• Sonuç bulunamadı

ŞİİR DENEME HAZİRAN 2017

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ŞİİR DENEME HAZİRAN 2017"

Copied!
139
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I

HAZİRAN 2017

BİR ŞİİR DENEME

(2)

II

“BİR ŞİİR BİR DENEME”

Kitap

Antalya Erünal Sosyal Bilimler Lisesi Adına Sahibi

Özgür UYGUR Okul Müdürü

Baskıya Hazırlayan Barış KIZILAY

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Eser İnceleme Komisyonu Bilge ESEN

Müdür Yardımcısı/İngilizce Öğretmeni Arif NALLI

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Esra PEKTAŞ

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

İletişim Bilgileri

Antalya Erünal Sosyal Bilimler Lisesi

Adres: Yeşilbayır M. Kanal C. No.35 Döşemealtı-ANTALYA Telefon: 242- 443 19 29 / 242 - 443 19 30

Belgegeçer:0-242-4431942 E-posta adresi: 969464@meb.k12.tr

http://antalyaerunalsbl.meb.k12.tr

(3)

III

Bir deli yürek Sanki kalplerde Uzun uzadıya bir yol Hem de alacalı … Bu yola baĢ koyanlardanız Yüreğe deli kanlarımız aksın diye Türk Gençliğiyiz Ebediyetten var oluyoruz..

Hem de Ay Yıldızı sarıyoruz Eserler ġah eser olacak bizlerle

Bu ülke neye hasretse Bilim tütecek bacalarda

Ġlim dert olacak akıllara Tüm hastalıklar sanatla yaĢam bulacak

Biz Türk Gençliği Yazmaya devam edeceğiz kalemimiz kurĢun misali baĢ koyacak

baĢlık olacak destanlara ..

Özgür UYGUR

(4)

IV İÇİNDEKİLER SUNUŞ

PİRAYE KÜBRA BEKKİ (ŞİİR)

DELİRMEK İREM ÖZBEK (DENEME)

BU YALAN ŞEHİRLER ZEYNEP YURDAKUL(ŞİİR)

SEVGİ İSMAİL ANIL AKDEMİR(DENEME)

OLMAYACAĞINI BİLDİĞİNİZ ŞEYLER İREM ÖZBEK (ŞİİR)

YAŞAM VE ÖLÜM ÜZERİNE EMRE UÇAN(DENEME)

RAHMET SARSIN GELECEĞİ ÖZGÜR CAN TUNCER(ŞİİR)

VATAN NEDİR? FATMA NUR AKSOY(DENEME)

BİLEMEM KÜBRA BEKKİ(ŞİİR)

OLMAZ OLMAZ DEME ENES KOÇ(DENEME)

AVAZ AVAZ DENİZ İNCİ ŞAHİNTÜRK(ŞİİR),

YOKSUNLUK CEYDA OKUDAN(DENEME)

SAVAŞIN ÇOCUKLARI AJLAN HARUN ÖZEN(ŞİİR)

BİR HAMİYET DESTANI: 15 TEMMUZ FATMANUR AKSOY(DENEME)

ANNEM DERYA DAL (ŞİİR)

UMUDUN TANIĞI MERVE GÜNAY(DENEME)

GÖKYÜZÜMDÜN BURCU GÜNEŞ(ŞİİR)

YAĞMUR DENİZ DURAN(DENEME)

ÇOCUKLUK SUDE YAMAN(ŞİİR)

BÜYÜDÜM MÜ? ALEYNA KAYABAL(DENEME)

YALNIZLIK HABİBE ÇAKIROĞLU(ŞİİR)

DURMA HAYAL ET NİHAN IŞIN IŞIK(DENEME)

KARANLIĞA BIRAKMADAN NAGEHAN AKIŞ(ŞİİR)

VİCDANA SUSAMAK NAGEHAN AKIŞ(DENEME)

İZİN VER DENİZ CURA(ŞİİR)

UZAKTAN SEVMEK DENİZ CURA(DENEME)

TÜRKÇENİN KATLEDİLMESİ SELİN GÜN(DENEME)

GÜVEN ESMANUR DÖNER(ŞİİR)

(5)

V

SÖYLEYEMEDİKLERİM NESİBE ŞENTÜRK(DENEME)

KAYBOLMUŞ GİBİ FATİH AYGÜN(ŞİİR)

MUTLULUK SAKLANMALI MI? MERVE KAYNAK(DENEME)

MESAFE ESRA KAVAK (ŞİİR)

LİMAN BERRU FİRDEVS BİLGİN(DENEME)

KONUŞAMAYANLARIN HAYATI DERYA DAL (DENEME)

YEŞİL LİMON AYŞE ÜNAL (ŞİİR)

KANATSIZ MELEKLERİMİZ ALARA İŞLEK (DENEME)

ÇOCUKLUK SUDE YAMAN (ŞİİR)

GÜZELLİK AYŞE ÜNAL (DENEME)

ŞİİR KALPLE OKUNUR GİZEM DURMAZ (ŞİİR)

GÜVEN ESMANUR DÖNER (DENEME)

PARA BERRU FİRDEVS BİLGİN (ŞİİR)

DÜNYA MUTLULUK GÜNÜ İ. ONURHAN YILDIRIM (DENEME)

NEDEN YALAN SÖYLERİZ? SALİH KARACA (DENEME)

EN GÜZEL DÜŞÜM SÜMEYYE ERKUŞ (ŞİİR)

DOSTLUK SEVİM KARA (DENEME)

OLUR MU? BAHAETTİN SARI (ŞİİR)

DEĞERLER EĞİTİMİ BAHAETTİN SARI (DENEME)

HOŞÇA KAL BUGÜN ONURHAN YILDIRIM (ŞİİR)

DUYGULARIN ÖZNELLİĞİ MELİKE ÖNER (DENEME)

BİR AVUÇ MUTLULUK İÇİN ELİF ALTIN (ŞİİR)

GECEKONDULARDA YAŞAM R. FURKAN KARACAOĞLU (DENEME)

UYUMADAN ÖNCE MELİKE PEKACAR (ŞİİR)

SOLGUN PAPATYA EMRE UÇAN (ŞİİR)

GELECEKTE TEKNOLOJİ HUZEYFE ÇELİK (DENEME)

MEFTUN KÜBRA BEKİLLİ (ŞİİR)

RAHMET SARSIN GELECEĞİ ÖZGÜRCAN TUNCER (ŞİİR)

HİÇBİR ŞEYLE HER ŞEYİ ÖZLEDİM MELİKE PEKACAR(ŞİİR)

TANIMI DAHİ OLMAYAN HAYAT MELİKE ÖNER (DENEME)

SANA GELIYORUM YURDAGÜL GÜROCAK (ŞİİR)

(6)

VI

DÜNYANIN RENKLERİNİ KAYBETMEK YURDAGÜL GÜROCAK (DENEME)

YAŞARKEN ÖLMEK ESRANUR GÜN (ŞİİR)

PARA HER ŞEYİ SATIN ALIR MI? HUZEYFE ÇELİK (DENEME)

YÜREĞİNİN KIZILINA KOR DEĞMİŞ MAHMUT ESAT EREN (ŞİİR)

BELKİ YARIN MELİKE ÇATAK (DENEME)

ÇOCUK VE POLİS SÜMEYYE ERKUŞ (ŞİİR)

SENSİZ AŞK SEMİH ŞAHİN (ŞİİR)

YALNIZLIK KORKANLARIN KADERİDİR BÜŞRA TOY (DENEME)

HAYALLER SIĞAR MI? FATİH AYGÜN (ŞİİR)

BİR KIZIL ŞİİR EMRE UÇAN (ŞİİR)

VATANIM ECENUR BİLDİRİCİ (DENEME)

NAZLI ÇİÇEĞİM NESİBE ŞENTÜRK (ŞİİR)

DİBİNDEYİZ DURMUŞCAN YAŞAR (ŞİİR)

BİR ÇOCUĞU EĞİTEBİLMEK RUMEYSA KARAKAYA (DENEME)

SON MEKTUP FATİH TAŞPINAR (ŞİİR)

BELKİ SÜMEYYE ERKUŞ (DENEME)

PLATONİK SALİH KARACA (ŞİİR)

KENDİN OL SEMİH ŞAHİN (DENEME)

KIRMIZI DEFTERDEN EMRE UÇAN (ŞİİR)

UNUTTUĞUM ZAMANLAR DA OLDU İREM ÖZBEK (ŞİİR)

AKŞAM ÜSTÜ SAMED KOYUNLU (ŞİİR)

BENCE ŞERİFE A. MÜMİN (DENEME)

BİLMEZLER ÖMER TOPAKTAŞ (ŞİİR)

AĞLAMAK VE GÜLMEK SERKAN ULUTAŞ (DENEME)

KANLI TOPRAKLAR DENİZ CURA (DENEME)

ÖZGÜRLÜK NİHAN IŞIN IŞIK (ŞİİR)

VAR OLMAK MÜNEVVER ÖZDEMİR (DENEME)

ÇOCUK VE DÜNYA FATİH AYGÜN (ŞİİR)

BİR MİNİK SEVGİ KADİR GÜLER (DENEME)

AZİM VE SABIR COŞKUN SAKÇI (DENEME)

DOST SELİN GÜN (ŞİİR)

(7)

VII

TAVUK KORKUSU FATMA DAMLAMAZ (DENEME)

YAZ AKŞAMLARIM FATİH AYGÜN (ŞİİR)

UMUTSUZLUK AMİNE MÜMİN (DENEME)

AŞK NEDİR BİLİR MİSİN? ABDURRAHMAN KÜÇÜKTEKİN (ŞİİR)

ZEHİRLİ UYKU GİZEM ÖCÜ (DENEME)

HEP EKSİK HEP YARIM SÜMEYYE ARSLAN (ŞİİR)

PİŞMANLIKLAR SEVİM KARA (ŞİİR)

BİZ İNSANLAR SEVİL BOZKURT (ŞİİR)

SEN SERKAN ULUTAŞ (ŞİİR)

YETER Kİ SEV MERT YİĞİT ÇOBAN (ŞİİR)

AH SEVGİLİM KAMİLE ATA YILMAZ (ŞİİR)

AY PARÇASI KADİR GÜLER (ŞİİR)

ÖZGÜRLÜK İREM YAĞCI (ŞİİR)

KIRIK BEYAZ KANADIM İLKNUR YILDIZ (DENEME)

HAYAT HUZEYFE ÇELİK (ŞİİR)

BUGÜN EMİNE ÖĞRETEN (ŞİİR)

(8)

1

PĠRAYE

Piraye‟ye aĢıktı.

Döktü kaleme Nazım.

Piraye oldu Ģiir, Nazım oldu Ģair.

Sevdi ġirini, Ferhat Dağları deldi.

ġirininki ki aĢk değil miydi?

Tarihe geçmedi.

Adam sever de kadını Kadın sevmez mi adamı, Delmez mi uğruna dağları,

Yazmaz mı Ģiir diye adamın adını?

Neden geçmez adı , ġair kadının?

ġiir olur da kadından Olmaz mı Ģair?

Neden geçmez aĢkı, Kadının tarihe ?

Hep bu adamlar mı yaĢamıĢ acıyı DökmüĢler Ģiire ?

ġĠĠRĠ DĠNLEMEK ĠÇĠN KAREKODU OKUTUNUZ.

Neden görmez kadını Bu millet?

Herkese bir gelmez mi, AĢk denen bu illet?

Duyun beni Gülten‟le Nilgün Siz de çıkın ortaya Sennur, Arife Günseli ve Melisa!

Neredesiniz?

Nigar, Leyla Kulak verin bana Makbule ve Ġhsan

AĢıklarının hepsi Birer Ģair Ģimdi.

Peki ya sen , Güzel ġükufe?

Kaçımız duydu ġimdiye kadar ismini?

Kübra BEKKĠ, 9. Sınıf Öğrencisi

(9)

2

DELĠRMEK

Ġnsanlardır farklı olanlar, ne zaman neye nasıl tepki vereceklerini kestiremezsiniz, hatta bazen onlar kendileri de bilmezler, kendi davranıĢlarının nedenini. Bu mudur sizce de delirmek? Ne yaptığını, neden yaptığını bilememek, sürekli canı farklı Ģeyler yapmayı istemek, umursamayı özlemek…

Delirmek kelimesini köĢeli parantezler içerisine alamazsınız elbet; çünkü her insan için delirme eĢiği farklı olduğu gibi delirmeye neden olabilecek unsurlar da farklıdır. Bütün bir hayatı boyunca karĢısına engeller çıkaran ve keĢke bu dünyada hiç olmasaydı diye söylendiği duygudur insanı içten içe delirten;

güvensizlik.

Bir kere yitirildiği zaman yeniden geri kazanılamayacağı doğru mudur gerçekten sizce? Yoksa ikinci bir kez daha kötü bir olay yaĢayıp, baĢının sıkıntıya girmesinden korkan titrek ruhluların inĢaa ettiği bir duvardan mı ibarettir bu düĢünce? Bilemiyorum; yani nasıl olmuĢ da bu kadar çok insanı etkilemeyi baĢarabilmiĢler bu titrek ruhlular? Bazen söyleniyorum kendi kendime; sende tıpkı o gözlerin ilacı olacak kadar anlamlı satırları sayfalara döken Sabahattin Ali gibi, dıĢ dünyadan çok kendi kafanda yaĢıyorsun. Ama olsun, ben mutluyum. Bu mutlu halim zaten, budur beni yazmaya iten;

konuĢacak güvenilir birini bulamayınca yazıyorum. Fakat bazen konuĢacak derecede güvenilir olduğunu sandığım birilerini bulsam da; bu kıymetinden cilası parlayan sözlerimi onlara değer bulmuyorum. Çünkü ben anlatıyorum ama onlar sadece istedikleri kadar çaba harcıyorlar beni anlamak için; bu rahatsız edici. KarĢındaki insanı anlamak için varını yoğunu ortaya koymazsan eğer o zaman nasıl o insandan emin olabilirsin ki? Sonra da gelip güvenmekten falan söz ediyorlar. Ġki dinle, bir söyle tamam ama gerekirse dinle, dinle, dinle, dinle… Gerçekten anladığın zaman, karĢındaki daha fazla anlatma ihtiyacı duymayacaktır zaten. ġu an düĢünüyorum acaba yazmak için illa ki de bir

(10)

3

duygudan etkilenmek mi gerekir? Sonra Ģu örnek aklıma geliyor ve yok diyorum kendi kendime; Orhan Veli „Güzel Havalar‟ Ģiirini yazarken neler hissetmiĢtir sizce? Her okuduğunuzda farklı bir anlam çıkartıyorsunuzdur sizde ve bu edebiyat denen ruh yoldaĢının bize bir hediyesi tamam ama sizce de Orhan Veli o Ģiirini yazarken her mısrada ve hatta belki de her beyitte farklı duygular içerisine girmemiĢ midir? Ve iĢte bu da bir baĢka düĢüncem, çok farklı duygular içerisinde olmak eĢittir ya kelimelerin nazını çekmek ya da onları yedi hükümdarlığınıza Ģah yapmak. Yazarlarda genelde ikinci söylediğim olur;

Orhan Veli‟ye olan da oydu ve benim henüz bir insanın vücudundaki bütün parmaklarını saymama yetmeyecek senelik ama çok Ģey geçirdiğini düĢünen hayatım boyunca okuduğum en güzel Ģiirdi.

ġu an ben bunları kendi satırlarıma döküyorum ve siz beni okuyan kiĢi her kim iseniz, size son bir lafım var ve o kadar kıymetlidir ki yakın bir zaman içinde öleceğim haberini alsam vasiyet olarak verirdim. Söylemem Ģu ki:

Zirvesine göz koyduğunuz dağlara ulaĢmayı gerçekten istiyorsanız eğer; biraz rüzgâr olun esin; biraz dalga olun vurun yüreklerin en uçsuz sahillerinde çünkü siz anlatırken kimin hangi âlemde olduğunu anlayamazsınız.

Ġrem ÖZBEK, 10. Sınıf Öğrencisi

(11)

4

BU YALAN ġEHĠRLER

Ağlama anne!

Kızma sevgili1 DeğiĢtirdi bizi, Bu yalan Ģehirler,

Evsize ekmek veremez oldum.

Yetime Ģefkat gösteremez oldum.

Yalana yanlıĢa göz yumar oldum.

DeğiĢtirdi bizi bu yalan Ģehirler.

Ġnsanlara gülümsedim, Cayır cayır yanarken ciğerim.

Derdine derman olamadım, Can bildiklerim.

Taktım maskemi.

Devam ettim yoluma.

Benliğimden ĢaĢtım.

Ağlayamaz oldum..

Ağlama anne!

Kızma sevgili1 Ben kendimi,

Tanıyamaz oldum.

Zeynep YURDAKUL, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

(12)

5

SEVGĠ

Ġnsanın mutlu olabilmesi, kendini huzurlu ve mutlu bize edebilmesinin en temel yolu sevgidir. Bu sevginin en önemlisi ise insan sevgisidir. Sizce de öyle değil mi? Çünkü insan seven kiĢi her canlıyı sever. Bu durumda insanları sevmeyen kiĢilerin diğer canlıları sevmesini beklemek de yanlıĢtır.

Ġnsan sevgisi içinde hoĢgörüyü ve diğer insanlara karĢı anlayıĢlı, sıcakkanlı olmayı barındırır. Bir toplumun üyeleri kendini seviyorsa birbirlerini seviyorlarsa toplum hem geliĢir hem de dayanıĢma olur. Bir insanın sahip olması gereken en önemli özellik insan sevgisidir. Çünkü insan seven kiĢilerden kimseye zarar gelmez.

Ġnsan sevmek, insanlar arasında ayrım yapmamak tüm insanları hoĢgörü ile kabullenmek demektir. Bu sevgi hem bireyleri hem de toplumları yüceltir.

Toplumsal bağların kuvvetlenmesinde insanlara yardımcı olur.

Ġsmail Anıl AKDEMĠR, Sınıf Öğrencisi

(13)

6

OLAMAYACAĞINI BĠLDĠĞĠNĠZ ġEYLER

Hangi insanoğlunun içinden itiraf etmek gelir, Sırtını yaslayacak birini bulamayınca?

Nasıl korkulmaz olacaklardan, Daha önce o korkuyu tatmıĢ olunca?

Kim doğru ile yanlıĢı görmek ister, Gördüğünde olanları hatırlayınca?

Kim üzerine gitmek ister korkularının,

Üzerine gittiği zaman azalmadığını anlayınca?

Neden çaba sarf etsin ki insan,

Umutlarının boĢa çıkacağını anlayınca?

Niçin hızlansın ki kalp,

Sadece daha fazla yorulacağını anlayınca?

Neden mükemmeliyeti arzulasın ki insan, Mümkün olamayacağının farkına varınca?

Kim bıraksın ki bencilliği,

Kimsenin onun için değiĢmeyeceğini anlayınca?

Niye hala kürek çekmek zorunda olsun ki kayıkçı, O denizin ortasında kaybolduğunun farkına varınca?

Nasıl insanlık kalsın ki,

YaĢatmaya çabalayan olmayınca?

Ġrem ÖZBEK, 10. Sınıf Öğrencisi

(14)

7

YAġAM VE ÖLÜM ÜZERĠNE

YaĢam ve ölüm. YaĢam ve ölüm bir düğünden ibaret. Doğar, büyür ve ölürüz.

Algılayabileceğimiz bu kadardır ancak. Ölümden sonra herhangi bir Ģey var mı ya da ölümden sonra ne olacak kimse bilemez. Bu konuda neler yapabiliriz bir düĢünelim. Ölümün önüne geçemeyiz. En sonunda öleceğiz. O zaman bize verilen bu zamanı, bu yaĢamı, bu mucizeyi iyi kullanmak gerekir. "Ġyi geçirilmiĢ bir gün, nasıl mutlu bir uyku getirirse, iyi geçirilmiĢ bir yaĢam da iyi bir ölüm getirir." demiĢ Leonardo Da Vinci. Bir gün nasıl iyi geçirilir? Asıl sorulardan birisi bu olmalı. Bu soru, herkese göre değiĢen bir cevaba sahiptir.

Birisi dünyayı gezmek isterken, baĢka birisi huzurlu bir yere gitmek diyebilir. Birisi soğuk ister, bazısı ise sevdiğiyle beraber olmak ister. Bunların hepsi gerçek olabilir. Kader iki kardeĢin oynarken kurduğu hayalleri bile gerçeğe dönüĢtürüyorsa, sizin gözyaĢlarınızla kurduğunuz hayalleri niçin dönüĢtürmesin? Her anımız, her anımız, her kiĢi önemli o hayatınızda. Anların, kiĢilerin değerini bilmek gerek. Çünkü bir saniyesi bile kesin olmayan hayatımızda sadece "çalıĢmayı" değil, anı yaĢamayı da hak ediyoruz hepimiz.

Mesela sen Ģu an bu yazıyı okuyorsun. Belki fikrin değiĢti ve yapamayacağın bir Ģey yapmaya karar verdin, kendinde güç buldun. Belki de kendine geldin ve Ģu an düĢünüyorsun.

Belki de bu yazıyı okumayı bitirdiğinde yapacaksın bunu. Ama birden yapamam diye de düĢünebilirsin. DüĢünme! Yapabilirsin! BaĢaramasan bile en azından piĢmanlık duymayacaksın geçmiĢinden. Hayatın yaptığın seçimlerin toplamıdır. Hayatının sonunda belki, sorgulamaya fırsat bulacaksın. Eğer sorgulamaya değer bir Ģey bulamazsan Sokrates'in Ģu sözü aklına gelsin; "Sorgulanmayan hayat yaĢamaya değmez." Peki ya ölüm? "YaĢam huzur verince ölüm ürkütürmüĢ." derler.

Korkmayın. Ne olacağını bilmesek bile yeni bir Ģeye gözlerimizi açacağız. Kim bilir, belki yeni bir hayat, yeni bir evren, yeni bir gelecek. Ya da geçmiĢi yeniden yaĢayacağız. Kim bilir?

Ama unutmamamız gereken bir Ģey var; Zaman bir insanın harcayabileceği en kıymetli Ģeydir ve zaman üç Ģeyden ibarettir: Dün, bugün, yarın. Dün geçti, yarının geleceği belli değil. Öyleyse bugünün kıymetini bil ve onu sana doğru yerde, doğru kiĢiyle ve doğru Ģeyle yaĢadığından emin ol.

Emre UÇAN, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

(15)

8

RAHMET SARSIN GELECEĞĠ

Ümitler son nefesinde

Limanları yağmalamıĢ korsanlar Kasvetli denebilecek bir günde Emsalsiz olan tek Ģeydir

Renklendirmek gerçekleri

Ürpermek sadece ürpermek Lütufkar bir meleğe

Kırlangıçlar yuvasına vardığında Ebedi umutlar son buldu

Rutubetten eskidi gözyaĢları

Üluhiyet tanrıdan mı bilinmez Lal olmaktır sonsuzluğa

Keder içinde boğulmak Ertesi günler hatrı için Rahmet sarsın mı geleceği?

Özgür Can TUNCER, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

(16)

9

VATAN NEDĠR?

METNĠ DĠNLEMEK ĠÇĠN KAREKODU OKUTUNUZ.

Ġlk duyduğumuz zaman aklımıza birden fazla tanımın geldiği, duygu yoğunluğunun değiĢtiği ve hatta hüznün ortak olduğu birçok kelime vardır. Lügatlerde bir kelimenin karĢımıza çıkan tek bir anlamı olur ancak vatan kelimesinin

karĢılığı bir tanım ile sınırlandırılamaz. Akla gelen ilk anlamı, üzerinde yaĢanılan toprak parçası olsa da tanımını yapmak güçtür. Bazen bir Ģiirle yapılır, bazen bir savaĢla. Bazen de sadece bir annenin gözyaĢı anlatır vatanı.

Kimine göre vatan ev demektir. Ġçinde doğup, içinde büyüdüğün, nereye gidersen git özleminin daima yüreğinde olacağı bir ev. Asırlardır süregelen türlü badirelere rağmen yıkılmayan bir ev. Ayakta olan ve daima ayakta kalacak olan bir ev. ĠĢte, vatan yeryüzünde bulunan bir evdir ve Ģüphesiz evlerin en güzelidir.

Tarih 1915'i gösterirken, vatan bir askere göre Çanakkale'dir. Çanakkale savaĢların en hüzünlüsü aynı zamanda en asilidir. Arkasında binlerce yetim bıraksa da her yerde anacağımız bir destanı hediye etmiĢtir bize. "Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın." dizesinin sahibi, bayrağın yere düĢmeyeceğini ispatlayan bir kahramanlık gösterisidir. ĠĢte, vatan Çanakkale'dir ve vatanın en asil halidir.

Bir anneye göre vatan, kahraman yetiĢtirmektir. Sözlükte "kutsal bir ülkü ve inanç, özellikle yurt için savaĢırken ölen kimse" anlamına gelen Ģehit kelimesidir vatan. Ġçimizi burkan "Vatan sağ olsun. " cümlesini bu yüzden kurar anneler. Evlatları vatandır ve daima sağ kalacaklardır. Bu yüzdendir ki Urfa, MaraĢ, Ġstanbul, Çanakkale ve yurdun her yerinde Ģehit olan asil kahramanlar vatandır. Ġzmir'de düĢmana ilk kurĢunu sıkan Hasan Tahsin vatandır.

(17)

10

GölbaĢı'nda düĢmanın karĢısına tek baĢına çıkan Ömer Halisdemir vatandır. Anadolu, vatandır. ġehitler vatandır ve vatanın en hüzünlü yanıdır.

Namık Kemal'e göre vatan mahzundur. Bir nesle vatan, millet, hürriyet kelimelerini taĢıyan Namık Kemal, sürgünde bile bu davasını bırakmayan gerçek bir Ģairdir. Çok sevdiği Osmanlı'nın gözleri önünde dağılmasına sesini yükselten ilk ve tek Ģairdir hem de. Dönemin toplumunda bir ayaklanma nedeni olacak olan bu gür sese padiĢah bile kıyamamıĢtır ki, bu yüzdendir Namık Kemal'in sürgünü. Onu, hürriyet aĢkını, vatanın halini anlatan bir dizesi vardır ki bir Ģairin en çaresiz yanıdır:

"Ölürsem görmeden millete ümid ettiğim feyzi;

Yazılsın seng-i kabrimde, Vatan mahzun, ben mahzun."

Mehmet Akif'e göre ise vatan Ģiirdir. SavaĢı görmediği halde zaferin verdiği o müthiĢ coĢkunlukla yazdığı Çanakkale Ģiiridir. Bir milleti yıllardır ayakta tutan en güçlü bağ olan Ġstiklal Ģiiridir. O Ģiirdeki bir mısradır: "Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal." Bu mısraya tutunan milyonlarca yürektir, o yüreğin attığı ortak ses. Vatan bir Ģiirdir, üstelik Ģiirlerin en güzelidir.

Vatan, Türkiye'dir. Bizimdir. Aklın değil, kalbin eylemidir. Anadolu'nun her karıĢ toprağıdır. Bayraktır, türküdür, ağıttır, mutluluktur. Vatan istilaların, medeniyetlerin, gözyaĢının, büyük zaferlerin, yenilgilerin, Ģiirin, aĢkın, terk edilmelerin, sahipsiz bırakılmaların, yiğitliğin toprağıdır. Bizim en büyük savaĢımız da bu vatanı yaĢatmaktır.

Fatmanur AKSOY, 11. Sınıf Öğrencisi

(18)

11

BĠLEMEM

ġĠĠRĠ DĠNLEMEK ĠÇĠN KAREKODU OKUTUNUZ.

Tırnak uçlarına kadar sevdim.

Lakin tırnak ucu kadar bile sevilmedim.

Bir yanlıĢa gönül verdim amma Hattı zatında büyük yanlıĢ eyledim.

Ben aĢkın imkansız köĢesinin sakini Sense bana yer vermeyen ev sahibi Arada sırada hatrına gelir miyim?

Yoksa sende, sıradan biri miyim?

Söyle bana sevgili

Seveyim mi, sevmeyeyim mi seni?

Her nefesimde zikrettiğim ismini Bir kalemde sileyim mi Ģimdi?

Geldin, sevdin ,gittin O halde söyle sevgilim Yarama merhem olan ellerin ġimdi hangi ellerin?

Kübra BEKKĠ, 9. Sınıf Öğrencisi

(19)

12

OLMAZ OLMAZ DEME! Ey hayat! Neler verdin neler aldın biz ins taifesinden…

Bir mum misali eriyen ömrümüzde, ateĢimizi kâh aydınlığa, iyiliğe, güzelliğe bulayıp hem âdemi hem de âlemi aydınlattın. Kâh cehennemden bir nar‟a çevirip hem âdemi yaktın hem de âlemi.

Bir lakırdı, bir kiĢi ne yapar deme sakın! Vezir de eder, rezil de eder derim. Açmazlar içinde kaybolursun. Bil ki; bir söz ağular aĢı, bir söz kestirir baĢı, bir tatlı söz çıkarır yılanı deliğinden… Sözün; kılıçtan, tüfekten, tanktan ağır olduğunu anlamak için duymak yeter mi sanırsın ey dost, gönülden gönüle değmezse uçak olup uçsa ne yazar derim. Konacak bir konak, vuracak bir hedef olmadıktan sonra.

Hayat bunun neresinde? Söz de nerden çıktı deme. Olmazların olduğu yerdeyiz.

Burada her Ģey mümkün… Öyle olmasa nasıl olurda kendi vücudundan bildiğin, ekmeğini – suyunu – aĢını paylaĢtığın, senden bir parça misali gördüğün, gelip de boğazına – dimağına çöreklenir. Seni, senden almaya çalıĢır. Tilkinin kurnazlığına bürünüp, damarlarına kadar inip, sen biz için, vatan – millet- din aĢkına sanırken. Nalıncı keseri misali kendine yontarak ilerlerdi. HoĢ! AldanmıĢız be gülüm sen de ben de, biz de, bizden öncekiler gibi aldanmıĢız.

Heyhat, hayat narı ile geldi üstümüze de uyandık. Canımız, canlarımız tabii ki yandı, yanacak da daha, Ömer Halisdemir'im gibi birçok vatan evladım gitti de, geride söz olarak kalan VATAN SAĞOLSUN!!!

BeĢer nisyan ile meĢhur da. Ey gönül unutma! Unutturma bazı Ģeyleri, özellikle 15 Temmuz‟u. Bir kem söz ile baĢlayan zelzeleye bir SALA ile dur denildi o gün. Bir söze kulak verdi kadını – erkeği, yaĢlısı – genci kaderine geleceğine sahip çıkmak adına meydanlara yüreklere indi. Halk, Hakka inanıp kaderine yürüdü…

Bir söz ile baĢladı her Ģey: Ol!

Enes KOÇ 11. Sınıf Öğrencisi

Öğrencimizin bu eseri Türkiye'nin Darbeler Tarihi ve 15 Temmuz Milli Ġrade Zaferi konulu "Liseliler Destanı Yazıyor" yarıĢmasında deneme dalında Antalya il ikincisi olmuĢtur.

(20)

13

AVAZ AVAZ

Son kez baktı kadın,

Sevdiği adamın arkasından.

Ġçi gitti, ama gitme diyemedi.

Biliyordu, gitme dese belki, Kalacaktı adam,

Belki de gururuna yenik düĢecekti.

Vedalar fazla gelgitliydi.

Ve geriye avaz avaz susmaları Ve geriye belkiler kaldı.

Deniz Ġnci ġAHĠNTÜRK, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

(21)

14

YOKSUNLUK

Minimal hayatlara, yakılmamıĢ mumlara, kalıbına sığmamıĢ insanlığa, en çok da yok olmaya yüz tutmuĢ benliğimize muhtaç kalmıĢız. Sevgiye, ilgiye, saflığa aç ruhlarımız. Böyle böyle bu devirde yazmayı marifet sanmıĢız. Oysa yazarak bir devir açıldığını üstüne basa basa göstermiĢ üstatlarımız... Zamanı geriye sarmaktan önce, yakalamamız gerektiğini öylece bir kenara fırlatmıĢız.

Geriye sarılacak zamanlar yaratmayı göze alamayıĢımızdandır bu icatlarımız...

Yetinmezliğin; kelimelere, sayfalara, samimiyete kullanıldığını yok saymıĢız da, bir kağıt parçasının yüklemi yapmıĢız. Sonuna bir nokta kondurup, aynı cümleyi tekrar tekrar yazmaktan utanmamıĢız: "Para yetmiyor." Güldürür insanı bu cümle. En çok da öldürür... Beton duvarlarda, soğuk sözlerde, gerçekliğe soyunamamıĢ gülüĢlerde üĢüyünce ellerimiz; egomuzun ceplerine sığınmıĢız olduğu kadar.

Aynı kalıplarda farklı olmaya, farklı olanları yargılamaya alıĢtığımız gibi, egomuzun pahalı astarlarında ömür terleterek ilerleyiĢimiz neye yarar... Bir Ģeyde mana aramaktan yoksun, tenden öte kalbe dokunmaktan aciz, aynı düĢüncelere sürtüne sürtüne kirlettiğimiz varlığımızla biz; bir çamuru çocukluğumuza çok mu görmüĢüz?

Çamurdan öte çamur atmayı siyasetten öğrendiğimiz, kirlenmekten öte kirlettiğimiz dünyalarımızı toz duman içinde terk ediĢimiz... SosyalleĢme diye diye fikirlerimizin kısıtlandığı, koca dünyanın bir ekrana sığdırıldığı bu devirde, aynanın arkasındaki gerçeği fark edebilir miyiz? Adamlıktan nasibini almamıĢ, kiĢiliğe gerek duymamıĢ, hayatını kalplerde komĢu edinemeden geçirmiĢ insanlarda aĢkı arayıĢımız... Ama hakkını vermek lazım, yine de aĢka tahammülümüz kalmıĢ bir köĢede. Varlığını acı olarak tanımlasak da, yanlıĢ kalplerde arasak da, yolunda bir Ģeyleri feda edecek kadar benimsemesek de

(22)

15

aĢka inancımız; "Buna da Ģükür" deyip bir köĢede bağdaĢ kurarak hayatı kabullenebilecek kadar var içimizde.

Ġnsanı insan yapanın yine insan olduğunun farkında olarak ama bunu reddederek yaĢama tutunmaya çalıĢmamız... ġiddeti bir güç sananlara seyirci kalıĢımız... Evler yakılır, bombalar patlatılır, gözyaĢları sel olur ama yine de biz, bize kalırız. Sonu gelmeyen yalnızlıklar sarar etrafımızı... Sonsuz kalabalıklarda boğulmayı yeğleyecek kadar duman kokunca nefeslerimiz, yanımızda bir nefese daha muhtaç kalırız.

Aklına; kırmızı deyince kan gelecek, siyah deyince duman gelecek, beyaz deyince kefen gelecek ve toprak deyince çıkar gelecek bir nesle göz açmanın hak değil adaletsizlik olduğunun, yaĢamak için yaĢatmamız gerektiğinin farkına varınca yargılamaya baĢlayacağız... Ama biz yine de kelimelerimizle; göğü maviye, bulutları beyaza, hayallerimizi pembeye boyamalıyız. Kalacak bir söz söylediysek eğer giderken kapıyı aralık bırakmalıyız.

Ceyda OKUDAN, 11. Sınıf Öğrencisi

(23)

16

SAVAġIN ÇOCUKLARI

SavaĢın en masum Ģahitleridir çocuklar.

Ellerinde bezden bebekler yüreklerinde umutlar.

Bir gün savaĢ bitecek babalar eve dönecek.

Öksüz kalanları teselli edecek.

Uçak motorları inliyor gökyüzünde.

Bir bomba daha patlıyor yeryüzünde.

Gidiyor son gemi de belirsizliğe;

Çocukların masum ümitleriyle.

Geride kaldı gencecik insanlar Tarlalarda, fabrikalarda kaldılar.

SavaĢ alanlarında bir nesil giderken, Onlar sadece izleyebiliyorlar.

SavaĢ sonunda kapıya dayandı Milyonlarca çocuk ortaya atıldı

"SavaĢacaksınız" dendi "ölüm saçan makinelere karĢı"

Uzaktaki cehennem artık oradaydı

Çocuktular savaĢtılar cılız kollarıyla

YaĢ dinlemiyordu savaĢ, anlamıĢlardı sonunda Artık çok geçti hepsi düĢüyordu toprağa Arkalarında bıraktıkları masum umutlarıyla.

Onlar artık çocuk askerdi bitmek bilmeyen güç gösterilerinin Ne sonuncu nesildi onlar ölüme giden

Ne de ilk, vatanı için kan döken.

Ajlan Harun ÖZEN, 11. Sınıf Öğrencisi

(24)

17

BĠR HAMĠYET DESTANI: 15 TEMMUZ

"Fıtrat değiĢir sanma, bu kan yine o kandır."

Namık Kemal Bir coğrafya burası. Halk dilinde ayak bastığımız toprak parçası değil de, o toprağı ıslatan kanlardan oluĢmuĢ bir hüzün parçası. ġiirlere bile konu olmaktan bıkmıĢ, yorgun, tükenmiĢ bir vaziyet var. Asırlardır bütün düĢmanların göz diktiği bu toprak parçasının bizim lügatimizdeki anlamını pek çok Ģey karĢılıyor aslında. Uğruna savaĢtığımız istiklalin marĢı var. Bir asır önce Anadolu askerinin Çanakkale'de bıraktığı bir mektup, yakılan ağıt, söylenen türkü var. Ayağımızı kolaylıkla bastığımız toprakta can var. Bize ait olan her Ģey burada.

Bir coğrafya burası. Anadolu'nun her karıĢ toprağına destan yazdıran, ilmek ilmek dokuduğu tarihe adını kazdıran. Kadim kent Ġstanbul, kalbi bu coğrafyanın. Temmuzdan bu yana kalbinden yaralı bir coğrafya. Öyle bir yara ki bu, açtığı hasar bütün milleti ayağa kaldırmıĢ, dillerden düĢmeyen bir destanı tekrar yazmıĢ. Bir temmuz," ne kadar yakabilirse bir milletin canını, o kadar yakmıĢ.

ĠĢte temmuzun tam ortası. Sokaklarda bir hareketlilik, ekranlarda tuhaflık.

Kimse idrak edemese de bir söz dolaĢıyor ortalıkta: vatanı iĢgal teĢebbüsü.

Çanakkale'de, Kut'ül Amare'de, Ġzmir'de bize emanet edilen parçaya ihanet...Kadınlar, erkekler, yaĢlılar, gençler... Ġhaneti iĢiten herkes, birden vatan oluyor, görünmez kılıçlarını çekerek düĢmana. DüĢman? Bu kelimeyi zikrediyoruz ama iĢin acı tarafı bir düĢmanımız yok görünürde. Karanlık bir perde çekiliyor milletin üzerine.Bu perde gecenin üstüne ihanetin kol gezdiği kanlı bir duvara dönüĢüyor, duvarı yıkmak için bir millet ayağa kalkıyor.

Ġstanbul'un incisi, Boğaz Köprüsü karmakarıĢık. Köprünün yükü her zamankinden ağır oluyor. Bir yandan demokrasiye, diğer bir söyleyiĢle halka, silah uzatanlar, diğer yandan ölüm onlara doğrultulmuĢken vatanına sahip çıkanlar... Tonlarca tankın ağırlığından daha derin bir ağırlık var köprüde.

Gecenin ilk dakikalarında bir baba ve oğul köprüye ilk koĢanlardan. Bir vakit

(25)

18

sonra yerde yıldızlar yatıyor. On altısında, yirmisinde, ellisinde, onlarca yıldız var o köprüde. Öyle kutlu bir mevki ki bu, gördükleri son Ģey bayrak, söyledikleri son söz Ģehadet oluyor. Bir yandan bir spiker, karĢısında silahla bir ihaneti, Türkiye'nin geleceğini okuyor. Gecenin karanlığı biraz daha artıyor.

Bir çağrı var vatana. Yıllardır gelen nida tekrarlanıyor: "Bu vatanı bölemeyeceksiniz." Bir ordu sokağa akıyor. Gece kana bulanırken, ölüm aralarında gezinirken Çanakkale'den bir mektup ulaĢıyor bize. Toprağını ıslattıkları hüzün parçasının her yeri düĢman temmuz ortasında. Ġhanet her yeri sarmıĢ. Felahın habercisi ezanlar bu defa ihaneti duyurur gibi kara geceyi bölüyor. Bombalar aziz toprağa ulaĢırken bütün masumlar dökülüyor yollara.

F-16'ların sesi tüm Ģehirde yankılanıyor, Ankara'nın sessizliğini delip geçiyor. Kaldırımlarda, cehenneme dönmüĢ sokaklarda bir halk var. Ölüme koĢuyor hepsi ama tereddüt eden bile yok. Ġhanetin omuzlarına taktıkları asil

yıldızları tek tek söküyorlar. Karanlıkta yağan mermiler bile ürküyor o anda.

Sonra bir isim duyuyoruz, gecenin ortasında. GölbaĢı'nda vatanı bekleyen birisi. Tek baĢına bir ordu oluyor orada, Ömer Halisdemir. Korumaya yemin ettiği bayrağın önünde, tek baĢına hainlerin karĢısında dikiliyor. Meğer ilk kurĢunu o sıkmıĢ düĢmana. Aldığı Ģehadet emrini gözünü kırpmadan yerine getirerek tek baĢına bir milletin geleceği olmuĢ. Meğer otuz kurĢunla ödemiĢ bedelini, yine de bir an bile eğilmemiĢ düĢmanın önünde. Arkasında gözü yaĢlı bir baba, anne, eĢ, çocuk, komutan bırakıyor Halisdemir. Tıpkı diğer 248 aziz yıldız gibi, gözü yaĢlı milleti bize emanet ediyor. Ġsmini ilk defa o gece duyuyoruz ama tarihe kazınıyor çoktan. Ve o ismin yangını yüreğimizden sönmüyor.

Dokundukları her Ģey yanıyor o gece. GölbaĢı yanıyor, toprağında kan, arkasında yetimler ile. Meclis yanıyor, silinmeyecek izleriyle. Vatanın her yerinde yürekler yanıyor, yıllarca sönmeyecek bir ateĢ ile.

Bir emanet kalıyor geriye. Anne, baba, eĢ, çocuk... Son kez bakıyorlar arkalarında bıraktıkları hüzün parçasına. Uğruna can verdikleri bu toprakta asil kanları kalıyor. O bakıĢların anlamı, bir mesajı var bize. GeçmiĢte çağ açan bir milletin bakıĢı bu. Ok kadar keskin, kurĢun kadar yakıcı bir bakıĢ. En savunmasız halimizde saplanıyor. Bu bakıĢlar utandırıyor, bir o kadar da gururlandırıyor bizi. 100 yıl önce olduğu gibi tarihi yine biz değiĢtiriyoruz.

(26)

19

Ġstiklalimizin "Korkma"sını alnımıza kazıyarak çıkıyoruz o meydana. O meydan ki, yüzlerce kahramanı misafir ediyor toprağına. Toprağın yükü her zamankinden daha fazla.

Bir isim var dillerde. Ġsimler geçici hakikatte bu coğrafya için.

Duvarlarda iz olarak kalacak ve yüzyıllarca silinmeyecek tek bir isim var. Bu toprağı sıksak fıĢkıracak bir isim var: Ģüheda. Bu isim pusuya yatmıĢ düĢmana verilecek en güzel cevap oluyor o gece. Onurlu vatanın yıldızları o kara gecenin ilk ıĢıklarında dalganan bayrakları görünce tebessüm ediyorlar. GüneĢ bu defa mutlu doğmuyor bize ama yine de felaha ermenin güzelliğiyle hatırlıyoruz Mehmet Akif'in öğüdünü:

"Sen Ģehid oğlusun, incitme, yazıktır atanı. Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı."

Fatmanur AKSOY 11. Sınıf Öğrencisi

(27)

20

ANNEM

YaĢamak için çekilir çile,

Zalimin eziyetine olmuĢuz köle, Her Ģey dalavere her Ģey hile, Hilesiz terazi var mı be annem!

Bak ki Ģu zamana neler var neler, Dilde sakız olmuĢ utanmaz sözler, Yalanı dolanı gören bu gözler, BaĢıboĢ gidiĢe ağlar be annem!

Üç kuruĢ için satılan insan,

Bir lokma ekmeğe boyun eğen insan, Açlıktan yoksulluktan tok olan insan, GözyaĢı dökmeden ağlar be annem!

Ne dağlar ne taĢlar dayanmaz buna, Film bağlandı bu acı sona,

Üzülmek, ağlamak hep bizden yana, Mutluluk deryası nerede be annem!

Derya Dal, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

(28)

21

UMUDUN TANIĞI

Varlığı unutulan bir ıĢığım sadece. Oysa bütün yaĢanmıĢlıkların tek tanığıyım. Karanlıkların aydınlığı, gündüzün ise süslü bir kandiliyim. Bir sokak lambasıyım...

Nasihatim görebildiklerim kadardır.

Günün ilk ıĢığıyla bitmez tükenmez bencil bir koĢuĢturmaya Ģahit olmak yorar beni. Oysa ben korkağımdır kimseye iliĢmeden öylece olup biteni izlemek daha kolay gelir her zaman.

Sus ve izle.

Yaramaz çocuklar komĢu ağacın dalını kırdılar. Ah Ģu insanoğlu...

Sorarım acımın Ģahitleri, atan bir kalp yeter mi insan olmaya?

Zavallı kadının yeni iyileĢmeye yüz tutmuĢ gözünden damla damla çığlık akıyor. Ben o yaĢlara sustukları diyorum. Değer mi bir faniden dünyanın kahrını çekmek? Sorarım.

Biraz sağımdaki kahvenin gürültüsü kopmaya baĢladı. Evdekilere

"Günaydın" demeyi çok gören ahbaplar bülbül gibi Ģakıyor adeta...

Ve yine o kız... Nedir onu bu kadar ürkek yapan? Sanki bir günahın en masum parçası gibi üç adımda bir arkasına döndüren? Dünyayı bırak da kendi mahallesini keĢfetmeye engel olan, gözünü yerden ayırsa bu pis günahın en büyük nedeni olacağını düĢündüren? Sapık düĢünceleriyle kızları çocukları ziyan edenler, yazıklar olsun size! Siz ki utancın tek tablosu, gecenin en büyük günahısınız.

KöĢeden dünya umurunda olmayan, tek beklentileri okul zili olan birkaç çocuk. Gördüklerimin en masum yanı çocuklar... Tek suçları varsa o da bozuk paralarını köĢede ki bakkal amcalarına yedirmek. Çocuk dedik oysa onlar seyirci kalamıyor onlar gibi okula gidemeyen, minik bedeninin sorumluluk bilinciyle

(29)

22

dolup taĢtığı arkadaĢlarına, o Ģekerlerden bu minik bedenlerin de hak ettiğini düĢünen, güzel çocuklar. Çocuklar güzel kalsa.

Ve yine akĢam olmaya baĢlıyor. Kahrımdan sabahın olmasını dualar ederek bekleyeceğim yine. YavaĢ yavaĢ evlerine çekilen fedakarlık abidesi insanlar beni burada tek Ģahit bıraktılar. Dünya onların sandığımız sarhoĢlar, naralarını atmaya baĢladı. ġarkılar hiç susmasa.

Sorarım size nefret dolu insanlar, çocuğu tarafından evden kovulan yaĢlı anne babalar, hayatı çalınan kadınlar, uyuĢturucuyu vücudunun her zerresine bağımlı gençler bunca yük fazla değil midir?

Götürün beni buradan görecek takatim kalmadı bir utancı daha.Bir faydam kalmasın bu insanlara zifiri karanlığın içindeki bu beyinleri ne kadar aydınlata bilir bu sıska ıĢık ? Ne gece ne de gündüz bitmek tükenmez bu günahlar artıyor. Atın bir hurdalığa dinsin acım.

Ölmek zor, kapat gözlerini.

Merve GÜNAY, 11. Sınıf Öğrencisi

(30)

23

GÖKYÜZÜMDÜN

ġimdi tek baĢınayım

Oturuyorum uçurumun kenarında Kendi yalnızlığımda boğuluyorum Sessiz çığlıklarımı duyan yok

Hani söz vermiĢtin ya bana

Mutluluğun, hüznün benim olacaktı.

Aynı gökyüzünde buluĢacaktı gözlerimiz.

Senle ben olacaktık.

Yağmurun her damlası,

Hatıralarını söküp alıyor benden.

Artık yok oluyorsun hayatımda.

Artık bizim hayatımız değil, Benim hayatım var.

Burcu GÜNEġ, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

(31)

24

YAĞMUR

Yağmurlara benziyoruz. O küstah yağmur damlalarına. Buluttan yere inen zamanda, o geçen kısacık sürede, kendimizi en değerli varlık olarak görmeyi ne kadar da iyi biliyoruz. Ancak yağmur damlalarının korkusunu da aĢıp gelememiĢiz henüz. Yalnızlıktan korkuyoruz. Bir insan önemli olabilmek için baĢkalarına mecbur. Topraktaki bitki, bir bütün olunca yağmur, ancak o zaman önemsiyor. Bunu da biliyoruz. Yalnızlık, yalnızlaĢtırılmak en büyük ceza.

Yağmurun geleceğini haber veren -var ya hani hep alnımıza düĢen- gibi yalnızlaĢtırılmak. Biliyorsun, arkandan gelen de senin kadar yaĢayacak. Ama yine de biliyorsun bu kırgınlığın sana acı ve güç kattığını, öneminin de bu güç kadar azaldığını. Kendi döneminden önde giden insanlar da hep bunu yaĢamamıĢ mı? Ne fark eder ki? Ġnsan ne kadar küstah ve önemsizse bir o kadar evren. DüĢünceleri yağmur damlası belki ama kalbi evren kadar büyük insanın.

Kalp, hiç doğru yolu bulamamıĢ küçük bir çocuk. Hayal dünyası, onun krallıkları düĢünceden daha masum, bir o kadar da büyük. Zaten eğer kalp olmasa küstah bir yağmur damlasından evren olmazdı. Hata yapmaktan korktukça kalbini saklıyor en derinine, küstahlığı ele geçiriyor insanı. Bu kimin suçu? O küçük çocuğun hayal dünyasını gerçeklerle kim tanıĢtırdıysa onun.

Kimse, hiç kimse mutlu olamaz bir çocuğun gözleri kadar. Kimse korkmamalı düĢüncelerin gücünden, asıl korkulması gereken masumluğunu yitirmiĢ olan bir kalpten gelen rüzgarlar olmalı. Zira kaybedecek bir hayali olmayan kalbin çığlıkları, düĢünceler kalabalığının çıkardığı manasız mırıldanmaları tek seferde yok edebilir.

Deniz DURAN, 11. Sınıf Öğrencisi

(32)

25

ÇOCUKLUK

Uçurtmanın renkleridir çocukluk,

Suda ilerleyen kağıttan gemidir çocukluk, Dizlerdeki morluklardır çocukluk.

Mutluluk veren o tatlı gürültücük, Çocuk ruhlu olabilmektir, özgürlük.

BarıĢabilmektir çocukluk.

Bir çocuğun gülüĢündeki imparatorluk.

Ġçindeki çocukla olan dostluk.

Çocuk gözünden görebilmektir mutluluk.

Sude YAMAN, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

(33)

26

BÜYÜDÜM MÜ?

DüĢünüyorum, 365 gün 6 saat mi sayıyorum, nefes aldığım günden bu yana ... Gönül iĢlerini deneyimleyecek kadar, saçıldım mı dünyaya, artık nasihat almalar bitiyor mu, gerçekten. Nasihat verecek günlere mi yaklaĢtım, acaba . Günler akıp giderken, yaĢadığım değiĢimler miydi büyümek. Bu kadar somut ve mecalsiz olmamalıydı. Oysaki ...Öyleyse ...Heyhat !Vay halime çok yazık. . Beni ancak düĢlerim büyütebilir, bir de gülüĢleri unutmamalı. Ancak ve ancak onlar büyütür beni. Hiçbir kırgınlık büyütmez. Hiçbir acı büyütmez aslında.

Güzellikler büyütür beni de haberim yoktur... Bir gülüĢ kazanıyordur kalbimi de, dertlerime çare yoktur.

ĠĢte ben hayatı bu denli zor yaĢıyorum büyüdükçe, daha sığ daha karanlık daha bir kayıp...Oysa her gün güneĢ var günlerden aydınlık...

Ya sonrası, karanlık yüzü gecenin veya günün onlarda var, onlarda bizle, onlarda bizde...Ne büyük çeliĢkidir bu aydınlık veya Ģu karanlık ...Nasıl bir ironidir Ģu büyümek veya sanmak Ģuursuzca... Ġlk okuldan liseye geçmek mi yoksa ...Ġlk aĢk mı yoksa ilklerin hepsini yaĢadığın mı hangisi daha yakın, hangi biri Ģahit ki senin varlığına. Ya da hiçliğinde kavruluĢuna...Bilmiyorum büyüdüm mü, bilinmezler biriktirdim belki kumbaramda senelerce...Yazık oldu ruhuma, büyümek yolunda harcadım onu... Büyüdüm mü, hâlâ düĢünüyorum...Belki de sonu olmayan bir girdap... YanlıĢ bir benzetme aslında yol...Sürmenajca bir akım ve bizler bu akan günlerin damlası, bu dünya bir çöl öyleyse bulutlarda turuncu…

Aleyna KAYABAL, 9. Sınıf Öğrencisi

YALNIZLIK

(34)

27

Ġnanın bilmiyorum nedir yalnız olmanın sınırı...

Yalnızlığı kime, nasıl sormalı?

Sanıyordum ki sessizliktir yalnızlığın ası, Oysaki Ģimdi sessizlik ve yalnızlık çok farklı.

Duyuyorum onları yalnızken odamda.

Bunlar korkumun, ruhuma baskısıdır aslında.

Milyonlarca kiĢi bile etrafında.

Seni yalnız kılan, yanında olmayanlar var aklında.

Habibe ÇAKIROĞLU,11.Sınıf Öğrencisi

(35)

28

DURMA HAYAL ET

Ġnsanlar soyutluğu sevmez. Her zaman her Ģey gözleri önünde olsun isterler değil mi? Fakat hayat biz insanlara bunu sunmuyor. Sürekli çabalıyoruz ve uğraĢ veriyoruz. Çünkü hayatın kuralı böyle. Doğmak için bile çabalamıyor muyuz? Peki sadece biz mi, annelerimiz bizi dünyaya getirmek, yaĢatmak için daha çok uğraĢıyor. Ve sadece dünyaya gelmekle iĢ bitmiyor. Büyümek için yine çabalıyoruz. Büyüyünce öğrenmek için, öğrendikten sonra ise daha çok öğrenmek için... Çünkü bitmiyor öğrenecek Ģeyler, yetmiyor öğrenmeler bize.

Öğrendikten sonra sınama aĢamasıyla karĢılaĢıyoruz. Acaba doğrumu ÖğrenmiĢiz diye. Her zaman bir üst kademe için uğraĢ ve ardından sınav bizi bekliyor. Bunlar sadece çalıĢarak olur mu dersiniz? Olmaz. ĠĢte burada insanlığın en güzel Ģeyi ortaya çıkar; hayaller. Hayal kurmak öyle önemlidir ki adeta insanlın ruhunu besler. Ve insanlar hayaller sayesinde güdülenir, ardından çabalamaya baĢlar. Kafamızdaki soyutları somutlara dökmek için çabalarız.

Hayal söz konusu olunca „en‟leri konuĢturmalıyız bence. Çünkü bizim ayallerimiz en güzel, en mutluda biziz. Hayaller kendi ütopyalarımız. Orada özgürüz. Hayallerimiz biziz. „Eğer ağaca tırmanmak istiyorsanız, yıldızlara ulaĢmak isteyin ki baĢarasınız.‟ demiĢ Confucius. Korkmadan hayal edelim.

Ġstediklerimizden kaçmayalım, kendimizi kandırmayalım. BaĢarı mı istiyorsun?

Hayalinde kur onu. Sonra harekete geç. Ġnsanlığı bu kurtaracak. Ġnanıyorum.

Sende inan. Kendine inan. Hayallerine inan. John Lennon‟un Hayal Et Ģarkısında çok güzel bir söz vardır: „Bir hayalci olduğumu söyleyebilirsin, ama tek ben değilim.

Nihan IĢın IġIK, 11. Sınıf Öğrencisi

(36)

29

KARANLIĞA BIRAKMADAN

Kalbimi baya havasız bırakmıĢım.

Pencerelerimi bahara açıyorum Ģimdi Hadi durma sen de!

Kapat gözlerini, Derin bir nefes ver, Sal bütün hislerini.

Karanlıkta bırakmadan,

Aç kapıyı gece gündüz sokakları dolaĢ Bağırarak, Ģarkı söyleyerek…

BoĢ bankları ez geç,durma, oturma . Evsiz kedilerin misafiri ol,

Unutma evin kalbindir aslında.

Canı sıkılınca gidenin, canı isteyince sevenin Seni yormasına izin verme!

Sev, çok sev birini.

Kendinden bir parça bırakarak, Bıraktığın bir parçada çoğalarak, Çıplak ayakla karĢıla baharı, Bilmediğin yerden baĢla,

Her Ģeyi bileni, kimsecikleri dinleme, Kimsesizleri dinle

Bir dakikalığına durdur dünyayı Her Ģeyi unut,

Bir sevmeyi bir de dans etmeyi hatırla!

Nagehan AKIġ,11. Sınıf Öğrencisi

(37)

30

VĠCDANA SUSAMAK

AkĢamın pusunda kaybolmuĢ vicdanlar, seher vakti rüzgarlarıyla uyansa ve haykırsa yeni doğan bir nefesin temizliğiyle kalplerimize. Vicdan, insan olmanın benliği, ahlak saltanatını yıkan his, kalbini tanımayan kiĢilerin yanılgısı. Sahiden yanılgı mıdır? Dünyanın karmaĢıklığına boyun eğmeyen ruhlar neden vicdanın sessizliğinde sessizleĢir? Evdeki ve sokaktaki tüm savaĢları kaybettiğinde ellerini takip et. Ellerinde ne gördüğünü bulursan, sonunda vicdanın sana gülümser. Ellerinin ısısıyla kalbinin ısısı birbirine ne yakınmıĢ oysa...

Vicdandan yoksun olanı oluruna bırakacaksın, öyle devinip duracak hayatta.

KeĢke o kadar kolay olsa. Üç yanlıĢın bir doğruyu götürdüğü bu hayatta vicdan yoksunluğu benliğini götürür. Kalbinden üĢüyen insanlar elleriyle kimseyi ısıtamaz. Vicdan, kimsesizin ısıttığı sokakta, bir annenin feryadında, dizi kanayan çocuğun yarasında, dinlediği her yerde özgürlüğün baĢlangıcı. Özgür olmaktan korkma.

Vicdanın aptallık olduğu bir devirde "aptal" ne güzel bir kelime. Dilerim ki bir dakikalığına da olsa herkes "aptallığı" tadar.

Nagehan AKIġ, 11. Sınıf Öğrencisi

(38)

31

ĠZĠN VER

Dünya güzel değil!

Ġçim acı, içim kederli bak yine.

Özlem kokan manzaralar var,

Sevginin yakamoz olup dalgalandığı denizler var.

Uğruna gitmeyi göze alan "Deniz'in" var.

Kadere karĢı itirazlar baĢlıyorken, Olmuyor deyip gitmek koyuyor.

Sözlerim tükenirken, hayaller baĢa sararken, Lütfen izin ver gideyim kalbinden...

Deniz CURA, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

(39)

32

UZAKTAN SEVMEK

Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir uzaktan sevmek.

KarĢılıksız sevmek her zaman "belki" deyip beklemektir. Kabullenmektir her Ģeyiyle. Temelli ümittir. Sağlamdır, yıkılmaz, dayanır yok olmalara.

Hayallere dalıp yok olmak, yokluğuna sarılıp güvende hissetmektir. ġiirler yazıp Ģarkılar dinlersin ama baĢlamamıĢ bir sevginin avuntusu olmaz ki hiçbiri.

Cesaret edemezsin söylemeye, yıkılmasın hayallerin istersin. Damla, damla ölürsün içinden.

Sonra düĢünürsün "Niye yok?" diye. Kabul ettiğini zannedip "Unuttum, o artık yok, bitti." dersin ve yanlıĢ yaparsın. Zaten onun bilmediğini, kendinden de saklarsın. Kandırırsın kendini. Ama bilmezsin aklındaki yanında olmayınca, yanındaki hiç kimsenin umurunda olmadığını. Yalnız kalırsın, yine düĢer aklına ve kalbine. "Acaba..." dersin hep. Hayallerinin baĢlığıdır bu. Bu üç heceye sığdırılmıĢ anlamlara tutunursun sımsıkı. Sevgi yanında olanı değil, hiç gelmeyecek birini düĢlemektir senin için. Artık ondan baĢkası yoktur, gece battaniyen, gündüz gün ıĢığın olur.

Her Ģeyin olur isyan edersin hayata ve kadere. "Neden? Neden? Neden?"

Unutmak istediğin, görmeye tahammül edemeyeceğini düĢündüğün çıkıverir karĢına. Elin ayağına dolanır, haykırmak istersin "Seni seviyorum!" diye.

Dönmez dilin iki kelimeye. Sinirlenirsin ama kıymazsın çünkü sevmiĢsindir bir kere, bunun ötesi yoktur. BakıĢlarını üstüne alınır, bin bir türlü anlamlar yüklersin, dünyalar senin oluverir bir tebessümüyle. Hayatın artık o olur. O olmadığında bile yine o vardır. Yokluğu da güzeldir onun. KarĢılıksız sevmek her güne yeni bir umutla baĢlamaktır. Ġlk adımı atarsın, konuĢursun onunla ama beklediğin gibi olmaz. Hayallerin, düĢlerin yıkılır. Artık hiçbir Ģeyin kalmamıĢtır karĢılıksız sevgin dıĢında.

(40)

33

Ġki seçeneğin vardır; ya aciz ve korkakların seçtiği unutmak... Ya da her Ģeyiyle beklemektir. Seviyorsan beklemekten baĢka çaren kalmaz. O her zaman hasretin olarak kalır. AldanmıĢsındır büyüsüne. Umudunla beklersin. Kadınlar güçlüdür derler fakat aĢık kadın, güçsüzdür.

Ve ben beklemeyi seçtim her Ģeye rağmen. Ağlamıyorum Ģimdi, sadece sana olan hasretim dolduruyor, yaĢları kalbime damlıyor gözlerimin. Sen dönünce bana, o da geçecek, bekliyorum... Sen sevmesen de severim ben seni.

Ġster inan ister inanma, sensizliğin çaresini bulamadılar.

Deniz CURA, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

(41)

34

TÜRKÇE’NĠN KATLEDĠLMESĠ

Dil bir kiĢinin baĢka bir kiĢiyle ya da kiĢilerle iletiĢime geçmesini sağlar.

Dil sayesinde birbirimize sağlıklı bir Ģekilde duygu ve düĢüncelerimizi aktarabiliriz. Günümüzde birçok yerel dil vardır. Çinlilerin Çince, Japonların Japonca, Türklerin Türkçe gibi.

Bence bir millet için bayrak neyse, marĢ ne kadar önemliyse dil de o kadar önemli olmalı. Maalesef Türkler olarak bunu pek önemsemiyoruz.

Günden güne kendi dilimize baĢka kelimeler ekleyerek katletmekteyiz. Oysaki kendi dilimizde eksik ne var ki? Önceden beri insanlarımız kendilerini Türkçe ile nasıl ifade edebildilerse biz de öyle ifade edebiliriz. Yabancı bir dili öğrenmek, bilmek güzel bir Ģey fakat bunun dıĢında kendi dilimize de sahip çıkmalıyız. BaĢka dillerden eklemeler yapmamalıyız. Çünkü bu durum gittikçe çığrından çıkmaya baĢladı. BaĢka dillere çok özenmeye baĢladık. Bu yabancı kelimeleri günlük hayatımızda kullanarak onlara hayatımızda yer verdik. Bu yüzden de yavaĢ yavaĢ dilimiz kendi benliğinden, özünden çıkmaya baĢladı. En komiği ise birçok esnafımızın anlamlarını bilmedikleri yabancı kelimeleri daha havalı olduğu için mekanlarının adı olarak kullanmaları. Böyle yapınca iyi bir Ģey yaptıklarını sanıyorlar ama yanılıyorlar. Asıl böyle yaparak kendi dillerini unutturup Türkçenin katili oluyorlar.

Sonuç olarak, kendi dilimize sahip çıkmalıyız. Bizim dilimiz gayet güzel ve yeterli bir dil. Sırf kendimizi havalı göstermek için dilimize yabancı kelimeler ekleyerek özümüzden çıkıp kendimizi kandırmamalıyız. Biz Türksek, Türkçe konuĢmalıyız.

Selin GÜN, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

(42)

35

GÜVEN

Ana kucağı gibi sıcak, Baba ocağı gibi rahat, Ġçi dıĢı gerçek bir sanat, Güven onun adı güven ona.

Mutluluk verir, huzur verir.

Güvenine teslim yüreğim.

Yeter ki sen güven bana, Güven onun adı, güven ona.

ġüphenin panzehiri, Öfkenin düĢmanı, Ġnsanoğlunun serveti,

Güven onun adı, güven ona.

Vicdanın aynasıdır, Hayatın gerçeğidir, Sevenin duasıdır,

Güven onun adı, güven ona.

Esmanur DÖNER, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

(43)

36

SÖYLEYEMEDĠKLERĠM

Diyemediğim tüm sözler boğazımda düğümlenirken, herkes derdini döktü... Ben kan kusuyordum ciğerlerime, diyemediklerimi kusuyordum kursağıma...

Ġnsanı en çok konuĢmadıkları öldürüyormuĢ meğerse... Ġsteyip de sustukları... Ben o gün anlamıĢtım benim söylemek istediklerim siyaha boyanacaktı, bir çift siyaha... Ġnsanı kırmızıya kanardı bense hep siyaha kandım...

Sözlerimde siyahın etkisi gözlerime vurdu. Söylediklerimi kendime koydum ama kendimden çıkaramadım. Büyüdükçe büyüdü. Ben büyüdüm, onlar da büyüdü... Adeta benden bir parça oldular.

Ne zaman bir aynaya baksam gördüğüm ben değilim, geçmiĢimdeki söyleyemediklerim ve onların siyah tonları... BaĢımı kaldırıp etrafıma bakındım ve bu yükün altında kendimi kambur kendimi kambur etmiĢim yıllarca...

Bu uzun bir yolculuktu aslında ve ben bu sonsuz yolda yıllarca yürüyen bir fani... Artık taĢıyamıyorum, yoruldum, tükendim... Üzüldüğüm diğer taraf ise içimden de atamıyor olmam. Sanırım artık tek çare kenarında yürüdüğüm yolun ortasına geçip bir Ģeylerin sona ermesini beklemek ve sonsuz uykuya dalmak...

Nesibe ġENTÜRK, 11. Sınıf Öğrencisi

(44)

37

KAYBOLMUġ GĠBĠ

UnutulmuĢ sokakların ismi, tabelalardan silinmiĢ Hayalet olmuĢ mahallede oynayan çocuklar

KuĢlar yuvalarını terk etmiĢ, yağmur düĢmemeye yeminli Ağaçlar çekmiĢ yaĢlı, köklerini, yolculuğa niyetli

Savurdum sözlerimi, bağırdım etrafa kaybolmuĢ gibi Sonra bana cevap verdi biri duymuĢ sesimi

Baktım etrafıma kimse yok, gölgem bile gitmiĢ Kulak kabarttım sese nereden gelmiĢ?

Girdim bütün sokaklara, kapkara olmuĢ her yer.

Burada bahar ölmüĢ, Ģu köĢe de zemheri, SinmiĢ duygular karanlığa, küsmüĢ aydınlığa Korkular asmıĢ kendini, cesurca ağaca

Kararırken hava yola devam etmekteydim Bunlar olurken acaba, ben nerede idim?

Gitgide yaklaĢıyorum sanmıĢtım sesin geldiği yere UzaklaĢmıĢım, çıkmaza girmiĢim aksine

Ġzin istiyordu umudum gitmek için Anlamadım ki bu yersiz ısrar ne için?

Her Ģey bitti, kaybolduk sanıyordu gafil

DüĢündü herhalde biz Habil‟iz, karanlık ise Kabil

(45)

38

Titriyordu, korkmuĢ güvercin gibiydi kalbi.

Anlıyorum, haklıydı, yaĢadıklarımız yeterince kafi.

Gitme kal, gidersen ben sensiz ne yaparım?

Bu umarsız karanlıkta, daldan elma gibi koparım.

Feryatlarım onu etkilemiĢti sanki, Dedi sonra, beni kaybetme yeter ki!

BomboĢ karanlık Ģehirde, birbirimizi kolluyorduk.

Körebe oynuyormuĢ gibi, kayıp sesi arıyorduk.

Sıkıldım bu iĢten, bağırdım, karanlığı yarmaya çalıĢtım.

Nefesim tükendi birden, korktum, alıĢacağım sandım.

Dayandım bir kenara, ağlamaya hazırdım.

Akmadı yaĢlarım, gitmiĢti onlarda, anladım.

Aniden irkildim, sanki ileride biri vardı.

Kimsin? dedi ürkek hali havayı sardı.

Hiç kimseyim dedim, sadece kayboldum.

Anlattı sonra, bağırdı biri, takip edip burada buldum.

Artık yüzleĢme zamanı gelmiĢti, gittin dokundum ona Birden her yer aydınlandı, aklım geri geldi bana.

Dökülen bütün Ģeyler sanki yerleĢmiĢti rafa.

Ben kendimi kaybedip bulmuĢum, anladı sonra benim kafa

Fatih AYGÜN, 11. Sınıf Öğrencisi

(46)

39

MUTLULUK SAKLANMALI MI?

Ġnsanlar hayatlarının en güzel anlarını fotoğraf karelerine alarak ölümsüzleĢtirirler. Kimi bir piknikte, kimi doğum gününde, kimi de yıllarca çalıĢtığı okulun mezuniyet gecesinde... Fakat günümüzde artık bu algı da değiĢti.

Artık kareler yetmiyor bizlere karelerden çıkıyor ölümsüzleĢtirdiğimiz anlarımız.

Ve hiç tanımadığımız insanlarla paylaĢıyoruz. Bu zamanda mutlu olmak ve bunu sürdürebilmek büyük marifet doğrusu. DüĢünüyorum da insan elde ettiği mutluluğu tabii ki paylaĢmalı... Fakat bazı günler oluyor ki o günlerde mutluluğun içeride saklanması gerek gibi geliyor bana. O günden kastım anneler günü, babalar günü... Bu günler geldiğinde annesine babasına hediye alan, onlarla fotoğrafı olan birçok insan bunu sosyal medya üzerinde paylaĢıyor ve altına bir sürü cafcaflı sözler... Acaba bu fotoğrafı gören kiĢinin annesi ya da babası var mı diye düĢünmüyorlar. Bu çok acımasızca. Özel günde değil sadece;

yediğin yemeği, içtiğin içeceği, hatta gittiği mekanın adına kadar bildiri yayınlayan var. Bu dünyada herkes aynı Ģartlarda değil ki... Senin annenle yazdığın bir mutluluk karesi baĢka birinin yokluğunu bir sevgi rüyası olabilir.

Bu yüzden diyorum ki sevin, gülün, eğlenin, mutlu olun, paylaĢın ama bazı paylaĢtıklarınıza dikkat edin. Sizin mutluluğunuz, baĢkalarının kalp burukluğu olmasın.

Merve KAYNAK, 11. Sınıf Öğrencisi

(47)

40

MESAFE

Mesafeler miydi bizi böyle ayıran?

Böylesine büyük bir hasretle esir bırakan.

AkĢam dalgalar vurduğunda sahil boyuna Yalnızlığın çaresizliği miydi? Ġçimi yakan.

Ġnsanlar mutlu olmak yerine neden hep üzülür?

Anlamam.

Oysa gülümserken parıldayan gözleri görmek,.

Umutlandırmaz mıydı gönülleri?

Anlayamam.

Sen bizi yok ettiğinden beri ben beni bulamadım.

Kendimi bilemeden, bulamadan hasret düĢtüm sona.

Bir söz etsem, ses versem geri gelir miydin bana?

Yalnızlığımın çaresi olur muydun?

Mesafeler değildi bizi ayıran.

Senin gidiĢindi beni hasretine esir bırakan.

AkĢam dalgalar vurduğunda sahil boyuna Ölümündü içimi yakan…

Esra KAVAK, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

(48)

41

LĠMAN

Saklıyorum gemilerimi limanın en derinliklerine. Sonra yaslıyorum baĢımı pencereme. Ġnsanların deniz fenerinden bozma gizlerini seyrediyorum.

Gözlerde var olmak o kadar zor ki. Bazen keĢke hiç gelmeseydim diyorum bu limana. Gelmeseydim bu kadar zor olmazdı ki karanlık dünyamda aydınlığa, güneĢe hasretim.

ĠĢte bu sebepten dolayı hem burada var olmak hem de olmamak isterim.

Bazen de yaĢam ile ölüm arasındaki o ince çizgide kalıp görünmez olmak isterim.

Berru Firdevs BĠLGĠN, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

Referanslar

Benzer Belgeler

TÜRK DİL KURUMU

ji Bakanlığı’nca yürütülen Sanayi Tezleri (SANTEZ) projeleri, Maliye Bakanlığı’nca uygulanan Ar-Ge vergi teşvikleri, Hazine Müsteşarlığı tarafından sağlanan yatı-

6356 sayılı Kanun gereğince karar verilen veya uygulanmakta olan bir grev veya lokavtın kanun dışı olup olmadığının tespitini mahkemeden talep edildiğinde,

Boş binaların işgal edilmesi pratiği üzerine kurulu squatting hareketleri, bir toplumsal hare- ket biçimi olarak konut sorununa odaklanıyor olsa da, daha geniş

鄭重光曰:湯者,蕩也,即下藥也。誤下,利不止,心下痞硬,服

Bunların başında da standart HD’nin 16 katı çözünürlüğe sahip görüntülerin aktarılması için gereken bant genişliğinin nasıl sağlanacağı veya bu büyüklükte

FM ve AM radyo yayurlannda, Audio hocessing ekiprnanlarmur kullamlrna- srndaki en onemli anrag dinleyici igin kaliteli bir ses tiretrnektir.. Gtiniintiiz dinleyicisi ve

All rights reserved YENİ YÖNELİMLER •  PoziEf Psikoloji - Öznel iyi oluş gibi poziEf yaşan@lara; bütünlük, samimiyet, liderlik gibi bireysel özelliklerin gelişimine