• Sonuç bulunamadı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ"

Copied!
115
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

İLKÖĞRETİM OKULLARINDA GÖREVLİ ÖĞRETMENLERİN BESLENME ALIŞKANLIKLARI VE BESLENME BİLGİ

DÜZEYLERİ

ÇİĞDEM SABBAĞ

EV EKONOMİSİ YÜKSEKOKULU (BESLENME) ANA BİLİM DALI

ANKARA 2003

Her hakkı saklıdır

(2)

Prof. Dr. Metin Saip SÜRÜCÜOĞLU danışmanlığında Çiğdem SABBAĞ tarafından hazırlanan bu çalışma 21/01/2003 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından Ev Ekonomisi (Beslenme) Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Başkan: Prof. Dr. Metin S. SÜRÜCÜOĞLU

Doç. Dr. A. Özfer ÖZÇELİK

Doç. Dr. Tanju BESLER

Yukarıdaki sonucu onaylarım.

Prof. Dr. Metin OLGUN Enstitü Müdürü

(3)

ÖZET Yüksek Lisans Tezi

İLKÖĞRETİM OKULLARINDA GÖREVLİ ÖĞRETMENLERİN BESLENME ALIŞKANLIKLARI VE BESLENME BİLGİ DÜZEYLERİ

Çiğdem SABBAĞ Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Ev Ekonomisi (Beslenme) Anabilim Dalı

Danışman: Prof. Dr. Metin Saip SÜRÜCÜOĞLU

Bu araştırma, ilköğretim okullarında görevli öğretmenlerin beslenme akışkanlıkları ve beslenme bilgi düzeylerini saptamak amacıyla, 128 erkek ve 253 kadın olmak üzere toplam 381 öğretmen üzerinde yürütülmüştür. Araştırma verilerinin elde edilmesinde anket tekniği kullanılmıştır.

Araştırma sonuçlarına göre, erkek öğretmenlerin yaşları ortalama 40.98±0.623 yıl, kadın öğretmenlerin ise 36.38±0.417 yıldır. Öğretmenlerin %71.92’sinin beslenme konusunda ders almadıkları, %69.55’inin ilkokul programlarındaki beslenme konularını yeterli bulmadıkları saptanmıştır. Öğretmenlerin %42.52’sinin halen sigara içtiği, %50.92’sinin hiç alkol kullanmadığı, %54.33’ünün günde üç öğün yemek yediği, en çok atladıkları ana öğün yemeğinin %24.93 ile öğle yemeği olduğu belirlenmiştir. Öğretmenlerin %46.72’sinin yiyecek reklamlarından hiç etkilenmediği, %81.10’unun ürünlerdeki etiket bilgilerini okuduğu bulunmuştur.

Öğretmenlerin en çok tercih ettiği içecekler; çay ve neskafe; yiyecekler ise meyve ve simittir. Diyet ürünlerini tüketenlerin oranı %28.87; en çok tercik ettikleri diyet ürünleri; kepekli ekmek ve az yağlı beyaz peynir, en çok gittikleri restoran; kebapçı, pideci ve lahmacuncudur. Batı tarzı fast food ürünlerinden hamburger (351 puan), dondurma (298 puan) ve pizza (297 puan); geleneksel fast food ürünlerinden et döner (518 puan), iskender kebap (386 puan) ve Adana kebap (213 puan); fast food içeceklerden ise ayran (657 puan), kolalı içecekler (369 puan) ve taze meyve suyu (354 puan) en çok tercih ettikleri ilk üç üründür.

Öğretmenlerin %71.39’u yeterli, %24.94’ü iyi ve %3.67’si yetersiz düzeyde beslenme bilgisine sahip olduğu belirlenmiştir. Erkek öğretmenlerin beslenme bilgi puan ortalaması, 40.69±0.926, kadın öğretmenlerin beslenme bilgi puan ortalaması ise 45.58±0.645’dır.

2003, 97 sayfa

ANAHTAR KELİMELER : Öğretmen, beslenme bilgisi, beslenme alışkanlıkları, hızlı hazır yiyecekler.

(4)

ABSTRACT Masters Thesis

A RESEARCH ON NUTRITIONAL KNOWLEDGE LEVELS AND NUTRITIONAL HABITS OF ELEMANTARY SCHOOL TEACHERS

Çiğdem SABBAĞ Ankara University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Home Economics (Nutrition) Supervisor : Prof. Dr. Metin Saip SÜRÜCÜOĞLU

This research was conducted on a total of 381 teacher, 253 women and 128 men on nutritional knowledge levels, nutritional habits of elementary school teachers. The data for the research was collected by questionnaires.

According to the results of the research; the average age of the male teachers is 40,98±0,623 and the average age of the female teachers is 36,38+0,417. It was determined that 71,92% of the teachers has not been instructed about nutrition and 69,55% has not found the issues of nutrition adequate in primary school curriculum.

It was also determined that 42,52% of the teachers currently smoke cigarettes and 50,92% never consumes alcohol and 54,33% eat three times a day and that the main dish they generally skipped turned out to be lunch. 46,72% of the teachers has not been affected at all from the food commercials and 81,10% read the labels on the food products. The beverages most preferred by the teachers were tea and instant coffee and the foodstuff most preferred by them were fruit and simit. The ratio of those consuming diet products was 28,87% and the diet products most preferred by them were whole–wheat bread and light white cheese and the restaurant most frequented by them were kebap seller, pide seller (Turkish pizza) and lahmacun seller. The most preferred west-style fast food products were hamburger (351 points), ice-cream (298 points) and pizza (297 points) while the most preferred traditional fast food products were döner (518 points), iskender kebap (386 points) the fast food beverages most in demand were ayran (657 points) cola beverages (369 points) and fruit juice (354 points). It was also determined that 71,39% of teachers has adequate information about nutrition while 24,94% of them has good knowledge of nutrition, 3,67% of the teachers has inadequate nutrition information. Nutrition point average of the male teachers was found to be 40,69±0,926 and the nutrition point average of the female teachers was found to be 45,58±0,645.

2003, 97 pages

Key Words : Teacher, nutrition levels, nutrition habits, fast food products

(5)

TEŞEKKÜR

Bana araştırma olanağı sağlayan ve çalışmamın her safhasında yakın ilgi ve önerileriyle beni yönlendiren danışman hocam, sayın Prof. Dr. Metin Saip SÜRÜCÜOĞLU’na, çalışmam boyunca yardımlarını esirgemeyen sayın Doç. Dr. Ayşe Özfer ÖZÇELİK’e teşekkürlerimi sunarım.

Çalışmamın her safhasında bana maddi ve manevi destek veren, bugünlere ulaşmamı sağlayan, aileme en içten teşekkürlerimi sunarım.

Çiğdem SABBAĞ Ankara , Ocak 2003

(6)

İÇİNDEKİLER

ÖZET... i

ABSTRACT ... ii

TEŞEKKÜR ...iii

ÇİZELGELER DİZİNİ...vi

1. GİRİŞ ... 1

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI... 6

3. MATERYAL VE YÖNTEM ...14

3.1. Araştırma Bölgesi ve Yerinin Belirlenmesi...14

3.2. Araştırma Yöntemi ve Örneklemin Belirlenmesi ...14

3.3. Anket Formunun Hazırlanması ve Uygulanması ...14

3.4. Verilerin Değerlendirilmesi...15

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA ...16

4.1. Araştırmaya Alınan Öğretmenler Hakkında Genel Bilgiler ...16

4.1.1. Öğretmenlerin yaşları ...16

4.1.2. Öğretmenlerin vücut ağırlıkları (BKİ)...17

4.1.3. Öğretmenlerin medeni durumları ...18

4.1.4. Öğretmenlerin sorumlu oldukları sınıflar ...18

4.1.5. Branş öğretmenlerinin girdiği ders konuları...19

4.1.6. Öğretmenlerin öğretmenlik süreleri ...19

4.1.7. Öğretmenlerin öğretmen yetiştiren okuldan mezun olma durumları ...20

4.1.8. Öğretmen yetiştirmeyen okuldan mezun olanların mezun oldukları okullar ...21

4.1.9. Öğretmenlerin öğretmenliği seçme nedenleri...22

4.1.10. Öğretmenlerin evlilik süreleri...23

4.1.11. Evli öğretmenlerin çocuk sayısı ...24

4.1.12. Bekar öğretmenlerin kaldıkları yerler...24

4.1.13. Öğretmenlerin ailelerindeki birey sayısı...25

4.1.14. Öğretmen eşlerinin eğitim durumları ...25

4.1.15. Öğretmen eşlerinin çalışma durumları ...26

4.1.16. Öğretmenlerin beslenme konularında ders alma durumları....27

4.1.17. Öğretmenlerin beslenme konularını yeterli bulma durumları ...28

4.1.18. Öğretmenlerin beslenme eğitimine dahil edilmesini istedikleri konular...29

4.1.19. Öğretmenlerin derslerde beslenme saati yapma durumları...30

4.1.20. Öğretmenlerin beslenme saatinde tüketilen yiyecekleri belirleyenler...30

4.1.21. Öğretmenlerin beslenme ile ilgili haberleri yazılı ve görsel basından izleme durumları ...31

(7)

4.1.22. Öğretmenlerin beslenme konularına ilgi duyma durumları....33

4.1.23. Öğretmenlerin sosyo kültürel faaliyetlerini olup olmadığı...33

4.1.24. Öğretmenlerin yaptıkları sosyo kültürel faaliyetler...34

4.1.25. Öğretmenlerin sigara kullanma durumları...35

4.1.26. Öğretmenlerin alkol kullanma durumları ...36

4.2. Öğretmenlerin Beslenme Alışkanlıkları ...37

4.2.1. Öğretmenlerin günlük öğün sayısı...37

4.2.2. Öğretmenlerin ana öğün yemeklerini yeme durumları ...38

4.2.3. Öğretmenlerin ana öğün yemeklerini atlama nedenleri...39

4.2.4. Öğretmenlerin reklamlardan etkilenme durumları ...41

4.2.5. Öğretmenlerin ambalajlanmış ürünlerdeki etiket bilgilerini okuma durumları ...42

4.2.6. Öğretmenlerin hazır yiyeceklerdeki etiket bilgilerine dikkat etme durumları ...43

4.2.7. Öğretmenlerin psikolojik durumlarına göre beslenme davranışları ...44

4.2.8. Öğretmenlerin ara öğünlerdeki içecek tüketim sıklıkları ...46

4.2.9. Öğretmenlerin ara öğünlerdeki yiyecek tüketim sıklıkları ...51

4.2.10. Öğretmenlerin yemek yeme şekilleri...55

4.2.11. Öğretmenlerin diyet ürün tüketme durumları ...56

4.2.12. Öğretmenlerin diyet ürünlerini tüketme sıklıkları ...57

4.2.13. Öğretmenlerin restoranlara gitme sıklıkları...60

4.2.14. Öğretmenlerin fast food ürünlerini tercih durumları ...63

4.2.15. Öğretmenlerin batı tarzı fast food ürünlerini tercih durumları ...64

4.2.16. Öğretmenlerin geleneksel fast food ürünlerini tercih durumları ...67

4.2.17. Öğretmenlerin fast food içeceklerini tercih durumları ...70

4.3. Öğretmenlerin Beslenme Bilgi Düzeyleri ...73

4.3.1. Öğretmenlerin beslenme sorularına verdikleri cevaplar...73

4.3.2. Öğretmenlerin beslenme bilgi düzeyleri...76

4.3.3. Öğretmenlerin bazı değişkenlere göre beslenme bilgi düzeyleri...77

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ...80

KAYNAKLAR...83

EKLER...87

Ek-1 ...88

ÖZGEÇMİŞ ...97

(8)

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 4.1. Öğretmenlerin yaşları ...16

Çizelge 4.2. Öğretmenlerin vücut ağırlıkları (BKİ)...17

Çizelge 4.3. Öğretmenlerin medeni durumları ...18

Çizelge 4.4. Öğretmenlerin sorumlu oldukları sınıflar ...18

Çizelge 4.5. Branş öğretmenlerinin girdiği dersler...19

Çizelge 4.6. Öğretmenlerin öğretmenlik süreleri...20

Çizelge 4.7. Öğretmenlerin öğretmen yetiştiren okuldan mezun olma durumları ...21

Çizelge 4.8. Öğretmen yetiştirmeyen okuldan mezun olanların mezun oldukları okullar ...22

Çizelge 4.9. Öğretmenlerin öğretmenlik mesleğini seçme nedenleri ...22

Çizelge 4.10. Öğretmenlerin evlilik süreleri...23

Çizelge 4.11. Evli öğretmenlerin sahip oldukları çocuk sayısı...24

Çizelge 4.12. Bekar olan öğretmenlerin kaldıkları yerler...24

Çizelge 4.13. Öğretmenlerin ailelerindeki birey sayısı...25

Çizelge 4.14. Öğretmen eşlerinin eğitim durumları ...26

Çizelge 4.15. Öğretmen eşlerinin çalışma durumları ...26

Çizelge 4.16. Öğretmenlerin öğrenimleri sırasında beslenme dersi alma durumları...27

Çizelge 4.17. Öğretmenlerin beslenme konuları yeterli bulma durumları ...28

Çizelge 4.18. Öğretmenlerin beslenme eğitimine dahil edilmesini istediği konular ...29

Çizelge 4.19. Öğretmenlerin derslerinde beslenme saati yapma durumları ...30

Çizelge 4.20. Öğretmenlerin beslenme uygulamalarında tüketilen yiyecekleri belirleyenler ...31

Çizelge 4.21. Öğretmenlerin beslenme ile ilgili haberleri yazılı ve görsel basından izleme durumları...32

Çizelge 4.22. Öğretmenlerin beslenme konularına ilgi duyma durumları ...33

Çizelge 4.23. Öğretmenlerin sosyo kültürel faaliyetlerinin olup olmama durumları ...34

Çizelge 4.24. Öğretmenlerin yaptıkları sosyo kültürel faaliyetler...35

Çizelge 4.25. Öğretmenlerin sigara kullanma durumları...35

Çizelge 4.26. Öğretmenlerin alkol kullanma durumları ...36

Çizelge 4.27. Öğretmenlerin günlük yedikleri öğün sayısı...38

Çizelge 4.28. Öğretmenlerin ana öğün yemeklerini yeme durumları ...39

Çizelge 4.29. Öğretmenlerin ana öğün yemeklerini atlama nedenleri...40

(9)

Çizelge 4.30. Öğretmenlerin reklamlardan etkilenme durumları ...42

Çizelge 4.31. Öğretmenlerin ambalajlanmış ürünlerdeki etiket bilgilerini okuma durumları...43

Çizelge 4.32. Öğretmenlerin hazır yiyeceklerdeki etiket bilgilerine dikkat etme durumları...44

Çizelge 4.33. Öğretmenlerin psikolojik durumlarına göre beslenme davranışları ...45

Çizelge 4.34. Öğretmenlerin ara öğünlerdeki içecek tüketim sıklıkları ...47

Çizelge 4.35. Öğretmenlerin ara öğünlerdeki yiyecek tüketim sıklıkları ..52

Çizelge 4.36. Öğretmenlerin yemek yeme şekilleri...56

Çizelge 4.37. Öğretmenlerin diyet ürün tüketme durumları ...57

Çizelge 4.38. Öğretmenlerin diyet ürünlerini tüketme sıklıkları ...58

Çizelge 4.39. Öğretmenlerin restoranlara gitme sıklıkları...61

Çizelge 4.40. Öğretmenlerin batı tarzı fast food ürünlerini tercih durumları ...64

Çizelge 4.41. Öğretmenlerin geleneksel fast food ürünlerini tercih durumları ...67

Çizelge 4.42. Öğretmenlerin fast food içeceklerini tercih durumları ...70

Çizelge 4.43. Öğretmenlerin beslenme hakkındaki bilgileri ...73

Çizelge 4.44. Öğretmenlerin beslenme bilgi düzeyleri...76

Çizelge 4.45. Öğretmenlerin bazı değişkenlere göre beslenme bilgi düzeyleri ...78

(10)

1. GİRİŞ

Bir ülkenin sosyal ve ekonomik açıdan istenen uygarlık düzeyine ulaşabilmesi; bedensel ve zihinsel açıdan güçlü, sağlıklı ve yetenekli bireylerin varlığına bağlıdır. Bu olgu, teknolojik gelişme yanında insan faktörünün yerini ve önemini açıkça ortaya koymaktadır. Çünkü toplumsal kalkınmada insan gücü temel unsur olarak kabul edilmektedir. İnsan gücünün fiziksel ve mental fonksiyonlar bakımından en üst düzeyde tutulabilmesi, insanın beslenme durumu ile yakından ilgilidir. Bunu sağlamak için bireylerin önce, aile içinden başlayarak yeterli ve dengeli beslenmeleri, bunun yanında da olumlu beslenme alışkanlıklarını kazanmaları gerekir (Hasipek ve Sürücüoğlu 1994).

Beslenme, yaşam süresince her zaman üzerinde durulması gereken en önemli konulardandır. Çünkü büyüme ve gelişmeyi etkileyen, sağlık ve canlılık veren, mental gelişmeyi sağlayan en önemli unsurdur. İnsan sağlığı beslenme dışında, kalıtım, iklim ve çevre koşulları gibi birçok etmenin etkisi altındadır. Bugüne kadar hayvan türleri üzerinde yapılan deneysel araştırmalar; beslenmenin organizmanın yaşamındaki rolü yanında, büyüme–gelişme, fizyolojik görevlerin sürdürülmesi ve yaşam süresine olan etkileri konusunda da bilimsel veriler ortaya çıkarmıştır (Baysal 1999).

Beslenme; büyüme, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için besin öğelerinin vücutta kullanılmasıdır. Bunun için de, enerji ve besin öğelerinin yeterli ve dengeli olarak sağlanması bireylerin sağlıklı olabilmeleri açısından gereklidir. Sağlıklı bir yaşam için gerekli olan besin öğelerinin bir veya birkaçı yetersiz alınırsa vücudun büyümesi, gelişmesi ve normal çalışması bozulur. Bunun için, sağlıklı ve uzun yaşayabilmek için bireylerin doğumdan itibaren yeterli ve dengeli beslenmeleri gerekmektedir. Yeterli beslenme, genellikle sağlıklı ve üretken olabilmek için organizmaya gerekli olan enerjinin sağlanması anlamına gelir. Dengeli beslenme ise, enerji yanında bütün besin öğelerinin gereksinim kadar sağlanmasıdır.

Unutmamalıdır ki iyi beslenme, bebeklikten çocukluğa, çocukluktan erişkinliğe kadar sağlıklı bir yaşantının temel unsurunu oluşturmaktadır (Özdoğan 1991).

Bireylerin yetişkinlikte sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi çocuklukta ve gençlikte düzenli bir beslenme alışkanlığı geliştirebilmesi ile mümkündür (Yağmur 1995). Bugün dünyada milyonlarca insan açlık ve yetersiz beslenmenin getirdiği hastalıklarla savaşırken, diğer bazıları da aşırı ve

(11)

yanlış beslenme nedeni ile yaşamlarını erken yaşlarda yitirmekte veya çalışamaz duruma düşmektedir (Sürücüoğlu 1986).

Yeterli ve dengeli beslenebilmek, bu konuda bilinçli davranabilmek için herşeyden önce vücudun ihtiyacı olan enerji ve besin öğelerinin bilinmesi yanında bu enerji ve besin öğeleri ihtiyacının hangi besinlerle karşılanabileceği, günlük alınması gerekli besin gruplarının neler olduğunun da bilinmesi gerekir. Bilgi yetersizliği beslenmenin yetersiz ve dengesiz oluşunda başta gelen nedenlerdendir. Bilgi yetersizliği sonucunda bireylerde kötü beslenme alışkanlıkları yerleşeceği, yerleşen alışkanlıklardan kurtulmanın ise oldukça zor olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle üzerinde durulması gereken husus, beslenme konusunda bilgi sahibi olmak, kötü alışkanlıkları hiç kazanmamaktır (Aktaş 1988).

Bugün sahip olduğumuz yaşam biçimi ve beslenme alışkanlıkları bizden önceki kuşaklara göre birçok açıdan büyük değişiklikler göstermektedir.

Günümüz insanı teknolojik yenilikler ve yaşam koşullarındaki gelişmeler sayesinde farklı bir yaşam tarzı sürdürmektedir. İşini daha çok oturarak yapmakta, kendine daha çok zaman ayırabilmekte, diğer yandan daha az hareket etmekte ve bu yaşam biçimi bireylerin enerji harcamasını büyük ölçüde azaltmaktadır. Bunun yanında kişilerin beslenme alışkanlıklarında da büyük değişiklikler olmuş; aşırı yemek yeme, fazla saf besin ve yağ tüketimi, alkol, işlenmiş besin, fast food yiyecek tüketme eğilimine itilmişlerdir. İnsan yaşamındaki bu değişiklikler insan bedeninin fiziksel yapısının değişmesine, boya uygun beden ağırlığının artmasına, başka bir ifade ile şişmanlığa neden olmuştur (Baysal 1998, Sürücüoğlu 1999).

Beslenme alışkanlıkları insanları bedensel ve zihinsel sağlıklarını önemli derecede etkilemesi bakımından günümüzde tüm dünya ülkelerinde üzerinde son derece önemle durulan bir konudur. Kişinin öğün sayısı, ana öğünlerde ve ara öğünlerde tükettikleri besinlerin tür ve miktarları, yiyecek satın alma, yemek hazırlama, pişirme ve servis gibi ana özelliklerin yanında kişilerin hızlı veya yavaş yemek yemesi, besinlerin ağızda iyice çiğnenmesi, üzüntülü, neşeli veya yorgunluk durumlarında besin tüketimi, besinleri soğuk ya da sıcak tüketme gibi davranış kalıplarını içeren bir bütünlük teşkil etmektedir. Ayrıca eğitim, gelir ve beslenme bilgi düzeyi, adet ve gelenekler, iklim, çevre, kentte veya kırsal kesimde yaşama gibi faktörler de beslenme alışkanlıklarına etki etmekte ve yönlendirmektedir. Bu nedenle, bireylerin beslenme alışkanlıklarını değiştirmek ve yeni bir şekil vermek gerçekten zor bir uğraşıdır (Sürücüoğlu 1999).

(12)

Beslenme faktörleri ile çeşitli sağlık sorunları arasındaki ilişkiler çok eski çağlardan beri bilinmektedir. Günümüzde de beslenme konuları birçok araştırmacının ilgi odağını teşkil etmektedir. Çünkü, beslenmenin şişmanlık, hipertansiyon, ateroskleroz, bazı kanser türleri, osteoporoz, diyabet ve diş çürükleri gibi hastalıklarla güçlü bir ilişkisi bulunmaktadır. Bu nedenle, toplumda görülen kronik hastalıklar, besin öğesi yetersizlikleri ve enfeksiyonlar vb. önemli sağlık sorunlarının başında gelmektedir (Yetley and Park 1995, Koçoğlu 1997, Baysal 1999).

Son yıllarda kronik hastalıkların önlenmesi amacıyla birçok ülke ve dünya genelinde de Birleşmiş Milletler ve ilgili örgütleri sağlıklı beslenme rehberlerini geliştirerek halkın bilinçlenmesine yönelik çalışmaları arttırmışlardır. Ancak bu faaliyetlere rağmen, beslenme rehberlerinde yer alan önerilerin tüketiciler tarafından yeterince algılanıp uygulanmadığı görülmektedir. Bu sorun, beslenme eğitim programlarının sürekli ve etkin olmasının gerekliliğini göstermektedir. Her şeyden önce, öneriler halkın sosyal, kültürel ve ekonomik koşullarına uygun olmalıdır. Yeme alışkanlıklarının düzenlenmesi için öncelikle anne ve baba başta olmak üzere aile eğitimi, sonrada ana okullarından başlayarak örgün eğitimin her kademesinde beslenme eğitimine yer verilmelidir (Baysal 1998, Akbulut 2002).

Beslenme eğitiminin genel amacı, toplum bireylerine doğru ve gerçek bilgiler vererek daha iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmaya çalışmak böylece onların dengeli ve yeterli beslenmelerini dolayısıyla daha sağlıklı olmalarını sağlamaktır. Beslenmenin sağlık üzerine etkileri hakkında bilgi verme veya edinme bireyleri gıda seçiminde ve tüketiminde bilinçli ve düzeyli davranmaya yöneltebilecektir. Başka bir deyişle beslenme bilgisinin noksan veya yanlış olması bireyleri akılcı besin seçme davranışından alıkoyabilecektir. Beslenme eğitiminin çoğu zaman bu şekilde olumlu sonuçlar vereceği varsayılır. Oysa yeme davranışı dolayısıyla beslenme, karmaşık bir olgudur ve kişilik kültür, sosyal çevre, inançlar ve tutumlar gibi değişik faktörlerden etkilenir (Kavas ve Kavas 1985).

Beslenme sorunlarının eğitimsizlik ve bilgisizlikle yakından ilişkili olduğu çeşitli araştırmalarla ortaya konmuştur (Karavuş vd. 1995, Yücecan vd.

1994). Sağlığın korunması ve hastalıkların iyileşme hızının artırılmasında beslenme konusunda bireyin ve toplumun bilinçlendirilmesi gereklidir. Bu yüzden, insan sağlığı üzerinde etkili olan, eğiten, yönlendiren kişilerin yeterli düzeyde beslenme bilgisine sahip olması gerekmektedir.

(13)

Beslenme bilgisi bireylerin, ailelerin ve toplumların beslenme alışkanlıklarını etkileyen etmenler arasındadır. Yeterli ve dengeli beslenememe sonucu oluşan sorunların önlenmesinde en önde gelen araçlardan biri beslenme eğitimidir. Çocuğun beslenme ilkelerine uygun beslenme alışkanlığı kazanmasında aile ortamının etkisi kadar okulda verilecek eğitimin de rolü vardır. Bu konuda kreşlere, anaokullarına, ilköğretim ve öteki öğretim kurumlarına önemli görevler düşmektedir.

Beslenme eğitimi konusunda öğretmenin üzerine düşen görevi başarı ile yerine getirebilmesi, kendisinin yeterli bir beslenme bilgisine sahip olması ve gerekli eğitim araç ve gereçlerinin sağlanması ile olanaklıdır (Köksal ve Kırlı 1988).

Çocuk, okul sıralarında beslenme eğitimi ile büyüme, gelişme ve sağlığın korunması arasındaki ilişkileri; yiyeceklerin besin değerleri ve günlük besin gereksinmelerini; toplu beslenme yapılan yerlerde (fast food gibi) uygun besin seçimini öğrenir. Bu yaşlarda kazanılacak olumlu beslenme alışkanlıkları ve besin tercihleri, beslenme sorunlarının ortaya çıkmamasına neden olacağı gibi, ileride ebeveyn olduğunda ailesinin de beslenmesine yararı olacaktır.

Çocuğun beslenmesi, çevre koşulları, ailesinin sosyo ekonomik durumu ve çocuğa verilen eğitimle yakından ilgilidir. Bu eğitimde en büyük katkı evde ailenin, okulda ise öğretmenlerindir. Bu nedenle öğretmenlerin kendi beslenme bilgilerinin iyi olması ve bunu öğrencisine doğru uygulatarak yansıtabilmesi önem taşır (Tekgül vd. 1986).

Öğretmen öğrencisiyle anne, baba ve diğer yakınlarından daha fazla beraber olmaktadır. Onların davranışlarını, görünüşlerini, öğrenme kabiliyetlerini hergün daha yakından izleyebilmektedir. Bu nedenle öğrencilerin durgunluğu, ilgi ve kuvvetini kaybedişi gibi iyi beslenmeme sonucu görülebilecek belirtileri gözleyebilir ve ilgili kuruluşlara haber vererek, soruna başlangıçta çare bulunabilir. Bunu da ancak yeterli beslenme bilgisine sahip oldukları zaman yapabilirler (Hacıbeyoğlu 1976).

Yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanabilmesi için toplumdaki bireylerin beslenme konusunda eğitilmesi gereklidir. Yapılan araştırmalar, beslenme eğitim programlarının beslenme bilgisi üzerinde etkisi olduğunu belirlediği gibi eğitim seviyesi yükseldikçe beslenme bilgisinin de buna paralel arttığını göstermiştir. İlkokul çağı çocuklarının sağlığını koruma ve sürdürmede önemli etkisi olan ve beslenme bilgisini bu çağ çocuklarına aktarmada temel rol oynayan ilköğretimdeki öğretmenlerin beslenme

(14)

alışkanlıklarını ve beslenme bilgi düzeylerini saptamak amacıyla bu araştırma planlanmıştır.

(15)

2. KAYNAK ARAŞTIRMASI

Hacıbeyoğlu (1976), Ankara merkez ilkokullarında görevli öğretmenlerin beslenme bilgi düzeylerini saptamak amacıyla 114’ü erkek, 286’sı kadın öğretmen üzerinde yaptığı bir araştırmada; öğretmenlerin hiçbir beslenme seminerine veya kursuna katılmadıkları ve erkek öğretmenlerin %68’inin, kadın öğretmenlerin %76’sının beslenme kursuna katılmak istediklerini ve öğretmenlerin beslenme konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını belirlemiştir. Özellikle, öğretmenlerin besin değeri yüksek olan yiyeceklerin seçimi, yiyeceklerde bulunan vitamin ve mineraller ile çocuk beslenmesi konularında yetersiz oldukları; kadın öğretmenlerin çocuk beslenmesi konusunda erkek öğretmenlerden daha fazla bilgi sahibi olduğu belirlenmiştir. Öğretmenlerin doğru yanıt oranları incelendiğinde, en yüksek doğru yanıtı mesleki tecrübesi 21-30 yıl arasında olanların verdiği ve mesleki tecrübe arttıkça bilgi düzeylerinin de yükseldiği bulunmuştur.

Kavas ve Kavas (1985), Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğrencilerinden, beslenme dersi almış ve almamış olanların beslenme bilgi düzeyi, beslenmeye karşı tutumları ve beslenme durumlarını incelemişlerdir. Araştırma sonucunda, beslenme dersi almış ve almamış grupların beslenme bilgi düzeyi yönünden farklı olduğunu ,fakat beslenmeye karşı tutum ve beslenme durumları arasında ise önemli bir farkın olmadığını ortaya konmuştur.

Sakarya ve Ünver (1985) Ankara Üniversitesi Mediko Sosyal Merkezine çeşitli nedenlerle gelen üniversite öğrencilerinin beslenme sorunlarını saptamak amacıyla, 17-29 yaş arası 363 kız , 387 erkek toplam 750 öğrenci üzerinde yaptıkları araştırmada öğrencilerin bir kısmının öğünlere dikkat etmedikleri, tek öğün yemek yedikleri, bazılarının da sandviç, simit gibi yiyecekleri daha çok tükettiklerini belirlemişlerdir. Sonuçta kız öğrencilerin yarısından çoğunun ağırlıklarının normalin altında veya üstünde; erkek öğrencilerde durum, kızlarla benzer nitelikte olduğunu saptamışlardır.

Güneyli (1986)’nin Ankara’nın sosyo ekonomik yönden farklı semtlerinde bulunan 9-11 yaş grubu 889 ilkokul çocuğunun beslenme durumlarını incelediği araştırmasında ;çocukların günde 1750-2000 kkalori, 60-70 gr protein, 50-71 gr yağ tükettikleri ve okuldaki beslenmenin, günlük beslenme içerisinde ortalama %15’lik bir bölümü kapsadığını ortaya koymuştur. Öğrenciler arasında aneminin çok önemli bir sağlık sorunu olduğu (%43.6), %25.5’inde zayıflık ile %19.5’inde şişmanlık bulunduğu belirlenmiştir. Çocukların %63.7’sinin yetersiz enerji tükettikleri ve

(16)

okuldaki başarı oranının da buna bağlı olarak düşük bulunduğu açıklanmıştır. Öğrencilerin okuldaki başarı oranının %58 olduğu ve bu sonucun çocuğun beslenme durumu ile yakın ilişkisi olduğu belirtilmiştir.

Sürücüoğlu (1986), aile beslenmesinde kadının rolünü belirlemek amacıyla Ankara ilinde bazı bakanlıklarda çalışan 215 evli kadın üzerinde yaptığı çalışmada; kadınların %46.51’inin iyi ve çok iyi %43.26’sının yeterli,

%10.33’ünün yetersiz düzeyde beslenme bilgisine sahip olduğunu bulmuştur. Kadınların eğitim durumları ile beslenme bilgi düzeyi arasındaki ilişkinin önemli olduğu belirlenmiştir. Kitle iletişim araçlarından radyo, gazete ve dergilerde yayınlanan beslenme hakkındaki bilgileri izleme açısından eğitim grupları arasındaki fark önemli bulunmuştur. Kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe günde üç öğün yemek yiyenlerin oranında yükseldiğini belirlemiştir.

Tekgül vd.(1986)’nın Ankara ilinde Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı 6 ilkokulda öğretmenlerin ve öğrencilerinin beslenme bilgileri ve uygulamaları üzerine yaptıkları bir araştırmada; öğrencilerin genellikle, harçlıklarını meşrubat , bisküvi ve çikolata alarak harcadıkları ve buna bağlı olarak diş çürüklüğü sıklığının yüksek olduğunu saptamışlardır.

İki ilkokulda (Kubilay ve Abdi ipekçi ilkokulu) bulunan öğretmenlerin ve öğrencilerin beslenme bilgilerinin iyi düzeyde olduğu, öğretmenlerin kendi bilgilerini öğrencilere aktarabilmeleri ve uygulamaları arasındaki ilişkinin de önemli olduğunu belirlemişlerdir.

Birer ve Ersoy (1987)’un Hacettepe Üniversitesine bağlı yüksekokullarda farklı beslenme bilgi düzeylerine sahip 500 kız öğrencinin beslenme bilgi düzeylerini ve alışkanlıklarını incelemek amacıyla yaptıkları bir araştırmada öğrencilerin çoğunun (%58) günde 3 öğün yemek yediği; vakit yetersizliği, canının istememesi, parası yetmediği gibi nedenlerle özellikle sabah kahvaltısı yapmayan deneklerin çoğunun orta ve az beslenme bilgisine sahip öğrenciler olduğunu saptamışlardır. Ayrıca, çok iyi beslenme eğitimi olan öğrencilerin besinleri tüketim sıklıkları daha düzenli bulunmuş, aralarda tükettikleri besinler ve besin seçiminde daha dikkatli davrandıkları saptanmıştır. Öğrenciler arasında sigara ve alkollü içki tüketiminin ise yaygın olmadığını belirlemişlerdir.

İlçin vd.(1987)’nin Diyarbakır ilinde farklı sosyo ekonomik düzeyde bulunan iki ilkokuldaki çocukların beslenme durumlarını saptamak amacıyla yaptıkları bir çalışmada; yüksek sosyo ekonomik düzeydeki semtte bulunan ilkokul çocuklarının günlük enerji, protein, demir, A ve C

(17)

vitamin tüketim düzeyleri ve bazı beslenme alışkanlıkları, düşük sosyo ekonomik düzeyde bulunan çocuklardan önemli ölçüde yüksek bulunmuştur. Besin tüketim düzeyi yüksek olan ilkokul çocuklarının boy ve ağırlık yönünden de daha iyi bir gelişim gösterdikleri, fiziksel gelişme bakımından iki okul arasındaki farklılığın önemli olduğunu saptamışlardır.

İncelenen semt okullarında çevre koşulları farklı olduğu halde barsak parazitleri görülme sıklığı açısından iki grup arasında fark bulunmamıştır.

Örmeci (1987), Isparta iline bağlı Senirkent ilçesi ve köylerinde 6-12 yaş grubundaki ilkokul çocuklarının beslenme durumlarını incelemek amacıyla 244 öğrenci üzerinde yaptığı bir araştırmada, öğrencilerin en çok seçtikleri yemeklerin her iki grupta sebze yemekleri, ikinci derecede sevmedikleri yiyecek grubunun ise et yemekleri olduğunu belirlemiştir. Araştırmada ilçe grubundaki öğrencilerin %58.2’sinin köy grubundaki öğrencilerin

%55.6’sının temel öğünler dışında da yiyecek yediklerini saptamıştır. Temel öğünler dışında en çok tüketilen yiyeceklerin ilçede meyve, ekmek, peynir;

köyde ise meyve ve kuruyemiş olduğu sonucuna varılmıştır. Her iki yerleşim yerinde de öğrencilerin süt- yoğurt ve yeşil yapraklı sebze tüketimlerinin çok düşük olduğunu belirlenmiştir.

Sagun (1987), farklı sosyo kültürel çevredeki lise son sınıf öğrencilerinin beslenme bilgi düzeyleri ve alışkanlıklarını belirlemek amacıyla yaptığı araştırmasında; öğrencilerin bilgi puanlarının orta düzeyde olduğunu, bölgeler arasında önemli bir farklılık bulunmadığını saptamıştır. Beslenme bilgi kaynağı olarak öğretmen ve kitabın daha önemli , ailenin ise daha az etkili olduğunu, genellikle öğrencilerin sabah kahvaltısı yaptıklarını belirlemiştir. Ancak kız öğrencilerde kahvaltı yapmayanların oranını erkeklerden daha yüksek bulmuştur. Ana öğünlerde besin tüketimi her iki cinste de oldukça yüksek oranda; sandiviç, simit, gofret ve benzerleri de en çok tüketilen besin olarak bulunmuştur. Buna karşın, sütün en düşük düzeyde tüketildiği saptanmıştır. Besin tüketiminde çeşitli reklamlardan etkilenen öğrencilerin belirli düzeyde bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Aktaş (1988) Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğrencilerinin beslenme konusundaki bilgi düzeylerini saptamak amacıyla 267 öğrenci üzerinde yaptığı bir çalışmada; öğrencilerin %70.41’inin beslenme bilgisinin yetersiz, %29.21’inin yeterli, %0.38’inin çok iyi olduğunu belirlemiştir.

Öğrencilerin dört yıl boyunca gördükleri, fakülte eğitiminin beslenme bilgilerinde önemli bir artış yaratmadığı sonucuna varılmıştır.

(18)

Güneyli (1988), 4-6 yaş grubu çocukların beslenme durumları, alışkanlıkları, ailenin çocuğun beslenmesi ile ilgili tutum ve davranışlarını ortaya koymak amacıyla Ankara’nın çeşitli sosyo ekonomik bölgelerinden seçtiği 480 aile ve çocuğu üzerinde yaptığı çalışmada; çocukların süt, yoğurt grubu besinlerle, et, yumurta, kurubaklagil grubu besinleri yetersiz tükettiğini ve buna bağlı olarak %16.9 oranında çocuğun malnütrisyonlu olduğu bulunmuştur. Ailelerin çocuklarına iyi beslenme alışkanlıklarını kazandırmak için gayret sarf ettikleri ve olumlu davranışlar içerisinde olduklarını belirlemiş ve ailelerin bu yaş grubu çocukların beslenme konusunda eğitime ihtiyaçları olduğunu ifade etmiştir.

Hasipek ve Örmeci (1988), Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi idari kadrosunda çalışan evli kadınların beslenme bilgi düzeyleri ile yiyecek hazırlama ve pişirme uygulamalarını saptamak amacı ile yaptıkları bir araştırmada kadınların %60’ının beslenme bilgilerinin “yeterli”,

%31.67’sinin “iyi”, %8.33’ünün ise “yetersiz” olduğunu belirlemişler, çok iyi beslenme bilgisine sahip kadına rastlamamışlardır. Kadınların %40’ının radyo ve televizyondan, %36.67’sinin gazete ve dergilerden beslenme konusundaki bilgileri izlediklerini belirlemişlerdir.

Köksal ve Kırlı (1988)’nın, ilkokul öğretmenlerinin beslenme bilgi düzeyleri ve eğitim durumlarını araştırmak amacıyla yaptıkları bir araştırmada; Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın ilkokul programında beslenme konularına geniş yer vermiş olmasına rağmen okullarda beslenme eğitiminin iyi yapılmadığı görüşünde olan öğretmenlerin oranını %84 olarak belirlemişlerdir. Araştırma bulgularından, öğretmenlerin %82’sinin beslenme ile ilgili hizmet içi eğitim, seminer ya da kurs görmedikleri ve beslenme ile ilgili bilgilerinin de yetersiz olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Pekcan ve Beğenmez (1988)’in 64 erkek ve 105 kız öğrenci üzerinde yaptıkları bir çalışmada; annesi çalışan 75 ve annesi çalışmayan 94 gencin beslenme durumunu kıyasladıklarında; annesi çalışan çocukların %84’ünün, çalışmayanların ise %4.9’unun sabah kahvaltısını yaptıklarını belirlemişlerdir. Annesi çalışan çocukların reklamlardan daha fazla etkilendiklerini saptamışlardır. Annesi çalışan ve çalışmayan çocukların vücut ağırlıkları arasındaki fark ile, erkek çocukların enerji, protein, kalsiyum niasin ve C vitamini; kızların ise A vitamini tüketimleri arasındaki farkın önemli olduğunu ortaya çıkarmışlardır.

(19)

Yurttagül ve Sevilen (1988), Hacettepe, Ankara ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencilerinin beslenme bilgi düzeylerini saptamak amacıyla yaptığı bir araştırmada; araştırmaya alınan tıp öğrencilerinin çoğunluğunun beslenme bilgi düzeylerinin yetersiz olduğu sonucuna varmıştır. Beslenme bilgisi konusundaki soruları öğrencilerin %38.5’i doğru yanıtlamıştır. Gerek tıp öğrencilerinin gerekse doktorlarının beslenme eğitimine daha çok ağırlık verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Çelik (1990), farklı sosyo ekonomik ve eğitim düzeylerindeki çalışan erkek ve kadın tüketiciler ile çalışmayan ev kadını tüketicilerin gıda kontrolü ile ilgili bilgileri ve uygulamaları üzerinde yaptığı araştırmasında; tüketicilerin

%43.00’ünün gıdaların ambalajları üzerindeki yazıları her zaman her yönü ile okuduklarını, eğitim düzeyi arttıkça ambalaj yazısı okuma oranının da arttığını bulmuştur. Beslenme eğitimi alan tüketicilerin gıdaların içeriğini, beslenme eğitimi almayanlara göre daha fazla okuduklarını, tüketicilerin

%51.3’ünün televizyonda yapılan gıda reklamlarından etkilendiğini belirlemiştir. Tüketicilerin reklamlardan etkilendikleri, fakat alışveriş yaparken, fiyat, kalite ve besin değerini ön plana aldıklarını saptamıştır.

Taşdemir (1990), ilkokul öğretmen ve öğrencileri ile birinci basamak sağlık hizmetlerinde görevli ebelerin; beslenme konusunda bilgi tutum ve davranışlarını saptamak için 272 öğrenci, 56 öğretmen ve 56 ebe üzerinde yaptığı bir araştırmada: öğretmenlerle ebelerin bilgi düzeylerinin çok farklı olmadığı sonucuna varmıştır. Hizmet yılı 11-20 yıl arası olan öğretmenlerin beslenme tutumunun en iyi olduğu, hizmet yılı 10 yılın altında ve 21 yıldan fazla olan öğretmenlerin beslenme tutumu olumlu olanların azaldığı belirlenmiştir. Öğretmen, ebe ve öğrencilerin kitle iletişim araçlarındaki besinlerle ilgili reklamlardan önemli ölçüde etkilendiği ve buna göre, öğrencilerin %73’ünün, öğretmenlerin %55’inin, ebelerin %55’inin reklamlardan etkilenerek beslenmelerinde değişiklik yaptıkları saptanmıştır.

Malatyalıoğlu (1991) Erzincan ili merkez ilçesi köylerindeki 150 evli kadının beslenme bilgi düzeyleri ile yiyecek hazırlama, pişirme ve saklama uygulamaları üzerinde yaptığı bir araştırmada; deneklerin %13.3’ünün yeterli, %86.7’sinin yetersiz düzeyde beslenme bilgisine sahip olduğunu saptamıştır. Deneklerin eğitim durumları ile beslenme bilgi düzeyleri arasındaki ilişkiyi ova ve dağ köylerinde önemsiz, yamaç köylerinde ise önemli bulmuştur. Deneklerin yaşları ile beslenme bilgi düzeyleri arasındaki ilişkinin ise istatistiksel analize göre önemsiz olduğunu saptamıştır. Araştırmada deneklerin evlilik süreleri ile beslenme bilgi düzeyleri arasında bağımlılık olup olmadığı, yazılı ve sözlü basından

(20)

beslenme konusundaki bilgileri izleme durumları ile bilgi düzeyleri arasındaki ilişkiyi önemli bulmuştur. Kadının eğitim düzeyi arttıkça ailenin beslenmesi ile ilgili uygulamalardaki hataların azaldığı görüşüne varılmıştır.

Özdoğan (1991) Amasya ili merkez sağlık ocağı bölgesindeki ailelerin beslenme alışkanlıklarını saptamak amacıyla yaptığı araştırmada; ailelerin

%90.3’ünün üç öğün yemek yedikleri, merkez yerleşim yerinde üç öğün yemek yiyenlerin oranının %89.4, gecekondu yerleşim yerinde ise %91.6 olduğu bulunmuştur. Ailelerin sabah öğününde %82.7’sinin, öğle öğününde

%33.7’sinin, akşam öğününde %25.4’ünün yeterli beslendiğini belirlenmiştir.

Şimşek (1991) ortaokul öğrencilerinin beslenme bilgilerini ve alışkanlıklarını saptamak amacıyla yaptığı araştırmada; ortaokul öğrencilerinin %48.2’sinin orta düzeyde beslenme bilgisine sahip olduklarını belirlemiştir. Çok iyi bilgi düzeyinde olanlara sadece beslenme dersi okuyan grupta rastlanmıştır. Ev ekonomisi ya da beslenme dersi okuyan öğrencilerin bilgi puanlarının orta düzeyde yoğunlaşması her iki derste de verilen beslenme eğitiminin yeterince yararlı olamadığını ya da öğrencilerin konuya gereken önemi veremediğini ortaya çıkarmıştır. Ancak beslenme konusunu ev ekonomisi dersi içinde ve beslenme dersini okuyanlar ile bu dersleri hiç okumayanlar arasında beslenme bilgi ve alışkanlıkları yönünden azda olsa bir farklılık bulunduğunu ortaya koymuştur.

Tokgöz vd. (1995)’nin Dicle Üniversitesi’nde öğrenim gören gençlerin beslenme alışkanlıklarını saptamak amacıyla 557 öğrenci üzerinde yaptıkları bir araştırmada %31.16’sının BKİ’lerine göre; “zayıf” grubuna girdikleri ve bunların %80.36’sında yanlış yeme alışkanlıkları içinde olduklarını belirlemişlerdir. Bireylerin beslenme alışkanlıklarının, BKİ’ni önemli ölçüde etkilediği saptanmıştır. Beslenme alışkanlıklarının puanlama yöntemine göre değerlendirilmesi sonucunda öğrencilerin %46.14’ünün yeme alışkanlıklarının kötü, %13.82’sinin iyi olduğu belirlenmiştir.

Öğünlerde tüketilen yiyecek türleri dikkate alındığında en dengesiz öğünün

%60.63 oranı ile öğle yemeği olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin

%57.81’inin yemeklerini üç öğünde tükettikleri, öğün atlamanın erkeklerde daha yaygın olduğu belirlenmiştir. Atlanan öğün olarak %41.29 oran ile sabah kahvaltısı ilk sırayı almakta, bunu %30.52 oran ile öğle yemeği izlemektedir.

(21)

Yağmur (1995), Çukurova Üniversitesi öğrencilerinin beslenme durumunu saptamak amacıyla 75 kız ve 69 erkek üzerinde yaptığı çalışmada;

Öğrencilerin %17.4’ünün ailesinin yanında, %49.3’ünün yurtta,

%33.3’ünün bekar evinde kaldığını belirlemiştir. Aile yanı, yurt ve bekar evinde kalan öğrencilerin enerji ve besin öğelerinin tüketim düzeyleri arasında yalnızca enerji, protein, kalsiyum, demir tüketimleri arasındaki fark önemli bulunmuştur. Yurtta kalanların besin öğelerini daha düşük düzeyde tükettiklerini saptamıştır. Çalışmada erkek öğrencilerin

%18.8’inin, kız öğrencilerinin %44’ünün vücut ağırlığı açısından zayıf olduğunu belirlemiştir.

Sağlam ve Yürükçü (1996)’nün Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin besin tüketim durumunu beslenme alışkanlıklarını ve beslenme bilgi düzeylerini saptamak amacıyla yaptıkları çalışmada; (49 kız ve 104 erkek toplam 153 öğrenci) öğrencilerin BKİ değerlerine göre

%23.5’inin zayıf, %65.4’ünün normal %10.5’inin hafif şişman ve

%0.6’sının şişman olduğunu belirlemişlerdir. Öğrencilerin %51.6’sı yurtta kalmakta, %48.4’ü evde barınmakta, %27.9’u günde 17-20 adet sigara içmekte, %11.6’sı haftada bir alkol almakta, %55.6’sı ise sabah kahvaltısı yapmaktadır.

Sevenay (1996) Kayseri il merkezinde çalışan kadınların beslenme alışkanlıklarını, yiyecek hazırlama pişirme yöntemleri ve beslenme bilgi düzeylerini saptamak amacıyla yaptığı bir çalışmada; kadınların %65’inin kötü, %30’unun orta ve %5’inin iyi beslenme alışkanlığına sahip olduğunu belirlemiştir. Günde üç öğün yemek yiyenlerin oranı %77.69 olarak bulunmuştur. Çalışan kadınların %58.64’ünün sabah kahvaltısında

%65.45’inin öğle yemeğinde dengeli besin tüketmekte olduğu;

%56.54’ünün yeterli, %31.92’sinin iyi, %8.85’inin yetersiz ve %2.69’unun çok iyi beslenme bilgi düzeyine sahip olduğu saptanmıştır.

Hu et al (1997) Tayvan’daki doktorların beslenme bilgisini saptamak amacıyla yaptıkları bir araştırmada; doktorların %59.9’unun, temel beslenme, %51.2’inin diyet ile ilgili prensipleri, %69.3’ünün besin bileşimleri , %70.6’sının besin öğesi fonksiyonları, %70.6’sının hamilelikte beslenme ile ilgili sorulara doğru cevap verdiklerini belirlemişlerdir.

Özçelik ve Sürücüoğlu (2000)’nun tıp doktorlarının (168 erkek, 132 kadın) beslenme bilgi düzeylerini belirlemek için yaptıkları bir çalışmada;

doktorların % 5.33’ünün iyi, %82.34’ünün orta, %12.33’ünün yetersiz

(22)

beslenme bilgi düzeyinde olduklarını ortaya çıkmıştır. Doktorların beslenme bilgi düzeylerine uzmanlığın önemli etkisi olduğu sonucuna da varılmıştır.

Akbulut (2002)’un diyetisyenlerin beslenme bilgi, tutum ve davranışlarının saptanmasına yönelik olarak yaptığı bir araştırmada; diyetisyenlerin büyük çoğunluğunun yeterli ve dengeli beslenme kurallarına uydukları (%66.7), yüksek yağ ve kolesterol içeren besinlerin aşırı tüketiminden kaçındıkları (%70), sağlıklı beslenme konusunda verdikleri önerileri kendilerinin de (%72.0) uyguladıkları belirlenmiştir. Ayrıca bu mesleğe girdikten sonra sağlıksız olan beslenme alışkanlıklarını değiştirenleri büyük çoğunluktadır (%83). Bireylerin genel beslenme bilgi düzeyleri değerlendirildiğinde, bazı eksiklerin olduğu saptanmakla beraber, bilgi düzeylerinin kabul edilebilir olduğu sonucuna varılmıştır.

Vashfam (2002) Ankara ve Tebrizde yaşayan evli kadınların beslenme bilgi düzeyleri, besin hazırlama ve pişirme uygulamalarının karşılaştırılması üzerine yaptığı araştırmasında; Ankaralı kadınların %37.3’ünün yazılı ve sözlü basından beslenme ile ilgili programlarının her zaman izlediğini, Tebrizli kadınlarda ise bu oranın %6.7 olduğunu belirlemiştir. Araştırmaya alınan kadınların en çok ilgi duydukları beslenme programları yemek pişirme programları olduğunu, Tebrizli kadınların beslenme bilgisini en çok kitaplardan öğrendiğini saptamıştır. Ankaralı kadınların %65.00’ının beslenme bilgisinin orta düzeyde, Tebrizli kadınların %51.3’ünün beslenme bilgisinin iyi düzeyde olduğunu belirlemiştir.

(23)

3. MATERYAL VE YÖNTEM

Bu araştırma, Ankara İli Keçiören İlçesinde 18 ve 19 No’lu eğitim bölgesi olarak adlandırılan ve bu eğitim bölgesinden seçilen 14 ilköğretim okulunda görevli erkek ve kadın öğretmenlerin beslenme alışkanlıklarını ve bilgi düzeylerini belirlemek için planlanıp yürütülmüştür.

3.1. Araştırma Bölgesinin ve Yerinin belirlenmesi

Ankara ili Keçiören ilçesinde toplam 83 ilköğretim okulu bulunmaktadır.

Bu okullar semtlere göre 6 gruba ayrılmış durumdadır. Araştırıcının kolay ulaşabileceği 18 ve 19. Eğitim bölgesi “Etlik, Ayvalı, Keçiören” semtleri araştırma bölgesi olarak seçilmiştir (Anonim 1997).

Bu bölgede toplam 28 ilköğretim okulu bulunmaktadır. Bu okullardan %50 örnekleme ile belirlenen “120. Yıl, Satuk Buğra, Şehit Piyade Teğmen Hakan Kabil, Şehit Kubilay, Yükseltepe, Tevfik Ünsal, İbn-i Sina, Hacı Mustafa Tarman, Danişment Çiçekli, Şehit Mehmet Altanlar, Kocatepe, Gülhane, Yalçın Eskiyapan, İbn-i Haldun” olmak üzere toplam 14 ilköğretim okulu seçilmiştir.

3.2. Araştırma Yöntemi ve Örneklemin Belirlenmesi

Araştırma verileri, araştırıcı tarafından daha önce yapılmış araştırma sorularından ve konu ile ilgili kaynaklardan elde edilen bilgiler doğrultusunda hazırlanan anket formu yardımı ile karşılıklı görüşme tekniği kullanılarak toplanmıştır.

Keçiören Milli Eğitim Müdürlüğü kayıtlarından, bu 14 okulda 255 erkek ve 506 kadın olmak üzere toplam 761 öğretmenin görev yaptığı belirlenmiştir.

Her okulda bulunan erkek ve kadın öğretmenlerin %50’si rastgele örnekleme yöntemi ile seçilerek 381 öğretmen (128 erkek, 253 kadın) araştırmanın örneklemini oluşturmuştur.

3.3. Anket Formunun Hazırlanması ve Uygulanması

Araştırma verileri, gerekli izinler alındıktan sonra 1 Kasım 2001- 15 Mart 2002 tarihleri arasında toplanmıştır. Anket formu “öğretmenler hakkındaki genel bilgileri, öğretmenlerin beslenme alışkanlıkları ile beslenme bilgi düzeyleri” ana başlıkları adı altında üç genel bölümden oluşmaktadır (Ek- 1).

(24)

3.4. Verilerin Değerlendirilmesi

Öğretmenlerin antropometrik ölçüleri olarak vücut ağırlıkları (kg) ve boy uzunlukları (cm) alınmış ve buradan beden kitle indeksleri (BKİ) hesaplanmıştır. Son yıllarda boy uzunluğuna göre en uygun ağırlık tanımlanmasında BKİ (kg/m2) kullanılmaktadır. Buna göre BKİ : “18.4 ve altı zayıf”; “18.5-24.9 arası normal”; “25-29.9 arası hafif şişman” ve “30 ve üzeri şişman” olarak değerlendirilmiştir (Lee and Nieman 1996, Pekcan 1999).

Anket formunda tercih belirtilmesi istenen hızlı hazır yiyecekler (fast food ) ile ilgili soruların değerlendirilmesinde karşılaştırmanın daha belirgin olması için T=3T1+2T2+T3 formülünden yararlanılmıştır (Şahinkaya 1983). Formülde T: Toplam puan, T1: Birinci tercih, T2: İkinci tercih, T3:

Üçüncü tercihi ifade etmiştir. Araştırmaya alınan öğretmenlerden hızlı hazır yiyecekler içinde en çok tercih ettiğinden en aza doğru 1., 2. ve 3. diyerek numaralandırmaları istenmiş ve puanlamada 1. tercihe 3 puan, 2. tercihe 2 puan, 3. tercihe 1 puan verilmiştir.

Öğretmenlerin beslenme bilgi düzeylerini belirlemek için anket formunda 25 adet soru yer almaktadır. Bu sorulara verilen yanıtlara göre önce

“bilmiyor”, “doğru bilen” ve “yanlış bilen” olarak gruplandırılmıştır.

Anket formundaki her doğru beslenme bilgisi sorusuna üç puan verilmiş, 25 soru toplam 75 puan ile değerlendirilmiştir. Buna göre 51-75 puan arası

“iyi”, 26-50 puan arası “yeterli”, 25 altı “yetersiz” beslenme bilgi düzeyi olarak değerlendirilmiştir.

Araştırma sonucunda elde edilen veriler “Minitab Paket Programında”

değerlendirilmiştir. Araştırma verileri mutlak ve yüzde değerler ile çizelgeler halinde gösterilmiştir. Gerekli yerlerde aritmetik ortalamalar (X±SX) alınmış, istatistiksel analiz olarak Khi kare Önemlilik Testi (x2) kullanılmıştır.

(25)

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA

Bu bölümde; “öğretmenler hakkında genel bilgiler”, “öğretmenlerin beslenme alışkanlıkları” ve “öğretmenlerin beslenme bilgi düzeylerine”

ilişkin bulgular açıklanmış ve tartışmaları yapılmıştır.

4.1. Araştırmaya Alınan Öğretmenler Hakkında Genel Bilgiler

Bu bölüm, öğretmenlerin yaşları, vücut ağırlıkları, medeni durumları, sorumlu oldukları sınıf, branşları, öğretmenlik süreleri, mezun oldukları okul, öğretmenlik mesleğini seçme nedeni, evlilik süreleri, çocuk sayısı, bekar öğretmenlerin kaldıkları yerler, ailedeki birey sayısı, öğretmen eşlerinin eğitim ve çalışma durumu, beslenme konularında ders alma durumları, ilkokul programlarında beslenme ile ilgili bölümleri yeterli bulma durumları, beslenme eğitimine dahil edilmesini istedikleri konular, derslerinde beslenme saati yapıp yapmadıkları, beslenme uygulanmasını belirleyenler, yazılı ve görsel basında beslenme ile ilgili haberleri izleme durumları, beslenme konularına ilgi duyma durumları, sosyo kültürel faaliyetleri, sigara ve alkol kullanma durumları ile ilgili konuları içermektedir.

4.1.1. Öğretmenlerin yaşları

Araştırma kapsamına alınan öğretmenlerin yaş gruplarına göre dağılımları çizelge 4.1’de verilmiştir.

Çizelge 4.1. Öğretmenlerin yaşları

Erkek Kadın Toplam

Yaş(yıl) Sayı % Sayı % Sayı %

21-29 10 7.81 34 13.44 44 11.55

30-39 37 28.91 129 50.99 166 43.57

40-49 72 56.25 89 35.18 161 42.26

50 ve üzeri 9 7.03 1 0.39 10 2.62

Toplam 128 100.00 253 100.00 381 100.00

x2 :35.03 SD:3 P<0.01

Çizelge 4.1’den öğretmenler yaş gruplarına göre irdelendiğinde;

öğretmenlerin büyük bir bölümünün (%85.83) 30-49 yaş grubunda,

%11.55’inin 21-29 yaş grubunda, %2.62’sinin 50 ve üzeri yaşlarda olduğu

(26)

görülmektedir. Çizelgeyi cinsiyete göre, değerlendirdiğimizde; erkek öğretmenlerin %56.25’i 40-49, kadın öğretmenlerin %50.99’u 30-39 yaş grubundadır. 21-29 yaş grubunda kadınların oranı (%13.44), erkeklerin oranından fazladır (%7.81). Her iki cinste de öğretmenlerin en az bulundukları yaş grubu 50 ve üzeri yaşlardadır (Erkek %7.03, Kadın

%0.39). Yapılan khi kare analizi sonucunda öğretmenler arasındaki yaş dağılımının önemli olduğu belirlenmiştir (P<0.01). Erkek öğretmenlerin ortalama yaşları 40.98 ± 0.623 yıl, kadın öğretmenlerin ortalama yaşları ise 36.38 ± 0.417 yıl’dır.

4.1.2. Öğretmenlerin vücut ağırlıkları (BKİ)

Beden kitle indeksi (BKİ) yetişkinlerde, vücudun boy- ağırlık dengesi;

zayıflık, yetersiz beslenme ve obeziteyi sınıflama için bir ölçüt olarak kullanılmaktadır. Beden kitle indeksi bireylerin vücut ağırlığı ile boyu arasındaki ilişkiyi gösterir. Öğretmenlerin beden kitle indeksine göre vücut ağırlığı sınıflaması çizelge 4.2’de verilmiştir.

Çizelge 4.2. Öğretmenlerin vücut ağırlıkları (BKİ)

Erkek Kadın Toplam

Vücut ağırlığı (BKİ) Sayı % Sayı % Sayı %

Zayıf 3 2.34 8 3.16 11 2.89

Normal 76 59.38 188 74.31 264 69.29

Hafif şişman 38 29.69 50 19.76 88 23.10

Şişman 11 8.59 7 2.77 18 4.72

Toplam 128 100.00 253 100.00 381 100.00

x2 : 12.67 SD: 3 P<0.01

Çizelgeden öğretmenlerin vücut ağırlıkları değerlendirildiğinde;

öğretmenlerin %69.29’unun normal, %23.10’unun hafif şişman,

%4.72’sinin şişman, %2.89’nun zayıf olduğu bulunmuştur. Normal vücut ağırlığına sahip olan kadın öğretmenlerin oranı %74.31, erkek öğretmenlerin oranı ise %59.38’dir. Şişman olanların oranının erkek öğretmenlerde kadın öğretmenlerden daha fazla olduğu görülmektedir (Erkek % 8.59, Kadın %2.77). Erkek ve kadın öğretmenlerin vücut ağırlıkları arasındaki farkın önemli olduğu belirlenmiştir (P<0.01).

Ortalama beden kitle indeksi değerleri erkek öğretmenlerde 24.53±0.282, kadın öğretmenlerde 23.13±0.187’dir.

(27)

4.1.3. Öğretmenlerin medeni durumları

Öğretmenlerin medeni durumlarına göre dağılımları çizelge 4.3.’te olduğu gibidir.

Çizelge 4.3. Öğretmenlerin medeni durumları

Erkek Kadın Toplam Medeni durum

Sayı % Sayı % Sayı % Evli 115 89.84 219 86.56 334 87.66

Bekar 13 10.16 34 13.44 47 12.34

Toplam 128 100.00 253 100.00 381 100.00 x2 : 0.85 SD: 1 P>0.05

Öğretmenlerin medeni durumları çizelge 4.3’den incelendiğinde öğretmenlerin %87.66’sının evli, % 12.34’nün bekar olduğu bulunmuştur.

Erkek ve kadın öğretmenlerden evli olanların oranları birbirine yakın değerlerdedir (Erkek %89.84, Kadın %86.56). Öğretmenlerin medeni durumlarına göre farklılıklar istatistiksel açıdan önemli değildir (P>0.05).

4.1.4. Öğretmenlerin sorumlu oldukları sınıflar

Çizelge 4.4.’te öğretmenlerin sorumlu oldukları sınıflara göre dağılımları verilmiştir.

Çizelge 4.4. Öğretmenlerin sorumlu oldukları sınıflar

Erkek Kadın Toplam Sorumlu oldukları sınıf Sayı % Sayı % Sayı % Sınıf öğretmeni 70 54.69 149 58.89 219 57.48 Branş öğretmeni 58 45.31 104 41.11 162 42.52

Toplam 128 100.00 253 100.00 381 100.00

x2 : 25.84 SD:1 P<0.01

Çizelge 4.4 incelendiğinde; öğretmenlerin %57.48’i sınıf öğretmeni,

%42.52’si branş öğretmenidir. Çizelge cinsiyete göre değerlendirildiğinde;

erkek öğretmenlerin %54.69’unun, kadın öğretmenlerin % 58.89’unun sınıf öğretmeni; erkek öğretmenlerin %45.31’inin, kadın öğretmenlerin

%41.11’inin ise branş öğretmeni olduğu ortaya çıkarılmıştır. Öğretmenlerin sorumlu oldukları sınıflara göre dağılımları arasındaki farklılık önemlidir (P<0.01).

(28)

4.1.5. Branş öğretmenlerinin girdiği dersler

Araştırma kapsamına alınan 381 öğretmenin 162’si branş öğretmenidir.

Branş öğretmenlerinin girdiği dersler çizelge 4.5’te olduğu gibidir.

Çizelge 4.5. Branş öğretmenlerinin girdiği dersler

Erkek Kadın Toplam

Branşlar Sayı % Sayı % Sayı %

Coğrafya 4 6.90 3 2.88 7 4.32

Rehber öğretmen 3 5.17 4 3.85 7 4.32

İngilizce 5 8.62 9 8.65 14 8.64

Matematik 8 13.79 5 4.81 13 8.02

Din kültürü 6 10.35 - - 6 3.71

Resim iş 3 5.17 10 9.62 13 8.02

İşteknik (Ev ekonomisi) 3 5.17 14 13.46 17 10.50

Almanca - - 1 0.96 1 0.62

Türkçe 8 13.79 23 22.12 31 19.14

Ticaret 2 3.45 8 7.69 10 6.17

Tarih 7 12.07 8 7.69 15 9.26

Fen bilgisi 2 3.45 11 10.58 13 8.02

Müzik 5 8.62 5 4.81 10 6.17

Beden eğitimi 2 3.45 3 2.88 5 3.09

Toplam 58 100.00 104 100.00 162 100.00

Çizelge 4.5 incelendiğinde öğretmenlerin %19.14’ü Türkçe, %10.50’si İş teknik (Ev Ekonomisi), %9.26’sı Tarih, %8.64’ü İngilizce, %8.02’si Matematik, Resim iş, Fen bilgisi, %6.17’si Ticaret, Müzik, %4.32’si Coğrafya, Rehber öğretmen, %3.71’i Din kültürü, %3.09’u Beden eğitimi,

%0.62’si Almanca öğretmenidir.

4.1.6. Öğretmenlerin öğretmenlik süreleri

Araştırma kapsamına alınan öğretmenlerin, öğretmenlik sürelerinin cinsiyete göre dağılımları çizelge 4.6’da olduğu gibidir.

(29)

Çizelge 4.6. Öğretmenlerin öğretmenlik süreleri

Erkek Kadın Toplam Çalışma süreleri (yıl)

Sayı % Sayı % Sayı %

1- 5 12 9.38 50 19.76 62 16.27

6 –10 15 11.71 67 26.48 82 21.52

11- 15 21 16.41 45 17.79 66 17.32

16 -20 28 21.88 35 13.83 63 16.54 21 ve üzeri 52 40.62 56 22.14 108 28.35 Toplam 128 100.00 253 100.00 381 100.00 x2 : 27.913 SD: 4 P<0.01

Genel toplamda öğretmenlerin %28.35’inin 21 ve daha fazla, %21.52’sinin 6-10, %17.32’sinin 11-15 yıldır çalıştığı görülmektedir. Çizelge 4.6’da görüldüğü gibi, araştırma kapsamına alınan erkek öğretmenlerin

%40.62’sinin 21 ve daha fazla yıl, kadın öğretmenlerin ise %26.48’inin 6-10 yıldır mesleklerinde çalıştığı ortaya çıkarılmıştır. Öğretmenlerin, öğretmenlik sürelerine göre dağılımları arasındaki farklılıklar önemli bulunmuştur (P <0.01). Erkek öğretmenlerin ortalama meslek süresi 17.05 ± 0.679 yıl, kadın öğretmenlerin ortalama meslek süresi 13.02 ± 0.486 yıldır.

4.1.7. Öğretmenlerin öğretmen yetiştiren okuldan mezun olma durumları

Araştırma kapsamına alınan öğretmenlerin öğretmen yetiştiren okuldan mezun olma durumlarına göre dağılımları çizelge 4.7’de verilmiştir.

Çizelge 4.7’ye genel olarak bakıldığında, araştırmaya alınan öğretmenlerin

%83.99’unun öğretmen yetiştiren bir okuldan mezun oldukları görülmektedir. Erkek öğretmenlerin, kadın öğretmenlere göre daha fazla oranda öğretmen yetiştiren okuldan mezun oldukları çizelge 4.7’de görülmektedir (Erkek %90.63, Kadın %80.63).

(30)

Çizelge 4.7. Öğretmenlerin öğretmen yetiştiren okuldan mezun olma durumları

Erkek Kadın Toplam Mezun olma durumları

Sayı % Sayı % Sayı % Öğretmen yetiştiren okuldan

mezun olanlar 116 90.63 204 80.63 320 83.99 Öğretmen yetiştirmeyen

okuldan mezun olanlar 12 9.37 49 19.37 61 16.01

Toplam 128 100.00 253 100.00 381 100.00

x2 : 6.311 SD: 1 P<0.05

Öğretmen yetiştiren okuldan mezun olma durumları arasındaki farklılık önemli bulunmuştur (P<0.05).

4.1.8. Öğretmen yetiştirmeyen okuldan mezun olanların mezun oldukları okullar

Öğretmen yetiştirmeyen bir okuldan mezun olan öğretmenlerin (61 kişi) mezun oldukları okullar çizelge 4.8’de verilmiştir.

(31)

Çizelge 4.8. Öğretmen yetiştirmeyen okuldan mezun olanların mezun oldukları okullar

Erkek Kadın Toplam Mezun olunan okullar

Sayı % Sayı % Sayı %

Halk bilim - - 1 2.04 1 1.64

Çocuk sağlığı - - 2 4.08 2 3.28

Fen edebiyat - - 8 16.33 8 13.12

Ziraat 1 8.33 6 12.25 7 11.48

İktisat 2 16.67 8 16.33 10 16.39

Psikoloji - - 3 6.12 3 4.91

Matematik 3 25.01 8 16.33 11 18.03

Edebiyat 2 16.67 5 10.20 7 11.48

Tercümanlık 1 8.33 - - 1 1.64

Uluslar arası ilişkiler 1 8.33 - - 1 1.64

Sosyoloji 1 8.33 2 4.08 3 4.91

Dil tarih - - 4 8.16 4 6.56

Fransız dili 1 8.33 1 2.04 2 3.28

Kütüphanecilik - - 1 2.04 1 1.64

Toplam 12 100.00 49 100.00 61 100.00

Genel olarak çizelge incelendiğinde; öğretmenlerin %18.03’ü matematik,

%16.39’u İktisat, %13.12’si fen edebiyat, %11.48’i ziraat ve edebiyat,

%6.56’sı dil tarih, %4.91’i sosyoloji ve psikoloji, %3.28’i çocuk sağlığı ve Fransız dili, %1.64’ü halk bilim, tercümanlık, uluslar arası ilişkiler, kütüphanecilik bölümünden mezundur.

4.1.9. Öğretmenlerin öğretmenliği seçme nedenleri

Öğretmen yetiştirmeyen bir okuldan mezun olan öğretmenlere (61 kişi) bu mesleği seçme nedenleri sorulmuş ve alınan yanıtlar çizelge 4.9’da gösterilmiştir.

Çizelge 4.9. Öğretmenlerin öğretmenlik mesleğini seçme nedenleri

Erkek Kadın Toplam Seçme nedenleri

S % S % S % İş bulamadığı için 5 41.67 13 26.53 18 29.51 Çok sevdiği için 7 58.33 36 73.47 43 70.49

Toplam 12 100.00 49 100.00 61 100.00

x2 : 1.062 SD: 1 P>0.05

(32)

Çizelge 4.9 incelendiğinde de görüleceği gibi genel toplamda öğretmenlerin öğretmenlik mesleğini çok sevdiği için seçenlerin oranı %70.49’dur.

Cinsiyet dikkate alındığında erkek öğretmenlerin %58.33’ünün, kadın öğretmenlerin %73.47’sinin öğretmenlik mesleğini çok sevdiği için seçtikleri görülmektedir. Her iki cinste de iş bulamadığı için öğretmenlik mesleğini seçenlerin oranı erkek öğretmenlerde %41.67, kadın öğretmenlerde %26.53’tür.

Öğretmenlerin öğretmenliği seçme nedenleri arasındaki farklılık önemsiz bulunmuştur (P>0.05).

4.1.10. Öğretmenlerin evlilik süreleri

Araştırma kapsamına alınan erkek öğretmenlerin %8.60’ı (11 kişi) bekar,

%91.40’ı (117 kişi) evli; kadın öğretmenlerin %11.46’sı (29 kişi) bekar,

%88.54’ü (224 kişi) evlidir. Evli olan öğretmenlerin evlilik sürelerine göre dağılımları çizelge 4.10’da verilmiştir.

Çizelge 4.10. Öğretmenlerin evlilik süreleri

Erkek Kadın Toplam Evlilik süreleri (yıl)

Sayı % Sayı % Sayı %

1- 10 yıl 32 27.35 96 42.86 128 37.54

11- 15 yıl 22 18.80 57 25.45 79 23.17

16 –20 yıl 34 29.06 38 16.96 72 21.11 21 ve üzeri yıl 29 24.79 33 14.73 62 18.18 Toplam 117 100.00 224 100.00 341 100.00 x2 : 15.986 SD: 3 P<0.01

Öğretmenlerin evlilik süreleri çizelge 4.10’da değerlendirildiğinde öğretmenlerin %37.54’ü “1-10”, %23.17’si “11-15”, %21.11’i “16-20”,

%18.18’i “21 ve daha fazla” yıldır evlidir.

Evlilik süresi olarak erkek öğretmenlerin en fazla yoğunlaştığı grup 16-20 yıl (%29.06), kadın öğretmenlerin en fazla yoğunlaştığı grup ise 1-10 yıl (%42.86)’dır. Erkek öğretmenlerin ortalama evlilik süresi 14.38 ± 0.71 yıl, kadın öğretmenlerin ortalama evlilik süresi 11.31±0.46 yıldır.

Öğretmenlerin evlilik sürelerine göre dağılımları arasındaki farklılık önemli bulunmuştur (P<0.01).

(33)

4.1.11. Evli öğretmenlerin çocuk sayısı

Araştırma kapsamına alınan evli öğretmenlerin çocuk sayısı çizelge 4.11’de verilmiştir.

Çizelge 4.11. Evli öğretmenlerin sahip oldukları çocuk sayısı

Erkek Kadın Toplam Çocuk sayısı Sayı % Sayı % Sayı %

0 6 5.13 13 5.80 19 5.57

1 29 24.79 75 33.48 104 30.50

2 56 47.86 123 54.92 179 52.49

3 24 20.51 13 5.80 37 10.85

4 2 1.71 - - 2 0.59

Toplam 117 100.00 224 100.00 341 100.00 x2 : 21.850 SD: 4 P<0.01

Çizelge 4.11 incelendiği zaman , öğretmenlerin %52.49’unun iki,

%30.50’sinin bir, %10.85’inin üç ve %0.59’unun dört çocuğu olduğu görülmektedir. Çizelgeden de görüldüğü gibi çocuğu olmayan erkek öğretmenlerin oranı %5.13 olup, %24.79’unun bir, %47.86’sının iki,

%20.51’inin üç, %1.71’inin dört çocuğu bulunmaktadır. Kadın öğretmenlerin %5.80’inin çocuğu bulunmamakta, %33.48’inin bir,

%54.92’sinin iki, %5.80’inin üç çocuğu bulunmaktadır. Erkek öğretmenlerin ortalama çocuk sayısı 1.73± 0.086, kadın öğretmenlerin ise 3.54 ± 0.052’dir.

4.1.12. Bekar öğretmenlerin kaldıkları yerler

Çizelge 4.12’de bekar olan öğretmenlerin kaldıkları yerlere göre dağılımları gösterilmiştir.

Çizelge 4.12. Bekar olan öğretmenlerin kaldıkları yerler

Erkek Kadın Toplam Kaldıkları yer

Sayı % Sayı % Sayı % Ailesi ile beraber 8 72.73 21 65.63 29 67.44

Kiralık bir evde 1 9.09 2 6.25 3 6.98

Kendi evinde 2 18.18 9 28.12 11 25.58

Toplam 11 100.00 32 100.00 43 100.00

(34)

Genel toplamda bekar öğretmenlerin %67.44’ünün ailesi ile beraber,

%25.58’inin kendi evinde, % 6.98’inin kiralık bir evde kaldığı görülmektedir. Bekar erkek ve kadın öğretmenlerin büyük çoğunluğunun ailesi ile birlikte oturduğu çizelge (4.12)’den görülmektedir (Erkek %72.73, Kadın %65.63).

4.1.13. Öğretmenlerin ailelerindeki birey sayısı

Öğretmenlerin ailelerindeki birey sayısı çizelge 4.13’de olduğu gibidir.

Çizelge 4.13 incelendiğinde de görüleceği gibi genel örneklemde öğretmenlerin %47.77’sinin ailesi 4 kişi olup, ailesinde üç kişi bulunan öğretmenlerin oranı ise %31.50’dir.

Çizelge 4.13. Öğretmenlerin ailelerindeki birey sayısı.

Erkek Kadın Toplam Ailedeki birey sayısı Sayı % Sayı % Sayı %

1 2 1.56 4 1.58 6 1.57

2 7 5.47 20 7.91 27 7.09

3 36 28.13 84 33.20 120 31.50

4 54 42.19 128 50.59 182 47.77 5 ve üzeri 29 22.65 17 6.72 46 12.07

Toplam 128 100.00 253 100.00 381 100.00 x2 : 20.545 SD: 4 P<0.01

Erkek ve kadın öğretmenlerin ailedeki birey sayısına bakıldığında da sonuçlar genel örneklemle benzer olup, en yüksek oranı ailesinde 4 kişi bulunan öğretmenler almıştır (Erkek %42.19, Kadın %50.59). Bu oranı, 3 kişilik aileler izlemekle birlikte, 3 kişilik ailelerin oranı erkek öğretmenlerde

%28.13, kadın öğretmenlerde %33.20’dir. Ailedeki ortalama birey sayısı, erkek öğretmenlerde 3.81±0.0843, kadın öğretmenlerde 3.54±0.0518’dir.

Öğretmenlerin ailelerindeki birey sayısı arasındaki farklılıklar istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur (P<0.01).

4.1.14. Öğretmen eşlerinin eğitim durumları

Öğretmen eşlerinin eğitim durumlarına ilişkin veriler çizelge 4.14’te verilmiştir.

(35)

Çizelge 4.14. Öğretmen eşlerinin eğitim durumları

Erkek Kadın Toplam Eğitim durumu

Sayı % Sayı % Sayı %

İlkokul 10 8.55 2 0.90 12 3.53

Ortaokul 12 10.26 1 0.44 13 3.82

Lise 43 36.75 35 15.70 78 22.94

Yüksekokul 50 42.73 142 63.68 192 56.47 Yüksek lisans 2 1.71 43 19.28 45 13.24 Toplam 117 100.00 223 100.00 340 100.00 x2 : 78.64 SD: 4 P<0.01

Çizelge 4.14’ün incelenmesinden görüldüğü gibi, öğretmen eşlerinin

%56.47’sinin yüksekokul, %22.94’ünün lise, %3.82’sinin ortaokul,

%3.53’ünün ilkokul mezunu olduğu belirlenmiştir. Öğretmenlerin cinsiyet durumu dikkate alındığında her iki cinste de en yüksek oranı yüksekokul mezunu olan eşler oluşturmaktadır.(Erkek %42.73, Kadın %63.68 ) Eşlerin eğitim durumunda ikinci sırayı; erkek öğretmenlerde lise (%36.75), kadın öğretmenlerde yüksek lisans yapanların (%19.28)aldığı görülmektedir. Bu sonuçlardan kadın öğretmenlerin eşlerinin erkek öğretmen eşlerine göre eğitim düzeyinin yüksek olduğu sonucu çıkmaktadır. Öğretmen eşlerinin eğitim durumları arasında farklılıklar istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur (P<0.01).

4.1.15. Öğretmen eşlerinin çalışma durumları

Çizelge 4.15’te öğretmen eşlerinin çalışma durumlarına göre dağılımları verilmiştir.

Çizelge 4.15. Öğretmen eşlerinin çalışma durumları

Erkek Kadın Toplam

Çalışma durumu Sayı % Sayı % Sayı %

Çalışmıyor 11 9.40 9 3.14 20 5.30

Ev kadını 45 38.46 - - 45 13.82

Öğretmen 27 23.08 51 22.87 78 22.94

Memur 28 23.94 98 43.95 126 37.06

İşçi 3 2.56 4 1.79 7 2.06

Serbest meslek 3 2.56 61 27.35 64 18.82 Toplam 117 100.00 223 100.00 340 100.00 x2 : 123.096 SD: 5 P<0.01

Referanslar

Benzer Belgeler

Mevcut çalışmanın amacı farklı alanlardan mezun olan pedagojik formasyon öğrencilerinin öğrenme stillerini belirlemek; öğrenme stilleri ile cinsiyet ve mezun

Bu çalışma, Fen Bilgisi ve Sınıf öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarını çeşitli değişkenler (cinsiyet, yaş aralığı, sınıf düzeyi, bölümü

Bulgular bölümünün ilk paragrafında öğretmen özerkliğine iliĢkin katılımcılarca paylaĢılan ortak anlam “Uzmanı oldukları alan içerisinde, görevlerinin

*Öğretmen, kendilerine verilen sınıfın veya şubenin derslerini, programda belirtilen esaslara göre planlamak, uygulama ve deneyler yapmak, ders dışında

Bunun tarifi çok zor.&#34; Peki zencilerin bağrından kopup gelen caz müziğinin üzerine Anadolu'nun bağandan kopup gelen bir klarnetçi çalınca nasıl oluyor.. &#34;Çok

Fakir Baykurt, ilk romanın­ dan son romanına, öykülerinden masalla­ rına kadar tüm yazılarında sosyal gerçekçi sanat anlayışı içinde şaşmaz bir tutarlılık

Tablo 5’te görüldüğü gibi üniversite olanakları temasında araştırmaya katılan on ikinci sınıf öğrencilerinin çoğu (81/90) yükseköğretim programı

Madde 27 - (1) Ö zel öğretim kurumları ile diğer kamu kurumlarında öğretmen olarak görev yapanlardan uzman öğretmen veya başöğretmen unvanını aldıktan sonra