• Sonuç bulunamadı

BĠR HAMĠYET DESTANI: 15 TEMMUZ

Belgede ŞİİR DENEME HAZİRAN 2017 (sayfa 24-28)

"Fıtrat değiĢir sanma, bu kan yine o kandır."

Namık Kemal Bir coğrafya burası. Halk dilinde ayak bastığımız toprak parçası değil de, o toprağı ıslatan kanlardan oluĢmuĢ bir hüzün parçası. ġiirlere bile konu olmaktan bıkmıĢ, yorgun, tükenmiĢ bir vaziyet var. Asırlardır bütün düĢmanların göz diktiği bu toprak parçasının bizim lügatimizdeki anlamını pek çok Ģey karĢılıyor aslında. Uğruna savaĢtığımız istiklalin marĢı var. Bir asır coğrafyanın. Temmuzdan bu yana kalbinden yaralı bir coğrafya. Öyle bir yara ki bu, açtığı hasar bütün milleti ayağa kaldırmıĢ, dillerden düĢmeyen bir destanı tekrar yazmıĢ. Bir temmuz," ne kadar yakabilirse bir milletin canını, o kadar yakmıĢ.

ĠĢte temmuzun tam ortası. Sokaklarda bir hareketlilik, ekranlarda tuhaflık.

Kimse idrak edemese de bir söz dolaĢıyor ortalıkta: vatanı iĢgal teĢebbüsü.

Çanakkale'de, Kut'ül Amare'de, Ġzmir'de bize emanet edilen parçaya ihanet...Kadınlar, erkekler, yaĢlılar, gençler... Ġhaneti iĢiten herkes, birden vatan oluyor, görünmez kılıçlarını çekerek düĢmana. DüĢman? Bu kelimeyi zikrediyoruz ama iĢin acı tarafı bir düĢmanımız yok görünürde. Karanlık bir perde çekiliyor milletin üzerine.Bu perde gecenin üstüne ihanetin kol gezdiği kanlı bir duvara dönüĢüyor, duvarı yıkmak için bir millet ayağa kalkıyor.

Ġstanbul'un incisi, Boğaz Köprüsü karmakarıĢık. Köprünün yükü her zamankinden ağır oluyor. Bir yandan demokrasiye, diğer bir söyleyiĢle halka, silah uzatanlar, diğer yandan ölüm onlara doğrultulmuĢken vatanına sahip çıkanlar... Tonlarca tankın ağırlığından daha derin bir ağırlık var köprüde.

Gecenin ilk dakikalarında bir baba ve oğul köprüye ilk koĢanlardan. Bir vakit

18

sonra yerde yıldızlar yatıyor. On altısında, yirmisinde, ellisinde, onlarca yıldız var o köprüde. Öyle kutlu bir mevki ki bu, gördükleri son Ģey bayrak, söyledikleri son söz Ģehadet oluyor. Bir yandan bir spiker, karĢısında silahla bir ihaneti, Türkiye'nin geleceğini okuyor. Gecenin karanlığı biraz daha artıyor.

Bir çağrı var vatana. Yıllardır gelen nida tekrarlanıyor: "Bu vatanı bölemeyeceksiniz." Bir ordu sokağa akıyor. Gece kana bulanırken, ölüm aralarında gezinirken Çanakkale'den bir mektup ulaĢıyor bize. Toprağını ıslattıkları hüzün parçasının her yeri düĢman temmuz ortasında. Ġhanet her yeri sarmıĢ. Felahın habercisi ezanlar bu defa ihaneti duyurur gibi kara geceyi bölüyor. Bombalar aziz toprağa ulaĢırken bütün masumlar dökülüyor yollara.

F-16'ların sesi tüm Ģehirde yankılanıyor, Ankara'nın sessizliğini delip geçiyor. Kaldırımlarda, cehenneme dönmüĢ sokaklarda bir halk var. Ölüme koĢuyor hepsi ama tereddüt eden bile yok. Ġhanetin omuzlarına taktıkları asil

yıldızları tek tek söküyorlar. Karanlıkta yağan mermiler bile ürküyor o anda.

Sonra bir isim duyuyoruz, gecenin ortasında. GölbaĢı'nda vatanı bekleyen birisi. Tek baĢına bir ordu oluyor orada, Ömer Halisdemir. Korumaya yemin ettiği bayrağın önünde, tek baĢına hainlerin karĢısında dikiliyor. Meğer ilk kurĢunu o sıkmıĢ düĢmana. Aldığı Ģehadet emrini gözünü kırpmadan yerine getirerek tek baĢına bir milletin geleceği olmuĢ. Meğer otuz kurĢunla ödemiĢ bedelini, yine de bir an bile eğilmemiĢ düĢmanın önünde. Arkasında gözü yaĢlı bir baba, anne, eĢ, çocuk, komutan bırakıyor Halisdemir. Tıpkı diğer 248 aziz yıldız gibi, gözü yaĢlı milleti bize emanet ediyor. Ġsmini ilk defa o gece duyuyoruz ama tarihe kazınıyor çoktan. Ve o ismin yangını yüreğimizden sönmüyor.

Dokundukları her Ģey yanıyor o gece. GölbaĢı yanıyor, toprağında kan, arkasında yetimler ile. Meclis yanıyor, silinmeyecek izleriyle. Vatanın her yerinde yürekler yanıyor, yıllarca sönmeyecek bir ateĢ ile.

Bir emanet kalıyor geriye. Anne, baba, eĢ, çocuk... Son kez bakıyorlar arkalarında bıraktıkları hüzün parçasına. Uğruna can verdikleri bu toprakta asil kanları kalıyor. O bakıĢların anlamı, bir mesajı var bize. GeçmiĢte çağ açan bir milletin bakıĢı bu. Ok kadar keskin, kurĢun kadar yakıcı bir bakıĢ. En savunmasız halimizde saplanıyor. Bu bakıĢlar utandırıyor, bir o kadar da gururlandırıyor bizi. 100 yıl önce olduğu gibi tarihi yine biz değiĢtiriyoruz.

19

Ġstiklalimizin "Korkma"sını alnımıza kazıyarak çıkıyoruz o meydana. O meydan ki, yüzlerce kahramanı misafir ediyor toprağına. Toprağın yükü her zamankinden daha fazla.

Bir isim var dillerde. Ġsimler geçici hakikatte bu coğrafya için.

Duvarlarda iz olarak kalacak ve yüzyıllarca silinmeyecek tek bir isim var. Bu toprağı sıksak fıĢkıracak bir isim var: Ģüheda. Bu isim pusuya yatmıĢ düĢmana verilecek en güzel cevap oluyor o gece. Onurlu vatanın yıldızları o kara gecenin ilk ıĢıklarında dalganan bayrakları görünce tebessüm ediyorlar. GüneĢ bu defa mutlu doğmuyor bize ama yine de felaha ermenin güzelliğiyle hatırlıyoruz Mehmet Akif'in öğüdünü:

"Sen Ģehid oğlusun, incitme, yazıktır atanı. Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı."

Fatmanur AKSOY 11. Sınıf Öğrencisi

20

ANNEM

YaĢamak için çekilir çile,

Zalimin eziyetine olmuĢuz köle, Her Ģey dalavere her Ģey hile, Hilesiz terazi var mı be annem!

Bak ki Ģu zamana neler var neler, Dilde sakız olmuĢ utanmaz sözler, Yalanı dolanı gören bu gözler, BaĢıboĢ gidiĢe ağlar be annem!

Üç kuruĢ için satılan insan,

Bir lokma ekmeğe boyun eğen insan, Açlıktan yoksulluktan tok olan insan, GözyaĢı dökmeden ağlar be annem!

Ne dağlar ne taĢlar dayanmaz buna, Film bağlandı bu acı sona,

Üzülmek, ağlamak hep bizden yana, Mutluluk deryası nerede be annem!

Derya Dal, Hazırlık Sınıfı Öğrencisi

21

Belgede ŞİİR DENEME HAZİRAN 2017 (sayfa 24-28)

Benzer Belgeler