• Sonuç bulunamadı

V‹T‹L‹GODA ETYOLOJ‹, PATOGENEZ VE KL‹N‹KÖzer ARICAN

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "V‹T‹L‹GODA ETYOLOJ‹, PATOGENEZ VE KL‹N‹KÖzer ARICAN"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

V‹T‹L‹GODA ETYOLOJ‹, PATOGENEZ VE KL‹N‹K

Özer ARICAN1

Vitiligo edinsel ya da kal›tsal olabilen, tüm dünyada s›k rastlan›lan, ilerleyici, her yafl grubunu etkileyebilen bir pigment bozuklu¤u hastal›¤›d›r. Klinik olarak iyi s›n›rl›, de¤iflik büyüklük ve lokalizasyonlarda, süt beyaz› renginde, genellikle simetrik, bazen unilateral ve dermatomal da¤›l›m da gösterebilen maküllerle karakterizedir. Primer olarak deriyi tutmakla birlikte göz, kulak ve leptomeninksleri de tutabilmektedir1-3.

TAR‹HÇE

Hastal›k eski ça¤lardan beri bilinmektedir. Hastal›¤›n tan›m› M.Ö. 1500 y›llar›nda Eber Papürisü'nde ve Atarva Vera adl› Hint yaz›t›nda yap›lm›flt›r. Bir di¤er Hint kitab›

Manu Simirti'de (M.Ö. 200) geçmekte olan Swetha Kusttha’n›n beyaz hastal›k anlam›na geldi¤i, vitiligonun kastedildi¤i san›lmaktad›r. Hastal›k bu süreçte, özellikle lepra baflta olmak üzere pek çok hastal›k ile kar›flt›r›lm›flt›r.

Vitiligo sözcü¤ü ise ilk olarak birinci yüzy›lda Celsus taraf›ndan, klasik Latin t›p kitab› De Medicina'da, dana derisindeki beyaz lekelere benzerli¤i nedeniyle "vitelius"

kelimesi kullan›larak tariflenmifltir. Hastal›¤›n ad› bu kelimelere yine Latince "-igo" ekinin gelmesi ile bugünkü fleklini alm›flt›r. Ondokuzuncu yüzy›l›n sonlar›nda Louis Brocq, vitiliginöz lezyonlar› pigment kayb› olarak tariflerken, Moritz Kaposi vitiligonun ilk histopatolojik bulgular›n› tan›mlam›flt›r1,4,5.

EP‹DEM‹YOLOJ‹

Vitiligonun s›kl›¤› %0.14-8.8 aras›nda de¤iflen oranlarda bildirilmekle birlikte, genel olarak toplumda %1-2 aras›nda görüldü¤ü kabul edilmektedir1. Ülkemizde ise dermatoloji poliklini¤ine baflvuran hastalar›n %0.15-0.71'ini oluflturdu¤u bildirilmifltir6,7.

Genellikle çocukluk ve genç eriflkinlik döneminde bafllar.

Her yaflta görülebilmekle birlikte 10-30 yafllar› aras›nda pik yapar. Yaklafl›k %50 kadar›n›n 20 yafl alt›nda bafllad›¤›, 1/4'ünün 8 yafl alt›nda oldu¤u, her iki cinsin eflit etkilendi¤i kabul edilmektedir. Yapt›¤›m›z bir çal›flmada 113 vitiligo hastas›n›n %53.1’ini kad›nlar, %46.9’unu erkekler oluflturmaktayd›. Hastal›¤›n bafllama yafl› ortalamas›

erkeklerde 29.21, kad›nlarda 33.43, tümünde 24.48 bulunurken; 20 yafl alt› bafllama oran› %49.6 olarak bulunmufltur.

Di¤er kaynaklarda hastal›¤›n do¤umdan 81 yafl›na kadar görülebildi¤i bildirilirken, kad›nlarda %73 gibi yüksek oranlar verilmifl ve bu yüksek insidans kad›nlar›n kozmetik sorunlara erkeklere oranla daha fazla ilgi göstermelerine ba¤lanm›flt›r1,2,8-10.

Vitiligolu hastalar›n %30'dan fazlas›nda bir aile üyesinin ve %21'den fazlas›nda da birinci kuflak aile üyelerinin etkilenebildi¤i tespit edilmifltir. Kendi çal›flmam›zda birinci derece akrabalar içerisinde vitiligo görülme s›kl›¤›

%11.5 olarak bulunmufltur8,9,11.

Genifl çal›flma gruplar›nda, vitiligolu hastalarda ve ailelerinde OR ya da OD geçifl konusundaki tart›flmalara son verilmifltir ve bulgular multifaktöriyel genetik bir paterni desteklemektedir11. Baz› kaynaklarca verilen ve vitiligo ile iliflkili oldu¤u öne sürülen HLA tipleri tablo I' de özetlenmifltir11,12.

Tablo I. Vitiligo ve HLA iliflkisi

PRES‹P‹TAN FAKTÖRLER

Emosyonel stresler, travmalar, besinsel ve allerjik nedenler, toksik etkenler, gebelik, oral kontraseptif hap kullan›m› ve günefl yan›¤› gibi faktörlerin vitiligonun bafllamas›na predispozisyon sa¤layabildikleri ileri sürülmektedir13-15. Günefl ›fl›¤›n›n Koebner fenomenine yol açarak vitiligoya n e d e n o l d u ¤ u ü z e r i n d e d e d u r u l m a k t a d › r1.

ETYOLOJ‹ VE PATOGENEZ

Vitiligonun etyopatogenezi henüz tam olarak ayd›nlat›lamam›flt›r. Günümüzde bu ba¤lamda üç teori vard›r. Ayr›ca ilk ve son teorinin birlikte etkili olabilece¤ini öngören "Birleflik Teori" de ileri sürülmüfltür1,2,9. 1. Otoimmün teori: Bu teoriye göre, vitiligolularda lezyonlar›n yayg›nl›¤› ile antikor yap›m› aras›nda bir korelasyon vard›r16. Nitekim hastalarda anti-melanin antikorlar›, tiroid, gastrik parietal hücrelere ve adrenal dokuya karfl› spesifik otoantikorlar saptanm›flt›r (Tablo II)1,9,16. Bunlar›n sonucu olarak baz› hastal›klar›n s›kl›¤›nda art›fl gözlenmifltir (Tablo II)1 , 2 , 1 7.

1Kahramanmarafl Sütçü ‹mam Üniversitesi T›p Fak Dermatoloji ABD Baflvuru tarihi: 2.6.2002, Kabul tarihi: 16.1.2003

Kuveyt Slovakya Amerikal› zenciler

‹talya

Amerikal› beyazlar Macaristan Almanya

Japonya [VKH Send.]

Japonya [VKH Send.]

Çin

Fas Yahudileri Yemen Yahudileri Türkiye

Çal›flma sahipleri Çal›fl›lan etnik grup HLA tipleri Al-Fouzan ve ark.

Buc ve ark.

Dunston ve ark.

Finco ve ark.

Feley ve ark.

Poley ve ark.

Veneker ve ark.

Davis ve ark.

Yakura ve ark.

Zhao ve ark.

Methker ve ark.

Tayan ve ark.

B21, CW6, A19 A2, DW7 DR4, DQW3

A30, B27, CW6, DQW3, DR3 DR4

DR1, DR3 DR4, DR3, C4BQ DR4/DQW3, DRW53 DWa, BW22j DR4, DRW53 B13 BW35 DR3

(2)

Tablo II. Vitiligo ile iliflkili hastal›klar›n ve otoantikorlar›n listesi

Vitiligolu olgular›n serumlar›nda melanositlere karfl›

otoantikorlar›n varl›¤› gösterilmifltir18. Jeneralize vitiligolu hastalarda bu oran %80'lere kadar ç›kmaktad›r ve bu antikorlar›n normal melanositlere ve doku kültüründeki melanom hücrelerine karfl› sitotoksik etkileri gösterilmifltir1. Aktif vitiligoda lezyonlar›n çevresindeki epidermis ve üst dermiste bulunan CD3+, CD4+ ve CD8+ T lenfosit infiltrasyonu s›n›rl› bir immün reaksiyonu gösterir16. Vitiligoda immün sistem de¤ifliklikleri olarak lenfosit ve TH hücre say›s›nda azalma ve NK hücre say›s›nda art›fl saptanm›flt›r1.

Son zamanlarda çal›flmalar›n ço¤u epidermal Langerhans hücrelerine yönelmifltir. Yap›lan çal›flmalarda bölgedeki Langerhans hücre say›s› hakk›nda tart›flmal› sonuçlar yay›nlanm›fl ve Langerhans hücre yo¤unlu¤u, tutulmufl derinin bazal tabakas›nda artm›fl ya da normal olarak bulunmufltur19. Bu farklar›n ve Langerhans hücrelerinin vitiligo patogenezindeki önemi bilinmemektedir20. Vitiligolu deride keratinositlerde ve bazal membran bölgesinde az miktarda IgG ve C3 birikimleri saptanm›flt›r21,22. Türkiye’de yap›lan bir çal›flmada, 18 vitiligo hastas›n›n biyopsilerinde bazal membran zonda

%61.1 oran›nda IgG ve %66.7 oran›nda C3 birikimi saptanm›flt›r23. Di¤er bir çal›flmada araflt›rmac›lar vitiligolu deride normale göre oldukça anlaml› PGE2 düflüklü¤ü tespit etmifllerdir24.

2. Nöral teori: Bu teoriye göre, deride sinir uçlar›ndan sal›nan nörokimyasal mediatörler melanositlerin y›k›m›na neden olurlar. Bu durum bir çok klinik gözlem ile desteklenmektedir. Vitiligonun segmental tipindeki dermatomal tutulumu, paralizili ekstremitelere yay›lmamas›, periferik sinir travmalar›ndan sonra bafllayabilmesi, Horner sendromu ile multipl sklerozlu olgularda görülebilmesi ve emosyonel stresten sonra jeneralize vitiligonun geliflebilmesi bu teorinin öne sürülmesine neden olmufltur1. Nöron-melanosit iliflkisinin ve vitiligo maküllerinde nöron de¤iflikliklerinin gösterilmesi bir miktar nöral etkileflimi desteklese de, vitiligo maküllerinde duysal ve otonomik sinir fonksiyonu hakk›ndaki çal›flmalar normal bulunmufltur.

Öte yandan vitiligo maküllerinin s›cakl›¤›n›n çevre deriden daha yüksek oldu¤u, daha çabuk terledi¤i ve kanama zaman›n›n uzad›¤› saptanm›flt›r25. Bir di¤er görüfl, sinir uçlar›nda oluflan norepinefrin ve katekolamin gibi nörotoksik ajanlar›n melanositleri tahrip etmesi esas›na dayan›r. Örne¤in, yaflland›kça saçlar›n beyazlaflmas›n›n saçlarda asetil kolin esteraz›n azalmas›na ba¤l› oldu¤u düflünülmektedir1,16,25. Plazma katekol düzeyleri genellikle yükselmemifltir. Bir di¤er nörotransmitter olan epinefrinin de, deneysel olarak s›çanlara enjeksiyonu depigmentasyona neden olmaktad›r. Vitiligolu hastalarda epinefrin düzeyi etkilenmifl deride azalm›flken; norepinefrin düzeyi lezyonal deride dört kat, normal deride iki kat artmaktad›r. Aktif dönemde idrarda dopamin ve epinefrin metabolitlerinde art›fl gözlenmifltir. Ayr›ca, vitiligo keratinositlerinde b -adrenerjik reseptörlerle iliflkili kalsiyum transportunda defekt saptanm›flt›r. Defektif katekolamin biyosentezi Mono Amino Oksidaz (MAO)'› art›rmakta, o da stresle iliflkili hidrojen peroksit formasyonuna ve depigmentasyona neden olmaktad›r1.

Vitiligo hastalar›nda, b -Endorfin ve Met-Enkefalin sekresyonundaki sapmalar patogenezde dikkatleri bu iki nöromediatör üzerine çekmifltir. Kontrol grubuna göre, aktif vitiligolu hastalar›n plazmas›nda Met-Enkefalin seviyesi yüksek bulunmufltur. Stres an›nda sal›nd›¤› bilinen Met-Enkefalin'in vitiligoyu presipite edebilece¤i belirtilmektedir16.

Ayr›ca vitiliginöz derinin elektron mikroskobik incelemesinde melanositler ve sinir uçlar› aras›nda direkt ba¤lant›lar ve sinirlere ait minör dejeneratif de¤ifliklikler de saptanm›flt›r1.

3. Otositotoksik (Kendi kendine y›k›m) teorisi: Buna göre, melanin sentezi s›ras›nda ortaya ç›kan ara ürünlerin (DOPA, Dopakrom, 5,6 Dihidroksi indol vb.) veya metabolitlerin melanositler üzerine toksik etkisi oldu¤u belirtilmektedir. Lerner, melanositlerin do¤al bir koruyucu mekanizmaya sahip oldu¤unu ve bu mekanizman›n m e l a n o s i t l e r t a r a f › n d a n s e n t e z l e n e n m e l a n i n prekürsörlerinin eliminasyonunu sa¤lad›¤›n› ileri sürmektedir. Bu labil destrüksiyon sisteminin bozulmas›

vitiligoya yol açar. Bu teoriyi destekleyen bafll›ca bulgular olarak; vitiligoda tutulan bölgenin çevresindeki alan›n genellikle koyu pigmente olmas›, yüksek oranda fenol ve katekollerle iliflki içinde olan lastik ve plastik endüstri iflçilerinde vitiligo geliflmesi, tirozin, DOPA ve triptofan gibi maddelerin melanositlere toksik etkilerinin gözlenmesi say›labilir1.

Vitiligolu hastalarda tutulan ve tutulmayan derinin kalsiyum

“uptake”i karfl›laflt›r›ld›¤›nda, hasta bölgede kalsiyum

“uptake”inin kontrol grubundaki ve hasta kiflinin tutulmam›fl cildine göre befl kat azald›¤› tespit edilmifltir. Kalsiyum, normalde melanositlere toksik olan 6-Biopterin ile Tetrahidrobiopterin (THB) dengesini kontrol eder. Defektif THB döngüsü ve MAO aktivitesindeki art›fl, hidrojen Vitiligo ile iliflkili

otoimmün hastal›klar›

Vitiligolu hastalarda görülen otoantikorlar›n listesi

Vitiligo ile iliflkili lenfoproliferatif

hastal›klar

• Adison Hastal›¤›

• Alopesia areata

• Diabetes mellitus

• Hipertiroidizm

• Hipoparatiroidizm

• Hipotiroidizm

• Pernisiyöz anemi

• Adrenal

• Gastrik parietal

• Mitokondriyal

• Nüklear

• Pankreas Islet

• Düz kas

• Tiroid

• Lenfoma

• Multipl myeloma

• Myastenia gravis

• Mikozis Fungoides

• Timoma

• Mukokütanöz kandidiyazis

(3)

peroksit oluflumuna ve katalaz›n inaktivasyonuna neden olur. Katalaz superoksitleri azaltmaktayken, inaktive katalaz bu görevini yerine getiremez. Neticede, melanosit membran› üzerinde hem serbest radikaller hem de süper oksit radikaller birikir. Bu kan›tla birlikte nöral hipotez ve kimyasal hipotez kar›flmaya bafllar. Belirli hayvan modellerinde antioksidanlar in vitro olarak melanositlerin ölümünü önler. ‹nsanlarda vitiligo psödokatalaz, kalsiyum ve UVB ile yeniden repigmente olabilmektedir1. 1982 y›l› bafl›nda Nordlund ve Lerner, otositotoksik ve immün teorileri ortak bir bafll›kta ele alma fikrini ortaya atm›fllard›r. Epidermal hücreler prostoglandin (PG) sentezi yaparlar ki bu esnada ara ürün olarak peroksitler oluflur.

Sentezin sürmesi için gereken peroksidaz enzimi reaksiyon zinciri s›ras›nda bir oksijen atomu serbestlefltirir. Bu oksijen radikali de siklooksijenaz enzimini irreversibl olarak inaktive eder ve negatif “feed-back” ile PG sentezini durdurur. Melanin pigmentindeki fenoller bu oksijen radikalini detoksifiye ederek PG sentezinin devam›n›

sa¤lar. Böylece kendileri reaktif radikal durumuna geldiklerinden hücre için zararl› olurlar. Melanin pigmentindeki bu dengesizleflme normal flartlarda kompanse edilebilmektedir. Fenolik radikallerin afl›r›

y›¤›lmas› ise hücreyi y›k›ma u¤ratacak ve y›k›ma u¤rayan hücrelerden a盤a ç›kan antijenler Langerhans hücrelerinin arac›l›¤› ile immün sistemin devreye girmesine neden olacakt›r2.

Son y›llarda, etyolojide ileri sürülen hipotezlerin tümünü birlefltiren bir hipotez de Slominsky ve arkadafllar›

taraf›ndan ileri sürülmüfltür. Melatonin memelilerde farkl›

dokularda bulunabilen, tirozinaz sisteminden ba¤›ms›z olarak melanin sentezini önleyen ve spesifik bir reseptöre ba¤lanarak etkili olabilen bir maddedir. Bu teoriye göre vitiligolu hastalarda melatonin reseptör aktivitesi artm›flt›r.

Bunun sonucunda melanin sentezi azalmakta ancak tirozinaz›n etkili oldu¤u basamaklarda a盤a ç›kan ürünler ve serbest radikallerin oluflumu azalmamaktad›r. Böylece bu ara ürün ve radikallerin etkisi ile melanosit hasar› daha da artmaktad›r. Ayr›ca hasarlanm›fl melanositlerin yüzeyinden a盤a ç›kan antijenler, bu hücrelere karfl›

immün yan›t (otoimmünite) geliflmesine neden olmaktad›r26. Bütün bunlara ra¤men, insanlarda melatoninin fonksiyonu ve bu hastal›ktaki rolü konusunda kesin kan›t yoktur9.

Bu teorilerin d›fl›nda, etyolojide metabolik faktörlerden de söz edilmektedir. Vitiligo ile seruloplazmin, askorbik asit, vitamin B12, vitamin B6 ve folik asit metabolizmalar›

aras›nda ba¤lant›lar da kurulmaya çal›fl›lm›fl ama bir sonuca var›lamam›flt›r14,27-31.

Ayr›ca vitiligonun üveit (Vogt-Kayanagi Harada [VKH]

Sendromu) ya da Hashimoto tiroiditi gibi otoimmün endokrin hastal›klarla birlikte görülmesinden dolay›, sadece deriyi etkilemeyen sistemik bir patofizyolojik mekanizmaya sahip olabilece¤i de iddia edilmektedir2.

KL‹N‹K

Tipik vitiligo makülü birkaç mm'den cm'lerce büyüklü¤e ulaflabilen boyutlarda, yuvarlak ya da oval, oldukça iyi s›n›rl›, tebeflir beyaz› ya da süt beyaz› renginde bir maküldür.

Klinik olarak renk de¤iflikli¤i d›fl›nda belirti yoktur. Bu maküller birleflerek plak yaparlar. Tek olabilece¤i gibi, çok say›da hatta yüzlerce çeflitli boyutlarda makül gözlenebilir. Aktif lezyonlar›n çevresi hiperpigmente olabilir. Bazen bu s›n›rda ara renk tonundan oluflan bir bant görülebilir ve buna trikrom vitiligo denir1,9,32. Fokal vitiligoda, s›n›rl› bir alanda tek veya bir kaç depigmente makül gözlenir. Çocuklar›n %20'si bu tiptir.

Segmental vitiligo dermatomal ya da dermatomale benzer da¤›l›ml› unilateral maküllerle karakterizedir. Bu özel tip, tiroid hastal›klar› dahil di¤er vitiligo ile asosiye hastal›klarla birlikte görülmez. Segmental vitiligo, erken görülmeye e¤ilimli olup (bir çal›flmada olgular›n %69.7'si 20 yafl›n alt›nda bulunmufltur), jeneralize vitiligoya göre daha dura¤and›r ve familyal de¤ildir. Etkilenen hastalarda uzak ya da kontrlateral lezyonlar›n geliflmesi imkans›zd›r.

Trigeminal bölge tek bafl›na en çok tutulan (%52) alan olup, gövde ve boyun s›ras›yla %22.8 ve %17.4 oranlar›nda etkilenir. Hastalar›n %13'ünün üzerinde çok say›da alan tutulumu gözlenir. Jeneralize vitiligo en yayg›n form olup, birkaç veya çok say›da genifl maküllerle karakterizedir.

Bu maküller s›kl›kla simetrik yerleflmekte ve ekstansör yüzeyler etkilenmektedir. Vitiligo makülleri periorifisyal olabilir ve gözler, burun, kulaklar, a¤›z ve anüs çevresine yerleflebilir. Periungual tutulum tek bafl›na olabilece¤i gibi mukozal alanlar›n tutulmas› ile “Lip-top” vitiligo denilen flekilde de gözlenebilir. Akrofasial vitiligo da ise yüzle birlikte ekstremitelerin distalinde tutulma vard›r. Üniversal vitiligo hemen hemen tüm vücutta depigmentasyonun geliflti¤i, arada az say›da normal pigmente maküllerin gözlendi¤i tip olup, multipl endokrinopati ile iliflkilidir.

Jeneralize vitiligo lökotrifli, prematür a¤arm›fl saç, halo nevus ve alopesi areata ile iliflkili olabilir1 , 9. Vitiligoda oftalmolojik bulgular gözlenmez ama retinal ve iris pigmentlerinde anormallik olabilir. Dikkatli muayene ile %30'dan fazlas›nda koroidal anormallikler, %5 iritis gözlenebilir. Vizüal keskinlik etkilenmez. Vitiligolularda yap›lan çal›flmalarda klinikte önemli duyma problemlerine rastlanmam›flt›r. Bununla birlikte, küçük bir adada akraba evlili¤i yapm›fl bir grup vitiligolu hastada yayg›n olarak duyma hasar› gözlenmifltir1,9,33.

1994 y›l›nda bir AIDS'li hastada de¤iflik bir vitiligo tipi olarak mavi vitiligo tan›mlanm›flt›r. Bu rengin postinflamatuar hiperpigmentasyonun etkisi ile olufltu¤una inan›lmaktad›r34.

(4)

V‹T‹L‹GONUN S‹STEM‹K HASTALIKLARLA ‹L‹fiK‹S‹

1929'a kadar Parkon ve Derevici 25 hastada vitiligo ile beraber tiroid hastal›¤› saptad›lar. Sonradan bir çok araflt›r›c›

taraf›ndan k›smen hipotiroidizm, k›smen hipertiroidizm, Graves hastal›¤›, toksik guatr ve tiroiditle birliktelikler

%30-40 olarak bildirildi. Antimikrozomal ve antitiroglobulin antikorlar›na vitiligo hastalar›nda s›kl›kla rastlan›r. Tiroid hastal›¤›nda ise vitiligo %0.62-1.25 s›kl›¤›nda rapor edilmifltir1. Vitiligolu hastalarda otoimmün tiroidit oran›n› biz bir çal›flmam›zda %4.4 oran›nda tespit edebildik8.

Hastalar›n %1-7.1'inde hem juvenil hem de eriflkin tip diabetes mellitus (DM) gözlenirken, diabetiklerin %4.8'inde de vitiligo gözlenmektedir1. El Mofty, vitiligolular›n

%34'ünde DM ile ilgili aile öyküsü oldu¤unu bildirmifltir35,36. Biz de epidemiyolojik çal›flmam›zda vitiligoda diabet s›kl›¤›n› %7.1 olarak bulmufltuk8. Adison hastal›¤›nda vitiligo insidans›n›n %2 oldu¤u bildirilmifl olmakla birlikte, vitiligolularda yap›lan çal›flmalarda adrenal korteks hücrelerine ve steroide karfl›

otoantikor saptanmam›flt›r1.

Pernisiyöz anemi, yayg›n olmayan bir hastal›k olmakla birlikte vitiligolu hastalarda artm›fl s›kl›kla gözlenir. Nitekim pernisiyöz anemili hastalar›n %1.6-10.6's›nda vitiligo bulundu¤u bildirilmekle birlikte, vitiligolu hastalar›n 1/3'ünde vitamin B12absorbsiyonunun defektif oldu¤u gösterilmifltir1.

V‹T‹L‹GONUN PS‹KOSOSYAL ETK‹LER‹

Vitiligo günümüzde de psikokütan hastal›klar (psikodermatozlar) aras›ndaki yerini korumaktad›r. 1955'de Obermayer'in ilk s›n›flamas›ndan itibaren vitiligoyu, psikosomatik dermatozlar aras›nda görmekteyiz. Yine Vallego Nagera s›n›flamas›nda vitiligo psikoemosyonel faktörlerle oluflan dermatozlar aras›nda say›l›rken, Rook- Wilkinson gruplamas›nda ise bazen emosyonel faktörlerin etkisiyle ortaya ç›kan dermatozlar s›n›f›na al›nm›flt›r.

Buradan da anlafl›laca¤› gibi, vitiligonun psikosomatik yönü halen güncelli¤ini korumaktad›r. Hastal›¤›n bafllang›c›

ile psikotravmalar aras›ndaki iliflki konusunda Lerner %34, Turgut %40, Heriez %42 gibi oranlar bulmufllard›r.

Vitiligoda psikolojik etkiler çeflitli olmakla beraber, psikolojik problemlerin alt›nda kozmetik çirkinlik yatmaktad›r. Hastalar›n 1/4'den fazlas› hastal›¤›n›n seksüel yaflam›na engel oldu¤una inanmakta; erkek, bekar ya da içine kapal› hastalarda uyum problemleri yaflanmaktad›r.

Hastalar genellikle gergin, aktif, baz›lar› biraz sald›rgand›r.

Ço¤u zaman ailevi çat›flma vard›r1,11,14,37. Kendi çal›flmam›zda vitiligolu 113 hastan›n %68.14’ünde çeflitli psikiyatrik problemlerle karfl›lafl›lm›fl olup; bunlar›n

%15.93’ünde anksiyete, %23.01’inde majör depresyon ve

%9.74’ünde de minör depresyon tespit edilmifltir8.

H‹STOPATOLOJ‹ VE ‹MMÜNOPATOLOJ‹

Hastal›¤›n karakteristik özelli¤i melanositlerin yoklu¤u ve bazal tabaka ile stratum spinozumda melanin pigmentinin görülememesi ya da azl›¤›d›r. Melanositlerdeki melanin sentezinde rol oynayan tirozinaz›n varl›¤›n›

gösteren DOPA reaksiyonu vitiliginöz deride negatiftir.

Ancak erken lezyonlarda ve lezyonlar›n aktif s›n›r›nda 2-4 kez daha büyük melanositler bulunabilmekte ve DOPA reaksiyonu pozitif saptanabilmektedir.

Depigmente alanlar›n periferinden yap›lan melanosit kültürlerinde sitoplazmik vakuolizasyonla birlikte dejenerasyon, melanozomlar›n agregasyonu, otofajik vakuoller, ya¤l› dejenerasyon ve piknozun varl›¤› gözlenir.

Üstelik bu melanositlerin yavafl geliflti¤i ve erken öldü¤ü de tespit edilmifltir. Baz› çal›flmalarda, pigmente ve depigmente bölgelerin aras›ndaki deride, dermiste ve perivasküler sahada inflamatuar de¤ifliklikler saptanm›flt›r.

Elektron mikroskobik olarak depigmente alanlar›n periferinden yap›lan çal›flmalarda, bazal tabakada vakuolizasyon ve ekstrasellüler granüler materyalin birikimi gözlenmifltir. Lezyona yak›n ancak etkilenmemifl alandaki keratinositlerde intrasellüler ödem, sitoplazmik vakuolizasyon ve sellüler organellerde dilatasyon tespit edilmifl olup; bunlar vitiliginöz alanlarda gözlenmedi¤inden sekonder fenomenler olarak tan›mlanm›flt›r. Etkilenmifl alandaki melanositler genellikle birkaç yuvarlak melanozom içermekte olup, bunlar granüler iç yap› göstermektedirler.

Daha az dentritik olup, melanosit ve keratinositler aras›nda intersellüler boflluklar oluflur. Melanositler nekrotik gözükmekte ve beraberinde anormal sitoplazmik filamentler, mitokondri ve hücre membranlar›

gözlenmektedir. Depigmentasyon gösteren makülün veya k e n a r › n › n i m m ü n o h i s t o l o j i k i n c e l e m e l e r i n d e , immünoreaktif nöropeptid - ve vazoaktif intestinal peptid (VIP)'in artt›¤› tespit edilmifltir1 , 3 , 1 0 , 1 6 , 1 7 , 3 8.

V‹T‹L‹GONUN TANI VE AYIRICI TANISI Vitiligonun tan›s› tipik da¤›l›m›, progresif oluflu, akiz, tebeflir beyaz› veya süt beyaz› maküllerin görülmesi ile konur. Wood ›fl›¤›yla muayene aç›k tenli hastalar ve günefle maruz kalmam›fl alanlarda makülün tespiti için gereklidir1. Jeneralize vitiligo ile ayr›lmas› gereken hastal›klar aras›nda kimyasal lökoderma, lepra, lupus eritematozus, melanomla iliflkili lökoderma, mikozis fungoides, piebaldizm, pitriyazis alba, postinflamatuar hipomelanozis, tinea versikolor, tuberoskleroz, Waardenburg Sendromu, halo nevus say›labilir. Segmental vitiligonun ay›r›c› tan›s› ise bafll›ca nevus depigmentosus ve tuberoskleroz ile yap›lmal›, segmental vitiligo tek parça de¤il de birden fazla say›da makülle olursa ayr›ca idiopatik guttat hipomelanosis, lepra, pitriyazis alba, postinflamatuar hipomelanosis, tinea versikolor da düflünülmelidir.

(5)

Baz› durumlarda biyopsi faydal› olabilir. Standart histolojik çal›flmalar vitiliginöz makülü kimyasal lökoderma, piebaldizm ya da Waardenburg Sendromu'ndan ay›rmazken;

lupus eritematosus, lepra ve tinea versikolorun ayr›m›nda yard›mc› olabilir1.

V‹T‹L‹GODA LABORATUAR ÇALIfiMALARI Spesifik bir laboratuar bulgusu yoktur. Laboratuar çal›flmalar› ay›r›c› tan› ve efllik edebilen hastal›klara yönelik olmal›d›r. Bu nedenle tiroid hastal›klar›, diabetes mellitus, pernisiyöz anemi ve adrenal yetmezlik araflt›r›lmal›d›r.

Serum a -MSH, kortikotropin ve eser elementlerin düzeylerinin ölçülmesine ya da saç analizleri yap›lmas›na ise gerek yoktur39.

KL‹N‹K SEY‹R

Vitiligonun do¤al seyrinin sonucunu tahmin etmek imkans›zd›r. Fokal vitiligo bir süre dura¤an kalabilir veya jeneralize vitiligonun öncüsü olabilir. Jeneralize vitiligo ise genellikle ani bafllar, bunu ataklar ve stabilite dönemleri izler. Jeneralize ve üniversal vitiligonun spontan iyileflmesi oldukça nadirdir. Mevcut bir makül yavafl olarak gerilerken, yeni bir tanesi periyodik olarak geliflebilir. Segmental vitiligo ise s›kl›kla çok dura¤and›r. ‹yileflme süresi genellikle bir y›ldan daha azd›r. Regresyon ve önemli spontan repigmentasyon nadirdir1.

ÇOCUKLUK ÇA⁄INDA V‹T‹L‹GO

Hastalar›n %50 kadar›nda vitiligo 20 yafl›ndan önce bafllamaktad›r. ‹ki yafl›ndan önce bafllang›ç oldukça nadirdir.

Çocuklarda (%19) segmental vitiligo eriflkinlere (%5) nazaran daha fazla görülür. Di¤er vitiligo tiplerinin görülme s›kl›¤› bak›m›ndan bir fark saptanmam›flt›r. Eriflkinlerde ailede vitiligo hikayesi %29, çocuklarda ise %35 olarak saptanm›flt›r. Vitiligolu çocuklar›n ailelerinde erken saç beyazlamas›, otoimmün ve endokrin hastal›klar›n s›kl›¤›

dikkat çekmektedir40-42.

Çocuk vitiligosunda tedaviye cevap daha iyidir41,42. Halder, çocuklarda topikal steroide cevab› %45, topikal PUVA'ya cevab› %58 ve oral PUVA'ya cevab› %71 bulurken;

eriflkinlerde bu oranlar› s›ras› ile %29, %36 ve %55 olarak vermektedir40 .

Çocuk yafl grubundaki hastalardan 3-6 yafllar›ndakilerin psikolojik olarak vitiligodan pek etkilenmedikleri, okul ça¤›ndaki çocuklar›n ise k›zd›rmaya çok duyarl› olduklar›

ve arkadafls›zl›k yaflad›klar› tespit edilmifltir. Bu yafl grubu çocuklara, okulda yeni etkinliklerle vitiligolar›

unutturulmal›d›r. Prepubertal ça¤larda ise anksiyete s›kl›kla gözlenir. Bu nedenle hastalar emosyonel tedaviye de al›nmal›d›r40.

KAYNAKLAR

1. Mosher DB, Fitzpatrick TB, Ortanne JB. Disorders of Pigmentation, Hipomelanoses and Hypermelanoses. In: Freedberg IM, Eisen AZ, Fitzpatrick TB (Eds). Dermatology in General Medicine.

Vol: I, 5th edition, Mc Graw Hill Companies, 1999: 7936-45.

2. Nordlund JJ. Vitiligo: It is important. Arch Dermatol 1982; 118: 5-8.

3. Schwart RA, Janniger CK. Vitiligo. Cutis 1997; 60: 239-44.

4. Sharquie KE. Vitiligo. Clin Exp Dermatol 1984; 9: 117-26.

5. Koranne RV. Vitiligo. Int J Dermatol 1988; 27: 676-81.

6. Turgut K. Vitiligoda psikolojik araflt›rma ve 250 vakan›n tetkiki. Haseki T›p Bülteni 1971; 9: 152-6.

7. Metin A, Güzelo¤lu M, Subafl› fi, Delice ‹, Ar›ca M. Van ve çevresinde vitiligo hastal›¤›. T Klin Dermatoloji 1999; 9: 22-6.

8. Ar›can Ö, Koç K, Ersoy L. Türk popülasyonunda vitiligo.

XVII. Ulusal Dermatoloji Kongresi, Antalya, 2000: Poster.

9. Bleehen SS. Disorders of Skin Colour. In: Champion RH, Bruten JL, Burns DA, Breathnach SM. (Eds). Textbook of Dermatology.

Vol: II, 6th edition, London, Balckwell Sci Ltd, 1998: 1753-815.

10. Bolognia JL. Biology of Hipopigmentation. J Am Acad Dermatol 1988; 8: 217-55.

11. Majumder PP. Pattern of familial aggregation of vitiligo.

Arch Dermatol 1993; 129: 994-8.

12. Schacter M. Generalized vitiligo one of uniovular twins’

probable diencephalopituituray syndrome: Neurophysicologic aspects. Ann Pediatr 1947; 169: 337.

13. Kaptagel G, Nemlio¤lu F. Dermatolojik Hastal›klar›n Psikosomatik

‹ncelemesi. Cerrahpafla T›p Fakültesi Dergisi, 1978; 10: 10-6.

14. Onsun N. Vitiligo Etyopatogenezinde Psikosomatik Faktörlerin Rolü. Uzmanl›k Tezi, ‹stanbul, 1981.

15. Turgut K. Psikosomatik Dermatozlar. Haseki T›p Bülteni 1976; 14: 152-6.

16. Ortonne JP. Vitiligo: Where do we stand? Pigment Cell Res 1993; 6: 61-72.

17. Dunn JF. Vitiligo. Am Fam Physician 1986; 33:137-43.

18. Naughton GK. Detection of antibodies to melanocytes in vitiligo by specific immunoprecipitation. J Invest Dermatol 1983; 81: 540-2.

19. Hatchome N. Possible functional impairment of Langerhans cells in vitiliginous skin. Arch Dermatol 1987; 123: 51-4.

20. Ortanne JP. Vitiligo. Dermatology in five continents proceedings of the XVIIth World Congress of Dermatology, Berlin, 1987: Poster.

21. Aranson PI, Hashimoto K. Assosiation of IgA antimelanoma antibodies in the sea of the vitiligo patients with active disease.

J Invers Dermatol 1987; 88: 475.

22. Tsuji T, Hamuda T. Topically administered Fluorourasil in vitiligo. Arch Dermatol 1983; 119: 722-7.

23. Önarslan G, Ersoy L. Vitiligolu hastalarda immunperoksidaz yöntemle IgG ve C3 birikiminin araflt›r›lmas›. Deri Hastal›klar›

ve Frengi Arflivi 1991; 25: 97-102.

24. Canbaz M. Vitiligolu derideki PGE2 düzeylerinin normal de¤erlerle karfl›laflt›r›lmas›. Deri Hastal›klar› ve Frengi Arflivi 1984; 18: 67-71.

25. Chanco-Turner Ml. Physiological Changes in vitiligo. Arch Dermatol. 1965; 91: 390-6.

26. Slominski K. Hypothesis possible role of melatonine receptor in vitiligo: Discussion paper. J R Soc Med 1989; 82: 539-41.

27. Banerjee AK. Serum Vitamin B12 level in vitiligo: A preliminary study. Bull Calcutta Sch Trop Med 1970; 18: 73-5.

28. Galakhova GI. Vitamin B6 metabolism in occupational and non-occupational vitiligo. Vopr Med Khim 1972; 18: 296-301.

29. Montes LF. Folic Acid and Vitamin B12 in vitiligo: A nutritional approach. Cutis 1992; 50: 39-41.

30. Özdemir fi. Vitiligolu hastalarda serum askorbik asit düzeylerinin araflt›r›lmas›. Lepra Mec 1999: 21-7.

(6)

31. Ratman AV. Ascorbic acit and melanogenesis. Br J Dermatol 1977; 97: 201-4.

32. Fargnoli MC, Bolognia JL. Penthachrome vitiligo. J Am Acad Dermatol 1995; 33: 853-6.

33. Zengin N. Vitiligoda göz bulgular›. SÜ T›p Fakültesi Dergisi 1996; 12: 205-8.

34. Ivker R. Blue Vitiligo. J Am Acad Dermatol 1994, 30: 829-31.

35. Gould IM. Vitiligo in diabetes mellitus. Br J Dermatol 1985; 113: 153-5.

36. Elmofty Y. Vitiligo a symptom complex. Int J Dermatol 1980;

19: 237-44.

37. Porter JR. Psychosocial effect of vitiligo. J Am Acad Dermatol 1986; 15: 220-4.

38. Kao CH, Yu HS. Depletion and repopulation of Langerhans cells in nonsegmental type vitiligo. J Dermatol 1990; 17: 287-96.

39. Lynn A. Guidelines of care for vitiligo. J Am Acad Dermatol 1996, 35: 620-26.

40. Halder RM, Grimes PE, Cowan CA. Childhood vitiligo. J Am Acad Dermatol 1987; 16: 948-54.

41. Rebat MH. Childhood vitiligo. Clin Dermatol 1997; 5: 899-906.

42. Rosdahl SK, Szabo G. Mitotic activity of epidermal melanocytes in UV-irradiated mouse skins. J Invest Dermatol 1978; 70: 143-8.

Referanslar

Benzer Belgeler

In Turkey, in this context, the citizens of other countries, in exchange for making direct investments over a certain amount, purchasing real estate, holding or

Demir, Potasyum, Magnezyum ve Sodyum Tuzlarını İçeren Mannitol Çözeltilerinin Liyofilizasyon Esnasında Kritik Formülasyon Sıcaklıklarının Differensiyel Termal

Öğrencilerimiz yaşadıkları aile ve akraba çevresinden yapacakları araştırma sonucunda öğrenecekleri Şarkışla ilçesine özgü yemeklerle ilgili çalışmaları okul

Uluslararası TURAZ Adli Bilimler, Adli Tıp ve Patoloji Kongresinde "Evalution ps-13 MKEK Yapımı 9x19 mm Parabellum Fişekleri Kullanarak Yapılan Atışlardan

Ünite 6, Sayfa 102, Çalışma Yaşamının Türkiye İş Kurumu Tarafından Dene- timi başlığı altındaki konu değiştirildiği için bu konuya Anadolu Üniversi- tesinin Kasım

içindeydi. Bu nedenle, sözkonusu stratejik zemin üzerinde oluflan Ameri- kan-Rus ittifak›n›n içinde o da yer al›yordu. Dolay›s›yla, bölgede bir Ame-

Şahap Sıtkı, Ahmet Hamdi Tanpmarla konuştum, Varlık; nr./139, 2 Şubat, .1947, s. Ôztürkmcn, 'Profesörlerimiz konuŞuyiır :- Tanzimat edebiyatı profesörü şair

Toz Boyaların Hacimsel ve Değersel olarak Toplam Küresel Boya Pazarıyla Karşılaştırılması (2011). Kaynak: [2011 – 2016] Global Market Analysis For The