi ve bazı küçük programlar şifrelerinin kırılarak sahte lisans üretilmesidir.

Yazılım Kiralama: Kopya yazılımların, lisans sözleşmelerine aykırı olarak evlerde veya iş yerlerinde kullanılmak üzere kiralanmasıdır. Özellikle filmler, müzikler ve oyunlarda bu uygulamaya rastlanmaktadır.

Yukarıda söz edilen yöntemlerden hiç birisi yasal değildir ve kullanıcıyı teknik ve yasal birçok sorunla karşı karsıya bırakmaktadır.

(9)

Telif hakkı olan zihinsel ürünün üretimi çok zordur. Kopyalanması

kolaydır.

Bilişim teknolojileri bireye daha fazla özgürlük vaad ederken bir yandan da onu daha fazla izleyebilmekte ve kontrol edebilmektedir.

Bu bir paradokstur.

Lisanslı yazılım kullanmanın tek yolu vardır: Programın kullanıldığı her bir bilgisayar için bir lisans edinmek. Bunun dışındaki kullanımlar lisansız kullanıma girmektedir.

Lisanslı olmayan ürünlerin kullanım sıklığının yoğunluğu ve telif haklarının yeterince korunamaması nedeniyle konuyla doğrudan ilgili sektörlerde çok ciddi mali kayıplar yaşanmış ve yaşanmaya da devam etmektedir. Bu durum karşısında fikri mülkiyete konu olan buluşları, özgün tasarımları, tanınmış markaları üreten gelişmiş ülkeler, anılan hakların uluslararası boyutta korunması için önemli çabalar harcamaktadırlar.

Herhangi bir zihinsel bilgi parçasının baslangıçta yüksek maliyetle

üretildiğini, bir kez üretildikten sonra tekrar üretiminin ve başkalarıyla paylaşımının kolaylıkla yapılabildiğini, fiziksel varlığı olan ürünlerden farklı olarak, başkalarına iletilebildiğini, korumanın zor ve hatta başka kişilerin bu bilgiyi kullanması halinde uygun bedeli almanın güç olabildiğini bilmek gerekir.

Bilişim toplumunda teknolojinin sağladığı olanaklarla fikir eserleri kolaylıkla kopyalanıp dagıtılabilmekte; bu durum sonunda fikir eserleri üretmek için emek ve zamanlarını veren hak sahiplerini harcadıkları emek ve zamanın karsılığını

alamamaktadır. Bir taraftan yaşamını bu işi yaparak devam ettiren kişiler çalışmaları karşılıgında hak ettiği bedeli alamamakta, öte yandan adalet erdemi sürekli zedelenmektedir.

Bilişim teknolojilerinin ürünü olan yazılımların zihinsel telif hakları konusuna eleştirel yaklaşan gruplar da vardır. Bu gruplara göre, düşüncenin bir bedel karşılığı satılması, yalnızca düşünceye erişimi engellemekle kalmaz, ayrıca onun üzerine yeni fikir geliştirilmesini de güçleştirir. Ticari bilgisayar yazılımlarında olduğu gibi, bir bedel ödeyerek kullanım lisansı elde edilir. Bu lisans, ürünün yalnızca

başkalarına kopyalanarak dağıtımını değil, herhangi bir sekilde degistirilmesini ya da gelistirilmesini de engeller. Zaten satılan ürünün genellikle kaynak kodu da gizlidir. İşte bu noktada, mevcut düzene bir karşı duruş olarak özgür yazılım hareketi başlamıştır. Bu yazılımların başında işletim sistemi yazılımı olan Linux gelmektedir. Linux açık kaynak kodludur.

KİŞİSEL MAHREMİYETİ KORUMA GÜÇLÜĞÜ

Bilişim teknolojilerinin birey ve toplum üzerindeki başlıca olumsuz etkisinin özel hayat ve mahremiyete ilişkin olduğu bilinmektedir. Kişisel mahremiyeti koruma sorununu şu alt konular üzerinde tartışmak olanaklıdır:

 Kişisel verilerin / bilgilerin bireylerin kendi rızaları dışında üçüncü kişilerce toplanması

(10)

 Kişilerin yazılı, işitsel ve görüntülü haberleşmesinin izlenmesi

 İnternet üzerindeki dolaşımın izlenmesi

 Kişilerin doğrudan kameralarla gözetlenmesi

Bilişim teknolojisinin ürünlerine duyulan güven sarsılmaktadır. Bilgi toplumunun bireyi, kendisini giderek yalnız hissetmekte ve çevresindeki güçler tarafından kontrol edildiği hissine kapılmaktadır.

Başlangıçta, coğrafi sınırları ortadan kaldırarak hayatımızı kolaylaştırdığı ve bu sayede daha fazla boş zaman yaratarak bizi özgürleştirdiği iddia edilen

teknolojinin aynı zamanda bizi daha kolay izlenebilir, kontrol edilebilir ve yönetilebilir hale getirdiği söylenebilir. Bu amaçla, televizyon ve bilişim

teknolojisinin yanı sıra gazete ve radyodan başlamak üzere bütün kitle iletişim araçlarının bireyler, devletler ve küresel şirketler tarafından nasıl kullanıldığı ve bireyleri her an her yerde izlenip, takip edilebilir hale getirdiği bilinen bir gerçektir.

Her geçen gün daha çok işlemin bilişim teknolojisi araçlarıyla yapılıyor olması bir taraftan hız ve kolaylık sağlarken diger taraftan kisilere özel bilgilere daha çok erişebilme, bireyleri elektronik sistemlerle gözetleme olanağını artırmıştır.

Elektronik ortamdaki yazışmaların ve web sitelerindeki sayfa gezintilerinin izlenmesine olanak sağlayan yazılımlar ve donanımsal araçlar da çoğalmıştır (İzleme programları, çerez dosyaları, mikro kayıt aygıtları gibi). Bankaların, arama motorlarının, elektronik posta sistemlerinin vb birçok yapının veri tabanlarında milyonlarca insanın kişisel bilgileri saklanmaktadır. Bu veritabanları da siber saldırıların tehdidi altında olup çok yüksek yazılımsal güvenlik protokollerine gereksinim duyulmaktadır. Örneğin, bir işletme, müşterileri hakkındaki verilerin tutulduğu bir veri tabanına sahipse, bu veri tabanına en iyi şekilde korumakla da yükümlü olmaktadır. Sisteme kimlerin erişmesi gerektiği ve veriler üzerinde kimlerin değişiklik yapma hakkına sahip olması gerektiğini doğru bir sekilde belirlemesi de gerekir. Kisiler hakkında verilerin tutulduğu bir veritabanına yetkisiz kisilerin girmesi etik ve yasal açıdan sorunlar yaratacaktır. Çünkü kişiler hakkında elde edilecek bilgiler kötü amaçlar için kullanılabilir. Ayrıca, bireyler kendileri hakkındaki verilerin gizli kalmasını isterler. Kişisel bilgilerinin başkaları tarafından temin edilmesini istemezler.

Her geçen gün daha çok karmaşıklaşarak gelişen bilişim teknolojisi, gündelik yaşamı bütün boyutlarıyla kuşatmaya başlamıştır. Toplumsal yaşamın yalnızca araçsal nitelikteki maddi öğeleri değil, artık bütün bireyler arası iletişim süreci ve etkileşim düzeni sanal ortama taşınmaktadır. Böylece yeni bir toplumsal

yapılaşmaya doğru gidilmekte, daha önce var olmayan yeni ilişki biçimleri gelişebilmektedir. Her teknolojik yenilik, bireyi bütünleşik sisteme biraz daha bağlamaktadır. Her geçen gün gündelik yaşama katılan ve onu dönüştüren araçlar, başta cep telefonu ve internet olmak üzere, aynı zamanda çok yaygın ve yoğun bir

(11)

İlginç olan nokta;

bilişim teknolojilerinin etkisiyle gözetleme gibi

mahremiyete zarar veren bir davranışın toplum yaşamına olağan bir şeymiş gibi yerleşmesidir. İnsanlar

artık her yerde olan kameraları yadırgamamaktadır.

Yazdıkları e-postanın birileri tarafından

okunmasından endişelenmemektedir.

denetim aygıtının kurumsallaşmasını da kolaylaştırmaktadır. Her gün kullandığımız yaşam kolaylaştıran ürünlerin tümü, aynı zamanda bizim gözetim altında

tutulmamızı sağlamaktadır.

İnternete ulaşma olanaklarının yaygınlaşması ve sanal alışverişin artması da yeni stratejilerin önünü açan gelişmeler olmuştur. Çevrimiçi alışveriş yapan kişilerin haliyle kişisel bilgilerini sanal ortama bırakacak olmaları, "kişiye özel reklâm"

olanaklarını da arttırmaktadır. Dolayısıyla izleme davranışı kapitalist ekonomik sistemin işleyişine sürekli katkılar sağlamaktadır.

Günümüzde farklı amaçlar ve içeriklerde, kameralar aracılığıyla yoğun bir gözetleme ve gözetlenme durumu yaşanmaktadır. Bu durum, güvenlik gibi bir gerekçeyle olabilmekteyken, kişilerin kendi rızasıyla televizyon ya da internet kanalıyla özel hayatlarının gözetlenmesi şeklinde de olabilmektedir.

Sonuçta, gözetleme ve gözetlenme insan onurunu zedeler. İnsanın en temel niteliklerinden birini yitirmesi, ya da en temel niteliklerinin zedelenmesi, bugün yaşanan ve gelecekte yaşanacak olan bilgi toplumuna ilşikin ciddi kuşkular barındırır. Teknoloji, bireyin mahremiyetini aşındırmakta ve ortadan

kaldırmaktadır. Sürekli izleniyor olma bireylerde kuşku ve güvensizlik yaratırken, toplumsal bozulmalara yol açmaktadır.

Örn ek

• Onsekizinci yüzyılın sonlarında ünlü düşünür Jeremy Bentham,

"Panopticon" adını verdiği bir kâbus tasarlamıştır. Panopticon, mahkûmların her zaman gözlenebileceği, ama onların diğerlerini ve kendilerini gözetleyenleri asla göremedikleri bir hapishanedir.

Panopticon'da hapishane hücreleri bir daire etrafında dizilmişlerdir ve hücrenin ortasındaki kulede gardiyan tarafından tek yönlü olarak gözetlenmektedirler. Panopticon daha sonra 1975 yılında Fransız düşünür Michel Foucault tarafından tekrar gündeme getirilmiştir. Bentham ve Foucault, gözetlemenin insan davranışı üzerindeki gücünü kabul ederler. Panopticon'da gardiyan her dakika yerinde olmak zorunda da değildir. Çünkü bireyler gözetlendiklerine inandıkları zaman kendilerini, gözetleyenin gözünden değerlendirmeye doğru bir eğilim taşımaktadırlar. Bu durum, bireylerin gözetlendikleri zaman niçin farklı davrandıklarını açıklamaktadır. Bilgi toplama tekniklerinin artışıyla birlikte

günümüzün toplumu da bir çeşit 'panopticon'a dönüşmüş durumdadır.

(12)

Yeni medyanın en önemli özelliklerinden

birisi etkileşimdir.

Etkileşim gücünü elinde tutan medya hedef

kitlesinin politik, toplumsal ve kültürel

özelliklerini ve tercihlerini değiştirebilmektedir.

POLİTİK ETKİLER: TEKNOLOJİNİN UYUŞTURUCU İŞLEVİ

Üzerinde durulması gereken bir konu teknolojik gelişmelerin sağlanmasındaki politik etkilerdir. Diğer ifadeyle, bilişim teknolojilerindeki gelişmeler toplumdaki güç dağılımı, maddi ve ideolojik denetim ile yakından ilişkilidir.

Teknolojinin toplumdaki rolünü anlamak, yalnızca kendi içinde değil, bizzat toplumu anlamamızın bir parçası olarak da değer kazanmıştır. Teknolojiye ilişkin sorunlar teknolojinin doğasından olduğu kadar, onun kullanımından da

kaynaklanmakta; ancak teknolojinin doğası da, geniş ölçüde, teknolojinin hiçbir zaman kendilerinden bağımsız olarak düşünülemeyeceği politik etmenler tarafından belirlenmektedir.

Bilişim teknolojileri, oldukça düşük bir maliyete bireylere sunduğu ve yaşattığı düşler sayesinde, çeşitli güçler tarafından hem bir fikri, ideolojiyi yaymak hem de bireysel sarsıntı ve krizleri azaltmak; böylece de toplumsal patlamaları önlemek ve var olan düzenin devamını sağlamak için kullanılmakta, bir çeşit elektronik uyuşturucu görevini yerine getirmektedirler.

ARTAN SANAL ETKİLEŞİMİN KÜLTÜREL DEĞİŞİM YARATMASI

Bilişim teknolojilerinin temel ürünlerinden biri de internetin ön plana çıktığı yeni medyadır. Yeni medyanın en önemli özelliklerinden biri etkileşimdir ve iletişim alanında en çok tartışılan konulardan biri haline gelmiştir. Bilişim teknolojilerinin etkileşim boyutu göz önüne alınırken, onun diğerlerinden ayırt edici en önemli özelliği, alıcı ile verici arasındaki kanalda etkileşim sağlamasıdır. Bu özellik, geleneksel iletişim araçlarından hiçbirinde yoktur. Radyo ve televizyon yoluyla iletişimde tek taraflı bir sunum söz konusu iken, internet aracılığıyla kurulan iletişimde çift taraflı bir iletişim söz konusudur. Bunun dışında internetteki sayfaların sürekli güncellenmesi, en yeni bilgileri anında duyurma ve bu bilgilere kolayca ulaşma imkânı da sunmaktadır.

Her yeni icat edilen teknoloji ve bu teknolojinin topluma yayılmasıyla birlikte, kültürün bu araçlar tarafından yönlendirilmesi sonucu gündelik hayatta çok çeşitli değişiklikler yaşanmaya başlar. Kültür, teknik ve toplum arasındaki ilişkinin açıklanması önemli bir soruyu da beraberinde getirmektedir: "Teknolojik gelişmeler kültürleri oluşturup, onları değiştirebilirler mi?" Batılı düşünürlere göre göre; teknik ve kültür birbirinden ayrı olarak asla var olamazlar. Teknolojinin tek başına bir anlamı yoktur, ancak bir kültür içinde var olduğu zaman gerçek anlamını bulur

(13)

Müracaatçılar hakkında doğru, tutarlı ve güncel

veriler temin edilmesi etkili sosyal hizmet

sunumu için zorunludur.

Bilişim teknolojilerinin araçlarını yönlendirme gücüne sahip olan ülkeler, uluslararası şirketler vb. siyasi ve ekonomik otoriteler kendi kültürlerini bu araçlarla alıcı konumundaki kültürlere ve toplumlara daha kolay ve cezbedici biçimde aşılayabilmektedirler. Teknoloji bir kültürleme işlevi görebilmektedir.

VERİ KALİTESİYLE İLGİLİ SORUNLAR

Çeşitli kaynaklardan sağlanan verilerin, doğruluk, çözünürlük, tutarlılık ve bütünlük bakımından veri kullanıcılarının ihtiyaçlarını karşılama derecesine ve güvenilirliğine, verilerin kalitesi diyebiliriz.

Veri kalitesi hem bireysel bilgisayar kullanıcılarını hem de sosyal hizmetler alanı gibi kurumsal kullanıcıları ilgilendirir. Kişilerin bilgisayarlarına kayıtlı kişisel verilerini (belgeler, resimler, videolar vd.) uzun süre güvenle saklayabilmeleri yalnız kişilerin kendilerinin değil aynı zamanda donanım ve yazılım üreticilerinin

sorumluluğundadır. Diğer taraftan kurumsal verilerin kalitesi daha önemli ve riskli bir konudur.

Veri kalitesi kurumsal kullanıcılar için hayati öneme sahiptir. Dünyada ve ülkemizde çok sayıda büyük kurum ve kuruluş uygulamalarını geliştirmek ve daha verimli hale getirmek amacıyla, yönetim bilgi sistemlerine milyonlarca liralık yatırımlar yapmaktadır. Ancak bu sistemler ne kadar mükemmel ve pahalı sistemler olursa olsun, çıktılarının doğruluğu tamamen içerdiği verilere ve bu verilerin kalitesine bağlıdır. Büyük para ve zaman harcanarak oluşturulan birçok sistemden, veri kalitesinin yetersizliği sebebiyle istenilen sonuçlar

alınamamaktadır. Yanlış, tutarsız ve güvenilirliğinin ne derecede olduğu bilinmeyen çelişkili verilerle elde edilen bilgiler örgütleri yanlış alınan kararlara, risklere, yükselen maliyetlere, kaybolan müracaatçılara, müşterilere, abonelere veya işlere maruz bırakmaktadır. Temiz, nitelikli ve bütünsel veriler, doğru karar

verilebilmesine yardımcı olacağı gibi bu kuruluşları potansiyel risklerden de kurtarmaktadır.

(14)

Donanım ve yazılım üreticileri kullanıcıya veri güvenliği ve kalitesi

konusunda gerekli garantiyi sağlamalıdır.

Sosyal hizmetlerde var olan bilginin analiz edilmesi, bundan sonuçlar

üretilmesi ve müracaatçılar için kararlar verilmesi süreklilik arz eden bir durumdur.

Bu noktada sosyal hizmet kurumlarının etki gücü müracaatçıları hakında sahip olduğu verileri olmaktadır. Doğru ve etkili sosyal hizmet sunumu için de kaliteli veri çok önemlidir. Analizi yapılacak olan veriler için oluşturulmuş veri kalitesi kuralları da burada ön plana çıkmaktadır. Analizde ilk olarak eldeki verinin durumu ve sorunları (eksiklik, standartlara uygunsuzluk, tutarsızlık gibi) gün ışığına çıkacak ve neyle uğraşıldığı detaylı olarak anlaşılacaktır.

Sonuçta donanım ve yazılım firmalarının bireysel ve kurumsal kullanıcıların sahip oldukları verilerin korunma altında olacağına ilişkin güvence vermeleri gereklidir. Bilgisayarın (veya işletim sisteminin) nedeni bilinmeden ve aniden çökmesi birçok değerli verinin kaybedilmesi bugüne değin sıkça yaşanan bir sorun olmuştur. Özellikle depalama aygıtlarının (harici / dâhili diskler, flaş diskler, cd, dvd vb.) veri kalitesini koruyarak çalışabilmesi hayati önem taşımaktadır. Burada elbette üretici firmalar asıl sorumluluğu üstlenmektedir.

BİLGİSAYAR KULLANIM ETİĞİ

Bilgisayar Etiği Enstitüsü tarafından geliştirilen, bilgisayar kullanımında dikkat edilmesi gereken 10 temel ilke vardır. Bu temel ilkeler, gelecek nesillere eğitim ortmalarında kazandırılması ve etik sorunlar konusunda gelecek nesillerimiz bilinçlendirilmesi hayati önem taşır. 10 temel ilke aşağıdaki gibidir:

 Bilgisayarı başkalarına zarar vermek için kullanmamalısınız.

 Başkalarının bilgisayar çalışmalarına burnunuzu sokmamalısınız.

 Size ait olmayan bilgisayar dosyalarını incelememeli, karıştırmamalısınız.

 Bilgisayarı hırsızlık yapmak için kullanmamalısınız

Ör nek

• Bir sosyal hizmet kurumunun müracaatçı veri tabanında yapılacak analiz ve denetim sonucunda müracaatçılar hakkında mutlaka gerekli olan tanıtıcı aile çevresi bilgisinin %30 oranında boş;

yakınlarının telefon numaralarının da %15 oranında sadece 5 ve daha azı rakamdan oluşan yanlış bilgiden oluştuğu; birden fazla bulunan adres alanındaki bilgilerin de tutarsız doldurulduğu görülebilir. Bu örnekler, yapısal düzenlemelerin ve

standardizasyonun olmamasından kaynaklanmaktadır.

(15)

 Bilgisayarı yalancı şahitlik yapmak için kullanmamalısınız. (örneğin, sahte log dosyaları)

 Ücretini ödemediğiniz lisansli bilgisayar programlarını kullanmayınız ve/veya kopyalamayınız.

 Başkalarının bilgisayar kaynaklarını izinsiz ya da karşılıksız kullanmamalısınız.

 Başkalarının bilgisayar çıktılarını (output) kendinize mal etmemelisiniz.

 Yazdığınız programların ya da tasarımını yaptığınız sistemlerin toplumsal sonuçlarını göz önünde bulundurmalısınız.

 Bilgisayarınızı her zaman saygı kuralları çerçevesinde kullanmalı ve diğer insanlara saygı duymalısınız.

SONUÇ

Bilişim teknolojilerinin bize sunduğu olanaklara birçok insanın övgüyle yaklaşması doğaldır. İnternetin yararları hakkında herkes birçok madde

sıralayabilir. Fakat bununla birlikte eleştirel bir akılla zararlı yönlerinin de farkında olunması gerekmektedir. Kuşkusuz her teknolojik yenilik ona uyum sağlayanların sayısını hızla artırsa da değişimin yarattığı etkilere eleştirel bakanlar da her zaman olmaktadır. Bunlar arasında dikkat çekici bir kişi Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud’dur. Freud ilk kez 1921’de yayınlanan “Medeniyet ve Hoşnutsuzlukları” adlı eserinde şöyle yazar:

“Bir insan şunu sorabilir. Benden yüzlerce kilometre uzakta yaşayan

çocuğumun sesini duymam ya da mümkün olan en kısa zamanda arkadaşımın uzun ve zor yolculuğunu kazasız belasız atlattığını öğrenmem, memnuniyetimin ve mutluluğumun artmasına vesile değil mi? Öte yandan, eğer uzak mesafeleri fethetmek için demiryolları olmasaydı, çocuğum doğduğu kasabayı hiçbir zaman terk etmeyecekti ve çocuğumun sesini duymak için telefona ihtiyaç

duymayacaktım. Eğer okyanuslar gemiyle aşılıyor olmasaydı arkadaşım bu yolculuğa çıkmayacak ve ben endişemi gidermek için telgrafa ihtiyaç duymayacaktım.”

Şaşırtıcı biçimde, Freud gibi bir bilim insanının bu açıklamalarla, teknolojik değişime oldukça kötümser bir bakış sergilediği ortadadır. Fakat bu bakış bize en azından, içinde yaşadığımız bilgi çağında teknolojinin toplumsal etkilerine eleştirel bir bilinçle bakmamız gerektiğini hatırlatmaktadır. Her teknolojik yeniliği insanlık için her yönden çok yararlı gibi görmek yerine, zararlı olabilecek yönlerinin de farkında olunmasında yarar vardır.

Günümüz toplumsal hayatının en belirgin özelliği bilişim teknolojileri merkezli bir yaşam biçimidir. Modern insan, kendi aklının ürettiği teknolojinin

(16)

tehditleri altındadır. Teknoloji bir kısım insanın yaşam biçimini dönüştürüp geliştirirken bir kısmınınkini de olumsuz etkilemekte olup yeni bir eşitsizlik ve kontrol aracına dönüşebilmektedir.

Sosyal hayatın bir parçası olan ve gün geçtikçe daha da vazgeçilmez hale gelen bilişim teknolojisi uygulamaları, bireyleri nesneleştirip sayıya dönüştürürken;

toplumların kültürlerinde de köklü değişikliklere yol açabilmektedir.

Teknoloji, belli güçlerin kitleler üzerindeki egemenliğini sürdürdüğü bir araç haline de gelmiş bulunmaktadır. Teknolojik araçlar önemli oldukları kadar

yönetilmesi de zor olan araçlardır. İnternet, sayısız televizyon kanalıyla birlikte bütün insanların ekrana bağlanacağı bir senaryoyu gerçekleştirmektedir.

Teknoloji sayesinde toplumların ve bireylerin daha kolay izlenebilir, kontrol edilebilir, yönetilebilir hale geldiği söylenebilir. Teknoloji, bizi izleme ve kontrol etme aracı olmasının ötesinde bizi yönlendiren, davranışlarımızı ve kimliğimizi yeniden inşa eden bir araç haline gelmiş bulunmaktadır. Sosyal hizmet

uzmanlarının bilişim teknolojilerinin sunduğu olanakları göz ardı etmeden olumsuz etkileri konusunda önce kendilerinin bilinçli olmaları sonra çevrelerini

bilinçlendirmeleri temel bir mesleki sorumluluk olmayı sürdürecektir.

Bireysel Etkinlik •Bilgisayar ve internet kullanan çevrenizdeki çocukları ve ergenleri gözlemleyerek bu araçların onların davranış ve tutumları

üzerindeki etkilerini anlamaya çalışınız.

(17)

Öde v • Bilgisayar ve internet kullanmanın, ailenizi,

arkadaşlarınızı ve diğer yakınlarınızı içeren sosyal çevrenizle kurduğunuz etkileşimlerinize olan etkilerini eleştirel bir bakışla, çok yönlü olarak yazınız.

• Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı

altında yer alan “ödev” bölümüne yükleyebilirsiniz.

(18)

Öz et

• Genelde tüm teknolojik gelişmeler, özelde ise bilişim teknolojileri birçok insanı derinden etkilemekte ve toplumların yapısal temellerini yeniden şekillendirmektedir. Bilişim teknolojilerinin ürünü olan bilgisayarlar, internet gibi ağlar, yeni iletişim gereçleri ve yeni medya bireyler, aileler ve toplum üzerinde belirli psikolojik, bilişsel, kültürel, politik, toplumsal ve sosyal etkiler yapmaktadır. Yeni sorunların oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Bilişim teknolojilerinin neden olduğu psikososyal ve etik sorunları şu başlıklar altında ele alınmaktadır:

• Gerçek Bilgiye Ulaşma Güçlüğü: Çok sayıda televizyon kanalı ve Internet kaynaklı enformasyon bolluğuna rağmen, kaynağı belli olan, gerçekliği ve tutarlılığı kanıtlanmış bilginin, yanlış eksik veya işlenmemiş bilgiden, diğer ifadeyle enformasyondan ayırt edilmesi güç hale gelmiştir.

• Sosyal Dünyanın Sanallaşması – Yapaylaşması: Evden çıkmadan fiziksel olarak değil sanal olarak içinde yer alınan yeni kamusal alanlar oluşmaya başlamıştır. Bu yeni yapılar insanın sosyal olma özelliğinin anlamını değiştirmektedir. İnsan ilişkilerinde güven ve derinlik yerini güvensizliğe ve yüzeyselliğe bırakmaktadır.

• Internet ve Oyun Bağımlılığı: İnternet ve oyunlar her yaştan ve toplumsal statüden kişi için cezbedicidir. İnternet ve oyunla geçirilen sürenin sıklığı, uzunluğuna paralel olarak kişinin okul başarısında veya çalışma performansında, ayrıca sosyal ilişkilerinde bozulma oluşması durumunda bu araçların zemin olduğu bir bağımlılık ortaya

çıkabilmektedir.

• Sanal Zorbalık: Özellikle internet ve cep telefonları kullanarak kişilerin tekrarlayıcı biçimde rahatsız edilmesidir.

• Telif Haklarının İhlal Edilmesi: Dijital ortamda, CD, DVD, sabit disk gibi aygıtlarda bulunan telif ürünlerin kolaylıkla kopyalanabilir olması telif hakları ihlalini artırmaktadır. Çok sayıda zihinsel telif eseri çok yoğun biçimde kopyalanmaktadır.

(19)

Öz et

• Kişisel Mahremiyeti Koruma Güçlüğü: Bilişim teknolojisi araçlarının sık kullanıldığı toplumlarda; kişisel verilerin / bilgilerin bireylerin kendi rızaları dışında üçüncü kişilerce toplanması, kişilerin yazılı, işitsel ve görüntülü haberleşmesinin izlenmesi, internet üzerindeki dolaşımın izlenmesi, kişilerin doğrudan kameralarla gözetlenmesi gibi sorunlar yoğun biçimde yaşanmaktadır.

• Politik Etkiler: Teknolojinin Uyuşturucu İşlevi: Bilişim teknolojileri çeşitli politik güçler tarafından hem bir ideolojiyi yaymak hem de bireysel sarsıntı ve krizleri azaltmak; böylece de toplumsal patlamaları önlemek ve var olan düzenin devamını sağlamak için kullanılmakta, bir çeşit elektronik uyuşturucu görevini yerine getirmektedirler.

• Artan Sanal Etkileşimin Kültürel Değişim Yaratması: Bilişim teknolojilerinin araçlarını yönlendirme gücüne sahip olan siyasi ve ekonomik otoriteler kendi kültürlerini alıcı konumundaki kültürlere ve toplumlara aşılayabilmektedirler. Teknoloji bir kültürleme işlevi görebilmektedir.

• Veri Kalitesiyle İlgili Sorunlar: Donanım ve yazılım firmalarının bireysel ve kurumsal kullanıcıların sahip oldukları verilerin korunma altında olacağına ilişkin güvence vermeleri gereklidir.

• Sonuçta, bilişim teknolojilerinin bireylere ve toplumlara sunduklarını madalyonun iki yüzüne de bakarak olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirmek gereklidir.

(20)

Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “bölüm sonu testi”

bölümünde etkileşimli olarak

cevaplayabilirsiniz.

DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Aşağıdakilerden hangisi bilişim teknolojilerinin etkisinin olduğu bir sorun değildir?

a) İnternet bağımlılığı

b) Bilgisayar oyunu bağımlılığı c) Sanal kamusal alanlar

d) Enformasyon - bilgi ayrım güçlüğü e) Telif hakları

2. Aşağıdakilerden hangisi bilişim toplumunda enformasyonu gerçek bilgiden ayırma güçlüğünün nedenidir?

a) Enformasyon bolluğu

b) İnsani ilişkilerin yapaylaşması c) Sanal alanların cezbeciliği d) Bilginin artan çeşitliliği e) Politik baskılar

3. Aşağıdakilerden hangisi internet bağımlılığının en önemli göstergesidir?

a) Bilgisayar başında geçirilen uzun süre b) Sosyal alandan uzaklaşma

c) Okul başarısının düşmesi d) İş performansının azalması

e) Sosyal çevreyle ilişkilerde bozulma

4. Aşağıdakilerden hangisi sanal zorbalık için en uygun ifadedir?

a) Kişinin sanal ortamda izlenmesi b) Kişinin bilgisayarının çalınması

c) Kişinin bilgisayar verilerinin kopyalanması d) Kişinin sanal ortamda tehdit edilmesi e) Kişinin fiziksel saldırıya uğraması

5. Aşağıdakilerden hangisi zihinsel telif hakları ihlalinin en önemli nedenidir?

a) Kopyalama eyleminin toplumsal yaygınlığı b) Dijital verilerin kopyalanma kolaylığı c) Toplumsal bilinç yetersizliği

d) Lisanslı yazılım kullanma güçlüğü e) Yazılımların yüksek fiyatları

(21)

6. Aşağıdakilerden hangisi telif hakları ihlal türleri arasında değildir?

a) Yazılımın yüklü olduğu bilgisayarın birden çok kişi tarafından kullanımı b) Bir bilgisayarlar lisanslı yazılımların diger bilgisayarlara yüklenmesi

c) Web sayfası aracılıgıyla, yazılımın lisanssız olarak bilgisayarlara yüklenmesi d) Yazılımların kiraya verilmesi

e) Yazılımın bilgisayarlarda paylaşımlı kullanılması

7. Aşağıdakilerden hangisi bilişim toplumunda kişisel mahremiyeti korumayla ilgili sorunlar arasında sayılmaz?

a) Kişisel bilgilerin toplanması

b) İnternet haberleşmesinin izlenmesi c) Kişilere sanal saldırılar yapılması d) Doğrudan kameralarla izlenme e) Elektronik belgelerin incelenmesi

8. Aşağıdakilerden hangisi sanal etkileşim gücünün en büyük sonuçlarındandır?

a) Kişisel bilgileri temin etme b) Şiddeti yaygınlaştırma c) Sosyal çevreyi zenginleştirme d) Kültürel değişim yaratma e) Kişileri yalnızlaştırma

9. Aşağıdakilerden hangisi bilişim teknolojileri ürünlerinin veri kalitesi sorununu en iyi şekilde açıklar?

a) Verilerin kendiliğinden silinmesi b) Verilerin uygun aygıtlarda saklanması c) Verilerin doğru kişilerden temin edilmesi d) Verilerin üçüncü kişilerce çalınması riskleri e) Verilerin doğru ve güvenilir olması

10. Aşağıdakilerden hangisi bilgisayar kullanım etik ilkeleri arasında değildir?

a) Bilgisayarı hırsızlık yapmak için kullanmamalısınız b) Bilgisayarı uzun süre kullanmamalısınız

c) Bilgisayarı başkalarına zarar vermek için kullanmamalısınız d) Size ait olmayan bilgisayar dosyalarını incelememelisiniz e) Ücretini ödemediğiniz lisanslı programları kullanmamalısınız

Cevap Anahtarı: 1-C, 2-A, 3-E, 4-D, 5-B, 6-A, 7-C, 8-D, 9-E, 10-B

(22)

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR

Brown, John ve Duguid, Paul (2001) “Enformasyonun Sosyal Yaşamı”, Türk Henkel Dergisi Yayınları: 15, İstanbul.

Burnukara, Pınar ve Uçanok, Zehra (2010) “Ergenlerin Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kullanım Olanakları ile Sanal ortamda Meydana gelen Zorbalığa ilişkin Betimsel bir Inceleme”, Toplum ve Sosyal Hizmet, 21(2), 48-62.

Computer Ethics Institute (t.y.) Ten Commandments of Computer Ethics, Erişim: 10 Ağustos 2011, http://computerethicsinstitute.org/turkish.html

Dedeoglu, G. (2006). Bilişim Toplumu ve Etik Sorunlar. Bursa: Alfa Aktüel Yayınları.

Freud, S. (1961) Civilization and Its Discontents, 10th ed. New York: W.W. Norton

& Co.

Karacaören, Tunç (2011) “Veri Kalitesi ve Veri Kalitesinin Önemi”, Komtaş Blog, Erişim: 14 Ağustos 2011, http://www.komtas.com/blog/

Mollavelioglu, M. S. (2003) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Bilgi Teknolojilerinin Etik Kullanımı ve Bir Uygulama. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Plato. (1973) Phaedrus and Letters VII and VIII, New York: Penguin Books.

Polanyi, K. (2003) Büyük Dönüşüm – Çağımızın Siyasal ve Ekonomik Kökenleri, Ayşe Buğra (Çev.) İstanbul: İletişim Yayınları, No.667.

Postman, N. (2004) Teknopoli, Mustafa Emre Yılmaz (Çev.), İstanbul: Gelenek Yayınları, No.106.

Tuncay, Tarık. (2003) Information Technologies in Social Work, textbook, Hacettepe University School of Social Work.

Tuncay, Tarık. (2005). "İnsani Hizmet Örgütlerinin Yönetiminde Bilişim Sistemleri", Toplum ve Sosyal Hizmet, 16(1), 125-143.

Tuncay, Tarık. (2010) “E-sosyal Hizmetler: İnsani Hizmetlerde Bilişim Teknolojisi Uygulamaları”, İzmir 3. İleri Yaş Sempozyumu, 23-24 Mart 2010.

Turan, Selahattin ve Esenoğlu, Cem (2006). “Bir Meşrulaştırma Aracı Olarak Bilişim ve Kitle İletişim Teknolojileri: Eleştirel bir Bakış” Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, 1(2), 71-86

Wikipedi, Özgür Ansiklopedi, (t.y.). Erişim: 10 Ağustos 2011, http://tr.wikipedia.org/wiki/Ana_Sayfa

Referanslar

Benzer Belgeler

Hizmet (utility) yazılımları, genel sistem destek işlemlerini yapmak için kullanılan programlardır. •Uygulama yazılımları çatısı altında özel amaçlı bazı yazılımlar

Tablolar, satır ve sütunlardan ve bunların kesiştiği yerlerdeki hücrelerden oluşmaktadır. Word 2010’da belge içine bir tablo oluşturmak için 4 yol kullanılabilir.

Tab Tuşu(Sekme): Windows pencereleri ve menüleri arasında geçiş yapma için kullanılır. Aynı zamanda yazı yazma işlemleri sırasında belli miktarda boşluk bırakmak için

Özet •Temel bilişim terimleri olan; karakter, veriyi temsil etmek için kullanılan bir harf, sayı ya da semboldür. Veri, durumları, birimleri ya da olguları

Yoksul vatandaşlara en yakın noktada ve insan odaklı bir anlayışla hizmet sunabilmek için bilgi ve iletişim teknolojilerini yoğun olarak kullanan Sosyal Yardımlaşma ve

▸ Ortaokullarda Bilişim Teknolojileri ve Yazılım Dersi İçin Temel Eğitim Genel Müdürlüğü İle Google Türkiye Arasında İmzalanan İş Birliği Protokolü.. Google ile

Hedef, içeriğe değil öğrenme ürününe dayalı olmalıdır.. Hedef, tek tip öğrenme ürününü

İnsan kaynakları yönetiminin işlevlerinden biri olan ve insan kaynakları yönetiminin diğer işlevlerinin etkili bir biçimde yerine getirilmesine katkıda bulunan insan kaynağı