• Sonuç bulunamadı

Virüslere dayanıklı transgenik bitkilerin elde edilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Virüslere dayanıklı transgenik bitkilerin elde edilmesi"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Virüslere dayanıklı

transgenik bitkilerin elde edilmesi

Sebahattin ÖZCAN

(2)

Virüslere Dayanıklı Transgenik Bitkilerin Geliştirilmesi

 Dünyada tarım alanlarında bakteri, fungus ve virüs hastalıklarının neden olduğu ürün kayıpları her geçen gün artmaktadır.

 Bunlardan, virüslerin özellikle tropik ve subtropik bölgeler başta olmak üzere, birçok ülkede ürün kalitesi ve miktarı yönünden zararları ise önemli

boyutlardadır.

(3)

Virüs mücadelesinde kullanılan başlıca yöntemler

Kimyasal ilaçlarla zirai mücadele mümkün değildir

Virüslerden ari bitkilerle üretim yapılması (doku kültürü yöntemleri ve termoterapi uygulamaları),

Bulaşık bitkilerin tarım alanlarından uzaklaştırılması,

Virüs taşıyıcı vektörlerle (böcek, nematod vb.) mücadele edilerek bitkiden bitkiye taşınımın önlenmesi,

Çapraz korunma

Moleküler biyoloji teknikleri ile virüslere dayanıklı bitkilerin

elde edilmesi gelmektedir.

(4)

Çapraz Korunma

Bu yöntemde, ilgili virüsün daha az zarar yapan bir ırkıyla

(koruyucu virüs) bitki inoküle edilerek, ileriki dönemlerde daha çok zarar yapan ırklara karşı bitkide bir korunma sağlanmaktadır.

Bununla birlikte, koruyucu amaçla inoküle edilen ve bitkide şiddetli semptomların oluşmadığı bu yöntemde semptomların sürekliliği nedeniyle zaman içerisinde ürün kayıplarının

gözlenmesi, yöntemin en önemli dezavantajını oluşturmuştur.

Ayrıca, tarımsal ürünlerde zarar yapan her virüsün az zarar yapan ırkının bulunmamaktadır.

Bir virüsle yapılan enfeksiyonun daha sonraki aynı veya farklı virüslerin ırklarına karşı kesin bir koruma sağlayıp

sağlayamayacağının bilinmemektedir

Bu gibi nedenler çapraz korunma yönteminin uygulanabilirliğini ortadan kaldırmaktadır.

(5)

Genetik mühendisliği yöntemleri kullanılarak virüslere tam dayanıklı bitkilerin elde edilmesi

Kılıf Proteini

Antisens RNA

Virüsün Haraketini Sağlayan Proteinler

Replikaz Genleri

Ribozimler

Satelit ve Hasarlı RNA’lar

Gen İnaktivasyonu

Dayanıklılık Genleri

Ribozomları İnaktive Edici Proteinler

Memeli 2’,5’ Oligoadenilat (2-5A) Sistemi

Virüs Proteinlerine Karşı Antikor Kullanımı

(6)

Kılıf Proteini

Bitkilerde kılıf proteinine bağlı dayanıklılık sağlamak amacıyla, ilgili virüsün kılıf protein genini içeren yapı, değişik gen aktarım

yöntemleriyle bitkilere aktarılmaktadır.

Aktarılan bu genlerin bir veya birden fazla

kopyasının bitkinin genomik DNA’sıyla rasgele

bütünleşmesi ve ifadesi sonucunda üretilen virüs

kılıf proteini sonuçta bitkileri virüse karşı dayanıklı

kılmaktadır.

(7)

Kılıf Proteini

 Virüs Kılıf proteinini kodlayan genin bitkilere aktarılması sonucunda bitki hücrelerinde bu gene ait mRNA ve proteinler üretilmektedir.

 Üretilen bu mRNA ve proteinlerin çapraz

korunma mekanizmasıyla bitkileri virüslere

karşı dayanıklı kıldığı bildirilmektedir

(8)

Kılıf protein

geninin kay. Kılıf protein geninin

aktarıldığı bitki Dayanıklılık sağlanan virüs TMVTMV

TMVTMV AIMVAIMV AIMVTRV TSVCMV PVXPLRV

Tütün Tütün Tütün Domates Tütün Tütün Domates Tütün Tütün Tütün Tütün Patates

TMVToMV, TMGMV CMV, AIMV, SHMV TMV, ToMV

AIMVPVX,CMV AIMVPEBV TSVCMV PVXPLRV

TMV: Tütün mozayik virüsü (tobacco mosaic virus), AIMV: Yonca mozayik virüsü (alfalfa mosaic virus), TRV: Tütün “rattle” virüsü (tobacco rattle virus), TSV: Tütün çizgi virüsü (tobacco streak virus), CMV: Hıyar mozayik virüsü (cucumber mosaic virus), PVX: Patates X virüsü (potato virus X), PLRV: Patates yaprak kıvırcıklığı virüsü (potato leaf roll virus), ToMV:

Domates mozayik virüsü (tomato mosaic virus), TMGMV: Tütün yeşil zayıf mozayik virüsü (tobacco mild green mosaic virus), SHMV: Güneş keneviri mozayik virüsü (sunhemp mosaic virus), PEBV: Bezelye erkenci kahverengilik virüsü (pea early browning virus).

Virüs kılıf protein genlerinin aktarılmasıyla virüslere karşı dayanıklılığın sağlandığı bazı bitkiler

Reavy ve Mayo 1992, Ergül vd. 2002 (Ed: Özcan Vd.)

(9)

Antisens RNA

Virüslerin kılıf protein geninin nükleotid dizilerine yönelik antisens RNA’ların oluşturulması ve bunların ifade

düzeylerinin belirlenmesi oluşturmaktadır

Antisens RNA teknolojisi, basit olarak bir mRNA’ya ait cDNA kopyasının tamamlayıcı (komplementer) mRNA dizisi

oluşturmak üzere ilgili genoma aktarılmasıdır.

Tek sarmal antisens RNA’ların tek sarmal viral RNA’lar ile

dupleks oluşturması sonucunda gen ifadesinin veya virüs

replikasyonununun engellendiği düşünülmektedir.

(10)

Antisens RNA

Bu konuda yapılan çalışmalarda virüs genlerine karşı oluşturulan antisens yapılarının aktarıldığı transgenik bitkilerde, dayanıklılık oranı genellikle düşük olmaktadır.

Başarının düşük olmasında, çekirdekte oluşturulan antisens transkriptlerinin sitoplazmik replikasyon bölgelerine

taşınamamaları neden gösterilmektedir.

Ancak, başarının düşük olmasına rağmen antisens RNA

uygulamalarının dayanıklılık sağlamak açısından kılıf

proteinine dayalı çalışmalardan daha avantajlı olduğu

bildirilmektedir.

(11)

Antisens RNA

Bu teknikle yapılan çalışmalardaki düşük başarı oranı

muhtemelen kullanılan antisens RNA’nın fonksiyonlarına ve üzerinde çalışılan virüs grubuna bağlanmaktadır.

Özellikle, bitki hücresinin hem çekirdeğinde hem de

sitoplazmasında replike olan (çoğalan) RNA virüslerine dayanıklılıkta bu teknik başarısız kalmaktadır.

Buna karşın, sadece floemde bulunan PLVR (Patates Yaprak Kıvırcıklığı Virüsü)’ne yönelik yapılan bir çalışmada ise kılıf protein geninin antisens RNA’sının üretildiği transgenik

patates bitkilerinde, kılıf proteinine bağlı dayanıklılık

yöntemine göre daha başarılı sonuçlar alınmıştır.

(12)

Antisens RNA

Bugün birçok bitki virüsünün replikasyonu ve bunlara ait genlerin ifadesi ile ilgili konular tam bilinmediği için antisens yapılarının oluşturulacağı dizileri belirlemekte güçlük çekilmektedir.

Bu yönde sürdürülen çalışmalarda virüslerin replikasyonlarını engellemek amacıyla, bunlara özgü değişik bölgelere homoloji gösteren antisens yapılarının kullanımına gidilmektedir.

Bu amaçla, Day ve ark. (1991) transgenik tütün bitkilerinde virüs replikasyon protein geni AL1’i de içerisine alan bölgeye yönelik antisense RNA oluşturarak domates altınsarısı mozayik virüsü

(tomato golden mosaic virus; TGMV)’ne dayanıklı tütün bitkileri elde etmişlerdir.

Bu çalışmada TGMV’nin enfeksiyonundan sonra semptom oluşma oranı, bu genin değişik bölgelerine yönelik oluşturulan antisens

tiplerine göre değişmekle birlikte önemli ölçüde azalma göstermiştir.

(13)

Virüsün Haraketini Sağlayan Proteinler

Virüslere karşı dayanıklı bitkilerin elde edilmesi amacıyla üzerinde durulan diğer bir yaklaşım ise virüs tarafından sentezlenen ve özellikle virüsün hareketinde fonksiyonu olan proteinlerin

kullanılmasıdır.

Bitki hücrelerinde plazmodezmatanın

geçirgenliğini artırarak virüsün sistemik hareketini yani hücreden hücreye geçişini kolaylaştıran bu proteinlere yönelik mutant proteinler oluşturularak virüsün yayılımını önlemek bu çalışmaların

esasını oluşturmaktadır.

(14)

Virüsün Haraketini Sağlayan Proteinler

Enfeksiyonda, yani virüsün hücreden hücreye geçişinde etkili olan hareket proteinleri virüs replikasyonu ve kapsüllenmesi için gerekli olmamaktadır.

Transgenik tütün bitkilerinde Lapidot ve ark. (1993) tarafından yapılan çalışmalarda 3., 4. ve 5. amino asitleri eksik olan mutant TMV hareket proteininin (MPA 3-5) virüsün sistemik semptom oluşumunu geciktirdiği belirlenmiştir.

Bu çalışmalarda yapılan gözlemlerde, yalnızca MPA 3-5 proteinini ifade eden transgenik bitkilerde semptom oluşumu durdurulmuştur.

Ayrıca, bu mutant proteinin aynı gruba ait (tobamo grubu) TGMV (Tütün yeşil zayıf mozayik virüsü) ve SHMV (Güneş keneviri mozayik virüsü) virüslerinin yayılımında da azalmalara sebep olduğu belirlenmiştir.

Bu çalışmaların sonucunda; inaktif hareket proteininin üretiminin yapıldığı transgenik bitkilerde, virüs yayılımının azalması hücreden hücreye virüs geçişinin inaktif hareketli protein tarafından engellenmesine

bağlanmaktadır.

(15)

Replikaz Genleri

Viral replikaz genlerinin bitki virüslerine dayanıklılık da başarılı bir şekilde kullanılması genetik mühendisliğindeki çalışmaların bir diğer sonucudur.

Bu teknik ilk olarak Golemboski ve ark. (1990) tarafından TMV’ne karşı geliştirilmiştir.

Viral genom RNA’sının 5’ ucuna yakın bir bölge 126 kDa’luk bir proteini kodlarken, aynı bölgeden yine 183 kDa’luk bir proteininde okuması yapılmaktadır.

183 kDa’luk proteini kodlayan bu gen bölgesi 54 kDa’luk bir protein için de açık okuma çerçevesi (open reading frame, ORF) içermektedir.

Ancak, enfekte olmuş dokularda 54 kDa’luk protein bulunmamaktadır.

Golemboski ve ark. (1990), 54 kDa’luk proteini ifade eden transgenik bitkiler kullanarak bu proteinin fonksiyonlarını araştırmışlardır.

54 kDa’luk proteinin kaynağı olan TMV’nün U1 suşu ile yaptıkları enfeksiyonlarda transgenik bitkilerin U1 şuşunun replikasyonuna tamamen dayanıklı oldukları gözlenmiştir.

Kılıf proteini ile sağlanan dayanıklılığın tersine, artırılan inokülasyon

konsantrasyonlarına karşın replikaz aracılığıyla TMV RNA ve TMV virionlarına karşıda dayanıklılık sağlanmıştır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Örneğin, Tütün mozaik virüsü Tobacco mosaic virus (TMV), Beet necrotic yellow vein virus (BNYVV) olduğu gibi.. Virüslerin adlandırılmasında İngilizce adları esas

Örneğin tütün mozaik virüsü Tobacco mosaic virus (TMV), Beet necrotic yellow vein virus (BNYVV) gibi. Bitkilerin anatomik yapısı içindeki fizyolojik olayların seyri

Böbrek Yetmezliğiyle Seyreden Kanamalı Ateş (HFRS) hastalığına yakalanan kişilerde virüs kanda veya idrarda görülmektedir.. Virüsün kuluçka süre- si

28 yaşındaki Venezuellalı bir tıp öğrencisi, kaşıntı, yüksek ateş sebebiyle hastaneye kaldırıldı ve yapılan testler sonucunda Zika virüsüne sahip olduğu öğrenildi.

Figure 5.9 : Mean error ratio for the DNRL, PL and LSL schemes for a highly-connected mobile underwater sensor

The aim of this project is to enhance TINA (Think I Need Aid) services provided by WAO.For the prototype design, the study proposed five (5) categories of empowerment

The Internet of Things has the potential to transform the world with the power of Artificial Intelligence. These technologies promise to deliver breakthrough services in

The input consists of an unbearable sensing element that is capable of sensing the obstacles ahead of it at a distance of up to 50 cm. It is interfaced to the