• Sonuç bulunamadı

Y. Mimar Naci MELTEM

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Y. Mimar Naci MELTEM"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T a r i h

Side (Eski Antalya) da Tiyatro

A N T A L Y A

Y. Mimar Naci MELTEM

Antalyada kısa süren ikametim sırasında bu şe-hir ve civarında bulunan başlıca eski devirlere ait bazı eserleri görmek fırsatını Antalya lisesi tarih öğretmeni bay Süleyman Fikri neşriyatında «Antalya livası

tari-hi» isimli kitap sayesinde kaçırmamış oldum.

Aşağıda okuyacağınız satırlar, sathî bir görüşün aksettirilmesinden ibaret olup çok eski bir

(2)

gör-Antalya limanının umumî görünüşü

mek isteyen san'at sevenlere ve bu sahadaki

turistle-lerin ilmî esasa dayanan malûmat sahibi olabilmeleri için mütehassıslarca yayınlanacak kılavuzların bir an evvel intişar etmesi temennisi ile yazılmıştır.

(3)

Side — Antalya (Antalya)

Surlar limanı, Bizans, Arap, Selçuki, Osmanlı devrine ait eserler :

Parga — yol, sur, akropol, stadyum, giymnasiyum, hastahane, tiyatro, Diyana mabedi, Bizans ve Osmanlı devrine ait eserler.

Sillyum (Hisar) kale, surlar, malzemeler, hara-beler.

Aspendos (Belkis harabeleri) - Tiyatro Viyaduc, Agora. Bizans devrine ait eserler (Vasilikon, nimefeon). Antalya şehir ve kalesi Milâttan 156 sene evvel B e r -gama hükümdarlarından, İkinci Atal Philadelph tara-fından tesis edilerek şehir Antalya tesmiye olunmuş-tur. Son zamanlarda, bazı surların yıktırılması sıra-sında heykel sütun parçaları, kitabeler, bulunmuş ol-ması on dokuz asırlık, bir maziye malik olan bu sur-ların inşasından evvel dahi, bu mevkide bir şehir bu-lunmuş olduğuna bir işaret sayılmaktadır.

Eski şehir, üç sıra sur ile mahdut bulunmakta imiş, Plân I.

Surların cenup tarafında sahilde dört köşe kaide üzerine inşa edilmiş, üst kısmı dairevi, ve hangi devirde y a -pılmış olduğunu ispata yarayan bir kitabesi bulunmı-yan ve şimdiye kadar fener mi, bir Romen mezarı ola-rak mı, yapılmış olduğu hakkında bir kanaate de va-rılamıyan sura muttasıl bir kule mevcuttur. Romalılar zamanında eski surlara ilâve suretile iki kapı yapıl-mıştır.

Teverius kapısı: Bu kapı, şimdi tophane kapısı is-mi ile anılan mevkide bulunmakta iken 1844 senesin-de Mazhar Paşa tarafından yıktırılmış olup, kapıdan eser kalmamıştır. Bu kapının üzerinde Zeus veya Po-seidon'a ait bir heykel mevcut bulunmakta olduğu ri-vayet edilir.

Adrianos kapısı: Halen mevcut olan bu kapı kıs-men toprağa gömülü, sütunları alınarak yerine taşdan payeler konmuş ve hey'eti umumîye harabiyete yüz tutmuştur. Bu kapı daha önceleri uzun zaman top-rak altında kalmış 1892 senesinde, evvelce Petesburg sefaretinde bulunmuş olan mutasarrıf Turhan Paşa zamanında temizlenerek meydana çıkarılmıştır. E v -velce kornişinde romen yazısı bulunduğu ve bunların İstanbul veya İspanya müzesine nakledildiği söylen-mektedir. İtalyan müverrihlerine bu kapıdan geçen yol üzerinde mühim eserler mevcut bulunmaktaymış. Şehri çevreliyen surların vaziyeti plânda gösteril-miştir.

(4)

de-posu halinde bulunması, din kisvesi altında hareket eden haçlıların, tamah nazarlarını çekmiş ve 383 se-nesinde muhtelif haçlı donanması şehir hizasına ka-dar gelmiş, on kaka-dar kadırga ilerliyerek, denizden ge-lecek tehlikeyi önlemek için limanın ağzında gerili ola-rak bulundurulan cesim zinciri kırmış ise de, iki kat sur ve iki kat su hendeği ile muhafaza edilen kaleyi zapta muvaffak olamamış ve civarda tahribat yaptık-tan sonra, bu zinciri alıp götürmüştür. Bu zincir, bu-gün Romada Sen Piyer Kilisesi müştemilâtından olan hazne kısmında bulunmaktadır.

Selçuki devrine ait eserler :

1187 senesinde Antalyada, Selçukileri buluyoruz. Selçukîler Antalyada pek çok bina, köprü, kale tesis, medrese, cami, mescit, imaret yapmışlar, eski surları tamir etmişlerdir.

Antalya şehrinde kalmış Selçuki devrine ait eser-ler :

Karatayı Camii : — Kitabesinden anlaşıldığına göre, kapı 648 hicrî senesinde (13 üncü asır) yapılmış-dır. Bu binanın minaresi bulunmadığına göre ilk tesi-sin de ne maksatla yapılmış olduğu ve kitabenin kapı veya bina heyeti umumîyesinden hangisine ait oldu-ğu, müphem kalmaktadır.

Yivlim veya Alâaddin Camii (Resim 3), camiin so-lunda bulunan minare kitabesine nazaran, Alâaddin Keykubat tarafından inşa ettirildiği anlaşılan bu minare nısıf dairelerden müteşekkil bir maktada dilimli ve açık mavi çini tuğla ile işlenmiştir. Halen şerefesinin üst kısmı mevcut olmayıp harap bir haldedir. Bu isim ile anılan camiin kıbleye müteveccih olmaması minare ile olan münasebeti hakkında kanaatbahis bir fikir vermi-yor.

T ü r b e : Ehramvarî sak'afli, gayet güzel yapıl-mış olan türbe kapısının üzerindeki kitabeye göre 777 senesinde (14 üncü asır) Mahmut Bin Yunus tarafın-dan yapılmıştır. Türbede mevlevîlerden Zincir Kıran Ahmet ve Mehmet isminde iki şahsın metfun bulundu-ğu rivayet olunur.

Bu eserlerden başka muhtelif mahallerde Selçukî-ler tarafından hanlar, kervan ve orduların takip ettik-leri yolların ehemmiyetli menziettik-lerinde hem misafir-hane hem pazar ve lüzumunda erzak ve mühimmat deposu olarak kullanılmak üzere kervansaraylar ya-pılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Osmanlı devrine ait eserler :

Murat Paşa Camii «ola daim Murat Paşanm-Rah-meti hak revanma vasıl» diye başlıyan kitabesine gö-re, bu camii 978 senesinde ( X V I asır) Murat Paşa rafından yapılmıştır. Önce, tek şerefeli minaresi

ta-mir sırasında, iki şerefeli olarak yeniden bina edilmiş-tir, yüz bine yakın alevî katlettirerek cesetlerini ku-yulara doldurttuğu için tarihde Kuyucu lakabı ile anı-lan Murat Paşaya atfedilmektedir.

982 senesinde yazılan vakıfname çok zengindir: P a ş a c a m i i : Tekeli Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış olan bu cami en mamur ve muntazam bir camidir. Etrafının geniş ve mahdut bir bahçesi içinde bir havuzu vardır. 1879 senesinde tamir edilmiş hün-kâr mahfili ve havuz Abdul Mecid'in Rodos adasına giderken Antalyaya uğrayacağı için sonradan ilâve edilmiştir. Mihrabın munharif olması binanın bedes-ten olarak başlanmış olmasına atfedilmektedir.

Bundan başka Müslim ve Bali Bey camileri değeri olup 19 medrese bulunduğu eski kayıtlardan anlaşıl-maktadır.

Bizans devrine ait eserler :

Aya İrini Kilisesi, (Korkut Camii) :

Bizans tarzında olan bu bina bakayasında da Aya-sofya gibi daha eski devirlere ait bir mabedin tâdil ve ilâvesi ile meydana gelmiş olması muhtemeldir. Bina müteaddit büyük kemerler üzerine inşa edilmiş olup 1705 senesinde camiye tahvil edilmiş ve 1895 senesin-de çıkan bir yangında yanmış olduğundan elân harap bir haldedir.

Arap devrine ait eserler :

Kısası Embiya'mn 8 inci cüz'üne nazaran Abbasi-lerden Müktefibillah 291 senesinde (9 uncu asır) An-talyayı fethetmiştir.

Kısa süren Abbasî devrine ait bakayaya tesadüf edilmemektedir.

Perga :

Antalyanın şarkında ve on sekiz kilometre mesa-fede eski Panfelye kıtasının meşhur şehirlerinden bi-ri Perga şehbi-rinin harabelebi-ri bulunmaktadır. Şehir, kalesi, akropol, hastahane, hipodrom, gymnasiyum, ti-yatro, Diana mabedi, yolun iki tarafına sıralanmış ev-leri ile tam bir «çite» teşkil etmekte imiş.

Şehrin ortasından geçen büyük caddenin iki tane olduğu anlaşılmaktadır. Caddenin etrafında kaim ve yüksek sütunlar ve bir hizada temel bakayası vardır. Buradan Antalyaya kadar uzanan bir yol mevcut ol-duğu fakat bunun zamanla toprak altında kalarak izi-nin kaybolduğu anlaşılmaktadır.

Kale :

Akropolün kible tarafında bulunmakta olup do-ğu, batı ve güney cihetinde kapıları vardır (Resim: 4).

(5)

Antalyadan diğer bir görünüş

büyük binanın şimdi yalnız duvarları kalmıştır, baka-yaya nazaran birinin bir cephesi geniş caddeye, diğe-ri ovaya nazırdır.

Akropol : Hipodromun kuzeyinde görülen tepe-de akropol bulunduğu anlaşılmıştır.

Hastahane : Ovanın ortasında cephesi doğuya dönük iki kemerli bir bina bakiyesi görülmektedir, bunun vaktile hastahane olduğu muhtemeldir.

Tiyatro : Roma İmparatorlarından Trayan za-manında yapılmış olan tiyatro'nun harabesine kuzey tarafındaki kapıdan geçmek suretile girilebilmektediv. Bir miktar sıralar el'an mevcuttur.

Diana mabedi : Strabon'a nazaran, Diana mabe-di tepenin doğu tarafında bulunmakta imiş, mabet ha-len görülebiha-len, iki sütun ve taş yığınından ibarettir.

Pergada, Bizans, Osmanlı devrine ait eserler:

Kalede Bizanslılara ait bazı mebani bekayasma tesadüf olunmaktadır. Roma imparatoru Adrien namı-na yapılmış olan takızaferin bakayası görülmektedir. Takın batı yönünde dört kapılı bir hamam harabesi mevcuttur.

Syllum :

Antalyadan 40, sahilden 12 kilometre mesafede bulunan ve Şatırlı kariyesinin doğusuna, Tekke k ö -yünün güneyine, Yanköyün güney-batısmda bulunan yüksek bir tepenin etraf ve üstünden bu isimdeki şeh-rin harabeleri görülür, kale gayet yüksek ve her tara-fı uçurumlu bir mevkidedir.

Şehrin I inci surları zelzeleden yıkılmış ve taşlar dağılmıştır. Duvar diplerinde birtakım üstü kapalı dehlizler görülmektedir.

ikinci surların yanında bir mahzen kapısı bulunur. Buradan su akmaktadır. Kalenin batı yönündeki ısıtma pinari - namile anılan, çeşme Bizans devrine ait gibi görünüyor. Üst kalenin dibinde içerisinde on dokuz sütunu bulunan bir mahzen görünür.

Aspendos :

Antalyanm doğusunda ve elli kilometre kadar u-zağında köprü suyunun kenarında holh arasında

Bel-kis harabeleri namile anılan - Tiyatro, Agora, 50 kilo-metre mesafeden künk, boru ve kemerlerle gösterilmiş olan surları ile vaktile büyük bir şehir olan A s -pandos'un harabeleri vardır.

Bir rivayete göre şehir, Argos şehri ahalisi tara-fından tesis edilmiştir. Bu şehir halkı ile eski Antalya şehri arasına daimî bir münaferet mevcut imiş. Aspen-doslular güzel san'atlar ile müştagil oldukları halde, sidelıler harp, esir ticareti ile iştigal ederlermiş.

Tiyatro binası Antonen ve Lucius Vedus zaman-larında san'atkâr Zenon tarafından inşa edilmiştir. Bu binanın cephesi doğuya doğru olup üç kapılıdır. Bun-lardan maada, güney ve kuzey yönlerinde, birer ka-pı daha mevcuttur. Bu eser, mevcutları içinde masu-niyetini muhafaza edebilmiş olanıdır. Maalesef kabart-ma resimler köylüler tarafından nişangâh olarak kul-lanılmakta ve günden güne harab olmaktadır.

Binanın, içerisine girildiğinde evvelâ büyük bir (Proskenion} sahneye tesadüf olunur. Bu sahnenin iki tarafındaki merdivenler, binanın üst katma kadar çı-kar. Oyuncuların girip çıkmaları için Paradoslar

«Vi-tala Cuinet» coğrafyasındaki malûmata göre, bu mevkide Saba melikesinin sarayı var imiş. Tiyatro-nun üst tarafındaki tepede Bizanslılardan kalma ha-rap asarın, zenginlere ait köşkler olduğu, bunların önlerinde mozaik ufak döşeme taşlardan istidlal edile-biliyor. Bu tepede bulunan harap binalardan birinin ismi hükümdara ait manasına gelen (Vasilika) ve su-yun şehre döküldüğü mânasına gelen (Nimfeom)

ter-cüme ediliyor.

Binlerce sene önce, mühim bir medeniyete sahne olmuş bulunan, bu havalinin en kısa bir zamanda coğ-rafî vaziyetinin kendisine bahşettiği tabiî nimetlerle asrımızın teknik imkânlarını birleştirerek, bunları şu-urlu bir program dahilinde yekdiğeri ile telâfi imkânını bulursak yurd için çok feyizli bir menba elde e -dilmiş olacağından şüphe edilemez.

Referanslar

Benzer Belgeler

1971 den beri uyğulanan yönetme- liklerde 10 ve daha çok katlı binalarda, dairelerin içine ateş ve duman girmesi- ne imkân vermiyecek merdiven çekirdeği tertiplenmesi

sitesi (Bartlet Mimarî Okulu doç.) 81 Düşünen San'atkâr Mimar H.. Mimar Muallim Halit Femir,

Terfi tablosunun ucuna ikisi halkalı biri çengelli olmak ve halkalar arabanın iki koluna ve çengelli uç da tekerleğe takılmak suretile beton dolu el ara- balarının yerden

Bu nazariyeye göre, insanlarda tenef- füs edilen havanın harice çıkarılması hareketleri, adalelerin zorlanmasını mucip olan hareketlerden çıkan sesler musiki v e şiirin

Ayrıca, Discodermia calyx türü süngerden elde edilen proteinfosfataz enziminin etkisini azaltan “polyketide calyculin A” adlı bileşiği ve Luff eriella variabilis

San- ki burada, kendi küçük dünyasına aldırmayacak kadar yaşama uzaktan bakan bir gök cismi gibi hissetmişti kendini ve ilk kez o zaman anlamış- tı asıl özgürlüğün,

^ Bu altı muhtelif ameliye için gerek ufkî, gerek şakulî istikamette nakliyata, tevzi odalarına, makine dairesine, kurutma odaları ile, yıkıma dairesine, çamaşır tamir

Hastaların ameliyat için hazırlandıkları salon, takim sa- lonları, lâvabolar, alçı alâtınm hazırlanmasına mahsus oda, soyunmak için doktorlara oda, banyo ve halâ,