• Sonuç bulunamadı

İSTANBUL VİLAYET KONAĞI KARŞISINDAKİ MOZAYİKLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İSTANBUL VİLAYET KONAĞI KARŞISINDAKİ MOZAYİKLER"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İSTANBUL VİLAYET KONAĞI KARŞISINDAKİ MOZAYİKLER

Yazan : Rüstem DUYURAN

İst. Arkeologi müzeleri Müdürü

İstanbul Vilâyet konağı ile Defter-darlık binasının güneyindeki terasın mühim bir kısmı, Ankara caddesinden Ayasofya'ya doğru uzayan yolun tesvi-ye ve genişletilmesi maksadiyle, kazıl-mağa başlandığında, eski İstanbulun

mer-kezî kısımlarından birisini teşkil eden bu sahada bazı kıymetli eski eserlere rastlanması kuvvetle muhtemeldi. Fil-hakika kazı sahası modern bilginler ta-fmdan eski İstanbulun beşinci regio-nunda bulundukları kabul edilen Ta

Sphorakiu mahalesi ile Strategion'un birleştikleri mahalle rastlamaktadır (I) ki, buralarda da bir çok önemli yapıla-rın bulundukları bilinmektedir (2).

Terası kuzeyde sınırlayan duvarla-rın yıkılmasını müteakip kazı aşağıya

(2)

doğru ilerlediğinde bazı bizanten duvar kalmtılariyle sütun kaide ve gövdesi gi-bi mimarî parçalar bulunmağa başladı ise de muayyen bir plân verme bakı-mından pek kifayetsizdirler. Nihayet Teras seviyesinden 3,5 - 4 metre sağda ve Vilâyet Konağının karşısına rastlıyan kısımda bulunan künklerle birbirine pa-ralel olarak inşa edilmiş ve su geçmez harçla sıvanmış üç duvar kalıntısı bu-rada bir sarnıç veya hamamın mevcu-diyetini meydana çıkardı. Üçüncü duva-rın hemen bitişiğinde de- söz konusu olan mozayiklere rastlandı.

Gerekli çalışmaları müteakip mey-dana çıkarılan mozayik döşemenin me-saha itibariyle halen Mozayik Müzesi olarak ziyaretçilerin istifadesine açılmış bulunan İmparator Sarayı ve Saraçhane başında yeni Belediye Sarayı inşaat sa-hasında bulunan mozayik döşemelerin-den sonra üçüncü mevkii işgal edecek

vüs'atta olduğu anlaşılmıştır. Filha-kika yukarıda sözü geçen tuğla duvar-larla bunlara dikine bağlanan moloz bir diğer duvar döşemenin ve dolayısiyle ait olduğu yapının mühim bir kısmını tahrip etmiş olmalarına rağmen 4x10,25 M- çapında bir kısım hemen tam ola-rak ele geçmiş 5.20x17.7 M- yüz ölçü-münde diğer bir kısmın da mühim par-çaları kurtarılabilmiştir.

Mozayik döşeme, doğu-batı istika-metinde uzayan bir yapının zeminini süslemekte idi. Yapının güney duvarla-rından bazı kısımlar muhafaza edil-miştir ki, bunların adî moloz taşından işlenmiş oldukları görülmektedir. Top-rak hafriyatı hemen kenarında sona er-miş olduğundan halen bu kısımda vasa-ti 3 m. yükseklikte bir yığıntı mevcut-tur. Bu sebeple yapımızın güneye doğru uzayıp uzamadığını kesin olarak tespit etmek mümkün olamadı. İlerde bu

is-kamette yapılacak bir kazı durumu ay-dınlatabilecektir. Güney duvarından iki metre mesafede in situ vaziyette olmak üzere dikdörtgen bir sütun kaidesi (50x 58 sm-) ve bununla aynı istikamette ol-mak üzere diğer iki kaidenin (220 m. aralıkla) yerleri tespit edildi ki, böylece güney duvarına iki metre mesafede ve ona paralel bir sütun sırasının ve dola-yısiyle, bir yan nef'in mevcudiyeti an-laşılıyordu. Esasen sütun sırası ile du-var arasındaki döşemenin desenleri de bu hususu teyit etmektedir. Yapının tam ortasına isabet eden köşeleri kan-taros'larla süslü büyük panonun ölçü-lerinden anlaşıldığına göre orta nef'in genişliği takriben 8 m. idi. Bunun kuze-yinde, güneyde olduğu gibi dar bir nef'in mevcudiyetini göz önünde tuttuğumuz takdirde yapının iç genişliğinin 14 m. ol-duğunu söyliyebilriz. Yapının batı tara-fını sınırlayan duvarlarının izlerine

(3)
(4)

rast-Ianmadı ise de giriş mahallinin başlan-gıcını tespite imkân verecek bazı mozayik döşeme parçaları bulundu. Bunların bu-lunduğu noktadan Kantaros'lu panonun ortasına kadar 13 m. mesafe vardır. Ve yine bu panonun ortasından doğuya doğru uzayan mozayikli zeminden 11.5 m. lik bir parça muhafaza edilmiştir. Böylece yapının vasati uzunluğunu 26 m. olarak kabul edebiliriz. Ancak doğu ucu tamamiyle tahrip edilmiş olduğun-dan mimarî durumunu tespit etmek maalesef mümkün olamadı.

Mozayik döşemenin zemini beyazdır. Şekilleri teşkil etmek için, kırmızı pem-be, yeşil, sarı, vişne, koyu mavi ve siyah renkli tabiî taşlar kullanılmıştır. Güney-deki dar nef'in zemini balık pulu ve elips şeklinde jeometrik motiflerle süs-lüdür. Bu çeşitli zeminler örgü motif-leriyle süslü bandlarla dar ve uzun pa-nolar halinde birbirinden ayrılmışlardır.

Orta nef'in kenarları geniş bir bant-la çevrelenmiş olup tam ortada köşeleri kantaros'larla ve ortası dairevî bir çe-lenk ve zikzak hatlarla süslü büyük bir pano bulunmaktadır. Kantaros'lu

pano-nun batı tarafında daire, varım daire, sekiz köşe, main, kare ve üçgen gibi jeometrik şekiller görülmekte olup bun-ların iç kısımları çelenkler, çeşitli örgü motifleri, zikzak veya birbirine paralel çok renkli şeritler ve nihayet tavus ku-şu, keklik ve çeşitli balıklarla doldurul-muştur. Kantaros'lu panonun doğu kıs-mı kare veya dikdörtkenlere bölünmüş ve bunların iç kısımları da jeometrik motiflerle süslenmiştir.

Yeni bulduğumuz mozayik döşeme-nin yeteri kadar arkeolojik veya tarihî vesikaların yardımı olmadan yalnız tek-nik, kompozisyon ve stile dayanarak benzerleri ile yapılacak mukayese ne-ticesinde tarihlenmesi hususundaki müş-külât aşikârdır. Nitekim imparator sa-rayları mozayiklerinin tarihlenmesinde

de hafirler aynı müşkülâtla karşılaş-mışlardır (3). Bununla beraber döşeme-mizi Belediye Sarayı inşaat sahasında bulunan ve halen müzemizde muhafaza edilen mozayiklerle mukayese ettiği-mizde, mevcut benzerlik ve ayrılıkları göz önünde bulundurmak suretiyle her iki döşemenin zaman itibariyle

birbirin-den çok uzak olmadıklarından (4) ve son bulunan mozaviklerin 5 inci asrın birinci yarısında yapılmış olduklarını kabul edebiliriz.

Rüstem DUYURAN

1) A. M. Schııeider: Byzans, Berlin 1935, Sah. 85, plân: F6 ve F7 2) R. Janin: Constantinople Byzantine,

Paris 1950, sah. 393 ve 396

3) D.T. Rice'in verdiği izahata göre (D.T. Rice: The Great Palace of the Byz. Emperors, second report, Edin-burg 1958. Sah. 152 ve devamı): İlk defa hafirlerce M.S.410 yıllarına tarihlenmiş olan bu mozayikler çe-şitli ilim adamları tarafından 3 ün-cü, 4 ünün-cü, 5 inci ve 6 mcı asırlara vazedilmiş ve nihayet yine hafirler tarafından en son olarak 450 - 550 yılları arasında mütalâa edilmiş-lerdir.

4) R. Duyuran: Belediye Sarayı Mo-zayikleri, Arkitekt dergisi, İst. 1955, -% No. 9 -12, sah. 166 ve devamı.

(Baştarafı 3 üncü sayfada)

Geçen sene Balkanlarda seyahat edeıı bir iş adamımız şunları söyledi :

Her yaz Yugoslavya'ya binlerce Al-man turisti gelmektedir. Bu memleketin Adriyatik sahillerindeki turistik bölge-lerde yaptığı basit tesisler, yollar, tamir ve restore ettiği eski eserler Almanları buralara çekmektedir.

Bu hususta, Yunanistan da, Yugos-lavya'dan geri kalmamıştır. Son sene-lerde Rodos ve civarında meydana geti-rilen tesisler, işletilen küçük deniz va-sıtaları ve uçaklar sayesinde,

Almanya-dan ve Avrupanın başka yerlerinden binlerca kimiyi Yunan adalarına çekmek-tedir. Biz ise, sahillerimize kadar gelen bu fırsattan faydalanamıyoruz. Çünkü, ci'an bu endüstrinin cahiliyiz.

Dr. Baade, raporunda turizm tesis-lerinin lüks olmaması icap ettiğini de kaydetmiştir. Fakat biz konfor ile ltiks'ü el'an karıştırmaktayız. Meselâ, Emekli Sandığı tarafından inşa ettirilmekte olan T a r a b y a oteli buna bir misaldir. Buraya sarfedilen milyonlar ile, Akde-niz sahilinde bir turistik bölgenin tan-zim ve tesis edilebileceği muhakkaktır.

Hakikat budur. Turizm Um. Müdür-lüğü, Turizm Bankası vesaire, memle-ket turizmine istikamet verecek müesse-selerimiz artık, bu endüstrinin yeni icap-larına ayak uydurmalıdırlar. Bu işin ana prensiplerini .kavramalıdırlar. Turizme elverişli bölgelerimiz bellidir. Bu blöge-leri bir bütün olarak mütalâa etmek ve yapılacak işleri programlamak lâzımdır. Şimdiye kadar her hangi bir turistik bölge bir bütün halinde ele alınıp in-celenmemiştir.

Teşebbüsler hep münferit hareket-lere inhisar etmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Buna karşılık, br jeotermal kaynak üzerindeki hak ve çıkarların ayrık sahiplenilmesi dikkate alınmak üzere, kaynağı tek ve müşterek bir birim sayan, ayrık

TMV: Tütün mozayik virüsü (tobacco mosaic virus), AIMV: Yonca mozayik virüsü (alfalfa mosaic virus), TRV: Tütün “rattle” virüsü (tobacco rattle virus),

Birincis saray ekolüdür ki> bu ekol çerçeveleri içinde mey- dana getirilen el yazmaları devrin mozayik sanatı ile aynı üslupta olup, bazan gayet suri mimari sahne-

6218d 8\JDUOÕNODU DQWLN oD÷ODUGDQ EX \DQD NOWUOHULQL YH \DúDP WDU]ODUÕQÕ oHúLWOL VDQDWVDO GLOOHUOH LIDGH HWPH\H oDOÕúPÕú EX GD UHVLP KH\NHO HGHEL\DW GXYDU UHVPL VHUDPLN

Ayrıca, mekanik inokulasyon yöntemi ile WMV-2 inokule edilen indikatör bitkilerden yapılan ELISA testleri sonucunda, simptom gözlenen Cucurbita pepo L., Cucumis

Hıyar mozayik virüsü (Cucumber mosaic virus).. Elma mozayik virüsü (Apple

gül Sarıca, Verda Erman, Gönül Gökdoğan, Arın Karamürsel, Suna Korat ve Yüksel Koptagel birer birer sahneye çıkarak, Tör için çalıp

Üçüncü olarak, fen bilimleri öğretmenlerinin astronomi konularının öğretimi öz- yeterlik inanç ölçeği ve “astronomi öğretimiyle öğrenci kazanımları”,